Özgür Çağrı
02-17-2011, 14:35
http://www.dunyabizim.com/images/news/16020.jpg
Abla, duydum ki, kocan tutuklanınca isyan etmişsin. Kızmışsın, öfkelenmişsin, "benim kocam suçsuzdur, masumdur" demişsin.
Kim olsa üzülür tabii...Anlıyorum seni...
Yıllar var ki, biz de çok üzülüyoruz. Mesela, Uğur Mumcu`nun katilidir diye bu ülkede , her yıl operasyonlar yapıldı, yüzlerce dindar insan tutuklandı, onlarca insan işkence altında inledi, yüzlerce çocuk ve kadın ağladı... Ama hiç birinin katil olmadığı ortaya çıktığında, babasını annesini yıllarca görmeden büyüyen bu çocuklardan hiç kimse kalkıp da bir özür bile dilemedi...
Mesela öyle zamanlar oldu ki, evinde bir poster bulunan insan 7 sene F tipi cezaevlerinde çürütüldü...
Mesela, öyle operasyonlar yapıldı ki, örgüt dokümanı diye Yaşar Nuri Öztürk`ün Kur`an`daki İslam kitabı TV ekranlarından gösterildi. Herkes o insanları terorist olarak tanıdı.
Haklarında hiç bir suç delili bulunmayan insanlar, tutukluluk adı altında 10 yıl hapishanede yattı. Yıllar var ki analarımızın, bacılarımızın neler çektiğini bir Allah biliyor.
Ne oldu abla? Düne kadar bize böyle davranan yargıya, hukuka, mahkemeye, polise güveniniz sapasağlamdı da şimdi sıra kocana gelince mi güveniniz kayboldu?
Fakat abla, senin kocan var ya, halka karşı bir takım tuzaklar kurdu. Halkın canını yakmak için planlar yaptı ve bunları uyguladı.
Sen bilmiyorsun belki, haberin yok ama, gizli işler çevirdi, yasadışı işlere bulaştı, gayri meşru işler peşinde koştu.
Herkes senin kocanın bu gibi işler peşinde koştuğunu yıllarca yazdı, çizdi. Ama, kocan hep inkar etti bu iddiaları. Aslında inkar da edemedi, bu işlerin mahiyetiyle ilgili tuhaf mazeretler uydurdu;
"Bunlar, eğitim amaçlı yapılan bir takım harb oyunları" dedi.
Kocan sana, yaptıkları her şeyi söylemez tabii... Kocan bir asker. Her yaptığı şeyi sana söylerse o şeylerin gizliliği mi kalır?
Biz, yıllardır "Başörtüsüne Özgürlük" adı altında, basın açıklamaları yapıyoruz. Kocanın bu basın açıklamalarımızla ilgili çok gizli planlarını biliyor musun abla, okudun mu?
Kocanın hazırladığı "22 Kasım 2006 tarihli çok gizli" ibareleri belgeleri gördün mü sen?
Kocan ve arkadaşları hakkımızda korkunç planlar yapmışlar. Ajan Gözcü, Ajan Barış, Ajan Kartal, Ajan Kaptan ve Ajan Şahin kocanın adamlarıydı.
Ajanlardan Kartal, Şahin ve Gözcü`yü içimize gönderdi. Bunlar, bizden biri gibi görünerek, yasadışı sloganlar atmamızı ve solcuları kızdıracak söylemlerde bulunmamızı sağlamak istediler. Kocanın emri üzerine bu ajanların karıları da kılık değiştirerek aramıza katıldılar.
Kocan ve arkadaşları, Barış ve Kaptan isimli ajanlarını ise Sol sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların içlerine sızdırdılar. Onları da bize karşı kışkırtmak için hazırladıkları planlarını uygulamaya koydular.
Kocanın bizi aynı tarihte, aynı yerde ve aynı saatte bir araya getirmek ve bizim birbirimizle sokak çatışmalarına girmemizi istediler. Böylece biz solcularla birbirimizi yaralayacak ve belki de öldürecektik. Belki ajanlar da silahlarını çekecekler, kimisi solcuları vuracak, kimisi de bizi vuracaktı.
Abla, belki sen tanımıyorsun ama, senin kocan acımasız biri...
Dahası var.
Senin kocan sadece bize değil, silahlı kuvvetleri mensuplarına da tuzak kuruyordu. Kocanın, Barış kod adlı Ajanı, Milli Güvenlik Derslerine girmekle görevliydi. Bu derslere giren subayların isimlerini ve derslerde söylediklerini bize iletecek, onları bize gammazlayacacak ve bizim de o subaylarla ilgili medyaya ihbarlarda bulunmamızı sağlayacaklardı. Kocanın planlarına göre biz, ordu ile de kavgalı olacaktık.
Bunların hepsini yapmaya çalıştılar ve bu planlarını uyguladılar abla ama biz, kocanın attığı yemleri yemedik...
Senin kocan, ajanlarına insanları evlerine kadar takip ettirdi abla. Fişlediler bizi. Çoluk, çocuk demeden fişlediler. "Her gün eve giderken biri beni takip mi ediyor, acaba çocuklarıma zarar mı verecekler, acaba öldürecekler mi, acaba işkence yaparlar mı" duygusunun ne olduğunu bilir misin sen abla?
Abla, iddianamede, senin kocanın, binlerce dindar insanı "irticai" olarak nitelediğini ve tek bir ferd bile kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmamızı istediğini okuduğumuzda bizim neler hissettiğimizi anlayabilir misin?
Dahası da var abla. Senin kocan, dini, dini değerleri ve dini mekanları da kullanmaya kalktı. Camilerden hoparlörler vasıtasıyla provakasyon yapmaya kalktılar. Ajan Kaptan, Ajan Fener ve Ajan Barış bu işle de görevlendirilmişlerdi. Camilerden yüksek sesle, dini yayınlar yapıp, sonra da dindarlar azdılar diye halkı galeyana getirmek istediler.
İddianamede, planın ``Harekat Ortamının Şekillendirilmesi Safhası`` başlığı altında ise yine diğer faaliyetlerin yanı sıra ``Sürekli irticai faaliyetler ile ilgili haberler, öğrenci olayları, artan şehit cenazeleri, ekonomik bunalım, faili meçhul eylemlerle, sokaklara dökülmüş halk temaları sürekli işlenerek, halkın en güvendiği kurum olan TSK`dan gereğini yapmasını beklediği yönünde kamuoyu yönlendirme çalışmaları yapılacağı``nın belirtildiğine işaret edildi.
Böyle olmadı mı abla? Yandaşlarınız yıllardır "Ordu Göreve" diye bağırmıyor mu? Darbeci gazetelerin "Tehlikenin Farkında mısınız?" manşetlerini attığını, ve aynı manşetle TV reklamları verdiğini hiç görmediniz mi? Kocanızın hazırladığı planların uygulandığına hiç şahit olmadınız mı?
"...öncelikle 1. Ordu merkezli İstanbul ve çevre illerde sıkıyönetim ilan edilmesinin amaçlandığı, yine jandarma görevlileri tarafından hazırlandığı belirlenen `Döküm` isimli eylem planının Müslüman bir dini grubun liderine, `Sakal` (öncekinden farklı) isimli eylem planının gayrimüslim dini lider ve iş adamlarına, `Tırpan` isimli eylem planının akademik kadroya, `Orak` isimli eylem planının Ermeni basın mensuplarına, `Yumruk` isimli eylem planının darbe karşıtı sağ kesime, `Kürek` isimli eylem planının darbe karşıtı sol kesime, `Testere` isimli eylem planının darbe karşıtı liberallere yönelik olduğu, bu planlardan `Tırpan` hariç diğerlerinde hedef şahısların isim isim belirlendiği, yine tüm planlarda hangi personelin görevli olduğunun ismen belirtildiği, bu planların icrasında görevlendirilenlerin hepsinin asker kişiler olduğu tespit edilmiştir."
Yalan mı bunlar abla?
Ya şuna ne dersiniz?
``Oraj ve Suga isimli eylem planlarında amacın, Ege`de kıta sahanlığı ve hava sahası konularında gerginlik oluşturarak sıkıyönetimi kolaylaştırmak olduğu, hatta bir uçağımızın Yunan unsurlarınca düşürülmesinin sağlanmasının amaçlandığı, bu gerçekleşmediği takdirde ise kendimize ait bir uçağın birlikte uçtuğu yanındaki uçağı düşürmesinin planlandığı, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoda da ülkemize ait bir F-16 uçağının düşürülmesi ve Ege`de yaşanan gerginlik neticesinde sıkıyönetim ilan edilmesinden bahsedilmektedir. Bu haliyle adı geçen eylem planlarında geçen hususlar ile olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoda yer alan hususların benzerlik göstermekte ve üzerinde durulan esas konunun muhtemel olayların neticesinde yaşanacağı belirtilen gerginlik olduğu görülmektedir."
Peki bu?
"İddianamede, 5-7 Mart 2003 tarihinde gerçekleşen plan seminerinde, ``Balyoz Harekat Planı Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo`` şeklinde bir plan seminerinde sınırlı sayıda personelin katılımı ile icra edileceği, bu plan seminerine kadar ast birliklerin irticai, yıkıcı ve bölücü gruplara ait mevcut tüm listeleri ile teşkil edilecek olan özel görev timlerinin listelerini güncelleyeceği ve devamlı olarak güncel tutacağı, ayrıca plan ve hazırlıklarının ifşa edilmeyecek şekilde ilgili personelle kadro tatbikatı icra edileceğinin belirtildiğinin görüldüğü belirtildi."
Şunlara ne demeli?
``İstanbul, ilinde kapatılacak dernekler`` başlığı altında, 60 adet derneğe ait isim bilgisinin yer aldığı, ayrıca bu derneklerin ``Bölücü, Ermeni azınlık, irticai-bölücü, misyonerlik`` şeklinde fişlendiklerinin görüldüğü ileri sürülen iddianamede, ``İstanbul ilinde arama yapılacak yerler`` başlığı altında toplam 159 adet ``öğrenci yurdu, Kur`an kursu, dershane, vakıf, dernek, özel okul, kültür merkezi, İmam Hatip Lisesi gibi`` yer ile ilgili isim ve ilçe bilgilerinin yer aldığı, ``Nurcu, Süleymancı, Nakşibendi, Radikal İslam, Milli Görüş`` şeklinde kayıtların olduğu anlatıldı."
Bakın bu da var,
"İddianamede, İstanbul, Düzce, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kocaeli, Balıkesir, Bursa ve Yalova`da AK Parti mensubu oldukları gerekçesiyle tutuklanacak olan 184 kişinin isim, soyadı ve partinin hangi teşkilatında, ne tür görevde olduğuna dair bilgilerin de yer aldığı iddia edildi."
Oyun mu bunların hepsi abla? Bir harp oyunu mu?
Tüm bunlar gerçekleşmiş olsaydı sen, bizim için üzülecek miydin? "Dur, yapma!" diyecek miydin kocana?..
Senin kocan, geçmişte yapıldığı gibi yine halkın çocuklarının alnına silahını dayamaya çalışıyordu abla, bunu yapmaya çalışırken suç üstü yakalandı...
Biz senin kocandan korkuyoruz abla... Sen, her ne kadar benim kocam masumdur diyorsan da bu bize hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor...
CananOsman Aran - AnalizMerkezi.com
Abla, duydum ki, kocan tutuklanınca isyan etmişsin. Kızmışsın, öfkelenmişsin, "benim kocam suçsuzdur, masumdur" demişsin.
Kim olsa üzülür tabii...Anlıyorum seni...
Yıllar var ki, biz de çok üzülüyoruz. Mesela, Uğur Mumcu`nun katilidir diye bu ülkede , her yıl operasyonlar yapıldı, yüzlerce dindar insan tutuklandı, onlarca insan işkence altında inledi, yüzlerce çocuk ve kadın ağladı... Ama hiç birinin katil olmadığı ortaya çıktığında, babasını annesini yıllarca görmeden büyüyen bu çocuklardan hiç kimse kalkıp da bir özür bile dilemedi...
Mesela öyle zamanlar oldu ki, evinde bir poster bulunan insan 7 sene F tipi cezaevlerinde çürütüldü...
Mesela, öyle operasyonlar yapıldı ki, örgüt dokümanı diye Yaşar Nuri Öztürk`ün Kur`an`daki İslam kitabı TV ekranlarından gösterildi. Herkes o insanları terorist olarak tanıdı.
Haklarında hiç bir suç delili bulunmayan insanlar, tutukluluk adı altında 10 yıl hapishanede yattı. Yıllar var ki analarımızın, bacılarımızın neler çektiğini bir Allah biliyor.
Ne oldu abla? Düne kadar bize böyle davranan yargıya, hukuka, mahkemeye, polise güveniniz sapasağlamdı da şimdi sıra kocana gelince mi güveniniz kayboldu?
Fakat abla, senin kocan var ya, halka karşı bir takım tuzaklar kurdu. Halkın canını yakmak için planlar yaptı ve bunları uyguladı.
Sen bilmiyorsun belki, haberin yok ama, gizli işler çevirdi, yasadışı işlere bulaştı, gayri meşru işler peşinde koştu.
Herkes senin kocanın bu gibi işler peşinde koştuğunu yıllarca yazdı, çizdi. Ama, kocan hep inkar etti bu iddiaları. Aslında inkar da edemedi, bu işlerin mahiyetiyle ilgili tuhaf mazeretler uydurdu;
"Bunlar, eğitim amaçlı yapılan bir takım harb oyunları" dedi.
Kocan sana, yaptıkları her şeyi söylemez tabii... Kocan bir asker. Her yaptığı şeyi sana söylerse o şeylerin gizliliği mi kalır?
Biz, yıllardır "Başörtüsüne Özgürlük" adı altında, basın açıklamaları yapıyoruz. Kocanın bu basın açıklamalarımızla ilgili çok gizli planlarını biliyor musun abla, okudun mu?
Kocanın hazırladığı "22 Kasım 2006 tarihli çok gizli" ibareleri belgeleri gördün mü sen?
Kocan ve arkadaşları hakkımızda korkunç planlar yapmışlar. Ajan Gözcü, Ajan Barış, Ajan Kartal, Ajan Kaptan ve Ajan Şahin kocanın adamlarıydı.
Ajanlardan Kartal, Şahin ve Gözcü`yü içimize gönderdi. Bunlar, bizden biri gibi görünerek, yasadışı sloganlar atmamızı ve solcuları kızdıracak söylemlerde bulunmamızı sağlamak istediler. Kocanın emri üzerine bu ajanların karıları da kılık değiştirerek aramıza katıldılar.
Kocan ve arkadaşları, Barış ve Kaptan isimli ajanlarını ise Sol sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların içlerine sızdırdılar. Onları da bize karşı kışkırtmak için hazırladıkları planlarını uygulamaya koydular.
Kocanın bizi aynı tarihte, aynı yerde ve aynı saatte bir araya getirmek ve bizim birbirimizle sokak çatışmalarına girmemizi istediler. Böylece biz solcularla birbirimizi yaralayacak ve belki de öldürecektik. Belki ajanlar da silahlarını çekecekler, kimisi solcuları vuracak, kimisi de bizi vuracaktı.
Abla, belki sen tanımıyorsun ama, senin kocan acımasız biri...
Dahası var.
Senin kocan sadece bize değil, silahlı kuvvetleri mensuplarına da tuzak kuruyordu. Kocanın, Barış kod adlı Ajanı, Milli Güvenlik Derslerine girmekle görevliydi. Bu derslere giren subayların isimlerini ve derslerde söylediklerini bize iletecek, onları bize gammazlayacacak ve bizim de o subaylarla ilgili medyaya ihbarlarda bulunmamızı sağlayacaklardı. Kocanın planlarına göre biz, ordu ile de kavgalı olacaktık.
Bunların hepsini yapmaya çalıştılar ve bu planlarını uyguladılar abla ama biz, kocanın attığı yemleri yemedik...
Senin kocan, ajanlarına insanları evlerine kadar takip ettirdi abla. Fişlediler bizi. Çoluk, çocuk demeden fişlediler. "Her gün eve giderken biri beni takip mi ediyor, acaba çocuklarıma zarar mı verecekler, acaba öldürecekler mi, acaba işkence yaparlar mı" duygusunun ne olduğunu bilir misin sen abla?
Abla, iddianamede, senin kocanın, binlerce dindar insanı "irticai" olarak nitelediğini ve tek bir ferd bile kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmamızı istediğini okuduğumuzda bizim neler hissettiğimizi anlayabilir misin?
Dahası da var abla. Senin kocan, dini, dini değerleri ve dini mekanları da kullanmaya kalktı. Camilerden hoparlörler vasıtasıyla provakasyon yapmaya kalktılar. Ajan Kaptan, Ajan Fener ve Ajan Barış bu işle de görevlendirilmişlerdi. Camilerden yüksek sesle, dini yayınlar yapıp, sonra da dindarlar azdılar diye halkı galeyana getirmek istediler.
İddianamede, planın ``Harekat Ortamının Şekillendirilmesi Safhası`` başlığı altında ise yine diğer faaliyetlerin yanı sıra ``Sürekli irticai faaliyetler ile ilgili haberler, öğrenci olayları, artan şehit cenazeleri, ekonomik bunalım, faili meçhul eylemlerle, sokaklara dökülmüş halk temaları sürekli işlenerek, halkın en güvendiği kurum olan TSK`dan gereğini yapmasını beklediği yönünde kamuoyu yönlendirme çalışmaları yapılacağı``nın belirtildiğine işaret edildi.
Böyle olmadı mı abla? Yandaşlarınız yıllardır "Ordu Göreve" diye bağırmıyor mu? Darbeci gazetelerin "Tehlikenin Farkında mısınız?" manşetlerini attığını, ve aynı manşetle TV reklamları verdiğini hiç görmediniz mi? Kocanızın hazırladığı planların uygulandığına hiç şahit olmadınız mı?
"...öncelikle 1. Ordu merkezli İstanbul ve çevre illerde sıkıyönetim ilan edilmesinin amaçlandığı, yine jandarma görevlileri tarafından hazırlandığı belirlenen `Döküm` isimli eylem planının Müslüman bir dini grubun liderine, `Sakal` (öncekinden farklı) isimli eylem planının gayrimüslim dini lider ve iş adamlarına, `Tırpan` isimli eylem planının akademik kadroya, `Orak` isimli eylem planının Ermeni basın mensuplarına, `Yumruk` isimli eylem planının darbe karşıtı sağ kesime, `Kürek` isimli eylem planının darbe karşıtı sol kesime, `Testere` isimli eylem planının darbe karşıtı liberallere yönelik olduğu, bu planlardan `Tırpan` hariç diğerlerinde hedef şahısların isim isim belirlendiği, yine tüm planlarda hangi personelin görevli olduğunun ismen belirtildiği, bu planların icrasında görevlendirilenlerin hepsinin asker kişiler olduğu tespit edilmiştir."
Yalan mı bunlar abla?
Ya şuna ne dersiniz?
``Oraj ve Suga isimli eylem planlarında amacın, Ege`de kıta sahanlığı ve hava sahası konularında gerginlik oluşturarak sıkıyönetimi kolaylaştırmak olduğu, hatta bir uçağımızın Yunan unsurlarınca düşürülmesinin sağlanmasının amaçlandığı, bu gerçekleşmediği takdirde ise kendimize ait bir uçağın birlikte uçtuğu yanındaki uçağı düşürmesinin planlandığı, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoda da ülkemize ait bir F-16 uçağının düşürülmesi ve Ege`de yaşanan gerginlik neticesinde sıkıyönetim ilan edilmesinden bahsedilmektedir. Bu haliyle adı geçen eylem planlarında geçen hususlar ile olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoda yer alan hususların benzerlik göstermekte ve üzerinde durulan esas konunun muhtemel olayların neticesinde yaşanacağı belirtilen gerginlik olduğu görülmektedir."
Peki bu?
"İddianamede, 5-7 Mart 2003 tarihinde gerçekleşen plan seminerinde, ``Balyoz Harekat Planı Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo`` şeklinde bir plan seminerinde sınırlı sayıda personelin katılımı ile icra edileceği, bu plan seminerine kadar ast birliklerin irticai, yıkıcı ve bölücü gruplara ait mevcut tüm listeleri ile teşkil edilecek olan özel görev timlerinin listelerini güncelleyeceği ve devamlı olarak güncel tutacağı, ayrıca plan ve hazırlıklarının ifşa edilmeyecek şekilde ilgili personelle kadro tatbikatı icra edileceğinin belirtildiğinin görüldüğü belirtildi."
Şunlara ne demeli?
``İstanbul, ilinde kapatılacak dernekler`` başlığı altında, 60 adet derneğe ait isim bilgisinin yer aldığı, ayrıca bu derneklerin ``Bölücü, Ermeni azınlık, irticai-bölücü, misyonerlik`` şeklinde fişlendiklerinin görüldüğü ileri sürülen iddianamede, ``İstanbul ilinde arama yapılacak yerler`` başlığı altında toplam 159 adet ``öğrenci yurdu, Kur`an kursu, dershane, vakıf, dernek, özel okul, kültür merkezi, İmam Hatip Lisesi gibi`` yer ile ilgili isim ve ilçe bilgilerinin yer aldığı, ``Nurcu, Süleymancı, Nakşibendi, Radikal İslam, Milli Görüş`` şeklinde kayıtların olduğu anlatıldı."
Bakın bu da var,
"İddianamede, İstanbul, Düzce, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Kocaeli, Balıkesir, Bursa ve Yalova`da AK Parti mensubu oldukları gerekçesiyle tutuklanacak olan 184 kişinin isim, soyadı ve partinin hangi teşkilatında, ne tür görevde olduğuna dair bilgilerin de yer aldığı iddia edildi."
Oyun mu bunların hepsi abla? Bir harp oyunu mu?
Tüm bunlar gerçekleşmiş olsaydı sen, bizim için üzülecek miydin? "Dur, yapma!" diyecek miydin kocana?..
Senin kocan, geçmişte yapıldığı gibi yine halkın çocuklarının alnına silahını dayamaya çalışıyordu abla, bunu yapmaya çalışırken suç üstü yakalandı...
Biz senin kocandan korkuyoruz abla... Sen, her ne kadar benim kocam masumdur diyorsan da bu bize hiç mi hiç inandırıcı gelmiyor...
CananOsman Aran - AnalizMerkezi.com