CeVHeR
04-27-2008, 03:12
Kanaltürk ile CHP arasındaki alışverişten siz bir şey anladınız mı?
Kusura bakmasınlar, ben hiçbir şey anlamadım.
2004 yılına kadar uzandığı ileri sürülen ödemelerin karşılığında, Kanaltürk bir belgesel hazırlıyormuş CHP’ye..
Kanaltürk’ün, sipariş üzerine belgesel hazırlama diye bir faaliyeti, kural olarak olmaması lazım... Kanaltürk bir televizyon... Ve hazırladığı programlar da, kendi televizyonlarında yayınlanma amaçlı olsa gerek.
Efendim, “Kendi programlarını yaparlarken, böyle bir belgesel hazırlama teklifi de gelmiş, geri çevirmemişler! Bunda ne kötülük var” diyenler çıkabilir.
İyi de, böyle 3 senede hazırlanan, ama bir türlü piyasada gösterilmeyen, gösterilemeyen kaç tane belgesel gördünüz siz hayatınızda?
Bunun ikinci bir örneği daha var mı hiç?
“Bu eser, CHP’ye teslim edilmiş de, CHP ne zaman isterse, o zaman gösterime sunacak”mış da!
Halkı bu kadar aptal mı sanıyorsunuz siz beyler?
Bahsettiğiniz belgesel için yapılan ödemeler, 2004’ten başlıyor.. Paranın da çok büyük bir kısmı 2005 yılı sonu itibariyle ödenmiş. Bu ödeme karşısında, en geç 2006 itibariyle, belgeselin hazırlanıp CHP’ye teslim edilmiş olması gerekmez mi?
Var mı böyle bir teslim tutanağı?..
Yok.
Aslında 13 bölüm belgesel diye tanımlanan bir belgesel olduğundan da şüphem var ya, kes yapıştır usûlü ile, önceki filmlerden bir şeyler hazırlamış olabilirler..
Kamuoyunu oyalıyorlar, unutturarak gündemden düşürecekler.
Bu tartışmada işin doğrusu nedir?
Akıllardaki şüpheleri izale etmek için yapılması gereken nedir?
Belgeselin bir örneğini kamuoyuna verirsiniz, bu kadar sansasyondan sonra herkes bu belgeseli büyük bir merakla izler, kanaatini de verir: “Evet bu belgesel, 5 trilyonluk değil, aslında 10 trilyonluk bir eserdir!”
Veyahut da kanaatini şöyle açıklar: “Bu belgesel, değil 5 trilyon, 5 milyar bile etmez. CHP gerçekten bu esere 5 trilyon vermişse, kazıklanmış demektir.”
Şu an gerek Kanaltürk yetkililerinin, gerekse CHP’li yetkililerin ketumluğundan dolayı, tahminle konuşuyoruz.
Ama tahminlerimizin pek de uçuk olmadığını hemen söylemeliyim.
5 trilyon, öyle küçük bir rakam değil..
Kaç dakika olduğu dahi açıklanmayan, tüm teknik bilgileri devlet sırrı gibi gizli tutulan 13 bölümlük bir belgesel için, en abartılı rakamlarla hesaplama yapılsa bile, sonuçta 5 trilyonluk bir rakama ulaşılması bence pek mümkün değil.
“CHP’nin parasından size ne?” diyecek olanlar çıkabilir.
Ama bu itirazı doğru kabul etmek mümkün değil. İşin doğrusu; hiç kimse “O partinin parasından, bu partinin malvarlığından sana ne?” diyemez.
çünkü hiçbir siyasi partinin malvarlığı, yöneticilerinin şahsi malvarlığı gibi düşünülemez.
Her şeyden önce, o malvarlığının bir kısmı da, seçimden belli bir oy oranı ile çıkan partilere verilen devlet yardımı ile sağlandığından, fakir fukaranın hakkı olan bir malvarlığı..
Partiye, devletin verdiği ve siyasi faaliyette kullanması için teslim ettiği parayı, hiç kimse şu veya bu televizyona feda edemez.
Siyasi partilerin parası, şu veya bu ticari kuruluşa aktarılamaz.
CHP’nin, bu bağlamda bir özel durumu daha var..
Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan’dan Müslümanların gönderdiği ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne teslim edilmesi gereken, ama o tarihteki tek partili sistem sebebi ile Cumhuriyet Halk Fırkası’nın malvarlığına geçirilen İş Bankası hisseleri sebebi ile de, CHP’nin malvarlığındaki paranın gelişigüzel harcanması düşünülemez.
Gerek Kanaltürk, gerekse CHP, artık bu sır şeklinde sakladıkları belgeseli ortaya çıkarmalıdırlar. Belgesel, kamuoyunda herkesin bilgisine sunulmalı ve 5 trilyonluk bir belgesel olup olmadığı, kamuoyunca takdir edilmelidir.
Refah Partisi’nde, basit elektrik faturaları, 300-500 liralık benzin faturaları bile kişilerin 1-1.5 yıl hapis cezasına mahkûm olmaları sonucunu doğurmuşken, CHP-Kanaltürk ilişkisindeki 5 trilyonluk anlaşılmaz alışverişin, savcıları niçin harekete geçirmediğini bilmek zorundayız.
CHP, Koç Holding değil.. “Para benim değil mi, istediğim yere harcarım” diyemez.
Kanaltürk de, “Ticaret serbest değil mi? 5 milyara da mâl olsa, ben istersem o belgeseli 5 trilyona fatura ederim” diyemez.
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 27/04/2008
Kusura bakmasınlar, ben hiçbir şey anlamadım.
2004 yılına kadar uzandığı ileri sürülen ödemelerin karşılığında, Kanaltürk bir belgesel hazırlıyormuş CHP’ye..
Kanaltürk’ün, sipariş üzerine belgesel hazırlama diye bir faaliyeti, kural olarak olmaması lazım... Kanaltürk bir televizyon... Ve hazırladığı programlar da, kendi televizyonlarında yayınlanma amaçlı olsa gerek.
Efendim, “Kendi programlarını yaparlarken, böyle bir belgesel hazırlama teklifi de gelmiş, geri çevirmemişler! Bunda ne kötülük var” diyenler çıkabilir.
İyi de, böyle 3 senede hazırlanan, ama bir türlü piyasada gösterilmeyen, gösterilemeyen kaç tane belgesel gördünüz siz hayatınızda?
Bunun ikinci bir örneği daha var mı hiç?
“Bu eser, CHP’ye teslim edilmiş de, CHP ne zaman isterse, o zaman gösterime sunacak”mış da!
Halkı bu kadar aptal mı sanıyorsunuz siz beyler?
Bahsettiğiniz belgesel için yapılan ödemeler, 2004’ten başlıyor.. Paranın da çok büyük bir kısmı 2005 yılı sonu itibariyle ödenmiş. Bu ödeme karşısında, en geç 2006 itibariyle, belgeselin hazırlanıp CHP’ye teslim edilmiş olması gerekmez mi?
Var mı böyle bir teslim tutanağı?..
Yok.
Aslında 13 bölüm belgesel diye tanımlanan bir belgesel olduğundan da şüphem var ya, kes yapıştır usûlü ile, önceki filmlerden bir şeyler hazırlamış olabilirler..
Kamuoyunu oyalıyorlar, unutturarak gündemden düşürecekler.
Bu tartışmada işin doğrusu nedir?
Akıllardaki şüpheleri izale etmek için yapılması gereken nedir?
Belgeselin bir örneğini kamuoyuna verirsiniz, bu kadar sansasyondan sonra herkes bu belgeseli büyük bir merakla izler, kanaatini de verir: “Evet bu belgesel, 5 trilyonluk değil, aslında 10 trilyonluk bir eserdir!”
Veyahut da kanaatini şöyle açıklar: “Bu belgesel, değil 5 trilyon, 5 milyar bile etmez. CHP gerçekten bu esere 5 trilyon vermişse, kazıklanmış demektir.”
Şu an gerek Kanaltürk yetkililerinin, gerekse CHP’li yetkililerin ketumluğundan dolayı, tahminle konuşuyoruz.
Ama tahminlerimizin pek de uçuk olmadığını hemen söylemeliyim.
5 trilyon, öyle küçük bir rakam değil..
Kaç dakika olduğu dahi açıklanmayan, tüm teknik bilgileri devlet sırrı gibi gizli tutulan 13 bölümlük bir belgesel için, en abartılı rakamlarla hesaplama yapılsa bile, sonuçta 5 trilyonluk bir rakama ulaşılması bence pek mümkün değil.
“CHP’nin parasından size ne?” diyecek olanlar çıkabilir.
Ama bu itirazı doğru kabul etmek mümkün değil. İşin doğrusu; hiç kimse “O partinin parasından, bu partinin malvarlığından sana ne?” diyemez.
çünkü hiçbir siyasi partinin malvarlığı, yöneticilerinin şahsi malvarlığı gibi düşünülemez.
Her şeyden önce, o malvarlığının bir kısmı da, seçimden belli bir oy oranı ile çıkan partilere verilen devlet yardımı ile sağlandığından, fakir fukaranın hakkı olan bir malvarlığı..
Partiye, devletin verdiği ve siyasi faaliyette kullanması için teslim ettiği parayı, hiç kimse şu veya bu televizyona feda edemez.
Siyasi partilerin parası, şu veya bu ticari kuruluşa aktarılamaz.
CHP’nin, bu bağlamda bir özel durumu daha var..
Kurtuluş Savaşı sırasında Pakistan’dan Müslümanların gönderdiği ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne teslim edilmesi gereken, ama o tarihteki tek partili sistem sebebi ile Cumhuriyet Halk Fırkası’nın malvarlığına geçirilen İş Bankası hisseleri sebebi ile de, CHP’nin malvarlığındaki paranın gelişigüzel harcanması düşünülemez.
Gerek Kanaltürk, gerekse CHP, artık bu sır şeklinde sakladıkları belgeseli ortaya çıkarmalıdırlar. Belgesel, kamuoyunda herkesin bilgisine sunulmalı ve 5 trilyonluk bir belgesel olup olmadığı, kamuoyunca takdir edilmelidir.
Refah Partisi’nde, basit elektrik faturaları, 300-500 liralık benzin faturaları bile kişilerin 1-1.5 yıl hapis cezasına mahkûm olmaları sonucunu doğurmuşken, CHP-Kanaltürk ilişkisindeki 5 trilyonluk anlaşılmaz alışverişin, savcıları niçin harekete geçirmediğini bilmek zorundayız.
CHP, Koç Holding değil.. “Para benim değil mi, istediğim yere harcarım” diyemez.
Kanaltürk de, “Ticaret serbest değil mi? 5 milyara da mâl olsa, ben istersem o belgeseli 5 trilyona fatura ederim” diyemez.
Ali KARAHASANOĞLU / VAKİT 27/04/2008