fatih kısaparmak balon baskılı balon Kimin lobisi ? - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kimin lobisi ?


Özgür Suriye
05-25-2012, 01:37
Kimin lobisi?

Yanıbaşımızda bir yıl içerisinde 14 binin üzerinde insanın katledildiği yanan bir ülke var. Tarihsel ve kültürel olarak, din olarak aynı kaderi paylaştığımız bir ülke burası. Esed rejiminin ölüm kusan Şebbiha'ları karşısında komşu ülkelere yığılan onbinlerce mülteci, yanan şehirler, bir yere sığınamayan biçâreler..

Ama gel gör ki, Türkiye için acil ve iç mesele denilen bu olağanüstü hâl durumunu, toplumun önemli bir kesimine unutturmayı başarmışlar. Bir anlamda bizi bize unutturmuşlar, kalleş ve karanlık bir karalama kampanyası eşliğinde. Ürkütücü bir sesizlik var..

Suriye halkının ayaklanmasını "Batı komplosu" yaftasıyla kodlayarak vicdanlarının seslerini bastıranlar mazlum halkların karşısında seçici davranmanın çelişkisini izah edemeyecekler.

Biliyoruz, Batı'nın neden Libya'da olduğu gibi Suriye'ye de müdahale etmediği onlara bir şey anlatmıyor. Hiçbir Batılı gücün bunca ağır bedellere rağmen bir halkı canı pahasına bir seneyi geçen bir süre zarfında sokaklarda tutmasının mümkün olmadığı da onlara bir şey anlatmıyor.

Bir yazımda 19 yılını Esed rejiminin hapishânelerinde geçiren ve hapishâneden kurtulunca bir daha ülkeye dönmemek üzere kendisini yurtdışına atan Hamalı bir imamdan bahsetmiştim, bu köşede. Geçen gün bir mesaj gönderdi bana; "Evimi bombalayarak havaya uçurdular" diyordu. Zindanlarda gördüğü işkencenin travmasını üzerinden atamadığından oğul Esed döneminde salıverilince gönüllü sürgüne çıkan, Suriye ile ilgili haberleri bile okumaktan ürken bu mazlum, evinin niye havaya uçurulduğuna bir türlü anlam veremiyor.

Suriye katliamını gündemde tutmaya çalışanlara karşı yapılan eleştiriler, Suriye Baas rejimi lobisinin Türkiye'de ne kadar etkin olduğu izlenimini veriyor. Lâkin, biz, Suriye Baas lobisinin iddia edildiği gibi kendi başına Türkiye'de çok güçlü olduğunu kabûllenmekte zorlanıyoruz.

Bize göre bu meselede güçlü olan lobi öncelikle İran sonra da Rusya lobisidir. İran lobisi Müslümanlar arasında derin köklere sahiptir. Yazılı ve görsel medyanın geniş yelpazesinde konuşlandıklarından bulundukları pozisyonları İran siyasi çizgisinde kullanabilmekteler. Tahran'ın söylemleri yumuşadığında söylemleri yumuşayan, agresifleştiğinde agresifleşen bir lobi bu.

Müslümanlar arasında güçlü olan ve benim "siyaseten şiîleşmiş" dediğim bu lobi, medyada daha derin kökleri olan Rus lobisiyle koalisyon yaparak Türkiye kamuoyunu Suriye halkının ayaklanmasına karşı etkileyebilmekte, bu ayaklanmanın bir Batı kurgusu olduğu hususunda yüreklere vesvese üflemeyi başarabilmektedir. En büyük silahları ise; antiemperyalizm söylemi.

Amerika demokrasi sloganıyla kitle katliamlarını gizlemeye çalışıyordu; bunlar ise antiemperyalizm söylemiyle bir halk katliamını perdelemeye çalışıyorlar.

Bu meyanda Suriye ayaklanmasını destekleyen kanaat önderlerini itibarsızlaştırmak üzere kampanyalar düzenliyorlar. Onları ya meseleleri anlama kapasitesine sahip olmamak, ya da işbirlikçi gibi iftiralarla karalamaya çalışmaktalar. Bu da Suriye ayaklanmasını destekleyenlerle karşı olanlar arasındaki ayrışmayı derinleştirmektedir.

Bunun en son örneğini geçenlerde Suriye halkının ayaklanmasına açık destek veren Şeyh Yusuf El Karadavî'ye atılan çirkin bir iftirada gördük.

Suriye'de stratejik işbirliği adına zâlim Esed diktatörlüğünün lehine yayınlar yapan malum çevreler, Batı'nın kara listeye aldığı meşhur İslâm alimi Şeyh El Karadavî için, "Şeyh Karadavî Utanmadan Resulullah'ı Natocu Yaptı" başlığıyla haber yaptılar. Amaç elbette onu itibarsızlaştırmak, söylediklerini etkisiz kılmaktı.

Medyaya yansıyan boyutunda bu derece çirkin olabilenler, kulislerde ise bunun çok ötesine geçebilmekteler. Algı yönetmeyi iyi beceren bu lobilerin önemli ölçüde başarılı olduğunu da kabûl etmeliyiz. Aksi takdirde Suriye meselesine karşı duyarlılığın sönük kalması mümkün olmazdı.

Serdar Demirel - 2012-05-24 - Yeni Akit

HaArP
05-25-2012, 05:09
Bu Mübarek gece ve aylarda Eğer Rabbimiz Müsade ederse aciz ve naciz günahkar bir dille diyorum ki Bu Şam Ümmeti kendine getirir ! Bu Şam Kudüs'ü feth ettirir ! Bu Şam Müslümanlar ile Münafıkları birbirinden ayırır ! Bu Şam İslam'ın galibiyetinin başlangıç kalesidir !!!

Eyy Şamm-ı Kübra titre ve kendine gel ! Dinine Allah'ın Hükümlerine sımsıkı sarıl ! O Allah'ın ipidir ki ! Diğer iplerin kopacağı günler artık çok yakın Allahualem...!!!

Özgür Suriye
05-26-2012, 01:35
Bu Mübarek gece ve aylarda Eğer Rabbimiz Müsade ederse aciz ve naciz günahkar bir dille diyorum ki Bu Şam Ümmeti kendine getirir ! Bu Şam Kudüs'ü feth ettirir ! Bu Şam Müslümanlar ile Münafıkları birbirinden ayırır ! Bu Şam İslam'ın galibiyetinin başlangıç kalesidir !!!

İnşaAllah.

Özgür Suriye
05-26-2012, 02:04
SzNm4ixBP10


4qzR-bqqvJ0


FjgGmkaGhrg

Özgür Suriye
05-26-2012, 03:46
Biliyoruz, Batı'nın neden Libya'da olduğu gibi Suriye'ye de müdahale etmediği onlara bir şey anlatmıyor.

http://img214.imageshack.us/img214/8971/38125726793617657583018.jpg

barayev
05-26-2012, 10:32
Baasçı zalimleri ve Katilleri asla desteklemiyorum fakat bu işin ardında da Baasçıların ve Muhaliflerin kullanılarak ülkenin Bölünmesin projesi olduğunu zan nediyorum...
BAASÇI zalimlerin kendi içlerinden bu işi DESTEKLİYENLERİN olduğunu sanıyorum..
Türkiyede ki Darbecilerin ve ETÖ cülerin pkk yı var edip destekleyerek bugüne getirmeleri gibi.

Özgür Suriye
05-27-2012, 00:45
İran şebbihası barayev sen yine neler saçmaladın bakalım ?

Baasçı zalimleri ve Katilleri asla desteklemiyorum fakat

''Baas'ı desteklemiyorum fakat veya ama ...'' şeklinde başlayan cümle şekli İran'cıların, bu aralar çok sık kullandıkları cümle tarzıdır.

Suriye'deki İslam düşmanı Baas rejimini direkt olarak savunamayackalrını bildileri için bu ''uyanıklar'' kaçak güreşmeye çalışıyorlar!
bu işin ardında da Baasçıların ve Muhaliflerin kullanılarak ülkenin Bölünmesin projesi olduğunu zan nediyorum...
Ülkeyi bölmeye çalışan Beşşar Esed'in ta kendisidir. PKK ile işbirliği yapan Beşşar Esed'in ta kendisidir. Suriye'deki azınlık Nusayri-Baas rejiminin başındaki şahıs Beşşar Esed'dir. Beşşar Esed'e tam destek veren de İran Şia Cumhuriyeti'dir. O zaman Baas muhalifi mazlum ehli sünnet müslümanları neden suçluyorsun ? Yoksa amacın mı başka??

"Esad'ın amacı Nusayri devleti"

http://www.sabah.com.tr/Dunya/2012/02/15/esadin-amaci-nusayri-devleti


BAASÇI zalimlerin kendi içlerinden bu işi DESTEKLİYENLERİN olduğunu sanıyorum..
Baasçı zalimleri senin çok sevdiğin ve büyük bir çabayla savunmaya çalıştığın İran Şia Cumhuriyeti destekliyor !

Türkiyede ki Darbecilerin ve ETÖ cülerin pkk yı var edip destekleyerek bugüne getirmeleri gibi.
Türkiye'deki darbeciler , ergenekoncular da İran rejiminin yaptığı gibi Beşşar Esed kafirine destek veriyorlar.

ODATV'DEN İRAN VE ESAD'A TAM DESTEK!

http://www.aktifhaber.com/odatvden-iran-ve-esada-tam-destek-478490h.htm


Ayrıca PKK ile işbirliği yapan , PKK'yı detsekleyen de Suriye'deki İslam düşmanı Nusayri-Baas rejiminin ta kendisidir!..


PKK İLE BAAS REJİMİNİN İŞBİRLİĞİ DEŞİFRE OLDU

http://www.haber7.com/dunya/haber/883656-pkk-ile-esed-rejimin-isbirligi-desifre-oldu


http://img210.imageshack.us/img210/4199/esadocalan.jpg

Özgür Suriye
05-27-2012, 00:46
İran Sünnilerine yapılan baskılar ya da Şii mezhep faşizmi

16. yüzyıla kadar tamamen Sünni olan, sadece bazı kentlerinde azınlık olarak Şii bir nüfus barındıran İran, bu asırdan sonra Türk ve Sünni asıllı Safeviye hükümetinin siyasi birtakım gailelerle mezhep değiştirmesi ve Osmanlı karşısındaki tutumuyla tarih sahnesindeki yerini almış olmakla birlikte genel olarak İran "cihadı olmayan İslam topluluğu" nitelemesine mâsadak olmuştur.

İran coğrafyasında yaşayan Sünni topluluklar, 16. asırdan sonra yavaş yavaş çeşitli baskılar ve zulümler neticesinde İran sınırlarına hatta bu sınırların dışına yerleşmek zorunda kalmışlardır. Bugünkü Türkmenistan sınırında yaşayan yaklaşık iki milyon Sünni Türkmen, Pakistan-Afganistan sınırında yaşayan dört milyon Sünni Beluçi, sayıları birkaç milyonu bulan Basra Körfezi kıyılarında yaşayan Sünni Arap, yedi milyon civarında Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Senendeç Sünnileri, Kirmanşah, Hemedan Sünnileri, Urumiye ve civarında yaşayan yaklaşık beş yüz bin Türk asıllı Sünni, Taliş ve Astara tarafında yaşayan birkaç yüz bin Türk Sünni ciddi baskılar altında bulunmaktadırlar.

İran içi muhalefeti daima kendi dünyalarının problemleriyle meşguldür ve asla Sünnilerin problemleriyle ilgilenmezler. Bunun gibi meselelerle ilgilenmek devrim düşmanlığı ve bölücülük olarak addedilir, dolayısıyla kimse buna cüret edemez. Sünniler, adeta 1979 İslam devriminden bugüne milli bir tehdit olarak algılanmış, faaliyetleri sürekli tarassut altında tutulmuş, Sünni olmaları dolayısıyla İslam dışı, kültürsüz, medeniyetsiz olarak tavsif edilmiş ve Şii İran halkına böyle anlatılmıştır. Bugün İran sınırları içinde yaşayan hatırı sayılır bir nüfusa (on beş milyon) sahip olan Sünni toplulukların bazı problemlerinden bahsedeceğiz. Görülecektir ki, İran'da bugün itibarıyla ciddi bir "Şii mezhep faşizmi" yaşanmaktadır.

İran'da yaşayan Sünniler, yeni doğan çocuklarına istedikleri ismi koyamazlar, nüfus idaresinde bir isimler kitabı bulunmaktadır, bu kitapta bulunan isimlerin dışında isim konulmaz. Mesela, İran'da Ebubekir, Ömer, Osman, Ayşe isimleri hiç yoktur. Bu isimleri nüfus idaresi nüfus cüzdanına kaydetmez. Hatta meşhur İran şairi Ömer Hayyam dahi Hayyam olarak seslendirilir. Sünniler askerlik hizmetine alınır fakat Sünni kökenli rütbeli asker asla bulunmaz. Hemen hemen bütün idari ve istihdam formlarında "Sünni misiniz? Şii misiniz?" sorusu mutlaka bulunur. Sünni kaynak kitaplarının basımı serbest değildir. Sünni bölgelerde okullarda okutulan din dersleri Şii akidesi üzerinedir. Sünnilikle alakalı çok az bilgi verilir.

Birkaç yıl önce alınan siyasi bir kararla Sünnilere ait dini medreselerde dini liderin (Velayet-i Fakih) Şii bir temsilcisi bulunacak ve elinde fevkalade yetkiler olacaktır. İstediğini atayıp istediğini azledebilecek. Sünnilerin şimdilik karşı çıktığı bu uygulama çerçevesinde Şii akidesine ait ilimler bu medreselerde mutlaka okutulacaktır. Senede bir hafta "vahdet haftası" olarak kutlanan İran'da slogandan öteye gitmeyen bu faaliyet aslında Sünnileri Şiiliğe davettir. Vahdet yani hepiniz Şiilik temelinde birleşin problem çözülsün. Bugün İran hükümetinde Sünni bir bakan yoktur. Halk seçtiği için mecburen mecliste milletvekili vardır. Sünni medrese ve camilere devletin asla desteği yoktur. Sünni toplulukların himmet ve gayreti ile faaliyet göstermektedirler. Yakın tarihte Meşhed ve Bojnurd şehirlerinde çeşitli bahanelerle Sünnilerce kullanılan iki cami devlet tarafından yıkılmıştır. Başkent Tahran'da 2 milyon Sünni yaşamasına rağmen Sünnilerin cuma namazı kılacak bir camileri bulunmamaktadır. Hatta Tahran Sünnilerinin cuma namazı kılmak için gittikleri önce Pakistan Elçilik Okulu ve daha sonra Endonezya elçiliğinde kılınan cuma namazlarının yasaklanması, baskının keyfiyetini göstermektedir. Tahran'da birçok kilise bulunmasına rağmen Sünni caminin olmaması çok gariptir.

İran'da Sünni âlimlerin bir araya gelmeleri engellenmektedir. Ülke içi ve dışı seyahatlerini rahatça gerçekleştirememektedirler. Bazen TV-radyo-gazete ve mecmualarda ehl-i sünnetin büyükleri kötülenmektedir. Hz. Ayşe'ye açıkça saldırıldığı çokça vakidir. "Müslüman mısınız? Sünni misiniz?" sorusu çok normaldir. Ehl-i sünnet, genel olarak ehl-i dalalet olarak bilinir. Hz. Ömer'i şehid eden Ebu Lolo'ya "Baba Lolo" diyen Şiiler, ehl-i sünneti rencide edecek şekilde yakın zamana kadar Ebu Lolo'nun İsfahan yakınlarındaki Kaşan şehrinde bulunan mezarını ziyaret ederlerdi. Hz. Ömer'in şehadet yıldönümünde Ceşn-i Ömer Koşi (Ömer öldürme merasimi) tertip ederek o pâk dâmen hazretin bir heykel veya suretini yaparak üzerine pis şeyler atarlar. Bugün hâlâ Tahran'ın güneyinde ve ülkenin çeşitli yerlerinde maalesef bu merasimler yapılır.

Sünnilerin oturduğu bölgelerde vazife yapan idari amirlerin hemen hepsi Şii'dir. Sünnilere asla böyle makamlar verilmez. Sünnilere ait TV-radyo-gazete ve mecmua bulunmamaktadır. Mezhep değiştiren, yani Şii olan Sünnilere makam ve mevkiler verilmektedir. Sünnilerin geleneksel kıyafetleri okullarda yasaklanmıştır, tek tip üniforma giydirilmektedir. Sünnilerin kendi dilleri okullarda okutulmamaktadır (Azerice, Türkmence, Taliş dili, Kürtçe, Beluçi). Akidesi gereği vaazlarda konuşan Sünni ulema cezalandırılmaktadır. Yakın zamanda Hayrşahi Beluç ve Eyüb Genci, ciddi işkencelere maruz kalmıştır. İranşehr'de Sünni ulema, birtakım isnatlarla idam edilmiştir. Sünniler arasında revaçta olan tasavvuf, İran'da yasaktır. Şiilerin sevdikleri din büyüklerini ehl-i sünnet sever fakat ehl-i sünnetin sevdiklerine Şiiler saygı dahi göstermezler. Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Muaviye ve Hz. Ayşe'nin adları anıldığında "lanetullahi aleyh" (Allah'ın laneti üzerine olsun) derler.

Dr. Ali Şeriati, yaptığı araştırmalar neticesinde ehl-i sünnete uygulanan haksız birtakım söylemlerin doğru olmadığını söyleyince Şii İranlılar tarafından Sünni olarak suçlanmıştır. Yakın zamana kadar Dr. Ali Şeriati'nin kitapları İran'da sansürlü olarak yayımlanmaktaydı. Suriye, Lübnan, Irak, Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi ülkelerde yaşayan Şiilerin her türlü hakkını savunmayı kendine ödev bilen İran acaba kendi ülkesinde yaşayan Sünnilerin sahipsiz olduğunu düşündüğünden dolayı mı böylesine acımasızca davranmaktadır? İslam dininin hak ve adalet anlayışı bu mudur? Yoksa İran Şiilerinin tarihi bir tatmin hamlesi midir?

Bilindiği gibi İran'ın hiçbir zaman Bosna, Çeçenistan, Keşmir ve Uygur'da yaşayan Müslümanların uğradıkları haksızlıklara ve zulümlere karşı Müslümanca bir tavrı olmamıştır. Niçin? Çünkü Bosna'da Avrupalılarla, Çeçenistan'da Rusya, Keşmir'de Hindistan ve Uygur'da Çin ile karşı karşıya gelmek istememiştir ve adları anılan coğrafyada yaşayan Müslümanlar Sünni'dir. Öyleyse neden Irak ve Filistin ile ilgileniyor? Öncelikle Irak'ta yüksek oranda nüfusu bulunan Şiiler ile gayet muazzam olan ilişkileri ve Şii bir başbakan seçtirebilecek kadar nüfuzlu olması önemli bir husustur. İkincisi, Filistin davasına sahip çıkıyor görünmek ise İsrail ile çatışma zemini oluşturma ve bu çatışma zemininden faydalanmak. Her halükarda, Ortadoğu'daki karışıklık İran'daki rejimin ömrünü uzatan bir vasıtadır. İran'ın nükleer enerji ve İsrail ile çatışmadan başka hiçbir gündemi yoktur. Bu iki unsur elinden alındığı takdirde İran'ın oynadığı oyun sona erecek ve içerideki kavgalarla meşgul olacaktır.

İran'da yaşayan Sünnilerin uğradığı haksız baskılar maalesef Türk dış politikasının gündeminde değildir ve hiçbir zaman da olmamıştır. İran'da yaşayan Sünnilerin problemleri Türkiye'nin Tahran büyükelçiliğinde duyulmadığı gibi Ankara'da hiç duyulmuyor. Yukarıda bahsedilen yaşanan problemlerin dışında son zamanlarda şiddetlenen baskılar tahammül sınırlarını aşmıştır. Geçtiğimiz haziran ayında İstanbul'da uluslararası İslam ulemasının toplantısına davet edilen İran Belucistan Eyaleti ve bütün İran Sünnilerinin dini temsilcisi Mevlana Abdülhamit, Türkiye dönüşü Tahran İmam Humeyni Havaalanı'nda gözaltına alındı, sorgulandı, pasaportuna el konularak yurtdışına çıkması yasaklandı. Bunun Türkiye dönüşü yapılması anlamlı. Nasıl ki, Irak, Bahreyn, Kuveyt, BAE, Umman, Yemen, Suudi Arabistan'da yaşayan Şiilerin İran'dan beklentileri varsa İran'da yaşayan on beş milyon Sünni nüfusun da Türkiye'den beklentileri olması çok tabiidir. Aynı zamanda Belucistan eyaletinin merkezi Zahidan şehrinde bulunan İran'ın en büyük Sünni medresesinin de hem üstadı hem de yöneticisi olan Mevlana Abdülhamit ile birlikte İran'dan Türkiye'deki toplantıya gelen diğer kimseler de yine aynı şekilde gözaltına alınmış, sorgulanmış ve pasaportlarına el konularak yurtdışı yasağı getirilmiştir.

Türkiye'nin verdiği uluslararası desteği ve krediyi hoyratça kullanan İran, bunlarla yetinmedi. İran Sünnilerinin resmi web sitesi sunnionline.com'un verdiği bazı haberler, durumun vahametini açıkça ortaya koymaktadır. Kürdistan eyaleti Kamyaran şehrinde Cuma Camii, İran devrim ordusu askerleri tarafından muhasara edilerek cuma namazı kılmaya gelenlerin üzerleri aranmak suretiyle tahrik edilmiştir. İran'da yayımlanan Risalet gazetesi, İran Sünnilerinin lideri Mevlana Abdülhamit hakkında yalan bir haber yazarak güya onun "Humeyni Komitesi yardım sandıklarına sadaka atılmaması yönünde bir fetva verdiğini" iddia etmiştir. Bu haber, Mevlana Abdülhamit tarafından tekzip edilmiştir. Zahidan şehrinde genişletilmesi ve yenilenmesi düşünülen caminin para kaynağı sorgulanmak suretiyle bölgedeki Sünni din adamlarına iftira atılmıştır. Zahidan'da bulunan İran Sünnilerinin en büyük dini medresesi olan Daru'l-Ulûm'da müderrislik yapan ve yurtdışı gezilerinde Mevlana Abdülhamit'e eşlik eden ve kendisinin damadı olan Hafız İsmail Mollazehi, gerekçe gösterilmeksizin tutuklanmıştır. Daru'l-Ulum medrese ve camisinin hadimlerinden ve Mevlana Abdülhamit'in ikinci damadı Hacı Abdurrahim de gerekçesiz olarak tutuklanmıştır. Aynı medreseden Hafız Muhammed İslam suikasta uğramıştır. Medrese üstatlarından Mevlevi Emanullah Gumşadzehi, suikasta uğramıştır. Aynı medresede idari işler müdürü Mevlana Ahmet Naruyi gerekçesiz tutuklanmıştır.

Dr. Ali Rıza Gafuri - 24.04.2012 - Zaman

kaynak ve devamı için:

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1277891&title=iran-sunnilerine-yapilan-baskilar-ya-da-sii-mezhep-fasizmi&haberSayfa=0

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1277891&title=iran-sunnilerine-yapilan-baskilar-ya-da-sii-mezhep-fasizmi&haberSayfa=1

Özgür Suriye
05-28-2012, 00:34
Suriye Direnişi Haber-Yorum:

Baas Lobisi Hula katliamını da görmedi...

Ümmet'in çocukları katledilirken Baas lobisi hala Dezenformasyon peşinde mi yoksa?..

Suriye'li bebeklerin kanı çok mu ucuz sizce?...

Yoksa yine komplo teorileri üretip sanal senaryoların arkasına saklanarak ahlaksız duruşunuzu sürdürecek misiniz?..

Afaki söylemleriniz ve hayali sloganlarınız başınızı yesin emi?..

Çakma Siyonizm karşıtlığı numaraları sizin işiniz...

Sahte Anti-Emperyalizmcilik oyunları size yakışıyor...

''Takva''yı ''Takiyye''ye kurban ettiniz...

Somut gerçeklikleri soyut masal ve mavallara feda ettiniz...

Yüreğiniz yetiyorsa yayınlayın bu vahşeti...

Biz söyledikten sonra yayınlarsanız size bakışımız değişmez gerçi...

Satılık kalemler... Kiralık beyinler...

Hakkı çarpıtmayı meslek edinmiş Şeytanlar...

Sizden de Reel-Politizme dayalı mücadelenizden! de utanıyorum...

Bu utancı bize yaşattığınız için Allah sizi bildiği gibi yapsın...

Katledilen yavrularda mı sizi harekete geçirmeye yetmiyor?..

Çiğnenen namuslarda mı sizin ayağa kalkmanıza kafi gelmiyor...

Suriye halkını arkadan vurdunuz...

Mazlumların sırtlarından bıçakladınız, hançerlediniz...

Veyl olsun size ve inancınıza...

Yazıklar olsun savunduğunuz davanıza...

Bizimle sizin aranızda vahdet mümkün değil...

''Vahşet'' varken ''Vahdet'' olur mu siz söyleyin?..

HaArP
05-28-2012, 11:53
Baasçı zalimleri ve Katilleri asla desteklemiyorum fakat bu işin ardında da Baasçıların ve Muhaliflerin kullanılarak ülkenin Bölünmesin projesi olduğunu zan nediyorum...
BAASÇI zalimlerin kendi içlerinden bu işi DESTEKLİYENLERİN olduğunu sanıyorum..
Türkiyede ki Darbecilerin ve ETÖ cülerin pkk yı var edip destekleyerek bugüne getirmeleri gibi.

En üst perdede Oyun duymak istiyorsanız bile En Üst perdede Allah c.c. kullarını imtihan etmektedir ! Kim Allah'a biat eder kim etmez onlar sınanır !

Bir Alt perdede Büyük İsrail Projesi hattı vardır ! Bunlar Suriyeyi İsrail'i süper güç yapabilmek adına bölmektir !!! Lakin Abd Türkiye ile birlikte Müslüman mazlumların !!! İsrail, İran, Rusya ve Çin'e de Zalimlerin safları düştü !!! Şimdi bu oyunun içinde tarafımız nedir ! İslam ! Ve Müslümanlar mazlumlardır !!! İşte sınanan kavram budur !!! Bir bakarsın Ahir zamanın büyük alametleridir !!! Deccal görevini tamamlamadan Mehdi a.s. çıkmaz !!! Allah c.c. emrinde galiptir ! Biz Müslümanlar sınandığımızda Tarafımız İslam, Müslümanlar ve Mazlumlar mı ??? Gerçek İmtihan budur !!!