fatih kısaparmak balon baskılı balon Dinlerarası Dİyalog ve Hoşgörüye Toplu Bakış/Ali EREN-vakit - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Dinlerarası Dİyalog ve Hoşgörüye Toplu Bakış/Ali EREN-vakit


anlatıyourum
07-22-2008, 02:32
Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörüye Toplu Bakış/Ali EREN


"Hıristiyan ve yahudiler de yaratıcı olarak Allah 'a Peygamber olarak Hz İsa'ya Ve Hz. Musa' ya kitap olarak İncil ve Tevrat'a inanıyorlar. Onlara biz de inanıyoruz. Ancak bizde olup onlarda olmayan ve aramızdaki farkı meydana getiren üç önemli nokta var
1-) Son Hak Din İslamdır.
2-)Son Hak Kitap Kur'andır
3-)Son Hak Peygamber Hz. Muhammed (S.a.v) dir

Bu üç maddeyi onlar da kabul etse aramızda hiçbir fark kalmayacak.
Diyalogcular, dialog uğruna işte bu üç noktada taviz veriyor. ve bunlardan bahsetmememiz gerektiğini söylüyorlar. Bunları niçin söylemeyecekmişiz biliyor musunuz?
Efendim, onlar zaten bunu kabül etmiyorlarmış. Böyle sürersek dialog falan olmazmış. Dialog olacaksa Bu cümleleri söylememeliymişiz.
Değerli okuyucular, bu dialog denilen şey ne kadar kıymetliymiş ki onun uğruna inancımı söylemeyeceğim ve ağzımı kapatacağım.
Hani siz "Dialog karşılıklı olarak inançlarımızı birbirimize anlatmaktır" diyordunuz!
Meğer öyle değil, sizin zihninizden geçen dialog ve hoşgörü, "Hıristiyan ve Yahudiler karşısında susmak" demekmiş.
Hoş, bunu açıktan açığa söylediniz ya...
Lütfen, " Dialog hakkında böyle birşey söyleyen olmadı" demeyip Ankara Hiltonda 1998 Ekiminde Diyabetin tertip ettiği 2. Diğn şurasının zabıtlarına bakınız

D.İ.B Yüksek din kurulu üyesi Değerli Şükrü Özbuğday!!! O zabıtlar Ne zaman kitaplaştırılacak?

İskele sancakta, İyi niyetli olmak şartıyla, şu dönemde diyaloğun yararlı olacağına inanıyorum diyen D.İ.B yardımcısı Sami Uslu Hocam...!

"Dialog isteniyorsa şu şu şu söylenmemeli denilen yukarıdaki sözler Diyanetin 1998 Ekiminde organize ettiği 2. din şurasınfa söylenmedi mi? Dinlararası Komisyonunda komisyon başkanı olan sayın Prof Mehmet Aydın Siz iyi bilirsiniz, bu sözleri söyleyen kimndir?
Türkiye sağlık iş sendikası başkanı Mustafa Başoğlu da hatırlar bunu Çünkü tahammül edemeyip son gün kürsüde bulunan D.İ.B Mehmet Nuri Yılmaz ın yüzüne karşı itiraz etmiş, şöyle demişti:
- Ben burada öyle şeyler duydum ki bana öğretilen dine uymuyor. Son hak din İslam demeyeceksiniz ne demek? Son hak din İslam sa Kur'an böyle diyorsa öyledir. Diyalog isteniyorsa öyle konuşmayacaksınız ne demek?

Sayın başkanım hatırla mısınız, siz de topu bu sözün sahibiğne hadi söyleyeyim, Prof Mehmet Aydın beye atmış ve
- BAkın Mehmet Bey , itiraz ediliyor Ne diyorsunuz?
O da
- Bana bir proğram verildi bende onu yaptım, diyerek size," siz söylediniz ben yaptım" demek istemişti.
Hatırlamadınızsa zabıtlara bakabilirsiniz. Sayın Başkanım. konuşmaların kaydedildiğini de söylemiştiniz orada zaten, o kayıtlar duruyordur.

Sayın Başkanım bu diyaloğun 1998 den bu yana hala niye kitap haline getirilmediğini de merak etmiyor değilim

Orada yenilir yutulur cinsten olmayan gaflar işlendiği için tenkit edileceğinizi düşünüyorsanız çekinmeyin,
Durmadan aynı şeyi yazacak değiliz ya!
Mesela The Marmara otelde geçen sene yaptığınız dialog toplantısında Hollanda'dan arayıp, bulup, davet edip konuştuğunuz adamdan ikide bir bahsediyor muyuz?

Hani şu , "Mürted olduğuna hükmedilip" karısından ayrılan Mısır'da yaşayamadığı için Hollandaya gidip Laden Üniversitesinde ders verdirilen adamdan...

Bilgi Ünv. Hukuk fak. Öğretim üyesi prof Niyazi Öktem de diyalog taraftarlarından.
Niyazi beyi iyi tanıyalım ki diyaloğu iyi tanıyalım.

1997 lerde Alevi vatandaşlarımızın çıkardıkları cem dergisinin yayın kurulundaydı.

Sonraları onu hep diyalogcular safında görür olduk. STV ve Zaman gazetesi çevresi ve diyalog ve hoşgörü faaliyetleri yürüten “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” ile beraber görmeye başladık.

Her diyalog toplantısında onu ön plana çıkarıyorlardı.

Görelim bakalım diyalogcuların bu dostu nasıl bir kimsedir.

Niyazi Bey diyor ki, Efendim Noel Baba fakirlere ,gemicilere yardım eden çok iyilğik sever bir insandı. Bu memleketin çocuğuydu. Vs … vs

Ona göre Noel Baba yı bu milletin evlatlarına tanıtmamız lazımmış. Geçenlerde de Kanal 7 de “Noel bababın bir Anadolu Ereni olduğunu” söylemişti.

Gördünüzmü diyalogcuyu? Nasıl Beğendiniz mi?

Bundan sonra sadece yılbaşında değil, çocuklarımıza her zaman Noel Babayı anlatmamız gerektiğini unutmayalım. Yılbaşı günahındanda kurtuluruz artık.Ne güzel değil mi sayın okuyucular.

Bu taze evliyamızı(!) Kanal 7 ve Ahmet Hakan vasıtasıyla öğrendiğimiz için onlarada teşekkür ederiz.

Fakat en büyük teşekkür, Dinlerarası Diyalog Ve hoşgörü hususunda bir adım geri atmayan Zaman gazetesi ve Stv çevresine olmalı.

Çünkü Niyazi Bey’e en fazla imkanı veren onlar.

İskele Sancak'ın , “Dinlerarası Höşgörü” proğramına katılan biriside Vatikanbın İstanbul temnsilcisi George Maroviç

Hani şu Fethullah hocayı öven onun lehine ifade veren kişi Diyor ki:
- Diyalog ve hoşgörüden korkmamamız, birbirimizi tanımamız lazım. Mesela bizim burada(Türkiyede)okullarımız var. Burada okuyanlar var. İste birisi Niyazi Bey , Hıristiyan mı oldu..

Sayın Maroviç haklı Niyazi Bey Hıristiyan olmamış

Sadece “Noel Babanın Bi Anadolu evladı, bir Anadolu evliyası olduğunu ve Türk çocuklarına öğretilmesi gerektiğini” söyleyiveriyor. Derdi tasası o…

Bir de Aralık 1999 da Noel Baba vakfının kuruluşunda Antalya'daydı

Hani “ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet” derler ya Niyazi bey de dil çabukluğu yapıyor.

İskele Sancakta diyaloğa delil olarak Ankebut süresinin 46. ayetini delil olarak gösteriyor. İşte o ayetin meali:
“İçlerinde zülmedenler hariç, ehli kitapla ancak en güzel olan usül le mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de zise indirilene inandık. Bizim ilahımızda sizin ilahınızda birdir ve biz ancak O’na teslim olanlarız.”


Demek ki neymiş? Niyazi Bey’in dediği gibi değilmiş. Ne yapacakmışız?

Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak mücadele edecekmişiz. Fikir mücadelesi..

Onlara herkesin yaratıcısının Bir olan Allah olduğunu söylecekmişiz.

Allah ’a gereken şekilde inanmış olsalardı, ayet “Onlara böyle söyleyin” der miydi hiç?

Diyalog yapılacaksa tarifi işte bu ayette.

Diyalogcu kardeşlerimiz! Var mısınız böyle bir diyaloğa?

Bir misalde Peygamber efendimizden verelim:

Peygamberimiz, o zamanın Bizans imparatoru Herakliyusa yazdığı mektupta;

“ Sizi İslama davet ediyorum…..
Aramızda ortak olan kelimeye gelin…
Allahtan başkasına ibadet etmeyelim ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım” diyordu.

Hıristiyanlık inancı şirkten uzak olsaydı, onlara bu teklif yapılır mıydı?

Halbuki, şimdiki Diyalogcular, onları oldukları şekilde kabul ediyorlar.

Papa ile Fethullah hoca arasında tercümanlık George Maroviç daha önce bildiğimiz bir bilgi veriyor.
-Fetullah hocayı papayla görüştürmek için gittiğimde Türkiye’nin Büyükelçisi karşıladı. Büyükelçilik arabası aldı.

Sayın okuyucular, Büyükelçinin karşıladığı zatın mahkemeye verilmesi ne oluyor Bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu..?

Kamuoyunu kandırmak değilse nedir acaba?

Diyalog ve hoşgörüyü bizzat organize edenlerden Sayın Cemal Uşşak

- "Kendime güveniyorsam diyalogtan çekinmem" diyor

Peki var mı güvenecek halimiz?

Sevgili Kardeşim, hangi güvenmekten bahsediyorsunuz siz?

Her diyalog toplantısında konuşturduğunuz ve oturun başkanı yaptığınız zat diyalog olacaksa; son dinin İslam olduğunu Söylemeyeceksiniz diyor.

Kendine güvenme dediğiniz şey Kur’an’ın “Allah indinde din İslamdan ibarettir” hükmünü konuşmamak mıdır?

Prof. Mehmet Aydın 1998 de

-Diyaloğu, dinin propagandası şeklinde kullanmamak lazım diyordu

Misyonerliğin yoğun Hıristiyanlık propagandası ne oluyor peki?

Onlar propaganda yapacak, biz “son hak din İslam” demeyeceğiz

Bu diyalog denen şey imandan daha mı üstündür ki uğruna her fedakarlığı yapalım.

Diyalogcu kardeşim!

Kendi memleketinde, senin dindaşların dinine tam sahip mi? Dinini gereği gibi biliyor mu? Gereği gibi inanıp ibadet ediyor mu?edebiliyor mu?

Onların kumar,yalan zina, içki ve buna benzer günahlardan uzaklaştırılması işini haletliniz de iş çuval çuval para harcayarak lüks yerlerde diyalog yapmaya mı geldi?

Bu halimiz evini geçindirmekten aciz bir adamın dünya turuna, tatile çıkmasına benzemiyor mu?

Millet Diyalog için ne paralar harcandığını bilse, evet bilse..

Bu milletin parasını lütfen böyle şeylere harcamayın

İskele Sancakta başka bir konuşmacıdan bahsetmek istiyorum

Şalom gazetesi eski yazarı Yusuf Altıntaş.
Yusuf Bey, Diyalog ve Hoşgörü toplantılarında konuşturulan bir YAHUDİ

Yahudilerin bir “arz-ı mevud vaad edilen topraklar” inancı vardır. Eninde sonunda o topraklara sahip olacaklarına inanırlar ve bunun için mücadele verirler.

Bu arazi Nil ve Fırat arasında kalan bölgedir.Bizim güneydoğu Anadolu İle Doğu Anadolunun bir kısmı da bu arazi içinde yer alıyor.

Bir genç Yusf beye soruyor:
-“Bizim güneydoğu da sizin sahip olmak istediğiniz. Topraklar içinde, ne düşünüyorsunuz?”

Cevap: “Tanrı vaad etmişse ben bunu tartışmam. Bu Tevrat’ta da var Kur’an’da da

-O taprakların bizğimle bir alakası yok orası Mezopotamya’da bir toprak parçası”


Ayıp! Çok ayıp.
Milleti cahil yerine koyup bu kadar gerçek dışı konuşmak çok ayıp.

Ben onun namına utandım
Bir kere Tartışmam ne demek ?

Tartışan yok ki sadece soru soruluyor.

Kur’an’â böyle açık bir iftira çok yakışıksız oldu. Çünkü Kur’an’da öyle bir ayet yok.

Üç. Orası Mezopotamya değil.

Bir genç, Yusuf Beyin dediğini doğru kabul ederek tekrar sordu;
-Peki sahip olmak istediğiniz o topraklar Mezopotamya da olsa. Biz de orada yaşasak, siz ne yaparsınız?

Mükemmel bir soru!

“Bu topraklarda Türkler yaşıyorlar. Burayı almak için mücadele vermeyelim der misiniz?” Demek istedi.

Ne oldu biliyor musunuz?

Yusu bey –zaten cevap veremezdi- cevap veremedi, ama esas vazifesi olan zat da vazifesini yapmadı.

Yani Ahmet Hakan…

Yusuf Bey bir soru cevapsız kaldı: cevaplandırır mısınız? Demedi.

Dinler arası Diyalog ve Hoşgörü toplantıları “ Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı” tarafından organize ediliyor. Cemal Uşşak Bey de oranın personeli. En çok onun tavrını merak ettim

Dinlerarası Diyalog toplantılarında konuşturdukları zatların, gerçekleri ters yüz ettiklerini gördükçe; “Vay beee! Meğer bizim kürsülere çıkardığımız kimseler neymiş? Dedi mi acaba?

Yoksa “Olsun…. Ne olmuş sanki” mi dedi.

tayyipleyiz
07-22-2008, 02:51
Dinlerarası diyalog görüşmelerini “yıllarca İslâm’a, Kur’ân’a başkaldırmış, düşmanlık etmiş insanlarla dostluk kurma” diye tenkit edenler olabilir. Halbuki dinlerarası diyalog görüşmeleri, İslâmî bir düşünce ve bu düşüncenin hayata yansımasından ibarettir. Allah Resûlü (sas), yıllarca kendisine her türlü işkenceyi yapan Ebu Cehil’i ve onun gibi nicelerini karşısına alıp muhatap olarak kabul etmiştir. O halde çeşitli vesilelerle görüşülüp konuşulen değişik dinlerden bu insanlar -kaldı ki çokları inancını izhar ediyorlar- yüzünden, İslâmî nasslarla te’lif edilemeyecek tenkitler yapmanın hiçbir manası yoktur. Böyle bir tavır aslında, İslâm’ı tam anlamıyla özümseyememenin bir ifadesidir.


Diyalog ve hoşgörü açısından Kur’ân ve Sünnet’e bakınca, konuyla alâkalı birçok ayet ve hadis bulmak mümkündür. Kur’ân ve Sünnet-i sahîha’da bazı hususî haller müstesnâ, hep müsamahayı görürüz. Bir insan kendini az zorlayarak ve biraz dikkatlice Kur’ân’ın ayetlerine göz gezdirebilse, müsamaha, af, diyalog ve herkese bağrını açma ile alâkalı konuya esas teşkil edebilecek onlarca ayet bulabilir. İşte bu husus, İslâm dininin herkesi kucaklayıcı bir yanını, yani onun evrenselliğini göstermektedir. İslâmî müsamahanın çerçevesi ehl-i kitaba, hatta bir manada kim olursa olsun bütün dünya insanlarına kadar uzanmaktadır.

Ne Kur’ân, ne de Sünnet’te, sevgiye, hoşgörüye ve herkesle konuşup görüşme, duygu ve düşünceleri ifade etme manasında diyaloğa zıt ve onları yasaklayıcı bir hüküm, bir tavır vardır. Zaten herkesin iyiliğini isteyen ve istisnasız herkesi kurtuluşa çağıran bir dinin başka türlü olması da düşünülemez.

Kur’ân-ı Kerim, âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz’e (sas) evrensel risâlet vazifesini yerine getirirken, daima hoşgörü ve diyaloğu esas almasını emretmenin yanı sıra, şu ayet-i kerime ile de Ehl-i Kitap’la hangi ortak paydada buluşulması gerektiğine işarette bulunur: 1.”De ki: “Ey ehl-i kitap, sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin: Allah’tan başkasına ibadet etmeyelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım; Allah’ı bırakıp da, kimimiz kimimizi rabler de edinmesin.” (Âl-i İmrân, 64)

İşte bu ayet, Ehl-i Kitab’a güler bir yüz ve tatlı bir dille yaklaşıp, “gelin” diyor. Bu “gelin” deyişte, “sizi çağırdığım, davet ettiğim şeyler, sizin bilmediğiniz şeyler değil; tam tersine, bildiğiniz, ünsiyet ettiğiniz ve bizden çok önce karşılaşıp da, şimdi unutmuş olabileceğiniz veya yanlış hatırladığınız şeyler türündendir.” diyor ki, bu da Kur’ân’ın, ehl-i kitapla aramıza bir köprü kurarak onları gayet yumuşak bir şekilde, sıcak baktıkları bir noktadan yakalamasıdır. Bu husus, İslâm’ın tebliğinde ve muhataplara yaklaşmada çok önemlidir. Biz buna, şimdilerin tabiriyle “diyalog” da diyebiliriz. Evet, Kur’ân’ın ehl-i kitabı çağırdığı o me’luf nokta tek bir kelime ile hülasa edilecek kadar kısadır; zira Kur’ân onlardan sadece ve sadece bir tek şey istemektedir ki, o da şu görülen köprüden geçilip, şu kapıya ulaşılmasıdır; her şey bir yana sadece “sevâün” (sizinle bizim aramızda aynı olan bir kelimeye gelin) kelimesinde bile bu inceliği, bu yumuşaklığı ve arada kurulmaya çalışılan köprüyü görmek mümkündür.

Ehl-i kitapla diyaloğu emreden âyetler

2. “Zulmedenleri hariç, ehl-i kitap ile en güzel olan şeklin dışında bir tarzda mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: “Biz, hem bize indirilen kitaba, hem size indirilen kitaba iman ettik. Bizim İlah’ımız da sizin İlah’ınız da bir ve aynı İlah’tır ve biz O’na gönülden teslim olduk.” (Ankebut, 46)

Kur’ân, bu ayetiyle de bize, üslûpta takınacağımız tavrı ve sergilememiz gereken edebi gösteriyor. Ehl-i kitabın zâlim olmayan kesimiyle münasebetlerimizde, şiddetli davranma ve onların iflahını kesme düşüncesi İslâmî bir düşünce ve davranış değildir. Böyle bir düşünce ve davranış İslâmî olmaktan öte, İslâmî kaide ve prensiplere aykırı bir çarpıklık demektir.

3. “Allah, sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, Rahatım

Bu âyet, Müslümanlarla Mekke müşriklerinin ilişkilerinin son derece gergin olduğu sırada inmiştir. Buna rağmen inanmayanlara iyiliği, insaf ve adaleti emretmesi oldukça dikkate değerdir. “Allah katında din İslâm’dır.” (Âl-i İmrân, 19) ayetinin gösterdiği gibi; bütün Allah elçileri aynı dinin tebliğcileridir. Şu halde son Peygamber’den (sas) önceki Peygamberlerin tebliğlerine bağlı kaldıklarını söyleyenlerle diyalog daha kolay ve mümkün olur. Ancak; diyaloğa hazır olmayanlarla sürekli savaş edileceğine ilişkin bir emir de Kur’ân-ı Kerim’de yoktur. Tam aksine; Mümtehine Sûresi’ndeki 8’inci âyette, Müslümanlarla savaşmayan diğer din mensupları ile en üstün ahlâk ilkeleri çerçevesinde ilişki kurma tavsiyesi vardır.

‘Kâfirleri, Yahudi ve Hıristiyanları dost ve sırdaş edinmeyin’ âyetleri diyaloğa zıt mıdır? Müslümanların gayrimüslimleri, Yahudi ve Hıristiyanları dost ve sırdaş edinmemeleri konusu, Kur’ân-ı Kerim’de yer yer zikredilen ve üzerinde durulan bir husustur: “Müminler, müminleri bırakıp, kâfirleri velî edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah ile ilişiğini kesmiş olur. Ancak onlar tarafından gelebilecek bir tehlike olursa başka!” (Âl-i İmrân, 2Rahatım, “Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları velî edinmeyin! Onlar ancak birbirlerinin velîsidirler. Sizden kim onları velî edinirse o da onlardandır. Allah böylesi zalimleri doğru yola iletmez.” (Mâide, 51)

“Ey iman edenler! Siz Müslümanlardan başkasını sırdaş edinmeyin...” (Âl-i İmrân, 118)

İşte bu zikrettiğimiz âyetler ve daha başka ayetler, (Nisa, 139, 140,144; Mâide, 55-57; Mücâdile 22; Mümtehine 1-4, 9, 13) gayrimüslimlerin Müslümanlara ve İslâm’a karşı olan hilelerini tanıma hususunda gayet açık bir şekilde bilgi vererek, Müslümanların onları dost ve sırdaş edinmemeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. Zîra Kur’ân’da sevgi ve dostluğun ancak; Allah, Resûlü ve müminler için beslenmesi istenmektedir. (Mâide, 55) Müslüman Allah için sever, Allah için buğzeder. Bu nedenle onun kâfirlerle dostluk ve yakınlık kurması, onlara itimat ederek hakîki bir ahbap gibi sıkı-fıkı ilişkilerde bulunması, kalbî bir muhabbet besleyerek önemli işlerinde onlarla istişare etmesi ve sırlarını paylaşması yasaklanmıştır. Çünkü, Allah’ın kitabına davet edildikleri halde ilâhî hükümlere sırt çeviren Allah düşmanlarına dostluk ile Allah’a îman gerçeği aynı kalpte buluşamaz. Onun içindir ki müminler bundan ciddî bir biçimde sakındırılmış, Allah’ın kitabını kabul etmeyenlerle sıkı bir dostluk kurmanın kişiyi, İslâm dairesinden çıkma gibi bir tehlikeyle karşı karşıya getireceği belirtilmiştir. Şimdi, bâzılarını zikrettiğimiz bu ve benzeri âyetlerin, dinlerarası diyalog görüşmelerine zıt olup olmadığı konusuna kısaca temas edelim: Kur’an-ı Kerim’deki âyetler, Kur’ân bütünlüğü içinde, âyetin öncesine ve sonrasına dikkat ederek, nüzul sebepleri ve ortamı göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Yoksa, cımbızla çeker gibi bir âyeti tek başına alıp değerlendirme yapmak veya hüküm vermek doğru değildir. Gayrimüslimlerin dost edinilmemesi ile ilgili ayetler de aynı metotla ele alındığında; dini alay konusu edinen, Müslümanlar aleyhinde oluşum ve faaliyetlerde bulunan, din konusunda Müslümanlarla savaşıp onları yurtlarından çıkaran kimselerin dost edinilmesinin yasaklandığı görülecektir. Yoksa, din konusunda düşmanca tavır sergilemedikleri ve Müslümanları yurtlarından zorla çıkarmadıkları müddetçe gayrimüslimlerle iyi geçinilmesi, onlara iyilik yapılması ve adil davranılması öngörüldüğü anlaşılmaktadır (bkz. Maide 57; Mümtehine Rahatım. Ehl-i kitabın yemeklerinin yenilmesinin ve kadınlarıyla evlenilmesinin helal olduğunu belirten âyetler de bunu göstermektedir. (bkz. Maide 5)

İttifak başka, veli edinmek başka...

“Müminler, müminleri bırakıp, kâfirleri velî edinmesinler…” Âl-i İmrân 28’inci âyetin, Müslümanların o zamanki stratejik durumlarıyla yakın ilişkisi vardır. Müslümanlar o zaman, gayrimüslimlerle, özellikle Kureyş müşrikleriyle savaş halinde idiler. İslam’ın karşısında bir tutum alan Yahudiler de İslâm’ın yıkılması için fırsat kolluyordu. Bundan dolayı kuvvetli durumda bulunduklarını hissettikleri zaman Peygamber Efendimiz (sas) ile yaptıkları antlaşmayı derhal bozup müşrikleri destekliyorlardı. Şimdi Müslümanların böyle kimselerle sıkı fıkı dost olmaları, askerî sırların bunların eline geçmesine sebep olurdu. İşte böyle aleyhlerine bir sonuç doğuracak durumlarda inkarcılar toplumu ile dost olmaları yasaklanmıştır.

Allah Resûlü (sas), Mekkeli müşriklerle Hudeybiye barış antlaşması yaptığı gibi, Medine’ye geldiklerinde Yahudilerle de “Medine Vesikası” diye tarihe geçen yazılı bir antlaşma yapmıştır. Peygamber Efendimiz’in (sas) bu antlaşmalarından ve âyetlerin rûhundan anlıyoruz ki, Müslüman yöneticiler, Müslüman olmayan toplumlarla iyi ilişkiler kurabilirler.

Şunu da iyi bilmek lâzımdır ki ittifaklar, karşılıklı menfaatlere dayanır. Tefsirini yapmakta olduğumuz âyet “kâfirlerle antlaşma yapmayın” demiyor, “Müslümanları bırakıp onları dost tutmayın.” diyor. Zira antlaşma yapıp iyi geçinmek başka şey, dost tutmak başka şeydir. Mâide 51. “Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları velî edinmeyin!..” âyeti ise, Müslümanlara karşı savaşan Yahudi ve Hıristiyanları dost tutmamayı, onları velî yapmamayı emrediyor. Bu emir, Müslümanların, kendileriyle savaşmayan gayrimüslimlerle, müşriklere karşı ittifak yapmalarına engel değildir. Çünkü ittifak başka, velî edinmek başkadır.

Âyetlerdeki velî kelimesi: Hâmi, koruyucu, dost, yönetici, bir kimsenin işlerini deruhte eden, destekleyip yardım eden anlamlarına gelir. Öyleyse âyette yasaklanan dostluk, kâfirlere gönülden bağlanmak, müminleri bırakıp onlara sevgi beslemektir. Bu, Müslüman yöneticilerin, diğer Müslümanların aleyhine olmamak şartıyla, meşrû maksatlarda işbirliği yapmalarına mani değildir. Aynı şekilde diyalog görüşmelerine de engel değildir. Maalesef son zamanlarda İslâm’a karşı tertiplere girişmek isteyenler; İslâm’ın sürekli savaş dini olduğunu ileri sürerken, Kur’ân-ı Kerim’in, yukarıdaki âyetlere dayanarak “Hıristiyan ve Museviler ile dostluğu yasakladığını” ileri sürmektedirler. Oysa sözü edilen âyetlerde yasaklanmış olan ne “diyalog”, ne de günlük dildeki anlamı ile “dostluk”tur.

Dinlerarası diyalog görüşmelerini “yıllarca İslâm’a, Kur’ân’a başkaldırmış, düşmanlık etmiş insanlarla dostluk kurma” diye tenkit edenler olabilir. Halbuki dinlerarası diyalog görüşmeleri, İslâmî bir düşünce ve bu düşüncenin hayata yansımasından ibarettir. Allah Resûlü (sas), yıllarca kendisine her türlü işkenceyi yapan Ebu Cehil’i ve onun gibi nicelerini karşısına alıp muhatap olarak kabul etmiştir. O halde çeşitli vesilelerle görüşülüp konuşulen değişik dinlerden bu insanlar -kaldı ki çokları inancını izhar ediyorlar- yüzünden, İslâmî nasslarla te’lif edilemeyecek tenkitler yapmanın hiçbir manası yoktur. Böyle bir tavır aslında, İslâm’ı tam anlamıyla özümseyememenin bir ifadesidir. “Allah sadece, dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yerinizden yurdunuzdan kovan ve kovulmanıza destek veren kâfirleri dost edinmenizi men eder. Her kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Mümtehine, 9) ayetine göre kâfirlerle ilişkileri kesmek, her türlü alâkayı kesmek anlamına gelmez. Bu âyete göre gayrimüslimlerle ilişki kesmenin sebebi, onların kâfir olmaları değil, müminlere zulüm ve işkence uygulamalarıdır. Öyleyse Müslümanlara düşmanlık etmeyen gayrimüslimlere iyi davranmak gerekir. Müslümanlara düşmanlık yapmayan, inançlarına saygılı olan gayrimüslimlere karşı, onlara iyilik yapılmasa bile en azından düşmanlık yapmamak ve adaletli davranmak adaletin gereğidir. Fakat Müslümanlara karşı düşmanlıklarını sürdürenlerle, düşmanlığa son verenleri aynı kefeye koymak da adaletsizliktir.








Kaynak: Davut Aydüz, www.samanyoluhaber.com, 21.12.2004

Üç mevsim
07-22-2008, 03:33
"anlatıyorum" bu konuyu bu bölüm altında daha önce de açmıştın. Orada verilen cevaplar vardı, onlar süs değildi, ben hepsini okudum ve bilgilendim böyle saldırı yapmaktansa biraz da karşı tarafa kulak versen.. Çünkü bir iddiada bulunyorsun ve iddana cevap veriliyor. iddianı bildiğin kadar verilen cevabı da bilmelisin.

Demokrat
07-22-2008, 03:34
:)

anlatıyourum
07-22-2008, 03:41
hayı bu farklı bir konu ben papağan değilim aynı şeyleri aynı şekilde anlatıp durmam. Bu yazıda da Ümmetin hayrına olan bir konu var. Ali Eren çok kı8ymetli bir inasndır. Dinlerarası diyalogun müslümanlar aleyhine olduğunu pek çok yazısında ifade etmiştir bu da onlardan biri. Bende üşenmedim yazdım. Yarası olan gocunur. Doğruya en yakın olan yanlış en büyük yanlıştır. İslam yok edilme isteniyor(islamı kimse yok edemez Allah koruyor zaten fakat biz üzerimize düşeni yapıp iyiliği yüceltip yayıp kötülüğü yok etmeye hakkı üstün tutmaya mecburuz) hemde bizzat müslümanlar buna alet ediliyor. İnsanların bilgisizliğpinden saflığından faydalanılıyor.Farkında değil misiniz Hem ülkemiz hem insalımız uçuruma sürükleniyor. buna sessiz kalamam.

tayyipleyiz
07-22-2008, 03:44
Uçuruma sürüklenen insanlık içerisindeki kıymetli bir insanın, yazısını da ben yapıştırdım. Tıpkı senin gibi ... İnsanlığı kurtaracak adam olarak onu bir oku istersen ... Bakalım hala insanlık uçuruma doğrumu sürükleniyormuş. :)

anlatıyourum
07-22-2008, 03:47
alamet ifarika yazıyı okumadığın kpyala yapıştır yaptığın nasıl belli oluyor okusan o cevabı Ankebut suresi 46 yı yazmassın ezberden düşünmeden sallıyorsun. Nasılda kandırlıyorsunuz. Ayette onlara deyin diye ifade var gülüm. Eğer senin dediğin gibi olsa ayette onlara böyle söyleyin der mi ?

Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak yani fikir mücadelesi gülüm aklını başına al yazıyı baştan sona oku

anlatıyourum
07-22-2008, 03:48
eğer okursan yazdıklarına cevap bulacağına eminim

tayyipleyiz
07-22-2008, 03:52
alamet ifarika yazıyı okumadığın kpyala yapıştır yaptığın nasıl belli oluyor okusan o cevabı Ankebut suresi 46 yı yazmassın ezberden düşünmeden sallıyorsun. Nasılda kandırlıyorsunuz. Ayette onlara deyin diye ifade var gülüm. Eğer senin dediğin gibi olsa ayette onlara böyle söyleyin der mi ?

Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak yani fikir mücadelesi gülüm aklını başına al yazıyı baştan sona oku


Bana tefisr dersi veriyorsun yani ... Sen müfessirmisin ki ... :)

Demokrat
07-22-2008, 03:53
alamet ifarika yazıyı okumadığın kpyala yapıştır yaptığın nasıl belli oluyor okusan o cevabı Ankebut suresi 46 yı yazmassın ezberden düşünmeden sallıyorsun. Nasılda kandırlıyorsunuz. Ayette onlara deyin diye ifade var gülüm. Eğer senin dediğin gibi olsa ayette onlara böyle söyleyin der mi ?

Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak yani fikir mücadelesi gülüm aklını başına al yazıyı baştan sona oku


sanki senin yazın kopyalamadan yapıştırma :)

tayyipleyiz
07-22-2008, 03:58
Ne o artık anlatamıyormusun? Bakalım neleri okumamışım daha ... :)

LüGaT
07-22-2008, 05:27
Bu diyalog karşıtları hep sığ, hep yarım, hep anlamamış oluyor. Ne tebliğ usulunü biliyorlar, ne öğrenme felsefesini, ne tefsiri ne siyeri...

Ne ise, mübarek olsun diyelim.

elif zeynep
07-22-2008, 09:04
bizim diyalogtan amaçladığımız ile onların diyalogtan varmak istediği hedef farklı... galiba bütün mesele bu farka erişememekte yada erişebilmekte...

anlatıyourum
07-22-2008, 10:43
Tabiki kopyalamadım ben harf harf yazdım kitaptan internette bulamadım. Yahu tebliği bilmediğimizi söylüyorsunuz da sizede farklı anlatılıyor 2. Din şurasında neler söylendiği yazılıyor yazıda Son peygamber Hz. Muhammed sav. demeyeceksiniz Son Hak din İslam demeyeceksiniz Son Hak kitap Kur'an demeyeceksiniz diyor bu nasıl tebliğ. Bu şekilde İman mı olur ? siz böyle mi inanıyorsunuz. Madem öyle Allah neden İslamı gönderdi. Yahudiler ve Hıristiyanlar Dinlerini tahrif etmeselerdi olduğu gibi kalsa idi Tevrat tevrattan sonra incil incilden sonra Kur'an gelir miydi? Nasıl ki Yeni bir yasa çıktığı zaman eskisi kaldırılır İslam geldi ondan öncekiler neshedildi. Hz isa da Peygamberimizin şeriatına göre hüküm verecek.

anlatıyourum
07-22-2008, 10:43
Türkiye sağlık iş sendikası başkanı Mustafa Başoğlu da hatırlar bunu Çünkü tahammül edemeyip son gün kürsüde bulunan D.İ.B Mehmet Nuri Yılmaz ın yüzüne karşı itiraz etmiş, şöyle demişti:
- Ben burada öyle şeyler duydum ki bana öğretilen dine uymuyor. Son hak din İslam demeyeceksiniz ne demek? Son hak din İslam sa Kur'an böyle diyorsa öyledir. Diyalog isteniyorsa öyle konuşmayacaksınız ne demek?

anlatıyourum
07-22-2008, 10:44
İskele Sancakta diyaloğa delil olarak Ankebut süresinin 46. ayetini delil olarak gösteriyor. İşte o ayetin meali:
“İçlerinde zülmedenler hariç, ehli kitapla ancak en güzel olan usül le mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de zise indirilene inandık. Bizim ilahımızda sizin ilahınızda birdir ve biz ancak O’na teslim olanlarız.”


Demek ki neymiş? Niyazi Bey’in dediği gibi değilmiş. Ne yapacakmışız?

Onlarla en güzel şekilde yani konuşarak mücadele edecekmişiz. Fikir mücadelesi..

Onlara herkesin yaratıcısının Bir olan Allah olduğunu söylecekmişiz.

Allah ’a gereken şekilde inanmış olsalardı, ayet “Onlara böyle söyleyin” der miydi hiç?

Diyalog yapılacaksa tarifi işte bu ayette.

Diyalogcu kardeşlerimiz! Var mısınız böyle bir diyaloğa?

Bir misalde Peygamber efendimizden verelim:

Peygamberimiz, o zamanın Bizans imparatoru Herakliyusa yazdığı mektupta;

“ Sizi İslama davet ediyorum…..
Aramızda ortak olan kelimeye gelin…
Allahtan başkasına ibadet etmeyelim ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım” diyordu.

Hıristiyanlık inancı şirkten uzak olsaydı, onlara bu teklif yapılır mıydı?

anlatıyourum
07-22-2008, 11:12
Allah sadece, dininizden ötürü sizinle savaşan, sizi yerinizden yurdunuzdan kovan ve kovulmanıza destek veren kâfirleri dost edinmenizi men eder. Her kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Mümtehine, 9)


Tamam İşte Dityalog toplantılarına gelenler Dİyalog yapalım diyewnler zaten bize düşman olanlar. İslama düşman olanlar Müslümanları terorist ilan edenler. Biz Osmanlı evladıyız bizim bayraklarımız altında herkes inancını yaşar ama biz şu anda güçlü değiliz. Eğer güçlü olsaydık o zaman sizin iyi niyetinizi paylaşabilirdim. ama maalesef durum tam tersi Yıllardır Diyalog için çuval çuval para harcanıyor Müslümanlara faydası ne ? Hani Amerika Iraka saldırdı Afganizstana Saldırdı Sırada İran Suriye ve Türkiye var Heposide Dİyalog faaliyetlerinden sonra başladı ne hikmetse! Filistin, Nasıl diyalog bu.?Hani müslümanları şehit etmekten vaz mı geçti İsrail Gavura gavur demekten haya ederken Müslümanlara reva görülen hayat bu mu? Peygamber efendimiz müminler ancak kardeştir demiyor mu Bu nasıl kardeşlik? evet belki cemaat mensubu arkadaşlar vicdanı sızlayan dua eden para gönderenler var, fakat asıl yönetici tabaka, önemli onlar, ne yapıyor kimden taraflar? Filistin mi ayinesi iştir Kişinin lafa bakılmaz!!!

Alameti farika kardeşim Ben Cemaate yada Onu temsil eden Fethullah Gülene düşman değilim derin bir fıkıh bilgisi olduğuna da inanırım ama gel gör ki mızrak çuvala sığmıyor. Yarın İlahi huzurda Ben Ona uydum demek bizi kurtarmaz akıl var Allah akıl vermiş insanlara imtihanın olmasının sebebide insanın bu özelliği değil mi?

İngilizlerin İslamı yok etme planlarını herkes bilir. akıllarına 100 tane plan gelir ama onlar 1001. yi uygularlar Müslümanların çok uyanık olması lazım. Oryantalistleri bilizsiniz bizi bizden iyi bilirler onlar zaten islamı dejenere etmek için uğraşıyorlar. çok iyi arapça bilirler. Eğer Diyalogla sizin dediğiniz gibi tebliğ olsaydı ilk önce bütün Kur'anı adları gibi bilen bu insanlar müslüman olurdu. Ama onların amacı başka İslamı ve Mülümanları yok etmek!!!

Demokrat
07-22-2008, 11:58
Tabiki kopyalamadım ben harf harf yazdım kitaptan internette bulamadım. Yahu tebliği bilmediğimizi söylüyorsunuz da sizede farklı anlatılıyor 2. Din şurasında neler söylendiği yazılıyor yazıda Son peygamber Hz. Muhammed sav. demeyeceksiniz Son Hak din İslam demeyeceksiniz Son Hak kitap Kur'an demeyeceksiniz diyor bu nasıl tebliğ. Bu şekilde İman mı olur ? siz böyle mi inanıyorsunuz. Madem öyle Allah neden İslamı gönderdi. Yahudiler ve Hıristiyanlar Dinlerini tahrif etmeselerdi olduğu gibi kalsa idi Tevrat tevrattan sonra incil incilden sonra Kur'an gelir miydi? Nasıl ki Yeni bir yasa çıktığı zaman eskisi kaldırılır İslam geldi ondan öncekiler neshedildi. Hz isa da Peygamberimizin şeriatına göre hüküm verecek.


lafa bakar misiniz kopyalamadim, kitaptan aynisini yazdim :) ya bu insanlar neden böyle komik duruma düsürürlerki kendini.. :) bu konuda kendi fikirlerin varsa buyur paylasalim ancak kopyala yapistira cevapta, kopyala yapistir olur 8)

anlatıyourum
07-22-2008, 12:41
siz demokrat olduğunuz içi anlamamışsız Ben Ali Erenin Yani bu konuda benden daha birikimli olan birisini direk olarak buraya taşıdım daha iyi anlaşılır olması için yoksa bende yazabilirdim (genç adamdaki gaflardan) düzineler dolusu sayfa. neyse Ben sıkıldım artık bu konudan Hele genç adamın Ali Erenle yaptığı ropörtajı okuyunca...Kesiyorum ama gene paylaşımların olacaktır. Gene "bir tükürükle cevap vereceğim" ( bu ifadeyi bilenler bilir-risale i Nurda-kafir dediğim anlaşılmasın. bundan sakınırım sadece yanlış olduğunu söylemek babından)gerektiği zaman gerktiği kadar.

Demokrat
07-22-2008, 12:45
yazdiklarini hic okumadigim icin pekte umursamiyorum sen dogruyu söylesen bile dogruyu senin gibilerden duymak yerine kaynagindan ögrenmeyi tercih ederim cünkü sizlerin amaci dogruyu söylemek degil, birilerine gönderme yapmak!...
sen kopyala yapistirmaya devam bu arada ara sira cümlelerinin arasina bosluk kullanda yazilarin okunmaya deger olsun!

hakansükür
07-22-2008, 14:23
Dinler arası diyolog olmaz...
diyolog dinler ortak alanları demek

Demokrat
07-22-2008, 14:24
Dinler arası diyolog olmaz...
diyolog dinler ortak alanları demek


monolog nasil olur peki :)

hipermuhafazakar
07-26-2008, 21:43
Allah askina bu dinler arasi Diyalog ve hosgörü ne getirdi simdiye kadar bunu izah eden olursa sevinirim ;)


İşte şu ifade cahilliğin resmidir, kimse kusura bakmasın !

Şer odaklar, Deccal, müslümanlara düşman olduklarından şeytanın bile aklına gelmeyecek planlar yapıp düğmeye basıyorlar. Müslümanları teörist gibi gösterme, değersiz çok tehlikeli gibi göstermeye, islamın bir güzellik değil geriye götürme korkunç bir sistem gibi öğretmeye dört koldan çalıştılar. Ve başarmadıda değiller. Ve devamlı surette yapacaklardı. Artı medeniyetler çatışması çıkartmaya çalışacaklardı.

İşte bunu gören anlayan gerçek mümin alimler, bu oyunu bozmak için, müslümanlığın hiçte basında medyada görüldüğü gibi olmadığı göstermek için, dinlerin en güzeli müslümanların en cana yakın hoşgörülü fedakar güzel insanlar olduklarını göstermek için, hemde o hristiyanlara müslümanlığı göstermek iman ettirmek için peygamberimizin zamanında yaptığı (HUDEYBİYE MESELA) fedakar bir çalışma yaptılar. Ve oyunları bozdular. Olay bundan ibaret.

Hoşgörü ve diyalog çalışmaları o hain planları bozdu sayılır ve bu çalışma ile kimse hristiyan olmadı ama müslüman olan çok oldu. İşte Diyaloğun meyvesi --> http://sami.smartvideochannel.com/media/?v=category&t=video&catid=3431&catDesc=Diyalogun+Meyvesi+Belgeselleri+-+T%C3%BCrk%C3%A7e

Ayrıca bizim müslümanlarda hoşgörü ve diyalog olmayacakta kimlerde olacak ?? Ne kadar az düşünüyorsunuz.

razor
07-26-2008, 22:06
HAK DİN İSLAMDIR DİĞER DİNLER BATILDIR DİNLER ARASI DİYALOG DİYE BİR ŞEY OLMAMALIDIR

Müntesip
07-26-2008, 22:35
Sanırım bazı arkadaşlar yeryüzündeki erk savaşlarının farkında değiller ve cahil ve pervasızca cümleler kuruyorlar.Daha kendi ülkemizde bile birkaç örgütün nelere kadir oldugunu veya olmaya calıştıgını ve bunun için neler yaptığını veya yapacaklarını göremiyorlar mı hala ? Necip Hablemitoğlu'na köstebek kitabını kim yazdırdıysa onu onlar öldürdünü kolayca anlıyoruz ancak aklımızın alamadıgı birşey var sanırım neden ? Neden insanlar arkadaşlarını yoldaşlarını öldürüyor ? Evet sadece muktedir olmak için ne gerekiyorsa onu yapabilecek insanların en kolay yapabileceği şeydir arkadaşlarını öldürmek ! Ülkemizde ki bu olay en basiti diyebiliriz . Birde ekümeniklik ve mutlak iktidara sahip olmak isteyen hristiyan veya yahudiler ne yapmalıdırlar bunun için sizce ? Osmanlı'nın da çöküşüyle yeryüzünde İslam'ın oldugu yerlerde bir huzursuzluktur almış başını gidiyor.Anlayın bunları artık . Rakiplerini ortadan kaldırmak isteyen bir din ne yapmalı sizce ? O dine mensup insanları egale eder ilk başlarda ,ama nasıl ? Müslğğmanlar sefalet içinde ,müslümanlar terörist ,müslümanlar barbar vs tabirlerle ve birkaç numuneyle müslümanlığı bagdastıranların asıl amacı Alem'e nizamı getirecek İslamiyetin önüne geçmek ,Hrisstiyan papzları'da yahudi hahamlarıda tedirgin eden İslam'ın huzuru ve barışı temsil eden ruhunu insanlar ögrenirse fevc fevc İslamiyete gececekler ! Onlar da biliyorlar ALLAH'ın oglu olmayacagını ama ellerinde ki gücü kaybetmeyi göze alamıyorlar ! Olay aslında basit bizler İslami vecibelerimizi ve vazifelerimizi en güzel şekilde temsil etmemiz için ,diklenmeden dik durabilmemiz için insanlarla bir masa etrafında oturmamız ve İslamiyetin ne idüğünü tüm insanlığa göstermeliyiz . Barış dini olan İslamiyeti teröristlerle ananlara en güzel cevabı oturarak veremeyiz ! İnsanlara İslamiyeti zorla değil güzellikle anlatmanın adıdır diyalog,peygamberi usluptur hosgörü bizlere duruşuyla Hoşgörünün kelime anlamını anlatan bir Nebi(sav)'ın ümmetiyiz unutmayın ki !

razor
07-26-2008, 22:59
HAK DİN İSLAMDIR ALLAHUEKBER

YavuzSultanSelim
07-26-2008, 23:02
İlk din son din orta din diye birşey yoktur...

Kur'an'ın kalbini bilenler bunu rahatça görebilir ve idrak edebilirler...

tayyipleyiz
07-26-2008, 23:16
HAK DİN İSLAMDIR ALLAHUEKBER


Bunun aksini söyleyen mi olmuş ... ;)

Demokrat
07-27-2008, 21:51
HAK DİN İSLAMDIR ALLAHUEKBER


harika ya ;D ;D ;D

farukkonuk14
08-10-2008, 00:10
Hak din dini mübini islamdır. Bunu akılda tutarak( kenara bırakarak ağır olur) ortak paydalardan yola çıkalım gibi bişey düşünülemez.Öyle olursa onlarıda var kabul etmiş oluruz halbuki ne hıristiyanlık nede başka bi din kaldı.Bu dediklerimden yanlış anlaşılmasın müslümanla gavur arasındaki diyagol olabildiğine olmalı onları blgilendirmeliyiz.... :-*