fatih kısaparmak balon baskılı balon Atatürk Bahane Linç Şahane - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Atatürk Bahane Linç Şahane


Üç mevsim
06-15-2008, 00:41
Türkiye, canlı yayında “Atatürk’ü seviyor musun?” şeklindeki kasıtlı soruya verilen “Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum” şeklindeki cevabın soruşturma konusu olmasını tartışırken, yapılan linç ve ardındaki gerçekler gözden kaçırılıyor…

Kanal 1 televizyonunda Fatih Altaylı tarafından sunulan Teke Tek isimli programda yaşanan üzücü gelişmeler bir anda Türkiye’nin gündemine oturdu.
http://www.hizliresim.com/2008/6/14/6139.jpg
Nuray Canan Bezirgan



Mağduriyete bir de kartel linci eklendi

Programa konuk olarak katılan başörtülü Nuray Bezirgân, “Atatürk’ü seviyor musun?” sorusuna verdiği “Ben sevmiyorum” cevabı nedeniyle ilk olarak başını Doğan grubunun çektiği malum medya tarafından boy hedefi haline getirildi. Kirli bir kampanya başlatan malum medya, uğradıkları hukuksuzluklar nedeniyle hayatları kararan başörtülülerin dramını görmek yerine lince kalkıştı. Kartel medyasının linç kampanyası hedefini buldu ve savcılık “Atatürk”ün manevi şahsiyetine hakaret edildiği” gerekçesiyle soruşturma başlattı.



Atatürk sorusunun amacı neydi?

Bu gelişmeler yaşanırken perde arkasında yaşananlar, başörtülü program konuğunun dramı ve yaşadıkları gözlerden kaçtı. Ve akıllarda ise şu sorular kaldı:

--Teke Tek isimli programın o bölümünde konu neydi?
--Bezirgân, hangi gerekçe ile programa davet edildi?
--Programda hangi sorular soruldu?
--Konuk olarak başka kimler çağırıldı?
--Verilen aralarda Altaylı, kasıtlı tutumunu nasıl itiraf etti?
--Atatürk sorusunun amacı neydi?

Habervaktim.com “Türkiye bu soruyu soruyor” diyerek gündeme taşımıştı

Habervaktim’in dünkü “Türkiye bu soruyu tartışıyor” başlıklı haberinde, özellikle Atatürk’ü Koruma Kanunu’nun Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde engel teşkil ettiğine ilişkin sivil toplum örgütü temsilcilerinin ve hukukçuların görüşlerine yer vermiştik. Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde başörtüsüne özgürlüğü iptal eden kararını değerlendirmek üzere gerçekleştirilen bir programda, uğranılan haksızlığın unutularak kasıtlı bir soruyla mağduriyetin iki katına çıkarılmasını eleştiren uzmanlar, medyanın linç politikası sonucunda açılan soruşturmanın yasal kılıflı destek olduğu görüşünü de savundular.



Nuray Bezirgân Vakit gazetesine konuştu

Ancak, bugünkü Vakit gazetesinde röportajı yayınlanan Nuray Bezirgân’ın gerek eğitim hayatında yaşadıkları, gerekse programda kendisine yöneltilen sorular ve Fatih Altaylı’nın program aralarında takındığı tutuma ilişkin sözleri, yasal destekli medya lincinin ulaştığı boyutları gözler önüne serdi.



İşte akıllardaki soruların cevapları:

--Programın amacı neydi?

Vakit gazetesine programda yaşadıklarını anlatan Bezirgân, programa ne için davet edildiğini şu sözlerle açıkladı: “Programa Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararını tartışmak için davet edilmiştik.”



ADD’lilerin programdaki tutumu

Bezirgân, Atatürkçü Düşünce Derneği’nden katılımcıların da bulunduğu programda Fatih Altaylı’nın konuklara yönelik sorularını ise şöyle değerlendirdi: “Atatürkçü Düşünce Derneği’nden katılan bayan, sorulara, ‘bunu geçelim, burası Türkiye Cumhuriyeti, herkes kanunlara uymak zorunda’ gibi bildik cevaplar veriyordu.”



“Fatih Altaylı sıkışınca topu taca attı”

Altaylı’nın program boyunca kendisini köşeye sıkıştırmak istediğini ve bunu program aralarında itiraf ettiğini ise Bezirgân şu ifadelerle aktardı: “Sorularıyla beni bir türlü sıkıştıramayınca verilen arada, ‘ya sen ne kadar rahatsın, beni mahvettin’ dedi. Programın sonunda son çare olarak Atatürk’e başvurdu. Adeta topu taca atarak meseleyi ‘Atatürk’ü sevmek ya da sevmemek’e dönüştürdü. 2,5 saat süren programdan geriye bu kaldı.”



Eğitimi engelliyor diye suçlandı, hapis cezası aldı

Bezirgân’ın diğer anlattıkları ise bazı çevrelerin ısrarla gözlerden kaçırdığı bir dramı gözler önüne serdi. Başörtülü olduğu için 2000 yılında hakkında eğitim ve öğretimi engelleme suçlamasıyla dava açılan Bezirgân, dramını şu sözlerle anlattı: “Şu komediye bakar mısınız, okula alınmayan benim, ‘eğitimi engelliyor’ diye hakkında dava açılan yine benim. Dava sonucu hakkımda 6 ay hapis kararı verildi.”



Polis müdahalesinde bebeğini düşürdü

Bezirgân, aynı yıl katıldığı bir başörtüsü eylemine yapılan polis müdahalesini ve sonrasında yaşadıklarını şöyle özetledi: “O dönem ben hamileydim ve karnımda ikiz bebek taşıyordum. Polislere söylememe rağmen ite kaka araca bindirilerek gözaltına alındık. Uzun süre nezarette kaldım. Açlıktan kan şekerim düştüğü için baygınlık geçirdim. Beni hastaneye kaldırmışlar. Hastanede yapılan muayenede bebeklerden birinin öldüğünü öğrendik. Aynı gün kollarımdan serum iğnelerini sökerek mahkemeye çıkarıldım, tüm bunları belgeleyebilirim.”



“Atatürk yaşasaydı giyimime saygı duyardı”

Bezirgân, malum medyanın tutumunu ise şu sözlerle değerlendirdi: “Başörtüsü düşmanlığının tutar hiçbir yanı olmadığı için bu zulmü de Atatürk’e dayandırıyorlar. Oysa belki Atatürk yaşasaydı benim giyimime saygı duyacaktı, bunu onlar da bilemez. Benim programdaki sözlerim de gayet açık, Atatürk’ün kişiliğine dönük bir hakaret asla söz konusu değil. Ancak Atatürk adına yaşadığımız bunca şeyden sonra ‘benden nasıl Atatürk’ü seviyorum’ dememi bekleyebilirler.”



Ve işte kartelin gerçek yüzü: Para teklif ettiler, tehdit bile ettiler

Bezirgân’ın yaşadıkları sadece bunlarla sınırlı değil. Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmasının ardından kartel medyasının çok sayıda röportaj talebi ile karşılaştığını, Uğur Dündar’ın da programına katılması için para teklifinde bulunduğunu söyledi.



Açıkça tehdit etmişler

Bununla da yetinmeyen kartel medyasının eşi hakkında Star televizyonu tarafından asker kaçağı yalanı ortaya atıldığını kaydetti. Bezirgân; "[b]Kanalı arayarak neden böyle asılsız bir iddia attınız ortaya, diye sorduk, ‘Ama siz programlara çıkmazsanız böyle olur’ dediler. Bu gazetecilik mi” diye sordu.




14 Haziran Cumartesi
Engin Kaşdaş-habervaktim.com