Benide_Kapatın
03-26-2008, 03:16
Şaşırmadım !
Geçen hafta yazıma AKP'ye açılan dava, gecikmiş bir kapatma davasıdır diye yazınca, birçok okuyucum şaşırdı ve yazıyı çok sert bulduklarını söylediler.
14 Mart'ta AKP'ye açılan kapatma dava fotokopisinin 12 Mart'ta iki profesyonel cuntacının bilgisayar kayıtlarında bulunmasına şaşırmadım. Üstat İlhan Selçuk, polisin teknik takibine takılan bir telefon konuşmasında; “Şu ana kadar Türkiye'de ekonomik kriz çıkmadı. Davayı açtırıyoruz. Kapatma davasından sonra mutlaka kriz çıkar. AKP'den kurtulmak lazım…”
İlhan abi, serbest bırakılma sonrasında kendisini ziyaret eden dostları vasıtasıyla kutuplaşma ve ayrışmaların önüne geçilmesini, taraflar arasında diyaloglar kurulmasını tavsiye buyurmuşlar.
Estağfirullah İlhan abi, sizin buyruklarınızın üzerine bir söz koyamayız. Fakat Ordo Ab Chao, 'Kaostan kaynaklanan düzen' anlamına geliyor. Sonra sizin kutsal tavsiyelerinize Ordo Ab Chao'cular kızmasın!
İki cuntacının kayıtlarında Türkiye'de bir ekonomik krize sokmanın plan ve çabaları olduğu var. Türkiye'de bir ekonomik kriz nasıl çıkarılır konusu üzerinde yıllarca çalıştım. Açın Aktifhaber'deki yazılarıma bakınız. Türkiye'deki ekonomik krizin provakatörlerini göreceksiniz. Üzüntüm; Hasan Ellialti gibi arkadaşlara bir türlü bunu anlatamamam.
Bakınız Erdoğan Teziç'in Youtube'a düşen ses kaydında neler var: “Türkiye'de bütün krizler çoğunluk olduğu zaman çıkmıştır, koalisyonlarda kriz çıkmamıştır. Ekonomik kriz her zaman oluşturulmuş bir şeydir ama siyasi krizler.. Osmanlı'dan size örnek vereyim dedim. 1913 Babıâli isyanı. 1960.. Demokrat Partinin anayasayı değiştirdiği, çoğunluk olduğu, kendini bitirdiği Menderes.. Parlamentoda çoğunluğu oluşturdukları dönemler. MC hükümeti.. Yok biz farklıyız biz anayasaya göre değiştiriyoruz dedi. Devletten ne anlıyorsunuz dedi. Devlet devlettir dedim, siz dedim iktidarsınız. Devlet biziz dedim. Devletin kendine ait mekanizmaları vardır. Siz dedim misafirsiniz. Yargı.. devlet adına karar veriyor.. Biz dedim; YÖK, devletin bir kurumuyuz, bizi aşarak yapamazsınız bunu.”
Hiç şaşırmadım. Sakın şaşırmadığıma hayret etmeyin. Çünkü ben uzun yıllardır siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri alanlarda tecavüze uğramış bir Türk vatandaşıyım. Ekonomik krizler gördük biz her iki yıla denk düşen! Askeri darbeler yaşadık on yıllık periyotlar halinde. Siyasi krizler yaşadık, kamplara bölündük, yaftalar yapıştırdık birbirimize! Medya bize evlilik dışı seviyeli birlikteliği öğretti bıkmadan, usanmadan!
Ufacık, tefeciktim. Minnacık ellerim vardı. Zeki olduğum için değil, fakat beş yaşında ilkokula başlamıştım. Köyümüzde Doğu Perinçek'in seçim öncesi radyo konuşmalarını dinlerdim. Üstat bir hafta sonra iktidara geleceklerini ve bakanlar kurulu listesinin hazır olduğunu ifade edince, kafamda sorular oluşurdu. Şimdi üstadın o geniş hayal gücü ve planlarını görünce, şaşırmadım.
Yıllar önce Türkiye'de hala meşhur bir gazetecinin BBC kimliği olduğunu öğrenmiştim. Bu bilgiyi konunun uzmanı bir bilge kişiye aktarınca; 'CIA kimliği de olabilir' cevabı karşısında irkilmiştim.
Merhum Atilla İlhan vefatından kısa bir süre önce TRT'deki bir programında, 1932'lerden sonra orta öğretimdeki kitaplardan Türk ve Türk milleti ile ilgili vurguların yavaş yavaş kaldırılmaya başladığını söylediğinde, şaşırmamıştım.
Ülkemizin güvenliği ile sorumlu bir bireyin, Ordo Ab Chao'cularla birlikte olduğunu ve kırkına varmadan derecelerin en iyisine vasıl olduğunu öğrendiğimde şaşırmamıştım. Çünkü İtalya'da ve diğer ülkelerde aynı prosedür yaşanıyordu.
Bir ülkenin kalkınması için yerli sermaye ve şirketlere olan gereksinim kaçınılmazdır. Ülkemizin ekonomik kalkınmasının başlangıcı da buna bağlıdır. Ülkemiz ne zaman bu sürece girse, -Örneğin 28 Şubat sürecinde- birilerinin Anadolu sermayesinden rahatsız olduklarında şaşırmadım. Çünkü beyler sermayenin ve gücün kendi ellerinde olmasını istemektedirler. Bu yüzden Türkiye defalarca denediği take-off'unu gerçekleştiremedi.
Sermayenin el değiştirmesi azgın azınlığı rahatsız eder. 2002 yılından sonra sermaye yavaş yavaş Anadolu insanının eline doğru seyir izlemektedir. Dedelerinin mezarlarının nerede olduğu bilinmeyen birilerinin sermayenin el değiştirmesinden rahatsız olmalarına şaşırmadım.
Ülkemizin yaşadığı Şubat 2001 krizi sonrasında, önemli bir mali enstrümanın başında bulunan üstat; 'krize üç gün müdahale edemedim, IMF elimi tuttu' dediğinde şaşırmamıştım. Çünkü bu bilge kişi uluslararası Ordo Ab Chao toplantılarında Türkiye'yi üç kez temsil etmişti. Bu yüzden şaşırmadım.
Birkaç yıl önce gazeteci Avni Özgürel'in; 'Abdullah Öcalan, bir istihbarat servisimizde ofis boy'du' ifadesini kullandı. Şaşırmadım, çünkü PKK'nın Çubuk Barajı çevresinde dört kişilik bir içki sofrasında kurulduğunu; Siyasal Bilgiler öğrencisi iken, bir çatışma esnasında yakalanıp savcılıkta sorguda iken birilerinin gelip 'bizimle çalışıyor' denilerek serbest bırakıldığını biliyordum. Sonra A. Öcalan ve PKK ile ilgili hiçbir şeye şaşırmadım.
Ordo Ab Chao'cular. Biliyorum, planlarınız ve provakasyonlarınız istediğiniz gibi gitmiyor. Şaşırıyorsunuz. Artık şaşırma sırası sizde! Türkiye büyülü ve efsunlu bir ülke olmaya başladı. Türkiye sizi şaşırtmaya devam edecek.
Peki, yazarınız Tuba hanım hiç şaşırmaz mı?
Tabii ki şaşırır.
Türkiye'de Agop Artinyen ve Soloman Muncakyan'ın kim oldukları açıklanırsa elbette şaşırırım.
T.GÜVEN
Geçen hafta yazıma AKP'ye açılan dava, gecikmiş bir kapatma davasıdır diye yazınca, birçok okuyucum şaşırdı ve yazıyı çok sert bulduklarını söylediler.
14 Mart'ta AKP'ye açılan kapatma dava fotokopisinin 12 Mart'ta iki profesyonel cuntacının bilgisayar kayıtlarında bulunmasına şaşırmadım. Üstat İlhan Selçuk, polisin teknik takibine takılan bir telefon konuşmasında; “Şu ana kadar Türkiye'de ekonomik kriz çıkmadı. Davayı açtırıyoruz. Kapatma davasından sonra mutlaka kriz çıkar. AKP'den kurtulmak lazım…”
İlhan abi, serbest bırakılma sonrasında kendisini ziyaret eden dostları vasıtasıyla kutuplaşma ve ayrışmaların önüne geçilmesini, taraflar arasında diyaloglar kurulmasını tavsiye buyurmuşlar.
Estağfirullah İlhan abi, sizin buyruklarınızın üzerine bir söz koyamayız. Fakat Ordo Ab Chao, 'Kaostan kaynaklanan düzen' anlamına geliyor. Sonra sizin kutsal tavsiyelerinize Ordo Ab Chao'cular kızmasın!
İki cuntacının kayıtlarında Türkiye'de bir ekonomik krize sokmanın plan ve çabaları olduğu var. Türkiye'de bir ekonomik kriz nasıl çıkarılır konusu üzerinde yıllarca çalıştım. Açın Aktifhaber'deki yazılarıma bakınız. Türkiye'deki ekonomik krizin provakatörlerini göreceksiniz. Üzüntüm; Hasan Ellialti gibi arkadaşlara bir türlü bunu anlatamamam.
Bakınız Erdoğan Teziç'in Youtube'a düşen ses kaydında neler var: “Türkiye'de bütün krizler çoğunluk olduğu zaman çıkmıştır, koalisyonlarda kriz çıkmamıştır. Ekonomik kriz her zaman oluşturulmuş bir şeydir ama siyasi krizler.. Osmanlı'dan size örnek vereyim dedim. 1913 Babıâli isyanı. 1960.. Demokrat Partinin anayasayı değiştirdiği, çoğunluk olduğu, kendini bitirdiği Menderes.. Parlamentoda çoğunluğu oluşturdukları dönemler. MC hükümeti.. Yok biz farklıyız biz anayasaya göre değiştiriyoruz dedi. Devletten ne anlıyorsunuz dedi. Devlet devlettir dedim, siz dedim iktidarsınız. Devlet biziz dedim. Devletin kendine ait mekanizmaları vardır. Siz dedim misafirsiniz. Yargı.. devlet adına karar veriyor.. Biz dedim; YÖK, devletin bir kurumuyuz, bizi aşarak yapamazsınız bunu.”
Hiç şaşırmadım. Sakın şaşırmadığıma hayret etmeyin. Çünkü ben uzun yıllardır siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri alanlarda tecavüze uğramış bir Türk vatandaşıyım. Ekonomik krizler gördük biz her iki yıla denk düşen! Askeri darbeler yaşadık on yıllık periyotlar halinde. Siyasi krizler yaşadık, kamplara bölündük, yaftalar yapıştırdık birbirimize! Medya bize evlilik dışı seviyeli birlikteliği öğretti bıkmadan, usanmadan!
Ufacık, tefeciktim. Minnacık ellerim vardı. Zeki olduğum için değil, fakat beş yaşında ilkokula başlamıştım. Köyümüzde Doğu Perinçek'in seçim öncesi radyo konuşmalarını dinlerdim. Üstat bir hafta sonra iktidara geleceklerini ve bakanlar kurulu listesinin hazır olduğunu ifade edince, kafamda sorular oluşurdu. Şimdi üstadın o geniş hayal gücü ve planlarını görünce, şaşırmadım.
Yıllar önce Türkiye'de hala meşhur bir gazetecinin BBC kimliği olduğunu öğrenmiştim. Bu bilgiyi konunun uzmanı bir bilge kişiye aktarınca; 'CIA kimliği de olabilir' cevabı karşısında irkilmiştim.
Merhum Atilla İlhan vefatından kısa bir süre önce TRT'deki bir programında, 1932'lerden sonra orta öğretimdeki kitaplardan Türk ve Türk milleti ile ilgili vurguların yavaş yavaş kaldırılmaya başladığını söylediğinde, şaşırmamıştım.
Ülkemizin güvenliği ile sorumlu bir bireyin, Ordo Ab Chao'cularla birlikte olduğunu ve kırkına varmadan derecelerin en iyisine vasıl olduğunu öğrendiğimde şaşırmamıştım. Çünkü İtalya'da ve diğer ülkelerde aynı prosedür yaşanıyordu.
Bir ülkenin kalkınması için yerli sermaye ve şirketlere olan gereksinim kaçınılmazdır. Ülkemizin ekonomik kalkınmasının başlangıcı da buna bağlıdır. Ülkemiz ne zaman bu sürece girse, -Örneğin 28 Şubat sürecinde- birilerinin Anadolu sermayesinden rahatsız olduklarında şaşırmadım. Çünkü beyler sermayenin ve gücün kendi ellerinde olmasını istemektedirler. Bu yüzden Türkiye defalarca denediği take-off'unu gerçekleştiremedi.
Sermayenin el değiştirmesi azgın azınlığı rahatsız eder. 2002 yılından sonra sermaye yavaş yavaş Anadolu insanının eline doğru seyir izlemektedir. Dedelerinin mezarlarının nerede olduğu bilinmeyen birilerinin sermayenin el değiştirmesinden rahatsız olmalarına şaşırmadım.
Ülkemizin yaşadığı Şubat 2001 krizi sonrasında, önemli bir mali enstrümanın başında bulunan üstat; 'krize üç gün müdahale edemedim, IMF elimi tuttu' dediğinde şaşırmamıştım. Çünkü bu bilge kişi uluslararası Ordo Ab Chao toplantılarında Türkiye'yi üç kez temsil etmişti. Bu yüzden şaşırmadım.
Birkaç yıl önce gazeteci Avni Özgürel'in; 'Abdullah Öcalan, bir istihbarat servisimizde ofis boy'du' ifadesini kullandı. Şaşırmadım, çünkü PKK'nın Çubuk Barajı çevresinde dört kişilik bir içki sofrasında kurulduğunu; Siyasal Bilgiler öğrencisi iken, bir çatışma esnasında yakalanıp savcılıkta sorguda iken birilerinin gelip 'bizimle çalışıyor' denilerek serbest bırakıldığını biliyordum. Sonra A. Öcalan ve PKK ile ilgili hiçbir şeye şaşırmadım.
Ordo Ab Chao'cular. Biliyorum, planlarınız ve provakasyonlarınız istediğiniz gibi gitmiyor. Şaşırıyorsunuz. Artık şaşırma sırası sizde! Türkiye büyülü ve efsunlu bir ülke olmaya başladı. Türkiye sizi şaşırtmaya devam edecek.
Peki, yazarınız Tuba hanım hiç şaşırmaz mı?
Tabii ki şaşırır.
Türkiye'de Agop Artinyen ve Soloman Muncakyan'ın kim oldukları açıklanırsa elbette şaşırırım.
T.GÜVEN