LoNeLiNeSS
07-10-2008, 01:02
MEDYANIN ERBAKAN HAYRANLIĞININ SEBEBİ
Necmettin Erbakan son günlerde televizyonlara çıkıp Milli Görüş siyasetini anlatıyor. Bunu yaparken de AKP iktidarını sertçe eleştiriyor. Medyanın Erbakan hayranlığı nereden geliyor?
İşte Erbakan’ın Kanaltürk’te başlayan ve FlaşTV’ye sıçrayan seçim çalışmaları
28 Şubat süreciyle hükümeti devrilen eski Başbakanlardan ve Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan, yasaklı bir siyasi olarak bugünlerde sık sık basında yer alıyor. İlk önce televizyonlarda programlara katılmaya başlayan Erbakan şimdi de gazetelere röportaj vermeye başladı. Erbakan katıldığı programlarda ve röportaj verdiği gazetelerde sadece Milli Görüş düşüncelerini açıklamıyor, aynı zamanda AKP’yi de sert bir biçimde eleştiriyor.
Daha önce özellikle merkez basının sert bir şekilde eleştirdiği ve Türkiye’de siyaset dışı pek çok çevrenin katıldığı bir kampanya ile 28 Şubat’ta iktidarından olan Erbakan neden seçimler öncesinde rağbet görmeye başladı? Bu sorunun yanıtını arayan iyibilgi, AKP’lilerin görüşlerine başvurdu. AKP tabanında Erbakan’ın tekrar sahneye çıkması “AKP’yi yıpratmaya yönelik bir çalışma” olarak algılanıyor. İyibilgi’ye konuşan AKP parti teşkilatı mensupları, Erbakan’ın çıkışından kısmen de olsa rahatsız olmuşa benziyor. Bunun sebebi ise Erbakan’ın hedefinin AKP’nin “çekirdek” tabanı olması… Parti teşkilatı Erbakan’ın kendi tabanları üzerinde etkili olamayacağını düşünseler de kısmi bir rahatsızlık duyulmadığı söylenemez.
AKP’liler bu düşüncelerinde haksız sayılır mı? Pek değil… Erbakan’ın AKP’nin “çekirdek” milli görüşçü gelenekten gelen tabanına yönelik çalışması özellikle basının dikkatini çekiyor. Daha önce Saadet Partisi’nin Kanaltürk’ten canlı verilmeye başlanan mitingleri aslında Milli Görüş çizgisinin basının gözünde değer kazanmaya başladığının bir göstergesiydi. 28 Şubat’ı gerçekleştirenlerin geçtiğimiz ay Erbakan için söyledikleri “Erbakan’ı yanlış anlamışız” sözleri ise Erbakan ile AKP karşıtlığında bir araya gelme politikasının başlangıcıydı. Zaten bu geçici koalisyon yeni sayılmaz… AB müzakereleri çerçevesinde ortaya çıkan “ulusal cephe”nin içinde MHP ve İP olduğu kadar SP de vardı. Bu şu günlerde yaşadıklarımızı açıklar mahiyette… Ancak iyibilgi’nin sorularını yanıtlayan AKP’lilerin anlayamadıkları şu: 28 Şubat mağduru Erbakan nasıl olur da 367’yi savunur? AKP’liler bu şekilde düşünürken, ulusalcıların “Erbakan’ı yanlış değerlendirdik” sözleri bu çevrelerden Erbakan’a destek gelmeye başladığı gerçeğini ortaya koyuyor…
www.iyibilgi.com
ERBAKAN HOCA 367'Yİ SAVUNDU
Erbakan yıllar sonra sessizliğini bozdu. "367'yi savundu", AKP tekrar seçilirse darbe ihtimalini yorumladı, Erdoğan'ı yerden yere vururken, Bülent Arınç'a "o farklı" dedi ve..
Erbakan'ın seçim tahmini:
22 Temmuz'u AKP kazanırsa gerginlik korkunç artacak ve iki yıl sonraki yerel seçim bile beklenmeden yine sandık başına gidilecek
Şimdiki aday listelerine bakınca nasıl bir AKP görüyorsunuz; daha merkezde denebilir mi?..
Merkez falan bunlar laf; daha işbirlikçi... Yeni dünyayı öğrenelim: Yeni dünyada sağ-sol-merkez yok. O komünistler zamanındaydı. 90'da değişti bu. İşbirlikçi misin, değil misin? Şimdi AKP Milli Görüşçüleri de tasfiye etti, daha işbirlikçi oldu. Kendi tabanından tamamen koptu.
Zaten bunlara artık parti demek dahi doğru değil. Bunlar bir gecekonduydu. Bir sürü insan bir araya toplanmıştı. Şimdi yarısı tasfiye edildi. Geriye kalanlar ise kendilerinden emin değil. Böyle bir parti olmaz. Bir kere bir davası yok. O yüzden çok kolaylıkla bölünür.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde "Erbakan olsaydı uzlaşmaya çalışırdı" yorumunu yapanlar oldu; doğru mu?
Eve doğrudur, biz olsaydık uzlaşı arardık. Biz kaç defa koalisyon kurduk. Hep uzlaşıyla. 28 Şubat'ın ardından bile parti başkanlarını ziyaret ettik, "Gelin demokrasiyi birlikte koruyalım" diye. Elbette insanlar milli menfaatler etrafında uzlaşmalı, görüşmeli ve bu işi başarmalıdır.
Sizce böyle bir üslup benimseseydi Gül'ü de seçtirebilir miydi?
Israr etseydi bu da olabilirdi. Daha yumuşak bir üslup izler, gider konuşur, anlatır ve bir çözüm ortaya konurdu.
Oturumda da 367 kişi bulunmalı
367'yi Özal'ın cumhurbaşkanı seçileceği dönemde ilk gündeme getiren sizdiniz?
Tabii böyle olması temenni edilir. Yani bir ülkenin cumhurbaşkanı hakikaten büyük bir çoğunlukla seçilmelidir.
Yani toplantı yeter sayısı 184 değil, 367'dir?
Tabii o oyun çıkması için o oturumda da 367 kişinin bulunması lazım gelir.
Yani size Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı aykırı gelmiyor?
Bu benim ilk kez milletvekili seçildiğim 1969'da Meclis'e sunduğum yedi Anayasa değişikliğinin bir numaralı olanıdır. AKP de gerçekten isteseydi beş yıl içinde bunu yapardı, ama yapmadı.
"22 Temmuz seçimi Çanakkale Savaşı'ndan bile daha önemli" demeniz sebebiyle merak ediyoruz: 23 Temmuz sabahı eğer yine bir AKP iktidarıyla uyanırsak ne yaşayacağız; sizi endişelendiren tam olarak nedir?
Hemen söyleyeyim: AKP dış güçlerin isteği doğrultusunda Lübnan'da Hizbullah'la savaşmak üzere oraya asker göndermiştir. Şimdi bu ana kadar asker nefesi kesik bekliyor. Ne bekliyor? 22 Temmuz'u bekliyor. Çünkü şu anda Lübnan'da bir çatışma olsa buraya şehitler gelir ve bu AKP'nin aleyhine olur. Millet askerimizin gönderilmesinin hata olduğunu apaçık bir şekilde görür ve AKP'ye oy vermez.
Diyelim ki bekledikleri gün geldi; ne olacak?
Maazallah AKP yine iktidar olursa söylenecek şey çok açıktır: "Biz buraya barış için gelmiştik, ama Hizbullah bize saldırdı. Biz de kendimizi savunmak için savaştık." Niye yapacaklar bunu? Hizbullah'ı silahsızlaştırmak için. Peki neden? Çünkü İsrail elini kolunu sallaya sallaya Lübnan'a ve sonra da Suriye'ye girsin diye. Bu onların dini. Onlar Nil'le Fırat arasını istiyor; Güneydoğu Anadolu ve Kıbrıs dahil. O yüzden bu seçimler Çanakkale Savaşı'ndan bile daha önemli. Biz 22 Temmuz'da iyi ya da kötü idareyi seçmeyeceğiz; var olmayı ya da yok olmayı seçeceğiz. Durum bu kadar kritik. Benim elimden geldiği kadar mitinglere, konferanslara gitmemin ya da şimdi size konuşmamın sebebi de bu. Milletimiz harakiri yapmasın diye.
İyi, ama AKP asker kullanımı konusunda böyle bir angajmana girse dahi asker buna izin verir mi?
Şimdiki şartları görüyorsunuz: Kuzey Irak harekâtıyla ilgili askerin düşüncesi ayrı, AKP'nin düşüncesi ayrı. Çünkü AKP tamamen dış güçlerin emrindedir ve onların planlarını uygulamak için her türlü taahhüdü uygulamak üzere gelmiştir.
Size "Kanıtla" deseler?
Bütün icraatları bunun kanıtı. Ama bize getirilen birtakım bilgilere göre de başlangıçta yapılan pazarlıklarda AKP yetkilileri tarafından "Sizin arzularınızı yerine getirmek kolay iş. Biz asıl meseleye gelelim" dendiğinden bahsedilmektedir. Bu bilgi bize o toplantılara aracılık yapan bazı AKP öncülerinden gelmiştir ve kesin bilgilerdir.
Peki AKP niye bu kadarına razı olsun?
Bunlar sandalye hırsına kapıldılar. Sandalye hırsı öyle bir hırs ki "Ben hem sandalyede otururum, hem idare ederim" diye geldiler. Ama öbür taraf planlarından hiç vazgeçmedi ve bunlara dediklerini sonuna kadar yaptırdı.
Devrim Sevimay/Milliyet
VİDEO
http://www.trtube.com/izle.php?v=nzvbygcsrt ===> ERBAKAN Başörtüsü düşmanlarının kanalında...
Necmettin Erbakan son günlerde televizyonlara çıkıp Milli Görüş siyasetini anlatıyor. Bunu yaparken de AKP iktidarını sertçe eleştiriyor. Medyanın Erbakan hayranlığı nereden geliyor?
İşte Erbakan’ın Kanaltürk’te başlayan ve FlaşTV’ye sıçrayan seçim çalışmaları
28 Şubat süreciyle hükümeti devrilen eski Başbakanlardan ve Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan, yasaklı bir siyasi olarak bugünlerde sık sık basında yer alıyor. İlk önce televizyonlarda programlara katılmaya başlayan Erbakan şimdi de gazetelere röportaj vermeye başladı. Erbakan katıldığı programlarda ve röportaj verdiği gazetelerde sadece Milli Görüş düşüncelerini açıklamıyor, aynı zamanda AKP’yi de sert bir biçimde eleştiriyor.
Daha önce özellikle merkez basının sert bir şekilde eleştirdiği ve Türkiye’de siyaset dışı pek çok çevrenin katıldığı bir kampanya ile 28 Şubat’ta iktidarından olan Erbakan neden seçimler öncesinde rağbet görmeye başladı? Bu sorunun yanıtını arayan iyibilgi, AKP’lilerin görüşlerine başvurdu. AKP tabanında Erbakan’ın tekrar sahneye çıkması “AKP’yi yıpratmaya yönelik bir çalışma” olarak algılanıyor. İyibilgi’ye konuşan AKP parti teşkilatı mensupları, Erbakan’ın çıkışından kısmen de olsa rahatsız olmuşa benziyor. Bunun sebebi ise Erbakan’ın hedefinin AKP’nin “çekirdek” tabanı olması… Parti teşkilatı Erbakan’ın kendi tabanları üzerinde etkili olamayacağını düşünseler de kısmi bir rahatsızlık duyulmadığı söylenemez.
AKP’liler bu düşüncelerinde haksız sayılır mı? Pek değil… Erbakan’ın AKP’nin “çekirdek” milli görüşçü gelenekten gelen tabanına yönelik çalışması özellikle basının dikkatini çekiyor. Daha önce Saadet Partisi’nin Kanaltürk’ten canlı verilmeye başlanan mitingleri aslında Milli Görüş çizgisinin basının gözünde değer kazanmaya başladığının bir göstergesiydi. 28 Şubat’ı gerçekleştirenlerin geçtiğimiz ay Erbakan için söyledikleri “Erbakan’ı yanlış anlamışız” sözleri ise Erbakan ile AKP karşıtlığında bir araya gelme politikasının başlangıcıydı. Zaten bu geçici koalisyon yeni sayılmaz… AB müzakereleri çerçevesinde ortaya çıkan “ulusal cephe”nin içinde MHP ve İP olduğu kadar SP de vardı. Bu şu günlerde yaşadıklarımızı açıklar mahiyette… Ancak iyibilgi’nin sorularını yanıtlayan AKP’lilerin anlayamadıkları şu: 28 Şubat mağduru Erbakan nasıl olur da 367’yi savunur? AKP’liler bu şekilde düşünürken, ulusalcıların “Erbakan’ı yanlış değerlendirdik” sözleri bu çevrelerden Erbakan’a destek gelmeye başladığı gerçeğini ortaya koyuyor…
www.iyibilgi.com
ERBAKAN HOCA 367'Yİ SAVUNDU
Erbakan yıllar sonra sessizliğini bozdu. "367'yi savundu", AKP tekrar seçilirse darbe ihtimalini yorumladı, Erdoğan'ı yerden yere vururken, Bülent Arınç'a "o farklı" dedi ve..
Erbakan'ın seçim tahmini:
22 Temmuz'u AKP kazanırsa gerginlik korkunç artacak ve iki yıl sonraki yerel seçim bile beklenmeden yine sandık başına gidilecek
Şimdiki aday listelerine bakınca nasıl bir AKP görüyorsunuz; daha merkezde denebilir mi?..
Merkez falan bunlar laf; daha işbirlikçi... Yeni dünyayı öğrenelim: Yeni dünyada sağ-sol-merkez yok. O komünistler zamanındaydı. 90'da değişti bu. İşbirlikçi misin, değil misin? Şimdi AKP Milli Görüşçüleri de tasfiye etti, daha işbirlikçi oldu. Kendi tabanından tamamen koptu.
Zaten bunlara artık parti demek dahi doğru değil. Bunlar bir gecekonduydu. Bir sürü insan bir araya toplanmıştı. Şimdi yarısı tasfiye edildi. Geriye kalanlar ise kendilerinden emin değil. Böyle bir parti olmaz. Bir kere bir davası yok. O yüzden çok kolaylıkla bölünür.
Cumhurbaşkanlığı sürecinde "Erbakan olsaydı uzlaşmaya çalışırdı" yorumunu yapanlar oldu; doğru mu?
Eve doğrudur, biz olsaydık uzlaşı arardık. Biz kaç defa koalisyon kurduk. Hep uzlaşıyla. 28 Şubat'ın ardından bile parti başkanlarını ziyaret ettik, "Gelin demokrasiyi birlikte koruyalım" diye. Elbette insanlar milli menfaatler etrafında uzlaşmalı, görüşmeli ve bu işi başarmalıdır.
Sizce böyle bir üslup benimseseydi Gül'ü de seçtirebilir miydi?
Israr etseydi bu da olabilirdi. Daha yumuşak bir üslup izler, gider konuşur, anlatır ve bir çözüm ortaya konurdu.
Oturumda da 367 kişi bulunmalı
367'yi Özal'ın cumhurbaşkanı seçileceği dönemde ilk gündeme getiren sizdiniz?
Tabii böyle olması temenni edilir. Yani bir ülkenin cumhurbaşkanı hakikaten büyük bir çoğunlukla seçilmelidir.
Yani toplantı yeter sayısı 184 değil, 367'dir?
Tabii o oyun çıkması için o oturumda da 367 kişinin bulunması lazım gelir.
Yani size Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararı aykırı gelmiyor?
Bu benim ilk kez milletvekili seçildiğim 1969'da Meclis'e sunduğum yedi Anayasa değişikliğinin bir numaralı olanıdır. AKP de gerçekten isteseydi beş yıl içinde bunu yapardı, ama yapmadı.
"22 Temmuz seçimi Çanakkale Savaşı'ndan bile daha önemli" demeniz sebebiyle merak ediyoruz: 23 Temmuz sabahı eğer yine bir AKP iktidarıyla uyanırsak ne yaşayacağız; sizi endişelendiren tam olarak nedir?
Hemen söyleyeyim: AKP dış güçlerin isteği doğrultusunda Lübnan'da Hizbullah'la savaşmak üzere oraya asker göndermiştir. Şimdi bu ana kadar asker nefesi kesik bekliyor. Ne bekliyor? 22 Temmuz'u bekliyor. Çünkü şu anda Lübnan'da bir çatışma olsa buraya şehitler gelir ve bu AKP'nin aleyhine olur. Millet askerimizin gönderilmesinin hata olduğunu apaçık bir şekilde görür ve AKP'ye oy vermez.
Diyelim ki bekledikleri gün geldi; ne olacak?
Maazallah AKP yine iktidar olursa söylenecek şey çok açıktır: "Biz buraya barış için gelmiştik, ama Hizbullah bize saldırdı. Biz de kendimizi savunmak için savaştık." Niye yapacaklar bunu? Hizbullah'ı silahsızlaştırmak için. Peki neden? Çünkü İsrail elini kolunu sallaya sallaya Lübnan'a ve sonra da Suriye'ye girsin diye. Bu onların dini. Onlar Nil'le Fırat arasını istiyor; Güneydoğu Anadolu ve Kıbrıs dahil. O yüzden bu seçimler Çanakkale Savaşı'ndan bile daha önemli. Biz 22 Temmuz'da iyi ya da kötü idareyi seçmeyeceğiz; var olmayı ya da yok olmayı seçeceğiz. Durum bu kadar kritik. Benim elimden geldiği kadar mitinglere, konferanslara gitmemin ya da şimdi size konuşmamın sebebi de bu. Milletimiz harakiri yapmasın diye.
İyi, ama AKP asker kullanımı konusunda böyle bir angajmana girse dahi asker buna izin verir mi?
Şimdiki şartları görüyorsunuz: Kuzey Irak harekâtıyla ilgili askerin düşüncesi ayrı, AKP'nin düşüncesi ayrı. Çünkü AKP tamamen dış güçlerin emrindedir ve onların planlarını uygulamak için her türlü taahhüdü uygulamak üzere gelmiştir.
Size "Kanıtla" deseler?
Bütün icraatları bunun kanıtı. Ama bize getirilen birtakım bilgilere göre de başlangıçta yapılan pazarlıklarda AKP yetkilileri tarafından "Sizin arzularınızı yerine getirmek kolay iş. Biz asıl meseleye gelelim" dendiğinden bahsedilmektedir. Bu bilgi bize o toplantılara aracılık yapan bazı AKP öncülerinden gelmiştir ve kesin bilgilerdir.
Peki AKP niye bu kadarına razı olsun?
Bunlar sandalye hırsına kapıldılar. Sandalye hırsı öyle bir hırs ki "Ben hem sandalyede otururum, hem idare ederim" diye geldiler. Ama öbür taraf planlarından hiç vazgeçmedi ve bunlara dediklerini sonuna kadar yaptırdı.
Devrim Sevimay/Milliyet
VİDEO
http://www.trtube.com/izle.php?v=nzvbygcsrt ===> ERBAKAN Başörtüsü düşmanlarının kanalında...