Mu-Alim
03-21-2008, 16:31
Önceki gece Kanal D'de, Işık Üniversitesi'nden canlı yayınlanan Abbas Güçlü ile Genç Bakış programını izliyorum. Konukları "Onursal" Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ve Vatan Gazetesi yazarlarından Yiğit Bulut.
Abbas Güçlü'yü tanıyorsunuz; hani bir önceki programında Ak Parti'ye oy verenleri gerizekalı olmakla suçlayan bir üniversiteliye "bunu söylemeye hakkınız yok, herkesin oy hakkı var; bu insanlara gerizekalı diyemezsiniz" diyen; hemen sonrasında bir konferansta "çobanın da tek oy hakkı var, hakimin, savcının, vergi rekortmeninin de...Bu, böyle olmamalı; memlekete zarardan başka bir şey getirmeyen bir çobanın ülke kalkınmasına büyük katkılar sağlayan biri ile eşdeğer görülmesi saçma." diye saçmalayan adam olmadık adam...
Vural Savaş'ı da çok iyi tanıyorsunuz; hani Refah Partisi'nin, Fazilet Partisi'nin kapatılmasına büyük emekleri geçen, bunu da "Atatürkçülük, Demokrasi, Laiklik" olarak nitelendiren, eli ayağı titreyen ama hala "beni sizler yarattınız" dercesine kendisini destekleyen üç beş çapulcunun önünde boy gösteren adam olmadık adam...
Sinan Aygün'ü de iyi bilirsiniz; seçim döneminde DP ile ANAP arasında ombudsmanlık görevine soyunan, "nabza göre şerbet" veczinin en güzel uygulayıcılardan, bir öyle bir böyle olan, ezberin teki...
Yiğit Bulut'u da bilen bilir; CNN Türk'te ekonomi programı sunan, son zamanlarda ilginç istatistiki verilerle birçok şeyi gün ışığına çıkaran, partiler üstü bir adam.
Bir de Işık Üniversiteli öğrenciler var; çoğu üniversiteye giriş sınavında barajı aşamamış ama "parayı basıp okuyanlardan", çoğu neyin ne olduğundan bihaber, paralı babalarının ya da "para babalarının" estirdiği rüzgarla yön bulan, kavramlardan habersiz, kavramlaşmış, Japonların Asimo'su gibi ipotekliler...
Vural Savaş, özel üniversitede yayınlanan bu programda sürekli bir "solculuk, antiemperyalizm" propogandası yapıyor ve Ak Parti'yi "emperyalist uşaklığı" ile suçluyor. Işık Üniversiteli, o an üzerinde bulunan kıyafetlerin maddi değeri en az 500 ytl olan öğrenciler de hurra Vural Savaş ne derse alkışlıyor, sloganlar koparıyor.
Sinan Aygün, bir Yiğit Bulut'u dinliyor; onun dediklerini tekrar ediyor, bir de Vural Savaş'ın dediklerini; sonra da şöyle bir öğrencilere bakıyor, "ne duruyorsunuz, alkışlasanıza!" diyen gözlerle... Güçlü, gelen bir e-postayı okuyor: "Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalıştıkça insanların gözündeki bu itibarsız duruşunuz devam edecek!", Aygün cevap veremiyor, kem küm ediyor...
Güçlü, topu yine Savaş'a atıyor durumu kurtarması için... Savaş yine elleri titreyerek aslında memleketteki yegane emperyalist olan özel üniversiteli öğrencilere emperyalizm dersi veriyor.
Konuklar içinde eleştirilerini yerli yerinde yapan, üzerinde düşünmemizi sağlayabilen tek isim Yiğit Bulut. Ekonomik anlamda bağımlı olduğumuzu, bundan kurtulmamızın çok zor olduğunu dile getiriyor, rakamlarla kanıtlayarak. Ancak o da çözüm üretme noktasında kısır kalıyor. Eleştirileri doğru ama onlar da Ak Parti ile pek ilgisi olmayan sorunlar, Cumhuriyet tarihinden beri biriken sorunlar...
Sonuç olarak, memleketin halini üç beş batı budalası önünde tartışmaya kalkışan, yanına da memleketin kamburlarını alıp saçmalamayı kendine şiar edinen Abbas Güçlü, Anadoludaki devlet üniversitelerinde 160 ytl ile bir ayı geçirmeye çalışan öğrencilerin önüne çık(a)mamaya devam ediyor ve aklınca "Işık"la "mışık"la asıl aydınlatma gereci olan "ampulü" söndürebileceğini sanıyor...
Ama bilmiyor ki köylerde "florosan" değil, "ampul" yanıyor, yanacak her zaman...
Saygılar
Tunahan Bozkurt
Abbas Güçlü'yü tanıyorsunuz; hani bir önceki programında Ak Parti'ye oy verenleri gerizekalı olmakla suçlayan bir üniversiteliye "bunu söylemeye hakkınız yok, herkesin oy hakkı var; bu insanlara gerizekalı diyemezsiniz" diyen; hemen sonrasında bir konferansta "çobanın da tek oy hakkı var, hakimin, savcının, vergi rekortmeninin de...Bu, böyle olmamalı; memlekete zarardan başka bir şey getirmeyen bir çobanın ülke kalkınmasına büyük katkılar sağlayan biri ile eşdeğer görülmesi saçma." diye saçmalayan adam olmadık adam...
Vural Savaş'ı da çok iyi tanıyorsunuz; hani Refah Partisi'nin, Fazilet Partisi'nin kapatılmasına büyük emekleri geçen, bunu da "Atatürkçülük, Demokrasi, Laiklik" olarak nitelendiren, eli ayağı titreyen ama hala "beni sizler yarattınız" dercesine kendisini destekleyen üç beş çapulcunun önünde boy gösteren adam olmadık adam...
Sinan Aygün'ü de iyi bilirsiniz; seçim döneminde DP ile ANAP arasında ombudsmanlık görevine soyunan, "nabza göre şerbet" veczinin en güzel uygulayıcılardan, bir öyle bir böyle olan, ezberin teki...
Yiğit Bulut'u da bilen bilir; CNN Türk'te ekonomi programı sunan, son zamanlarda ilginç istatistiki verilerle birçok şeyi gün ışığına çıkaran, partiler üstü bir adam.
Bir de Işık Üniversiteli öğrenciler var; çoğu üniversiteye giriş sınavında barajı aşamamış ama "parayı basıp okuyanlardan", çoğu neyin ne olduğundan bihaber, paralı babalarının ya da "para babalarının" estirdiği rüzgarla yön bulan, kavramlardan habersiz, kavramlaşmış, Japonların Asimo'su gibi ipotekliler...
Vural Savaş, özel üniversitede yayınlanan bu programda sürekli bir "solculuk, antiemperyalizm" propogandası yapıyor ve Ak Parti'yi "emperyalist uşaklığı" ile suçluyor. Işık Üniversiteli, o an üzerinde bulunan kıyafetlerin maddi değeri en az 500 ytl olan öğrenciler de hurra Vural Savaş ne derse alkışlıyor, sloganlar koparıyor.
Sinan Aygün, bir Yiğit Bulut'u dinliyor; onun dediklerini tekrar ediyor, bir de Vural Savaş'ın dediklerini; sonra da şöyle bir öğrencilere bakıyor, "ne duruyorsunuz, alkışlasanıza!" diyen gözlerle... Güçlü, gelen bir e-postayı okuyor: "Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalıştıkça insanların gözündeki bu itibarsız duruşunuz devam edecek!", Aygün cevap veremiyor, kem küm ediyor...
Güçlü, topu yine Savaş'a atıyor durumu kurtarması için... Savaş yine elleri titreyerek aslında memleketteki yegane emperyalist olan özel üniversiteli öğrencilere emperyalizm dersi veriyor.
Konuklar içinde eleştirilerini yerli yerinde yapan, üzerinde düşünmemizi sağlayabilen tek isim Yiğit Bulut. Ekonomik anlamda bağımlı olduğumuzu, bundan kurtulmamızın çok zor olduğunu dile getiriyor, rakamlarla kanıtlayarak. Ancak o da çözüm üretme noktasında kısır kalıyor. Eleştirileri doğru ama onlar da Ak Parti ile pek ilgisi olmayan sorunlar, Cumhuriyet tarihinden beri biriken sorunlar...
Sonuç olarak, memleketin halini üç beş batı budalası önünde tartışmaya kalkışan, yanına da memleketin kamburlarını alıp saçmalamayı kendine şiar edinen Abbas Güçlü, Anadoludaki devlet üniversitelerinde 160 ytl ile bir ayı geçirmeye çalışan öğrencilerin önüne çık(a)mamaya devam ediyor ve aklınca "Işık"la "mışık"la asıl aydınlatma gereci olan "ampulü" söndürebileceğini sanıyor...
Ama bilmiyor ki köylerde "florosan" değil, "ampul" yanıyor, yanacak her zaman...
Saygılar
Tunahan Bozkurt