Mâsivâ
09-20-2010, 12:05
Bakmak görmek değilmiş meğer...
bunca zamanları harcadım umarsızca...
bir zamanlar bir gün geleceksin diye beklettiğim umutlarım hayallerim
kendilerinin kurbanı değildi...
senin kendine hakim olamayışının, nefsinin, ucu bucağı olmayan boş hayallerinin kurbanıydı...
bakıyorum da zamana inat peşimden koşan...
ben akrebin zehirinden biçare düşmüş gibi... Ama akıttığın zehir mutluluk veriyor olabilirmiydi?
Bir romanımız vardı önsözünü yazdığımız, mutluluğa ramak kala...
henüz adı bile konmamış bir romanımız varken,
sen
yine bencilliğinle doldurdun gözlerimi...
umursamaz hallerin değilmiydi ki içimi acıtan?
hayır, değildi... Değmedi hepsi bu...
gözlerimin görebildiği en uzak ve en yakın...
hayallerin kilit noktası biri yada birileri olmak zorundamıdır ki?
' Daha erken, dur,bekle!' derken niye koşa koşa sana geliyordum ki ben...
kalbimin üzerinde buz dağlarından kayalıklar... Görebildiğim tek nokta yine kendimim.Duruyorum senin çok uzağında ama kendime kaçınılası güç olacak kadar yakın.
bu kovalamacanın galibi hep meçhul... Senin gölgeye ihtiyacın yok mu?
Seni ardın sıra takip eden ve aslında senden hep bir adım önde...
Bencil...
En az senin kadar.
Kırıp, hırpaladığın onca hayatın nice kahramanları olmadımı hiç?
Sen hiç sonu baştan yazılan masallar dinledinmi?
kendin gibi...
Biliyorum anlamak zor Ben'i. Aslında seni... Aslında bizi...
küçük Prens'in düşmanı olduğu büyükleri anlamak zormu gerçekten...
Yaşam
acıların en dibe vurduğu yerden
fısıldıyor belki.
öbür kıtadan...
Birlikte gideceğimiz yerden, yenilgilerden
Kırmızılardan,
Yaşamın en dibinden
görüyorum...
açık ettiğin tüm oyun alanlarını
yaşam neresinden
bir çift mavi kandırmacanın
bilmem
alinti
bunca zamanları harcadım umarsızca...
bir zamanlar bir gün geleceksin diye beklettiğim umutlarım hayallerim
kendilerinin kurbanı değildi...
senin kendine hakim olamayışının, nefsinin, ucu bucağı olmayan boş hayallerinin kurbanıydı...
bakıyorum da zamana inat peşimden koşan...
ben akrebin zehirinden biçare düşmüş gibi... Ama akıttığın zehir mutluluk veriyor olabilirmiydi?
Bir romanımız vardı önsözünü yazdığımız, mutluluğa ramak kala...
henüz adı bile konmamış bir romanımız varken,
sen
yine bencilliğinle doldurdun gözlerimi...
umursamaz hallerin değilmiydi ki içimi acıtan?
hayır, değildi... Değmedi hepsi bu...
gözlerimin görebildiği en uzak ve en yakın...
hayallerin kilit noktası biri yada birileri olmak zorundamıdır ki?
' Daha erken, dur,bekle!' derken niye koşa koşa sana geliyordum ki ben...
kalbimin üzerinde buz dağlarından kayalıklar... Görebildiğim tek nokta yine kendimim.Duruyorum senin çok uzağında ama kendime kaçınılası güç olacak kadar yakın.
bu kovalamacanın galibi hep meçhul... Senin gölgeye ihtiyacın yok mu?
Seni ardın sıra takip eden ve aslında senden hep bir adım önde...
Bencil...
En az senin kadar.
Kırıp, hırpaladığın onca hayatın nice kahramanları olmadımı hiç?
Sen hiç sonu baştan yazılan masallar dinledinmi?
kendin gibi...
Biliyorum anlamak zor Ben'i. Aslında seni... Aslında bizi...
küçük Prens'in düşmanı olduğu büyükleri anlamak zormu gerçekten...
Yaşam
acıların en dibe vurduğu yerden
fısıldıyor belki.
öbür kıtadan...
Birlikte gideceğimiz yerden, yenilgilerden
Kırmızılardan,
Yaşamın en dibinden
görüyorum...
açık ettiğin tüm oyun alanlarını
yaşam neresinden
bir çift mavi kandırmacanın
bilmem
alinti