Orijinalini görmek için tıklayınız : İslam Hukuku ve Laik Hukuk
Bu Feto ahlaksızının sonu gelmiştir, kimse endişe etmesin. Yıllar önce gerek bu forumda gerek girdiğim ortamlarda Laiklik’in ne kadar önemli olduğunu defaatle anlattım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörülerini de ilkelerini de basitçe yorumlayıp reddetmedim. Her daim uygulanmakta olanın Laiklik olmadığını bir yasaklar vesayeti olduğu ve gerçek laiklikle alakası olmadığını söyledik. Laiklik neden önemliydi işte bu Feto gibi din tüccarı alcakların elinde dinin oyuncak olmaması için önemliydi. Ama bu ülkede laiklik adı altında öyle şeyler yapıldı ki asıl kutuplaşmaların temelleri o günlerde atıldı. Düşünün bugünden bakın bi 10 yıl öncesine, bir kadın bir genç kız sadece başörtüsü nedeniyle Üniversiteye giremiyordu. İnsanın aklı almıyor değil mi? Bugün muhalefet partileri bile bunu ucundan köşesinden bile savunamaz artık. Bu ülke 2008’de bir Anayasa Mahkemesi kararı gördü, bir üniversite öğrencisinin başörtülü üniveristeye gitmesi Anayasa’nın ilk 3 maddesine aykırılık olarak görüldü. Chp yatsın kalksın Recep Tayyip Erdoğan’a dua etsin, Erdoğan sayesinde at gözlüklü bir yapıdan kurtuldular. Ülkeyi de milleti de bugün toplumun %99’i hakkaten ne saçma yasakmış dediği bir konuda yıllarca oyaladılar.
Feto gibi bir oluşum normal bir ortam olsaydı, bu güce asla ulaşamazdı. O baskıların katkıları unutulup faturayı Ak Partiye kesenlerde yıllar sonra başörtüsü konusundaki yanılgılarının aynı duruma düşecekler. Allah Recep Tayyip Erdoğan’dan razı olsun.
Cihannur
05-21-2018, 22:33
Yıllar önce gerek bu forumda gerek girdiğim ortamlarda Laiklik’in ne kadar önemli olduğunu defaatle anlattım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörülerini de ilkelerini de basitçe yorumlayıp reddetmedim. Her daim uygulanmakta olanın Laiklik olmadığını bir yasaklar vesayeti olduğu ve gerçek laiklikle alakası olmadığını söyledik.
Türkiye gibi İslam ülkelerinde laiklik olmaz! Çünkü İslamiyet sadece ibadetleri emreden bir din değildir ve Müslümanların kendilerine ait hukukları vardır. Bakın mesela İngiltere'de Müslümanlar için şeriat mahkemeleri bu yüzden kuruldu. Türkiye'de devlet yönetiminde laikliğe geçilmiş olması çok büyük bir hatadır. Allah'tan dilerim ki yaşamakta olduğumuz bu kötü dönem sona erer de eskiden olduğu gibi İslam şeriatının uygulandığı günleri görüp yaşarız.
Türkiye gibi İslam ülkelerinde laiklik olmaz! Çünkü İslamiyet sadece ibadetleri emreden bir din değildir ve Müslümanların kendilerine ait hukukları vardır. Bakın mesela İngiltere'de Müslümanlar için şeriat mahkemeleri bu yüzden kuruldu. Türkiye'de devlet yönetiminde laikliğe geçilmiş olması çok büyük bir hatadır. Allah'tan dilerim ki yaşamakta olduğumuz bu kötü dönem sona erer de eskiden olduğu gibi İslam şeriatının uygulandığı günleri görüp yaşarız.
Cihannur hocam, mesela bir Müslüman ile Gayri Müslim arasında olan bir uyuşmazlıkta. Kararı İslam Hukuku'na göre işleyen mahkemeler mi alacak? Yoksa Evrensel Hukuk kurallarına göre karar alan mahkemeler mi alacak. Gayri Müslim olan birisi İslam Hukuku'na göre karar alan Şeriat mahkemeleri kararını kabul etmeme hakkı var mı yok mu ? O halde çift başlılık olacak. Yada zorla gayri müslim birisi şeriat kurallarına göre yargılanıp ceza alacak.
Evrensel hukuk kurallarında İslamiyet'e uygun olmayan ne var ? Ben meseleye İslam'a aykırı mı uygun mu gözüyle bakıyorum.
Tüm vatandaşlarına din,dil,ırk ayrımı yapmadan aynı hizmeti ve vatandaşlık haklarını sunan bir devlet anlayışı dışında 21.yy'a hitap edecek bir anlayış olamaz.
Bahsettiğiniz tarzda bir modelde ne dış ticaret yapabilirsin, ne de Araplar hariç herhangi bir yatırım çekebilirsin. Ne turist getirebilirsin. 21.yy dünyası 19.yy modelleri ile yönetilemez belki bugünki sistem bile yetersiz kalacak bir nesil sonra.
Cihannur
05-26-2018, 15:38
Cihannur hocam, mesela bir Müslüman ile Gayri Müslim arasında olan bir uyuşmazlıkta. Kararı İslam Hukuku'na göre işleyen mahkemeler mi alacak? Yoksa Evrensel Hukuk kurallarına göre karar alan mahkemeler mi alacak. Gayri Müslim olan birisi İslam Hukuku'na göre karar alan Şeriat mahkemeleri kararını kabul etmeme hakkı var mı yok mu ? O halde çift başlılık olacak. Yada zorla gayri müslim birisi şeriat kurallarına göre yargılanıp ceza alacak.
Evrensel hukuk kurallarında İslamiyet'e uygun olmayan ne var ? Ben meseleye İslam'a aykırı mı uygun mu gözüyle bakıyorum.
Tüm vatandaşlarına din,dil,ırk ayrımı yapmadan aynı hizmeti ve vatandaşlık haklarını sunan bir devlet anlayışı dışında 21.yy'a hitap edecek bir anlayış olamaz.
Bahsettiğiniz tarzda bir modelde ne dış ticaret yapabilirsin, ne de Araplar hariç herhangi bir yatırım çekebilirsin. Ne turist getirebilirsin. 21.yy dünyası 19.yy modelleri ile yönetilemez belki bugünki sistem bile yetersiz kalacak bir nesil sonra.
ak61 kardeşim, önceki mesajlarımızı bu konu altında birleştirdim. Bu meseleyi birkaç veçhesiyle ele alıp değerlendireyim.
Öncelikle şuradan başlayayım ki Müslümanlığı seçen bir insan, İslam'ın şeriatını yani hukuk kurallarını da içeren bütün ahkâmını seçip beğenmiş olur; çünkü imanın gereği budur. Allah'a ve onun son resulü olan Peygamberimize inanıp iman edenler Allah'ın emrettiklerine ve Peygamber Efendimiz'in din adına bildirdiklerine uymakla mükelleftir ve bu mükellefiyet kıyamete kadar devam edecek geçerliliktedir ki değil 21. yüzyıl, 1021. yüzyılda da 10021. yüzyılda da İslamiyet'in ahkâmı geçerlidir ve uygulanır. Müslümanlar olarak bizim bir hukukumuz var ve o hukuku belirlemiş olan Allah ve onun resulüdür ve bizlere emredilen de o hukuka uymamızdır.
Türkiye bir İslam ülkesidir ve İngiltere ise gâvur bir memlekettir. Türkiye'de yaşayan Müslümanlar olarak devlet tarafından İslam hukukuna göre muamele görmüyoruz; oysa İngiltere'de yaşayan Müslümanlar için şeriat mahkemeleri kurulmuş. Durumun vehametine bakın ki İslam ülkesi Türkiye'de İslam hukuku uygulanmazken gâvur ülkesi İngiltere'de uygulanıyor.
İslamiyet yeni gelmiş bir din değil ki ak61. İslam hukuku yüzyıllar boyunca uygulandı ve o hukuk uygulanırken çok sayıda gayrimüslim de Müslümanların hâkimiyeti altında yaşadı. İslam devletlerinde Müslümanlar ve gayrimüslimler çok hukuklulukla kendi hukuklarını yaşadılar. Bugün de benzeri bir uygulama yapılabilir.
İslam hukuku ile laik hukukun genel bir değerlendirmesini yapayım. Şunu hiç şüphesizce ve rahatlıkla söyleyebiliriz ki laik hukuk yani laiklik ölüdür! Apaçık gerçek budur. Bunun niye böyle olduğunu anlatayım. Laik hukukun temeli insan aklının doğruyu hiçbir şeye ihtiyaç duymadan kendi başına bulabileceği önermesine dayanır ve bu yüzden laiklikte din kuralları dikkate alınmaz. Oysa insanoğlunun yaşadığı tecrübe açıkça göstermiştir ki, insan aklı, vahiy olmadan doğruyu bulamıyor ve yanlışta takılıp kalıyor.
Ölü doğmuş bir hukuk olan laik hukukun yani laikliğin ölü olduğunu kanıtlayan birkaç misali burada göstereyim. Dünya genelinde uygulanan laik hukuka göre faiz alıp vermek, kumar oynamak, içki içmek ve zina yapmak serbesttir; İslam hukukuna göre ise bunların hepsi haramdır. Laik hukuk ölüdür çünkü onun 'özgürlük' olarak değerlendirdiği faiz alıp vermek, kumar oynamak, içki içmek ve zina yapmak türü kötülükler hem fert için hem de toplum için gerçekte birer 'zulüm'dür.
Size şu soruyu sorayım kardeşim: İnsanlık tarihinin başından bugüne kadar faiz, kumar, içki ve zina yüzünden yeryüzünde kaç yuva yıkılmış ve kaç insan perişan duruma düşmüştür? Bu sorunun cevabının en az milyonlarca yuva ve milyonlarca insan olduğu hususunda hiç şüphe yoktur. Dünya nüfusunun günümüzde 7 milyara ulaşmış olduğunu düşündüğümüzde, eğer laik hukuk yolundan dönülmezse laik hukukun bozukluğu yüzünden yıkılan yuva ve perişan duruma düşen insan sayısının milyarlara çıkması sonucuyla karşı karşıya kalabiliriz.
Günümüzde pek çok ülkede eşcinsel evlilikler yasal hâle getirildi ve bu süreç maalesef ki devam ediyor, eşcinsel evlilikleri yasal hâle getiren ülke sayısı artıyor. Hâl böyleyken laik hukuk, laiklik savunulabilir mi?! Bunun mümkünatı var mı?! 'Mars'a otomobil gönderme' gibi büyük bir başarıya imza atılmış olan gelişmişlik seviyesine ulaştık ve bu durumdayken bile insanoğlunun çoğu, milyonlarca yuvanın yıkılmasının ve milyonlarca insanın perişan olmasının nedeni olan faizin, kumarın, içkinin ve zinanın özgürlük olarak değerlendirildiği ve sapıklık olan eşcinselliğin meşrulaştırılmaya çalışıldığı ölü bir hukuk olan laik hukuk yani laiklik altında yaşıyor.
Günümüzde insanoğlunun ulaşmış olduğu yüksek gelişmişlik seviyesindeyken laik hukuka yani laikliğe göre bir erkeğin bir erkekle ve bir kadının da bir kadınla evlenmesine yasal statü veriliyor. Bu resmen akıl tutulmasıdır, akıl dışılıktır! Durum o kadar acı ve vahim ki bunu akıl adına, akılcılık adına yapıyorlar. Allah, erkeği erkeklik özelliğiyle ve kadını da kadınlık özelliğiyle yaratmıştır. Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının evliliği diye bir şey olmaz! Değil yasal statü verilmesi böyle bir şey düşünülemez bile!
Laiklik denilen akıl tutulmasının, akıl dışılığın çarpıcı bir misalini daha göstereyim: Türkiye'de alkollü araç kullanmak yasak ve tahmin ediyorum ki dünyanın genelinde de bu şekilde bir yasak vardır. Laik hukukun saçmalığına bakın ki alkolün zararlı olduğunu bilinerek alkollü iken araç kullanmak içkinin zararlarından biri olan trafik kazasına neden olduğu için yasaklanıyor; fakat alkol almak araç kullanma dışında serbest bırakılıyor. Laik hukuka göre içkili iken araç kullanmak yasak; fakat içip içip kendi yuvanı yıkıp hanımını ve varsa çocuklarını perişan duruma düşürmek de içki içip içip kavga çıkarıp birilerine zarar vermek, yaralamak ya da öldürmek de 'serbest'! Bunlar serbest değil cezası var denilebilir. Laikliği savunanlara söylüyorum: İçki bunlara ve başka kötülüklere neden oluyor görmüyor musunuz?! İçki; yuva yıkılması, insan yaralanması, insan öldürülmesi gibi büyük zararlara neden oluyor. Yuva yıkılıp dul kalan kadın ve çocukları perişan olduktan sonra, insan yaralandıktan, insan öldükten sonra içkici suçluya ceza versen yaşanmış olan mağduriyeti gideremezsinki! İçki içmek insanın özgürlüklerinden biri değildir, sonuçları itibariyle içki içenin kendisine ve çok zaman da başkalarına yaptığı bir zulümdür!
Bu kadar tahlilden sonra artık bu durumun adını koyalım: Laik hukuk yani laiklik Şeytan'ın hukukudur! İnsanlık olarak yüksek gelişmişlik seviyesini yaşıyor olduğumuz bir hâldeyken laikliğe göre faiz, kumar, içki, zina ve eşcinselliğin meşru kabul ediliyor olması bile bunun böyle olduğunu kanıtlamaya yeter. Aklın yolu diye yutturmaya çalıştıkları laiklik yolu aslında ve gerçekte Şeytan'ın yoludur!
Eski zamanlarda Nuh kavminin, Ad kavminin, Semud kavminin ve Lut kavminin yaşadıklarının toplamını insanlık âlemi olarak günümüzde yaşıyoruz. Maalesef ki bütün dünya Sodom ve Gomore olma yolunda. Böyle bir durumda Allah'tan ne beklenir ki? Elbetteki azabını göndermesi beklenir.
Son olarak şunları söyleyeyim: Doğrunun ne olduğunu belirleyen Allah'tır; çünkü göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur, kâinatın tamamı Allah'ındır. Kendi mülkünde söz sahibi O'dur. Akıl yanılabilir vahiy yanılmaz! Aklı asla dışlamıyorum, akıl çok önemlidir; fakat vahiyle birlikte hareket eden, vahye uyan akıl yani akl-ı selim dediğimiz akıl doğruyu bulur ve doğruyu gösterir. Vahyi dikkate almayan, vahye uymayan bâtıl akıl ise; günah, zulüm ve yıkım bataklığında çırpınarak sahibine bu dünyasını da âhiretini de zehir eder ve âhirette sonsuza kadar Cehennem'de azap içinde yaşanılmasına neden olur.
Allah, melekleri ve bütün insanlar şahit olsun ki bizler Müslümanlarız! Allah, melekleri ve bütün insanlar şahit olsun ki kâfirlerden ve zalimlerden razı değiliz ve onlardan yüz çevirdik!
Elhamdülillah Müslümanım,
Ben İslam hukukuna karşı biriside asla değilim. Tümden uygulanmasını reddeden felan da değilim. Sadece uygulandığı dönemki mantık ve dünya gerçekleri ile bugünki gerçekler çok farklı. Bunun için eski uygulamalar bize done olamaz. Bugünki hak insan hayat kavramları çok değişti. Özgürlük kapsamı oldukça gelişti.
İngiltere'deki uygulmayı tam olarak bilmediğim için yorum yapamayacağım. Ama benim merak ettiğim sorunun cevabı yazdıklarınızda yok Cihannur Bey. Kendim bizzat İngiliz modelini araştıracağım ama bugün. (Merak ettiğim konu şudur, örneğin İngiltere'nin ceza kanunlarına göre verilmesi yasak olan bir ceza İslam hukuku veya şeriat hükümlerine göre verilebilir mi? Bana mümkün değil gibi geliyor. )
Ayrıca bir Müslüman ile Hristiyan, bir Hristiyan ile Ateist, Suya tapan birisi ... bir çok inanç var bu inançlara sahip kişiler kendi dini inançlarında bizim inancımızda suç veya caiz olmayan birşeyi bize karşı işlerse nasıl hükme bağlayacağız. Senin inancın hak din değil, senin inancına az kişi inanıyor geçerli saymıyoruz mu diyeceğiz.
İslam hukuku uygulayacağız ve bu belli kesimlere haksızlık olacaksa (kendi inanç ve düşüncelerine göre) bu ne kadar adil olacak? (İslam hukuku gereği haksızlık olmayacaktır ancak kişi islam hukuku hükümlerine göre yargılanmayı reddetmesi durumunda ne olacaktır?)
Bugünki kanunlar ve cezalar, bugünki hukuki uygulamalar eğer ortak bir mutabakat ve AZAMİ ortak akıl ile üretilmez ise elbet belli kesimlere zulme dönüşecektir. Ör: Başörtüsü ile Üniversiteye girmenin Anayasa'nın ilk 3 maddesine aykırı sayılması kararı AYM-2008
İçki içmek yasaklansın mesela, yasaklandığında islamiyeti kabul etmeyen ya da bunu kabul etmeyenler bu yasağa uymak zorunda kalırsa bu kendi inancımızı diğerlerine baskı ile uygulatmak olmayacak mı? Bu tarz bir şey sadece insanların İslam'dan soğumasına neden olacaktır.
Alkol çeşitli alanlarda kısıtlanmıştır, araç kullanmak, işe gitmek vb. idari cezalar uygulanmaktadır. Yasakçı bir anlayışla sorunların çözülmeyeceğini bu milletin artık öğrenmiş olması lazım. Laiklik adı altında İslamiyeti yaşamak ciddi olarak kısıtlandı yıllarca insanlara ve sonucunda şimdi her gün sızlandıkları bir güne geldik.
Benim laiklikten anladığım, insan haklarına dayalı evrensel kuralların belirlendiği, herkesin özgürce inanlarını yaşayabildiği ve devletin buna asla engel olmadığı, devletin inançlara ayrımcılık yapmadığı, herkesin farklılıklarını özgürce yaşayabildiği ve farklı kesimlerin ortak mutabakatı ile hazırlanan metinler (Anayasa) üzerinden demokratik bir yaşama hakkı olduğu bir yapı.
Eğer laiklik gidip şeriat mahkemeleri gelecek ise (tartışılabilir), insanların reddi hakim merci gibi kesin olarak reddi mahkeme hakkı bulunması gerekir. İslamı uygulayacağım derken zulme döneceksek hiç uygulamayalım daha iyi. Temelde demek istediğim şu, bir kişi inançları farklı olmasına rağmen İslam hukuku üstünden yargılanmak zorunda kalacaksa bu sistem tıkanır ve çok ciddi sorunlar çıkar. Özellikle ikili uyuşmazlıklarda.
Düşüncelerinize saygı duymakla birlikte, devletin daha izole bir kurum olması tüm vatandaşlarına eşit yaklaşımda bulunması ve hukukun bizdeki gibi değil medeni toplumlardaki gibi ORTAK metinler olması gerektiğini düşünüyorum. İslamiyeti sığ yorumluyoruz hala daha söylüyorum, bu mantıkla kölelik de geri gelsin, cariyelik de. Kur'an'ı Kerim'in insanlığı aldığı ve taşıdığı yeri düşünüp, insanlara katmaya çalıştığı vizyonu bir tarafa bırakıp geçmişteki her şeyi aynen bugüne uygulamaya çalışmak hiç gerçekçi ve doğru bir islamiyet yorumu olduğuna katılmıyorum.
Saçma sapan açıklamalar yapan bir çok din adamı var. İslamiyetten insanları soğutmaktan başka bir işe yaradıkları da yok. Sözde ilim yayıyor özde topluma hiçbir katkısı yok.
Ne demişti Reis,
"Son günlerde bakıyorsunuz. Din adamı olarak ortaya çıkıp da ne yazık ki kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunup dinimizde yeri olmayan bazı kendine göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyor ortaya. Anlamak mümkün değil. Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada zamanda yaşıyorlar. Çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslamın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz islamı 14 – 15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız. Böyle bir şey yok."
Cihannur
05-29-2018, 22:45
Bakın öncelikle şu hususun altını bir kez daha çizeyim: Laik hukuk yani laiklik felsefi olarak fikren kesin olarak çökmüştür. Çünkü laikliğin temeli, insan aklının vahye gerek duymadan kendi başına doğruyu bulabileceği fikriyatına dayanır ve önceki mesajımda verdiğim misaller bile apaçık bir biçimde gösteriyor ki vahye dayanmayan, vahyi kendine rehber edinmeyen akıl doğruyu bulamıyor, sapıtıp kalıyor.
Eşcinsel ilişkiler bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede suç kapsamında olmamasının yanı sıra meşru kabul edilerek eşcinsel evlilikler resmen tanınıyor. Dünya olarak ulaşmış olduğumuz yüksek gelişmişlik seviyesindeyken hem de gelişmiş ülkelerde başta olmak üzere bu akıl dışılık yaşanıyor. Bu durum laikliğin bittiğinin ilanıdır! Apaçık ve hiç şüphesizce görüldüğü üzere akıl, vahiy olmadan ve vahye uymadan doğruyu, doğru yolu bulamıyor. Eşcinsel ilişki sapıklığını ve eşcinsel evlilik sapıklığını onaylamak ve resmen tanımak ne demektir yahu?! Bu asla ve kat'a kabul edilemez ve savunulmaz! Bunu onaylayanların da savunanların da aklı yok!
Allah, Lut kavmini eşcinsel sapık ilişkiler bu yüzden helâk etti. Allah bize Kur'an'ında Lut kavminin sapıklığının haberini veriyor ve onları nasıl helâk ettiğini anlatarak insanlara uyarıda bulunuyor. Oysa insanoğlu yüksek gelişmişlik seviyesine ulaştığı hâlde vahye uymayan akılla yani laiklikle hareket ettiğinde sapıtıyor.
İnsan ve toplum için zararlı olan faiz, kumar, içki, zina ve eşcinsel ilişki türü kötülükleri meşru görüp cezalandırmayan laikliğin yanlış ve bâtıl olduğu hususunda hiç şüphe yoktur. Zaten ölü doğmuş ve dolayısıyla ölü olan laikliğin neyini savunabilirsiniz ki?! Hiçbir şeyini!
Buradan diğer bir konuya geçeyim. İslam'ın hükümleri tatbik edilirse gayrimüslimlere de mi İslam hukuku uygulanacak diye soruyorsunuz. Bir önceki mesajımda belirttiğimi biraz daha açayım. Bildiğim kadarıyla söylüyorum ki İslam'ın hükümleri cari olduğunda gayrimüslimlere kendi hukukları uygulanır yani çok hukukluluk geçerlidir ve İslam'ın ahkâmını gayrimüslimlere zorla kabul ettirmek diye bir şey söz konusu değildir. Bizim dinimiz bize onların dini onlara. Bir Müslümanla bir gayrimüslimin anlaşmazlığa düştüğü hususlarda ne tür hukuki işlem ya da işlemlerin yapılacağı da bellidir. Bu konu hakkında bilgi edinmek isterseniz İslam hukuku üzerine okumalar yapabilirsiniz. Dünyada İslam hukukunun uygulandığı ülkeler var; isterseniz oralardaki uygulamaları inceleyerek de konu hakkında daha detaylı bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca şunu da belirteyim ki, kölelik, cariyelik türü uygulamalar İslam'ın getirdiği uygulamalar değildir ve İslam'a mâl edilemezler.
İslam'ın ahkâmının güncellenmesi meselesine gelince o hususta şunları söyleyebilirim: Ben bu meselede güncellenme değil de ihya kavramını kullanmayı uygun buluyorum. İslam'ın ihya edilmesine taraftarım; fakat bu, Hazret-i Mehdi'nin işidir. Mehdi aleyhisselam zuhur ettiği zaman İslam'ı ihya edecektir inşaallah.
Son sözü mübarek Kur'an'a bırakalım. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de Maide Sûresi'nin 44. âyet-i kerimesinin sonunda mealen şöyle buyuruyor:
"Her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir!"
Laik Hukuk sisteminin doğru işlediği örneklere bakmak lazım çöküp çökmediğini görmek için. Bu ülkelerde eşitlik adalet hak hukuk kavramları ne düzeyde? Uluslararası bağımsız gözlem yapan kuruluşlar bu ülkeleri hangi sıraya koyuyor buna bakmak lazım.
Laiklik olmayan ülkelerden; Adalet ve Hukukun üstünlüğünde Fas 113 ülke arasında 67.
Afganistan 111. , Arjantin 46. , Bangladeş 102. , Mısır 110. , Iran 80. , Malezya 53. ,
Pakistan 105. , ....
Hatta söyle diyeyim ilk 30'a girebilen ülkelerden laik diyemeyeceğiz ülke sayısı 3-4 bunlarda Danimarka Norveç ve İngiltere.
Laik hukuk sisteminin çökmüş olduğunu düşünmüyorum. Burda laik hukuk Eski Türkiye gibi ayetler ile ters düşecek tarzda kurgularsan batırırsın. İnsanların dinine müdahele etmeyecek şekilde Finlandiya İsveç Yeni Zelanda Avustralya gibi kurgularsan bu sefer de hukukun en uygulanır en adil olduğu ülke listesinde zirvede olursun.
İnsanların cinsel tercihleri "ben tasvip etmesem de" eşcinsellik ise "DEVLET" in bunu yasaklayarak baskılayarak değil, doğru eğitim ve planlamalar ile yol gösterici olması gerekir. İnsanlar 18. 19. yy. daki insanlar değiller ve düşüncelerimizi de güncellememiz şart. Ben onaylamam ama yaşayana da karışmayacağımı bilmek zorundayız. Allah uyarısını yapmıştır, isteyen dikkate alır isteyen almaz. Zorla Allah'ın ayetine uyacaksın diyemeyiz.
Kölelik ve cariyelik İslam Hukuku'nun getirdiği kavramlar değildir ama yasaklanıp kaldırılmamıştır. Böyle olduğu için bugün kölelik cariyelik yapılabilir, islamiyet yasaklamamıştır mı diyeceğiz. Tersten okursak çok yanlış yerlere gideriz. Bu yüzden akıl verilmiştir insana.
""
Son sözü mübarek Kur'an'a bırakalım. Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de Maide Sûresi'nin 44. âyet-i kerimesinin sonunda mealen şöyle buyuruyor:
"Her kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir!"
"
Bu yüzden bunlara uymayacak kişiler kendileri düşünsün. Eşcinsellik yolunda olan da diğer hususlarda da. Toplumun bireylerinin hepsinin eşit hakkı olan bir "devlet" kavramı belirli insanların istekleri, inançları, ideolojileri doğrultusunda değil. Herkesin ortak kabul etttiği azami şartlarda yönetilmeli.
Not: Eğer Türkiye'de %65-70 Laiklik gitsin diyorsa bence gidebilir. Ama 51-49 mantığı ile Anayasaların değişmesi yapılmasını desteklemiyorum.
Not2: 2009'dan beri Akparti'den başka partiye oy vermedim, 2017 Referandumunda Hayır verdim.
Cihannur
06-05-2018, 00:35
İnsanlık tarihinin yüksek gelişmişlik seviyelerinden bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlık olarak tarih boyunca edindiğimiz büyük bir birikime sahibiz. Din âlimlerinden filozoflara, bilim insanlarından düşünürlere kadar çok sayıda insanın eserlerini ve söyledikleri özlü sözleri biliyoruz. 'Gök kubbe altında söylenmedik söz yoktur' derler ya hah işte neredeyse tam da böyle bir durumdayız.
Bakın biz insanoğlu olarak işte bu seviyeye ulaşmışken bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede hem sapık eşcinsel ilişkilerin hem de sapık eşcinsel evliliklerin meşru kabul edilerek yasal statü altında tanınmasını laikliğin, laiklik hukukun ölü doğmuş olduğunun yani ölü olduğunun delillerinin en önemlilerinden biri olarak gösteriyorum.
Lütfen dikkat buyurun ki altını çizerek şunu söylüyorum: İnsanoğlu olarak tarih boyunca biriktirdiğimiz çok büyük ilimler ve fikirler sonrasında sahip olduğumuz bu çok yüksek birikim seviyesindeyken eğer hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede eşcinsel ilişkiler de eşcinsel evlilikler de meşru kabul edilip yasal olarak tanınıyorsa bu hiç şüphe yoktur ki vahiyden kopuk aklın, vahyi dikkate almadan vahye uymadan kendi başına hareket eden aklın iflasıdır. Bakın bunda hiçbir şüphe yoktur. Ben size kesin olan bir şeyden, üzerinde hiçbir şüphe bulunmayan bir şeyden bahsediyorum.
Aklınıza ve vicdanınıza ve tüm insanlığın ortak aklına ve ortak vicdanına şu soruları soruyorum: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi veya evliliği fıtrî midir? İnsanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? İnsanlığı geçtim hayvanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? Doğada hayvanlar âleminde erkek hayvanların birbirleriyle ve dişi hayvanların da birbirleriyle ilişki var mıdır?
Bu soruların cevapları akl-ı selime ve vicdana göre şunlardır: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi de evliliği de fıtrî değildir, insan fıtratına aykırıdır. İnsanlığın fıtratında böyle bir şey yoktur. İnsanlığın dışında hayvanlığın fıtratında dahi böyle bir şey yoktur. Hayvanlar bile erkek erkeğe, dişi dişiye ilişki kurmamaktadır.
Akl-ı selime, ahlâka ve vicdana apaçık aykırı olan ve akıl dışı olan eşcinsel ilişkilerin ve eşcinsel evliliklerin hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru kabul edilip tanınıyor olması ölü doğmuş olan laikliğin yani laik hukukun ve dolayısıyla vahiyden bağımsız olan laik aklın yani bâtıl aklın iflasıdır, bitişidir, yok oluşudur.
Hayvanların bile yapmadığı bir davranış olan eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik sapıklığını normal ve meşru görüp kabul edip onaylamak akılsızlıktır; gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bu tür sapıklıkları normal görüp onaylayıp yasal statü altında tanıyan akılsızlar, insanlık tarihi boyunca elde etmiş olduğumuz çok büyük birikime rağmen akıl, ahlâk ve vicdan dışı bu onaylamayı yapıyorlar.
Bakın çok net olan ve üzerinde hiç şüphe bulunmayan bir şeyi söylüyorum: Vahiyden bağımsız olan laik akıl ve dolayısıyla laiklik, laik hukuk doğruyu bulamıyor, sapıtıp kalıyor. Yukarıda verdiğim misalle de bunu size hiç şüphesizcesine kanıtlayıp delillendiriyorum. Eğer laiklik iddiası ve dolayısıyla aklın vahiyden bağımsız olarak da doğruyu bulabileceği iddiası doğru olsaydı, insanoğlunun bu yüksek gelişmişlik seviyesindeyken eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik türü sapıklıklar hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru görülüp onaylanıp yasal statü kazanamazdı.
Ölü doğmuş olan laikliğin ölü olduğunu sadece yukarıdaki misalle kanıtlamıyorum; yukarıda vermiş olduğum misal, laikliğin ölü olduğunu kanıtlayan en kuvvetli misallerden biri olmasına rağmen bu hususta daha pek çok misal gösterilebilir. Daha önceki mesajlarımda değinmiş olduğum faiz, kumar, zina ve içki meselesine burada bir kez daha değinerek laikliğin ölü olduğunu o misallerle de kanıtlayayım.
Faizin, kumarın, zinanın ve içkinin hem insan hem aile hem de toplum için ne kadar zararlı olduğu çok açık ve net olarak bilinmesine rağmen laikliğe göre bunlar yasaklanmıyor. Faiz, kumar, zina ve içki yüzünden milyonlarca insan perişan oldu, milyonlarca aile yıkıldı ve milyonlarca çocuk da ya anasız babasız kaldı veya ana-baba şefkatinden uzak yaşadı ve bu durumdaki insanların sayısı her geçen gün artıyor ve hem bireysel hem de ailevî ve dolayısıyla toplumsal mağduriyetler yaşanmaya devam ediliyor.
İslamiyet'in, İslam hukukunun ne kadar doğru ve laikliğin, laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu aşağıda yaptığım basit bir simülasyonla sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayayım.
Tüm dünya genelinde şöyle iki uygulama yapıldığını varsayalım: Birinci uygulama olarak 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında laikliğe göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılarak yasal kabul edildiği bir uygulamayı varsayalım. İkinci uygulama olarak ise 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasında İslam'a göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklandığı bir uygulamayı varsayalım. Ve bu iki uygulamanın sonucunu 2021 yılında değerlendirmeye alalım. Önce laikliğe göre faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılıp yasal kabul edildiği 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki birinci uygulamanın insanlara, ailelere ve toplumlara; bedenî ve ruhî hastalıklardan insanlara zarar verip yaralayıp öldürmelere, mal ve para kayıplarından evliliklerin sonlanıp yuvaların yıkılmasına ve çocukların ana ya da babalarından veya her ikisinden de ayrı yaşamak zorunda kalmalarına kadar ne kadar büyük zararlar verdiğinin ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Sonra da 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasındaki ikinci uygulamada İslam'a göre insanların, ailelerin ve toplumların; faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklanıp bu kötülüklerin tüm zararlarından korunmalarıyla yaşadıkları rahatlığın ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Ve nihayetinde bu iki uygulamanın sonuçları arasında kıyas yaparak kesin ve net bir değerlendirmede bulunalım. Böylelikle İslam hukukunun ne kadar doğru ve laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu hiçbir şüpheye yer olmaksızın sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayalım.
Yukarıda simule ettiğim iki uygulamanın fiziken gerçekleştirilmesi elbette mümkün değildir. Fakat faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin insanlara, ailelere ve toplumlara ne kadar büyük zararlar verdiği bilimsel verilerle ve ilmî gerçeklerle apaçık ortadadır. Ve faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsel ilişkiler türü kötülükler bu tür kötülükleri meşru görerek onaylayan ölü doğmuş ve dolayısıyla ölü olan laikliğin de insanlara, ailelere ve toplumlara yapmış olduğu birer büyük zulmü ve atmış olduğu birer büyük kazığıdır. Laikliğe bu yüzden Şeytan'ın yolu ve laik hukuka da Şeytan'ın hukuku diyorum; çünkü Şeytan'ın insana verebileceği zararların önemli bir bölümü bâtıl akıl olan laik akılla yani laiklikle, laiklik uygulamalarıyla maalesef veriliyor.
Laikliğin ne kadar zararlı olduğuna dair bazı misaller verdim. Bu hususta daha başka misaller de verilebilir. Sistem bozuksa ne yapsan çare olmaz, bozuk sistemi düzeltemezsin! Laiklik de fikriyat olarak işte böyle bozuk bir sistemdir ve ne yapsan düzelmez. Çünkü laikliğin fikriyatı temelde insan aklının vahye ihtiyaç duymadan kendi başına doğruyu, doğru yolu bulabileceği önermesine dayanır ve bu fikriyat, yukarıda bazı misaller vererek kesin olarak kanıtladığım üzere temelden yanlıştır, temelden bozuktur ve temelden çürüktür.
Ölü olan laiklik bittiği gibi millî devletler döneminin de bitmek üzere olduğu kanaatindeyim. Millî devletler 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşan statükonun bir dayatmasıydı ve hiç istemiyoruz ama maalesef ki kaçışımız olmayacağı kanaatinde olduğum 3. Dünya Savaşı çıkacak ve 3. Dünya Savaşı'nın sonrasında ise yeni bir statüko oluşacak ve o statükoda millî devletlerin olmayacağı kanaatindeyim. İsa aleyhisselamın nüzûlü ve böylelikle Hristiyanlığın İslamiyet'e inkılap etmesiyle İslam âlemi tek bir devlet altında toplanabilir ve günümüzde var olan mevcut devlet yapılanmaları coğrafya ve şekil değiştirerek İslam devletinin birer federatif bölgesi olabilir. Zaten doğrusu da bu şekildeki bir devlet yapılanmasıdır. İnsanoğluna dayatılmış olan millî devletler ve askerlerle polislerle kapatılmış olan ülke sınırları saçmalığı ortadan kalksın artık. İnsanların hürriyetini kısıtlayan bütün ülke sınırları kaldırılsın. Herkes dünyanın neresine gitmek ve neresinde yaşamak istiyorsa vize ya da pasaport almaya gerek duymadan gitsin, yerleşsin ve yaşasın.
İslam şeriatının Türkiye'de uygulanması meselesine gelirsek bu hususta şunları söyleyebilirim: Öyle bir zamana geldik ve öyle bir zaman yaklaşıyor ki artık 'küçük hikâye'nin vakti geçti. Türkiye laikliğe hiç geçmeseydi ve güzelim ülkemizdeki 'küçük hikâye'miz eskiden olduğu gibi kendi hukukumuz olan İslam hukukuyla devam etseydi ne güzel olurdu. Şimdi artık 'büyük hikâye'nin zamanıdır. 'Büyük hikâye' ise Melhame-i Kübra yani Armageddon'dur. Pek çok insana belki masal gibi gelen Melhame-i Kübra'nın zamanı yaklaştı. Bundan sonrası 'tufan' ve arkası ise 'sütliman' olacak Allahu âlem. Ve nihayetinde İslam'ın ahkâmı yeryüzünün en azından büyük çoğunluğunda ve belki de tamamında hükümferma olacak inşaallah.
İnsanlık tarihinin yüksek gelişmişlik seviyelerinden bir dönemde yaşıyoruz. İnsanlık olarak tarih boyunca edindiğimiz büyük bir birikime sahibiz. Din âlimlerinden filozoflara, bilim insanlarından düşünürlere kadar çok sayıda insanın eserlerini ve söyledikleri özlü sözleri biliyoruz. 'Gök kubbe altında söylenmedik söz yoktur' derler ya hah işte neredeyse tam da böyle bir durumdayız.
Bakın biz insanoğlu olarak işte bu seviyeye ulaşmışken bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede hem sapık eşcinsel ilişkilerin hem de sapık eşcinsel evliliklerin meşru kabul edilerek yasal statü altında tanınmasını laikliğin, laiklik hukukun ölü doğmuş olduğunun yani ölü olduğunun delillerinin en önemlilerinden biri olarak gösteriyorum.
Lütfen dikkat buyurun ki altını çizerek şunu söylüyorum: İnsanoğlu olarak tarih boyunca biriktirdiğimiz çok büyük ilimler ve fikirler sonrasında sahip olduğumuz bu çok yüksek birikim seviyesindeyken eğer hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede eşcinsel ilişkiler de eşcinsel evlilikler de meşru kabul edilip yasal olarak tanınıyorsa bu hiç şüphe yoktur ki vahiyden kopuk aklın, vahyi dikkate almadan vahye uymadan kendi başına hareket eden aklın iflasıdır. Bakın bunda hiçbir şüphe yoktur. Ben size kesin olan bir şeyden, üzerinde hiçbir şüphe bulunmayan bir şeyden bahsediyorum.
Aklınıza ve vicdanınıza ve tüm insanlığın ortak aklına ve ortak vicdanına şu soruları soruyorum: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi veya evliliği fıtrî midir? İnsanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? İnsanlığı geçtim hayvanlığın fıtratında böyle bir şey var mıdır? Doğada hayvanlar âleminde erkek hayvanların birbirleriyle ve dişi hayvanların da birbirleriyle ilişki var mıdır?
Bu soruların cevapları akl-ı selime ve vicdana göre şunlardır: Bir erkekle bir erkeğin ve bir kadınla bir kadının cinsel ilişkisi de evliliği de fıtrî değildir, insan fıtratına aykırıdır. İnsanlığın fıtratında böyle bir şey yoktur. İnsanlığın dışında hayvanlığın fıtratında dahi böyle bir şey yoktur. Hayvanlar bile erkek erkeğe, dişi dişiye ilişki kurmamaktadır.
Akl-ı selime, ahlâka ve vicdana apaçık aykırı olan ve akıl dışı olan eşcinsel ilişkilerin ve eşcinsel evliliklerin hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru kabul edilip tanınıyor olması ölü doğmuş olan laikliğin yani laik hukukun ve dolayısıyla vahiyden bağımsız olan laik aklın yani bâtıl aklın iflasıdır, bitişidir, yok oluşudur.
Hayvanların bile yapmadığı bir davranış olan eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik sapıklığını normal ve meşru görüp kabul edip onaylamak akılsızlıktır; gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bu tür sapıklıkları normal görüp onaylayıp yasal statü altında tanıyan akılsızlar, insanlık tarihi boyunca elde etmiş olduğumuz çok büyük birikime rağmen akıl, ahlâk ve vicdan dışı bu onaylamayı yapıyorlar.
Bakın çok net olan ve üzerinde hiç şüphe bulunmayan bir şeyi söylüyorum: Vahiyden bağımsız olan laik akıl ve dolayısıyla laiklik, laik hukuk doğruyu bulamıyor, sapıtıp kalıyor. Yukarıda verdiğim misalle de bunu size hiç şüphesizcesine kanıtlayıp delillendiriyorum. Eğer laiklik iddiası ve dolayısıyla aklın vahiyden bağımsız olarak da doğruyu bulabileceği iddiası doğru olsaydı, insanoğlunun bu yüksek gelişmişlik seviyesindeyken eşcinsel ilişki ve eşcinsel evlilik türü sapıklıklar hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru görülüp onaylanıp yasal statü kazanamazdı.
Ölü doğmuş olan laikliğin ölü olduğunu sadece yukarıdaki misalle kanıtlamıyorum; yukarıda vermiş olduğum misal, laikliğin ölü olduğunu kanıtlayan en kuvvetli misallerden biri olmasına rağmen bu hususta daha pek çok misal gösterilebilir. Daha önceki mesajlarımda değinmiş olduğum faiz, kumar, zina ve içki meselesine burada bir kez daha değinerek laikliğin ölü olduğunu o misallerle de kanıtlayayım.
Faizin, kumarın, zinanın ve içkinin hem insan hem aile hem de toplum için ne kadar zararlı olduğu çok açık ve net olarak bilinmesine rağmen laikliğe göre bunlar yasaklanmıyor. Faiz, kumar, zina ve içki yüzünden milyonlarca insan perişan oldu, milyonlarca aile yıkıldı ve milyonlarca çocuk da ya anasız babasız kaldı veya ana-baba şefkatinden uzak yaşadı ve bu durumdaki insanların sayısı her geçen gün artıyor ve hem bireysel hem de ailevî ve dolayısıyla toplumsal mağduriyetler yaşanmaya devam ediliyor.
İslamiyet'in, İslam hukukunun ne kadar doğru ve laikliğin, laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu aşağıda yaptığım basit bir simülasyonla sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayayım.
Tüm dünya genelinde şöyle iki uygulama yapıldığını varsayalım: Birinci uygulama olarak 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında laikliğe göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılarak yasal kabul edildiği bir uygulamayı varsayalım. İkinci uygulama olarak ise 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasında İslam'a göre dünya genelinde her yerde faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklandığı bir uygulamayı varsayalım. Ve bu iki uygulamanın sonucunu 2021 yılında değerlendirmeye alalım. Önce laikliğe göre faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin serbest bırakılıp yasal kabul edildiği 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki birinci uygulamanın insanlara, ailelere ve toplumlara; bedenî ve ruhî hastalıklardan insanlara zarar verip yaralayıp öldürmelere, mal ve para kayıplarından evliliklerin sonlanıp yuvaların yıkılmasına ve çocukların ana ya da babalarından veya her ikisinden de ayrı yaşamak zorunda kalmalarına kadar ne kadar büyük zararlar verdiğinin ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Sonra da 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasındaki ikinci uygulamada İslam'a göre insanların, ailelerin ve toplumların; faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin yasaklanıp bu kötülüklerin tüm zararlarından korunmalarıyla yaşadıkları rahatlığın ulaşabildiğimiz tüm delillerini toplayalım. Ve nihayetinde bu iki uygulamanın sonuçları arasında kıyas yaparak kesin ve net bir değerlendirmede bulunalım. Böylelikle İslam hukukunun ne kadar doğru ve laik hukukun ise ne kadar yanlış olduğunu hiçbir şüpheye yer olmaksızın sonsuza kadar kesin olarak kanıtlayalım.
Yukarıda simule ettiğim iki uygulamanın fiziken gerçekleştirilmesi elbette mümkün değildir. Fakat faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin insanlara, ailelere ve toplumlara ne kadar büyük zararlar verdiği bilimsel verilerle ve ilmî gerçeklerle apaçık ortadadır. Ve faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsel ilişkiler türü kötülükler bu tür kötülükleri meşru görerek onaylayan ölü doğmuş ve dolayısıyla ölü olan laikliğin de insanlara, ailelere ve toplumlara yapmış olduğu birer büyük zulmü ve atmış olduğu birer büyük kazığıdır. Laikliğe bu yüzden Şeytan'ın yolu ve laik hukuka da Şeytan'ın hukuku diyorum; çünkü Şeytan'ın insana verebileceği zararların önemli bir bölümü bâtıl akıl olan laik akılla yani laiklikle, laiklik uygulamalarıyla maalesef veriliyor.
Laikliğin ne kadar zararlı olduğuna dair bazı misaller verdim. Bu hususta daha başka misaller de verilebilir. Sistem bozuksa ne yapsan çare olmaz, bozuk sistemi düzeltemezsin! Laiklik de fikriyat olarak işte böyle bozuk bir sistemdir ve ne yapsan düzelmez. Çünkü laikliğin fikriyatı temelde insan aklının vahye ihtiyaç duymadan kendi başına doğruyu, doğru yolu bulabileceği önermesine dayanır ve bu fikriyat, yukarıda bazı misaller vererek kesin olarak kanıtladığım üzere temelden yanlıştır, temelden bozuktur ve temelden çürüktür.
Ölü olan laiklik bittiği gibi millî devletler döneminin de bitmek üzere olduğu kanaatindeyim. Millî devletler 1. Dünya Savaşı sonrasında oluşan statükonun bir dayatmasıydı ve hiç istemiyoruz ama maalesef ki kaçışımız olmayacağı kanaatinde olduğum 3. Dünya Savaşı çıkacak ve 3. Dünya Savaşı'nın sonrasında ise yeni bir statüko oluşacak ve o statükoda millî devletlerin olmayacağı kanaatindeyim. İsa aleyhisselamın nüzûlü ve böylelikle Hristiyanlığın İslamiyet'e inkılap etmesiyle İslam âlemi tek bir devlet altında toplanabilir ve günümüzde var olan mevcut devlet yapılanmaları coğrafya ve şekil değiştirerek İslam devletinin birer federatif bölgesi olabilir. Zaten doğrusu da bu şekildeki bir devlet yapılanmasıdır. İnsanoğluna dayatılmış olan millî devletler ve askerlerle polislerle kapatılmış olan ülke sınırları saçmalığı ortadan kalksın artık. İnsanların hürriyetini kısıtlayan bütün ülke sınırları kaldırılsın. Herkes dünyanın neresine gitmek ve neresinde yaşamak istiyorsa vize ya da pasaport almaya gerek duymadan gitsin, yerleşsin ve yaşasın.
İslam şeriatının Türkiye'de uygulanması meselesine gelirsek bu hususta şunları söyleyebilirim: Öyle bir zamana geldik ve öyle bir zaman yaklaşıyor ki artık 'küçük hikâye'nin vakti geçti. Türkiye laikliğe hiç geçmeseydi ve güzelim ülkemizdeki 'küçük hikâye'miz eskiden olduğu gibi kendi hukukumuz olan İslam hukukuyla devam etseydi ne güzel olurdu. Şimdi artık 'büyük hikâye'nin zamanıdır. 'Büyük hikâye' ise Melhame-i Kübra yani Armageddon'dur. Pek çok insana belki masal gibi gelen Melhame-i Kübra'nın zamanı yaklaştı. Bundan sonrası 'tufan' ve arkası ise 'sütliman' olacak Allahu âlem. Ve nihayetinde İslam'ın ahkâmı yeryüzünün en azından büyük çoğunluğunda ve belki de tamamında hükümferma olacak inşaallah.
Ben eşcinsellik savunucusu değilim, taraftarı hiç değilim. Ancak eşcinsellik 1000+ canlı türünde var. Yunus, Kuğu, Penguen bunların en meşhur olanları.
Penguenlerde bu aşırı derecede var. Eksik bilgi olması nedeniyle burda eşcinsellik savunucusu durumuna düşeceğim nerdeyse. Ben bu tarz ilişkileri kesin olarak red ediyorum ama bunun canlılarda olmadığını söylemek araştırmamaya yatıyor.
Canlılarda düşünme yetkinliği olmadığı nedeniyle bu tür şeyleri doğal karşılarım ama insanoğlunda tasvip etmiyorum.
Bunları çok basit bir araştırma ile de öğrenebilirsiniz. Ama eşcinselliğe yönelimin Laikliğin çöküşü olacağını iddia etmek sadece bir fikirdir. Bunu bir hakikat gibi savunmanız bana hiç mantıklı gelmiyor. Ayrıca insan türünde %1 bile değil diyelim ki olsun böyle bir yönelim var. 5-6 yaşında çocuklara tecevüz var. Sapık düşünceli bir çok kişi var, bu tarz kişiler Şeriat'ın da altında Laikliğinde altında Hristiyanların da altında dinsizlerinde altında var olabilir.
Bunun üzerinde şüphe duyulmayacak bir örnek olmadığını düşünüyorum. Eşcinsellik, Laiklik sonucu oluşmuş bir şey değildir. İngiltere Laik bir devlet değil ancak Eşcinsellik oldukça yaygın. Keza İslam coğrafyasına ne kadar hakimiz? İran'da bunu ifade edemedikleri için yok mu bu tarz insanlar sanıyorsunuz. Yasaklar hiçbirşeyi çözmez.
Daha önceki yazımda dediğim gibi devletin bu konuda gerekli eğitim ve bilinçlendirmeyi yapması lazım. İnsanları zorla bir yere yönlendirmesi doğru değil.
Ulus-Devlet konusu çok derinlemesine konuşulacak bambaşka bir konudur. O konuyu derinleştirmek istemiyorum.
Cihannur
06-07-2018, 00:17
Ben eşcinsellik savunucusu değilim, taraftarı hiç değilim. Ancak eşcinsellik 1000+ canlı türünde var. Yunus, Kuğu, Penguen bunların en meşhur olanları.
Penguenlerde bu aşırı derecede var. Eksik bilgi olması nedeniyle burda eşcinsellik savunucusu durumuna düşeceğim nerdeyse. Ben bu tarz ilişkileri kesin olarak red ediyorum ama bunun canlılarda olmadığını söylemek araştırmamaya yatıyor.
Canlılarda düşünme yetkinliği olmadığı nedeniyle bu tür şeyleri doğal karşılarım ama insanoğlunda tasvip etmiyorum.
Bunları çok basit bir araştırma ile de öğrenebilirsiniz. Ama eşcinselliğe yönelimin Laikliğin çöküşü olacağını iddia etmek sadece bir fikirdir. Bunu bir hakikat gibi savunmanız bana hiç mantıklı gelmiyor. Ayrıca insan türünde %1 bile değil diyelim ki olsun böyle bir yönelim var. 5-6 yaşında çocuklara tecevüz var. Sapık düşünceli bir çok kişi var, bu tarz kişiler Şeriat'ın da altında Laikliğinde altında Hristiyanların da altında dinsizlerinde altında var olabilir.
Bunun üzerinde şüphe duyulmayacak bir örnek olmadığını düşünüyorum. Eşcinsellik, Laiklik sonucu oluşmuş bir şey değildir. İngiltere Laik bir devlet değil ancak Eşcinsellik oldukça yaygın. Keza İslam coğrafyasına ne kadar hakimiz? İran'da bunu ifade edemedikleri için yok mu bu tarz insanlar sanıyorsunuz. Yasaklar hiçbirşeyi çözmez.
Daha önceki yazımda dediğim gibi devletin bu konuda gerekli eğitim ve bilinçlendirmeyi yapması lazım. İnsanları zorla bir yere yönlendirmesi doğru değil.
Düşünme yetkinliğim var Allah'a şükürler olsun. Hayvanlar arasında eşcinselliğin var olduğunu iddia ediyorsunuz. Erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişki yaşayan hayvanlar mı var? Yukarıda yunus, kuğu ve penguenleri misal vermişsiniz. Bu hayvanlar arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki mi yaşanıyor? Böyle bir iddianız varsa bunu delillendirin.
Etrafımızda evcil hayvanlar var ve hayvanlarla ilgili belgeseller seyrettiğimiz de oluyor. Ben hiçbir zaman ve hiçbir şekilde hiçbir hayvanın kendi cinsiyeti cinsinden bir hayvanla cinsel ilişkiye girdiğine dair hiçbir bilgiye rastlamadım. Kimileri kendi amaçlarını doğrultusunda bir takım araştırmalar yapıp hayvanlarda eşcinselliğin var olduğunu iddia edebilir; ama bunun kanıtlanması gerekir. Bu ayrı bir bahis ve ben bu husustaki fikrimde yani doğada hayvanlar arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmıyor olduğu hususunda ısrar ediyorum. Eğer bunun tersi bir durumun varlığı kesin delillerle ortaya konulursa yanıldığımı kabul ederim.
Eşcinsel ilişkilerin ve eşcinsel evliliklerin bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru kabul edilip yasal statüye bağlanmış olması laikliğin çöküşünün delillerindendir şeklindeki fikrim hakikatin açık bir tespitidir. Bakın şunun altını bir kez daha çizeyim: Laiklik, aklın vahye gerek duymadan doğruyu, doğru yolu bulabileceği önermesine dayanır. Oysa insan fıtratına apaçık aykırı olan eşcinsel ilişki sapıklığı ve eşcinsel evlilik sapıklığı, insanlık olarak ulaşmış olduğumuz mevcut yüksek gelişmişlik seviyesindeyken laikliğe göre hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru görülüp yasal olarak tanınıyor ki bu durum akl-ı selime göre laik aklın kesin olarak iflasıdır. Eğer laik akıl, ulaşmış olduğumuz yüksek gelişmişlik seviyesindeyken bile eşcinsel ilişkileri ve eşcinsel evlilikleri meşru görüp yasallaştırıyorsa, bu durum aklın doğruyu, doğru yolu vahiy olmadan kendi başına bulamayıp sapıtacağının kesin olan kanıtlarından biridir. Bu da çok açık ve nettir ki laikliğin, laik hukukun ve dolayısıyla laik aklın iflasıdır.
Benzer bir şeyi faiz, kumar, zina ve içki konularında da söyleyebiliriz; ama laik aklın dolayısıyla laik hukukun, laikliğin iflasını en belirgin bir şekilde gösteren delillerin başlarında eşcinsellik konusu geliyor; çünkü insan fıtratına apaçık aykırı olan böyle bir sapıklığı meşru kabul edip yasallaştırmak hem akla hem ahlâka hem vicdana hem de insanlığa ihanettir ve insanlık dışıdır.
Kötülükleri yasaklamak kötülüklerin son bulması için tek çözüm yolu değildir elbette; fakat faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsel ilişki türü kötülükler mutlaka yasaklanmalıdır. Her çocuk, doğduktan sonra eğer erkekse onu bir erkeğin genel özelliklerine uygun bir biçimde, eğer kızsa onu bir kızın genel özelliklerine uygun bir biçimde yetiştirmek gereklidir. Her insan, doğumundan itibaren kendi fıtratına uygun bir biçimde yetiştirilirse eşcinsellik meselesi büyük oranda çözüme ulaştırılır. Buna rağmen eşcinsel tavır ve davranışlarda bulunan insanlar olursa onlar tedavi edilir. Başka bir tedbir almadan sadece yasaklamayla yetinmeyi savunuyor değilim; ama yasaklayıp ceza vermeden de olmaz.
Yukarıda verdiğim misaller olan faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin meşru kabul edilerek yasal statüyle serbest bırakılıyor olması laikliğin çöktüğünü kesin olarak gösterip kanıtlayan misallerden sadece birkaçıdır; eğer laiklikle yani laik hukukla ve dolayısıyla laik akılla doğru bulunabilseydi, doğru yol bulunabilseydi bu saydığım kötülüklerin hepsinin yasaklanarak cezai yaptırıma bağlanması gerekirdi.
Bir önceki mesajımda yaptığım simülasyonu bir kez daha hatırlatmak isterim. Eğer 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin hiçbir cezai yaptırım uygulanmadan bütün dünyada tamamen serbest bırakıldığı ve 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasında ise faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin ağır cezai yaptırımlar uygulanarak bütün dünyada tamamen yasaklandığı bir simülasyonu düşündüğümüzde ve bu iki uygulamanın sonuçlarından elde edeceğimiz tüm verileri 2021 yılında birbiriyle karşılaştırdığımızı düşündüğümüzde laikliğin iflasını bu simülasyonun sonucundaki bilimsel verilerle de kanıtlarız. Çünkü faizin, kumarın, zinanın, içkinin, eşcinsel ilişkilerin ve bunlar gibi kötülüklerin insanlara, ailelere ve toplumlara maddi ve manevi olarak olsun, hastalıklardan ölümlere, yuvaların yıkılıp ailelerin dağılıp insanların perişan olmalarına kadar olsun ve diğer zararlarıyla olsun ne kadar büyük zararlar verdiği hiçbir şüpheye yer olmaksızın apaçık ve net olarak ortadadır, izahtan varestedir.
Düşünme yetkinliğim var Allah'a şükürler olsun. Hayvanlar arasında eşcinselliğin var olduğunu iddia ediyorsunuz. Erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişki yaşayan hayvanlar mı var? Yukarıda yunus, kuğu ve penguenleri misal vermişsiniz. Bu hayvanlar arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki mi yaşanıyor? Böyle bir iddianız varsa bunu delillendirin.
Etrafımızda evcil hayvanlar var ve hayvanlarla ilgili belgeseller seyrettiğimiz de oluyor. Ben hiçbir zaman ve hiçbir şekilde hiçbir hayvanın kendi cinsiyeti cinsinden bir hayvanla cinsel ilişkiye girdiğine dair hiçbir bilgiye rastlamadım. Kimileri kendi amaçlarını doğrultusunda bir takım araştırmalar yapıp hayvanlarda eşcinselliğin var olduğunu iddia edebilir; ama bunun kanıtlanması gerekir. Bu ayrı bir bahis ve ben bu husustaki fikrimde yani doğada hayvanlar arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmıyor olduğu hususunda ısrar ediyorum. Eğer bunun tersi bir durumun varlığı kesin delillerle ortaya konulursa yanıldığımı kabul ederim.
Eşcinsel ilişkilerin ve eşcinsel evliliklerin bilhassa gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru kabul edilip yasal statüye bağlanmış olması laikliğin çöküşünün delillerindendir şeklindeki fikrim hakikatin açık bir tespitidir. Bakın şunun altını bir kez daha çizeyim: Laiklik, aklın vahye gerek duymadan doğruyu, doğru yolu bulabileceği önermesine dayanır. Oysa insan fıtratına apaçık aykırı olan eşcinsel ilişki sapıklığı ve eşcinsel evlilik sapıklığı, insanlık olarak ulaşmış olduğumuz mevcut yüksek gelişmişlik seviyesindeyken laikliğe göre hem de gelişmiş ülkeler başta olmak üzere pek çok ülkede meşru görülüp yasal olarak tanınıyor ki bu durum akl-ı selime göre laik aklın kesin olarak iflasıdır. Eğer laik akıl, ulaşmış olduğumuz yüksek gelişmişlik seviyesindeyken bile eşcinsel ilişkileri ve eşcinsel evlilikleri meşru görüp yasallaştırıyorsa, bu durum aklın doğruyu, doğru yolu vahiy olmadan kendi başına bulamayıp sapıtacağının kesin olan kanıtlarından biridir. Bu da çok açık ve nettir ki laikliğin, laik hukukun ve dolayısıyla laik aklın iflasıdır.
Benzer bir şeyi faiz, kumar, zina ve içki konularında da söyleyebiliriz; ama laik aklın dolayısıyla laik hukukun, laikliğin iflasını en belirgin bir şekilde gösteren delillerin başlarında eşcinsellik konusu geliyor; çünkü insan fıtratına apaçık aykırı olan böyle bir sapıklığı meşru kabul edip yasallaştırmak hem akla hem ahlâka hem vicdana hem de insanlığa ihanettir ve insanlık dışıdır.
Kötülükleri yasaklamak kötülüklerin son bulması için tek çözüm yolu değildir elbette; fakat faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsel ilişki türü kötülükler mutlaka yasaklanmalıdır. Her çocuk, doğduktan sonra eğer erkekse onu bir erkeğin genel özelliklerine uygun bir biçimde, eğer kızsa onu bir kızın genel özelliklerine uygun bir biçimde yetiştirmek gereklidir. Her insan, doğumundan itibaren kendi fıtratına uygun bir biçimde yetiştirilirse eşcinsellik meselesi büyük oranda çözüme ulaştırılır. Buna rağmen eşcinsel tavır ve davranışlarda bulunan insanlar olursa onlar tedavi edilir. Başka bir tedbir almadan sadece yasaklamayla yetinmeyi savunuyor değilim; ama yasaklayıp ceza vermeden de olmaz.
Yukarıda verdiğim misaller olan faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin meşru kabul edilerek yasal statüyle serbest bırakılıyor olması laikliğin çöktüğünü kesin olarak gösterip kanıtlayan misallerden sadece birkaçıdır; eğer laiklikle yani laik hukukla ve dolayısıyla laik akılla doğru bulunabilseydi, doğru yol bulunabilseydi bu saydığım kötülüklerin hepsinin yasaklanarak cezai yaptırıma bağlanması gerekirdi.
Bir önceki mesajımda yaptığım simülasyonu bir kez daha hatırlatmak isterim. Eğer 1 Ocak 2019 - 31 Aralık 2019 tarihleri arasında faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin hiçbir cezai yaptırım uygulanmadan bütün dünyada tamamen serbest bırakıldığı ve 1 Ocak 2020 - 31 Aralık 2020 tarihleri arasında ise faizin, kumarın, zinanın, içkinin ve eşcinsel ilişkilerin ağır cezai yaptırımlar uygulanarak bütün dünyada tamamen yasaklandığı bir simülasyonu düşündüğümüzde ve bu iki uygulamanın sonuçlarından elde edeceğimiz tüm verileri 2021 yılında birbiriyle karşılaştırdığımızı düşündüğümüzde laikliğin iflasını bu simülasyonun sonucundaki bilimsel verilerle de kanıtlarız. Çünkü faizin, kumarın, zinanın, içkinin, eşcinsel ilişkilerin ve bunlar gibi kötülüklerin insanlara, ailelere ve toplumlara maddi ve manevi olarak olsun, hastalıklardan ölümlere, yuvaların yıkılıp ailelerin dağılıp insanların perişan olmalarına kadar olsun ve diğer zararlarıyla olsun ne kadar büyük zararlar verdiği hiçbir şüpheye yer olmaksızın apaçık ve net olarak ortadadır, izahtan varestedir.
Hocam neyi delillendireyim?
Penguenlerin eşcinsel davranışlarını dünya üzerindeki herkes biliyor. Çok da yaygın diğer türlerden. İnternette bununla ilgili 100'lerce haber bulabilirsiniz.
https://case.edu/affil/sigmaxi/documents/BisexualSpecies2008ScientificAmericanMind.pdf
100'lerce haber ve bilgi var böyle. İngilizce'niz var ise akademik çalışmalar da bulabilirsiniz.
https://www.news-medical.net/news/2006/10/23/1500-animal-species-practice-homosexuality.aspx (1000 sanıyordum 1500 imiş. 1500'den fazla türün eşcinsel eğilim göstermesi)
https://www.independent.co.uk/environment/nature/gay-king-penguins-berlin-hamburg-zoo-moved-homosexual-a6988506.html
http://news.bbc.co.uk/earth/hi/earth_news/newsid_9093000/9093531.stm
https://www.telegraph.co.uk/news/newstopics/howaboutthat/3530723/Gay-penguins-steal-eggs-from-straight-couples.html
Faiz yasaklanamaz, faiz ile iş yapanla muhabbeti ilişkiyi kesebilirsiniz. Kişinin biri ben faiz istiyorum derse ister. Sizin faiz istememe özgürlüğünüz gibi onun da faiz isteme özgürlüğü var. Sonuçta enflasyon diye bir kavram var.
İnsanların davranış ve tercihleri ne kadar serbestleşirse, o derece test etme imkanı bulur ve en sonunda doğruya yönelir. Doğru şudur diye baskı yapıp zorlarsan da doğrudan tamamen soğur kendi aklındaki yanlışı hayal olarak kendisi içinde bir dogma gibi besler büyütür. İnsan psikolojisi...
Hz. Muhammed’e bildirilenlerin Allah tarafından vahyedilmekte olduğu, önceki peygamberlere bildirilenlerle ona vahyedilenlerin aynı kaynaktan geldiği, bu sebeple aralarında temel hüküm ve ilkeler açısından birlik bulunduğudur. Yer yer yüce Allah’ın yaratma gücüne ve evrende yürürlükte olan yasalarına değinilen sûrede Allah’a şirk koşanların âhirette karşılaşacakları kötü âkıbete ilişkin uyarılar yapılmakta, iman edip erdemli davranışlarda bulunanlara âhiretle ilgili müjdeler verilmekte, tebliğ görevinin ağırlığı ve müşriklerin inkârcılıkta direnmeleri karşısında bunalan ve herkesin doğru yola girmesi için çırpınan Resûlullah’a –bu dünyada kendi gayret ve seçimlerine göre Allah Teâlâ’nın kimilerine hidayet nasip ederken kimilerini de sapkınlıklarıyla baş başa bırakacağı bildirilerek– teselli verilmekte, bulunduğu doğru çizgiyi azimle sürdürmesi istenmekte, Allah’ın hoşnut olduğu müminlerin bireysel ve toplumsal davranış biçimlerinden bazılarına övgü üslûbu içinde işaret edilerek müslümanlar güzel ahlâk sahibi ve örnek insan olmaya özendirilmektedir. Sûre, vahyin insan için taşıdığı hayatî öneme yapılan bir vurgu ile sona ermektedir.
Cihannur
06-07-2018, 13:42
Hocam neyi delillendireyim?
Penguenlerin eşcinsel davranışlarını dünya üzerindeki herkes biliyor. Çok da yaygın diğer türlerden. İnternette bununla ilgili 100'lerce haber bulabilirsiniz.
(1000 sanıyordum 1500 imiş. 1500'den fazla türün eşcinsel eğilim göstermesi)
Faiz yasaklanamaz, faiz ile iş yapanla muhabbeti ilişkiyi kesebilirsiniz. Kişinin biri ben faiz istiyorum derse ister. Sizin faiz istememe özgürlüğünüz gibi onun da faiz isteme özgürlüğü var. Sonuçta enflasyon diye bir kavram var.
İnsanların davranış ve tercihleri ne kadar serbestleşirse, o derece test etme imkanı bulur ve en sonunda doğruya yönelir. Doğru şudur diye baskı yapıp zorlarsan da doğrudan tamamen soğur kendi aklındaki yanlışı hayal olarak kendisi içinde bir dogma gibi besler büyütür. İnsan psikolojisi...
Bazıları bilimle istedikleri gibi oynuyorlar. Bazıları tarafından insanlara eşcinsel eğilim olarak gösterilen davranışlar gerçekte başka anlam ya da anlamlar içeren davranışlar olabilir. Ayrıca şu da var ki hayvanlar arasında eşcinsel ilişki olmadığından bahsediyorum; 'eşcinsel eğilim' ise spekülatif ve farklı bir konu. Misal olarak gösterdiğin penguenler arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişkiye girenler var mı?!
Faiz niye yasaklanamasın, bal gibi de yasaklanır! Ekonomik modelini faizsiz bir sistem üzerine kurar ve faiz alıp vermeyi yasaklarsın.
[/SIZE][/FONT]Bazıları bilimle istedikleri gibi oynuyorlar. Bazıları tarafından insanlara eşcinsel eğilim olarak gösterilen davranışlar gerçekte başka anlam ya da anlamlar içeren davranışlar olabilir. Ayrıca şu da var ki hayvanlar arasında eşcinsel ilişki olmadığından bahsediyorum; 'eşcinsel eğilim' ise spekülatif ve farklı bir konu. Misal olarak gösterdiğin penguenler arasında erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişkiye girenler var mı?!
Faiz niye yasaklanamasın, bal gibi de yasaklanır! Ekonomik modelini faizsiz bir sistem üzerine kurar ve faiz alıp vermeyi yasaklarsın.
Hemcinsleri ile cinsel ilişki deney ve gözlemleri; sizin takdirinize bırakıyorum artık. Hocam araştırın, ıspatlanmış bir şey bu araştırmadığınız bir konuda yok diye diretmek hiç doğru değil.
http://www.faculty.ucr.edu/~mzuk/Bailey%20and%20Zuk%202009%20Same%20sex%20behaviour .pdf
Neyse konu bu değil. Zaten insana düşünme yetkinliği vermiş allah, diğer canlılar bu durumda diye insan böyle olacak diye bir şey yok. Burda insana kendi hayatına kısıtlar mı getirilecek yoksa herkes kendi özgür düşüncesine göre mi yaşayacak konu bu.
Faiz yasaklanmaz. Serbest piyasa, serbest dolaşım, serbest ekonomi, enflasyon bunlar var oldukça faiz de olacaktır. Olmalıdır da. Faiz istemeyen faiz ile iş yapmaz. Bir insanın faiz isteme özgürlüğü kendisini bağlar, gidip kimse bu kişi ile çalışmaz o ayrı. Faiz yasaklanmıştır gibi katı kurallar ekonomide karşılığı yoktur.
Faiz sonuçtur. Neden değildir. Sonuç olan parametreleri nedenleri ortadan kaldırmadan elimine bile edemezken yasaklamanın hiçbir tutarlı tarafı yok. Enflasyonu düşür, hatta 0'a yakın düzeylere çek. Faiz zaten doğal olarak ortadan kalkacak. Üstüne faizle çalışan varsa da talep bulamaz. Kendi bileceği kendi tercihi.
Not: Yarın faiz yasaklansın Dolar 25 TL ile uyanırız. 100 TL ile yatarız.
Cihannur
06-07-2018, 22:46
[/SIZE][/FONT]
Hemcinsleri ile cinsel ilişki deney ve gözlemleri; sizin takdirinize bırakıyorum artık. Hocam araştırın, ıspatlanmış bir şey bu araştırmadığınız bir konuda yok diye diretmek hiç doğru değil.
http://www.faculty.ucr.edu/~mzuk/Bailey%20and%20Zuk%202009%20Same%20sex%20behaviour .pdf
Neyse konu bu değil. Zaten insana düşünme yetkinliği vermiş allah, diğer canlılar bu durumda diye insan böyle olacak diye bir şey yok. Burda insana kendi hayatına kısıtlar mı getirilecek yoksa herkes kendi özgür düşüncesine göre mi yaşayacak konu bu.
Faiz yasaklanmaz. Serbest piyasa, serbest dolaşım, serbest ekonomi, enflasyon bunlar var oldukça faiz de olacaktır. Olmalıdır da. Faiz istemeyen faiz ile iş yapmaz. Bir insanın faiz isteme özgürlüğü kendisini bağlar, gidip kimse bu kişi ile çalışmaz o ayrı. Faiz yasaklanmıştır gibi katı kurallar ekonomide karşılığı yoktur.
Faiz sonuçtur. Neden değildir. Sonuç olan parametreleri nedenleri ortadan kaldırmadan elimine bile edemezken yasaklamanın hiçbir tutarlı tarafı yok. Enflasyonu düşür, hatta 0'a yakın düzeylere çek. Faiz zaten doğal olarak ortadan kalkacak. Üstüne faizle çalışan varsa da talep bulamaz. Kendi bileceği kendi tercihi.
Not: Yarın faiz yasaklansın Dolar 25 TL ile uyanırız. 100 TL ile yatarız.
Ben bu husustaki görüşlerimi söyledim; zaten bu husus konumuzun özünü değiştirecek bir şey değil. Eşcinsel ilişkilerin insan fıtratına aykırı olduğu ve dolayısıyla insanlık dışı olduğu hiç şüphesizdir. İngilizcem pek iyi değil, Türkçe döküman paylaşsaydın iyi olurdu. İspatlanmış dediğin şey Evrim teorisine benzemesin sakın! Çünkü bazıları Evrim teorisini sanki gerçekmiş gibi sunuyor. Oysa bana ve benim gibi pek çok insana göre Evrim teorisi denilen teori masallardan ve yalanlardan ibaret bir kandırmacadır.
Evrim teorisinin sözde kanıtlandığını gösteren yüzlerce hatta binlerce 'bilimsel araştırmanın(!)' sonucu istenilirse burada paylaşılabilir. Biz buna kanacak mıyız?! Kanmayacağız elbette! Kâfirler bu dünyada kendilerini Şeytan'ın aldatmalarıyla ve kandırmacalarıyla avuta dursunlar, âhirette çok şiddetli ve çok dehşetli azaba uğratıldıkları zaman akılları başlarına gelecek ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
Faiz konusunda söylediklerime şunları ilave edeyim: İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam ahkâmı İslam devletlerinde uygulandı ve günümüzde de bazı ülkelerde uygulanıyor. İslam'ın ahkâmı uygulanıyorsa faiz alıp vermek haramdır, yasaktır.
Faizin yasaklanması serbest piyasaya aykırı değildir. Hem serbest piyasa şartları geçerli olabilir hem de faiz yasaklanabilir. Faizi sonuç olarak görmemek gerekir. Basit bir misal vereyim: Bir kişi birisinden 100 TL borç ister ve borç istediği kişi de borç isteyene "Sana 100 TL borç veririm ama karşılığında 20 TL faiz isterim ve alacağımı 1 ay sonra senden faiziyle birlikte 120 TL olarak alırım" diyebilir. Bu misalde faiz sonuç olmuyor, borç vermenin nedeni oluyor. Paranın enflasyon oranındaki güncel değerini faiz olarak değerlendirmemek gerekir. Misal vereyim: Ben bu sene birisine 100 TL borç versem ve ona desem ki "Bu sene sana borç verdiğim 100 TL'nin alım gücü neye tekabül ediyorsa gelecek sene senden o karşılığı isterim" desem ve gelecek sene enflasyona göre 100 TL'nin o zamanki alım gücünün karşılığı mesela 110 TL'ye tekabül ediyorsa o kişiye verdiğim borcu ondan 110 TL olarak geri alsam faiz almış olmam, vermiş olduğum borç parayı değerinde geri almış olurum. Faiz, enflasyonun üzerindeki rakamdır.
İçinde bulunduğumuz mevcut koşulları veri kabul ederek değerlendirmede bulunmak zorunda değilsin. Başka bir dünya mümkün.
Ben bu husustaki görüşlerimi söyledim; zaten bu husus konumuzun özünü değiştirecek bir şey değil. Eşcinsel ilişkilerin insan fıtratına aykırı olduğu ve dolayısıyla insanlık dışı olduğu hiç şüphesizdir. İngilizcem pek iyi değil, Türkçe döküman paylaşsaydın iyi olurdu. İspatlanmış dediğin şey Evrim teorisine benzemesin sakın! Çünkü bazıları Evrim teorisini sanki gerçekmiş gibi sunuyor. Oysa bana ve benim gibi pek çok insana göre Evrim teorisi denilen teori masallardan ve yalanlardan ibaret bir kandırmacadır.
Evrim teorisinin sözde kanıtlandığını gösteren yüzlerce hatta binlerce 'bilimsel araştırmanın(!)' sonucu istenilirse burada paylaşılabilir. Biz buna kanacak mıyız?! Kanmayacağız elbette! Kâfirler bu dünyada kendilerini Şeytan'ın aldatmalarıyla ve kandırmacalarıyla avuta dursunlar, âhirette çok şiddetli ve çok dehşetli azaba uğratıldıkları zaman akılları başlarına gelecek ama o zaman iş işten geçmiş olacak.
Faiz konusunda söylediklerime şunları ilave edeyim: İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam ahkâmı İslam devletlerinde uygulandı ve günümüzde de bazı ülkelerde uygulanıyor. İslam'ın ahkâmı uygulanıyorsa faiz alıp vermek haramdır, yasaktır.
Faizin yasaklanması serbest piyasaya aykırı değildir. Hem serbest piyasa şartları geçerli olabilir hem de faiz yasaklanabilir. Faizi sonuç olarak görmemek gerekir. Basit bir misal vereyim: Bir kişi birisinden 100 TL borç ister ve borç istediği kişi de borç isteyene "Sana 100 TL borç veririm ama karşılığında 20 TL faiz isterim ve alacağımı 1 ay sonra senden faiziyle birlikte 120 TL olarak alırım" diyebilir. Bu misalde faiz sonuç olmuyor, borç vermenin nedeni oluyor. Paranın enflasyon oranındaki güncel değerini faiz olarak değerlendirmemek gerekir. Misal vereyim: Ben bu sene birisine 100 TL borç versem ve ona desem ki "Bu sene sana borç verdiğim 100 TL'nin alım gücü neye tekabül ediyorsa gelecek sene senden o karşılığı isterim" desem ve gelecek sene enflasyona göre 100 TL'nin o zamanki alım gücünün karşılığı mesela 110 TL'ye tekabül ediyorsa o kişiye verdiğim borcu ondan 110 TL olarak geri alsam faiz almış olmam, vermiş olduğum borç parayı değerinde geri almış olurum. Faiz, enflasyonun üzerindeki rakamdır.
İçinde bulunduğumuz mevcut koşulları veri kabul ederek değerlendirmede bulunmak zorunda değilsin. Başka bir dünya mümkün.
Evrim bambaşka bir konu. Orda gözlem yapılamayan ulaşılamayacak kadar geçmiş mevcut. Bununla bir alakası yok. Sonuncu gönderdiğim direk deney/gözlem, doğada yapılan araştırma sonucunda eşcinsel ilişki tespit edilenler yazılmış zaten.
Evrim'de ise gidilebilen bir nokta vardır ama öncesine gidilememekte haliyle kurgu oluşmakta gözleme dayalı bir şey değildir. Evrim geçmişin ıspatlanma çabasıdır, bizim konumuz bugün gözlemlenebilecek bir olayın ıspatı ikisinin bir alakası yok.
Serbest piyasa altında faiz yasak olmaz. Olamaz. Bunun okulunu okudum hocam 4 yıl işim de yine bu mümkün değil. Serbest piyasadan çıkıp kapanacaksan içerde bir ekonomi kuracaksan amenna ama dünya ticaretinde hakim paralar varken faizi yasaklamak ithidardır. Tekrar söylüyorum faiz yasaklansın Dolar 30-40 TL olur anında.
Sonra 1 lt benzin almak için 1 hafta felan çalışmak zorunda kalan bir ülke oluruz. Ekonomide değişkenleri böyle kalkıdırmak felan bu kadar basit değil.
Esnek döviz kuru, Serbest Dolaşım Serbest Piyasa olan bir sistemde bir ülkenin faizi kaldırabilmesi için Milyar dolarlarca uluslarası geçerliliği olan para rezervi olması felan lazım. İmkansız olay bu matematikteki. Mümkün değil.
İktisadi değişkenler içinde FAİZ sonuçtur.
i = r + e
nominal faiz = reel faiz + enflasyon (Beklenen Enflasyon)
faiz, enflasyona göre değişen bir SONUÇTUR.
Kendiniz faizin neden olmadığını ıspatlamışsınız. 110 TL'lik örnek ile. İşte bu enflasyon nedendir faize. 100 TL verip 120 TL almak istemesinin nedeni FAİZ değildir, beklenen enflasyondur. Çünkü bu PARANIN ZAMANLA AŞINMASIDIR yani ENFLASYON'dur. Para aşınmasa enflasyon olmasa 100.000 TL borç veren kişi 100.000 TL olarak borcunu geri alır zaten. Ayrıca enflasyon %0 iken. 100 TL borç verip 110 TL geri isteyen adamdan kimse gidip borç almaz olur biter. Serbest piyasa isteyen gider alır isteyen almaz. Zaten para aşınmıyorsa 1 e 1 karşılık ile borç alınabilecek yerler bulunur.
Eğer Türkiye dünya çapında ithalat ihracat dış ticaret turizm'den vazgeçecek ve kapalı bir devlet olacaksa Faizi kaldırmak mümkün. Sonuçları; Faiz kaldırıldığında içerde hiç Döviz kalmayacak. İthalat yapamazsın, enerji alamayacaksın, doğalgazın olmayacak. Teknolojik hiç birşey satın alamazsın. (TL'nin uluslararası geçerliliği yok, Takas ekonomisine döner sattığımız domates karşılığı ne kadar ise o kadar doğalgaz alabiliriz.)
Dolar çölde su kadar değerli olur. İntihar. Hayali güzel ama mevcut dünyada imkansız.
Faiz olsun gibi bir safta değilim, günümüz dünyasında ülkende petrol doğalgaz zengini bir ülke olup sürekli akan bir döviz geliri sağlayacak bir ihracat kalemin yoksa, kendi tekonolojini üretemiyorsan, enerjide bağımlı isen Faiz'e ve de dövize muhtaçsın bağımlısın. Bunu söylüyorum.
Cihannur
06-08-2018, 20:03
Evrim bambaşka bir konu. Orda gözlem yapılamayan ulaşılamayacak kadar geçmiş mevcut. Bununla bir alakası yok. Sonuncu gönderdiğim direk deney/gözlem, doğada yapılan araştırma sonucunda eşcinsel ilişki tespit edilenler yazılmış zaten.
Evrim'de ise gidilebilen bir nokta vardır ama öncesine gidilememekte haliyle kurgu oluşmakta gözleme dayalı bir şey değildir. Evrim geçmişin ıspatlanma çabasıdır, bizim konumuz bugün gözlemlenebilecek bir olayın ıspatı ikisinin bir alakası yok.
Serbest piyasa altında faiz yasak olmaz. Olamaz. Bunun okulunu okudum hocam 4 yıl işim de yine bu mümkün değil. Serbest piyasadan çıkıp kapanacaksan içerde bir ekonomi kuracaksan amenna ama dünya ticaretinde hakim paralar varken faizi yasaklamak ithidardır. Tekrar söylüyorum faiz yasaklansın Dolar 30-40 TL olur anında.
Sonra 1 lt benzin almak için 1 hafta felan çalışmak zorunda kalan bir ülke oluruz. Ekonomide değişkenleri böyle kalkıdırmak felan bu kadar basit değil.
Esnek döviz kuru, Serbest Dolaşım Serbest Piyasa olan bir sistemde bir ülkenin faizi kaldırabilmesi için Milyar dolarlarca uluslarası geçerliliği olan para rezervi olması felan lazım. İmkansız olay bu matematikteki. Mümkün değil.
İktisadi değişkenler içinde FAİZ sonuçtur.
i = r + e
nominal faiz = reel faiz + enflasyon (Beklenen Enflasyon)
faiz, enflasyona göre değişen bir SONUÇTUR.
Kendiniz faizin neden olmadığını ıspatlamışsınız. 110 TL'lik örnek ile. İşte bu enflasyon nedendir faize. 100 TL verip 120 TL almak istemesinin nedeni FAİZ değildir, beklenen enflasyondur. Çünkü bu PARANIN ZAMANLA AŞINMASIDIR yani ENFLASYON'dur. Para aşınmasa enflasyon olmasa 100.000 TL borç veren kişi 100.000 TL olarak borcunu geri alır zaten. Ayrıca enflasyon %0 iken. 100 TL borç verip 110 TL geri isteyen adamdan kimse gidip borç almaz olur biter. Serbest piyasa isteyen gider alır isteyen almaz. Zaten para aşınmıyorsa 1 e 1 karşılık ile borç alınabilecek yerler bulunur.
Eğer Türkiye dünya çapında ithalat ihracat dış ticaret turizm'den vazgeçecek ve kapalı bir devlet olacaksa Faizi kaldırmak mümkün. Sonuçları; Faiz kaldırıldığında içerde hiç Döviz kalmayacak. İthalat yapamazsın, enerji alamayacaksın, doğalgazın olmayacak. Teknolojik hiç birşey satın alamazsın. (TL'nin uluslararası geçerliliği yok, Takas ekonomisine döner sattığımız domates karşılığı ne kadar ise o kadar doğalgaz alabiliriz.)
Dolar çölde su kadar değerli olur. İntihar. Hayali güzel ama mevcut dünyada imkansız.
Faiz olsun gibi bir safta değilim, günümüz dünyasında ülkende petrol doğalgaz zengini bir ülke olup sürekli akan bir döviz geliri sağlayacak bir ihracat kalemin yoksa, kendi tekonolojini üretemiyorsan, enerjide bağımlı isen Faiz'e ve de dövize muhtaçsın bağımlısın. Bunu söylüyorum.
Doğaya genel olarak baktığımız zaman hayvanlar arasında eşcinsellik görüyor muyuz? Görmüyoruz. Bahsettiğin araştırmaların sonuçlarına ihtiyatla yaklaşmak doğrusudur. Bazı hayvan türlerinin içinde az sayıda olan ve muhtemelen beyninde bozukluk bulunan bazı hayvanlar davranış bozukluğu yaşayarak böyle bir sapma yaşıyor olabilir. İstisnai durumlar genellenemez.
Bir önceki mesajımda verdiğim misalde kastettiğim şey paradan para kazanmak yani faizcilik ve diğer adıyla tefeciliktir. Birisi 100 TL parasını kendinden borç isteyen birisine faiz karşılğında borç olarak verip enflasyondan bağımsız olarak 120 TL olarak geri alıp paradan para kazanabilir ve buna faizcilik, tefecilik denir. Benim kastettiğim bu şekildeki faizli borç vermelerdir ve faiz burada borç vermenin nedenidir.
Serbest piyasa altında faiz elbette yasaklanabilir. Faiz, serbest piyasanın şartlarından biri değildir. Aşağıdaki alıntıya dikkatini çekmek isterim.
"FAİZ OLMAZSA OLMAZ ŞART DEĞİLDİR
SORU: Faiz ekonominin olmazsa olmaz bir şartı mıdır? Faizsiz ekonomi mümkün müdür? Bunun şartları nedir?
KARAMAN: Faiz, olsa olsa kapitalist ekonominin vazgeçilemez bir şartı olabilir. Sosyalist ekonomi faizi öngörmediği gibi İslâm ekonomik modelinde de faizin yeri yoktur.
Bundan on yıl kadar önce Pakistan'da, merhum Ziyâülhak'ın emri ile bir komisyon kurulmuş, ülkeden ve ülke dışından iktisatçılar ve İslâm alimleri toplanmış, bunlardan "faizsiz bir ülke ekonomisinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise ülkenin faizden nasıl temizleneceği" konusunda bir rapor istenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda ortaya çıkan rapor, ülkeyi faizden temizlemenin yollarını da göstermekte idi. Bu rapora dayalı olarak yapılan uygulamada, üç yıllık bir geçiş döneminden sonra Pakistan ekonomisi faizden temizlenmiştir. İran'da ve Suudî Arabistan'da faiz yasaktır. Buralarda bir ekonomik çöküntü söz konusu olmadığı gibi -iç ve dış engellemelere rağmen- önemli gelişmeler görülmektedir."
Hayrettin Karaman ile İslam'ın Faiz Yasağı Üzerine...
Altınoluk Röportaj
1989 - Aralık, Sayı: 046, Sayfa: 010
http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d046s010m1
Yukarıdaki alıntıda görüldüğü üzere faiz yasaklanabilir ve faizin yasaklanması serbest piyasa şartlarına aykırı değildir. İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam devletleri var oldu ve faizin yasak olduğu ekonomik düzen sürdürüldü. İslam'ın ekonomik düzeni sosyalist bir düzen değildir, serbest piyasa şartlarına uygun bir düzendir.
Yukarıdaki Pakistan misalini de düşündüğümüzde ekonomiden faizin kolaylıkla kaldırılabileceğini görürüz. Serbest piyasa altında faiz mutlaka olmalıdır ve faiz yasaklanamaz şeklinde şartlanmamak gerekir. Bir önceki mesajımın son cümlesini bir kez daha tekrarlayayım: Başka bir dünya mümkün.
Doğaya genel olarak baktığımız zaman hayvanlar arasında eşcinsellik görüyor muyuz? Görmüyoruz. Bahsettiğin araştırmaların sonuçlarına ihtiyatla yaklaşmak doğrusudur. Bazı hayvan türlerinin içinde az sayıda olan ve muhtemelen beyninde bozukluk bulunan bazı hayvanlar davranış bozukluğu yaşayarak böyle bir sapma yaşıyor olabilir. İstisnai durumlar genellenemez.
Bir önceki mesajımda verdiğim misalde kastettiğim şey paradan para kazanmak yani faizcilik ve diğer adıyla tefeciliktir. Birisi 100 TL parasını kendinden borç isteyen birisine faiz karşılğında borç olarak verip enflasyondan bağımsız olarak 120 TL olarak geri alıp paradan para kazanabilir ve buna faizcilik, tefecilik denir. Benim kastettiğim bu şekildeki faizli borç vermelerdir ve faiz burada borç vermenin nedenidir.
Serbest piyasa altında faiz elbette yasaklanabilir. Faiz, serbest piyasanın şartlarından biri değildir. Aşağıdaki alıntıya dikkatini çekmek isterim.
"FAİZ OLMAZSA OLMAZ ŞART DEĞİLDİR
SORU: Faiz ekonominin olmazsa olmaz bir şartı mıdır? Faizsiz ekonomi mümkün müdür? Bunun şartları nedir?
KARAMAN: Faiz, olsa olsa kapitalist ekonominin vazgeçilemez bir şartı olabilir. Sosyalist ekonomi faizi öngörmediği gibi İslâm ekonomik modelinde de faizin yeri yoktur.
Bundan on yıl kadar önce Pakistan'da, merhum Ziyâülhak'ın emri ile bir komisyon kurulmuş, ülkeden ve ülke dışından iktisatçılar ve İslâm alimleri toplanmış, bunlardan "faizsiz bir ülke ekonomisinin mümkün olup olmadığı, mümkün ise ülkenin faizden nasıl temizleneceği" konusunda bir rapor istenmiştir. Yapılan çalışmalar sonunda ortaya çıkan rapor, ülkeyi faizden temizlemenin yollarını da göstermekte idi. Bu rapora dayalı olarak yapılan uygulamada, üç yıllık bir geçiş döneminden sonra Pakistan ekonomisi faizden temizlenmiştir. İran'da ve Suudî Arabistan'da faiz yasaktır. Buralarda bir ekonomik çöküntü söz konusu olmadığı gibi -iç ve dış engellemelere rağmen- önemli gelişmeler görülmektedir."
Hayrettin Karaman ile İslam'ın Faiz Yasağı Üzerine...
Altınoluk Röportaj
1989 - Aralık, Sayı: 046, Sayfa: 010
http://dergi.altinoluk.com/index.php?sayfa=yillar&MakaleNo=d046s010m1
Yukarıdaki alıntıda görüldüğü üzere faiz yasaklanabilir ve faizin yasaklanması serbest piyasa şartlarına aykırı değildir. İslam'ın bidayetiyle birlikte İslam devletleri var oldu ve faizin yasak olduğu ekonomik düzen sürdürüldü. İslam'ın ekonomik düzeni sosyalist bir düzen değildir, serbest piyasa şartlarına uygun bir düzendir.
Yukarıdaki Pakistan misalini de düşündüğümüzde ekonomiden faizin kolaylıkla kaldırılabileceğini görürüz. Serbest piyasa altında faiz mutlaka olmalıdır ve faiz yasaklanamaz şeklinde şartlanmamak gerekir. Bir önceki mesajımın son cümlesini bir kez daha tekrarlayayım: Başka bir dünya mümkün.
Hocam şehirlerde yaşıyoruz, hayvan olarak görebildiğimiz 1-2 uçan ve kedi köpek'ten ibaret. Şehirlerde yaşaya yaşaya onlarda hayvanlıktan ve kendi doğalarından kopmuş durumda. Kedi ile köpeğin sarılıp uyuması, insan yemekleri yemeleri, evcilleşmeleri, belediyelerin hayvanları kısırlaştırmış olması gibi bir çok nedenle etrafımızdaki örneklem hem çok az hemde gerçek ortamları değil.
Eğer %30-40 gibi rakamlar istisna ise Penguenlerde hetero davranış ve homo davranışlar yarı yarıya nerdeyse sonuçlar öyle görülüyor. Başka akademik çalışmalarda sunarım. Birçok üniversitenin benzer sonuçlar bulguları var. Zaten attığım çalışmalarda 10 larca hayvanda tespitler mevcuttu.
Ekonomi literatüründe İktisat ve ekonomik araçların ilk çıktığı günden bugüne kadar 100 lerce çalışma ile Faiz'in sonuç enflasyonun neden olduğu konusu kapanmıştır. Bu 50 sene evvel bitmiş ve Faizin sonuç olduğu kesin olarak karar verilip bitirilmiş bir tartışmadır. Faizin neden olarak kurgulandığı kabul almış tek bir akademik model bulun diplomamı yırtarım.
Gelelim bireysel borç alıp verme ilişkisine, faizin burda neden olması doğaldır. Borç veren kişi getiriye göre karar verir. Bunun en güzel örneği de bugün faizleri yükseltmek zorunda kalmamız durumudur. Yabancı yatırımcı gelsin diye faizleri artırıyoruz bugünlerde, Yabancı yatırımcı için faiz bir neden ve getirisinde bir artış görmeli ki Türkiye'ye gelsin. Aynı sizin örneğiniz gibi borç veren için bir neden ama... Ekonomi Macro'dur micro modeller gerçeği göstermez. Biz bugün Abd'li yatırımcıyı yabancı yatırımcıyı buraya çekmek isterken herşey sabit olsa neden faizleri arttıralım ki? Reel getirisi düştü, Enflasyon 9 dan 12'ye çıktı. Beklenti ise 14. Türkiye 2 yıldır politika faizini 8 de GLP'yi 13'te tutuyordu. Yani 2 yıl önce 13-9 dan 4 reel faiz verirken faiz artışı yapmamış olsak 13-14 den -1 faiz verecektik. Faiz neden mi? Sonuç mu? Faiz sonuç borç veren burda faiz getirisi düştüğü için gelmekten vazgeçmişti ama faizi de bu vazgeçmeye de neden olan enflasyonun %9 dan 12 ye beklenen enflasyonun %14' çıkmasıdır.
Söyle diyeyim ekonomiyi iyi bilmez ve yorumlamazsan, Avusturya Macaristan imparatorluğu prensi ferdinand'ın öldürülmesini savaşın başlatan neden olarak sanmak ile faizi neden sanmak aynıdır.
Gerçek neden enflasyondur, daha da derine inersek İthal enflasyondur, daha da derine gidersek yüksek cari açık ve döviz pozisyon açığı ve de kurdaki hızlı oynaklıktır. Bu bir sarmaldır.
İthalatta bağımlı olduğun ve esnekliği düşük olan mallar kullanıyorsan (mesela petrol, mesela enerji doğalgaz...) ve de bu malların ikameleri yurt içinde üretilmiyorsa (araba cep telefonu bilgisayar teknoloji) o ülkenin döviz açığı olur. (Kendi ihraç ettiği malların ekonomik değeri ithalatı karşılamadığı için.)
Bu döviz açığı yerli para biriminin değeri ve enerji fiyatları ile doğrudan etkilenir. Örneğin Petrolün 120 dolardan 40 dolara düştüğü dönemde Türkiye'nin cari açığı oldukça gerilemiştir.
Bir sonraki sarmal ise, bu açığı finanse edicek bir yer bulmak gerekliliğidir.
Esnek döviz kuru ve tam sermaye hareketliliği altında bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi için yurt içi faiz oranlarının dünya dan cazip olması gerekir. (Diğer koşullar sabit iken.) (Diğer koşullar ekonomi dışı risklerdir.)
X isimli yatırımcı, Abd'de %3 faiz %1 beklenen ve gerçekleşen enflasyon ortamında %2 reel getiri elde etmektedir.
Türkiye'de %17.50 faiz, %12 gerçekleşen %14 beklenen enflasyon ortamında reel getirisi %3.5-4 civarıdır. (Bugün) TCMB faizleri artırmadan önce faiz 13.5 beklenen enflasyon ise 12 idi yani reel faiz 1.5 idi ABD'den bile daha düşüktü.
Rasyonel bir insan diğer değişkenler sabit ise %3,5-4'ü %2'ye tercih eder. Ama ABD yatırımcıların güvenli limanıdır. ABD tahvilleri uluslararası piyasada güvenilir liman olarak bilinir. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranları son 5 yılda düştü. Bu ülkelerde ekonomi dışı sorunlar da var. Kendimizden örnek verelim.
Türkiye Cumhuriyeti 2014-2019 arasında toplam 2 yerel seçim 3 genel seçim 1 referandum olmak üzere 5 yılda 6 seçim yapmış olacak. Bu yatırımcı için güven endeksini düşüren bir değişkendir. Son 5 yılda nerdeyse her yıl seçim olması bir sorundur. Bu periyotta seçim olmayan tek yıl 2016'dır. Bu yıl ise daha kötü bir şekilde geçmiştir. Ülkemiz bir darbe girişimi ile sarsılmıştır. Darbe girişimi olması, varlık sahiplerini tedirgin etmesi mülkiyet kavramında endişe duyulması sonuçlarını getirmiştir.
Ülkemizde bunun yanında Batı ile kıyaslanabilir bir hukuk yoktur. Olmadığı gibi burda bit ölse batıda fil ölmüş gibi haber yapılmaktadır.
Hocam bu bilgileri nerden alıyorsunuz siz? Pakistan mı faiz den temizlenmiş.
https://tradingeconomics.com/pakistan/interest-rate
Bu hangi ülkenin faiz oranları ?
http://www.bloomberght.com/haberler/haber/2090421-pakistan-mb-faiz-artirdi
Bu hangi ülkenin merkez bankası.
Sizden rica ediyorum ciddi olarak uzmanlık alanınız olmayan konuda iddialı ve sağda solda yazan şeylere inanmayın.
Serbest Sermaye Hareketliliğini Yani Serbest Piyasayı ve Dalgalı Kur rejimini seçmiş bir ülkenin FAİZİ yasaklamasının %0.01 bile ihtimali yoktur. Çünkü sürdürebilirliği yoktur.
Bunun 1000'de 1 tek ihtimali vardır. Bitmeyecek petrol rezervin dogalgaz rezervin ve döviz geliri elde edecek kaynakların tekonolojin varsa, yabancı sermayeye hiçbir alanda ihtiyacın yoksa ancak ve ancak bu durumda bende faiz 0 hatta negatif dersin. (Japonya'da faizlerin nasıl negatif seviyelere indiğinin tarihini okumunızı tavsiye ediyorum.)
Sosyalist ve Komunist sistemlerde özel mülkiyet çok sınırlı nerdeyse yok denecek kadar azdır. Ne serbest sermaye dolaşımı ne dalgalı esnek kur rejimleri vardır. Haliyle de faizsiz bir sosyalist model mümkündür. Ama şöyle, İphone satın alamaz, Toshiba satın alamaz, Wolksvagen'e binemez, doğalgazı ve petrolü yoksa içten yanmalı motorlu araç ve makine üretse bile çalıştıramaz, doğalgaz ile ısınamaz elektrik üretemez. (Alternatif ısınma ve elektrik üretimi yapmak zorunda)
Kapitalist canavarın altında ezilir ve ölür.
Cihannur
06-12-2018, 02:36
Hocam şehirlerde yaşıyoruz, hayvan olarak görebildiğimiz 1-2 uçan ve kedi köpek'ten ibaret. Şehirlerde yaşaya yaşaya onlarda hayvanlıktan ve kendi doğalarından kopmuş durumda. Kedi ile köpeğin sarılıp uyuması, insan yemekleri yemeleri, evcilleşmeleri, belediyelerin hayvanları kısırlaştırmış olması gibi bir çok nedenle etrafımızdaki örneklem hem çok az hemde gerçek ortamları değil.
Eğer %30-40 gibi rakamlar istisna ise Penguenlerde hetero davranış ve homo davranışlar yarı yarıya nerdeyse sonuçlar öyle görülüyor. Başka akademik çalışmalarda sunarım. Birçok üniversitenin benzer sonuçlar bulguları var. Zaten attığım çalışmalarda 10 larca hayvanda tespitler mevcuttu.
Ekonomi literatüründe İktisat ve ekonomik araçların ilk çıktığı günden bugüne kadar 100 lerce çalışma ile Faiz'in sonuç enflasyonun neden olduğu konusu kapanmıştır. Bu 50 sene evvel bitmiş ve Faizin sonuç olduğu kesin olarak karar verilip bitirilmiş bir tartışmadır. Faizin neden olarak kurgulandığı kabul almış tek bir akademik model bulun diplomamı yırtarım.
Gelelim bireysel borç alıp verme ilişkisine, faizin burda neden olması doğaldır. Borç veren kişi getiriye göre karar verir. Bunun en güzel örneği de bugün faizleri yükseltmek zorunda kalmamız durumudur. Yabancı yatırımcı gelsin diye faizleri artırıyoruz bugünlerde, Yabancı yatırımcı için faiz bir neden ve getirisinde bir artış görmeli ki Türkiye'ye gelsin. Aynı sizin örneğiniz gibi borç veren için bir neden ama... Ekonomi Macro'dur micro modeller gerçeği göstermez. Biz bugün Abd'li yatırımcıyı yabancı yatırımcıyı buraya çekmek isterken herşey sabit olsa neden faizleri arttıralım ki? Reel getirisi düştü, Enflasyon 9 dan 12'ye çıktı. Beklenti ise 14. Türkiye 2 yıldır politika faizini 8 de GLP'yi 13'te tutuyordu. Yani 2 yıl önce 13-9 dan 4 reel faiz verirken faiz artışı yapmamış olsak 13-14 den -1 faiz verecektik. Faiz neden mi? Sonuç mu? Faiz sonuç borç veren burda faiz getirisi düştüğü için gelmekten vazgeçmişti ama faizi de bu vazgeçmeye de neden olan enflasyonun %9 dan 12 ye beklenen enflasyonun %14' çıkmasıdır.
Söyle diyeyim ekonomiyi iyi bilmez ve yorumlamazsan, Avusturya Macaristan imparatorluğu prensi ferdinand'ın öldürülmesini savaşın başlatan neden olarak sanmak ile faizi neden sanmak aynıdır.
Gerçek neden enflasyondur, daha da derine inersek İthal enflasyondur, daha da derine gidersek yüksek cari açık ve döviz pozisyon açığı ve de kurdaki hızlı oynaklıktır. Bu bir sarmaldır.
İthalatta bağımlı olduğun ve esnekliği düşük olan mallar kullanıyorsan (mesela petrol, mesela enerji doğalgaz...) ve de bu malların ikameleri yurt içinde üretilmiyorsa (araba cep telefonu bilgisayar teknoloji) o ülkenin döviz açığı olur. (Kendi ihraç ettiği malların ekonomik değeri ithalatı karşılamadığı için.)
Bu döviz açığı yerli para biriminin değeri ve enerji fiyatları ile doğrudan etkilenir. Örneğin Petrolün 120 dolardan 40 dolara düştüğü dönemde Türkiye'nin cari açığı oldukça gerilemiştir.
Bir sonraki sarmal ise, bu açığı finanse edicek bir yer bulmak gerekliliğidir.
Esnek döviz kuru ve tam sermaye hareketliliği altında bir ülkeye yabancı sermayenin gelmesi için yurt içi faiz oranlarının dünya dan cazip olması gerekir. (Diğer koşullar sabit iken.) (Diğer koşullar ekonomi dışı risklerdir.)
X isimli yatırımcı, Abd'de %3 faiz %1 beklenen ve gerçekleşen enflasyon ortamında %2 reel getiri elde etmektedir.
Türkiye'de %17.50 faiz, %12 gerçekleşen %14 beklenen enflasyon ortamında reel getirisi %3.5-4 civarıdır. (Bugün) TCMB faizleri artırmadan önce faiz 13.5 beklenen enflasyon ise 12 idi yani reel faiz 1.5 idi ABD'den bile daha düşüktü.
Rasyonel bir insan diğer değişkenler sabit ise %3,5-4'ü %2'ye tercih eder. Ama ABD yatırımcıların güvenli limanıdır. ABD tahvilleri uluslararası piyasada güvenilir liman olarak bilinir. Gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranları son 5 yılda düştü. Bu ülkelerde ekonomi dışı sorunlar da var. Kendimizden örnek verelim.
Türkiye Cumhuriyeti 2014-2019 arasında toplam 2 yerel seçim 3 genel seçim 1 referandum olmak üzere 5 yılda 6 seçim yapmış olacak. Bu yatırımcı için güven endeksini düşüren bir değişkendir. Son 5 yılda nerdeyse her yıl seçim olması bir sorundur. Bu periyotta seçim olmayan tek yıl 2016'dır. Bu yıl ise daha kötü bir şekilde geçmiştir. Ülkemiz bir darbe girişimi ile sarsılmıştır. Darbe girişimi olması, varlık sahiplerini tedirgin etmesi mülkiyet kavramında endişe duyulması sonuçlarını getirmiştir.
Ülkemizde bunun yanında Batı ile kıyaslanabilir bir hukuk yoktur. Olmadığı gibi burda bit ölse batıda fil ölmüş gibi haber yapılmaktadır.
Hocam bu bilgileri nerden alıyorsunuz siz? Pakistan mı faiz den temizlenmiş.
https://tradingeconomics.com/pakistan/interest-rate
Bu hangi ülkenin faiz oranları ?
http://www.bloomberght.com/haberler/haber/2090421-pakistan-mb-faiz-artirdi
Bu hangi ülkenin merkez bankası.
Sizden rica ediyorum ciddi olarak uzmanlık alanınız olmayan konuda iddialı ve sağda solda yazan şeylere inanmayın.
Serbest Sermaye Hareketliliğini Yani Serbest Piyasayı ve Dalgalı Kur rejimini seçmiş bir ülkenin FAİZİ yasaklamasının %0.01 bile ihtimali yoktur. Çünkü sürdürebilirliği yoktur.
Bunun 1000'de 1 tek ihtimali vardır. Bitmeyecek petrol rezervin dogalgaz rezervin ve döviz geliri elde edecek kaynakların tekonolojin varsa, yabancı sermayeye hiçbir alanda ihtiyacın yoksa ancak ve ancak bu durumda bende faiz 0 hatta negatif dersin. (Japonya'da faizlerin nasıl negatif seviyelere indiğinin tarihini okumunızı tavsiye ediyorum.)
Değerli arkadaşım, ben size hayvanlar arasında eşcinsel ilişki olmadığı konusundan bahsediyorum; ama siz bana hayvanlar arasında eşcinsel davranışların var olduğundan bahsediyorsunuz. Lütfen bu konuyu açıklığa kavuşturalım. Penguenlerden misal veriyorsun, o zaman senden şu sorunun cevabını bekliyorum: Bahsettiğin araştırmalara göre % 30 - % 40 civarı oranlarda eşcinsel davranışa rastlanıldığı iddia edilen penguenler arasında eşcinsel ilişkiye rastlanılmakta mıdır? Yani erkek penguenlerle erkek penguenlerin ve dişi penguenlerle dişi penguenlerin birbirleriyle cinsel ilişkiye girmesi vakalarına rastlanılmakta mıdır ve eğer bu tür vakalara rastlanılmaktaysa bu vakaların penguenler arasındaki oranı nedir?
Hayvanlar arasındaki eşcinsel davranışlar konusunu geçelim; daha önce de belirttiğim üzere bu spekülatif bir konudur. Madem hayvanlar arasında eşcinselliğin var olduğunu iddia ediyorsun öyleyse bana 'Şu şu hayvan cinsinde yüzde şu kadar kadar hayvan arasında erkek erkeğe cinsel ilişki ve dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmaktadır" şeklinde bilgiler verebiliyor olman gerekiyor. % 30 - % 40 civarında oranda eşcinsel davranışa rastlanıldığı iddia edilen penguenler arasında mesela % 5 - % 10 civarı oranda erkek erkeğe ya da dişi dişiye cinsel ilişki yaşanmaktadır diyebiliyor musun?
Doğaya genel olarak baktığımız zaman hayvanlar arasında eşcinsel ilişki olduğunu görmüyoruz dediğim zaman bunu sadece evcil hayvanları nazar-ı dikkate alarak söylemiyorum. Hayvanlarla ilgili belgeseller seyrediyoruz. Doğada mesela fil sürüleri arasında ya da bufalo sürüleri arasında veya diğer hayvan sürüleri arasında eşcinsel ilişkiye rastlamıyoruz. Bana bunun tersini söyleyebilir misin? Filler arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını ya da bufalolar arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını veya başka hayvan sürüleri arasında erkek erkeğe, dişi dişiye cinsel ilişkiler yaşandığını söyleyebilir misin? Yalnız şu hususa dikkatini çekmek isterim ki eşcinsel ilişki yaşanıyor mu diye soruyorum; 'spekülatif olan' eşcinsel davranış yaşanıyor mu diye sormuyorum. Ayrıca şu da var ki bahsettiğin araştırmalarda eşcinsel davranış diye gösterilen davranışlar gerçekte farklı anlamlarda olabilir ve yapılan başka araştırmaların sonucunda durumun gerçekte bu şekilde olduğu anlaşılabilir.
Şeytan'ın insanları kandırıp aldatma yolları türlü türlüdür. Şeytan, insanları Allah adına da kandırabilir bilim adına da. Müslüman, hayatı boyunca daima uyanık olmalı ve uyanıklığını son nefesi de dâhil olmak üzere daima sürdürmelidir. Çünkü Şeytan'ın insana karşı hem kıskançlığı nedeniyle hem de Cennet'ten kovulmasının kiniyle büyük bir düşmanlığı vardır. Biz insanoğluna apaçık bir düşman olan Şeytan'ın yani İblis'in diğer bir kötülüğü de sahip olduğu 'ne kötülük yaparsam kârdır' anlayışıdır. Bu hususta şu misali verebilirim: İblis-i lâin, insanı öncelikle küfre düşürmek için bütün gücüyle uğraşır ve bu uğraşından asla vazgeçemez. Bu yüzden hiçbirimiz hayatımız boyunca ve de son nefesimizde imanımızı koruyabileceğimiz hususunda kendimizden emin olamayız. Çünkü imanımızı çalmaya ahdetmiş ve bu ahdinden asla dönmeyip imanızı çalma çabasından asla vazgeçmeyecek olan İblis'in düşmanlığıyla Müslümanlar olarak her birimiz hayatımız boyunca karşı karşıyayızdır. İblis eğer bir insanın imanını çalamazsa bile ona ne kadar zarar verebilirse vermeye çalışır. İblis, küfre sokamadığı insanın zulüm yapması veya günah işlemesi için elinden geleni yapar ve imanını çalamadığı insanların arasında bazılarının kendisinin onlara yaptığı telkinlerle yaptıkları zulümler veya işledikleri günahlar yüzünden belli bir süre de olsa Cehennem'de yanmasına neden olmaya çalışır.
Yukarıdaki bahse, Şeytan'ın insanı küfre sürükleme yollarından biri olan bilim meselesini açmak için yer verdim. Milyonlarca insan, Evrim teorisi isimli uyduruk teoriye bilim adına inanıp kâfir olarak ölerek cehennemlik olmuştur Allahu âlem. Evrim teorisine göre canlılık sudaki tek bir hücrenin bölünüp çoğalması sonrasında birbirlerinden evrimleşerek oluşmuştur ve tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarında anlatılan yaratılış bu teoriye göre reddedilmektedir. Evrim teorisi isimli masallar bütünü, Şeytan'ın milyonlarca insanın cehennemlik olmasındaki vesilelelerinden biridir. Evrim teorisine inanıp yaratılışı reddederek kâfir olarak ölenler niçin Allah'a inanmadıkları âhirette kendilerine sorulunca ne cevap verecekler? 'Bize Evrim teorisine göre canlıların birbirlerinden evrimleşerek oluştuğu, yaratılışın var olmadığı söylendi ve biz de buna inanarak kâfir olduk. Bize bunları anlatanlar Evrim teorisinin kanıtlanmış bilimsel bir gerçek olduğunu söyleyerek bizi kandırdılar ve biz onların bizi kandıran sözlerine inandık' mı diyecekler? Evrim teorisine inanıp yaratılışı reddederek ölen kâfirlerin kandırılarak aldatıldık diyerek yapacakları bir savunma kendilerini kurtarmaya yetmeyecek ve Cehennem'e atılarak orada sonsuza kadar yanmaktan onları kurtaramayacaktır.
Bilimin insanı küfre ve zulme sevk etme yönünde kullanılarak Şeytan'ın hedefleri doğrultusunda eğilip bükülmesi tehlikesine karşı uyanık olmak durumundayız hatta zorundayız. Çünkü Şeytan-ı lâin, bilim yolunu kullanarak da pek çok kişinin imanını çalıp onların kâfir olarak ölmesine neden olmuştur ve neden olmaya da devam etmektedir.
Faiz konusunda aynı şeyden bahsetmiyoruz sanırım. Faizden kastettiğim ve bildiğim kadarıyla İslam'ın da haram olarak yasak ettiği faiz, paradan para kazanmak şeklindeki faizdir. Enflasyon oranındaki faizi bu faiz kapsamında değerlendirmemek doğrusudur. Çünkü enflasyon oranında faiz almak var olan parayı aynı alım gücüyle korumaktır ve aslında buna faiz dememek ve bunun için başka bir kelime kullanmak lazım. Çünkü burada bildiğimiz mânâda bir faiz alımı söz konusu olmuyor, borç olarak verilmiş olan para, borç verilirken sahip olduğu alım gücüyle geri alınmış oluyor.
Farklı şeylerden bahsedersek anlaşmamız söz konusu olmaz. Misal verdiğim üzere bir kişinin paradan para kazanmak maksadıyla diğer bir kişiye borç vermesinde verdiği borcun nedeni faizdir. Benzer bir şeyi bankalar için de söyleyebiliriz. Bankaların müşterilerine kredi yani borç vermesinin nedeni faizdir. Bankalar müşterilerine karşılığında faiz almak yani paradan para kazanmak maksadıyla borç verir. Görüldüğü üzere burada da faiz bir nedendir, borç vermenin nedenidir.
Ülkeye faizle para kazanmak için gelen sermaye sahiplerine 'yabancı yatırımcılar' değil de 'yabancı tefeciler' ya da 'yabancı kan emiciler' desek uygun olur. Sistemde faiz olmalı ki sözde yabancı yatırımcılar özde yabancı tefeciler ülkeye gelsin mantığını doğru bulmuyorum. Çünkü 'yabancı yatırımcılar' denilen tefeciler paralarını bir ülkeye o ülkenin insanlarının kara kaşının kara gözünün hatırına değil de yapacakları tefecilik, 'kan emicilik' için götürür. Bakın burada da faiz nedendir görüyorsunuz değil mi? Yabancı tefeciler faiz alarak paralarına para katmak nedeniyle hangi ülkenin ekonomisinde daha yüksek oranda faiz geliri elde edeceklerse paralarını o ülkeye götürüp tefecilik yaparak oturdukları yerden paradan kazanıyorlar.
Önceki mesajımda yapmış olduğum alıntıya itirazın nedir anlamış değilim. Alıntıdaki bilgilerin doğru olmadığını mı iddia ediyorsun? Hayrettin Karaman, ülkemizin tanınmış profesörlerinden biridir ve o hâlen Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Onun 1989 yılında vermiş olduğu ve bir önceki mesajımda bir bölümünü alıntılamış olduğum röportajında söylediklerini yalanlıyor musun?
Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın verdiği bilgiye göre Pakistan ekonomisi 1980'li yıllarda faizden temizlenmiş. Pakistan ekonomisinin şimdiki durumu nedir bilmiyorum; belki orada faizsiz ekonomik sistem sürdürülemeyerek tekrardan faizli bir ekonomik modele dönülmüş olabilir ya da ülke içinde şu anda farklı bir model uygulanıyor olabilir.
Ekonomi konusunda uzmanlığım yok; ama senin işin bu konu üzerine olduğuna göre eğer vaktin varsa şu hususlarda bir araştırma yapıp o araştırmanın sonuçlarını burada paylaşırsan çok iyi olur: Dünya üzerindeki 200 civarındaki ülke arasında faizsiz ekonomik sisteme sahip olan ne kadar ülke vardır ve bunların kaç tanesi İslam ülkesidir. Faizin yasaklandığı İslam ülkelerindeki faizsiz ekonomi modeli ya da modelleri nasıl işlemektedir.
'Şeriat gelecek dertler bitecek' yanlış anlayışına hiçbir zaman kapılmadım. Osmanlı devletinde şeriatın kuralları geçerliyken Mehmet Âkif'in halkımızın bir kısmının ya da önemli bir bölümünün veya çoğunun sahip olduğu yanlış tevekkül anlayışını eleştirdiği şiirlerini hatırlatmak isterim. Çalışmazsan, üretmezsen, kendini geliştirmezsen şeriat da gelse pek bir şey değişmez ve aynı yoksullukta debelenip durursun. Meselenin bir boyutu budur.
Benzer bir şeyi anayasa mevzuunda da söyleyebiliriz. On yıllar boyunca Türk entellektüellerinin önemli bir bölümü temel meselemizin anayasa meselesi olduğunu düşünüp, anayasanın düzenlenmesiyle meselelerimizin büyük ölçüde çözüme ulaşacağını zannederek yanılmışlardır. Çünkü temel meselemizin ne olduğunu anlamamışlar, anlayamamışlardır. Türkiye ve Türk milleti olarak temel meselemiz zihin meselesidir. Zihinler düzeltilmedikçe şeriat da gelse anayasa da yenilense istenilen gelişme ve ilerleme sağlanamayacaktır. Osmanlı devletindeki ve Türkiye Cumhuriyeti'ndeki toplamda iki yüzyıldan fazla süren modernleşme çabalarımız temel meselemizin ne olduğu doğru tespit edilemediği için hep hüsranla ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İnsanların başındaki sarığı çıkartıp onların başına fes taktırmakla da, fesi çıkartıp onların başına şapka taktırmakla da bu işler olmadı, olmaz; çünkü başın üstündeki baş örtüsü değişti, değiştirildi; ama başın içindeki zihin değiştirilmediğinden, değiştirilemediğinden dolayı istenilen ve beklenilen ilerleme ve gelişme sağlanamadı.
Aklı hep çok önemsedim ve bu minval üzere hareket etmenin hem gerektiği hem de doğrusunun bu olduğu kanısındayım. Fakat aklın doğru kullanılması, doğruyu ve doğru yolu bulabilmesi için ona rehberler gerekmektedir ve o rehberler de Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye'dir. Kur'an'la ve Sünnet'le birlikte hareket ederek onları kendine rehber edinen akıl, akl-ı selim dediğimiz doğru akıldır ve insanların ve toplumların sahip olması gereken akıl işte bu akıldır.
Gelişmiş Batı dünyasının 'Mars'a otomobil gönderme' teknolojik seviyesine ulaşmışken bile sahip olduğu bâtıl akılla sapıklık bataklığında çırpına çırpına debelenip durmasının nedeni; aklı, doğru rehbersiz bir şekilde kendi başına bırakmış olmasıdır. Onlar akla vahyin rehberliğini vermedikleri müddetçe; insanoğlunun Mars'a yerleşmesini sağlasalar da, maddeleri ve canlıları ışınlamayı başarsalar da, ışık hızını geçecek hıza ulaşsalar da ve bunlar gibi başka fevkalâde ilerlemeleri gerçekleştirseler de sahip oldukları bâtıl akılla sapıklık bataklığı içinde çırpınmaktan kurtulamayacaklar.
Cihannur
06-12-2018, 07:41
Sosyalist ve Komunist sistemlerde özel mülkiyet çok sınırlı nerdeyse yok denecek kadar azdır. Ne serbest sermaye dolaşımı ne dalgalı esnek kur rejimleri vardır. Haliyle de faizsiz bir sosyalist model mümkündür. Ama şöyle, İphone satın alamaz, Toshiba satın alamaz, Wolksvagen'e binemez, doğalgazı ve petrolü yoksa içten yanmalı motorlu araç ve makine üretse bile çalıştıramaz, doğalgaz ile ısınamaz elektrik üretemez. (Alternatif ısınma ve elektrik üretimi yapmak zorunda)
Kapitalist canavarın altında ezilir ve ölür.
Faiz, bozuk kapitalist sistemde insanları yasal yoldan soymanın araçlarından biridir; bu sisteme göre sistemin içinde faiz bulunmalıdır ki iş insanı kılığındaki tefeciler; insanları, toplumları, halkları ve ülkeleri ellerindeki paraları onlara satarak soyabilsinler. Kapitalizme de sosyalizme de lanet olsun! Dünya insanlarını kapitalist sistem ve sosyalist sistem isimli kahrolası bu iki bozuk ekonomi sistemiyle yüzyıllar boyunca sömürüp inim inim inlettiler!
Oysa insanoğlunun kapitalizm ve sosyalizm isimli bu iki bozuk düzene asla ve kat'a ihtiyacı yoktur. İnsanoğlu için doğru olan ekonomik model, kendisinde hem sömürünün bulunmadığı hem de sosyal adaletin sağlandığı ekonomi modeli olan İslam’ın ekonomi modelidir. İslam'ın ekonomi modelinde faiz yoktur; böylelikle faizin sömürüsünden insanlar, aileler, toplumlar, halklar ve ülkeler korunur. İslam'ın ekonomi modeli serbest piyasa şartlarına uygun bir modeldir ve bu modele göre toplumlarda doğal olarak fakirler de orta gelirliler de zenginler de bulunabilir. Toplumlarda nasıl ki fiziken güzel insanlar, fiziken çirkin insanlar varsa, kısa boylu, orta boylu, uzun boylu insanlar varsa, az zekâlı, orta zekâlı, üstün zekâlı insanlar varsa ve bunlar gibi birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip olan insanlar varsa, ekonomik durumlarına göre fakir insanlar, orta gelirli insanlar ve zengin insanlar da bulunabilir. Toplumlarda oluşturulması gereken genel düzen; kimseye zulüm yapılmadığı, zulüm yapanların kim olursa olsun cezalandırıldığı, mazlumlara haklarının onlara zulmedenlerden alınarak verildiği ve maddi olarak fakir olan insanların mutlak fakirlik yaşayarak perişan olmalarının önlendiği bir düzen olmalıdır.
Serbest piyasa şartlarında kimileri daha çok gelir elde edip zengin olabilir kimileri de daha az gelir elde edip fakir durumda kalabilir ve bu doğaldır. İslam'ın ekonomi modeline göre de toplumlarda fakirler de zenginler de bulunabilir; ama normal şartlar altında mutlak yoksulluk olmaz, insanlar fakirlikleri nedeniyle mağduriyet yaşayıp perişan olmazlar. İslam'ın ekonomi modeli bunu öngörür ve bunu faizin yasaklanmasıyla, zekâtların ve sadakaların verilmesiyle ve toplumsal dayanışmanın insanlar arasında daima teşvik edilmesiyle sağlar.
Faizin yasaklandığı, her Müslümanın zekâtını verdiği ve maddi durumu iyi olan Müslümanların zekâtlarının yanı sıra sadakalarını da verdiği ve insanlar arasındaki toplumsal dayanışmanın daima teşvik edildiği bir ekonomi modelinde (İslam'ın ekonomi modeli) mutlak fakirlik var olabilir mi?! Normal şartlarda elbette var olmaz, var olamaz! Ancak savaş çıkması veya kıtlık yaşanması türü olağan dışı kötü durumlarda fakirlerin mutlak yoksulluk durumuna düşmeleri söz konusu olabilir. Fakat böyle olağan dışı kötü durumları yaşayan halkın arasında maddi durumu iyi olan Müslümanlar eğer gerçekten takva sahipleriyse, savaş veya kıtlık türü olağan dışı durumlarda fedakârlık gösterip fakirlere kol kanat gererlerse bu tür kötü durumların insanlara ve topluma çok ciddi zararlar vermeden atlatılması sağlanabilir.
İslam ülkeleri arasında bir birlik olsa, İslami iktisat üzerinde çalışmalar yapacak gönüllü insanlardan olurum. Kapitalizm büyük bir canavar ve sistem dışına çıkanı öldürüp yaşatmıyor, kapitalizm dışındaki bir modeli benimseyen kim olursa halkı idarecilerine düşman kesilir. İslam birliği neden önemli?
Bir kere Dünya petrol rezervlerinin %60'ı Müslüman ülkelerinde. İslam İşbirliği Teşkilatı diye bir örgüt var hiç bir halta yaradığı yok. İslam coğrafyasındaki birçok üke zaten bu kapitalizme hizmet ediyor. Suudi Arabistan'ın umrunda bile değil Filistin'de ölen çocuklar. İslam coğrafyasında toplumunda Türk'ler hariç idealist toplum dahi yok. Bunu atmasyon söylemiyorum, inanılmaz geri kalmışlık var.
Kapitalist modelden uzaklaşmak için, böyle bir iş birliği şart. Buda en başında Eğitim'den geçiyor. Çok iyi mühendisler, çok iyi yazılımcılar, çok iyi insan yetiştirmemiz şart. Gerekirse Kore'den hocalar getirilmeli, markalar satın alınmalı, zamanla seçilecek belli amiral sektörler teşvik ile kitlesel üretim yapacak seviyelere ulaşmalı. İslam İşbirliği platformu tek devlet gibi hareket ederse, ciddi bir iş bölümü ve ortak yapılacak reformlar ile 30-40 yıl içinde hepsi kalkınır. Petrol'de var, Doğalgaz'da var, Yetişmiş insan gücü olan var olmayan var, Türkiye teknolojide savunma sanayinde uzmanlaşır, Irak üniversiteleri ile bilim ile eğitim ile, Suriye Mısır tarımda, Arabistan araba üretir, İran hizmet sektöründe kalifiye eleman yetiştirir. X ülke bankacılık finans sektörünün merkezi olur. Devasa bir model kurgulanır. Eksik bırakılmaz kalem kalem ciddi bir çalışma yapılır. O zaman deriz ki bunun uygulanma ve bir süre yaşama şansı var. Yine bu işbirliğinin doğmadan ölmemesi için başlangıçta bazı ülkelerin güçlü olması gerekir ki topluluğa dahil olacak ülkeler kapitalist tehditlere boyun eğmek zorunda kalmasın. Bu model Dünya Müslümanlarına bakınca ütopik, ütopik olduğu içinde kapitalist düzen içinde kapitalist ekonominin araçlarından bağımsız yaşayamaz.
Güzel uslubunuz için ayrıca teşekkürler üstad.
Cihannur
06-12-2018, 12:09
İslam ülkeleri arasında bir birlik olsa, İslami iktisat üzerinde çalışmalar yapacak gönüllü insanlardan olurum. Kapitalizm büyük bir canavar ve sistem dışına çıkanı öldürüp yaşatmıyor, kapitalizm dışındaki bir modeli benimseyen kim olursa halkı idarecilerine düşman kesilir. İslam birliği neden önemli?
Bir kere Dünya petrol rezervlerinin %60'ı Müslüman ülkelerinde. İslam İşbirliği Teşkilatı diye bir örgüt var hiç bir halta yaradığı yok. İslam coğrafyasındaki birçok üke zaten bu kapitalizme hizmet ediyor. Suudi Arabistan'ın umrunda bile değil Filistin'de ölen çocuklar. İslam coğrafyasında toplumunda Türk'ler hariç idealist toplum dahi yok. Bunu atmasyon söylemiyorum, inanılmaz geri kalmışlık var.
Kapitalist modelden uzaklaşmak için, böyle bir iş birliği şart. Buda en başında Eğitim'den geçiyor. Çok iyi mühendisler, çok iyi yazılımcılar, çok iyi insan yetiştirmemiz şart. Gerekirse Kore'den hocalar getirilmeli, markalar satın alınmalı, zamanla seçilecek belli amiral sektörler teşvik ile kitlesel üretim yapacak seviyelere ulaşmalı. İslam İşbirliği platformu tek devlet gibi hareket ederse, ciddi bir iş bölümü ve ortak yapılacak reformlar ile 30-40 yıl içinde hepsi kalkınır. Petrol'de var, Doğalgaz'da var, Yetişmiş insan gücü olan var olmayan var, Türkiye teknolojide savunma sanayinde uzmanlaşır, Irak üniversiteleri ile bilim ile eğitim ile, Suriye Mısır tarımda, Arabistan araba üretir, İran hizmet sektöründe kalifiye eleman yetiştirir. X ülke bankacılık finans sektörünün merkezi olur. Devasa bir model kurgulanır. Eksik bırakılmaz kalem kalem ciddi bir çalışma yapılır. O zaman deriz ki bunun uygulanma ve bir süre yaşama şansı var. Yine bu işbirliğinin doğmadan ölmemesi için başlangıçta bazı ülkelerin güçlü olması gerekir ki topluluğa dahil olacak ülkeler kapitalist tehditlere boyun eğmek zorunda kalmasın. Bu model Dünya Müslümanlarına bakınca ütopik, ütopik olduğu içinde kapitalist düzen içinde kapitalist ekonominin araçlarından bağımsız yaşayamaz.
Güzel uslubunuz için ayrıca teşekkürler üstad.
Bu mesele de bu saatten sonra ancak 'büyük hikâye'yle çözüme ulaştırılabilir. Allah'ın izni ve yardımıyla 'başka bir dünyaya' geçiş olacak; ama geçiş esnasında derin acılar, büyük sancılar yaşanacak.
Sadece kendimizi düşünmüyoruz, sadece Müslümanları da düşünmüyoruz, bütün insanları tüm insanlığı düşünüyoruz. Dünyanın mevcut genel bozuk düzeni herkese zarar veriyor. Mesele sadece dünyanın bozuk ekonomi düzeni de değil veya bu konuda üzerinde durmuş olduğumuz faiz, kumar, zina, içki ve eşcinsellik türü kötülükler de değil. Dünyada Allah'ın rahmetini değil de gazabını çağıran genel bir yaşayış hâli sürüp gidiyor. Şeytan da boş durmuyor, durmaksızın çalışıyor ve sözünü dinletebildiği her yerde kötülüğü çoğaltıyor. Ve nihayetinde kaçınılmaz son hızla yaklaşıyor ki o da kanımca nükleer silahların kullanılacağı 3. Dünya Savaşı'dır. Bu tahminimde ah keşke yanılıyor olsam ve beklenen o savaş hiç çıkmasa! Bütün dünya tarihini önüme dönemler hâlinde koysalar ve bunlardan hangisinde yaşamak istemezsin diye sorsalar hiç düşünmeden şu anda yaşamakta olduğumuz dönemi seçerdim. Allah'ın takdirinden şekvacı değilim elbette; lakin günümüzden çok da uzakta olmadığını tahmin ettiğim bir zaman diliminde yaşanabilecekleri düşündüğümde içim burkuluyor. Ve bu durumda bize, Allah'a sığınarak O'nun affını, yardımını ve merhametini isteyip beklemek düşüyor.
Rica ederim kardeşim, saygılar.
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.