fatih kısaparmak balon baskılı balon Mehmet Akif Ersoy Abdülhamit düşmanımıydı ? - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mehmet Akif Ersoy Abdülhamit düşmanımıydı ?


Blur
07-24-2010, 23:54
Bir kaç gündür internette ve safahat kitabında gördüğüm bazı şeyler kafama takıldı sizlerinde görüşlerini almak istedim sizce bunlar gerçekten mehmet akif'in kendi kaleminden çıkan şeylermi yoksa bazı dış güçlerin baskısıyla yazdırılmış yazılarmı şimdiden değerli yorumlarınız için teşekkür ederim..

Yazıların alt kısımlarındaki yorumlar bana ait değildir yazıyı aynen yapıştırdım lütfen tamamını okumadan yorum yapmayalım..


Mehmet Âkif Ersoy, 1966 baskılı Safahat isimli kitabında diyor ki:
-------------------------------------------
...

Ortalık şöyle fena böyle müzebzep işler
Ah o Yıldız’daki baykuş ölüvermezse eğer (s. 402)
...

Çoktan beridir vardı benim bir derdim
Gideyim zalimi ikaz edeyim isterdim
Kafes ardında hanımlar gibi Saikliydi Hamid
Âl-i Osmandan bu korkaklık edilmezdi ümid (s. 415)

Ah efendim o ne hayvan o nasıl merkepti (s. 421)

Kız kadın hepsi haremlerde bütün gün mahpus
Şu telakkiye bakın en kötü vahşet namus (s. 422)

Herifin sofrada şampanyası hâlâ ayran
Bâri yirminci asırdan sıkıl artık hayvan (s. 422)
...

Ah efendim o herif yok mu kızıl kâfirdi (s. 422)

“Mısır’ın en muhteşem üstadı Muhammed Abduh”

Çıkarıp gönderelim hasılı şeyhim yer yer
Oradan âlem-i İslama Cemaleddinler” (s. 422)
-------------------------------------------


Mehmet Âkif Ersoy’un, Müslümanların halifesi olan Sultan II. Abdülhamid Han'a, (Korkak, baykuş, merkep, hayvan, zalim, mel’un, kızıl kâfir, hâlâ şampanya yerine sofrasında ayran içen herif… ) gibi çirkin sözler söylediği ve mason Abduh gibi reform istemiştir.

İşte kitap, inanmayan bakabilir Safahat, 1966 baskısı(Mehmet Âkif Ersoy) (Kütüphanelerde bulabilirsiniz.)

Ayıca; İstibdat isimli şiirinde Halife-i müslimine diyor ki:

”Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”

Bir İslam halifesine mel’un diyene ne demeli? Şeytana rahmet okutmak tabiri de çok çirkindir.

Ey bunca zamandır bize te’dip eden Allah
Ey alemi İslamı ezen, inleten Allah,
Bizler ki senin va’di ilahine inandık
Bizler ki binüç bu kadar yıl seni andık
Bizler ki beşer bir sürü ma’buda taparken
Yıktık o zaman şirki, devirdik ebediyyen
Bizler ki birer hamlede evhamı bitirdik
Mabedlere ma’budu hakikiye getirdik
Bizler ki senin ismini dünyaya tanıttık
Gördükse mükafatını, Ya Rab, yeter artık
Çektirmediğin hangi alem, hangi ezadır
Her anı hayatın bize bir ruz-u cezadır.

Diye başlayan şiirinde (Yeter artık çektirdiğin cezalar) diyor. Allah’a böyle nasihat verilir mi hiç? Allah bize zulüm mü ediyor hâşâ?
Ayrıca “Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı” adlı şiirinde

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!...
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın
Emvâci hurûş-âver olurken melekûta?
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş'al-i vahdet,
Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?
Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?
Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,
Solsun mu o parlak yüzü Kur'an-ı Hakim'in?
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası muhkûm?
Lâ yüs'ele binlerce sual olmasa du kurbân;
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!

Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi!
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı senâatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!

Diyor ve bu şiir ile Allahü Tealaya resmen tekalufat ediyor...

yine bir başka şiirde

”Böyle bir şehidin mükafatı ancak zaferdir
Vermezsen ilahi dökülen hun-u hederdir”

Hun, kan demektir. Allah’a öğüt veriyor, bak zafer vermezsen şehitlerin kanı heder olacak, boşa gidecek diyor. Zafer olmasa bile şehidin kanı heder olur mu hiç? Sonra hâşâ Allah bilmiyor mu bunları?

Vehhabiler, Allah Arş’a istiva etti âyetinden, hâşâ Arş Allah’ın mekanı diyorlar. Âkif de, Allah’a öğüt veriyor; Eğer bu zulümleri durdurmazsan, yani Arşın yanar diyor. Yani evin başına yıkılır diyor.

Süleyman Nazife başlıklı şiirinde diyor ki:

Yakmaz mı bu tufan bu duman gitgide Arş’ı
Hissiz mi kalır lücce-i rahmet buna karşı?

Lücce = deniz demektir. Rahmet denizin niye hissiz kalıyor diyor. Hâşâ Allah’İn hissi mi olur? Allah’ı da insanlar gibi sanıyor. Arş bu, Allah Arş’ı çok övüyor, Arş asla Âkif'in sözü ile yanmaz.

Mehmet Akif'in Meşrutiyet öncesinin hisleriyle doluyken yazdığı, II. Abdülhamid ve yönetimini eleştiren "İstibdad" adlı şiirinden örnek:

"Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdad (kirli istibdad devri)
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd (kirli bir hatıra)
Diyor ecdadımız makberlerinden (kabirlerinden) Ey sefil ahfad (oğullar)
Niçin binlerce masum öldürürken her gelen cellad,
Huruç etmezdi (çıkmazdı) mezbûhane (ümitsiz bir çırpınışla da) olsun birferyad?
O birkaç hayme (çadır) halkından cihangirane (dünya çapında) bir devlet,
Çıkarmış, bir zaman dünyayı lerzân etmiş (titretmiş) millet;
Zaman gelsin de görsün böyle dünyalar kadar zillet,
Otuz üç yıl devam etsin, başından gitmesin nekbet (felaket)...
Bu bir ibrettir amma olmayaydık böyle biz ibret!
Semâ peyma iken râyâtımız (gökte dalgalanırken bayraklarımız) tuttun zelil ettin;
Mefahir bekleyen abadan evladı hacil ettin (babalarından övülecek işler bekleyen çocukları utandırdın);
Ne âli (yüce) kavm idik; hayfâ (yazık) ki sen geldin sefil ettin;
Bütün ümmîd-i istikbali artık müstahîl ettin (bütün gelecek ümidini artık imkansızlaştırdın);
Rezîl olduk... Sen ey kâbus-i huni, sen rezîl ettin!
Hamiyyet gamz (gayret ifâde) eden bir pak alın her kimde gördünse,
"Bu bir cani" dedin sürdün, ya mahkum eyledin hapse.
Müvekkel eyleyip casusu (hafiyelerini vekil edip) her vicdana, her hisse.
Düşürdün milletin en kahraman evladını ye'se (ümitsizliğe)...
Ne mel'unsun (ne lanetlisin) ki rahmetler okuttun ruh-i İblis'e!
Değil kâbusun artık, devr-i devlet intibahındır. (Şimdi artık senin kabusun değil, uyanıklık devrindir)
Gel ey nazende (nazlı) hürriyet ki canlar ferş-ı râhındır (yoluna sergidir).
Emindir mevki'in: En pak vicdanlar penahındır (sığınağındır).
Serapa mülk-i Osmanî müeyyed taht-gâhındır (Bütün Osmanlı ülkesi senin sağlam tahtındır)
Serîr-ârâ-yı ikbâl ol ki: Bir millet sipahındır. (Yücelik tahtını süsle ki: bir millet askerindir) "

ukarıda, açıktan olmasa da gizliden gizliye II. Abdülhamid'e çatan ve hürriyete çağrılar yapan Mehmet Akif, bir başka yerde de bu defa direkt hakaret yoluyla istibdadın sahibini eleştirmektedir:

"Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek.
Otuz üç yıl bizi korkuttu "Şeriat" diyerek."


Mehmet Akif, bu defa da direkt adını kullanarak bazılarının "kızıl", bazılarının "ulu" dediği hakana hakaretler yağdırır:

Âsim'dan

Kadri Bey sağdı, Trabzon'da henüz valiydi.
Yine bir dolduran olmuştu ki, Abdülhamid'i,
Karakoldan dediler: "Şimdi, İmam, Erzurum'a!"
Bir de kış, bir de kıyametti ki artık sorma!
Tıktılar çalyaka, bir tekneye; sırtım gevşek.
Abam arkamda değil, sonra ne yorgan, ne döşek.
Bakalım şimdi makamında görün Kadri Bey'i;
Zorlu valiydi herif,
-İlme de vardır emeği.
Evet, oğlum, Hoca Mandal'la tutunduk el ele,
Evvelâ Kâzım'ı gördük; bizi hürmetlerle,
Alarak durmadı valiye haber gönderdi;
Geliniz emrini vali de serîan (çabucak) verdi.
Kâzım önden, hadi bizler de peşinden daldık.
-Vay imam, sen yine düştün mü bu kışlarda? Yazık!
Ya Hocam, sen niye ta Yıldız'a çıktın bu sefer?
Otur anlat, bakalım, çünkü fena söylediler.
-Kim fena söyledi?
-İstanbul'a sormuştuk da...
Oflu tedriç ile (yavaş yavaş) bağdaş kurarak koltukta,
Dedi:
Çoktan beridir vardı benim bir derdim;
Gideyim, zâlimi(II. Abdülhamid) ikaz edeyim isterdim.
O, bizim cami uzaktır, gelemez, mâni ne?
Giderim ben, diyerek vardım onun câmi'ine.
Kafes ardında hanımlar gibi saklıydı Hamid,
Koca şevketli! Hakikat bunu etmezdim ümid.
Belki kırk elli bin askerle sarılmış Yıldız;
O silahşörler, o al fesli herifler sayısız.
Neye mal olmada seyret herifin bir namazı:
Sade altmış bin adam kaldı, namazsız en azı!
Hele tebzîri (savurganlık sınırını) aşan masrafı, dersen, sorma.
Gördüğüm maskaralık gitti de artık zoruma,
Dedim ki: "Bunca zamandır nedir bu gizlenmek?
Biraz da meydana çıksan da hasbıhal etsek.
Adam mı, cin mi nesin? Yok ne bir gören, ne eden;
Ya çünkü saklanıyorsun bucak bucak bizden.
Değil mi saklanıyorsun, demek ki, korkudasın;
Ya çünkü korkan adamlar gerek ki saklansın.
Değil mi korkudasın var kabahatin mutlak."

EpiVaTeS
07-25-2010, 00:07
Pek zannetmiyorum...

Blur
07-25-2010, 01:10
Zannetmiyorum diyoruzda dostum bende senin gibi düşünüyodum fakat kitapta aynen bunlar yazılı..

mehmetakif24
07-25-2010, 01:20
evet bu konuyu araştırmışdım daha önceden.
M.Akif Ersoy Aslen bir ittihad terakkicidir. Ulu Hakanı Yıkmak için çeşitli fikirler ve girişimlerde bulunmuştur. Nitekim başarılıda olmuşlardır. Ancak Abdulhamid Han Tahttan indirildiği vakit yanlış yolda olduğunu görmüş ve Pişmanlığını dile getirmiştir.

sizinde paylaştığınız şiirin şu kısmı değil bir halifeye bir kafire söylenecek kelimeler değildir.

Ah efendim o ne hayvan o nasıl merkepti


Ah efendim o herif yok mu kızıl kâfirdi

Düşürdün milletin en kahraman evladını ye’se
Ne mel’unsun ki rahmetler okuttun ruh-i İblis’e”

BuRaK ReiS
07-25-2010, 02:47
Evet ayrıca ömrünün son zamanlarına pişmanlığını dile getirecek ve onun haklılığını ispatlayacak şiirler ve yazıalr ayzacaktı ancak ömrü vefa etmesi.Ayrıca Ulu Hakan döneminde o kadar bir kara propaganda vardı ki(özellikle son zamanlarda ve ittihatçılar darbe yaptıktan sonra) Mehmet Akif gibi bir insan bile ne yazık ki onun karşısında olmuştur.Ayırca bu konuyla ilgili çok açıklayacı ve aydınlatıcı bilgi olarak Mustafa Armağan Abdülhamitin Kurtlarla Dansı 1 kitabında bulabilirsin istersen payalaşabilirm

mehmetakif24
07-25-2010, 09:40
Evet ayrıca ömrünün son zamanlarına pişmanlığını dile getirecek ve onun haklılığını ispatlayacak şiirler ve yazıalr ayzacaktı ancak ömrü vefa etmesi.Ayrıca Ulu Hakan döneminde o kadar bir kara propaganda vardı ki(özellikle son zamanlarda ve ittihatçılar darbe yaptıktan sonra) Mehmet Akif gibi bir insan bile ne yazık ki onun karşısında olmuştur.Ayırca bu konuyla ilgili çok açıklayacı ve aydınlatıcı bilgi olarak Mustafa Armağan Abdülhamitin Kurtlarla Dansı 1 kitabında bulabilirsin istersen payalaşabilirm

Muhteşem bir kitaptır.

Beylerbeyi
07-25-2010, 13:01
insanın düşmanına söylemeyeceği sözleri M.Akif Ersoy, Abdulhamid'e söylemiştir. Çok ağır lafları vardır Safahatta. zaten tek kitabı da Safahattır.

Abdulhamid için sansürcü, sürgüncü gibi ifadeler kullanılırdı yalnız o dönemin edebiyatçılarının büyük bir özgürlük altında Osmanlı padişahını yerden yere vurduğunu, padişahın ölümünün ülke için hayırlar getireceğini belirttikleri şiirler ve yazılar yazdıklarını görüyoruz.

Ermeni komitacılarca 1905 yılında Abdulhamid'e suikast girişiminde bulunulur. 26 kişinin öldüğü, 58 kişinin yaralandığı ve 20 atın parçalandığı suikast girişimi, Sultan Abdülhamit'i öldüremediği için başarısız olunca, dönemin şairlerinden Tevfik Fikret yazdığı "Bir Lahza-i Taahhur - Bir anlık duraklama" şiiriyle, adeta suikastın başarısızlığına üzüntüsünü dile getirmişti. Şiirinden bir dörtlük:

“Ey şanlı avcı,damını bi Hüda kurmadın,
Attın,fakat yazık ki,yazıklar ki,vuramadın.
Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sukun
Bir hayır olurdu, misli asırlara geçmemiş.”


Abdulhamidin suikasttan kurtuluşuna oğlu papaz olan Tevfik Fikret büyük üzüntü duyar ve yukarıdaki şiiri yazar.

Ermeni suikatsçı, büyük Hakan Abdulhamid tarafından affedilir. Abdulhamid suikastin mimarlarından Edward Jorris'i bağışlamıştı. Jorris daha sonra Abdulhamid'e bağlı kalmış ve Abdulhamid için Avrupa'da ajanlık yapmaya başlamıştı.

Tevfik Fikret'in asıl adı Mehmettir. isminden rahatsız olup değiştirmiştir. Batılılaşmak için İslam'dan vazgeçilmesi görüşünü benimsemiştir.

depare
07-25-2010, 13:37
Bu şiir uydurma değil gerçektir o dönem de Abdülhamit Han için öyle büyük karalama kampanyaları yapıldı ki Mehmet Akif Ersoy dahi onun değerini sonradan anlayanlar arasın da yer aldı..

Aslın da buna şaşırmamak lazım günümüz de dahi Abdülhamit Han'a Kızıl Sultan diyen kötü gözle bakan o kadar insan varken bence Mehmet Akif onun değerini çok erken anlayanlardan :)

Bize yutturulmaya çalışılan yalanlar üzerine kurulu bir resmi tarih vardır o dönem de ise yalanlar üzerine kurulu oyunlar kitaplar da değil gerçek hayat'ta sergileniyordu.. :)

birisi01
07-25-2010, 13:58
mehmet akif her ne kadar dindar bilinsede aslen kendisi mezhepsizdir ve mezhepsizlerin yolundan gitmiştir.. ilk şiirin son cümlesinde "Oradan âlem-i İslama Cemaleddinler” şeklinde bahsettiği kişi cemaleddin afgani dir. mezhepsizlerin başıdır. afganiyi severken Cennet mekan Abdulhamid Hanı sevmesi zaten imkansızdır.. eğer arzu ederseni cemaleddin afgani hakkında detaylı bilgiler bulabileceğiniz kaynaklara sizi özelden yönlendirebilirim. bu arada o yazdığından daha ağır şiirleri hatta mezhepsizliği öven şiirleri mevcuttur. ama pek bilinmez gün yüzüne cıkarılmaz bazı çevrelerin işine gelmediğinden.

mehmetakif24
07-25-2010, 14:02
mehmet akif her ne kadar dindar bilinsede aslen kendisi mezhepsizdir ve mezhepsizlerin yolundan gitmiştir.. ilk şiirin son cümlesinde "Oradan âlem-i İslama Cemaleddinler” şeklinde bahsettiği kişi cemaleddin afgani dir. mezhepsizlerin başıdır. afganiyi severken Cennet mekan Abdulhamid Hanı sevmesi zaten imkansızdır.. eğer arzu ederseni cemaleddin afgani hakkında detaylı bilgiler bulabileceğiniz kaynaklara sizi özelden yönlendirebilirim. bu arada o yazdığından daha ağır şiirleri hatta mezhepsizliği öven şiirleri mevcuttur. ama pek bilinmez gün yüzüne cıkarılmaz bazı çevrelerin işine gelmediğinden.

paylaşırsan memnun olurum.

manifesto
07-25-2010, 14:42
mehmet akif her ne kadar dindar bilinsede aslen kendisi mezhepsizdir ve mezhepsizlerin yolundan gitmiştir

mehmet Akif Mezhepsiz ama sen mezheplisin öyle mi
Mehmet Akif gibi olmayı tercih ederim
Eğer senin meshep anlayışın da bu tür çarpıklıklara ruhsat veriyorsa
Kim hakkında konuştuğumuzu iyi bilmek gerekir
Mehmet Akif DEN BAHSEDİYORUZ,bu Asım'ın Nesli diyen devasa şahseyet

Abdülhamit'i O da kendi çağdaşı olan çokları gibi yanlış anlamış ve muhalif olmuş
Bunda hata etmiş olabilir ancak bu Mehmet Akif'in değerinden değer yitirtmez

birisi01
07-25-2010, 14:53
çarpıklık nerde?? ben size gerçekleri söyledim. ayrıca mezhepsiz olduğunu ben değil mehmet akifin kendi söylüyor. gönderdiğiniz şiirdede var parcası size yazdım. son cümlede belirtmiş.. cemaleddin efgani hayranıydı.
mehmet Akif Mezhepsiz ama sen mezheplisin öyle mi
Mehmet Akif gibi olmayı tercih ederim
Eğer senin meshep anlayışın da bu tür çarpıklıklara ruhsat veriyorsa
Kim hakkında konuştuğumuzu iyi bilmek gerekir
Mehmet Akif DEN BAHSEDİYORUZ,bu Asım'ın Nesli diyen devasa şahseyet

Abdülhamit'i O da kendi çağdaşı olan çokları gibi yanlış anlamış ve muhalif olmuş
Bunda hata etmiş olabilir ancak bu Mehmet Akif'in değerinden değer yitirtmez

birisi01
07-25-2010, 14:54
buyrun kısa bir bilgi..

Sual: Abduhcuların pek methettiği Cemalettin Efgani kimdir?
CEVAP
1838 senesinde Afganistan’da doğup, 1897 de İstanbul'da vefat etti. Din bilgisi azdı. Zındıkların kitaplarını okuyarak dinden çıkmıştır. Bir aralık Ruslar tarafından satın alınarak, ana vatanı olan Afganistan’a karşı casusluk yaptı. Dinine ve vatanına hıyanet etmekten çekinmedi. İngiliz masonları ile de işbirliği yaparak zengin oldu ise de, Osmanlı Şeyh-ül-İslamı Hasan Fehmi efendi, onun cahilliğini ve zındıklığını ortaya koydu. 1944 de, kemikleri, İstanbul’dan, Kabil’e nakil edildi.

Mason idi. Mısırlı Edib İshak, Ed-dürer kitabında, bunun Kahire mason locası reisi olduğunu yazmaktadır. Bütün masonlar gibi, çeşitli kılıklara girerek, İslamiyet'i içerden yıkmaya çalışmıştır.

Dr. Muhammed Reşad, dört yüzün üstünde önemli kaynaktan hazırladığı Efgani Etrafında Makaleler isimli kitabında özetle diyor ki:

Çok önemli bir kaynak olan Sicilli Osmanide Efgani’nin İranlı bir Şii olduğu belirtilmektedir. Manastırlı Naibi efendi ve o devrin Şeyh-ül-İslamı, büyük âlim Hasan Fehmi efendi tarafından kâfir olduğuna fetva verildi. Afganistan hakkında Ruslara casusluk da yapan, dinine ve vatanına hıyanet etmekten çekinmeyen Efgani, mason olmadan önce de, hiç bir zaman masonluğu kötülememiştir. Hatta dehrilere [dinsizlere] yazdığı reddiyede masonluktan hiç bahsetmemesi manidârdır. Gittiği her yerde, sicilli masonlar tarafından himaye görmüş, İngiliz masonları ile de işbirliği yapmıştır. Birden fazla mason locasına kayıtlı olan Efgani, Mısır’daki İskoç locasından kovulmuşsa da, kendisi bizzat mason locası kurmuş, çömezleri bu locaya girmiştir. Edward Brown, Efgani’nin özel mason eldiveni ile bir resmini neşretmiştir.

Efgani, hem Türkçü, hem İslamcı görünmeyi başarmıştır. Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, A. Agayef hep Efgani’den destek görmüştür. Mesela M. Emin Yurdakul’un, "Ben bir Türküm, dinim cinsim uludur" şiirini Efgani çok beğenmişti. O zamanki İslamcı Sebilürreşad dergisi, ırkçılığı tenkit eden makaleler neşrederken, ırkçılar da, Efgani’nin ırkçılığı öven makalesini tercüme edip yayınlayınca İslamcıların sesleri, solukları kesilmişti. Efgani, makalesinde diyordu ki: “Irkçılık dışında saadet yoktur. İnsanları birbirine bağlıyan iki bağ vardır: Biri dil, biri de din birliğidir. Dil birliği, ırk ve milliyet birliği demektir. şüphesiz, bu birliğin dünyadaki beka ve sebatı dinden daha devamlıdır.”

Efgani, Mısırda da Arap ırkçısıdır. (Arap ırkının sınırını belirleyecek ölçü din ve mezhep değil, Araplık ölçüsüdür) demiştir. II. Abdülhamid Han, hatıratında diyor ki:
(Hilafetin elimde olması İngilizleri hep tedirgin etti. Blund adlı bir İngiliz ile Efgani adlı bir maskaranın el birliği ile İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plan elime geçti. Efgani’yi yakından tanırdım. Tehlikeli bir adamdı. Bana bir ara Mehdilik iddiasıyla bütün Orta Asya müslümanlarını ayaklandırmayı teklif etmişti. Derhal reddettim. Bu sefer Blund ile işbirliği yaptı. Kendisini İstanbul’a çağırttım. Bir daha İstanbul’dan çıkmasına izin vermedim.)
İstanbul yüksek İslam enstitüsü eski müdürü ve öğretim üyesi Ahmet Davudoğlu hoca da diyor ki:
1355 numara ile Şarkın Yıldızı Locasına kayıtlı bir mason olan, İslam’a duyduğu güvensizliği açığa vurmaktan çekinmeyen ve Peygamberlik sanatlardan bir sanattır diyen Efgani, bir ilim adamı değil, siyasetle uğraşan bir nankördür. Fesatçılığı sezilince ulema tarafından İstanbul’dan kovulmuş, Mısır’a kaçmıştır. (Din Tahripçileri)

Prof. M. Kaya Bilgegil, Ziya Paşa isimli kitabında, (Efgani, her mason gibi İslamiyet’i içerden yıkmaya çalışmıştır) diyor. Mısır’da kurulan mason localarının başına gelen C. Efgani ve M. Abduh, müslümanlar arasında masonluğun yayılmasına çok yardım ettiler. (Les franco-maçons s.127)

İngiliz belgelerine göre bir ilaha inanmayı şart koşan İskoç Mason Locası'na üye iken, buradan ateistlik ithamıyla kovulmuş, o da ateistliğin makbul sayıldığı Fransız Grand Orient Locası'na reis olmuştur. (Dr. M. Reşad, Efgani Etrafında Makaleler)

[Bir konferansın ardından
İlim Yayma Cemiyetinde Efgani Efsanesi üzerine bir konferans verildi. Konuşmacı, Dr. M. Reşad, medya önüne çıkmayı sevmeyen, mütevazı genç bir araştırmacı idi. Resim çekip konuşmasını gazetede neşredemedik. Efgani Etrafında Makaleler adıyla bir kitap da neşretmişti.

Konferansı da bu kitabının açıklaması mahiyetinde idi. Bu kitap, 400’ün üzerinde kaynak taranarak hazırlanmış, ciddi bir eserdir. Aşağıdaki konuşmaların kaynağı için kitaba bakılabilir. Dr. Muhammed Reşad özetle dedi ki:
Abduh, Efgani’ye diyor ki:
"Azametli mevlâm, siz nefsimizde olanların cümlesini bilirsiniz. Bizi en güzel bir şekilde yarattın ve resminiz ki yeri, kıble-i salâtımızdır."

Reşid Rıza da Efgani’yi övmekte, Abduh’tan aşağı kalmaz:
"İrfan ağacı, iyilikler ve lütuf Cennetinin efendisi, her alınan nefeste ecri bulunan büyük İmam, Kendisinde en mükemmel bir biçimde güzellik sırrı tecelli eden.." diyor.

Renan; (İslamiyet ilme ve felsefeye daima eza etmiş ve nihayet onları boğmuştur. İnsan zekası için İslamiyet çok zararlı olmuştur) diyor. Efgani, bunca hezeyan karşısında bir misli hezeyan da kendi ilave edip şunları yazdı:
"İlmin tekamülünde İslam’ın bir mani teşkil ettiği doğru ise de, bu maninin bir gün ortadan kalkmayacağını söylemek mümkün müdür? Ben Renana karşı Müslümanlığı değil, cehalette yaşamaya mecbur kalacak yüz milyonlarca insanı savunuyorum. Müslümanlığın, ilmi ve ilmi tekamülü yok etmek istediği bir gerçektir."

manifesto
07-25-2010, 15:00
çarpıklık nerde?? ben size gerçekleri söyledim. ayrıca mezhepsiz olduğunu ben değil mehmet akifin kendi söylüyor. gönderdiğiniz şiirdede var parcası size yazdım. son cümlede belirtmiş.. cemaleddin efgani hayranıydı.

Cemaleddin Afgani hayranı yada değil,kişinin imanı ve ameli islam dairesi içinde ise müslümanlığını mezhebini tartışmak gereksiz ve boş iş
Ve "Allah bize mezhebimizi sormayacak"

Unutmayın ki Abdülhamit'in TAHTTAN HAL edilmesi için FETVAYI Elmalılı Hamdi Yazır vermiştir..

Elmalılıya ne kulp bulacaksınız? o neyin kimin hayranıydı?
Tarih dürbününde 100 yıl geriye bakmak kolay iş değildir.
Hataları olmuş olsa da onlar müslümanların ortak değeridir

birisi01
07-25-2010, 15:02
ayrıca ben elhamdulillah ehli sünnet vel cemaat itikadında hanefi mezhebindenim.. mehmet akifin hangi mezhebe tabii olduğunu belirten bir şiir yazı veya kanıt varsa;paylaşırsanız memnun olurum. bende hatamı anlamış olurum. eğer böyle bir kanıt yoksa mezhepsiz olduğunu gösteren şiirlerden birini siz zaten yayınladınız.
mehmet Akif Mezhepsiz ama sen mezheplisin öyle mi
Mehmet Akif gibi olmayı tercih ederim
Eğer senin meshep anlayışın da bu tür çarpıklıklara ruhsat veriyorsa
Kim hakkında konuştuğumuzu iyi bilmek gerekir
Mehmet Akif DEN BAHSEDİYORUZ,bu Asım'ın Nesli diyen devasa şahseyet

Abdülhamit'i O da kendi çağdaşı olan çokları gibi yanlış anlamış ve muhalif olmuş
Bunda hata etmiş olabilir ancak bu Mehmet Akif'in değerinden değer yitirtmez

birisi01
07-25-2010, 15:03
mezhebi inkar eden birine mezhebi anlatamam ben. Allah hidayet versin.
Cemaleddin Afgani hayranı yada değil,kişinin imanı ve ameli islam dairesi içinde ise müslümanlığını mezhebini tartışmak gereksiz ve boş iş
Ve "Allah bize mezhebimizi sormayacak"

Unutmayın ki Abdülhamit'in TAHTTAN HAL edilmesi için FETVAYI Elmalılı Hamdi Yazır vermiştir..

Elmalılıya ne kulp bulacaksınız? o neyin kimin hayranıydı?
Tarih dürbününde 100 yıl geriye bakmak kolay iş değildir.
Hataları olmuş olsa da onlar müslümanların ortak değeridir

mehmetakif24
07-25-2010, 15:11
Cemaleddin Afgani hayranı yada değil,kişinin imanı ve ameli islam dairesi içinde ise müslümanlığını mezhebini tartışmak gereksiz ve boş iş
Ve "Allah bize mezhebimizi sormayacak"

Unutmayın ki Abdülhamit'in TAHTTAN HAL edilmesi için FETVAYI Elmalılı Hamdi Yazır vermiştir..

Elmalılıya ne kulp bulacaksınız? o neyin kimin hayranıydı?
Tarih dürbününde 100 yıl geriye bakmak kolay iş değildir.
Hataları olmuş olsa da onlar müslümanların ortak değeridir

zaten geçmişi ile kendisini yargılamıyoruz.
hatasının farkına varmıştır.
Eğer bu gözle baksa idik Necip Fazıl Kısakürek'i de hatalı ve din düşmanı olarak kabul etmiş oluruz.

Yani Bir dönem Abdulhamid düşmanlığı yapmıştır. Bu Büyük ihannettir. Ancak hatasının farkına varıp hatadan dönmeside kendisin büyüklüğünün göstergesidir.

Mehmet Akif pişmanlığını şöyle kaleme almıştır.

Giden semerciyi, derler, bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil, basbayağı muallimdi.

Nasılda kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!

Blur
07-25-2010, 15:18
mehmet akif her ne kadar dindar bilinsede aslen kendisi mezhepsizdir ve mezhepsizlerin yolundan gitmiştir.. ilk şiirin son cümlesinde "Oradan âlem-i İslama Cemaleddinler” şeklinde bahsettiği kişi cemaleddin afgani dir. mezhepsizlerin başıdır. afganiyi severken Cennet mekan Abdulhamid Hanı sevmesi zaten imkansızdır.. eğer arzu ederseni cemaleddin afgani hakkında detaylı bilgiler bulabileceğiniz kaynaklara sizi özelden yönlendirebilirim. bu arada o yazdığından daha ağır şiirleri hatta mezhepsizliği öven şiirleri mevcuttur. ama pek bilinmez gün yüzüne cıkarılmaz bazı çevrelerin işine gelmediğinden.

Mehmet Akif Ersoy istiklal marşını taceddin dergahında yazmıştır taceddin dergahını celvetiler kullanır ve Mehmet Akif'de celveti tarikatına mensuptur bahsettiğiniz gibi böyle bir şeyin söz konusu olması mümkün değildir.

birisi01
07-25-2010, 15:20
ben size tarikat değil mezhep soruyorum. 4 hak mezhep vardır. hanefi şafii hambeli maliki..ehli sünnet bu 4 hak mezhepten birine tabiidir. mehmet akif bu mezhpeplerden hangisine tabi? yada bu mezhepleri kabul ediyormu?
Mehmet Akif Ersoy istiklal marşını taceddin dergahında yazmıştır taceddin dergahını celvetiler kullanır ve Mehmet Akif'de celveti tarikatına mensuptur bahsettiğiniz gibi böyle bir şeyin söz konusu olması mümkün değildir.

manifesto
07-25-2010, 16:57
4 hak mezhep vardır

Neye göre 4 hocam?
3 değil de 5 değil de neden 4?
Diğer mezheplerde ki müslüman kardeşlerimiz
Onlar kafir mi? müslüman değil mi? caferiler mesala şimdi efendim sen hanefi değilsin o zaman sen cehenneme
Soldan ilk kapı
Böyle mi?

birisi01
07-25-2010, 17:05
söylediğim gibi mezhep nedir bilmeyen insanlara ben mezhebi anlatamam. sadece Allah hidayet versin derim. ama samimi olarak öğrenmek istiyorsan bazı kitapları tavsiye edebilirim sadece.
Neye göre 4 hocam?
3 değil de 5 değil de neden 4?
Diğer mezheplerde ki müslüman kardeşlerimiz
Onlar kafir mi? müslüman değil mi? caferiler mesala şimdi efendim sen hanefi değilsin o zaman sen cehenneme
Soldan ilk kapı
Böyle mi?

manifesto
07-25-2010, 17:17
söylediğim gibi mezhep nedir bilmeyen insanlara ben mezhebi anlatamam
Lutfettin.
Neyse bu tartışma mevzumuz değil
Ama mezhep nedir bilmeyen biri var ise mezhebin ne olduğunu değil de ne olmadığını öğrenmeli evvela..
Mezhep taasubu bir seviyeden sonra önüne geleni sapık görmeye başlar
İçtihadları durdurur,gerçekle kaşılaşmış olmasına rağmen mezhep imamının yanlış içtihadında ısrar eder..

birisi01
07-25-2010, 17:22
sizin şahsi görüşleriniz..sizi bağlar sadece..
Lutfettin.
Neyse bu tartışma mevzumuz değil
Ama mezhep nedir bilmeyen biri var ise mezhebin ne olduğunu değil de ne olmadığını öğrenmeli evvela..
Mezhep taasubu bir seviyeden sonra önüne geleni sapık görmeye başlar
İçtihadları durdurur,gerçekle kaşılaşmış olmasına rağmen mezhep imamının yanlış içtihadında ısrar eder..

Blur
07-25-2010, 17:55
Celveti tarikatı İslam şeriatı ve Sünni inançlara bağlıdır dostum..

birisi01
07-25-2010, 18:30
öyledir..
Celveti tarikatı İslam şeriatı ve Sünni inançlara bağlıdır dostum..

Blur
07-25-2010, 19:30
Eee sen neyi iddaa ediyorsun o zaman :D

birisi01
07-25-2010, 19:33
ti ye aldığımı anlayabilirsin diye düşünmüştüm. belliki onuda anlayamıyorsun..
Eee sen neyi iddaa ediyorsun o zaman :D

Hüdaverdi
07-25-2010, 19:38
paylaşırsan memnun olurum.İlk kez yayınlanmış bu makale;

Ordaki yorumlara dikkat.

http://www.timeturk.com/cemaleddin-efgani-ve-hasbihal-_133126-haberi.html

birisi01
07-25-2010, 20:31
efganinin ne olduğunu anlatan bi yazı yayınladım.. sizde ona bir gözatın. o yazı içerisinde bugünkü dış işleri bakanı ahmed davutoğlu nun bile bazı tespitleri var..
İlk kez yayınlanmış bu makale;

Ordaki yorumlara dikkat.

http://www.timeturk.com/cemaleddin-efgani-ve-hasbihal-_133126-haberi.html

rizzelli
07-25-2010, 23:42
Şehamet dini, gayret dini ancak Müslümanlık'tır.
Hakiki Müslümanlık en büyük kahramanlıktır

M. Akif Ersoy

Blur
07-26-2010, 01:34
ti ye aldığımı anlayabilirsin diye düşünmüştüm. belliki onuda anlayamıyorsun..

Araştırabilirsin kardeşim bence ezbere konuşuyorsun :w:

birisi01
07-26-2010, 02:11
yeteri kadar araştırdım..birazda sen araştır...
Araştırabilirsin kardeşim bence ezbere konuşuyorsun :w:

Beylerbeyi
07-26-2010, 02:24
akif de abdulhamid de dindar insanlardı. biri birini eleştirdi diye ikisinden birini din düşmanı göstermek yanlış olur.

mehmet akif terakkicilerin ve o dönemin medyasına kanarak yanlış kanıya varmış ve abdulhamidi acımasızca eleştirmiştir fakat daha sonra yaptıklarından pişmanlık duymuş hata yaptığını ve abdulhamidin büyüklüğünü kabul etmiştir.

bugün araları bozuk olan iki muhafazakar kişi/ kurum/ kuruluş/ parti yok mu? ille de birini yoldan çıkmış şeklinde göstermek doğru olmaz.

BuRaK ReiS
07-26-2010, 02:38
kitaptan alıntı yapacağım

BuRaK ReiS
07-26-2010, 03:16
Mithat Cemal KUNTAY’ın Mehmet Akif hakkında yazdığı kitap,yazarın kendisini Akif karşısında oturtma çabasını olduğu kadar Akif’i kendi fikriyatı konusunda giydirme gayretini temsil eder.Dolayısıyla o kitaptaki Akifbir miktar idealize edilmekle birlikte Mithat Cemal karşısında entelektüel andropoz geçirmektedir.Yani boyları eşitlenmiştir.
Bu tabi hatıratların kaderidir birazda.İnsanlar kendilerini tarihe karşı savunmak isterler ve hatırat tam da bunun için yazılır.Cepheler belirlenmiş,geçmiş bir döneme ait olaylar ,bu yeniden dağıtılan cephelere göre konumlandırılmıştır.Yeni düzene ayak uydurmuştur bir bakıma…Olayları da bu perspektifte çarpıtır yazar.Bazen kendisi de farkında olmaz.Hafızası oynar kendisi bu oyunu.Her dönemde haklı olmak:İnsanoğlunun beceremeyeceğini bildiği ama yine de oynamaktan vazgeçmediği ezeli oyunun adıdır bu.
Kuntay’ın Akifi ,müthiş bir Abdülhamid düşmanıdır.Ondan yalnız manen değil,maddeten de iğrenirmiş Mehmet Akif.Bir gün beraberce Beyazıt’a çıktıklarında halk koşuşturmaya başlar.Kendileri de ne olduğunu anlamadan koşuya katılırlar.Bu sırada Akif kalabalığı yarıp neler olduğunu öğrenmeye çalışır.Kalabalığın arasına girmesiyle çıkması bir olur.Rengi sapsarıdır.Midesi bulanmaktadır.Hasta falan değildir.Ömründe ilk defa Abdülhamid’in yüzünü görmüştür ve bulantısı ondandır.
Mithat Cemal’in Akif’ine bakarsak ,o,31 Martı da Abdülhamid’in yaptığına inanmış biridir.
Nitekim Abdülhamid’e sahip çıkan Hint aydınlarının gazetelerinde yazdıkalrı Ferit Vecdi adlı reformist Mısır gazetelerinde cevap vermiş ve 31 Martı tezgahlayanın Abdülhamid olduğunu savunmuştur.Akifte bu cevabı aynen tercüme ederek Sırat-ı Mustakim dergisinde yayımlamıştır.
Gerçektende Safahattaki şiirlere bakılınca ağır suçlamalar yönelttiğini görmekteyiz.Bunu paylaşmayacağım zira Blur gerekli şiiri paylaştı.

Ancak Akif’in sonradan bu görüşlerinden vazgeçtiğine dair açık bir bilgiye sahip değiliz.Safahat’ın 6. kitabı olan Asımdaki semerci hikayesi bike Abdülhamidin kıymetini anlamaya değil beterin beteri varmış dedirtmelere atıfta bulunmuştur.Bu bakımdan Akifin ideolojisine karşı olduğu Tevfik Fikretle Abdülhamşd sözkonusu olduğunda aynı kulvarda kalması üzerine düşünülecek bir noktadır . ANCAK ANCAK ANCAK
SAFAHATIN SON BÖLÜMLERİNDE BU TAVRINDAN PİŞMANLIK DUYDUĞU NU BELİRTEN MISRALARID ABULMAK MÜMKÜN.Mesela
Giden semerciyi derler bulur muyuz şimdi?
Ya böyle kalfa değil , basbayağı muallimdi.

BuRaK ReiS
07-26-2010, 03:31
Nasılda kadirini vaktiyle bilmedik, tıhaf iş:
Semer değilmiş o rahmetlininki devletmiş!
mısralarını 1922 yılında yani 10 yıllık azim bir hercümerc devri yaşandıktan sonra kaleme alındığına dikkat çekelim.

Mustafa ARMAĞAN Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı1
Ayrıca Akifin Mısırdayken saygı duyduğu yakın dostlarıdan Yozgatlı Mehmed İhsan Efendiye söylediği şu sözler hasatalandığı yıllara Sultan Abdülhamid hakkındaki görüşlerini değiştirmiş olduğuna bir delil olarak kabul edilir.’’Ölmezde iyileşirsem şu şu konuları nazma dikip işleyeceğim Bir de hatıralarını yazmak istiyorum.Hatıratımda Sultan Abdülhamide karşı özür ve itiraflarım olacak.Cumhuriyet döneminin bazı yanlışlarını da dile getirmek istiyorum.’’
Hayret ettiğim noktalardan birisi de malum çevre Ulu Hakanı karalamak konusunda Mehmet Akifi ne has kullanmadı.:SKullanmışsada bilmiyorum.Hiç duymadım.Bu konu hakında bilginiz varsa okurum

BuRaK ReiS
07-26-2010, 03:32
Umarım işine yarar Blur kardeşim