fatih kısaparmak balon baskılı balon Mert ULUHANLI "Darbe Yapmak Suçmu" - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mert ULUHANLI "Darbe Yapmak Suçmu"


Ertuğrul ÖZGÜL
05-18-2009, 19:52
Bu günlerde yoğun bir şekilde darbe yapmak, darbe girişiminde bulunmak suç mu değil mi tartışması yaşanıyor.

Türk Ceza Kanunu’nun beşinci bölümünün başlığı “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlığını taşımaktadır.

309. madde anayasayı ihlali suç olarak düzenlemiştir.

Buna göre; cebir ve şiddet kullanarak Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs edenlerin cezalandırılacağı öngörülmüştür.

Aynı şekilde 311. madde Yasama organına, 312. madde ise hükümete karşı suçları düzenlemiştir.

Yani TBMM’nin tamamen veya kısmen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suç sayılmıştır.

Yine hükümetin kısmen veya tamamen görevini yapmasını engellemeye teşebbüs de suç sayılmıştır. 313. maddede ise halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik suç olarak sayılmış, isyanın gerçekleşmiş olması ise ağırlaştırma nedeni sayılmıştır.

Tartışmalar iki konuda düğümlenmektedir.

Birincisi; bu suçların oluşması için teşebbüs aşamasında olması, icra hareketlerinin başlaması gerekmektedir. ,

İkinci görüş ise; bu suçların askeri yargının görevine girdiğine ilişkindir. Bildik isimler eski Başsavcılar ve YARSAV başkanı bu görüşlerin hızlı savunucularıdır.

Öncelikle yukarıda maddelerini verdiğimiz suçların hepsinde suç zaten doğrudan teşebbüsü düzenlemiştir. Sadece halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik suçu farklıdır. Bunun dışındaki suçlarda doğası gereği teşebbüs cezalandırılmaktadır.

Teşebbüs kavramından ne anlamak gerekmektedir?

Teşebbüsün varlığından söz edebilmek için elverişli vasıta kullanımı zorunludur. Eğer Anayasal düzene karşı darbeyi bilinen davadaki sanıkların işlemesi söz konusu ise bu durumda kesinlikle darbe yapmaya yeterli mühimmat ve personel sayısı aranmalıdır. Yani buradaki elverişli vasıta yeterli miktardaki kuvvet ve mühimmat olacaktır. Ancak eğer anayasal düzene karşı darbeyi yapacak olanlar askeri güçler olarak kabul edilirse o zaman iş değişmektedir. Bu durumda elverişli vasıta askeri güçlerin bu suçu işlemek için harekete geçmelerini sağlayacak her türlü vasıtadır.

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Engellendi

Maddede özellikle cebir ve tehdit kullanımı zorunlu unsur olarak belirtilmiştir. Cebir ve tehdit kullanarak yasama faaliyetlerinin engellenmesi suçunun işlendiği Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ortaya çıkmış ancak her nedense bu konuda bir soruşturma açılamamıştır.

Elverişli Vasıta Kavramı Nedir?

Öte yandan elverişli vasıta kavramı incelendiğinde, bir darbe ortamı oluşturma ve sonrasında silahlı kuvvetlerin içinde kendi yandaşı olan subaylar aracılığıyla bu darbeyi yapma planı aslında bir teşebbüs hareketidir. Darbe ortamı hazırlamak için ise bu ortamın hazırlanmasına olanak sağlayacak her türlü sansasyonel olay elverişli vasıta olacaktır. Eğer Danıştay saldırısının sanığı yakalanmasaydı, ya da benzer bazı olayların failleri yakalanmasaydı eğer ülkede darbe olabilirdi diyebiliyorsak elverişli vasıta bu durumda Danıştay saldırısı gibi eylemler olacaktır.

Türkiye'de Darbeler Hep Oldu

Diğer yandan ülkemizin tarihi incelendiğinde hep böyle olaylar sonucu darbeler olmuştur. Hem darbeler hem de TBMM’ye karşı yapılan tehditli müdahaleler hep böyle olaylar sonucu gerçekleşmiştir. Sadece terörün tırmanması, faili meçhuller, darbe ortamının olgunlaşmasını beklemeler gibi olguların incelenmesi yeterlidir.

Darbeye Hazırlık Hareketi Zaten Suç

Türk Ceza Kanunu’nun 316. maddesi incelendiğinde aslında zaten hazırlık hareketleri suç olarak düzenlenmiştir. Hatta 35. maddenin gerekçesinde bu konu açıkça vurgulanmıştır. Yani gerekçede “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs gibi teşebbüs hareketlerinin bağımsız suç tipi olarak düzenlendiği suçlara teşebbüs mümkün değildir.” denmektedir.

Bu açıklamalardan ve 316. maddenin düzenlenmesinden de anlaşılacağı üzere, anayasal düzene karşı suçlarda hazırlık hareketleri suç olarak kabul edilmektedir.

Kanadoğlu Toplumu Kamuoyunu Yanlış Yönlendiriyor

Bu bağlamda gerek Kanadoğlu ve Vural’ın gerek Eminağaoğlu’nun belirttikleri gibi bu suçların oluşabilmesi için icra hareketlerinin başlamış olması gerekmez. Çünkü 316. maddeye göre bu şekilde iki veya daha fazla kişinin anlaşması yeterli olup ayrıca icra hareketlerine girişilmiş olması gerekmemektedir. Bu kadar saygın hukukçuların bu konuyu bilmemeleri düşünülemez. Amaç sadece kamuoyunu yanlış yönlendirmektir.

Diğer bir konu ise yargılamanın askeri mahkemeye ait olduğuna ilişkindir.

Bu konuda da hukuki tartışmaya girmeyeceğim. Askeri Ceza Kanunu’na bakıldığında zaten bu suçun askeri mahkemelerin görev alanına girmediği anlaşılacaktır.

YARSAV Başkanı Haklı mı?

Ancak YARSAV başkanının bu suçlarda suçun hükümete karşı olması nedeniyle polisin görev alamayacağı düşüncesinden hareketle, suçu işlemeye kalkışanlar yani darbeyi yapacak olanlar askerler ise bu suçları askeri yargıya vermenin ne kadar hukuk devleti ile bağdaştığını düşünmek gerekir.

Hükümete Değil Anayasal Düzene

Öte yandan hükümete karşı değil, öncelikle anayasal düzene karşı bir suç söz konusudur. Öyle bile kabul edilse bu defa suçu işleyen yani şüpheli konumunda askeri kurumlar olduğunda, başka anlatımla, mağdur hükümet ve dolayısıyla polis, şüpheli asker ise soruşturmayı savcı kendisi mi yürütecektir?

Amaç gerçeği saptırmaktır. Asıl olan bu tür suçların sivil yargıda soruşturulması olmalı ve şu ana kadar olduğu jandarma bölgesinde jandarma, polis bölgesinde polis soruşturmada savcıya yardımcı olmalıdır.

Bir başka konu meşhur İç Hizmet Kanunu 35. maddedir. Bir televizyon programında Vural Savaş askerlerin bu madde gereği durum değerlendirmesi yapmış olabileceği gibi bir ifade kullandı ve kanımı dondurdu. Sanki bir darbe generali havasındaki bu açıklamaya YARSAV başkanı müdahale etmek zorunda kaldı. Bu açıklama hem 316. madde açısından hukuk garabetidir. Hem de kendini hukukçu diye tanımlayan bir kişinin ne kadar militarist olduğunun göstergesidir.