fatih kısaparmak balon baskılı balon BU BİR DEMOKRASİ SAVUNMASIDIR - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : BU BİR DEMOKRASİ SAVUNMASIDIR


Ak_Kelebek
03-21-2008, 10:37
Evet, bu bir demokrasi savunmasıdır. Tayyip Erdoğan artık kendisi değil, yüzde 47'dir. Ankara koridorlarında bu yüzde 47'lik iradeyi boğdurmamak da liderlik görevidir. - Ahmet Taşgetiren'in yazısı...

Savunma stratejisi

Ak Parti, kapatma davası ile ilgili nasıl bir tavır sergilemeli? Bu tartışılıyor? Bir görüş şu: "-Yargıya sonsuz güvenimiz var, yargının en doğru kararı vereceğine inanıyoruz" demeli, ve kendisinin laikliğe ne kadar bağlı olduğuna, iddianameye giren hususların asla ve kat'a laiklik karşıtı bir nitelik taşımadığına yargıyı inandırmalı. Bu görüşü seslendirenler, Başbakan'ın ve parti sözcülerinin sert tepkilerini ve yapılması tasarlanan anayasa değişikliklerini eleştiriyor.

Ak Parti cenahında ise, bir yandan tepkiler - serzenişler dile getiriliyor, diğer yandan da Anayasa değişikliği üzerinde çalışılıyor. Herhalde bir yandan da savunmanın hazırlandığı düşünülebilir.

Aslında, normalde yapılacak olan birincisidir. Yani yargının bağımsız ve tarafsız karar vereceğine güveneceksiniz, dolayısıyla size yönelen suç iddiasını çürütmeye çalışacaksınız.

Bir hukuk veya ceza davasında yapılacak olan budur. Ama bir siyasi davada aynı şey geçerli midir? Mesela, hakkınızda açılan kapatma davasının, aslında bir yerlerde verilmiş siyasi tasfiye projesinin parçası olduğundan büyük kuşku duyuyorsanız, sizi yargılayacak mahkemedeki yargıç dağılımına yönelik tahliller bu kuşkuyu besleyecek nitelikte ise aynı söylemi dile getirmek ne demek olur?

Bu daha peşinen, hakkınızda verilecek olumsuz bir kararı baştan "Adil yargılamanın ürünü" olarak kabul etmek anlamına gelmez mi? Böyle bir söylemi rahmetli Menderes'in seslendirdiğini düşünün. İpi boynuna kendisi geçirecek ve bunu "Yaşasın Adalet!" diye selamlayacak? Bu mudur? Yassıada mahkemelerinin yaptığı adalet adalet midir?

Refah Partisi, kapatma davasında başlangıçta böyle bir söylemden yola çıktı. Sonunda kapatıldı. "Yaşasın adalet!" mi demeliydi? Yoksa içinde, haksız yere mahkum edilmişlik duygusu mu olmalı? Ak Parti, Savcı'nın iddianamesine onay verecek bir Anayasa mahkemesi kararının "Adil" olduğuna inanacak mıdır?

Tabii ki, Anayasa Mahkemesi hakkında peşinen bir "taraflı karar verebilir" suçlamasında bulunulamaz. Ama Türkiye'de işlerin oralara kadar sürüklendiğinin de bir gerçek olduğu görmezden gelinebilir mi?

Demokrat kişiliğinden kuşku duymadığım sayın Sami Selçuk'un "Kişiler önemli değil, yasalar önemli" yaklaşımı çok tartışmaya açık değil mi? Türkiye'de, kişilerle bağlantılı bir siyasallaşmış yargı gerçeği nasıl gözardı edilebilir?

Sonuçta malum iddianameye giren belge(?)ler, bir yorumla "Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak"la suçlanıyor. O yorum, nötr bir duruşun ürünü müdür yoksa en azından Ak Parti karşıtı bir ideolojik bakışın ürünü mü? Türkiye'de laikliğin kapsamı bu kadar tartışmalı iken yargıçlar nasıl nötr bir tercih güvenine mazhar olabilirler?

Sayın Yalçınkaya'nın ikinci sıradan Başsavcı seçilmesi bile bir Sezer tercihini yansıtmıyor mu? O tercih nötr müdür? Anayasa Mahkemesi üyelerinin Sezer tarafından seçilmiş olması nötr bir kişilik tercihi midir? Belki de tüm bu kuşkular yanlıştır.

Ama maalesef bu kuşkular doğmuştur. Hatta şu anda, Ak Parti'nin kapatılacağı ümidiyle etekleri zil çalan tüm kesimler, bir yerde Anayasa Mahkemesi'nin üye yapısına ümit bağlamış bulunmaktadırlar.

Şu anda, Başsavcı Yalçınkaya'ya en sıcak desteğin CHP liderliğince veriliyor olması, sadece yargı tarafsızlığını koruma niyetine bağlanabilir mi? İşte size ilginç bir tespit: Siz de içinize baktığınızda, bu davada yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını ortaya koyacak tek sonucun, Ak Parti'nin aklanması olduğunu düşünmüyor musunuz? Bu beklenti neye dayanıyor?

Yüksek yargının Ak parti karşısında bir operasyonun içine sürüklenebileceği kuşkusuna dayanıyor. Hadise maalesef bu noktaya gelmiş durumda.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, bugünden sonra Türkiye'nin en çok konuşulan konularından birisi haline gelecektir.

Belki sırf o yüzden, yargının, siyasi alanda hüküm verme rolünü en aza indirgemek ihtiyacı vardır. Bence Ak Parti, karşı karşıya bırakıldığı tıkanmaya halkla paylaşmayı sürdürmelidir. Evet, kışkırtma olmamalı, hakaret olmamalı, ama yüzde 47'nin hukukunu savunmaktan da geri kalmamalıdır.

Evet, bu bir demokrasi savunmasıdır. Tayyip Erdoğan artık kendisi değil, yüzde 47'dir. Ankara koridorlarında bu yüzde 47'lik iradeyi boğdurmamak da liderlik görevidir.

Demirel'in gerek 12 Mart, gerek 12 Eylül sonrasında karşı karşıya kaldığı siyaset kapanını kırmak için, nasıl kitlelerle buluştuğunu ve ortamı, o kapanı kuranlara dar ettiğini hatırlıyorum.

Bence iş mahkeme safahatına geldiğinde de, yüzde 47'nin hukukunu savunmak esas olmalıdır.

Ahmet Taşgetiren - Bugün

tayyipleyiz
03-21-2008, 11:42
"Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, bugünden sonra Türkiye'nin en çok konuşulan konularından birisi haline gelecektir."

Konuştuğumuz da bu değil mi zaten. Birbirinden ayrı erk'lerin bu kadar uyum karmaşı içinde kıvrandıkları vaki mi acaba... Avrupa bu yapılanlara sadece gülüyor. Nelerle uğraşıyor AB yolunda ki Türkiye...
Halkın iradesinin alaya alınması bu kadar basit olmamalı, görenlerde yaptıklarından dolayı cezalandırılmalı...