ak sevda
09-24-2010, 12:28
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün siyonist rejim cumhurbaşkanı ile görüşmeyi reddetmesi ve yaptığı açıklamalar siyonistleri bir hayli gerdi.
24/09/2010
http://www.batmangenclikfm.com/resimler/haberler/3071.jpg
Jerusalem Post internet sitesinde yayınlanan 21 Eylül tarihli “ Consequences for Turkey” “Türkiye İçin Sonuçları” başlıklı yazıda Türkiye’ye yönelik çok ağır tehditler savruldu.
Abdullah Gül’ün New York ziyaretinde siyonist İsrail rejimi cumhurbaşkanı Shimon Peres’le görüşmeyi reddetmesinden bir hayli rahatsızlık duyan Jerusalem Post Türkiye'ye açıkça savaş ilan eder gibi, Amerika ve Avrupa Birliği'ne Türkiye'deki hükümete karşı aktif olarak harekete geçme çağrısında bulundu:
Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşıp mollalar yönetimindeki İran’ın yörüngesine kaydağını iddia eden Jerusalem Türkiye'ye düşmanca tavrını şöyle sürdürdü:
“Türkiye AKP liderliği hükümete geldiğinden bu yana yüzünü Batı’dan çevirip İran’ın molla rejiminin yörüngesine girdi, bundan dolayı da bunun sonuçlarını/bedelini ödemeye zorlanmalı.
“New York’taki BM Genel Kurulu’nda Türkiye’nin Yahudi Devleti’ne yönelik düşmanca söylemlerini yeniden ileri sürme planlarını yapan Abdullah Gül, Mavi Marmara filosuna göndermede yaparak İsrail’in uğursuz baskınının eskilerde bir savaş sebebi olacağını söyledi ve İsrail’in açıkça özür dilemekle yükümlü olduğunu belirtti. “Bu olaya sebep olanlar yapmak zorunda omduklarını yerine getirme durumundadırlar” dedi.
Gül’ün bu cüretkar sözleri, Gül ile Peres arasındaki iğrenç diplomatik didişmenin ardından geldi. Her ikisi BM Genel Kurulu’nda yan yana gelmeyi planlamışlardı. Fakat Gül’ün 31 Mayıs’ta Mavi Marmara’da olanlarla ilgili özür dileme şartını öne sürmesi üzerine Peres bu görüşmeyi iptal etme zorunda kaldı.
Gül, İsrail’e yönelik bu saldırgan tutumuna paralel olarak, kendisiyle özel bir görüşme yapacağını söylediği İran Cumhurbaşkanı Mahmud AHmedinejad’a elini uzattı.
Ankara ile Tahran arasındaki gititkçe büyüyen ilişkiler, Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkilerinin bozulmasıyla ilgili aynı zamanda. İran Cumhurbaşkanı yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi, “Türkiye’nin İran’ın dünyadaki en iyi dostu” olduğunu ilan etti.
Türkiye, nükleer programla bağlantılı olduğu şüphesini taşıyan İran bankaları için hakiki bir güvenlik üssü haline geldi, Türkiye böylelikle, nükleer zenginleştirme projelerinden dolayı BM’nin aldığı yaptırımların altını da oymakta.
Artık bu durum böyle gitmemeli, 2002cyılında hükümete gelmesinden bu yana, Türkiye’deki AKP liderliği tedrici olarak yüzünü Batı’dan çevirip Mollaların yönettiği İran’ın yörüngesine girmeye başladı. İşte bundan dolayı da bu yaptıklarının sonuçları kendisine ödettirilmeli.
Amerika, Avrupa Birliği, İsrail ve diğerleri Türkiye’ye askeri desteğini kesmeli ve ekonomik yaptırımlar uygulamalı. İran’ın açıkça AKP’ye verdiği desteği gibi, Amerika ve Avrupa Birliği de yakında yapılacak seçimlerde laik muhalefete aktif desteğini sunmalıdır. Gül ülkesinin sadakatının nerelere uzandığını ortaya koyarak yaptığı gibi, Amerika ve Avrupa Birliği de kendilerinin sadakatinin nerelere uzandığını göstermelidir."
VELFECR
24/09/2010
http://www.batmangenclikfm.com/resimler/haberler/3071.jpg
Jerusalem Post internet sitesinde yayınlanan 21 Eylül tarihli “ Consequences for Turkey” “Türkiye İçin Sonuçları” başlıklı yazıda Türkiye’ye yönelik çok ağır tehditler savruldu.
Abdullah Gül’ün New York ziyaretinde siyonist İsrail rejimi cumhurbaşkanı Shimon Peres’le görüşmeyi reddetmesinden bir hayli rahatsızlık duyan Jerusalem Post Türkiye'ye açıkça savaş ilan eder gibi, Amerika ve Avrupa Birliği'ne Türkiye'deki hükümete karşı aktif olarak harekete geçme çağrısında bulundu:
Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşıp mollalar yönetimindeki İran’ın yörüngesine kaydağını iddia eden Jerusalem Türkiye'ye düşmanca tavrını şöyle sürdürdü:
“Türkiye AKP liderliği hükümete geldiğinden bu yana yüzünü Batı’dan çevirip İran’ın molla rejiminin yörüngesine girdi, bundan dolayı da bunun sonuçlarını/bedelini ödemeye zorlanmalı.
“New York’taki BM Genel Kurulu’nda Türkiye’nin Yahudi Devleti’ne yönelik düşmanca söylemlerini yeniden ileri sürme planlarını yapan Abdullah Gül, Mavi Marmara filosuna göndermede yaparak İsrail’in uğursuz baskınının eskilerde bir savaş sebebi olacağını söyledi ve İsrail’in açıkça özür dilemekle yükümlü olduğunu belirtti. “Bu olaya sebep olanlar yapmak zorunda omduklarını yerine getirme durumundadırlar” dedi.
Gül’ün bu cüretkar sözleri, Gül ile Peres arasındaki iğrenç diplomatik didişmenin ardından geldi. Her ikisi BM Genel Kurulu’nda yan yana gelmeyi planlamışlardı. Fakat Gül’ün 31 Mayıs’ta Mavi Marmara’da olanlarla ilgili özür dileme şartını öne sürmesi üzerine Peres bu görüşmeyi iptal etme zorunda kaldı.
Gül, İsrail’e yönelik bu saldırgan tutumuna paralel olarak, kendisiyle özel bir görüşme yapacağını söylediği İran Cumhurbaşkanı Mahmud AHmedinejad’a elini uzattı.
Ankara ile Tahran arasındaki gititkçe büyüyen ilişkiler, Türkiye’nin İsrail ile olan ilişkilerinin bozulmasıyla ilgili aynı zamanda. İran Cumhurbaşkanı yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi, “Türkiye’nin İran’ın dünyadaki en iyi dostu” olduğunu ilan etti.
Türkiye, nükleer programla bağlantılı olduğu şüphesini taşıyan İran bankaları için hakiki bir güvenlik üssü haline geldi, Türkiye böylelikle, nükleer zenginleştirme projelerinden dolayı BM’nin aldığı yaptırımların altını da oymakta.
Artık bu durum böyle gitmemeli, 2002cyılında hükümete gelmesinden bu yana, Türkiye’deki AKP liderliği tedrici olarak yüzünü Batı’dan çevirip Mollaların yönettiği İran’ın yörüngesine girmeye başladı. İşte bundan dolayı da bu yaptıklarının sonuçları kendisine ödettirilmeli.
Amerika, Avrupa Birliği, İsrail ve diğerleri Türkiye’ye askeri desteğini kesmeli ve ekonomik yaptırımlar uygulamalı. İran’ın açıkça AKP’ye verdiği desteği gibi, Amerika ve Avrupa Birliği de yakında yapılacak seçimlerde laik muhalefete aktif desteğini sunmalıdır. Gül ülkesinin sadakatının nerelere uzandığını ortaya koyarak yaptığı gibi, Amerika ve Avrupa Birliği de kendilerinin sadakatinin nerelere uzandığını göstermelidir."
VELFECR