dytsyn elif
07-31-2009, 15:48
http://www.risalehaber.com/images/news/59742.jpg
'5'ten fazla amin demek yasaktı'
23 Temmuz 2009 / 10:16
Doğu Türkistan'ın özgürlük mücadelesinin önemli isimlerinden Gülamettin Pahta, Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik baskı ve zulümlerini anlattı.
Cafesiyaset.com yazarı M. Cahit Oktay'ın Gülamettin Pahta ile röportajından ilgili bölümler:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Gülamettin Pahta. 1949’da Çin Özgürlük Ordusu gelmeden 8 gün önce bütün Milliyetçi Çin yurdu terk etmişti. Onlar gittiği zaman, hudutlar açık kaldı. O zaman biz İsa Yusuf Alptekin ve arkadaşları ile birlikte Himalaya dağlarından bir buçuk ay karda yürüyerek, Keşmir üzerinden Hindistan’a geldik. Ve mücadelemize o tarihten bu yana Yurtdışında devam ediyoruz.
Bizi Hatırlayan Türkiye’nin Dağına Taşına, Denizine Selam...
11500 Uygur gelmiş Hindistan’dan. Bize kısa zamanda Türkiye sahip çıktı. 2500 insanımız Kayseri’ye yerleştirildi. Türkiye’ye geldiğimin ikinci haftası Ankara Erkek Sanat Enstitüsüne yatılı olarak kabul edildim. 1950 senesinde. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri Bey’di. Türkistanlı deyince hemen gelsin demiş. Benim Doğu Türkistan’daki Okutanım (öğretmen) “Türkiye’ye ulaşırsan, bizi hatırlayan Türkiye’nin dağlarına taşlarına denizine selam söyle” demişti, diye ilettim. Çok tesirlendi. Söyle bakalım sen ne olmak istiyorsun dedi. Elektrik Mühendisi dedim. Neden? Bizim memleketimizde nehirlerimiz var ama ışığımız yok, ben elektrik santralı kurmak istiyorum memleketime dedim. Derhal beni kabul ettiler. Mezun olduğumda, iki sene mecburi hizmetin var, seni nereye gönderelim dediler. Efendim isterseniz dağ başına gönderin dedim. Babamın Sultanahmet’te olduğunu öğrenince, beni Topkapı Sarayı Müzesi’ne Elektrik Alarm Kontrol Mühendisi olarak atadılar. İki sene çalıştım. Saraydaki eski eserlerden çok etkiledim. Derilere yazılan yazılar vardı. Ben onları okumaya başladım, çünkü bizim dilimizde yazılmış...
Dünyada ilk Uygur Yayınını Yapan kişi Oldum...
Yedek subaylığımı Erzurum’da yaptım. Askerlikten sonra Almanya’ya geldim. Yusuf Alptekin ve Şeyh Şamil’in oğlu yıllar önce Almanya’da bir kaç kişiyi bulmamı istemişti. Gittim buluştum. Ve Radyo Free isimli radyoda işe girdim. Radyo beni burslu olarak Gothe Enstitüsü’nde lisan için ve sonra Nürmberg’de Radyo Tv işletmeleri Enstitüsü’nde Mühendislik belgesi almam için okuttu. Ve sonra o radyoda işe başladım. Çok dil bildiğim için, programcı oldum ve dünyada ilk defa Uygurca yayın yapan kişi ben oldum. Ve Orta Asya muhabiri olarak görev yaptım. 1958’lerde ABD’ye geldim. Almanya’daki Radio Free Europe için 13 sene Amerika’da muhabirlik yaptım. Çin başbakanının ABD ziyaretinden iki hafta önce bizim yayınımızı kestiler. Sonra Voice of America’ya Contracting Employee (sözleşmeli çalışan) olarak kabul edildim. 18 sene çalıştım. Türk Dünyası hakkında çok yazılarım çıktı..
Tam Olarak Çin Yönetiminin İstediği Nedir ?
Eski yıllarda Milliyetçi partiden bir genel sekreter siyasetçi gelmişti. Bunun üzerine bütün evlerden Kur'anları ve Uygur’ca tefsirleri topladılar, 2500 tane kitabı zorla toplayıp yaktılar. Bu kitaplar 300-500 senelik antik kitaplardı hepsi. Eğer evinizde kalan varsa ve bulunursa hapiste sürünürsünüz diye de tehdit ettiler.
Şimdi Komünist rejimin idaresindeki İslam Cemiyeti’nin İmamı utanmadan Bütün doğu Türkistan’da 2 bin tane cami var, yan din hürriyeti var, diyor.Ben lisede iken hocam bize ders vermişti. Kaşgar’da kaç cami kaç çeşme var sayıp getirmemiz istendi. Biz 4 talebe, sokak sokak Kaşgarı gezdik. Ve sadece Kaşgar ilinde 2 binden fazla Cami ismi ve adresi yazdık getirdik. 244 tane de yerden kaynayan çeşme tespit etmiştik.
Ne Oldu Bu Camilere?
Çinliler yüzlerce camimizi yıktılar, kimisini domuz ahırı yaptılar.:kızdım:
İmamların boynuna domuz kafasını kesip astılar ve büyük meydanlarda akşama kadar durdurdular. Domuzun kafası ağır gelince başını eğen imamları sopayla dövdüler başını dik tut diye. İmamları yine Kuranı kerime tükürttüler, ben bu işi yalnızca maddi çıkar için yaptım dedirttiler. :@Bu imamlardan bir tanesi dayanamadı kahrından kendisini camiye astı. Şimdi daha beteri oluyor. O kültür inkılabı şimdi solda sıfır kaldı. Bugüne kadar kısmen, muhtariyet, özerklik isteyenler vardı. Şimdi bu olaylardan sonra,kesin kanı, artık Çinliler ile bir arada yaşanamayacağı yönünde. Ya ölüp biteceğiz ya yurdumuzu kurtaracağız.:(
Çin Hükümeti, Dilinize, Dini Yaşantınıza ve İbadetlerinize de Karışıyor mu?
Çocuklarımıza dinimizi öğretemiyoruz. Doğu Türkistan’daki bütün camilerde demir levhalar çakılı. Üstünde 18 yaşından küçükler camiye giremez diye yazıyor. Eğer girerse İmamın imamlık belgesini iptal ediyorlar ve 2 sene de hapis cezası veriyorlar. Camide 5 defadan fazla amin demek yasaktır. Hutbe 20 dakikayı geçemez. Hutbenin üstünde Komünist Partiden uygunluk imzası olmak zorunda. Kimse Kuranı tefsir edemiyor, yasak. Bir adam, çocuğunu caminin önünde bırakıp içeriye vakit namazını kılmaya gidiyor. Çıkışta Çin polisi sen çocuğa din öğretiyorsun diye adamı hapse atıyor.
Eskiden sadece Yüksek okullarda Çince vardı. Geçen seneden itibaren artık ilkokulda bile Çince eğitim var, Uygurca tamamen yasaklandı. Şimdi çocuk yuvalarında bakıcılar kesinlikle Çinli olacakmış. Bayram öncesi Çinli öğretmenler bizim çocuklara, bayramda neler yaptığınızı, evinize kimin gelip gittiğini söylersen, para vereceğim, notunu yükselteceğim diyerek istihbarat sağlamaya çalışıyorlar. Biraz aklı yerinde olan, konuşmasını bilen, gençlerimize bir şeyler öğretmeye çalışan insanlarımız ortadan kayboluyor. Faili meçhul oluyor...
'5'ten fazla amin demek yasaktı'
23 Temmuz 2009 / 10:16
Doğu Türkistan'ın özgürlük mücadelesinin önemli isimlerinden Gülamettin Pahta, Çin'in Uygur Müslümanlarına yönelik baskı ve zulümlerini anlattı.
Cafesiyaset.com yazarı M. Cahit Oktay'ın Gülamettin Pahta ile röportajından ilgili bölümler:
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Adım Gülamettin Pahta. 1949’da Çin Özgürlük Ordusu gelmeden 8 gün önce bütün Milliyetçi Çin yurdu terk etmişti. Onlar gittiği zaman, hudutlar açık kaldı. O zaman biz İsa Yusuf Alptekin ve arkadaşları ile birlikte Himalaya dağlarından bir buçuk ay karda yürüyerek, Keşmir üzerinden Hindistan’a geldik. Ve mücadelemize o tarihten bu yana Yurtdışında devam ediyoruz.
Bizi Hatırlayan Türkiye’nin Dağına Taşına, Denizine Selam...
11500 Uygur gelmiş Hindistan’dan. Bize kısa zamanda Türkiye sahip çıktı. 2500 insanımız Kayseri’ye yerleştirildi. Türkiye’ye geldiğimin ikinci haftası Ankara Erkek Sanat Enstitüsüne yatılı olarak kabul edildim. 1950 senesinde. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri Bey’di. Türkistanlı deyince hemen gelsin demiş. Benim Doğu Türkistan’daki Okutanım (öğretmen) “Türkiye’ye ulaşırsan, bizi hatırlayan Türkiye’nin dağlarına taşlarına denizine selam söyle” demişti, diye ilettim. Çok tesirlendi. Söyle bakalım sen ne olmak istiyorsun dedi. Elektrik Mühendisi dedim. Neden? Bizim memleketimizde nehirlerimiz var ama ışığımız yok, ben elektrik santralı kurmak istiyorum memleketime dedim. Derhal beni kabul ettiler. Mezun olduğumda, iki sene mecburi hizmetin var, seni nereye gönderelim dediler. Efendim isterseniz dağ başına gönderin dedim. Babamın Sultanahmet’te olduğunu öğrenince, beni Topkapı Sarayı Müzesi’ne Elektrik Alarm Kontrol Mühendisi olarak atadılar. İki sene çalıştım. Saraydaki eski eserlerden çok etkiledim. Derilere yazılan yazılar vardı. Ben onları okumaya başladım, çünkü bizim dilimizde yazılmış...
Dünyada ilk Uygur Yayınını Yapan kişi Oldum...
Yedek subaylığımı Erzurum’da yaptım. Askerlikten sonra Almanya’ya geldim. Yusuf Alptekin ve Şeyh Şamil’in oğlu yıllar önce Almanya’da bir kaç kişiyi bulmamı istemişti. Gittim buluştum. Ve Radyo Free isimli radyoda işe girdim. Radyo beni burslu olarak Gothe Enstitüsü’nde lisan için ve sonra Nürmberg’de Radyo Tv işletmeleri Enstitüsü’nde Mühendislik belgesi almam için okuttu. Ve sonra o radyoda işe başladım. Çok dil bildiğim için, programcı oldum ve dünyada ilk defa Uygurca yayın yapan kişi ben oldum. Ve Orta Asya muhabiri olarak görev yaptım. 1958’lerde ABD’ye geldim. Almanya’daki Radio Free Europe için 13 sene Amerika’da muhabirlik yaptım. Çin başbakanının ABD ziyaretinden iki hafta önce bizim yayınımızı kestiler. Sonra Voice of America’ya Contracting Employee (sözleşmeli çalışan) olarak kabul edildim. 18 sene çalıştım. Türk Dünyası hakkında çok yazılarım çıktı..
Tam Olarak Çin Yönetiminin İstediği Nedir ?
Eski yıllarda Milliyetçi partiden bir genel sekreter siyasetçi gelmişti. Bunun üzerine bütün evlerden Kur'anları ve Uygur’ca tefsirleri topladılar, 2500 tane kitabı zorla toplayıp yaktılar. Bu kitaplar 300-500 senelik antik kitaplardı hepsi. Eğer evinizde kalan varsa ve bulunursa hapiste sürünürsünüz diye de tehdit ettiler.
Şimdi Komünist rejimin idaresindeki İslam Cemiyeti’nin İmamı utanmadan Bütün doğu Türkistan’da 2 bin tane cami var, yan din hürriyeti var, diyor.Ben lisede iken hocam bize ders vermişti. Kaşgar’da kaç cami kaç çeşme var sayıp getirmemiz istendi. Biz 4 talebe, sokak sokak Kaşgarı gezdik. Ve sadece Kaşgar ilinde 2 binden fazla Cami ismi ve adresi yazdık getirdik. 244 tane de yerden kaynayan çeşme tespit etmiştik.
Ne Oldu Bu Camilere?
Çinliler yüzlerce camimizi yıktılar, kimisini domuz ahırı yaptılar.:kızdım:
İmamların boynuna domuz kafasını kesip astılar ve büyük meydanlarda akşama kadar durdurdular. Domuzun kafası ağır gelince başını eğen imamları sopayla dövdüler başını dik tut diye. İmamları yine Kuranı kerime tükürttüler, ben bu işi yalnızca maddi çıkar için yaptım dedirttiler. :@Bu imamlardan bir tanesi dayanamadı kahrından kendisini camiye astı. Şimdi daha beteri oluyor. O kültür inkılabı şimdi solda sıfır kaldı. Bugüne kadar kısmen, muhtariyet, özerklik isteyenler vardı. Şimdi bu olaylardan sonra,kesin kanı, artık Çinliler ile bir arada yaşanamayacağı yönünde. Ya ölüp biteceğiz ya yurdumuzu kurtaracağız.:(
Çin Hükümeti, Dilinize, Dini Yaşantınıza ve İbadetlerinize de Karışıyor mu?
Çocuklarımıza dinimizi öğretemiyoruz. Doğu Türkistan’daki bütün camilerde demir levhalar çakılı. Üstünde 18 yaşından küçükler camiye giremez diye yazıyor. Eğer girerse İmamın imamlık belgesini iptal ediyorlar ve 2 sene de hapis cezası veriyorlar. Camide 5 defadan fazla amin demek yasaktır. Hutbe 20 dakikayı geçemez. Hutbenin üstünde Komünist Partiden uygunluk imzası olmak zorunda. Kimse Kuranı tefsir edemiyor, yasak. Bir adam, çocuğunu caminin önünde bırakıp içeriye vakit namazını kılmaya gidiyor. Çıkışta Çin polisi sen çocuğa din öğretiyorsun diye adamı hapse atıyor.
Eskiden sadece Yüksek okullarda Çince vardı. Geçen seneden itibaren artık ilkokulda bile Çince eğitim var, Uygurca tamamen yasaklandı. Şimdi çocuk yuvalarında bakıcılar kesinlikle Çinli olacakmış. Bayram öncesi Çinli öğretmenler bizim çocuklara, bayramda neler yaptığınızı, evinize kimin gelip gittiğini söylersen, para vereceğim, notunu yükselteceğim diyerek istihbarat sağlamaya çalışıyorlar. Biraz aklı yerinde olan, konuşmasını bilen, gençlerimize bir şeyler öğretmeye çalışan insanlarımız ortadan kayboluyor. Faili meçhul oluyor...