çilik
09-27-2008, 20:52
Günahın rengi nedir?
Kara mıdır sizce de?
Öyle midir değil midir bilemeyiz ama kopkoyu bir renk olduğunu ve bütün
renkleri soldurduğunu söyleyebiliriz herhâlde.
'Günahın Rengi' Ahmed Günbay Yıldız'ın son romanının adı. Kitabını, bir
anlık arzuya, ihtirasa ve intikam duygusuna acımasızca kurban edilen bir
aşkın etrafında kurgulayan yazar, eserinde aslında toplumdaki ahlâkî çöküşü,
eğitimsizliği, kutsal değerlerimize yeterince ehemmiyet vermeyişimizi
eleştiriyor. Roman bu bakımdan okuyucuyu silkeliyor ve iç muhasebeye davet
ediyor.
Romanın başkahramanı Hasret, ahlâk, iffet, iman, masumiyet timsali. Tüm genç
kızlara örnek olacak hasletlere sahip olan Hasret, romanda, tahammül
edilmesi güç acılara göğüs germek, manevî yükleri sırtlamak zorunda kalıyor.
Tevekkül ve sabırla gönlündeki yarayı tedavi edemese de ayakta kalmayı
başarıyor.
Romanın bir başka kahramanı Armağan, işlenen günahın kavurduğu masumlardan
biri sadece. Çocukluk yıllarından büyüyüp bir yetişkin olana kadar bu
günahın bedelini horlanarak, küçümsenerek, hakaret işiterek çok ağır
ödeyenlerden.
Tek bir kıvılcımdan çıkıp hızla büyüyen ve etrafında ne varsa yakıp, yıkıp
yok eden koca bir yangın gibi, düşüncesizce işlenen tek bir günahın, nasıl
nesillere sirayet ettiğini, hayatları mahvettiğini anlatıyor Günahın Rengi.
Romanında daha pek çok toplumsal yaraya değinen Ahmed Günbay Yıldız, Adem
Bey ve oğullarıyla ebeveyn - evlât ilişkisini sorguluyor, problemli
yanlarına dikkat çekiyor. Okuyucuya her evlâdın anne ve babasına karşı olan
vefa borcunu hatırlatıyor.
Ahmed Günbay Yıldız alıştığımız kendine has üslubuyla kaleme aldığı Günahın
Rengi'ni şu satırlarla nihayetlendiriyor ve âdeta okuyucusuna sesleniyor:
'Evlâtlarınıza iyi bir gelecek bırakabilmek için hazırlık yapın sizler de.
Nöbeti devrederken borçlu olmayın onlara. Hazan istemeseniz de hüznü
beraberinde getirir. Sakın unutmayın bu mısraları, hatta çerçeveletip
gözünüzün önüne asın ve okuyun sık sık:
Gül ağacı demiş tomurcuğuna:
Yarın rayihanı yel alır gider.
Annesi demiş ki yavrucağına:
Bütün emeklerim el alıp gider.
Geleceğin dünyasına da bu mısralarımla selâm olsun.'
Kara mıdır sizce de?
Öyle midir değil midir bilemeyiz ama kopkoyu bir renk olduğunu ve bütün
renkleri soldurduğunu söyleyebiliriz herhâlde.
'Günahın Rengi' Ahmed Günbay Yıldız'ın son romanının adı. Kitabını, bir
anlık arzuya, ihtirasa ve intikam duygusuna acımasızca kurban edilen bir
aşkın etrafında kurgulayan yazar, eserinde aslında toplumdaki ahlâkî çöküşü,
eğitimsizliği, kutsal değerlerimize yeterince ehemmiyet vermeyişimizi
eleştiriyor. Roman bu bakımdan okuyucuyu silkeliyor ve iç muhasebeye davet
ediyor.
Romanın başkahramanı Hasret, ahlâk, iffet, iman, masumiyet timsali. Tüm genç
kızlara örnek olacak hasletlere sahip olan Hasret, romanda, tahammül
edilmesi güç acılara göğüs germek, manevî yükleri sırtlamak zorunda kalıyor.
Tevekkül ve sabırla gönlündeki yarayı tedavi edemese de ayakta kalmayı
başarıyor.
Romanın bir başka kahramanı Armağan, işlenen günahın kavurduğu masumlardan
biri sadece. Çocukluk yıllarından büyüyüp bir yetişkin olana kadar bu
günahın bedelini horlanarak, küçümsenerek, hakaret işiterek çok ağır
ödeyenlerden.
Tek bir kıvılcımdan çıkıp hızla büyüyen ve etrafında ne varsa yakıp, yıkıp
yok eden koca bir yangın gibi, düşüncesizce işlenen tek bir günahın, nasıl
nesillere sirayet ettiğini, hayatları mahvettiğini anlatıyor Günahın Rengi.
Romanında daha pek çok toplumsal yaraya değinen Ahmed Günbay Yıldız, Adem
Bey ve oğullarıyla ebeveyn - evlât ilişkisini sorguluyor, problemli
yanlarına dikkat çekiyor. Okuyucuya her evlâdın anne ve babasına karşı olan
vefa borcunu hatırlatıyor.
Ahmed Günbay Yıldız alıştığımız kendine has üslubuyla kaleme aldığı Günahın
Rengi'ni şu satırlarla nihayetlendiriyor ve âdeta okuyucusuna sesleniyor:
'Evlâtlarınıza iyi bir gelecek bırakabilmek için hazırlık yapın sizler de.
Nöbeti devrederken borçlu olmayın onlara. Hazan istemeseniz de hüznü
beraberinde getirir. Sakın unutmayın bu mısraları, hatta çerçeveletip
gözünüzün önüne asın ve okuyun sık sık:
Gül ağacı demiş tomurcuğuna:
Yarın rayihanı yel alır gider.
Annesi demiş ki yavrucağına:
Bütün emeklerim el alıp gider.
Geleceğin dünyasına da bu mısralarımla selâm olsun.'