fatih kısaparmak balon baskılı balon Dinler Arası DİALOG l Ne olduğu - fayda ve zararları nelerdir? - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dinler Arası DİALOG l Ne olduğu - fayda ve zararları nelerdir?


Seyyah
08-12-2011, 22:59
http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRDdMJ7QkCGphdt6Fo8d1z1XwtrALpa9 591gcXYKxiscirVZ_8-&t=1


YORUM YAZMADAN ÖNCE OKUYUNUZ!

Konu çoğunluğun istediği üzerine açılmıştır.

FİKİRLERİMİZİ SÖYLERKEN LİSANIMIZ SERT, KIRICI, DALGACI VS OLURSA KİM OLURSA OLSUN MESAJ SİLİNECEKTİR.

En basiti Dialog dinsizliktir diyecekseniz, dialog dinimize aykırıdır şeklinde söylenecektir. Buradaki farkı iyi anlayınız hararetin cıkmaması için bu madde cok önemlidir.

FİKİRLERMİZİ KULAKDAN DOĞMA TERİMLERDEN ÇOK, PSİKOLOJİK - SOSYOLOJİK - POLİTİK YÖNLERDEN YAPALIM.

Bu konuda daha önce çok kalp kırıldığı, tartışmalar çıktığı için özel bir şekilde denetim olacak, aktif olmadığım zamanlardada konuyu kilitleyeceğim.
TEKRAR BELİRTEYİM, FİKRİNİZ DOĞRU OLSA BİLE LİSANINIZ SERT VEYA DALGACI İSE MESAJ SİLİNİR, HERKES İÇİN GEÇERLİ. Hüdaverdi ve benim tarafımdan sadece mesaj silinecektir.

AMAÇ EGO TATMİNİ DEĞİL BİLGİ ALIŞ VERİŞİ.

Son olarak DİALOGU belli bir kesim üzerinden değerlendirmeyiniz,
kavram olarak değerlendiriniz.


...

Seyyah
08-12-2011, 23:49
Benim şahsi fikrim,
Dialog iletişim demektir. Özellikle Avrupada son zamanlardaki İslamofobi, 96 kişinin katledilmesi, Danimarkadaki İslama hakaret eden yayınlar ve belgeseller.
Almanyadaki İslam karşıtlıgı..

Eskiden Avrupada dazlaklar denilen amatör gruplar İslam karsıtı eylemler yaparlardı şimdi ise akademisyenler, politikacılar bu işi üstlenmiştir ve işin ciddi boyutları vardır.

Bu konu ile ilgili;
http://i52.tinypic.com/euio7n.jpg (http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/desifre--07082011)

http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/desifre--07082011

Detaylı bir program yapılmıştır izlemenizi tavsiye ederim.

Dialog eğer iletişim olacaksa yani Müslümanlar ile diğerleri konusup iletişim kuracak, Müslümanlığı herhangi bir kurum aracılığı ile değilde bizzat Müslümanlar tarafından tanıtılması için faydalı olacağına inanıyorum.

Lakin bunun kurumların politikası olarak yapılmasına karsıyım, özellikle Vatikan'ın bunu bir misyonerlik olarak görmesine.

Benim düşüncem dialog sadece iletişim olarak gerçekleşirse faydalıdır.
Mustafa hocanın dediği gibi, kendimize güveniyorsak iman açısından neden korkalım iletişime girmekden..

7LHZnYD-rf0

'' Ya Adalet Ya Şiddet
insanlık tarihinde hep adaletsizlikler oldu. Feodal düzende zengin azınlık; surlar, şatolar
arkasında yaşarken sefil çoğunluk kaderine razı bir hayat içindeydi. Bu yüzyılda insanlık
uyandı, sade insanlar da her şeyi görebilir oldular. Böylece toplumsal talep arttı.
insanlık uyanmışken ve insaniyetin getirdiği nimetleri tatmışken bunu güzel yaşamak için
adaletli bir global düzene ihtiyaç vardır.
ABD dünyanın tek büyük gücü oldu. Batı değerleri dünyaya hakim oldu. Bakalım bu durum
dünyaya asgari mutluluğu sağlayabilecek mi? Hiç olmazsa hayatın yaşamaya değer olduğunu
gösterebilmek için bir yorum, bir inanç insanlara kabul ettirebilecek mi? Toplumsal barış ve
bireysel mutluluğu sağlamak için kendi değerlerinin yetersiz olduğunu görüp Doğu değerlerinden
yararlanacak mı?
Batı değerleri hep aklı rehber aldı. Doğu değerleri duyguları ön planda tuttu. ABD Batı
akılcılığı ve Doğu ahlâkı ortak zemininde insanlığı buluşturup küresel mutluluğu sağlayabilir.
İnsanların barış içinde beraber yaşayacağı küresel bir düzen için seküler ahlâki öğretilerin ve
bütün dinlerin uzlaştığı insani değerlere ihtiyaç vardır. Işık hızını geçme gayretleri iyi insanların
elinde olmazsa tarihin sonu felâket olur. iyi insanlar-kötü insanlar mücadelelerinde küresel
ahlâk, şiddet içermeyen kültür, insanlık bilinci, adil ekonomik düzen ve paylaşma ahlâkı
çoğunluğun kabul ettiği altın standart haline gelmezse, ne yazık ki küresel barış olamayacaktır.''

NEVZAT TARHAN - Psikolojik savaşından bir kıssa, dialogdan bahsetmiyor fakat buradaki görüşler için iletişim çare olabilir.

EpiVaTeS
08-12-2011, 23:57
Şimdi yazacaktım...
Dalga olarak algılanabilir diye vazgeçtim...
Sonra tekrar yazacaktım...
Bu sefer sert olarak algılanabilir diye vazgeçtim...
Eee şimdi bunu yazmış olmam bile dalga'ya alınabilir diye...
Şunu diyorum iyi konular...

BeldeiTAYYIBe
08-13-2011, 02:25
Üstadim, diyalogun hedefini, gayesini ve uygulamasini söyle bir kenara birakacak olursak, en evvelinde kavraminda ve terimlerde bir hata yapilmistir bana göre...
Bu hataya Islamoglu hocada dikkat cekmis.
Neticede bu hatadan biraz gecte olsa dönüldü.
Son yillarda " DINLER ARASI DIYALOG " yerine Kültürler arasi diyalog veya Medeniyetler arasi diyalog söylemleri daha ön plana cikti...iyide oldu. Cünkü sahsen Dinler arasi denmesine, ne kadar maksat ve niyet iyi olsada, karsiydim. Bu söylem toplumdada rahatsizlik uyandiriyordu hakli olarak...lakin zararin neresinden dönülse kardir...

Fakat diyalog'a karsimisin dersen...hayir degilim.
Hatta diyalog yapilmasi kacinilmaz bir firsattir bizim icin.
Ama diyalogdan ne anliyoruz?
Acaba hepimiz diyalog denilince ayni seyimi anliyoruz bu tartisilabilir.

Benim anladigim diyalogun en temel esasi, islamin temel prensiplerinden ayrilmayacaksin, islamin kaidelerini esas alacaksin, taviz vermeyeceksin...
Kirmizi cizgilerimizi asmadan yapilan hertürlü diyaloga varim.

Diyalogu bir nevi teblig metodu olarak görürsek,
en azindan kendimizi anlatabilmenin zemini olarak kabul edersek, diyalogdan cekinmemizi gerektiren birsey yoktur...

unnamed
08-13-2011, 02:27
konu açılmış...
lakin şimdilik yorum yapmaktan baya bir geri duracağım....

Seyyah
08-13-2011, 02:33
Üstadim, diyalogun hedefini, gayesini ve uygulamasini söyle bir kenara birakacak olursak, en evvelinde kavraminda ve terimlerde bir hata yapilmistir bana göre...
Bu hataya Islamoglu hocada dikkat cekmis.
Neticede bu hatadan biraz gecte olsa dönüldü.
Son yillarda " DINLER ARASI DIYALOG " yerine Kültürler arasi diyalog veya Medeniyetler arasi diyalog söylemleri daha ön plana cikti...iyide oldu. Cünkü sahsen Dinler arasi denmesine, ne kadar maksat ve niyet iyi olsada, karsiydim. Bu söylem toplumdada rahatsizlik uyandiriyordu hakli olarak...lakin zararin neresinden dönülse kardir...

Fakat diyalog'a karsimisin dersen...hayir degilim.
Hatta diyalog yapilmasi kacinilmaz bir firsattir bizim icin.
Ama diyalogdan ne anliyoruz?
Acaba hepimiz diyalog denilince ayni seyimi anliyoruz bu tartisilabilir.

Benim anladigim diyalogun en temel esasi, islamin temel prensiplerinden ayrilmayacaksin, islamin kaidelerini esas alacaksin, taviz vermeyeceksin...
Kirmizi cizgilerimizi asmadan yapilan hertürlü diyaloga varim.

Diyalogu bir nevi teblig metodu olarak görürsek,
en azindan kendimizi anlatabilmenin zemini olarak kabul edersek, diyalogdan cekinmemizi gerektiren birsey yoktur...

Bende aynı görüşteyim üstadım,
Özellikle MHP'nin seçim sürecinde bu konu üzerinden spekülasyon yapması şimdiki kısır döngünün sebeplerindedir.
Konuda mükemmel bir manipülasyon vardır.
Bende senin belirttiğin gibi kültürler arası ileşim taraftarıyım.

Seyyah
08-13-2011, 02:45
Ama şunuda belirteyim ki, bu konu hakkında verilen politik kararlar ve işin boyutunu İslamın sınırlarını zedeleyi olarak belirlemeyede kesinlikle karşıyım.

Aklıma şu gelir,
Biz bu alt düzey eğitimlerimizle, bilgimizle yapılan yanlışları idrak edip eleştiriyoruz da,
Bazı anormal açıklamalar yapan kurumlar bunların sonucunu bilmedenmi yapıyor? Hesap edemiyor mu? diye sormadan geçemiyorum kendime..

Mavera
08-13-2011, 02:45
yurt disinda yasayan birisi ve sirf dinim yüzünden farkli muameler gören birisi olarak bu konuda söyleyeceklerim var..
konunun gidasatina göre görüslerimi aktarmak isterim, hosgörünün su anda ne kadar elzem oldugunu dile getirmek isterim..
Malesef biz müslümanlar yanlis taniniyoruz, yanlis tanitiliyoruz o acidan kendimizi daha güzel ifade etmek adina dinimizi en iyi sekilde anlatabilmek adina diyalogun olmasi gerektigine inaniyorum..
tabiki diyalog dan kasit bir masa etrafinda oturup, dinlerin ortak noktalarini yakalamak degildir..
bakiniz hristiyanlik, yahudilik ilahi dinler olmasina ragmen bozulmuslardir ve islamin gelmesiyle gecerliligini kaybetmistir ama o dine inan milyarlarca insan var ve o insanlar islam dininden bihaber o halde o insanlara bir sekilde ulasmamiz lazim, bunu yaparken kirmizi cizgileirmizi tabiki cizmeliyiz, taviz vermemeliyiz ve dinde reform gibi safsatalara düsmemeliyiz..
biz bize düseni anlatmaliyiz bunu yaparken karsi tarafida dinlemeliyiz, ona sormaliyiz neden bize karsi önyarginiz, sorun nerede diye..
malesef islam gibi baris, huzur ve kardeslik dini terör gibi kan, kavga ve siddetten beslenen bir olguyla ayni cümlede kullaniliyor o halde sapkamizi önümüzde koyup neden böyle oldu diye düsünmeliyiz..
bu acidan diyalog yapalim derken misyonerlik ve ilimli islam gibi dini deformozyana ugratacak durumlardan uzak durmali ve ona göre hareket etmeliyiz diye düsünüyorum..

Terennüm
08-13-2011, 02:50
İspanya başbakanı zapetero ile medeniyetler ittifakının es baskanı Recep Tayyip Erdogandir.Buda bu konuda islenebilir...

Seyyah
08-13-2011, 02:53
yurt disinda yasayan birisi ve sirf dinim yüzünden farkli muameler gören birisi olarak bu konuda söyleyeceklerim var..
konunun gidasatina göre görüslerimi aktarmak isterim, hosgörünün su anda ne kadar elzem oldugunu dile getirmek isterim..
Malesef biz müslümanlar yanlis taniniyoruz, yanlis tanitiliyoruz o acidan kendimizi daha güzel ifade etmek adina dinimizi en iyi sekilde anlatabilmek adina diyalogun olmasi gerektigine inaniyorum..
tabiki diyalog dan kasit bir masa etrafinda oturup, dinlerin ortak noktalarini yakalamak degildir..
bakiniz hristiyanlik, yahudilik ilahi dinler olmasina ragmen bozulmuslardir ve islamin gelmesiyle gecerliligini kaybetmistir ama o dine inan milyarlarca insan var ve o insanlar islam dininden bihaber o halde o insanlara bir sekilde ulasmamiz lazim, bunu yaparken kirmizi cizgileirmizi tabiki cizmeliyiz, taviz vermemeliyiz ve dinde reform gibi safsatalara düsmemeliyiz..
biz bize düseni anlatmaliyiz bunu yaparken karsi tarafida dinlemeliyiz, ona sormaliyiz neden bize karsi önyarginiz, sorun nerede diye..
malesef islam gibi baris, huzur ve kardeslik dini terör gibi kan, kavga ve siddetten beslenen bir olguyla ayni cümlede kullaniliyor o halde sapkamizi önümüzde koyup neden böyle oldu diye düsünmeliyiz..
bu acidan diyalog yapalim derken misyonerlik ve ilimli islam gibi dini deformozyana ugratacak durumlardan uzak durmali ve ona göre hareket etmeliyiz diye düsünüyorum..

Çok doğru analizler.


Üstâdım, yurt dışında yaşamandan dolayı bu konuyu daha iyi bilirsin bu konuyu, bu konu gerçekden ciddi boyutlara ulaştı. Malesef Youtubeye eklenmediği için link verebiliyorum şu linkin ilk 10 dk'sını önemle izleyiniz.
sonraları bakıs acınız daha değişecektir.

http://www.ahaber.com.tr/webtv/videoizle/desifre--07082011


İslamofobinin son geldiği seviyeden bahsediyorlar, Mustafa Armağan gibi yazarlarımızda var. İzlemeniz faydalı olacaktır konuya yorum yapanlar olarak.

Mavera
08-13-2011, 03:07
üstadim malesef biz icimizdeki kisir cekismelerden firsat bulamadik ki gayrimüslime kendimizi anlatalim..
en basitinden örnek vereyim yasadigim ülkede bile ayrismalar var camiler sanki Allahin evi degil ocularin, bucularin camii..
böyle oluncada biz kabugumuzu kiramiyor ve dinimizi tam olarak anlatamiyoruz kaldiki biz dinimizi ne kadar biliyoruz orasinida tartisabiliriz..
Yani biz daha tam olarak bilmedigimiz bir dini anlatmaya calisiyoruz daha dogrusu tam olarak yasamadigimiz bir dini anlatmaya calisiyoruz..
buyrun ben size diyalog iceren ufak bir anektod anlatayim..
bizim mehmet is arkadasi hansa ya hans gel Müslüman ol cennete girersin demis hans da ya islam dini cok zor demis..
mehmet yok canim ne zoru demis, hans kim simdi 30 gün oruc tutacak deyince bizim mehmet ya illaki tutmana gerek yok mazareti var bende tutmuyorum.
sonra namaz var demis hans ya onunda kolayi var demis zaten bende kilmiyorum...
sonra ben icki iciyorum oda haram demis bizim mehmet oda sorun degil tövbe edersin, affolur zaten bende iciyorum..
bu böyle uzamis,gitmis en son hans demiski ya ben zaten bunlari yapmiyorum ki o zaman ben müslümanmisim desene..
bizimkide o hikaye biz dini namaz ve oruca sikistirmisiz tebligi gözardi etmisiz oysaki o Alemlerin Rasülü taslanma pahasina beddua etmemis, ah cekmemis dini anlatmaya calismis ve bizim atamiz osmanli aman topraklarim büyüsün derdiylemi afrikaya, uzak doguya, balkanlara gitmis..
dikkat edin sonrada Müslümanligi secenler cok samimi dindar oluyorlar cünkü onlar bizim gibi babadan miras almadilar bu dini arastirdilar, sorguladilar ve ögrendiler yani yasayarak bu dini kabullendiler..
biz ise babadan miras aldik.. benim babam imamdir beni sabahlari namaza kaldirirdi bende giderdim lavobaya muslugun sesini acardim abdest aliyormus gibi sonra odanin isigini 5 dakika yakar sonrada zibarirdim! be kardesim namaz belki 2 dakikami alirdi..
Velhasil kelam önce kendimizi, samimiyetimizi sorgulayacagiz, ic barisimizi saglayacagiz, ümmet arasi diyalogu üst seviyeye cikaracagiz sonra hansida, helgayida, tony ide yola getiririz evelallah nede olsa altimizda mucizelerin en büyük Kuran-i Kerim var..

Seyyah
08-13-2011, 03:12
Aslında en önemli kavram bu; İslamda tebliğ.

Bence bu konuda bir arkadaşımız ayet ve hadis lerden olusan bir açıklama yapmalıdır.
Tebliğin değerini ve önemini anlayında daha iyi analiz ederiz.

BeldeiTAYYIBe
08-13-2011, 03:38
Bence en önemli nokta, Diyalogdan ne anliyoruz.

1. Biz ne anliyoruz ( avam ve toplum olarak)?
2. Diyaloga öncülük yapan cemaat ne anliyor?
3. Diyalogun diger muhatablari, Yahudiler ve Hiristiyanlar ne anliyor?

ve
Diyalogdan ne anlamaliyiz?

AdaletinKılıcı
08-13-2011, 03:48
Diyalog, tebliğ kapsamındadır ve gereklidir.

Diyalog kendimizden taviz vermek anlamına gelen şeylere varmadan daimi şekilde olmalıdır.


Peygamber efendimiz, diyalog kurmasaydı, kendisinin zamanında müslüman olanların belki de yarısından fazlası müslüman olmayacaktı.

Seyyah
08-13-2011, 03:48
Bence en önemli nokta, Diyalogdan ne anliyoruz.

1. Biz ne anliyoruz ( avam ve toplum olarak)?
2. Diyaloga öncülük yapan cemaat ne anliyor?
3. Diyalogun diger muhatablari, Yahudiler ve Hiristiyanlar ne anliyor?

ve
Diyalogdan ne anlamaliyiz?

Ben bireysel cevabımı vereyim;
1. Toplum olarak çok büyük bir bölümümüz aklına seçim zamanında lanse edilen dinden çıkma, hristiyanlaşma gibi konuları anlıyoruz. Hep Hristiyanlıgın bizim üzerimizdeki etkisinden bahsediliyor, hiç Müslümanlığın Hristiyanlığın üzerindeki etkisinden bahsetmiyorlar.
2. Cemaat bana göre yönetim mercisi konuyu iyi temsil edemiyor. Özellikle bazı açıklamalar alt düzey insanların akıllarını karıstırıcı ve spekulasyona meyillidir. Bunlar telafi etmelidir.
3. Yahudiler hakkında bilgim yok fakat, Hristiyanlarda halkın üzerinde olumlu bir etkisi var, insan merak ettiğine yönelir bu yüzden İslamın 1. kaynakdan müslümanlardan öğrenmek istiyor.
Kurumsal olarak ise; Özellikle Vatikan işi kötü niyetle kullanmak istiyor ki yaptıgı acıklamalardan anlıyoruz.

Seyyah
08-14-2011, 00:27
Bir arkadaşımız, İslamda tebliği ayet ve hadisler ile + efendimizin hayatı ile paylaşırsa cok verimli olacaktır.

Tarantula_
08-14-2011, 02:37
Selamün Aleyküm

Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim" Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir Allah, kulları hakkıyla görendir (3/20)

Bizim üzerimizde de (sorumluluk ve görev olarak) apaçık bir tebliğden başkası yoktur" (36/17)


Bu iki ayette tebliğin üstümüze farz olduğu ifade edilmekte, buda Muhterem Hocaefendi'nin yaptığı ziyaretleri ve öncülük ettiği akımın gereklerinden olan ziyaretlerin temelidir bence. Bkz. Papayla görüşmeler. Açık açık tebliğde bulunmak bize farz kılınmıştır. Bakınız "... Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görendir" yani yok onlar hristiyan, yahudi, putperest, ateist demeden herkese ulaşıp Allah birdir. Hz.Muhammed (s.a.v) Allah'ın kulu ve elçisidir, dememiz bize farz kılınmış bunu görev şuurunda yaparız şüphesiz ki hidayette Allah'tandır eğer o kişinin hidayete ereceği varsa vesilesi biz oluruz ve Alem-i İslam'a bir Mü'min daha kazandırırız bakınız Allah'ın hikmetine hidayeti zaten elinde birde sana lütfediyor...

Dedi ki: "İlim ancak Allah katındadır Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum" (46/23)

Hz. Muhammed (s.a.v) 'in izinde yürüme çabasını güden bir ümmet olarak tebliğinin (diyalog) -keza bence neredeyse eş anlamda kelime olarak, biriyle diyalog kurmadan hiçbir şeyi anlatamaz, sempati duyulmasına vesile olunamaz- ters olduğunu iddia etmek bana pek akıl kârı gelmiyor, ayrıca bence bu cemaat meselesi değildir çünkü bu hareket tüm insanlığı kaplayan bir harekettir ki kendi ümmetini dışlasın hiç böyle bir şey düşünülebilir mi ? Bugün diyaloğa itilaf olanları bir yere kadar anlayabiliyorum keza ben fanatik biri değilim yanlış gördüğüm şeylerde var bunları yazacağım Allah kısmet ederse. Ancak benim yazdıklarım fikir beyanı niteliğindedir diyaloğu anlatabilecek, niteleyebilecek bilgiye sahip biri değilim bu yüzden kurgularım, örneklerim cılızdır affola. Sonuçta hepimiz ümmet şuuruyla İslam sancağını taşıma gayreti içindeyiz. Birde rahatsız olduğum şeylerden biride yiğidi öldür hakkını yeme sözünün diyaloğu eleştirenler tarafından dikkate alınmamasıdır, Allah aşkına hiç mi iyi işleri yok bu adamların ? Bakınız elbette yanlışı vardır mesela en büyük eleştiri alınan olgu Cihad'dır ancak takdir edersiniz ki ahir zamandayız bu zamanda cihad'ın büründüğü şekilleri sizler benden daha iyi bilirsiniz elbette gönül ister elimize silahı alıp vatanımızı koruyalım, hadsiz kafirlere haddi bildirelim ancak gerçekten diyaloğa gönül vermiş kişiler pasif görünsede bence fiili cihad içerisindeler, onlarda zorluk çekiyorlar, şehidlik mertebesine ulaşabilecek derecede tehlikeleri göze alıyorlar vs vs yani cihad cemaatler arasında çok farklı biçimlerde amaç edinmiş olabilir bu yüzden biraz daha ılımlı bakmak gerek düşüncesindeyim. Şimdi gelelim cemaatin kanaat önderleriyle, ülkemizdeki hayat buluş şekli arasındaki tezatlığa, ha bu benim görüşümdür kural olarak değerlendirdiğimizde buna cevap hakkım doğmuyor sonuçta cemaatlerde sosyal bir yapıdır ve kuralları vardır istersen orada kalırsın, bu yargıyı bir kenara bırakıp öznel düşüncemi ifade etmem gerekirse uygulamada bence sorun mevcut, insanın tek mürşidi Kur'an'dır Kur'an-ı Kerim iklimine bürünmüş cihad, tebliğ sevdalısı mücahidlerin öncelikle yapmaları gereken Kur'an öğretmektir, sohbetlerde mesela risale-i nur okuyup bunun üzerine konuşmaktansa Kur'an'dan ayetler okunup farklı farklı yorumların paylaşılması kişilerin ufkunun genişletilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Birde cemaatte oluşan ast-üst ilişkisi bana ters geliyor yani belki bana öyle geliyordur bilemeyeceğim bu ilişkinin saygıdan ötürü geldiğini ileri sürenler var ama dolaylı baskının etkisi mutlaka var, tabi ki doğru uygulanan birimlerde vardır hepsini aynı kefeye koymuyorum ama yanlış uygulamalar dikkat çekiyor ve eksen kaymasına sebebiyet veriyor. Benim tanıdığım bir abi var Konya'ya gidiyor okumak için gitmeden önce Ordu'dan bağlantısı var cemaatle işte orada cemaatin evlerinde kalıyor sorumluluk veriyorlar, bir kaç evden sorumlu abi oluyor, kendine hiç vakit ayırmıyor, doğru dürüst beslenmiyor, sürekli aşırı bir ibadet ve çalışma içerisinde, sonra kardeşi de oraya gidiyor aynı münasebetle ve bu hali korkutuyor ailesini, çekip alıyor, tedavi görüyor vs vs burada yanlış bir uygulama söz konusudur el insaf, Kur'an-ı Kerim insanı putlaştırmadan yücelten tek düzendir fakat hani nerede İslami hasassiyet ? Elbette hatalar ve yanlış uygulamalar söz konusu olacaktır yer oluşumda ve devirde bunlar mevcuttu fakat yanlışlar göze batıyor ki benim kanımca genelde böyle bir düzen hakim, bakın sadece yurt içini kast ederek söylüyorum ki yapılan çalışmaları tatmin edici bulmuyorum. Fakat yurt dışında yani bence asıl merkezinde asıl hedefi çerçevesinde herşey yolunda, tabi bu benim şahsi görüşümdür. Şimdilik bir kaç kelime ettik Allah'ın izniyle umarım konunun düzeni bozulmaz görüşlerimizi, hissettiklerimiz aktarırız, yeni şeyler öğreniriz. Allah razı olsun...

Seyyah
08-14-2011, 04:09
EyvAllah güzel kardeşim, yorumun ve hitap tarzın takdire şâyan.

Konu hakkındaki hâdislerdeni ayetlerdende ankaşıldığı üzere tebliğ islamda bir görevdir.

İslam sadece ibadet dini değil, aktif düşünce ve icraat dinidir.

Eğer aklı yerinde, imkanı müsait, düşünebilen bir insan isek, sadece namaz kılıp, oruç tutup takva sahibi olamayız diye düşünüyorum.

Karınca kararınca elimizden geldiği kadar İslamı yaymalı, öğrenmeli, öğretmeliyiz. Tefekküre dalmalıyız. Mustafa hocanında dediği gibi, Kur-an
insanı düşünmesi için ateşler.

Kur-an'ın huzurunu, bereketini nasıl yayarım en azından kendi aileme, kendi çevreme diye düşünmek gerekir.

Kur-an'ı beşeri ilimler ile anlamak gerek, günümüz yaşantısının sosyolojik, psikolojik dengelerini iyi analiz edip Kur-an ışığında yorumlamalıyız.
Tebliğin önemini sanırım ki az çok anladık.

Yalnız şunuda belirtmek isterim ki, bu konu altında sadece Nur cemaatinin yaptığı uygulamaları değerlendirmemeliyiz. Artık kabuğumuzdan çıkmalıyız.

Tebliğ, iletişim, örnek olma İslam dini gereği olarak global anlamda bir kavramdır.

Biz olayı sadece Türkler açısından ele alırsak bakış açımızı dar tutarak sağlıklı analizler yapamayız.

Bu yüzden tebliğ konusunu veya namı değer dialog konusunu global bir kavram olarak ele alıp yorum yapmalıyız.

Ve şunuda belirtmek isterim ki, Türkiye içi politik çekişmelerin meyvesi olan, diğer dine mensup insanlarla dialog kurmak, iletişime geçmek dinden çıkarır demek sakat bir görüştür.

Bir cümle ile asıp kesmek düşüncesine güvenmemektir, özgüven eksikliğidir.

Tarantula_
08-14-2011, 04:17
EyvAllah güzel kardeşim, yorumun ve hitap tarzın takdire şâyan.

Konu hakkındaki hâdislerdeni ayetlerdende ankaşıldığı üzere tebliğ islamda bir görevdir.

İslam sadece ibadet dini değil, aktif düşünce ve icraat dinidir.

Eğer aklı yerinde, imkanı müsait, düşünebilen bir insan isek, sadece namaz kılıp, oruç tutup takva sahibi olamayız diye düşünüyorum.

Karınca kararınca elimizden geldiği kadar İslamı yaymalı, öğrenmeli, öğretmeliyiz. Tefekküre dalmalıyız. Mustafa hocanında dediği gibi, Kur-an
insanı düşünmesi için ateşler.

Kur-an'ın huzurunu, bereketini nasıl yayarım en azından kendi aileme, kendi çevreme diye düşünmek gerekir.

Kur-an'ı beşeri ilimler ile anlamak gerek, günümüz yaşantısının sosyolojik, psikolojik dengelerini iyi analiz edip Kur-an ışığında yorumlamalıyız.
Tebliğin önemini sanırım ki az çok anladık.

Yalnız şunuda belirtmek isterim ki, bu konu altında sadece Nur cemaatinin yaptığı uygulamaları değerlendirmemeliyiz. Artık kabuğumuzdan çıkmalıyız.

Tebliğ, iletişim, örnek olma İslam dini gereği olarak global anlamda bir kavramdır.

Biz olayı sadece Türkler açısından ele alırsak bakış açımızı dar tutarak sağlıklı analizler yapamayız.

Bu yüzden tebliğ konusunu veya namı değer dialog konusunu global bir kavram olarak ele alıp yorum yapmalıyız.

Ve şunuda belirtmek isterim ki, Türkiye içi politik çekişmelerin meyvesi olan, diğer dine mensup insanlarla dialog kurmak, iletişime geçmek dinden çıkarır demek sakat bir görüştür.

Bir cümle ile asıp kesmek düşüncesine güvenmemektir, özgüven eksikliğidir.

Allah razı olsun abi sağolasın, çok haklısın, kesinlikle global anlamda tüm İslam-i Alem'i persfektif alarak algılamaya çalışmak lazım fakat adım adım önce bu pencereden forumumuzdaki bir eksiği atabilirsek bir sonraki adıma daha sağlam geçebiliriz, şuan konuda gayet şuurlu ilerliyor bu forum tarihinde bir başarıdır, Allah razı olsun :) İnşAllah böylede devam eder maaşallah diyelim de... :)

Seyyah
08-14-2011, 04:33
Malesef kardeşim denetim yüksek olunca, sukunet sağlanıyor fakat hararetin az olduğu konularda katılım ve yorum oranı düşük oluyor. Bunu gördüm ve açıkcası üzüldüm. Gönül isterdi ki bağırıp çağırmadan, asıp kesmedende uzun tartışmalar yapabilseydik fakat ülke gündeminden olsa gerek ki bu her alana tesir ediyor.
Halbuki ne kadar önemli bir konu...
Acep 1-2 cümle ile ortalıgı kasıp kavurup sonrada cıkmak isteyen kardeşlerimiz bu konu hakkında ne kadar donanımlı ki ilgi göstermiyorlar..
Malesef özeleşti yeteneğimiz çok zayıf daha kötüsü bunu görmeye cesaretimiz yok.
Ama yinede rağbet az bile olsa bu sukunete değer. Şurada 2 kelam yeni bilgi öğrenmek bunlara değer..

Tarantula_
08-14-2011, 04:37
Malesef kardeşim denetim yüksek olunca, sukunet sağlanıyor fakat hararetin az olduğu konularda katılım ve yorum oranı düşük oluyor. Bunu gördüm ve açıkcası üzüldüm. Gönül isterdi ki bağırıp çağırmadan, asıp kesmedende uzun tartışmalar yapabilseydik fakat ülke gündeminden olsa gerek ki bu her alana tesir ediyor.
Halbuki ne kadar önemli bir konu...
Acep 1-2 cümle ile ortalıgı kasıp kavurup sonrada cıkmak isteyen kardeşlerimiz bu konu hakkında ne kadar donanımlı ki ilgi göstermiyorlar..
Malesef özeleşti yeteneğimiz çok zayıf daha kötüsü bunu görmeye cesaretimiz yok.
Ama yinede rağbet az bile olsa bu sukunete değer. Şurada 2 kelam yeni bilgi öğrenmek bunlara değer..

Bence de abi, sakin kafayla birşeyler öğrenmeye ve paylaşmaya çalışmak her zaman daha iyidir...

Hem daha yeni sayılır konu belki zamanı yoktur muhteremlerin katılım olur elbet... İnşAllah...

Blur
08-14-2011, 04:42
Dinlerarası Diyalog ülkemizde adeta hristiyanlığı kabul etme veya tasdikleme olarak algılanmaktadır.

Yıllardır hocaefendiye atılan iftiralar , yok kardinal , yok papa'nın elini öptü yok onu imzaladı buraya geldi gitti falan filan hepsi tek tek çürütülmüş iddialardır..

Dinlerarası Diyalog'u gerçekleştiren kimseler Nur cemaatinin sağlam şakirtleridir :) Yani bu insanların kafalarını karıştırmaya kalksan senin kafan ve cümlelerin birbirine girer neyi savunduğunu neyi anlattığını unutursun..

Gelelim mevzuya dinlerarası diyalogda amaçlanan İslamiyet'in hoşgörü ve huzur bulmak için yer yüzünde ki tek hak din olduğu ve peygamber efendimiz ( s.a.v ) ' in kim olduğunu hayatını yaşantısını Müslüman olmayan kimselere duyurmaya çalışılmasıdır..GERÇİ BUNA ÖNCE BİZİM ÜLKEDEN BAŞLAMAK GEREK AMA !
Yani diyalog yapılırken işte bizim hocaefendi var şöyledir böyledir gibi övülme meselesi olmaz :)

Neyse.. Başta söylediğim gibi bu diyaloğu gerçekleştiren kimseler sağlam adamlardır yani bilgisine güvenen fikrini kabul ettirebilecek ağzı sağlam laf yapan kişilerdir..

Diyalog'da eğer fikrin , savundukların eğer mantığa dayanıyorsa ve ağır basıyorsa sen zaten bir adım öndesindir demektir ki zaten İslamiyet sorulan her soruya Kuran-ı Kerim'den veya sahhih hadislerden cevaplar vermektedir.. Ortada yorumlanması gereken bir şey olmadığı gibi insanların da aklını karıştıracak , sorgulamalarını gerektirecek hiç bir şey yoktur..

Diyalog'un ülkemiz açısından da + ları saymakla bitmez , Türk'lerin avrupa'da hala korkulan bir topluluk olduğu , Müslüman deyince akla gelen ilk şeyin ; bomba , silah , öldürme , eylem vs.. gibi şeylerin olduğu bu küresel dünya'da diyalog ile bir nevi Müslümanların ve Ülkemizin yurt dışında imajı düzeltilmiş ve bu sayede bir çok devlet başkanı , yardımcısı dost kazanılmıştır..

Bizler sadece İslamiyet'i bu insanlara ulaştırıp onları doğru yola hak yola Hz.Muhammed(s.a.v)'in yoluna çağırmalıyız davet etmeliyiz.. Bir kişiyi müslüman yapmanın faziletinin ne olduğunu burada arkadaşlar benden iyi bilirler amacımız gayemiz böyle olmalıdır..

Müslümanlıktan hristiyanlığa pek geçiş olmaz ( tuğçe kazaz ) gibi fakat tam tersi durum çoğu zaman karşımıza çıkmaktadır bunuda hepimiz bilmekteyiz.. : )

Ben sorulara elimden geldiğince cevap vermeye çalışacağım hakkınızı helal edin biraz uzun oldu : )

Seyyah
08-14-2011, 04:47
Allah râzı olsun Blur kardeşim, farklı noktalara değindin.
Yorumlarında acizane fikirlerimizi beslemen dileği ile.

Seyyah
08-14-2011, 04:51
http://static.guim.co.uk/sys-images/Guardian/Pix/pictures/2009/7/25/1248554460380/Muslim-women-in-Marseille-002.jpg

Fransa’da yaklaşık 6 milyon ve Almanya’da 4 milyonun üzerinde Müslüman yaşarken, anketler İslam ve Müslümanların Avrupa’yı korkuttuğunu gösteriyor. Fransız bir kuruluşun yaptığı kamuoyu araştırmasına göre Fransa ve Almanya’da halkın neredeyse yarısının ülkelerinde yaşayan Müslümanları “ulusal kimlik için tehdit” olarak görüyor. Gerek Fransa gerekse Almanya’da Müslümanların “tehdit” olarak algılanmasının başlıca nedeni olarak katılımcılar “topluma uyuma direnişi” gösteriyorlar.
Diğer gerekçeler arasında kültür farklılığı ve Müslümanların Fransa ve Almanya’da bazı semtlerde gruplar halinde yaşamaları gösteriliyor.
Araştırmaya göre, Fransızların yüzde 31’i, Almanların ise yüzde 34’ü İslam’ın “Batı değerlerini reddetmek” anlamına geldiğini söylüyor.
Fransızların yüzde 18’i, Almanların ise yüzde 24’ü İslam dinini “fanatizm” terimiyle eşdeğer görüyor.
Kaynak: Ntvmsnbc


Kynk (http://platformhaber.net/?tag=avrupada-islam)




İslamofobi hakkında yapılan anketlerden..

Seyyah
08-14-2011, 04:53
Avrupa'da İslam düşmanlığı hızla artıyor

http://www.mesajhaber.com/images/haber/11010.jpg
Avrupa çapında yapılan bir araştırma özellikle İslam düşmanlığındaki artışın sanıldığından daha yaygın olduğunu ortaya çıkardı.

Araştırmaya göre Almanların hemen hemen yarısı İslam'ın 'hoşgörüsüzlük dini' olduğunu düşünürken; Hollanda, Portekiz ve Polonya'da bu oran yüzde 60'a kadar yükseliyor. Konuyla ilgili olarak konuşan araştırmadan sorumlu bilimadamı Andreas Zick, "Gruba dayalı insan düşmanlığı Avrupa'da çok yaygın" dedi. Araştırma için Almanya, İngiletere, Fransa, Hollanda, İtalya, Portekiz, Polonya ve Macaristan'da biner kişi üzerinde anket yapıldı. Özel vakıfların bağışlarıyla finansmanı karşılanan araştırmayı gerçekleştiren bilimadamları, aydınlatıcı bilgilerin yanı sıra kaygı uyandırıcı sonuçlara da ulaştıklarını dile getirdi. Araştırmacılar, çalışmaların amacının aşırı sağ, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa karşı mücadele ve daha çok demokrasi olduğunu kaydetti. Araşırmada İslam düşmanlığının yanı sıra klasik ırkçılığa ilişkin sonuçlar da mevcut. Buna göre Almanların yüzde otuzu beyaz tenli insanlarla siyah tenli insanlar arasında doğal bir hiyerarşinin olduğuna inanıyor. Portekiz'de ise bu oran yüzde elliye kadar tırmanıyor. Araştırma yapılan hemen hemen her ülkede insanların yarısı göçmenleri bir zenginlik olarak görmesine rağmen çok fazla göçmenden şikayetçi. Bu gibi görüşlerin sadece toplumun periferisinde yaşayanlarda değil, merkezinde yaşayanlarında da gözlemlendiğini dile getiren uzmanlar, siyasi iktidarsızlık ve ülkenin tepesinde güçlü bir adam yokluğu duygusunun da göze çarpan bulgular arasında olduğunu söylüyor.

Seyyah
08-14-2011, 04:55
http://www.timeturk.com/resim/tr/2011/01/06/avrupa-islam-i-tehdit-olarak-goruyor.jpg
Avrupa İslam'ı tehdit olarak görüyor


Türkiye’nin tam üyelik için kapısında beklediği AB’de Müslümanlara bakış giderek daha olumsuz bir boyut kazanıyor. AB’nin en güçlü ülkesi, İslam’ı reddeden tavırda da başı çekiyor.


Fransız Le Monde gazetesinin yaptığı bir ankete göre Almanların ve Fransızların yaklaşık yüzde 40'ı kültürel kimlikleri açısından İslam dinini bir tehdit olarak görüyor. Fransızların üçte ikisi, Almanlarınsa dörtte üçü Müslümanların topluma yeterli uyumu sağlayamadığı görüşünde…

Daha önce de Münster Üniversitesi ile TNS Emnid adlı Alman piyasa araştırmaları firması Avrupa'daki dini çeşitlilik üzerine 5 Avrupa ülkesinde bir araştırma yapmıştı. Şimdiye kadar bu alanda yapılmış en kapsamlı araştırma da Almanların diğer ülkelere oranla Hrıstiyanlık haricindeki diğer dinlere karşı daha hoşgörüsüz olduğunu ortaya koyuyor.

Ülkeler özel olarak seçildi

Bu araştırma Almanya, Fransa, Danimarka, Hollanda ve Portekiz'de yapılan toplam 5 bin röportaja dayanıyor. Sosyolog Niels Friedrichs araştırmaya katılan ülkelerin özel olarak seçildiğini kaydediyor. Örneğin Almanya'nın seçilme nedeni burada yoğun Müslüman nüfusun bulunması ve gündemden düşmeyen uyum tartışmaları. Bu şekilde cami inşa etme yasağı ya da başörtüsüyle ilgili tartışmaların toplumda nasıl yankı bulduğunu kontrol etmek mümkün…
http://www.timeturk.com/resim/detayresim/Avrupa1.jpg
Fransa'nın seçilme nedeni burka yasağı, Danimarka'nınki karikatür krizi, Hollanda'nınkiyse İslam karşıtı Theo van Gogh'ın cinayete kurban gitmesi. Buna karşılık Portekiz ise diğer ülkelere oranla daha düşük bir dini çeşitliliğe sahip olduğu için tezat oluşturmak üzere seçilmiş.

"Almanlar daha hoşgörüsüz"

Araştırmanın başında bulunan din sosyoloğu Detlef Pollack, sonuçları "Almanlar arasında araştırmada yer alan diğer ülkelere oranla Hrıstiyanlık dışındaki diğer dinlere karşı daha yoğun bir hoşgörüsüzlük tespit ettik. Buna ek olarak yeni cami ve minare inşasına karşı da daha tepkililer" şeklinde değerlendirdi.

Öte yandan araştırma Almanya'nın diğer dört ülkeye oranla diğer dinlere karşı hoşgörü ve eşitlik ortamı yaratılması konusunda en fazla çabayı gösteren ülke olduğunu da ortaya koyuyor. Pollack "Sonucun bir ikilemi ortaya koyduğu söylenebilir. Bir yandan İslam ile ilgili birçok itiraz var. Diğer yandansa eşitlik ve adaletin sağlanması için büyük çaba harcanıyor" dedi.

Çelişkinin nedeni iletişim eksikliği

Bu çelişkili durumun başlıca nedeni Almanların özellikle Müslümanlarla yoğun iletişim halinde olmaması. Almanya'nın batısında yaşayanların yüzde 40'ı doğusunda yaşayanlarınsa sadece yüzde 16'sının Müslümanlarla birebir iletişimi var. Fransa'daysa bu oran yüzde 66.

Araştırmaya göre Almanların sadece yüzde 34'ü Müslümanlarla ilgili olumlu düşüncelere sahip… Diğer dört ülkede bu oran yüzde 50'nin üzerinde hatta bazılarında yüzde 60'a varıyor.

Din sosyoloğu Detlef Pollack Almanya'da son dönemde popüler hale gelen "İslam dini bizim kültürümüzün bir parçası" söyleminin toplumun büyük çoğunluğunun görüşüne uymadığını aktarıyor. Pollack "‘İslam Batı dünyasına uyuyor mu?' sorusunu yönelttik. Bu soruya Almanya'nın batısında yaşayanların yüzde 20'sinden biraz fazlası, doğusunda yaşayanlarınsa daha az bir bölümü ‘evet' yanıtını verdi. Diğer ülkelerde de ‘Evet, İslam Batı kültürüne uyuyor' diyenlerin oranı yüzde 25 ila 30'da kaldı. Bunu daha farklı şekilde ifade etsek, örneğin ‘Müslümanlar da Almanya'nın bir parçası mı?' desek büyük ihtimalle buna çok daha fazla kişi ‘evet' derdi" açıklamasını yaptı.

Sabine Ripperger / Çeviri: Banu Ertek

Seyyah
08-14-2011, 04:57
Avrupa'da İslam Korkusu ve Irkçılık


Norveç'teki ırkçı/dinci saldırgan birçok masum insanı katlettikten sonra gözaltına alındığında, soğukkanlılıkla yaptıklarının "...toplumları uyandırmak ve gerçeklere dikkat çekmek için 'korkunç ama gerekli olduğunu' ve bu sebeple yaptıklarından dolayı pişman olmadığını" söylemiştir. Saldırganın kendi ifadeleri, dünyanın içine girdiği tehlikeli dönemi de bir kere daha gözler önüne sermiş bulunmaktadır. Herşeyden önce, bir hiç uğruna öldürülen bunca masum insan için büyük üzüntü duyduğumu da belirtmek ister, ölenlerin ailelerine sabır ve başsağlığı dilerim.
Ortada herkesin dikkatle izlemesi gereken tehlikeli gelişmeler mevcuttur:
1- Avrupa'da ve dünyada sinsi sinsi artan bir İslamafobya mevcut. Norveç'teki bazı gösteri yürüyüşlerinde gençlerin eski Haçlı şövalyeleri gibi giyinmiş olmaları gözden kaçmamalıdır.
2- Avrupa'da ve özellikle Batı dünyasında yükselen bir ırkçılık gittikçe popüler olmaya başlamıştır. Mesela, ırkçı partiler (neo-Nazi) milli meclislerdeki temsil sayılarını arttırmaya başlamışlardır.
3- Özellikle Avrupa'da yeni bir sömürgecilik hırsı (neo-colonialism) ve girişimi başlamış bulunmaktadır. Gittikçe artan bir tempo ile adeta "açık bir politika" haline gelmektedir.
4- Gittikçe küreselleşen ve maddiyatın kölesi haline gelen dünyada, bu gidişatı önleyecek manevi denge unsurunun bulunmaması. Bunların tek tek incelenmesinde yarar vardır.
Sinsi İslamafobya:
Avrupa'nın bir çok ülkesinde hızla kendini hissettirmeye başlamıştır. Bu artış özellikle 2005 yılından sonra tırmanışa geçmiştir. Yeni Papa göreve gelince makam adı /sıfatı olarak kendisine "Benedictus" adını seçmiştir. "Yeniden düzenleyen, iyileştiren" anlamına gelen bu isim yaptığı çalışmalara uygun olmuştur. Papa 16. Benedik, "3. Millenyumu yani 2000'li yılların Asya ve Afrika'nın Hıristiyanlaşma yılları olacağını" ilan etmiştir. Hemen arkasından da Avrupa Birliği'ne, AB'nin bir "Hıristiyan Birliği" olduğunu hatırlatarak, Anayasasında bunun böyle belirtilmesi gerektiğini bildirmiştir. Belki bu konular günlük medyada çok tartışılmamıştır ama gereken yerlerde etkilerini yapmıştır.
II. Dünya Savaşı sonrası ülkelerini, geliştirmek, ekonomilerini kalkındırmak isteyen Avrupa devletleri, kendi ülkelerinde yeterince iş gücü bulamayınca kapılarını yabancılara açarak, "misafir işçi" sıfatı altında işgücü ithal etmişlerdir.
Ekonomik gelişmeler oldukça ülkelerdeki halklar "misafir işçileri" artık yük veya "onların işlerini kapan yabancılar" olarak görmeye başlamışlardır. O zamana kadar sağladıkları faydalar unutulmuş ve toplumda sinsi bir düşmanlık başlamıştır. "Misafir işçi"lerin büyük bir kısmı Müslüman ülkelerden gelmiş kişilerdir. Avrupa'da kaldıkları yıllar uzayıp, nüfusları da arttıkça, manevi ihtiyaçlarını karşılamak için camiler yapmaya, dini eğitim merkezleri açmaya başlamışlardır. Çoğu zaman eski, terk edilmiş fabrikalardan bozma binalar camiye çevrilmiştir. 2005'den sonra bunlar daha göze batmaya ve özellikle de minareler istenmemeye başlamıştır. Birkaç örnek vermek gerekirse:
* İsviçre'de camilerin yanına minare yapmak-"şehrin siluetini değiştiriyor" gerekçesi ile yasaklanmıştır.
* Avusturya bu yasağı aynen almış ve uygulamaya başlamıştır.
* Danimarka, Hollanda gibi yerlerde İslam korkusu ve düşmanlığı aşırı noktalara taşınmıştır. (Karikatür krizi gibi)
* ABD'de Florida'da bir rahip merasimle Kur'an yakmıştır.
* Norveç'teki mason ırkçı genç ise, artık tüm Müslümanların bu topraklardan (Avrupa'dan) kovulması ve aynen Haçlılar döneminde "Tapınak Şövalyeleri"nin yaptığı gibi Müslümanlarla mücadele edilmesi gerektiğini, 1500 sayfalık bir manifesto ile açıklamış ve yayınlamıştır.
Yükselen Irkçılık:
1945 sonrası Avrupa devletlerinin ekonomik ve sanayi kalkınma hamlesindeki ağır iş temposuna dayanacak, yeterince genç nüfusun Avrupa'da olmaması sebebi ile yabancı işçilere kapılar açılmışır.
İki dünya savaşı arasında başka kıtalardaki toprakları sömürge gibi kullanan birçok Avrupa devletinin halkları, ülkedeki zor işleri yapmaya yanaşmamıştır. Eski sömürgeciliğin rahatını aramışlardır.
Gelen yabancılar, sessiz hizmetkarlar olarak, verilen ücretleri minnetle kabul edip, çalıştıkları müddetçe hiç bir sorun olmamıştır. Ama onlar da eğitim alıp, herkes gibi o ülkenin şartlarından yararlanmaya başladıkları andan itibaren "rakip" gözü ile görülmeye başlanmışlardır.
Avrupa ve Batıda ırkçılık bu şartlar altında artmaya başlamıştır. Irka ve renge dayalı aşağılama ve ayırımcılık çok eski bir olay olup, özellikle de Avrupalılar ve Amerikalılar arasında yaygın olan bir uygulamadır. Avrupalılar, diğer ırkların daha aşağı yaratıklar oldukları ve bu sebeple "Beyaz Adamın" yardım ve önderliğine muhtaç olduklarını önce kendilerine ve sonra da dünyaya inandırmışlardır. "Avrupa'da ırkçılığın yükselişi" Avrupa'nın ekonomik kaderi ile yakından ilgilidir.
Yeni sömürgecilik hissi:
Başka ülkeleri sömürmek üzere geliştirdikleri "sömürgecilik politikalarının" sosyal ve psikolojik alt yapısını "ırkçılığa dayandıran" Avrupalılar, özellikle 60'lı yıllardan itibaren bu sömürgelerini kaybetmeye başlamışlardır. Yıllar süren eski rahat lüks ve zengin yaşamları gittikçe azalmış ve 2000'li yıllardan sonra da iyice inişe geçmiştir. Bugün Avrupa ekonomileri iflasın eşiğindedir.
Ülkelerindeki ekonomik durumun seviyesi, iş imkanları kadar, "yabancıların da en az kendileri kadar iyi olmalarını" kabullenememe durumu Avrupa'daki ırkçılığın hızla artışına sebep olmaktadır.
Birçok yerde ırkçılık ve koyu dini taassup (islamafobya) birbiriyle kaynaşarak, bir "sosyal zehir" meydana getirmektedir. Buna bir de "sömürgecilik isteği ve itisi" de karışınca bu üçlü karışım sosyal dengeleri alt-üst edecek bir silah haline dönüşmektedir.
Bunun en etkin kullanımı, Libya'da Fransız, İngiliz, Hollanda ve İtalya ile birlikte ABD'nin saldırıları sırasında müşahade edilmiştir. Sudan ve diğer Afrika ülkelerinde de aynı şey uygulanmaktadır. "Arap Baharı" adeta Avrupa'nın bu itisine fırsat veren bir kaos ortamını oluşturmuş, onlar da bundan faydalanmışlardır.
Küreselleşen dünya:
Küreselleşme, maddiyatçılığın herşeyin üstüne çıktığı bir ekonomik dönem olarak düşünülürse, üstte konu edilen tüm olaylara adeta hem ortam oluşturmuş ve hem de ondan yararlanmış bir denge ve düzeni ifade etmekte olduğu görülür.
Maddiyatın merkez haline geldiği, küreselleşen bir dünyada manevi değerlere, vicdan ve adalete pek yer kalmamıştır. Bunların olmadığı yerlerde de diğer değer ölçülerinden bahsetmek güçtür.
Bugün Norveç'te yer alan menfur olay sadece bir "çılgın"ın münferit bir olayı olmayıp, korkulacak bir yeni akım ve dönemin haberci işareti olarak kabul edilmeli ve hızla buna karşı önlemler alınmalıdır.


MİLLİGAZETE (http://www.milligazete.com.tr/makale/avrupa-da-islam-korkusu-ve-irkcilik-210798.htm)

BeldeiTAYYIBe
08-14-2011, 16:32
Müsadenizle bir noktaya ilave etmek istiyorum.

Simdi diyalog dendigi zaman akla ilk gelen F. Gülen cemaatinin baslattigi bir girisim olarak algilanir.
Fakat burda bir noktayi göz ardi etmemeliyiz.
Adi "diyalog" olmadan da, gayrimüslimlerle aramizda irtibat ve fikir alis verisi gerek tarihimizde ve gerekse Avrupada yasayan müslümanlarca her zaman vardir. Gülen cemaatinin diyalog faaliyetleri 90'li yillarin ortalarinda baslar yanilmiyorsam ve bu girisimlerin adinin diyalog faaliyetleri olarak anilmasida o zamanlara raslar...fakat ben biliyorumki , tarihi vakaalari bir kenara birakacak olursak, yalnizca avrupada yasayan müslümanlarin avrupalilarda diyaloga girmesinin ( dedik ya, adi diyalog degildi...adi konulmamis tabii bir komsuluk alis verisiydi.) tarihi taa 60-70 yillarda baslar.
Ve bu iletisimde bir cok dernek cemaat ve cemiyeten katkisida vardir.
Fakat bu durum, tebligden ziyade yabanci olunan bir topluma kendimizi ifade edebilme imkani olarak algilaniyordu....dolayisiyla dinler arasi diyalog diye bir kavram yokdu ve halada bu kavrami özellikle diyalogun hiristiyan olan muhatablari özenle ifade etmekte israr ederler...
Daha sonralari bu adi konulmamis diyalog fikri tekamül etti ve buna paralel bir teblig metodu halini aldi.

Birde Hiristiyanlarin diyalog anlayisi var.
Ve özellikle Vatikan projesi olarak adlandirilan bir gercek var.
Konuyu dagitmak istemiyorum...ileriki safhalarda bunuda teferruatlica yazisiriz lakin sunu simdiden ifade etmekte fayda görüyorum...
Bazi kesimler hakli olarak, diyaloga'mi karsi
yoksa dinler arasi diyaloga'mi karsi.
Ve kelimelere, terimlere takilmadan devam edecek olursak, diyalog nedir ve dinler arasi diyalog nedir, ve bizim anladigimiz diyalog nedir, ve anlamamiz gereken hengisidir sorusu tekrar karsimiza cikar.

Ben hala avrupanin islam korkusunun siyasi bir manevra oldugunu ve diyalogdan daha cok siyasi alanda buna karsi mücadele edilmesi gerektigini düsünüyorum.
Diyalog girisimlerinin bu anlamdada faydasi cok süphesiz lakin bir toplumun cok cok az kesimiyle diyalog halindesiniz...buna mukabil o toplumun milyonlarca insana gündelik medya tarafindan islam alerjisi asilaniyor.

Alt kademelerde bizler diyalog yapalim eyvallah.
Ama hastayi ameliyat masasina yatirmasi gereken isin uzman hekimleridir. Yani Siyasi güctür.

Seyyah
08-14-2011, 21:51
Haklısın Üstadım ama insanoğlunun huyudur, olay ne olursa olsun hemen en iyisi veya en iyisi nasıl yapılır ile kıyaslar,
Bunu Akpartinin icraatlarını değerlendirirkende çoğu kişi tarafından gördük..
Bir enkaz devralıp bugüne getiren akpartiye, bak avrupaya! diyerek eleştirdiler.
Dialog konusundada ( cemaati kastetmiyorum, kavram olarak ) belki şuan tesiri az olsa bile hiç yokdan bu olay başladı ve devam edecek bununda değerini bilmek gerekir.

Melela sizin değindiniz bir konuda; 70 lerden beri Avrupada dialog vardı da bu dini anlamda değildi, genelde sizinde belirttiğiniz üzere Türkler ile Avrupalılar arası bir etkileşimdi.
Şu anki dialoğun amacı İslamofobinin önünü kesmek ve Müslümanlığı CNN -FOX- BBC gibi medya tvlerinden öğrenmek yerine direk Müslümanların kendilerinden gözlemlemelerini sağlamak ki zaten ana kaynakdan sergilendiğinde en büyük tebliğ etkisi oluşturacaktır, gerçek anlamda İslamı gören, izleyen bir kişi zamanı geçmiş dinler ile bunu kıyaslayamaz bile..
İslam ir mantık, hoşgörü, barış dinidir. Onun sıcaklığını hissettiği anda hayatında büyük soru işaretleri zaten oluşacaktır.

BlueMoon
09-06-2011, 01:43
dinimizin kesin iman gerektiren temel kuralları tartışılmaya açılmadığı sürece, ehli sünnetin dışına çıkılmadığı sürece sorun yoktur. bu kadar kısa özetlenebilir

mehmetakif24
09-06-2011, 02:30
Bi soru sorcam

"Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever."mümtehine 60

Kaldıki yahudiler ve hristiyanlar bütün islam alemine topyekün saldırıyor. Silahlı cihad etmek diyalogu baltalayacaksa Ayet-i kerimeyi nasıl yorumlamak gerekir?

Tarantula_
09-06-2011, 02:42
Bi soru sorcam

"Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever."mümtehine 60

Kaldıki yahudiler ve hristiyanlar bütün islam alemine topyekün saldırıyor. Silahlı cihad etmek diyalogu baltalayacaksa Ayet-i kerimeyi nasıl yorumlamak gerekir?

Bence burada bizim ümmet kavramını ne kadar özümseyebildiğimiz önemlidir, bugün öyle yaklaşımlar görüyoruz ve bu öyle çok üzüyor ki beni : neredeyse diyalog ehli kişiler kafir ilan edilecek, onlara müslüman demeyi bile kendine yediremeyecek kadar radikal ve tek pencereden olayları değerlendiren insanlar var ki...

Ayet'e ters bir durum yoktur bence, çünki diyaloğu gerçekleştirenlerde ümmetten günümüz de fiili cihad edenlerde bizdendir, biz kocaman çatı altındayız bir evin elbette odaları olacaktır o odalar farklı görevler üstlenmiştir, silahlı cihad edenlerde var diyalog yoluyla cihad edenelrde... Bence çıkış noktası bu olduğunda hiçbir sorun kalamayacaktır muhterem.

mehmetakif24
09-06-2011, 03:06
Bence burada bizim ümmet kavramını ne kadar özümseyebildiğimiz önemlidir, bugün öyle yaklaşımlar görüyoruz ve bu öyle çok üzüyor ki beni : neredeyse diyalog ehli kişiler kafir ilan edilecek, onlara müslüman demeyi bile kendine yediremeyecek kadar radikal ve tek pencereden olayları değerlendiren insanlar var ki...
Bu konuda haklısınız. Hiçbirimiz Diyalog EHLİ kişiler kadar alim olamayız. Ancak bu halde iken bazı kişiler söylediğiniz seviyeye düşebiliyolar.


Ayet'e ters bir durum yoktur bence, çünki diyaloğu gerçekleştirenlerde ümmetten günümüz de fiili cihad edenlerde bizdendir, biz kocaman çatı altındayız bir evin elbette odaları olacaktır o odalar farklı görevler üstlenmiştir, silahlı cihad edenlerde var diyalog yoluyla cihad edenelrde... Bence çıkış noktası bu olduğunda hiçbir sorun kalamayacaktır muhterem.

İşte en önemli mesele burada. Çıkış noktasında aynı fikirdeyiz.

Tarantula_
09-06-2011, 03:12
İşte en önemli mesele burada. Çıkış noktasında aynı fikirdeyiz.

Allah razı olsun...

Elbette alim değiliz haklısınız fakat olaya cahil olduğumuzdan böyle yaklaşıyor olmazmıyız muhterem ? Hallacı Mansur'u yakan zihniyet cahil zihniyet değil miydi? Âlimlerin sözleri ve eserleri tekrar tekrar okunmalıdır hayatımızın her safhasında farklı anlamlara bürünebilirler bence...:saygılar:

mehmetakif24
09-06-2011, 03:28
Allah razı olsun...

Elbette alim değiliz haklısınız fakat olaya cahil olduğumuzdan böyle yaklaşıyor olmazmıyız muhterem ? Hallacı Mansur'u yakan zihniyet cahil zihniyet değil miydi? Âlimlerin sözleri ve eserleri tekrar tekrar okunmalıdır hayatımızın her safhasında farklı anlamlara bürünebilirler bence...:saygılar:

Allah cümlemizden razı olsun.

Yaklaşımlar cehaletten değilde Hırstan ileri geldiğini düşünüyorum. Tabiki bu hırs cehaletin bir koludur. Anlam vermek imkansız..

Söylediğiniz gibi Cehalet hayatımızın her safhasında karşımızda duran en büyük hastalıktır.

Tarantula_
09-06-2011, 03:42
Allah cümlemizden razı olsun.

Yaklaşımlar cehaletten değilde Hırstan ileri geldiğini düşünüyorum. Tabiki bu hırs cehaletin bir koludur. Anlam vermek imkansız..

Söylediğiniz gibi Cehalet hayatımızın her safhasında karşımızda duran en büyük hastalıktır.

Aynen öyle muhterem ne güzel söylediniz...

Anlamaya çalışmaktansa nefsin oyununa düşünüp saldırmak en kolayıdır zaten. Allah hepimize hidayet eylesin... :saygılar:

Özgür Çağrı
09-06-2011, 05:49
OuqvO7YFFDY

Ammar
09-06-2011, 05:54
OuqvO7YFFDY


uzlaşma tebliğ midir ??

tebliğ Uzlaşma mıdır ?

neyin üzerine nasıl ve kime göre uzlaşı ?

AdaletinKılıcı
09-09-2011, 06:00
Dini yaymak için tebliğ.

Tebliğ yapmak için konuşmak.

Konuşmak için diyalog ortamı kurmak...


Peygamber Efendimiz'in yolu veya o yolun benzeri...

Terennüm
09-09-2011, 13:15
Tebliğ ve diyalog
Tebliğ halk arasında bilinen şekliyle dinin başkalarına anlatılması demektir.


Bu zaviyeden tebliğ, Batı dünyasındaki misyonerliğin karşılığı olarak algılanabilir. Ama bu yaklaşım doğru mudur? Kavramların vaz' edildikleri çerçevede kullanılması karşılıklı anlaşma veya anlaşamamanın temelini oluşturur iletişim dünyamızda. Bugün var olan zihni kargaşanın altında yatan temel neden de budur. Tebliğ veya diyalog derken benim anladığım mana ile muhatabımın anladığı mana farklı ise, orada anlaşma söz konusu olamaz. Öylese önce kavramların anlam çerçevelerinin belirlenmesi lazımdır. Anlaşmanın, anlaşabilmenin ön şartıdır bu.
Müntesiplerinden inanmış oldukları değerleri başkalarına anlatmayı istemesi veya istememesi açısından dinleri tasnif ettiğimizde karşımıza iki kategori çıkar; İngilizce ifadeleriyle "missionary ve non-missionary dinler." Yani misyoner olan ve olmayan. Hiç şüphe yok ki bu tasnifde İslam ve Hıristiyanlık missionary, Yahudilik ise non-missionary dinler arasındadır.
İslam'da dini değerleri muhatap ister müslüman olsun isterse olmasın başkalarına anlatmayı ifade eden birçok kavram vardır. Tebliğ, emr bi'l maruf ve nehy ani'l münker, davet ve irşad. Aslında bu kavramlar muhatabın müslüman olup olmamasına göre de ayrı bir tasnife tabii tutulabilir. Bu bir kenara; yukarıdaki kavramların her birinin lügat ve ıstılah itibariyle ayrı ayrı anlamları ve uygulama alanları vardır. Ayet ve hadisler, bu iki asıl kaynağa getirilen yorumlar ve 15 asırlık geleneğimiz bize "vardır" dedirten nice malzemelerle doludur. Nitekim mevzu ile alakalı akademik sahada yapılan çalışmalara göz atan herkes bunun böyle olduğunu bilir. Ama ne yazık ki söz konusu çalışmaların hayata taşınmasında aynı başarıyı gösterememişizdir biz. İslam dünyası olarak ve bunca farklılıklara rağmen yukarıdaki kavramların hepsi halkımız arasında tebliğ olarak belirlenmiş ve kullanılmıştır. Bugün de durum bundan farklı değil.
Halbuki tebliğ sözlük manası itibariyle "bir şeyi başkasına ulaştırmak, eriştirmek, nakletmek" demektir. Istılahi manası ise İlahi mesajın sürekli bir şekilde vurgulanması, sanattan musikiye, giyim-kuşamdan hal-tavır ve davranışlara kadar İslam'ı hatırlatan herşeydir. Yani bunların hepsi kavramsal açıdan baktığımızda tebliğ kapsamı içinde mütala edilir. Eğer kasdedilen İslam'ın hak din ve İslam haricindeki her dinin batıl olduğunu ilan edip insanlara gelin Müslüman olun deme ise, literatürde buna en uygun kavram tebliğ değil, davettir. Herkesin bildiği bir hususu tekrar edip tebliğ faslını kapatalım; müslüman olan her bir ferdin kendi dininin hak olduğuna inanması ve başkalarını o dine tabi olmasını istemesi başka, başkalarının Müslüman olması noktasında baskı ve zorlamada bulunması, muhataplarının mazlumiyet ve mağduriyetleri İslamı anlatmada sui istimal edip bir avantaj olarak kullanması başkadır. Bunlardan birincisi ne kadar doğruysa, ikincisi o kadar yanlıştır. İslama göre din tercihinde esas olan özgür iradedir. İnsanların hiç bir baskı ve zorlamaya maruz kalmaksızın kendi istek ve arzuları ile istedikleri dine inanmasıdır. Zorlama baskı insanları münafık yapar, müslüman değil.
Diyaloğa gelince; diyalog iki veya daha fazla kişinin karşılıklı konuşması, değişik ırk ve kültürlerden, farklı inanç ve kanaatlerden, farklı siyasi anlayıştan insanların bir araya gelerek, medeni ölçüler içerisinde birbirleriyle iletişim kurması yoludur. Dini açıdan ise 'farklı dinlere mensup insanların, inanç ve düşüncelerini birbirlerine zorla ve etik olmayan yollarla kabul ettirme girişimlerinde bulunmaksızın, ortak meseleler etrafında hoşgörü ortamı içinde konuşabilmesi, tartışabilmesi ve işbirliği yapabilmesi demektir.'
Bundaki amaç söz konusu insanların, grupların birbirlerini anlama, tanıma, bilme ve ortak problemlerine çözüm arama çabalarından ibarettir. Bu çabalar olumlu netice verirse çokluk içinde birlikte yaşama/yaşayabilme zemininin oluşumuna katkı sağlayacaktır. Bir başka ifadeyle diyalog çalışmaları tüm farklılıklara rağmen önce zihinlerde, sonra hayatın içinde tatbik edilen birlikte yaşama kültürünü meydana getirecektir. Bu karşılıklı münasebetler içinde bir başkasının İslam dinini tercihi söz konusu olursa, insanlar dini tercihlerinde özgürdür.



a.kurucan@zaman.com.tr http://medya.zaman.com.tr/extentions/zaman.com.tr/img/columnist/ma-16.png (a.kurucan@zaman.com.tr)



08 Eylül 2011, Perşembe

Ammar
09-09-2011, 13:55
peki

neyin üzerine nasıl ve kime göre uzlaşı ?

Tebliğde ( diyalogta var ) uzalaşı var mıdır ?

Terennüm
09-09-2011, 14:05
tevhidde uzlaşı

Ammar
09-09-2011, 14:13
peki budistlerle nasıl tevhidi bir uzlaşı ?

ve semavi dilerlerle tevhidi uzalaşı nasıl oluyor yada olacak ?

Terennüm
09-09-2011, 14:15
islamı hakiki olarak yaşayarak tebliği temsille yaparak....Avamca tabirle elin bal satarken yüzün sirke satmayacak...

Terennüm
09-09-2011, 14:24
bunu üstad bediüzzaman şöyle ifade ediyor:

Bizler hakaik-i İslamiyenin kemalatını efalimizle izhar etsek, sair dinlerin etbaları, fevc fevc kıtalarla İslamiyete dehalet edeceklerdir

Ammar
09-09-2011, 14:26
tamam da değerli kardeşim. tebliği anladık diyalogla tebliğ zaten kesnlikle eş anlamlı değildir. videodaki sözlerdebunu gösteriyor.

uzalaşı karşılıklar bazı şeylerden feragat etmek taviz vermektir. uzlaşma anlatmak değil kabul etmektir.

ayrıca;

Tebliğ, emr bi'l maruf ve nehy ani'l münker, davet ve irşad yemiyor mu ?

asrı saadette uzlaşı örnekleri var mıdır ? peygambermiz hangi gayri islami din veya dinlerle uzlaşmıştır ?


bunu üstad bediüzzaman şöyle ifade ediyor:

Bizler hakaik-i İslamiyenin kemalatını efalimizle izhar etsek, sair dinlerin etbaları, fevc fevc kıtalarla İslamiyete dehalet edeceklerdir

ustad hiç bir gayri müslimle uzlaşmadı. hayatını islamı anlatmakla geçti. ayrıca izah edersek anlatsak göstersek diyor.

İntifada
09-09-2011, 14:33
"Bir zaman İngiliz devleti, İstanbul Boğazının toplarını tahrip ve İstanbul’u istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi olan Anglikan Kilisesinin başpapazı tarafından, Meşihat-ı İslâmiye’den dinî altı sual soruldu. Ben de o zaman, Dârül-Hikmeti’l-İslâmiyenin azası idim. Bana dediler: "Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelime ile cevap istiyorlar." Ben dedim: Altı yüz kelime ile değil, altı kelime ile değil, hatta bir kelime ile değil, belki bir tükürük ile cevap veriyorum. Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz; ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurâne üstümüze sual sormasına karşı, yüzüne tükürmek lâzım geliyor... Tükürün o ehli zulmün o merhametsiz yüzüne!..’ demiştim:"

Saidi Nursi

suratına tükürelecek adamlarla diiyalog masalarına oturuluyor...

Terennüm
09-09-2011, 14:35
peygamberimizn hilful fudul cemiyetinin bir üyesi olduğunu örnek verebilirim..

İntifada
09-09-2011, 14:42
hilf'ul fudul erdemliler hareketi idi...
mesela mavi marmarayı örnek gösterebiliriz buna içerisinde erdemli zulme karşı gayrimüslimler var idi...
erdemsizler ile aynı harekette yer almadı peygamberimiz...

Terennüm
09-09-2011, 14:47
demek ki sair dinlerin erdemlilerini kabul ediyorsunuz?

Ammar
09-09-2011, 14:47
zülme karşı aynı safta yer almak başka bir meseledir. yada adaletsizliğe karşı ortak tavır almak ayrı bir meseledir. diznde uzlaşı ayrı bir meseledir. uzlaşı taviz demektir.

peygamberimizden örnek vermek daha makbuldur.

Terennüm
09-09-2011, 14:56
hılful fudul bir örnektir ammar..
abdede kasırgada ölennleri menuniyetle karşılarken Allahın laneti üzerinize olsun diye yazarken niye sair dinlerin erdemlileri aklınıza gelmiyor?
bu iki yüzlülük değilde nedir?

İntifada
09-09-2011, 14:57
Çünkü Allahın kahhar sıfatına inandığım kadar adil sıfatınada inanıyorum...
Kahhar dolu duları okurken Allahım israili amerikayı kahreyle diye dua ederken nasıl kahır bekliyordunuz acaba ?

İntifada
09-09-2011, 15:00
Ülkeleri bizim bütün topraklarımızı işgal altında tutuyor...
etmediği zulüm kalmıyor...
onlar hala bu orduya asker yolluyorlar...
bu savaşları sorgulamıyorlar...
toplumsal bir baskı kurmuyorlar...
tebliğ olacak ve olmalı yapandan Allah razı olsun ama gayrimüslimlerin en erdemsizlerini muhattap kabul etmek doğru değildir bana göre...
üstad saidi nursinin dediği gibi ancak suratlarına tükürülür...

Terennüm
09-09-2011, 15:05
amerikada ki erdemlilerin ölmesi sana ne kazandırır ne kaybettirir..onlar öldükçe cenneteki makanın yükselmez..ama bu insanlar yaşarsa ve yarın içlerinden biri imana erererse güneşin doğup battığı herşeyden hayırlı bir şey olmuş olmaz mı?
içlerinden rachel corrieler çıksa mutlu olmazmıyız?

hülasa diyaloğun temeli islamın güzelliklerini muhataplarınıza yaşayarak anlatmaktır..siz buna sırf adının diyalog olduğuna karşı tarafın dinni kabul etmiyoruz demenize rağmen devam etmelidir..

İntifada
09-09-2011, 15:08
ben içlerindeki george bushlar yüzünden kahır okuyorum...
erdemsiz başı işgaller sürerken gıkını çıkarmayan papaya bir mektup yazsam ana avrat söverdim herhalde...

Terennüm
09-09-2011, 15:10
biz şuna inanıyoruz kardeşim teist bir insanlada insani ilişkilerimize devam ederiz..onunla yer içeriz ama bunu yaparken teistin inaçlarına inanarak yaparsan sıkıntı olur ama sen kendi inançalrını yaşayıp o teistinde ya bu adam namz kılıyor oruç tutuyor hakka hukuka riayet ediyor bunun inandığı Allah gerçekten varmı demeye getirebilirsen bu bir tebliğdir..yani mevlananın pergel misali..

Terennüm
09-09-2011, 15:11
ben içlerindeki george bushlar yüzünden kahır okuyorum...
erdemsiz başı işgaller sürerken gıkını çıkarmayan papaya bir mektup yazsam ana avrat söverdim herhalde...

sana papaya ana avrat sövme iznini kim veriyor?

İntifada
09-09-2011, 15:13
bunu yapmalısın zaten tebliğ faaliyetlerine sözüm yok...
ama papazı imamı hahamı el ele tutuşturup sırattan geçiren
diyalogdan düğüne götüren
papanın deyimi ile kişinin kendi inançlarını parantez içine aldığı adına diyalog toplantıları denilen faaliyetlerde de gözümüz yoktur...

Hadi cumanınz mübarek olsun ben hazırlıklara başlıyor ve yavaştan gidiyorum :)

İntifada
09-09-2011, 15:13
sana papaya ana avrat sövme iznini kim veriyor?

vicdanım...

Yıldırım
09-09-2011, 15:15
vicdanım...
Saygı göstermessen nasıl saygı görmeyi bekleyebilirsin(Dinin adına)?

Yıldırım
09-09-2011, 15:17
İyilikleri iyilikleriyle alkışla; inanmış gönüllere mürüvvetli ol, münkirlere öyle yumuşak yanaş ki; kinleri nefretleri eriyip gitsin ve sen soluklarında daima Mesih ol!...

Terennüm
09-09-2011, 15:18
o senin vicdanın değil zira şeytanın sağdan yaklaşmasıdır..dikkat derim kardeşim..zira ne kuranda böyle bir tavır var nede sünneti resulullahta...

Ammar
09-09-2011, 15:30
İyilikleri iyilikleriyle alkışla; inanmış gönüllere mürüvvetli ol, münkirlere öyle yumuşak yanaş ki; kinleri nefretleri eriyip gitsin ve sen soluklarında daima Mesih ol!...

iyiliklerini sayabilir misiniz bizde alkışlayalım. bu diyaloğun gayri müslimleir bir kerecik olsun kendi batılı zalimlerini kınadı mı ? bizim taraftaki müslüman diyalogcular haklı olduğu halde yüzlerce kere kardeşlerimizi kınadı hatta kafir bile ilan etti. ( yapılan doğru veya yanlış tartışılır ) uzalaşı diyalog her ne ise karşılıklı olması gerekmiyor mu ?

Yıldırım
09-09-2011, 15:38
iyiliklerini sayabilir misiniz bizde alkışlayalım. bu diyaloğun gayri müslimleir bir kerecik olsun kendi batılı zalimlerini kınadı mı ? bizim taraftaki müslüman diyalogcular haklı olduğu halde yüzlerce kere kardeşlerimizi kınadı hatta kafir bile ilan etti. ( yapılan doğru veya yanlış tartışılır ) uzalaşı diyalog her ne ise karşılıklı olması gerekmiyor mu ?
Aynı şekilde hıristiyan din adamlarıda eleştirilmekte...
Şuan sizin davrandığınız gibi hıristayan din adamlarıda eleştiriliyor.Sadece bizim taraftan bakarsanız olmaz karşı tarafta suçlanmakta...
Biz dinimizi her fırsatta her vesile ile anlatmalıyız ve biz buradayız demeliyiz...nedense bu davranış sizin açınızda taviz çeklinde algılanıyor...
Fethullah Gülen'in yazıları Avrupa ve Amerika'da ki dergi ve gazetelerdede yayınlanıyor...belki biraz düşünür kimliğine bürünüyor fakat...insanların önyargılarını kırmaya çalışıyor...Seyyan abim ilk mesajlarda payşalmıştı.İslam karşıtları büyüyor diye işte bir nebzede olsa bu insanların kalplerine girmek lazım....

Terennüm
09-09-2011, 15:38
iyiliklerini sayabilir misiniz bizde alkışlayalım. bu diyaloğun gayri müslimleir bir kerecik olsun kendi batılı zalimlerini kınadı mı ? bizim taraftaki müslüman diyalogcular haklı olduğu halde yüzlerce kere kardeşlerimizi kınadı hatta kafir bile ilan etti. ( yapılan doğru veya yanlış tartışılır ) uzalaşı diyalog her ne ise karşılıklı olması gerekmiyor mu ?

bir insanın islamla şereflenmesinde daha ala ne olabilir? islamla şereflenen yüzlerce inasını nasıl görmezden gelirsiniz? şahsen ben hiçbir kardeşimizin inanan bir insanı kafir addedip bunlar kafirdir dediklerini görmedim.aksine bizlere bu sıfatlar yakıştırldı..bundan ne bir eksilmemiz oldu nede artmamız ama bizlere bunu diyenlerin tekrar iman etmeleri gerekir...

Ammar
09-09-2011, 16:51
bir insanın islamla şereflenmesinde daha ala ne olabilir? islamla şereflenen yüzlerce inasını nasıl görmezden gelirsiniz? şahsen ben hiçbir kardeşimizin inanan bir insanı kafir addedip bunlar kafirdir dediklerini görmedim.aksine bizlere bu sıfatlar yakıştırldı..bundan ne bir eksilmemiz oldu nede artmamız ama bizlere bunu diyenlerin tekrar iman etmeleri gerekir...

haklısın bunu bize addenlerin iman tazelemesi gerekir baştakiler dahil. sen demesen baştakiler diyorum gülen hocanın mucadele beldelerindeki beyanatları oratada. hizbullah'a ırak afganistan mucahitleri hakındaki görüşler ordata daha geçen sene çeçenlere bunlar müslüman olamazlar diyen ben değildim. 10'larca defa çeçenleri kıonayanlar bi tek rusları kınama mesajı göstersin. 100 lerce defam ırak mucahitleri terör ilan edenleri bi kınama mesajı yayınlasın. Hizbullaha hizbulvahşet bunlar dinle alakası yok diyen yine biz olmadığımıza göre bunu diyenler helalik dilemekle beraber iman tazelesin.

Pegambermizi tek cümlesini yayınlamayanlar Hocaefendinin yazılarını makalelerini yayınlıyor. Allah elçisi haşa bir barış elçisi kadar barışçıl değil mi ?

peygamerimiz isteseydi sadece 2 fiille uzlaşma sağlardı

1.Muşriklerin putlarına söz etmemesi
2.Zamanın otoritelerine başkaldırmayıp ayak uydurması yeterde artardı bile ?

İntifada
09-09-2011, 18:34
ben papaya sövsem tefrit olarak değerlendirip şeytanın yaklaşması olarak görüyorsunuz peki ya aynı mantıkla papaya cenap demek hizmetlerinizin bir parçası olmak istiyorum demekte ifrat değilmidir ?
Normal bir durummudur bu
Ruhani liderlik yaptığı dinin orduları islam beldelerinde her anlamda tecavüz gerçekleştirirken bu papalar ne yapıyor ?
Izliyor...
Erdemden yoksun alçak...

Hüdavendigâr
09-09-2011, 18:42
papa dedinizde aklıma papaya müslüman ol çağrısı yapan flash tv haber spikeri geldi..tebliğ dediğin budur ;D

_Ednâ_
09-09-2011, 21:48
Bence en önemli nokta, Diyalogdan ne anliyoruz.

1. Biz ne anliyoruz ( avam ve toplum olarak)?
2. Diyaloga öncülük yapan cemaat ne anliyor?
3. Diyalogun diger muhatablari, Yahudiler ve Hiristiyanlar ne anliyor?

ve
Diyalogdan ne anlamaliyiz?

1- 'biz' demek sağlıklı bir ifade olmadığını düşünüyorum. 2 grup var 1. si din düşmanı olanlar, yani bir dine mensup insanların böyle birşeye kalkışmaya hakkı olmadığını düşünenler, 2.si dinimizde böyle bir şeyin yeri olmadığını, sapıklık olduğunu, caiz olmadığını iddia edenler...
1. ler diyaloğu müslümanlık dinini yayma çabası olarak görüyor olmalılarki, yıllardır türkiyedeki misyonerlik masonluk faatliyetlerine destek veren şahıslar olarak islam dinine mensup bir temsilcinin bunu yapması elbette rahatsız edicek ve kokutucaktı...
2. lerde diyaloğu tüm dinleri tek bir din haline getirme olarak görüyor olmalılarki bunu sapıklık olarak ilan ediyorlar...ve aradaki diyaloğu onların hristiyanlıklarına bir muhabbet olarak görüyorlar -insanlığına değil-
(ben her iki grubunda bunları iddia ederken hasedliğin bu düşüncelerinde çok büyük etki ettiğini düşünüyorum...)

2- diyaloğa öncülük yapan cemaat bunu, dinimizi doğru bir şekilde başka dinlerede veya dinsizliklerede hoşgörü ile yaklaşarak temsil etme, akıllarındaki islamiyete karşı duyulan suizanları yıkma, yahut dinimiz hakkında bilinmeyenleri bildirme, yanlış bilinenleri düzeltme olarak görüyor en kısa tanımıyla...

3- yahudiler ve hristiyanlar bu konuda elbette içlerinde ayrılıyor, şahsi düşüncemki bu insanlar kendi islamofobi faaliyetlerine bir çelme olarak görüyor ve bundan büyük rahatsızlık duyuyor..
bu yolla islamiyet gibi mükemmel bir dinle tanıştıkları için yada daha öncesinden yanlış tanıdıkları için doğruyu gördüklerinde bundan büyük mutluluk duyan kesimlerde varolduğu kesin...

ve diyalogtan anlamamız gereken...
öncelikle şunu söylemek isterimki diyalog sadece hristiyanlık dini ile iletişim kurmak değil veyada sadece avrupa değil, ortadoğu ve afrika ülkelerinin yarası olan dini değerlerinin sömürülmesininde veya dini meselelerde hapsedildikleri cehaletlerininde önüne geçilen bir faaliyettir diyalog...
örnek vericek olursak eğer moğolistanda 4 yıldır hizmet için giden çok yakın arkadaşım oraya anlatırken şu şekilde anlatıyordu; 'orada efendimizin adını ağzımıza alamıyorduk, onu anlatırken 'bir insan varmış' ifadeleriyle sanki hikaye anlatır gibi onu anlatıyorduk..efendimizin adını birkez bile duymamışlardı, onun bir peygamber olduğunu bile bilmiyorlardı... Onun ismini belki 1 yada 2 yıl sonrasında söyleyebiliyorduk...,
etrafta seccade gibi dini sembol olarak görülecek hiçbirşey bulunduramıyorduk, çocukların ailelerini ziyarete gittiğimizde bize su yerine içki ikram ediyorlardı ...
öğrencilerinden hristiyan ailesinden bir çocuk müslüman olmuştu bunu gizliyordu ailesinden, babası bunu birgün seziyor ve domuz eti, içki gibi şeylerin olduğu bir sofra hazırlıyor kızına, kızı bunnları yemem diyor babası zorluyor, sonucunda feci şekilde kızını dövüyor....ve bunun gibi birsürü olay... '
garip dimi alışık olduğumuz şeylerin ne kadar dışında....
işte diyalog bunların önüne geçmek demek...
caiz değilmi, tavizmi veriliyor, ne haddimize bu dini temsil etmekmi?......
kimin umurunda olur bu yangını gördükten sonra?
cesaretmi diyorlar haydi hodri meydan öyleyse..
onlarda caiz olduğunu düşündükleri diyaloğu kurabilirler, ama efendimin adını bile duymayan bu insanlara anlatsınlar, dinleri için bunlara katlansınlar, bu zorluğu anlatmak için yaşasınlar...
çünkü herşey cami kürsüsünden anlatıldığı kadar kolay olmaz...orda eleştirmek kadar basit olmaz....
benim nazarımda diyalog bunlar ....

AdaletinKılıcı
09-12-2011, 06:12
Harika bir yazı. Tabii bana göre...

Bence sadece dininin İslam olduğunu ifade etmekle yetinmeyerek İslam hassasiyeti taşıyan Müslümanlar'da yanlış anlama var. Diyaloğu uzlaşma olarak görmek. Genelde değil ama var gibi ve yaygın gibi.

Uzlaşma olması için iki tarafın da taviz vermesi gerekir. Dinde ise ya hep ya hiç vardır. Taviz mümkün değildir. Biz uzlaşamayız. Başkası da uzlaşmamalı.

Diyalog, dinin izin verdiği şekilde medeni münasebet kurmaktır ve insanların istisnai mahluklar haricinde iletişim kurmaları çok faydalıdır.


Diyalog neticesinde etkileşim olur. Zekası, aklı, mantığı olan insanlar birbirlerini tanıdıkça, durumlarını analiz ederler. Son din İslam olduğuna göre veya tek olan dinin son versiyonunun ismi İslam olduğuna göre etkileşimde normal şartlarda ağırlık bize kayar.

Uzlaşma yerine katılım olur...

Ammar
09-12-2011, 14:20
Harika bir yazı. Tabii bana göre...

Bence sadece dininin İslam olduğunu ifade etmekle yetinmeyerek İslam hassasiyeti taşıyan Müslümanlar'da yanlış anlama var. Diyaloğu uzlaşma olarak görmek. Genelde değil ama var gibi ve yaygın gibi.

Uzlaşma olması için iki tarafın da taviz vermesi gerekir. Dinde ise ya hep ya hiç vardır. Taviz mümkün değildir. Biz uzlaşamayız. Başkası da uzlaşmamalı.

Diyalog, dinin izin verdiği şekilde medeni münasebet kurmaktır ve insanların istisnai mahluklar haricinde iletişim kurmaları çok faydalıdır.


Diyalog neticesinde etkileşim olur. Zekası, aklı, mantığı olan insanlar birbirlerini tanıdıkça, durumlarını analiz ederler. Son din İslam olduğuna göre veya tek olan dinin son versiyonunun ismi İslam olduğuna göre etkileşimde normal şartlarda ağırlık bize kayar.

Uzlaşma yerine katılım olur...


uzalaşma diyen bizler değiliz bizzatihi gülen hoca efendi söylüyor. videoyu seyir etmişseniz. biz diyoruz ki islamda uzalaşma olmaz uzlaşma demek karşılıklı taviz ve karşılıklı tanıma kabul etmedir halbuki islam tek din islamı kabul eder ve insanları buna çağırız. islami kavramlar bize yeter bu kadar karmaya yaratmaya gerek yok diyalog gereksiz bir kavram olmuştur müslümanlar arasında. tebliş irşad davet vs... yeter de artar bile.

OuqvO7YFFDY

uzlaşma tebliğ midir ??

tebliğ Uzlaşma mıdır ?

neyin üzerine nasıl ve kime göre uzlaşı ?

AdaletinKılıcı
09-12-2011, 15:23
Vidyoyu seyrettim.

Yorumunuza katılıyorum. Aynı şeyleri yazmışız. Tabii şu da var. Hocaefendi orada ayaküstü röportaj gibi birşeyde konuşuyor. Biz burada geniş zamanda düşünerek yazıyoruz. Kastedilen uzlaşmanın, irtibat gibi birşey olduğu kanaatindeyim.

Şahsen benim için uzlaşılacak birşey yoktur ancak din düşmanı olmayan her insan ile iletişim halinde olmayı tercih ediyorum. Hatta herhangi bir dinin dindarına sempatim bile oluyor. Neticede hedef aynı ama bize göre onların yolların dejenerasyonlar, geri kalmalar var. Onlar için de tam tersi geçerli olabilir. Medeni ölçülere göre karşılıklı bir anlayış ile devam etmenin çok hayırlı olduğunu düşünüyorum.

İki takımın maçı gibi. Birisi çok güçlüyse, maçtan çekinmez normalde. İslam son dindir, daha doğrusu dinin son halidir. O yüzden mantıken her türlü iletişim insanları İslam'a çeker.


Eğer Hocaefendi uzlaşmayı sözlük anlamı ile kullanmışsa, katılmak zorunda değiliz. Neticede çok kıymetli bir insan olabilir ama insandır. Farklı yorumumuzu hürmet ile ifade etmek durumu olur.

Ammar
09-12-2011, 17:32
evet şu varki bir cemaat lideri veya islam alimi kabul ettiğimiz insan ayak ütü konuştu aceleye gelmiş diyemezyiz öyle olsa pek anlamıda kalmaz. zaten baya bi oturulmuş tartılmış öyle gündeme getirilmiş. ayak üstü derken zaten o iş için toplanmış ve demek veriyor.

gayri müslimlerle iletişime gelince islamın gayri müslimlerden kaçın gibi bir emri yok. tebliğ edin anlatın davet edin emri var buda haliyle iletişimdir.

Terennüm
09-12-2011, 17:43
uzlaşının ne olduğunu merak ediyorsan önce hocaefendinin uslubunu bilmelisin..en azından bazı konularda iman-itikat yönünden düşüncelerini yazdığı bir kitabı okumalısın..uzlaşı senin anladığın anlamda olmadığını çok iyi bilenlerdim..ve biz birşeyi daha çok iyi biliyoruz ki o da şudur.Allah nurunu tamamlayacaktır..mesela taşın altına elini uzatma meselesidir..siz bu işin neresindesiniz?

Ammar
09-13-2011, 03:34
biz bu için tebliğindeyiz.

diyaloğunun ne olduğu açık gizli saklı değil. kadir mısıroğlunun sorduğu soru hala cevaplanmış değil ? hemde zmaanda yayınlanan bir mektuple ilgili soru. gizli ajanda varmış gibi söyleniyor ama icraatlar pek iç açıcı değil ne yazık ki

illaki her şeyde bir hikmet var. otorite çıkışındada aynı şeyler söylendi. ve hep aynı şeyler söyleniyor. durmn bekleyin göreceksiniz bi hikmeti var.

her şeyi gizemleştirmeye gerek yok. ilim gerekterin bir konu olurz hade neyse video ortada hakkında konuştuğu konu ortada. verilen demeşler ortada.

İslam Zahire bakar... bu fıkhında olmassa olmazı

AdaletinKılıcı
09-13-2011, 04:03
Bence çok yakınız ve nüanslarda ayrılıyoruz. Hepimiz İSLAM'a bağlıyız. Hiçbirimiz dejenerasyon yanlısı değiliz. ALLAH, kendi ayeti ile bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu bildirmektedir. İlahımız Yüce ALLAH, Liderimiz Hz. Muhammed'dir. Tarikat ve/veya cemat lideri konumundki insanlar kıymetli olabilirler ancak onlar da insandırlar. Kur'an'a bağlı olarak, din düşmanı olmayan bütün dindarlar ile temas halinde olmak diye özetleyebilir miyiz? O durumda mesele kalmıyor.

AdaletinKılıcı
09-13-2011, 04:12
Seyyah beyin harika bir yönlendirmesi neticesinde çok hayırlı yazışmalar oldu.

ALLAH kendisinden razı olsun...


Neticede hepimiz Müslümanız... İnşaALLAH. ElhamdüliLLAH.

BeldeiTAYYIBe
09-17-2011, 06:14
1- 'biz' demek sağlıklı bir ifade olmadığını düşünüyorum. 2 grup var 1. si din düşmanı olanlar, yani bir dine mensup insanların böyle birşeye kalkışmaya hakkı olmadığını düşünenler, 2.si dinimizde böyle bir şeyin yeri olmadığını, sapıklık olduğunu, caiz olmadığını iddia edenler...
1. ler diyaloğu müslümanlık dinini yayma çabası olarak görüyor olmalılarki, yıllardır türkiyedeki misyonerlik masonluk faatliyetlerine destek veren şahıslar olarak islam dinine mensup bir temsilcinin bunu yapması elbette rahatsız edicek ve kokutucaktı...
2. lerde diyaloğu tüm dinleri tek bir din haline getirme olarak görüyor olmalılarki bunu sapıklık olarak ilan ediyorlar...ve aradaki diyaloğu onların hristiyanlıklarına bir muhabbet olarak görüyorlar -insanlığına değil-
(ben her iki grubunda bunları iddia ederken hasedliğin bu düşüncelerinde çok büyük etki ettiğini düşünüyorum...)



Buraya kadar itiraz etmemi gerektiren bir husus yok.
Lakin müsadenizle konuyu bu noktada biraz daha acalim...
Bu arada " biz " den maksadim, HALK nezdinde nasil algilandigini ifade etmek icindir...ki sizde bunu ikiye ayirmissiniz.

1,ler'e birsey demiyorum.
2.ler'e gelince isterseniz bunlarida üce ayiralim.
a. sizin anlattiginiz tarzda düsüncesi olanlar...
b. samimi elestiri yapanlar.
c. diyaloga karsi olmayanlar fakat diyalogda uygulanan metoda karsi olanlar...
Bu durumda, b ve c gurubundakileri hasedlikle suclayamayiz sanirim..

BeldeiTAYYIBe
10-13-2011, 02:22
hizmetlerinizin bir parçası olmak istiyorum demekte ifrat değilmidir ?


Konunun devam etmesi ve cevaba muhtac kalan meselelerin aydinlatilmasi acisindan bir soru sormak istiyorum ...ki diyalogu önemsedigimi defalarca yazdim lakin diyalogun metodunda yanlis buldugum noktalarada deginmek istiyorum. Cünkü maksadim bu konularda aydinlanmak...yanlis buldugum noktalara belkide yanlis aldigim bilgiler sebebtir...

Akinci kardesimin sordugu soruya binaen...
buradaki hizmetlerden maksat nedir?

manifesto
10-13-2011, 03:05
"Bütün dinleri birleştireceğiz" şeklinde sunulan videonun milli görüşçüler tarafından pompalanmasına şaşmadım.
Videoda BİRLEŞTİRME ifadesinin B-si bile geçmiyor.
Çarpıtma işinde üzerlerine yok.Hoş bir işe yaradıkları da yok.
Budizm Brahmatizm hatta ateizm bile diyor bunlar arasında bir uzlaşma başlatılırsa diyor.

Uzlaşma denilince taviz vermek nereden aklınıza gelir,bu nasıl akıl ise artık.
Yahudiler mesela cumartesi günününden şebat gününden mi taviz verecek
Yada budistler neyden taviz verecek
Yada müslümanlar kıblemiz kabe değil de özgürlük anıtı olsun deyip mi taviz verecek
Abuk subuk yorumlar

unnamed
10-13-2011, 03:06
kendini buralarda çürütüyorsun yav...

İntifada
10-13-2011, 03:16
dinler arası diyalog toplantısında müslüman tarafı temsil eden bir imamın bir papaz ve bir hahamın elinden tutup kurulmuş bir sembolik sırat köprüsünden geçmesi bile bence islamdan tavizdir benhur...

_Ednâ_
01-20-2012, 16:51
Fethullah Gülen Papa ile neden görüşmüştür, Fethullah Gülen Papalık misyonunun bir parçası mıdır?
20.01.2012

Fethullah Gülen’in evrensel barışa en büyük vesile saydığı diyalog maksadıyla Papa II. John Paul ile görüşmesi etrafında o günden bugüne pek çok itham ve iftiralar ortaya atılmıştır. Fethullah Gülen defalarca cevap verdiği halde[1] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg1) bu iftiralar hâlâ devam ettirilmektedir. İftiraları yayanlar Fethullah Gülen’in sözlerinden cımbızlama alıntılar yapıp önyargılı yorumlara tabi tutarak bu iftiralara gerçeklik süsü vermeye çalışmakta ve böylece meselelerin hakikatini araştırmadan her duyduğuna inanan kimselerin yanlış bilgi ve kanaat sahibi olmasına sebep olmaktadırlar.

Fethullah Gülen aleyhinde diyalog hizmetleri çerçevesinde ileri sürülen türlü türlü ithamlardan bazıları şöyledir: Papa’nın gizli kardinali olduğu ve İslam’ı Hıristiyanlaştırma gayreti içinde olduğu; Moon tarikatına bağlı olduğu; Yahudi olduğu ve Siyonist projelerinin yayılmasına aracılık ettiği; Amerika’nın Ilımlı İslam projesinin bir parçası olduğu…

Fethullah Gülen’e göre bu tür “iddiaların her biri, en zirvedeki idarecimizden, köydeki vatandaşımıza kadar, halkımın her kesimini ve bütün idarî kademeleri aleyhimize çevirmek için uydurulmuş birer iftira, mesnetsiz birer suçlamadan başka bir şey değildir. Sağduyu sahibi herkes bunun böyle olduğunu bilmektedir ve şuurundadır.”[2] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg2)

Fethullah Gülen kadar böylesine birbirine zıt iftiralara maruz kalan insan çok enderdir şu dünyada herhalde: “Bir kesim çekememezlikten ‘Amerikancı’ diyor, bir kesim ‘işbirlikçi’. Bir kesim de gariptir ki, ‘şeriatçıdır, dini getirip hayata hakim kılacak’ diyor. Bunlar öyle birbirine zıt şeyler ki, hepsi bana isnat ediliyorsa bu taarruzlar çok şeyleri düşürür, dolayısıyla çok şey havada kalır. Bir kesim de Hıristiyanlara yaklaşmayı, onların rahat ve serbest dolaşmalarına, propaganda yapmalarına, kilise teşkilatlarına, faaliyetlerine destek gibi görüyor. Kanaat-i acizanemce haset ve kıskançlık var. Olumlu bazı şeyler var. Bunları hazmedemiyorlar.”[3] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg3)

2006’da Papa 16. Benedikt’in Regensburg Üniversitesi’nde yaptığı konuşma üzerine açıklama[4] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg4) yayınlayan Fethullah Gülen, “konuşmada, hem İslam’ın uluhiyet inancı hafife alınarak hem de Resûl-i Ekrem Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) çirkin isnatlarda bulunularak Müslümanlar rencide edilmektedir.” diyerek hem ikaz hem izah mahiyetinde değerlendirmelerde bulunmuştur. Gülen’i Papa’nın gizli kardinali sayanlar muhtemelen bu açıklamayı görmezden geldiler.

Papa’ya sunulan mektup

1998’de gerçekleşen Gülen-Papa görüşmesinden beri türlü türlü iftiralar atanlar için zaman o tarihte durmuş olmalı ki iftiralarına delil diye öne sürdükleri argümanlar sadece o gün Papa’ya sunulan mektup ve Gülen’in o tarihlerdeki bazı sözleri üzerinde yoğunlaşıyor. Maksat anlamak olsa yazılar ve sözler başıyla sonuyla bütünlük içinde değerlendirilip doğru anlaşılır; oysaki önyargı ve garaz ile iftira düşünülünce cümleler başından ve sonundan koparılıp önyargılı yorumlara tabi tutuluyor veya bazen de tahriflerle anlam değişikliği yapılıp kasıtlı olarak okura yanlış yönlendirmeler yapılıyor.

Görüşme esnasında Papa’ya sunulan mektuptaki “Dinler arası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz.” cümlesinden Fethullah Gülen’in “Papalık misyonunun bir parçası olduğu” manasını çıkaran zevat, neden acaba mektubun ilk cümlesindeki “dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen” ifadesini görmezden gelir! Veya mektubun biraz ilerisinde Gülen’in amacını açıkça beyan ettiği “İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinler arası diyaloga yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir. Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.”[5] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg5) cümlelerini neden görmüyor ya da anlamıyor!

04.07.1995 tarihli sohbetinde Gülen, “Kur’an’ın temeline inildiğinde, O’nun adeta sevgi ile esip geldiği görülür. Bu bakımdan, inanmış sineler, zaten bizim olan bu güzelliklere [sevgi, diyalog ve hoşgörü] yeniden sahip çıkmalı, bugüne kadar dünyaya pompalanmış olan menfî Müslüman imajını değiştirmeli ve İslam’ın gerçek yüzünü medenî geçinenlere karşı ‘ikna’ düsturuyla bir kere daha anlatmalıdırlar. Bizi nimetleriyle besleyen Cenab-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senalar olsun ki, şimdilerde dünyanın dört bir bucağında bulunan hakikat erleri ve sevgi kahramanları, bu hakikatlerden hareketle dünyaya sevgi, hoşgörü ve herkesle diyalog mesajları taşımakta ve sinesi sevgiyle dopdolu ‘yeni bir Müslüman imajı’ oluşturmaya çalışmaktadırlar.”[6] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg6) diyerek İslam hakkındaki yanlış anlayışları izale yolu olarak dünya çapında herkesle diyalogu tavsiye ve teşvik ediyor. 1998’de Papa’ya sunulan mektupta da buna işaret ederek “İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.” diyor. Böylesine iyi niyetli bir ifadeyi bile önyargılı ve yanlış yorumlara tabi tutanlar çıkabiliyor:
“Fethullah Gülen’in Papa’ya sunduğu söz konusu mektupta dillendirilen; ‘Müslüman dünyası, İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılamasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır’ ifadesinden, ‘asırlarla ölçülen yanlış’ işte o ‘ehl-i kitap batıldır/cehennemliktir’ inancından başka ne olabilirdi ki?” diye kendince hüküm biçen yazarın yaptığı kasıtlı çarpıtma değilse anlayış zaafından kaynaklanan bir kusurdur. Ancak biraz araştırmakla gerçeği öğrenme imkanı varken kendisini okuyanları yanlış yönlendirmesi mazur görülebilir mi!

Fethullah Gülen’in “İslam’ın asırlarla ölçülen yanlış algılanması”ndan ne kastettiğini yine kendi sözlerinden öğrenme imkanı var:
“12 ve 13’üncü asırlarda peş peşe devam eden Haçlı seferleri, İslâm’ın ve bilhassa Peygamber Efendimiz’in Batı’da çok yanlış tanıtılmasına, İslâm ile ilgili gerçeklerin çarpıtılmasına sebep olmuştur. Bilhassa Aydınlanma dönemlerine kadar Batı’da İslâm ile alâkalı imaj, umumiyetle hep bu Haçlı seferleri çarpıtmasının tesirinde kalmıştır.

Bahis mevzuu ve siyasî yaklaşımın sebep olduğu yanlış İslâm imajı, ne yazık ki bilhassa son 20 yıldır daha başka noktalarda kendini göstermektedir. İslâm dünyası, 20’inci asra işgal veya sömürge altında bir dünya olarak girdi ve bu asrın ilk yarısında İslâm dünyasının hemen her yanında işgal ve müstemlekecilikten kurtuluş savaşları verildi. Bu savaşlarda İslâm motor gücü teşkil etti; insanlar, İslâm’a dayandılar. 60 küsur yıldır yaşadığımız İsrail-Filistin meselesinin de hâlâ belirli bir rol oynadığı bu husus, Müslümanların da çok yerde ve çoğu zaman İslâm’a daha çok siyasî yaklaşımlarına sebep oldu. İşte bu karşılıklı siyasî karşılaşma ve çatışmalar, siyasî hadiseler, bilhassa Demir Perde’nin yıkılmasından sonra Amerika’nın umumî olarak bütün dünya, hususî olarak İslâm dünyasıyla ilgili bazı planları ve hedefleri, Haçlı seferlerinden sonra ikinci defa İslâm’ın siyasî yaklaşımla farklı tanınmasına yol açmıştır. Haçlı seferleri döneminde İslâm, bilhassa itikadıyla ve Peygamber Efendimiz’in şahsına yönelik karalamalarla olduğundan farklı gösterilirken, bu yeni dönemde onun –meselâ savaş gibi– bilhassa milletlerarası münasebetlerle ilgili kaideleri açısından farklı tanınıp farklı tanıtıldığına şahit oluyoruz. Çok başka sebepleri olan terörün de ona bulaşan, bulaştırılan bazı ‘Müslümanlar’ sebebiyle İslâm ile birlikte anılması ve bir İslâmofobia’nın yaygınlaştırılması, İslâm hakkındaki başlıca yanlış anlaşılmalara temel teşkil etmektedir.

Batı’da İslâm’a bakışı belirleyen bir diğer faktör, ilmî-akademik görünen, fakat çok zaman siyasî yaklaşımın yönlendirmesinde hareket eden oryantalist yaklaşımdır. Bu yaklaşım zahirde ilmî ve objektif gibi görünse de ve hiç şüphesiz gerçekten ilmî ve objektif temelde davranan müsteşrikler (oryantalist) çıkmış da olsa, oryantalizm, daha ziyade Batı’nın İslâm ile siyasî karşılaşmasında bir destek fonksiyonu görmüştür ve görmektedir. Bu sebeple de İslâm, bazı hususiyetleri itibariyle olduğundan farklı gösterilmektedir.”[7] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg7)

_Ednâ_
01-20-2012, 16:59
Hoşgörü ve diyalog sürecinin halkalarından birisi

Gülen-Papa diyalog görüşmesi, Gülen’in diyalog görüşmelerinin başlangıcı olmadığı gibi sonu da değildir. Sadece bir adımını teşkil etmiştir. Gülen’in farklı kesimlerle diyalog gayretleri geniş açılımlı olarak 1995 yılında başlamış olsa da aslında daha önceleri de imkan ve şartlar ölçüsünde hep yaptığı ve tavsiye ettiği bir faaliyet olmuştur diyalog.[8] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg8) Hatta 1979 yılında bile diyalogdan bahsetmektedir: “Kinin ve nefretin şimdiye kadar hallettiği hiçbir mesele olmadığını bir kere daha hatırlayarak, medenîlerle münasebetin ancak diyalog ve iknâ yoluyla olabileceğine inanınız; eğer bir yol deneyecekseniz, mutlaka bu yolu deneyiniz! (…) İnanmış bir insan olarak kâinata ‘kardeşlik beşiği’ nazarıyla bakıp, hangi inanç, görüş ve düşünceden olursa olsun, her varlıkla münasebet kurma yolunu araştırınız ve hele mutlak surette, dostlarınıza karşı daima yumuşak ve difüzyona hazır durumda bulununuz!”[9] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg9)

Fethullah Gülen, Vatikan dönüşü görüşmeye dair soruları cevaplarken şöyle demiştir: “Değişik platformlarda gerçekleştirmeye çalıştığımız hoşgörü ve diyalog sürecinin halkalarından birisiydi, sonuncusu da değil; çünkü ne ben kaim ve daimim, ne Papa kaim ve daimdir. Bundan sonra da insanlığın hoşgörüye, diyaloga, beraber yaşamaya, uzlaşmaya ihtiyacı varsa şayet orda da burada da bu işi temsil edecek insanlar olacak ve bu işi devam ettireceklerdir. Bu umumi süreçten bir halka daha böylece yerine getirilmiş oldu.”[10] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg10)

Aslında Gülen-Papa görüşmesi aleyhinde ısrarla iftiralar üretenler de biliyordur ki Fethullah Gülen sadece Papa ile değil, farklı din mensuplarından pek çok kimselerle diyalog görüşmeleri yapmıştır. Mesela Ortodoks Patriği Bartholomeos, Hahambaşı Bakshi Doron, Vatikan’ın İstanbul temsilcisi monsenyör Georges Marovitch, Kadim Süryani Katolik Cemaati Metropoliti Yusuf Çetin, Süryani Katolik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Kadim Süryani Cemaati Piskoposu Samuel Akdemir, önemli bir Musevi örgütü olan ADL (Anti Defamation League) Başkanı Abraham Foxman, Katoliklerin önde gelen liderlerinden Kardinal John O’Connor’la diyalog görüşmeleri yapmıştır. Ayrıca Dünya Kiliseler Birliği (CMEP) üç kişilik bir heyetle, Gülen’e barış adına ziyarette bulunmuş ve Amerikan Yahudi Örgütleri Başkanları Konferansı (AYOBK) Heyeti’yle de görüşmüştür. Gülen bunlardan başka pek çok diyalog görüşmeleri de yapmıştır.
Fethullah Gülen neden Papa ile görüştü?

Fethullah Gülen’e göre dünya çapında evrensel barışın gerçekleşmesi öncelikle dünyada en fazla müntesibi olan iki din olan İslam ve Hıristiyan dindarlarının diyalogu ile mümkün olacaktır. Bu düşünceden hareketle karşılıklı diyalog imkan ve fırsatlarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi adına bir adım olarak bu görüşme gerçekleştirilmiştir. 09.02.1998 tarihinde Vatikan’da dinlerarası diyalog adına Katolik dünyasının lideri Papa II. John Paul ile yaklaşık 30 dakika süren bir görüşme yapılmıştır. Bu görüşmede Gülen ile Papa arasında Vatikan’ın İstanbul temsilcisi monsenyör Georges Marovitch tercümanlık yapmıştır. Ayrıca bazılarının aleyhte bir kampanyaya dönüştürüp iddia ettiği şekilde Fethullah Gülen Papa’nın elini öpmemiştir. Aralarında yalnızca samimi bir tokalaşma ve görüşme olmuştur.

Gülen, Papa ile görüşmenin önemini şöyle ifade ediyor: “Papa Hıristiyanlık dünyasında önemli bir sima, çok taraftarları olan ve aynı zamanda saygınlığı bulunan diğer kilise teşkilatlarına göre bir konumu bulunan, devlet gibi bir müessese. Ciddi insanlar var orada ve zannediyorum onların ciddiyeti ölçüsünde biz de öyle ciddi teşebbüslerde bulunursak gelecekteki o huzurlu dünyaya katkıda bulunabiliriz.”[11] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg11)

Fethullah Gülen, dünya çapında dinin öneminin fark edildiği ve dine dönüşün yaşandığı çağımızda ısrarla diyalog üzerinde duruyor. Çünkü Gülen, evrensel barışa ulaşmanın farklı dinlerin müntesipleri arasındaki diyalog sayesinde mümkün olacağını öngörüyor: “Bizim için eskiden beri vârid olan, fakat dünyanın Demirperde’nin yıkılmasından sonra keşfettiği bir gerçek var ki, gelecek asırda dinler çok söz sahibi olacaktır. Bu, insanların yürüdüğü tabiî bir hedeftir. Şu anda, İslâm ve Hıristiyanlık, dünyada en fazla müntesibi olan iki dindir. Budizm ve Hinduizmin de çok sayıda müntesibi vardır. Yahudilik, müntesiplerinin sayısı itibariyle küçük gibi görünse de, etkilidir. Dolayısıyla, âhir zamandaki evrensel bir dirilişin, sulhün ve barışın bu dinler arasında, önce ortak noktalarda başlayacak bir diyalogdan geçeceği bir vakıa olarak karşımızda durmaktadır. Böyle bir diyalogda geç kalındığı bile söylenebilir. Biz, kendi değerlerimizden şüphe etmiyoruz ve kimseye iltihak teklifinde bulunmadığımız gibi, kimsenin aklından da bize böyle bir teklifte bulunmak geçmiyor.”[12] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg12)

Gülen, diyalog faaliyetlerindeki niyet meselesinde ise şunu ifade ediyor: “İster Vatikan’la ister başka din mensupları ile görüşmemizde onların niyetlerinin, maksatlarının ne olduğunu tabii ben bilemem. Neyi beklediklerini de bilemem. Sadece hüsn-ü zan ederim. İnsanlık adına iyi şeyler düşünüyorlardır. Ama biz herkesle temasımızda dinlerin insanları birbirinden kaçırmadığını, belki bir araya getirdiğini, uzlaştırdığını, bunları yapabileceğini ortaya koymak için kendi mülahazalarımız açısından değişik din mensupları ile görüşüyoruz.”[13] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg13)
Papa neden Gülen’i muhatap aldı?

Gülen-Papa görüşmesinden sonra “Papa neden Gülen’i muhatap aldı” veya “Gülen hangi sıfatla gitti” sorularını gündeme getirenler olmuştur ve hâlâ da önyargılı yorumlarla bunları tekrar tekrar gündeme getirenler olmaktadır.
“Bir insanın milleti adına, ülkesi ve ülküsü adına bir şey yapması için herhangi bir payeye sahip olmasına gerek yoktur. Ben bir vatandaşım. Milletimin adına yaptığım her şeyi de bir vatandaş olarak yaptım.” diyen Gülen, “bir vatandaş olarak burada diyalog ve hoşgörü adına teşebbüslerde bulunduğu gibi, Barthalemeos’la görüştüğü gibi, Ermeni patriğiyle görüştüğü gibi, Papa ile de görüştüğünü” ifade etmiştir.[14] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg14) Papa ile görüşmesinin kısa sürede sonuçlanmasına yönelik eleştirileri “Papa’nın kimin müracaatına cevap verip vermeyeceğinin kararı herhalde ona ait bir husustur ve bu, kendisine sorulmalıdır. Bu konuda karınca kaderince ortaya koyduğum gayretlerim Türkiye’de ve Türkiye dışında bazılarının dikkatini çekmiş ve bu da Papa ile görüşmenin yolunu açmışsa, böyle bir şeyle suçlu mu oluyorum?”[15] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg15) diye cevaplayan Gülen, “Vatikan’da Papa ile görüşmeden evvel de değişik din mensuplarıyla sıcak münasebetlerinin devam ettiğini ve diyalog faaliyetlerinin tabii bir devamı olarak bu görüşmenin de gerçekleştiğini”[16] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg16) ifade ediyor; “Gitmeden önce, burada Barthalemeos’la geçen yaz da Amerika’dayken Papanın temsilcisi Kardinal O’Connor’la görüşmemiz buradaki bütün Hıristiyan ve diğer dinlerdeki ruhanîlerle çok iyi temasımızın olması, bizim için referans oldu. Vatikan’a gittiğimizde çok zorluk çekmedik.”[17] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg17)

Aslında “Papa neden Gülen’i muhatap aldı” veya “Gülen hangi sıfatla gitti” soruları kasıtlı olarak ortaya atıldığı izlenimi vermektedir. Çünkü bütün dünyanın bildiği bir gerçek varken sanki hiç bilinmeyen gizli bir sır varmış intibaı uyandırılmak istenmektedir. Bütün dünyanın bildiği gerçek şu ki Fethullah Gülen nerdeyse yarım asra varan bir hizmet yolunun fikir ve aksiyon öncülüğünü yapmakta olan bir fikir ve aksiyon insanıdır. Gönüllüler Hareketi veya Gülen Hareketi olarak anılan hizmet gönüllülerinin oluşturduğu dünya çapında milyonlarca insandan müteşekkil sivil toplum hareketinin öncüsü ve teşvikçisi olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla zaten farklı dinlerin mensuplarıyla diyalog faaliyetleri yapmakta olan Papa’nın, dünya çapında yayılmış böylesine geniş katılımlı ve evrensel insanî değerleri esas alan bir sivil toplum hareketinin fikir öncüsüyle diyalog maksatlı görüşme yapması gayet tabii bir hadise olsa gerek.

Sade bir vatandaş olarak ve sivil bir girişim olarak diyalog çabasının önemini ve gereğini Gülen şöyle ifade ediyor: “Diyalog adına resmi devlet yetkililerin birbiri ile temasları biraz siyasi mülahaza ile olduğundan dolayı pek topluma aksetmeyebilir diye düşünüyorum. Böyle bir diyalog, böyle bir hoşgörü süreci doğrudan doğruya halk tarafından ortaya atılır, halk tarafından temsil edilir, halk tarafından götürülürse hem topluma mal olması hem kalıcı olması bakımından önemsiyoruz. Yanılabiliriz belki. O açıdan bir düz insanın, sıradan bir insanın, sadece bir vatandaşın bu mevzudaki teşebbüsü halk adına önemli sayılabilir. Devletin bakanları, müsteşarları gidip görüşebilirler. Onlar iki devlet arasındaki siyasi münasebetlere bağlı kalırlar, onları aşamazlar. Ama halkın bu mevzudaki münasebetleri biraz farklı olabilir.”[18] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg18)

_Ednâ_
01-20-2012, 17:03
Dinî liderlik arayışı mı?

Gülen-Papa görüşmesini ‘Gülen için Papa gibi bir dinî liderlik ihdas etme gayreti’ olarak yorumlama çabasına girenler de olmuştur. Ancak böyle bir iddia, olsa olsa “Ben, dünyevî hiçbir şeye talip değilim; dünyanın sultanlığını teklif etseler, gözümü o tarafa çevirip bakmam.”[19] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg19) diyen ve hatta “Cemaat lideri gibi yakıştırmalardan küfür işitmiş gibi rahatsız olduğunu”[20] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg20) ifade eden Fethullah Gülen’in duygu ve düşünce dünyasını bilmeyenlerce veya bile bile çarpıtma gayesini güdenlerce ortaya atılabilir.
Gülen’in duygu ve düşünce dünyası hakkında fikir vermesi açısından şu ifadelerine göz atmak faydalı olacaktır:

“Şu kısacık ömrümüzde, şahsımızın bilinmesi, iyi olarak tanınması ve böylece bize hürmet edilmesi şeklinde gayeler taşımak ya da dünya nimetlerinden istifade etme türünden bazı sevdalar ardına düşmek Rabb’e karşı çok büyük bir ayıptır. O’nu anlatmak ve dinimizin i’lâsına çalışmak gibi bir kulluk vazifemiz varken dünyevî başka hedefler edinmek Allah’a karşı vefasızlıktır. Kendi adıma da, makam-mansıp sevdasına kapılmaktan, iyi olarak bilinip tanınmaya kadar her türlü dünyevî isteği Rabb’ime, Efendim’e ve dinime karşı vefasızlık kabul ediyorum… Dinime ve milletime hizmet duygusu bütün bütün ufkumu kaplıyor.. bunun dışında başka hiçbir şey düşünmüyorum. Hatta düşünmemin, istememin haram olduğunu zannediyorum.”[21] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg21)

“Fikirleri siyasetle bulanmış ve her şeyi dünyevî çıkarlar ve siyasî maksatlarla açıklama eğilimindeki bazıları anlayamasa veya anlamamakta diretse de, Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’in Sünnet-i Seniyyesi ve Selef-i Salihin’in safiyane içtihadlarından çıkardığım dinime ve milletime hizmet çizgimde siyasetin ve dünyevî ücretlerin en ufak bir yeri olmadığına hayatım şahittir.”[22] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg22)

“Papa ile görüşmenizin arkasında dünya Müslümanlığının lideri olma gibi bir arzunuz mu yatıyor?” sorusunu Gülen, “Bu iddiayı ortaya atanlar, herhalde Türkiye Müslümanlığını, hattâ İslâm’ı İran Şiîliği ile aynı görüyorlar. İslâm’da dînî liderlik, Hıristiyanlık’ta ve Şiilikte olduğu gibi din adamlığı müesseseleri veya makamları yoktur. Hele hele ben, herhangi bir liderlik, makam arzusu ve yarışından hep fersah fersah uzak kaldım.”[23] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg23) şeklinde cevaplamıştır.
Papa’yla ne konuşuldu?

“Roma’ya gittiniz. Papayla görüştünüz. Ne konuştunuz?” sorusuna Fethullah Gülen şöyle cevap vermiştir: “Üzerinde konuştuğumuz hususlar medyaya intikal etti. Papa yaşlı; bu bakımdan, her meseleyi rahat dinleyemeyebilir diye, kendisiyle konuşmak istediğimiz şeyleri bir mektup haline getirip, kendisine sunduk. Önce bir buçuk saat kadar konsülde görüşme yaptık. Bakanları vardı, bakan yardımcıları vardı. Dünyanın değişik yerlerinden gelmiş Katolik temsilcileri vardı. Onlarla da görüştük. Gitmeden önce, burada Barthalemeos’la geçen yaz da Amerika’dayken Papanın temsilcisi Kardinal O’Connor’la görüşmemiz, buradaki bütün Hıristiyan ve diğer dinlerdeki ruhanîlerle çok iyi temasımızın olması, bizim için referans oldu. Vatikan’a gittiğimizde çok zorluk çekmedik. Esasen, o türlü kabullerdeki merasimi çok iyi bilemiyorum. Merasimin ne türlüsü alâkanın ifadesidir, onu da bilemiyorum. Fakat hem İstanbul’da Papalığı temsilen bulunan rahip Moravitch, hem başkaları Papa hazretlerinin gereğinden fazla alâka gösterdiğini söylediler. Kalkıp elimden tuttu, zor yürüyordu. Beraber işinin başına gittik. Konsülde de çok alâka gösterdiler. Biri bize refakat etti ve daha sonra orada görüştüğümüz iki zat, burada İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Kültürler Arası Diyalog Sempozyumuna iştirak ettiler, onlarla tekrar görüşme imkânı bulduk.

Genelde medeniyetler çatışması, dinler çatışması gibi teoriler üzerinde durduk. Ben, bu tür teorilerin yanlış anlama veya bazı maksatlardan kaynaklandığını sanıyorum. Ama böyle bir şey varsa, şayet muhtemelse, şimdiden buna karşı bir kısım dalgakıranlar koymakta yarar var. El ele verirsek, inanan insanlar olarak işbirliği yaparsak, kitleler bizim gözümüzün içine bakacaktır. Dünyayı böyle muhtemel kavgalara karşı koruma adına önemli adımlar atmış oluruz. Bu türden düşüncelerimi ifade ettim. İkinci olarak, daha sık görüşmeyi teklif ettim. Karşılıklı yakınlaşmayı daha da arttırmak için, müşterek projeler sundum. Bu cümleden olarak, meselâ Harran’da bütün büyük dinlerin, bilhassa İbrahimî dinler olan İslâm, Hıristiyanlık ve Yahudiliğin okutulacağı bir üniversite kurulsun teklifini yaptık. Bunların hepsini çok güzel karşıladılar. Ayrıca, faydalı olabileceğimiz mevzularda yardımcı olabileceğimizi, meselâ Filistin’e gitmek isterlerse, birlikte Kudüs seyahati yapabileceğimizi ilettik. Bu mülâhazalarımı Konsül’de de ifade ettim. Bunlar medyada yer aldı. Türkiye olarak, Avrupa Birliğine girme talebimize kadar tüm mülâhazalarımı orada ifade etmeye çalıştım.”[24] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg24)
Fethullah Gülen, Papalık misyonunun bir parçası mı?

Fethullah Gülen’in diyalog maksadıyla Papa ile görüşmesinden ötürü Gülen’in “Papalık misyonunun bir parçası olduğu” ithamını ortaya atanlar ve Gülen’in açıklamalarına rağmen bu iftirayı sürdürenlerin var olduğu görülmektedir. Oysaki Gülen’in diyalog faaliyetleri Papa ile görüşmesinden çok daha önceleri başlamıştır.
Diyalog çalışmalarının Hıristiyan misyonerlik çalışmalarıyla ilişkisi olmadığını Gülen şu sözlerle ifade ediyor: “Vatikan’da ya da başka yerlerde yürütülen bu tür faaliyetlerin, bizim hoşgörü ve diyalog hareketiyle bir alakası yoktur. Ne benim, ne de benimle beraber bu hareketi benimsemiş arkadaşların katiyen bir başkasının dümen suyunda olması söz konusu değildir. Bizim diyalog ve hoşgörü hareketimiz tamamen Türk milletine aittir ve Türkiye orijinlidir; diyalog faaliyetlerini kendi maksatları doğrultusunda yapanlara eklenmiş değil, aksine onlar yapıyorsa biz neden yapmayalım, onlarla müşterek programlar planlayarak kendimizi ifade yollarını neden aramayalım mülahazalarından doğmuştur.”[25] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg25)
Fethullah Gülen’in hoşgörü ve diyalogu İslam’ın ve Hz. Muhammed’in sünnetinin gereği olarak değerlendirmesi[26] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg26) bazılarının saptırdığı gibi “Papalık misyonuna bir kılıf olarak sonradan ileri sürülen yeni bir şey” değildir. Gülen, daha 1998’de Papa ile görüşmeye sevk eden hissiyatını ifade ederken şöyle demiştir: “Kur’an-ı Kerim 14 asır önce, bu diğer din mensuplarına diyalog çağrısını yapmıştır. Fakat, aradan geçen asırlar, zamanın ve şartların gereği olarak daha çok çatışma asırları olmuş. Bundan sonra ise, zihinlerin, kalplerin fethi, en azından karşılıklı saygı ve sevgiyle kaynaşma asırları olacaktır. Bu konuda, Hudeybiye öncesi ile, Hudeybiye ve Mekke’nin fethi arasında geçen 2 yılın karşılaştırılması bize gerekli ipucunu verebilir. Kur’an-ı Kerim, Mekke’nin fethi için değil, Hudeybiye sulhü için fetih der. Hudeybiye ile kavga kapıları kapanmış, kalplerin kapısı açılmıştır. Gerçek fetih budur. Toprak elde etmek değildir. İşte, bu hissiyatla sayın Papa ile görüşmemiz tabiî idi. Geçen seneden bu yana, Papalığın Türkiye temsilcileri gibi, Amerika’da görüştüğümüz temsilcileri de bu konuda bir hayli istekli davrandılar ve gerekli zeminin hazırlanmasıyla bu görüşme gerçekleşti. İnşaallah hayırlara vesile olur.”[27] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg27)
Ayrıca Gülen’in hoşgörü ve diyalog hakkındaki değerlendirmeleri, 1997 yılında yayınlanan Prizma-2 kitabındaki “Muhammedî Ruh ve Mânâ İçinde Diyalog”[28] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg28) başlıklı yazıda, 1995 yılı konuşmalarında, hatta Hoşgörü ve Diyalog İklimi kitabı incelendiğinde görüleceği üzere daha eski tarihli yazılarında bile öyledir. Yani Gülen, ilkten bugüne bu meseleyle ilgili bütün konuşma ve yazılarında sevgi, saygı, hoşgörü ve diyalog kavramlarını hep İslam’ın ve Hz. Muhammed’in yoluna uymanın gereği olarak anlatmıştır.
Fethullah Gülen’in “Papalık misyonunun bir parçası olduğu” iddiasına cevap ararken Gülen’in başka vesilelerle ifade ettiği şu hissiyatını bilmek de gerçeği idrak için yardımcı olacaktır:
“Biz hizmet ederken kimseyi ayırmıyoruz. Allah’a, Peygamber’e inanan, dini bizim gibi yaşayan insanlar bizim başımıza tahtlarını kursunlar. Onların yeri orasıdır. Fakat bir de meselenin insana saygı ekseninde götürülmesi hususu var ve hedeflerimizden bir tanesi odur. Allah’ı insanlara tanıtma ve sevdirmeden başka gayemiz yoktur. ‘Allah’ı kullarına sevdirin ki Allah da sizi sevsin’ buyuruyor söz sultanı. Cenab-ı Allah belli ölçüde bunu ihsan etti ve çok yere girildi. Ama tamam oldu mu bu mesele; bütün insanlığa Hz. Âdem’den Efendimiz’e gelinceye kadar oluşan o değerleri ulaştırabildiniz mi? Gerçekten Allah’ın sevdiklerini sevdirebildiniz mi, Allah’ı sevdirebildiniz mi?”[29] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg29)
“Her Müslüman, Allah’ın tanıtılması, Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) adının cihana duyurulması meselesinde dertlidir. Ben kendim için ‘dertli’ diyemeyeceğim, şu arz ettiğim şeyleri bir fazilet olarak da söylemiyorum; fakat ümmet-i Muhammed’in çektikleri sineme bir hançer gibi saplanıyor. Dünyanın dört bir tarafında ezilen, horlanan, mazlum ve mağdur durumdaki insanların hayali gözümün önünden bir türlü gitmiyor. Onların ıstıraplı hali yanında yüce dinimizi tanımayan insanların vaziyeti de içime dert oluyor. Belki her vakit gönlümden şu duyguları geçiriyorum: Herkes İslâm’ın nuruyla aydınlansın; her gün birkaç ihtidâ olsun; ihtidâ etmeyenler de, hiç olmazsa hoşgörüye, diyaloga açık yaşasınlar. Bunları arzu ediyorum ve bu işin kolay olmayacağını da biliyorum. İşin tabiatını bildiğim halde bu duygumun aksine cereyan eden hâdiseler beni hasta ediyor. Hatta bazen, ‘Benim en başta vereceğim bir canım var. Cenâb-ı Hak insanları barış içinde, diyaloga açık, kendisine ve kullara karşı saygılı yapacaksa; bunun karşılığında da canımı alacaksa hemen alsın da o neticeyi hâsıl etsin’ diyorum.”[30] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_fg30)
Bu ifadeleriyle derdini ve ızdırabını dile getiren ve yazılı, sözlü, fiilî bütün eserlerinin de şahadetiyle hayatını İslam’ın ve Müslümanların yüceltilmesine adamış olan Fethullah Gülen’in “Papalık misyonunun bir parçası olduğunu” iddia etmenin zalimce bir iftira olduğunu insaf ve vicdan sahibi herkes teslim edecektir.


[1] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg1) Papa ile görüşme (http://tr.fgulen.com/content/view/2602/141/)
[2] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg2) Aksiyon, Fethullah Gülen’in bazı iddialara verdiği cevaplardan (http://tr.fgulen.com/content/view/2602/141/), 6 Haziran 1998
[3] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg3) “Yahudi ve Hıristiyan kavgası bilhassa Ortadoğu için iyi olmaz” (http://tr.fgulen.com/content/view/12063/15/), Zaman’da Nuriye Akman’la röportaj, 29.03.2004
[4] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg4) Papa XVI. Benedikt’in İslamiyet hakkındaki sözleriyle alâkalı açıklaması (http://tr.fgulen.com/content/view/10275/137/), 16.09.2006
[5] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg5) “Papa II. John Paul’e verdiği mesaj” (http://tr.fgulen.com/content/view/1459/137/), 10.02.1998
[6] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg6) “Zümrüt tepelerimizin üç gülü: Sevgi, diyalog ve hoşgörü”, Hoşgörü ve Diyalog İklimi, 2. Baskı, İzmir, 1999.
[7] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg7) Favorit dergisi röportajı (http://tr.fgulen.com/content/view/16939/11/), Nisan 2009.
[8] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg8) Bu konuda ayrıntılı malumat için Hoşgörü ve Diyalog İklimi kitabına bakılabilir.
[9] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg9) Sulh çizgisi üzerine (http://tr.fgulen.com/content/view/1091/3/), Sızıntı, Temmuz 1979, Sayı 6 (İbrahim Canan’ın Sulh Çizgisi kitabına takdim).
[10] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg10) Fethullah Gülen, Vatikan dönüşü görüşmeye dair soruları cevaplıyor (http://www.youtube.com/watch?v=ykd3jtL8joM), 10.02.1998
[11] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg11) “Dinlerarası diyalog ve Papa görüşmesi” (http://tr.fgulen.com/content/view/1478/15/), İtalyan Haber Ajansı’ndan (ANSA) Giulio Gealibter’la röportaj, 13.05.1998
[12] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg12) “Aksiyon’da Papa görüşmesi üzerine” (http://tr.fgulen.com/content/view/2448/15/), 14.02.1998
[13] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg13) “Dinlerarası diyalog ve Papa görüşmesi” (http://tr.fgulen.com/content/view/1478/15/), İtalyan Haber Ajansı’ndan (ANSA) Giulio Gealibter’la röportaj, 13.05.1998
[14] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg14) NTV’de Taha Akyol ve Cengiz Çandar’la röportaj (http://tr.fgulen.com/content/view/1464/15/), 27.02.1998
[15] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg15) Aksiyon, Fethullah Gülen’in bazı iddialara verdiği cevaplardan (http://tr.fgulen.com/content/view/2602/141/), 6 Haziran 1998
[16] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg16) “Dinlerarası diyalog ve papa görüşmesi” (http://tr.fgulen.com/content/view/1478/15/), İtalyan Haber Ajansı’ndan (ANSA) Giulio Gealibter’la röportaj, 13.05.1998
[17] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg17) “Kaç çeşit İslâm var?” (http://tr.fgulen.com/content/view/7895/15/), Fransız Le Monde’da Nicole Pope’la röportaj, 28 Nisan 1998
[18] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg18) “Dinlerarası diyalog ve Papa görüşmesi” (http://tr.fgulen.com/content/view/1478/15/), İtalyan Haber Ajansı’ndan (ANSA) Giulio Gealibter’la röportaj, 13.05.1998
[19] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg19) “Hayret ediyorum ve kırgınım!..” (http://tr.fgulen.com/content/view/12201/9/), Kırık Testi, 12.08.2002
[20] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg20) “Hangi parti?” (http://tr.fgulen.com/content/view/13995/9/), Kırık Testi, 29.10.2002
[21] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg21) “Ufkumu tutan tek şey, biricik sevdam...” (http://tr.fgulen.com/content/view/12388/9/), Kırık Testi, 03.06.2002
[22] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg22) “Hangi parti?” (http://tr.fgulen.com/content/view/13995/9/), Kırık Testi, 29.10.2002
[23] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg23) Aksiyon, Fethullah Gülen’in bazı iddialara verdiği cevaplardan (http://tr.fgulen.com/content/view/2602/141/), 6 Haziran 1998
[24] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg24) “Kaç çeşit İslâm var?” (http://tr.fgulen.com/content/view/7895/15/), Fransız Le Monde’da Nicole Pope’la röportaj, 28 Nisan 1998
[25] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg25) “Hoşgörüden geriye dönüş intihar olur” (http://tr.fgulen.com/content/view/8324/15/), Milliyet’te Mehmet Gündem’le röportaj, 27.01.2005; ayrıca bakınız “Vahşet” (http://tr.fgulen.com/content/view/13640/26/), Bamteli, 21.04.2007
[26] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg26) “Hoşgörü sürecinin tahlili” (http://tr.fgulen.com/content/view/12211/9/), Kırık Testi, 04.04.2004
[27] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg27) “Aksiyon’da Papa görüşmesi üzerine” (http://tr.fgulen.com/content/view/2448/15/), 14.02.1998
[28] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg28) “Muhammedî ruh ve mânâ içinde diyalog” (http://tr.fgulen.com/content/view/11547/3/), Prizma-2. Ayrıca Prizma-3 kitabında da bu konuda muhtelif yazılar vardır.
[29] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg29) “İftiralara hukukla cevap veririz yumruk sallayana yumruk sallamayız” (http://tr.fgulen.com/content/view/19166/11/), Zaman, 10.05.2011; Elsiz, dilsiz ve gönülsüz (Zaruri bir tenbih) (http://tr.fgulen.com/content/view/19159/26/), Bamteli, 09.05.2011
[30] (http://tr.fgulen.com/content/view/17632/5/#_mfg30) “Hastalık, hastane mülahazaları ve ötelere hazır yaşama” (http://tr.fgulen.com/content/view/12198/9/), Kırık Testi, 08.04.2002

Ammar
01-20-2012, 19:38
bu diyalog hep gayri müslimleir mi kapsıyor. Hizbullahın manşifestosunu dün yani manifestodan 3 gün sonra konu edinip yine saldırmasını, iftira atıp ataları yada iman ettikleri arif doğandan bahsetmelerini nasıl değerlendirmeliyiz ! yani bir müslümanla diyalog kurabilmesi için illa yahudi yada hristiyan olması mı lazım ?. manifestoda açık açık ve tekrarlı olarak diğer cemaat tarikat ve gruplarla sürtüşmek istemiyoruz denilmesine rağmen ! bu saldırlar neyin nesi tam 15 yıldır aralıksız devam saldırılar. yani tahmini olarak 1995-1997 den beri ! diyaloğun başlamasından beri yani !

din değiştirsek ( haşa ) diyalog kurulacak mı ?

MEÇHUL ADAM
04-29-2012, 01:46
Selamün aleyküm arkadaşlar.Aranıza daha yeni katıldım.Bu meseleyi başka İslami sitelerdede tartıştık.Lakin dinlerarası diyaloğun asıl unutulması gerekirken bunu ısrarla desteklemek İslam'a ihanettir.Bu dinlerarası diyalog meselesi siyonistlerin sinsi bir tuzağı ve planıdır.Amaç, İslam'ı ve müslümanları bir potada yakmadan öldürmeden, itikaden eritip yutmak ve dini bozmaktır.Bu oyuna gelmek en büyük gaflet ve cehalettir.

Bozuk inançlar sergileyen Diyalogcular niçin, bütün milletin seyredeceği bir açık oturuma katılmıyorlar?Böyle bir toplantı yapılmasını neden milyonların gözü önünde yapılmaz?

Temiz Müslümanların Amerika ve İsrail’le iş birliği yapması mümkün müdür? Onlar Irak’ta bir milyon Müslüman’ı katlettiler. Filistin’de yapılanları görüyoruz.

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) bir Müslüman’ın kabul edip destekleyeceği bir proje midir?

Araştırmacı yazar sayın Yusuf Gezgin, Aktifhaber’de bakınız İngilizleri ve politikalarını nasıl anlatır:

“Köleliği sistematik hale getirip, insanları yurdundan, ailesinden kopararak ‘bir ticari meta’ haline getiren bunlardır. Çok değil beş asır önce bir toprağı, kimliği medeniyeti olan Kızılderililerden, Aborijinlere, Mayalara, Asteklere kadar onlarca milletin-medeniyetin köküne kezzap suyu döken bunlardır.

Bütün sınır anlaşmazlıklarının ve toprak kavgalarının arkasında İngilizler vardır. İngilizlerin çekildiği coğrafyalarda nizasız, kavgasız, huzur içinde tek bir ülke, bölge gösteremezsiniz. Çekildikleri yerlerde özellikle problem bırakırlar ki, elleri o coğrafyadan çekilmesin.

İngiltere demokrasinin beşiği bilinir. Ama demokrasiyi sadece kendilerine layık görürler. İngilizlerin çekildiği bütün coğrafyalar acımasız diktatörlerin elindedir. Zira diktatörleri idare etmek, yönlendirmek ve buyruklara amade kılmak milletleri yönlendirmekten çok daha kolaydır. Halklar demir yumruklar altında ezilirken bunlar ‘demokrasiyi’, ‘insan haklarını’ değil, diktatörlerden tahtlarını koruma mukabili rüşvet aldıkları imtiyazları, zenginlikleri hatırlarlar.

İngiltere Kraliçesinin geçmişte tarihî ve turistik yöreleri gezmek için geldiğini sanmıyorum! Acaba Kraliçe Türkiye’de, kendi kurdukları sarsılan derin dengeleri yeniden inşa etmek veya revize etmek için mi geldi? Yoksa, Orta Doğu’da uygulanacak yeni planlara bizi hazırlama, altyapı oluşturma amacı mı var?

Günümüzde ise dinler arası diyalog temsilciliğine soyunan malum grup, bu reformist hareketi devam ettirmektedir. Mesela, dinde reformun bir parçası olan “müziğin dine bulaştırılması konusunu da ayrıca ileride sizlere anlatacağım.Şimdilik yorumlarım bu kadardır.

MEÇHUL ADAM
04-29-2012, 01:57
Arkadaşlar, dinlerarası diyalogla ilgili bu sitede birkaç konu açılmış fakat akabinde kilitlenmiş olarak gördüm.Lakin bu konuyu kilitlemeyle bir yere varılamayacağını size söyleyebilirim.Maksadımız, bir grubu veya her hangi bir cemaati hedef göstermek değil, bilakis müslümanların başında olan bu badireyi def edip atlatmak ve milletimizi aydınlatmaktır.

Yİne hem dinlerarası diyaloğun, dinimizce ne kadar sakıncalı olduğunu ben size Kur'an'dan ayetler vererek bilgi vereceğim.Şimdilik yorumlarınızı bekliyorum..

Cihannur
04-29-2012, 02:08
Selamün aleyküm arkadaşlar.


Yİne hem dinlerarası diyaloğun, dinimizce ne kadar sakıncalı olduğunu ben size Kur'an'dan ayetler vererek bilgi vereceğim.Şimdilik yorumlarınızı bekliyorum..

Ve aleykümselam.

Dinler arası diyalog ifadesi doğru bir ifade değil. Dinler, canlı varlıklar değillerki birbirleriyle konuşsunlar! Dinler arası değil de dindarlar arası diyalogdan söz edilebilir. İslam şeriatı, Müslümanların, dindar Müslümanların diğer dinlerin mensuplarıyla diyalog kurmalarını yasaklamamıştır.

MEÇHUL ADAM
04-29-2012, 03:37
Ve aleykümselam.

Dinler arası diyalog ifadesi doğru bir ifade değil. Dinler, canlı varlıklar değillerki birbirleriyle konuşsunlar! Dinler arası değil de dindarlar arası diyalogdan söz edilebilir. İslam şeriatı, Müslümanların, dindar Müslümanların diğer dinlerin mensuplarıyla diyalog kurmalarını yasaklamamıştır.

Evet , dediğiniz doğrudur.Dinlerarası diyalog olmaz.Ancak gayrimüslimlerle ticaret, alışveriş, misafirperverlik, iyilik yapmak hususunda diyalog kurulabilir.Bunda sakınca yoktur.Asıl olan, müslümanlararası diyalog kurmaktır.İşte bu yüzden sıkıntı burada yatmaktadır.Yani müslümanların bölük pörçük olup bir araya gelememeleri ve birbirlerine karşı kin ve nefret duymalarından ötürü gayrimüslimlere cesaret vermektedir.

MEÇHUL ADAM
04-29-2012, 03:41
.Diğer dinler tahrif edilmemiş olsa idi zaten diyaloğa gerek kalmayacaktı.Birinci 1000 yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı, ikinci 1000 yılda Afrika ve Amerika Hıristiyanlaştırıldı, üçüncü 1000 yılda hedef Asya... Bunun ön ayağı Dinler arası diyalog safsatasıdır. Bu diyalog masalının asıl amacı Anadolu, Orta Doğu ve diğer Asya ülkelerini Hıristiyanlaştırmaktır. Diyalog adına yapılan faaliyetleri incelediğimizde İslam dinine zarar veren bir çok faaliyet yapıldığını görmekteyiz. Allah nezdinde hak din İslamdır. Bunun aksini düşünen bunun ılımlaştırılabileceğini düşünen kim varsa dinden çıkar. Son olarak bir ayet-i celile ile sözümü burada kısa kesiyorum.

AL-İ İMRAN SURESİ-19."Şüphesiz Allah katında din İslam'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir."

_Ednâ_
04-29-2012, 13:38
Bizler tek başına ayeti kerimeleri referans almıyoruz,
yanı sıra hadisi şerifler, icma, kıyas, tefsir, ilmihal, fıkıh gibi ilimlerede başvurulmalı.
zira bir ayeti kerimeyi yorumlamak bizim haddimize değil...
yorumlayabilmemiz içinde bu ilimlerin hepsini tam manası ile alabilmiş bir müçtehid olmamız gerekir...

Dindarlar arası diyalog meselesinede katılmıyorum...
zira Her bir müslüman yeryüzünün halifesidir diyor EFendimiz a.s.v. ...
yani her bir müslüman yeryüzünde birer temsilci ise,
temsiliyet diğer dinlere karşı olması gerekli... o sebele bu illa dindarlarla olabilecek birşey değil...

BeldeiTAYYIBe
04-30-2012, 23:27
SIkinti aslinda diyalogda degil.
Evvelcede ifade ettigim gibi, halkin diyalog algisindan ve tatbikatta yapilan hatalar sonucu insanlar nezdinde olusan süphelerden kaynaklaniyor.

Örnegin....
Diyalog yapanlar istedikleri kadar biz bunu teblig amacli yapiyoruz desin lakin diger yandan ehli kitabla amentüde ittifakimiz var mantigi ile yaklasirlarsa, insanlarinda süpheyle bakmalari dogal hale gelir...

manifesto
04-30-2012, 23:34
SIkinti aslinda diyalogda degil.
Evvelcede ifade ettigim gibi, halkin diyalog algisindan ve tatbikatta yapilan hatalar sonucu insanlar nezdinde olusan süphelerden kaynaklaniyor.

Örnegin....
Diyalog yapanlar istedikleri kadar biz bunu teblig amacli yapiyoruz desin lakin diger yandan ehli kitabla amentüde ittifakimiz var mantigi ile yaklasirlarsa, insanlarinda süpheyle bakmalari dogal hale gelir...

Ehli Sünnet ile amentü de ittifak yok mu?

Konuyu hep muhalefet olarak görmemek gerek
Onlar da cennete cehenneme inanıyor
Biz de
Onlar da meleklere inanıyor
Biz de
Onlar da peygamberlere kitaplara inanıyor biz de
Onlar da öldükten sonra dirilmeye hesap vermeye inanıyor
Biz de
Bunlar basit şeyler mi?
Bu ortak noktaları nazara vermenin nesi kötü
Hayatları boyunca ayrılık ve tefrika peşinde koşanlar bu tarz beyanlarda hep menfilik ararlar.

Ha bu demek değil ki Tüm amentümüz aynı,ortak olduğu kadar farklılıklar da var
Zaten tümü aynı olsa farklı dinlerden olmazdı insanlar
Kur'ana inanmıyorlar evet ama kitaplara inanıyorlar
Kur'ana imansalar zaten müslüman olurlar,peygamberlere inanıyorlar ama hz.muhammede inanıyorlar diyemeyiz zaten ona inansalar müslüman olurlar.

BeldeiTAYYIBe
04-30-2012, 23:50
Ehli Sünnet ile amentü de ittifak yok mu?



Ehli kitab demek istedin galiba.

Ehli kitabla amentude ittifakimiz olmadigini savunan ulemanin dediklerini referans alirim.

Ammar
05-01-2012, 03:07
Ehli Sünnet ile amentü de ittifak yok mu?

Konuyu hep muhalefet olarak görmemek gerek
Onlar da cennete cehenneme inanıyor
Biz de
Onlar da meleklere inanıyor
Biz de
Onlar da peygamberlere kitaplara inanıyor biz de
Onlar da öldükten sonra dirilmeye hesap vermeye inanıyor
Biz de
Bunlar basit şeyler mi?
Bu ortak noktaları nazara vermenin nesi kötü
Hayatları boyunca ayrılık ve tefrika peşinde koşanlar bu tarz beyanlarda hep menfilik ararlar.

Ha bu demek değil ki Tüm amentümüz aynı,ortak olduğu kadar farklılıklar da var
Zaten tümü aynı olsa farklı dinlerden olmazdı insanlar
Kur'ana inanmıyorlar evet ama kitaplara inanıyorlar
Kur'ana imansalar zaten müslüman olurlar,peygamberlere inanıyorlar ama hz.muhammede inanıyorlar diyemeyiz zaten ona inansalar müslüman olurlar.

o zaman muşriklerlede amentü itifakı vardı. Allah'a meleklere ahirete cennet cehenneme vs... inanıyordılar !
neden Peygambermiz diyalog uzalaşı değilde tebliğ ve mucadele etti ??? merak ettim ??

BlueMoon
05-01-2012, 17:30
http://www.islam-tr.net/islami-kitaplar-online-kitap-oku/11557-dinler-arasi-diyalog.html

BlueMoon
05-01-2012, 17:33
diyalog müslüman ile müslüman arasında olur. kafire ancak tebliğde bulunulur. kabul ederse eder etmezse kendi bilir. müslüman bu çizgisini her daim korumalıdır. diyalog tuzağı içinde olmamalıdır. dinler arası diyalog amerikanın müslümanlar üzerinde oynamak istediği oyunların bir parçasıdır. bu şekilde altyapısını kurmaya çalışıyorlar. sırf bu diyalog safsatası yüzünden birçok tanıdığım (inancı biraz zayıf olan) birçok kişi hristiyanlığı ve museviliği halen kuralları geçerli bir din, hak bir din olarak görüyor. nereden öğrendiniz ? dediğimde "türkiyenin en büyük cemaati bu şekilde söylüyor, amentüde biriz diyorlar onlar da Allaha inandıkları için onlar da bizdendir diyorlar" şeklinde cevaplar verdiler. tabi ben şok oldum. hristiyanlık ve museviliğin bir zamanlar hak din olduğunu, fakat tahrif edildiği için bir hükmü kalmadığını bilmiyorlar. farzların en büyüğü olan imanın şartlarından bi haberler.

şaka değil bunlar günümüzde pek çok insan bile halen hristiyanların kendi dinlerine sebat ettiği, islama girmediği takdirde cennete gideceğini zannediyor. hatta içinde 5 vakit namaz kılan cemaat faaliyetleri içinde olan insanlar da var. cübbeli Ahmed hocamızın neden içerde olduğunu daha iyi anlıyorum. insanları bu tuzağa karşı aydınlatması birilerini rahatsız etti. şimdi eminim bu forumda da diyalog safsatasını savunacak kişiler çıkacaktır. Allah iman nasip etsin diyor başka bişey demiyorum.

Cihannur
05-01-2012, 18:14
şimdi eminim bu forumda da diyalog safsatasını savunacak kişiler çıkacaktır.


Diyalog safsata değildir. Peygamber Efendimiz de Mekkeli müşriklerle olsun başka kâfirlerle olsun defalarca diyalog kurmuştur.

Cihannur
05-01-2012, 18:30
sırf bu diyalog safsatası yüzünden birçok tanıdığım (inancı biraz zayıf olan) birçok kişi hristiyanlığı ve museviliği halen kuralları geçerli bir din, hak bir din olarak görüyor. nereden öğrendiniz ? dediğimde "türkiyenin en büyük cemaati bu şekilde söylüyor, amentüde biriz diyorlar onlar da Allaha inandıkları için onlar da bizdendir diyorlar" şeklinde cevaplar verdiler.


Eğer Fethullah Gülen Cemaati, Hıristiyanlarla ve Yahudilerle amentüde biriz, onlar da bizdendir diyorsa yanlış yapıyordur; ama böyle bir şeyi söylediklerini zannetmiyorum. Hıristiyanlarla ve Yahudilerle amentüde bir değilizdir.

BlueMoon
05-01-2012, 18:34
Diyalog safsata değildir. Peygamber Efendimiz de Mekkeli müşriklerle olsun başka kâfirlerle olsun defalarca diyalog kurmuştur.

ben sadece başlı başına diyalog kelimesine safsata demiyorum. "dinler arası diyalog" projesine safsata diyorum. çünkü yahudi ve hristiyanlara özel bir anlam yükleyen bir faaliyettir bu. onların şu andaki inançlarını hak inanç olarak kabul edenlere sözüm...

manifesto
05-01-2012, 19:12
cübbeli Ahmed hocamızın neden içerde olduğunu daha iyi anlıyorum

Bak sen demek Cübbeli diyalog yüzünden içeri girdi,bak sen şu işe ya.
Yani kadınlarla falan hiçbir ilgisi yok.
Kesin diyalog yüzündendir.
Hristiyanlar cennete girer gibi bir çarpıtma ile bu meseleyi magazine çevirmişsiniz.
Ehli kitap ile amentüde biriz iddiası da yok
Anlamak çok mu zor
Amentü nedir temel inanç esasları
Müslüman meleklerin varlığına inanır
Hristiyan da Yahudi de
Müslüman cennete ve cehenneme inanır
Hristiyan da inanır
Müslüman ahirete öldükten sonra dirilmeye inanır
Hristiyan da inanır.
Bunların ittifak halinde olduğunu söylemek onları cennete koymak demek mi?
Ortak paydaları vurgulayıp inançlar arasında husumet ayrılık çatışma gerginlik yerine
Yakınlaşma birbirini anlama olması niye bu kadar zorunuza gidiyor ben onu anlamadım.
Biri öbür taraftan demiş
Müşriklerle de amentü de ittifakımız vardı demiş üfürmüş
Kel başa şimşir tarak
Puta tapanlarla nasıl bir ortak amentü vardı?

MEÇHUL ADAM
05-02-2012, 01:22
Teslis inancı ile Tevhid inancı asla bir değildir.Teslis inancı tamamen şirktir.Bu yüzden Hıristiyanlar müşrik ve kafirdirler.Allah katında iman, tevhid itikadıdır.Bunu da ehli sünnet itikadı temsil eder.Hıristiyanların cennete gireceğini söyleyen kafir olur.

Ammar
05-02-2012, 01:35
Diyalog safsata değildir. Peygamber Efendimiz de Mekkeli müşriklerle olsun başka kâfirlerle olsun defalarca diyalog kurmuştur.


diyalog dediğiniz gidip konuşarak islam davet etmek mi ? ki biz buna tebliğ diyoruz. yoksa diyalogcuların yaptığı gibi hak dinler, ortak noktalarımız, sonra ametü birliğimiz, sonra uzlaşma noktaları, beraber sembolik sırat köprülerinden geçme, müslüman kızları hirstiyanlarla evlendirme mi ? imamların gayri müslimnleri gömmesi midir ?

bu arada hiç bir islam tarihinde peygamberimiz gitti ebu cehille diyalog etti kurdu diyalog ertti değimiyor islama davet etti diyor tebliğ etti diyor çağırdı diyor gel ebu cehil ortak yanlarımız var onlarda biirleşelim demedi ?

MEÇHUL ADAM
05-02-2012, 02:35
Diyalog safsata değildir. Peygamber Efendimiz de Mekkeli müşriklerle olsun başka kâfirlerle olsun defalarca diyalog kurmuştur.

Peki bu diyalog ticari mi yoksa itikadi midir?.İzah eder misiniz?

Seyyah
05-02-2012, 04:37
Aman arkadaşlar, tartısın, konusun ama bu konu fazla gerilimi kaldırmıyor. Fikirlerimizi beyan ederken aşırıya kaçmayalım, hakarete kadar gitmeyelim, konunun ilk sayfasındada kuralları yazılı.
İçim rahat sizden yana ama bir hatırlatayım dedim madem konu tekrar güncellendi.

Halid Meşal
05-02-2012, 10:47
Eğer Fethullah Gülen Cemaati, Hıristiyanlarla ve Yahudilerle amentüde biriz, onlar da bizdendir diyorsa yanlış yapıyordur; ama böyle bir şeyi söylediklerini zannetmiyorum. Hıristiyanlarla ve Yahudilerle amentüde bir değilizdir.


Gülen cemaati hristiyanları ve yahudileri savunmuyor! Ben o cemaatin içindeyim ve hiç öyle birşey yok.

MEÇHUL ADAM
05-02-2012, 12:11
Arkadaşlar beni sakın yanlış anlamayın ama Nur cemaati ile Gülen cemaatinin fikirlerinde ayrılıklar vardır.Nur cemaati siyasete pek karışmıyor ve dinlerarası diyaloğu desteklemiyorlar.Oysa Fethullah Gülen cemaati ise hem siyasi hem de dinlerarası diyalog da ısrarlıdırlar.Bu yüzden kendi aralarında fikir ayrımı vardır.Dinlerarası diyaloğa sıcak bakan Gülen cemaati büyük bir gafletin içine girmişlerdir..Önünde ki sinsi tuzakları iyi niyetlerinden dolayı göremiyorlar maalesef..

_Ednâ_
05-03-2012, 13:52
Dinlerarası diyaloğa sıcak bakan Gülen cemaati büyük bir gafletin içine girmişlerdir..Önünde ki sinsi tuzakları iyi niyetlerinden dolayı göremiyorlar maalesef..


:) bu gafletse hamdolsun o gaflet içindeysek...
diyaloğun manasını bana izah edermisiniz sayın meçhul ...
herkes kavramlardan çıkardığı manalara göre yorum yapıyor..
bir kelimeyi ifadeyi farklı manalarda anlıyamıyor yada anlamak istemiyor...
çünkü tenkit daha cazip geliyor...
dinler arası diyalog yoktur tebliğ vardır diyen arkadaşlarıma sormak isterim..

diyalog nedir? tebliğ nedir? ve bu iki kelime arasındaki fark nedir?
ve bu iki kavram içinde boğulup yeryüzünün bir halifesi olma vazifesinden dûr mu olmak gerekir?...
yoksa bunlara takılma basitliğinden çıkıp, Rabbimizin ismi celilini ve Efendimiz a.s.v. ı bilmeyen insanlara anlatmakmıdır daha evla olan?

önce bunları tahlil etmek gerekir...
yoksa ben derimki bu basit kelimelere takılıp tebliğ vazifesini hiçe sayıyoruz...
hatta ve hatta islamiyetin ilk yayıldığı zaman dünyanın dört bir bucağına, islamiyeti davet ilanı götüren sahabei kiramı anlıyamamışız derim...

_Ednâ_
05-03-2012, 14:05
şaka değil bunlar günümüzde pek çok insan bile halen hristiyanların kendi dinlerine sebat ettiği, islama girmediği takdirde cennete gideceğini zannediyor. hatta içinde 5 vakit namaz kılan cemaat faaliyetleri içinde olan insanlar da var. şimdi eminim bu forumda da diyalog safsatasını savunacak kişiler çıkacaktır. Allah iman nasip etsin diyor başka bişey demiyorum.




hamdolsun hamdolsun hamdolsun o safsata dediğiniz olay ile
binlerce insan fevç fevç islamiyete giriyor,
fevç fevç islamiyeti anlıyor..
fevç fevç Rabbimzii tanıyor...
fevç fevç Efendimzi a.s.v. ı tanıyr, seviyor, hatta bizim duymadığımız aşkı duyuyor...

bunları göremeyenler tabi nasıl anlıyacaklar bu hakikati sizde haklısınız...
tavsiyem, bu fevçiyeti görmek için çaba sarfedin...

Hristiyanı dini inancıyla neden bu kadar küçümsüyoruz hiç anlamam...
onları hristiyanlıkla imtihan edende Rabbimiz, hamdolsun bizleri müslüman olarak yaşatan ve başka bir din ile imtihan etmeyende Rabbimzi...
biz, hiç oğlu hiç olan bizler, yokken yokluk alemindeyken Rabbimzin inayetiyle varlık alemine sürülüyoruz...
ve hadddimiz olmadan kendimizi üstün görüyor onları imtihanlarıyla başbaşa bırakma gafletine düşünüyoruz...
Rabbim bizi affetsin...
müslüman olarak yeryüzü halifeliğinin gerekliliğini gerçekleştirirken, metod olarak farklı bir metod seçti diye adına safsata diyen bizleri affetsin...

El Emin
05-03-2012, 14:56
Her işte her daim sonuca bakarım.
Getirisi olan her iş veya götürüsünden çok getirisi olan herşeyi desteklerim.
Bugün diyalog kapsamında ben daha hristiyan olan görmedim.
Ama diyalog adı altında yapılan konferans görüşmeler ve bu kapsamda açılan okullarla binlerce insanın gençlerin akın akın islamiyete girdğini mülahaza ediyoruz.Görüyoruz.
Şimdi kimse kalkıp bana kötüleyemez varsa kötü sonucu gösterilsin.
Amenna diyelim.

El Emin
05-03-2012, 15:08
http://vimeo.com/18150656

http://www.diyalogsitesi.com/videolar-goster-3202-bu_fransiz_genc_islam_dinini_secti-19.html

MEÇHUL ADAM
05-03-2012, 20:23
:) bu gafletse hamdolsun o gaflet içindeysek...
diyaloğun manasını bana izah edermisiniz sayın meçhul ...
herkes kavramlardan çıkardığı manalara göre yorum yapıyor..
bir kelimeyi ifadeyi farklı manalarda anlıyamıyor yada anlamak istemiyor...
çünkü tenkit daha cazip geliyor...
dinler arası diyalog yoktur tebliğ vardır diyen arkadaşlarıma sormak isterim..

diyalog nedir? tebliğ nedir? ve bu iki kelime arasındaki fark nedir?
ve bu iki kavram içinde boğulup yeryüzünün bir halifesi olma vazifesinden dûr mu olmak gerekir?...
yoksa bunlara takılma basitliğinden çıkıp, Rabbimizin ismi celilini ve Efendimiz a.s.v. ı bilmeyen insanlara anlatmakmıdır daha evla olan?

önce bunları tahlil etmek gerekir...
yoksa ben derimki bu basit kelimelere takılıp tebliğ vazifesini hiçe sayıyoruz...
hatta ve hatta islamiyetin ilk yayıldığı zaman dünyanın dört bir bucağına, islamiyeti davet ilanı götüren sahabei kiramı anlıyamamışız derim...

Edna kardeşim.Biz defalarca ayetler vererek siz sizin gibilerini her yerde uyarmaya çalışıyoruz.Lakin siz asıl diyalog kimlerle ve nasıl yapılır niçin yapılır onu bilmiyorsunuz.Amaç iyi niyet ise bir diyalogçu çıkıp da, "Hey durun bakalım!. Nedir bu müslümanların çektikleri çileler!" diye haykıranı ben hiç görmedim ve de duymadım..Hem sonra yeryüzünde müslümünlardan başkası zulüm ve işkence göreni de yoktur.

Diyalog safsatasına aldanıyorsunuz.Tarihi bir imtihan sürecinden geçiyoruz.Sizler gavurlarla diyalog kurarken öte tarafta müslümnlara yapılanlara göz yummanız veya sesinizi çıkarmamanız onların cesaretlerini arttırmaktadır.Allah'a yemin ederim ki siz ve sizin gibi düşünenler geceleri kalkıp da teheccüd namazlarını kılmış olsanız bile o zulüm ve işkence gören müslümünların vebalinden kurtulamazsınız.,, Eli kolu kesilen veya kırılan gökten bombalar yağdırılan ve böylece paramparça olan müslümanların vebalini üzerinize bilmeden yükleniyorsunuz.Bu derin gafletten bir an önce uyanın artık!..Gavurların, müslümünlara karşı asla iyi niyetli olmadıklarını defalarca söylediğim ve ispat ettiğim halde sizler diyalogta illa ki ısrar etmeniz size zerre kadar sevap getirmediği gibi üzerinize Allah'ın gazabını çektiğinin şuurunda değilsiniz.Korkarım ki yakın gelecekte bu ülkenin müslümanları hem itikaden hem de kültürel olarak helak olmayacağımızdan nasıl emin olabilirsiniz ki?.Allah'tan korkun!.Zira Allah, zulümata ve tağuti sistemlere karşı mücadele etmeyenleri zelil ve rüsvay edecektir.Eğer sizde birazcık da olsa zerre kadar aklı selim olma şuuru varsa bu diyalogtan hemen vazgeçiniz.Herşeyi kendi nefsinize göre değil Kur'an'a göre, Kur'an penceresinden bakmanızı özellikle sizlerden istirham ediyorum.

Son olarak size tek uyarı mahiyetinde bir söz söyleyeceğim.UNUTMAYINIZ Kİ SİZİN O İYİ NİYETİNİZİ GAYRİ MÜSLİMLER SUİSTİMAL EDİYORLAR.BUNLAR SİNSİ DÜŞMANDIRLAR.ONLARIN TEK AMACI İTİKADIMIZI BOZMAKTIR.BİR MÜSLÜMAN, HIRİSTİYAN OLMAK İSTEMEZ AMA İTİKADINI BOZARSA HIRİSTİYANDAN DA FARKI KALMAZ.ÖNEMLİ OLAN İTİKADIMIZIN BOZULMAMASIDIR.DİNLERARASI DİYALOG ASLINDA İTİKADI BOZMA PLANIDIR.AKLIN YOLU BİRDİR DERHAL BU DERİN GAFLETTEN UYANINIZ.BİZE DÜŞEN VAZİFE GAFİL MÜSLÜMANLARI UYARMAKTIR.GERİSİ SİZİN TERCİHİNİZDİR, VESSELAM

BeldeiTAYYIBe
05-03-2012, 20:35
müslüman olarak yeryüzü halifeliğinin gerekliliğini gerçekleştirirken, metod olarak farklı bir metod seçti diye adına safsata diyen bizleri affetsin...

Sizinde ifade ettiginiz gibi bunu bir metod olarak kabul edelim...lakin benim anlamadigim Edna kardesim, bu metodun bir dokunulmazligi veya sahislarin yaptigi hatalarin elestirilemezligimi var?

Hadi biz burdakiler cahiliz....
Ciddi anlamda ilim erbabinin tenkitleri mevcut...

Elestiri derken, ancak iyi niyetli ve yapicilik namina yapilmissa bir anlam kazanir elbet...bu minvalden alimlerin elestirilerini dikkate almak yerine, sizi tenzih ederim, hatali olan noktalari körü körüne savunmak ne derece dogru bir sonuca ulastirabilirki bizi...

Yasadigim ülke ve ortam olarak yillar yili gayrimüslimlerle diyalogun icindeyim. Diyaloga karsi olmak benim tabiatima aykiridir...fakat önceki yazilarimdada paylasmistim, diyalog nedir ve bizler diyalogdan ne anliyoruz ...ve kirmizi cizgilerimizi muhafaza noktasinda ne kadar hassasiz?

MEÇHUL ADAM
05-03-2012, 20:38
Her işte her daim sonuca bakarım.
Getirisi olan her iş veya götürüsünden çok getirisi olan herşeyi desteklerim.
Bugün diyalog kapsamında ben daha hristiyan olan görmedim.
Ama diyalog adı altında yapılan konferans görüşmeler ve bu kapsamda açılan okullarla binlerce insanın gençlerin akın akın islamiyete girdğini mülahaza ediyoruz.Görüyoruz.
Şimdi kimse kalkıp bana kötüleyemez varsa kötü sonucu gösterilsin.
Amenna diyelim.



Dikkat ederseniz sayın başbakanımız ve cumhurbaşkanımızı da onlar emellerine alet etmeye çalışıyorlar.İşte size acı bir gerçeği ortaya çıkarıyoruz.Ben hiçbir şeye taraftar değilim.Ancak Hakk'ı konuşurum.Kimse beni yanlış anlamasın ama bu gidişat hiçde iç açıcı değildir.Siyonistlerin oyununa geliyoruz.Bu gaftletten uyanın artık.Amacımız müslümanların itikadına halel gelmemesidir..Artık bu sinsi ve hain plan derhal bozulmalıdır.Fethullah Gülen hoca iyi niyetlidir ama gayri müslimler onun gibi düşünmemektedir.Fethullah Gülen Hoca aldatılmaktadır.Bu da en büyük kayıptır.Zamanla bizim ne kadar da haklı olduğumuzu anlayacaksınız.Allah rızası için biraz şuurlu olalım lütfen!..

Şimdi gelin hep beraber videoyu izleyelim...


u95aJdRaPGc

Cihannur
05-03-2012, 21:39
diyalog dediğiniz gidip konuşarak islam davet etmek mi ? ki biz buna tebliğ diyoruz. yoksa diyalogcuların yaptığı gibi hak dinler, ortak noktalarımız, sonra ametü birliğimiz, sonra uzlaşma noktaları, beraber sembolik sırat köprülerinden geçme, müslüman kızları hirstiyanlarla evlendirme mi ? imamların gayri müslimnleri gömmesi midir ?

bu arada hiç bir islam tarihinde peygamberimiz gitti ebu cehille diyalog etti kurdu diyalog ertti değimiyor islama davet etti diyor tebliğ etti diyor çağırdı diyor gel ebu cehil ortak yanlarımız var onlarda biirleşelim demedi ?

Hıristiyanlarla ve Yahudilerle sadece onlara İslam'ı tebliğ için diyalog yapılabilir; bunun dışında onlarla diyalog yapılamaz demek safsatadır. Müslümanların gayrimüslimlerle tebliğ haricinde diyalog kurmalarını yasaklayan ayet-i kerime veya hadis-i şerif yoktur.

Peki bu diyalog ticari mi yoksa itikadi midir?.İzah eder misiniz?

"De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz Müslümanlarız.""

Âl-i İmran Suresi 64. Ayet-i Kerime Meali

Cihannur
05-03-2012, 21:51
Amacımız müslümanların itikadına halel gelmemesidir.

Merak etmeyin; kâfirler, dinde reformcular, mezhepsizler, bidatçiler bütün güçleriyle saldırmalarına rağmen Müslümanların genelinin itikatlarına zarar verememişlerdir ve zarar verememektedirler. İslam ümmetinin büyük çoğunluğu bidatlerden uzak olan ve İslam'ın doğru yolu olan Ehl-i Sünnet itikadındandır Allah'a şükürler olsun.

manifesto
05-03-2012, 21:55
Dikkat ederseniz sayın başbakanımız ve cumhurbaşkanımızı da onlar emellerine alet etmeye çalışıyorlar.İşte size acı bir gerçeği ortaya çıkarıyoruz.Ben hiçbir şeye taraftar değilim.Ancak Hakk'ı konuşurum.Kimse beni yanlış anlamasın ama bu gidişat hiçde iç açıcı değildir.Siyonistlerin oyununa geliyoruz.Bu gaftletten uyanın artık.Amacımız müslümanların itikadına halel gelmemesidir..Artık bu sinsi ve hain plan derhal bozulmalıdır.Fethullah Gülen hoca iyi niyetlidir ama gayri müslimler onun gibi düşünmemektedir.Fethullah Gülen Hoca aldatılmaktadır.Bu da en büyük kayıptır.Zamanla bizim ne kadar da haklı olduğumuzu anlayacaksınız.Allah rızası için biraz şuurlu olalım lütfen!..

Şimdi gelin hep beraber videoyu izleyelim...


u95aJdRaPGc

Bu kiliseleri hedef göstererek bu insanları hedef göstererek ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Allah dileseydi hereksi Müslüman yapardı
Böyle bir dert mi var?
İman Allah'ın takdiridir,kişi İslam ile şereflenirse ne mutlu
Amerikalı misyoner
Gelmiş dinini anlatıyor
Ne yapalım
boğazını mı keselim Malatyada ki gibi?

Cihannur
05-03-2012, 22:18
Amacımız müslümanların itikadına halel gelmemesidir.

Allah, ümmetin çoğunluğunun itikadını küffarın, bidat fırkalarının ve mezhepsizlerinin saldırılarından korumaktadır şükürler olsun. Küffarın ve bidatçilerin saldırılarına karşı tedbirli olalım ve doğru itikat olan Ehl-i Sünnet Vel Cemaat itikadına sıkı sıkıya sarılalım ve daima İslam'ın doğru yolunda bulunmaya devam edelim inşaalllah.

Ammar
05-03-2012, 23:38
Hıristiyanlarla ve Yahudilerle sadece onlara İslam'ı tebliğ için diyalog yapılabilir; bunun dışında onlarla diyalog yapılamaz demek safsatadır. Müslümanların gayrimüslimlerle tebliğ haricinde diyalog kurmalarını yasaklayan ayet-i kerime veya hadis-i şerif yoktur.



"De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz Müslümanlarız.""

Âl-i İmran Suresi 64. Ayet-i Kerime Meali

bizi gayri müslimlerle hertürlü diyalog kurmaktayız zaten tebliğimizide yaparız komşuluğumuzuda ticaretimizide ama dinimiz onlala ortak noktaları yaşamayoz biz mentü kardeşiyiz demeyiz. ancak tebliği ederiz madem ortak noktalarımız var gelin tümden islamda birleşelim deriz. ortak noktalarımız bize yeter demeyiz bazı safsatacılar gibi !

manifesto
05-04-2012, 00:20
bizi gayri müslimlerle hertürlü diyalog kurmaktayız zaten tebliğimizide yaparız komşuluğumuzuda ticaretimizide ama dinimiz onlala ortak noktaları yaşamayoz biz mentü kardeşiyiz demeyiz. ancak tebliği ederiz madem ortak noktalarımız var gelin tümden islamda birleşelim deriz. ortak noktalarımız bize yeter demeyiz bazı safsatacılar gibi !

Hayatında kaç gayrimüslimle konuştun ki?
Bir hristiyanın evinde kaldın mı?
Onun mahallesinde okulunda kültüründe yaşadın mı?
Dünyayı Fatih çarşamba'dan ibaret mi sanıyorsunuz?
Alışın artık
Onların İbrahim peygamber demesine
Müslümanların İbrahim peygamber demesine alışın
Bu size yada onlara zarar vermez
Bu demek değil ki islam değişsin amel ibadet iman değişsin
Böyle bir şey zaten mümkün değil
Sen kendi safsatalarınla yaşa
Başkalarına safsatacı diyeceğine bence

Ammar
05-04-2012, 01:19
Hayatında kaç gayrimüslimle konuştun ki?
Bir hristiyanın evinde kaldın mı?
Onun mahallesinde okulunda kültüründe yaşadın mı?
Dünyayı Fatih çarşamba'dan ibaret mi sanıyorsunuz?
Alışın artık
Onların İbrahim peygamber demesine
Müslümanların İbrahim peygamber demesine alışın
Bu size yada onlara zarar vermez
Bu demek değil ki islam değişsin amel ibadet iman değişsin
Böyle bir şey zaten mümkün değil
Sen kendi safsatalarınla yaşa
Başkalarına safsatacı diyeceğine bence

diyalogcu kardeş diyalog eliçisi kardeş sen kaç tane ile konuştun ?? sen dünyayı çarşambadan ibaret biliyorsun herhal ben çarşambayı doğru dürüst bilmem.

evt konuştum misafirde oldum komşularımızdırlar !

saftasatınızı kimseye satamazsınız. sizi haşa kuran ve peygamberimizden daha iyi biliyorsunu değil teliği daha iyi biliyorsunuzda ametü birliği kuruyorsunuz haşa Allah ve resulu ametüyü bilmiyor bi siz biliyorsunuz ! peygamberimiz hangi dine bizim ortak yönerimiz var onlar üserinden buluş kardeş kardeş gidelim demiş ??

Hakan Özkan
05-04-2012, 09:31
saftasatınızı kimseye satamazsınız. sizi haşa kuran ve peygamberimizden daha iyi biliyorsunu değil teliği daha iyi biliyorsunuzda ametü birliği kuruyorsunuz haşa Allah ve resulu ametüyü bilmiyor bi siz biliyorsunuz ! peygamberimiz hangi dine bizim ortak yönerimiz var onlar üserinden buluş kardeş kardeş gidelim demiş ??


Diyaloğun ne anlama geldiğini en azından bizler için ne anlam ifade ettiğini anlamak istemiyorsun. Tek anlayış girdabında günahkar oluyorsun neden dersen niyet okuyorsun.

EZEL
05-04-2012, 09:37
diyalog müslüman ile müslüman arasında olur. kafire ancak tebliğde bulunulur. kabul ederse eder etmezse kendi bilir. müslüman bu çizgisini her daim korumalıdır. diyalog tuzağı içinde olmamalıdır. dinler arası diyalog amerikanın müslümanlar üzerinde oynamak istediği oyunların bir parçasıdır. bu şekilde altyapısını kurmaya çalışıyorlar. sırf bu diyalog safsatası yüzünden birçok tanıdığım (inancı biraz zayıf olan) birçok kişi hristiyanlığı ve museviliği halen kuralları geçerli bir din, hak bir din olarak görüyor. nereden öğrendiniz ? dediğimde "türkiyenin en büyük cemaati bu şekilde söylüyor, amentüde biriz diyorlar onlar da Allaha inandıkları için onlar da bizdendir diyorlar" şeklinde cevaplar verdiler. tabi ben şok oldum. hristiyanlık ve museviliğin bir zamanlar hak din olduğunu, fakat tahrif edildiği için bir hükmü kalmadığını bilmiyorlar. farzların en büyüğü olan imanın şartlarından bi haberler.

şaka değil bunlar günümüzde pek çok insan bile halen hristiyanların kendi dinlerine sebat ettiği, islama girmediği takdirde cennete gideceğini zannediyor. hatta içinde 5 vakit namaz kılan cemaat faaliyetleri içinde olan insanlar da var. cübbeli Ahmed hocamızın neden içerde olduğunu daha iyi anlıyorum. insanları bu tuzağa karşı aydınlatması birilerini rahatsız etti. şimdi eminim bu forumda da diyalog safsatasını savunacak kişiler çıkacaktır. Allah iman nasip etsin diyor başka bişey demiyorum.




Olay budur .

Ammar
05-04-2012, 10:44
saftasatınızı kimseye satamazsınız. sizi haşa kuran ve peygamberimizden daha iyi biliyorsunu değil teliği daha iyi biliyorsunuzda ametü birliği kuruyorsunuz haşa Allah ve resulu ametüyü bilmiyor bi siz biliyorsunuz ! peygamberimiz hangi dine bizim ortak yönerimiz var onlar üserinden buluş kardeş kardeş gidelim demiş ??


Diyaloğun ne anlama geldiğini en azından bizler için ne anlam ifade ettiğini anlamak istemiyorsun. Tek anlayış girdabında günahkar oluyorsun neden dersen niyet okuyorsun.

geçmiş yorumları oku kardeş sizin bile kafanız karışık diyalog ne için ve nasıl yapıyorsunuz haberiniz yok !

eğer diyalogtan kastınız gayri müslimlerle konuşmaksa bizde konuşuyoruz hatta ateisti ilede konuşuyoruz islam düşmanı olanlada ! ama gelin ortak noktalarımızda uzlaşalım demiyoruz... evet yine soruyorum peygambermizin yahudi histiyan mı görmedi de ondan böyle çözümler bulamadık ???

MEÇHUL ADAM
05-04-2012, 10:54
Diyalogçulara sormak lazım.Sizler kaç tane hıristiyanı ehli sünnetten yaptınız.İtikadleri nasıldır nasıl müslüman olmuşlardır?.Lailahe İllallah Muhammedün Resulullah kelime-i tevhidi içlerine sindirmişler midir?Sindirmişlerse ben sizi tebrik ediyorum.Şayet kıycığından ve köşesinden "biz de müslüman olduk" diyorlarsa o zaman vay sizin halinize!.Hem hıristiyan olacak hem müslüman kalacak bu mümkün mü?Siz gidin önce sözde müslüman yaptığınız hıristiyanların müslümanlığını sorgulayın.Peygamber efendimizi nasıl tanımışlar ona gerçekten sevgi beslemişler midir?

Yahu bu kadar safdirik olmayın.Kafir sizi aldatmaya çalışıyor siz hala onlara inanıyorsunuz.Bir kimse, "Muhammed dünyanın en iyi adamı, en iyi insan en akıllı en zeki insan" dese yine müslüman olamaz.Zira Kelime-i Tevhidi kabullenmediği müddetçe o yine kafirdir.Unutmayınız ki düşmanın niyetini biliyorsanız zafer sizindir.İşte bu ilke ile hareket ederseniz onların ne mal olduğunu pekala anlayabilirsiniz.

Dikkat edin, ülkemizde büyük bir kültür emperylizmi cirit atmaktadır.Sizler buna alet oluyorsunuz.Bu vebali çekeceksiniz.Sizin sayenizde 20-30 sene sonra bu gençliğin itikadı bozuk olarak kalacaktır Allah'tan korkun, bu fikirlerden vazgeçin.Müslümanların arası zaten açık.Onlarla diyalog kuralım. İslam sancağını yeryüzünde yükseklerde sallandıralım.Bütün maksat ve arzumuz bu olsun diyorum size!..

MEÇHUL ADAM
05-04-2012, 11:00
Ey diyalogçular, şu videou iyi izleyip dinleyin!...

dIJ7Weo0nKs

Cübbeli Ahmet hocanın asıl hapse girmesine sebep olan bu konuşmalarıdır.Gerisi yalandır.

El Emin
05-04-2012, 16:27
Sizinde ifade ettiginiz gibi bunu bir metod olarak kabul edelim...lakin benim anlamadigim Edna kardesim, bu metodun bir dokunulmazligi veya sahislarin yaptigi hatalarin elestirilemezligimi var?

Hadi biz burdakiler cahiliz....
Ciddi anlamda ilim erbabinin tenkitleri mevcut...

Elestiri derken, ancak iyi niyetli ve yapicilik namina yapilmissa bir anlam kazanir elbet...bu minvalden alimlerin elestirilerini dikkate almak yerine, sizi tenzih ederim, hatali olan noktalari körü körüne savunmak ne derece dogru bir sonuca ulastirabilirki bizi...

Yasadigim ülke ve ortam olarak yillar yili gayrimüslimlerle diyalogun icindeyim. Diyaloga karsi olmak benim tabiatima aykiridir...fakat önceki yazilarimdada paylasmistim, diyalog nedir ve bizler diyalogdan ne anliyoruz ...ve kirmizi cizgilerimizi muhafaza noktasinda ne kadar hassasiz?

Abim yazınız bana ithafen değil ama hoşuma gitti af buyurursanız bir kaç kelam yazacağım.


Elbette yanlışlar vardır zira bunlar insan ve ennihayetinde ismet sıfatına mazhar değiller.Nitekim hataları olacaktır.Bizim kendi içimizde görüp eleştirdğimiz noktalar yok mu var her daimde olacaktır.

Eleştirilmelidir asla eleştirilmemelidir demiyoruz.Ama fizik kuralıdır her etki kendi nispetinde tepki doğurur.
Eleştiren kardeşlerimiz müspet bir şekilde değil toptan bir cemiiyeti itham ve zan altında bırakan hakaretler böyle olmadığı zamanlarda bu sefer tamamen cemiiyeti saf afedersiniz mal zannederek yaklaşımlar gerçekleşiyor.

Bu da direk bir savunma mekanizması ve sert rüzgarlara vesile oluyor.Üslup niyetten bile önemlidir.Biz millet olarak üslubu ve zamana göre hareketi bilmiyoruz.


Hz.Muhammed sav buyurmuyor mu ki ; ümmetimin ihtilafında bereket vardır.


İhtilaflar tarih boyunca olagelmiştir ve olacaktır.Bir kıssa ile dediklerimi pekiştirerek noktamı koymak istiyorum.


Mevlana ve Hacı Bektaş Veli (Hikaye)

Bir adamcagiz kötü yoldan para kazanip bununla
kendisine bir inek alir.
Neden sonra, yaptiklarindan pisman olur ve hiç olmazsa
iyi birsey
yapmis
olmak için bunu Haci Bektas Veli'nin dergahina kurban
olarak bagislamak ister.
O zamanlar dergahlar ayni zamanda aşevi islevi
görüyordu.

Durumu Haci Bektas Veli'ye anlatir ve Haci Bektas Veli
helal degildir diye bu kurbani geri çevirir.

Bunun üzerine adam mevlevi dergahina gider ve ayni
durumu Mevlana'ya anlatir Mevlana ise bu hediyeyi
kabul eder.

Adam ayni seyi Haci bektas Veli'ye de anlattigini ama
onun bunu kabul etmemis oldugunu söyler ve Mevlana'ya
bunun sebebini sorar.

Mevlana şöyle der:
Biz bir karga isek Haci Bektas Veli bir sahin
gibidir. Oyle her lese konmaz.

O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o
kabul etmeyebilir.

Adam üsenmez kalkar Haci Bektas dergahi'na gider ve
Haci Bektas Veli'ye,
Mevlana'nin kurbani kabul ettigini söyleyip bunun
sebebini bir de Haci Bektas Veli'ye sorar.

Haci Bektas da söyle der:
- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nin
gönlü okyanus gibidir.

Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir
ama onun engin gönlü kirlenmez.
Bu sebepten dolayi o senin hediyeni kabul etmistir.


İnsanların birbirlerine duydukları saygı ve sevgi,
yürekten gelen doğal tevazu sadece hikâyelerde kalmış
olabilir mi?

BeldeiTAYYIBe
05-05-2012, 00:45
Estgfrl. kardesim...
Sizi anliyorum.


Zaten konuyu acan seyyah kardesimiz , tamamen yapicilik temelinde fikir alis verisi ve hocalarimizin ilmi münazarasi sonucu faydali olmasi ümidini tasiyarak paylasmistir.


Sahsen konu hakkinda yillardir cevap bulamadigim cok soru var.
Bu sebepten dolayi bana katki saglayacak hertürlü bilgi icin minnettarim...konuyu acan seyyah kardesimede tesekkür ederim...zira bir cok mekanda sahit oldumki, elestirenlerin cogu , hakli olsalar bile, yapiciliktan ziyade yikici yöntemlerle elestiriyor...
Savunan cephedeki kardeslerimizde, elestirileri ciddiye almaktan ziyade savunma psikolojisiyle hatali noktalara aciklik getirmek yerine , cok af edersiniz elmaya armut armutada elma deme yöntemini benimsiyor gibi geliyor bana...haliyle biz sorularla bocalayanlarin aydinlanmasi söyle dursun, bir soru diger onlarca soruya gebe kaliyor....

HaArP
05-05-2012, 01:01
Bu Meselenin bir çok hususu mevcuttur...!

1) Şeytana Tapan ve avanelerinin her tarihte olduğu gibi ''Suyun akışına yön verme'' stratejileri ile İlimde derinleşmeyen Müslümanlara bir kısım ayetleri örtmek ve ''Ilımlı İslam'' temelinde Müslümanları bölüp parçalamak ! Hatta Askeri ve Stratejik bağlamda yenilgilerini örtmek ! Hatta Müslümanların Harici Cihad Alanına ''Mallarla ve Canlarla Cihad'' bağlamında Dahilden Harice ''Mallarla'' Cihadın Canlarla Cihaddan daha efdal olması düsturuna binaen engellemek ! Farz-ı Kifaye olan Cihad-ı İnkar ettirmektir !

2) ''Diyalog'' bağlamında Zehirlerin Temizlenmek sureti ile İslam Tebliğinin yapılması ! Zehirlerin derinliğinin Avama zahiri olmaması hasebiyle Metodların Cidal haline getirilmesi ! ''İslamafobia'', ''Islamic Teror'' gibi safsatalarla İslam'ı kuşatan İlmi deccaliyetllerin boşa çıkarılması çalışmasıdır !

3) Dahili Cihad alanı olan Ülkemizde Küresel ölçekte Masonların Din'e karşı olan husumetlerinin alt kanatlarında bulunan işarisi ile ''İşçi Partisi'' kalıntıları arasında gösterilen yine işarisiyle ''Ergenekon'' bağlamında Din'e mesafeyi görev addeden toplulukların çeşitli ideolojileriyle birleşmiş aslında temelde azınlık olanların Parapisikolojik ve Pisikolojik harb teknikleri kullanmak sureti ile ! Hedef aldığı bir Cemaat !

4) Kültür ve Adetlerinin tesiri ile Osmanlı Tarihinin özlemi içinde nefislerinin derecelerle kontrolünü sağlayabilmiş ! Bir kısmı İman-ı Kurtarma sınıfında ! Bir Kısmı İman-ı Hakkaniye ölçüsünde ! Bir kısmı İttihad-ı İslam ! Bir kısmı İseviye çalışmasına ve cehdine katılanların Stratejik dönüştürme ile nefisleri arasındaki sosyolojik bağlama ''süreç'' kelimesi yerine ! Büyüme bağlamında Tek Tip kabullerinin akidesinde sıkıntıları göğüsleyen ve bu bağlamda Doğruluk akidesinden şüphe etmeyen hatta sempatizan bağlamında güvenli davranan bir takım Müslümanlar...!

Naçizane kanaatime göre Siyak ve Sibak içinde Doğruları Yanlışlardan ayırmak basit ! Lakin izahı çok kuvvetli şekilde zor Allahualem !

BeldeiTAYYIBe
05-05-2012, 01:45
Örnegin....

Hocaefendi papa ile yaptigi görüsmede " bu misyonun bir parcasi olmak icin burda bulunuyoruz" tarzinda yaptigi malum bir aciklama var....

Halbuki Papaligin dinler arasi diyalog misyonu 1962 konsil kararlari neticesinde, diyalog faaliyetleri paravanini kullanarak misyonerlik yoluyla degisIk ülkelerde önce islami dejenerasyon ve akabinde hiristiyanlik propagandasi yapma kararina dayali bir misyon olarak karsimiza cikiyor....
Böyle bir misyonun parcasi oldugunu ifade etmedeki maksadi hala anlamis degilim....

HaArP
05-05-2012, 02:03
Örnegin....

Hocaefendi papa ile yaptigi görüsmede " bu misyonun bir parcasi olmak icin burda bulunuyoruz" tarzinda yaptigi malum bir aciklama var....

Halbuki Papaligin dinler arasi diyalog misyonu 1962 konsil kararlari neticesinde, diyalog faaliyetleri paravanini kullanarak misyonerlik yoluyla degisIk ülkelerde önce islami dejenerasyon ve akabinde hiristiyanlik propagandasi yapma kararina dayali bir misyon olarak karsimiza cikiyor....
Böyle bir misyonun parcasi oldugunu ifade etmedeki maksadi hala anlamis degilim....

Onların projeleri İsevileşme projelerine zehirlerin temizlenmesine dönüşünce kara propaganda hızlandı ! Marovitz ve Papa'nın ölümlerini ve o konudaki araştırmalara odaklanırsan anlarsın inş...! :utangaç:

BeldeiTAYYIBe
05-05-2012, 02:11
Bir kac yil önce koln kardinali yanilmiyorsam...bu diyalogdan vazgecmeliyiz zira hiristiyan itikadina zarar veriyor tarzinda bir aciklama yapmisti...trajikomik bir durummu desem.!?

El Emin
05-05-2012, 19:34
Bu Meselenin bir çok hususu mevcuttur...!

1) Şeytana Tapan ve avanelerinin her tarihte olduğu gibi ''Suyun akışına yön verme'' stratejileri ile İlimde derinleşmeyen Müslümanlara bir kısım ayetleri örtmek ve ''Ilımlı İslam'' temelinde Müslümanları bölüp parçalamak ! Hatta Askeri ve Stratejik bağlamda yenilgilerini örtmek ! Hatta Müslümanların Harici Cihad Alanına ''Mallarla ve Canlarla Cihad'' bağlamında Dahilden Harice ''Mallarla'' Cihadın Canlarla Cihaddan daha efdal olması düsturuna binaen engellemek ! Farz-ı Kifaye olan Cihad-ı İnkar ettirmektir !

2) ''Diyalog'' bağlamında Zehirlerin Temizlenmek sureti ile İslam Tebliğinin yapılması ! Zehirlerin derinliğinin Avama zahiri olmaması hasebiyle Metodların Cidal haline getirilmesi ! ''İslamafobia'', ''Islamic Teror'' gibi safsatalarla İslam'ı kuşatan İlmi deccaliyetllerin boşa çıkarılması çalışmasıdır !

3) Dahili Cihad alanı olan Ülkemizde Küresel ölçekte Masonların Din'e karşı olan husumetlerinin alt kanatlarında bulunan işarisi ile ''İşçi Partisi'' kalıntıları arasında gösterilen yine işarisiyle ''Ergenekon'' bağlamında Din'e mesafeyi görev addeden toplulukların çeşitli ideolojileriyle birleşmiş aslında temelde azınlık olanların Parapisikolojik ve Pisikolojik harb teknikleri kullanmak sureti ile ! Hedef aldığı bir Cemaat !

4) Kültür ve Adetlerinin tesiri ile Osmanlı Tarihinin özlemi içinde nefislerinin derecelerle kontrolünü sağlayabilmiş ! Bir kısmı İman-ı Kurtarma sınıfında ! Bir Kısmı İman-ı Hakkaniye ölçüsünde ! Bir kısmı İttihad-ı İslam ! Bir kısmı İseviye çalışmasına ve cehdine katılanların Stratejik dönüştürme ile nefisleri arasındaki sosyolojik bağlama ''süreç'' kelimesi yerine ! Büyüme bağlamında Tek Tip kabullerinin akidesinde sıkıntıları göğüsleyen ve bu bağlamda Doğruluk akidesinden şüphe etmeyen hatta sempatizan bağlamında güvenli davranan bir takım Müslümanlar...!

Naçizane kanaatime göre Siyak ve Sibak içinde Doğruları Yanlışlardan ayırmak basit ! Lakin izahı çok kuvvetli şekilde zor Allahualem !

Kesinlikle sizi anlıyorum abi ve sorunuza gelince:

Bu bizim nato gibi kuruluşları suriyede görece çağırmamıza benziyor diyebilirim.
Yani zaten kurulmuş bir oluşum .
Nitekim kendilerinin tek başlarına böyle birşey yapmaları mümkün olmaz zira yurt dışında diyalog adı altında kalkıp adamlara konferans verecek veya münasebete geçeceksiniz.
Sonuçta onlarda orayı başmercii olarak görüyorlar.
Haliyle birlikte hareket etmek elzemleşiyor.
Bugün papayı biz gereksiz önemsiz hatta boş görebiliriz ama milyonlarca hristiyan onun ağzından çıkacak tek bir söze bakıyor onun islam hareketlerine pozitif yaklaşması müspet açıklama ve tutumlarda bulunması önyargıları kırma adına büyük bir unsur olur.Veya papanın onay vermediği veya kabul etmediği bir hareketle onun adını kullanarak hareket etmeye çalışan oluşum bir olmaz yani aynı rahatlık ve olumlu şartlarda gerçekleştiremez istediklerini.

BlueMoon
05-06-2012, 13:33
http://www.youtube.com/watch?v=2x5r1c6M6Ak&feature=related

EZEL
05-06-2012, 16:36
http://www.youtube.com/watch?v=2x5r1c6M6Ak&feature=related

Her izlediğimde gözlerim doluyor :(

EZEL
05-06-2012, 16:42
Bu Meselenin bir çok hususu mevcuttur...!

1) Şeytana Tapan ve avanelerinin her tarihte olduğu gibi ''Suyun akışına yön verme'' stratejileri ile İlimde derinleşmeyen Müslümanlara bir kısım ayetleri örtmek ve ''Ilımlı İslam'' temelinde Müslümanları bölüp parçalamak ! Hatta Askeri ve Stratejik bağlamda yenilgilerini örtmek ! Hatta Müslümanların Harici Cihad Alanına ''Mallarla ve Canlarla Cihad'' bağlamında Dahilden Harice ''Mallarla'' Cihadın Canlarla Cihaddan daha efdal olması düsturuna binaen engellemek ! Farz-ı Kifaye olan Cihad-ı İnkar ettirmektir !

2) ''Diyalog'' bağlamında Zehirlerin Temizlenmek sureti ile İslam Tebliğinin yapılması ! Zehirlerin derinliğinin Avama zahiri olmaması hasebiyle Metodların Cidal haline getirilmesi ! ''İslamafobia'', ''Islamic Teror'' gibi safsatalarla İslam'ı kuşatan İlmi deccaliyetllerin boşa çıkarılması çalışmasıdır !

3) Dahili Cihad alanı olan Ülkemizde Küresel ölçekte Masonların Din'e karşı olan husumetlerinin alt kanatlarında bulunan işarisi ile ''İşçi Partisi'' kalıntıları arasında gösterilen yine işarisiyle ''Ergenekon'' bağlamında Din'e mesafeyi görev addeden toplulukların çeşitli ideolojileriyle birleşmiş aslında temelde azınlık olanların Parapisikolojik ve Pisikolojik harb teknikleri kullanmak sureti ile ! Hedef aldığı bir Cemaat !

4) Kültür ve Adetlerinin tesiri ile Osmanlı Tarihinin özlemi içinde nefislerinin derecelerle kontrolünü sağlayabilmiş ! Bir kısmı İman-ı Kurtarma sınıfında ! Bir Kısmı İman-ı Hakkaniye ölçüsünde ! Bir kısmı İttihad-ı İslam ! Bir kısmı İseviye çalışmasına ve cehdine katılanların Stratejik dönüştürme ile nefisleri arasındaki sosyolojik bağlama ''süreç'' kelimesi yerine ! Büyüme bağlamında Tek Tip kabullerinin akidesinde sıkıntıları göğüsleyen ve bu bağlamda Doğruluk akidesinden şüphe etmeyen hatta sempatizan bağlamında güvenli davranan bir takım Müslümanlar...!

Naçizane kanaatime göre Siyak ve Sibak içinde Doğruları Yanlışlardan ayırmak basit ! Lakin izahı çok kuvvetli şekilde zor Allahualem !


Bu tesbitlerinizde Diyalogculuk ile bidatçı prof'lerin ,hocaların aynı anda yeşillenmesini nasıl açıklıyorsunuz ?

MEÇHUL ADAM
05-06-2012, 22:11
http://www.youtube.com/watch?v=2x5r1c6M6Ak&feature=related


Doğru söyleyeni 9 kapıdan kovarlarmış.Cübbeli Ahmet Hoca'yı da 10'uncu kapıdan da kovup hapse tıktılar.Minareye kılıf uydurup onu içeriye aldılar.Bunun hesabı onlardan sorulacaktır.

HaArP
05-07-2012, 11:38
Bu tesbitlerinizde Diyalogculuk ile bidatçı prof'lerin ,hocaların aynı anda yeşillenmesini nasıl açıklıyorsunuz ?

Diyalogçuların yetişmesine müteakip Gizli El devreye sokulmak suretiyle daha önce Devlet babında hareket eden Bid'atçi Profler daha sonra Diyalogçulara hedeflendirildi !!!

EZEL
05-07-2012, 16:10
Diyalogçuların yetişmesine müteakip Gizli El devreye sokulmak suretiyle daha önce Devlet babında hareket eden Bid'atçi Profler daha sonra Diyalogçulara hedeflendirildi !!!

Birde yakın plan incelemesi yapayım

Diyalogçuların yetişmesine müteakip
Gizli El devreye sokulmak suretiyle
daha önce Devlet babında hareket eden
Bid'atçi Profler
daha sonra
Diyalogçulara hedeflendirildi !!!

Sonuç : Ben bir şey anlamadım :(

HaArP
05-07-2012, 18:05
Hakkını helal et inş... Kardeşim... belki bende soruyu anlayamamış olabilirim... Diyalogçuları kısımlara ayırabiliriz ! Lakin Gizli El derken 28 Şubattan sonra Cemaat olarak kim kaldı ise ! Onuda yıkmak istediler !

Burada naçizane izah edemediğim şudur ! Müslümanlar kendi aralarında kendilerini eleştirseler dahi ! Bilmedikleri Allahualem bilemeyeceklerini umduğum şey ise ! Allah ve Resulu ağzaıyla söyleyenlere bile düşmandırlar ! Ona bile katlanamaz ! Yok etmedikçe vazgeçmezler !!! Müslümanlar birbirlerini bırakıp Düşmana odaklanırsa ! Eyvah ki ne eyvah !!!

akobalı-akkurt
05-08-2012, 02:38
yahudiyle dialog ,milaog KU RUL MAZ...


yahudin ki istisna hariçdir,ama kaideyi bozacak kadar değildir,tamamı ile dialog kurulmaz,kurulmamalıdır...



hala kabataist büyü ile yoğrulmuş ata sözleri ,deyişler,türküler ,folklörler ve kültürler ve siyasiler ve de din adamlarımızın ,önce kirli beyinleri yıkanmalı,büyüleri bozulmalıdır...


unutulmasınki yeni ,yeni kurtarılmaya çalışılan ,tc. devleti yahudiyi koruma ve kollama devleti olarak kurulmuşdur...

kırmızı kitapda da emir budur...


.

MEÇHUL ADAM
05-08-2012, 15:31
Müslümanlar hariç diğer dinden olanlar ve dinsizler bizim ebedi düşmanımızdır.Asıl olan bunlarla meşru yollarda iyi geçinmek gerekir.Lakin dinlerarası diyalog itikadi bir meseledir.Biz bunu anlatmaya çalışırken diyalogçu kardeşlerimiz bilerek bize inanmak istemiyorlar.Böyle bir gafletlik olursa önünü göremezler.Unutmasınlar ki yahudi ve hıristiyanlar ebediyyen müslümanlara karşı her zaman art niyetli olmuşlardır.Yeryüzünde bir tek gayrimüslimin burnu kanamış olsaydı top yekün müslümanlara savaş açarlardı.Şimdi ise bizim gafil diylogçular onlarla kucaklaşıp güya onları yumuşatmak istiyorlar.Yahu İslam'ın nasıl bir din olduğunu zaten onlar bizden daha iyi biliyorlar.İçine sindiremedikleri peygamber efendimiz hakkında hiç de iyi niyetli olmadıklarına göre bunlarla diyalog kurmak dinen asla caiz değildir.Aklıselim bir müslüman, onlarla diyalog kurmak istemez vesselam...