fatih kısaparmak balon baskılı balon AVRUPA BİRLİĞİ Mİ, İSLAM BİRLİĞİ Mİ? - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : AVRUPA BİRLİĞİ Mİ, İSLAM BİRLİĞİ Mİ?


yılmazy
04-11-2008, 23:59
AVRUPA BİRLİĞİ Mİ, İSLAM BİRLİĞİ Mİ?

Risale-i Nur eserlerinde Avrupa değil İslam birliğinin elzemiyeti mükerrer nazara verilmiştir. Ancak Hıristiyan dünyasında hakiki İsevilerle birleşmekten de bahisler var. Bu birleşmede İslam İseviliğe değil, İsevilik İslama tabi olacak deniliyor. Bu husus en ehemmiyetli noktadır. Evet, ferdî ve ictimaî hayatiyle semavîliğe bağlı olan İslâm milleti, arzî ve beşerî anlayışlara bağlı kalamaz.

Hem Risalelerde anlatılan ehl-i kitabla birleşmeyi, İslamiyeti tam tasdik eden İsevi ruhanilerinin yapacağı ifade edilir .

Mesela “..... âlem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet ni*yetiyle medeniyet ve mukad*desat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın din-i hakikîsini İslâmiyetin hakikatıyla birleş*tirmeye ça*lışan hamiyetkâr ve fedakâr bir İsevî cemaati namı al*tında ve “Müslüman İsevîleri” ünva*nına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hazret-i İsâ Aleyhisselâm’ın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak; beşeri, inkâr-ı ulûhiyetten kurtara*cak.” (Mektubat sh: 441)

“Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öl*dü*recek; ancak semâvî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve haki*kat-ı Kur’aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî di*nidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur, ölür.” (Şualar sh: 581)

Şualar adlı eserde de şöyle deniliyor: “Deccal’ın, teşkil et*tiği dehşetli maddiyyunluk ve dinsizli*ğin azametli heykeli ve şahs-ı mânevîsini öl*dürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler din-i İsevî’nin haki*katını hakikat-ı İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağı*tacak, mânen öldürecek. Hattâ, “Hazret-i İsa Aleyhisselâm gelir, Hazret-i Mehdi’ye na*mazda iktida eder, tâbi olur” diye rivayeti, bu itti*faka ve hakikat-ı Kur’aniyenin metbu*iyetine ve hâkimiyetine işaret eder.» (Şualar sh: 587) İbn-i Mace hadis: 4077

Keza Avrupa devletleri İslamiyeti kendine bağlamağa değil, İslam birliğine tarafdar olmaları gerektiğini siyasilere hatırlatan Bediüzzaman Hz. Diyor ki:

“Şimdiki bu hükûmetimizin hakikî kuvveti, hakaik-ı Kur’aniyeye dayanmak ve hiz*met etmektir. Bununla, ihtiyat kuvveti olan üç yüz elli mil*yon uhuvvet-i İslâmiye ile itti*had-ı İslâm da*iresinde kardeşleri kazanır. Eskiden Hristiyan devletleri bu ittihad-ı İslâma taraftar değildi*ler. Fakat şimdi komünistlik ve anarşistlik çıktığı için, hem Amerika, hem Avrupa devlet*leri Kur’ana ve ittihad-ı İslâma taraftar ol*mağa mecburdurlar.” (Emirdağ Lâhikası-II sh: 54)

Dünyevi boğuşmaların en sonunda, Hıristiyanlık alemindeki menfi cereyanın İslam dünyasına tecavüzünü, İslam birliği ile birleşen hakiki İseviliğe dayanan Amerkanın semavî yardım kuvvetiyle dudurulacacağını haber veren Bediüzzaman Hz.şöyle der:

«Ehemmiyetli bir endişe ve bir tesellî kalbime geliyor ki: Bu geniş boğuşmaların ne*ticesinde, eski harb-i umumîden çıkan zarar*dan daha bü*yük bir zarar, medeniyetin isti*nadı, menbaı olan Avrupa’da, Deccalâne bir vahşet doğurmasıdır. Bu endişeyi tesellîye medar, Âlem-i İslâmın tam in*ti*bahiyle ve Yeni Dünyanın, Hristiyanın hakikî dinini düstur-u hareket it*tihaz etmesiyle ve Âlem-i İslâmla ittifak etmesi ve İncil, Kur’ana ittihad edip tâbi olması, o dehşetli gelecek iki cere*yana karşı semavî bir muave*netle dayanıp, in*şaallah galebe eder.» (Emirdağ Lâhikası-I sh: 58)

Bu kısımda da Amerikanın İslamiyetle ittifaka ve onun semavî yardımına muhtac olduğu nazara veriliyor.

Bediüzzaman Hz. 1911 lerde Şamdaki Cami-ül Emevide verdiği hutbesinde aynı hükme dikkat çekip diyor ki:

“Ey Câmi-i Emevî’deki kardeşlerim ve yarım asır sonraki Âlem-i İslâm Câmiindeki ihvan*larım! Acaba baştan buraya kadar olan mu*kaddemeler netice vermiyor mu ki; istikbalin kıt’alarında hakiki ve mânevi hâkim ola*cak ve beşeri, dünyevî ve uhrevî saadete sevk edecek yalnız İslâmiyet’tir ve İslâmiyet’e inkılab et*miş ve hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak İsevîlerin hakiki dinidir ki Kur’an’a tâbi olur, ittifak eder.” (Hutbe-i Şamiye sh: 30)

Mezkür beyanların heyet-i umumıyesinden anlaşılıyor ki, Avrupa birliğine girmenin temelinde, Allahın sonsuz ilminden gelen Kur’anın ve İslamiyetin beşerî anlayışlara tabi olması manası yatar. Bu ise, Risale-i Nurdan kısmen alınan sarih beyanlara ters düşer.

Bediüzzaman Hazretlerinin, İslamiyetin Avrupa medeniyetinden uzak durmasını anlatan aşağıdaki beyanı, bu meselenin yani İslâmiyetin metbuiyet makamında olduğunun mana inceliği ve mahiyeti cihetiyle calib-i dikkattır. Şöyle ki:

“Âlem-i İslâmın şu medeniyete karşı istinkâfı ve soğuk davranması ve kabülde ıztırabı cây-ı dikkattir. Zira istiğna ve istiklâliyet hassasiyle mümtaz olan şeriattaki İlâhî hidayet, Roma felsefesinin dehasiyle aşılanmaz, imtizac etmez, bel' olunmaz, tâbi olmaz... Bir asıldan tev'em (ikiz) olarak neş'et eden Eski Roma ve Yunan, iki dehalariyle; su ve yağ gibi mürur-u a'sar (asırlar) medeniyet ve Hıristiyanlığın temzîcine çalıştığı halde, yine istiklâllerini muhafaza, âdeta tenasuhla o iki ruh şimdi de başka şekillerde yaşıyorlar. Onlar, tev'em ve esbab-ı temzic varken imtizac olunmazsa, şeriatın ruhu olan nur-u hidayet, o muzlim, pis medeniyetin esası olan Roma dehasiyle hiçbir vakit mezc olunmaz, bel' olunmaz...” Tarihçe-i Hayat: 132

Evet, “Âlem-i insaniyette, zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar iki cereyan-ı azîm, iki silsile-i efkâr; her tarafta ve her tabaka-i insaniyede dal budak salmış, iki şecere-i azîme hükmünde... Biri, silsile-i nübüvvet ve diyanet; diğeri, silsile-i felsefe ve hikmet, gelmiş gidiyor. Her ne vakit o iki silsile imtizaç ve ittihad etmiş ise, yani silsile-i felsefe, silsile-i diyanete dehalet edip itaat ederek hizmet etmişse; âlem-i insaniyet parlak bir surette bir saadet, bir hayat-ı içtimaiye geçirmiştir. Ne vakit ayrı gitmişler ise, bütün hayır ve nur, silsile-i nübüvvet ve diyanet etrafına toplanmış ve şerler ve dalaletler, felsefe silsilesinin etrafına cem'olmuştur.” (Sözler:538)

Şu husus şayan-ı dikkattir ki, Avrupa birliğinin lüzumunu göstermek için Risale-i Nurdan nazara verilecek mezkür parçalara dikkat edilince, aynı parçalarda bilakis İslam birliğinin ve İslâmiyete tabi olmanın lüzumu görülüyor. Bundan da anlaşılıyor ki, Risale-i Nura kendi anlayışına delil bulmak için değil, ondaki hükmü görmek niyetiyle bakılmalıdır.

Eğer bu Avrupa birliğinden, beşerin sulh-u umumisi ümid ediliyorsa, Risalelerde böyle bir sulhun ancak İslamiyetten gelebileceği nazara veriliyor. Evet, siyasilere hitab eden Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadeleri:

“Evvelâ: Sizlerin Pakistan ve Irak'la gayet muvaffakıyetkârane ittifakını, bu millete kemal-i samimiyetle, sürur ve ferah ile kazanmanızı bütün ruh u canımızla tebrik ediyoruz. Bu ittifakınızı, inşâallah dörtyüz milyon İslâm'ın sulh-u umumiyesine ve selâmet-i ammenin teminine kat'î bir mukaddeme olarak ruhumda hissettim.” (Emirde Lahikası:222)

“Medeniyetin günahları, iyiliklerine galebe edip, seyyiatı hasenatına râcih gelmekle, beşer iki harb-i umumî ile iki dehşetli tokat yiyip, o günahkâr medeniyeti zir ü zeber edip öyle bir kusdu ki, yeryüzünü kanla bulaştırdı. İnşâallah istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umumîyi de te'min edecek.

Evet; Avrupanın medeniyeti, fazilet ve hüda üstüne te'sis edilmediğinden; belki heves ve heva, rekabet ve tahakküm üzerine bina edildiğinden; şimdiye kadar medeniyetin seyyiatı, hasenatına galebe edip, ihtilâlci komitelerle kurtlaşmış bir ağaç hükmüne girdiği cihetle, Asya medeniyetinin galebesine kuvvetli bir medar, bir delil hükmündedir. Ve az vakitte galebe edecektir…

Hakikat-ı İslâmiyenin güneşi ile sulh-u umumî dairesinde hakikî medeniyeti görmeyi, rahmet-i İlâhiyyeden bekliyebilirsiniz...” Tarihçe-i Hayat:94

“Her halde çabuk başında bir kıyamet kopmazsa, hakaik-i İslâmiye, beşeri esfel-i safilîn derece-i sukutundan kurtarmaya ve rûy-i zemini temizlemeğe ve sulh-u umumîyi temin etmeğe vesile olmasını Rahman-ı Rahîm'in rahmetinden niyaz ediyoruz ve ümid ediyoruz ve bekliyoruz.” (Hutbe-i Şamiye: 43)

Hem de beyn-el milel sinsi ifsad cereyanı her tarafa parmak sokarken ve ifsadların yapılamıyacağına dair hakiki te’minat yokken, o ulvi ve kudsi Kur’anın ve âlem-i İslamın istikbalini mechul ellere teslim etmeğe âlem-i İslamın mütedeyyin kalb-i müştereki herhalde evet demez.

Eğer, mevcud fitne-i ahirzaman ile Avrupa birliği mukayesesinde ehvenüşşer kaidesi nazara alınmalıdır denilirse, denilir ki, Bediüzzaman mevcud fitnenin de aynı canibden geldiğini söyler. Mesela Bediüzzaman diyor ki::

“Biz müteharrik-i bizzât değiliz. Bilvasıta müteharrikiz. Avrupa üflüyor, biz burada oynuyoruz. O tenvim ile telkin eder. Biz kendimizden hayal edip, esammane tahribimizde eser-i telkini icra ederiz.” Sünuhat, Tuluat, İşarat:46

Yani Avrupadan tahrikat ve bizde de tatbikat var. İkisinin de merkezi birdir ve tercih için gereken iki taraf yok.

Evet, “Avrupa'nın insaniyetperver maskesi altında vahşi reislerinin sağır kulakları çınlasın!.. Ve bu vicdansız gaddarları bize musallat eden o insafsız zalimlerin görmeyen gözlerine sokulsun! Ve bu asırda, yüzbin cihette "Yaşasın Cehennem" dedirten mimsiz medeniyetperestlerin başlarına vurulmak için yazılmış bir arzuhaldir.”Mektubat:429, ifadesi de aynı hükme bakar.

Keza “Biz, ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz. Fakat kâfirlerin kılıncı ile değil. Kâfirlerin kılınçları başlarını yesin; kılınçlarından gelen faide bize lâzım değil. Zâten o mütemerrid ecnebilerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler.” Lem’alar:105

“Evet Risale-i Nur'a perde altında hücum eden, ecnebi parmağıyla bu vatandaki milletin en büyük kuvveti olan âlem-i İslâmın teveccühünü ve muhabbetini ve uhuvvetini kırmak ve nefret verdirmek için siyaseti dinsizliğe âlet ederek perde altında küfr-ü mutlakı yerleştirenlerdir” Şualar:281

“siyaseti dinsizliğe âlet” tabiri ile, Âlem-i İslâmın kabul etmeyeceği rejim değişikliğini hatırlatır.

Şimdi ise Avrupa birliğinin hümanizm’e de dikkat çeken anayasasına bağlı kalarak Avrupaya teslim olmak, Türkiyeye ümidle bakan Âlem-i İslamı ümidsizliğe düşürür ve nazarını başka tarafa çevirmesine sebeb olur.

Bu çok ciddî meseleyi ilk meclis kurulduğu zaman kemal-i ciddiyetle meclise arzeden Bediüzzaman Hazretleri aynen şöyle diyor:

“Sizin bu "İstiklal Harbi"ndeki muzafferiyetinizi ve âlî hizmetinizi takdir eden ve sizi can u dilden seven, cumhur-u mü'minîndir. Ve bilhassa tabaka-i avamdır ki sağlam müslümanlardır. Sizi ciddî sever ve sizi tutar ve size minnettardır ve fedakârlığınızı takdir ederler. Ve, intibaha gelmiş en cesîm ve müdhiş bir kuvveti size takdim ederler.

Siz dahi, evamir-i Kur'aniyeyi imtisal ile onlara ittisal ve istinad etmeniz maslahat-ı İslâm namına zarurîdir.

Yoksa, İslâmiyetten tecerrüd eden bedbaht, milliyetsiz Avrupa meftunu firenk mukallidleri, avam-ı müslimîne tercih etmek, maslahat-ı İslâma münafî olduğundan, âlem-i İslâm nazarını başka tarafa çevirecek ve başkasından istimdad edecek...” (Mesnevi-i Nuriye:101)

Bu durumda ise, Türkiye devleti Âlem-i İslâmdan kopmuş ve kendi milletinin de desteğini kaybetmiş ve istinadsız bir duruma düşmüş olur.
www.ittihad.com.tr

Kafes
04-12-2008, 00:13
Avrupaya merakimizdan degil sadece su andaki Turk Devlet sisteminin icinde bulundugu demokratiklikten bu nevi uzakliktan kurtulus yolu olarak Avrupa Birligine girmek istiyoruz.

oguzdesouza
04-12-2008, 00:16
Laiklik için Avrupa Birliği :)

_Yeniden_
04-12-2008, 00:27
İslam Birliğinin mümkün olamayacağını düşünüyorum...Belki Türkî Cumhuriyetlerle bir birleşme söz konusu olabilirdi...
Ancak bunun içi onlara demokrasinin iyice oturması gerekli...Bizde bile tam oturmamışken çok uzak duruyor...
Tam demokratikleşememiş bir Türkiye Avrupaya pahalıya patlamaz ancak; tam demokratikleşememiş bahsi geçen ülkeler bize pahalıya patlar...
Şimdilik AB...

Yâren
04-12-2008, 00:31
İslam ülkelerinde petrol olduğu sürece, ve sömürüldüğü sürece İslam birliği hayalden öte gidemez.

Elimizdeki imkanlar doğrultusunda, Avrupa birliği diyoruz

Akıncı_Gençlik
04-12-2008, 18:19
kırk yıllık fetişimiz, bir 40 yıl daha sürer bu gidişle =) seni aramıza alacağız yalanlarıyla türkiyeden kopardığı tavizler dağları aşmış almayacağı iyice belli olduğu halde yeni tavizler istemeye yüzü olacak kadar alçak birlik bu ab


Türk halkının %70i ab ye üye olmayı istiyor ama aynı halk yine %70 gibi bir oranla kendilerini öncelikle Türk olarak görüyor yani ne yardan ne serden geçebilme sendromu üye ülke halklarının ise sadece ve sadece %10u türkiyeyi abye istiyor bu ne yaman paradoks anne?

Türk ve İslam birliğini hayal olarak görenler asıl hayal Ab dir inanın ab'ye girmek daha zor =) ve türkiyenin aksine kimi ülkelerde yapilan referandum sonucu ile "biz böyle daha iyiyiz sosyal ve ekonomik yapımız bozulmasın" düşüncesiyle girmeyi istemedikleri bir birlikten söz ediyoruz


son olarak ise ise akp nin uzun vadede giremeyeceğimizi bildiği halde biz akp karşıtlarını susturabilmek adına "gireceğiz" diye diye ağızlarından düşürmediği bir politika haline geldi bu ab =)

mavera
04-12-2008, 19:05
Akinci kardes ak partinin sorunu ab ye girip, girmemek degildir ab kriterleri cercevesinde bu ülkenin daha fazla demokratiklesmesi, daha fazla sivillesmesi, daha fazla hukuk devleti olmasidir..
ama siz varin bizim tek derdimizin ab oldugunu sanin ;)

Akıncı_Gençlik
04-12-2008, 23:39
Benim lafım demokratikleşmeye hukuk devletine yada sivilleşmeye değil sözüm ona her ne şekilde olursa olsun, nelerden taviz vermemiz gerkirse gereksin,ille de abye girelim
diyenlere

sakın biz avrupa birliğine girmeye çalışırken o bi<ze girmesin...(!) yani kültürünüze...ruhunuza...özünüze...

:-*

mavera
04-12-2008, 23:43
su andaki halimizle ab den farkimiz nedir!...neyin tavizini verecegiz artik basörtüsü yasak olan bir türkiye, basörtüsü serbest olan ab ye girmeye calisiyor..sanki bir tezat var gibi onlar mi müslüman, biz mi müslümaniz!

Akıncı_Gençlik
04-13-2008, 00:18
Benimde bahsettiğim şeyde bu zaten =)

ab değil "biz" bu toprağın insanları kendimizin ilacıyız zira bu topraklarda bizden önce defalarca kurtuluş mücadelesi verildi savaşlar yapıldı saldırganlar defedildi medeniyetler miras yoluyla sonraki kuşaklara aktarıldı

Ab ye yeni katılan ülkelere baktığımızda (romanya ve bulgaristan) yeni üyeler sömürülmek için değil mi ?
Yönümüzü elde birşeyi kalmadığı için genişlemeye çalışan bir birliğe çevirmemiz bize zaman kaybettimezmi ;) girmek için amuda kalkıyoruz ama içinde bulunan bir Allahın kulu halinden memnun değil ne idüğü belirsiz geleceği olmayan bir topluluktan başka bir şey değil

mavera
04-13-2008, 00:24
Evet ab su anda her gecen gün geri gidiyor, kendi icerisinde liderlik cekismesi yasaniyor, bazi ülkeler hamalligini cekiyor, gelirler adaletsiz dagitiliyor..
Ab mükemmel demiyoruz ama küresellesen bir dünyada yavas yavas saflar belirleniyor ve yalniz bir türkiye her zaman pusuda bekleyen kurtlarin istahini kabartir evet dün kuyumuzu kazanlara güvenmeyelim ama ipleri elimizde tutarak, türkiyenin cikarlarini gözetelim..
Türkiye nin ab ye alinmamasinin bir nedenide türkiyenin liderlik ruhudur bu nüfus, bu enerjiyle ab ye girecek olan türkiye hem ab meclisinde söz sahibi olur hemde ab deki türkler sayesinde iyi bir konuma gelir..
ab cöküsü yavaslatmak icin seninde dedigin gibi sömürecek ülkeler aliyor icine ne zamanki tam bitme asamasina gelecek türkiyeye buyur gel diyecek..su anda ne türkiyeden vazgeciyor nede aliyor yani bir sekilde ikili oynuyor..
Türkiyede ab müzarekelerini en iyi sekilde kullanarak ülkenin demokratik bir yapiya oturmasini sagliyor, yani türkiye istenilen seviye geldikten sonra ab alsa ne yazar, almasa ne yazar ;)

fazlrahmet
04-13-2008, 00:27
Selam
Bende AB bizim neyimize diyenlerdenim...Ben bir vatandaş olarak AB girmek istemiyorum...Çünkü ne yaparsak yapalım adamlar bizi is-te-mi-yor-lar....Amam nedense biz hep ıs-rar-la AB diyoruz....

Ben ilerde Türk İslam Birliğiin kurulacağına inanıyorum İnşAllah o günler yakındır...Allahın bu ülkeden bir muradı vardır...Şuan dünya müslümanları Osmanlıdaki gibi Türkiyeyi bekliyor...Fırkalara ayrılmş islam dünyasını hem biraraya getirecek Türkiyedir ve Müslümanları tek sancak altında toplayacak Türkiyedir İnşAllah.... :-*

Akıncı_Gençlik
04-13-2008, 00:29
Evet ab su anda her gecen gün geri gidiyor, kendi icerisinde liderlik cekismesi yasaniyor, bazi ülkeler hamalligini cekiyor, gelirler adaletsiz dagitiliyor..
Ab mükemmel demiyoruz ama küresellesen bir dünyada yavas yavas saflar belirleniyor ve yalniz bir türkiye her zaman pusuda bekleyen kurtlarin istahini kabartir evet dün kuyumuzu kazanlara güvenmeyelim ama ipleri elimizde tutarak, türkiyenin cikarlarini gözetelim..
Türkiye nin ab ye alinmamasinin bir nedenide türkiyenin liderlik ruhudur bu nüfus, bu enerjiyle ab ye girecek olan türkiye hem ab meclisinde söz sahibi olur hemde ab deki türkler sayesinde iyi bir konuma gelir..
ab cöküsü yavaslatmak icin seninde dedigin gibi sömürecek ülkeler aliyor icine ne zamanki tam bitme asamasina gelecek türkiyeye buyur gel diyecek..su anda ne türkiyeden vazgeciyor nede aliyor yani bir sekilde ikili oynuyor..
Türkiyede ab müzarekelerini en iyi sekilde kullanarak ülkenin demokratik bir yapiya oturmasini sagliyor, yani türkiye istenilen seviye geldikten sonra ab alsa ne yazar, almasa ne yazar ;)



Diyosunuz :)

Aynı frekanslarda dolaşıyoruz ama farklı şekillerde algılıyoruz =)

Banada imzanızdaki gibi "Bırak dağınık kalsın" demekten başka bir şey kalmıyor :-*

mavera
04-13-2008, 00:32
ab ülkesinde yasayan biri olarak ab yi herhalde iyi bildigimi idda edebilirim, buradan türkiye nin nasil görüldügünüde az cok biliyoruz, bitirme tezimde ab yle alakaliydi o yüzden bu konu tam benlik diyebilirim ;)..
sunu rahatca söyleyebiliriz ab su anda kendi icerisinde bir bütünlük saglayamiyor onun icin gelecegi cok parlak degil ;)..
evet az, cok ayni seyi söylüyoruzda ben ab nin alternatifini merak ediyorum hala daha...

fazlrahmet
04-13-2008, 00:35
Hiç bir alternatifi yok bence...Benim acizane fikrim...