bilgisayar başında olduğumda türk dil kurumunun sözcük arama sayfası acık olur. bilmediğim bir kelime gördüğümde atlayıp geçersem içim rahat etmez;;)
düşündüm ki gün içerisinde öğrendiğimiz kelimeleri burada anlamları ile paylaşırsak, dağarcığımıza büyük katkısı olur..

fenafillah
isim, din b. (***) (fena:filla:hı) Arapça fen¥fillah
Allah'ın varlığı içinde yok olma.
kaynak tdk.

Fenafillah,
"Ölmeden önce ölmek" anlamına gelir. Tasavvuf (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tasavvuf) inancına göre, evrende gerçekte Allah'ın varlığından başka ebedi olan gerçek varlık yoktur; varlıklar onu gösteren birer aynadır. İnsan, er ya da geç Allah'a geri dönecektir. Bir Vahdet-i Vucut kavramıdır[1] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenafillah#cite_note-0).
Nefsin arzularından geçip varlığını Allah için görmektir. Kul bu makamlarda kendinden ve sıfatlarından fani olarak Hakkk'ın sıfatlarıyla beka bulur.
Fena fi-llah şeklinde yazılır...
Damlanın okyanusa düşmesi misali Allah'ın zatında ruhun yok olması. Savaşırken yeni bir ruh verilerek devam etmenin ilk adımı. Tasavvuftaki en son mertebe olan salah makamının kapısı.

kaynak wikipedia

müstear
sıfat, eskimiş Arapça muste¤¥r
1 . Takma:
"Müstear adların hakikilerini saymaya başladı."- O. C. Kaygılı.2 . isim, müzik Klasik Türk müziğinde bir makam

selaset
isim, edebiyat (sela:set, l ince okunur) Arapça sel¥set
Akıcılık.

çok güzel bir konu gerçekten. sağolsınız. +

elzem
sıfat, eskimiş Arapça elzem
Çok gerekli, vazgeçilmez

sathi
sıfat, eskimiş (sathi:) Arapça saµ§³
Yüzeysel:
"Sathi bir yara. Sathi bir inceleme."- .

çok güzel bir konu gerçekten. sağolsınız. +

elzem
sıfat, eskimiş Arapça elzem
Çok gerekli, vazgeçilmez

bu kelimenin bende çook farklı bir yeri var. 1,sınıfta iken sistematik hocamız bu kelimenin anlamını sormus ve sınıf dökülmüştü ;1

Peyderpey Far. peyderpey

zf. (pe�yderpey) Azar azar, bölüm bölüm, yavaş yavaş: Borcunu peyderpey ödedi.

Sergüzeşt Far. ser + guzeşt

is. esk. Macera. "İnsan kendi memleketinden uzaklaşıp birtakım sergüzeştler geçirmek ister." -R. H. Karay.

bilgisayar başında olduğumda türk dil kurumunun sözcük arama sayfası acık olur. bilmediğim bir kelime gördüğümde atlayıp geçersem içim rahat etmez;;)
düşündüm ki gün içerisinde öğrendiğimiz kelimeleri burada anlamları ile paylaşırsak, dağarcığımıza büyük katkısı olur..

fenafillah
isim, din b. (***) (fena:filla:hı) Arapça fen¥fillah
Allah'ın varlığı içinde yok olma.
kaynak tdk.

Fenafillah,
"Ölmeden önce ölmek" anlamına gelir. Tasavvuf (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tasavvuf) inancına göre, evrende gerçekte Allah'ın varlığından başka ebedi olan gerçek varlık yoktur; varlıklar onu gösteren birer aynadır. İnsan, er ya da geç Allah'a geri dönecektir. Bir Vahdet-i Vucut kavramıdır[1] (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenafillah#cite_note-0).
Nefsin arzularından geçip varlığını Allah için görmektir. Kul bu makamlarda kendinden ve sıfatlarından fani olarak Hakkk'ın sıfatlarıyla beka bulur.
Fena fi-llah şeklinde yazılır...
Damlanın okyanusa düşmesi misali Allah'ın zatında ruhun yok olması. Savaşırken yeni bir ruh verilerek devam etmenin ilk adımı. Tasavvuftaki en son mertebe olan salah makamının kapısı.

kaynak wikipedia

Fenafişeyh,Fenafilresul,Fenafillah ...Ben bu silsileyi çok kısa bir zaman önce duymuştum...Tekrar hatırlattığınız için teşekkür ederim... ++

;1 ;;)

Böyle değerli bir başlıkla yeni kelimeler öğrenmemize vesile olman çok güzel dilemma.. Teşekkürler(+)

Sühan(Farsça) 1. Söz 2. Şiir


Bazı kelimeleri türk dil kurumunun sözcük arama sayfası bulamamak zor oluyor :)

selam ile..

Böyle değerli bir başlıkla yeni kelimeler öğrenmemize vesile olman çok güzel dilemma.. Teşekkürler(+)

Sühan(Farsça) 1. Söz 2. Şiir


Bazı kelimeleri türk dil kurumunun sözcük arama sayfası bulamamak zor oluyor :)

selam ile..


teşekkür ederim ;1
sühanı hep duyardım lakin anlamını bilmiyordum. teşekkürler

kavaf işi sıfat Özensiz ve gelişigüzel yapılmış olan: "Fakat kavaf işi yeni mestleriyle kunduralarına dayanamayarak onları ayaklarından sıyırmışlardı."- H. R. Gürpınar.


garabet isim, eskimiş (gara:bet) Arapça garabet Yadırganacak yönü olma, gariplik, tuhaflık: "Bu kızda izahı güç bir garabet var."- P. Safa. karabet isim, eskimiş (kara:bet) Arapça karabet 1. Yakınlık. 2. Hısımlık.

ihvan
çokluk, isim, eskimiş (ihva:nı) Arapça i¬v¥n
1 . Yakın dostlar, arkadaşlar.2 . Aynı okul veya tarikattan olan kimseler

İlginç...??? Teşekkürler;;)

füsun isim, eskimiş Farsça fusun Büyü: "Bazen titrek sular üstüne garip bir füsunla dökülmüş ışıktan bir servinin serildiği görülürdü."- A. Ş. Hisar. füsunkâr sıfat, eskimiş (füsunkâ:rı) Farsça fusunkar Sihirli, büyülü, afsunlu

sadır olmak (osmanlıca);udur eden, çıkan, meydana gelen (hukuk sözlüğüne göre)
tdk'ya göre ise:

sadır -drı
isim Arapça ¹adr
1 . Göğüs, sine.
2 . Yürek, kalp.
3 . tarih Kazaskerlere verilen unvan.
4 . tarih Sadrazam.
sadra şifa vermek

gönlü, yüreği rahatlatmak, ferahlatmak

idefiks sıfat, ruh bilimi Fransızca idee fixe Saplantı:
"Bu idefiks hastalığıyla sen hep yanlış görüyorsun."- H. R. Gürpınar.

daye
isim, eskimiş (da:ye) Farsça d¥ye Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı.




cesim
sıfat, eskimiş (cesi:m) Arapça ces³m
Büyük, iri, kocaman:
"Padişahın bu ziyafetlere bazen cesim saltanat kayıkları ile de geldiği olurdu."- A. H. Çelebi.

ufunet
isim, eskimiş (ufu:net) Arapça ¤uf°net
1 . Pis koku:
"Kokladığım bu havada devrin ufunetini hissediyorum."- Y. K. Karaosmanoğlu.2 . İrin, cerahat.

tezvirat
çokluk, isim, eskimiş (tezvi:ra:tı) Arapça tezv³r¥t
Yalan dolan şeyler, kovculuklar.


Telvin'in sözlük anlamı renklerdir. Telvin, tasavvuftaki (http://tr.wikipedia.org/wiki/Tasavvuf) anlamı ise "halden hale geçmek" demektir.
(wikipedia)

ihtilaf
isim (ihtila:fı, l ince okunur) Arapça i¬til¥f
Ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlık:
"Yirmi beş senedir bir tek idare adamıyla ihtilafı olmamıştı."- R. N. Güntekin.

daye
isim, eskimiş (da:ye) Farsça d¥ye Çocuk bakıcısı, sütnine, dadı.

BÜYÜK ADAM KÜÇÜK AŞK filmindeki kürt kız çocuğu kullanıyordu bunu sürekli sanırım. Yanlış hatırlamıyorsam???
teşekkürler;1

'Daye' ayrıca kürtçe de kullanılıyor. Anne-Ana anlamında.

Teşekkürler :)

şehbâl

Kuş kanadında bulunan en uzun tüy.

"Gök nura garkolur nive yüzbin minareden
Şehbâl açıncaruh-i revan-ı Muhammedî"

alesta
sıfat (ale'sta) İtalyanca allesta
Harekete hazır, tetikte:
"Şafak sökerken denizcilerin hepsi alesta idiler."- Halikarnas Balıkçısı.

siyer
isim, eskimiş Arapça siyer
Hz. Muhammed'in hayatını anlatan kitap.

ibretamiz
sıfat, eskimiş (ibreta:miz) Arapça ¤ibret + Farsça -¥m³z
İbret verici, ibret dolu.
mukallit -çi
isim, eskimiş Arapça mu®allid
Taklitçi.

nazariyet "teori" demekmiş..??????



hempa
isim, eskimiş (he'mpa:) Farsça hemp¥
Omuzdaş.
mezkûr
sıfat, eskimiş Arapça me£k°r
Adı geçen, anılan, sözü geçen, zikredilen, zikrolunan:
"Mezkûr evi de kiraya vermiştim."- S. F. Abasıyanık.

tevellüt -dü
isim, eskimiş (teve'llüt) Arapça tevellud
İnsanın doğumu, doğduğu zaman

marpuç -cu

isim Farsça m¥rp³ç

Nargileye takılan ve kolayca içmeyi sağlayan, hortum biçiminde uzun ve bükülgen boru:
"Nargilesinin marpucunu ayırdı dudaklarının arasından."- N. Cumalı.






kethüda
isim, tarih (kethüda Farsça ked + ¬ud¥
Zengin kimselerin ve devlet büyüklerinin buyruğunda çalışan, onların birtakım işlerini gören kimse, kâhya.



tağşiş

isim, eskimiş (tagşi:şi) Arapça ta¦ş³ş


Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma.

A`RAZ



(Araz. C.) Arazlar, işaretler, nişanlar, alâmetler. * Tesadüfler. * Hastalık alâmetleri. * Kazalar, felâketler, musibetler.

tuğyan
isim, eskimiş (tuğya:nı) Arapça µu¦y¥n
Akarsuyun taşması, kabarması.
teşekkür ederim diriliş.f :)

tefahür
isim, eskimiş (tefa:hür) Arapça tef¥¬ur
Övünme.

berzah
isim, eskimiş, coğrafya Arapça berza¬

1 . Kıstak:
"Yarımadanın berzahındaki bu geniş yol biraz tehlikeliydi."- Ö. Seyfettin.
2 . din b. (***) Dinî inanışlara göre ölenlerin ruhlarının kıyamete kadar bulunduğu yer.

EFNAN:

(Fen. C.) Neviler, çeşitler. * (Fenen. den) İnce dallar. * Üslublar, şubeler.

intizar


isim (intiza:rı) Arapça inti©¥r

1 . Birinin gelmesini, bir şeyin olmasını bekleme, gözleme:

"Hastanede ilk günü ve ilk gecesi bu ümit ve intizar ile geçti."- Y. K. Karaosmanoğlu.

Kelimelerin manaları bazen bilinmekten öte gerçek manasıyla öğreniliyor.. Derinine indikçe, Ya da yaşadıkça..

Yoksa hiçbir kelime sözlükteki anlamını taşımıyor mu?

ARAROT:

Ararot, çocuk maması yapılan bir kökün unu imiş. Ararot sözcüğü İngilizce’den dilimize girmiş bir sözcük. Arrow (ok) + root (kök) sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuş. Bitkiye okkök denilmesinin sebebi ise Kızıldereliler’e dayanıyor. Kızılderelilerin zehirli oklarını bilirsiniz. Bu oku, iki ucu delik silindir bir boruyla düşmanlarına veya avlayacakları hayvana atarlar ve onları zehirleyerek öldürürler. Kızıldereliler bu ok yaralarındaki zehiri ararot köküyle çekerlermiş. Bu yüzden, bu bitkiye arrowroot yani okkök denilmiş...

Kelimelerinsoyağacı'sitesinden...

MUTTASIL:

Ara vermeyen; hiç durmaksızın süren; aralıksız; sürekli; sürekli olarak; devamlı olarak.
Aralık bırakmayacak biçimde yakın; yan yana olan; bitişik.

REZAN:

(Kişi için)Ağırbaşlı; vakarlı

TAAMMÜDEN:

Bilerek, önceden tasarlayarak, kasten.

esame
çokluk, isim, eskimiş (esa:me) Arapça es¥m³
Adlar, isimler.

esamesi okunmamak

kendisine değer verilmemek, adı anılmamak:
"Sen babasının gönlünü ettikten sonra kızın esamesi mi okunur bre usta!"- O. Kemal.

ŞÜREKA:

Anlamlar:
[1] Ortaklar (http://tr.wiktionary.org/w/index.php?title=ortaklar&action=edit&redlink=1), şerikler [2] Yandaş, taraftar, destekçi [/URL] Köken :
[1] ([U]Arapça (http://tr.wiktionary.org/wiki/Dosya:Crystal_Clear_app_kgoldrunner.png))

takarrür
isim, eskimiş Arapça ta®arrur
1 . Bir yerde karar kılma, yerleşme.2 . Karar verilme.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
takarrür etmek (http://games.lg.web.tr/kelimator/sozluk.php?kelime=takarrür etmek)

teemmül
isim, eskimiş Arapça te¢emmul
Bir işi ayrıntılarıyla düşünme, düşünüp taşınma.

badas
isim, halk ağzında
Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak, çöp ve samanla karışık tahıl taneleri, harman döküntüsü.

Palyatif:Geçici