Cihannur
07-12-2011, 03:04
Fadime Özkan
http://img812.imageshack.us/img812/6883/fadimeozkan.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/812/fadimeozkan.jpg/)
Asmayalım da besleyelim
Kenan Evren’den hesap soracaklarmış! Peh! Tam bir zırva, Akepe zırvası!
Akepe, halkı enayi yerine koyuyor, darbe acılarını sömürüyor. Halk zaten bidon kafalı, kıllı bıyıklı, hem göbekli hem kaşıntılı... Öyle olmasa, bu adamlara oy verir mi?
Darbe yapılalı 30 yıl olmuş. Aradan yıllar, on yıllar geçmiş, zaman aşımı olmuş. Artık dava açılamaz, darbeciler de yargılanamaz.
Bakın görün, zokayı yutup pakete evet, yetmez ama evet diyenler, referandum sonrasında budalalıklarına nasıl yanacaklar.
Vesaire, vesaire, vesaire...
Böyle diyorlardı ama sadece oy vermedikleri bir partiye iftira etmiyorlardı. -Ki olabilir. Birinin, o partiye değil de şu partiye inanıyor, oy veriyor, o partinin iktidardan düşüp şu partinin iktidar olmasını istiyor ve buna çalışıyor olması normaldir. Demokratik bilinç ve işleyiş açısından gayet de güzel hareketler bunlar. Sivil kaldığı müddetçe, elbette.
Ancak burada iki ayrı nokta vardı, bu yaklaşımı marazi kılan.
Bu utanç onlara yeter
Bir: Referandumda herhangi bir parti değil, hayatımızı birebir etkileyecek olan, sistemi değiştirme potansiyeli taşıyan somut bir paket oylanıyordu.
İki: Kendileri için bir nefret objesi haline getirdikleri iktidar partisi üzerinden, o partiye oy veren vermeyen ama o anayasa değişiklik paketinin Türkiye’de bir şeyleri değiştirebileceğine aklı kesmiş, kendi iradesiyle, verdiği oyla bu sistemi değiştirebileceğine; kendi aklına, iradesine, haklarına ve hayatına kast edenlerden hesap sorabileceğine inananlara hakaret ediyorlardı.
Azımsadılar, aşağıladılar, karaladılar, inanmadılar...
Ve bugün yaşadıkları utanç onlara yeter!
Çünkü, olmaz olmayacak denilen oldu; son hakiki darbenin bir numaralı faili, çocuk katili Kenan Evren’den hesap soruldu.
Darbeci generali, 31 yıl sonra savcı karşısına çıkartan biziz.
12 Eylül 2010 günü sandığa gidip, Anayasa’daki geçici 15. maddenin kaldırılması ve darbecilere yargı yolunun açılması için “evet” ya da “yetmez ama evet” diyen % 58’iz biz.
13 Eylül sabahı, büyük bir mutluluk ve kararlılıkla suç duyurusunda bulunanlarız.
Evet, ama yetmez
İpin ucu, darbecilerin ve yargılama sürecini yürütmekle sorumlu olanların peşi bırakılmış da değil.
KEKİK, -Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi- hepimiz adına işbaşında. Süreci yakından takip ediyor, memurundan amirine, savcısından hâkimine, müsteşarından bakanına, Başbakanından Cumhurbaşkanına herkesi izliyor. Yargılamanın gereğini yapmayan kim olursa olsun teşhir edilecek.
Mevzu sadece bir psikoloji mevzu değil yani. O yüzden Evren’in ifadesinin alınması yetmez, mutlaka yargılanmalı.
Mahkeme heyetinin karşısına çıksın, sanık sandalyesine otursun.
“Sanık ayağa kalk” dendiğinde kalksın, “otur” dendiğinde otursun, yaptıklarının hesabı sorulsun, hükmü okunsun. Duruşma da canlı yayınlansın. Ki herkes görsün; diktatörlüğün, darbecilerin yanına kâr kalmadığını.
Evet, toplum bunu, toplumun talep ve beklentilerine, değişim istek ve iradesine dikkat kesilmiş, bunu yerine getirmeye, halka hizmet etmeye gayret eden bir partinin eliyle yapıyor. Ama sonuçta halk yapıyor. Siyasetin mantığı ve meşruiyeti de bu değil mi zaten?
“Referandum paketi bir zoka” diyenler şimdi de “Kenan Evren savcı karşısına seçim öncesi çıkarıldı. Seçim yatırımı bunlar, hıh” diye dudak büküyor ama sonuç değişmiyor. Öyle ya da böyle, halkın dediği, olmaz denilen oluyor. Evren yargılanacak, hüküm giyecek. Sonra da 13 Haziran’dan tezi yok, Allah’ın izniyle bu toplum; sivil, çoğulcu, özgürlükçü bir anayasa yapacak, elbirliğiyle.
SÖYLEMEZSEM ÇATLARIM: Meğer darbeci paşa, sorgulama öncesine kadar, bilmiyormuş neyle suçlandığını. 650 bin kişinin gözaltına alındığını, bir milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, adil olsun diye bir sağdan bir soldan, toplam 50 kişinin asılarak idam edildiğini, 171 kişinin işkence altında öldüğünü, Diyarbakır Cezaevi’nde insanlara pislik yedirildiğini, köpeklere tekmil verdirildiğini bilmiyormuş! Hem dönemin bir numaralı sorumlusu, hem hiç üzerine alınmıyor! Üstüne bir de “yine olsa yine yaparım” diyor. La havle... Ama yok, biz asmayalım, besleyelim onu. Emri hak vaki olana dek, düşünüp hissetsin diye yaşattıklarını.
Kaynak: http://www.stargazete.com/yazar/fadime-ozkan/asmayalim-da-besleyelim-haber-357273.htm
Star 08.06.2011
http://img812.imageshack.us/img812/6883/fadimeozkan.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/812/fadimeozkan.jpg/)
Asmayalım da besleyelim
Kenan Evren’den hesap soracaklarmış! Peh! Tam bir zırva, Akepe zırvası!
Akepe, halkı enayi yerine koyuyor, darbe acılarını sömürüyor. Halk zaten bidon kafalı, kıllı bıyıklı, hem göbekli hem kaşıntılı... Öyle olmasa, bu adamlara oy verir mi?
Darbe yapılalı 30 yıl olmuş. Aradan yıllar, on yıllar geçmiş, zaman aşımı olmuş. Artık dava açılamaz, darbeciler de yargılanamaz.
Bakın görün, zokayı yutup pakete evet, yetmez ama evet diyenler, referandum sonrasında budalalıklarına nasıl yanacaklar.
Vesaire, vesaire, vesaire...
Böyle diyorlardı ama sadece oy vermedikleri bir partiye iftira etmiyorlardı. -Ki olabilir. Birinin, o partiye değil de şu partiye inanıyor, oy veriyor, o partinin iktidardan düşüp şu partinin iktidar olmasını istiyor ve buna çalışıyor olması normaldir. Demokratik bilinç ve işleyiş açısından gayet de güzel hareketler bunlar. Sivil kaldığı müddetçe, elbette.
Ancak burada iki ayrı nokta vardı, bu yaklaşımı marazi kılan.
Bu utanç onlara yeter
Bir: Referandumda herhangi bir parti değil, hayatımızı birebir etkileyecek olan, sistemi değiştirme potansiyeli taşıyan somut bir paket oylanıyordu.
İki: Kendileri için bir nefret objesi haline getirdikleri iktidar partisi üzerinden, o partiye oy veren vermeyen ama o anayasa değişiklik paketinin Türkiye’de bir şeyleri değiştirebileceğine aklı kesmiş, kendi iradesiyle, verdiği oyla bu sistemi değiştirebileceğine; kendi aklına, iradesine, haklarına ve hayatına kast edenlerden hesap sorabileceğine inananlara hakaret ediyorlardı.
Azımsadılar, aşağıladılar, karaladılar, inanmadılar...
Ve bugün yaşadıkları utanç onlara yeter!
Çünkü, olmaz olmayacak denilen oldu; son hakiki darbenin bir numaralı faili, çocuk katili Kenan Evren’den hesap soruldu.
Darbeci generali, 31 yıl sonra savcı karşısına çıkartan biziz.
12 Eylül 2010 günü sandığa gidip, Anayasa’daki geçici 15. maddenin kaldırılması ve darbecilere yargı yolunun açılması için “evet” ya da “yetmez ama evet” diyen % 58’iz biz.
13 Eylül sabahı, büyük bir mutluluk ve kararlılıkla suç duyurusunda bulunanlarız.
Evet, ama yetmez
İpin ucu, darbecilerin ve yargılama sürecini yürütmekle sorumlu olanların peşi bırakılmış da değil.
KEKİK, -Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi- hepimiz adına işbaşında. Süreci yakından takip ediyor, memurundan amirine, savcısından hâkimine, müsteşarından bakanına, Başbakanından Cumhurbaşkanına herkesi izliyor. Yargılamanın gereğini yapmayan kim olursa olsun teşhir edilecek.
Mevzu sadece bir psikoloji mevzu değil yani. O yüzden Evren’in ifadesinin alınması yetmez, mutlaka yargılanmalı.
Mahkeme heyetinin karşısına çıksın, sanık sandalyesine otursun.
“Sanık ayağa kalk” dendiğinde kalksın, “otur” dendiğinde otursun, yaptıklarının hesabı sorulsun, hükmü okunsun. Duruşma da canlı yayınlansın. Ki herkes görsün; diktatörlüğün, darbecilerin yanına kâr kalmadığını.
Evet, toplum bunu, toplumun talep ve beklentilerine, değişim istek ve iradesine dikkat kesilmiş, bunu yerine getirmeye, halka hizmet etmeye gayret eden bir partinin eliyle yapıyor. Ama sonuçta halk yapıyor. Siyasetin mantığı ve meşruiyeti de bu değil mi zaten?
“Referandum paketi bir zoka” diyenler şimdi de “Kenan Evren savcı karşısına seçim öncesi çıkarıldı. Seçim yatırımı bunlar, hıh” diye dudak büküyor ama sonuç değişmiyor. Öyle ya da böyle, halkın dediği, olmaz denilen oluyor. Evren yargılanacak, hüküm giyecek. Sonra da 13 Haziran’dan tezi yok, Allah’ın izniyle bu toplum; sivil, çoğulcu, özgürlükçü bir anayasa yapacak, elbirliğiyle.
SÖYLEMEZSEM ÇATLARIM: Meğer darbeci paşa, sorgulama öncesine kadar, bilmiyormuş neyle suçlandığını. 650 bin kişinin gözaltına alındığını, bir milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, adil olsun diye bir sağdan bir soldan, toplam 50 kişinin asılarak idam edildiğini, 171 kişinin işkence altında öldüğünü, Diyarbakır Cezaevi’nde insanlara pislik yedirildiğini, köpeklere tekmil verdirildiğini bilmiyormuş! Hem dönemin bir numaralı sorumlusu, hem hiç üzerine alınmıyor! Üstüne bir de “yine olsa yine yaparım” diyor. La havle... Ama yok, biz asmayalım, besleyelim onu. Emri hak vaki olana dek, düşünüp hissetsin diye yaşattıklarını.
Kaynak: http://www.stargazete.com/yazar/fadime-ozkan/asmayalim-da-besleyelim-haber-357273.htm
Star 08.06.2011