Orijinalini görmek için tıklayınız : El-Esad: Şam Diyarı Her Daim İslami Bilimler Kaynağı Olarak Kalacaktır
Ebul Esved
03-20-2012, 21:02
El-Esad: Şam Diyarı Her Daim İslami Bilimler ve Şeriatın Temel Kaynağı Olarak Kalacaktır
20 Mart 2012
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-164608_h407345.jpg
ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad bu sabah; Kuranı Kerimin Arap ve İslam aleminde yapılacak basım-yayımında standart ölçüleri oluşturması ve kriter olarak alınması amacıyla hazırlanan Kuranı Kerimin sesli ve yazılı nüshasını incelemek amacıyla Şam’daki Büyük Emeviler Camiini ziyaret etti.
Tüm Arap ve İslam aleminde Kuranı Kerimin basım-yayımında standart kriterleri oluşturacak nüshayı hazırlayan Kuranı Kerim İşlerinden Sorumlu Daimi Komite üyeleri el-Esad’a nüshayı hazırlama süreçleri hakkında bilgi verirlerken, bu çalışmanın nitelik açısından Arap ve İslam aleminde bir ilk teşkil ettiğini belirttiler.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-181816.jpg
Komite üyeleri sesli nüshanın; Kuranı Kerimde bulunan istisnasız tüm ayetlerin, kelimelerin ve harflerin doğru telaffuzunu, her hangi bir yanlış anlaşılma yada şüpheye yer vermeyecek şekilde seslendirilmesini içerdiğine dikkat çekerek, yazılı nüshada da aynı şekilde istisnasız tüm ayetlerdeki kelime ve harflerin tamamının doğru bir şekilde hareketlendirildiklerini belirttiler.
Cumhurbaşkanı el-Esad; uzmanlar tarafından yazım kurallarına uygun bir şekilde büyük bir özen ve yoğun bir çalışma sonucunda hazırlanan Kuranı Kerim Nüshasının tüm İslam alemi ve ülkelerinde ilgi duyanlara dağıtılması üzere çoğaltılmasına onay verdi.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-181844.jpg
El-Esad Vakıflar Bakanlığına tabi olarak Dr Muhammed Sait Ramazan el-Buti’nin gözetiminde çalışan ve Suriye'de bulunan büyük Müslüman ulemalardan oluşan Komitenin bu üstün nitelikli çalışmalarına dikkat çekerken, Suriyeli Müslüman ulemalar ve din adamlarının büyük başarılarına bir yenisini daha eklemiş olduklarını belirtti.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-181944.jpg
Cumhurbaşkanı el-Esad; Suriye ve Şam Diyarlarının İslami bilimlerin yanı sıra hanefi İslam dini ve şeriatının öğretilerinde her daim kesintisiz, cömert ve temel bir kaynak olarak kalacağına dair her gün yeni kanıtlar sunduğuna işaret etti.
Dünyanın En Büyük Kuranı Kerim Nüshasını da İnceledi
Bu arada Cumhurbaşkanı el-Esad Emeviler Camiine ziyareti sırasında ayrıca 17 ülkeden 64 hattatın ortak çalışmalarıyla hazırlanan 2 metre uzunluğunda 1 metre genişliğinde Kuranı Kerimin bir sayfasını inceledi. Dünyanın en büyük Kuranı Kerim Nüshası özelliğini taşıyan bu nüshanın tamamlanası ardından Şam’daki Büyük Emeviler Camiinde sergilenmesi bekleniyor.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182203.jpg
Ardından Cumhurbaşkanı el-Esad; restore edilmekte olan Emeviler Camii İslami Eserler Müzesini dolaşarak müze idaresinden mevcut tarihi eserler hakkında bilgi aldı. Müze ziyaretinde el-Esad oldukça eski tarihe dayanan İslami eserlerin korunması ve İslami zenginlikleri temsil eden yapıların uygun bir şekilde restore edilmeleri önemine vurgu yaptı.
Seyyid: Nüsha Hz Osman Bin Affan’ın Hazırladığı Kuranın Aynısıdır
Ziyaretin bitiminde basına açıklama yapan Vakıflar Bakanı Muhammed Abdüssettar el-Seyyid; el-Esad’ın sürpriz bir şekilde bulunduğu bu ziyaretin yüce Allah’ın şiarlarını muazzamlaştırmada büyük etkisi olduğunu söyledi.
Bakan Seyyid el-Esad’ın ziyaretinde; Bakanlığın 2008 yılından beri başlattığı çalışma hakkında bilgi aldığına işaret ederken “Şam Kuranı Kerimi” olarak adlandırılan Kuran nüshasının Fatiha Süresinin bulunduğu bir sayfasını incelediğini söyledi.
Kuranı Kerim Nüshasının Hz Osman Bin Affan’ın hazırladığı asıl Kuranın tıpa tıp aynısı olduğuna dikkat çeken Bakan Seyyid; asıl nüsha sayılan bu Kuranın 1310 yılında Camide çıkan yangın sırasında yandığını söyledi.
Vakıflar Bakanı Seyyid; Cumhurbaşkanı el-Esad’ın bugün çoğaltılması ve dağıtılması için onay verdiği Kuranı Kerim Nüshasının Arap ve İslam aleminde oldukça büyük ve ciddi bir önem taşıdığını ifade etti.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182242.jpg
:) Yemezler aslanım...
Demirel de önün de kur-anı kerim ile röportaj verirdi...
Saddam kanı ile kur-an yazdırmıştı...
Mezhepçiliği bırakın insan olun insan...!!!
Açıkça İslam'a ve müslümanlara karşı savaştığını söyleyen Beşşar Esed'in, Suriye halkına şirin gözükme çabaları...
Beşşar Esed kafirinin babası olan büyük katil Hafız Esed zamanında da Suriye halkı Baas rejimine ve Hafız Esed'e karşı ayaklanınca, Hafız Esed sünni olduğunu ilan edip Cuma namazlarına gitmeye başlamış!...
Beşşar Esed: 'Savaşımız İslamcılarla'
'Suriyeli devrimciler Batılılara çalışıyor, Beşşar Esed yönetimi Batılıların komplosunu boşa çıkarmak için uğraşıyor' deyip duran kardeşlerimize geçmiş olsun.
Esed, İngiliz Sunday Telegraph gazetesine verdiği beyanatta, bu kardeşlerimizin ayağına sıktı.
Ülkesindeki ayaklanmayla ilgili bir soru üzerine dedi ki:
"Kavga, İslamcılarla Arap milliyetçileri arasında."
Ve ekledi:
"Müslüman Kardeşler'le 1950'li yıllardan beri savaştık ve savaşmaya devam ediyoruz".
Şunu da söylemeden geçemedi:
"Suriye yönetimi ile Batılı bir yönetimi kıyaslamak, bir Mac ile bir PC'yi kıyaslamak gibidir. İki bilgisayar da aynı işi yapar, ama birbirini anlamaz. Tercümeye ihtiyaç var."
Esed'in gönlü rahat olsun.
'Bizim savaşımız İslamcılarla' mesajı gayet güzel bir tercüme.
Hakan Albayrak
http://www.timeturk.com/tr/makale/hakan-albayrak/bessar-esed-savasimiz-islamcilarla.html (http://www.timeturk.com/tr/makale/hakan-albayrak/bessar-esed-savasimiz-islamcilarla.html)
Beşşar Esed: “Her adımı atarım ama din eksenli, şeriat partilerine izin vermem. Laikliğe zarar verecek örgütlenmeye izin vermem. Bana baskı yapan devlet adamları aynaya bakıp kendi laikliklerini sorgulasın. Olayların arkasında farklı gruplar var. Samimi reform isteyenlerin dediklerini yapacağım. Ama bir de şeriatçılar var: El Kaide ve Müslüman Kardeşler. PKK Türkiye için neyse, Müslüman Kardeşler de bizim için o. Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’in hamisi gibi davranması bizi üzüyor”
http://www.haber7.com/haber/20111007/Besar-Esad-Ben-degil-Erdogan-degisti.php (http://www.haber7.com/haber/20111007/Besar-Esad-Ben-degil-Erdogan-degisti.php)
Suriye'de müslümanlar katlediliyor!..
2Bqp_bt2Xsc
Ebul Esved
03-20-2012, 21:20
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182242.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182255.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182307.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182327.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182339.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182349.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182359.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182409.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201203/20120320-182421.jpg
http://www.sana.sy/themes/arabic/images/spacer.gif
Ebul Esved
03-20-2012, 21:21
Werret,
Sizlerin tekfirci ve yalan haberlerinizi gayet iyi biliyoruz. İslam dini sizin tekelinizde değil...
Bu yalanlarınızı yemezler...
İntifada
03-20-2012, 21:21
Aldatıcı sizi Allah ile aldatmasın !
Tamamen duygusal
Beşşar Esad ile eşi Esma Esad arasındaki internet yazışmalarının ardından bu kez Suriye liderinin konuşma metinlerini yazan danışmanının mailleri yayınlandı. Yazılarda Esad'a sık sık İslam'ı vurgulaması, Kur'an'dan alıntılar yapması ve halkı etkilemek için duygusal şarkılar çalan bir orkestra kurulması tavsiye ediliyor.
http://yenisafak.com.tr/resim/site/tamamenbb9f11c5bb9779c0by.jpg
Suriye'de kanlı operasyonlar sürerken Beşşar Esad ile eşi Esma Esad'ın normal "eğlenceli" hayatlarına devam ettiklerini gösteren gizli internet yazışmalarının İngiliz Guardian gazetesi tarafından yayınlanmasının ardından El Arabiya televizyonu da Esad'ın konuşma metinlerini hazırlayan danışmanına ait mailleri yayınladı. 31 Aralık 2011'e ait mailde lider Esad'ın halka hitaben yaptığı konuşmalarda nasıl ifadeler kullanması gerektiğine dair uyarılar bulunuyor.
...
Kritik konular şu başlıklar halinde sıralanıyor: "İslam: Halkımızın çoğunluğu Sünni inanışa tabi ve dindar olduğu için, Başkan'a konuşmasına İslami hava vermesini tavsiye ederim. Suriye halkının yaşadığı İslam'ın "gerçek İslam" olduğu vurgulanmalı. Ayrıca Suriyelilerin İsrail düşmanlığı, Filistinlilerin haklarının korunması gibi özellikleri benimsediği hatırlatılmalı. Ayrıca rakiplerinin İslam'dan taviz verdiklerini vurgulayabilir..."
"Şehitler: İnsanların kalplerine ulaşabilmek için duygusal dil kullanılmalı ve sevdiklerini kaybedenlere baş sağlığı dilenmeli. Şehitlerin aileleri, evlatlarını vatan uğruna feda edebileceklerini söyledikleri için onore edilmeli ve selamlanmalı... Eğer mümkünse duygusal parçalar çalması için bir orkestra kurulabilir. Konuşma hazırlanırken Kur'an'dan bazı ayetlerden alıntı yapılabilir."
BAŞKAN HALKTAN UZAK
"Reform, kriz ve Suriye'nin geleceği: Suriye'nin düşmanları her ne kadar istemese de reformların devam edeceğine dair garanti verilmeli. Bunun için Şam- 'da meydana gelen bombalama, bunun nasıl reformları durdurmak, ülkeyi mahvetmek için yapıldığı örnek verilebilir. "
"Halk: Büyük bir çoğunluğun Başkan'ın halktan uzak olduğu kanısında olduğunu hissettim. Bu nedenle her fırsatta 'halktan' bahsedilmeli ve her şey onlara bağlanmalı... Her konuşmada ' halk' sözcüğü tekrarlanmalı."
...
YAYIN TARİHİ: 18.03.2012
http://yenisafak.com.tr/Dunya/?i=373178
BeldeiTAYYIBe
03-21-2012, 03:01
Kuran yazdiracagina Kuran'i davransaydi....
BeldeiTAYYIBe
03-21-2012, 03:18
Nemrut + Firavun + Iblis = Besar Esed
Zâlimler, kâfirler ve fâsıklar ile ilgili bütün bu âyetlerin bir ortak noktası çıkar
karúımıza. İlgili âyetler, “Allah kâfirleri hidayete erdirmez” veya “Allah fâsıkları ve zalimleri hidayete erdirmez”
dememektedir. Bu âyetlerin hepsinde ortak olan bir nokta, ‘kavm’ ibaresidir: “Vallâhu lâ yehdî’l-kâfirîn.”
“Vallâhu lâ yehdî’l-kavme’z-zâlimîn.” “Vallâhu lâ yehdi’l-kavme’l-fâsıkîn.” Yani, Allah kâfirleri, zalimleri ve
fâsıkları değil; kâfirler topluluğunu, fâsıklar topluluğunu, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Nitekim, yukarıda sözünü ettiğimiz isimler dahil, küfürden imana, úirkten tevhide, zulümden adalete, fısktan
amel-i salihe ve ahlâk-ı kâmileye avdet edip Cahiliye’den Asr-ı Saadet’e hicret eden bütün bu isimler, ‘topluluk’
ile aralarına bir mesafe koyabildikleri ölçüde hidayet bulabilmiúlerdir.
http://www.karakalem.net/pfFormat.asp?article=3793
Ebul Esved
03-25-2012, 13:48
YALANLARINIZA EN GÜZEL YANIT BU RESİMLER
http://www.haksozhaber.net/d/news/32172.jpg
http://www.haksozhaber.net/d/other/esed-besar-esad-namaz-cami04.jpg
http://www.haksozhaber.net/d/other/esed-besar-esad-namaz-cami02-dua.jpg
Ahmet Yasin
03-25-2012, 13:49
http://www.haksozhaber.net/d/news/32172.jpg
http://www.haksozhaber.net/d/other/esed-besar-esad-namaz-cami04.jpg
http://www.haksozhaber.net/d/other/esed-besar-esad-namaz-cami02-dua.jpg
EEE YANİ??
Sallamayın şu adamı yav..
Ebul Esved
04-11-2012, 22:08
El-Esad Şam Diyarları Ulemalar Birliğinden Heyeti Kabul Etti
11 Nisan 2012
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-201246_h412083.jpg
ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el-Esad bugün sabah saatlerinde dün Şam’da düzenlenen Kudüs Zaferi İçin Şam Ulemaları Konferansında kuruluşu ilan edilen Şam Diyarları Ulemalar Birliğinden bir heyeti kabul etti.
Görüşmede el-Esad; İsrail'in Kudüs kentini yahudileştirme ve Aksa Mescidini yıkma yönündeki tehlikeli icraatları karşısında Kudüs Zaferi için düzenlenen konferansın önemini belirtti.
Kudüs ve Aksa Mescidinin savunulması ve İsrail'in tehlikeli icraatlarına karşı mücadelede tüm İslam aleminde halk hamlelerini tırmandırma ve pekiştirmeye katkı olarak konferansın büyük bir önem taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı el-Esad; Filistin davasına sahip çıkmanın gereğine vurgu yaptı.
El-Esad; konferansta kuruluşu ilan edilen Şam Diyarları Ulemalar Birliğinin, Şam diyarlarından hareketle sevgi ve hayır dini hanefi İslam'ın öğretilerini yaymada dünyanın meşalesi olması temennilerinde bulundu. Şam diyarlarının tüm semavi dinleri kucakladığını ve bu dinleri dünyaya yaydığına dikkat çeken el-Esad; yüce Allah (cc) ve peygamberi Hz Muhammed’in (s.a.a.v) Şam diyarlarını mübarek kıldıklarına işaret etti.
Cumhurbaşkanı el-Esad; Arap ve tüm Müslümanların maruz kaldıkları zorluklara karşı koymada birliğin büyük önem taşıdığını ifade ederek bu bağlamda üstüne önemli bir misyonun düştüğünü söyledi. El-Esad, özellikle İslam ve Müslümanların maruz kaldıkları parazitlik hamleleriyle mücadele etmekle birlikte İslam'ın gerçek, doğru ve asıl portresini tanıtma-yaymada birliğe ciddi bir görev düştüğünün altını çizdi.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-203601.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204607.jpg
Araplık ve İslam konusunda ise el-Esad, Arap olmayan Müslümanlar Müslümanlıkla Araplığı birbirine bağlarken pek çok Müslüman Arap'ın Araplığı İslam'dan ayırdığını söyleyerek "Hz. Muhammed (s.a.a.v)'in Araplığını, Kuran-ı Kerim'in İslami ve Arap içeriğini Araplıktan ayrımak mümkün mü?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı el-Esad, Hz. Muhammed'in Araplığı ve Kureyş kabilesine mensup olmakla övündüğüne işaret ederek bu nedenle Araplıkla İslam'ın birbirinden ayrılamayacağının altını çizdi.
El-Esad, "Araplık Kuran-ı Kerim ve öğretilerindeki düşüncelerin taşıyıcısıydı. İslam Araplığı ve Arap dilini muhafaza etti" sözlerini ekledi.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204627.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204650.jpg
Diğer yandan Şam Diyarı Ulemalar Birliği Başkanı Muhammed Sait Ramazan el-Buti, Kudüs'ün zaferi konferansını başarıya ulaştıracak en önemli unsurun ihmal edilen, öksüz bırakılan ve Suriye'nin değer, sorumluluk ve ilkelere dayanarak kucakladığı Arap ve İslam ulusunun Filistin davasına önem vermesi olduğunu belirtti.
El-Buti, Şam Ulemaları Birliğinin ulemaların harcadığı çabalar ve vatandaşın güvendiği İslami kriterler aracılığıyla tolumun karşılaştığı sorunları çözeceğine inandığını ifade ederek Suriye'nin mesajının yaşadığımız çağda olduğu gibi her çağda yansıma bulduğunu kaydetti.
Heyet üyeleri ise, Suriye'nin Kudüs'ün Zaferi İçin Konferansına kucak açmasını ve Arapların merkezi davası Filistin davasını sürekli sahiplenmesini takdirle karşıladıklarını dile getirerek İsrail'in Aksa Mescidine karşı işlediği suçları örtbas etmek amacıyla halkların iç meselelerle oyalanmaya ve tek vatan evlatları arasındaki saf birliğinin bozulmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Suriye'nin tutumlarını hedef alan, istikrar ve güvenliğini gerçekleri çarpıtma, fitne ve hayali düşmanlar yaratma yoluyla sarsmayı amaçlayan saldırıyı kınayan heyet Filistin davasının unutturulmaya çalışıldığına işaret etti.
Görüşmenin ardından heyet Cumhurbaşkanı el-Esad'a Kuran-ı Kerim'in bir nüshasını ve bir Şam Kılıcı hediye etti.
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204744.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204832.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204832.jpg
http://www.sana.sy/servers/gallery/201204/20120411-204858.jpg
Ebul Esved
04-11-2012, 22:31
Onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep onun emriyle hareket ederler. (Enbiya Süresi 27)
BeldeiTAYYIBe
04-11-2012, 23:56
Türkiye sinirlari dahiline silahla kursun yagdirmanin hesabini verecekler.
Su an Türkiyenin sogukkanli davranmasini takdir ediyorum....
Yavuz-Selim
04-11-2012, 23:59
Tunus’ta başlayıp Mısır’a sıçrayan ve bütün Ortadoğu’yu saran isyan dalgasının son durağı Suriye oldu. Her ne kadar bu ülkelerin halkları baskıcı, adaletsiz rejimleri altında yıllardır ezilmek gibi ortak bir kaderi paylaşıyor olsalar da her ülke kendi iç dinamiklerini taşıyor.
Suriye’deki mevcut rejimin temelleri Mart 1963 darbesiyle iktidara gelen Baas Partisi tarafından atılmıştır. 1966’da partinin radikal kanadı parti içerisinde yönetimi ele geçirmiş, 1970 yılında ise Hafız Esed(1) parti içerisinde tam bir kontrol sağlamıştır. Bu tarihten itibaren 2000 yılına kadar ülkeyi Hafız Esed yönetmiş, Arap milliyetçiliği ve Sovyetler Birliği’nden esinlenmiş devletin merkezi planlama rolü baskıcı ve zalim bir diktayla ülkede egemen olmuştur.
Hafız Esed, Baas Partisi zemininde başta ailesi, aşireti ve diğer Nusayri(2) grupların da desteğini alarak bir iktidar ağı örmüş, bu iktidar ağı içerisinde ordu ve istihbarat kurumlarını iktidarın başlıca hamisi haline getirmiştir. Ayrıca rejim içerisindeki kliklere kendi milis güçlerini kurma izni verilmiş, bu durum resmi güvenlik güçlerine paralel silahlı bir yapı doğurmuş ve Şebbiha(3) denilen bu zâlim güçlerle ülke içerisindeki gayr-ı meşru karanlık ilişkiler ağı yönetilmiştir.
Hafız Esed iktidarını sadece Nusayri kesime dayandırmamıştır. İktidarını sağlamlaştırmak isteyen Hafız Esed, iktidar bileşenlerini toplumsal tabanda Sünni çevrelere doğru genişletmiştir. Bu anlamda öncelikle toplumda Sünni(!)(4) gözüken isimlere gerek bürokrasi gerek sermaye içinde alan açmıştır. Böylece Hafız Esed ordu, istihbarat ve Baas Partisi içerisinde görev verdiği bu Sünni kesimlerin de desteğini kazanmıştır. Nitekim Hafız Esed’in, Sünni çevrelerle kurduğu iktidar ilişkileri, kardeşi Rıfat Esed’in darbe girişiminin başarısız olmasında rol oynamıştır.
DİPNOTLAR
1) Türkiye'de daha ziyade ‘Esad’ diye telaffuz edilen soyadı Avrupa devletlerindeki yanlış kullanımının sonucudur. Zira ‘Esed’ arapça aslan, ‘Esad’ ise en mutlu anlamlarına gelmektedir. Hafız’ın ve oğlu Beşşar’ın soyadları Aslan anlamındadır ama kendileri çakaldırlar.
2) Nusayrilik, hicretin 3. asrında zuhur eden batini bir harekettir. Görüşlerinin temelini Hz. Ali'nin ilahlaştırılması teşkil eder. Nusayrilere göre Ali, bir mabuddur; ölümsüzdür, her zaman vardır. İslâm toprağına saldıran her düşmanla İslâm'a karşı iş-birliği yapmışlardır. Günümüzde Nusayriler, Lazkiye'nin Nusayri dağlık bölgelerinde bulunurlar. Son zamanlarda Suriye'nin bölgedeki diğer şehirlerine de yayılmışlardır. Çoğunluğu Sünni olan Suriye'de Hafız Esed döneminde idari mekanizmayı ellerine geçiren Nusayriler, Hama'da çağımızın en acımasız katliamını gerçekleştirmişlerdir. Bunların kâfir, müşrik, mülhid olduklarında bütün Ehl-i sünnet ve Şia uleması ittifak etmiştir. Geniş bilgi için bak: Şamil İslam Ansiklopedisi, Cilt:5, Sh: 127-130, İstanbul,1992.
3)Şebbiha, kelime anlamı ile hayalet ve hortlak sözcüklerine karşılık gelmekte, Arapça’da çokça suç işleyen anlamında kullanılmaktadır. Hafız Esad döneminde de aktif olan Şebbiha, Suriye’de gösterilerin başlamasıyla birlikte göstericilere ve muhaliflere yönelik tasfiye operasyonları yürüten, onlara doğrudan ateş açan sivil, paramiliter çeteler olarak ön plana çıkmıştır. Şebbiha, Mart ayında patlak veren isyan ile birlikte Baas Partisi rejimi tarafından muhalifleri yıldırmak ve gözlerini korkutmak amacıyla kullanılmaktadır. Tamamı Nusayri ailelere mensup olan Şebbiha üyeleri, gösterilerde polis ve ordu güçlerinin yanı sıra konuşlanmakta, sokaklara, evlere ve köylere baskınlar düzenleyip vahşice davranmaktadırlar. Nitekim Suriye'ye belgesel çekmek için giden ve yaklaşık 20 gündür kendilerinden haber alınamayan "Gerçek Hayat" dergisi Ortadoğu temsilcisi Adem Özköse ve kameraman Hamit Coşkun'un Şebbiha milislerinin elinde olduğu, Şebbiha’nın elindeki iki gazeteciye ağır işkence yaptığı ve işkence izleri iyileşene kadar Türkiye’ye teslim edilmeyecekleri belirtiliyor. Bu yazının kaleme alındığı gün itibariyle Adem ve Hamit kardeşlerimizin esaretleri devam etmektedir. Adem ve Hamit kardeşlerimizin bir an önce sağ salim ailerine dönmeleri için Rabbimize dua ediyor, ailelerine Rabbimizden sabır diliyoruz.
4) Kendilerini “Sünnî” ya da “Ehl-i Sünnet” kavramlarıyla tanımlayan, bu ismi bir amblem gibi üzerinde taşıyanlar maalesef Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat özelliklerini üzerinde taşımamaktadırlar. Özellikle Allah’a kafa tutan rejimlerle bir arada bulunarak Allah’a ve Resulüne ihanet içerisinde olup da kendilerinin Ehl-i Sünnet olduğunu söyleyenler; Sünnî değil ancak Sunidirler.
Yavuz-Selim
04-12-2012, 00:01
Bunun yanı sıra Hafız Esed, rejime tehdit olabilecek Müslüman Kardeşler teşkilatının etkisini kırmak için sadece silahlı mücadele vermemiş, dindar Sünni kesimlerle de ilişkileri geliştirmiştir. Sünni Arap ve Kürtler nezdinde etkinliği olan Şam ve Halep ulemasının desteğini alacak şekilde toplumda saygın görülen bazı âlimlerin önünü açmış ve bunlarla işbirliği yapmıştır. Hafız Esed, bu çerçevede Şam ve Halep’te dini eğitim veren kurumların açılmasına ve bu kurumlarda rejimle barışık bir dindarlık anlayışının gelişmesini sağlamıştır.
Hafız Esed’in 30 yılda inşa ettiği bu zalim rejim kendisinden sonra oğlu Beşşar Esed’e kalmış, iktidarın devir sürecinin sorunsuz gerçekleşmesi için her türlü önlem bizzat baba Hafız Esed tarafından alınmıştır. Nitekim Beşşar’ın iktidara gelişine rejim içerisinde önemli bir meydan okuma olmamış, bilakis başta ordu ve istihbarat olmak üzere devletin kritik kurumları oğul Esed iktidarının güçlenmesini desteklemiştir.
Sünni bir Arap ile evli olan Beşşar Esed, Şam’daki Sünni sermaye çevrelerinin palazlanmasının önünü açmış, yine Sünni ağırlıklı Halep sermayesinin ülke ekonomisindeki başat rolünü koruyup geliştirmesine izin vermiştir. Beşşar Esed, Sünni din adamları çevreleriyle de ilişkilerini güçlendirmiş, Vakıflar Bakanlığı ve Cumhuriyet Müftülüğü’ne rejimin meşrulaştırılması noktasında önemli bir rol vermiştir. Tüm bu süreçlerde medya da üzerinde düşen görevi yapmış, rejimin kontrolü dışında özel medya teşebbüsüne izin verilmeyen ülkede gündem bizzat devletin kontrolünde şekillendirilmiştir.
Yavuz-Selim
04-12-2012, 00:02
Baba Hafız Esed’in ve babasını aratmayan Beşşar Esed’in iktidarlarını sağlamlaştırmak için işbirliği yaptıkları âlimleri tanıtmadan önce, yazımızın başlığındaki “Belam” kavramını açıklayalım:
Müfessirlerin çoğunluğuna göre Kur'ân-ı Kerîm'de ismi zikredilmeksizin, "Onlara şu adamın kıssasını anlat: Ona âyetlerimiz hakkında bilgiler verdik ve o -bunlara önce uyduğu halde- daha sonra bun-lardan tamamen sıyrılıp uzaklaştı; şeytan onu peşine taktı ve bu suretle azgınlardan biri haline geldi. Biz dileseydik o kişiyi âyetlerimizle yüceltirdik; fakat o dünyaya sımsıkı sarıldı, ihtiraslarına uydu. - Allah'ın âyetleriyle bilgilendirdiği, fakat tabiatının kötülüğü yüzünden bu bilgileri daima dünya menfaatlerine âlet eden- bu adamın durumu, kovsan da kendi hafine bıraksan da dilini sarkıtıp durmadan soluyan köpeğin durumuna benzer. İşte âyetlerimizi yalanlayanların hali budur. Bu kıssayı anlat, belki düşünür, öğüt alırlar"(5) ifadeleriyle kendisinden söz edilen kişi Bel'am b. Bâûrâ'dır. Tevrat'ta ismi Beor'un oğlu Balaam olarak geçmektedir .(6)
İslâmî kaynaklarda Bel'am b. Bâûrâ ile ilgili çeşitli rivayetler yer almaktadır. Bu rivayetlerden birine göre Hz. Musa'nın, Kur'ân-ı Kerîm'de "cebbar bir kavim" şeklinde nitelendirilen bir toplulukla savaşmak için hazırlanması üzerine Bel'am'ın kavmi ona durumu anlatarak Musa'nın etkisiz kılınması için dua etmesini isterler. Ancak Hz. Musa'nın peygamberliğine inanan ve iyi bir mü'min olan Bel'am bu isteği reddeder; Allah'ın kendisine Musa'ya beddua konusunda izin vermediğini belirterek öteki isteklerini de geri çevirirse de kavmi onu hediyelerle kandırıp beddua etmesini sağlarlar. Ancak Allah bu bedduayı onun kavmine çevirir; Bel'am'ın da Allah tarafından bir ceza olmak üzere dili göğsüne doğru sarkar. Artık dünya ve âhiretinin yıkıldığını düşünen Bel'am, hiç olmazsa kavmini kurtarmak için onlara Hz. Mûsâ ve İsrâiloğulları'na karşı kullanılmak üzere bir hile öğretir. Buna göre bu kavim kadınları süsleyerek Musa'nın sefer halinde olan askerleri arasına gönderecek ve bu kadınlar onları baştan çıkaracaktır. Gerçekten Şimeonîler'in reisi Zimri, Sur kızı Kozbi ile zina etmiş ve bu yüzden ilâhî bir ceza olmak üzere baş gösteren veba salgınında 70.000 kişi ölmüştür. (7)
Bir başka rivayete göre ise Bel'am Hz. Musa'ya beddua edemeyeceğini, çünkü aynı dine mensup olduklarını belirtmiş, çarmıha gerilerek öldürülme tehdidi üzerine ise ism-i a'zam duasını okuyarak Hz. Musa'nın şehre girmemesi için dua etmiş, duası kabul olunmuş ve böylece İsrâiloğulları çölde kalmışlardır. Bunun üzerine Hz. Mûsâ, Bel'am'dan İsm-i a'zam ile imanının alınması için dua etmiş ve ilgili âyette belirtildiği gibi Bel'am'a verilen "âyetler" geri alınmıştır. (8)
5- el-A'râf 7/175-176
6- Sayılar, 22/5
7- Geniş Bilgi için bak: Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir( Mefâtihu’l-Gayb),Cilt:11, Sh: 146-147, Akçağ Yayınları, Ankara
8- Diyanet İslam Ansiklopedisi, Bel'am b. Bâûrâ Maddesi, Cilt:5,Sh: 389, İstanbul,1992
Yavuz-Selim
04-12-2012, 00:03
İslâmî kaynaklar umumiyetle yukarıda meali verilmiş olan A'râf sûresinin 175 ve 176. âyetlerinde kastedilen kişinin Tevrat'ta da zikredilen Bel'am b. Bâûrâ olduğunu, söz konusu âyetlerden önce Hz. Mûsâ ve İsrâiloğulları'ndan bahsedilmesinin de bunu gösterdiğini belirtirler. Fakat bu kişinin Ümeyye b. Ebü's-Salt es-Sekaffi veya Nu'mân b. Sayfî er-Râhib olduğuna dair görüşler de vardır. (9)
Ancak bütün rivâyetlerdeki ortak yön, bir şahsı tariften çok, onun mâhiyetini ortaya koymaktır. Kıyâmete kadar "Belâm" tipli, bütün şahısların keyfiyetleri ortaya konulmaktadır. Buna göre; Belâm, dünyevî çıkar ve hesaplar için Allah (cc) dinini tahrîf eden bir ilim ve din adamını, küfür sistemlerine ve kâfir yöneticilere yaranmak maksadıyla Allah (cc)'ın hükümlerini çiğneyen ve asıl gayesinden saptıran kimseleri temsîl etmektedir. (10)
Belâm, kâfirlerin iktidâr olması ve iktidârının devâm etmesinin en büyük destekçisidir. Küfrün ilkelerini Allah (cc)'ın dini adına muhâfaza ve müdâfaa eden bir mel'undur. Belâmlar, kâfirlerin uydurmuş oldukları kanunların, Allah (cc)'ın hükümlerine aykırı olmadığını iddiâ ederek halkı itaata mecbûr etmeye çalışırlar. Kısaca Belâmlar, Tağutî iktidârların devamını sağlayan güçtürler. (11)
9- Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Cilt:4, Sh: 149-153, Hisar Yayınevi
10- Yusuf Kerimoğlu, Kelimeler-Kavramlar, "Belâm" maddesi, Sh:61, İnkılab Yayınları, İstanbul,2004
11- Mustafa Çelik, Câhiliyye Düzeninin Ruh Haritası, Sh: 104, Ölçü Yayınları, İstanbul
Yavuz-Selim
04-12-2012, 00:04
“Belam” kavramını bu şekilde izah ettikten sonra, Suriye’nin belam’laşan yani tabir-i caizse köpekleşen âlimleri ve misyonları hakkında bilgi verelim:
Suriye Vakıflar Bakanı Şeyh Muhammed Abdulsettar el Seyyid, Suriye Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun ve Emevi Camii İmam Hatibi Şeyh Muhammed Said Ramazan el Buti zâlim Esed rejiminin yanında yer alan âlimlerin en ünlüleridir.
1958 yılında Suriye’nin Tartus kentinde dünyaya gelen Muhammed Abdulsettar el Seyyid, 1980 yılında Şam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nde ilk lisans eğitimini, 1989’da Ezher Üniversitesi Tefsir Bölümü’nde ikinci lisans eğitimini tamamlamıştır. Muhammed El Seyyid, Tartus İl Müftülüğü ve Tartus İl Vakıflar Müdürlüğü görevini üstlenmiş, 25 Haziran 2006 yılında Vakıflar Bakan Yardımcılığı görevine getirilmiştir. 8 Aralık 2007’de ise Vakıflar Bakanı olarak atanan El Seyyid, 2007 yılından bu yana Suriye Yüksek Hac Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürmektedir. (12)
Vakıflar Bakanı Muhammed el Seyyid, Suriye’de gösterilerin başlamasından bu yana Esed rejiminden yana tavır koymuştur. Camilerin hoşgörü ve Allah’a çağırma evi olduğunu, ama göstericilerin camilerin sembolik değerine saldırdığını öne süren el Seyyid, Suriyeli âlimlerin komplolara karşı halkın en bilinçli kesimi olarak tavır koyduklarını söylemiştir. Gösterileri “şer güçlerin komplosu” olarak değerlendiren el Seyyid, halkı bu komploya karşı tek safta karşı koymaya çağırmıştır. Muhammed el Seyyid, Suriyeli gençleri gösterileri katılmaya davet eden Yusuf el Karadavi’ye de tepki göstermiş, Karadavi’nin İslami ahlakın sınırları dışına çıktığını savunmuş ve Suriye’nin şeriata hizmet eden bir numaralı ülke olduğunu ileri sürmüştür. (13)
Ahmed Bedreddin Hassun 1949 Halep doğumludur. Arap Edebiyatı üzeri lisans yapmıştır. El Ezher Üniversitesi’nde Şafii Fıkhı üzerine doktorasını tamamlamıştır. 2002’de Halep Genel Müftüsü olarak atanan Hassun, Suriye Yüksek Fetva Konseyi üyeliğine getirilmiştir. Suriye Müftüsü Şeyh Ahmed Kuftaro’nun ölümü sonrası 2005 yılı Temmuz ayında Suriye Genel Müftülüğü makamına getirilmiştir. Hâlen bu görevdedir. (14)
Alman Parlamentosu’nda 2007 yılında gerçekleştirdiği konuşmada “laiklik din karşıtı bir şey değildir. Ben de laik bir Müslümanım”(15) sözleri ile dikkatleri üzerine çeken Hassun, Suriye’de çıkan halk ayaklanmaları konusunda Suriye rejiminin “dış güçlerin komplosu” söylemini benimsemiştir. Hassun’un bu tavrı Uluslararası Müslüman Yusuf el Karadavi tarafından kınanmış, bu kınanmaya Hassun da Karadavi’yi hedef alan Suriye Âlimleri Açıklaması başlıklı yazı ile yanıt vermiştir. Hassun, 27 Haziran’da yaptığı konuşmada Suriye’deki gösterilere Mısır, Suudi Arabistan ve diğer ülkelerden gelen radikallerin katıldığını savunmuştur. Bu süreçte Hassun’un oğlu Sariye öldürülmüş, Suriye makamları bu suikasttan muhalifleri sorumlu tutmuştur. (16)
12- Vuzerai’l evgaf,” The Ministry of Awqaf, http://mow.gov.sy/.
Suriyenin zulüm politikasına destek veren bu ve benzeri kişiler hakkında bakınız: Ufuk Ulutaş ve Selin M. Bölme editörlüğünde hazırlanan "Suriye’de Aktörler: Rejim, Muhalefet, Dini Yapı ve Medya", Şubat, 2012, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Yay.
13- Vezir’ul evgaf: el Garadavi harece ani’l adabi’l İslamiyye,” Şu li Ahbar, 28 Mayıs 2011, http://www (http://www/). whatsup-sy.com/news/?p=913
14- “Es Siyretu’z zatiyye li Ahmed Bedreddin Hassun,” Dr. Hassoun, http://www.drhassoun.com/category.
aspx?catid=9
15- “Mufti Suriye el evvel: el Ilmaniyyetu leyset zıdda’d din ve ene muslimun ılmaniy,” Deutsche Welle
Arabic, 1 Kasım 2007
16- Patrick J. McDonnell, “Syria government blames ‘terrorist group’ for killing mufti’s son,” Los Angeles
Times, 3 Ekim 2011.
Yavuz-Selim
04-12-2012, 21:06
Muhammed Said Ramazan el Bûti, 1929’da Türkiye’de, Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğmuştur. Babası Molla Ramazan el Buti ile henüz dört yaşındayken Şam’a göç etmiştir. İslami ilimler konusunda ilk eğitimini babasından görmüştür. Lise eğitimini İslami Yöneliş Enstitüsü’nde tamamlamıştır. 1955’te Ezher Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, 1965’te İslam Hukuku Metodolojisi alanında doktorasını tamamlamıştır. Yine 1965’te Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olmuştur. (17)
Yazdığı Fıkhu’s-Siyre eseriyle Türkiye’de de tanınan el Bûti, Hafız Esed zamanından beri Esed ailesine yakın isimlerden birisidir. Nitekim Hafız Esed’in cenaze namazını bizzat kendisi kıldırmıştır. Nitekim oğul Beşşar Esed ile de iyi ilişkiler kurmuştur. Bu yakınlığın neticesinde el Bûti, Suriye’de önemli bir dini paye olarak değerlendirilebilecek Emevi Camii İmamlığına getirilmiştir. Hutbelerinde veya duanın ortasında çoğunlukla hıçkırarak ağlama ve gözyaşlarıyla biten kendinden geçmeleriyle bilinen el Bûti bu yönüyle de Fethullah Gülen’le benzer özellikler taşımaktadır.
Hama olaylarında da Müslüman Kardeşlere karşı bir tavır almış olan el Bûti, söylemlerinde âlimleri siyasete girmemeye ve siyasetten uzak durmaya çağırmaktadır.(18) El Bûti, Suriye’de çıkan son krizde de halk gösterilerine karşı çıkmış, halka “kendilerini sapkın yuvalara yöneltmek isteyenlerin peşine düşmemeleri” çağrısında bulunmuştur. Hatta Emevi Camiinde verdiği bir vaazda: “Şayet Resulullah(s.a.v) a biat edip söz verdiyseniz derhal Seyyidi Reis Beşşar Esed’e biat edin ona karşı gelmeyi bırakın’’ (19)diyerek zalimlerin safında olmayı tercih etmiştir.
17) http://www.ozgundurus.com/Haber/Haber-Analiz/09082011/Baas-Partisi-Cizgisinde-Bir-Muti-Ramazan-el-Buti.php
18) “El Buti yutalibu’d duat biterki’s siyase musteşhiden bi me’sati’l irhab bi’l Cezair,” Champress, 10
Mayıs 2006, http://www.champress.net/index.php?q=ar/Article/view/7116
19)http://www.ajans5.com/detay/2011/08/02/o-ogretmisti-bize-mazlumun-yaninda-yer-alin-diye.html
Yavuz-Selim
04-13-2012, 02:35
Zalim baas rejiminin “dış komplo” söylemini benimseyen yukarıda isimlerini zikrettiğimiz saray âlimleri, halkı “fitneye (!)karşı” uyarmış ve kontrollerindeki dini kurumlar ve takipçileri aracılığıyla muhalefetin etkisini kontrol altında tutmaya çalışmışlardır. Beşşar Esed’in, Hama’da katliamların yaşandığı 2011 yılının Ramazan ayında verdiği iftar yemeğine katılan Suriye’nin farklı illerinden gelen müftü ve imam-hatiplerden olan saray uleması, Esed’e bağlılıklarını bildirmişlerdir.
Suriye’de belam’laşan yani tabir-i caizse köpekleşen âlimleri ve misyonlarını bu şekilde izah ettikten sonra, rejim karşıtı tavırlarıyla öne çıkan Rabbanî âlimlerden de bahsedelim:
Suriye’de 1960’lı yıllardan beri Baas Partisi ve azınlık mezhebi Nusayrilerin zulümlerine karşı Suriye Müslüman Kardeşler teşkilâtının lideri olan Mustafa es-Sibâî, Şeyh Muhammed Hamid, Hasan Habenneke ve Saîd Havvâ[20] gibi âlimler, Sünni kitleyi yönlendirmiş, diri tutmuş ve onlara şer’i ve siyasi rehberlik yapmışlardır.
Günümüzde de mevcut rejimin meşruiyetini yitirdiğini savunan ve protestoları destekleyen, rejim karşıtı tavırlarıyla öne çıkan Rabbanî[21] âlimler –Allah’a şükür- mevcuttur. Daha çok Şeyh Muhammed Ali es-Sâbunî[22] başkanlığındaki “Suriye Âlimler Birliği” adı altında örgütlenen Âlimler, halkın rejim karşıtı gösterilere katılmasını desteklemiş, Vakıflar Bakanlığı öncülüğünde bazı din adamlarının takındığı rejim yanlısı tavrı kınamıştır. Yayınladıkları bildiride göstericilerin amaçlarının meşru olduğu dile getirilmiş, Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Şeyh Yusuf el Karadavi’nin gösterilerden yana olan tutumu savunulmuş, Suriye rejiminin bazı görevlilerinin göstericilerin taleplerini meşru saymasının yeterli olmayacağı, reformların hayata geçirilmesinin gerekli olduğuna vurgu yapılmıştır. Bu bildiriyi Şam, Halep, Hums, Hama, Derâ, Kamışlı, İdlib, el Cezire, Banyas, Deyri Zor ve Lazkiye’den toplam 53 âlim imzalamıştır.[23]
Başkent Şam'daki halk hareketinin öncülüğünü ülkenin saygın âlimlerinden Rıfai Mescidi'nin imamı Şeyh Usame Rıfai yapmaktadır. Muâz el-Hâtîb, Ratîb en-Nablusî, İmâduddin Reşîd, Salah Abdulfettah Halidî ve Şeyh Adnan Arur Suriye’de İslami direnişin öncü âlimleri arasında zikredilmektedir.
[20] Hayatı hakkında bak: http://www.gencbirikim.net/?Syf=26&Syz=110359&/MUHAMMED-İMAMOĞLU-/-VEFÂTININ-23.-YILINDA-ÂLİM-İ-RABBÂNİ-SAÎD-HAVVÂ-(Rh.a)
[21] Kalbini ve fikrini Allah'a bağlamış ve sadece onunla meşgul olan anlamındaki Rabbanî kelimesi; Rabb'e bağlanarak O'na kulluk eden ve diğer insanları eğitip öğretebilecek yüksek seviyeli kimsedir. Buhari'de İbn Abbas'dan gelen bir rivâyete göre: "Rabbânî, insanlar üzerinde ilim ile siyaset icra eder ve büyük bilgiden önce, küçük bilgilerle onları (kademe kademe) terbiye eden ilim ve velayet erbabıdır" (Buhârî, İlim, 10). Buradan da anlaşılacağı gibi rabbanî, yalnızca sahip olduğu ilim ile insanları eğitmekle kalmayıp, aynı zamanda onlar üzerinde velâyet (yönetme ve yönlendirme) işini yürütebilmektedir.
[22] Şeyh Muhammed Ali El-Sâbunî 1930’da Halep’te doğmuştur. 1952’de El Ezher Üniversitesi İslam Hukuku Fakültesi’nden mezun olan Sâbunî, Mekke’deki Ummul Kura Üniversitesi’nde ve Kral Abdulaziz Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 28 yıl boyunca ders vermiştir. Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî, şer'î ilimlerin birçok alanında ve Kur'ân ilimlerinde kendisini ispat etmiş yetkin bir ilmî şahsiyettir. Şeyh Sâbûnî'nin Safvetü't-Tefâsîr, Min Kunûzi's-Sünne, Ravâ'i'u'l-Beyân fî Tefsîri Âyâti'l-Ahkâm gibi Türkçeye de çevrilen eserleri vardır.
[23] “Ulemai Suriye yueyyidune intifadati’ş şaab,” Al Moslim, http://almoslim.net/node/145055 (http://almoslim.net/node/145055)
Yavuz-Selim
04-13-2012, 02:39
Dünyanın farklı ülkelerinden İslam âlimleri de Suriye’de yapılan zulümlere karşı sessiz kalmamışlardır. Aralarında Muhammed Ali es-Sâbûnî, Ahmed er-Raysûnî, Mecd Ahmed Mekkî, Said el-Gâmidî, Ahmed b. Said Havva, Münir Muhammed Necîb Gadbân, Safvet Hicâzî gibi İslam dünyasından ve Ebubekir Sifil, M. Fatih Kaya, Hamdi Arslan, Halil İbrahim Kutlay, Nureddin Yıldız gibi Türkiye’den toplam 105 âlim bir bildirge yayımlamışlardır. Harfi harfine katıldığımız bu bildirge’den bir bölümü nakledelim:
“Aylardır bütün dünya gibi biz de Suriye’deki olayları yakından takip ediyoruz… Mevcut rejim ülkenin her tarafında Suriye halkına karşı barbarca cinayetler işlemektedir. Yalnızca, hürriyet ve onurlarını korumak, adaleti hâkim kılmak, razı oldukları bir yönetici seçme hakkına kavuşmak istedikleri ve bütün halkı kucaklayan bir rejim talep ettikleri için masum halk hunharca katledilmektedir.
Suriye’deki Baas rejiminin işlediği bu cinayetler hem kemiyet ve hem de keyfiyet olarak sürekli artmaktadır. Suriye rejimi ve diktatör Beşşar Esed gün geçtikçe cinayetleri çoğaltmakta ve kendisinin koltuk hırsı artmaktadır… Katledilen, tutuklanan, yurtlarını terk etmek zorunda bırakılan, korku ve dehşet sebebiyle psikolojisi bozulan on binlerce insana rağmen, Suriye halkının geleceğini karartma, birliğini ve güvenliğini yok etme pahasına, ülkede yaşanan trajediyi durdurmak ve içinde bulunulan krizden çıkma çözümlerine yönelik bütün girişimler ve çabalara rağmen inadına ayak diretmekte kara sicillerinde ve aile tarihlerinde de görüldüğü üzere, olayları kan ve şiddetle bastırmayı tercih etmektedir.
Bu yüzden biz Uluslararası Ehl-i Sünnet Âlimleri Birliği, Suriyeli Âlimler Birliği, Haklar ve Islah İçin Şerî Heyet ve bu kurumlara üye olan âlimler olarak emanet ve sorumluluğumuzu bir yere kadar da olsa ifa adına ilan ediyoruz ki:
1- Suriye devlet başkanı Beşşar Esed ve yönetimi İslam şeriatı açısından, ülkeyi yönetme meşruiyetini ve salahiyetini kaybetmiştir. Buna binaen Suriye’de devlet başkanlığı makamının münhal[24] olduğunu ilan ediyoruz.
2- Kendisini hala Suriye devlet başkanı olarak kabul eden kişi, partisi ve yardımcıları şerî açıdan itaat zeminini kaybetmişlerdir. Çünkü mevcut yönetim ülkede korku, dehşet, ölüm, yıkım ve felaket üreten silahlı çetelere dönüşmüştür. Dolayısıyla onlara fıkhen, Harâbe ve yeryüzünde fesat çıkarma ahkâmının uygulanması gerekir. Böyle kimseler hakkında Allah Azze ve Celle, Şuarâ 151 ve 152. âyetlerde “Sakın işi gücü yeryüzünde fesat çıkarıp nizamı bozmak olan, düzeltme için ise hiç bir gayretleri bulunmayan o haddi aşanlara itaat etmeyin.” âyet-i kerimeleri ve “Allah’a isyan edene itaat edilmez” hadis-i şerifi cârîdir.
3- Mevcut Suriye rejimine herhangi bir şekilde yardım etmek haramdır; günah, tecavüz ve haksız saldırı üzerine yardımlaşmak (teâvün ale’l-ism ve’l-udvân) haramdır. Husûsan Suriye rejiminin İran, Irak ve Lübnan gibi müttefikleri haram işlemektedir. Biz bu mezkûr ülkelerin Beşşar Esed rejiminin işlediği cinayetlere ortak olduğuna hükmediyoruz. Herkese “Ve asla zulmedenlerden yana eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!” (Hûd 113) âyet-i kerimesini hatırlatıyoruz.
4- Suriye’deki zalim ve diktatör rejimi destekleyen gösterilere katılmak zâlimlere zulümlerinde destek ve yardımcı olmak hükmündedir. Kim bunu yaparsa Allah indinde mesul ve günahkârdır… Özgür Suriye halkına karşı yapılan savaşa ortak olmuş sayılır.[25]
SON SÖZ: Bu yazının kaleme alındığı günlerde, Esed yönetimi, BM elçisi Annan’ın barış planını kabul ettiğini duyurdu. Ancak Suriye ordusunun aynı gün Lübnan’a girip muhaliflerle çatışması, Suriye rejimi ordusunun Hama, Humus ve Der’a kentlerinde askeri operasyonlarına devam etmesi zâlim Esed yönetiminin zaman kazanmaya çalıştığını gösteriyor.
Tam bir yıldır acımasız bir cinayet şebekesinin vahşiliklerine ve uluslar arası kuruluşların ve güçlerin umursamazlığına Suriye halkı izzetle direniyor. Baas rejiminin ve işbirlikçilerinin işlediği insanlık suçuna karşı tüm insanlığa özgürlük ve adalet için mücadelenin ve Mümin vakarıyla direnişin somut bir örnekliğini sunuyor. Buradan bir kere daha kardeşlerimizin bu güzel örnekliğiyle onur duyduğumuzu haykırıyor, ödedikleri bu ağır bedellere rağmen zaferin Allah’ın izniyle Suriye halkının olacağına inancımızı tekrar ediyoruz. Ve başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünya halklarını Suriye’de yaşanan bu insanlık suçlarına karşı tavır almaya ve mazlumlarla dayanışmaya davet ediyoruz.
“Ey yerlerin ve göklerin Rabbi olan Yüce Allah'ım! Allah'ım kurtuluş ancak sendendir. Allah'ım Şam (Suriye) bölgesindeki kardeşlerimizden belaları def et! Allah'ım Suriye'deki kardeşlerime yardım et! Allah'ım akan kanı durdur! Allah'ım bunlar ne yaşlı, ne kadın ne de çocuk dinlediler! Allah'ım Suriyeli kardeşlerimi bunların şerlerinden koru! Allah'ım bunlar Müslüman kanı döktüler! Allah'ım gücünü onlara göster! Allah'ım zalimlerin üstesinden ancak sen gelirsin. (Allâhumme Âmin)
[24] Boş, hükümsüz anlamında
[25] Fetvanın tam metni ve imza verenlerin tam listesi için bakınız: http://darulhikme.org.tr/darulhikme/tr/2012/02/16/uluslararasi-ehl-i-sunnet-alimleri-suriye-icin-devrede-2/
Alıntıdır.
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.