fatih kısaparmak balon baskılı balon Gül ne söylüyor ne yapmak istiyor - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Gül ne söylüyor ne yapmak istiyor


Ertuğrul ÖZGÜL
05-10-2009, 10:54
Cumhurbaşkanı Gül, Mart ayının son haftasında yaptığı Irak ziyaretinden beri Kürt sorununun çözümünü açık bir şekilde hedef almış durumda. Özetleyecek olursak, ‘2009 yılı içerisinde bu sorunun bitirilmesi lazım. Sonra geç olur’ diyor. Önceki gün Prag dönüşü uçakta bize söylediği de bu yaklaşımın bir sonucudur. Şöyle diyor:

‘Adına ne derseniz deyin Kürt meselesi Türkiye’nin en önemli meselesidir. Şimdi devletin bütün birimleri arasında daha önce yakalanamamış bir uyum da varken bunu çözelim.’

Kürt meselesinin en önemli, en sarsıcı, en yaralayıcı, en tahammülü güç mesele olduğuna şüphe yoktur. Türkiye, başka hiçbir konuda böyle ağır bedeller ödemedi, böyle derin acılar yaşamadı. Yılların inkar, ihmal, yok sayma ve adam yerine koymama politikaları, şiddeti körükledi, şiddet arttıkça da mesele karmaşıklaştı. Her geçen gün zaman kaybıdır, açılan yaraların tedavisinin daha da güç hale gelmesi demektir.

Oturup, akl-ı selimle düşününce anlayacağız ki bu mesele Türkiye’ye yakışmamaktadır.

Cumhurbaşkanı, sorunun bütün aciliyet ve ertelenemezlik unsurlarını hesaba kattıktan sonra çok basit bir mantık kuruyor. O mantığı şöyle ifade edebiliriz: Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, genelkurmay başkanları, emniyet müdürleri, asker-sivil bütün bürokratlar koltuklarında belirli bir süre için kalıyorlar. Zaman geçip gidiyor ve görev sürelerinde içlerinden geleni, inandıkları doğruları yapmak gibi bir sorumlulukları var. Şimdi bunu yapmanın zamanıdır. Kim temel sorunlar konusunda neye inanıyorsa cesaretle bunu masaya koysun ve çözüme odaklanarak bunları bitirelim.

Bu yaklaşımın isabetini kolaylıkla test edebiliriz. Görevde oldukları sırada en şahin, en sertlik yanlısı politik tavırlarıyla bildiğimiz, tanıdığımız politikacı ve askerlerin emekli olduktan sonra özellikle Kürt sorununa ilişkin açıklamalarına bakalım. Geçmişte başkalarını ihanetle suçladıkları görüşleri emekli olunca söylemeye başlıyorlar. ‘Bu iş silahla olmaz’ cümlesiyle başlayıp en sivil ve demokratik önerileri sıralıyorlar.

Gül de aslında bunu söylüyor. Gelin bu cesareti görevimizin başındayken gösterelim de bitsin bu kan.

Demek ki resmi görevde herkesi sınırlayan, bağlayan, elini tutan bir gerginlik hali var. Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı bu çelişkiyi fark etmiş durumda ve çözüm için kollarını sıvıyor.

Bu yaklaşım da desteği hak ediyor. Şunu da unutmamak gerekir ki Kürt sorununun ne kadar derin, ne kadar kanlı bir geçmişi olursa olsun Türkiye devleti isterse bunu bir gecede bitirebilir. Yeter ki hamasete değil çözüme odaklanılsın.

15 yıl önce 15 yıl sonra

Gül, 24 saatlik Prag ziyaretinin son bölümünde şehrin ortasındaki meşhur Charles Bridge -Charles köprüsü- üzerinde kısa bir tur yapmayı da ihmal etmedi. Aralarında Yunanlılar’ın da olduğu çok sayına turistle fotoğraf çektirdi, sohbet etti. Biz de bu fırsatta konuşma imkanı bulduk.

Cumhurbaşkanı’na Prag’a ne zamandır geldiğini sordum, Türkiye’nin Avrupa Birliliği gerçeğini özetleyen bir cevap aldım.

‘90’lı yılların başından itibaren gelip giderim. O zamanlar ilk olarak Avrupa Konseyi parlamenteri olarak gözlemci heyet içinde gelmiştim. Çek Cumhuriyeti’nin konseye girip girmemesi için rapor hazırlıyorduk. Raporumuz iyi olsun diye o kadar iltifat etmişlerdi ki... Şimdi bu ülke, bırakın Avrupa Konseyi’ni AB’ye üye oldu ve dönem başkanı olarak bizi ağırlıyor.’

Bizim AB hikayemiz 45 yılı buldu, bazılarımız kafası hala karışık. Çek’ler ise, 15 yılda önce demir perdeyi yıkıp bütün engelleri aştılar. Durumun dramatikliğini anlatmak için başka söze gerek var mı?



Mustafa KARAALİOĞLU - star