fatih kısaparmak balon baskılı balon Mübarek günler ve geceler - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mübarek günler ve geceler


murataltug1985
11-30-2017, 08:57
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Hz Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesindeki bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvimde 20 Nisan 571 e rastlar güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. nûr asıl sâhibine ulaştı.

Kutlu doğumu hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: “Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürperdim beyaz bir kuş gördüm, O andan sonra korkudan eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse gördüm.şerbeti içtim susuzluğum gitti. büyük bir nûr gördüm, Evim nûrlandı çok hâtun gördüm. Boyları güneş gibi parlıyordu. hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı.*

korkudan terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu.gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem dikildi.biri Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. gökten beyaz bulut indi. Bir ses “Onu mağripden meşrıka kadar gezdirin. cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsün diyordu.*

bulut kayboldu Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüş bir ibrik, birinin elinde zümrüt bir leğen, birinin elinde ipek vardı. İbrikten misk damlıyordu. Muhammed’i leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ipeğe sardılar. mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve kayboldular.”

Muhammed aleyhisselâmın doğumunu hazret-i Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: “Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz etti Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” dedi. bir nûr çıkıp ışık verdi doğudan batıya kadar her yer göründü...”Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden oldum.” dedi

.Safiyye Hâtun kutlu doğumu şöyle anlatır: “aleyhisselâm doğduğunda her tarafı nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah”*dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış gönderdik.” sünnet olmuş ve göbeği kesilmişti kundağa sararken sırtında bir mühür mühürün üzerinde*Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazılıydı Doğar doğmaz mübârek ağzıyla Ümmetim, ümmetim*diyordu...”

murataltug1985
11-30-2017, 08:57
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Hz Muhammed aleyhisselâm Hicret’ten 53 sene evvel Rebîulevvel ayının on ikinci Pazartesi gecesi sabaha karşı Mekke’nin Haşimoğulları mahallesinde, Safâ Tepesindeki bir evde doğdu. Bu gün, Mîlâdî takvimde 20 Nisan 571 e rastlar güneş doğmadan âlem nûr ile doldu. nûr asıl sâhibine ulaştı.

Kutlu doğumu hazret-i Âmine şöyle anlatıyor: “Doğum ânı geldiğinde heybetli bir ses işittim. Ürperdim beyaz bir kuş gördüm, O andan sonra korkudan eser kalmadı. Yanımda süt gibi beyaz bir kâse gördüm.şerbeti içtim susuzluğum gitti. büyük bir nûr gördüm, Evim nûrlandı çok hâtun gördüm. Boyları güneş gibi parlıyordu. hâtunlar, Abdü Menâf kabîlesinin kızlarına benzerlerdi. gökten yere uzanmış ipek bir kumaş gördüm. O anda bir grup kuş peydâ oldu. Ağızları zümrütten, kanatları yâkuttandı.*

korkudan terlemiştim, ter damlalarından misk kokusu yayılıyordu.gözümden perdeyi kaldırdılar. Doğudan batıya bütün yeryüzünü gördüm. Üç alem dikildi.biri Kâbe’nin üstünde idi. Etrafımda melekler toplandı. Muhammed doğar doğmaz, mübârek başını secdeye koydu ve şehâdet parmağını kaldırdı. gökten beyaz bulut indi. Bir ses “Onu mağripden meşrıka kadar gezdirin. cümle âlem onu, ismiyle, cismiyle ve sıfatıyla görsün diyordu.*

bulut kayboldu Muhammed’i bir beyaz yünlü kumaş içinde sarılı gördüm. yüzleri güneş gibi parlayan üç kişi gördüm. Birinin elinde gümüş bir ibrik, birinin elinde zümrüt bir leğen, birinin elinde ipek vardı. İbrikten misk damlıyordu. Muhammed’i leğenin içine koydular. Mübarek başını ve ayağını yıkadılar ipeğe sardılar. mübârek başına güzel koku sürüp, mübârek gözlerine sürme çektiler ve kayboldular.”

Muhammed aleyhisselâmın doğumunu hazret-i Şifâ Hâtun şöyle anlatıyor: “Ben, o gece Âmine’nin yanında idim. Muhammed aleyhisselâmın doğar doğmaz duâ ve niyâz etti Gâibden; “Yerhamüke Rabbüke” dedi. bir nûr çıkıp ışık verdi doğudan batıya kadar her yer göründü...”Ne zaman ki, O’na peygamberlik verildi; hiç tereddüt etmeden ilk îmân edenlerden oldum.” dedi

.Safiyye Hâtun kutlu doğumu şöyle anlatır: “aleyhisselâm doğduğunda her tarafı nûr kapladı. Doğar doğmaz secde etti, mübârek başını kaldırıp “Lâ ilâhe illallah, innî resûlullah”*dedi. O’nu yıkamak istediğimde, biz O’nu yıkanmış gönderdik.” sünnet olmuş ve göbeği kesilmişti kundağa sararken sırtında bir mühür mühürün üzerinde*Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah yazılıydı Doğar doğmaz mübârek ağzıyla Ümmetim, ümmetim*diyordu...”

murataltug1985
11-30-2017, 08:58
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Resûl-i ekrem efendimizin doğumunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. doğumu kutlamak için Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. develer kesti hangi ismi koydun diyenlere*Muhammed*ismini “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.verdim Annesi de*Ahmed*ismini koydu.
aleyhisselâm dünyâya geldiği gece yıldız doğdu. Ve Yahûdîler Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar.*

Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır sekiz yaşında idim. Yahûdînin biri, çığlık atarak koşuyordu. şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi...”aleyhisselâm doğduğunda Kâbe’deki putlar yıkıldı. Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. putun yanına vardıklarında onu yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların kalbleri titredi.”*

İran Kisrâsının on dört kulesi yıkıldı. rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.Mecûsîlerin ateşe tapanların bin yıldır yanan ateşleri söndü. Sâve Gölünün suyu çekilip, kuruyuverdi.bin yıldan beri suyu akmayan ve kuruyan Semave Nehrinin vâdisi de, su ile dolup taşarak akmaya başladı.şeytan haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...aleyhisselâmın doğduğu gece pekçok hadise Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâya teşrif ettiğine işârettir

murataltug1985
11-30-2017, 08:58
Kaynak dinimizislam.com
Kutlu doğum

Resûl-i ekrem efendimizin doğumunu dedesi Abdülmuttalib’e Kâbe’de Allah’a yalvarıp duâ etmekteyken müjdelediler. Abdülmuttalib “Bu oğlumun şânı, şerefi çok yüce olacaktır” dedi. doğumu kutlamak için Mekke halkına üç gün ziyâfet verdi. develer kesti hangi ismi koydun diyenlere*Muhammed*ismini “Allah’ın ve insanların O’nu medh etmelerini, övmelerini istediğim için.verdim Annesi de*Ahmed*ismini koydu.
aleyhisselâm dünyâya geldiği gece yıldız doğdu. Ve Yahûdîler Muhammed aleyhisselâmın doğduğunu anladılar.*

Eshâb-ı kirâmdan Hassân bin Sâbit anlatır sekiz yaşında idim. Yahûdînin biri, çığlık atarak koşuyordu. şöyle söyledi: “Haberiniz olsun Ahmed’in yıldızı bu gece doğdu! Ahmed bu gece dünyâya geldi...”aleyhisselâm doğduğunda Kâbe’deki putlar yıkıldı. Zübeyr rivâyet eder: “Kureyşten bir cemaatin bir putu vardı. putun yanına vardıklarında onu yıkılmış buldular. Kaldırdılar, yine kapandı. şöyle bir ses işitildi: “Bir kimse doğdu yer yüzünde her yer harekete geldi. Ne kadar put varsa hepsi yıkıldı. Kralların kalbleri titredi.”*

İran Kisrâsının on dört kulesi yıkıldı. rüyaları tâbir ettirdiklerinde bunun büyük bir şeye alâmet olduğunu anladılar.Mecûsîlerin ateşe tapanların bin yıldır yanan ateşleri söndü. Sâve Gölünün suyu çekilip, kuruyuverdi.bin yıldan beri suyu akmayan ve kuruyan Semave Nehrinin vâdisi de, su ile dolup taşarak akmaya başladı.şeytan haber veremez oldu. Kehânet sona erdi...aleyhisselâmın doğduğu gece pekçok hadise Peygamber Muhammed aleyhisselâmın dünyâya teşrif ettiğine işârettir

*

murataltug1985
11-30-2017, 08:58
Kaynak islamansiklopedisi.info Ahmet Özel**
Osmanlılar’da Mevlid Törenleri.*

Osmanlıda, kutlu doğum törenlerinin başlangıcı hakkında bilgi yoktur. Sultan Süleyman protokolünde yer almaya başladığı ve III. Murad zamanında resmîleştiği kabul edilir Sigetvarda Süleyman hanın vefatının saklanıldığı bir ortamda padişah otağında 12 Rebîülevvel gecesi mevlid okunmuştur 10 Şubat 1588 Resûl-i Ekrem’in doğum gününde III. Murad minarelerde kandil yakılmasını ve camilerde, mevlid okunmasını emretmiştir*

Mevlid törenleri saray, konak ve evlerde yapılanlar ve padişahın katıldığı mevlid alayı yürüyüşüyle camide yapılanlar olmak üzere iki gruba ayrılır Topkapı Sarayında Ağalar Camii’nde, Çinili Köşk’te, Sultan Ahmed Camii camilerinde mevlid alaylari
gerçekleştirilmiştir Mevlid gününden önce protokole davetiyeler gönderilir, ne zaman nerede bulunacakları bildirilirdi Osmanlıda padişahın, erkân ve muhafızların katılımıyla saraydan gidiş gelişini ifade etmek için “alay” kelimesi kullanılırdı mevlid okunacak camiye gidip gelmeye “mevlid alayı” deniliyordu.*

Mevlid alayı camiye yaklaştığında müezzin Feth sûresi okumaya başlar, sûre tamamlandığında padişahın geldiğini belli etmek için kafesin penceresi açılır ve cemaat ayağa kalkarak saygıyla eğilirdi. Müezzin mahfilinde Ayasofya ve Sultan Ahmed camilerinin vâizleriyle o caminin vâizi kürsüye çıkıp vaaz verirlerdi; kendilerine samur kürk veya ferace hediye edilirdi. vâizin kürsüye çıkışında cemaate şerbet sunulurdu Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inin okunur mevlidhana hil‘at giydirilirdi.*

beyitler okunurken hürmeten ayağa kalkılırdı. müjdecibaşı Mekke emîrinin mektubunu sadrazamın önüne koyar, reîsülküttâb padişahın huzuruna girerdi. Padişahda mektubu okurdu
Dârüssaâde ağasına samur kürk, reîsülküttâb ile müjdecibaşıya hil‘at giydirilirdi. padişah Medine’den gönderilen hurmayı peşkir ağasıyla sadrazama yollar, şeyhülislâma vezirlere ve devlet erkânına dağıttırırdı; bu iş tamamlanınca peşkir ağasına bir miktar bahşiş verilirdi.

murataltug1985
11-30-2017, 08:59
Kaynak islamansiklopedisi.info Ahmet Özel**
Osmanlılar’da Mevlid Törenleri.*

mevlidhanlar okumasını bitirince hil‘atini ve armağanlarını alır, sadrazamın, şeyhülislâmın, vezir defterdar, nişancı gibi devlet büyüklerinin ulemânın önüne şeker tablaları koyulur, zağarcıbaşı, saksoncubaşı, muhzır ağa ve ocaklılar kaseleri kaldırırdı. mevlidhanın ve hil‘at ve hediyelerden sonra tören tamamlanırdı. Sadrazam devlet ricâli padişahı selâmlamak üzere beklerdi. Padişah selâmlanır alkış çavuşlarının alkışlarıyla uğurlanıp mevlid alayı ile saraya dönerdi. Sadrazam ve şeyhülislâmla devlet büyükleri daha küçük çaplı törenlerle konaklarına giderlerdi.

Sarayda zengin konağında, camilerle, mescidlerde halk evlerinde mevlidler okutulurdu. Umûr-ı Mülkiyye Nâzırı Pertev Paşa’nın torunu Abdülaziz mevlidleri şöyle anlatır: Hz. Peygamber’in doğum hikâyesi geceleri okunur misafirlere yemekler hazırlanır, sofralar kurulur Konağa Trablus ihramları serilirdi. Sofraya sırma işlemeli örtüler gümüş buhurdanlar yerleştirilirdi.*

Akşama doğru avizeler ve kandiller yakılır, davetliler odalara alınarak önce kahve ikram edilir, Yatsı vakti cemaatle namaz kılınır, ev sahibi şilteler üzerine, mevlidhan mindere, otururlardı. mevlid-i şerif kıraatine başlanırdı. na’t-ı şerif ve ilâhiler okunurdu Mevlid sessizce dinlenir, sıra Hz. Peygamber’in doğum ânında ayağa kalkılır salât getirilerek tekrar oturulurdu. konak ağaları gül suyu serper şeker dağıtırlardı. kahve içilir, herkes evine giderdi. uzakta oturanlar misafir edilirdi. Mevlidhana mintanlık kumaş verilmesi âdettendi.
mevlidlerin kaynağını siyer, megāzî ve şemâil kitapları oluştururdu. Bunların başında İbn İshak İbn Hişâm’ın ve Tirmizî gelirdi

murataltug1985
11-30-2017, 08:59
Kaynak dünyabizim
Mevlid Kandili Osmanlı’da bayramdır

Mevlid Kandili Osmanlı’da bayram gibi kutlanırdı. Kandil münasebetiyle mahkumlara af çıkarılırdı*
Şehirlerimizi Medine'ye benzetmeye çalışırdık*
Günümüzde genellikle de siyasi sebeplerle af çıkarılır. Osmanlı’da ise af,*Peygamberimiz’in doğum günü sebebiyle güller gülünün doğumuna verilen önemden dolayı adi suçlardan mahkûm edilen şahıslardan cezasının üçte birini çekenler affedilirdi

Mevlid Kandili’nde suçu hafif olan mahkûmların cezası Peygamberimiz (s.a.v.)’in doğum gününe hürmeten, padişah tarafından silinir, mahkumlar salıverilirdi. … Peygamberimiz’in doğum günü hapishanede bayramdı Abdülhamid han teğmen iken ordudan atılan Osman Ağa’yı Mevlid Kandilinde affetmiş Balkanlardaki hapishanelerden salıverilen mahkûmların bilgileri de vardır Osmanlı’da Peygamberimiz (s.a.v.)’in doğumu bayrammış, resmî tatilmiş

Mevlid Kandili ilk olarak Şii Fâtımî Muiz-Lidînillah döneminde 975 de kutlanmış. kutlamalar Osmanlılara kadar aynı ihtişam ve heyecanla ulaşmış kutlamalar 16. yüzyılda doğru devlet töreniyle resmileşmiş, 1910 dan itibaren kutlu doğum resmi bayramlara dâhil edilerek, resmi tatil kabul edilmiş. Efendimizin dünyaya teşrifleri Osmanlı için bayrammış*

Osmanlı’da saray, konak ve evlerdeki Mevlid törenlerinin yanı sıra, padişahın bizzat katıldığı Mevlid töreni de vardır törenler camilerde şöyle yapılırmış protokole davetiye gönderilir caminin yeri bildirilir. Davetliler, tören kıyafetleriyle davete katılırdı padişahın resmigeçidine alay” adı verilirmiş.padişahların Mevlid okunacak camiye gelmesine de “Mevlid Alayı” denilirdi*

Tören bittikten sonra sadrazam ve devlet ricâli camiden çıkıp atlarına binerek padişahı beklerdi padişahı uğurlamak için. Tören yapılırdı padişahı selamlanır alkış çavuşları padişaha alkış yapardı.*
alkış töreniyle Mevlid merasiminden uğurlanan padişah nefsanî düşüncelerden arınıp, Allah’a kul olduğunu hatırlayıp, yerle yeksan olur mübarek günün hürmetine, gün boyu halka hediyeler, sadakalar dağıtırmış.

murataltug1985
11-30-2017, 08:59
Kaynak dünyabizim
Mevlid Kandili Osmanlı’da bayramdır

Mevlid alayında Camiden alkışlarla uğurlanan padişah, saraya mevlîd alayıyla dönermiş. Sarayda tebrike geleceklerin imzalaması için özel defterler açılır Şehir süslenir minareler kaftan giyer, kandillerle donanırmış. Ertesi günü ikindi vaktine kadar da top atışları yapılırmış kutlu doğuma binaen.

Peygamber-i Zişan*Efendimiz (s.a.v.)’in doğum günü bayrammış, *dualarla mevlîdlerle kutlanan. günün şerefine padişah tarafından halka hediyeler dağıtılan, ziyafetler verilen, Peygamberimiz (s.a.v.)’in doğum günü halk için, çocuklar için bayrammış, bayram… Elvan elvan şekerlerle kutlanan… Mahkûmlar için de bayrammış esaret zincirleri kırılarak özgürlük şekerleri dağıtılan…

murataltug1985
11-30-2017, 09:00
Kaynak ekrembuğraekinci.com
OSMANLILARDA MEVLİD KANDİLİ*

Çocukken Kıbrısta Mevlid Kandili’nin tatil olması beni şaşırtmıştı. Osmanlı geleneğine İngilizlerin dokunmaması garibime gitti. Osmanlılarda Mevlid Kandilleri tatildi ihtişamlı merasimlerle kutlanırdı. Müslüman devletlerde de mevlid coşkulu bir bayramdı

Hazret-i Muhammed’in doğum gününe hürmet gösterilirdi. Hz Peygamber bu günde, eshabıyla oturup, doğumunu anlatırdı.Revâha, Züheyr gibi sahabîler, peygamberi öven şiirler söylerdi. Hz Ebu Bekr ve hz Ömer de zamanlarında böyle yaparak gelenekselleşti mevlidlerde güzel hâfızlar kasideler okudu insanlara yemek, şerbet, tatlılar dağıtıldı.Kaside okunurken ortaya su, tuz ve para konur paranın temizlendiğine inanılır sahibinin fakir düşmeyeceği umulurdu. Tuz diğer tuza karıştırılarak yemeklerin bereketlenmesi düşünülürdü. Mevlid şekerleri bereket için dinleyenlerin önüne konurdu. güzel elbiseler giyilir kokular sürünür; ev süslenir çıralar yakılırdı

Selçuklu atabeyi Eyyübî’nin eniştesi Erbil Meliki hükümdarlardan en evvel mevlid okutandır. her binlerce insana yemek yedirir, sadakalar dağıtırdı. İmam Muhammed Bâkır mevlid okumak için sevdiklerini toplar; fakirlere yemek yedirirdi. Mısır’da mevlid cemiyetleri gelenektir. Mevlid peygamberi övmek olduğu için ibâdettir Vehhâbîlerden başka mevlide karşı çıkan olmamıştır.

murataltug1985
11-30-2017, 09:00
Kaynak ekrembuğraekinci.com
OSMANLILARDA MEVLİD KANDİLİ*
MEVLİD ALAYLARI

Osmanlılar zamanında padişahın ve devlet ricâlinin resmî kıyafetleriyle hazır bulunduğu tantanalı mevlid alayları devlet merasimlerinin en önde gelenlerindendi. Ayasofya, Süleymaniye, Sultan Ahmed Câmilerinde, Sultan Aziz devrinde Ortaköy ve Sultan Hamid devrinde Yıldız Câmii’nde mevlid okunur; hurma şeker hediye ve sadakalar dağıtılırdı. sarayda mabeyn dairesinde haremde mevlid okutulur, padişah da katılırdı. Sarayda güzel sesli hünkâr mevlidhanları Sultan Aziz devrinde hünkâr mevlidhanı Hasan Rıza Efendi güzel sesiyle meşhurdu. sadece fakir ve garipleri kırmayıp allah rızası için mevlid okurdu.

Kutlu doğum vesilesiyle yüzlerce mevlid kasidesi yazılmıştır. En meşhuru Bursa Ulu Cami imamı Süleyman Çelebi’ye aittir. 1409 da yazılmıştır. Rivayete göre Acem vâiz Bakara sûresinin 285. âyetini tefsir ederken, Hazret-i Muhammed ile Hazret-i İsa arasında hiçbir fark ve üstünlük olmadığını söyleyince, cemaat “Ey câhil! Peygamberler arasında peygamberlik vazifesinde fark yoktur. Hepsi peygamberdir Ama Sevgili Peygamberimiz, bütün peygamberlerden üstündür” son peygamberdir cevabı Süleyman Çelebi’yi hislendirmiş, meşhur mevlid kasidesini kaleme almıştır. Edebî değeri yüksek samimi bir eserdir. Münâcât yakarış velâdet doğum, risâlet peygamberlik miraç, rıhlet vefat ve duâ kısımlarından oluşur. mevlidlerde münâcât, velâdet, miraç ve dua kısımları okunur. aşir ve ilahi okumak âdettir. her beyit sonunda, zâkirler hay diye zikrederdi...

murataltug1985
11-30-2017, 09:01
Kaynak yenişafak.com
Mevlid gecesi

Peygamber Efendimiz (s.a.s) in doğum gününü idrak edeceğimiz 29 Kasım*Mevlid kandili*gecesinde*neler yapılmalı?
Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız. bir tesbih "Estağfirullah" demeliyiz.Mevlid gecesi özümüze dönerek gaflet günlerimizi sorgulama, işlediğimiz hatalara tövbe edip bağışlanma dileme, zamanıdır. Tövbe, işlediğimiz hatalardan Yüce Mevla'nın huzurunda mahcubiyet ve pişmanlık duyma, günahlara yüz çevirme, yeni ve tertemiz bir sayfa açmaktır Tövbe, günahla kirlenen ruhumuzu yıkamanın ve dirilişin ifadesidir.

MEVLİD KANDİLİ DUASI

Euzu Billahi Mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim

Allahümme Salli âlâ Seyyidina Muhammedin ve âlâ Âli seyyidina Muhammed Allahım peygamberimiz Hz.Muhammed'e ve aline evladu iyaline salatu selam ve esenlikler eyle Ey talihsizlerin sığınağı, Ey âcizlerin güç kaynağı, Ey dertlilerin tabibi, Ey yolda kalmışların yol göstereni!, Ey çaresizler çaresi! ve Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı! İçinde bulunduğumuz Mevlid Gecesi hürmetine bizleri affeyle Ya Rabbi*

Ey her şeye gücü yeten Allahım. Efendimiz'i düşünmekle hayatın hiç kimseye nasip olmayan tadını ve bitmeyen zevkini duyarız. Duyarız imanın yenilmez gücünü, Duyarız Müslümanlığın kahramanlık olduğunu, duyarız doğruluğun paha biçilmez kıymetler ihtiva ettiğini, duyarız Nolur bu ve benzeri nice güzellikleri daha derin ve engin tüm insanların ruhlarına duyur Ya Rabbi!

Allâhım Acizlikten, üzüntüden, tasadan, kederden, korkaklıktan, kabir azâbından, cehennem ateşinden sana sığınırız. Bizleri kötülükten ve kötülerin şerrinden emin eyle ya Rabbi!

murataltug1985
11-30-2017, 09:01
Kaynak yenişafak.com
Mevlid gecesi

Hatm-i Enbiya yapmak için, önce 1 Fatiha ve 3 İhlas-okunur.Sonra: "Eûzu billahis-semi’ıl-alimi mineş-şeytanir-racim. Rabbi eûzu bike min hemezatiş-şeyatıyn. Ve eûzu bike rabbi en yahdurûnr." duası okunur Şu ayet-i celile okunur*
Bismillahir-rahmanir-rahim. Ya eyyühellezine amenusbirû ve sabirû ve rabitû vettekullahe lealleküm tüflihûn. Sadekallahül-azıym.
Daha sonra şu sıraya göre hatme devam edilir:
Bismillahir-rahmanir-rahim. İnnallahe ve melaiketehû yüsallûne alen-nebiy. Ya eyyühellezine amenû sallû aleyhi ve sellimû teslima. Sadekallahül-azıym.

100 kere: Salevat-ı şerife,
500 kere: Rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekûnenne minel-hasirin.
100 kere: Salevat-ı şerife,
100 kere: Salevat-ı şerife,
500 kere: Rabbi enni messeniyed-durru ve ente erhamür-rahimin.
100 kere: Salevat-ı şerife,
100 kere: Salevat-ı şerife,
500 kere: La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez-zalimin.
100 kere: Salevat-ı şerife,
100 kere: Salevat-ı şerife,
500 kere: La havle ve la kuvvete illa billahil-aliyyil-azıym.
100 kere: Salevat-ı şerife, okunur.

murataltug1985
11-30-2017, 09:01
Kaynak yenişafak.com
'DUA'NIN KUR'ÂN'DAKİ ANLAMI

dua”; Kur'ân'da Çağrıdır nidâdır
َ َ ق۪ل ًيال ِ ّال َ ِب ْث ُت ْم إ ْن ل ِ ُ َون إ َيْوَم َ يْد ُع ُوك ْم َ فَت ْسَت ۪ج ُيب َون ِ ب َح ْم ِدِه َ وَت ُظ ّن
“Sizi çağırdığı gün, O'na hamd ederek davetine uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı zannedersiniz.”*

Dua yardım istemektir
م ْثِلِه َ و ْاد ُعوا م ْن ِ ُت ِ وا ب ُس َورٍة ِ ْ ٰ َى ع ْب ِد َن َ ا فأ ْ َن َ ا عل َل م ّمَ َ ا نّز ْن ُ ك ْن ُت ْم ۪ ف َي رْي ٍب ِ ِ َوإ ْن ُ ك ْن ُت ْم َ ص ِاد۪ق َني ِ هِ إ د ِون ّ الل ٰ م ْن ُ ُشَهَد َاء ُك ْم ِ
“Kulumuza indirdiğimiz Kur'ân'dan şüphe ediyorsanız, siz de onun benzeri bir sûre meydana getirin; eğer doğru sözlü iseniz, Allah'tan başka, güvendiklerinizi de yardıma çağırın.”*

Dua Sözdür kelamdır
َ َ ا ظ ِال ۪م َني َ ُ ا ك ّن ِ ّن َ ْن َ ق ُالوا إ َ أ ِ ّال ُسَنا إ ْ ْذ َ ج َاء ُه ْم َ بأ ِ َفَم َ ا ك َان َ د ْعَو ُ اه ْم إ
“Azabımız onlara geldi- ğinde sözleri, ancak 'biz gerçekten zalimlermişiz' demekten ibarettir.”*

Dua sormak, anlamak ve istemektir
ل َم ُ ا ي ْح ۪ي ُيك ْم َِذ َ ا دَع ُ اك ْم ِ َ ُس ِول إ هِ َ وِل ّلر آم ُن ْ وا اسَت ۪ج ُيبوا للِّللِ ٰ ِذ َين َ َّ ّيُ َها ال َ َيا أ ت ْح َشُر َون َ ْيِه ُ ِل َ ُه إ ّن َ ْ ِب ۪ه َ وأ ْ َمْرِء َ وَقل َ ّ الل هَٰ َ ي ُح ُول َ بينْ َينْ ال َ ّن َ ُموا أ َو ْ اعل

“Ey inananlar! Elçi, sizi yaşatacak şeylere çağırdığı zaman Allâh'ın ve Elçisinin çağrısına koşun ve bilin ki, Allah, kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz, O'nun huzuruna toplanacaksınız.”*

Dua istektir, yalvarmaktır
َِذ َ ا دَع ِان ِ إ َاع ُ ِج ُيب َ د ْعَوَة ّ الد يب أ ٌ ِ ِ ِّن َي قر ع َب ِاد َي ع ِّن َي فإ َ َك ِ ل َ َِذ َ ا سأ َوإ “Kullarım, sana benden sorarlarsa de ki Ben onlara yakınım, dua edip yalvaran, bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm…”*

ما َال َ يْن َف ُع َن َ ا و َال َ ي ُضّرُ َنا هِ َ د ِون ّ الل ٰ َنْد ُع ِ و م ْن ُ َ ُقْل أ
“De ki: 'Biz hiç Allah'ı bırakıp da bize fayda da, zarar da vermeyecek şeylere ibadet eder miyiz?...” (En'âm, 6/71)

ٰ ًه َ ا آخَر ِل هِ إ م َع ّ الل ٰ ِذ َين اَ ل َ يْد ُع َون َ َّ َوال

“Onlar (Rahman'ın kulları), Allah'ın yanında başka tanrı tutup ona ibadet etmezler…” (Furkân, 25/68; bk. Mü'minûn, 23/117; Cin, 72/18, 20) DUALAR 26

دَع ُاؤ ُك ْم َْواَل ُ ُ ِ ب ُك ْم َ رِّبي ل م َ ا يْع َبأ ُقْل َ
“De ki: 'İbadetiniz / imanınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?'...” (Furkân, 25/77) dua” kelimesi ibadet ve imandır Bir insanın ibadet edebilmesi için her şeyden önce iman etmesi gerekir.

murataltug1985
11-30-2017, 09:02
Kaynak yenişafak.com
Mevlid

Mevlid doğum, doğum yeri ve doğum vakt anlamlara gelir. Peygamberimizin doğumunu anlatmak için kullanılan “mevlîd-i nebî” Türkçemiz'de kmevlid kandili olarak anılır. Mısır'da Fatımîlerde başlatılan Hz. Peygamber'in doğumunu anma ve kutlama törenleri, Eyyûbîlerce benimsenerek çeşitli törenler yapılmış, hil'atlar giydirilmiş ve hediyeler verilmiştir. mevlidler yaygınlık kazanarak günümüze kadar gelmiştir. Resûlullah'ın doğumunu kutlamak amacıyla başlayan mevlidler Kadir, Mi'rac, Regaib ve Berat gecelerinde yapılmaya başlanmış gelenek olmuştur*

Osmanlılarda mevlidlere ayrı bir önem verilmiş Mevlid Alayı diye anılan törenlerde şeyhülislâm, vezirler ve müderrisler, rebîülevvel ayının on ikisinde Sultan Ahmed Camii'nde yerlerini almışlardır Padişahın gelmesiyle vaazlar verilir, mevlidhanlar tarafından Süleyman Çelebi'nin mevlidi okunur Medine'den getirilen hurmalar camidekilere ikram edilirdi. Diyanet Vakfı Peygamberimiz'in doğumunu anmak ve kutlamak amacıyla o haftayı “Kutlu Doğum Haftası” ilân etmiş yüzyıllık geleneğe ayrı bir anlam katılmıştır. Bu hafta ilmî, fikrî, dinî paneller yapılmakta, yarışmalar düzenlenmektedir.

Edebiyatımızda kutlu doğumu anlatan eserler yazılmıştır. Süleyman Çelebi'nin yazdığı mevlid, Osmanlı'dan beri ülkemizde okunup dinlenir.
Mevlid okumak bir gelenektir bid'at olarak değerlendirilip, insanlara kuşku sokmak son derece yanlıştır. “Mevlid okunacağına hatim okunsa, sevap ve daha faziletli olmaz mı?” şeklindeki itiraz da yersizdir. Kur'an okumak, namaz kılmak daha sevap ve faziletlidir ancak Mevlid, toplumsal coşkunun, Hz. Peygamber sevgisinin ve ona bağlılığın hissedilmesi, yaşanması ve dışa vurulması demektir. Kur'an okumakla mevlid okumayı mukayese etmek yerine ikisini ayrı ayrı ve her birini kendi amacı doğrultusunda değerlendirmek ve yaşatmak daha doğru olur.

mevlid dinî eğitim ve coşkuyu içeren törelerin aslî ibadetlerin yerine geçmez namaz, oruç, Kur'an okuma, gibi dinî yükümlülükleri engellemez mevlid özde yakalanan yaşatılan dindarlığı ve dinî vecîbeleri güzelleştiren ve kolaylaştıran manevi katkılardır*

Bugün kandil herkesin kandili mübarek olsun*
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize
bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil

murataltug1985
11-30-2017, 09:02
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize
bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil

murataltug1985
11-30-2017, 09:03
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

29.11.2017 çarşamba günü mevlid kandili.Mevlid kandilinin önemi Hz Muhammed'in doğum günü olmasından ileri gelir. bol bol dua edilmesi gecenin namazla ve ibadetle geçirilmesi gerekir Efendimiz (sav)’in doğumu tüm Müslüman Alemince kutlu doğum haftası olarak adlandırılır bir hafta kutlanılır. Müslümanların bayramıdır. Mevlid Kandili bütün güzelliklerin toplandığı rahmet elçisi Hz. Peygamberin (sav)’in doğumunu kutladığımız, insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz tazelenme haftasıdır.*

Mevlid Kandilinde günahların affına vesîle olan tesbih namazı 4 rekattır (s.a.v)'in doğum günü Mevlid gecesinde dilekler geri çevrilmez. İbadet gecesinde bol bol dua edin. Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zamandır Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Rebiülevvel ayının onikinci gecesidir. Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlar. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci'ye bağlayan geceyi, Şiiler 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar.MEVLİD KANDİLİ NAMAZI 4 rekat kılınması önerilir tesbih namazı akşam ya da yatsı namazından sonra kılınabilir.

murataltug1985
11-30-2017, 09:03
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

tesbih namazına niyet edilirken şunlar söylenir; Yâ Rabb, niyet eyledim rızâ-i şerfin için tesbih namazına. Yâ Rabb, bu gece teşrifleriyle âlemleri garkettiğin sevgili habbin, başımızın tâcı Resulü Zişân Efendimiz Sallallahu Aleyhi vesellem'in hürmetine ve bu geceki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhne, feyz-i ilâhne mazhar eyle. Allâhü Ekber“.

Mevlid Kandili gecesinde günahların affına vesle olan tesbih namazı 4 rekat kılınır. namazı kılabilmek için şu tesbihi ezbere bilmek gerekir.
"Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym". her rekatte okunan tesbih adedi 75'dir. Dört rek'atte 300 tesbih okunur.

"Allâhü Ekber" diyerek namaza başlanır.
-"Sübhâneke..."'den sonra 15 kere,
-Zamm-ı sureden sonra 10 kere,
-Rükda 10 kere,
-Rükdan doğrulunca 10 kere,
-Secdede 10 kere,
-Secdeden doğrulunca 10 kere,
-İkinci secde de 10 kere, okunur.

Mevlid Kandili tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlardaki gibidir. Fark sadece tesbihlerdir.İkinci rekatda, "Et-tehiyyâtü..." den sonra, "Allâhümme salli..." Allâhümme bârik...", üçüncü rekat için ayağa kalkıldığında da "Sübhâneke..." okunacaktır.

Mevlid Kandilinde Hatm-i Enbiya yapmak için, önce 1 Fâtiha-i şerife, 3 İhlâs-ı şerif okunur. Sonra: "Ezu billâhis-sem'ıl-almi mineş-şeytânir-racm. Rabbi ezu bike min hemezâtiş-şeyâtıyn. Ve ezu bike rabbi en yahdurn"ve Şu âyet-i celle okunur Bismillâhir-rahmânir-rahm. Yâ eyyühellezne âmenusbir ve sâbir ve râbit vettekullâhe lealleküm tüflihn. Sadekallâhül-azıym"şu sıraya göre hatme devam edilir: "Bismillâhir-rahmânir-rahm. İnnallâhe ve melâiketeh yüsallne alen-nebiy. Yâ eyyühellezne âmen sall aleyhi ve sellim teslmâ. Sadekallâhül-azıym"

100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem tağfir lena ve terhamnâ leneknenne minel-hasirn", 100 defa: Salevât-ı şerfe,100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Rabbi enn messeniyed-durru ve ente erhamür-râhimn" 100 defa: Salevât-ı şerfe, 100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inn küntü minez-zâlimn" 100 defa: Salevât-ı şerfe, 100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym" 100 defa: Salevât-ı şerfe, okunur. Sonra duâ yapılır.

Mevlit Kandili gecesinde Yunus Peygamberin bir duası vardır. duayı Hz. Yunus balığın karnındayken duayı yüce Allah muhakkak yerine getirir*
“Senden başka Allah yoktur. Allahım seni bütün noksanlıklardan uzak tutarım. Ben öz nefsime yazık edenlerden oldum.”

Mevlid Kandili'nde kimin dileği varsa akşam namazından kalkmadan 40 kere Fatiha süresini okuyup şu duayı etsin;

-“Allah’ım ! Senin ilmin benim isteğime yeterlidir. Fatiha hürmetine dileklerimi ihsan eyle. Senin keremin bana kafidir. Kereminle muamele eyle. Fatiha hürmetine gönlümde olanı meydana getir Allah’ım!”

murataltug1985
11-30-2017, 09:03
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

Her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetler;
Kur'ânı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; Kur'ân ziyafetleri verilmeli Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli Kaza ve nafile namazlar kılınmalı; Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konularda düşünülmeli.
tevbe ve istiğfar edilmeli Bolca zikirde bulunulmalı.Mü'minlerle helalleşilmeli
Küs ve dargınlar barıştırılmalı gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.Mü'min kardeşlerimize dualar edimeli.büyüklerimiz aranıp sorulmalı

Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlılar ziyaret edilmeli.âyetler, hadsler okunmalı.
Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli.
namazlar cemaatle ve camilerde kılınmalı.
türbeler ziyaret edilmeli kabirler ziyaret edilmeli
oruç tutulmalı.Rebiülevvel ayının ilk geceside boy abdestiyle ibadetlerimizi süsleyebiliriz. Boy Abdestinde Yarabbi! "Biz abdestle içimizi dışımızı yıkarız, sen kirlerden kalbimizi temizle ve mübarek Rebiülevvel ayının fazileti ve âdâbına almış olduğum abdesti temizlenmeme yardımcı kıl Yarabbim" denir.

Hz. Muhammed (sav)’e çokça salevat-ı şerife okunulur. Ahzab suresinde Allah (cc) şöyle buyurmuştur;“Şüphesiz Allah ve melekleri, peygambere çokça salât etmektedirler.Ey müminler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin” (Ahzâb 33/56)

murataltug1985
11-30-2017, 09:04
Mevlid kandili

Mevlid Kandili ne zaman? Mevlid Kandili nedir? Müslüman alemi için en değerli günlerden birisi olan Mevlid Kandili ibadetler, dualar ve etkinliklerle geçecek. milyonlarca inanan ellerini semaya kaldıracak kandil simidi geleneği devam edecek Mevlid Kandili dualar ve salavatlarla idrak edilecek
İbadetlerin eksiksizce yerine getirilecek

doğmak, doğum yeri ve doğum zamanı" anlamına gelen mevlid, Peygamberimizin doğumu ve bunu anlatan Süleyman Çelebi'nin manzumesine denir. Süleyman Çelebi'nin eserinin adı Vesîletü'n-necât kurtuluş vesilesidir. Eser, Allah Adı, Velâdet Peygamberin doğumu, Merhaba, Mîrac ve Duadan oluşur mevlid, asırlardır, mübarek gün ve gecelerde, ölüm, düğün ve sünnet merasimlerinde okunur ve okutulur. halk arasında mevlid-i şerif denir.*

Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın doğum gecesi ve Hicrî Rebiülevvel ayının Onikinci gecesidir. İslam Nebisi Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîlerde kutlama örneğine rastlanmamıştır Mevlid kandili, ilk defa hicretten üç yüz elli yıl sonra Mısır'da, Şii Fâtımî Devletinde kutlanmıştır

Mevlid, "doğum demektir. İslam'da hz Muhammed'in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirini Onikinci'ye bağlayan geceyi Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Doğum haftası Kutlu Doğum Haftası olarak ilan edilmiştir

Kandil geceleri İslam'ın ilk zamanlarında var olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren kutlanmıştır II. Selim'den itibaren kandil gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Kadir gecesinden başka kandil gecesi Kuran-ı Kerim'de yer almaz.



*



Kaynak hürriyet.com
Mevlid kandili

Hz. Muhammed S.A.V'in beşiriyete kavuşmasının kutlandığı gün Mevlid Kandili, Rebiülevvel ayının 11.nci günü idrak edilir. 2017 yılında 29 Kasım 2017 tarihine denk gelmektedir.Mevlid gecelerinde mevlid kasidesi okumak, yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, gecenin şükrünü yerine getirmek hediye vermek, bu geceye hürmet etmek gerekir Allah rızası için yapmak çok sevaptır salevat okumak, fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır.sadaka, verilmeli neşe ve sevinç içinde olunmalı tesbih namazı kılınmalıdır,*

Resulullah okunmalı, dinlemeli, öğrenilmelidir oruç tutmak sevaptır Muazzez Peygamberimizi anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun anmaktan maksat, evrensel risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, hayatımızda uygulamak iman tazelemektir Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ermenin yolu, Hz. Peygamber yolundan gitmektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: Ey Muhammed De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31) ayetlerde de belirtildiği gibi, Allah’ı hoşnut etmek, Peygambere uymak ve örnek almakla mümkündür.
Peygamberimiz (S.A.V.)'e tesbih ve salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlallah" demeliyiz.



*
Dua

ALLAHü Teâlâ'ya dua ve niyazda bulunmalıyız. dua, rahmet anahtarı, kulluğun özüdür. insanın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ALLAH'ın azameti karşısında aczini kabullenmesi, O'na sığınması O'na yakarması, sadece O'ndan istemesidir. İnsanın yaratıcısına yaklaştığı andır. Dua, aciz varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Rabbi ile kurduğu köprüdür, Mevlid-i Mutlak'ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ'nın Rablık ve ilahlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir.

murataltug1985
11-30-2017, 09:09
Kaynak gıdahattı.com
Bir kandil geleneği Kandil simidi

Hepimizin severek yediği kandil simitleri eski ramazanları yaşatan güzel bir geleneğimizdir. Ülkenin farklı şehirlerinde farklı şekillerde üretilen kandil simitleri susamsız ve ağızda hızlıca dağılan bir simit türüdür. Çayla birlikte kış akşamlarında ailecek misafirliklerde bolca tüketilen kandil simidi günümüzde kandilin vazgeçilmezidir .

Kandil geleneği Osmanlıdan kalma bir mirastır. kandil simidi 14. yüzyıl Osmanlı saray gelenekleri içerisinde yer alan simitten yararlanılarak Türk yemek kültürünün önemli bir parçasıdır*
ortak duygularımızın beslendiği bir olgudur.
sultan sofralarında ve saray mutfağında yer alan simit, saraylıdır. Yeniçerilerin Sekban Sınıfı”na ait fırınlarda çalışanlara simitçi denmekte, sarayda Simitçi Ustası” adı ile çalıştırılan ustalar bulunmaktadır.sarayda simit bolca tüketilmiştir.

Saray kültüründen bizlere kadar ulaşan bu lezzet zamanla gelenekselleşmiştir olgunlaşmıştır. Kandil gecelerinde köklü aileler simitleri kendi elleri ile pişirip, torununa, çocuğuna ve komşusuna ikram ederken büyük bir maneviyat almaktadır Günümüzde kandil simidi geleneği devam etmekte, kandil ziyaretine gidilen evlere, hediye olarak götürülmektedir.

murataltug1985
11-30-2017, 09:10
Kaynak filozof.net
Mevlid Alayı

Mevlid Alayı. Hz. Muhammed'in doğum günü Rebiu'l-evvel ayının 12. gecesinde Osmanlılar zamanında yapılan devlet merâsimidir
Sultan III. Murad devrinde başlamıştır. Sultanahmed Camii'nde yapılırdı. davetiyeler gönderilir, mevlid gününde devlet erkânı câmide toplanırdı. Mihrabın sağından minbere kadar Sadrâzamlar, müderrisler, mihrabın sol tarafındaki seccâdelere ise vezirler otururlardı.devlet erkânı geceye hususî elbiseler giyerdi.kapıcıbaşılar başlarına Selîmî ve mevsimine göre erkân, kürk veya ferâce giymiş divân takımları atlara binerek saraya gelirler ve padişahı alayla câmiye götürürlerdi.Nakîbü'l-Eşrâf Efendi'ye bir hürmet gösterilir câmiin sağ tarafında hususi bir yer ayrılır tek otururdu.

Mevlid esnasında ikramlar yapılır, kokular dağıtılırdı.mevlid-hânlara da hediyeler verilirdi.
Mevlidi müteâkib sadrâzam, şeyhülislâm, vezirler, ağalar at üzerinde pâdişâhı beklerdi. Pâdişâh atına binerek selâmlar, onlar da hürmette bulunurdu Pâdişâhın gidişinden sonra sadrâzam, şeyhülislâm ve devlet erkânı, birbirleri ile selamlaşıp dağılırdı
Osmanlı Devleti'nin sonlarına doğru Mevlid Alayı unutularak sarayda yapılmıştır. Cumhuriyet'in ilânıyla kalkmıştır. Günümüzde Mevlid kandili câmilerde okutulan mevlidler ile kutlanır

murataltug1985
11-30-2017, 09:10
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize
bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların*ve o sapmışların yoluna değil

murataltug1985
11-30-2017, 09:11
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

29.11.2017 çarşamba günü mevlid kandili.Mevlid kandilinin önemi Hz Muhammed'in doğum günü olmasından ileri gelir. bol bol dua edilmesi gecenin namazla ve ibadetle geçirilmesi gerekir Efendimiz (sav)’in doğumu tüm Müslüman Alemince kutlu doğum haftası olarak adlandırılır bir hafta kutlanılır. Müslümanların bayramıdır. Mevlid Kandili bütün güzelliklerin toplandığı rahmet elçisi Hz. Peygamberin (sav)’in doğumunu kutladığımız, insanlık ve merhametini, insaf ve adaletini, sabır ve metanetini, kerem ve cömertliğini, anlayıp hayatımızı onun yüce ahlâkıyla güzelleştireceğimiz tazelenme haftasıdır.*

Mevlid Kandilinde günahların affına vesîle olan tesbih namazı 4 rekattır (s.a.v)'in doğum günü Mevlid gecesinde dilekler geri çevrilmez. İbadet gecesinde bol bol dua edin. Mevlid; doğum zamanı, doğulan yer ve zamandır Efendimiz (sav)’in doğduğu geceye Mevlid Gecesi denir. Rebiülevvel ayının onikinci gecesidir. Müslümanlar, her sene bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlar. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirinci gecesini Onikinci'ye bağlayan geceyi, Şiiler 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar.MEVLİD KANDİLİ NAMAZI 4 rekat kılınması önerilir tesbih namazı akşam ya da yatsı namazından sonra kılınabilir.

murataltug1985
11-30-2017, 09:11
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

tesbih namazına niyet edilirken şunlar söylenir; Yâ Rabb, niyet eyledim rızâ-i şerfin için tesbih namazına. Yâ Rabb, bu gece teşrifleriyle âlemleri garkettiğin sevgili habbin, başımızın tâcı Resulü Zişân Efendimiz Sallallahu Aleyhi vesellem'in hürmetine ve bu geceki esrârın hürmetine ben âciz kulunu da afv-ı ilâhne, feyz-i ilâhne mazhar eyle. Allâhü Ekber“.

Mevlid Kandili gecesinde günahların affına vesle olan tesbih namazı 4 rekat kılınır. namazı kılabilmek için şu tesbihi ezbere bilmek gerekir.
"Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym". her rekatte okunan tesbih adedi 75'dir. Dört rek'atte 300 tesbih okunur.

"Allâhü Ekber" diyerek namaza başlanır.
-"Sübhâneke..."'den sonra 15 kere,
-Zamm-ı sureden sonra 10 kere,
-Rükda 10 kere,
-Rükdan doğrulunca 10 kere,
-Secdede 10 kere,
-Secdeden doğrulunca 10 kere,
-İkinci secde de 10 kere, okunur.

Mevlid Kandili tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlardaki gibidir. Fark sadece tesbihlerdir.İkinci rekatda, "Et-tehiyyâtü..." den sonra, "Allâhümme salli..." Allâhümme bârik...", üçüncü rekat için ayağa kalkıldığında da "Sübhâneke..." okunacaktır.

Mevlid Kandilinde Hatm-i Enbiya yapmak için, önce 1 Fâtiha-i şerife, 3 İhlâs-ı şerif okunur. Sonra: "Ezu billâhis-sem'ıl-almi mineş-şeytânir-racm. Rabbi ezu bike min hemezâtiş-şeyâtıyn. Ve ezu bike rabbi en yahdurn"ve Şu âyet-i celle okunur Bismillâhir-rahmânir-rahm. Yâ eyyühellezne âmenusbir ve sâbir ve râbit vettekullâhe lealleküm tüflihn. Sadekallâhül-azıym"şu sıraya göre hatme devam edilir: "Bismillâhir-rahmânir-rahm. İnnallâhe ve melâiketeh yüsallne alen-nebiy. Yâ eyyühellezne âmen sall aleyhi ve sellim teslmâ. Sadekallâhül-azıym"

100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ ve in lem tağfir lena ve terhamnâ leneknenne minel-hasirn", 100 defa: Salevât-ı şerfe,100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Rabbi enn messeniyed-durru ve ente erhamür-râhimn" 100 defa: Salevât-ı şerfe, 100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa:"Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke inn küntü minez-zâlimn" 100 defa: Salevât-ı şerfe, 100 defa: Salevât-ı şerfe, 500 defa "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym" 100 defa: Salevât-ı şerfe, okunur. Sonra duâ yapılır.

Mevlit Kandili gecesinde Yunus Peygamberin bir duası vardır. duayı Hz. Yunus balığın karnındayken duayı yüce Allah muhakkak yerine getirir*
“Senden başka Allah yoktur. Allahım seni bütün noksanlıklardan uzak tutarım. Ben öz nefsime yazık edenlerden oldum.”

Mevlid Kandili'nde kimin dileği varsa akşam namazından kalkmadan 40 kere Fatiha süresini okuyup şu duayı etsin;

-“Allah’ım ! Senin ilmin benim isteğime yeterlidir. Fatiha hürmetine dileklerimi ihsan eyle. Senin keremin bana kafidir. Kereminle muamele eyle. Fatiha hürmetine gönlümde olanı meydana getir Allah’ım!”

murataltug1985
11-30-2017, 09:12
Kaynak akşam.com
Mevlit kandili

Her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetler;
Kur'ânı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; Kur'ân ziyafetleri verilmeli Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli Kaza ve nafile namazlar kılınmalı; Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konularda düşünülmeli.
tevbe ve istiğfar edilmeli Bolca zikirde bulunulmalı.Mü'minlerle helalleşilmeli
Küs ve dargınlar barıştırılmalı gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.Mü'min kardeşlerimize dualar edimeli.büyüklerimiz aranıp sorulmalı

Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlılar ziyaret edilmeli.âyetler, hadsler okunmalı.
Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli.
namazlar cemaatle ve camilerde kılınmalı.
türbeler ziyaret edilmeli kabirler ziyaret edilmeli
oruç tutulmalı.Rebiülevvel ayının ilk geceside boy abdestiyle ibadetlerimizi süsleyebiliriz. Boy Abdestinde Yarabbi! "Biz abdestle içimizi dışımızı yıkarız, sen kirlerden kalbimizi temizle ve mübarek Rebiülevvel ayının fazileti ve âdâbına almış olduğum abdesti temizlenmeme yardımcı kıl Yarabbim" denir.

Hz. Muhammed (sav)’e çokça salevat-ı şerife okunulur. Ahzab suresinde Allah (cc) şöyle buyurmuştur;“Şüphesiz Allah ve melekleri, peygambere çokça salât etmektedirler.Ey müminler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle selâm verin” (Ahzâb 33/56)

murataltug1985
11-30-2017, 09:12
Kaynak hürriyet.com
Mevlid kandili

Mevlid Kandili ne zaman? Mevlid Kandili nedir? Müslüman alemi için en değerli günlerden birisi olan Mevlid Kandili ibadetler, dualar ve etkinliklerle geçecek. milyonlarca inanan ellerini semaya kaldıracak kandil simidi geleneği devam edecek Mevlid Kandili dualar ve salavatlarla idrak edilecek
İbadetlerin eksiksizce yerine getirilecek

doğmak, doğum yeri ve doğum zamanı" anlamına gelen mevlid, Peygamberimizin doğumu ve bunu anlatan Süleyman Çelebi'nin manzumesine denir. Süleyman Çelebi'nin eserinin adı Vesîletü'n-necât kurtuluş vesilesidir. Eser, Allah Adı, Velâdet Peygamberin doğumu, Merhaba, Mîrac ve Duadan oluşur mevlid, asırlardır, mübarek gün ve gecelerde, ölüm, düğün ve sünnet merasimlerinde okunur ve okutulur. halk arasında mevlid-i şerif denir.*

Mevlid Kandili ya da Veladet Kandili, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah'ın doğum gecesi ve Hicrî Rebiülevvel ayının Onikinci gecesidir. İslam Nebisi Ashab-ı Kiram, Emevîler ve Abbâsîlerde kutlama örneğine rastlanmamıştır Mevlid kandili, ilk defa hicretten üç yüz elli yıl sonra Mısır'da, Şii Fâtımî Devletinde kutlanmıştır

Mevlid, "doğum demektir. İslam'da hz Muhammed'in doğum günü farklı mezheplerde kutlanır. Sünniler Rebiülevvel ayının Onbirini Onikinci'ye bağlayan geceyi Şiiler ise 17. günü Mevlid günü ve 17'ye dönen geceyi de Mevlid Gecesi olarak adlandırırlar. Doğum haftası Kutlu Doğum Haftası olarak ilan edilmiştir

Kandil geceleri İslam'ın ilk zamanlarında var olmayıp, hicrî 3. asırdan itibaren kutlanmıştır II. Selim'den itibaren kandil gecelerinde, minarelerde kandil yakılmasıyla birlikte kandil adını almıştır. Kadir gecesinden başka kandil gecesi Kuran-ı Kerim'de yer almaz.

murataltug1985
11-30-2017, 09:12
Kaynak hürriyet.com
Mevlid kandili

Hz. Muhammed S.A.V'in beşiriyete kavuşmasının kutlandığı gün Mevlid Kandili, Rebiülevvel ayının 11.nci günü idrak edilir. 2017 yılında 29 Kasım 2017 tarihine denk gelmektedir.Mevlid gecelerinde mevlid kasidesi okumak, yedirip içirmek, hayrat ve hasenat yapmak, gecenin şükrünü yerine getirmek hediye vermek, bu geceye hürmet etmek gerekir Allah rızası için yapmak çok sevaptır salevat okumak, fakirleri doyurmak, her zaman sevaptır.sadaka, verilmeli neşe ve sevinç içinde olunmalı tesbih namazı kılınmalıdır,*

Resulullah okunmalı, dinlemeli, öğrenilmelidir oruç tutmak sevaptır Muazzez Peygamberimizi anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun anmaktan maksat, evrensel risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, hayatımızda uygulamak iman tazelemektir Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ermenin yolu, Hz. Peygamber yolundan gitmektir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: Ey Muhammed De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31) ayetlerde de belirtildiği gibi, Allah’ı hoşnut etmek, Peygambere uymak ve örnek almakla mümkündür.
Peygamberimiz (S.A.V.)'e tesbih ve salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlallah" demeliyiz.

murataltug1985
12-08-2017, 08:17
Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize
bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil

murataltug1985
12-08-2017, 08:17
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Malazgirt savaşı Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Diyojen arasında gerçekleşmiş, Anadolu Türk’lere yurt olmuştur
Malazgirt Öncesi Selçuklular, İç Asya’da yeni kurulmuş bir ülkedir Gazne devletini yıkarak topraklarına sahip olan Selçuklular, Doğu Roma ile komşu olmuştu.*Doğu Roma, Anadolunun hükümdarı olsada Anadolu Doğu Romaya bağlı değildi. Doğu Romadaki Ermeniler, Kürtler, Gürcüler, Abazalar, Slavlar ve Bulgar Hazar Devletleri Peçenek ve Uzlar Roma Devletinde azınlık ve Paralı Askerdi Doğu Roma azınlıklar üzerinde baskılar kurmaktaydı Doğu Roma ileri karakollarla olası tehditlere karşı azınlıkları sevk ederek hakimiyet sağlıyordu.

Selçuklular, doğu Romaya gaza seferleri düzenliyorlardı. Anadolu zengin bir coğrafyaydı İç Asya İslamlaşmıştı. Selçuklular islamın yayılması için Doğu Romayı hedef belirledi Türk-İslam tehlikesi Doğu Romayı telaşlandırdı Selçuklular istila ve zulüm etmiyor Doğu Roma askeri mevkilerini hedef alıyordu. Selçuklu politikası Doğu Romalı olmayanları olumlu etkiliyordu. Doğu Roma için selçuklulsr tehlikeydi. Doğu Roma malazgirt öncesi karışıklık içerisindeydi. Ülke yönetimi dul Bizans İmparatoriçesi Eudoxie deydi evleneceği kişi Doğu Roma İmparatoru olacaktı. Edoxie, damat adaylarından Doğu Roma kumandanı Romen Diyojen’i tercih etti Diyojen, yüksek rütbeli başarılı bir askerdi Konstantin Dukas’ın oğullarını tahttan indirmek suçundan İdama mahkum edilmişti Eudoxie, Türk-İslam tehdidine karşı kendisini hapisten çıkartıp evlendi. Diyojen artık Doğu Romanın imparatoruydu saltanat ailesinden olmadığı için imparator olmasına muhalif edenleri engelledi. yerini sağlamlaştırdı

Malazgirt Öncesi Selçuklular Anadoluda Kars, Ege ve Marmaraya akınlar yapmıştı Diyojen, Selçuklu akınlarına karşı koymak için Kars Pozantı Palu Kayseri’yi kontrol altına aldı.*Selçuklu Devleti, İslama tehdit oluşturan Şii-Fatımi Devleti üzerine sefere hazırlanıyordu. Sultan Alparslan, Mısıra harekete geçdi. Diyojen Doğu Seferi hazırlıklarını tamamlamış, Frank, Norman, Slav, Gürcü, Abaza, Kürt, Peçenek ve Uz’lardan oluşan 70.000 kişilik bir orduyla Selçuklulara sefere çıkmıştı. Ermeniler seferberliğe yanaşmamıştı. Diyojen, Ermenileri kılıçtan geçirdi Ermeni yerleşim yerlerini yağma ettirdi. Diyojen, seferini Türk tehdidinden kurtulmak için başlatmıştı Amacı tüm İslam ülkeleriydi. savaşı kazanacağından emin olan Diyojen Horasan, Rey, Acem, Arap ve Suriye şehirlerini komutanlarına paylaştırmıştı

murataltug1985
12-08-2017, 08:18
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Malazgit öncesi Roma Sivas’ta savaş hazırlıklarını tamamlamak üzereydi. General Nikefor Bryennes ile Türk asıllı savaş stratejisti General Magistors Erzuruma konuşlandıktan sonra Türkleri üzerlerine çekmek ve savaşın Roma Topraklarında yapmak istedi. Savunma Savaşı yapılacaktı. Buna korkaklık diyen generaller İrana doğru yönelip, savaşı Selçuklu topraklarında yaparak hızlı sonuç istediler Diyojen, selçuklu topraklarını istila etti
Sultan Alparslan, Romanın hareketini öğrenince Suriye’ye doğru yola çıktı. Muş’a doğru ilerleyerek Malazgirt ovasında ordugah kurdu Sultan Alparslan, Diyojen’e elçi gönderdi. barış amaçlanmıyor, zaman kazanmak,isteniyordu Diyojen, Selçuklu elçilerini hafife alıp Sulh müzakerelerini Rey’de yapacağım. Ordumu İsfahan’da kışlatıp Hemedan’da sulayacağım” demiştir. Selçuklu elçileri ise“Atlarınızı Hemedan’da kışlayacaklarından eminim, fakat sizin nerede kışlayacağınızı bilemiyorum” demiş, Artık Malazgirt Savaşının gerçekleşeceği kesinleşmiş, stratejileri netleşmiştir. Sultan Alparslan İslamın sancaktarlığınıda Halifeden dua talep etmiş, Halife İslam ülkelerine Cuma hutbesinde okunacak duayı camilere göndermiştir.*

Doğu Roma paralı askerlerle birlikte 70.000 kişiydi Malazgirtin kuzeyinde konuşlanmıştı. Selçuklu ordusunun gücü ise sadece 40.000 kişiydi. Selçuklu Ordusunun Roma ordusunun yarısıydı durumdaydı ancak Doğu Romadaki Peçenek ve Uz Türklerine Sultan Alparslan, kendilerine katılmaları teklifini gönderdi. Roma ordusunun en vurucu güçleriydi Roma Ordusunun en önemli savaş stratejistleri Peçenek Türküydü. Peçenek ve Uzlar Roma ordusunda konuşlanmış Selçuklular için mücadele etmişlerdi.*Roma ordusunun savaş düzeninde imha düzenindeydi. Stratejileri güçlü hücumla kesin sonuç almaktı. Sultan Alparslan ise 40.000 kişilik Selçuklu ordusuyla Hilal şeklinde tertibat almıştı. Hafif süvari kıtaları kanatlarda, vurucu unsurlar ve merkez güçler orta gerideydi. merkez güçler çekilecek, at üstünde ok atan süvariler düşmana taarruz ederek Roma ordusunu düşürecekti. düşman ordusu karargahlarından uzaklaşacak, baskın kıtaları düşmanın geri hattına saldırarak savaş düzenlerini bozacak “Turan Taktiğiyle düşman yok edilecekti.*

Alparslan, muharebeyi Cuma günü 26 Ağustosta yapmaya karar verdi. 26 Ağustos Cuma günü Ordusuyla Namaz kıldı ve dua etti ;
“Ya Rabbi! tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve uğrunda cihad ediyorum. Ya Rabbi! Niyetim halistir. Yardım et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret.”Allahü tealadan başka sultan yoktur. Emir ve kader O’nun elindedir benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrılmakta serbestsiniz. “Selçuklu ordusu, Sultan Alparslan’a bağlılıklarını haykırdılar. Sultan Alparslan, Beyaz kefen elbisesini giyerek askerlerine şöyle hitap etti Askerlerim! Şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. ruhum göklere çıkacaktır. Benden sonra oğlum Melikşaha bağlı kalın. Zaferi kazanırsak istikbal bizimdir.“Alparslan kefen giyip şehitliği kabullenmişti Selçuklu ordusu ağlayıp helalleşti Cuma namazından sonra malazgirt savaşı başladı

murataltug1985
12-08-2017, 08:18
Kaynak türktarihim.com
Malazgirt Savaşı 26 Ağustos 1071 cuma

Alparslan malazgirt savaşında Turan taktiğini fevkalade uyguluyordu. Hilal şeklindeki Selçuklu ordusu düşman üzerine hücum edip ilk vuruştan sonra geri çekilerek süvarilerin ok atışlarıyla Roma ordusuna kayıplar verdirdi Selçuklu ordusunun çekilmesini başarısızlık sayan Diyojen, Selçukluların peşinden ilerledi Peçenek ve Uz’lar Selçuklu ordusuna katıldı Roma ile mezhep ayrılığı yaşayan Diyojen’in katliamlarla itaat altına aldığı Ermeni güçleri savaştan çekildiler. Diyojen, Turan taktiği karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. Alparslanın uyguladığı Turan taktiği romaya büyük kayıplar verdirmişti.

Roma ordusu zayıflıyordu çökmüştü Frank, Norman, Slav ve Gürcüler kaçtılar. Romen Diyojen, yenilgiyi kabul etti esir alındı.*Sultan Alparslan’ın huzurunda utancından başını kaldıramıyordu. Alparslan, onu teselli etti. Diyojen, muazzam ordusuyla Türkleri yeneceğinden emindi Sultan Alparslan zafer sizin olsaydı ne yapardın?” sorusunu sordu. Diyojen, öldürtürüm diyemeyip sadece “Kamçılatırdım” cevabını verdi. Alparslan “Benim ne yapacağımı düşünüyorsunuz?” sorusuna “Ya öldürtürsünüz, yahut İslam ülkelerine esir Mümkün görmüyorum ama beklide affedersiniz” şeklinde cevap verdi. Sultan yenik imparatoru aşağılamamak için Affetti ve ağır şartlarla antlaşma imzalattı.*Diyojen affedilmişti ülkesine döndüğünde Türklerden görmediği hakaretlere uğrayıp öldürüldü. Doğu Romalı Mihail yapılan anlaşmayı kabul etmese de “Malazgirt Selçuklulara Anadolu tapusunu vermişti. 20 yıl içerisinde Anadoluya göç hareketleri başlatılarak Türkleştirilen Anadolu Türk yurduna dönüştü.*

murataltug1985
12-08-2017, 08:18
Kaynak islampedi.com
Sultan alparslan malazgirt duası

Cuma hutbesinde okunmak üzere.Tüm*İslâm camilerinde 26 Ağustos 1071 yılı Cuma günü okunan zafer duası şöyledir“Allah’ım İslâm sancağını yükselt Sultan Alparslan’a yardımı esirgeme.meleklerinle destekle. Niyet ve azmini hayır ve başarıyla sonuçlandır. Çünkü o senin ulu rızan için Malı ve canıyla buyruklarına uymak amacıyla yoluna düştü. Çünkü sen “Ey iman edenler Allah’a ve Peygamberine inanıyorsanız onun yolunda can ve malınızla savaşırsınız” diyorsun. Senin sözün gerçektir. Allah’ım o nasıl sözüne uyup şeriatına buyruğuna uymuş ve düşmanlarına karşı koyarak dinine hizmet için gecesini gündüzüne katmış ise, sen de ona zafer nasip et. Dualarını kabul et. Kaza ve kaderini tecelli ettir. Onu öyle bir kuşat ki düşmanlarının hilelerini def etsin. Lütfunla güzel sıfatların için onu en emin ve sağlam ellerle korusun. Amin”.*

Sultan Alparslan ordusu ile Malazgirt Ovasında Cuma namazını kılmış*kefen yerine beyaz bir gömlek*giymiş ordusuyla secdeye kapanıp şöyle dua etti“Yarabbi Seni vekil yapıyor azametinle yüzümü yere sürüyor uğrunda savaşıyorum. Allahım niyetim halistir bana yardım et. Sözlerimde hilaf varsa kahret”.*sultan alparslan malazgirt sahrasında duasını yapıp ayağı kalktı askerlerine şöyle hitap *etti Burada Allahtan başka bir sultan yoktur, emir ve kader onundur. benimle savaşmakta veya savaşmamakta serbestsiniz. sultan*Sözlerini bitirdiğinde şu cevap yükseldi;*“Asla emrinden ayrılmayacak Allah yolunda birlikte savaşacağız.”*Sultan, beyler, komutanlar helalleştiler.*Sultan Alparslan atına bindi ve askerlerine son kez “Ey askerlerim şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. ruhum göklere çıkacaktır. Melikşaha ve bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak çok hayırlı günler olacaktır.”

murataltug1985
12-08-2017, 08:19
Kaynak haber7.com
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in Cuma sünnetleri

Her Müslüman, Cuma günü yıkanmalı, misvaklanmalı ve güzel koku sürünmelidir.”
Cuma namazı için gusletmek, temiz giyinmek, saç, tırnak kesmek sünnettir. Tırnakları Cuma namazından sonra kesmek efdaldir.”
Peygamber Efendimiz Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir.” buyurmuştur Cumaya perşembeden hazırlanın Cuma günü gusledenin günahları affolur.Cuma günü ilim meclislerine gitmek faziletlidir Cuma günündeki şerefli saat geldiğindehayırlı bir işte olması gerektir.Cuma günü çokça salat ü selam okumak sadaka vermek müstehaptır. sadaka kat kat kabul edilir.
Cuma gününü ahiret işlerine tahsis edip, dünyevi meşgalelerden imtina etmeli, bolca tesbih-u tehlil ve zikir yapmalıdır.Cuma namazından sonra, yedi defa ihlâs ve felak-nas okuyanı Allah-ü Teâlâ, kazadan, beladan, kötü işlerden korur.”Cuma günü kehf suresi faziletlidir Kehf suresi okuyan, Kıyamette, nurla aydınlanır. İki Cuma arasındaki günahları affolur.

Cuma günü duhan suresi okuyana cennet ihsan edilir Cuma günü Yasin suresini okumak günahların affına vesiledir Peygamber Efendimiz’in amcası Hz. Abbas; “Her Cuma gününde tesbih namazını kıl.” diye tavsiyede bulunmaktadır.Cuma günü getirilen salâvatları Peygamber Efendimiz bizzat kendisi alır Cuma günü salâvat getirenin, Allah-u Teâla dünyada ve ahirette hacetini kabul eder.”
“Ömrün heba edilmemesi için salâvat lazımdır. bir defa salâvat getirsen, getirdiğin salâvat bütün ibadetlerden daha ağır gelirdi.”

murataltug1985
12-08-2017, 08:19
Kaynak haber7.com
İslamiyetin iki temel kaynağı vardır: Kuran ve sünnet. Efendimizin sünnetleri

En çok Pazartesi ve Perşembeleri oruç tutardı. Nedeni Sorulduğunda da şu cevabı verirdi: " Ameller her pazartesi ve perşembe Allah;a ( c.c.) sunulur. Oruçlu iken amelimin Allah;a (c.c.) arz olunmasını severim. Her Müslüman affedilir. Ancak dargın olan kişi müstesna. Yüzükleri gümüşten idi. Cemaatle giderken geride kalırdı.Ramazan ibadeti için çok gayretlidi alıp verirken sağ elle yapardı.
Yerin üzerine oturur Her işlerinde evvela sağla yapardı Hacamat olurlardı. Kan aldırırlardı Bayram namazlarına yürüyerek giderdi, dönerken başka yoldan dönerdi. Elbise yırtıklarını dikerdi.
Ayakkabı tamir eder Davete icabet ederdi.
Sarığı başına sarar Kurbanı kendi elleriyle keserdi.
Yemeği yerde yerdi Eşeğe binerdi.

Çocuklara selam verir, başlarını okşardı. Perşembe günleri sefere çıkmayı severdi.Suyu üç nefeste içer Bismillah” der sonunda “Elhamdülillah” derdi. yalan söylendiğinde yüzüne bakmaz ta ki tevbekar oluncaya kadar. Sarıklarını mübarek başlarına dolar uçlarını sarkıtırdı. Gözlerine sürmeyi gece yatarken üç defa çekerdi.Yemek yerken önünden yerdi. Namazdan sonra üç kere istiğfar ederdi.Abdest alırken bir avuç su alır avret yerlerine, ön taraflarına serpiştirirdi. Abdestte yüzüğünü oynatırdı.

Abdest aldıktan sonra iki rekat namaz kılardı. üzüldüğünde bir namaza dururdu. Dua ederken elin içini yüzüne çevirirdi.Dua bitince elini yüzüne sürerdi. Yatarken misvak yanında olurdu. Gece ağzını misvaklardı.Gece namaz kılarken evvela iki rekat hafif namaz kılar diğer namazları (iki rekat hafif kıldıktanuzun tutardı. Toplantıdan dağılırken yirmi kere istiğfar ederdi.Seferden döndüğünde mescitte iki rekat namaz kılar evine giderdi. Gece gündüz Kuran okurdu. “Elese zalike bi kadirin ala en yühyiyel mevta?” Sure-i Kıyamet ayetini okurken “Allah Teala ölüleri diriltmeye kadir.Tin Suresinde “Eleysallahu biahkemil hakimin?” “Ahkemil hakimin değil mi Allah?” ayetini okuyunca “bela” derdi. Ashabı ayakta ise Resulu Ekrem ayakta dururdu.gelen ayrılmadıkca ayrılmazdı.Kim olursa olsun elini bırakmaz ta ki o bırakıncaya kadar. Ashabının elini tutar musahafa eder onun için dua ederdi.

murataltug1985
12-08-2017, 08:19
Kaynak haber7.com
Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in Cuma sünnetleri

Cuma günü günah işlemeden geçerse, diğer günler de selametle geçer.Cuma günü oruç tutan için, on ahiret günü oruç sevabı yazılır.Sadece Cuma günleri oruç tutmayın! Bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile tutun.Cuma günü sabah namazından önce, üç kere Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh okuyanın, kendinin ve ana ve babasının bütün günahları af olur.Cuma günü seksen salevat getirenin, seksen yıllık günahı affolur.Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir.Sevaplar içinde Cuma günü ve gecesinde yapılandan kıymetlisi, günahlar içinde Cuma günü ve işlenilenden kötüsü yoktur.
Cuma günü veya gecesi ölen mümin, şehit olur, kabir azabından kurtulur.Cuma günü iyiliklerin hazinesidir ve güzel şeylerin menbaıdır.Cuma günü, kuşlar ve vahşi hayvanlar birbirine "Selamün aleyküm, bugün Cuma günüdür" derler.Cumartesi günleri Yahudilere, pazar günleri nasaraya Hıristiyanlara verildiği gibi, Cuma günü, Müslümanlara verildi. Bugün, Müslümanlara hayır, bereket, iyilik vardır.Cuma gecesi Yâsîn okuyanın günahları affedilir. Allahü teâlâ her Cumâ günü altıyüzbin kişiyi Cehennemden azat eder. Bunlar Cehenneme lâyık olup Cumâ gününün bereketi ile Cehennemden çıkarılır.

murataltug1985
12-08-2017, 08:20
Kaynak siyerinebi.com
İlk Cuma Namazı, İlk Hutbe

Peygamberimiz Medine’ye hicret ettiğinde Kuba köyünde dört gün kalarak bir mescid inşa ettirdi.*“Kuba Mescidi”olarak bilinen ibadethanede Efendimiz namaz kıldı. Yüce*Rabbimiz, bu mescidin*"takvâ üzerine bina edildiğini buyurdu:
ilk gününde takva üzerine kurulan**mescid, namaz kılmana lâyıktır. Orada temizler vardır. Allah temiz olanları sever.”*(Tevbe 9/108) Efendimizin birkaç günlüğüne uğradığı yerde hemen mescid yaptırması,*“takva temelli Müslüman toplumunun*namaz ve mescid merkezli bir toplumun*ilk işaretidir

mescid ve cami,*İslâm toplumunun kalbidir beş kez Allah’ın huzurunda divan durulan mescidde omuz omuza gelen Müslümanlar, sorumluluklarını hatırlayıp kardeşlik tazeleyecekler, birlik ve dayanışmayı diri ve zinde tutacaklardır.Kuba’ya gelişinden dört gün sonra 12 Rebiülevvel 622 Cuma günü Peygamberimiz devesine bindi; muhteşem bir kalabalıkla Medine'ye yürüdü. Rânûnâ*vadisinde öğle vakti girdi. Rasûlullah arka arkaya iki hutbe okuyarak*ilk Cumayı kıldırdı İlk Cuma namazı ve ilk hutbe”*ile anılan bu mevkide bugün*Cuma Mescidi*yer alır Cuma namazını hatırlatan bir nişanedir her Cuma namazında bir araya gelen Müslümanlar, Efendimizin hutbesiyle yenilenme, ve toparlanma fırsatı bulurlar.

murataltug1985
12-08-2017, 08:20
Kaynak siyerinebi.com
Peygamberimiz ilk hutbesinde Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Kendiniz için, âhiret azığı gönderiniz. ölecek ve davarınızı çobansız bırakacaksınız Sonra Rabbi aracısız olarak: ‘Sana Rasûlüm emirlerimi tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, ihsanda bulundum. Sen ahiret azığı olarak ne gönderdin?’*buyuracak. O da, Önünde cehennemden başka bir şey göremeyecek! Öyle ise kendisini korumaya gücü yeten kimse, hayrı*işlesin!*güzel sözle kendisini korumaya*çalışsın.*bir iyiliğe on yedi yüz misli sevap verilir! Selam rahmet bereket size olsun!

“Allah'a hamdolsun! O'na hamd eder ve O'ndan dilerim. Nefis şerlerinden ve kötü amellerden Allah'a sığınırız. Allah'ın doğruya ilettiğini kimse saptıramaz! Saptırdığını kimse doğruya iletemez Şahadet ederim ki: Allah'tan başka ilah yoktur birdir; ortağı yoktur en güzeli, Yüce Allah'ın Kitabıdır. kalbini Kur'ân'la süsler küfürden İslâmiyet’e girer Kur'ân'ı insanların sözlerine tercih ederse, o kimse felah bulmuş, kurtulmuştur. Kitabullah sözlerin en güzelidir Allah'ın sevdiğini seviniz Allah'ı candan seviniz Allah'ın kelamından, zikrinden usanmayınız kasvet ve darlık gelmesin Allah'ın kelamı, üstündür amellerin hayırlısını, kulların seçkinlerini, kıssaların iyisini zikreder. Helal haramı beyan eyler. ibadet ediniz ve ortak koşmayınız. sakınınız. güzel sözlerinizle Allah'ı tasdik ve ediniz. Allah'ın ihsan rahmetle birbirinizi seviniz. Allah, ahdinin bozulmasına gazap eder. Selam sizlere!”

murataltug1985
12-08-2017, 08:21
Kaynak siyerinebi.com
Peygamberimiz ilk hutbesinde Allah'a hamd ve senâ ettikten sonra şöyle buyurdu:

“Hamd, Allah'a mahsustur. O'na hamd eder, yardım, ve hidayet dilerim. iman ederim, inanmayanlara düşmanlık ederim.Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, bir olduğuna, ortağı olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve rasûlü olduğuna şahadet ederim. Allah, onu peygamberlerin gelmediği, ilmin azaldığı, insanların sapkınlığa düştüğü, kıyamet zamanı yaklaştığında bir hidayet ve nur, olan Kur'ân'la göndermiştir. Allah'a Rasûle boyun eğen, doğru yolu bulmuştur. karşı gelen azgınlık ve sapkınlığa düşmüştür. Size Allah'tan korunmayı tavsiye ederim. Müslümanın en hayırlı tavsiyesi de, onu ahirete teşvik etmek Allah'tan korunmayı emretmesidir. Allah'ın sizi sakındırdıklarından sakınınız Bundan daha üstün ve hayırlı bir öğüt, yoktur. Rabbinden korkarak, ibadet eden için, ahiret mut*luluğu için en güvenilir yardımdır. Kim Allah'ın hoşnutluğuyla Allah'la arasını düzeltirse, dünyada hayırla anılır. Öldükten sonra kendisine azık olur.

“Allah, azabından korkun Allah, çok esirgeyici ve merhametlidir. va'dini yerine getiren Allah'a andolsun ki; cayma yoktur Çünkü Yüce Allah*söz değiştirilmez. Ben, zulümkâr da değilim buyuruyor. yaptıklarınızdan dolayı Allah'tan korunun Kim Allah'tan korunursa, günahları örtülür ecri büyür Allah'tan korunmak, azab ve gazabından korur. yüzleri ağartır, dereceyi yükseltir. Nasibinizi alınız taşkın olmayınız. Allah doğru ve yalanı bilin diye size Kitabını öğretmiştir. Allah'ın ihsan ettiği gibi, ihsanda bulunun Allah'ın düşmanlarına düşman olun O'nun yolunda cihad edin Sizi O Müslümanlar diye adlandırdı ki, helak olan delillerle helak olsun, sağ kalan delillerle sağ kalsın. Allah'tan başkasında kudret yoktur. Allah'ı anmayı çoğaltın Bu günden sonrası için*çalışın Kim Allah'la arasını düzeltirse, Allah da insanlarla arasını düzeltir. insanlar üzerinde hükmünü yürütür. İnsanlar Allah üzerinde hüküm yürütemez. Allah insanlar üzerinde tasarruf eder. Allah en büyüktür. Büyük olan Allahtan başkasında kuvvet ve kudret yoktur.”

Kuba’da ilk mescidi*inşa eden Efendimiz Medine’yi şereflendirdiği ilk günde ilk iş olarak Mescid-i Nebi’nin inşasını başlatması, Ranuna*vadisinde Cuma Namazı kıldırıp Cuma Hutbesi okuması, Bayramlarda Müslümanları Musalla’da toplayıp *Bayram Namazları*kıldırması ümmetine namaz kılmayı buyurması, İslâm toplumunun*namaz ve mescid merkezli bir hayat tarzı”na sahip olması gerektiğinin en önemli göstergelesidir. Mescidde Cumada bir Bayram namazı için bir araya gelen müslümanlar İslâmi birlik ve heyecanlarını diri tutarlar. Peygamber Efendimizin ilk Cuma hutbesinde müminlere Ahiret ve Hesap Günü’nü hatırlatıp Kurân-ı Kerim’i hayat rehberi edinip ilkelerini öğütler, Cuma ve Bayram hutbelerinde verilmesi gereken mesajları belirler. namaz merkezli”*şekillenen İslâm toplumu; günlük, haftalık ve yıllık hayatını Vakit namazları Cuma ve*Bayram namazlarıyla şekillendirecek hutbeler Kur’ân ve Sünnet çerçevesinde kendini yenileyerek zinde ve diri tutacaktır.*

murataltug1985
12-08-2017, 08:21
Kaynak yeniakit.com
Cuma günü neden önemlidir

Cuma, müminlerin bayramıdır. ibadetlere iki kat sevap verilir. günahlar da iki kat yazılır. Bilhassa Cuma günü günahlardan kaçılmalı ibadetle geçirilmelidir Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Cuma selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer Cuma Müslümanların toplanma ve kaynaşma günleridir. İnsanların, birbirlerini görmekte zorlandıkları büyük şehirlerde, Cuma namazı buluşma ve kaynaşmadır Bugünün kutsallığı hakkında Yüce Allah şöyle buyurur:
“Ey iman edenler, Cuma günü ezan okunduğu zaman Allaha koşun. Alışverişi bırakın. bu sizin için daha iyidir. Namaz bitince yeryüzüne dağılın. Allah’ın lütfünden rızk isteyin Allah’ı anın ki mutluluğa erişesiniz.”(Cuma 9-10)

Cuma; cem olmak, toplanmaktır Müslümanlar için çok önemlidir.Müslümanlar camide toplanıp Cuma namazı kılar Topluca yapılan ibadet, o günü bayram değerine yükseltir.Cuma gününe Seyyidü`l-eyyam, günlerin itibarlısı,efendisi denir.hayırlı Cuma günü tarih boyunca pek çok kudsî hâdise zuhur etmiştir Cuma ferdi cemiyete; cemiyeti milliyete bağlayan bir gündür haftalık toplantı ve toplu halde Allah'a yönelme, ibâdette bulunma zamanıdır cuma günü sevgi, saygı, edep ve terbiyenin günüdür İslâm ülkeleri durulur cemaatin aydınlatmasına önem verilir.Medenî bir ülkede parlementonun önemi ne ise, İslâm topluluğunda cumanın önemi daha büyüktür cuma zikr günüdür Şu iki hadis cuma gününün önemini anlatır Cuma günü bana çokça salat ü selam getirin Çünkü bu gün, meleklerin müşahede ettiği, meşhûd bir gündür” Melekler, cuma günü cami kapılarında hazır bulunurlar ve girenleri yazarlar İmam minbere çıkınca sahifeler kapatılır”

Allah Teala cuma gününe kutsiyet atfetmiş, ibadette Yahudi ve Hıristiyanları muhayyer bırakmıştır; ancak onlar ihtilafa düşmüşler Yahudiler cumartesiyi, Hıristiyanlar pazarı haftalık bayram ve ibadet günü tayin etmişlerdir Allah, cuma gününü Ümmet-i Muhammed’e nasip eylemiştir Cuma günü, Müslümanların bayramıdır.
Cuma günü Allah katında günlerin en şereflisi ve en kıymetlisidir Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gündür Allah, Adem’i cuma günü yaratmıştır cennetten yeryüzüne indirmiştir;*
tevbesini kabul etmiş ruhunu o gün almıştır Allah katında bayram günlerinden faziletlidir? Kıyamet cuma günü kopacaktır Mü’minler cennetten, Cemalullah’ı temaşa edeceklerdir; cennet ehli misk tepelerinde toplanacaklardır Cuma günü, ümmet-i Muhammed için hayır ve bereket günüdür.

murataltug1985
12-08-2017, 08:22
Kaynak yeniakit.com
Cuma Namazı Nedir?*

İnşaallah hepimiz ömrümüz boyunca bir Cuma Namazını bile kaçırmayız.

Cuma gününün özelliği Cuma namazıdır.Cuma namazı hicrette farz kılınmıştır.Peygamberimiz ilk Cuma namazını, Ranûna vadisinde kıldırmıştır.Yüce Allah,*"Ey inananlar! Cuma günü namaza çağırıldığınızda, alışverişi bırakın Allaha koşun. bu, sizin için daha hayırlıdır." buyurmaktadır (Cum'a, 62/9).Cuma namazı, farz olup, öğle vaktinde kılınır. farzı iki rekattır. Hanefîlerde farzdan önce dört sonra da dört rekat sünnet kılınır. namazdan önce hutbe okunur kadınlara, kölelere, yolculara mazereti olanlara farz değildir. Hanefîlerde Cuma namazının öğle vaktinde kılınması, namazdan önce hutbe okunması, Cuma kılınan yerin halka açık olması üç kişilik bir cemaatin olması, Cuma kılınan yerin şehir hükmünde olması gerekir.Cumadan önce gusül almak, temizlik yapmak ve namaza hazırlanmak, temiz elbiseler giymek, güzel kokular sürünmek Sünnettir ve Cuma'nın adabındandır.

murataltug1985
12-08-2017, 08:22
Kaynak ekrembuğraekinci.com.
Osmanlıda cuma namazı

Osmanlılarda Cuma kılınacak câmiler tesbit edilip, hatiplere padişah beratı verilirdi. Beratsız Cuma namazı kılımmazdı. Eski hukukumuz, hükümdara dinî vazifeler yüklemiştir. padişah, ibâdetlerin yapılabilmesi için gereken tedbir alır. Mâbed ve medreseleri himâye ederdi. İmam ve muallimler tayin eder. mescid yaptırırdı. Şehirlerde müftü bulundurur Ramazan ayını ve bayramları ilân eder hac emîri tayin ederdi.Cuma namazı, müslümanların sembolüdür ibâdettir.Medine’ye hicret edilip İslâm devleti kurulduktan sonra ilk Cuma namazı kılınmıştır. farzdır. şehirde sultanın bizzat kıldırması; kıldıramazsa vekilinin kıldırması gerekir. Cuma câmileri ancak kâdısı bulunan şehirlerde olurdu. Köy ve sahralarda Cuma namazı kılınmazdı. köylülerin Cuma namazına gitmeleri gerekmezdi. büyük köylerde Cuma kıldırmak üzere beratlı hatip tayin edilirdi şartlar gerçekleşmezse Cuma namazı farz olmaz. yalnızca öğle namazı kılınırdı Gayrımüslimlerin olduğu yerlerde Cuma namazı farz değildi burada Müslümanların, dinî işlerini yürütmek üzere seçtikleri kimse, Cumayı kıldırabilirdi Kırım, Bosna, Kıbrıs gibi kaybedilen beldelerdeki müslümanlar Cuma namazına devam etmiştir.

Cuma namazının şartlarından birisi tek câmide kılınması idi.namaz beldenin en büyük câmiinde veya namazgâh denilen büyük sahalarda kılınırdı. Selçuklu ve Osmanlılarda her şehir ve kasabada Ulu Câmi veya Câmi-i Kebîr denilen en büyük câmide Cuma ve bayram namazı kılınırdı. ulu câmiler, ihtişam ve emsalsiz güzellikleriyle görenleri büyülemektedir. Divriği, Diyarbekir, Adana, Bursa, Manisa ulu câmilerinde Cuma ve bayramda bütün müslümanlar toplanırdı. Diğer câmilerde Cuma ve bayram namazı kılınmazdı. Namazdan önce Arapça hutbe okunur nasihat edilirdi. Peygamber ve dört halife sultanının ismi zikredilip dua edilirdi. Halifeyi anıp dua etme geleneğini Hazre-ti Ali’nin Basra vâlisi Abdullah Abbas başlatmıştır. Adına hutbe okunmak, para bastırmak hâkimiyet alâmetidir. Osmanlılarda padişah adına okunan ilk hutbe 1289’da Karacahisar’da ilk Osmanlı kadısı ve Osman Gazi’nin bacanağı Tursun Fakih tarafından okunmuştur. harb yoluyla fethedilmiş beldelerde hatip hutbeye kılıç ile çıkıp kılıca dayanarak hutbe okurdu. Abbasî halifesi Râdi, hutbeyi bizzat okuyan hükümdarların sonuncusudur.

murataltug1985
12-08-2017, 08:23
Kaynak ekrembuğraekinci.com.
Osmanlıda cuma namazı

Hutbe, mihrabın sağında yüksek bir yerde okunur. Bugünki 12 basamaklı mermer minberi, Sultan III. Murad, 1591’de İstanbul’dan göndermiştir. Minbere perde asmak Halife Muaviye’den kalmadır. İslâm âleminde ahşap mermerden güzel oymalarla süslü, minberler yapılmıştır. Kurtuba Câmii’nin minberi altındı. Kurtuba düşünce, İspanyollar yağma ettiler.Halifelerden Hazerât-ı Ömer, Ali ve Muaviye’ye câmide suikast yapılmıştı. Hazret-i Osman zamanından itibaren, halkın sokulmadığı ayrı bölümler yapılarak umerâ namazlarını burada kılmışdır. Osmanlılarda buraya , hünkâr mahfili denilmiştir. Padişah maiyetiyle Cuma selâmlığına çıkar; her hafta bir büyük câmide Cuma namazı kılardı. Namazdan sonra padişah, devlet ricâlini hünkar mahfilinde kabul ederdi. Fevzi Çakmak, Anadolu’ya geçmeden Sultan Vahideddin ile Cuma namazında hünkâr mahfilinde görüşüp hususî talimatlarını almıştır

Osmanlı padişahları Cuma namazına Cuma Alayı gibi merasimlerle giderlerdi.Cuma Alayı” veya Cuma Selamlığı” denilirdi. Padişahlar, Ayasofya Süleymaniye, Bayezid, Sultan Ahmed ve Eyüp gibi selatin camilerde,merasimle cumayı kılardı
padişahların halkla yüzyüze geldikleri Cuma selamlıklarında, halk padişaha dilek ve şikayetlerini iletirdi. Merasim taburu, göz alıcı kıyafetleri ile padişahın çevresinde yürür, halk ise dilek ve şikayetlerini yazılı olarak uzatırlardı. Padişahın yakın hizmetlisi bunları padişaha sunardı. hükümdar ile halkı bütünleştiren Cuma selamlığı, büyük önem taşımaktaydı.*Padişahın Cuma selamlığına at üzerinde giderdi II. Abdülhamid, hastalığı dolayısıyla, saltanat arabasıyla merasimlere katılırdı. cuma camisi belirlenir, yeniçeri ağası hünkar mahfiline seccade serdirip kontrol ederdi. gidilecek camiye kadar, askerler yerleştirilirdi. padişah, etrafına selam verdikçe askerler kolları göğüslerine çapraz kavuşturarak öne eğilirler, saygı selamında bulunurlardı. merasime katılmak mecburiyetinde olanlar saray avlusunda padişaha mevkiileri nisbetinde iştirak ederlerdi.*

murataltug1985
12-08-2017, 08:23
Kaynak yenişafak.com
Cuma günü

Haftanın en değerli günü olan Cuma günü geldi çattı. Milyonlarca Müslüman namaz ibadetlerini yapacak dualar edecek. Peki cuma günü okunacak dualar hangilleri Cuma günü fazileti nedir?
Cuma gününde milyonlarca Müslüman vatandaş camilere akın edecek ve namaz ibadetini yapacak. dualar edilecek. Ayette geçen “el-cumu'ati" kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek" anlamına gelen “cem'" kökünden türetilmişdir. Müslümanlar öğle saatinde camide toplanıp cuma namazı kıldıkları için Arapların arube" dedikleri güne cuma günü" demiştir.Haftanın en değerli günü cumadır Peygamberimiz şöyle beyan etmiştir: “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün cumadır Âdem o gün yaratılmış, o gün cennete girmiş ve o gün cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet cuma günü kopacaktır."

Cuma günü ezânı işiten her erkeğe farzdır müslüman, dînen mükelleftir icâbet gerekir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Ey îmân edenler! Cumaya çağırıldığınızda Allah'ı zikretmeye gidin ve alış-verişi bırakın.Allah tarafından günahlarınızın bağışlanması ve mükafatlandırılmanız olan bu emrolunduğunuz çağrı sizin için hayırlıdır." (Cuma Sûresi: 9)sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Cuma namazını terk edenlerin Allah kalplerini mühürler.onlar gâfillerden olurlar." (Müslim; 865) Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralasında geçen günahlara keffaret olur.
Resûlullah (s.a.v) cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu: “Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah'tan bir şey isterse, Allah ona dileğini verir. " Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısadır

murataltug1985
12-08-2017, 08:23
Kaynak yenişafak.com
CUMA GÜNÜ FAZİLERLERİ VE İBADETLERİ

Allah (c.c.) cumartesi gününü Hz. Mûsa'ya, pazar gününü Hz. İsa'ya ve haftanın en faziletli günü olan cumayı Son Peygamber Hz. Muhammed'e kutsal kıldı. günahsız geçen her gün kutsaldır cuma gününün farklı özellikleri vardır Hz. Âdem cuma günü yaratıldıCuma günü cennete kondu: ruhsal ve duygusal açıdan cennete göre yaratılan Hz. Âdem,öz vatanı cennete kondu ki, cennetin güzelliği bilincine yerleşsin geçici dünya hayâtına aldanmasın.Cuma günü dünyaya indirildi: Hz. Âdem ile Hz. Havva dünyaya gönderilmeyip orada yaşasalardı, cennette üreme olmadığından insan sayısı iki kişi kalacak güzelim cennet boş ve anlamsız olacaktı.Cuma günü tevbesi kabul olundu: Yasaklanmış meyveyi yediği için dünyaya sürgün gönderilen Hz. Adem, sürekli ağladı ve cuma günü icâbet tevbesi kabul olundu. Hz. Âdem cuma günü öldü: Bin yıl dünyanın kahrını çeken cennet ile yanan Hz. Âdem, cuma günü âhiret âlemine göçtü kırk bini aşkın evlât ve torun bıraktı.
Cuma günü kıyâmet kopacak: Ölüm ve kıyâmet hoş gelmese de mü'minler için İlâhi lütuftur. ölüm yaşlılıktan, hastalıktan bunalan ve toplumdan dışlanan insanları dünya zindanından kurtarıp Berzah âlemine kavuşturur. Kıyâmet Berzah âlemindeki mü'minleri öz vatanları cennete ve Cemâlullah'a kavuşturur.

murataltug1985
12-08-2017, 08:23
Kaynak yenişafak.com
Cuma Günü okunması tavsiye edilen dualar

Cuma günü Ya Allah diyen evliyalara katılır
Ya Allah, Ya Hu" diyenin hayırlı dileği gerçekleşir. Ya Rahman" diyen gafletten kurtulur kalp nurlanır. Ya Gaffar" ism-i şerifini okuyan affa mazhar olur
Yâ Veliyy" okuyanın hayırlı dilekleri kabul olunur
Yâ Muhsî" ism-i şerifiyle kıyamet hesabı kolay olur
Yâ Vâlî" ism-i şerifiyle dua edenin duası kabul olur, Yâ Ganiyy, Yâ Muğni" ism-ini okuyan zengin olur.
Yâ Dârr" ism-i şerifini okuyan Hakka yakın olur
Yâ Gafur" ism-i şerifini okuyanlar af olunur
Ya Basîr" okuyanı Cenab-ı Allah hidayete erdirir,
YA VELİYYÜ YA ALLAH" zikreden isteğine kavuşur. LA İLAHE İLLALAHÜ'L MELİKÜ'L HAKKU'L- MÜBİN" YA-RAKİB esmasını zikreden istegini Allah'a bildirrise isteği kabul olur.

Cuma günü Allah'dan isteyin. Dua edin.La ilahe illa ente ya hannanü ya mennanü ya bedias semavati vel erdi ya zel celali vel ikram bu dua ile Allah'dan iste Allah mutlaka karşılk verir.
Cuma günü Ya Meliki Muktedir sin Allah'ım bana yardım et" ismiyle dileyin, sıkıntınız gider,
Ey inananlar! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, Allaha koşun, alışverişi bırakın. bu sizin için daha hayırlıdır.Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve nasibinizi arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.."Allah'ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten de hayırlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

murataltug1985
12-08-2017, 08:24
Kaynak turknavy.blogcu.com
Kıbleteyn ve Cuma Mescidi

Mescid-i Nebevi'ye 5 Km uzaklıkta bulunan ve ilk adı Ben-i Selime Mescidi iken kıblenin Mescidi Aksa'dan Kabe'ye çevrilmesiyle*''İki Kibleli Mescit Kıbleteyn Mescidi adını almıştır.İslamın ilk yıllarında namaz, Mescid-i Aksa'ya doğru kılınıyordu. Peygamber Efendimiz kıblenin Kabe olmasını namazların Kabe'ye dönülerek kılınmasını arzu ediyor Allahın emrini bekliyordu.Hicretten 18 ay sonra Efendimize müjde gelmişti.*Şaban ayının 15. günü Peygamberimizin namazında şu Ayet-i Kerime nazil olmuştur. Bakara - 144 Seni elbette hoşlanacağın kıbleye döndüreceğiz. hemen Kabe'ye dön. Ey müminler sizde namazda oraya dönün''*Hz. Peygamber namazı bozmadan Kabeye döndü, cemaat de döndü Kudüs'e doğru başlanan namazın son iki rekatı Kabe'ye yönelindi mescide ''Mescid-i Kıbleteyn'' İki Kıbleli Mescit dendi
Mescidi Kıbleteyn, hz Ömer Kayıtbay ve Kanuni Sultan dönemlerinde büyük onarım görmüştür. 1987'de Suudiler Mescid-i Kıbleteyn'in Kabe tarafına mihrap, Kudüs tarafına ise Bakara Suresinin 144. ayeti ile bir pano koymuştur.
Mescidin iç kısımları modern süsleme motifleri ile ve Türk Hattatı Hasan Çelebi'nin yazdığı hatlarla bezenmiştir.

CUMA MESCİDİ Peygamber Efendimiz Mekke'den Medine'ye hicretinde Kuba'ya ulaşmış ve ilk mescit Kuba Mescidini inşa etmişti. 24 Eylül 622 Cuma günu Medine'ye yola çıkan Hz. Peygamber cuma vaktinde Ranuna vadisinde Avf kabilesine misafir oldu ve namazgahta*ilk Cuma hutbesini okuyarak ilk Cuma Namazını kıldırdı.ilk cuma namazının hatırasını yaşatmak üzere Mescid-i Cuma adıyla bir mescit yaptırıldı.Mescid-i Atike*adıyla anılan cami ilk olarak Medine valisi Ömer b. Abdülaziz tarafından inşa edilmiş, Osmanlı Sultanı II.Beyazıt tarafından yeniden imar edilmiş ve Hz. Peygamberin namaz kıldığı yer belirginleştirilmiştir
1992 yılında Suud Hükümetince yeniden inşa edilen Cuma Mescidi, Kuba mescidine 1Km uzaklıktadır.Osmanlı Mimarisini andıran Cuma Mescidi'nin mimarı Mahmut Kirazoğlu'dur.

murataltug1985
12-08-2017, 08:24
Kaynak dünyabizim.com
İlk Cuma imamı ne güzel imamdı

Ranuna Vadisi Medine’nin en ünlü vadisi Efsunludur… ilk Cuma namazı ve hutbesi burada Okundu mübarek hutbeyi dinleyenler hutbeyi unutmamışlardır. namazda Melekler safa durmuştur namaz farz kılınmıştır Cuma namazında
bütün güzelliklere şahit olan Ranuna Vadisi. mübarek vadidir Hazreti Osman Efendimizin torunlarından Hazreti Abdullah Efendimiz tarafından bina edilmiştir. Medinenin ilham kaynağı olup, zamanında çok güzel bahçelere ve görünüme sahip bir vadiymiş. Zamanla yıkılan vadinin son tamiri Sultan Abdulaziz Han’a aittir uzunluğu 200 metre, eni 3 metredir. Emevi yazılarına Arapça beyitlere rastlayacak her bir kayada tarihi içinize çekeceksiniz.Ranuna Vadisinde Beklemek güzeldir Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır. Ranunada kutsal bir gün. Kuba’da on dört günlük misafirlik bitecek ve rota Medine-i Münevvere Ranuna Vadisine çevrilecektir. Günlerden cumadır cuma vaktidir. Allah’ın Resulü devesinden inecek Cuma namazına imamlık yapacak, ashabına seslenecektir!

Ranuna’da hazırlık vardır… Heyecan vardır… mübarek dudaklardan dökülen sözler ümmete, ashaba, Sahabe-i Kirama, Efendiler Efendisinden ilk öğüt, ilk emir “Tevbe edin” olacaktır.
Mübarek dudaklardan ümmete sesleniş!
Ey in*san*lar Öl*me*den tev*be edin; fır*sat el*de iken salih amel*ler iş*le*yin sadaka ve zik*rle Rab*bi*niz*le ara*nı*zı dü*zel*tin! Böy*lece rı*zık*lan*dı*rı*lır, yar*dım gö*rür ve ka*çır*dıklarınızı l*de eder*si*niz.Bi*li*niz ki Al*lah, kı*yame*te ka*dar “cu*ma na*ma*zı”nı farz kıl*mış*tır. imam var*ken kim bu na*ma*zı bı*ra*kır*sa, ya*ka*sı bir ara*ya gelmesin Al*lah, onu ba*şa*rı*ya ulaş*tır*ma*sın! tev*be eden*ler müs*tes*na… kim tev*be eder*se, Al*lah tev*be*si*ni ka*bül eder.”*

murataltug1985
12-08-2017, 08:25
Kaynak mumsema.org
Cuma Mescidi

Cuma Mescidi,Resulullah ın (s.a.v) Medine de ilk Cuma namazını eda ettiği Mescid
Medine-Kuba yolunda olan bu yere Hz.Peygamber tarafından Hicretin ilk günlerinde Kuba mescidi inşa edildi. Efendimiz (s.a.v.) Medineye hareket ettiğinde Beni Sâlim kabilesi Efendimiz (s.a.v.)'i bırakmadı Cuma vakti girdi. Efendimiz (s.a.v.) burada ilk Cuma namazını kıldırdı. buraya Cuma mescidi dendi.mescide “Âtike” veya Beni Sâlim” mescidi de mescidi “vadi” de denir Ranuna vadisi”nin içindedir.*mescid 1990 da yeniden yapıldı. Türk mimarisini andıran yapısıyla bu mescid kuba mescidinin bir km. kuzeyindedir Mimarı Mahmut Kirazoğlu'dur.

murataltug1985
12-31-2017, 07:43
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
12-31-2017, 07:44
Kaynak dinimizislam.com yılbaşı ve noel

*yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, evi çamla süslemek caiz olmaz. Çünkü onlar gibi eğlenmek, onlara benzemek olur.Din kitaplarında buyuruyor ki Noel gününde, kâfirlerin paskalya ve yortularında, onlar gibi bayram yapan küfre girer.**Yılbaşında Türkiye ve dünyada milyonlarca çam fidanı Noel hurafesi uğruna katledilmektedir. Müslümanlar bu cinayeti işlememeli. Hristiyanlara benzememek için yılbaşında hindi yememelidir Yenirse mekruh olur. Birkaç gün sonra yenebilir. Kumar oynamak, tombala çekmek caiz değildir. gayrı müslimlere benzemek gayesiyle çeşitli yiyecek, içecek almak caiz olmaz.*Bu geceye önem vermemelidir. *Hristiyanların Yahudilerin bâtıl dinlerin ibadetlerini yapmak, onlara benzemektir Mesela 21 Martı Nevruzu kutlamak da böyledir. Kâfirlerin ibadetleri ve çirkin işleri yapılmamalıdır mubah olan âdetlerini yapmakta mahzur yoktur. *Noeli kutlamak caiz değildir. zaruret varrsa, caiz olur. devletlerarası protokolde zaruret olur. yılbaşında bir Müslümana tebrik yazıp, yeni yılın insanlık için, Müslümanlara hayırlı olmasını dilemek günah değildir. yeni yılın kutlu olsun diyene, seninki de kutlu olsun demek günah olmaz. *Müslüman her gece ne yapıyorsa, bu gece yapmalıdır mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, sohbetler düzenlemek uygun değildir. Bu gecenin hiç bir farkı yoktur. Bu geceye değer verilmez

*Bir yazar,*Hristiyanların bayramlarını kutlamaları haklarıdır. Müslümanlar da, Ehl-i kitabın sevincine katılır, bayramlarını kutlarsa Kesinlikle caiz değildir.
Mecusilerin bayramlarına Nevruz* ve* Mihrican* gününde bir şey vermek caiz değildir. Bu günlerin isimlerini söyleyerek niyet ederek hediye etmek haramdır. bu günlere kıymet veren kâfir olur, çünkü bu günlere müşrikler kıymet vermektedir.*
*Ebül Kebir*diyor ki Bir kimse Allahü teâlâya elli yıl ibadet etse, sonra bir müşrike,*Nevruz şerefine yumurta hediye etse kâfir olur. Eğer bir Müslümana hediye eder ve bu güne değer vermezse, âdete uygun hareket eder kâfir olmaz. Başka bir gün almadığı şeyi, o gün alırsa, o güne değer vermişse kâfir olur. Değer vermeyip, yalnız yiyip içmek için almışsa kâfir olmaz.*(Dürr-ül-muhtar*5 /481)
*Nevruz günü, Mecusilerin bayramıdır. Mecusiler gibi yapmak küfürdür diyor. Noel’de ve kâfirlerin paskalya yortularında, onlar gibi bayram yapan kâfir olur.**Zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak putlara, heykellere, haçlara tapınmak, emrolunan bir şeyi tazim etmek küfürdür. Bunları yapanın imanı gider, kâfir olur.*

*İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki: Hinduların bayramına ateşe tapanların Nevruzuna Hristiyanların Noeline ve paskalyasına hürmet onların âdetlerini, onlar gibi yaşamak şirk olur. Küfr olur. Kâfir bayramlarında, Müslüman cahilleri, kâfirlerin yaptıklarını yapıyorlar ve bu günleri, Müslüman bayramı zannediyorlar. Kâfirler gibi, hediye gönderiyorlar. Eşyalarını, sofralarını kâfir gibi süslüyorlar. O geceleri, ayırt ediyorlar. Bunlar şirktir, kâfirliktir.*(Mektubat)*İbni Âbidin hazretleri, İhtiyaç olunca zimmîye selam vermek caiz olur. Hürmet için ise, caiz olmaz. Kâfire hürmet küfürdür buyuruyor.**Kâfire hürmet etmek, saygıyla selam vermek, üstadım demek küfür olur.*Müslümanların gayrimüslimlere hürmet etmesi küfürdür Hristiyanları memnun etmek için küfre girmek akıl kârı değildir.

murataltug1985
12-31-2017, 07:44
Kaynak dinimizislam.com yılbaşı ve noel

*Hristiyanların dini bayramı Noel 25 Aralık,
6 Ocak*veya başka bir gündür. Miladi yıl, 300 yıl noksandır İsa aleyhisselam ile Muhammed aleyhisselam arasında 963 yıl vardır.
Hicri yıl kesindir. Miladi yıl, doğru ve kesin değildir. Günü de, yılı da yanlıştır.**Hristiyanlar, Hazret-i İsa’nın yılbaşında geleceğine değil Hazret-i İsa’nın çarmıhta öldüğüne inanırlar. İnsanları günahtan kurtarmak için Tanrı, oğlu (tövbeestağfirullah) İsa’yı öldürdü derler. İsa aleyhisselam için (Oğul Tanrı) bazen de (Tanrı üçtür.) derler. Bu saçmalıklar incildedeki tahrifattan ileri gelir şirktir küfürdür Hristiyan eğlenceleri, Noel Baba denilen hayalet içindir.*Kur'an-ı kerim*Nisa*suresinde hz İsa nın öldürülmediği, öldürülüp Çarmıha gerilenin başkası olduğu, İsa aleyhisselamın göğe kaldırıldığı bildirilir İsa aleyhisselam, Hazret-i Mehdi ve Deccal gökten inecektir.*(Rabbani) Ruhum yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Meryem’in oğlu İsa, adil bir hakem olarak aranıza inecek, haçı kıracak,*domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, İslam’dan başkasını kabul etmeyecektir.[Buhari]

*Meryem’in oğlu hakem olarak inecek, haçı parçalayacak, domuzu öldürecek, kin, nefret ve haset kalkacaktır*[Müslim] İsa inecek, İslamiyet için savaşacaktır. Allahü teâlâ, müslümanlardan başka herkesi helak edecektir. Deccal helak olacaktır. İsa, kırk yıl yaşayacak, ve ölecektir. Cenazeyi müslümanlar kaldıracaktır.[Ebu Davud] (İsa benim yanıma gömülecektir.)*[Tirmizi]
*Hadislerde geçen,*Domuzu öldürecek*demek, domuz avı değildir. "Domuz etini yasaklayacak" demektir.*Haçı kıracak, yani Hristiyanlığı kaldıracaktır. Mizmarları kıracak Yani her çeşit çalgıyı yasak edecektir.*Yılbaşında hristiyanlara tebrik kartı yazmak Yılbaşı için caiz, Noel için caiz değildir.*Bir hristiyan Noel gününde, Noel maksadı ile bir müslümana hediye verse, ve müslümanın alması caiz değildir Noele saygı gösteren kâfir olur.

*Yılbaşında aileler TV izleyip, ailesiyle vakit geçiriyorlar, yiyip içiyorlar. Bunlar
Kâfirlerin Noelini kutlamak niyetiyle ise küfürdür Yılbaşı eğlencesiyse küfür olmaz. Elbette içki, kumar haramdır.yeni yıla sevinmek ve hediyeleşmek küfür olmaz.Noel için pişirilen yemekleri yemek yemek mekruhtur Birkaç gün sonra yenmelidir*Hicret esnasında, Medine şehrinin Kuba köyüne gelindiği 20 Eylül 622 günü,*Hicri tarihin başlangıcıdır Hicri tarih Muharrem ayından başlar, hicri yılbaşı*1 Muharrem’dir. Hicri kameri yılın başlangıcı 16 Temmuz 622 tarihidir*Kâfirleri taklit etmek onlara ibadette benzemek haram ve küfürdür.âdetlerde benzemek Uçağa, trene, arabaya binmek, pantolon giymek caizdir. Kâfirin dinine benzemek caiz olmaz, haç ve zünnar takılmaz Noel caiz değildir. kutlayan kâfir olur. Yılbaşında yeni yılın kutlu olsun, yeni yıl müslümanlara hayır ve bereket getirsin demek caizdir. Herkes için yeni bir yıldır. Noel ise Hristiyanların bayram günüdür.

murataltug1985
12-31-2017, 07:45
Kaynak dinimizislam.com yılbaşı ve noel

*Yılbaşı ve Noel’i kutlamak, miladi yeni yıl için tebrik kartı satmak, Yılbaşıyla Noel farklıdır. Noel, Hristiyanların bayramıdır.kutlamak caiz değildir. zaruret halinde, devletlerarası protokolde zaruret olduğu için, kutlamak caizdir ihtiyaç halinde, yeni yılın insanlık için, Müslümanlık için hayırlı olmasını dilemek veya Yeni yılın kutlu olsun denek Seninki de kutlu olsun demek caizdir, fakat geceye farklı muamele etmemeli, her gece ne yapılıyorsa yapılmalı. evler çamla süslememeli, hindi yememelidir. Tebrik kartı yeni yıl için caiz, Noel için caiz değildir.*Miladi yılbaşında İsa aleyhisselamın doğduğu gecede Kur’an okumak namaz kılmak, mevlid okumak, ilahi söylemek mübarek gece muamelesi yapmak, yanlıştır. Her gece Kur’an-ı kerim okuyan bu gece de okuyabilir, ama geceye ayrı muamele etmemeli, her gece ne yapıyorsak,onu yapmalıyız. İsa aleyhisselamın 1 ocakta doğduğu kesin değildir.dinimizin mübarek olarak bildirmediği güne özel muamele etmek, mevlid okutmak uygun olmaz.*Yılbaşı hindisi çam satmak Mekruh olur. Yılbaşından sonra alınıp satmalıdır Noel Baba’yı öven bir hoca,*Hazret-i İsa’nın doğum tarihini herkese tavsiye ederiz.derse Hiçbir İslâm âliminin yapmadığı bir şeyi yaparsa bid’at olur. Hristiyanlığa özendirme tehlikesi vardır. Müslümanlar, dinimizin yasaklarından uzak olmalıdır

murataltug1985
12-31-2017, 07:45
Kaynak islamiyaşam.com İsLamda Yeni YıL ..

*31 Aralık Pazar yılbaşı gecesidir. Yılbaşı denilince yeni yıl eğlenceleri anlaşılır. yılbaşı eğlenceleri, hıristiyan batı’nın noel bayramıyla ilgilidir
25 Aralık’ta başlayan bir hafta süren noel Avrupa ve Amerikalı hıristiyanlarca kutlanır. l Ocak hırıstiyan noeli Türkiye’de de özellikle son dönemlerde ilgiyle kutlanmaktadır*Yılbaşı, hiristiyanların dini ayramdır*ticari ön plana çıkartmıştır hiristiyanların dinsel bayramıdır. Müslümanlarca benimsenip uygulanması yozlaşma olarak görülmelidir bizi dinîmizden inançlarımızdan, değerlerimizden uzaklaştırmakta kâfirlik ve hiristiyanlığa sürüklemektedir
*Dünyadaki hıristiyanlar noele katılırlar. onlar için çok önemlidir. bayramdır Küsleri ve dargınları barıştırırlar, hediye alır, yaşlıları, sakatları, hastaları ziyaret ederler. herşeyi unutup, zevk ve sefa verirler.*Çamları süsleyip püsler vitrinlere, yerleştirirler. Birbirleriyle tebrikleşirler.

*noel ve, yeni yıla giriş büyük bir çılgınlık, lüks ve israfla kutlanır. hıristiyanların dini eğlenceleri 31 Aralıkta zirveye ulaşır. İnsanlar çılgınlaşır kendinden geçer Kumar, içki, dans partileri düzenler hiristiyanlıkta dini tören olan noel, Yunanistan ve Hıristiyan ülkelerinde şenlikler ile kutlanırken maalesef yurdumuzdada şenliklere dönüştürülüyor.**Noelde yapılan içkili, kumarlı eğlencelerin hıristiyanlıkla alakası yoktur. Beşeriyetin ıslahı için ALLAH ve tebliğ Peygamberinin doğum kutlamalarına bu şekilde müsaade edilir mi? İçkili, kumarlı ve insanı küçük düşüren zevkler kutlama törenleri, İlahi bir dinle bağdaşabilir mi?**Gayri müslimden dost olmaz*Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. onlar birbirlerinin dostudur kim onları dost ve edinirse, o da onlardandır. ALLAH, zalimler topluluğuna yol göstermez, hidayete erdirmez."*Yahudiler de hıristiyanlar da; sen dinlerine uymadıkça senden razı olmazlar ALLAH’ın yolu, doğru yoldur Yemin olsunki ilim geldikten sonra, onlara uyarsan, senin için ALLAH’tan ne bir dost ve ne bir yardımcı vardır."*

*Ayetlerdeki gibi yahudiler ve hıristiyanlar müslümana dost olmazlar; onlar ancak birbirinin müslümanlara yaklaşmaları, menfaat içindir.*
Müslümanlar ayet ve hadisleri unutmamalı dostluğu güçlendirmelidir Müslümanlığa sızan iki yüzlüler, felâket tellâllığıyla mü’minleri kâfirlere yöneltirler; iman ehlinin bunlardan sakınmalıdır Cenab-ı Hak buyuruyor:*Ey iman edenler Mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmeyin.kâfirleri dost edinenler, izzet ve şeref mi arıyorlar. bütün izzet ve şeref yalnızca ALLAH’a aittir."**Ayetlerde açıkça ifade edildiği gibi milletler ve toplumsal mü’minler, daima mü’minlerin yanında yer almalı güç, kuvvet ve şerefi beraberlikte aramalıdır. güçlenmek için kâfirlere baş vuranlar küçülür maneviyatını kaybederler "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır"*

murataltug1985
12-31-2017, 07:45
Kaynak islamiyaşam.com İsLamda Yeni YıL ..

*Kur’an-ı Kerim’de Yahudi ve hıristiyanların mü’minlere dost olamayacağı, müslümanların onları dost edinmemeleri ısrarla belirtilir. Mü’minler, küfür ehlini dost ve idareci edinemez. zaruret sebebi ile işbirliği ve dayanışma, ticarî,ve ekonomik çıkar ilişkisi antlaşmalar yapılması mümkün ve caizdir. bu dostluktan farklı bir ilişkidir. *Bir müslümanın yahûdi veya hristiyan müslim komşusu olabilir. münasebetleri elbette olacaktır. Amma Müslüman Müslüman kalmalı, gayr-ı müslim de gayr-ı müslim kalmalıdır. Müslüman, Cenab-ı Hakk’ın:"Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." Buyurduğu gibi demelidir. Herkes kendi yoluna gitmelidir.**ayet-i kerimeler ve Hz. Peygamber (S.A.V.) müslümanları, itikaden ve ahlâken kılık kıyafet ve şeklen müşriklere ve gayri müslimlere benzememelerini emretmiştir.*
*Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) müslüman olmayanlara benzememeye son derece dikkat ederdi onlardan gördüğü hareketleri değiştirirdi kültür ve medeniyetlerde, kavimlere farklı bir kimlik kazandırıp, onların bütünleşmelerini sağlardı hicretten önce Muharrem ayının onuncu Aşûre gününde yahudiler oruç tutuyordu müslümanlar bunu adet edinmişlerdi.Yahudileşmemek için Muharrem ayının dokuz on veya on ve onbirinci günlerinde oruç tutmayı emretmiştir

*Efendimiz müşrikleşmemek için ashabına; sakallarını uzun, bıyıkları kısa kesmelerini emretmişti Resûlullah (S.A.V), müslüman oldum diyene:*Müslüman olmayanlara benzemeyin*Kim benzemeye çalışırsa, onlardandır," buyurmuştur*benzemek Başkalarının yaptığını yapmaktır hadis-i şerif: Kâfirlere, fasıklara, günahkarlara benzemeyi yasaklamıştır Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimize sahabe ye takva sahibi kimselere benzemeyi emretmiştir*yahudi ve hıristiyanlar İslam’a inanmayanlara Müslümanların benzememeleri emrolundu Peygamberimiz (S.A.V)Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudilere ve hıristiyanlara benzemeyiniz…" buyurmuşlardır.**Benzemenin en önemlisi giyim-kuşamdır. Peygamberimiz (S.A.V)Rahiplerin elbiselerinden sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzerse benden değildir," buyurmuştur Amr (R.A.) diyor ki Peygamber (S.A.V) üzerimde sapsarı bir elbise gördü ve Onu at! Çünkü o, kâfirlerin elbisesidir, buyurdu.**İslam’dan çıkıp başka bir millete dahil olmak için, İslâm’ı ve Kur’an-ı Kerim’i inkar etmek gerekmez O millete benzemeye çalışmak dahi yeterlidir Kendimizi sorgulayalım biz nereye gidiyoruz.biz kimiz ve biz ne yapıyoruz.

murataltug1985
01-01-2018, 10:00
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-01-2018, 10:00
Kaynak vikipedi Mekke'nin Fethi

*Mekke'nin Fethi, 11 Ocak 630 dur 2 Hicrî: 20*Ramazan*da *Müslümanların,*Kureyşliler'in elindeki*Mekke'yi fethi olayıdır İslamiyet'in İlk Savaşlarındandır 11 Ocak 630 da mekke fethedildi
*Müslümanlarla Mekkeli Kureyşliler arasında*Hudeybiye Antlaşması yapıldı Mekkeli Kureyşlilerin müttefiki olan*Beni Bekir*kabilesi Müslüman himayesindeki*Huzaa kabilesine saldırdı.ve katletti hz Muhammed*Mekkede kan bedeli ve Beni Bekir ittifakının sonlandırılmasını, aksi takdirde savaş sebebi sayılacağını bildirdi.
Mekkeliler Süfyan'ı Müslümanları barış için Medine'ye gönderdi. Barış görüşmelerinden netice alınamadı.mekkenin fetih hazırlıkları başladı
*Hz Muhammed,*Hicret'in 8. yılı Ramazan ayının 10. günü, 10 bin kişilik bir ordu ile 11 Ocak 630 da medineden ordusunu 4 kola ayırdı ve şu emri verdi:
Size karşı konulmadıkça, saldırılmadıkça, çarpışmayacak ve kimseyi öldürmeyeceksiniz.
*hz Muhammedîn hareket emriyle Fetih Suresi okunarak Mekke'ye girildi.3 kol herhangi bir direnişle karşılaşmadı Velid'in komutasındaki 4. kol,*Ebu Cehil*saldırısını püskürttü. Hz Muhammed, Mekkede af ilan etti kimseye dokunmadı*İsra Suresi'nin 81. ayetiyle putları devirdi. Müslümanlarla Kabe'yi tavaf etti.*Fetihten sonra hz Muhammed, Kâbe'de ilk hutbesinde şu sözlere de yer verdi Benim halimle sizin haliniz,*Yusuf'un kardeşleri gibidir Yusuf'un kardeşlerine dediği gibi ben de Size bugün başa kakma ve ayıplama yok. Allah, sizi bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.*(Yusuf Suresi)Gidiniz serbestsiniz."

murataltug1985
01-01-2018, 10:01
Kaynak sorularlaislamiyet.com MEKKE'NİN FETHİ

*Mekke, yeryüzünde Tevhidin timsali ilk Mâbed Kâbe'nin bulunduğu şehir. O Kâbe ki,Çok mübarek ve insanların kıblesi olup âlemlere doğru yolu gösteren Kâbe'dir.*Mübârek yeri ve hidayet vesilesi Tevhid-i İlâhînin delili kabeyi ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (a.s.), inşa etmişti. Zamanla bina gözden kaybolmuş, temel sabit kalmıştır Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile Allah'ın emiriyle Kâbe'yi yeniden inşâ etmiş Kâbe*"Tevhid"*inancının sembolü olmuştur*yeryüzünün en şerefli ve en faziletli binâsı kabe Kureyş müşriklerinin elindeydi.*içi putlarla doluydu müşrikler, burada her türlü rezaleti ifa ediyorlardı.Gayretullaha dokunan, Hz. Âdem (a.s.) ile Hz. İbrahim'in ruhaniyetini rencide eden, Müslümanların kalbini sızlatan bu durum ortadan kaldırılmalı mübârek mâbed ve Mekke müşriklerin kirli ellerinden kurtarılmalıydı

*Hz. Fâhr-i Âlem Efendimiz (a.s.m.), mekkeyi
Kurtarmak istiyordu.Ancak Müslümanlar henüz az ve zâyıftı mekkenin fethedilmesi için Müslümanların çoğalması, güç ve kuvvet kazanması gerekiyordu. Hz Peygamber Cenâb-ı Hakk'ın müsait şartlar ihsan etmesini sabırla bekliyordu.*Hicretin sekizinci yılında,*İslâm, tüm haşmetiyle yayılmıştı. İslâmın en amansız düşmanları Hayber*ve Yahudiler tâbiiyet altına alınmış, en büyük bir fetih ve zafer olan*Hudeybiye Anlaşması*yapılmış Bizans İmparatorluğuna*Müte Harbiyle gözdağı verilmişti.İslâm ve Müslümanların önüne geçilemiyordu mekkenin fethinde ulvî ve mukaddes gaye için gerekli imkânları Cenâb-ı Hak ihsan etmişti.
*Mekkenin fethi için tek bir mâni vardı.Hudeybiye Anlaşması anlaşmaya göre Müslümanlarla müşrikler on sene harp etmeyecek ve anlaşmayı bozmayacaklardı. Ahde vefanın Zirvesi Resûl Efendimiz,kudsî gayesi için dahi olsa, ahdini bozup müşrikler üzerine yürümeyi düşünmüyordu.
*Kalblerimize nüfuz eden, gönlümüzden geçeni ve her arzumuza cevap veren Cenâb-ı Hak, Sevgili Resûlünün kalbindeki ulviyeti ona mekkeyi müjdelemişti.*Hudeybiye Anlaşmasından sonra Huzâa Kabilesi*Hz. Resûlullahın emânına girerek Müslümanlar tarafında yer almış,*Benî Bekir Kabilesi*ise müşriklerin himayesini kabul etmişti
iki kabile arasında düşmanlık, ve husumet vardı.
Nübüvvet nurunun parlamasıyla kanlı bıçaklı kabileler nur sayesinde Sulh etmişlerdi

*Benî Bekir Kabilesi Hz. Resûlullahı hicv tahkir etmişti Huzâalılardan tahammül edemeyerek efendimize hakaret edenin başını yaraladı Bekiroğulları Vetir*suyunda Huzâalılara saldırdı Huzâalıları Harem'de öldürmekten çekinmediler Huzâalılardan*yirmi üç kişiyi öldürdüler
*Mekkeli müşrikler, huza kabilesine saldıran Benî Bekirlilere at, ve silahla yardım etmiş çarpışmaya katılmıştı. bunu Peygamberimizden gizli yapmışlardı Kureyş müşrikleri,*Hudeybiye Anlaşmasını ihlâl ettilet.*bunun bilinmesinden korkuyorlardı.*Huzâalı Sâlim, Peygamber Efendimizden yardım istedi Efendimiz (a.s.m.) Huzâalılara yardım vaadi etti Kureyş müşrikleri, Benî Bekirlilere yardım etmekten son derece pişman oldu Ve Allah, bu hadiseyi Mekke kapılarının açılmasına, Kâbe-i Muazzamada Tevhid bayrağının dalgalanmasına zahiri sebeb kıldı.

murataltug1985
01-03-2018, 09:11
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-03-2018, 09:12
Kaynak sorularlaislamiyet.com
Hudeybiye antlaşması

*Efendimiz (a.s.m.) müşriklere şöyle dedi
Ya Huzâalıların kan bedellerini ödeyiniz! Yahut Bekir Kabilesi ile ittifakınızdan vazgeçiniz! Hudeybiye Anlaşmasını bozdunuz ve sizinle harbedeceğim*müşrikler kör hislere kapılarak, Peygamberimiz (s.a.v.)'in teklifini retdetdiler harbe hazırlandılar hudeybiye antlaşmasını bozdular. içlerini telâş, ve korku kapladı. îmânsız kalblerini korku sardı. Hz. Resûlullah ile barışmak için Ebû Süfyan'ı Medine'ye gönderip.*"Git muâhedeyi yenile, mütareke müddetini de uzat."*dediler.
*Ebû Süfyan Peygamberimiz (s.a.v.) ile görüşüp, Hudeybiye Anlaşmasının yenilenmesini, uzatılmasını sağlayacaktı. son pişmanlık fayda vermeyecek müşrikler muvaffak olamayacakdı. Efendimiz (a.s.m.), şöyle buyuruyordu:Ebû Süfyan Hudeybiye Anlaşmasını takviye ve uzatmak için yanımıza gelmektedir. Fakat arzusuna nâil olamadan öfke ile geri dönecektir.

*Ebû Süfyan Medinede, kızı*Hz. Ümmü Habîbe'nin evine gitti.Süfyan, Hz. Resûlullahın minderine oturmak istedi. Hz. Ümmü Habîbe izin vermedi
Süfyan,*"Kızım" dedi, minderi mi benden, beni mi minderden esirgiyorsun?"Hz. Ümmü Habîbe,*"Bu, Resûlullahın (a.s.m.) minderidir. Sen şirk içindesin? Senin gibi birinin Resûlullah minderine oturmasına gönlüm asla razı olmaz."diye cevap verdi.*Allah ve Resûlünün muhabbeti her muhabbetin üstündedir. Onların hatırları anne babanın, müşrik bir babanın hatırı ile değiştirilemez. Onlara muhabbet, terk edilemez.insana ebedî saadeti kazandıran, Allah ve Resûlüne olan muhabbettir emir ve nehiylere hürmettir.*Süfyan kızına Vallahi kızım, sen çok değişmişsin. Sana kötülük gelmiş."*diyerek kızdı Hz. Habîbe,*"Hayır! Allah, bana kötülüğü değil, İslâmiyeti nasib kıldı. Sen ise, işitmez görmez, taştan yontulmuş puta tapıyorsun."*Babacığım! Senin gibi Kureyşlilerin, ulusu nasıl İslâmiyete uzak kalır?Süfyan'ın kızgınlığı arttı,*"Yazıklar olsun sana dedi,*Ben, atalarımın taptığını bırakıp, Muhammed'in dinine mi gireceğim, dedi

*Süfyan Hz. Resûlullahın yanına vardı,
Ey Muhammed!" dedi. "Hudeybiyeyi yenile ve mütârekeyi uzat diyince Peygamber Efendimiz,*"Ey Ebû Süfyan! Sen bunun için mi geldin?"*diye sordu.
Süfyan, çıkmaza girmişti Hz. Resûlullahtan
cevap alamayınca Hz. Ebû Bekir'e başvurdu. Resûlullah ile aracı olmasını istedi.Hz. Ebû Bekir,*"Bu Resûlullahın aittir ben buna asla karışamam."*diyince Süfyan, ümitsizce Hz. Ömer'
hiddet ve şiddetle Demek, siz antlaşmayı bozdunuz, Eğer, ondan bir şey kalmışsa, Allah onu yok etsin! Ben, asla Resûlullah'tan şefaat dilemeyeceğim. Vallahi, küçük bir karınca için sizinle sizinle savaşırım.

*Hudeybiye antlaşması için medibeye grlen süfyan Kendi kendine*"Vallahi, ben bugünden daha çetin bir gün görmedim."*diyerek Hz. Osman'ın yanına gitti: Ey Osman,"*akrabalıkta bana en yakın sensin. Ne olur hudeybiye mütârekesini uzat Hz. Osman,*"Benim himâyemdekiler Resûlullahın (a.s.m.) himâyesindedirler sana hiçbir yardımda bulunamayacağım Süfyan Hz. Ali'ye Benim en yakınımsın.Resûlullaha antlaşmayı uzatması için şefaatçı ol."*dedi.Hz. Ali'nin cevabı ey Süfyan!"*dedi,*"Vallahi, Aleyhisselâm karar verdi mi, mutlaka yapar.*Bu Resûlullahın işidir. Ben asla hüküm veremem.*Süfyan, yorgun ve bitkindi. Mescidi Nebevîde Ey insanlar! Ben insanları himâyeme aldım, Muhammed'in, bana vefâsızlık edeceğini hiç sanmıyorum."Yâ Muhammed,"*zannetmem ki, sözümü reddedesin!"Efendimiz,*"Ey Süfyan! Bu senin sözündür benim değil."*buyurdu.Süfyan hudeybiye anlaşması için gittiği . Görüşmelerden hiçbir netice alamadı eziklik ve ümitsizlik içinde Mekke'nin yolunu tuttu.Hudeybiye antlaşmasını uzatmak için gittiği medineden hiç bir sonuç alamayan Süfyan Mekkeye varınca Süfyan, kötü bir elçilik yapmanın ezikliğiyle olup bitenleri anlattı. Kureyş müşriklerini korku sardı

murataltug1985
01-03-2018, 09:12
Kaynak sorularlaislamiyet.com
Mekkenin fethi

*Efendimiz, kesin kararını vermişti mekke Seferine çıkılacaktı*kararını, Kureyş müşriklerinden son derece düşmana kan dökmeden teslim almak istiyordu o hak ve hakikatı tebliğe memurdu, şehri kan dökmeden alırsa insanlar İslâma girebilirdi. İnsanlar îmân edebilirdi bu yüzden*O düşmanı imhâ etmek yerine onu kazanmak ulvî gayeye daha uygundu.*Efendimiz Mekke Seferini son derece gizli tutuyordu. Hz. Âişe Vâlidemize Yol hazırlığımı yap*demekle yetiniyordu. Mekke gibi mübârek bir beldeye kan akıtmadan girmek, Kâbe- gibi yeryüzünün en şerefli ve faziletli binâsını, putlardan temizlemek istiyordu. Şu duâyı yaptı Allah'ım! Yurtlarına varıncaya kadar, Kureyşlilerin casuslarını tut, görmez ve işitmez hale getir! Beni, birdenbire görüp işitsinler*Efendimiz Kureyş müşriklerine şaşırtma yapmak için Necid tarafı meşgulmuş gibi gösteriyordu Ebû Katade Hazretlerini İzam Vadisine gönderdi.Böylece, Mekkeye değil de Necide gidecekmiş haberler yaydı böylece müşrikler herhangi bir endişe duymayacaktı hazırlık yapamayacakdı.efendimiz kan dökmeden mekkeye girecekti*Efendimiz ashabına Mekke seferine hazırlanmalarını emretti Medinedeki İslâmiyetle müşerref olan kabilelere Allah'a ve âhiret gününe inananlara, Ramazanda Medine'de hazır bulunmalarını buyurdu**Ramazan ayının ilk günleriydi Gönülleri Allah ve Resûlün muhabbetiyle coşan on bin mücahid Medine'de hazırdı.yedi yüz kişi Muhacir üç yüz atlı vardı. Ensarı mevcudu dört bin idi. yanlarında beş yüz at vardı. Efendimiz, Medine'de, yerine*Ebû Husayn'ı vekil bıraktı.İslâm ordusu Resûlullahın emrini bekliyordu.Efendimiz, Hz. Ali, Hz. Zübeyr bin Avvam ve Hz. Mikdad bin Esved'e şu emri verdi Sür'atle gidiniz

murataltug1985
01-03-2018, 09:13
Kaynak sorularlaislamiyet.com
Mekkenin fethi

*Efendimiz Hah bahçesinde bir kadın bulacaksınız. Mektubu getirin Üç Sahabî, tam bir teslimiyetle son sür'at yol Hah bahçesinde kadını bularak mektup nerede?"*dediler Kadın,*mektup yok dedi.Hz. Ali kılıcını sıyırdı Allah'a yemin ederim ki" "Resûlullah yalan konuşmaz. yazıyı çıkar yada biz çıkartırız."
Kadın, Mektubu Hz. Ali'ye uzattı.sahabîler, mektubu Resûlullaha getirdiler. mektup,*Bedir Ashabından Hatib tarafından müşriklere Efendimizin hazırlığını haber veriyordu
*Peygamber Efendimiz, Hz. Hatib'i çağırdı. mektubu tanıdın mı?"*diye sordu.Hatip inkâr etmedi,*ben yazdım"*dedi.Ve izah etti Yâ Resûlallah! hüküm vermekte acele etme! Ben, Kureyşli değilim. Mekke'de âilem ve mallarımı koruyacak kimsem yok.Ben, Kureyşliler âilemi korusunlar diye mektup yazdım. küfre sapmadım veya dinimden dönmedim Allah ve Resûlüne ve îmânıma yeminliyim Efendimiz,*"Doğru söyledin."*buyurdu. ashabına dönerek,*"O, doğruyu söyledi. hayırdan başka birşey söylemeyiniz."*dedi.
*Hz. Ömer,*yâ Resûlallah, şu münafığın boynunu vurayım."*dedi.Resûl şöyle buyurdu O Bedir Muharebesinde bulunmuştu Ne bilirsin, Allah, Bedir Harbine katılmış bulunanlara, savaş günü istediğinizi yapın ben sizi affettim Cennet size vacib oldu, siz de Cennete girmeye hak kazandınız.'*buyurmuştur."Hz. Ömer'in gözleri doldu,*"Allah ve Resûlü her şeyi bilir."*dedi.
*Cenâb-ı Hak, şu âyet-i kerimelerle mü'minleri ikaz etti Ey îmân edenler! düşmanları dost edinmeyin. Siz onlara muhabbet gösteriyorsunuz; onlar hakkı inkâr etmişlerdir, RabbinizAllah'a îmânınız için Peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Yola cihad ve rızâm için çıkmışsanız, nasıl düşmana muhabbet gösterip sır verirsiniz Ben gizlediğinizi de bilirim, açığa vurduğunuzu da. İçinizden kim bunu yaparsa dümdüz yolda şaşırır

murataltug1985
01-03-2018, 09:13
Kaynak sorularlaislamiyet.com
Mekkenin fethi

*İslâm Ordusu mekkenin Fetih Yolunda
Bütün hazırlıkları tamamladı Efendimiz, on bin kişilik*muazzam İslâm ordusuna hareket emri verdi.*Medine'den çıkış Ramazan'ın ilk günleriydi
mücahidler oruçluydu Hava sıcaktı. yol zahmetliydi.harpte güç,ve kuvvet lâzımdı.*Oruç,*mücahidleri takatsız bırakıyordu. İslâm ordusu Kudeyd mevkiinde *Peygamber Efendimiz ikindiden sonra orucunu açtı ashabına da açmalarını emretti.Katade ve birçok Müslüman İslâm ordusuna katıldı*Hz. Abbas ve âilesi Cuhfede İslâm ordusuyla karşılaştı. Peygamberimiz (s.a.v.) Ey Abbas! Sen muhacirlerin sonuncususun."*buyurdu. Hz. Abbas, Efendimizin yanından bir an olsun ayrılmadı.Hz. Resûlullah
ve İslâm ordusu tüm ihtişâmıyla yola devam ediyordu. Hz. Resûlullahın huzurunda İslâm'la şereflenenler Efendimizin amcası oğlu*Süfyan Hâris ve *Ümeyye*idi.

*Şâir Süfyan ve Hâris* Peygamberimiz (s.a.v.) ve Müslümanları ağır dille hicvederdi. Yine Efendimizin akrabası olan Ümeyye hareketleriyle müslümanlara rahatsızlık vermekten geri durmazdı Efendimiz Onlar bana lâzım değil diyordu.Hâris, küçük oğlu Câfer'i tutarak şöyle dedi Vallahi, yanına girmeme izin vermezsen oğlum helâk oluncaya kadar yeryüzünde dolaşırım Şefkat ve merhamet timsâli Efendimizin (a.s.m.) mübârek gönlü bu sözlere dayanamadı. Onları affetti. Böylece onlar da İslâmiyet ile şereflendiler.*Kudeyd mevkiinde Efendimiz, ordusunu savaş düzenine koydu. Muhacirlerin üç bayraktarı Hz. Ali, Hz. Zübeyr *Hz. Vakkastı Ensarın on iki bayraktarı vardı. İslâm ordusunda on dört sancaktar vardı. Müzeyne Eslem Cuheyne ve Ka'boğulları sancaktardı Efendimizin gizlilik stratejisi son derece başarılıydı Mekkelilerin hiç bir şeyden haberi yoktu Efendimiz mekkeye gelincr Mekkeli müşriklere gelişini muhteşem bir ateş donanmasıyla bildirdi her mücahide ateş yakmalarını emir etti

*Mekkede on bin ateş yakıldı.müşriklere korku ve dehşet. Kapladı göç etmeye mecbur kalıp hicret eden kâinatın güneşi Efendimiz, on bin yıldızla Mekke ufuklarında bütün ihtişamıyla parlıyordu. Ruh ve gönüllerin sultanı Mekke ufuklarında tüm haşmetiyle doğuyordu. güneş her zamankinden parlak kuvvetli azameteliydi nur her tarafı aydınlatmıştı mekkeli müşriklerin Söndürmek istedikleri nurun azameti ve şahlanışı çözülemiyordu on bin ateş Mekkeyi kuşatdı
*Efendimiz*irak*denilen*misvak ağaçlarının*yemişlerinden toplamalarını sahabîlere emretti Size, onların kararmış olanlarını toplamanızı tavsiye ederim. Çünkü, en tadı olanları, onların kararmışlarıdır."buyurdu.Sahabîler "Yâ Resûlallah! Bu yemişi çobanlar bilir. Siz koyun güttünüz mü?"*diye sordular.Resûl Her peygamber koyun gütmüştür. Ben de ev halkımın Ebû Tâlib'in koyunlarını otlatırdım. diye cevap verdi

murataltug1985
01-03-2018, 09:14
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

*Süfyan Mekkede. Müslüman olduğunu açıkladı.
"Ey Kureyşliler! İşte Muhammed! Karşı koyamayacağınız kadar büyük bir orduyla yanı başınıza gelmiş Müslüman olunuz selâmete eriniz."*Süfyan'ın evine girerse, o emindir! Kim, evinin kapısını kaparsa emindir! Kim, Mescid-i Harama girerse, o emindir."*diye bağırdı.
müşrikler ve Hind, Süfyan'a hakaret etti. Ümeyye, İkrime Ebî Cehil Resûle karşı halkı kışkırttı halk, müşriklere iltifat etmedi Süfyan'ın tavsiyesi ile kimisi evine kimisi de Mescid-i Harama sığındı.
*İslâm ordusu Mekke'ye girmeden Zî-Tuva Vadisinde toplandı.Efendimiz ve ashab-ın sevinçleri dalga dalga yayılıyordu. Yüzlerde tebessüm, gönüllerde ferah vardı.Efendimiz, devesi Kasvâ'nın üzerinde Cenâb-ı Hakk'a hamd ve şükr ediyordu.*Efendimizin mübârek başı öne eğikti. mübârek sakalı devesine değecekti.önünde eğilecek tek zâtın kâinat yaratıcısı Cenâb-ı Hak olduğunu muvaffakiyet verenin sadece Yüce Allah olduğunu, insanların muvaffakiyet sebeblerini hazırlamakla vazifeli bulunduklarını ilan ediyordu.

*Efendimiz, Mekke'ye girerken orduyu dört kola ayırdı Sağ kol*Kumandan, Seyfullah" ünvanıyla Hz. Velid'di. Mekke'ye aşağıdan girecekti.Sol kol*Kumandan, Hz. Zübeyr idi.Şehre yukarı, Küdâ mevkisinden girecekti.Üçüncü kol Ubâdedeydi ve Ensar birlikleri Seniyyeden şehre girecekti.
Dördüncü kol*Piyade birlikleriydi Ubeyde Cerrah kumandasındaydı. Mekke'nin üst tarafından ilerleyecekti Efendimiz mekkede kumandanlarına şu emri verdi karşı konulmadıkça, saldırılmadıkça hiç kimseyle çarpışmayacaksınız Hiç kimseyi öldürmeyeceksiniz!"*Bu emirden bazı kimseler müstesnaydı. Bunlar görüldükleri yerde, Kâbe'nin altına iltica etmiş olsalar dahi öldürüleceklerdi. Onlar da şunlardı İkrime Cehil, Sa'd Esved Hüveyris bin Utbe İslâma düşmanlık, işkence, katl, Resûlullahı ve Müslümanları hicvetme gibi affı olmayan suçlar işlemişti ölüm fetvaları verilmişti

*Takvimler Hicretin sekizinci yılını Ramazan ayının on üçü Cuma gününü gösteriyordu. Gün ağarmıştı.
Efendimiz, devesi Kasvâ'nın üzerindeydi. Mübârek başında Yemen işi bir sarık vardı. haşmet ve vakar içinde mübârek mekke'ye giriyordu. Allah'ına hamdediyor, minnet ve şükr arzediyordu fethi iki sene evvelden müjdeleyen "Ferih Sûresi"ni okuyordu. Bu ashabı için en mesûd, en sevinçli anlardan biriydi.*Dillerde acı söz yok, kalblerde tatlı sözler vardı.tebessüm damlıyordu. Mücahidlerde zafer ve fetihin verdiği kaybediş değil. Nefislerinde, kalb, ruh ve dillere hâkimiyet vardı.Ubâde, Bugün büyük savaş günüdür. Kâbe'de vuruşmanın helâl olacağı gündür!"diye bir söz kaçırdı.Bu söz, Mekke'ye harpsiz, kansız girmek ruhuna zıddı. Hz Resul sancağın Sa'ddan alınıp oğlu Kays'a verilmesini emir ettiler İslâm ordusu Efendimizin emriyle kılıç kaldırmadan edeb ve hürmetle Mekke'ye dalga dalga giriyordu.

murataltug1985
01-03-2018, 09:14
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

*Mekkeye girerken hz Velîde taarruz oldu Taarruz İkrime Cehil, Ümeyye tarafından yapılmıştı
Hz. Hâlid, karşılık vermedi. Çünkü emir vardı müşriklerin mücahidleri ok yağmuruna tuttuklarını görünce savaştı Müşrikler kaçtılar. iki mücahid şehid düştü, müşriklerden 13 kişi öldürüldü. Durumu Hz. Resûl öğrendi. Hz. Hâlide Allah'ın hüküm ve takdir ettiğinde hayır vardır." buyurdular.
*on bin kişilik muazzam İslâm ordusu Mekke'ye çarpışma olmadan girdi kanı heder edilenlerden Hatal ve Subabe müslüman oldu Hâris Tuleytıla, Huveyris Nukayz Sâre öldürüldü. Öldürülenler Peygamberimize Mekke'de iken ağır eziyet ve hakarette bulunmuşlardı öldürülmeleri emrolunan diğer müşrikler kaçmışlardı.Efendimiz, Mekke'ye girer girmez halka emân verdi Kim Süfyan'ın evine sığınırsa, emân verilmiştir. Kim, silahını bırakırsa emân verilmiştir. Kim, evine girerse emân verilmiştir."*On bini aşkın İslâm ordusu Mekke'ye girmişti. Fakat Mekke sakin ve asûdeydi emniyetteydi Efendimiz, Kasvâ'nın üzerinde, Zeyd, Hz. Ebû Bekir, Muhacir ve Ensâr topluluğuyla
Kâbe-i Muazzamaya ilerliyordu. Tebliğe başladığı günden muzafferiyete kadar mütevazi, affedici ve merhametli idi, tebliğ günün de.nasıl alicenap, şefkatli, mütevazi ve idiyse, on binlerin gönlünde taht kurmuşken yine bu vasıflarından zerre kaybetmemişti.

*Efendimiz tevazû, Allah'a minnet ve şükran hisleriyle Hâremi Şerife girdi. Müslümanlar akın akın muazzam Mâbede akıyorlardı. Resûl tekbir getirince, Müslümanlar hep bir ağızdan*"Allahü Ekber!"*diyerek Mekke ufuklarını kudsî sada ile çınlattılar. dağı, taş"Allahü Ekber! Allahü Ekber!"*diyordu.mekke fethedilmişti*Mekkeyi fetheden hz Resûl binlerce sahabîyle devesi Kasvâ'nın üzerinde Kâbe'yi tavafa başladı. Tavafın her devresinde ellerindeki değnekle Hacerü'l-Esvede istilâm ediyordu.Tavafın yedinci devresinde Kasvâ'dan indi. Makam-ı ibrahimde iki rekât namaz kıldı. Zemzem Kuyusundan su içti, abdest aldı.Safâ Tepesine çıktı kendisine muazzam günü gösteren Yüce Allah'a minnet ve şükranlarını takdim etti.*Medineli Müslümanlarda endişe vardı acaba hz Resûl burada mı kalacaktı Efendimiz, Ben söylediğinizden Allah'a sığınırım! Bilin hayatım sizinle, ölümüm de sizin ölümünüzledir. buyurdular.Ensar gözyaşlarıyla Fahr-i Kâinatın gönlünü almaya çalıştılar Vallahi biz bunları Allah ve Resûlüne muhabbetimizden dolayı söylemiştik, dediler.

*Süfyan Mescid-i Haramda düşünceye dalmıştı. Şeytan zihnini kurcalıyordu hz Resûl önünden geçtikçe o,Acaba şu adamla bir daha çarpışsam, ne olur?"*diye içinden geçirdi.Efendimiz, O zaman Allah seni hâkir eder."*buyurdu.*Süfyan, şimşek gibi sözler Başını kaldırıp Efendimizi yanıbaşında gördü. Şaşırdı, titredi. Allah'a tövbe ve istiğfarda bulundu Vallahi sen Resûlullahsın."*dedi.*Umeyr Peygamberimiz (s.a.v.)'i tavafda öldürmek niyetindeydi efendimize çok yaklaştı Fadale'ye hz Resûl dönüp,*Sen Fadale misin?"*İçinden ne düşünüyorsun?"*dedi. Fadale,Hiçbir şey düşünmüyor, Allah'ı anıyorum dedi efendimiz
Allah'tan af ve mağfiret dile ey Fadale!"*dedi.*
Ve onun için duâ etti. Fadale kötü niyetinden vazgeçti ve yumuşayan kalbiyle artdı. Hz Resûl ün nuranî tebessümü düşmanlığı dostluğa dönüştürüyor, katı kalbler balmumu gibi yumuşuyordu. Fadale, şöyle tasvir ediyordu Vallahi, göğsümden elini kaldırdığı zaman, bana daha sevimli ve sevgili bir şey yoktu.*Kureyş müşrikleri, Kâbeye üç yüz altmış put dikmişdi.Tebliğ ve Tevhid inancı ile akıl, ruh ve kalblerdeki putları yıkan Efendimiz, Tevhid inancıyla Kâbe'yi putlardan temizlemeye başlıyordu. Elindeki asâ Hak geldi, bâtıl zâil oldu. Muhakkak ki bâtıl yok olup gidicidir.âyetini okudu. putları yere düşürdü. Kâbe içinde ve çevresinde yere yuvarlanmayan hiç bir put kalmadı.

murataltug1985
01-03-2018, 09:15
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

*Mekke fethedilince Kâbe'de Öğle vakti girmişti. Efendimizin emriyle, Hz. Bilâl, Kâbe'nin üzerinde ezan okudu. Îmânlı gönüllerde sevinç, ve canlılık, îmânsız gönüllerde üzüntü ve yıkılış vardı. Seneler önce boynuna ip takıp dolaştırdıkları, akla gelmedik eziyetlere maruz bıraktıkları köle Hz. Bilâl, Kâbe'nin üzerinde gür sesiyle şirk ehlini çatlatırcasına Tevhidi ilân ediyordu. dağ taş Tehvid-i İlâhî"yi haykırıyordu*azılı müşrikler kahroluyordu Süfyan, ve Hâris Hâris,*"Muhammed, bu siyah kargadan başka adam bulamadı mı bunu müezzin yaptı."*diye Hz. Bilâle hakaret ediyordu Süfyanın ağzından tek kelime çıkmadı.*"Ben, korkarım, Kimse olmasa kumlar ve taşlar ona haber verir, diyince Peygamberimiz (s.a.v.) onlarla karşılaştı konuştuklarını söyledi. Attab ve Hâris şehâdetle Müslüman oldu Mekke halkı derin bir tesirle .Gönülleri İslâma ısınıyordu Hz. Resûlullah ve Ashaba besledikleri kin eriyordu. *Peygamberimiz hz Osmandan Kâbe'nin anahtarını emretti. Kâinatın Efendisi yanında Hz. Bilâl, Üsâme ve Osman (r.a.) la Kâbe'ye girdi ve putlardan temizlediler Mekke halkı hükmü bekliyordu
Acaba, hz Resûl onların kendisine revâ gördükleri gibi yüzlerine işkembe mi atacaktı?*dikenler üzerinde mi yürütecekti eziyet ve hakaretlerde mi bulunacaktı?*müşriklerin sahabîlere yaptıkları gibi boğazlarına ip mi takacaktı Kızgın kumlar üzerinde işkence mi yapacaktı Onları aç ve susuz mu bırakacaktı? Hayır, âlemlere rahmet olarak gönderilen şanlı Resûl, bunların hiç birini yapmadı.

murataltug1985
01-04-2018, 08:43
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-04-2018, 08:43
Kaynak sorularlaislamiyet.com Fetih Hutbesi

Efendimiz, Kâbe-i Muazzamanın kapısında durdu. Mübârek yüzündeki tatlı tebessümleriyle Allah'a hamd ve senâdan sonra şu hutbeyi irad etti:
Allah'tan başka ilâh yoktur. Yalnız O vardır. O, va'dini yerine getirdi kuluna yardım etti, düşmanları tek başına perişan etti.Bilmelisiniz ki, Cahiliyye Devri kan ve mâl dâvâları, ayaklarımın altındadır
insanlar Âdem'den (a.s.), Âdem de topraktan yaratılmıştır. *Allah buyuruyor ki Ey insanlar Sizi, bir erkekle bir dişiden yarattık; birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en şerefliniz, Ondan en çok korkanınızdır. Muhakkak ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır.(Hucurat)
*Efendimiz (a.s.m.) halka,*"Ey Kureyş Şimdi ne yapacağımı tahmin edin diye sordu.
Kureyşliler,*"Sen kerem ve iyilik sahibi bir kardeşsin! Kerem ve iyilik sahibi bir kardeş oğlusun! Ancak bize hayır ve iyilik yapacağına inanırız."*dediler.Âlemlere rahmet Efendimiz şöyle konuştu Benim halimle sizin haliniz, Yusuf'la (a.s.) kardeşleri gibidir. Yusuf un (a.s.) kardeşlerine dediği gibi ben de sizlere kınama yoktur! Allah, sizi affetsin. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir.Gidiniz, sizler serbestsiniz.
*Affedişlerin en makbulü, muktedirken affetmek, iyiliklerin en güzeli kötülüklere karşı yapılandır. Merhametlerin en üstünü kendisine acımayanlara acımak, şefkat etmek ve merhamettir Kâinatın Efendisi bunu yapıyordu. O, Cenâb-ı Hakk'tan ders almıştı Kolaylık göster, affa sarıl, iyiliği tavsiye et, câhillerden de yüz çevir."Mekke'nin fethinden sonra artık hicret kalkmıştır."*

Ey insanlar!Şüphesiz Allah göklerle yeri, yarattığı gün Mekke'yi haram ve dokunulmaz kılmıştır. Kıyamet gününe kadar haram ve dokunulmaz olarak kalacaktır."*Allah'a ve âhiret gününe inanan için, Mekkede kan dökmek, ağaç kesmek helâl olmaz!*Mekke'de kan dökmek benden önce de helâl değildi benden sonra da helâl olmayacaktır kim öldürülürse, öldürülenin şuna hakkı vardır kısas ve kan bedeli *insanların Cenâb-ı Hakka karşı en hürmetsizi, en azgını; Allah'ın Hareminde adam öldüren, katilinden başkasını öldüren veya Cahiliyye intikamı için adam öldürendir." *İslâmiyet'te ne câhiliyyet vardır ne fetihten sonra hicret. cihad ve cihada niyet vardır."Bütün Müslümanlar kardeştirler.* Müslümanlar düşmanlara karşı tek eldirler, elbirliği ile hareket ederler."*İslâm'da, değiş-tokuş yoluyla mehirsiz evlenme yoktur.*Kadın, ne halasının ne de teyzesinin üzerine nikâhlanıp bir araya getirilebilir.Kocasının izni olmadıkça, kadının onun malını dağıtması, vermesi helâl ve câiz değildir."Kadın,mahremi bulunmadıkça üç günlük yola gidemez."vâris için vâsiyete lüzum yoktur. Ayrı din sahipleri birbirlerine vâris olamazlar."*Sabah namazı kılındıktan sonra güneş doğuncaya kadar bir başka namaz kılınmaz. İkindiden sonra güneş batıncaya kadar bir başka namaz kılınmaz.Sizi iki günün orucundan nehyederim: Biri Kurban Bayramı günü, diğeri de Ramazan Bayramı günü orucudur.Ben, size anlayacağınız, tutacağınız yolu gösterdim.

murataltug1985
01-04-2018, 08:44
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

Arabistan müşriklerinin tek kalesi Mekke fethedilmişti. İslâmiyet kuvvetlenmişti Müslümanlar artık dinlerini istediği gibi, yaşayacaktı Efendimiz "hicret müessesesi"ni kaldırdı Hicret için bîat yoktur."*buyurdu.
Efendimizin (a.s.m.) kaldırdığı hicret, İslâmın serbestçe yaşandığı Müslüman beldeden İslâmın başka beldesine hicretti. Efendimizin Mekke-i Mükerreme den, Medine-i Münevvere'ye hicreti kaldırdı*Hz Resûl Fetih Hutbesinde Cahiliyye Devrine bütün iş ve dâvâları ortadan kaldırıldı Hacılara su dağıtma vazifesi olan*Sikâye, o Peygamberimiz (s.a.v.)'in amcası Hz. Abbas'ın uhdesinde idi. Kâbe'ye hizmet vazifesi Hicâbe*ise, hz Osman'daydı Hz. Abbas, iki vazifeye talip oldu hz Resûl hz abbası Sikâye vazifesine uygun gördü.

*Hz Resûl Kâbe'nin anahtarını elinde tutuyordu şerefli vazifeyi vermek için Osman bin Talhâ'yı huzuruna çağırdı Muhakkak ki Allah emânetleri ehline vermenizi insanlar arasında adâletle hükmetmenizi emreder."*(Nisâ, 4/58)âyet-i kerimesini okuyarak Ey Osman! İşte anahtar Bugün iyilik ve ahde vefâ günüdür dedi ve Kâbe'nin anahtarını ona teslim etti. *Osman bin Talhâ kabe anahtarını alırken hz Resûl Sana söylediğim vuku bulmadı mı?"*diye sordu. Hz. Osman Resûlullahı tasdik etti.şehâdet ederim ki, sen, şüphesiz Allah'ın Resûlüsün."dedi Hicretten önce Osman Müslüman olmamıştı. Peygamberimiz (s.a.v.) Kâbe'ye girmek istemiş, hz Osman mâni olmuştu. Efendimize kaba, davranmıştı. Hz Resûl-i hiddete kapılmamış istikbâl ve semâlarda İslâmın yakında hâkim olacağını görerek sükûnet ve mülayimlikle
Ey Osman, ümit ederim ki, bir gün gelecek beni anahtarı elde etmiş istediğim yere koymakta, arzu ettiğime vermekte serbest olacağımı görürsün demişti. *Efendimiz Hz Osmanı kabe anahtarını vermek için yanına çağırdı hz osman Mekkeli müşrikler kuvvetten düşmüş, yok olmuştur diyince Peygamberimiz (s.a.v.),Hayır, ey Osman! Asıl bu gün Kureyş hakiki kuvvet ve şerefe kavuşacaktır!"buyurmuştu.

*Efendimiz, mekkede umumî af ilân etti Safâ Tepesine çıkıp Kureyşlilerin bîatını kabul etti. Seneler önce, aynı tepede peygamberliğini açıktan ilân edip muhalefetle karşılanmıştı şimdi bîat alıyordu. İnsanlar Allah'a îmân, Allah'tan başka ilâh bulunmadığına ve Muhammed'in (a.s.m.) Onun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet ederek islamiyete bîat ettiler*Kadınlar şu hususlarda Peygamberimiz (s.a.v.)'e bîat ettiler Allah'a hiçbir zaman ortak koşmamak Hırsızlık yapmamak,Kız çocuklarını öldürmemek,Zinâ etmemek, iffetini korumak,Herhangi bir iyilik hususunda Allah Resûlüne isyân etmemek.*Mekkenin fethinde müslüman olan Kadınların başında Hz. Ümmühanî, Ümmü Habîb, Erva, Ebû Âs'ın kızı Ârikâ, Cehil'in oğlu İkrime'nin karısı Ümmü Hakîm, Velid'in kızkardeşi Fâhita bulunuyordu. Hz Resûlün ölüm fetvası verdikleri Süfyan'ın karısı Hind de vardı. Tanınmamak için kıyafet değiştirmişti Peygamberimiz (s.a.v.) ve Müslümanlara yaptığı hareketlerden pişmanlık duyuyordu .*Kâinatın Efendisi İslâmiyetle şereflenen Hind'i affetti bîatını kabul etti.

murataltug1985
01-04-2018, 08:44
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

*Saadete kavuşan insan, sevdiklerinin de aynı saadet lezzetini paylaşmasını gönülden arzu eder. Bu, insanoğlunun fıtratında vardır Hz. Ebû Bekir, îmân edip saadet yaşayanlardandı babası Kuhâfe saadetten mahrumdu. Hz ebubekir babasının nimeti, huzur ve saadet lezzetini kendisiyle paylaşmasını istiyordu.onu Efendimizin huzuruna getirdi.efendimiz Beni Rabbim terbiye etti,*o ne güzel bir terbiyecidir."buyurarak Cenâb-ı Hakk'ın emriyle kemâle erdiğini ifade etti *Efendimiz, Hz. Ebû Bekir'in ihtiyar babasını yanına getirmesinden müteessir oldu İhtiyara, getirme zahmeti vermeseydin de onu evinde ziyâret etseydik olmaz mıydı?"*buyurunca İlâhî kaynaktan ders alan Hz. Ebû Bekir Yâ Resûlallah! Senin ona gitmenden, onun sana gelmesi daha muvafıktır."*dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), mübârek ellerini âmâ Kuhâfe'nin göğsüne koyup Müslüman ol, ey Kuhâfe"*dedi. Hz ebubekirin babası Kuhâfe derhal Müslüman olup oğlunun saadetine saadet kattı.

*İslâm düşmanı Süfyan'ın karısı Hind'in affedilmesi, öldürülecekler listesine alınanlarda ümit kapısı açtı. Vakit geçirmeden ümit kapısından girenler islamla şereflendiler. Hz. Resûlun affına uğradılar. İkrime Safvan Vahşî, bunlar arasındaydı Dünya tarihinde acaba, en amansız düşmanlarına karşı lütufkâr ve merhametli davranıp affeden, onlara kalbinde yer veren bir başka şahsiyete rastlanabilir mi?*Mekke fethedilmişti. Yüzlerde, gönüllerde sevinç vardı. Şehirde bayram havası hâkimdi. bir bedevî Peygamberimiz (s.a.v.)'in yanına yaklaştı peygamberin karşısında bedevî tir tir titriyordu.hz Resûl-i Ne oluyor sana, kendine gelsene! Ben, bir hükümdar değilim. Ben, güneşte kurutulmuş et parçaları yiyerek geçinmiş olan Kureyşli bir kadının oğluyum." buyurdu.
*Efendimiz sözleriyle eşsiz bir tevazu örneğiydi O, hükümdar bir peygamber değil, kul bir peygamberdi Gönül deryasında hâkim olan her zaman tevazû idi. Hz Resûlün mübârek sözlerine muhatab olan rahatlar titremesi geçerdi

Efendimiz, Kâbe ve Mekke'nin içini putlardan temizledi şehirdeki putları yok etmek .İçin hz Velid'i otuz kişilik bir birlikle Nahledeki Uzzâ putunu yıkmaya Müşellel dağındaki*Menât*putunu yıkmaya Sa'dı ve müşriklerin taptığı Süva' putunu yıkmaya Amr Âsı gönderdi. Putların hepsi yıkıldı
Mekke'nin içi dışı putlardan temizlendi, Kureyşin gönlü şirkten kurtarıldı Tevhid nuruyla mekke tertemiz hale geldi.

murataltug1985
01-04-2018, 08:45
Kaynak sorularlaislamiyet.com mekkenin fethi

*Mekke fethedilmişti. Hz Resûl mübârek beldeden ayrılmamıştı.Mahzumoğullarından binti Esved adındaki kadın hırsızlık yapmıştı. Kadın itibarlı ve soylu idi hırsızlıkta bulunanın elinin kesileceğini herkes biliyordu. Herkes soruyordu:*"Yüksek mevkiye sahip bir kadının eli nasıl kesilebilir?"
*Mekkede fatma adlı zengin bir kadın hırsızlık yapmıştı Âile halkı, Fâtıma'nın elinin kesilmemesi icin ümit ışığı arıyor Hz. Resûlullahtan şefaat istiyorlardı. Sahabilerden Üsâme kadının affedilmesini dileyince Efendimizin rengi değişti.Sen, Allah'ın koyduğu cezalardan bir cezanın affedilmesinimi konuşuyorsun?"
diye buyurdu. Hz. Üsâme, üzgün bir edâyla
Yâ Resûlallah! Bu uygun olmayan hareketimden dolayı Allah'tan affım için duâ et!"*
*Efendimiz (a.s.m.), ayağa kalktı ve Allah'a hamd ve senâda bulunduktan sonra halka seslendi
Sizden evvelkileri şu davranışları mahvetmiştir:*Onlar, asilleri hırsızlık yaptığında serbest bırakırlardı. Zâif, güçsüz birisi hırsızlık edince ona ceza verirlerdi. Muhammed'in varlığı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; kızım Fâtıma hırsızlık etseydi muhakkak elini keserdim!"
*Efendimiz zengin olup hırsızlık yapan kadının elinin kesilmesini emretti. Kadının eli derhal kesildi. Kadın tövbe etti evlendi. sık sık Hz. Âişe'nin yanına gelir giderdi.Efendimiz, milletlerin bekası için vazgeçilmez bir şart olan adaletin eşsiz bir örneğiydi

*Ahlâk ve yüz güzelliğinden ve babalarının onu çok sevmelerinden dolayı kardeşleri, Hz. Yusuf'u çekemez hayatına son vermek için Kenan Kuyusuna atarlar. bir kafile onu Mısır'a götürür. Başından birçok hadise geçen Hz. Yusuf, Mısır'a aziz olur. Kader-i İlâhi, makamında Hz. Yusuf'la kardeşlerini bir araya getirir. kardeşler yaptıklarından pişmandır Hz. Yusuf,*'Bugün ve bundan sonra benden size başa kalkma ve serzeniş ezâ ve cefâ yoktur size hakkım helaldir diyerek, kardeşlerini affeder. Efendimiz, Kureyş müşriklerine: 'Benim halimle sizin hâliniz, Yusuf'la (a.s.) kardeşleri gibidir' diyerek mekkeyi fethettiğinde mekkeli müşrikleri affetti

murataltug1985
01-04-2018, 08:45
Kaynak ilimdünyası.com Köprü savaşı

*Hz Ömer (r.a.) hicretin on üçüncü senesinde Irak'a Komutan es-Sakafı ile bir ordu gönderdi Es sekafi Kadisiyede Elleys başkanı Câbân ile karşılaştı. Allah mecusileri bozguna uğrattı Müslümanlar Câbân'ı yakalayıp Es sekafiye getirdiler ve onun Elleys kralı olduğunu söylediler ve öldürülmesini istediler. Sekafi (r.a.) ise "ben onu Öldürmeye Allah'tan korkarım. Ona bir müslüman can güvencesi vermiş. Müslümanlar yardımda tek vücuttur. Kral olsa da biz aldatma yapmayız!" deyip kral cabanı bıraktı*Es sekafi Nemarık'tan Nersîye geçti îran baş komutanı Rüstem ile Es sekafi Sakâtiyye Çölünde müt*hiş bir çarpışmaya başladılar. Allahın inayeti ile İranlı'ları yendiler Nersî kaçtı. Sekafi kampı yıktı ga*nimetleri topladı. yiyecekleri araplara gönderdi. Nersî'nin hazinesi alındı ve beşte birini hz. Ömer (r.a.)'a gönderip diğerlerini askere dağıttı

*Es sekafi ra. Bârusmada Calinus ile karşılaştılar. Müslümanlar onları bozguna uğrattı. Calinus kaçarak.iranlı komutan Rüstem'e sığındı. Rüstem Hangi Acem, daha acımasız?" deyince Calinus'Ia beraber acımasız acemli Behmen'i filleri ile sekafi üzerine yolladı. Behmen'in yanında kaplan derisinden ya*pılma Kisranın bayrağı vardı. Es sekafi Burc'taki El-Mirvahada kamp kurdu.*Rüstem Behmen'le on iki bin kişilik bir orduyu sekafi Üzerine yolladı.Düşmanın haberini alan sekafi Fırat köprüsünü kesti. Behmen sekafiye ra.haber salıp "ya bizi bırakın geçelim, ya da siz bu yakaya geçin" dedi. Ordu "hayır ya sekafi,onlar geçsin" diye itiraz etse de sekafi Kafırler ölüme bizden daha cür'etkar olamaz biz geçeceğiz" dedi. Müs*lümanlar köprüyü geçince çıkışsız dar bir yerde kafirlerle kar*şılaştı. Ramazan'ın son günüydü O gün ak*şama kadar çarpışıldı. *sekafi filin dudağını, Mihcem arka diz sinirlerini kesti. fili görünce sekafi Ey dört ayaklı! Sen ne kadar irisin, kılıçla senin dudağını kesece*ğim" demişti. Sekafinin hanımı Devme rüyada, gökten bir meleğin sekafiye şerbet dolu bir kapla işte şehitlik!" değdiğini.görmüştü sekafi "öldürülürsem komutan oğlum Cebr'dir, o ölürse Habib . O öldürülüşe kardeşim Abdullah'tır." demiş ve hepsi savaşarak şehit olmuştu

murataltug1985
01-04-2018, 08:46
Kaynak ilimdünyası.com Köprü savaşı

*İran sasani ordusu ve müslümanlar savaştılar iran ordusunda filler vardı müslüman ordusunu halife ömerin görevlendirdiği es sekafi komuta ediyordu Müslümanlar fillerin üzerin*e gidemiyor atlar korkuyordu Es sekafi ra.ve arkadaşları attan inmiş kılıçla savaşıyorlardı sekafi Fillerin etrafını sarın kayışlarını üstündeki adamları düşürün" emrini verdi. Ken*disi fillerin. Üstündeki adamları düşürdü Bir beyaz fil sekafinin üzerine yürüdü. Sekafi kılıçla filin dudağına vurdu. Fil sekafiye Ön ayağı ile vurdu ve çiğnedi. İnsanlar korktular Müslümanlar her yönden katledilmeye başladı. *Kimisi kaçarak köprüye doğru gitti Bayrağı Müsenna alıp kaçmayanları korudu. Abdullah Yezid köprüyü yıktı Emirleriniz ne üzere öldüyse siz de ölün, dininizi savunun!" dedi. Müşrikler müslümanlan köprüde kuşatdılar. Kimisi korkup Fırat'a attı. Ve boğuldu, diğer müslümanlar öldürüldüler. Müsenna "Ey insanlar, deh*şete düşmeden köprüyü geçin, biz yerimizden ayrılmayacağız. Kendinizi boğmayın" diye ba*ğırdı.

*Köprüyü kesen Abdullahı Müsenna'ya getirdiler, abdulah köprüyü çarpışsınlar kaç*masınlar diye kestim" dedi.*Medine'liler Müsenna'dan ay*rılıp Medine'ye geldi. Kimisi çöle dağıldı. Müsenna az bir insanla orada kaldı.yaralandı şehit düşene kadar savaştı Ömer (r.a.) Muhacir ve Ensar'ın feryat ettiklerini duyunca "Ey müslümanlar, üzülmeyin, siz kaçmadınız ben sizin grubunuzum siz bana katıldınız" diye müslümanları teselli etdi
Muaz ra köprü savaşında bozguna uğramış kaçarak medineye sığınmıştı Enfal suresinin 16. ayetde "Her kim savaş günü tekrar gelmek için veya bir başka cihat grubuna katılmak haricinde sırtını döner harpten kaçarsa şüphesiz Allah'ın ga*zabı ile geri dönmüş olur" ayetini okuyunca ağladı Hz.. Ömer "Ağlama Yâ Muaz! Ben senin grubunum, sen de bana katılan kişisin." dedi.köprü savaşında müslümanlar ağır bir yenilgi ve bozguna uğradılar sasaniler 2000 kişiyi öldürdü ve kimisi derede boğuldu Sekafi ra.müslümanlardan sekiz yüz kişiyle şehid oldu.

murataltug1985
01-04-2018, 08:47
Kaynak tdv islamansiklopedisi.com
KĀDİSİYE SAVAŞI (وقعة القادسيّة)

*Müslümanlara Kuzey Irak ve İran’ın kapılarını açtı Sâsânîler’in, imparatorluğun umudu genç Yezdicerd’i tahta çıkardı amaçları müslümanların fethettiği toprakları geri almak müslümanların Sevâd arazilerindeki isyanlarını önlemekti müslümanlar Irakta ilerlemek isriyordu Sâsânîler buna bir engeldi Irak’taki Hârise gibi kumandanlar Sâsânîler’in üzerine bir kuvvet hazırlamışlardı
*Müslümanlar ordularını organize ettiler İslâm ordusu Köprü savaşında 634 te Sâsânîler karşısında bozguna ugramışlardı Büveyb savaşında Dicle ve Fıratta üstünlük elde etmişlerdi. Hz. Ömer, Irak sınırında Hârise’ye, Medine kuvvetlerine katılması için emretti Niyeti ordu kumandanlığını üstlenmekti; Hz. Osman, Hz. Ali, Ubeydullah, Zübeyr Avf gibi ileri gelen sahâbîlerle görüştük Medine’de kalmaya karar verdi. ordu kumandanlığına Ebû Vakkās’ı getirdi ve orduya Irak’a yola çıkmalarını emretti.*Sa‘d kuvvetleriyle yola çıktı. Yolda kendine halifenin görevlendirdiği kabileler katıldı ilkbaharda Kûfe’nin 30 km. güneyindeki Sâsânîler’in en önemli sınır şehri Kādisiye’ye varıldı. İslâm ordusu için 70.000, Sâsânî ordusu için 80.000 kişiydi sasanilerde otuz civarında fil vardı Ebû Vakkās,bir heyeti Yezdicerd’e gönderdi İslâm’a ve cizye ödemeye davet etti; kisrâ elçilere sert davrandı Sa‘d ile Sâsânî kumandanı Rüstem savaş düzeni aldı. İslâm ordusu onlu sisteme göre düzenlenmişti;

*İslam ordusunda Her kabileye onur işareti olarak sancaklar verildi. Ordu merkez, sağ kanat, sol kanat olmak üzere üç bölümdü Sâsânî ordusu ise merkez, sağ ve sol kanatdı.Müslümanlar Sâsânîler’in Fırat’tan ayrılıp kendi taraflarına geçmelerini istiyordu böylece Sa‘d geri çekilme anında askerleri hareketi kısıtlayacaktı. Sâsânîler’in geri çekilirse kanal onları engelleyecekti Sâsânî kumandanı Rüstem Sa‘d’ın teklifini kabul etti ve ordusuyla kanalı aştı.*savaş başladı ve çok şiddetli bir şekilde dört gün devam etti. Sad ra. Vücudundaki çıbanlardan dolayı çarpışmalara katılamadı ve orduyu yönetti. Bu savaşa yevmü Ermâs, yevmü Ağvâs, yevmü’l-Kādisiyye” son günün akşamına “leyletü’l-Herîr” veya leyletü’l-Kādisiyye” denir. Müslümanların ilk fillerle karşılaşıyordu tecrübesizdiler zor anlar yaşıyordu. ağır kayıplar verdiler.

*Kadissiye savaşının sonunda Suriye’den gelen 6000 kişilik kuvvetin desteği ile zeki manevralarla müslümanlar üstünlüğü ele geçirdiler. Sasani Kumandanı Rüstem’in öldürüldü Sâsânîler dağıldı bozguna uğradılar Sa‘d, kazandıkları büyük zaferi Medinede müjde bekleyen Hz. Ömer’e bildirdi. Her iki ordu mevcutlarının en az üçte birini kaybettiler müslümanlar ganimet ele geçirdiler; bunların en kıymetlisi “direfş-i kâviyânî” adındaki kutsal İran sancağıydı.*Kādisiye Savaşı İslâm tarihinin en önemli zaferidir. Müslümanlara büyük bir moral ve üstünlük sağladı Irak’ın kapıları açıldı, Sâsânîler’in başşehri Medâin’in fethedildi
*Kādisiye Savaşı’na 700 sahâbe katılmıştı fetih sloganı Biz insanları kula kul olmaktan kurtarıp Allah’a kul etmek için geldik” cümlesi Kādisiye’nin armağanıdır.bu savaş ve bazı savaşçıları Ka‘kā‘ ve Mihcen es-Sekafî gibi sahabe komutanlar hakkında efsanevî hikâyeler vardır.

murataltug1985
01-04-2018, 08:47
Kaynak Kaynak tdv islamansiklopedisi.com
CELÛLÂ SAVAŞI وقعة جلولاء

*Hz. Ömer devrinde Irak’taki müslümanlarla Sâsânîler arasında gerçekleşmiştir Bağdat’ın nahiyesi olan Celûlâ Dicle nehrinin doğusunda celula ırmağının kenarında, Sevâd ile İran arasında Horasan yolunda kurulmuştur. Medâin’den 180 km. uzaklıktadır.*Celûlâ Hz. Ömer in Sâsânîler’e karşı kazandığı büyük meydan muharebesi ile meşhur olmuştur. Kadisiyede yenilen ve Medâini müslümanlara teslim eden Sâsânîler Kisrâ Yezdicerd’in teşvikiyle Celûlâ’da toplandı şehre hendek ve siperler kazdılar barikat kurdular şehri tahkim etdiler kisra yezdicerd Kadisiyede öldürülen başkumandan Rüstem’in kardeşi Hurrezâdı komutan tayin etti*Sasanilerin hazırlıklarını öğrenen Irak komutanı Sa‘d ra. nasıl hareket edeceğini Halife Hz. Ömer’e sordu. Halife yerinde kalıp ordu göndermesini emretti. Sad 12.000 kişilik bir orduyu, Celûlâ’ya sevketti.Sağ kola el-Kindî’yi, süvarilerin başına Ma‘dîkerib’i, piyadelerin başına Tuleyha b. Huveylid’i getirdi sasani kumandan Hâşim Celûlâ’yı kuşattı. Sâsânî askerleri siperlerden çıkarak İslâm ordusuna saldırıyorlar, ve geri çekiliyorlardı. *Çok şiddetli çarpışmalardan sonra müslümanlar Sâsânî ordusunu mağlûp ettiler ganimetleri ele geçirdiler. Celûlâ’da bozguna uğrayan Yezdicerd Hulvân’dan Rey’e gitti gönderdi; kendisi de Hulvân’a girdi.Celûlâ Savaşı 24 Kasım 637 de meydana geldi Celûlâ Savaşında müslümanlar Hulvân’ı ele geçirdi Kadisiye’den sonra Sâsânîler’e büyük bir darbe daha vuruldu Dicle ve Sevâdı’n fethi tamamlandı *Selçuklu Sultanı Melikşah’ın (1072-1092), Kızılribât İstasyonunda kervansaray olarak yaptırdığı ribât Ribât-ı Celûlâ kervanların uğrak yeridir Tunus Kayrevan’a yaklaşık 38 km. uzaklıkta Celûlâ adlı bir başka tarihî şehir daha vardır. Muâviye nin ordusundaki Mervân tarafından Süfyân’ın hilâfetinde fethedilen bugün harabe halinde olan şehir Aynicelûlâ diye bilinmektedir.

murataltug1985
01-12-2018, 09:15
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İSTANBUL’UN FETHİ müjdelenen şehir fethi mübin

*Osmanlı sultanı Mehmed Han 29 Mayıs 1453’de, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti istanbulu almış müjdelenen mübarek fetih. Gerçekleşmiştir İslâmiyet mübarek ve mukaddes ideâl, uğruna Arablar, ve Türk ordusu İstanbul surlarını sayısız kez kuşatmışlar istanbul önünde seve seve can vermişlerdir*İstanbul, 1453 senesine kadar bir çok defa kuşatıldı efendimiz Kostantiniyye muhakkak fethedilecektir. fetheden ne güzel hükümdar ve ne güzel askerdir”*hadîs-i şerîfi, tüm müslümanları şehri fethetmek üzere harekete geçirmiştir Müslümanlar, feth-i mübîn için pek çok teşebbüste bulunmuştur dört halîfe, Emevîler, Abbasîler ve Osmanlılar devrinde en büyük ideâl İstanbulu ilk kez üçüncü halîfe Osman 655 de kuşatdı
*Emevîler devrinde, Muâviye, oğlu Yezîdi İstanbula gönderdi. muhasara büyük sahabe hazret- Eyyûb Ensârî de vardı. 669 da eneviler istanbulu kuşatdı ancak fethedemesi hz Ensârî kuşatmada dizanteriden vefât etti İstanbul surlarına defnedildi. Emevî donanması 673 de tekrar İstanbula geldi. Yedi senelik muhasarada Bizanslıların Rum ateşi kullanmalarından dolayı muvaffak olunamadı.

*714 senesinde İstanbul üzerine yürüyen Mesleme Abdülmelik 716’da karadan ve denizden şehri kuşatdı. kuvvetlerin ikmâlsiz kalması, kışın şiddeti ve Bizans entrikaları netîcesinde fetih gerçekleşemedi. kuşatmada, Bizans, İstanbul’da Dârülbalat adı ile içinde bir câmi bulunan konak yaptırmayı kabul etti. *781’de Abbasî halîfesi el-Mehdî, oğlu Hârûn Reşîd kumandasında bir orduyu İstanbul üzerine gönderdi. Boğaz içine gelen ordu Bizans’ı haraca bağladı*Onuncu asırda, İslâmiyet’i kabul eden Türkler, büyük bir îmân ile İstanbul’un fethini ulvî bir gaye olarak benimsedi 1071 Malazgird zaferinden sonra Türkler, Marmara denizi ve boğaziçi sahillerini ele geçirerek İstanbul’u tehdîd ettiler On birinci asrda Papa’nın öncülüğünde hıristiyanlar mukaddes istanbul u müslümanlardan kurtarmak ve Türkleri Anadolu’dan atmak için haçlı seferleri düzenleyerek İstanbul’un fethini geciktirdi.

*1299’da Osman Gâzi’nin kurduğu Osmanlı Devleti pâdişâhları hadîs ile müjdelenen ulvî gayeye ulaşmak için faaliyetlerde bulundular. Osman Gâzi ölüm döşeğinde oğlu Orhan Gâzi’ye; “İstanbul’u al, gülzâr et” diyerek vasiyette bulundu*İstanbul’un fethinin ilâhî bir vâaddi 1391 de sultan Bâyezîd İstanbul’u kuşattı. İstanbul’da bir Türk garnizonu mahalle câmi, mahkeme kurdurdu kuşatma her sene on bin altın harac verilmesi şartı ile kaldırıldı. Bizans antlaşmayı bozdu şehir 1395’de tekrar kuşatıldı. Haçlı ordusunun Niğboluya gelmesi ile muhasara gevşetildi. Niğbolu zaferinden sonra Bâyezîd Karadeniz’deki haçlı donanmasına mâni olmak için Şile’yi zabtederek ve boğazda Anadolu (Güzelce) Hisarı’nı yaptırdı. *1397 senesinde yıldırım han istanbul kuşatmasını şiddetlendirdı Yıldırım Bizanslıların İstanbul’da bir Türk mahallesiyle şer’iyye mahkemesi ve câmi kurulmasını ve haracı kabul etmeleriyle muhâsarayı kaldırdı. Yıldırım Han’ın son kuşatması 1400’de başlayıp, Tîmûr Han’ın Osmanlı topraklarına girmesi ile son buldu.

murataltug1985
01-12-2018, 09:15
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İSTANBUL’UN FETHİ müjdelenen şehir fethi mübin

*Fetret devrinde İstanbul Mûsâ Çelebi tarafından kuşatıldı ise de ancak neticesiz kaldı. Sultan Murâd Han, 1422 de İstanbul’u kuşattı. Dört ay süren kuşatmada her türlü savaş taktiği ve imkânları kullanıldı. Büyük velî Emîr Sultan maneviyâtı yükseltti. İstanbul’un düşmesi an mes’elesiydi Bizans entrikaları sonucu Osmanlı’ya karşı ittifak kuruldu iki cephede savaşamayan osmanlı muhasarayı kaldırdı.*Osmanlılar Trakya, Boğaz ve Kocaeli yarımadasını aldı Bizans,gittikçe küçülüyordu Avrupa hıristiyanlarının lideri Bizans, Papa’nın desteğiyle Osmanlıyı tehlike olarak görüyordu. Türk beyleri, Bizans entrikalarıyla Osmanlı Devleti’ne saldırıyordu.Çocukluğundan en büyük âlimlerden manevî terbiye ve cihângirlik şuuruyla yetişen şehzâde Mehmed, İstanbul’u fethetmek gayesindeydi müjdeleye mazhâr olmak istiyordu on dokuz yaşında 1451’de ikinci defa saltanata oturur oturmaz hadisle müjdelenen istanbulda fethi mübini gerçekleştirmek istiyordu

*Fetih öncesinde Bizans’ın en önemli ikmâl yolu boğazı, kontrolü altına almak maksadıyla genç fatih Anadolu Hisârı’nın karşısına Rumeli (Boğazkesen) Hisarı’nın yaptı. hisar, dört ayda bitti. Bizanslıların dünyâyla alâkası kesilince hisarın yapılmasını durdurmak için gönderilen elçileri genç fatih reddetmiştir*genç Fâtih bizanslılara şu cevâbı, vermiştir.Varna savaşında imparatorunuz Macarlarla birlik olup, babamın Rumeli’ye geçmesine engel oldu babam zorluklar çekti. Şimdi arazimde bana karşı gelmeniz için elinizde ne hak, ne de kudret vardır. kıyılar benimdir. Anadolu ve Rumeli benimdir ahaliside benimdir çünkü siz savunmayı bilmiyorsunuz. efendiniz bir daha haber göndermesin. *Osmanlı sultânı, Mora kuvvetlerine Turhan Bey’i, Avrupa kuvvetlerine akıncıları görevlendirdi.1453 te Edirne kuşatıldı Büyük toplarla tecrübe atışları yapıldı. Osmanlıya karşı Bizansa Karadeniz’den Venedik Cenevizliler yardıma geldi. Bizans şehir savunmasını Cenevizli kaptan Justiniani’ye verdi. Surlar ve hendekler kazıldı. Mezarlıktaki taşlar surlar tamir edildi. İstanbul Şehir kapılarının muhafazası, yardıma gelen Venedikli ve Cenevizli komutanlara verildi.

*Bizans Haliçi zincirle gerdirerek, şehir denizden korunmaya çalışıldı. Haliç zayıftı savunma hazırlıkları yapan Bizans ordusu ise karmaşık bir yapıya sahipti. Bulgar, İtalyan, Fransız, Giritli, Alman ve İngiliz ücretli askerlerinden meydana geliyordu.*Osmanlı ordusu 1453 te harb hazırlıklarını bitirdi ağır topçu grubu ile Edirne’den yola çıktı. Toplar Rumeli beylerbeyi Karaca Bey kumandasında on bin kişilik süvariyle iki ayda İstanbula getirildi. Anadolu Rumeli Türk-İslâm âleminin her tarafından gelen şeyh ve dervişler, Aydınoğlu, Karamanoğlu gönüllü kuvvetlerinden meydana gelen Osmanlı ordusunun mevcudu yüz yirmi beş bin idi. modern silâh ve kuvvetlere sahipti*sultânı Mehmed Akşemseddîn, Akbıyık, Gürânî ve Molla Hüsrev gibi büyük âlimlerle 24 Mart Cuma günü, namazdan sonra Edirne’den hareket etti. Gelibolu kapdân-ı deryası Baltaoğlu Süleymân 147 parçalık donanma 5 Nisan’da İstanbula ulaştı. Maltepe sırtlarına Otağ kuruldu. 6 Nisan Cuma günü İstanbul surlarında Cuma namazı kılındı

murataltug1985
01-12-2018, 09:16
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İSTANBUL’UN FETHİ müjdelenen şehir fethi mübin

*Mehmed Han, kuşatma hattını kurdu. Ordu Topkapı’dan Edirnekapı’ya kadar uzanıyordu merkezde Sultan ve sadrâzam Çandarlı Halîl paşa vardı, Yaldızkapı’dan Topkapı’ya kadar uzanan sağ kanadda Anadolu beylerbeyi İshak Paşa ve Mahmûd Paşa, Edirnekapı’dan Haliç’e uzanan sol kanatta Rumeli beylerbeyi Karaca Paşa, Cenevizlilere âid Galatada vezir Zağanos Paşa yer alıyordu.*Vezîr Mahmûd Paşa, sünnet-i seniyyeye uyularak, şehri kan dökülmeden teslim almak istiyordu Bizans İmparatoru Konstantine elçiler gönderildi. İstanbul teslim alınırsa kan dökülmeyeceğini ahâlinin canına, malına hürmet edileceğini teklif etdi. Bizans Osmanlı teklifini reddetti 6 Nisan Cuma günü istanbul surlarına ateş edildi*Osmanlı istanbulu kuşatdığında, İstanbul’un nüfûsu yetmiş bindi, Bizans ordusu, yirmi bin asker ve elli gemiden meydana geliyordu. Osmanlı topçusu surları çökertiyor kalblere dehşet veriyor ateşleri, Bizanslıları korkutuyordu bizans ahâlisi şehri topyekün savunuyordu osmanlı topları ve bataryaları İstanbul surlarında büyük gedikler açıyordu. gedikler, kısa zamanda tamir ediliyordu. Osmanlı ordusunun tüm taarruzları neticesiz kaldı
*Sultanın zamane tekniğinin en ileri top dökümhânesi kurdurulmuştu. Açılan gedikler Bizanslılarca derhâl tâmir ediliyordu, Sultan, sık sık ateş edilmesini söyledi. Osmanlı topları parçalandı. Sultan, topların atıştan sonra zeytinyağı ile yağlanmasını oğutulup daha sık ateş edilmesini emretti. Bundan sonraki top atışlarından çok iyi netîceler alındı. Makinelerin yağla soğutulması, Fâtih’in keşfidir.

*İstanbul’un savunmasında Papa tarafından gönderilen Ceneviz gemileri Marmara’da görünür görünmez, kapdân-ı derya Baltaoğlu Süleymân Paşa on sekiz filo ile Yeşilköyde karşıladı. Düşman gemilerinden küçük olan Osmanlı donanması netice alamadı sultan Mehmed in hırs ve üzüntüsünden dudakları çatladı. atını denize sürdü ve elbiseleri ıslandı askerler Sultân’ı takib etti. Venedik ve Bizans gemileri, Osmanlı kuvvetlerinden kurtularak,Haliçe kadar geldi haliçte zincirlerin açılması bizans surlarından içeri alındı Osmanlının kaybı yüz şehîd ve otuz yaralı idi. Bizansta moral yükseldi Baltaoğlu Süleymân görevden alındı, yerine Hamza Bey getirildi.
*sultan Mehmed karadan donanma yürütecekti Sultan, Bizans’ı sıkıştırmak istiyordu. kuvvet dengesini Bizans aleyhine bozacak ve yeni cepheler açacaktı. Sultan Mehmed bahçe ve
çalılıkları temizletti, tesviyeler Yollar yapıldı taşlar üzerine kalaslar döşendi, ve yağlanarak, yola palanga, bucurgat malzemeleri yerleştirildi. Donanmanın güzergâhı iki kilometreydi. 21 Nisan’da Galata surlarına yerleştirilen bataryalar, şafakla beraber Haliç’teki hıristiyan gemilerine ateş açtılar.

*Bizans kara surları dehşetli bombardımanla sallanıyordu .Türk amiral Hamza Bey de bizans üzerine hücum ediyordu genç Fâtih, karadan yürüttüğü gemileri gizlemeye çalışıyordu, Galata Cenevizlilerini güllelerle korkutuyordu. 22 Nisanda 67 Türk gemisi karadan Haliç’e indirildi. Bizans’ta hurafe yaygındı, sabaha karşı gemilerin sür’atle Haliç’e geldiğini görenler; müslümanlar sihir yapıyor” dediler. Fâtih’in dâhiyane buluşu muazzam projesi 70’e yakın gemiyi iki kilometrelik yoldan bir gecede Haliç’e indirmesi bugün dahi anlaşılamamıştır*Osmanlı donanmasını Haliç’te gören Bizanslılar büyük bir korkuya. Kapıldı vergi karşılığında kuşatmanın kaldırılmasını tekif etti. Sultan Mehmed İstanbul kalesinin teslime karşılık imparatora Mora despotluğunu teklif etdi bizans kabul etmedi.Bizansta Venedik ve Cenevizliler anlaşmazlığa düştü Birbirlerini kaçmakla suçladılar. Bizans Haliç’teki Osmanlı donanmasını yakmayı plânladı. *Bizans haliçteki osmanlı donanmasını yakmak için Venedikliler görevlendrildi. Venedikli Cocco iki kadırga ile Osmanlı donanmasını yakacaktı.Galata başkanı baskını bu gece yapmamalarını, ertelerlerse yardımda edeceğini bildirdi. Galata başkanı durumu, Zağanos Paşa’ya bildirdi, Zağanos Paşa, Kasımpaşa’daki gemilere tüfekli asker ve toplar koydurdu. baskını yapan Venedikliler zaferden emindi kadırgalarıyla en önde Türklere saldırmıştı. Türk gemileri hazırlıklıydı güllelerini atdılar baskına gelen Cocco ve venedik ordusu Haliç’in sularına gömüldüler.

murataltug1985
01-12-2018, 09:16
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İSTANBUL’UN FETHİ müjdelenen şehir fethi mübin

*Osmanlı kuvvetleri seri bir şekilde Haliç üzerine köprü kurdular Humbarahâne ile Defterdâr arasına kurulan köprünün genişliği beş buçuk metreydi . Cenevizlilerden satın alınan boş şarap fıçıları ile kurulan köprüyü akılları almayan Bizanslılar; bunu “Su üstünde yürüme sihiri” diye değerlendirdiler. köprü İstanbul’un fethinde asker ve malzeme naklinde kullanıldı, küçük toplarla da zayıf Bizans surları döğüldü.*Kuşatmanda Sultan, büyük velî Akşemseddîn’den bilgi istiyordu. Akşemseddîn Şeyhe sor, kale feth olunacak ve düşmana muzaffer olacak mıyız?” dedi. Akşemseddîn şöyle cevap verdi; “Ümmet-i Muhammed’gâzi ve şehit oldu kâfir kalesine hücum etti İnşâallahü teâlâ feth olur.” Fâtih, Vakti için bir işaret dedi. Akşemseddîn Başını eğip, Allahü teâlâya yalvardı. Mübarek yüzü terledi. başını kaldırarak; “İşbu senenin Rebi’ul-âhir ayının yirminci günü, seher vaktinde, sıdk-u himmetle hücum etsinler! Ol gün feth ola!.. Kostantinıyye, sedâ-i ezan ile dola...” dedi.

*muhârebe yeni bir kuşatma silahının kullanılması ile tekrar kızıştı. Osmanlı kuvvetleri ağaçtan yapılmış, İstanbul surlarından yüksek yürüyen bir kule getirdi. Bizanslılar kuleden korktular. kulenin iskeleti iki kat deve derisi ile kaplandı, ateşe karşı kuvvetli olması için arası toprakla dolduruldu. Üst katlarına merdivenle çıkılan yürüyen kulenin gövdesinde ateş açma pencereleri vardı. Sura yaklaşan kuledeki askerler bizans surlarını yıkıyor bizans askerleri hendekleri dolduruyordu
*23 Mayıs’ta sultan Mehmed bizansa teslim teklifinde bulundu. Sultân“Umûmî taarruzu felâket ve dehşeti takdir edersiniz. Şehri ve insanları sağ bırakmak isteriz. İmparator gidebilir. İstanbul halkı gidebilir Kalmak isteyenler mal ve mülklerini muhafaza edecektir imparatora Mora despotluğu verilecektir” şeklinde bizansa isteklerini bildirdi.
Bizans İmparatorunun genç fatihe cevâbı; “Sultan barış istiyorsa muhasarayı kaldırsın, istenen vergi verilecektir. Şehri teslime yetkim yoktur” şeklinde oldu.

*26 Mayıs ta Macar kralı Bizans kuşatmasının kaldırılmazsa, Macaristan’ın Bizans yanında yer alacağını büyük bir donanmanın İstanbul’a yaklaştığını bildirdi. Osmanlı karargâhında bozguncu sözler dolaşıyordu. Çandarlının düşüncesi kuşatmanın kaldırılmasıydı Sultan ve Zağanos Paşa hücum istiyordu Akşemseddîn Pâdişâh’a Sert ve enerjik” olmasını öğütlüyordu. harb meclisinde, beklemenin bozguncu dedikoduları arttıracağı düşüncesi ile taarruz kararı alındı. *Zağanos Paşa, Turhan Bey, Akşemseddîn ve Gürânî istanbula taarruz yapılmasını istoyor maneviyâtı yükseltiyordu 26 Mayısta ordugâhda şenlikler başladı. 28 Mayısta mum donanması yapıldı. Bizans ışık çemberi ile çevrildi tüyleri ürperten tekbir sesleri geliyordu. Bizans dehşete düştü. Gece yarısı mumlar söndürüldü, Bizans yıkılıyordu Sehere yakın Osmanlı topçusu ateşe başladı. *29 Mayıs’da sultan Menmed sabah namazını kıldı kılıç kuşandı ata bindi askerlerine; “Şimdi parlak bir cihâd için birbirinizi teşvik ediniz, zafer için üç şart esastır. Niyetinizi hâlis edip, emirlere itaat ediniz. sükûnet ve intizâm ile verilen emirleri eksiksiz icra edin, îmânınızın ile muhârebeye koşun liyâkatinizi ortaya koyun. Zillet geride, şehâdet ileridedir.
Bana gelince, sizinle döğüşeceğime yemîn ederim. Herkesin tâkib edeceğim” deyip, hücum emrini verdi.

murataltug1985
01-13-2018, 09:49
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-13-2018, 09:49
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İstanbulun fethi müjdelenen fetih fethi mübin

*Allahü teâlânın rızâsı için cihâda niyet eden Osmanlı askeri; “Ya Cennet! Ya İstanbul!” diyor başka bir makam istemiyordu. mücâhid ordusu yaralanan ve şehîd olanlara aldırmadan; “Allah Allah” nidalarıyla bizansa hücum ediyor surlara tırmanıyorlardı. Fethin gecikmesiyle genç Fâtih, Akşemseddîn’in çadırına girdi. Akşemseddîn kuru toprak üzerinde Allaha yalvarıyor, en büyük evliyâsını imdada göndermesini arzuluyordu.
*Sultan Mehmed elini açıp hocası aksultanın duasına Âmin” dedi. gözlerden yağmur gibi yaşlar aktı. Mehmed Han Bizans surlarına baktı. İslâm askerinin önünde; beyaz elbiseli, yeşil sarıklı bir ordu düşmana hücum ediyordu Ulubatlı Hasan, otuz arkadaşıyla bizans surlarına Osmanlı sancağını dikti ve şehîd edildi. *Osmanlı kuvvetleri dalga dalga İstanbul’a giriyordu Bizans halkı Ayasofya kilisesine sığınıyordu. Dalga dalga Osmanlı askerleri İstanbula hâkim oldu. Kiliseye sığınan mazlum ahâliye, güçsüz acınacak durumdaki insanlara dokunulmadı

*29 Mayısta genç fatih kır atıyla hocaları ve ordu kumandanları muhteşem bir alayla Topkapı’dan İstanbul’a girdi yanında, çok sevdiği hocası Akşemseddîn vardı. Fâtih çok gençti Akşemseddîn’i pâdişâh sanıyor ve çiçek sunuyordu. Akşemseddîn, Genç pâdişâhı gösterdi; “Sultan Mehmed ben değilim, odur” dedi. Sultan Mehmed de; “Gidiniz, ona gidiniz. Sultan Mehmed benim ama o hocamdır. Şehrin manevî fâtihidir” dedi. *Sultan, Türk askerlerinin tekbir sesleri arşa yükselen ve dört bir cihanı titreten ezan sesleriyle Ayasofyaya geldi. Genç Sultan, yerlere kapanan Ortodoks patriğine karşı; “Kalkın Ben sultan Mehmed, bütün ahâliye söylüyorum ki, bu günden îtibâren hayâtınız ve hürriyetiniz hususunda gazabımdan korkmayınız” diye hitâb etti*din, mezheb hürriyetini te’min eden ferman yayınlayan sultan Mehmed, Ayasofya’nın Cuma gününe kadar câmi hâline getirilmesini emretti. Fâtih, İstanbul’daki ilk Cuma namazını ayasofyada kıldı. 655’den 1453’e kadar devam eden mübarek ideâl Feth-i mübîn fetihnamelerle bütün İslâm âlemine müjdelenip dünyâya ilân edildi.
*İstanbul kuşatması 6 Nisan’dan 29 Mayıs’a kadar elli dört gün sürdü. Kuşatmada Bizanslılardan dört bin üzerinde ölü, elli binden fazla esir vardı Osmanlıların kayıpları beş binin üzerinde idi. Fetihte ganîmetler ele geçirildi

*İstanbul fethedilmekle, bin dört yüz seksen senelik Roma İmparatorluğu sona erdi. Osmanlı Devleti’nde yükselme devri başladı, çihân-şümul hâkimiyeti gelişti. İnsanlık îmân içinde tek devlet ve hükümdar hâkimiyeti için teşebbüse geçildi. İstanbul sefahat alemi olmaktan çıkarıldı ilim ve kültür merkezi hâline getirildi. Osmanlılar her yerde medrese ve kütüphâneler açtılar.*Sultan Mehmed’in kazandığı mübarek istanbul târihlerde feth-i celîl ve feth-i mübîn*adları ile anıldı Latin istilâsıyla harabeye dönen, istanbul nüfûsu elli bindi inen bin yıllık şehir, ahlâk ve maneviyâtı ile perişandı. fetih ile şehre hayat ve medeniyet geldi istanbul, İslâm ahlâk ve nizâmının merkezi oldu. Gökkubbeye uzanan muhteşem câmiler Allahü teâlâya niyazı temsil eden zarif minareleri,ile mübarek belde İslâm’ın kudsiyetine kavuştu
*İstanbul fethedilerek Şehir ilim, kültür ve, sarayları, ile ve san’atın Türklüğün İslâm medeniyetinin dünyânın en büyük merkezi olmuştur

murataltug1985
01-13-2018, 09:50
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İstanbulun fethi müjdelenen fetih fethi mübin

*İstanbul’un fethinden önce Katolik ve Ortodokslar birbirleri ile savaşıyordu hıristiyan âlemi insanlık dışı işkenceleriyle , katliâmlar yapıyorlardı. dördüncü haçlı seferiyle (1202-1204) İstanbul’da İmparatorluk kuran Latinler; şehirdeki dindaşlarını soyup, işkenceyle öldürüp, şehiri saraylardan, mâbedler ve ahâlinin evlerine varıncaya kadar yağmaladılar.*Fetihten önce İstanbul lâtin şapkası yerine Osmanlı sarığını tercih ediyorlardı. Türkler hiç kimseye kötülük yapmadı Mehmed Han şehiri temizledi emniyet ve âsâyişi korundu. İstanbul imâr edildi şehir için eserler inşâ edildi. Her din ve milletten insanlar iskân edildi şehir yaşanacak hâle getirildi. Türklerin herkese insanca davranmasıyla vicdan hürriyeti te’sis edildi.*İnsanların en büyük ihtiyâcı olan hak şuuru adalet nizâmı, Avrupa ve hıristiyan âlemine Türk idaresiyle girdi. Hıristiyan âlemi, kâdılar karşısında hükümdarla gayr-i müslim bir vatandaşın muhakeme edildiğini İslâm ve Türk adaletinin sarsılmaz kaidelerine şâhid oldu.

*Topçuluk tekniğindeki dünyâ târihini değiştiren ilk büyük zafer İstanbul’un fethinde görüldü. Şahi topları Avrupa krallarının otoritelerini sarstı derebeylik usûlü kaldırıldı Merkezî otorite ve millî birlik esâsıyla kurulan devletler, Avrupa haritasında sınırlar meydana getirmişdi. Doğu ticâreti Türk ve İslâm ülkelerine geçti, Avrupalıları yeni yollar aradı
*İstanbulun fethiyle avrupa Ticarî yollar aramak için keşiflere çıktı Yeni ülkeler keşfetti. Gemicilik gelişti, denizaşırı ülkelere açıldılar. Keşif ve buluşlarda teknik, kültür ve medeniyette gelişmeler oldu Avrupa sömürgeciliğe yöneldi
*İstanbul’un fethiyle Avrupalılar, müslüman âlimler vâsıtasiyle dünyânın yuvarlaklığını, öğrenmişler ve ilerlemişlerdir. Barutun kullanılması, müslümanların pusulayı öğrenmesi, topun Avrupada kabulü Türk fetihleri ile ticaret yolu kesilen Avrupa denizlere açılmış altın stoklarını telâfiye çalışmışlardır
*Fâtih han devri Cihânda dönüm noktasıdır te’siri her yerde hissedildi muazzam fetihten önce herkesi İstanbul’un nice memleketlere değer olduğuna inandırdı. İki kıt’anın sultanı İstanbul’un fethi... 1453 senesi çağ açıp kapatdı
Fâtih’in, Bâyezîd’in ve Yavuzun müsamahasına borçlu olan rönesans, İstanbul’un fethi ile başlar”
*29 Mayıs 1453’de İstanbul’un fethi ile Osmanlı Devleti, cihânşümul hâle geldi İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başşehri olup, kültür ve medeniyetin beşiği hâline geldi.

murataltug1985
01-13-2018, 09:50
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
İstanbulun fethi müjdelenen fetih fethi mübin

*Sultan Mehmed istanbulun fethinden önce orduyu düzeltmiş ve yeniçeri ağalarını değiştirip disiplin altına almıştır savaş bölgesine yardımın geleceği yerler ele geçirilmiştir Rumelihisarı yaptırılmış, Karadenizden bizansa yardımın gelmesi önlenmiştir Mora kuşatılmış İstanbuldaki küçük kaleler alınmıştır*Venediklen dostluk andlaşması imzalayarak, Bizans’ın yalnız bırakılmış, Galata Cenevizlilerinin tarafsızlığı sağlanmıştır İsyanlar bastırılmış, Anadolu beylikleri itaat altına alınmıştır. savaş öncesi anadoluda birlik sağlanmıştır
İstanbul surlarının zayıf yerleri tespit edilmiş, İstanbul surlarını yıkabilecek toplar döktürülmüştür
*İstanbul’un dış dünyâ ile alâkasını kesmek için donanmaya önem verildi.Bizans ordusundan üstün bir ordu hazırlanmıştır Düşman kuvvetlerini dağıtmak için, gemiler Haliç’e indirilmiş, Marmara surlarını kuşatılmış ve denizden bizansa gelecek yardım önlenmiştir Sultan Mehmed havan döktürmüştür Sultan Mehmed,savaşa bizzat katılarak askerin moralini yükseltmiştir Toplar gereken bölgelerde toplanarak, ateş sıklet merkezi kurulmuştur*İstanbulun fethinden sonra İstanbul boğazı ve İstanbul’un ele geçirilmesiyle Anadolu ve Rumeli yakaları birleştirilmiştir.Ortodoks kilisesi bağımsızlığa kavuşturularak hıristiyan birliği engellenmiştir İnanç serbestliği sağlanmıştır büyük savaşlar engellemiştir.Rum ve Cenevizlilerin ticarî faaliyetlerinin serbest bırakılmış ekonomik düzenin bozulması önlenmiştir.Sultan Mehmed, Anadolu ve Rumeli Türkleri yerleştirilerek, İstanbul Türkleştirmiştir.Fâtih, Bizans’taki yerli ve yabancı san’atkâr ve bilginleri korumuş ve yararlanmıştır.

*İSTANBUL KUŞATMALARI
M.Ö. 477’de Plate muhasarasın
M.Ö. 410’da Alkibyad
M.Ö. 340’da Makedonyalı Filip
M.S. 197’de imparator Severus
313’de Sezar Maksiminus
315’de Büyük Konstantin
616’da İran İmparatoru Keyhüsrev
626’da Avarlar
655’de hazret-i Osman devrinde Muâviye
*668’de Muâviye oğlu Yezîd tarafından kuşatılan istanbulda hz Eyyûb-el-Ensârî şehîd olmuştur
673’de Süfyân bin Avf
715’de Mesleme
739’da Abdülmelik’in oğlu Süleymân
764’de Bulgar kralı Pağanus tarafından,
781’de Hârûn-ür-Reşîd
793’de Abdülmelik tarafından,
812’de Islav despotu Krumus
820’de Islav despotu Tomas
866’da Rus Askoldodir
914’de Bulgar kralı Simeon
*1048’de Asi Turniçyüs
1081’de Aleksios Komnenos
1204’de, Lâtin haçlı ordusu
1261’de İznik Rum Devleti İmparatoru Paleologos
1395 ve 1402’de Yıldırım Bâyezîd
1411’de şehzâde Mûsâ Çelebi
1422’de Murâd-II
1453’de Mehmed-II tarafından.

murataltug1985
01-13-2018, 09:50
Sultan Mehmed Han’ın istanbul nutku

bu devlet, ecdadımızın nice cihâd, ve emekleri ile kazanılmış bir mirastır. Yaşlılar bu cihâd ve savaşa şâhiddir bizzat katılmışlardır. Gençler gazâları babalarından dinledi. pek çok yiğit ebedî âleme intikâl etti. atalarımız müthiş tehlikelere göğüs gererek büyük işler gördüler.*Ey yaşlı fedakârlar yiğit gençler fetihler kolay olmadı emeksiz devlet elde edilmedi. nice kanlar döküldü, dul ve yetimlerin gözyaşları aktı. engin dereler, yalçın kayalar, sarp dağlar boğazlar aşıldı. geceler uykusuz, geçti. ecdadımız fevkalâde zorluklara katlandı. Düşman karşısında muvaffak olunamadı. hiç bir zaman istikbâlden ümid kesilmedi zafere kadar cihâda bağlı kalındı ceddimiz Felâkete kederlenmez zafere sevinç duymazlardı. şanlı bir devlet kurdular; cihâna hamiyyet ve adaletin örneğini verdiler. Bize mükemmel bir devlet bıraktılar.

*bize düşen vazife, devleti yüceltmek ve atalarımıza halef olmak ruhlarını şâd etmektir. İstanbul, memleketimizin ortasında müstesna bir beldedir. savaşlarla nüfus boşalmıştır. Rumların zararlarını dolaplarını bilirsiniz. Dedem Bâyezîd’e karşı dış devletleri kışkırtıp, devletimizi yıkmak, bizi Rumeli’den ve Anadolu’dan çıkarmak istediler dedem onları Allah’ın yardımı ile Tuna’nın dalgalarına dökerek devletimizi kurtardı.
*Rumlar babama yaptığı gibi hilelerine bugün de devam etmektedir İstanbul fethedilmedikçe, Bizans’ın fesadı devam edecektir. memleketimizi parçalayan istanbul rumlarda kaldıkça devlet emniyette olamayacaktır. rumlar daima tehlikelidir gemi ve askerlerimizle düşmandan üstünüz. şehri kuşatıp hücumla alacağız teslime mecbur edeceğiz. tahrik ve fesada fırsat vermeyelim ecdadımıza lâyık olduğumuzu cihâna gösterelim.
*Bizi hiç bir engel yolumuzdan döndüremeyecek hiç bir kuvvet satvetimize dayanamayacaktır. Ben ordunun başında, sizinle beraber, birinci safta bulunacak ve hizmetlerinizi mükâfatlandıracağım.”

*Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir Perşembe öğleden sonra, atının hazırlanmasını istedi. Semerkand’a gitti Semerkandda talebelerine; “Siz durun” buyurdu. atını Abbas sahraya sürdü. Mevlâna Şeyh hocasını tâkib etti.ve gözden kayboldu. Ubeydullah-ı Ahrâr evine döndüğünde, talebeleri nereye gittiğini sordu “Türk sultânı Muhammed Han (Fâtih) kâfirlerle harb ediyordu. yardım istendi Allahü teâlânın izniyle galip gelinip zafer kazanıldı” buyurdu.*Fâtih Han, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerini şöyle anlatır: “İstanbul için savaştığımda, harbin en şiddetli ânıydı Allahü teâlâya yalvardım, zamanın kutbunun imdada yetişmesini istedim. beyaz at üzerinde bir zât yanıma geldi. “Korkma buyurdu. endişelendim küffâr çok” deyince, elbisesinin yeninden Baktım büyük bir ordu gördüm. “İşte bu ordu ile sana yardıma geldim.hücum emri verince hücuma geçti. düşman hezimete uğradı fetih gerçekleşti.” Sultan Mehmed İstanbul’u fethettiğin tüm evliyâ ve rûhâniyetin yardımını görmüştü

murataltug1985
01-13-2018, 09:51
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ÇANAKKALE SAVAŞLARI-ÇANAKKALE MAHŞERİ

*Birinci Dünyâ Harbinde Çanakkale boğazında Osmanlı ordusu ile İtilâf devletleri arasında meydana gelen, müslüman-Türk’ün, târih sayfalarına altın harflerle; “Çanakkale geçilmez” diye yazdığı savaşlardır*Osmanlı Devleti, İttihâd ve Terakkî’nin sorumsuzca kışkırtmalarıyla girdiği Balkan savaşından mağlûb çıkmış, vatan toprağı ve türk evlâdlar kaybedilmiştir. devletin siyâsî yapısı, ve askerî gücü elverişsizdir. 23 Ocak 1913’de Bâb-ı âlî Baskını gerçekleştirilmiş Harbiye nâzırı Nâzım Paşa öldürülmüş, sadrâzam Kâmil Paşa istifa ettirilerek iktidarı ele geçirilmiştir
*İttihâd ve Terakkî kendine yeni maceralar arıyordu Enver, Talât ve Cemâl paşalar arasında, görüş ayrılıkları vardı. Cemâl Paşa, Fransa ile İngiltere Enver ve Talât ise, Almanyayı istiyorlardı. Avrupa’da İngiltere, Fransa ve Rusya’dan meydana gelen üçlü İtilâf ile; Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’dan meydana gelen üçlü ittifak grubları kuruldu. *Cemâl Paşa, Fransızlara yakındı Fransa, İngiltere ve Rusya üçlü İtilâf grubunda yer almaya çalıştı. Fakat, İngiltere ile Rusya’nın Osmanlı Devletinde emelleri vardı, Enver ve Talât paşalar Almanya ile ittifak andlaşması imzalandı. koca devletin îdâm fermanı imzalandı Osmanlı Devleti, cihan harbinin dışında kalabilirdi. Fakat, İttihâd ve Terakkî ile Enver, Talât ve Cemâl paşaların affedilmez târihî hatâları sebebiyle, Ağustos 1914’de başlayan Birinci Dünyâ harbine girdi

*3 Ağustos 1914’de Osmanlı Devleti seferberlik îlân etti. Çanakkale boğazına iki mayın hattı döşetildi boğaz yabancı savaş gemilerine kapatıldı”.4 Ağustos 1914’de Fransız hâkimiyetindeki Cezâyiri bombalayan Alman Goeben ve Breslau kruvazörleri, 10 Ağustos 1914 te Çanakkaleye geldi. Almanya ile imzalanan ittifak andlaşmasıyla Türk boğazlarından girdi İngiltere’nin donanmasına izin verilmedi.
*İngiliz donanmasının boğazı kuşatmasıyla 15 Ağustos 1914’de çanakkaleye 40 mayınlık üçüncü mayın hattı döşendi. 24 Eylül’de 29 mayınlık dördüncü, 1 Ekim’de 29 mayınlık beşinci mayın hatları döşendi.Osmanlı Devleti’nin cihan harbine girmesiyle Tekirdağ 3. kolordu kumandanlığı Çanakkale istihkamlarında vazifelendirildi. Çanakkale boğazına dört hat mayın daha döşendi. 9. fırka kumandanı Miralay Cevâd Bey’di. karargâhı Çanakkale’de bulunan mevkî kumandanlığının kumandanı ise mirliva Emin Paşa idi.
*Boğaz müstahkem mevkii üç bölgeye ayrılmıştı Rumeli yakasında Seddülbahir, Ertuğrul; Anadolu yakasında Kumkale ve Orhâniye tabyaları vardı Seddülbahir ile Kumkale’de eski toplar Ertuğrul ile Orhâniye’de ise iki adet uzun menzilli ve yeni 24 cm’lik toplar vardı. 16 top vardı. İkinci bölgede Merkez Grubu ismiyle Boğaz’ın dar yerinde Rumeli yakasında Mecidiye, Hamîdiye, Namazgah Değirmenburnu; Anadolu yakasında ise Hamîdiye, Çimenlik, Mecidiye, Nara İstihkâmları vardı. 60 top mevcuddu.Çanakkale istihkâmlarından en kuvvetlisi, ateş kudreti bakımından Anadolu Hâmîdiyesiydi. 35 çap uzunluğunda, 35 cm’lik 12.000 metre menzilli toplar vardı.

*Îtilâf devletlerinin boğaza ilk hücumu, 3 Kasım 1914 tür İngiliz-Fransız kuvvetlerinin 28 gemilik filosu ile, Seddülbahir ve Kumkale istihkâmlarına hücum ettiler 17 dakika içinde İngilizler Rumeli, Fransızlar Anadolu tarafını bombaladılar bir düşman zırhlısı yara aldı. Osmanlı Devleti’nin Rusya Irak ve Sina cephelerinde kayıplarından uğramasından istifâde eden îtilâf devletleri,
1915 te Çanakkale boğazını geçmeyi tasarladılar.
*İtilaf devletleri mukavemet görmeden boğazdan geçebileceklerini ve Osmanlıyı saf dışı edip gayelerine ulaşacaklarını umuyorlardı. Rusya, boğazlardan harb malzemesi bekliyordu Osmanlının Süveyşten asker göndermesini önlemek isteyen îtilâf devletleri, Çanakkale’yi savaş gemileriyle geçerek kesin netice almak istiyorlardı *Ocak 1915’de İngiliz amiral Sir Jackson, Çanakkale’yi geçmenin delilik olacağını söylerken, bahriye nâzırı Churchill de harekâtın mutlaka yapılması gerektiği kanâatinde idi. îtilâf devletlerinin taarruz plânı, 19 Şubat 1915 Cum’a günü tatbike konuldu. îtilâf devletlerinin emrinde; 2 muhârebe kruvazörü, 4 Fransız muhârebe gemisi, 3 hafif kruvazör, 15 muhrip, 4 denizaltı gemisi, 1 torpido depo gemisi ve bir kaç yardımcı ticâret gemisi vardı.*19 Şubat 1915 Cuma günü, ilk boğaz hücumu başladı Ertuğrul ve Orhâniye tabyaları ateşaltına alındı. Ertuğrul tabyaları Vojans zırhlısını, Orhâniye tabyası ise İngiliz Agememnon zırhlısını yaraladı. İtilâf kuvvetleri, geri çekildi. 25, 26 ve 27 Şubatta İtilâf kuvvetleri, elde ettikleri kısmî başarılarla iyimserlik içine girip, Çanakkale’nin düşeceğine inandılar.

murataltug1985
01-13-2018, 09:51
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ÇANAKKALE SAVAŞLARI-ÇANAKKALE MAHŞERİ

*Çanakkale boğazında düşman hücumu devam ediyordu. Düşman kuvvetleri Osmanlı hücumlarıyla denize döküldü. düşman, 7, 8, 9, 10 Martta taarruza geçti, Çanakkale ve Kilidülbahir de Barbaros zırhlımız, düşman bataryalarını bombaladı İngilizlerin Elizabeth, Nelson Bouvet zırhlıları isabet alarak geri çekildi. Bu 27 Şubat’ta Nusret mayın gemisi, Çimenlik değirmen burnuna 53 mayınlık 10. mayın hattını, 8 Mart’ta ise düşman kontrolündeki Karanlık limana, 26 mayınlık 11. mayın hattını döşedi. Gemi kumandanı yüzbaşı Hakkı mayın kumandanı ise Kasımpaşalı binbaşı Nazmi Bey’di.*Mart ayında geniş çaplı bir hücum düşünen itilaflar amiral Carden’in yerine tümamirâl Robeck’i getirdiler. İngiltere harbiye nâzrı Lord Kitchner’in emriyle deniz harekâtına kara kuvvetleri de hücuma katılacakdı. 18 Mart 1915 Perşembe günü hava güzel ve sâkindi. Boğazda sis vardı sessizlik hakimdi. Sabahın erken saatlerinde Ertuğrul uçağın Bozcaada açıklarında büyük bir filo bir denizaltı gemisi 6 İngiliz zırhlısı 4 Fransız savaş gemisinin Boğaz’a yol aldığını tesbit etdi

*düşman donanması Çanakkale ve Kilidülbahir bataryalarını susturmaya karar vermişti. 10 düşman zırhlısı boğaza yaklaştı. boğazdan içeriye doğru girerek. borda hattına girdiler. ilk bombardıman başladı. savaş şiddetlendi. İtilâf devletlerinin bombardımanları, korkunç bir hâl aldı. Osmanlılar düşman karşısında nefes alamıyordu ölürsem şehidim, kalırsam gâzi” diyordu
*Türk askerinin vatanı müdâfaa azmi kırılamıyor çanak savaşı gittikçe şiddetleniyordu ana bataryalarımız düşmana cevap vermemişti.
Düşmanda 506 top Türk mevzilerinde 150 top vardı Boğazın en dar yeri Çanakkale-Kilidülbahir şiddetli bombardımanlarla harâb edildi Türk tabyalarını susturduğun zanneden düşman pusuya çekildi Hamîdiye ve Mecidiye tabyaları Fransız zırhlılarını ateşe tuttu. Bouvet zırhlısı mermi yağmurunda kaldı.İngiliz İnflexible zırhlısı geriledi. Hamîdiye tabyalarının mermileriyle Fransız Bouvet zırhlısı mayına çarptı. 600 mürettebatıyla boğaza
gömüldü.

*Fransız zırhlıları, kaçtı ateşe ara verildi
dört İngiliz zırhlısı boğazda , Namazgah, ve Rumeli Hamîdiyesini ateşe tuttu. Anadolu Hamîdiyesi düşman gemilerine ateş ediyordu. Rumeli Hamîdiyesi’nin ateşleriyle İrresistible zırhlısı tutuştu Makineleri durdu ve Karanlık limandaki mayınlara çarptı. Aldığı İsabetlerle perişan hâle geldi kurtarılamayarak, Dardanos önlerinde sulara gömüldü.*Ocean zırhlısı Soğanlıderede battı.
büyük hücumlarla müslümanın îmân gücünü aşamayan Çanakkale boğazının geçemeyen amiral Robeckin taarruzları işe yaramamıyordu çekilme emri verince, düşman gemileri çanakkaleden çekilerek rotasını Bozcaada’ya döndürdü

murataltug1985
01-13-2018, 09:52
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ÇANAKKALE SAVAŞLARI-ÇANAKKALE MAHŞERİ

*Amiral Robeck de, 18 Mart 1915 te Mondros’daki bamiral R.Wemyss’e “Kabatepe’deni Yarın beni görür müsünüz yüzen mayınlar, ve sahildeki torpidolar yüzünden felâketli bir gün geçirdik... İrresistible ve Bouvet battı. İnflexible mayın yarası aldı. top ateşleri ile çanakkalede ağır bir hasara uğradık yenildik diyerek...” diyerek ingilizler çanakkale yenilgisini anlatıyorlardı*18 Mart 1915 te çanakkalede düşman ordusu 2000’mermi harcadı. Türk tarafına sâdece 81 top isabet etti kaybımız 40 şehîd ve 70 yaralıydı Düşman, mayın hatlarından sadece ikisini temizleyebilmişti. Düşmanın üç muhârebe gemisi batmış, üçü harp dışı kalmıştı. 700 insan kaybetmişti*Çanakkale’yi geçemeyen mağlûbiyeti hazmedemeyen îtilâf devletleri istanbulu ele geçirmek için karaya asker çıkarmayı düşündüler. kumandanlığıa general Hamilton getirildi. emrinde de 75.000 kişilik bir ordu vardı. ordu İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zellândalı ve sömürge askerleri vardı. kuvvetlere, Anzak kuvvetleri denildi.*Îtilâf kuvvetlerinin karargâhı, Limni adasındaki Mondros limanı idi. Anzak kumandanı general Weston ve general Birdvood Fransız kuvvetlerinin kumandanı sırasıyla general d’Amede, ve general Bailloud oldu. Îtilâf kuvvetleri taarruzu Geliboludan başlatmayı kararlaştırdı osmanlı savunma ordusu başkumandanlığına Alman general Von Sanders tâyin edildi.

*Îtilâf devletleri şaşırtma çıkarmaları yaparak, asıl çıkarmayı gizlediler Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915’de Kumkale’ye çıkarma yaptı. göğüs göğüse muhârebeler oldu. îtilâf kuvvetleri geri çekildi. Saros kıyılarındaki savaşlar türk askerinin üstünlüğü ile devam ediyordu sahte çıkarmalar neticesiz kalıyordu İngiliz harb gemileri kuvvetli bir ateş desteği ile Seddülbahir’e asker çıkardı düşmanın 12 taburu osmanlı ordusunun ise 3 taburu vardı. kahraman tabur, tek başına kendinden on misli üstün düşmanla tam 36 saat tek başına çarpıştı. *Çanakkalede 3. tabur kumandanı binbaşı Mahmûd Bey, taburunu kaybetmek pahasına kahramanca çarpıştı düşmanı denize dökmek karar ve azminden vazgeçmedi ağır yaralandığı hâlde, muhârebesi sona erene kadar taburunun başından ayrılmadı.
*Çanakkalede kahraman 3. taburun karşısında meşhur 29. İngiliz tümeni çok ağır zâyiât verdi sayı ve ateş ve zırhlı desteğine rağmen, sahilde zor tutundu bir buçuk gün süren muhârebede ancak 500 metre ilerleyebildi.*Çanakkalede şiddetli mukavemetle karşılaşan îtilâf kuvvetleri, Seddülbahir ve Arıburnuna ilk 50.000 kişilik İngiliz, Avustralya ve Yeni Zelandalı asker çıkardılar. karşısında yalnız iki Türk tümeni vardı. birincisi 12 taburlu 9. tümen, ikincisi ise 19. tümendi. 9. tümenin Seddülbahir bölgesini savunmakla vazifeliydi Anburnu’nda Avustralya hücûmlarına karşı Türk’ün şanlı târihine altın harflerle eklendk on misli düşman karşısında Eceabatda hayatlar fedâ edilerek vatan için kınalı kuzular kurban edildi

*Alman generali Sanders’in plânı ve Osmanlı kuvvetinin vazifesi, Arıburnu ve Kumtepedeki 10 kilometrelik sahayı korumaktı. 27. ve 25. alay Maydos-Sarafim çiftliği hattında bekliyordu. Arıburnu-Kocaçimen hattındaki Bigalı köyünde 19. fırka bulunuyordu.Arıburnu’na çıkarma yapmaya çalışan Anzak kuvvetlerinin top sesleri, Bigalıdan işitiliyordu. muhârebe raporları üzerine, 19. tümen kumandanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemâl emrindeki birliklerini harekete geçirdi. *Mustafa kemal Gelibolu’da bulunan birliğini Kocaçimen-Conkbayırı istikâmetine gönderdi. Ve emri bekledi. emir gelmeyince, kendiliğinden harekete geçti. Bigalı’daki kuvvetlerin başına geçerek, saat 8.30’da Kocaçimen-Conkbayırından Arıburnuna yürüdü. Düşman yaklaşıyordu Cephane tükenmişti erlere, mevzî aldırdı. düşman mevzîye girince. zaman kazanıldı ve 57. alayın birlikleri Conkbayırı’na yerleştirildi. 57. ve 27. alay yaptığı süngü hücumu ile Anzak kuvvetleri sahile sürülüp atıldılar. kahramanca çarpışılarak, Anzak birlikleri püskürtüldü*57. piyade alayı ve 27. piyade alayı, savaş gemilerinin ateşine tutularak, başta kumandanları olmak üzere tamâmı şehîd düştü. Çanakkalenin en iyi ve talimli iki alayı Çanakkale savaşının şanlı müdâfaa târihinde şehit düşerek adlarını altın harflerle yazdırdılar.

murataltug1985
01-13-2018, 09:52
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
ÇANAKKALE SAVAŞLARI-ÇANAKKALE MAHŞERİ

*25-26 Nisan muhârebelerinde İtilâf kuvvetleri, sâdece kıyı bölgelerinde, tutunabildiler. Osmanlı Devleti’ni bir oldu-bittiyle cihan harbine sokan İttihâdçı Enver Paşa, pek çok müslüman evlâdının imha edilmesine neden oldu gibi, savaştaki taktik hatâlarıyla Seddülbahir, Tekeburnu ve Mort limanındaki İngiliz birliklerine hücumu emretti.
*Balkan harbinde mağlûb olarak kuvvetini kaybeden, İttihâdçı-Îtilafçı ayrımıyla pek çok vatansever subayı emekliye sevk edilen
dört cephede harbe sokulan Osmanlı ordusu Çanakkale cephesinde, İngiliz siperlerine 1, 2 ve 3 Mayısta hücum ettiler. Kahramanca çarpıştılar ancak kazandıkları yerleri, düşman donanmasının ezici ateşiyle bırakmak zorunda kaldılar. hücumlarda, binlerce kahraman şehîd oldu.
*Dördüncü gün hücumdan vazgeçilip savunmaya karar verildi. Osmanlı taarruzlarının kırılmasıyla İngilizler, karşı taarruza geçtiler Mayıs 1915 te dört gün müddetle devam eden ve ikinci Kirte muhârebesinde muhârebelerde,düşman kuvvetlerine taarruz edildi Seddülbahir’in Kuzeydoğusundaki Alçıtepe’yi hedef alan 50.000 kişilik düşman donanmaları tek tük küçük ilerlemeler yaptı. ağır kayıplara uğradı.
*Düşmanın 20.000 askeri telef oldu düşman ordusu, ancak yarım kilometre yol alabildi. Kara ve denizden hücuma uğrayan Türk askerinin çanakkalede müthiş bir kahramanlık gösterdi cesareti akıllara durgunluk verdi Cephane kıtlığı, gıdasızlık çarıksızlık ve soğuk vardı tüm bunlara rağmen Türk ordusu, dimdik ayaktaydı.

*İngiliz taarruzlarının kırılmasıyla düşman kumandanı general Hamilton’un ümidi kırıldı Londradan yardım istedi Osmanlı donanması Goliat zırhlısını batırdı itilafların buhranı artdı. İtilaf donanmaları kumandanı amiral Fisher, en güçlü zırhlısı Elizabeth’in Çanakkale’den ayrılıp İngiltere’ye dönmesini emretti. Bahriye nâzırı Churchill de, 38 santimlik top taşıyan iki monitörle birkaç zırhlının gönderilmesi şartıyla razı oldu.
*Elizabeth zırhlısinın çanakkaleden çekilmesine Lord Kitchner çok kızdı ve en ağır zamanda donanmanın yalnız bırakıldığını söyledi. İtilaflarda tartışmalar büyüyordu 13 Mayıs’da, amiral Robeck’e deniz hücumuna geçmeyip, orduyu desteklemesi bildirildi. İngiltere’de hava iyice gerginleşti. Churchill, bütün gücün Çanakkalede yığılmasını istedi*Churchill Lord Fisher’in uykudayken onun imzası olmadan İtalya’ya yardım için çanakkaleye dört kruvazör gönderdi Lord Fisher ise imzası olmadan böyle bir emrin verilmesiyle istifa etti Churchill Bahriye nâzırlığından vazifesinden alındı. Arıburnu cephesindeki Osmanlı kuvvetleri 18-19 Mayısta neticesiz taarruzlarda bulundular.*11 Mayıs 1915 te çanakkaleyi teftiş eden harbiye nâzırı Enver Paşa, başkumandan vekili ünvânıyla aç, çıplak ve cephanesiz durumdaki orduya düşmana hücum emri verdi. Düşmanın taarruzu hesab edilmeden çılgınca girişilen taarruzda, dokuz bin kahramanımız şehîd oldu. İngiliz zayiatı ise yüz ölü ile beş yüz yaralıdan ibaretti.

*İngiltere kabinesinde değişiklik yapıldı Alman denizaltıları, 24 Mayıs’ta Triumph, 27 Mayıs’ta Majestic zırhlılarını batırdılar itilafçı General Hamilton 28 Mayısta, donanmayı destekleyemiyeceğini bildirdi.Gelibolu yarımadasında Es’ad Paşa’nın birlikleri ve 5. ordu birliklerine terfîler ve madalyalar verildi.*İngiliz savunma bakanı LKitchner, 3 Haziran 1915’de general Hamilton’a yardım gönderilirse Kilüdülbahir’i ele geçirip, Çanakkale seferini bitireceğini söyledi İngiliz ve Fransızlar, 5 Haziranda Seddülbahir cephesine saldırdı Üçüncü Kirte muhârebesinde Osmanlı ordusundan 9.000 kişi şehîd oldu; düşman ordusundan da 7. 500 kişi öldürüldü. düşman geri püskürtüldüğü ngilizlerin eline geçen yerler geri alındı.*takviye edilen Osmanlı ordusu 28 Haziran 1915 te taarruza başladı. Zığındere muhârebelerinde teftişe gelen Enver Paşa’nın plânladığı taarruz 8 gün devam etti. Zığınderenin iki tarafındaki Osmanlı mevzilerinde Türk taarruzları en güzide askerlerimizden 14.000 kişinin şehîd olmasına sebeb oldu. düşman taarruzu kırıldı. İngilizler hezimete uğratıdı*6 Temmuz 1915’de veliahd Yûsuf İzzeddîn Efendi, Çanakkalede askere moral verdi. 12 Temmuz 1915 Pazartesi Seddülbahir cephesi Kerevizderedeki kanlı çarpışmalara, iki Fransız bir İngiliz tümeni katıldı. Osmanlı ordusundan 9. 822 kişi şehîd oldu düşman tarafından 3. 840 kişi öldürüldüğü bu muhârebe de Türk’ün zaferiyle neticelendi.

murataltug1985
01-16-2018, 08:56
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-16-2018, 08:56
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Çanakkale savaşları-çanakkale mahşeri

*Çanakkalede başlayacak taarruz için, hazırlıklar tamamlandı Alman generali Sanders, İngiliz taarruzunun* Temmuz ayında olacağını tahmin ediyordu. Denizden boğazı geçemiyen Seddülbahir ve Arıburnu’nda başarı sağlayamayan İtilâf kuvvetleri* generali Hamilton, yeni bir harp plânı hazırladı.*6 Ağustos 1915 te ingilizler Seddülbahir bölgesine; Kirte ve Alçıtepe ye şiddetli bir şaşırtma hareketinde bulundular. Arıburnuna taarruz ettiler amaçları Osmanlı birliklerini Seddülbahir ve Arıburnu’na çekmek ve Anafartalar’a yapacakları taarruzu kolaylaştırmaktı. Sazlıdere’nin kuzeyinde karaya çıkan 20.000 kişilik İngiliz kuvveti, Arıburnu cephesini çevirdi. sabaha kadar Conkbayın’na ikibuçuk kilometre yaklaştılar. *7 Ağustosu dinlenerek geçiren İngiliz kuvvetleri Osmanlı ordusu zaman kazandı Arıburnu Kabatepe Seddülbahir tümenleri toplandı.8 Ağustosta İngilizler Conkbayırı’nı denizden ve karadan ateş altına aldılar. Arıburnu cephesi ateş içindeydi. çok şehit verilerek Conkbayır’ı kaybedildi 10 Ağustosta Conkbayırı geri alındı. Arıburnu kumandanı korgeneral Es’ad Paşa idi. Arıburnu cephesindeki zayiatımız 6. 930 kişiydi.*Çanakkalede Osmanlı ordusuna önemli zayiatlar verdiren düşmanlar 6-7 Ağustos ta Suvla koyuna asker çıkardılar. Arıburnu’nun kuzeyinden osmanlı ordusunu kuşatmaya başladılar Fakat îmânlı Türk askerinin mukavemetiyle* başarısızlığa uğradılar.

*6-7 Ağustosta Suvla koyunda karaya çıkan İngiliz kuvvetleri,* 7 Ağustosta osmanlı ordusunda* taarruza başladılar. Liman paşa miralay Fevzi Bey kumandasındaki 16. kolorduyu Anafartalara sevk etti. Kireçtepe’nin kuzeyinden başlayıp güneye doğru* Kocaçimen bölgesini içine alan yeni bir cephe kuruldu cephenin adı Anafartalar grup kumandanlığı ve kumandanı da miralay Fevzi Çakmak Bey’di. *Von Sanders, Saroz körfezini koruyan vazifeli 16. kolorduya; İngiliz kuvvetlerine taarruz etmesini emr etti. Ancak kolordunun ağırlıklarıyla* iki günlük yolu bir günde katetmesi mümkün değildi miralay Fevzi Bey, Von Sanders tarafından vazifeden alındı. Yerine 19. fırka* kumandanı miralay Kemâl Bey tâyin edildi. Birlik 48 saatten beri dinlenmemişti.* İngiliz tümenine karşı hazırlık yapmadan 9 taarruz emri veren Mustafa Kemâl Bey, İngilizlerden önce şiddetle hücum ederek, İngiliz taarruzunu kırdı. düşman bombardımanına rağmen, Türk taarruzu muvaffak oldu. kahraman mehmetçik; açlığa, elbisesizliğe, cephanesizlige rağmen büyük başarıyla düşmanı denize kadar kovaladı.*Türk kuvvetleri Conkbayırı’na ve Şâhintepede düşman kuvvetini ve İtilâf kuvvetlerinin* generallerini de öldürdü. 16 ve 21 Ağustos ta İtilâf kuvvetleri tekrar taarruza geçtiler. Taarruzlar Anafartalar’a* yayılarak tehlikeli bir hâl aldı Anafartalar kumandanı Mustafa Kemâl taarruza geçti. Düşmana karşı hücuma kalkan ve kahraman bir alay şehit edildi. Ancak düşman taarruzu kırıldı.* zayiatlar korkunçtu. Türk askerinin dillere destan kahramanlığı ile zafer kazanıldı

murataltug1985
01-16-2018, 08:57
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Çanakkale savaşları-çanakkale mahşeri

*Türk başkumandanlığı Çanakkale cephesini kuvvetlendirmeğe karar verdi, ingiliz general Hamilton takviye istedi. Sadece bir tümen gönderilebildi* Îtilâf devletlerinin Sırbistan’ seferi Çanakkale’den bir itilaf kuvveti çekildi kış yaklaşmıştı itilaf kuvvetleri 40 bin kişi eksilmişti* kış geliyordu. Osmanlı ordusuna, Avusturya bataryası* 25 subay ve bir kaç denizaltısı ile katılmıştı.ve osmanlı ve ittifak kuvvetleri gittikçe güçleniyordu*İngilizler, 19 Aralık 1915 te Seddülbahire taarruz ettiler ve Anafartalar Arıburnu bölgesinden çekildiler. Mağlûbiyeti* hazmedemediler İngiliz hükümeti, son bir taarruza karar verdi. Bulgaristan’ın, Alman-Türk ittifakına katılmasıyla ittifak kuvvetleri güçlendi, Fransa îtilâf kuvvetlerinin Makedonya cephesine kuvvet istedi İngiltere , Geliboludaki kuvvetlerini tamamen geriye çekmek zorunda kaldı. *8,5 ay süren Çanakkale savaşlarında bozguna uğrayan* îtilâf kuvvetleri, çekilip gittiler. Türk ordusunun eline ganîmet geçti.çanakkale savaşı
dünyâ târihinin en şanlı müdâfaasıdır müslümanların vatanperverliği, kahramanlığı, cesareti ölürsem şehîd, kalırsam gâziyim parolasıyla kazanılan Çanakkale savaşlarında, Osmanlı ordusundan* 251. 309 kiş şehit verilmiştir

*Çanakkale savaşında itilaf devletleri 252.000 askerini zâyiât verdi. Osmanlı Devleti’nin çok sayıda şehidi vardı verilen şehîdlerin* en önemlisi Abdülhamîd Han’ın okullarında yetişen yedeksubaylar teşkil ediyordu.devlet, yetişmiş insanını kaybetti*Cihan harbinde müslüman-Türk’ün kendinden kat kat güçlü kuvvetler karşısında kahramanlığını ortaya koyan Çanakkale savaşları; Rusya’nın asırlardır ulaşmak istediği boğazları ele geçirerek Akdeniz’e ulaşma hayâllerinin sönmesine sebeb oldu.Çanakkale harbinde* Ruslar, Kafkasya cephesine saldırdı 300.000 kişilik bir Türk ordusu çanakkalede savaşıyordu* Doğu Anadoluda Rus mezâlimi başladı İngiltere Irak ve Filistini boş buldu ve kudüsü ele geçirdi

*İngiltere başbakanı Lıoyd George’un Avam kamarasındaki konuşmasında; “Gemilerimiz Çanakkale’yi geçeselerdi, harb iki sene kısalırdı* dünyâ harbi iki sene uzatıldı. Çanakkale’deki başarıyla, Rusya’da çarlık yıkıldı Bolşevik ihtilâli gerçekleşti çanakkale sayesinde cihan harbin iki sene uzadı* Rusya iktisadî ve askerî yardım alamadı iktisadi sıkıntı, Rus ihtilâline sebeb oldu. *Bolşevik ihtilâli sonunda çarlık evrildi. Bolşevik rejimi kuruldu. rejimi gerçekleştirenler, Türklerle iyi münâsebetler kurarak harbden çekildiler. Haçlı zihniyetinin Osmanlı Devleti üzerinde hayâl ettikleri kötü emeller, suya düştü. Ruslar Akdeniz’e açılamadı Çanakkale savaşlarında sultan İkinci Abdülhamîd Han devrinde yetişen kıymetli pek çok kumandan ve asker şehit oldu.

murataltug1985
01-16-2018, 08:57
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Çanakkale savaşları-çanakkale mahşeri
ÇANAKKALE ŞEHİDİNİN ANNESİNE* MEKTUBU

*Vâlideciğim Dört asker doğuran* şanlı Türk annesi Nasihat mektubunu, yeşil bir ovacığın ortasında* derenin kenarında aldım.Tabiatın yeşillikleriyle mest olmuşken ruhumu takviye etti.Okudum, dersler aldım.mukaddes vazifeme sevindim.
Yeşil yeşil ekinler* rüzgarlar annemden gelen mektubu selâmlıyordu Hepsi eğilip kalkıyordu ve beni, tebrik ediyorlardı.*muhteşem çam ağaçları beni tebrik ediyorlardı.çığıl çığıl akan dere,* vâlidemden gelen mektuba oynuyor köpürüyordu.gölgesinde istirahat ettiğim ağaçlarına sevincime iştirak ettiğini, rakslarla anlatmak istiyordu.güzel bir bülbül, tatlı sedâsı ile hissiyatıma iştirak ettiğini ince gagalarıyla göstermek istiyordu.*Vâlideciğim, on paraya yüz dirhem süt, Koyun şimdi sağılmış, aldım ve içtim. Sizi düşündüm gönderdiği para ile süt içtim Kardeşim Şevket neden içmiyor? bülbül bağırıyordu: Kaderde olsaydı, o da çiçeklerden koklayacak,sütten içecek, ekinlerin secdelerini görecek derenin aheste akışını tedkik edecek ve çıkan sesleri duyacak idi.” Şevket merak etmesin, o belki de, daha güzellerini görür.vâlideciğim, sen müteessir olma. seni mutlaka buralara getireceğim. Ve şu manzarayı göstereceğim.

*çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. güzel sesli biri ezan okuyordu.Ey Allah’ım! .Bülbül bile sustu, ekinler hareketten kesildi, dere bile ses çıkarmıyordu. bütün mevcudat mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. abdest aldım. Cemâat ile namazı kıldık. Yeşil çayırlara üzerine diz çöktüm. Bütün dünyâyı debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım Ey Allah’ım! öten kuşun, şu meleyen koyunun, secde eden yeşil ekin ve otların, Sen bütün bunları Türklere verdin. Yine Türklerde bırak. Çünkü* güzel yerler, seni takdir eden ve seni ulu tanıyan Türklere mahsustur. “*Ey* Rabbim! kahraman askerlerin bütün dilekleri, ism-i celâlini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Bu şerefi dileği ihsân eyle ve huzurunda titreyerek, güzel ve sakin bir yerde sana duâ eden biz askerlerin süngülerini keskin eyle. Düşmanlarını kahret mahveyle!” diye duâ ettim Artık benim kadar mes’ûd, bir kimse tasavvur edilemezdi.
*Anneciğim! Oğlun Hâlid benim gibi güzel yerlerdedir. Dünyânın en güzel yerleri burasıdır
Vâlideciğim bu dünyâ böyledir. sen merak etme.
Vâlideciğim, çamaşır falan istemem, paralarım duruyor. Allah razı olsun.

Oğlun Hasan Edhem
4 Nisan 1331(17 Nisan 1915)

murataltug1985
01-16-2018, 08:58
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Çanakkale savaşları-çanakkale mahşeri
BİR ŞEHİDİMİZİN SON SÖZLERİ

*2 Haziran 1916’da Kolağası Yüzbaşı Mehmed Tevfik, Çanakkale Harbi’nde İngiliz mermisi* yaralanmış ve şehîd olmadan önce
Ovacık yakınlarındaki Ordugâhtan 18 Mayıs 1916
Sebebi hayâtım, feyz-i refikim.Sevgili babacığım, vâlideciğim Arıburnu’ndaki ilk girdiğim müthiş muhârebede pantolonumdan hâin İngiliz kurşunu geçti. Hamdolsun kurtuldum. gireceğim muhârebelerden kurtulacağıma ümidim olmadığından, şu satırları yazıyorum.
*Hamdü senalar olsun Cenâb-ı Hakk’a ki, beni asker yaptı. Siz de vatan ve millete hizmet için beni yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz-i refikim* oldunuz. Cenâb-ı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler ederim.
Şimdi milletin verdiğini haketmek zamanıdır. Vatanıma vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum. Şehîdlik rütbesine kavuşursam; cenâb-ı Hakk’ın en sevimli kulu olduğuma kanâat edeceğim. Asker olduğum için, bu her zaman yakındır.

*Sevgili babacığım ve vâlideciğim! Göz bebeğim zevcem Münevver oğlum Nezih’ciğimi Cenâb-ı Hakka ve size bırakıyorum. ne mümkün ise lütfen yapınız. Mümkün olandan fazla bir şeyi isteyemem. Refikama yazdığım mektubu lütfen veriniz teselli ediniz. takdir böyle imiş. baba ve vâlidedğim bilmiyerek kusurlarda bulunmuşumdur. affediniz Hakkınızı helâl ediniz! Ruhumu şâd ediniz. refikama yardımcı olunuz.*Sevgili hemşirem sizi çok severdim. Sizin için ne lazımsa yapmak* isterdim. Belki kusur etmişimdir. affet, mukadderât-ı ilâhiye böyle imiş. Hakkını helâl et, ruhumu şâd et Hepiniz, her gün beş vakit namaz kılınız namazı kaçırmamağa dikkat ediniz. Ruhuma Fatiha okuyarak beni sevindiriniz! Sizi* cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum.
Ey akraba ve ehibbâ, cümlenize elveda hakkınızı helâl ediniz. hakkım helâl olsun. Elveda, elveda Cümlenizi cenâb-ı Hakk’a* emânet ediyorum. Ebediyyen Allah’a ısmarladık. Sevgili babacığım ve vâlideciğim.Oğlunuz Mehmed Tevfik
19 Mayıs 1331 (1916)

murataltug1985
01-16-2018, 08:58
Kaynak ehlisünnetbüyükleri.com
Çanakkale savaşları-çanakkale mahşeri
KOLUMU KESİVER KOMUTANIM

Çanakkale savaşlarında bir subay şöyle anlatıyor:

*Çanakkale savaşının devam ettiği günlerdeyiz birindeyiz. savaş zaferimiz ile neticelenmek üzereydi. Mehmedciklerin, Allah Allah... nidaları ufku titretiyor, korkunç top seslerini bu müthiş haykırışlar bastırıyordu yanımda bir ayak sesi duydum Ali Çavuş Sapsarı olmuş, yüzünde müthiş bir ıstırap vardı. kolunu gösterdi. Dehşetle ürperdim. Sol kolu bileğinin yukarısından aldığı isabetle, kopacak hâle gelmiş, elini yere düşmekten bir deri parçası alıkoymakta idi.
*Ali Çavuş dişlerini sıktı Sağ elindeki çakıyı uzatarak: “Şu kolumu kesiver kumandanım” dedi. üç kelimelik cümle, müthiş bir istek,ve mecburiyet ifâde ediyordu çakıyı aldım ve derinin ucundaki sallanan eli koldan ayırdım. Bu tüyler ürpertici vazifeyi yaparken, Üzülme Ali Çavuş, Allah vücûduna sağlık versin” diye mırıldandım.
*O; yere düşen eline, elsiz kalan koluna* oluktan boşanır gibi akan kanlara kıymet bile vermiyor Gözlerini duman ve ateş içindeki yurt ufuklarına çevirerek; “Fedâ olsun, memleket sağ olsun...” diye mırıldandı.*Ali Çavuş elini değil, hayâtını da memleket uğruna, mukaddes ülkeyi korumak yolunda feda etti. Gözlerini hayâta yumarken Memleket sağ olsun... Allah îmândan ayırmasın... Canım vatana fedâ olsun” demişti.

murataltug1985
01-16-2018, 08:59
Kaynak vaazsitesi.net ŞEHİTLİK VE GAZİLİK

**AYET : BAKARA SURESİ – 154. AYET
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبيلِ اللّهِ أَمْوَاتٌ بَلْ أَحْيَاء وَلَكِن*لاَّ تَشْعُرُونَ:
Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler fakat siz onu anlayamazsınız.”* (BAKARA SURESİ – 154. AYET)
*İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvan elde eder. Bu rütbenin en büyüğü şehitlik ve gaziliktir bu rütbe hayat-ı feda karşılığında elde edilir* ve inanç ve iman sayesinde kazanılmaktadır. Hak katında ve halk yanında şehadet büyük bir mazhariyettir.
Şehit, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunacak rızıklandırılacak ve cennete girecektir
*Gazi Allah yolunda vatan uğrunda savaşıp ve şehit olmayı arzu ettiği halde ölmeyip, sağ kalan kimsedir Gazi şehit olmak için savaştığından şehitler derecesindedir. Peygamberimiz (SAV)“Bir kimse Allah yolunda şehit olmayı can-u gönülden isterse, yatağında ölse dahi Allah onu şehitler derecesine ulaştırır.” buyurmuştur.*İnsan niçin şehit veya gazi olmayı ister Çünkü başka bir çaba ile bu rütbelere erişemez Bu rütbeler canı feda etmekle elde edilir.Peygamberimiz (SAV)’e bir adam sordu: “Ey Allah'ın Resulü, bana, savaşa denk bir amel göster?” Peygamberimiz (SAV): “Buna denk bir amel bulamıyorum.” buyurdu.

*Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
أَجَعَلْتُمْ سِقَايَةَالْحَاجِّ وَعِمَارَةَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ كَمَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ

وَجَاهَدَ فِي سَبِيلِ اللّهِ لاَ يَسْتَوُونَ عِندَ اللّهِ وَاللّهُ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ*الظَّالِمِينَ:
Siz, hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram’ı onarma işiyle, Allah’a ve ahiret gününe iman edip Allah yolunda savaşanların yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar.” *(TEVBE SURESİ – 19. AYET)*Numan (RA) şöyle demiştir Peygamberimiz (SAV)’in minberi yanında idim. Bir adam bana hacılara sakalık etmem hariç, hiç bir emel yapmasam gam yemem.” dedi. Bir başkası Ben Kâbe'yi onarsam da hiçbir amel yapmasam aldırış etmem.” dedi. Bir diğeri “Allah yolunda savaşmak, sizin söylediklerinizden daha faziletlidir.” dedi. Hz. Ömer (RA): “Susun, Peygamber (SAV)’in minberinde sesinizi yükseltmeyin.Peygamberimiz Allah Teâlâ* ayeti indirdi amellerden hiçbirinin Allah yolunda savaşmakla aynı olmadığını bildirdi

*Özürsüz evinde amel yapanlar ile Allah yolunda savaşanların dereceleri itibariyle eşit olmadıklarını bildiren ayet-i kerime şöyledir:
لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ*فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ*وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُـلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ*الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْراً عَظِيماً:دَرَجَاتٍ مِّنْهُ وَمَغْفِرَةًوَرَحْمَةً وَكَانَ اللّهُ غَفُوراً رَّحِيماً:
Müminlerden özür sahibi olanlar dışında oturanlarla, Allah yolunda savaşanlar bir olmaz. Allah, malları ve canları ile savaşanları, derece bakımından üstün kıldı. Allah cennet va’detmiştir, savaşanları, oturanlardan pek büyük ecirle üstün kılmıştır.” *(NİSA SURESİ – 95–96. AYETLER)

*insan niçin şehit olmak ister? Çünkü Allah şehâdete* yükselene cenneti va’dediyor. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:
إِنَّ اللّهَ اشْتَرَى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُم*بِأَنَّ لَهُمُ الجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ فَيَقْتُلُونَوَيُقْتَلُونَ وَعْداً عَلَيْهِ حَقّاً فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنجِيلِ*وَالْقُرْآنِ وَمَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ مِنَ اللّهِ فَاسْتَبْشِرُواْبِبَيْعِكُمُ الَّذِي بَايَعْتُم بِهِ وَذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ:
Allah müminlerden mal ve canlarını, cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. Allah’tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır? O halde O’nunla yaptığınız alışverişden sevinin. İşte bu, büyük bir kazançtır.”* (TEVBE SURESİ – 111. AYET)
*Bir adam Peygamberimiz (SAV)’e:“Ey Allah'ın Resulü, Allah yolunda öldürülürsem yerim neresidir?” diye sordu. Peygamberimiz (SAV): “Cennettedir.” buyurdu. Adam, yemekte olduğu elindeki hurmaları bırakıp savaşa girdi ve sonunda şehit oldu.”*Müslüman Türk’ü zaferden zafere koşturan ve tarihi kahramanlık destanları ile süsleten, Allah’ın hak ovadine ermek ve O’nun şehitler için hazırladığı mükâfata mazhar olma isteğidir.İslam için büyük bir felaket olan Haçlı orduları şehadet ruh ve heyecanıyla durdurmuş şehitlik iman ve inancıyla, 1071 de* Anadolu Müslümana yurt yapılmış, 1453’de İstanbul’un fethiyle Bizans imparatorluğunu yıkılmış orta çağ kapatılıp yeniçağ açılmış, 30 Ağustos ülke düşmandan temizlenmiştir. Mehmetçik Kıbrıs’ta savaşmış, kardeşlerimiz Yunan mezaliminden kurtarılmıştır.

murataltug1985
01-16-2018, 09:01
Kaynak vaazsitesi.net ŞEHİTLİK VE GAZİLİK

*İnsan niçin şehit olmak ister? Cenab-ı Hak, şehitlerin ölü değil, diri olduklarını ve şöyle buyuruyor:
وَلاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُواْ فِي*سَبِيلِ اللّهِ أَمْوَاتاً بَلْ أَحْيَاء عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ:فَرِحِينَ*بِمَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذِينَ لَمْ يَلْحَقُواْبِهِم مِّنْ خَلْفِهِمْ أَلاَّ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ:
Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın. onlar diridirler; Allah’ın Lütuf ve kereminden Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek şehit kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmaktadır.” *(ALİ-İMRAN SURESİ – 169–170. AYETLER)*Sevgili Peygamberimiz *(SAV),şehitliğin derecesini şöyle buyurmuştur Hiç kimse cennete girdikten sonra - bütün dünyaya sahip olsa bile tekrar dünyayı istemez. Yalnız şehitler, keramet ve nimetler sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.”*Peygamberimiz (SAV), bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buyurmuştur:Ruhumu kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim.”

*Şehitlik olmadan vatan olmaz. vatan bir toprak parçasıdır, her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehitlerin kan akıttıkları toprak parçasıdır. Toprak, eğer uğruna ölen varsa vatandır.” Bugün sahip olduğumuz cennet vatan kahraman atalarımızın her karışını kanları ile sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır.
Ecdadını zannetme asırlarca uyurdu,
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu.”
*Vatan, Müslüman’ın her şeyidir. din, namus, şeref bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde korunabilir. atalarımız vatanımız için her fedakârlıkta bulunmuş kanlarını akıtarak onu düşmana teslim etmemişlerdir.imandan sonra, insanı en çok Allah’a yaklaştıran amel, hiç şüphe yok ki Allah yolunda savaşmaktır.Ebû Zerr (RA) diyor ki Peygamberimiz (SAV)’e: “Ey Allah’ın Resulü, hangi amel daha faziletlidir?” diye sordum. Peygamberimiz (SAV) “Allah’a iman etmek ve O’nun yolunda savaşmaktır.” buyurdu.

murataltug1985
01-16-2018, 09:02
Kaynak vaazsitesi.net ŞEHİTLİK VE GAZİLİK

*Şehit” denilince, Allah yolunda vatan uğrunda can feda eden kimse akla gelir. başka şekillerde ölenlerden şehit olanlar da vardır. bazı şehitler vardır ki, onlara uygulanan hükümler diğer şehitlere uygulanmaz. DÜNYA VE AHİRET BAKIMINDAN ŞEHİT OLANLAR Savaşta gayr-ı Müslimlerle eşkıya ve yol kesicilerle yapılan çatışmalarda öldürülenler olanlar,haksız yere* öldürülenler Malını, canını ve ırzını korurken haksız yere öldürülenler şehittir Peygamberimiz (SAV)Mal Can ve Dinini korurken* öldürülen şehittir.” buyurmuştur.*şehitler yıkanmaz,* elbiseleri çıkarılmaz namazları kılınarak gömülürler. Şehidin kefeni, elbisesidir. üzerindeki kefen cinsinden olmayan palto ve ayakkabıları çıkarılır. örtülmesi gereken yerler örtünür
*Ahiret şehidi, düşmanla veya* başkaldırıp* yol kesenlerle eşkıya savaşırken* ölmeyip; tedavi sırasında ölenlerdir.Allah katında şehittir şehit mükâfatı alırlar. Bunlar, diğer ölüler gibi yıkanır, kefenlenir ve namazları kılınarak defnedilirler.
hata ile öldürülen Müslüman ahiret şehididir.
*boğularak, yanarak, yıkıntı altında kalarak ölenler helâl yoldan kazanmak için ölenler ilim yolunda ölenler ahiret şehididir Efendimiz (SAV),şöyle buyurmuştur:Şehitler beştir: Vebadan ishalden ölenler, suda boğulanlar, duvar ve toprak altında ölenler ve Allah yolunda şehit düşenler.”

*inanmadığı halde Müslüman görünen ve Müslümanların yanında savaşırken öldürülen dünya şehididir. yıkanmadan namazı kılınarak elbisesiyle gömülür. inancı olmadığı ve yalnız dünya ile savaştığı için öldürüldüğünden dünya hükümlerince şehit sayılır ancak Allah katında şehit değildir.*Yapılan işler kişinin niyetine bağlı olarak değerlendirilir. Efendimiz *(SAV) şöyle buyurmuştur Ameller ancak niyetlerle değerlenir. Herkese ancak niyet ettiği vardır.”*Hiç kimsenin iç dünyası bilinemez şehidin durumu kendisiyle Allah arasındadır bir kimsenin* neyi sakladığını ne amaçla savaştığını ancak Allah bilir. bir kimsenin davranışlarına bakarak o kimse hakkında içinde sakladığı ile ilgili kesin söylemek doğru değildir. Aksi halde insan yanılır ve günaha girer

*Ebû Musa (RA) diyor ki: “Bir Bedevî Peygamberimiz (SAV)’e gelerek: “Ey Allah’ın Resulü, adam var ki, ganimet için şöhret için savaşır. hangisi Allah yolunda savaşmış olur?” diye sordu. Peygamberimiz (SAV): “Allah’ın sözü ve dini üstün olsun diye savaşan kimse Allah yolunda savaşmış olur.” buyurdu.*şehitlerimiz kanlarını akıtarak cennet vatanı bize emanet etmişdir. Bize düşen imar etmek, korumak ve sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmazsak hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize görevlerimizi yapmamış ruhlarını incitmiş oluruz.*Kur’an- Kerim ayet-i kerimeleriyle Allah şöyle buyuruyor:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ*عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ:تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ*فِي سَبِيلِ اللَّهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ:يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ*طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ:
*Ey İman edenler, sizi azaptan kurtaracak ticareti göstereyim mi? Allah’a ve Resulüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda savaşırsınız. bu sizin için hayırlıdır. günahlarınız bağışlanır allah sizi altından ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerine en büyük kurtuluş budur.” *(SAFF SURESİ – 10–12. AYETLER)
*Allah şehitlerimize rahmet eylesin, cennetiyle cemaliyle şereflendirsin, bizlere onların yolundan yürümeyi nasip eylesin. Ülkemizi felâket ve musibetlerden muhafaza buyursun. Aziz milletimize kötü ve karanlık günler göstermesin. Âmin.

murataltug1985
01-16-2018, 09:02
Kaynak vikipedi şehit

*Şehit*Arapça:*شهيد*šehīd, çoğulu:*شُهَداءšuhedā' kutsal bir ülkü, din veya inanç uğrunda ölen kimse.Şehit olma eylemine*"şehâdet"*adı verilir.
Arapça kökenli şehadet sözcüğü Arapçada "tanıklık" tanık anlamına gelir. Şehadet sözcüğü Türkçede tanıklık anlamında kullanılmaz aynı kökten gelen "şahit" sözcüğü "tanık" kelimesi kullanılır*Ülkeler yasalarına göre şehitliği çeşitli şekilde tanımlarlar.Türkiye'de*şehit dinen ve imanen vatan veya milletini müdafaa için ölenlerdir Türkiye'de şehitler şu kategorilerde toplanır vatanî görevini*yaparken görev başında yaşamını yitirenler*terör saldırısıyla* yaşamını yitirenler *şehitlerin* şehadeti, tüzük ve*yasalarla*sabittir şehit yakınları tazminat*veya maddi yardıma hak kazanabilirler.bazen dinî, siyasî ve ideolojik görüşleriyle* öldürülmüş kimseler yakınları, dava arkadaşları, meslek arkadaşları taraftarları tarafından "şehit" olarak nitelendirilirler:*Basın şehitleri,*devrim şehitleri,*terör şehitleri

*Birçok dinde şehit ve şehâdet kavramına rastlanır.Hristiyanlıkta şehadet kavramı savaşta ölenlerin aksine inancı nedeniyle zulüm görerek-öldürülen din büyüklerini tanımlar* Hristiyan şehitleri Romada Hristiyanlığın yayıldığı dönemlerde öldürülen erken dönem Hristiyanlarıdır. Hristiyan şehitleri azizlik ve azizelik*mertebesine yükseltilmişlerdir.
*Şehit,*İslam*dininde*Allah*yolunda vefat etmiş müslümandır. kurtuluşa ermiş ahiret makamı
üstündür Allah*yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. onlar diridirler. siz bunu bilemezsiniz. (Bakara Suresi: 154)”*Hanefi mezhebi*alimlerine görüşlerine göre şehitlik üçtür Dünya ve ahiret için şehiti İslam dini için savaşlarda veya işkencede ölenler ve inançları için* öldürülenlerdir.Ahiret şehiti İslami inançları nedeniyle fiziksel zulüm görmüş hemen değil* sonradan vefat etmiş kişilerdir. sonradan vefat ettikleri için geride kalanlarca şehit kabul edilmezler ancak ahirette şehit muamelesi göreceklerdir. Dünya için şehit olanlar: Bunlar dünyada, görünüşte İslam dini için ölmüştür fakat niyet farklıdır* geride kalanlarca* şehit olarak anılıp ahirette şehit muamelesi görmeyeceklerdir.

murataltug1985
01-16-2018, 09:03
Kaynak bedirhaber.com İslam'a göre cihat

*Batılı yazarlar cihad kavramnı, kasıtlı olarak
ele almakta sadece “savaş” gözüyle bakmaktadır
gayret etmek, başarı için tüm imkanları kullanmak anlamına gelen “cihâd” Kur’ân ve hadisde; dini öğrenmeyi, öğretmeyi, tebliğ etmeyi, emir ve yasaklara uymayı, haram ve günahlara karşı mücadele etmeyi, İslam tebliği için Allah yolunda İslam düşmanlarıyla cihad etmeyi* ifade eder. “Allah yolunda hakkıyla cihad edin” *İslâm cihadı farklı yönleriyle şöyle tanımlamışdır: Cihad; “Hak dine davetdir”; “Şeytana ve nefse verilen savaştır”Allah’a kulluk etmek, Allah ve Resulünü tebliğ etmek, ülkesini her türlü tehlikeye ve saldırıya karşı savunmaktır.*cihad, iman edip sâlih ameller işlemek, İslam'ı öğrenmek ve öğretmek, fitne ve fesadı önlemek, güven ve huzuru sağlamak, İslam için çalışmalar yapmak, İslâm’ı yaşamak nefsi kötülük ve haramlardan alıkoymak, nefs* ve şeytanla savaşmak ülkeyi vatanını, maddi ve manevi değerlerini korumaktır.

*İslâm’da cihadın; son şekli olan savaş zorunlu bir yöntemdir ve Kur’an’da “kıtal” kelimesiyle ifade edilir. Sevgili peygamberimiz: “Ey İnsanlar, düşmanla savaşmak üzere karşı karşıya gelmeyi temenni etmeyiniz. Allah’tan, sizi savaştan korumasını isteyiniz. Düşmanla karşılaşınca da sabrediniz” buyurmuşlardır.*Sözle yapılan cihâd:*“kâfirlere boyun eğme ve Kur’an ile onlara karşı büyük cihadda bulun” âyetidir Kur’an’ı ve ahkâmını öğrenmek, öğretmek İslâmı herkese anlatmaktır Îman edip sâlih amel işleyerek, günah olan sözen kaçınmak ise nefis ile cihaddır“Kim nefsiyle cihâd ederse o ancak kendisi için cihâd etmiş olur.” âyeti bunun delilidir.*Mal ve can ile Allah yolunda cihâdda İslâm düşmanları ile mal ve can ile fiilen savaşmaktır silahlarla hep birlikte savaşa çıkın. Mallarınızla ve canlarınızla Allah yoluna cihâd edin..” İslâm savaşı ancak saldırı olunca meşrû görür. Bu müdafaadır Peygamber (s.a.v) “müşriklerle elinizle ve dillerinizle cihâd edin” , “Mücâhid nefsiyle savaşandır” buyurmuştur

*bir Müslüman, dinin emir ve yasaklarını öğrenip yaşamakla, öğrendiklerini başkalarına öğretmekle, iyiliği emredip kötülükten sakındırmakla, İslâm'ı tebliğe çalışmakla nefsine ve gerekse dış düşmanlara karşı mücadele vermekle cihad etmiş olur*İslâm, "cihad"ı sadece savaştan ibaret görmez ilahiyatı anlatıp, çile çekmeyi,* zalimin haksızlığını açıkça dile getirmeyi cihad sayar faydalı olmayı; destek sağlamayı; hakkı, iyiliği ve güzelliği tavsiye etmeyi İslâm'ın en üstün ibadetlerinin başında gelen cihadın şümûlüne almıştır. Cihad sadece savaş değildir, iyilik hakikat doğruluk ve dürüstlük mücadelesidir *cihad İslam’ı doğru bir şekilde ulaştırmaktır. İnanıp inanmamak, kişilerin kendilerinin bileceği bir şeydir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurduيَاأَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ
“Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara* cihat et onlara karşı çetin ol...”* âyette sadece kıtâl değil münafıklarla hak uğrunda dil ile mücadele etmek, İslamı anlatmak, fitne ve fesatlara engel olmak kastedilmektedir

murataltug1985
01-16-2018, 09:03
Kaynak bedirhaber.com İslam'a göre cihat

*Furkân suresi فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا kafirlere itaat etme, onlara karşı Kur’an’la büyük bir cihad yap!” âyetinde kâfirlere karşı Kur’an’la cihadın yapılmasının emredilmesi , cihadın* fikrî boyutuna vurgu yapılmışdır. asıl büyük cihad, fikrî cihaddır. Allah’ın rızası için ona ulaştıracak yollar gösterilmeli* çaba harcanmalıdır *Cihâdın "harb, gazâ ve kıtâl" anlamında savaş şeklinde uygulanabilmesi için meşru bir savaşın olması gerekir. Savaş* saldırıyla meşru olur.
وَقَاتِلُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ*
"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın…"و قاتلوا المشركين كافة كما يقتلونكم كافة
"Sizinle top yekun savaştıkları gibi siz de müşriklerle top yekun savaşın" anlamındaki âyetler ve benzerleri bunun delilidir.
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ**
"Allah uğrunda hakkıyla cihat edin…" âyetindeki Allah yolunda cihâd" emri, İslam düşmanlarıyla meşru bir harpte savaş araç gereçleriyle savaşmayı İslam'ın hükümlerini* uygulamayı, nefsi kötülük ve haramdan alıkoymayı, İslam'ın tebliği yücelmesi ve hükümlerinin uygulanması için gösterilen çabayı ifade eder.*

*Mücâhid, nefsi ile mücadele eden kimsedir"
جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم*
"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"
عن عائشة عنها قالت يا رسول الله نرى الجهاد افضل العمل افلا نجاهد قال لكن افضل الجهاد حج مبرور
"Hz. Aişe, ey Allah'ın elçisi! Biz amellerin en fazîletlisinin cihat olduğunu görüyoruz. Biz cihat yapmayalım mı? diye sorar. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Cihâdın en fazîletlisi makbul bir hacdır" buyurur.
Şu hadis de anne-babaya hizmetin cihat olduğunu ifade etmektedir:

عن عبد الله ابن عمرو قال جاء رجل الى النبي يستأذنه في** الجهاد فقال الك والدان قال نعم قال ففيهما فجاهد*
Abdullah ibn Amr anlatıyor: Bir sahâbî Hz. Peygambere geldi ve ondan cihâda (savaşa) katılmak için izin istedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona, "Annen-baban var mı" diye sordu, Adamın "evet" demesi üzerine, "Sen onlara hizmet ederek cihâd et" buyurdu.

فمن جاهدهم بيده فهو مؤمن و من جاهدهم بلسانه فهو مؤمن و
من جاهدهم بقلبه فهو مؤمن و ليس وراء ذالك من الايمان حبة خردل
*" … Kim, eliyle diliyle kalbi ile cihat ederse mümindir, bunun dışında hardal tanesi kadar iman yoktur" hadisiyle İslam'ı tebliğin, hakk ve doğruyu söylemenin ve anlatmanın en büyük cihat olduğunu ifade etmektedir:

يا ايها االناس لا تتمنوا لقاء العدوواسألوا الله العافية**
"Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz, Allah'tan sağlık isteyiniz…"* hadisi ile barış teşvik edilmektedir,* İslam'da barış, esastır. barış, huzur ve güveni sağlanmalıdır ancak fitne, fesat ve zulm durdurulamazsa iman ve ibadet engellenirse seyahat gibi insan hakkları engellenirse vatana, mala, cana, ırza ve mukaddes değerlere* saldırılırsa bunları önlenmeli ve yok edilmelidir işte bu durumda savaş son çare olarak meşru olur.

امرت ان اقاتل الناس حتى يشهدوا ان لا اله الا الله و ان محمدا* عبده و رسوله
Allah'tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir diye şahadet edilinceye kadar savaşmakla emrolundum" anlamındaki hadisler* Müslümanlara hayat hakkı tanımayan, saldıran ve savaş açan müşriklerle ilgilidir. müşriklerle kafirler arasında fark yoktur.

*"Mümin, kılıcı ve dili ile cihad eder"
من قاتل لتكون كلمة الله هي العليا فهو في سبيل الله
"Kim Allah'ın kelimesinin yücelmesi için savaşırsa o, Allah yolundadır"
جاهدوا المشركين باموالكم و انفسكم و السنتكم*
"Müşrikler ile mallarınız, canlarınız ve dilleriniz ile cihat edin"

murataltug1985
01-17-2018, 08:42
EN GÜZEL DUA ZİKİRDİR

ELİMİZİ SEMAYA KALDIRIYORUZ TÜM ŞEHİTLERİMİZE TÜM ÖLMÜŞLERİMİZE TÜM SEVDİKLERİMİZE VE TÜM İNSANLARA ALAHIN 99 İSMİ İLE İSTİYORUZ

ALLAH *ER-RAHMAN*ER-RAHİM**EL-MELİK*
EL-KUDDÜS*ES-SELAM*EL-MÜMİN*EL-MÜHEYMİN*
EL-AZİZ*EL-CEBBAR*EL-MÜTEKEBBİR*EL-HALIK*
EL-BARİ*EL-MUSAVVİR*EL-GAFFAR*EL-KAHHAR*
EL-VEHHAB*ER-REZZAK*EL-FETTAH*EL-ALİM*
EL-KABID*EL-BASIT*EL-HAFID*ER-RAFİ*EL-MUİZ*
EL-MÜZİLL*ES-SEMİ*EL-BASİR*EL-HAKEM*
EL-ADL*EL-LATİF*EL-HABİR*EL-HALİM*EL-AZİM*
EL-GAFUR*EŞ-ŞEKUR*EL-ALİYY*EL-KEBİR*
EL-HAFIZ*EL-MUKİT*EL-HASİB*EL-CELİL*
EL-KERİM*ER-RAKİB*EL-MÜCİB*EL-VASİ*
EL-HAKİM*EL-VEDUD*EL-MECİD*EL-BAİS*
EŞ-ŞEHİD*EL-HAKK*EL-VEKİL*EL-KAVİYY*
EL-METİN*EL-VELİYY*EL-HAMİD*EL-MUHSİ*
EL-MÜBDİ*EL-MUİD**EL-MUHYİ*EL-MÜMİT*
EL-HAYY*EL-KAYYUM*EL-VACİD*EL-MACİD*
EL-VAHİD*ES-SAMED*EL-KADİR*EL-MUKTEDİR*
EL-MUKADDİM*EL-MUAHHİR*EL-EVVEL*EL-AHİR*
EZ-ZAHİR*EL-BATIN*EL-VALİ*EL-MÜTEALİ*
EL-BERR*ET-TEVVAB*EL-MÜNTEKİM*EL-AFÜVV*ER-RAUF*MALİKÜL MÜLK*ZÜL-CELALİ VEL İKRAM
EL-MUKSİT*EL CAMİ*EL GANİY*EL-MUĞNİ
EL-MANİ*ED-DARR*EN-NAFİ*EN-NUR*
EL-HADİ*EL-BEDİ*EL-BAKİ*EL-VARİS*
ER-REŞİD*ES-SABUR*

Tüm şehitlerimize ve tüm ölmüşlerimize bir fatiha okuyalım

Bismillahirrahmânirrahîm.Elhamdü lillâhi rabbil'alemin Errahmânir'rahim Mâliki yevmiddin İyyâke na'budü ve iyyâke neste'în İhdinessırâtel müstakîm Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn amin

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.Hamd o âlemlerin Rabbi,O Rahmân ve Rahim,O, din gününün maliki Allah'ın.Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti ve ancak senden dileriz yardımı, inayeti.
Hidayet eyle bizi doğru yola,O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil.

murataltug1985
01-17-2018, 08:42
Kaynak bedirhaber.com İslam'a göre cihat

*en zor cihad, nefsle yapılan cihaddır. cihad nefse karşı verilir. Nefse karşı cihadı kazanamayan, düşman karşısına çıkmakta cesaret bulamaz. Hz. Peygamber Tebük seferinde şöyle buyurmuştu: " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" hadisde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordusu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" nefs mücadelesini "büyük cihad" olarak nitelendirmektedir. Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir"buyurmuştur*Cihadın başka bir çeşidi ilim ile cihaddır. Dünyadaki kötülüklerin sebebi cehalettir. Hakka ulaşmak isteyenin cehaletten kurtulması, ve uzaklaşması gerekir.Bilginin tesiri silahtan daha etkildir şöyle buyurulmuştur:Ey Muhammed Insanları Rabbi`n yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla tartış. Doğrusu Rabbin, sapanları bilir. O, doğruyu en iyi bilir. " (en-Nahl 16/125).

*ilim yoluyla tebliğ ilimi cihad"dır. Buna "Kuran ile cihad" denilir. En güzel mücadele şekli Kuran ile mücadeledir Cenâb-ı Hak:"Sen kâfirlere uyma, uyanlara karşı Kuran ile büyük bir cihadla cihad et" (el-Furkan, 25/52) Kuran ile cihad "büyük cihaddır" Kuran`ın ilim ile cihada çok önem vermiştir Hak ve hakikatı, en tehlikeli zamanda korkmadan ve çekinmeden olduğu gibi söylemelidir bu cihaddır. Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur Zalim bir hükümdar karşısında hak ve adaleti söylemek, büyük bir cihaddır. " (Ibn Mâce, Fiten, 4011)*Mal ile cihad, Allah Teâla`nın insana ihsan ettiği mal ve servetin Allah (c.c.) yolunda harcanmasıdır dünyada her iş para ile yapılır. İslamı korumak ve zaferin maddi yönü paradır. mal ile cihadın önemi büyüktür.,İslâm`ın yücelmesi ve muzafferiyet için mal, servet ve paranın allah yolunda fedâ edilmesi mal ile cihaddır.

*Hz. Peygamberin, mal ile cihad hadisleri ashabı harekete geçirmiş ve yoksulluk içinde sıkıntılı hayat geçirirken, mal ile cihad farızasını edâ etmek için elindekini Rasûlullaha vermişdir. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:...Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşın. Bilseniz bu sizin hakkınızda ne kadar hayırlıdır. " (et-Tevbe, 9/41).Allah, mallarıyla, canlarıyla mücadele edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. " (en-Nisâ, 4/95).*Cihad, farzdır. Her müslümanın nefsi ile, ilim ve malı ile cihad yapması, dinini korunması, Hakkın galibiyeti için çalışması gerekir. "Ilây-ı kelimetullah" ve Allah adına savaşmak icab edebilir. Bu en büyük cihaddır ve müslümanlara farzdır. cihad denildiği zaman ilk akla gelen husus, savaştır Sizinle savaşanlarla; Allah yolunda savaşın. haksız yere saldırmayın." (el-Bakara, 2/190)

murataltug1985
01-17-2018, 08:43
Kaynak vikipedi.com Cihat

*Cihat(Arapça:*جهاد*"cihad" ),*İslami*bir terimdir Arapça "mücadele" kökünden gelir Türkçede çoğunlukla "İslam*uğruna savaşma" anlamında kullanılır.Arapçada cihad sözcüğü*c-h-d*kökünden türemiştir. Cehd, "gayret etme", "bütün gücünü kullanmadır, cihad geleneksel anlamda silah ve savaşı da kapsayan "mücadeledir Kur'an*ayetlerinde kullanılan*Arapça*bir kelimedir.[
*İslam'a göre cihat kalp dil el ve kılıç ile savaşmaktır. insanın*Şeytan*ile mücadele ederek kalbini temizlemesi İslam'ın dil ile yayılması.insanın doğruyu yapması inançsızlarla İslam düşmanları ile fiziksel savaş yapılması cihattır *İslam'da**Hristiyan*ve*Yahudilerden islama geçmek istemeyenlerden cizye ve*toprak vergisi*alınır kendi dinlerinde serbest bırakılır cizyeyi ve islamiyeti reddedenlerle allah yolunda savaşılır cihat ilan edilir.İslam'da insan kendisi ile nefsi ile olan cihad etmelidir savaşa, sadece inancın tehlikede olduğu durumlarda ve savunma amaçlı izin verilir.*İslam tarihinde Müslümanların gayrimüslimlerle savaşları politik nedenlerle olsa bile cihat*olarak vurgulanmıştır Afrika'nın Müslüman bölgelerinde SSCB*ve Amerikada savaşan Afgan savaşçılar kendilerini* mücahit* olarak tanımlamıştır. savaşlarda İslamcı aşırı uçlar, "mürted" gördükleri Müslümanlara karşı düzenledikleri saldırıları cihat kapsamında değerlendirmişlerdir.*Cihat bazı* fıkıhçılar* tarafından hadislere dayanılarak iki kısma ayrılmıştır;*büyük cihat,*küçük cihat.*Büyük cihat, insanın benliğinde barındırdığı kötülük zevk ve nefse karşı verdiği mücadeledir Küçük Cihad ise islamı savunmak hakim kılmak ve savaşmaktır savaş islamda en son çaredir

murataltug1985
03-23-2018, 09:08
Kaynak hürriyet.com.tr kandil

*Regaip Kandili'nin ihya edileceği bu günde Müslüman alemi Yaradandan af dileyecek camiler dolup taşacak, istekler dualarla dile getirilecek. Peki, kandil duası nedir ve Regaip Kandili'nde neler yapılmalıdır? Kandil dualarıyla allah lafzı zikredilecek. DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NDAN KANDİL MESAJI İslam âlemi olarak, üç aylar” diye isimlendirilen, rahmet, bereket ve mağfiret iklimine girmiş bulunuyoruz. Bu gece, manevi mevsimin habercisi Regâib Kandilini idrak ediyoruz.
Efendimiz (s.a.s.) Recep ayı girdiğinde; “Allah’ım, Recep ve Şaban aylarını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur” şeklinde dua etmiş ve kutlu zamanların önemine dikkat çekmiştir.
*Müminler için elbette bütün zamanlar kıymetlidir Allah’ın rızasını kazanmak gayesiyle kulluk şuuruyla yaşanması gerekir. mübarek gün ve geceler, yaratılış gayemizi idrak ederek yaratan ve yaratılanlarla münasebetlerimizi muhasebe etmemiz için kıymetli fırsatlardır.Regâib kelimesi, rağbet edilen, arzulanan, talep edilendir Yüce Allah’ın, rahmetinin, mağfiretinin ve nimetlerinin diğer zamanlardan çok tecelli etmesi, samimi kalple Allah’a yönelenlerin affedilmelerinin ümit edilmesi ve müminlerce gönülden arzulanması sebebiyle bu geceye “Regâib” denilmiştir. Müslümanlar olarak içtenlikle yaptığımız dualar ve samimi tövbeler bizleri ihya ederek ruhen ve bedenen huzura kavuşturacaktır

*Regâib gecesinde, Rabbimize yönelmeli bugüne ve geleceğe dair, duygu, düşünce, tutku ve isteklerimizi iman ile gözden geçirmeliyiz
Rabbimizin sonsuz af ve mağfiretine sığınmak, hata ve günahlarımızdan arınmak, gönüllerimizi ferahlatmak, dünyamızı gözden geçirmek ve nefis muhasebesi yapmak için bizlere bahşedilen mübarek günler müstesna zaman dilimleridir öze dönüş, manevi diriliş ve ahlaki yükseliştir
Dünyevileşmenin hayatımızı kuşattığı, nefsani arzuların öncelendiği, insani ve ahlaki erdemlerin zayıfladığı bir çağda insan, söz ve davranışlarını hikmet ve ahlak terazisinde tartmayı ihmal etmekte, gönül ve inanç dünyasına yabancılaşmaktadır *İnsan kontrol edemediği tutkularıyla farklı mecralara sürüklenmektedir. yıpranan değerlerin kaybolan huzurun teminine, hayatı ve düşünceyi esir alan, makam, servet, şöhret ve haz tutkusu dizginlenmeli mübarek günlerde öz bir muhasebe ve eleştiri, iyi ve güzel bir hayat ve yeni bir başlangıçtır kutlu zamanlar yaşama sevincimizi tazelemeli kardeşliğimizi güçlendirmelidir Kalplerimizi buluşturmaya, gönüllerimizi birleştirmeye engel olan kin, nefret, nifak, fitne, fesat, hasetten arınılmalıdır rahmet ve muhabbete vesile olan duygu ve düşüncelerin yaygınlaşmasına ve hayatımızı güzelleştirmesine imkân verelim

murataltug1985
03-23-2018, 09:08
Kaynak hürriyet.com.tr kandil

*Rahmet gecelerinde vahşeti ve şiddeti samimiyetsizliği yok edelim saygı, sevgi ve kardeşlik duygularını arttıralım Hayırlı ve yararlı işler yapalım gönül dünyamızı yeniden inşa edelim
adalet ve hesap gününde mahcup olmayacağımız bir ömür yaşayalım nesillerimize daha iyi bir dünya bırakalım vicdanımızı muhasebe edelim Kendimizle yüzleşmekten çekinmeyelim, bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız hatalardan işlediğimiz günahlardan samimi pişmanlıklarla tövbe ederek arınalım Sevgi ve saygı ile âlemlerin rabbine yönelelim manevi dünyamıza değer ve huzur katalım ibadetlerimize özen gösterelim. Aciz ve muhtaç bir varlık olarak mülkün sahibine dualarımızı; eda edelim*milletimizi, ümmeti ve bütün insanlığı kuşatacak kadar büyütmeli, asil bir duruşa ve ahlaka dönüştürmeliyiz.bereket ve rahmet gecelerinde; milletimiz ve mukaddesatımız yolunda, hak, hakikat uğrunda, insanlığın huzuru için canları pahasına gece gündüz mücadele eden kahraman güvenlik güçlerimize dualarımızla destek olalım aziz milletimizin ve İslam âleminin Regâib Kandilini tebrik ediyor, birlik ve beraberliğimize, insanlığın hidayetine, barış ve huzuruna vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz ediyor, tüm kardeşlerimize saygı ve muhabbetlerimi sunuyorum."

Hz. Peygamber mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir mübarek gün ve geceleri, bağışlanma ve hayatımıza çekidüzen vermek için fırsat görmemiz gerekmektedir. müminler kandil gecelerinde, hayatlarını gözden geçirmeli; hata ve günahları için tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim okumalı, kaza veya nafile namaz kılmalıdır Kandil gecelerinin gündüzlerinde oruç tutmak sevaptır Hz. Peygamber berat gecesinde ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen affedeyim, yok mu benden rızık isteyen rızık vereyim, yok mu musibete uğrayan ona afiyet vereyim, der. buyurmuştur.

Recebin ilk cuma gecesine Regaip gecesi denir. Perşembeyi cumaya bağlayan gecedir. Allahü Teâlâ müminlere ihsanlar ve ikramlar yapar.
Günahların bağışlanacağı, edilen duaların Allah'a ulaşacağı, İbadetlerin sevaplarını katlanacağı Mübarek Regaip Kandilinde Regaib kelime olarak ihsan demektir. Regaip kandili ihsan gecesidir faziletlidir mübarek üç ayların başlangıcıdır. Cuma gecesine denk gelmesi sebebiyle önemli ve özeldir. Profesör Nihat Hatipoğlu Regaip Kandilinin şu şekilde anlattı. rivayetlerde gecenin ismi meleklerle telaffuz edilir Regaip güzel şeyleri arzu etmek, istemek, ve gayret etmektir ibadet edenin, tövbe edenin arzularının verileceği ümit edilir.

murataltug1985
03-23-2018, 09:08
Kaynak islamveihsan. Com.tr REGAİP KANDİLİ

Recep ayının ilk Cuma gecesine Regaip gecesi denir. Peygamber Efendimiz -bu gece pek çok rûhânî ikrâma kavuşmuş Yüce Allâh’a şükür için on iki rekat namaz kılmıştır. bu gece mübârek bir gecedir. Zaten Regâip; istenilen, değeri çok olan, bağış, ihsân, ikrâm demektir. “Râğibe” kelimesinin çoğuludur.Bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevâbı büyüktür. Bu gecede toplanıp, cemâatle namaz kılınması bid’at sayılmaktadır.Terâvihten başka hiçbir nâfile namazın cemâatle kılınması sünnet değildir, mekrûhtur. bir yerde bulunan, iki üç kimsenin bu gibi namazları cemâatle kılmaları câiz görülmüştür..” RECEP ALLAH’IN AYIDIR

Rasûl-i Ekrem buyurdular:*“Receb, Allah Teâlâ’nın ayıdır. Şaban benim ayımdır. Ramazan ümmetimin ayıdır.”*Efendimiz’e; -Yâ Rasûlallah!.. Receb, Allah Teâlâ’nın ayıdır, ne demektir? diye sorulan suâle: -Receb Hakk’ın mağfiretine mahsûs bir aydır. insanlar kan dökmekten men’ olunur. çarpışmaya izin yoktur. Allah Teâlâ, Peygamberlerin -aleyhimüsselâm- duâlarını kabûl etmiştir. Yine bu ayda Allah Teâlâ, evliyâsını düşmanlarının elinden kurtarmıştır. Efendimiz “Bir kimse Recep ayında oruç tutsa, Allah Teâlâ tarafından lütûf ve inâyete mazhâr olur. Allah Teâlâ onun geçmiş günahlarına mağfiret eder. onu korur. mahşerde, susuzluktan emîn olur.”*buyurdu

bir yaşlı fânî ayağa kalkıp;“ -Yâ Rasûlallâh!.. Recep hepsini oruç tutamam”*dediğinde, Efendimiz:
Receb ayının birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri oruç tut, hepsini tutmuş sevâbına kavuşursun. sevaplar, on misli yazılır. Receb-i şerîf’in ilk Cum’a gecesinde gâfil olma ki melekler o geceye Regâip gecesi demişlerdir. o gece, göklerde ve yerde bir melek kalmaz, hepsi Ka’be-i Muazzama etrafında toplanırlar.Allah Teâlâ Ey meleklerim, dilediğinizi buyurur. Onlar, -Yâ Rabbi!.. İstediğimiz, Receb ayında oruç tutanları mağfiret etmendir, deyip arz ederler. Allah Teâlâ: -Ben Receb ayında oruç tutanları mağfiret ettim, buyurur.”dedi.

murataltug1985
03-23-2018, 09:09
Kaynak yenişafak.com regaip duaları

*Regaip kandilinde Müslümanlar bu özel günleri verimli geçirmek istiyorlar. Özel kandil gecelerinde vatandaşların yapması gereken ibadetler bulunmaktadır. Mübarek üç aylar ve Recep ayı başladı. İçerisinde kandil geceleri ve bereketli geceleri barındıran Müslümanlar için büyük öneme sahip ibadetlerin değerli olduğu Ramazan ayı için geri sayım başladı. ibadet ve manevi duyguların tavan yaptığı dönemler olan üç aylarda"Bu geceye mahuss bir ibâdet şekli olmamakla beraber, geceyi tevbe, dua ve ibâdetle geçirmek sevap kazanmaya vesile olur"Regaib,ihsan" manasına gelen "Ragibe" kelimesinin çoğuludur. Bu gecede Cenab-ı Hakk engin rahmetiyle tecelli edip sonsuz mağfiretiyle muamelede bulunsun *Regaip kandili ihsan gecesi olduğu için bol bol dua edilmelidir. Bismillahirrahmanirrahim Allahümme Salli âlâ Seyyidina Muhammedin ve âlâ Âli seyyidina Muhammed Allahım peygamberimiz Hz.Muhammed'e ve aline evladu iyaline salatu selam ve esenlikler eyle Ya Rabbi! Acizlikten, üzüntüden, tasadan kederden,Korkaklıktan, azabdan, ateşden sana sığınırız.Bizleri kötülükten şerden emin eyle ya Rabbi düşmanların kalblerini yumuşat sinelerini sevgiyle doldur! Ey Sultanlar Sultanı kalblerimizi güzelliklere çevir! Ya Rabbi!
Sen bizlere istidat ve kabiliyet ver
lutfedeceğin kabiliyetleri senin rızan yolunda kullanmayı bizlere nasip eyle

*ya Rabbi Sen bizlere peygamberleri donattığın sıfatları lutfet lakin biz hep kendimizi sıfır görelim ya Rabbi Cümlemize vicdan genişliği lutfet
Kalplerimize inşirah bahşet Bizleri şuura sahip kullarından kıl bizleri müttakilere rehber eyle ya Rabbi Ey yüceler yücesi olan Allahım
ümmeti Muhammedin dağınıklığını gider
ülkemize birlik ve dirlik ver dünyaya huzur ve barış nasibeyle..Kalplerimizi birbirene ısındır
Bizleri birbirimize sevdir hizmet eden kardeşlerimizi muvaffak kıl ya Rabbi!
YA İLAHE'L-ALEMİN! Bize verdiğin inançla engin rahmetinin kapısına dayanıyor, mübarek Regaib gecesinde hâlimizi arz etmek istiyoruz.
*EY ÇARESİZLER ÇARESİ Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur bizim sana ihtiyacımız çoktur. dileklerimizi kabul buyur. vicdanımızı Yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi imanla doyur.
EY KORUYUP KOLLAYAN ALLAHIM! şu uzun hayat yolculuğunda, bizi idrak darlığıyla bırakma; Nefislerimizin baskılarından, Gönüllerimizin hevâ heves ve öldürücü oklarından halas eyle ya Rabbi..
Biz kullarını; ilimde kibir ve gururdan, İbadette riya ve gafletten koru ya Rabbi! Senin yolundan uzaklaşmak, rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine bizleri bağışla,

*inayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; Bizleri yara-bere almadan güzelliklere ancak sen ulaştırabilir ve bu güne kadar çatlamış ve kırılmış ruh dünyamızı ancak sen tamir edebilirsin. İçimizi sana döküyor, kusurlarımızı sana açıyor ve bizlere iyi insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN! sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun. Sana yönelenlere hep “gelin, diyorsun. Ey Rab! kusur ve hatalarımızla beraber müsaade buyur “biz geldik" diyelim. Geldik ve mübarek gecede yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. ululuğuna saygısız davranan, serkeş nefsimizi sana şikayet ediyoruz.
Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!*Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyankar davranışlardan arındır Ya Rabbi Lisanlarımızı yalandan, gıybetten, sevmediğin, hoşnut olmadığın kirli sözlerden temizle ya Rabbi Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi! Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle ya Rabbi! Niyetlerimizi ihlaslı kıl bize lütuf ve bereket ihsan eyle EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI mübarek Regaib gecesinde binler, yüz binler karşında divan durarak, ellerimizi sana açıyor ve niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve "biz geldik" diyoruz.

murataltug1985
03-23-2018, 09:10
Kaynak yenişafak.com regaip duaları

*Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese Merhamet ettiğine gönülden inanarak senden uzaklığımızı görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz ya Rabbi!
YA İLAHEL ALEMİN! Mescitlerimizde Kur'an okunuyor, minarelerimizden dinin temeli ezanlar yükseliyor; biz mabetlerimizde, mescitlerimizde bülbülü hoş eda nağmeler dinlemeye erdik, sen bu nağmeleri kesme ya Rabbi.Hazret-i Muhammed'i güldüren, Eslâfı, ervahı, eşbahı güldüren gülenleri mübarek gece hürmetine ağlatma ya Rabbi.
EY RAB! Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; *Eller yasak meyvelerde, ağızlar harama açık Gözler ise başkalarının kusur müfettişi.. Yalan revaçta, hıyanet sıradan hak ve adaletin ismi var Vefa Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup köşede kalmış; haksızlık firavunları utandıracak dorukta.Makam şöhret rahatlık boyunlarımızda çelikten bir kement; Her biri birer çukur olan duygulardan kurtulamıyor özümüzle bütünleşip kendimiz olamıyoruz. N'olur bizleri kurtar ya Rabbi! ALLAH'IM! Dünyada sürekli kaybediyoruz; Kaybederken kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma bir avunma yolu. ya Rabb!, Bizi bize bırakma Kendimiz edip kendimiz bulsak da, Rahmetin,ve lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

*EY KAİNATIN SULTANI Dua edenlere cevap veren sen, Izdırapları dindirip ihtiyaçları gideren sen, Devrilenleri kaldırıp doğrultan sen, Çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayan sensin! Senden diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ya Rabbi!
ALLAH'IM! Elimizden tut, rahmetinle teveccühte bulun.. İç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi sensizliğin zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle eşiğine baş koymuş kapının sadık kullarını yalnız bırakma. kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize ihlas istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla ahsen-i takvîm sırrını duyur ya Rabbi!
*EY RAHMETİ GAZABININ ÖNÜNDE BULUNAN
Amellerimizdeki sözlerimizdeki kırık-döküklüğe değil, hakkındaki hüsn-ü zannımıza ve rahmetine göre muamele et ve bizim dualarımıza icabet buyur; Bizi hüsrana uğratma! EY KORUYUP KOLLAYAN YÜCELER YÜCESİ işlediğimiz günahlardan azap etme.. aciz kullarına, engin rahmetinle Muâmele eyle.. Bizi dünyevî afet ve rezaletlerden, Ahiret azabından, şerden, komplodan, hîle ve tecavüzlerinden, Bozguncuların kırıp dökmelerinden ve despotların zulmünden bizleri ve ülkemizi muhafaza buyur ya Rabbi!bize dünya da ve ahirette iyilikler lutfeyle , bizleri cehennem azabından azad eyle...

Ya Rabbi bizi, anne ve babamızı, inananları büyük duruşma gününde sen mağfiret eyle...
ülkemize İslam alemine birlik ve düzen dünyaya huzur ve barış nasibeyle EY YAPILAN DUALARA CEVAP VEREN ALLAH'IM Sana itaat edilir Sen karşılığını veririsin; Sana isyan edilir, sen affedersin, darda kalanlara icabet edersin, zararı sıkıntıyı kaldırırsın.şifa, ve deva verirsin. tövbeleri kabul edersin. dualarını kabul buyur ya YA İLAHEL ALEMİN! Bu gece okunan Kur'an'dan, salat ü selamlardan, mevlid-i şeriften ilahi ve kasidelerden sevaplardan başta Efendimiz enbiya ve murseline islama hizmet etmiş insanlara , eş dost akraba ve arkadaşlarımıza , tüm yakınlarımıza ve büyüklerimize , gazi ve şehitlerimize, ülkeye hizmet vermiş devlet adamlarımızın ruhlarını da hissedar eyle ya Rabbi EY YÜCELER YÜCESİ Efendimiz Hazret-i Muhammed'e, aile efradına Ashab-ı Güzînine Salât u selam ederek ve şu mübarek Regaib gecesini vesile edinerek senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..Amin amin amin Velhamdü Lillahi Rabbil Alemin

murataltug1985
03-23-2018, 09:10
Kaynak yenişafak.com regaip kandili

REGAİP KANDİLİNDE Kur'an-ı Kerim okunmalı, dinlenmeli,, Kelamullah'a olan sevgi, saygı bağlılık yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli. Efendimize salât ve selâmlar getirilmeli, ümmet şuuru tazelenmeli.
Tefekkürde bulunulmalı, “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın istekleri nelerdir" gibi hayatî meselelerde düşünülmeli.
türbeler ziyaret edilmeli, Hakk'a niyazda bulunulmalı Küsler barıştırılmalı, gönüller alınmalı, yüzler güldürülmeli.Günahlara tövbe edilmeli,
Üzerimizde hakları olanlar aranmalı, vefa ve kadirşinaslık yerine getirilmeli.Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilmeli.kabirler ziyaret edilmeli, iman kardeşliği ve sadakat yerine getirilmeli.*Hayattaki büyüklerimizin, yakınlarımızın kandilleri tebrik edilmeli, duaları istenmeli.dualar etmeli.
Recep ayında Peygamberimiz şöyle duâ ederdi Ey Allah'ım Recep ve Şabanı bize mübârek kıl, bizi Ramazana kavuştur." Regâip Kandili, Recep ayının 27. gecesindeki Mirâc ve Şaban ayının 15. gecesindeki Berat kandillerini; Ramazan ayını, Kadir gecesini, Ramazan ve kurban bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir.

murataltug1985
05-04-2018, 09:00
Kaynak İSLAM VE İHSAN
BERAT GECESİ İBADETLERİ

*Cenab-ı Hak, Kur’an’ın dünyaya indirildiği Berat Gecesi için Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor; Kitaba yemin olsun ki, Biz Kur’an-ı mübarek bir gecede indirdik. Biz, uyarıcıyız. O mübarek gecede, her hikmetli iş katımızdan emirle ayırt edilir” (Duhan) Böyle bir geceyi ganimet bilip dua, zikir ve ibadetle amel defterini zenginleştirmek, Allah’ın kulları için fırsattır.Peygamber -Efendimizin, ramazan dışında en çok* oruç tuttuğu ay, şâban ayı idi.Âişe*radıyallahu anhâ*şöyle dedi:
sallallahu aleyhi ve sellem*hiç bir ayda, şâban ayında tuttuğu oruçtan daha fazla oruç tutmazdı. Şâban ayının tamamını oruçlu geçirirdi.Şa’ban-ı şerîfin onbeşinci, Berât gecesi akşam namazından sonra üçkere Yasin sûresi ve her birinin sonunda bu Berât duâsı okunacaktır.**duâ okunurken* Allah’ın saîd kullarından olmak hayırlı ömür niyyetiyle*ve kaza ve belâdan emîn olup hayırlı rızık için*okunacaktır.Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’ım, ey ihsân ve ikram sahibi olan kendisine ihsan edilemeyen, ey Celâl ve İkrâm Sahibi, ey lutfu ve ihsânı bol olan, Sen’den başkası yok, sen yardımcı emân veren, yüce zât’sın. Allah’ım! Beni katında, Ümmü’l-Kitâb’da şakî kötü rızkı dar olarak yazdıysan, kötülüğümü, mahrûmiyetimi, kovulmamı sil, beni
Ümmü’l-Kitâb’da saîd iyi, rızkı bol ve hayırlı muvaffak bir kulun olarak yaz. Sen Kitâb’ında buyurdun ve Sen’in sözün haktır:Allah dilediğini siler,*dilediğini sâbit bırakır. Ümmü’l-Kitâb*O’nun yanındadır.İlâhî! En büyük tecellin ile*«Her hikmetli işe kendisinde hükmedilen ve verilen mübarek Şa’bân gecesinde, bildiğimiz, bilmediğimiz bütün belâları uzaklaştır. Sen en yücesin. Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin!”*

*En mühim husus namazdır. Hak dostları namaz kılmayı ve namaz borcu olanların*kaza namazı kılmalarını tavsiye etmişlerdir.Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri, Berat gecesi namazını şöyle tarif etmişdir:Berât gecesinde yatsıdan sonra selâm vermek üzere*yüz rekât namaz*kılınır. Fâtiha’dan sonra on kere*İhlâs-ı şerîf*okunur. On defa İhlâs-ı şerîf okumaya kudreti olmayan beş veya üç kere okur. namazdan sonra salavât-ı şerîfe ve huzur-ı kalble tevbe ve istiğfar edip Allah Teâlâ Hazretleri’nden dünyevî ve uhrevî hâcetlerini taleb ve niyaz edecektir.”Kurʼânʼın nüzulüyle ilgili mübârek iki gece Beraat Kadir gecesidir. Beraat gecesi, meleklere yazdırıldığı gecedir. Kadir gecesi, indirildiği gecedir. Kurʼân-ı Kerîmʼin semâya nüzûlü Beraat gecesinde, nüzûlü Kadir gecesindedir.*Allah dostları mübarek gecelerde Kur’ân-ı Kerîm okunmasını tavsiye buyurmuştur Resûlullah*şöyle buyurdu:Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, ona iyilik vardır. Her iyilik on sevaptır. elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”* Resûlullah*şöyle buyurdu: Kalbinde Kur’an’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”Allah Teâla şirke düşmeyenlerin büyük günahlarını affedeceğini beraat gecesinde müjdelemiştir. sallâllâhu aleyhi ve sellem-: Efendimiz:*“Ben, günde yüz kere istiğfâr ederim…”* buyurmuşlardır.“Rasûlullâha Mîrâc’da üç şey verildi: Beş vakit namaz, Bakara Sûresi’nin sonu ve ümmetinden şirke düşmeyenlere büyük günahlarının affedildiği haberi…”**

murataltug1985
05-04-2018, 09:00
Kaynak İSLAM VE İHSAN
BERAT GECESİ İBADETLERİ

*sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e salavat getirmeyi Allah Teâla emretmiştir. hadislerde salavat getirenin sıkıntılarının gideririleceği bildirilmiştir.Ayet-i kerîmede buyrulur:
Allâh ve melekleri, Peygamber’e çokça salât ederler. Ey müminler! Siz de O’na salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selâm verin!”*(el-Ahzâb)
Übey bin Kâb*-ra Efendimiz’e: Yâ Rasûlallâh! sana çok salavât getiriyorum. Acaba bunu ne kadar yapmam gerekir?» diye sordu efendimiz
Dilediğin kadar yap.»*buyurdu.Duâlarımın dörtte birini salavât-ı şerîfeye ayırsam uygun omu?» diye sordum efendimiz Dilediğin kadarını ayır. Ama daha fazlası senin için hayırlı olur.»*buyurdu.
Öyleyse duâmın hepsini salavâta ayırayım.» dedi.
*Efendimize soruldu duâya ayırdığım zamanın hepsinde sana salavât-ı şerîfe getirsem nasıl olur?» deyince: efendimiz O takdirde Allâh bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını bağışlar.»*buyurdu.” mübârek gecelerde Rabbimize çokça hamd etmeli ve şükürde bulunmalıyız.
Furkan suresinde “Ölümsüz ve daima diri olan Allah’a güvenip dayan. Onu hamd ile tesbih et!…”*buyrulmaktadır.Rasûl-i Ekrem buyurmuşlardır:
Meşrû işlere Allah’a hamd ile başlanmazsa hayır ve bereketi kesilir.”*Şükür, îmânın yarısıdır…”*Cenâb-ı Hakk’ın nîmetlerine hamd ü senâ, insanı nîmetin zevâlinden emîn kılar.” Allah’a hamdetmek şükrün başıdır. Allah’a hamdetmeyen bir kul O’na şükür etmemiştir.”

*Mübârek gecelerde Rabbimizi zikretmeye önem verilmelidir. Araf suresinde buyrulur:*“Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, sabah-akşam Rabbini an. Gâfillerden olma!”*Rabbini zikret ve tüm varlığınla O’na yönel.”*(Müzzemmil)“…Allâh’ı zikretmek, elbette en büyük ibâdet’tir…”*(el-Ankebût, 45)Allâh Rasûlü buyurur:Allâh’ı sevmenin alâmeti, Allâh Teâlâ’yı zikretmeyi sevmektir.”* “Yeryüzünde Allâh Allâh diyen biri var oldukça, kıyâmet kopmayacaktır.”*Allah yolunda sadaka vermek kişiyi tehlike ve belâdan muhâfaza eder sadaka sahibini muhabbetullâh’a nâil eyler mübarek geceler sadaka vermeye en güzel vesilelerdir.*Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:
Allah yolunda ihsanda bulunun. Allah, muhsinleri*iyilikte bulunan, işini güzel yapan ve ihsan ile yaşayanları sever.”(Bakara)
Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hurmadan başka bir şeyi olmayan için;*“Yarım hurmayla da olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız güzel ve hoş bir söz ile korunun.”buyururdu.

murataltug1985
05-04-2018, 09:00
Kaynak sabah.com.tr Berat Kandili'nin önemi

*Berat Gecesi, dualar okunur, ibadetler yapılır tüm İslam Alemi, mübarek Berat Kandili'nin çoşku ile yaşar Bu gece her insanın bir sene boyunca yaşayacakları Allah katında yazılır Allahu Teala, Dünya'ya tecelli eder. bu mübarek fırsat gecesini en iyi şekilde değirlendirmeliyiz Berat Gecesi, Şaban ayının 15. gecesidir. Yüce Allah bu gecede Benü Kelb Kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları cehennemden kurtarır. şirk koşanların Müslümanlara kin ve düşmanlık besleyenlerin
Akrabaları ile ilişkiyi kesenlerin Gururlu ve kibirlilerin, ana ve babasına asi olanların Ve içki içenlerin yüzüne bakmaz. EFENDİMİZ'İN BERAT GECESİ şöyle dua ederdi Ya Rabbi! Azabından affına ve rızana Senden yine sana sığınırım.
Senin zatın yücedir.Sana hamd etmekten acizim.
Sen, kendini övdüğün gibi yücesin."*Yüce Allah beraat gecesinde şöyle buyurur içerisinde:Yok mudur bağışlanmak dileyen, bağışlayayım Yok mudur rızık isteyen, rızıklandırayım Yok mudur dert ve musibete yakalanan, şifa vereyim?istesinler vereyim Rabbimiz'in müjdesine kulak vererek bizlere tanınan fırsatlardan yararlanmalıyız.
BERAT GECESİN de gelecek seneye kadar meydana gelecek olaylar meleklerce deftere yazılır. Rızıklar, eceller, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu gece kaydedilir. Rızık defteri, Mikail(A.S) verilir. Hz. Aişe annemiz, o gece Efendimiz Secdede o kadar uzun durdu ki, Allah, secdede iken Hz Muhammed'in (S.A.V) canını aldı sandım diyor."

*Şaban ayının 15. gecesi mübarek “Berat” gecesidir. Berat; borçtan, suçtan ve cezadan kurtulmaktır İnsanlığa hidayet ve hakikat kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’in, Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına topluca bu gecede inmiştir dünyaya imtihan için gelen insanların manevî kazançları bu gece tespit edilir. Allah kullarının mukadderatını tespit eder. “Bütün hikmetli işler bu gecede tefrik edilir.”Hikmetli işler seneden seneye ayrı ayrı meleklerce defterlere yazılır. Rızıklar, eceller, zenginlik, fakirlik, ölümler, kaydedilir. hacıların sayısı takdir olunur. mukadderat kaydedilir. Rızık defteri Mikâil’e, savaş defteri Cebrail’e, ölüm ve musibet defteri Azrail’e teslim edilir. defterlerin tanzimi Berat Gecesinde başlar ve Kadir Gecesinde tamamlanarak her defter, sahibine teslim edilir.”*Resulullah (asm) Efendimiz, “Allah Azze ve Celle, hükümlerini Şaban’ın yarısı gecesinde verir; Kadir Gecesinde de onları meleklere teslim eder” buyurmuştur.“Şaban’ın on üçüncü gecesinde ümmetim için Allah Taalâya müracaatta bulundum, ümmetimin üçte biri bağışlandı. On dördüncü gecesinde tekrar niyazda bulundum, ümmetimin üçte biri bağışlandı. On beşinci gecesinde niyazlarımı tekrarladım. Ümmetimin tamamı mağfiret olundu” buyurmuştur.Resulullah Şaban’ın on beşinci gecesini namazla geçirin, gündüz oruç tutun. Allahu Taalâ o gecenin batmasıyla tecelli edip, ‘mağfiret isteyene af rızık isteyene rızık musibete uğrayana sıhhat ve afiyet verecektir allahu teala berat gecesi isteyene istediğini vereyim’ buyurmuştur.”

*Berat Gecesi*af ve mağfiret gecesidir hidayet ve rahmet gecesidir, duaların kabulu ile dopdolu bir mübarek gecedir.Resulullah (asm) “Yâ Âişe! Bu gece ne gecesidir?” diye sordu. Hz aişe Allah ve Resulu daha iyi bilir” dedi. Resulullah (asm), “Bu gece, Şaban’ın on beşinci gecesidir ameller Allah Taalâya arz olunur. Allah Taalânın Cehennemden azat ettiği kimselerin sayısı Benî Kelb koyunlarının kılları sayısıncadır. Yâ Âişe! Bu gece ibadet etmeme müsaade eder misin?” buyurdu.
Anam babam sana feda olsun, evet yâ Resulallah” dedim. Resulullah (asm) namaza kalktı. Gece yarısına kadar secdede kaldı. ruhunun kabz edildiğini zannederek, korktum. Mübarek ayakları hareket etti. secdede Allah’a niyazda bulundu

murataltug1985
05-04-2018, 09:01
Kaynak sabah.com.tr Berat Kandili'nin önemi

Berat Gecesi Okunacak Dualar

*Allahümme eûzü bike min ibâdike ve eûzü bike bi rıdâke min sahatike ve eûzü bike minke celle vechüke lâ uhsî senâen aleyke, ente kemâ esneyte alâ nefsike.”“Allah’ım! Kullarının fenalıklarından gazabından rızana ve rahmetine sığınırım. Senden Sana sığınırım. Ben Seni methetmekten âcizim. Sen Seni övdüğün, ve methettiğin gibisin.”
Hz Aişe Efendimize, “Yâ Resulallah, secdede bir şeyler söylüyordun, bunları sizden duymamıştım” dediğinde, “Yâ Âişe! Söylediğimi öğrendin mi?” diye sordu.“Evet Yâ Resulallah, öğrendim,” diyince Resulullah (asm), “Öğrendiklerini öğret. Çünkü bunları bana Cebrail (a.s.) öğretti ve secdede okumamı söyledi” buyurdu.*Berat Gecesinde üç defa Yâsin Suresini okuduktan sonra şu duayı yapmak lâzım*Ey Allah’ım benim şakî, mahrum ve kovulmuşluğumu sil.Beni said ve rızıklandırılmış, muvaffaklardan kıl.Çünkü Sen haksın ve dilediğini silersin Kitab senin yanındadır.”Şerefli Şaban ayında rabbimin büyük tecellisiyle her hikmetli iş ayrılır. bildiğimiz ve bilmediğimiz, belâların üzerimizden kaldırılır Şüphesiz benim allahım en büyük ve cömerttir. Efendimize hz Muhammed’ Âli ve Ashabına salât ve selâmı olsun.her türlü belâ ve musibetten kurtulmak için Allah’a dua edelim niyazda bulunalım çok sevap olan namazı kılalım tüm ölmüşlerimize Fatihalar ihlâslar okuyalım
*Sübhanallahi velhamdülillahi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billahil aliyyil azîm”Allah’ı bütün noksan sıfatlardan tenzih ederiz, hamd minnet ve şükür Allah’a mahsustur. Allah en büyüktür. Günahlardan kaçınma, iyiliklere kuvvet v yüce ve büyük olan Allah’ın yardımıyladır.
mübarek gecelerde zikir, dua, Kur’ân, Cevşen ve nafile namazlar tesbih namazıyla gecenin bereketinden istifade edelim

murataltug1985
05-04-2018, 09:01
Kaynak Hürriyet.com.tr Berat kandili

*Berat Kandili'nde yapılan ibadetlerle, bu gecenin faziletlerinden faydalanılmalıdır Berat Gecesi dualar okunmalı kandil gecesinde ibadet edilmeli ve bu günü huşu ile geçirilmelidir DİYANET'E GÖRE
Hz. Peygamber (s.a.s.), mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye etmiştir Ancak bu gün ve gecelere ait özel bir namaz veya ibadetden bahsetmemiştir. mübarek gün ve gecelerde bağışlanma için fırsat görmemiz gerekmektedir. müminler kandil gecelerinde, hayatlarını gözden geçirmeli; hata ve günahlarına tövbe etmeli, dua ederek, Kur’an-ı Kerim i yaşamalı kaza ve nafile namazlarımızı kılmalıyız Kandil gecelerinin gündüzlerinde oruç tutmak müstehaptır. Hz. Peygamber (s.a.s.), “Şaban’ın ortasında ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz buyurmuştur
*Allah berat gecesinde güneşin batmasıyla semada tecelli eder fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden isteyen affedeyim, rızık vereyim, musibete uğrayana afiyet vereyim, yok mu isteyen…’ buyurmuştur.Ey Bizleri varlığa erdiren, gönüllerimize duyuran,Güzeller Güzeli Rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.Kainatın efendimize Sonsuz salat ü selam olsun. ufkumuzda tüllenen mübarek gecende dergah-ı ilahînin önünde el açıp yalvarıyoruz istenenleri vereceğin inancıyla rahmet kapına dayanıyor, mübarek gecende halimizi arz ediyoruz. Halimiz ayan, söyleyeceklerimiz beyan. Beklediğimiz asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman.. icabet buyur ey Rahîm ü Rahman!

*Senin dualara icabet mecburiyetin yoktur; ama bizim ihtiyacımız çoktur. dileklerimizi kabul buyur aç ve yalnızlıkla titreyen kalblerimizi iman ile doyur.yıllardır yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle tülleniyor. Önümüzdeki engebeler görünüyor. Ümmet-i Muhammed perişan, derbeder ve ızdıraplı müslümanlık darda mücadeleler ise çıkar ve menfaate dayalı. Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya rabbi Önümüzdeki uzun hayat yolculuğunda, bizi darlıkla başbaşa bırakma; akıllarımızı nefislerimizi gönüllerimizi heva ve heveslerin öldürücü oklarından koru Kapının kullarını; ilimde ibadette riya ve gafletten ülfetten koru. Seninle görünüp Senden uzaklaşmak, gurbetde firkat yaşamak, rızadan söz edip gazaba koşmak ne acıdır! *Sen bizi boşlukta ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık öyle bir alemde yaşıyoruz ki, ön ve arkamız tuzak; her yerde nefis, şeytan ve binlerce ifrit av bekliyor; yüzlerce fitne ocağı sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz belli; bizleri yara-almadan hedefe ulaştır ruh dünyamızı tamir ed. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!Sana gelenleri kovmayacağını vadediyor ve Sana yönelenlere hep Gelin, gelin” diyorsun. Ey Rab! emekleye emekleye sürünüp sana gelmeyi kabul edeceksen, müsaade buyur “Biz de geldik” diyelim. Sana,

*yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevanın imansızlığını, dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya rabbi!
Bizleri hatadan, günahdan ve isyandan arındır.. ya Rabbi yalandan, gıybetten, kirli sözlerden bizi temizle. Kalblerimizi gösteriş ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize bereket ihsan eyle ya Rabbi duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli, ayaklarımız titrek, ellerimiz ümitlerimiz sarsık, havalar bulanık, hicranla dağınıklık içinde Sana geldik. *Sana gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu olmayacağız. Rahmetin, pişmanların ümit kapısı, bizler kapı önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında boş dönen olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman kapından kovulmamıştır. O kapı Senin af kapındır Bizi güçlendir. Zalimlere varlığını duyur. mübarek gecende binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi açıyor kullarına her zaman açık bulunan, rahmet kapına dokunuyor ve "Biz geldik" diyoruz. Herkesi ve her şeyi gözettiğine, her sese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı görmüyor, günahlarımızı af çağlayanlarında tasavvur ediyor, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz;

murataltug1985
05-04-2018, 09:02
Kaynak Hürriyet.com.tr Berat kandili

*Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden bize ne! Her yanda şeytan duruyorsa Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder Sen her şeyin hakimisin hükmünü engelleyecek güç de yoktur. Sen en küçüğü görür, en cılız sesi işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.Sen biliyorsun, ömrümüzün hasenat kefesi bomboş, ihlas bezginliği içindeyiz. gafiliz sefildir halimiz sefaya, makama, şöhrete, şana oynuyoruz. Yığınların rüyası ve dolar, dinar ve euro. kalbler kötürüm,ve basîretsiz düşünceler kirli, davranışlar Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyasetde karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak marifetler sergiliyoruz*aldatmayı beceri kabul ediyoruz.Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz- yaratılış gayelerinden uzak nankörlüğe kilitli; eller ve ağızlar harama açık duruyor; gözler kusur müfettişi.. yalan revaçta, hakkın ismi var sadece; adalet kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi vefa Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup köşede kalmış; haksızlık firavunları utandırıyor Makam şöhret düşüncesi, boyunlarımızda bir türlü kurtulamıyor ve kendimiz olamıyoruz. Dünyada sürekli kaybediyoruz; kaybederken teselli olmaya çalışıyor. Zamanı suçlama, şartlara lanetler yağdırmayla avunuyoruz ya Rab! , bizi bize bırakma en büyük dileğimiz. rahmetin, Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!

*Dua edenlere cevap veren Sensin ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldıran çatlayıp kırılanları tedavi eden Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsanîlik ve gaflet, ibadetlerimizi alıp götürdü; samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, Var eden Sensin, yok eden de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi var etmeseydin biz duyamaz imanın neşesini tatdamazdık senden diliyor ve dileniyoruz, Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar. Elimizden tut, yüzümüze bak rahmetinle teveccühte bulun.. iç dünyamızı nurlandır ve bizi zulmetden, zindanlardan halas eyle; eşiğine baş koymuş kapının sadık kullarını yalnız bırakma.
*Senden kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, istiyoruz. Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca günahkarın affedileceği mukaddes berat gecesinde bizleri bağışla, Ey yüceler yücesi!
Efendimiz Hazreti Muhammed'e, Mualla aile efradına ve ashab-ı güzînine salat u selam ederek Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya rabbi!..

*Mü’min, usul ve adabına uygun dua ettiğinde duası kabul olur ve bunun fayda ve etkisini dünya ve ahirette görür. Yüce Allah, ayetlerde dua edenin duasını kabul edeceğini bildirmektedir:
Kullarım, sana sorarlarsa Ben onlara yakınım. Dua edenin duasına karşılık veririm. onlar da çağrıma uysunlar, bana inansınlar ki, doğruyu bulmuş olalar.” (Bakara)dua ettiği zaman darda kalmışa kim yetişiyor da kötülüğü kim kaldırıyor sizi kim yeryüzüne sahip kılıyor? Allah ile beraber başka bir ilah mı var? Ne de az düşünüyorsunuz?” (Neml)
Üç aylar, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Recep ve Şaban; içinde bin aydan hayırlı kadir gecesinin bulunduğu, Kur’ân’ın indiği ve İslâm’ın beş temel esasından biri olan oruç ibadetinin tutulduğu, rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan ayına hazırlık aylarıdır. *Peygamberimiz (s.a.s.), mübarek aylarda çok oruç tutmuş, ve Şaban ayını oruçla geçirmiştir Yüce Allah, Şaban ayının yarısında dünya semasına iner ve Kelp kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısından çok kimsenin günahını bağışlar” buyurmuştur. Allah Şaban ayında mü’minlerin tövbe ve dualarını kabul eder Ramazan ayı rahmet mağfiret oruç ve Kur’ân ayıdır, sosyal yardımlaşma ayıdır. dinî duygular yükselir, Allah’a yöneliş artar dualar kabul olur.Dua, her zaman ve her yerde yapılır Arefe günü ve geceleri, Ramazan ayları, Cuma ve bayram günleri, seher vakti gecenin üçte ikisi, secdede ve namazdaki dualar kabul edilir*Kur’ân’da akşam ve sabah duaya işaret edilmektedir:Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun!” (En’âm, Kehf, )

*Âyetlere göre şeytan ve onun egemenliği altındakiler zulumat ve karanlıktadır.Rasûller Kitap ve âyetler zulumattan nura çıkışı gerçekleştirmek için gönderilmişlerdir.*Bu Allah'ın izniyle Kur'an ve salih amelle, çaba ile gerçekleşecektir. Zulumattan nura çıkarmak Kitabın niçin gönderildiğini açıklar. Kur'anda aslolan toplumun karanlıklardan aydınlığa çıkması Faziletli toplumun inşa edilmesi fertlerin ahlakî faziletle donanmasıdır.*Zulumat, karanlıktır Nuru engelleyen karanlıklar ise zulümdür Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zâlimlerin ta kendileridir." Nur, tektir karanlıklar, ise yanlışların sayısı kadar çoktur. Allah, yeryüzünü ışıktan güneşten mahrum yaratmadı mahlûkatını ışıksız bırakmadı gönlümüzü ve yolumuzu aydınlatan nur'dan da bizi mahrum bırakmadı ve bunun için elçi ve Kitap gönderdi*Karanlık, fıtrîyet ve yaratılıştan değil; sonradan oluşandır. Karanlıklar, ışıksızlıktır zalimlik ve insanın nur düşmanlığıdır zindanlardır. Zindan ise ışıktan, nurdan uzak yaşansın diye insanın ördüğü duvarlardır. Ahiret cezasının sebebi, dünya hayâtını insanın kendine ve başkalarına zindan etmesidir İnsan, asr-ı saadetteki mutluluğu değil de; zindanı, tercih ediyorsa, kendisi bilir. Ama, başkalarına zindan hayâtı yaşatamaz Saadet asrı insanının saadetine benzer bir mutluluk burada başlayıp ahirette biter

murataltug1985
05-04-2018, 09:02
Kaynak msxlabs.com Kur'an-ı Kerimin indirilmesi

*Hz kuraan Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla 23 yılda (610-632) parça parça ve Arapça inmiştir Vahyi bazen Cebrail getirmiş, bazen de Allah Hz. Muhammed’e bildirmiştir. Bu nedenle Kuran, Allah’ın öncesiz ve sonrasız, yanılmaz sözüdür
Peygamberimiz peygamberlikden önce Hira dağında Allah'ı düşünürdü 610 yılının Ramazan ayında bir Pazartesi gecesi Hira'daki mağaraya çekilmiş, bütün varlığı ile Allah'a yönelmişti meleklerin en büyüğü Cebrâil (as), Allah'ın emriyle peygamberimize "Oku!" dedi ve üç defa tekrarladı Peygamberimiz, "Ne okuyayım?" deyince Cebrâil (as), Kur'an-ı Kerim'den beş âyeti tebliğ etti ilk vahiy geldi ve Kur'an-ı Kerim nâzil oldu
Kur'an-ı Kerim, peygamberimize vahiyle gelmiştir
*Vahiy: Allah tarafından doğrudan doğruya veya elçi vasıtasıyla Peygamberlere bildirilen ve kesin bilgidir çeşitleri vardır Allah vahiy yolları ile sözünü peygamberine duyurmuştur* vahiy yollarından biri de Yüce Allah'ın, sözünü bir melek aracılığı ile peygamberine duyurmasıdır*Allah'ın sözünü peygambere bildiren melek; bazen kendi suretinde Bazen de insan şeklinde gelir, peygamberimiz kendisini görür, ve işitirdi Bazen melek vahyi peygambere bildirir, kendisi görünmezdi*
Kur'an-ı Kerim, Cebrail adlı melek aracılığı ile indirilmiştir*İlk vahiy geldiğinde Peygamberimiz kırk yaşındadır Kur'an'ın inmeye başlamasıyla Hz Muhammed (sas)'in Peygamberliği başladı Kur'an-ı Kerim, ayet-ayet, sûreler hâlinde parça-parça inerek 23 senede tamamlandı.Kuran-ı Kerim' in indirilmeye başlaması ilk vahiy ile başlamıştır.ilk vahiy Alak Suresinin ilk beş ayetidir.

*Âyetlere göre şeytan ve onun egemenliği altındakiler zulumat ve karanlıktadır.Rasûller Kitap ve âyetler zulumattan nura çıkışı gerçekleştirmek için gönderilmişlerdir.*Bu Allah'ın izniyle Kur'an ve salih amelle, çaba ile gerçekleşecektir. Zulumattan nura çıkarmak Kitabın niçin gönderildiğini açıklar. Kur'anda aslolan toplumun karanlıklardan aydınlığa çıkması Faziletli toplumun inşa edilmesi fertlerin ahlakî faziletle donanmasıdır.*Zulumat, karanlıktır Nuru engelleyen karanlıklar ise zulümdür Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zâlimlerin ta kendileridir." Nur, tektir karanlıklar, ise yanlışların sayısı kadar çoktur. Allah, yeryüzünü ışıktan güneşten mahrum yaratmadı mahlûkatını ışıksız bırakmadı gönlümüzü ve yolumuzu aydınlatan nur'dan da bizi mahrum bırakmadı ve bunun için elçi ve Kitap gönderdi*Karanlık, fıtrîyet ve yaratılıştan değil; sonradan oluşandır. Karanlıklar, ışıksızlıktır zalimlik ve insanın nur düşmanlığıdır zindanlardır. Zindan ise ışıktan, nurdan uzak yaşansın diye insanın ördüğü duvarlardır. Ahiret cezasının sebebi, dünya hayâtını insanın kendine ve başkalarına zindan etmesidir İnsan, asr-ı saadetteki mutluluğu değil de; zindanı, tercih ediyorsa, kendisi bilir. Ama, başkalarına zindan hayâtı yaşatamaz Saadet asrı insanının saadetine benzer bir mutluluk burada başlayıp ahirette biter

*Sahâbe Hz. Peygamber’in zamanında Kur’an’ı ezberlemiş ve yazmıştı. 23 yıl boyunca Cenab-ı Hak’tan gelen vahiy önce Rasûlullah (SAV) tarafından ezberleniyor, ve vahiy kâtiplerine yazdırıyordu. sahâbeler Kur’ân’ı ezberliyorlardı. Ancak Allah Rasûlü Kur’ân’ın sadece ezberlenmesini yeterli görmüyordu.*
40 kişilik vahiy kâtipleri kuraanı “kemik, tahta, papirüs, deri ve kiremit malzemeler üzerine yazıyorlardı. Hz. Peygamber (SAV) zamânında vahiy devam ettiği için iki kapak arasına alınamadı Hz. Ebû Bekir’in halifeliğinde Yemame savaşında 70 hâfız sahâbenin şehit olması müslümanları telaşlandırdı.**Hz. Ömer’in teklifi ile, hâfız ve vahiy kâtiplerinin en meşhuru Zeyd bin Sâbit başkanlığında komisyon oluşturuldu. Komisyon, Kur’an nüshalarını, Rasûlullah’ın huzurunda yazıldığına dair iki şahit ile toplattı. yazılı bütün metinler bir araya getirildi.*Kur’ân’ın asıl nüshası Halife Hz. Ebû Bekir’e teslim edildi. Bu nüshaya “İmam Nüsha” denildi. Hz. Ömer’in halifeliğinde Kur’an öğrenimi ve hâfızlığa önem verildi, hâfız sahâbeler, yeni İslâm bölgelerine gönderilerek eğitime devam edildi. Hz. Osman Kur’an ı İmam Mushaf” esas alarak 7 nüsha çoğaltıldı. Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra’ya gönderildi. yedi nüshadan birisi Topkapı Müzesinde, diğeri Taşkent Müzesinde bulunmaktadır. dünyanın her yanında bulunan, Kur’an’la İstanbul ve Taşkent’teki Hz. Osman’ın yazdırdığı Kur’an arasında hiçbir farklılık yoktur

murataltug1985
05-14-2018, 05:57
Kaynak izafet.net Anne ve Babaya Dua

*Allah’ım, kulun ve resulün Muhammed’e onun tertemiz Ehl-i Beytine salat eyle salatlarının rahmetinin, bereketlerinin en üstünüyle onları üstünleştir. Allah’ım, ey merhametlilerin en merhametlisi, anne ve babamı saygınlık ve salatın ile özgünleştir. Allah’ım, Muhammed ve âline salat eyle ve anne ve babam için bana farz olanları bildir.beni emrettiklerini eksiksizce uygulamaya geçirmekte tembellik etmemeye muvaffak et. Allah’ım, hz Muhammed ile bizi onurlandırdığın gibi ona ve âline salat eyle; Allah’ım anne ve babama saygı duyayım; şefkatli anneme
iyilik edeyim. Anne ve babama itaatimi ve iyi davranmamı,göz aydınlatıcı ve sudan daha yürek serinletici kıl; *onların isteğini kendi isteğime tercih edeyim; onları hoşnut tutayım; az da olsa onların bana yaptığı iyiliği çok, kendi iyiliğimi az göreyim. Allah’ım, onlara karşı sesimi kıs; sözümü güzelleştir; huyumu yumuşak, kalbimi şefkatli kıl onlara sevgiyle yaklaşmaya muvaffak et beni. Allah’ım, beni eğitmelerinin karşılığını ver onlara; onları ödüllendir; onları koru. Allah’ım, onlara dokunan eziyeti, kötülüğü yok et günahlarını bağışla derecelerini yükselt, iyiliklerinin fazlalaştır kötülükleri iyiliklere çeviren yüce Allah’ım, onların kötü sözlerini, haksızlıklarını, bağışla, ihsan et vebalini kaldır Çünkü ben; bana iyilik et Rabbim. Anne ve baba hakkı büyüktür; iyilikleri çoktur Onlara minnettarım, adalet ölçüsüyle onların yaptıklarını ödeyemem

*Onların hakkı ödenmez ey rabbim onlar beni yetiştirip korudular zahmetler çekip zora katlandılar kesinlikle onların hakkını ödeyemem; onlar hakkıyla hizmet edemem. ey Rabbim, yardım istenilenlerin en iyisi; onlara karşı vazifemi yerine getirmekte başarı ver, ey medet umulanların en doğrusu; ve herkesin cezalandırılacağı gün” beni anne ve babaya kötü davranıp incitenler zümresine katma. Allah’ım, hz Muhammed’e, âline ve zürriyetine salat eyle mü’min kullarının babaları ve annelerine verdiğini anne ve babama ver, ey merhametlilerin en merhametlisi. Allah’ım, namazlarımda, dualarımda ve her saatimde onları unutturma. Allah’ım, beni ve onlara duâ etmem sebebiyle bağışla; tüm iyileri mağfiretle bağışla;
Allahım anne ve babamdan razı ol cennetteki selamet yerlerine ulaştır bağışlananları birbirine şefaatçi kıl Şefkatinle, mağfiret ve rahmetinle cennette bizleri bir araya getir. sen, fazl ve nimet sahibi rahmedenlerin en merhametlisisin. *

murataltug1985
05-14-2018, 05:58
Kaynak islamveihsan
EFENDİMİZ’İN ANNESİ İÇİN YAPTIĞI DUA

*Efendimiz’in, “annemden sonra annem” iltifatına mazhar olmuş hanım sahâbî… Peygamberimizin amcası *Ebû Tâlib’in zevcesi, Hz. Ali’nin (r.a.) annesi Fatıma Validemiz onu kendi çocuklarından ayırt etmemiş, her şeyiyle ilgilenmiştir Fâtıma Hâtun, son derece fazîletli ve iyi kalpli bir hanımdı. Fahr-i Kâinât Efendimiz, İslâm ile şereflenip Medîne’ye hicret eden bu mübârek hâtunu ziyâret eder, onun evinde kuşluk uykusu uyurdu.
Fâtıma Hâtun vefât ettiğinde, Allâh’ın Resûlü, inci tâneleri gibi gözyaşları dökmüş;* annem vefât etti!”*buyurup gömleğini ona kefen yapmış, cenâze namazını kıldırıp, kabri içinde uzanmıştır. soranlara ise şöyle buyurmuştur: Ebû Tâlib’den sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden yoktur! Âhiret’te Cennet elbiselerini giymesi için ona gömleğimi kefen yaptım. Kabre ısınması için de oraya uzandım*Resûlullâh, hz alinin annesinin ölümüne çok üzüldü O benim annemden sonra annemdi. Kendi çocukları aç dururken, benim karnımı doyurur, saçımı tarar ve gül yağı sürerdi. O benim annemdi!buyurmuştur. şöyle duâ etmiştir:
Allâh seni bağışlasın ve hayırla mükâfatlandırsın! Allâh sana rahmet etsin anneciğim! Sen, benim annemden sonra annem oldun Kendin aç durur, beni doyururdun Kendin giymez, bana giydirirdin En lezzetli nîmetleri bana tattırır, nefsini mahrûm ederdin! Bunu ancak Allâh’ın rızâsını ve âhiret yurdunu umarak yapardın Allah ki, dirilten ve öldürendir. O hiç ölmeyendir. Devamlı diridir
Ey Allahım Annem Fâtıma binti Esed’i affet. Kabrini genişlet. Resûlünün ve peygamberlerinin hakkı için duâmı kabul buyur, ey merhametlilerin en merhametlisi olan yüce Rabbim

Kaynak nazar duası.gen.tr****
Anne Baba Duası

Anne baba duası,*anne ve babaya hürmet, iyilik, saygı ve sevgi, oruç, nafile namaz, cihat ve hac ibadetinden üstündür. Anne baba hakkının için hadis-i şerif de buyruldu ki Ana babasına hizmet edenin ömrü bereketli ve uzun olur. Onlara karşı gelenin, asi olanın ömrü bereketsiz ve kısa olur.
Ana-babası, yanında ihtiyarladığı halde onların rızasını alamayıp cenneti kazanamayanın burnu sürtülsün. Ana- babasına iyilik edene müjdeler olsun! Allah onun ömrünü uzatır.

Anne ve baba hakkı için okunacak dualar:

''Rabbenagfir liy ve li valideye ve lil mü’miniyne yevme yek’ümül hisap.”Anlamı:“Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana- babamı ve müminleri bağışla.”

Vahfid lehüma cenahaz zülli miner rahmeti ve kul rabbir hamhüma kema rabbeyaniy sagıyra.”
Anlamı:İkisine de tevazu kanatlarını indir. Ve şöyle de: “Ey Rabbim! Onların beni küçükten terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.”

Rabbi evzi’ Ani en eşküra ni’Ametekelleti en’Amte Aleyye ve Ala velideyye ve en a’ Amele salihan tardatü ve edhılniy bi rahmetike fiy ıbadikes salihıyn.

murataltug1985
05-14-2018, 05:59
Kaynak İSLAM VE İHSAN ANNELİK ANLATILABİLİR Mİ?

*İnsanlığın şeref âbidesi mübârek değerlerinden birisi de kadınlık ve onun yücelttiği annelik duygusudur. Annelik, insanlığın varlık âlemindeki en temel gerçeğidir Annelik, ilâhî bid duygudur mânevî hakikattir.Annelik kadının kemâle ermesi, fizikî, zihnî ve hissî değişiminin olgunlaşmasıdır.* Annelik, Hazret-i Havva’da sübût eden, Meryem annemiz ile sabır ve metânete bürünen, Âsiye annenin merhamet kucağında bir Mûsa büyüten, Hacer annemiz ile tevekkül imtihanını geçen ve İbrahimî mefkûreyi sıcak çöl kumlarında zemzem berraklığında ve kıymetinde bir duygudur. Hatice Annemiz ile fedâkârlığın sembolü olan mübarek bir pâyedir.*Anneler, medeniyetin annesidir. Nice kahramanların, nice yiğit evlâtların nice vâlide sultanların beşiği, mektebidir. Gönül dünyasını peygamber sevdâsı ile yeşerten anneler, emzirdikleri yavrularına sadece gıda değil; mâneviyat, sevgi, merhamet ve şefkatte verirler.
ANNE VARLIKTIR ZENGİNLİKTİR Annelik, en büyük fedakârlıktır.*Bir tohumun filizlenişi gibi, rahime düşüp büyüyen yavrusunu koruyan anne, küçücük bir parça iken yavrusunu koruma altına alır. Rabbinin verdiği muazzam duygularla her türlü acı ve ıztırap ona hafif gelir. En zor zamanda tahammülün en üst seviyesinde tuttuğu hisleriyle,*“Bu da geçer ya hû!”*der gibi, yavrusuna kol kanat gerer.

*Anne, evin anasıdır. Yuvanın sahibi, merhamet pınarı, şefkat çağlayanıdır. yavrunun ümidi ve zor zamanların tesellîsidir Anne zenginliktir, güvendir.
Anne,, evine. İstikamet verendir. Akıl duygu merhamet gönül kalp ve zekâ sahibidir. Anne kocasını koruyan ve kollayandır. yükü alan şefkatiyle. Sevgisiyle eşinin zor zamanında yanında olandır. Anne evinin öğretmenidir. Her şey ona sorulur. Ondan öğrenilir. Onunla karar verilir. İstişare edilendir. Çocuk, gözlerini açmadan annesinin karnında onun sesini duyar; onun ile birlikte bir hayat yaşar. Anne yavrusu ile bir bütündür olur.dünyaya gelen parça, hayat boyunca ondan kopmamıştır, ayrılmamıştır. Çocuk, annesinin vücudunda, kök salıp yaşar insan hangi yaşta olursa olsun annesi için çocuktur.
*Anne, en güzel ve en yetenekli doktordur.*Hangi doktor dindirebilir evladın kalp ağrılarını, gönül sancılarını… Anne gözleri ile teşhis koyar, yüreği ve bakışları ile tedavi eder. Tahlil istemez, rapor istemez, Bakar ve iyileştirir. Anne sesi, seslerin en güzeli ve en tatlısıdır.*“Yavrum!”*diyen hangi ses, ondan daha güzel haz verebilir çocuğa… Hangi el ondan sıcak gelir insana… Annenin eli, efsunlu bir eldir ve iyileştirir, âmâ gözleri açan el gibi… anne eli… İnsanın gönlünü ve yolunu aydınlatır Kerîm kitabımız Kur’ân’a “kitapların anası” anlamında* Ümmü’l-Kitab” güzel Mekke şehrine, “şehirlerin anası” mânâsında*“Ümmü’l-Kurâ”*denilir.*Annelik, Rabbimizin yaratma fiilinin ve rahmet sıfatının doğrudan tecellîsidir. ilâhî bir yaratmadır. annelik mübârek ve yücelikdir.

*Bir kadın, aklı ve zekâsı ile kariyere ulaşabilir. toplumda bir yerlere gelebilir. Fakat hiçbirisi kadına annelik kariyerinin verdiği değeri, ulvîliği veremez.*annelik kariyeri, Allâh’ın ikramı olarak tecellî eder. En hoyrat, en acımasız insanların vicdanında bile annelerin yeri başkadır.
Her kadın, bir anne adayı olmakla yaratılmıştır. fıtratı bozmadan, anneliği hafife almadan duygularımızı yokluğa mahkûm etmeden, hayat plânımızı yaparken “annelik kariyerimiz” bütün plânlarımızın başındadır annelik gibi güzel bir duyguyu tatmış, yaşamış büyüklere düşen en önemli vazife; genç kızlarımızı bu güzel duyguya hazırlamaktır. Popüler hayatın gel-geç heveslerin girdaplarında kaybolmalarına izin vermeden, onları aslî vasıflarına ulaştıracak bir düşünceye kavuşturmaktır.*Genç kızlarımıza düşen vazife vicdanî hislerini gönüllerini feyizle, rûhâniyetle dolduracak insanlarla muhâtap olmak ve mânevî işlerle meşgul olmaktır.Unutmayalım her kadın, anne adayıdır Ama her çocuk doğuran kadın, maalesef “anne” olamamakta, anneliği yerine getirememektedir. fıtratımızdaki hakikî anne olma vasfını taçlandırmak için evlâtlarımızı iki dünyanın dert, tasa ve gamdan kurtaracak vasıfta olmalıyız. doğuştan gelen engin merhameti; basîret ve eğitimle olgunlaştırmak ve Allâh’ın rızâsını kazanacak şekilde ziynetlendirmekle mümkündür.

murataltug1985
05-16-2018, 06:56
Osmanlıda RAMAZAN

*3 kıta 7 denizde 600 yıl hüküm süren Osmanlı Devleti’nde Ramazan ayları önemliydi Ramazan ayıyla Müslüman topraklara huzur yağardı. Osmanlı Devleti'nde Ramazan* gelenekleri son derece önemliydi devlet adamların Anadolu halkı ve Müslüman Osmanlı vatandaşları, Ramazanda* evlerinin ve kalplerinin kapılarını sonuna kadar açardı. Sınıf eşitsizliği ortadan kalkardı Ramazan ayında, varlıklı olanlar ihtiyaç sahibi kimselere kimliklerini belli etmeden yardım ediyordu.
Osmanlıda Ramazan ayına Müslümanlar ve gayrimüslimler değer verirdi. Osmanlı Devleti, halkına mübarek ayda nasıl davranması gerektiğini belirten tembihnameler yayınlardı. Tembihnameler namazı camide cemaatle kılması, mazeretsiz tüm Müslümanların oruç tutmaları gerektiği belirtilirdi. Gayri Müslimlerin açık alanda yemek yememeleri, su, sigara içmeleri tembihname doğrultusunda yasaklanırdı.

*Ramazan ayının 12. günü Osmanlı'da son derece önemliydi . Kutsal emanetlerin bulunduğu Has Oda, temizlenir ve gül suyu ile yıkanırdı. Ardından öd ağacı ve amber yakılırdı. Devletin töreniyle, Padişah tarafından gümüş sanduka içinden hırka-i saadet çıkartılırdı. Osmanlı'da Ramazan ayında vatandaşların yardımlaşır Varlıklı bireyler, tanımadığı semtlerdeki bakkal, manav ve fırınlara girip Zinem veresiye defterini alıp* rastgele bir sayfa açar ve kişinin borcunu öderdi.Günümüzde ki iftar çadırları gibi Osmanlı döneminde de yemek dağıtılıyordu. Devlet yalnızca yemek değil, ihtiyaç sahiblerinin maddi ihtiyacını da karşılıyordu. Osmanlıda iftar saati kapıyı kim çalmışsa* geri çevrilmezdi. zenginler ve ihtiyaç sahipleri için sofralar kurulurdu. İftarın ardından ev sahibi, yemeğe gelen misafire diş kirası altında hediyeler sunardı. fakir konuklara, altın ve gümüş akçeler verilirdi.*Osmanlı devrinde* Ramazan ayında gündüzleri sokaklar boşalırdı. İnsanlar gündüz uyur, akşamları çalışıp eğlenirdi. İftar ile sahurda ortaoyunu, meddah, karagöz gibi oyunlar izlenirdi. medresede yaz tatili, üç ayların başlamasıyla başlatılıyordu Osmanlı'da Ramazanda yiyecek ve eşya fiyatlarını zamlanmamasını devlet kontrol ediyordu. gıda maddeleri Ramazan ayı boyunca daha ucuza satılıyordu.

Kaynak islamveihsan. Com

YAZ TATİLLERİ ÜÇ AYLARDA OLURDU

Cerre çıkmak Ramazan geleneklerinden birisiydi. Osmanlı Devleti’nde medreseler yaz tatillerini “Üç Aylar”da verirdi.*medrese talebeleri bilgilerini pekiştirmek, ve* dinî konularda halkı aydınlatmak için farklı bölgelerine gönderilirdi. Buna cerre çıkmak”*denirdi.cerre çıkmak staj eğitimiydi

İFTAR VAKİTLERİNDE KAPILAR AÇIK TUTULURDU

Osmanlı’da Ramazan’da halk, eşine-dostuna iftar vermeyi ibadet kabul ederdi misafir ağırlamak için çırpınılırdı. iftarda kapı açık tutulurdu.*yolda kalan ve ihtiyacı olan herkes istediği eve girer iftar sofrasına dâhil olurdu. tanıdık olmaya gerek yoktu iftar için gelenin kim olduğu da asla sorulmazdı.

ARİFE ÇİÇEĞİ

Osmanlı’da Bayramlıklarıyla sokakta gezen çocuklara*“arife çiçeği”denilirdi. Arife Çiçekleri; bayramdan birkaç gün önce yapılan alışverişin ardından* sabırsızlanarak giysilerini bayramdan bir gün önce, yani Arife günü, giyerek dolaşırdı

OSMANLI’DA BAYRAM

Osmanlı’da bayram, Sultanın bayram namazı için camiye gelişiyle başlardı. Namaz sonrasında saraya dönen padişah annesinin elini öpüp ardından aile efradıyla bayramlaşırdı. Padişah, bayram tebriğinin ardından güzel işlemeli keselerle çocuklara para saçarak onları sevindirirdi.

YÜRÜME ADÂBI

Merdivenden çıkarken erkek arkadan gelirdi hem vücudu ifşa olmasın hem de hanımı düşerse tutabilsin diye. Aynı sebeple merdivenden inerken erkek önden inerdi.*Yolda küçük, büyüğünün önünden yürüyemezdi.

KAHVENİN YANINDA SU VERİLMESİNİN NEDENİ

Kahvenin yanında su gelirdi. misafir toksa önce kahveyi alır, açsa suyu alırdı. Ona göre* yemek sofrası hazırlanır ya da meyve ikram edilirdi.

KAPI TOKMAĞI

Kapıların üstünde iki tokmak olurdu; biri kalın biri ince. bayan kapıyı ince tokmakla vururdu. Evin hanımı kapıyı ev haliyle açardı. Erkekse kalın tokmakla vururdu. Evin hanımı kapıyı ya örtünüp açar ya da bir mahremi kocası, veya oğlu* açardı.

PENCERENİN ÖNÜNE KOYULAN ÇİÇEKLER

Pencerenin önünde sarı çiçek varsa* evde hasta var .. Evin önünde sokakta gürültü yapma”* anlamına gelirdi. kırmızı çiçek ise* evde gelinlikli kız var. Evin önünden geçerken konuşmalarına dikkat et ve küfür etme”*anlamındaydı

KAVUKLARIN ANLAMI

Osmanlı’da kavukların şekli ve cinsi sınıf ve mesleğie göreydi. Kişi Kavuğundan tanınırdı. kavukların bir sınıfı temsil eder* kimse başkasının giydiğini giyemezdi.

OSMANLI’DA KAHVEHANELER

Mahalle kahveleri, günümüz kahvelerinden farklıydı* ilmi, edebi ve, tarih sohbetler yapılırdı* şiir ve manzume okunurdu hikâyeler anlatılır* bilmeyenler bilenlerden istifade ederdi.

murataltug1985
06-10-2018, 21:58
Kaynak internethaber.com

*Kadir Gecesi milyonlarca müslüman tarafından kutlanacak.Kadir Gecesi bir ömre bedeldir bu gecede kılınan namaz ve okunacak duaya büyük sevap vardır. Peygamberimiz Kadir Gecesinde dua okur Hazreti Ayşe'ye de Kadir Gecesi dua okumasını söylemiştir.*Hazreti Muhammed Kadir Gecesine büyük önem verir ve bu gecede namazın camide cemaatle kılınmasını tavsiye ederdi. efendimiz Kadir Gecesi şu duayı okurdu; Allahümme inneke afüvvün kerîmün tuhibbül afve fa'fü anni.*-Allah'ım sen affedicisin, affı seversin, beni affeyle.:*Bin geceden hayırlı Kadir Gecesi'nde edilen dua reddolunmaz Peygamberimiz Kadir Gecesi ile ilgili şöyle buyurdu Kim Kadir Gecesi'nde inanarak, ihlas ile o geceyi ibadetle geçirirse, geçmiş günahları bağışlanır.
*Kadir Gecesi'nde dua etmek kadar Kadir Suresi'ni okumak da kıymetlidir Peygamberimiz buyurmuşturki Kadir gecesinde bir defa, Kadir sûresini okumak, Kur’ân-ı kerîmi hatmetmekten daha sevâptır. Bu gece koyun sağma müddeti kadar namaz kılmak, ibâdet etmek, bir ay her geceyi ibâdetle geçirmekten daha kıymetlidir."

murataltug1985
06-10-2018, 21:58
Nihat Hatipoğlu Kadir Gecesi Duası

BİSMİLLAHİ'R-RAHMANİ'R-RAHîM

*Ey talihsizlerin sığınağı, Ey âcizlerin güç kaynağı, Ey dertlilerin tabibi, Ey yolda kalmışa yol gösteren Ey çaresizler çaresi! ve Ey her duaya icabet eden ululuk tahtının Sultanı İçinde bulunduğumuz Kadir Gecesi hürmetine bizleri affeyle Ya Rabbi Allahım bizleri ufku, inancı ve davranışlarıyla bir ruh kahramanı eyle! zenginliğimizi gönül zenginliği, yap Ya Rabbi! Allahım,Sen bizleri, kalbi ve ruhi maddi manevi kirlerden uzak durmaya kararlı, bedeni isteklere karşı her zaman teyakkuzda, Kin, hırs, hased, bencillik ve şehvet gibi hastalıklarla mücadele azmiyle gerilmiş tevazu abideleri eyle Ya Rabbi! Allahım,Sen bizleri hakk peşinde, melekut alemiyle alakalı duyup duyurma iştiyakıyla yanıp tutuşan eyle Ya Rabbi!*Allahım bizleri sabırlı ve temkinli, inandıklarını yaşayan, ve örnek bir iman insanı eyle Ya Rabbi! Allahım,bizleri sürekli Hak'ka koşan âdâb öğreten, iç dünyası cayır yanarken asla gam eylemeyen; kendine sığınanların ruhlarına hararet üfleyen kullarından eyle Ya Rabbi! Allahım,Bizler Hak rızasına bağlanmış, sürekli ilerleyen iman insanları olalım ya Rabbi! Matlûbumuza ulaşacağımız ana kadar küheylan gibi koşalım; koşarken beklentiye girmeyelim Ya Rabbi Allahım, Sen bizleri içten hakikat eri eyle oturup kalkıp sürekli hakkı düşünelim ve senin hatırında arzularımızdan ve isteklerimizden vazgeçebilelim Ya Rabbi Allahım,
Herkese sinemizi açalım, herkesi şefkatle kucaklayalım ve toplumda hep bir melek görüntüsü sergileyelim.senden başka kimseden bir şey beklemeyelim Ya Rabbi!

*Allahım,Sen bizlere herkesle uyum içinde olmayı lutfet. Hiç kimseyle düşmanlık beslemeyelim. rekabet ve sürtüşmeye girmeyelim. Dinimize, ülkemize ve ülkümüze hizmet eden herkesi sevelim. Bütün olumlu faaliyetleri alkışlayalım. Başkalarının anlayışlarına konumlarına saygılı kalmaya itina gösterelim ya Rabbi Allahım,
senin tevfik ve inayetine önem verelim. Her hareketimizde rızana mazhar olalım Senin inayetine vesile sayılan birliğe-beraberliğe ihtimam gösterelim Ya Rabbi Allahım,
Sen bizleri bir Hak âşığı eyle. bütün hareketlerimiz senin hoşnutluğuna olsun. Seni memnun etme yolunda ölesiye hırs gösterip hedefe ulaşmak için bütün varımızı feda edebilelim, dünyevî-uhrevî her şeyden vazgeçebilelim Ya Rabbi!*Allahım, Düşünce dünyamda "benim yapmam", "benim başarmam", "gibi merdud mülâhazalara yer verme Ya Rabbi! Yerine getirilmesi gerekli olanı kim yaparsa yapsın, kendimiz yapmış gibi memnun olalım, başkalarının başarılarını kendi başarılarımız sayalım, öncülük şeref ve payesini onlara bırakalım Ya Rabbi Allahım,Her zaman kendimizle kendi ayıplarımızla meşgul olalım kimsenin eksiğiyle uğraşmayalım. Her fırsatta iyi bir insanlık sergileyelim, başkalarını yüksek ufuklara yönlendirip herkese hüsn-ü misal olalım İnsanların kusurlarına göz yumalım. olumsuzluğa tebessümle karşılık verelim, kötüleri iyilikle savalım ve elli defa rencide edilsek de, bir kerecik olsun kırmayalım Ya Rabbi!

murataltug1985
06-10-2018, 21:59
Nihat Hatipoğlu Kadir Gecesi Duası

BİSMİLLAHİ'R-RAHMANİ'R-RAHîM

*Allahım,Hayatımızı iman-ı kâmil ve ihlaslı yaşamayı en birinci mesele bilelim. Duyguları, ve davranışları Hakrızasında bir hakikat eri olalım. Beraber yürüdüğümüz, kimselerle rekabete girmeyelim. kıskançlık duymayalım; noksanları giderip, eksikleri tamamlayalım hepbir vücud davranalım Ya Rabbi Allahım,makam ve şöhret gibi maddî-manevî her konuda yol arkadaşlarımızı öne çıkarıp kendimiz gerilere çekilerek onların başarı tellalı gibi davranalım, kardeşimizi alkışlayıp muvaffakiyetlerini bayram sevinciyle karşılayalım Ya Rabbi Allahım,Başkalarının hareketlerine saygılı kalalım. Paylaşmaya, beraber yaşamaya açık duralım. Oturup kalkıp aynı mefkûre insanlarıyla müşterek yollar araştıralım, *projeler geliştirelim ve "ben" yerine "biz"i ikame edelim. başkalarının mutluluğunda rahatlıkla kendi saadetimizi feda edelim kimseden teveccüh beklemeyelim. beklentiyi düşüş sayalım; yılandan-çıyandan kaçtığımız gibi önde görünmekten, namdan-şandan kaçalım Ya Rabbi Allahım,
Kimsenin kılına dokunmayalım, saldırıya saldırıyla mukabelede bulunmayalım. En kritik durumda dengeli hareket edelim. fenalıklara iyilikte Kötülükleri kötülerin işi sayıp, iyilik âbidesi gibi davranalım Ya Rabbi! Allahım, Hayatımızı Kur'ân ve Sünnet çizgisinde yaşayalım. Benlik, gurur, şöhret gibi kalbi öldüren hislere karşı tetikte bulunalım kendimizdeki güzellikleri "her şey senden" deyip sana verelim. ben"den kaçıp, "biz"e sığınalım.

*Hiç kimseden korkmayalım. telâşa kapılmayalım ve doğrudan geri durmayalım Ya Rabbi Allahım,
Kimseye gücenmeyelim; kırılmayalım. Yol arkadaşlarımıza Perdeyi yırtıp utandırmayalım; fenalığı kınayalım. Mü'minler hakkında sû-i zanda bulunmaktan kaçınalım; iyi yorumlar getirip olumsuz mülâhazalara girmeyelim Ya Rabbi!
Allahım,Hareketlerimizi, dünyanın ücret yeri değil hizmet mahalli olduğuna bağlayalım. sorumlulukları disiplinle yerine getirelim.Ya Rabbi!
Allahım,Dine, imana ve insanlığa hizmeti, Hakka vazife bilelim. Ne kadar büyük işler başarsak da, nefsimiz adına maddî-manevî pâye düşünmeyelim Ya Rabbi! Allahım,Düzenimizin bozulmasından ümitsizliğe düşmeyelim. İnsanların bize karşı olmasından sarsılmayalım. "bu dünya, darılma dünyası değil, bir dayanma âlemidir" deyip sabredelim, *kurtuluş için çıkış yolları arayalım en kritik anda değişik stratejiler üretip hep azm u ikdamda bulunalım Ya Rabbi Allahım,İnsanî değerlerin hor görüldüğü, dînî kırılmaların yaşandığı, başı boş gürültülerin duyulduğu günümüzde, bizleri gönül insanları eyle ya Rabbi!

murataltug1985
06-10-2018, 21:59
Kaynak sabah.com.tr

KADİR GECESİ

Kadir Gecesi İslam dünyası için çok değerli bir gece Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi Kadir Gecesi’nde dualar ve ibadetler diğer günlere göre çok fazla olacak. Türkiye’nin camileri taşacak, eller semaya yükselecek. Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi mübarek Kadir Gecesi'nin mutluluğunu yaşıyoruz. On bir ayın sultanına veda ederken bugünün coşkusu da ayrı yaşanacak. Hz. Aişe (r.anha) Rasûlüllah (s.a.s)'e Ey Allah'ın Rasûlü! Kadir Gecesi'ne rastlarsam nasıl dua edeyim?" diye sordu Rasûlüllah (s.a.s) Allahümme inneke afüvvün tühıbbü'l-afve fa'fu annî: Allah'ım sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet." diye dua et, buyurdu." hadis-i şerif buyurmuştur "Kim Kadir Gecesi'ni, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."

KADİR SURESİ OKUNUŞU VE ANLAMI

*Bismillahirrahmânirrahîm. İnna enzelnahü fiy leyletilkadr Ve ma edrake ma leyletülkadr
Leyletülkadri hayrüm min elfi şehr Tenezzelülmelaiketü verruhu fiyha biizni rabbihim min külli emr Selamün hiye hatta matle'ılfecr
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
Biz Kur'ânı Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu nereden bileceksin?
bin aydan daha hayırlıdır. Melekler o gece Rablerinin izniyle, inerler. O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir selâmettir.
Kadir suresi Kur'an-i Kerim'in doksan yedinci suresidir beş ayet; otuz kelime ve yüz yirmi harften oluşur. İsmini ilk ayetindeki "kadr" kelimesinden alır
Sure, insanlara Kur'an'ın degeri ve önemi hakkında bilgi verir. *Allah Teala, Hicr Suresinde "Bunu biz indirdik" buyurur. Yani Hz. Peygamber (s.a.v)'in arzusu ile degil bizim dilememiz sonucu indirilen apaçik bir kitaptir 0.Resulüllah (s.a.v) Ashab-i Kirama israiloğullarından birinin, silahını kuşanarak Allah yolunda bin sene cihat ettigini bildirmişti. Ashabın hayret etmesi üzerine Cenabı Hak, Kadir suresini indirmistir Kur'an-ı Kerim kadir gecesinde inmeye başlamıştır.Bu geceki ibadet, içerisinde Kadir gecesi bulunmayan bin ayda yapılan ibadetten daha faziletlidir. Gelecek seneye kadar cereyan edecek olan her hadise Allah ın ezeli kaza ve takdiri ile meleklere bu gece bildirilir yeryüzüne Cebrail ve çok sayıda melek iner. Bu gece tanyerinin ağarmasına kadar esenliktir, her türlü kötülükten uzaktır. Yeryüzüne inen melekler her mümine selam verirler.

"*Siz Kadir gecesini Ramazan'in son on günü içerisindeki tek rakamlı gecelerde arayınız" buyurulmuştur Sahabelere rüyalarında, Kadir gecesinin, Ramazan'ın son yedi gününde olduğu gösterildi. Resulüllah (s.a.v) Görüyorum ki rüyalarınız Ramazanın son yedi günü hakkında birbirine uygundur kim Kadir gecesini ararsa, Ramazan'ın son yedisinde arasın, buyurmustur
Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur Kim Kadir gecesini, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek ibadet ve taatla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır"Süfyan-i Sevri: "Kadir gecesi dua ve istiğfar etmek namazdan sevimlidir. Kur'an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir" demiştir *Hz. Aise (r.ah) anlatiyor: "Ey Allah'in Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasil dua edeyim? diye sordum.Resulüllah (s.a.v): Allahümme inneke afüvvün tühibbü'l-afve fa'fu annî (Allah'im sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet)" diye dua et, buyurdu Kadir süresi "Biz onu Kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi nedir, bilir misin Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Meleklerle Ruh o gece Rabblerinin izniyle iner de iner. Tam bir esenliktir o gece, tâ tan yeri ağarıncaya kadar." "Biz Kur'an'ı kutlu bir gecede indirdik." (Duhân sûresi)

murataltug1985
06-10-2018, 21:59
Kaynak mebpersonel.com Kadir Gecesi

*Yılın en Önemli ve bereketli olan Razaman ayının sonuna yaklaşırken çok önemli bir gecedeyiz Bu gece Kadir Gecesidir. Kuran-ı Kerim'in indirilmeye başladığı ramazanın 27. gününe denk gelen Kadir Gecesi İslam dünyasının en önemli günlerinden
Bu gecenin anlamı büyük*Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'e (sav) bu gecede indi Bu gece yapılan ibadet, bin ayda yapılan ibadete fazilet itibariyle denk sayılır.*bu gece yeryüzüne hiç inmeyen melekler indirildi.*melekler yer yüzüne dağılıp Allah'a eğilenlerin saflarına dağıldı. Onların dualarına 'amin' diyecekler.*vahiy meleği ve bütün meleklerin lideri Hz. Cebrail yeryüzüne inecek. melekler ordusuyla. Cebrail'in inmesi gecenin feyzini, artırıyor. Geceye verilen değeri yüceltiyor. gecenin feyzinden habersiz olanların dehşetini pişmanlığını çoğaltıyor. *Rahmet, af kapıya gelmiş ama sen hiç yararlanamıyorsun. Göremiyorsun. Bu ne denli bir kayıp ve hüsran! *Bu gece sabaha kadar dünyaya esenlik, rahmet, hidayet, barış, kurtuluş nur kuşatacak. Bu büyük gecenin mahrumları içkiye devam edenler, anne ve babasını hatırlamayanlar, zina yapanlar, kumara devam edip kul hakkı yiyenler bu geceden bir fayda sağlayamayan insanlardır. Onlar için ne kadar büyük bir kayıp!.*Bu gece Kur'an-ı Kerim gecesidir. Kur'an'la ahdimizi, birlikteliğimizi yenileyeceğiz Bol bol Kur'an okumak lazım Düşünerek. Yaşayarak. İbret alarak. hesaplaşarak. Kur'an'ı niye terkettiğimizi kendimize sorarak. Kur'an'ı Kerim'in sadece okunmak için değil yaşanmak için indiğini düşünerek.*

*Bu gece tevbe edelim. Günahımız var. Günahsız olanımız yoktur. Ufak günahlar bile olsa. Allah katında çok büyüktür.*Anne ve baba duası alalım. okuyalım onlara. Baba ve annesi sağken dua alamayanlardan olmayalım.*Kaza namazlarımızı kılalım. Vakit dar. Zaman çabuk geçiyor. hızlı akıyor her şey. Çevrenize bakını dün konuştuğunuz kişi hayatta değil Fırsatı kaçırmayalım.*Kul haklarını helal ettirelim.*İçki, kumar gibi kötü alışkanlıkdan uzaklaşalım. Günahları bırakalım.Yıllarca içki içen birisi, Allah için içkiyi bırakmıyor da, hastalandıktan sonra doktor talimatıyla bırakıyorsa bunun ne değeri olur? Keşke daha önce Rabbi'nin hatırı için bırakabilseydi Bol bol dua edelim. Bu gece dua gecesidir. Kendimize, birbirimize, ülkemize, sevdiklerimize dua edelim.*Peygamberimiz(sav)'in Uhud Savaşı sonrası duası Allah'ım! Hamd sana aittir. Senin ihsanına kimse karşı çıkamaz. Senin tuttuğunu kimse alamaz. Sapıttığını kimse hidayete erdiremez. Hidayete erdirdiğini kimse sapıtamaz. Verdiğini kimse engelleyemez ve engellediğini kimse veremez. Uzaklaştırdığını kimse yaklaştıramaz.*Allah'ım bize bereket, rahmet, fazl ve rızkını ihsan eyle…*Allah'ım! Değişmeyen ve zeval bulmayan nimetini istiyorum.*Allah'ım! Yoklukta yardımını, korkuda emniyetini istiyorum.*Allah'ım! Bize verdiğin ve vermediğin şeylerin şerrinden sana sığınırım. Allah'ım! Bizleri Müslüman olarak öldür ve Müslüman olarak dirilt. Bizi aldatılmadan ve zelil olmadan salihler zümresine ilhak eyle.*
Allah'ım! Peygamberleri'ni yalanlayıp senin yolundan insanları alıkoyanları helak et. Azabını ve cezanı onların üzerine indir. Allah'ım! Kendilerine kitap verilen kâfirleri helak et.


*Kızı Hz. Fatıma kendisi ve Hz. Ali için Peygamber (sav)'den hizmetçi isteyince şöyle dedi: "Benden istediğinizin daha hayırlısını size öğreteyim mi? Yatağa girdiğinizde 34 defa Allahu Ekber, 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah dersiniz. Bu size hizmetçiden daha hayırlıdır."*Şüphesiz, biz Kur'an'ı Kadir Gecesi'nde indirdik. Kadir Gecesi'nin ne olduğunu ne bileceksin! Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve ruh o gecede, Rableri'nin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.*(Kadr, suresi)*Hz. Pey gamber (sav)'e ümmetinin ömrü gösterilmiş. Resulullah (sav}, önceki ümmetlerin ömrüne nisbetle kısa olduğu için, amelde onlara yetişemezler diye ömrü kısa bulmuş. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk bin aydan hayırlı Kadir Gecesi'ni vermiştir.*

murataltug1985
06-10-2018, 22:00
Kaynak vikipedi Kadir Gecesi

İslam inancında*Allah cc. tarafından*Cebrail as.*isimli melek aracılığıyla İslam Peygamberi*Muhammed(sav) e ilk vahyin indirildiği yer,*Nur Dağı'ndaki*Hira Mağarasıdır
Kadir Gecesinde Kur'an Allah cc.*tarafından* Cebrail as. aracılığıyla*Hz Muhammed e vahyedilmeye*başlandığı gecedir Kur'an'da Kadir Gecesinden*Kadir Suresi'nde bahsedilmiştir:
Şüphesiz ki biz Kur’ân’ı kadir gecesinde indirdik.
Kadir gecesi nedir, nereden bileceksin Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gece Rablerinin izniyle melekler ve Hz Cebrail her iş için inerler O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.
ilk ayetler*Alak Suresi'nin ilk 5 ayetidir. *Allah*Kur'an'ın ilk ayetlerini*Cebrail* aracılığıyla Hz Muhammed'e*Nur Dağı*Hira Mağarası'nda göndermiştir. Hz Muhammed, 40 yaşında toplumdan uzaklaşarak*Mekke’nin kuzeyinde,* Nur*dağı'ndaki*Hira*mağarasında inzivaya çekilir 610 yılında bir*Ramazan*gecesi Hira Mağarasında*ilk vahyi alır. Hz Muhammed'in 610 yılından başlayarak, vefat ettiği 632'ye kadar aldığı*vahiyler Kur'an'ı oluşturur.

murataltug1985
06-10-2018, 22:00
Kaynak tdv islamansiklopedisi.info

KADİR GECESİ - Mustafa Uzun

*Bayram ola gündüzü Kadr ola gecesi” Yûnus Emre
Batı tesiri altında gelişen yeni Türk edebiyatında Kadir gecesiyle ilgili şiirler yazılmıştır. Rıza Tevfik’in 1933 yılında Kadir gecesinde yazdığı “Kasîde-i Kadriyye”, Cumhuriyet şairlerinden Arif Nihat Asya, Halit Fahri, Cemal Oğuz Kadir ve kandil geceleriyle ilgili şiirleri vardır. Fazıl Hüsnü birçok şairin ramazanla ilgili şiirlerinde Kadir gecesi işlenmiştir.Ramazan mânileri içinde Kadir gecesi hakkında kaleme alınmış olanlar bu gecenin dinî özelliklerini ortaya koyar: Kadir gecesinde doğan çocuklara Kadir ve Kadriye adlarının konulması Türk halk kültürünün bu geceye verdiği önemi gösterir. Kadir gecesi ibadet ve duaları Osmanlı toplum hayatında zengin bir gelenek oluşturmuştur. *Ramazanla başlayan hatimlerin Kadir gecesinden önce tamamlanması ve o gece duanın yapılmasına dikkat edilmiş, hâfızlar ve duahanlarca duada bulunma âdet haline gelmiştir. Büyük camilerde dualar sabah namazına kadar devam etmiştir cami ve tekkelerde vaazda bulunulur, ve halk ulemâ, devlet ileri gelenleri de katılırdı vaazlarda “Arapça okunacak mukaddime ile sonunda Türkçe dualar okunurdu Kadir gecesinden nasib isteyenlerin yatsı namazını cemaatle kılmaları yeterliydi padişahlar gece yatsı ve teravih namazlarıyla Kadir namazı” tesbih namazını selâtin camilerinde kılardı Osmanlı padişahı ve saray halkı iftar sonrası Kadir kutlamalarının yapılacağı camiye giderken güzergâhta “kadir alayı” adıyla bir merasim yürüyüşü düzenlerdi

*alayın geçeceği güzergâhta yollar tamir edilir, fenerler, çarkıfelekler, kandillerle aydınlatılır, binalar boyanırdı. halkın alayı seyretmesi için oturma yerleri yapılır, harem arabalarıyla diplomatlara özel alanlar ayrılırdı. Kadir gecesi fetihten itibaren önce Ayasofya’da, daha sonra selâtin camisinde düzenlenirdi. XVI. yüzyıldan bu yana kutlamalar XIX ve XX. yüzyıl kaynaklarında geçmektedir hünkâr imamı ve müezzinleri camilerde halkın karşısına çıkarlar, şehirde ayrı bir heyecan olurdu. kalabalık merasimler, güzel sesli imamların kıldırdıkları teravih ve Kadir namazları, müezzinlerin okudukları ramazan ve Kadir gecesi ilâhileriyle mûsiki ziyafetine dönüşürdü. Yaz mevsimindeki ramazanlarda padişah ve devlet erkânı sahil saraylarından deniz yoluyla Topkapı Sarayı’na gelirdi*iftardan sonra Ayasofya Sultan Ahmed, Beyazıt, Fâtih, Süleymaniye, Eyüp Sultan gibi camilere gidilirdi. Osmanlıda merasim yürüyüşü gece yapıldığından deniz yolculuğu donanma, kara yolculuğu kısmı ise fener alayı mahiyetini taşırdı. XIX. yüzyılda Beşiktaş, Dolmabahçe gibi saraylarda oturan padişahlar Kılıç Ali Paşa, Nusretiye, Dolmabahçe, Yıldız camilerine giderdi alay saraylarla camiler arasındaki güzergâhta düzenlenirdi. Halit Ziya Uşaklıgil ise saltanat kayıkları ile denizden yapılan ve Tophâne Camii’ndeki merasimler hakkında bilgi verir.
Kadir gecesinde Ayasofya Camiinde özel bir gelenek oluşmuştur. Sultan Mehmed zamanından başlayarak müzeye çevrilişine kadar beş asra yakın Ayasofya Camii’ndeki Kadir gecesi kutlamaları, İslâm dünyasında hiçbir camiye nasip olmayan bir ihtişamdadır*Minarelere Kadir gecesine has mahyalar çekilmesi, tek minareli camilere “kaftan giydirme uygulaması Osmanlı ülkesinin Ortadoğu ve Mısır gibi bölgelerde minarelerde kandil yakılarak bayrak çekilmesi, cami iç mekânlarının geceye özenle aydınlatılması, İstanbul’a mihrap üstünde iç mahya kurulması da bu geceye ait uygulamalardır

murataltug1985
06-10-2018, 22:00
Kaynak yenişafak.com yusuf kaplan yazıları

Kadir Gecesi takdir olunan kudret ve hürriyet

*Bugün, paganizm ve barbarlık kapitalist kültürler hayatımızın her alanına nüfûz ediyor. dünyamızı yaşanılamaz çatışma, işgal, sömürü, zulüm ve tecavüzler arenasına dönüştürüyor…insanlık hızın, hazzın ve tüketimin kölesi hâline gelmekte İnsanlığın Güle-oynaya intiharı bu felâket çağında, her tür putu yere seren, insana özgürlüğünü veren Kur’ân’a ufuk ve zihin açıcı bir gözle bakmamız gerekiyor kutlu kadir gecesinde iki şeye dikkat buyurmamız isteniyor Birincisi, Kur’ân’ı bize bir nimet, hidayet ve sırat-ı müstakîm nimeti olarak veren Rabb’ül-Alemîn’in kendisine; yani Allah’ın hayatımıza müdahalesine; ikincisi Kur’ân’a.
Allah’ın yüce kudretinin en önemli tecellisi Kur’ân’ın indirilmesidir. *Kur’ân bize Allah tarafından indirilmiş veya gönderilmiş bir kitaptır” demekle yetinemeyiz? Kur’ân’ın vahyedilmiştir vahyin muhatabını, vahyedileni anlamalı, kavramalı idrak etmeli hakkıyla mümin Allah’a güvenen, kendisine güvenilen, emin insan olmalıyız Bütün bunlar için medeniyetimize,ve vahyi görmemiz gerekiyor.
bu kurucu “kavramları” yok ettiğimizde müminlerin sahip olmaları gereken kuvvete, kudrete, “iktidara” sahip olamayacaklarını, Allah’ın kuvvetini, kudretini ve iktidarını kavramakta zorlanacaklarını vurgulamak isterim.Kur’ân, inzâl edilmiş, tenzîl edilmiş, Sünnet-i Seniyye ile gerçeğe dönüştürülen bir kitap, bir hitaptır, bir hayattır.

*inzâl ile tenzîl kelimelerini değil de “indirilmiş, gönderilmiş” kelimelerini kullandığımızda, inzal ve tenzîl kelimelerini Kur’ân meallerimizden, tefsirlerimizden, kitaplarımızdan çıkardığımızda kaybedeceğimiz şeyin hayatî bir şey olduğunu idrak edebiliyor muyuz, İnzâl şudur: Kur’ân, bir bütün olarak Kadir Gecesi’nde bir anda Levh-i Mahfuz’dan dünya Sema’sına indirilmiş bir kitaptır; ğayb âleminden şehâdet âlemine yapılan bir hitaptır.Tenzîl ise inzâl gibi bir ânda değil, zamanla, ardı arkası kesilmeden süregiden bir süreçtir Sünnet-i Seniyye’de gerçekleştirilen hayatın temellerinin atılmasıdır. İnzâl, vahyin, Allah’ın kudret ve kuvvetinin tecellisi Tenzîl ise Allah’ın takdirinin, kudret, kuvvet ve iktidarının adım adım Sünnet-i Seniyye ile gerçekleşme sürecidir.
*Kadir Gecesi, Müslümanların ulvî bir nimete sahip oldukları, Allah’ın kuvvet, kudret ve ilâhî iktidarını, sınırsız hâkimiyetini hissettikleri, rahmetini, bereketini gördükleri eşsiz, benzersiz, bir ömre bedel muazzez, “sınırsız” bir zamandır.
Müslümanların gücü, Allah’ın insanlığa, hitap ederek doğrudan hayata müdahale etmek, Kur’ân’ı tenzil ederek kitap göndermek suretiyle bütün alemlerin Rabbi, rahmet ve merhamet kaynağı, müminlerin velisi dostu olduğu hakikatine sadece Müslümanların dost ve layık olmalarından kaynaklanıyor. Bunu idrak etdiğimiz zaman iliklerimize kadar yaşadığımız teslimiyet ve temsiliyet meselelerini de hakkıyla idrak edebilmemiz imkân dâhilinde olabilir.
kadir gecesinde Fahri Kâinât Efendimiz (sav) vasıtasıyla sünnet-i seniyye’de ilâhî kudret ve iktidarın, hayat hakîkatinin, hakîkî hürriyetin sırrını idrak etme şuuruyla yaşamanın bize vereceği nimetin farkında olalım, Kadir Geceniz mübarek olsun. Kur’ân her dâim hidayet ve hayat rehberimiz olsun.

murataltug1985
06-12-2018, 22:21
Kaynak yenişafak.com

OSMANLIDA RAMAZAN
*
*bayram ne yazık ki farklı algılanmaya başladı. birlik beraberlik değil, ‘tatil’ gelmeye başladı.Peki, Osmanlı’da Ramazan Bayramı nasıl kutlanırdı Ramazan Bayramları Osmanlı'da ayrı bir öneme sahipti.her zaman büyük bir coşkuyla beklenirdi. elinde avucunda olan, ihtiyaç sahiplerine destek çıkar ve bayram coşkusunu hep birlikte yaşarlardı. Şimdiler de ise modern hayatının etkisiyle her şey değişti. büyük şehirlerde gelenekler unutuldu
Osmanlı döneminde Ramazan Bayramına “Iyd-i Said-i Fıtr” denilirdi. Bayram gelmeden on beş gün önce hazırlık başlardı.hazır giyim yoktu. bireyler kıyafetlerini kendileri diker ya da diktirirdi Çocuklar sevindirilirdi Maddi nedenle çocuklarına kıyafet diktiremeyen için güzel bir gelenek vardı. Durumu iyi olanlar, kendi çocuklarına ve başka çocuklara bayramlık diktirirdi.*Arefe günü ikindinden itibaren Ramazan ve Kurban bayramının son gününe kadar top atışları yapılırdı. Toplar tersaneden ateşlenirdi. Çalışanlara hediye dağıtılırdı Sarayda bayram kutlamaları sabah namazıyla başlardı. Sabah namazının ardından bayramlaşmalar başlardı. bayram namazı kılınırdı. saray çalışanlarına hediyeler dağıtılırdı.Bayram günleri Sultanahmet Meydanı'nda panayır kurulurdu. Halk bu panayırda Padişahı görme şansı bulurdu. Panayırda; oyuncakçılar, şerbetçiler, yiyecek tezgahları bulunurdu. herkesin pişen yemeklerden yiyebilmesi için maddi durumu iyi olanlar ürünlerin paralarını kendi ceplerinden karşılardı.Küsler barışırdı
*Bayram namazının ardından kalabalık aile kahvaltıları yapılırdı.ev sahibi konuğuna önce şeker ardından sade kahve ikram ederdi.Bayramlaşmak için yapılan ziyaretlerde ev sahibinin aileye yakınlığı önemliydi. ziyaretler, kıymet sırasına göre planlanıyordu. Bayramın ikinci günü Padişah, Gülhane Köşkü'ne gider bayram tebrikleri kabul edilirdi. Ramazan bayramının son günü ise Padişahlar, eski sarayda cirit seyrederdi.Bayram geceleri panayırlar açık kalır halk geç saate kadar, eğlenirdi.1800'lü yıllarda ise Osmanlı geleneklerine Avrupai adetler eklenmeye başladı.

murataltug1985
06-12-2018, 22:21
Kaynak ajanshaber.com

Osmanlı'da Ramazan Bayramı..

*3 kıtaya hükmeden Osmanlı’da dini bayramlar büyük bir ihtişamla kutlanırdı.Gelenekler yıllar içinde her ne kadar unutulsa da bayramlarla yeniden hayat buluyor. Osmanlı Döneminde Ramazan ayları yol gösterici. Bir döneme damga vuran Osmanlı İmparatorluğu’nda dini bayramlara önem verilirdi.Osmanlı’da Ramazanda zenginler tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav vb. dükkânlara girer, Zimem veresiye defterini çıkarmalarını isterdi. Baştan, sondan ve ortadan rastgele sayfaları açıp, “Silin borçlarını… Allah kabul etsin” der, çeker giderlerdi. Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmezdi.Osmanlı’da Ramazan ayı iftar davetleri olurdu. Halk, eşine dostuna iftar vermeyi büyük bir ibadet kabul ederdi. *Ramazan ayında iftar vakitlerinde kapılar açık tutulurdu.Osmanlı’da bayramların çocuklar için ayrı bir yeri vardı. Bayramlıklarıyla sokakta gezen çocuklara ‘arife çiçeği’ denilirdi.Topkapı Sarayı'nda bayramlık kıyafetlerini giyen padişah, sabah namazını Hırka-ı Saadet'te, Enderun öğrencileriyle kılar, bayramlaşırdı. Bayram top atışlarından sonra Ayasofya ya da Sultanahmet Camii'nde bayram namazı kılmak için bayram alayı başlardı. Osmanlı’da bayram, Sultan’ın bayram namazı için camiye gelişiyle başlardı.PADİŞAH, ÇOCUKLARA PARA DAĞITARAK SEVİNDİRİRDİ Namaz sonrası saraya dönen padişah önce annesinin elini öpüp aile efradıyla bayramlaşırdı. Padişah, bayram tebriğinin ardından güzel işlemeli keselerle çocukları sevindirirdi.

*Osmanlı’da bayramlarda hediyeleşme kültürü vardı. Kumaş ya da dikilmiş elbise hediye etme adetti. konak sahiplerince evlendirilen kişilere, konak ailesi, takım elbise ve iç giysi hazırlar bayramdan önce bohçalar gönderirdi. Bayramda Mahkumların bir kısmı af edilir, hapishanedekilere bayram hürmetine hediyeler verilirdi. Sanatkarlar, en güzel eserlerini padişaha hediye sunarlardı. Mehter susmazdı. Bayramdan önce saray gül sularıyla yıkanır, Hırka-ı Saadet temizlenirdi, sokaklarda gül kokuları yayılırdı. Hamamlar, Ramazan'ın son haftası açık olurdu. Ayak takımı da buralardan yararlanırdı. Ramazan'ın ortasından itibaren bayram için kumaşlar hazırlanır ve dikimleri yapılırdı.*Osmanlı çok geniş bir coğrafyaya hükmetti. İstanbul, Trablus, Halep bütün şehirlerde bayram farklı şekilde kutlanırdı Ramazan Bayramı, adetleri farklıydı. Halep’te ve İstanbul’da farklı gelenekler söz konusuydu.” Osmanlı Döneminde Ramazanlar çok önemliydi. alkol kesinlikle kullanılmazdı Şimdi ise durum eskisi gibi değil. Sahurlarda herkesin davullarla uyanması ve iftarda ramazan topu atılması, Ramazan ayının en önemli adetlerindendir. *Osmanlı’da bayramlar birleştiriciydi Bayram deyince hep o eski bayramlar gelir akla. Dedelerimiz de nerede o eski bayramlar derdi babalarımız da ve bugün biz de diyoruz nerede o eski bayramlar Özlem duyduğumuz o bayramlarda ne vardı acaba?

murataltug1985
06-12-2018, 22:22
Kaynak yenidünyadergisi.com

Peygamberimizin (sav) Ramazan Ayı

*Rasûlullâh’In (sav) buyurdu Kim inanarak ve sırf Allah rızâsını dileyerek Ramazan orucunu tutar ve gecesini terâvihle ibâdetle ihyâ ederse onun geçmiş günâhı bağışlanır. Efendimiz’in (sav) “Ramazan hayâtı incelendiğinde, Ramazan Orucunun farz olmasından sonra âhirete irtihâl edinceye kadar toplam dokuz Ramazan orucu tuttuğu, onlardan dördünün 29, *beşinin 30 gün olduğu anlaşılmaktadır. Efendimizin hayâtını büyük bir dikkatle tâkip eden sahâbe-i kiram, Peygamberimizin hayâtının günlüğünü tutmuşlardı. O Ramazan ayını ihyâ ederdi Oruç ibâdetine hilâlin görülmesiyle başlanıyordu. *Peygamberimiz (sav), Ramazan ayı girmeden önce Ramazan hilâlinin görülmesi üzerinde durur; hilâlin görülüp görülmediğinin tesbitinin yapılmasından sonra oruca başlanmasını; havanın bulutlu olması durumunda ise ayın otuza tamamlanmasını* isterdi. Efendimiz’in (sav) buyurdular ki:*Ramazan’a âit Hilâli görünceye kadar oruç tutmayın, Şevval ayına âit hilâli görünceye kadar da bayram yapmayın.*Bulut araya girerse* takdir edin otuza tamamlayın Ramazan ayının girdiği tesbit edildikten sonra, sahâbe-i kirâmı oruç tutmaları için bilgilendirir, Sahur yemeğini tavsiye ederdi. Sahur vaktine, önem veren Peygamberimiz, “Bir yudum su ile bile olsa sahur yapın” buyururlardı.

-*Ağız ve diş temizliğine misvak a son derece özen gösterir ashâbını uyarır Oruçlu günün başında ve sonunda misvak kullanırdı.” Oruç tutmaya niyet ederdi.oruca zarar verecek şeylerden uzak dururdu oruçluya lâyık olan ihlas ve samîmiyetin korunmasını isterdi: Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Cenâb-ı Hakk’ın* hiç ihtiyâcı yoktur.”buyururdu Yolculuk hâlinde oruç tutmamayı gerektiren durumlarda oruç tutmaz, orucunu bozardı.*Ramazanda bol bol Kur’ân okur hayru hasenatta bulunur Cibrîl (a.s), Ramazan sonuna kadar her gece kendisine gelir ve Hz.Peygamber (sav), ona Kur’an okuyup dinletirdi.
*Peygamberimizin Kur’ân okuyuşu, tane tane idi.
Ramazan gecelerini ihyâ eder terâvih ve nâfile namaz kılar, ashâbını teşvik ederdi. Ramazan’ın son on gününe ayrı önem verir Mescid-i saâdette*îtikâfa*girer, ibâdet ve taatle meşgul olurdu bu uygulaması, vefât edinceye kadar devâm etti Her yıl on gün îtikâfa girerdi, vefât yılı îtikafları yirmi gün sürmüş; Ramazan’da Cibrîl (a.s)’a Kur’ân-ı Kerîm’i iki defa arz etmişti. Ramazan ayı içinde gizlenmiş mübârek gece için “Kadir gecesini, Ramazan’ın son on gününde arayın!”*derdi. Hz. Âişe annemiz kendilerine: “-Ey Allah’ın Rasûlü, Kadir gecesine rastlarsam nasıl duâ edeyim?” sorduğunda, Peygamberimiz (sav) şu duâyı öğretti Allahümme inneke afüvvün tühıbbu’l-afve fa’fu annî=*Allahım muhakkak sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet!”*

*Ramazan günlerinde Efendimiz (sav) son derece cömerd idi. Enes (ra) şöyle diyor: “Rasûlullâh (sav) insanların en güzeliydi; en cömertiydi“.*O, sadakasını en fazla veren idi. Az olsun, çok olsun bir şeyi birisi istemeye görsün muhakkak verirdi.*Karşısına bmuhtaç çıkınca onu kendi yemeğiyle, elbisesiyle* tercih ederdi. O’nun hal ve tavrı ihsan, sadaka ve iyiliğe dâvet ederdi. Gönlü en geniş, nefsi en güzel, kalbi en yumuşak insandı.**
Hangi sadaka üstündür?” diye sorulmuş, O da Ramazan ayında verilen sadakadır”* buyurmuşlardır Cömerd Allâh’a, Cennet’e ve insanlara yakın, Cehenneme uzaktır…*” Bir oruçlunun iftar etmesini sağlayan kimseye oruçlunun sevâbı kadar sevap vardır; oruçlunun sevâbından bir şey eksilmemek üzere buyurmuştur.*Ashâbına*Fıtır sadakası*vermelerini söyler bayram namazına çıkmadan önce ödenmesini emrederdi. Ramazan ayının sonunda mü’minler Allâh’a karşı oruç ibâdetini yerine getirmiş olmanın mutluluk ve heyecânı içinde bayrama çıkarlar. Peygamberimiz (sav) Medîne’ye hicretinde Medîneliler’in iki bayramı olduğunu öğrendi. Medîneliler bu bayramda oyun oynar, eğlenirdi. gören Peygamberimiz “Allah Teâlâ* size, kutladığınız bu iki bayrama bedel daha hayırlısını, Ramazan ile Kurban bayramını lütuf olarak vermiştir.” buyurdu. Rasûlullâh (sav) bayram gününün mükâfât günü olduğundan bahsederek, meleklerin mü’minleri bayram sabahı karşıladıklarını açıklar:

*Bayram günü olduğu zaman, yollarda kapıların önünde melekler durur ve şöyle seslenir Ey Müslüman topluluğu! Kerîm olan Rabbinize koşunuz, nimetlerini veriyor, onlara karşılık olarak bol bol nimetler veriyor. Muhakkak siz, geceleri ihyâ etmekle emrolundunuz Ramazan gecelerini ihyâ ettiniz. Gündüzleri oruçla emrolundunuz oruç tuttunuz, Rabbinize itaat ettiniz. ibâdetlerinizin karşılığını alınız. -Bayram namazı Muhakkak Rabbiniz sizi afvetti. doğru yola ermiş insanlar olarak evlerinize dönünüz. Bu gün mükâfât günüdür. Muhakkak ben sizi bağışladım, bütün günahlarınızı affettim.”***Rasûlullâh (sav),*bayram namazı öncesi gusleder yeni elbiselerini giyer namazgâha giderken değişik bir yol izlerdi. Bayramı tekbirle karşılardı.Rasûlullâh (sav) Ramazan bayramı birkaç tane hurma yemeden bayram namazına çıkmazdı. hurmaları tek tek yerdi Ramazan Bayramı’nda sabahleyin namazdan önce tatlı yemek, varsa bunun hurma olması ve bir, üç, beş gibi tek sayılı olması* müstehap*kabûl edilmiştir.*Rasûlullâh (sav) Kurban ve Ramazan bayramında *musallâya çıkardı. namaza başlardı. Namazı kıldırıp selâm verince, ayağa kalkar, insanlara dönerdi. Şâyet kendisinin bir müfreze ihtiyâcı olursa bunu insanlara söyler, başka* bir şeye ihtiyâcı olursa emrederdi.

*Orucun farz oluşunu bildiren âyetler müslümanların Allâh’ın emirleri karşısında sorumluluk ve takvâya erişmelerini hedefliyor; onları rûhî-mânevî olarak yüceltmek, istikbalde ortaya çıkacak olumsuz hâdiseler karşısında dirençli olmalarını sağlamak istiyor. Bencil değil -toplumsal dayanışmanın paylaşma düşüncesinin, yollarını öğreterek, irâde eğitimi” vermek sûretiyle kişilik kazandırıyor, “kâmil bir mü’min”*olma yollarını gösteriyor. Oruç ayı Ramazan mektep”tir.* Oruç ibâdeti insan hayâtında değişmeler meydana getiriyor, gönül dünyâsını zenginleştiriyor; mü’minler iyilik ve hayırda yarışıyorlar. İslâm medeniyeti huzur ve sevgi medeniyeti’dir. Ramazan ayı bu sevginin, kardeşliğin somut olarak görüldüğü günlerin adıdır. Bu ay anılınca akla hep sevgi medeniyeti*gelir.

murataltug1985
06-12-2018, 22:22
Kaynak dualarhazinesi.com

Bayram Duası

*Ya İlaahii,bayram sabahı rahmetin sağnak sağnak yağdığı bu sabah senin kapına, boyun bükerek, duayı en samimi ibadeti bilerek, sığınılacak tek kapının “Senin kapın” olduğunu bilerek geldik Ya rabbi Yalnız sana inanıyor ve senden yardım diliyoruz! Sen “SEM’İ”sin, duamızı işitensin! Sen “BASİR”sin, bizleri gören ve gözetensin!
Kapına geldik bayram sabahı beytullahı dolduran mü’minlerle el açtık, dualarımızın kabulu için vesile kıldık,aciz ellerimizi kudretinle tut boş çevirme bayram sabahında Kâbe’de, tavafta olup, gönlü seninle olanların, Mültezemde yaşlı gözlerle sana sığınanların, Ravza’da Yeşil Kubbede rasulunun huzurunda sana el açanların dualarına kat dualarımızı! Ve kabul eyle Yarabbi! *Ey Âlemlerin Sultanı ve her şeyin sahibi Allah’ım;
Sen koru bizleri. Varlığın şerrinden, azdırmasından sana sığınırız. Bizleri dünya nimetlerini senin yolunda harcamaktan zevk alan kullarından eyle Ya Rabbi Yediğim, giydiğim ve verdiğinin sahibisin, H.z Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in yolunun yolcularından olmayı nasib eyle Ya Rabbi!
Ya İlahel Alemin İçimize öyle bir merhamet ver ki, “Rahim” isminin tecellileri ile saadet Asrındaki sahabeler gibi sevgili olalım birbirimize. Bizi birbirimize sevgili, düşmanlarımıza karşı kuvvetli kıl Ya Rabbi Öyle bir ömür sürdür ki, sevginle ömrümüzü öyle doldur ki, her gittiğimiz yere sevgini ve ismini götürenlerden olalım Ya Rabbi!
Mübarek Ramazanda Kur’an-ı Hakimini Okuduk, Okuduklarımızı anlamayı, anladıklarımızla amel etmeyi nasib et

*Rasulu Kibriya (S.A.V.)’in havz-i kevserinde buluşanlardan eyle bizleri Ya Rabbi Yüzümüzün karasına, eksiklerimizin çokluğuna bakma ne olur Ya Rabbi Biz aciziz sen kudretli, Biz zayıfız sen kuvvetli, Kudretinle Bizleri Koru Kuvvetinle Zalimleri Kahreyle Ya Rabbi cezandan affına gazabından rızana sığındık. Allah’ım sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin, bizleri affet Yâ Rabbi, hatâlarımızı, bilmeden yaptıklarımızı, hallerimizi mağfiret eyle. Allah’ım, hatâen ve kasten yaptıklarımızı ve bizde olan her şeyimizi mağfiret eyle Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, takatsızlıktan, kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, darlıktan sana sığınırız. Fakirlikten, küfürden, nifaktan, yapdığını insanların medhi için yapmaktan, riyâdan, kibirden, sana sığınırız. *Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, ve kötü hastalıklardan sana sığınırız. Ey Rabbim! Bizleri, iyiliğe sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl. Ey kalbleri çeviren Rabbim! Kalplerimizi dînin üzere sâbit kıl.Tuttuğumuz oruçları, kıldığımız namazları, verdiğimiz fitre ve zekatları Kabul eyle Ya Rabbi huzurunda bulunamayan kulların akıbetlerini hayırlı eyle. Makamlarını Cennet eyle. Kabirlerini nurlandır Ya Rabbi Bizi her türlü felaketden, Musibetden, Kaza Bela ve Afetlerden, Cinlerin, Şeytanların ve İnsanların Şerrinden muhafaza eyle Ya Rabbi!
Son nefeste cümlemize kelime-i şehadetle Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühü ve rasülühü diyerek çene kapamayı nasip eyle…. Taha ve Yasin. Veselamün alel mürselin. Velhamdülillahi rabbil aleminel*FATİHA.

murataltug1985
06-12-2018, 22:23
Kaynak sorularlaislamiyet.com

Ramazan Bayramı ve Efendimizin Bayramı

*Bayram sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi saygı, hislerinin mü'minler arasında canlandığı güzel günlerdir. yardımlaşma ve kaynaşma son sınıra varır. Bayram insanları kaynaştırıp biraraya getiren en güzel vesiledir bayramda şahlanan yardımlaşma ve hediyeleşme ruhu yalnızca hayatta olanlara değil dünyadan gidip kabirlerinde bir Fatiha bekleyenlere kadar uzanır. mü'minler bayramda kabirleri ziyaret eder Kur'ân'lar, Fatihalar ve dualar okuyarak onları sevindirirler.Ramazan Bayramının mü'minlerde ayrı bir yeri vardır. Çünkü Ramazan Bayramı, tutulan bir aylık orucun toplu bir iftar sevincini ifade eder. Bir ay gibi uzun bir süreyle, Ramazan'ın yaz mevsimine denk geldiğinde sıcak günlerde nefislerine oruç tutturan mü'minler, sabır imtihanını vererek manevi sorumluluktan kurtulmanın sevincini Ramazan Bayramında yaşarlar.*Ramazan ve Kurban bayramları Hicretin 2. yılından ıtibaren kutlanmaya başlanmıştır. Ramazan orucu da ilk defa bu yıl farz kılınmış, bu ayı oruçla geçiren rnü'minler şevvalin ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. bu bayrama Ramazan Bayramı denmiştir. Bu gün yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır" Ramazan ve Kurban bayramları bayram namazlarının kılınmasıyla başlar. Hz. Peygamber, "Arefe günü, kurban günü ve teşrik günleri biz Müslümanların bayramıdır. yeme içme günleridir buyurmuştur.bayramı Ramazan orucunun iftar günü olarak nitelendirmiş Ramazan ve Kurban Bayramlarında oruç tutmak haram kılınmıştır. Bir gün önce oruç bozmak haramken, bir gün sonra oruç tutmanın haram olması, mü'minlerin dünyasında nimetlerin gerçek Sahibini hatırlatan en etkili bir sebeptir.

*Herkes bir gün önce kimin emrine uyarak oruç tutuyorsa, O'nun rızasına uyarak oruç açar. Ve nimet Sahibini hakkıyla idrak ederek, şükreder
Bayram bir aylık orucun toplu iftarıdır günlük iftarların sünnet türünden âdabı bayramda yerine getirilir. orucunu tatlı bir şeyle açmayı adet edinen Efendimiz Ramazan Bayramına tatlı yiyerek başlardı. Bayram sabahında hurma ile oruçlarını açmadan evlerinden ayrılmazdı. bizleri ibadete ve ahiret amellerine teşvik buyuran Efendimiz yılın iki bayram gecesinde kalkıp ibadet etmeyi tavsiye ederlerdi. gecelerde uyanık bulunmanın, kalbin uyanıklığına vesile olduğunu bildirirdi. Bunu hadis-i şeriflerinde şöyle ifade etmişlerdi"Sevabını Allah'tan umarak iki bayram gecesinde kalkıp ibadet eden kimsenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez." *Bayramlar saadet asrında bambaşka bir hava ve neş'e ile yaşanırdı. Efendimiz bayram sabahında namazgaha çıkardı. Peygamber hanımlarının da, diğer hanımlar ve kızlarla namazgaha çıkması istenirdi. Kadınlar cemaatin arkasında yer alırdı Kılınan bayram namazından sonra Peygamberimiz hutbe okurdu kadınlara şu ayeti okudu: “Ey Peygamber! İnanmış kadınlar Allah’a hiçbir şey ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında uydurdukları iftira ile gelmemek, iyi işlerde isyan etmemek konusunda biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlara af dile! Şüphesiz ki Allah, Gafûr ve Rahîm’dir.”
Sonra Bütün bunlara biat eder misiniz? diye sordu. İçlerinden biri Evet Yâ Resûlallah! dedi.

*Allah Resûlü (a.s.m.) Sadaka verin! buyurarak zekât vermeye teşvik etti. hanımlar kulaklarındaki küpeleri, kollarındaki bileziklerikardılar. Bilâl-i Habeşî elbisesini yere serdi Anam babam size feda olsun bağışlarınızı getirin diye seslendi. Hanımlar bileziklerini, küpelerini, Bilâl-i Habeşî’nin elbisesine koydular. Elbise takılarla doldu. Allah Resûlü (a.s.m.) bayram bittikten sonra ailesinin yanına döndü.Ebu Saidi(r.a.) bayram gününde en çok sadaka verenlerin kadınlar olduğunu anlatır.
Ramazan Bayramı, bağışlanmış olmanın sevinç işaretidir. bağışlanma müjdesini insanlara melekler veriyor.Resulullah buyurmuştur. Ramazan Bayramı sabahı melekler yollara dökülür ve seslenirler: "Ey Müslüman topluluğu! Keremi bol olan Rabbinizin rahmetine koşunuz. *O, bol iyilik ve ihsanda bulunur. bol bol mükâfat verir. Siz gece ibadetle emrolundunuz emri yerine getirdiniz. Gündüz oruç tutmakla emrolundunuz, orucu tuttunuz Rabbinize itaat ediniz, mükâfatınızı alınız.Bayram namazındann sonra bir münadi şöyle seslenir: Dikkat ediniz, müjde Rabbiniz sizi bağışladı, evlerinize doğru yola ermiş olarak dönünüz. Bayram mükâfat günüdür. Bugün semâ âleminde mükâfat günü ilan edilir."Bayram günleri sevinç günleridir sevincin gösterilmesine vesile olacak oyun ve eğlencelere de müsaade edilmiştir. Hazret-i Âişe (r.a.) şöyle anlatır: Bir grup Habeşli, bayram günü mızrak ve kalkanla oynuyorlardı. Peygamberimiz beni çağırdı. Başımı omuzuna dayadım. onların harp oyununa bakdık. Ta onlara bakmaktan ilk vaz geçen ben oluncaya kadar

*bayram sevincinin gaflete dönüşecek kadar taşkınlığa varmaması lazımdır. Eğlence meşru olmalı ve günah taşımamalıdır. bayram Allah'ın bize verdiği İlahi bir ziyafettir. bayram gününde en çok Allah'ı hatırlayıp şükretmeye ihtiyacımız vardır. bayram değişim ve muhasebe vaktidir. Ömürden bir yılın gittiğini, kabir alemine yaklaşıldığını hatırlatır bayramlarda gaflete sapmamak için, rivayetlerde zikrullaha ve şükre azim için teşvikler vardır. bayramlarda o sevinç ve nimetlerini şükre çevirip, nimeti ziyadeleştirmeliyiz. şükür nimeti ziyadeleştirir, gafleti kaçırır." büyük cemaatlerle getirilen tekbirler, gafletin giderilmesine şükür vazifesinin yerine getirilmesine vesiledir. milyarlarca Müslümanların aynı anda tekbir getirdiklerini hayal ettiğimizde, karşımıza çıkan muhteşem tablo, bayramlarımızı kâinatda manaya kavuşturur. *yeryüzü tek bir ağızdan tekbir getirip namaz kılar Misâl âleminde birleşen o seslerin yeryüzünden yükselişi, muhteşem bir koro halinde dünyamızın göklere doğru tevhidi haykırmasıdır. muhteşem manaların yaşandığı bayram günlerinde küçük kırgınlıkların, ne önemi olabilir? bayramda her mü'min kardeşleriyle kardeşlik sözleşmesini yenilemesi, kuvvetlendirmesi, fakirlere koşması, çocuklarını sevindirmesi lazımdır ki, o manalar yaşanan hayata geçsin.Bayramların asıl süsü ve zineti tekbirdir. Getirilen her tekbir ruh ve gönülde manevi coşkuyu ve heyecanı canlandırır. Kulu, Rabbine taşır.Resulullah buyurmuştur: “Bayramınızı tekbir getirmek suretiyle süsleyiniz.”

*Bayramlara sünnet çerçevesinde hazırlanmak bu âdeti de ibadet haline getirir, sevinç günlerini iman ile geçirmeyi temin eder. bayrama önceden hazırlanmak, temiz ve güzel elbiseler giymek, gusletmek, misvak kullanmak diş fırçalamak, güzel kokular sürünmek, güler yüzlü olmak, Ramazan Bayramında hurma vb. tatlı yemek bugünlerimize bir mana kazandırır. fıtır sadakası fitre de bayram günü de verilebilir. Ramazan ayı verilmemiş fitrenin de gün verilmesi gerekir. Ramazan Bayramının hadislerde geçen adı "ıydü'I-fıtr", yani Fıtr Bayramı demektir. kulluk görevleri yapıldığı için bu adı almıştır.*Bayramların en güzel şekli tüm mü'minlerin tokalaşarak, kucaklaşarak birbirleriyle bayramlaşması, bayramlarını kutlaması ve tebrikleşmesidir. Saadet Asrında Sahabiler Bârekâllâhü lenâ ve leküm" diyerek bayramlaşılardı, yani "Allah bizden de, sizden de kabul etsin" dedikleri rivayet edilir. tebrikleşme dilimizde "Bayramınız mübarek olsun, bayramınız kutlu olsun, hayırlı bayramlar" gibi sözlerle ifade edilir.

murataltug1985
06-12-2018, 22:23
Kaynak yeniakit.com.tr

Orucun faydaları neler?

*Ramazan Orucunun Bilimsel açıdan vucuta pek çok faydası vardır. Ramazan ayının en önemli ibadeti Orucun sağlığa faydası ispatlanmıştır. sindirim sitemine fiziki katkıları, psikolojiye faydaları vardır. Oruç sağlıklı kilo vermeye yardımcı olur Oruç esnasında vücuttaki yağ hücreleri aracılığı ile depolanmış yağlar yakılır.Depolanan yağların yakılmasıyla sağlıklı zayıflama gerçekleşir, sporcular zayıflamak için Ramazan ayları dışında bile düzenli oruç tutmaktadır
Oruç, kandaki şeker seviyesini dengeler Oruç, metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Oruç sindirim sisteminin dinlendirip kalori yakmayı sağlar. Sindirim sistemi iyi olmayan kişilerde Oruç, gıdaların enerjiye dönüştürülmesi ve yağ yakımına katkıda bulunur.*oruç tutmak, metabolizmaya ve bağırsak fonksiyonuna katkı sağlar. az yemek ömür uzatır, çok yaşamayı sağlar. Yaşamı kısaltan en önemli faktörlerden metabolizmanın yavaş olmasıdır. Oruç metabolizmayı hızlandırarak uzun yaşamayı sağlar, sindirim sistemine faydalıdır. Oruç açılığa direnme gücünü arttırır. Ramazan ayından sonra bile belirli aralıklarla oruç tutabilirsiniz.Oruç vücutta hormonların sağlıklı çalıştırır Oruç açlığa direnci arttırır Böylece doğru çalışan hormonlar, metabolizmanın hızlanmasını, sindirim sağlığının korunmasını, hem de hızlı kilo vermeyi sağlar yeme bozukluğunu giderir Yeme alışkanlığı, sindirim sağlığı ve, sağlık açısından oldukça önemlidir.

*oruç yardımıyla beslenme kuralları bünyeye kabul edilir aşırı yeme alışkanlığını obezite ve kilo sorunu ortadan kaldırır Oruç zihinsel fonksiyonları arttırır Beyinde yeni kök hücrelerin oluşturur Oruç parkinson ve alzheimer gibi zihinsel hastalıklara karşı koruyucudur bağışıklık sistemini geliştirir, iltihapı azaltır ve kanser hücrelerinin yayılma hızını yavaşlatır. hayvanlar doğada hasta olduklarında yemeyi azaltıp dinlenir Oruç sürecinde vücut sağlığını olumsuz etkileyen enfeksiyon azalır.
Oruç bağışıklık sistemini geliştirir bir çok hastalıktan korur tedaviyi hızlandırır Kontrol Sistemini Geliştirir:*vücudu açlık olmak üzere fiziki zor şartlara hazırlar Oruç da aynı şekilde vücudun kontrol sisteminin arttırıp fiziksel ve bilinçsel olarak vücudun zinde tutar*Oruç sağlığa çok faydalıdır vücudu temizler Aç kalınarak karaciğer ve böbrekdeki toksinler temizlenir Oruç, cilt temizliğine katkıda bulunur.Oruç ruhen kişinin zinde kalmasına yardımcı olur Psikoloji alanında 21. Yüzyılın en önemli doktoru Dr. Otto Buchinger oruç hakkında, ‘‘ oruç tutmak, ameliyatsız, en önmeli biyolojik tedavi yöntemidir’’ demektedir. Ki, Almanya’da orucu önererek bir çok hastayı iyileştirmiştir.Bir kişi İmam Askari’ye sormaktadır… ‘‘ Allah Orucu neden mecbur kıldı’’ Cevap ise günümüzdeki en önemli sosyal sorunu ortadan kaldıracak niteliktedir…* İmam Askari, ‘‘ Allah, zenginin, fakirin açlık hissini anlaması ve ona merhamet etmesi için emretmiştir’’ demiştir.
sosyal dayanışma içerisinde yapılan oruç insanın uhrevi gelişmesine ve kişinin kendisinden sosyal düşük olanlara karşı şefkatli davranmalarını teşvik edecektir…

*oruç, günümüz toplumunun en büyük hastalığı olan kişilerin birbirine karşı şefkat ve merhamet duygularının artmasını sağlar Ruhsal Şifadır:*ruh sağlığının korunması için Oruç tutulmalıdır
Oruç tutan ruhen ve fiziken dinçtir. zengin-fakir arasında bağ kurarak toplumsal barışa katkıda bulunur.Kişiyi sözünde sözüne vefa göstermesini sağlar. Oruçta verilen söze riayet edilir, İftar ruhen zirvedir verilen söz tutulmuş mükafat alınmaktadır, anlaşmaya uyulmuş kişisel gelişime sağlanmıştır ruh mutludur.Kolaylığı ve güzelliği herkes paylaşabilir ama zorluğu aylaşmak istemez. Oruç, açlığı toplumsal olarak paylaşmayı sağlayarak toplumsal bağları güçlendirir.Oruç kötü, kırıcı, yıkıcı konuşmalardan, söz ve fillerden uzak durmaktır*oruç kişinin bu kötü eylemlerden zihnini temizler Ramazan ayı boyunca zararlı maddeler*tüketen kişiler bir ay boyunca bu maddelerin zararından kendi sağlıklarını korur ve savunma sistemini toparlamasına yardımcı olunur.

murataltug1985
06-12-2018, 22:24
Kaynak biriz.biz

Ramazan Fıkraları

Anladık Ramazan başlamış

Ramazan hilali görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen tiryaki, hilali görmemek için evini kapayıp perdeleri sımsıkı örter geceleri kahveye giderken başını önüne eğermiş bir su birikintisinde hilalin aksini görünce ürkerek şöyle demiş Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan başlamış!..

Bir gün fazla tutmuş

Adama sormuşlar :Kaç gün oruç tuttun?
Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! .
Aynı soru Bektaşi’ye sorulunca, istifini bozmadan yanıt vermiş Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!

Bir eşek bir öküz

İki softa, ramazanda bedava yeriz diye Bektaşi köyüne misafir olurlar. içlerinden biri tuvalete gider. Bektaşi sorar Senin arkadaşın nasıl bir adam Bilgisi var mı, yok mu O da kendini üstün göstermek için*
eşeğin tekidir", cevabını verir.*öteki softaya da aynı soruyu sorar:*Senin arkadaşın nasıl bir adam? öküzden farkı yoktur", cevabını verir.*Akşam iftar kurulur.tepside arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar sorarlar:*Bunlar ne erenler?*
Bektaşi gülerek cevap verir:*Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için daha iyi azık olur mu?"

Bizi de yedirirsin!

toplu ramazan yemeklerinde, iftardan artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. artan yemekler onların hakkı imiş. iftarda hoca cemaata: Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der. Ve çorba tamamen biter. sebze yemeğine gelince hoca yine Arttırmayın sünnettir” der yemek biter.çocuklar aç kalır hoca şakalaşmak ister:Balam sizin adınız ne, der.Çocuklar: Farz hoca efendi, derler.Hoca:
Balam hiç farzdan ad olur mu?” der. Çocuklar
Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaata yediresin öylemi ?” derler…

Bizim eve de buyursun!

Bir zat Ramazan’da hiç evine gelmez, boyuna davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam birisi evine gelerek: Bu akşam sizin efendiyi davet ediyoruz, buyursunlar,deyince,*Evin hanımı:*Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir gece de kendi evinde iftara buyursun!

Borcun var mı?

Bir ramazan III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında Ragıp Paşa Şair Haşmet'e hitaben Senin borcun var mı Haşmet?' diye sorar ve şu cevabı alır:Evet efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...*Ragıp Paşa 'Ben onu sormuyorum, oruç borcun var mı?'*Şair Haşmet cevaplamış:Paşam, oruç borcunu Allah sorar; sizin soracağınız kul borcudur.

Bu mahalleden değiliz de...

Evvel zaman içinde iki şair ve edip ahbap Mehmet Celâl ile Faik Esad, Beylerbeyi’nde iftar davetine icabet için yola koyulur fakat vakti hesap edememişlerdir ve iftara saatler vardır. iki ahbap,
Camiye gidelim, vaaz dinleriz, vakit geçer, fikriyle Beylerbeyi Camii’ne gidiyorlar.*Vaiz cehennemden bahsetmekte, diliyle zebânileer, alevleer, katran kuyularıı” dedikçe cemaat dehşetle tir tir titremekte Bizimkiler vaize kulak asmamakta ama ahali hüngür hüngür ağlıyor. Ağlayanlardan biri, kısık sesle, Siz vaizi dinlemiyor musunuz? diye sorar.dinliyoruz elbet” diye cevap veriyor Peki ne dediğini anlıyor musunuz?” "Anlıyoruz elbette, soruyorsun peki?”Adam hayretle Yahu bizim ağlamaktan ciğerimiz sökülüyor, sizde ise hiçbir elem işareti yoktur, nasıl oluyor Şair cevap veriyor:
Efendim biz bu mahalleden değiliz, yabancıyız, misafirliğe geldik

“Buba Ramazan nedur?”

Temelin küçük kızı Emine, Ramazanda babasına:*
-Buba Ramazan nedur? diye sorar.Temel Kiizz Emunem, Üstadum dedu ki: Ramazan İslâmun şartlarunun birunculerindendur. Bülûğ çağuna eren her Müslümana oruç tutmak farzdur.Emine:
-Buba ver elime, ben de tutayum” der.Temel:*
-Kizum elle değül, bir gün yemek yemeden, içmeden aç kalarak oruç tutacaksun” der.*
Emine:*-Anladum buba, der.*Temel:*
-Emunem, diluna, gözuna, kulağuna da sahip olacaksun yoksa aç kalman fayda etmez” der.*
Emine:“Vuuyyy, o zaman arkadaşım Hatice’ye de bir daha karuşmuyacağum buba, der.

Bunları Ramazana Verin

Vaktiyle adamın birisi her şeyin en güzelini ayırır, "Hanım Ramazan'a sakla" dermiş. Gel zaman git zaman Ramazan gelmiş, güzel güzel yemekler pişmeye, iftar sofraları dolmaya başlamış.
kapıya bir dilenci gelmiş ve Allah için yardım istemiş.Kadın: Adın ne senin?" "Ramazan"
Dur öyle ise..."Evde ne kadar güzel yiyecek, içecek varsa kaplara doldurmuş."Al git bunları, bizim bey sana saklıyordu" demiş.

Çayımı içim gelirem

Erzurum kahvelerinde insanlar iftar beklerken içeriye biri girmiş:-Abi çabuk goşu gelin bi tenesi orucuni basır cigara içirdi gözümün ögünde kahveden biri cevap verir:-Ola tamam bi dur neye fenikisen ambu çayımi içim gelirem.

Çömlek hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur Hoca'nın yaramaz oğlu,muziplik olsun diye. Bir zaman sonra arkadaşları:*Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'da:*
Şimdi eve gider öğrenirim, der ve evin yolunu tutar.
Çömleği boşaltır; Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkındır Hoca. Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırkbeşi" der.Hocaya gülüşürler Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırkbeşi olur mu? diye itiraz eder. Hoca, kızgın bir ifadeyle: Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.

Deniz oruç bozar mı?

Naim Hoca`ya sormuşlar;*Denize girersek orucumuz bozulur mu?´ diye.Naim Hoca
Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozilir. Ona göre...

Gökte Misafir Edilen Ne Yer?

Nasreddin Hoca, Ramazan ayı vaazlar etmek, namazları, teravihleri kıldırmak üzere evine uzak köyde işe başlamış. Hoca’ya köyde oda tahsis etmişler. Görevi kısa olduğundan getirmemiş,
Köyde vaaz ederken bir ara Hz. İsa’nın göğe çekildiğinden söz etmiş. yaşlı bir kadın Hoca efendi, Hz. İsa göğe çekildi dedin, ama ne yeyip ne içtiğini anlatmadın! Hoca:*Bre kadın, günlerdir köyün misafiriyim. Bir gün olsun misafirimiz ne yer ne içer demediniz de, gökte misafir edilen Peygamberin ne yeyip ne içtiğini soruyorsun ! demiş

Halim Mecalim yok

Bektaşi’ye sormuşlar:Baba Erenler niçin oruç tutmazsın? Bektaşi’de mazeret hazırdır:
-Vallahi tutmak isterim ama halim yok.
Bektaşi’yi zorda bırakmak için sorarlar:
-İftara çağırsalar gider misin ne yapar eder giderim.Bektaşi’nin cevabına Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun kulların davetini kaçırmıyorsun Bektaşi’nin cevabı hazırdır:
Bunda şaşılacak ne var? Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir affedicidir. Fakat insanlar böyle midir? Onlar, en küçük sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir

Nasıl Yetişeceksin

Sultan II.Mahmud Han Ramazanda ahbablarını iftara davet etmiş. şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmam namazı iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. bir adam -Hazır abdestim varken cemaate yetişeyim, diye düşünüp safa dahil olacağı sırada selam verilmiş.*İzzet Molla adama şöyle demiş:
Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?

murataltug1985
06-12-2018, 22:24
Kaynak biriz.biz

Ramazan Fıkraları

Niyet*

Bektaşi'ye, sahurda sorarlar:Oruca nasıl niyet etmeli Bektaşi, tıka basa yedikten sonra cevap verir: Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı.

Oruç farz sahur sünnet

Adamın biri hanımını zorla sahura kaldırıyor yemek hazırlatıp sahur yiyormuş sonrada orucu.*
kadın dayanamamış Ula herif sende vicdan yokmu orucu tutmuyorsun zorla sahur hazırlatıyorsun, demiş.Adam Oruç farz.sahur yemek sünnet değilmi diye sormuş*Kadın Evet demiş*
Adam hanım farzı yapmıyorsak sünneti demi yapmayalım, demiş.

Oruç gitti ama

Oruç tutan Bektaşi susamış. kırda giderken bakmış gürül gürül bir çeşme...*kendinden geçmiş bir lıkır lıkır içmiş Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti, diye seslenmişler Bektaşi, sular bağrına doğru inerken cevap vermiş Oruç gitti, ama fakire can geldi!

Oruç Tutayım Diye Bozdum

Günler sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı. Hararetten, dili bir karış varmış eve. Kafaya takmış, orucu bozacak ama, arkadaşı Orucunu bozma, akşama ne kaldı ki?
Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı. Arkadaşı:Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu? cevap vermiş Tonyalı Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum.

Pabuçları yürüteyim derken...

Ramazan gecesi Ayasofya Camiinde teravih namazı açıkgöz yankesici yanındakinin cebindeki enfiye kutusunu aşırır. yetinmez, kunduralarını da çalar. Malları çalınan, hırsızlığın da farkındadır. ses çıkarmaz. tam camiden çıkarlarken, hırsızın omzuna vurur ve koluna girer. Hırsız, şaşırır Efendi, nezaketle:Siz, namazdan evvel enfiyemi sormuştunuz, takdim edememiştim. İnanmanız için enfiye kutusunu size vermiş, namaza durmuştuk. eksik olmayın, kunduralarımı da taşıyorsunuz. Zahmetinize teşekkür ederim. Bu lûtfunuza artık hacet kalmadı.

hırsızın yüzü mor! Enfiye kutusunu ve kunduralarını alanın sözlerini halkı güldürür, hırsızın yakasına yapışırlar ve karakola götürürler. Komiser, hırsıza çıkışır:herif! Bu kaçıncı rezaletin? Kaçıncı kundura hırsızlığın? Neye yaparsın bu işi?Hırsız, boynunu bükerek Hakkınız var efendim, Kusurum var, kötü alışkanlık! Fakat çok şükür cemaatten dayak yemeden pabuçları geri verdim, Şaşkınlığım yeter. Ancak, Allah aşkına siz de halime merhamet buyurun, hiç olmazsa bir kerecik dayak yemiyeyim.

Sohbet Arkadaşı*

Osmanlı’da her devletlünün Allah dostu arkadaşı vardır. Paşa’nın musahibi Haşmet Baba haramdan sakınıp, sözünü sakınan, hikmet ehli bir zattır. Koca Ragıp Paşa “tebasında* bulunanlara kolaylık gösterenler affonulur” müjdesince Haşmet’i de yanına alarak, çarşı defterlerini kontrole gider. Paşa’nın her ramazan yaptığı bu gizli işini sadece Haşmet Baba bilir.*Ragıp Paşa manava girip:*
“Selamün-aleyküm. veresiye defteriniz var mı?”,
Ve defterde ne borç varsa öder. Esnaf Paşa’nın gizlilik tembihine uyar. Borcu ödenenler, Allah’a hamdü senâ eder. Ragıp Paşa Haşmet’e takılır
Bre Haşmet ölümü düşünürüm de. Kabir taşıma ne yazdırayım?Dün altımda olanlar, bugün üstümde” yazdır Paşam!*Hoş cevap verdin. Senin borcun var mı?”*Vardır bakkal tayfasına 2 altın, manava 3 altın...”*Sana kul borcunu değil, orucu sordum ”
Siz sadece kul borcunu sorarsınız, orucu ancak Yüce Allah sorar.”

Su katıyorlar

Bektaşiyi ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler.*Çakırkeyif Bektaşi'yi gören kadı:*
Behey kafir! Bu yaşta içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? der.*Sırtınızdaki ipek kaftan haramdır..." diye karşılık verir Bektaşi.*Kadı:*Buna pamuk katarlar.*Bektaşi Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar, der.

Temel oruç tutarsa

Temel, Ramazan günü Sultan Ahmette iftarı bekler. Güneş tepede,Temeli kurutmaktadır.*turist kafilesi satıcılardan iri bir karpuz alır ve temelin gözü önünde sapır şupur yer. bizimki yerinden kalkar usulca eğilerek Uy,dininizun kiymetini pilesinuz ha!*

Teravihi Unuttu

İki kafadar Ramazan’da kadı kıyafetiyle köy köy dolaşıp köylüleri falakaya yatırıp para kazanmaya başlar. Kadı Efendi bunları yakalatır 5 vakit namaz için kırk sopa attırıp bırakır İki kafadar köyden uzaklaşınca Tabanlarım sızlıyor, dinlenelim, deyince diğeri Yürü yürü! Dinlenmenin sırası mı Kadı Efendi teravihi unuttu. Hatırlarsa vay halimize!

Yalansa

Abartıcı kişi hattat İzzet Efendi dostuna:
Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur’an yazıp bitirdim, demiş.dostu söze girmiş Geçen Ramazan Kandilli’ye, iftara gidiyordum. Boğaziçi’nde fırtına çıktı Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalarda sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.Mustafa İzzet Efendi bağırmış Yalan Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur’an-ı Kerim çarpsın.

Yumuşasın Diye

Adamın biri Ramazanda erik yiyormuş. adam:*
-Yahu, Müslüman oruç yer mi? demiş.Adam:*
Hayır oruçluyum, cevabını verince adam, avurdunun şişliğini işaret ederek Ağzındaki nedir? diye sormuş.Adam-Eriktir, iftara kadar yumuşasın diye ağzımda tutuyorum!*demiş.

murataltug1985
06-12-2018, 22:26
Kaynak biriz.biz

Oruç ve Ramazan Hikayeleri

Ayeti Kerimenin İndirdiği İftar

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin küçük yaşta hastalanır Hz. Ali ile Hz. Fatıma çocuklar iyi olunca, oruç tutar. Birinci gün, iftar yemeğini, o yetimlere vererek, iftar etmeden, ikinci gün oruca başlarlar. akşam yine kapıya gelen Allah için diyen fakir ve miskinlere verirler. O gece de, iftar etmez üçüncü gün orucuna başlarlar. Bunun üzerine, Ayet-i Kerime iner Meal-i şöyledir:*"Bunlar, adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli kıyametden korktukları için, çok sevdikleri yemekleri miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları, Allahu Teala'nın rızası için yitirdik. Sizden karşılık teşekkür, beklemedik, bir şey istemeyiz dediler.* Bunun için, Cenab-ı Hak, onlara Şarab-ı Tahur içirdi."*(İnsan suresi)

Beşikte Oruç

Abdulkadir Geylani Hazretleri, henüz üç aylıkken görülen kerametleri annesi söyle anlatır:Oğlum birkaç aylıktı. Mübarek Ramazan geldi. Birinci gün şafak söktükten güneş batıncaya kadar hiç süt emmedi. İkinci gün de ayni durum tekrar edince anladım ki Abdulkadir oruç tutuyor.İkinci sene Şaban ayının sonuna doğru hava bulutlu olduğu için halk Ay'ı göremedi. Ramazanın başlama tarihini tespit edilemedi Abdulkadir'in meziyetini bilenler annesinin*yanına gidip süt emip emmediğini sordular. o gün Abdulkadir şafaktan beri süt emmemişti. Ve o günün ramazanın birinci günü olduğu anlaşıldı.Beşikteyken oruç tuttuğunu şu beyit ile dile getirir. "Başlangıcım şöyleydi, dillerde söylenirdi.*Beşikteyken oruçtum, bunu herkes bilirdi.Allah ona ayağını veli kullarımın omuzlarına koy derken sebebi bu olsa gerek ...

Bir Ramazan Masalı

*Bir varmış, bir yokmuş. uzak dağlarda, bir ülke varmış. insanlar büyük işler yaparmış; İşler büyük olunca, her an yoğun olurmuş. kimse kimseyi görmezmiş Sabah erkenden halk, işbaşı yapar; akşama kadar işden ayrılmazmış. büyük işlerin adamlarıymış ne onları hiç ilgilendirmezmiş güneş... papatyalar, yapraklar dokunmazmış yüreklerine... Onlar papatya suyunu şifa diye satmayı, sonbaharda kış öncesi yakıt azaltma planları yapmayı severmiş. Kıyıda köşede hastalar, fakirler ve yaşlılar; kalırmış onlar için...*Hayat, bu Hastalanırsan devre dışısın derlermiş Fakirler için kimse tek lâf etmezmiş. Onlar, yokmuş ülkenin gündeminde...*Gel zaman git zaman; sokakda tellâllar bağırmışlar.Duyduk duymadık demeyin! Padişahımız hastalığa dûçâr olmuştur. Herkes, şifa için elden geleni yapın; duâsı makbûl olanlar el açsın; duâ eden olmamış ama; "Nasıl şifa oluruz?" diye düşünen hekimler, saraya akın etmişler. padişah kocaman olmuş!!! Masalda padişah yemek yemeye çok düşkünmüş Padişah yemek yiye yiye hasta vücudu kocaman olmuş. Artık oturup kalkamıyormuş. Hiç kımıldamadan yatıyormuş midesinde kalbine yer kalmamış. mide büyüyünce, kalp küçülmüş Hekim ilaçları.kâr etmemiş. kalbine hiç bir şey yaramamış.
Padişahın yakınları ümîdi kesmişler.

*kalbi sağlam bir hekim:*Allah'tan ümit kesilmez!.." Ümit, kulların en sağlam ipidir."demiş ümitlerini yeniden yeşerterek beklemişler. Bir gün, ülkeden yaşlı bir adam girmiş. gözü ve gönlü yaşlı adamın bilmezlermiş gözünden çıkan yaşları, gönlündeki sızıyı... O, dimdik, gezmiş, Allah'ın yol verdiği ülkede.Az gitmiş, uz gitmiş, serçeler ve karıncalar fark etmiş, bu adamda bbaşkalık olduğunu... ülke insanlarına inat, her âna anlam katıyormuş. Güneşe gülümsüyor, karıncalara yol veriyormuş. O yürüyor, ardından bir "huzur" bırakıyormuş huzura alışık değilmiş insanlar. içlerine çekmişler huzur rüzgarını. Hayat yavaşlamış Bir adam, tek başına nasıl değiştirebilirmiş bunca şeyi, sözsüz, kelâmsız?! Nihayet; yolunu kesip adını sormuşlar. adam, tebessüm etmiş:*"-Ramazan..." demiş.
*Ramazan'ın yürüyüşü devam ediyor. Ünü her yere yayılmış, saraya ulaşmış. Ümidi kuşanmış saray halkı, Ramazan'ı lütuf saymışlar ve saraya dâvet etmişler.Saraya giren Ramazan, lükse, şatafata hayret etmiş. ülke gündemine düşmüş fakirler... israf kanına dokunmuş; üzülmüş, kalbine yaşlar inmiş. padişahın huzuruna... giren Ramazanın sızlamış kalbi, padişaha yaklaşmış; kalbini dinlemiş. cılızmış kalbi; Padişahın yakınlarına dönmüş Ramazan; Bu hastalığın hekimlikde adı; şişmanlıktır. Mânevi âlemde ise biz buna «ağır ruh hastalığı» diyoruz."Çare Allah'tır, Allah'tandır. 30 gün, 30 gece kalacağım ülkede... İlan edin halka; 11 ay beden doymuştur; bir ay ruh doyacak! Fakirler kardeş bilinecek, duâlar alınacak. zamanın kıymetini bilecek bütün insanlar.

*Seheri, sabah bilecek; «vaktin oğlu» olma yarışına girecekler Vaktin oğlu na Biz ona «ibn-ül vakt» deriz. bu hâle erişenler, aldıkları nefesi hissedebilirler, ciğerlerinin her köşesinde... kalbin her atışı bir hayra alâmettir padişaha dönmüş, Ramazan:Sen de iyilik yap. Hâl-hatır sor güle, böceğe!.. Tâ ki, kalbinin ‘tıp tıp'larını duyasın..."
saraydan çıkmış Ramazan. Ardında, rüzgarını bırakmış. Ülkenin şehrini, sokağını, dolaşmış. Bir ay sürmüş yolculuğu... Bir akşam ezanı, terk etmiş ülkeyi. Bir dahaki seneye niyetlenmiş; yine düzen, yine sekînet getirmeyi...Burda da masal bitmiş.*
masalda hiç mi kötü yok?" Ramazan geldiğinde; kötüler, esir edilirmiş Gökten üç rahmet inmiş; biri padişahın kalbine; biri "vaktin oğlu" olabilenlere, biri de Ramazan'ın rüzgârını yüreğinde hissedenlere...


Bizzat Şeytan Uğraşıyor


Bir Ramazan günü Abdulkadir Geylani Hazretleri dostları çölden geçiyorlardı. Hava sıcaktı. oruç takati kesmiş. yola devam ediyorlardı. ışık şöyle seslendi:Ben rabbinizim Ramazan'da yemek içmek size haramdır. Ama şimdi size helal kıldım. Yiyiniz içiniz.hemen su kaplarına ve yiyeceğe el attılar. Abdulkadir Geylani hazretleri uyardı Sakın oruçlarınızı açmayın! Sonra sesin geldiği tarafa dönüp:"Euzu billahi mine'ş-şeytani'r-racim. Euzu billahimine şerri zalike" kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım.*görünen şeyin zararından Allaha sığınırım, der demez nur kapkara kesildi! Şeytan kendisini göstererek onları aldatmaya yeltenmiş ama oyunu ortaya çıkmıştı.

Cehennem Korkusu

Haccac ve adamları Mekke ile Medinede yolculuk ya*parken su başında mola verdiler.Sofra kurulunca; Haccac fakir birisi getirin beraber yiyelim dedi. Hizmetçiler üzerinde hırkalı birini gördüler. Ve Haccaca götürdüler. Gel yemek yiyelim, dedi.
Adam yemem diyerek Haccac'ı reddetti Haccac sebebini sorunca:-Beni senin sofrandan daha iyi. bir yere çağırdılar.-Nereye çağırdılar? Deyince adam:-Allah'ın misafirliğine çağırdılar. Ben oruç tutuyorum deyince,Haccac sıcak ta mı tutuyorsun? Deyince adam şöyle cevap verdi:-Evet, sıcak ta tutuyorum ki kıyametin sıcaklığından kurtulayım, dedi.

Çoban ve Elma Ağacı

Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında elma ağacının altında dinlenir ve onunla konuşarak:*Hadi bakalım evladım ihtiyarın elmasını ver artık".*Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam çakısıyla onu dilimlere ayırır ve küçük bir yoğurtla ekmeğe katık ettikten sonra, babasından kalan Kur'an'ını okurdu
Çoban, ağacı yirmi yıl önce diktiğinde sık sık sular, abdest suyundan geriye kalanı kullanırdı. Elma ağacının kökleri, bu sularla kuvvet bulmuş serpilip meyve vermişti. Çoban gençti şimdi bükülüp boyu kısalmış, ağacınki çınar gibi büyüyüp göklere yükselmişti. ağaç Onu bir evlat sevgisiyle okşarken :*"Ver yavrum, bu günkü kısmetimi."*
Ve bir elma düşerdi nazlanmadan, yıllar boyu aksamadan.

Köylüler, uzaktan uzağa yaşlı çobanın veli bir zât olduğunu söylerlerdi. Yaşlı adam, namazını kıldığı gün, yine elmasını istedi. Ancak düşmemişti. Beklediği gelmiyordu. Gözyaşları, doğmuş kuzuların tüylerini ıslatırken, ağacın altından uzaklaşıp koyunların arasına attı kendini. Yavrusu, ilk defa reddediyordu onu. İhtiyar çobanın beli bükülmüş, güçsüz bacakları vücudunu taşıyamaz olmuştu. Hayvanlarını toplayıp köye yöneldiğinde, caminin her nurlu minarelerinden yankılanan ezanla irkildi Yeniden doğmuştu çoban. Birşey hatırlamıştı.*Çocuklar gibi sevinerek ağaca koştu şefkatle sarılırken :*hıçkırıp ağlayarak.*"Benim güzel evladım, mis kokulum. Şu unutkan ihtiyarı üzmeden neden söylemedin, bu günün Ramazan'ın ilk günü olduğunu ?"*

Ebubekir (r.a.) Oruç Açıyor

Hazreti Ebubekir kavurucu bir yaz günü oruç tutmuş ve iftar sofrasında bir tas su vardır İftar vakti gelince soğuk su ile oruç açmak için bardağı ağzına götürdü. Ve bardağı bırakması bir oldu. hıçkırıklara boğuldu Hz. Ebubekire neden hıçkırıklara büründüğünü sordular.*Hz. Ebubekir cevap verdi Bir gün Allah Resulü ile otururken eliyle hareketler yapıyordu. karşısında birisi varmış gibi git diyordu sordum.Resullailah cevap verdi Dünya yanıma geldi kendini kabul ettirmek istedi, git kendini bana kabul ettiremezsin dedim.-Yeminler olsun sen kurtulsan senden sonrakiler kurtulamayacaklar kendimi onlara kabul ettiririm.
Hazreti Ebubekir Bende soğuk su içerken dünyayı kabul edenlerden mi oldum diye ağladım.O soğuk su içerken bunu düşünüyorsa biz soframıza inip kalkan yemekler için ne demeliyiz? Dünyanın kullarıyız dersek doğru olur mu?

Gıybet Dinledim Orucum Bozuldu

Allah dostlarının orucu akşama kadar aç kalmak de*ğildir. orucu haram ve mekruhlara şüpheye karşı bile kendini kapatmaktır. Onla*rın derdi sadece akşama kadar aç kalmak değil, oruçla Rıza-i ilahiye kavuşmaktır. Onlar için yılın her ayı ramazan ayıdır Sürekli oruç tutarlardı.*Bir gün oruçlu iken yanın*da Hindistan sultanı, gıybeti yapılınca; Dıhlevi hazretleri;"Eyvah orucum bozuldu" dedi. Yanındakiler; efendim gıybet yapan siz değildiniz" de*yince Gıybeti yapan da dinleyende ortaktır." hadisi şerifi ile karşı*lık verdi

Hayvanlar Oruç Tutmaz

Son Asrın Evliyalarından Hacı Cemal Öğüt Fatih Camiinde, Ramazan vaazı veriyor. oruç tutmayanları, başı açıkları, namaz kılmayanları görüyor, onlara bir şeyler demesi lazım, Konuya şöyle giriyor: Şu Hacı Cemal var ya, bu saf hanımla nasıl yaşayacak, nasıl idare edecek, Diyeceksiniz ki: "Senin hanım çok mu saf?"sormayın, o kadar saf, o kadar saf ki, isterseniz örnek vereyim de anlayın. Hacı Cemal'in nasıl yaşayacağını siz düşünün. Efendim, cübbemi buraya gelirken bizim hanım mutfakta iftarlık hazırlı*yordu. feryadı bastı.
ayakkabılarımı çıkardım mutfağa koştum, mutfakta bir şey yoktu Dedim ki: Hanım, yangın alarmı ve*rir gibi ne bağırıyorsun Dedi ki:"Görmüyor mu*sun kediyi?"

kediye ne olmuş?"İftarlık pideleri yiyor" Tepem at*tı.
Hanım ne kadar cimrisin. İnsan pide için bu kadar çığlık atar mı? camiye gidiyorum. Ne kadar pide istersen getiririm, deyince, hanım dedi ki:
"İlahi hoca, asıl saf olan sensin! Ben pideye mi acıyorum? Görmüyor musun, mübarek Ramazanda hayvan oruç tutmuyor, oruç? Şapur şupur pide yiyor. hay*vanın oruç yediğine kızıyor ve üzülüyorum."Tepem attı. dedim ki hatun sen bilmiyor musun hayvanlar oruç tutmaz, sen bilmiyor musun hayvanlar namaz kılmaz, sen bilmiyor musun hayvanlar açık yerlerini örtme ihtiyacı duymazlar" Cemal Hoca cemaate
Nasıl bizim saf hatuna iyi söylemiş miyim?"
Cemaatte gülüşmeler, mesaj alınmıştır.

Huzura Oruçlu Gitmek

Ramazan ayının ilk günleriydi. Nasuhi Efendi, dergahın bahçesinde dolaşıyordu. Onun bahçede hanımı, gece vakti niçin geziniyorsunuz?" diye sordu. O da;*Allah Teala bilir bayramı burada geçireceğiz.kendime yer hazırlıyorum." buyurdu.
Hanımı Niçin böyle söyleyip yüreğimizi yakıyorsunuz." dedi.Nasuhi hazretleri;*
"Takdir-i İlahi böyledir." cevabını verdi.*Aradan günler geçti. Ramazan-ı Şerif te sevenlerini etrafına toplayıp, oğlu Alaed din Efendiyi halife tayin etti ve vasiyeti bildirdi. Muhammed Nasuhi Hazretlerinin talebesi Şami Efendi, vefat edeceği gün hocasını ziyaret etti. Nasuhı Efendinin hastalığı artmıştı. Şami Efendi

"Efendim az oruç tutup ilaç kullanırsanız rahatsızlığınız iyileşebilir." deyince,*Nasuhi Efendi;*
Oğlum! Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle otuz senedir farzları değil nafileleri dahi noksan yapmadım. İnşallah bu gece dergah-ı iz*zete oruçlu giderim." buyurdu.*Nasuhi hazretleri vefat ettikleri gün dervişlere;*"Bu gece Cüneyt-i Bağdadi, Abdülkadir-i Geylanı, hazretleri teşrif buyuracaklardır. hizmette kusur etmeyin.*İftar vaktinde Nasuhı hazretleri lokma yerken "Hu" diye seslendi.*Allah Teala'nın ismini zikredip ruhunu teslim etti.-

murataltug1985
06-17-2018, 08:00
Gitme Ramazan Savaşın çocukları, mazlumlar, yetimler, öksüzler, kimsesizler... Karnı Ramazan’da doyanlar Şevval'de yine aç kalacak; gitme Ramazan.sorularımız tükenmedi cevaplarımız bitmedi. “Kurşun yemek oruç bozar mı?” Tan yerini ağartıp duran bombalardan siyah ip ile beyaz ip ayırt edilemiyorsa ne yapılacak, bilmiyoruz. gençlerimiz oruç tutuyor Sahur da iftar yapamayanlarımızın oruçları kabul olur mu? Öğrenemedik. ... Gitme. Mukabelelerimizin ‘anladıklarımız’ kısmına geçemedik. Nasıl okunacağından nasıl anlaşılacağına sıra gelmedi henüz. Biraz daha kal, gitme. Vahyin* kadrini bilemedik, Şükürlerimiz nimetlere yetmedi, .
*Gösterişli sofralarda zenginlerden fakirlere yer kalmadı, oturma sırası toklardan açlara gelmedi biz yine yoksulların halinden anlayamadık.
Aynı ezanda sabırlarını, dualarını, iftarlarını sofralarını ‘bir’leştirenler hakikatte birleşemedi , birleşmeden gitme.Ramazan’da da süren . Zulümler son bulmadı, kanayan yanlarımızın kanı durmadı. Gitme.Sahurumuzu, orucumuzu, iftarımızı kurtaramadık. Allah Rasulünün orucu nasıldı? İftarı nasıldı? Ramazan’ı nasıldı? Öğrenemedik, gitme.Midemiz gözümüz kulağımız dilimiz kalbimiz oruç tutacaktı. Sonra da hayat biçimimiz olacaktı... hayatlarımız; düzenlenmedi sabahlarımız, huzura ermedi Gitme.

*Farzlar teravihleri yenemedi; aylık Müslümanlar yıllık Müslümanlıklara dönemedi, gitme.
Terbiye etmeden nefislerimizi, diriltmeden kalplerimizi, ıslah etmeden bizi, ihya etmeden nesillerimizi, adam etmeden hepimizi, inşa etmeden ümmetimizi... Gitme Ramazan!
Bayram? Hak etmedik ki henüz.. Gitme...!!** 😔
*Gelecek Ramazana sorunlarımızı çözmüş, cevaplarımızı almış, huzura kavuşmuş inşaallah* ramazanı layıkıyla idrak etmiş, tüm ınsanlığa hayırlı bir ümmet olabilme umudu ve duası ile Ramazan Bayramınız kutlu, Cumanız mübarek olsun. Selam ve Saygılar.

"Osmanlı'nın artığısınız dediklerinde kahroluyorum" diyen Kerküklü nineye; Bizi kimlere bırakıyorsunuz?diye haykıran Şamlı dedeye; Bu vazifeyi Yavuz Han verdi, 500 yıldır İstanbul'u bekliyoruz" diyen Halepli mücahide Türkiye için dua etmeden seccademi kaldırmam" diyen Bosnalı teyzeye İki patik ördüm, köyüme ilk gelen Türk askerlerine vereceğim" diyen Ahıskalı geline ordumuza katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence Kolundaki bilezikleri ve yüzükleri göndererek kurtuluş savaşında bizlere destek veren pakistanli Kadınlara şahadet parmağıyla İsrailli askere Bir gün gelecekler" diye ağlayan Gazzeli çocuğa...
Baykal'a, Hazar'a,* Tuna'ya, Fırat'a ve Nil'e... Türkmen dağına, Apşeron'a, Elbruz'a ve Erciyes... Ahlat'a, Urumçi'ye, Fergana'ya ve Tebriz'e...
Velhasıl-ı kelam... Yürek bohçasında bizlere dair ağıt ve umut taşıyan her yer, her ses ve siz kıymetli dostlarım , kardeşlerim...Ramazan ve Cuma Bayram'ımızı en kalbi duygularım ile kutlarım Ahir ve akibetimiz hayrolsun inşaallah.

murataltug1985
06-23-2018, 22:00
Kaynak yenidünyadergisi.com

Şefkat ve Vefânın İki Güzel Örneği
İslâm’da Baba-Oğul Diyaloğu

İslâm dîninin getirdiği hükümler Müslümanın hayâtını nasıl düzenlemesi gerektiğini açıklamıştır. Toplumsal bir varlık olan insanın ilişki ve iletişimde bulunduğu kişilerin başında babası ve annesi oğlu ve kızı gelmektedir. Toplumun en küçük yapıtaşı âilenin sağlam olması için âile içindeki ilişki üst düzeyde olmalı söz ve davranışlarda uyum olmalı İslâm’ın dışına çıkılmamalıdır Kur’ân-ı Kerîm’de anne/baba ile oğlun/kızın tavırlarında birçok örnek vardır. âyetler incelendiğinde şefkat ve vefâ duyguları görülecektir. Bu şefkat ve vefâ şahsiyetleri ancak İslâm’ın boyasıyla boyanmış ve Yüce Allâh’ın (cc) emir ve yasakları doğrultusunda hayâtına yön veren kişilerdir şefkat ve vefâ baba-oğul ilişkisinde en önde gelir güzel insanlar ve yol gösteren peygamberlerde gördüğümüz ulvî hasletler, evlâdını sâlih görmek isteyen baba duâsını almak isteyen her Müslümanın örnek alması gereken ahlâkî niteliklerdir.

Hz. İbrâhîm (as) ile oğlu Hz. İsmâîl (as) arasında geçen diyalog, şefkatli bir baba ile vefâlı bir evlâdın en güzel örneğidir. Bir oğlu olduğu takdirde onu Allâh’a (cc) kurban adayan Hz. İbrâhîm’in, oğlu İsmâîl (as) yürüyecek yaşa ulaşınca*‘Oğulcuğum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum ne dersin’*sorusuna oğlu İsmâîl (as)*‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun’*şeklinde cevap vermiştir. evlâdını kurban edecek bir babanın yüreğindeki şefkat ‘oğulcuğum’ hitâbıyla ortaya çıkmış canından olma pahasına, babasına olan vefâsını gösteren İsmâîl (as) sarsılmaz bir itâat ve saygı sergilemiştir. örnek bir baba-oğul karşılıklı saygıdan asla tâviz vermemelidir.

Hz. İbrâhîm in babası Azer’e olan tutumu dikkat çeker Babasına yaptığı İslâm tebliğe her cümleye ‘babacığım’ diyerek başlamış babası müşrik dahi olsa saygı ve hürmetinden vazgeçmemiş her şartta babasına yumuşak davranmıştır Hz. İbrâhîm kavminin babasının kendisini taşlama tehdîdine karşı nâzik olması âileyr yapılacak tebliğde bize yön vermektedir. Bir evlat olarak Hz. İbrâhîm (as) Hz Muhammed (sav) Efendimiz örnek alınması ve yoluna tâbi olunması gereken şahsiyetlerdir İbrâhîm’in dînine tâbi olmanı*vahyettik. İbrâhîm’de güzel bir örnek vardır…’4 dînini kabul etmeyen evlâdını son bir hamleyle de olsa kurtarma çabasında olan Hz. Nuh’un (as) oğluna olan hitâbı baba şefkatinin büyük bir duygu olduğunu göstermektedir;*

‘Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzaktaki oğluna: Yavrucuğum! Sen de bin, kâfirlerle berâber olma! diye seslendi.*Bu hitap yüreğinde evlat sevgisi ve Allah korkusu had safhaya ulaşmış bir peygamberin boğulmakta olan oğluna son seslenişidir. Ya’kûb’un (as) oğlu Yûsuf’a (as) olan konuşmasında ‘oğulcuğum’ Hz. Yûsuf’un da babacığım’ diyerek başlamışdır. Ya’kûb’(as) oğlunun anlattığı rüyâsına kayıtsız kalmadığı ona verdiği değeri gösterdi Yavrucuğum!’ dedi, ‘rüyânı kardeşlerine anlatma. Sonra sana tuzak kurarlar. şeytan insanın düşmanıdır.’ babasıyla karşılaşana dek onlarca sıkıntı çeken Yûsuf (as) ana-babasını ve kardeşlerini bulduğunda:*Hep berâber Yûsuf’un yanına girdikleri zaman, ana babasını kucakladı, ‘Güven içinde Allâh’ın irâdesiyle Mısır’a girin!’ dedi.’
Bu ana-babasını yıllarca görmeyen özlem çeken bir evlattan müthiş bir vefâ gösterisi ve ibret sahnesidir

Lokmân’ın (as) oğluna verdiği nasihatler babanın oğluna neleri tembih etmesi gerektiğini gödterir*‘Lokmân, Yavrucuğum! Allâh’a ortak koşma! şirk büyük bir zulümdür, demişti. Lokmân, şöyle demişti Yavrucuğum! Yaptığın iş iyilik veya kötülük hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve kayanın içinde göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine Allah onu sana getirir. Allah, en ince işleri görüp bilir ve herşeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçir, sabret. bunlar, azmedilmeye değer işlerdir.bir baba oğul ilişkisinde en önemli husus, sorun ve netîcen karşısında sevgi ve saygıyı bırakmamaktır. Babaların âile geçimini temin etmek nafakayı sağlamak için çalışmak gibi sorumluluklarının yanında çocuğunun iyi bir ahlâka ve terbiyeye sâhip olmasını sağlamak gibi görevleri vardır.

Peygamber Efendimiz’in (sav)*‘Hiçbir baba evlâdına güzel edepten daha üstün bir bağışta bulunamaz hadîs-i şerîfi edepli bir çocuk yetiştirmek isteyen babalara bir uyarıdır. çocuğa güzellik sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşılmalıdır. Çocukların fikirlerine saygı duymak, ilgiyle dinlemek, âile ve toplumda söz sâhibi olmalarına fırsat vermek onların özgüvenlerini geliştirecek onlarla diyaloğumuzu olumlu yönde etkileyecek onların basîret ve ferâset sahibi olmalarına katkıda bulunacaktır. Hayırlı ve vefâlı bir evlattan beklenen ana-babasına saygı ve hürmet merhamet ve Allâh’a (cc) duâ ve niyazdır Kur’ân-ı Kerîm emir etmektedir*‘Rabbin, sâdece kendisine kulluk etmenizi, ana babanıza iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti.

Onlardan biri veya her ikisi yaşlanırsa, ‘of!’ bile deme; azarlama; güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, sen de sen onlara öyle rahmet et!’ diyerek duâ et. ana-babaya ‘of’ bile denmemeli saygısızlık ve bıkkınlık gösterilmemelidir. of’ ifâdesi kâfir bir evlâdın ana-babasına söylediği kaba ve çirkin bir sözdür. ana-babaya âsî olmak onları üzecek kalplerini kıracak ve kişi Rızâ-i İlâhî’den uzaklaşacaktır Efendimiz (sav) Allâh’ın (cc) rızâsının ana-baba rızâsında, Allâh’ın (cc) gazabının da ana-babanın gazabında olduğunu söylemiştir.

Kur’ân-ı Kerîm baba-oğul ilişkisinde evlatların vazîfelerini şu şekilde açıklamıştır: Ana-babaya ihsanda bulunmak, iyilik etmek iyi niyet beslemek,
kötü sözden sakınmak ve güzel söz söylemek,ana-babaya itâat onlara şükretmek teşekkür etmek hesap gününde anne ve babasının bağışlanması için duâ etmek nesillerin Allâh’a (cc) bağlı ve itâatkâr olmaları için ana-babaya ve evlatlara önemli görevler düşer. Bu görevlerin başında ebeveynlerin şefkat ve merhametle hareket etmeleri, evlatların ana-babalarına vefâ ve saygı ile davranmaları gelmektedir. İyi bir baba-oğul için sevgi ilgi, hoşgörü, sabır, inanç gerekir. çocuklarla istişâre etmek, fikirlerine değer vermek; onların kişiliklerini oluşturur, baba imajının mükemmel olması açısından izler bırakacaktır.

Bir baba ve bir evlat olarak yapacağımız en güzel duâlarla sözlerimizi tamamlamak istiyoruz.* ‘Rabbim, bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin râzı olacağın sâlih amel işlememi ilhâm et. Neslimi de sâlih sana döndüm. sana teslîm olanlardanım.’Ey Rabbimiz! Amellerin hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri bağışla.

murataltug1985
06-23-2018, 22:00
Kaynak buldumbuldum.com babalar günü

Anneler günü, sevgililer günü, öğretmenler günü olur da babalar günü olmaz mı? Babalar günü dünyanın birçok yerinde kutlanır. Bizler neden babalarımızı tek bir günde mutlu etmeye çalışırız. Bu özel günlerin en önemli özelliği hediyedir.oysaki babamızı her gün hatırlasak olmazmı Her sene Haziran ayının üçüncü Pazar günü kutlanan
Babalar günü Amerika’ya dayanır. Bir Amerikan gazisinin kızı Sonora Dodd, anneler günü gibi babalar gününün de olması gerektiğini düşünmekteydi. Dodd’un babası, anneleri olmadığı için 6 çocuğunu tek başına büyüttü. Çocukları onu sevmekteydi. Dodd babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın babalar günü ilan edilmesi için çalışmalara başladı ancak geciktiği için İlk defa 19 Haziran 1910’da Washington/Spokane’de babalar günü kutlanmıştır.

1966 da ABD başkanı Johnson, Haziran ayının üçüncü Pazar günü Babalar Günü’nün kutlanacağını açıklayan bir bildiri yayınlamıştır. 1972 de ise başkan Richard Nixon’un imzasıyla babalar günü ABD’de yasal olarak tatil ilan edilmiştir. Katolikler babalar gününü dini açıdan ele alıp Hz. İsa’nın babasının anısına Mart ayının 19. gününü St. Joseph Günü altında kutlamaktadır
Babalar, hayatımızın merkezidir kişiliklerimiz onlarla örtüşür Onlar sevgilerini belli edemeseler de bize ne kadar değer verdiklerini biliriz. Güven ve kahraman sözcüklerinin eş anlamlısı babadır.
Babalar hakkında sayfalar yazılabilir İşte bu insanı bir gün değil, her gün mutlu etmek görevimizdir babalar günü evrensel bir gündür

Babalar günü, bir babanın beklentisi olmamalıdır Ancak babalar hatırlanmak ister, bir el öpülmesini ister. Babalar, evlatlarına tavır koymazlar. Babalar, dünyanın en yürekli insanıdır ve o yürekli insan unutulmamayı sonuna kadar hak eder.

Kaynak sorularla islamiyet.com

Babalar günü kutlamak caiz midir?

Babalar günü de anneler günü gibi Batı kaynaklıdır.*baba ve anneyi yılda bir kez hatırlamak, dinimize göre uygun değildir., İslam, anne - baba hakkında, sürekli tavsiyede bulunur Rabbin sadece kendisine ibâdeti anne-babaya iyiliği emretti. yaşlanırsa, onlara*“Öf!”*deme. azarlama, güzel ve tatlı söz söyle. daima alçak gönüllü olup, şefkat ve merhamet kanatlarını ger. Rabbim! Ben küçük iken onlar beni merhametle yetiştirdi sen de onlara merhamet et' de."*(İsra,).Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. biz insana “Bana ve ana-babana şükret.”*diye tavsiyede bulunduk. Dönüş, ancak Bana’dır. Eğer anne ve baban, bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, itâat etme. Fakat onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yolunu tut. dönüşünüz yalnız Bana’dır. Yaptıklarınızı haber vereceğim."*(Lokman,).

"Ey insan! Eğer anne-baban, seni Allah'a karşı isyan etmeye teşvik etseler onların dediğini yapma, ama yine de dünyada onlara karşı saygıda, kusur etme!.."Allah'ım! ne müthiş merhamet, ne harika şefkat, Seni inkâr edennkâfir bile olsa- anne ve babaya karşı inanılmaz hoşgörü saygısızlara karşı, bu ne incelik, İslam dini, her konuda kusursuz meziyetlere sahiptir.*Babalar Günü*ilk kez 19 Haziran 1910'da Washingtonda kutlanmış. resmi olarak 1924 te Amerika Başkanı Calvin Coolidge'in desteğiyle kutlandı. 1966 yılında Johnson, her yıl haziran ayının üçüncü pazarının Babalar Günü olarak kutlanacağını açıklayan bildiri yayımladı.
Kur'an-ı Hakîm,*ise yılda bir defa değil, her gün babalar gününü kutlar

Batılılar*"tereciye tere satıyor Batılılar hep bunu yapıyor, kendi malımız olan güzellikleri bozarak, -küflendirerek bize satıyorlar. Biz de yeni bulmuş l gibi, kaliteyi, fiyatı sormadan sırf Batılı olduğu için, alıyoruz. Özel günlerin kutlanması, dinî ritüel değildir. başka bir dini taklit etmek değildir. Evrensel günlerde,*İslam'a aykırı haram işlenmediği takdirde,kutlanmasında sakınca yoktur.* eğer anne-babaya karşı gerçekten saygı ve sevginin geliştirilmesine ve onlara yardım ellerinin uzanmasına katkı sağlıyorsa, İslam açısından hoş görülür. "Karşılıklı hediyeleşin, bu vesile ile sevgiyi paylaşın."mealindeki hadis-i şerifte kutlamalar, meşru dairede cereyan eder hediyeleşmelerle aile arasında sevgi ve saygının paylaşımına katkı sağlayacaksa, bu güzel davranışa, dinlerin en güzeli İslam karşı çıkmaz, teşvik eder.

Prensibimiz şu olmalı:*Allah'a isyan taşımayan, insanlara yararlı olmayı ön gören her davranışa, İslam vize verir İslam'da:*Vacibe vesile olan şeyler vacip, harama vesile olan şeyler haramdır Allah'ın emri olan anne-babaya karşı saygı ve sevgiyi öngören bir davranış insanlık adına alkış alır. Yeter ki, kutlamalar, içki, kumar vs. gibi haram işlere bahane teşkil etmesin Selam ve dua ile...

murataltug1985
06-23-2018, 22:01
Kaynak sorusorcevapbul.com

Anne-Baba Hakkı ile Alakalı İbretlik Kıssalar


Son nefesinde şehadet

Bir gün Hz. Peygamber’e (asm) birisi Ya Resulullah Bir genç ölmek üzere. La ilahe illallah...’ sözünü söylemedi." der. Resulullah (asm):*Namaz kılıyor muydu?” diye sorar. Adam:*Evet, diye cevap verir Resulullah (asm) ile birlikte gence giderler. Hz. Peygamber (asm) ölmek üzere olan delikanlıya”:* La ilahe illallah de diyince O Söyleyemiyorum, gücüm yetmiyor." der. Hz. Peygamber (asm):*
Niçin?" diye sorunca, Annesine isyan ediyordu” diye cevap verirler.

Hz. Peygamber (asm) ile genç çocuğun Annesine Kızgın alevlerle yanan kocaman bir ateş gördüğünde sana:*oğlunu bağışlarsan bırakırız, yoksa onu ateşe atacağız denilse bağışlamaz mısın?“Ya Resulullah onu affediyorum.”*Allah’ım! Sen ve Peygamberim şahidimsiniz, oğlumdan razıyım” dedi.*Hz. Peygamber (asm) delikanlıya dönerek:*“Ey Delikanlı ‘La ilahe illallahü vahdehü la şerike leh ve Eşhedü enne*Muhammeden Abdühü ve Rasülühü’ de, diyince delikanlı söyler.” Bunun üzerine Resulullah (asm):*Şefaatim sebebiyle onu ateşten kurtaran Allah'a hamd olsun, der.”*

Annesini sırtına alıp tavaf ettiren sahabe

“Hac sırasında bir sahabe hasta annesini omzuna alarak Kâbe’yi tavaf ettirmişti. Resulullah'ın (asm) yanına gelerek:*Ya Resulallah, annemi sırtımda taşıyıp tavaf ettirerek hakkını ödedim mi?" diye sorunca, Resülullah (asm):*Hayır, sana hamile iken alıp verdiği bir nefesin hakkı bile değildir.”(Kütüb-i Sitte)*

Annesinin duası ile Hz. Musa’ya (as) komşu oldu

Musa (as) “Ya Rabbi cennetteki arkadaşımı göster!” dedi. Allah ü Teâlâ:*Filan şehrin, çarşısına git. bir kasap vardır. cennetteki arkadaşın odur” buyurdu.*Hz. Musa (as) dükkâna gitti. kasap, Dükkândan ayrılırken, Musa (as):*Ey genç, misafire yanında yer var mı?” buyurdu. Genç “evet” deyip, gittiler. Eve gelince, etten çorba pişirdi. evin köşesinden zembil çıkardı. İçinde çok yaşlı, güçsüz bir kadın vardı. güvercin yavrusunu andırıyordu. zembilden çıkardı. ağzına yemek koydu. elbisesini kuruttu ona giydirdi. zembile yerleştirdi. annesinin dudakları kımıldadı. adam zembili duvara astı. Hz. Musa (as):*Bu nedir?” buyurdu.*“Bu annemdir. Çok yaşlandı gücü yok. Oturacak halde değildir. gelince, onu yedirmeden, doyurmadan, ne yerim ne de içerim” dedi. Hz. Musa (as):* annenizin dudaklarını kımıldattığını gördüm” buyurdu.*Ya Rabbi oğlumu cennette Musa’ya (as) arkadaş eyle” diye dua ederdi. Hz. Musa (as):*Gözün aydın olsun, Musa benim ve benim cennetteki arkadaşım sensin” buyurdu.*

Annesine hakaret ettiği için eşek suretine çevrildi

Avvam (ra) der ki;*bir yerde konaklamıştım. bir kabir açıldı. İçinden başı merkep, vücudu insan vücudu bir adam üç kez anırdı. kabir, adamın üzerine örtüldü. Yaşlı bir kadın, “Şu ihtiyar kadını görüyor musun?” Nesi var?” dedim.*
“O adamın anası!”*meselenin aslı nedir
“Adam içki içiyordu.Anası ‘Yavrum Allah’tan kork! Daha ne zamana kadar içeceksin deyince, adam anasına:*‘Sen eşeğin anırması gibi anırıyorsun’ dedi ikindiden sonra öldü. Öldüğü günden bu yana her ikindiden sonra,kabir açılır. üç kez eşek gibi anırır. Sonra kabir üzerine kapanır.” dedi.



Hz. Üsame (ra) annesinin isteğini yerine getirmesi

Hz. Osman zamanında hurma ağacının fiyatı bin dirheme yükselmişti. Buna rağmen Üsâme, hurma ağaçlarından özünü çıkararak annesine yedirdi. Ona:*Bunu ne için yaptığını anlayamadık. hurma ağacının bin dirheme çıktığı zamanda bunu nasıl yapabildin?” dediler. O da:*Annem hurma ağacı özü istemişti. Gücüm yettiği sürece onun her istediği boynumun borcudur” diye cevap verdi


Veysel Karâni Hazretleri’nin (ra) annesine hürmeti*

“Yemen illerinde ömür geçiren Karâni Hazretleri daima Rasûlü (asm) dünya gözü ile görmek isterdi. Allah sevgilisi görmeden âşıktı. Hasretiyle tutuşurdu. hatırını çok saydığı anasının ayaklarına kapanarak şöyle dedi:*Yâ ana! İznin olursa Hazret-i Muhammed (asm) Efendimizi görmeye gideceğim. hizmetini aksatsam bile gitmeme izin ver.” Annesi cevaben;*Elbet izin veriyorum, bir şartla; Rasul-i Kibriya’nın (asm) mübarek evlerinden başka yere gitmeyeceksin. vasiyetimdir . Haydi, yolun açık olsun” dedi.*
Anasının iznini alan Üveys (ra), Rasul (asm) kapısına gitti.“İki cihan serverini görmeye izin var mı?” diye seslendi. Hz. Aişe (ra) anamız, mescitte olduğunu, beklerse görüşebileceğini söyledi.

Veysel Karâni (ra):*fazla bekleyemeyeceğim” cevabını verdi. Aişe anamız (ra) “Hz. Peygamber (asm) geldiğinde kim aradı diyelim?” dedi. Üveys üzüntü ile:*Adım Üveys” buyurdu. Ağlaya ağlaya tekrar Yemen’e döndü. Kapıda Üveys’in nurunu gören Hz. Peygamber (asm), Hz. Aişe’ye (ra):*
“Yâ Aişe! Üveys gelmiş, bana fani âlemde enis olmak istemiş. beni bdünya gözleri ile göremeyecek. Allah onu imtihan ederek, azim mükâfat vermiş buyurmuştur.*Veysel Karani Hazretleri ağlayarak anasının ayaklarına kapandı:*
“Yâ ana! Habib-i Ekrem’i (asm) görüp, mübarek ayaklarına yüz süremedim. mescitte imiş, sana asi olmaktan korktum. Ne fena talihtir ki bu kadar yol gittim, onu göremedim.” Anası cevaben:*
“Kaygılanma oğul, nasıl olsa onu ahirette göreceksin. Benim rızamı aldığın için de sana şefaatçi olur” buyurdu.*

murataltug1985
06-23-2018, 22:02
Kaynak mumsema.org

Anne ve Baba Hakkı ile ilgili Bazı Hadisler
Peygamber Efendimiz (SAV) buyuruyordular

"Babanın sevgisini muhafaza et Eğer o sevgi bağını koparırsan Cenab-ı Hak da senin feyz ve saadet nurunu söndürür"

"Sen de senin malların da babanındır"
Her baba ve büyükbaba muhtaç olduğu şeyi oğlunun veya kızının malından alır Aralarında teklif yoktur

Bazı evlatlar vardır ki babasına muhtaç olduğu şeyi vermek bir tarafa selamını bile istemez Din kitaplarımızda böyle bir hareketin yeri olmadığı için buna söylenecek söz bulunamaz

"Şüphesiz üç şahsın duası Allah katında makbuldür:1Evladına babanın 2Misafirin
3 Mazlumun duasıdır Bunların hayır dualarını istemek beddualarından kaçınmak lazımdır

Rasul (AS) efendimize: ilk önce iyilik edilecek kimdir? diye sorulduğunda "Anandır anandır anandır Sonra baban sonra da yakınlık derecesine göre diğer yakınlarındır" buyurmuşlardır

"Kim kabirdeki babasını ziyaret etmek ve ona iyilik isterse babasının dostları ile buluşsun onları ziyaret ederek hizmet etsin Böylelikle İslami ve milli dostluklar muhafaza olunur

ölen babanın mesleği ve dostlarının hakları korundukça insan milli karakterinin sevgisi ve İslami esaslar garanti altına alınmış olur

"Ana- babanın gönüllerini alan onlara güzel davrananlara müjdeler olsun

Dünyada ömürlerinin bereketini görenler anasının ve babasının rıza ve dualarını alanlardır"


"Kebairin günahların en büyüğü Allah'a ortak koşmak ana-babasına asi olmak yalan yemin etmek ve hakim karşısında Allah'ın adını anarak yemin etmektir büyük günahlar insanın kalbinde kıyamete kadar ukde bırakır

Kaynak islam-tr.net

Müslüman Babanın Ailesine Karşı Görevi:

İslamda aile reisi sadece kendisi İslam'ı yaşamaz hanımı, çocukları ve sorumluluğunda bulunan kimselere de İslam'ı yaşatır Üzerindeki görevi mazeretsizce terkeder ve İslam'ı sadece kendisi yaşarsa, Allah katında azaptan kurtulmaz.
Kadını en çok etkileyen kocası, çocukları en çok etkileyen babadır. hanımını çocuklarını İslam konusunda eğitmeyen ve yönlendirmeyen babaya Allah hesap sorar Rasulullah (s.a.s) buyurmuştur:
«Erkek ev halkı üzerinde bir çobandır ve onlardan sorumludur.Müslüman baba; hanımına ve çocuklarına İslam'ı en güzel şekilde öğretmelidir. Tevhid» üzerinde durmalıdır. büluğa gelmemiş çocuklara; şirke girmemelerini sağlayacak en temiz ortamı sağlanmalı, şirk pisliğiyle dolu ortamlardan uzak tutmalıdır.

Müslüman aile reisi; hanımının ve büluğ çağındaki çocuklarının «Tevhid»e ve İslam'a sarılmaları için çalışmalıdır. Eğer sonuç alamazsa karşı İslam'ın emrettiği tavrı takınmalıdır. Müslüman, İslam'ı Allah'ın istediği şekilde yaşamak istemeyen, küfüre devam eden hanımını terketmelidir. böyle bir hanım hem kendisi hem de çocukları için tehlikedir.Büluğ çağındaki erkek çocuklar «Tevhid»i ve farz amelleri yerine getirmeleri için uğraştığı halde küfür ve günaha devam ediyorsa buna göz yummamalı ve evde barındırılmamalıdır.
Büluğa gelmiş kız çocuklarından sonuç alınamazsa onları; İslam devleti kuruluncaya kadar evinde tutmalıdır. onları evinden kovarsa büyük bir fitne ve zararın meydana gelmesi söz konusudur.

murataltug1985
06-23-2018, 22:03
Kaynak melekler mekanı.com

İslami terbiyede babanın görevi

*
Abdullah b. Ömer’den (r.a) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasulullah (s.a.v) söyle buyurmuştur: “Hepiniz çobansınız ve her biriniz sürünüzden sorumlusunuz. Devlet başkanı çobandır yönetimindekilerden sorumludur. Erkek, aile fertlerinin çobanıdır onlardan sorumludur. Kadın kocasının evinde çobandır çocuklarından mesuldür. Hizmetçi efendisinin çobanıdır ve ondan mesuldür. hepiniz çobansınız her biriniz sürüden mesuldür.” İslami terbiyede önce ailevi terbiyenin anlaşılır. İslam cemiyet dinidir. Cemiyet bal peteğinin küçük hücrelerden meydana gelmesi gibi aileden oluşur. Aileleri sağlam olan toplum sahih ve sağlam; huzursuz ve hastalıklı olan çürük olur.
Kur’an-ı Kerim’de doğdukları zaman çocukların hiçbir şey bilmedikleri bildirilir (Nahl, 78).

çocuk iyi kötü, faydalı zararlı her şeyi sonradan öğrenir. Efendimiz (s.a.v), “Her çocuk İslam hakikatini kabul edecek bir fıtratla doğar. Ancak onu ailesi Yahudi, Hristiyan, müşrik veya mecusi yapar” buyurarak çocuğun bilgi, görgü ve edindiği her şeyi en yakınlarından ailesinden kazanacağını bildirmiştir. Ailede çocuk terbiyesinde ilk adım, güzel bir niyetle işe başlamaktır. Kur’an-ı Kerim’de çocuk isteme hususunda, anne babalara şu dua tavsiye edilmiştir: “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı göz aydınlığı kıl ve bizi Allah’a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle.” (Furkan) Sadece dille dua edip sebeplere yapışmamak doğru değildir. Bir mümin hedef için dua ettikten sonra, Rabbi’nin rızası doğrultusunda gayretini gösterecektir.

ailede terbiyeden öncelikle sorumlu olan babadır. Terbiye denilince maddi terbiye ve manevi terbiye akla gelmektedir. baba, ailenin terbiyesinden sorumludur. Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...” (Tahrim,).ateşten koruma” terbiye iledir ebeveynler, aile halkına İslami terbiye verdikleri takdirde, dünyevi ve uhrevi hayatlarını ateşten korurlar İslam alimleri şöyle derler: “Kişi ailesinden sorumludur. Kıyamet günü çocukları ona ya şefaatçi olacaktır ya da şikayetçi… Aile reisi ailesine İslami terbiye verdiği takdirde onların sevaplarına iştirak edecek şefaatlerine mazhar olacak; İslami terbiye vermediği takdirde Bizim terbiyemizi neden ihmal ettin, bizim ateşe girmemize niye sebep oldun?’ diye onların şikayetleriyle karşılaşacaktır.”

baba, aile fertlerinin sorumluluğunj taşıyan kimsedir. baba, sorumluluk için kendisinde bazı şartları bulundurmalıdır: Yeterli seviyede dini ve dünyevi ilme sahip olmayan baba, terbiye noktasında eksik kalır. Ailenin devamı ve huzuru için nafaka temin etmelidir. Terbiye için çalışmak, kazanmak, güzele alıştırmak, babanın görevidir. Aile bireyleri ve çocuklar terbiyeyi önce babadan görmelidir. baba namaz kılmalıdır ki, çocuklarına sözü geçsin Babanın aileye vereceği terbiyeyi çok iyi bilmelidir. BABA TEMEL DİNİ BİLGİLERİ ÖĞRETMELİ Farz-ı Ayn denilen bilinmesi zaruri ilimler hakkında çocukları bilgilendirmeli. ailesine namaz kılmayı, oruç tutmayı, gusül ve abdesti helal ve haramı inanç kelime-i şehadeti, İslam’ın beş şartını, ahlak kurallarını, öğretmelidir.

çocuklara lüzumsuz bilgi öğretilmemeli Efendimiz’in (s.a.v) “Allahım! Fayda vermeyen lüzumsuz bilgiden sana sığınırım” hadisi akıldan çıkarılmalıdır.babanın öğretmesi gereken bir başka husus da, kılık kıyafetdir. Aile reisi bir baba, ailesine İslam’ın uygun gördüğü kıyafeti anlatmalı ve ona göre giydirmelidir. Rasulullah (s.a.v) yanına avret yerleri açık bir çocuk getirilince Nebi (s.a.v) onun örtülmesini istemiş çocuklarda görülen haya eksikliğinin dikkat edilmeyişten kaynaklandığını bildirmiştir.Aile terbiyesinde ebeveynler arkadaş seçiminde belirleyici olmalıdır. çocuk ve ailede yaş ilerlemesiyle başlayan, anne babaya itaat etmeme probleminin temelinde, ebeveynlerin çocuklarının arkadaşının kim olduğuna önem vermemeleri bulunur.

Rasulullah (s.a.v) Kişi dostunun dini üzerinedir. O halde herkes kiminle dostluk ettiğine iyi baksın” buyurarak arkadaş seçiminin önemine işaret etmiştir. Bu gün gençlerin sapkın inançlara bağlanmasındaki sebep, kötü arkadaşdır. ebeveynlerin bu noktadaki vurdumduymazlıkları da ayrı bir acıdır. İmam Gazali ailede terbiyenin çocukları kötü arkadaşlardan muhafaza etmek olduğunu söylemektedir.aile reisi babanın ailesi için yapması gereken pek çok görev vardır terbiyeden öncelikle sorumlu olan babadır baba kadar annede görevlerin takip ve tatbikinde ortaktır

murataltug1985
06-23-2018, 22:03
Kaynak buldumbuldum.com

Ünlü Şairlerin Babalar Günü Şiirleri

İnsan sevdiği şeylerin değerini onları yitirdiğinde anlarmış. babanız şuan yanınızdaysa, her an yanınızdan ayrılacakmış gibi onu kucaklayın… Sadece babalar gününde değil, her gün babanıza onu sevdiğinizi söyleyin. Hayat kısa ve biz hayata etişmeye çalıştıkça etrafımızdaki insanların yokluğuyla boşluğa düşüyoruz. Herkesin gidişi sizi üzer ama anne ve babanın gidişi yüreğinize oturur.
Ardınızda keşkelerbbırakmayın, sevdiklerinizi her gün kucaklayın babanıza onu ne kadar çok sevdiğinizi can-ı gönülden hissettirin *

Sabahattin Ali ~ Babam İçin

Allahım bugün, zavallı ömrümün En matem günü.
Elim böğrümde bugün haber aldım
Babamın öldüğünü. Bitti hayatın tadı,
kalmadı, Dudağımda tebessüm.Kalbim oyuldu
Aman Yarabbi, Ne acıklı imiş ölüm
Yüzümü okşayan el toprak oluyor.
vücudum kadar Bana yakın olanlar,
uzak oluyor.Ah Baba dün göğsündeydi başım
İnan babacığım, inan,ateş Kuruttu gözyaşımı…


Rıfat Ilgaz ~ Baba

Küçük işler peşinde harcadın altmış üç yılını
mum sattın, kürek çektin kul oldun bir kapıya
kaplarını doldurmadın vaktinde sessizce göçtün
ne ölümün geçti gazeteye ne dokuz göbek soyun
kötü mü olurdu beş on para ayırsaydın kenara
kara günler için başımızı sokacak ev bıraksaydın
sokakta kalmış değiliz adını herkes hatırlayacak
bir dikili çöpün bile yok yeryüzünde
mezar taşından gayrı unutulup gideceksin
seni aydan aya hatırlatan cüzdanda olmasa
ne ham bıraktın, ne hamam arsa da kalmadı
borcun bile yoktu neyinle övüneyim
memurdun kolculuktan yetişme kimlere laf edeyim

Necip Fazıl Kısakürek ~ Babadan Oğula

Eve dönmez bir akşam; Ve gün yüzlü çocuğu Sorar Nerede babam Gelir, derler çocuğa Baban attada
Uzar gider batta Ve neler neler olmaz Ve kim bilir
Bir mahşer gerisinde Babası döner bir gün,

Hayatta En Çok Babamı Sevdim ~*Can Yücel

Hayatta en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi bir çocuk
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici- hep acele işi!
Çağın en güzel gözlü müfettişi
Öylece ezberledim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
40’ı geçerse ateş, çağrırlar İstanbul’a
helalleşmek isterdi oğluyla!
Tifoyken başardım aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim,
Hayatta en çok babamı sevdim…

*Babama Selam Söyle ~ İclal Aydın

Karlı bir akşamdı Ankara’da Son kez yürümüştük,
Bitmesin istediğimiz yolda.
Kısacık anıları sığdırmıştık.
Yazarsın demiştin.Bende yazarım sık sık.
Ağlıyordum görmeyesin diye kaldırmadım başımı.
Elimi sıkıca tuttun, Anlıyordun….
Ayrılığa dayanmıyordu kalbim,
Öğrettiğim çiçek adlarını unutma dedin,
Kelebekleri kitap arasında kurutma,
Sık sık fotoğraf çektir, yolla bana,
Kitaplarım sana emanet,
İncitme kimseyi, kin büyütme kalbinde…
Beni bekle…Yol bitti, gidiyordun artık; gittin
Sokakta gördüklerimi, filmlerdeki aktörleri
sen sandım bir süre, Kin büyütmedim söz verdim

Kitaplarını okudum, kelebeklerine dokunmadım,
Öğrendiğim çiçeklere yenilerini ekledim,
En çok fesleğeni, akşam sefasını sevdim.
Seni beklerken öğrendim,
Yolunu gözlediğim, sevdiğim ilk adam…
Nasıl olsa bulacaktır diye, seslendim
Uçak, babama selam söyle!
Beni kötü rüyalardan uyandıran sevdiğim adam…
Bir bilsen seni nasıl özledim…
Kar yağıyor şimdi, otuz yaşım bitti,
Kitapların, kelebekler gibi kar taneleri,
Kendi yolumda yürürken hiç unutmadım
Selamını aldım babacığım,
Kin büyütmedim kalbimde….
Küçük kızının gözleri hala senin çiçeklerinde.
Uçak, babama selam söyle!


*Babama ~ Ahmet Selçuk İlkan

El etek öpmeden geldin bu günlere,
Küçülmeden tutkularına,Yenilmeden ihtiraslarına,
Mahçup olmadan kendine, ve dostlarına.
Alnında ter, Gözünde ışık, Gönlünde gurur,
Olursa işte böylesi olur…



Baba ~ Nazım Hikmet

Baba Her yılbaşında Sana söyleyecek tek Sözüm
Seni ne kadar çok seversem O kadar Çok olsun ömrümden geçen yıllar…’Baba Babam, ağabeyim,
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku Başımı eğmez
Yalnız senin elini öpmek için Eğilir başım
Babam, ağabeyim, kardeşim Arkadaşım


Ağlamalar ~*Hasan Hüseyin Korkmazgil

Gördüm babaların ağlamasını
Dalları düğüm düğüm Gövdesi kahve falı
Bir zeytin ağacını köklemek var ya
Sökmek var ya sarp yamaçtan ardıcı
Kazma vurmak beş yüz yıllık meşeye
Acısı duymak var ya kopmanın
Babaların ağlaması işte o
Babaların ağlaması öyle zor”

Diyalog ~ Özdemir Asaf

Babam öldüğünde aylardan Hazirandı,
O elli dördündeydi, ben yedi.
Bir ışık söndüğünde yol yandı.
O kedi bunları nasıl da bildi.”

murataltug1985
06-23-2018, 22:04
Kaynak dua.gen.tr


Baba Duası

Baba Duası;* dünya ve ahiretde önemlidir. Baba duası alan sadece babasını memnun ve mutlu etmekle kalmayıp, kendisi de huzura kavuşur. Kişi büyüklerine karşı görevlerini yapar babasına veya büyüklerine nasıl davranırsa kendisinede aynı davranışla karşılaşacaktır.Eden, bulur. babana, annene büyüklerine ne yaparsan, onları yaşar ve görürsün. Bundan dolayı babalarımızı hoşnut etmek, baba duası almak, dünya ve ahirette güzellik getirir.Baba duası anne duası büyüklerin ve yaşlıların dualarını almak, İslamiyette çok önemlidir Müslümanlıkta; babanız iyi ise, onu seviyorsanız babanızın duasını alın gibi bir şart değil, sadece baba duası almakla vardır. babamız çok iyi olmayabilir, etrafındakileri üzmüş olabilir. Ama, ne olursa olsun babamıza saygımızı, güler yüzümüzü, yardımımızı eksik edemeyiz.

Babamızın gönlünü almalı duasını kazanmalıyız. Yaradan Rabbimizin rızası için Müslüman bir evlada yakışan budur. Büyüklerimizi kimseye muhtaç etmemeli, onları üzecek durumlara sokmamalıyız. Güler yüzümüzü eksik etmemeliyiz. babalar veya büyükler her nasıl olurlarsa olsun küçüklerinden görecekleri, saygıya ve sevgiye muhtaçtırlar.

murataltug1985
06-23-2018, 22:04
Kaynak tarihtürklerdebaşlar worldpress.com

BÜYÜK TAARRUZ’DA ŞEHİT OLAN BABA OĞUL…

dumlupınar şehitliğinde en tepede bir baba-oğul anıtı vardır.anıtta yağız türk askeri ve kucağında yaşlı bir asker tasvir edilir. Bu anıt Çetmilli Ali Çavuş ve Oğlu Mehmet Onbaşı Anıtıdır kahramanlar, baba-oğul dur kurtuluş savaşında şehit verdik 1912 balkan savaşı*patlak verdiğinde çetmilli ali çavuş savaşa katılmak üzre evinden çıktı oğlu henüz 8 yaşındadır. ali çavuş balkan savaşlarından sonra galiçya,*hicaz,*yemen* kafkasya’da cepheden cepheye koştu 11 yıl köyünden ve ailesinden uzak kaldı*milli mücadelede doğu cephesinden kurtuluş savaşı‘na koştu bu arada oğlu mehmet büyümüş, yağız olmuş, babası gibi milli mücadeleye katılmak için orduya yazılmıştı.

baba ve oğulun yolları cephede kesişir.
dumlupınar başkomutanlık meydan savaşında 19 yaşındaki alay sancaktarı mehmet onbaşı ile ali çavuş karşılaşır hasret giderirler. sevinç ve kavuşma, kısa sürer. kavuşmanın sabahındaki süngü hücumunda çetmilli ali çavuş şehadet şerbetini içer. onbaşı mehmet babası ile gurur duymuştur. babasının şehit olmasının üzerinden h3 gün geçmişken onbaşı mehmet’te 31 ağustos günü izmir’e ilk giren birliklerimizin içinde şehit düşer.baba ve oğul şehit olarak birbirlerine kavuşurlar.yüce kahramanları minnet ve şükranla anıyoruz” ruhları şad olsun.

murataltug1985
06-26-2018, 06:28
Kaynak timetürk.com

İşçi ve işçilik
***
Hazreti Muhammed: “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz.”buyuruyor 1 Mayıs İşçi Bayramı, dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günüdür Dünyada resmî tatildir. Türkiye’de ilk kez 1923′te resmî olarak kutlanmıştır. 2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 da TBMM’de kabul edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir. 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramına destek olan bir çok müslüman vardır*
İslam’da zenginin* fakirin işverenin ve, işçinin de yeri vardır İslam tam bir adalet,* diyor çünkü eşitlik her zaman adalet olmaz. Güçlü deveyle zayıf deveye 50’şer kilo* vursan eşitlik olur adalet olmaz,* zayıfa güçlü kadar yük vurulmaz. Herkes eline geçen her şeyi verirse o zaman işçi de bulunmaz, herkes ağa olur “Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa?!” derler. ve* dünyanın nizamı bozulur.

ayette Ey mülkün sahibi* Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır sendedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.” (Al-i İmran 26) Allahu Teala Müslümanlara zekat ve sadaka müessesi getirip fakirlerin ihtiyacını gidermiştir. Sadakalar* -Allah’tan* farz olarak- yalnızca fakirler düşkünler* kalbleri ısındırılacaklar köleler borçlular Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar içindir. Allah bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe)
Peygamber Efendimiz işçinin ücretinin vaktinde ödenmesini emretmekte, işçiyi çalıştırıp ücretini ödemeyenlerin hasmı olduğunu beyan buyurmaktadır.*

Nebi (s.a.v.) şöyle buyurduğunu “Allah Teâlâ buyurur ki: Üç kimse vardır ki, Kıyamet günü* onların hasmıyım. Ben,* kimin hasmı olursam, onu helak ederim. O üç kimse şunlardır: Bana karşı söz verip, sonra* dönen, ,Hür kimseyi köle gibi* satarak parasını yiyen, işçi çalıştırarak ondan istifade edip de ücretini vermeyen kimsedir.”* hadis-i şerifler ve İslâmiyet alın terine büyük ehemmiyet vermiştir. İslâmiyette emeğe saygı vardır. Karşılıklı anlayış ve işbirliği vardır. İşveren* emanetçidir. Mülkün hakiki sahibi Allahu Teâlâ’dır. patronun* serveti “ameli”dir. Ne kadar zengin olursa olsun mezara* kefenle onun için çalıştırdığı kişilere imkanları ölçüsünde en iyi ücreti verecek, onu muhtaç düşürmeyecektir. İşçi o işyeri sanki kendisininmiş gibi çalışacaktır.

Müslüman olarak "Merkezinde insan ve insanlık olmayan, refahı topluma yaymayan sadece ülke ekonomisini büyütmeye kilitlenmiş* politikanın uygulandığı, Vergi yükünün emekçi sırtına yüklendiği, işçilerin asgari ücretle çalışmaya mahkûm edildiği, yüksek işsizlik oranları,* kadınların ve çocukların ucuz işgücü olarak sömürüldüğü, Yetersiz tedbirler ve çalışma şartları nedeniyle iş kazalarının arttığı, binlerce işçinin hayatını kaybettiği sakat kaldığı bir memlekette sosyal barış tesis edilemez." Hayreddin Karaman işçi hakları konusunda şunları yazıyor: İslâm'da işçi iş akdi, " ele alınmıştır; işçi, emeğini kiraya verendir. sermaye-emek toprak- emekten bahsedilmiştir.

iş yapan zanaatkârlar, sanâyiciler, doktor, avukat serbest meslek sahipleri işçidirler işlerini yaparken başkalarının emeğinden istifade ediyor, yani işçi kullanılıyorsa, işverendirler işçi, emeği karşılığında ücret yerine, üretim ve gelirden pay alıyorsa, l işverendir işçi-işveren anlayışı İslâm'da sınıf çatışmasını önlemiş, işçinin işe sahip çıkarak üretimi arttırmasını, işveren olma ümidiyle* verimli olmasını sağlamıştır.*İslâm hukukunda* iş akdi* rızâ ve irade iledir. İşin meşrû ve mübah olması, işçinin yapacağı iş ve hizmetin -müddeti* ücreti istifade edeceği haklar iş akdinin şartlarıdır.

işe ilk girişte sözleşme ve akit yapılırken, sonra, işçi ve işveren temsilcileri arasında toplu sözleşmeye gidilmektedir? Toplu sözleşmenin* meşrû olabilmesi için, sözleşmeyi yapanlara işçilerin ve işverenin, serbest irade ve rızâlarıyla temsil* selâhiyeti vermiş olmaları, tarafların kabul veya red muhayyerliklerinin bulunması gerekir. Tehdit, zorlama ve tazyikte kalan taraf veya tarafların yaptıkları akit ve sözleşme meşrû ve sahih değildir.*Bir başkasına çalışmak veya hizmet* suretiyle üretim kâr yahut* refah ve huzurua katkıda bulunan bir kimsenin, bundan dolayı kendisine menfâatler sağlaması tabiî hakkıdır;* İnsanın* gelişmesi, huzur ve mutluluğa ermesi istediği işte, kabiliyetlerini geliştirebileceği sâhada çalışma imkân ve hürriyetine bağlıdır.

İslâm, kişinin sınıfına* bakmaksızın ona, güç ve kabiliyetine uygun her işte hürriyet tanımıştır. Hiçbir kimsenin, örf-âdete veya iktidara dayanarak bir işe girme imtiyazı yoktur; iş ve çalışmada fırsat eşitliği vardır; öncelik hakkı ehliyet ve kabiliyete bağlıdır:*
Rasûlullâh (sav) "Emanet* iş ehline değil ehli olmayana verilince kıyâmetin kopmasını bekle" buyurmuş İslâm'ın "insanlar arasında eşitlik" prensibine işaret etmiştir çalışma hayatında fırsat eşitliği ve hürriyet -prensiplerine ve* iş sâhasına* bağlıdır. İstediği işi bulamayan veya ekmek bulamayan kimsenin iş hürriyetinden bahsedilemez. İslâm, devlete, herkese iş bulma vazifesini vermemekle beraber, gerekli tedbirleri almasını ve iş bulamayan kimselerin geçimlerini sağlamasını* istemektedir.*

murataltug1985
06-26-2018, 06:29
Kaynak vikipedi.com

1 Mayıs İşçi Bayramı


1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı,*işçi ve emekçiler*tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıkla mücadele günüdür Dünyada resmî tatildir Türkiye'de ilk kez*1923'te resmî olarak kutlanmıştır.*2008 Nisan'ında,*"Emek ve Dayanışma Günü"*olarak kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 da*TBMM'de kabul edilen*yasa*ile 1 Mayıs*resmi tatil*ilan edilmiştir.Uluslararası*emek hareketine*dikkat çekmek için 1 Mayıs 1886'da Şikagolu işçilerin sekiz saatlik iş günü için greve gitmesiyle başlayan ve dördü işçi, yedisi polis on bir kişinin ölümüyle sonuçlanan*Haymarket Olayı'nı anma 1977 yılında*Taksim'de 34 kişinin öldüğü, 136 kişinin yaralandığı*Kanlı 1 Mayıs'ı anmak için gösteriler yapıldı

İlk kez*1856'da*Avustralya'nın*Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar bir yürüdüler 1 Mayıs*1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu için işçiler 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saat talebiyle iş bıraktılar.*Şikago'daki gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Kentakide 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, yürüdü. O dönemde Luizvil'deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, Ulusal Park'a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, ön yargı duvarı yıkıldı şeklinde yorumlanmıştı.gösteriler 1 Mayıs'ı izleyen günlerde devam etti ve 4 Mayıs'ta kanlı*Haymarket Olayı'na yol açtı.

yasal baskılarla gösteriler engellendi.*14 Temmuz-21 Temmuz*1889'da toplanan*İkinci Enternasyonal'de*Fransız*bir işçinin önerisiyle*1 Mayıs tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü " olarak kutlandı ikinci gösteri*1890*da yapıldı Zamanla 8 saatlik işgünü birçok ülkede kabul edildi. 1 Mayıs işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan bayram niteliği kazandı. sosyalist Çin,*Kuzey Kore,*Vietnam,*Laos,*Küba,* Venezuela,*Nepal,*Bolivya ve birçok ülkede tatil günü 1 Mayıs'ı işçiler büyük kitlelerle kutlar; ve 1 Mayıs siyasal bir eylem biçimini alır.

murataltug1985
06-26-2018, 06:29
Kaynak islamveihsan.com Osman Nûri Topbaş
*
İSLAM’DA İŞÇİ HAKLARI

Osman Nûri Topbaş:*Bizler fakir-fukarâya acırız. Aslında en çok acınacak olanlar, işçisine zulmeden zalim patronlardır. Onlara acımak ve irşâd etmek lâzım. bugün yaşanan problemlerin büyük bir bölümü, zalim patronlardan kaynaklanıyor.
zalim patron, işçisine* kapımdan ekmek yiyorsun.”*diyor. Bunu demeye ne hakkı var? ona ne kadar ekmek veriyor ki Rasûlullah Efendimiz vefat ânında sesi kısılmıştı, sesi duyulmaz hâldeydi buna rağmen Allah Rasûlü sözlerini tekrar tekrar söylüyordu.”Cenâb-ı Hakk’a karşı kulluk vazifemiz olan*“Namaz, namaz, namaz!”“Emriniz altındakilerin hukukuna dikkat edin!”*buyuruyordu. Ashâb-ı kirâm sırf bu hukukla birçok harp esirini âzâd etti

Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir!
Mezarda geçer akça neyse, onu biriktir!..
(Necip Fâzıl Kısakürek) Müslüman iş adamı emrindekilere yediğinden yedirecek, içtiğinden içirecek. Aşırı yük vermeyecek. bu hukuku, İslâm yalnız insanlara değil hayvanlara bile verdi. Efendimiz binek hayvanları üzerinde oturmuş, bir grup gördü. Onlara:“Hayvanlarınıza yormadan güzelce binin ve kullanmadığınız zaman güzelce istirahat ettirin. Onları yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin sırtlarında durarak sohbet etmeyin Nice binilen hayvan vardır ki, sırtına binenden daha hayırlıdır buyurdu.
müslüman bir patronun işçisine davranışında hassas olması gerekiyor?

Hucurât Sûresiʼnde;*“…Allâhʼın huzûrunda en ekreminiz*en değerliniz en çok takvâ sahibi olanınızdır…”*âyetinin iniş sebebi bir köledir. O dönemde esirler köle diye satılıyordu Müslüman kölenin tek isteği Allah Rasûlü’nün arkasında namaz kılmaktı Efendimizin gözü gönlü ravzada köleyi arıyordu bir gün kölenin sahibi Yâ Rasûlâllah, canı gırtlakta, sekerat hâlinde.diyince Efendimiz tüm sahabelerle mübarek köleyi ziyarete giddi Vefat edinceye kadar köleden ayrılmadı. Ve o mübarek köleye Efendimiz tarafından yıkattırılıp defnedilmek nasip oldu

Gül, Hazret-i Peygamber Efendimiz’in sembolüdür. hayat dershânesindeki en mühim tahsil; Güller Şâhı’nı tanıyabilmek Gül’ün latîf kokusundan ve rûhânî dokusundan nasîb alabilmek Gül’ün yaprağında bir şebnem tânesi olabilmektir…“
Ensar ve Muhâcirler Biz îmânımızı korumak için, evimizi terk ettik, can ve malımızı fedâ ettik, Allah Rasûlü’nün köleye alâkası bizden fazla oldu.”*dediler. Bunun üzerine;…Allah katında sizin en ekreminiz*en çok takvâ sahibi olanınızdır…”*
(Hucurât) âyeti nâzil oldu. Yani bu âyet, yüksek mevkî sahibi, varlıklı bir kişi için inmedi. Bir köle için indi. Zâhiren bir köle idi, hakîkatte takvâ sultânı idi.o köle ücret olarak? Allah Rasûlü ile beraberliği istedi. Bu beraberliği Allah Rasûlü ile beraber secde edebilmek için istedi.

murataltug1985
06-26-2018, 06:29
Kaynak vikipedi.com


Kanlı 1 Mayıs*veya*1 Mayıs Katliamı,1 Mayıs*1977*günü*Taksim Meydanı'nda kutlanan*İşçi Bayramı'nda 34 kişinin hayatını kaybetmesi ve 136 kişinin yaralanması ile sonuçlanan olaydır. Türkiye'de*1 Mayıs İşçi Bayramı, ilk defa 1911 de*Osmanlı İmparatorluğu*sınırlarındaki Selanik'te kutlanırken*İstanbul'daki ilk kutlama 1912 de gerçekleştirildi.1923 yılında 1 Mayıs'ın yasal olarak*İşçi Bayramı*ilan edilmesinden bir yıl sonra hükümet, kutlamaların yasakladı. 1925 te çıkarılan*Takrir-i Sükûn Kanunu*ile *İşçi Bayramı tamamen yasaklandı.Cumhuriyet ile yüksen işçi hareketi ile birlikte uzun yıllar kutlanamayan 1 Mayıs, ilk defa 1976 da*Devrimci İşçi Sendikaları DİSKböncülüğünde 200 bin kişinin katılımı ile*Taksim Meydanında*gerçekleştirildi

1977 ye gelindiğinde Devrimci İşçi Sendikaları kitlesel kutlama hazırlıklarına başladı İstanbul Valiliği ve*İstanbul Emniyeti*ile anlaştılar.*Taksim Meydanı'nın ulaşımca rahat ve merkezi olması sebebiyle kutlama yeri yapıldı 1 Mayıs karşıtı Maoist*sol gruplar da katılmak istedi DİSK, olay çıkartma olasılığı ve disiplinlerini bozacağını düşündüğü grupları kutlamaya almak zorunda kaldı.1 Mayısta olay çıkacağı, insanların ölebileceğini yazarlar yayınlamaya başladı.Tercüman Gazetesi'nden*Ahmet Kabaklı*köşe yazısında Yarın 1 Mayıs. DİSK, TİP ve CHP militanları, yarın İstanbul, Ankara ve yurdu kana bulaması mümkün kışkırtma hareketlerine girişebileceklerdir. Polisle vuruşmalar muhtemeldir, cinayetler işlenebilir, mallara canlara kıyabilirler. Taktik icabı, aralarında dövüşebilirler, saf vatandaşlar ölebilir." cümlelerine yer vermişti.

Rauf Tamer*ise 1 Mayıs 1977 de "Arabalar tahrip edilecek. Camlar kırılacak. İnşallah aldanırız, ama kanlar akacak" cümlelerine yer vermişti
1 Mayıs 1977 *İşçi Bayramı'nda 500 bin kişi*Taksimdeki kutlamalara katıldı 19.00 da DİSK başkanı*Kemal Türkler*silah sesleri duymaya başladı.Marmara Otelinden ateş açıldı polis ses bombaları ve*panzerlerle müdahale etdi Kalabalık, kaçıp Kazancı Yokuşu'na yöneldi kamyonun yolu tıkaması ezilmelere sebep oldu. 28 kişi ezilme ve boğulma 5 kişi silahla vurulma, 1 kişi de panzer altında kalarak 34 kişi yaşamını yitirdi, 130 kişi yaralandı.*DİSK 36 kişinin öldüğünü belirtti.

Olay sonrası 470 kişi göz altına alındı fakat serbest bırakıldılar. bazı sendika ve sol gruplardan 98 kişi hakkındaki yargılamalar 14 yıl sürdü. kimse ceza almadı. Emniyet veya devlet yetkililerinden herhangi birinin yargılanmadığı dava zamanaşımına uğradı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşındı.ateşi kimlerin açtığı belirlenememiş ve olay aydınlatılamamıştır

murataltug1985
06-26-2018, 06:30
Kaynak doğru haber.com

İslam`da işçi hakkı

İslam, sermaye sahipleri ve kabile büyüklerinin cahiliye döneminde, kibir, açgözlülük ve hırsla işçi ve köleleri sömürdükleri zulmelerini altüst etmiştir.
Yeryüzünde Allah`ın emirleriyle şekillenen sosyal adalet sistemi oluşturmuştur. Zenginliği ve fakirliği imtihan sebebi kabul etmiştir. İşçilerin sömürülmesini önleyerek sınıfsız toplum geliştirmiştir. Müslümanlar arasında işverenler, işçilerden daha aziz ve değerli değildir. İşçiler de işverenlere nazaran kıymetsiz ve değersiz değildir. İslam`da üstünlük takva iledir. İlim ve amelce ilerde bulunan ve Allah`a saygı hisleriyle dolu olan kimse üstündür islamda, işçiye gücünü aşan iş yüklenemez. “Allah hiç kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz.” (Bakara) ayet-i kerimesi, müminlere ilahî ahlakı öğretmektedir.

Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifte, buyuruyor İşçi kardeşleriniz işlerinizi yapan kimselerdir. Allah onları ellerinizin altına verdi; dileseydi sizi onların eli altına sokabilirdi. Öyleyse, işçi çalıştırıyorsanız, yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin. güçlerini aşan bir iş teklif etmeyin zor bir iş isterseniz, siz de onlara yardım edin!” İnsanları ancak yapabilecekleri işlerden sorumlu tutan herkesin, konumunu gözeten İslam, prensibini çocuklar hakkında da öne çıkarmış ve onların çalıştırılamayacağı hükmünü koymuştur. Onların önce eğitimlerini tamamlamaları gerektiğini belirtmiş İslam`a göre, çocuklar ancak velilerin ve idarecilerin izniyle bir sanat öğrenmek için çalıştırılabilirler. anne-baba ücret mukabilinde kendi evlâdını kendi işyerinde çalıştırabilir; fakat çocukların kendi anne-babalarını ücretle çalıştıramaz İslam reşit ve imkan sahibi çocuklara anne-babalarına bakma mükellefiyeti yüklemiştir.

İşçinin sağlığı ile oynayan hiçbir iş kolu, İslam`da uygun görülmez. bir insanın hayatı, Allah katında bütün insanların hayatı kadar değer ve kıymete sahiptir (Maide). yüzde yüz emniyet ve yüzde yüz sıhhat kazandırılmadıkça, İslam işçiyi yerin derinliklerine salıp oralarda çalıştırmaya razı olmaz. şuurlu hiçbir Müslüman işveren, böyle bir vebali göze alamaz. Bu mesele hiçbir zaman ferdin inisiyatifine de bırakılamaz. iş yerlerini denetim ve kontrol kurumların vazifesidir.
İşçiler, namaz ve oruç gibi farz ibadetleri yerine getirme hakkına sahiptirl işverenin, işin yoğun olması sebebiyle vakit namazlarında işçiyi camiye göndermeyip işyerinde ibadet etmesini istemeye hakkı vardır. Fakat cemaatle eda edilmesi gereken cuma ve bayram namazları bundan müstesnadır.

işveren, vakit kaybı oluyor gibi bahanelerle işçisinin ibadetlerine mani olmamalı ve dinî görevlerini yapabilmesi hususunda imkân tanımalı; işçi hoşgörüyü istismar etmeden kulluk ve işçiliğinin hakkını vermelidir. İslam fıkıhçıları, fertler çalışacak iş bulamazlarsa, devletin onlara iş bulmak ve geçimlerini sağlamak zorunda olduğunu belirtirler. Devlet, dilenmeyi, rüşveti, faizi ve kumarı yasaklayıp mani olmalı; diğer yandan çalışmayı emrederek herkese uygun iş sahaları açmalıdır. Hastaların, yaşlıların, kimsesizlerin ve yoksulların geçimini garanti altına almak devletin vazifelerindendir

murataltug1985
08-15-2018, 10:01
Kaynak dinimizislam.com

Zilhicce ayının fazileti


Kurban Bayramı’nın bulunduğu ay zilhiccedir Zilhicce ayının ilk on günündeki ibadetlerin kıymeti çoktur. hadis-i şerifler şöyledir

Zilhiccenin ilk günlerinde tutulan oruç, bir yıl oruç tutmaya bedeldir. Bir gecesini ihya etmek* Kadir Gecesi’ni ihya etmek gibidir.[İbni Mace]

Zilhiccenin ilk on gecesinde yapılan amel için, 700 misli sevab verilir.*[Beyhekî]

Terviye günü*Arefe’den önceki gün*oruç tutup, günah söz söylemeyen Müslüman Cennete girer.
[Ramuz]

Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutan, her günü için yüz köle azat etmiş veya cihad edenlere yüz at vermiş yahut Kâbe’ye kurban için yüz*deve göndermiş gibi sevab alır.*[R. Nasıhin]

Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutana, her günü için bir yıllık oruç sevabı verilir.*[Ebul Berekat]

Zilhiccenin ilk on günü, fazilette bin güne, Arefe günü ise on bin güne eşittir.*[Beyhekî]

Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur.[Taberani]

Allah indinde zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin*[Taberani]

Tesbih:*Sübhanallah,Tahmid:*Elhamdülillah,
Tehlil:*Lâ ilâhe illallah,Tekbir:*Allahü ekber, demektir.

efendimiz sav* Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerin, diğer aylardaki amellerden daha kıymetli olduğunu bildirmiştir

Eshab Ya Resulallah, zilhicce ayındaki ameller, Allah yolundaki cihaddan kıymetlimidir diye sorunca efendimiz Evet, cihaddan kıymetlidir, ancak canını, malını esirgemeden savaşıp şehit olanın cihadı daha kıymetlidir buyurdu. (Buhârî)

Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli, dua ve istigfar etmelidir, çünkü Resulullah,*Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun buyurdu.

Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutanın ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çoluk çocuğu belalardan muhafaza olur, günahları affolur, iyiliklerine kat kat sevab verilir, ölürken kolay can verir, kabri aydınlanır. Cennette yüksek derecelere kavuşur.*

Her hafta saç, sakal, tırnak kesmek sünnettir. İbni Âbidin hazretlerine göre Zilhicce ayının ilk on günü, bu sünnetler geciktirilmemelidir*Kurban kesecek kimse, Zilhicce ayında, saçını ve tırnağını kesmesin hadis-i şerifi, emir değildir. Bunları, kurban kesinceye kadar geciktirmek müstehabdır Kurban kesenin, Zilhicceden, kurban kesinceye kadar, saçını, sakalını, bıyık ve tırnağını kesmemesi müstehabdır; fakat vacib değildir. Bunları kesmesi günah olmaz ve kurban sevabı azalmaz.Bu on gün hasta ziyaret eden, Allah dostlarının hatırını sormuş ziyaret etmiş gibi olur. Bu on gün* Ehl-i sünnet’e uygun bir din kitabı okumak* sevabdır. Din ilmini, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmek, farzdır. Çocuklara öğretmek, birinci görevdir.

Zilhiccenin ilk dokuz gününde oruç tutmak ve ibadet etmek sevab olduğu gibi, onuncu günü ve bayram günleri ibadet etmek sevabdır Zilhiccenin onu, bayramın birinci günüdür. hadis-i şerif meali:

Rahmet kapıları dört gece açılır. O gecelerde yapılan dua, tevbe reddolmaz. Ramazan ve Kurban Bayramı'nın birinci geceleri, Berat Gecesi ve Arefe Gecesi.[İsfehani]

Bayram gecelerini ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü gün ölmez.)*[İbni Mace]

Zilhicce, hac ibadetini yaptığımız ve kurban kestiğimiz aydır ve mübarek aydır fazileti* büyüktür. hazret-i Âdem'in tevbesi Muharrem veya Zilhicce ayında kabul buyurulmuştur. Buharide

Hiçbir ibadetin kıymeti, Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin kıymeti gibi olamaz
Buhari

Hadisi şerifte Zilhicce ayının onuna kadar olan günler Ramazan-ı şerifi gibi ayrı ayrı fazilet ve kıymetleriyle bildirilmiş ve onuncu gün için şöyle buyurulmuştur Zilhiccenin onuncu günü Kurban bayramı günüdür. Her kim, bayram namazından gelip kurbanını boğazlayıncaya kadar* yemeyip, iki rekat namaz kılsa, kurbanının kanı yere düşmeden, günahı ve ana-babasının günahları, ailesinin ve akrabalarının günahları sevaba çevrilir.

kim, Zilhiccenin ilk on gününde fakirlere yardım etse, Peygamberlere hürmet etmiş olur. kim bir hasta ziyaret etse, Allahü teâlânın dostlarının* hatırını sormuş ve ziyaret etmiş* olur. Bu on günün ibadeti, diğer günlerdeki* ibadetlerden çok* üstün ve fazla sevaba vesile olur. Bu on günde din ve ilm meclisinde bulunan , Peygamberler toplantısında bulunmuş gibi olur.

Hadîs-i şerifte buyuruldu ki Allahü teâlâ, ibadetler içinde, Zilhiccenin ilk on gününde yapılanları daha çok sever. bir gün oruca, bir senelik nafile oruç sevabı verilir. Geceleri kılınan namaz, Kadir gecesindeki namaz gibidir. Bu gün çok tesbih ediniz Sübhanallah, tehlil* Elhamdülillah ve tekbir söyleyiniz!

İmâm-ı Rabbânî ra buyuruyor ki Ramazan-ı şerifin son on günü yapamamış olduğunuz itikafın kazası olmak için niyet ederek, Zilhiccenin ilk on günü itikaf ediniz. Böyle niyet ederek, sünnet sevabına kavuşursunuz. Allahü teâlâya, boyun bükerek, ağlayarak, sızlayarak, kusurların affı için çok yalvarınız! Zilhicce aynda oruçlara, herkes kendi durumuna göre, nafile, kaza, adak ve yemin kefareti orucu olarak, istediği niyeti yapabilir.

Kaynak muhammed.gen. tr


Zilhicce Ayı İle İlgili Hadis-i Şerifler

Efendimiz sav. Buyurmuştur

“ZİLHİCCENİN İLK ON GÜNÜ TUTULAN ORUCUN HER BİRİ BİR SENELİK NAFİLE ORUCA DENKTİR. ON GECENİN TAMAMINI İHYA ETMEK KADİR GECESİNİ İHYA ETMEYE DENKTİR.”*
TEFCİRUT-TESNİM S.170


ON GÜN ORUCNUN HER GÜNÜ 100 KÖLE AZAT ETMİŞ, 100 DEVE KURBAN ETMİŞ VE 100 ATI*ALLAH*YOLUNDA HİBE ETMİŞ GİBİ SEVAP OLUR.

TEVRİYE GÜNÜNÜN 8. GÜNÜN ORUCUNDA 1000 KÖLE AZAD ETMİŞ, 1000 DEVE KURBAN ETMİŞ VE 1000 ATI ALLAH YOLUNDA HİBE ETMİŞ GİBİ SEVAP ALIR.

AREFE GÜNÜNÜN ORUCUNDA 2000 KÖLE AZAT ETMİŞ, 2000 DEVE KURBAN ETMİŞ VE 2000 ATI ALLAH YOLUNDA HİBE ETMİŞ GİBİDİR.”BUYURMUŞTUR.
TEFCİRUT-TESNİM S.169


EBÛ HÜREYRE RA RİVAYETİNE GÖRE RESULULLAH BUYURUYOR;

ALLAH’A İBADET EDİLECEK GÜNLER İÇİNDE ZİLHİCCE’NİN İLK ON GÜNÜNDEN DAHA SEVİMLİ GÜN YOKTUR O GÜN TUTULAN HER* ORUC BİR SENELİK ORUCA, HER GECE KILINAN NAMAZ KADİR GECESİNE DENKTİR”
İBNİ MÂCE, SIYAM: 39



RESULULLAH SALLALLÂHU ALEYHİ VESELLEM ZİLHİCCE AYININ DOKUZ GÜNÜNÜ, ÂŞURA GÜNÜNÜ, HER AYDAN ÜÇ GÜN VE AYIN İLK PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNÜNÜ ORUÇLU GEÇİRİRDİ”EBÛ DÂVUD, SAVM: 61


“ZİLHİCCENİN İLK 9 GÜNÜ ORUÇ TUTMALI, ÇOK SADAKA VERMELİ, ÇOK*DUA*VE İSTİĞFAR ETMELİDİR. ÇÜNKÜ RESULULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM:

BU ON GÜNÜN HAYIR VE BEREKETİNDEN MAHRUM KALANA YAZIKLAR OLSUN” BUYURDU.*

ZİLHİCCE’NİN İLK DOKUZ GÜNÜ ORUÇ TUTANIN, ÖMRÜ BEREKETLİ OLUR, MALI ÇOĞALIR, ÇOCUĞU BELÂLARDAN KORUNUR, GÜNAHLARI AFFEDİLİR, İYİLİKLERİNE KAT KAT SEVAB VERİLİR, ÖLÜM ANINDA RUHUNU KOLAY TESLİM EDER, KABRİ AYDINLANIR, MİZAN’DA SEVABI AĞIR BASAR VE CENNETTE YÜKSEK DERECELERE KAVUŞUR”
ŞİR’A


“ALLAH İNDİNDE ZİLHİCCENİN İLK ON GÜNÜNDE YAPILAN AMELLERDEN DAHA KIYMETLİSİ YOKTUR BUGÜNLERDE TESBİHİ (SÜBHANALLAH), TAHMİDİ (ELHAMDÜLİLLAH), TEHLİLİ (LA İLAHE İLLALLAH) VE TEKBİRİ (ALLAHU EKBER) ÇOK SÖYLEYİN!”
HUMEYD, MÜSNED, 1-257


RESULULLAH SAV buyurdu

SALİH AMEL İŞLENEN GÜNLERİN ALLAH’A EN SEVİMLİSİ ZİLHİCCE’NİN İLK ON GÜNÜDÜR’

SAHABELER:−YA RESULALLAH ZİLHİCCE AYI ALLAH YOLUNDA YAPILAN CİHAD DAN SEVİMLİMİDİR DİYE SORDULAR.RESULULLAH ‘EVET, ALLAH YOLUNDA YAPILAN CİHAD DAN SEVİMLİDİR ANCAK CANI VE MALI İLE CİHADA ÇIKIP DA GERİ DÖNMEYEN ŞEHİD OLAN HARİÇ’ DİYE CEVAP VERDİ.”EBU DAVUD BUHARİ TİRMİZİ İBNİ MACE

“RASULULLAH (SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM):*‘DÜNYA GÜNLERİNİN EN FAZİLETLİSİ ZİLHİCCE’NİN İLK ON GÜNÜDÜR…’ BUYURDU.”
TERĞİB VE TERHİB 3/22, İBNİ HİBBAN

NEBİ RESULULLAH ZİLHİCCE’NİN DOKUZ GÜNÜ, AŞURE GÜNÜ, HER AYDAN ÜÇ GÜN VE AYIN İLK PAZARTESİ VE PERŞEMBESİ ORUÇ TUTARDI.”
EBU DAVUD 2437, NESEİ 2410

Zilhicce ayı, kamerî ayların on ikincisi ve haram aylardan Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb aylarının ikincisidir.* önemli günleri vardır. Bunlar Kurban bayramı arefe günü, terviye ve teşrik günleridir. Zilhicce ayı mübarek aylardandır
Zilhiccenin sekizinci gününe “terviye”, dokuzuncu gününe “arefe”, kurban bayramı olan onuncu gününe “nahr”, bundan sonraki üç güne teşrik günleri denir. Bayramın iki, üç ve dördüncü günlerine teşrik günleri denmesinin sebebi, teşrik tekbiri getirilmesidir. Teşrik tekbirleri, Kurban bayramının arefe günü sabah*namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, toplam 23 vakit, her farzın selâmından sonra kadın-erkek, seferî ayırımı olmaksızın her mükellefe vaciptir.

Teşrik tekbiri şöyledir: “Allahü Ekber, Allahü Ekber. Lâ ilahe illâllahu vallâhu ekber. Allâhü Ekber ve lillâhilhamd.”* Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu
Zilhicce ayı mübarek aylardandır. İLK ON GÜNDEKİ* İBADETLER DİĞER AYLARDAKİ İBADETLERDEN, MAKBULDÜR” BUYURMUŞTUR Zilhicce ayının ilk on gününe Kur’an-ı Kerim’de yemin edilmiş; hadislerde* on günün faziletine işaret edilmiştir. Ayette*O on geceye yemin olsun” (Fecr Suresi, 89\2)*buyrulmuştur. Zilhicce’nin on günü içerisinde arefe günü olması sebebiyle, Ramazan’ın son on günü de oruç ve Kadir gecesi sebebiyle efdaldir.”mümine düşen bu on güne kavuştukça, sevap* mağfiret ve berekete ermek için ibadetlerle, istiğfarlarla.. salih amellerle ihya etmekdir.

Zilhiccenin başında dokuz gün oruç tutmak müstehaptır. zilhiccenin ilk on günü hadislerde salih amellerle geçirilmesi tavsiye edilir. Peygamberimiz* buyurmuşturki ONDAKİ HER GÜNÜN ORUCU BİR YILLIK ORUCA EŞİTTİR. ONDAKİ BİR GECE KIYAMI KADİR GECESİNİN KIYAMINA EŞİTTİR. Bu gün oruca niyet ederken nafile oruca veya kaza orucuna niyet edilebilir. Önemli olan bu günlerin oruçla geçirilmesidir. Zilhicce orucuna, Zilhiccenin birinde başlanıp dokuzuna kadar tutulabilir. Bayramın birinci günü Zilhicce’nin onuncu günü oruç tutmak haramdır. bugün Müslümanların bayramıdır.Zilhicce’nin ilk on gününde arefe, terviye ve nahr günleri bulunmaktadır.

Arefe gününden önceki güne Zilhicce’nin sekizinci gününe terviye günü denir. Terviye günü, hacılar Mekke’den Mina’ya çıkar. Bu güne “Terviye” denmesinin sebebi, hacıların zemzem suyundan çok içip kanmalarıdır. terviye düşünme, tefekkür manasına gelir, Terviye gününü oruçla geçirmenin; ibadet yapmanın, günahlardan sakınmanın sevabı büyüktür. Arefe, haccın en önemli farzı vakfenin yapıldığı yerin Arafatın diğer adıdır. Vakfe, kurban bayramının bir gün öncesi olan Zilhicce ayının dokuzuncu günü burada yapıldığından bu güne “yevmü arefe” arefe günü veya Türkçe’de kısaca “arefe” arife denilmiştir. Bu gün milyonlarca hacı Arafat’a çıkıp Allah’a yalvarıp yakarır bu günde hacca gidemeyen müminler, dualarının bu dualarla sayılması için Allah’a yalvarmalı ve bu günü gecesini ganimet bilip değerlendirmelidirler. Peygamber Efendimiz, bu günkü orucun, geçmiş ve gelecek birer yıllık günaha kefaret olacağını bildirmiştir.*

Bu gündeki duanın faziletiyle alakalı Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
ALLAH, HİÇBİR GÜNDE, AREFE GÜNÜNDEKİ KADAR KULLARINI ATEŞTEN AZAD ETMEZ. ALLAH MAHLÛKATA RAHMETİYLE YAKLAŞIR VE MELEKLERE KARŞI İFTİHAR EDER VE “BUNLAR NE İSTİYORLAR?” DER.Peygamberimiz sav ve ashâb-ı kiram efendilerimiz Zilhicce’nin ilk yarısını zikir, tesbihat, ibâdet ve tefekkür ile geçirir, yoksula yardım ederdi. onları örnek alır müslümanların o ibadetlerine dikkat etmeleri, dualarını artırmaları, hayır ve hasenât yapmaları, kendilerini muhâsebeye tabi tutmalarına tevbe etmeleri, yapacakları en güzel ameller cümlesindendir. Bu günde kazası olmayanlar, beş vakit namaza ilaveten nafile ibadetlere de vermelidirler. Kazası olanlar ise kaza namazları kılmalıdırlar.
İşte hayır yarışında mübarek bir zaman dilimi daha.

“HAYDİN ÖYLEYSE HEP HAYIRLARA KOŞUN, YARIŞIN!”BAKARA SURESİ, 2\148 MEALİ

“İŞTE YARIŞACAKSA İNSANLAR, BU CENNET DEVLETİNE KONMAK İÇİN YARIŞSINLAR!”
MUTAFFİFÎN SURESİ, 83/26 MEALİ

Kaynak yeniakit.com

Zilhicce ayı, Kameri aylar Hicri ayların sonuncusu yani on ikincisidir. Hac aydır Zilhicce ayının 10. günü Kurban Bayramın ilk günüdür. İslam coğrafyasında Zilhiccenin büyük önemi vardır Zilhicce, hac ibadetini yaptığımız ve kurban kestiğimiz aydır ve mübarek aydır fazileti büyüktür. Bir rivayette, hazret-i Âdem'in tevbesi Muharrem veya Zilhicce ayında kabul buyurulmuştur. hadîs-i şerifte;*Hiçbir ibadetin kıymeti, Zilhicce ayının ilk on gününde yapılan ibadetlerin kıymeti gibi olamaz buyurulmuştur
hadîs-i şerifte, Zilhiccenin onuna kadar olan günler Ramazan-ı şerifin günleri fazilet ve kıymetleriyle bildirilmiş ve buyurulmuştur:*Zilhiccenin onuncu günü Kurban bayramı günüdür. Her kim bayram namazından gelip kurbanını boğazlayıncaya kadar bir şey yemeyip, kurban böbreklerini yerse ve iki rekat namaz kılsa, o kimsenin kurbanının kanı yere düşmeden, kendi günahı ana-babasının günahları, ailesinin ve akrabalarının günahları sevaba çevrilir.

Her kim, Zilhicce ayının ilk on günü fakirlere yardım etse, Peygamberlere hürmet etmiş olur. kim hasta ziyaret etse, Allahü teâlânın dostlarının hatırını sormuş ve ziyaret etmiş gibi olur. Bu on gün yapılan her ibadet, diğer günlerdeki ibadetlerden üstün ve sevabtır.*Bu on günde din ilmi meclisinde bulunan kimse, Peygamberler toplantısında bulunmuş gibi olur. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:*Allahü teâlâ, ibadetler içinde, Zilhiccenin ilk on gününde yapılanları daha çok sever. tutulan bir gün oruca, bir senelik nafile oruç sevabı verilir. Gece kılınan namaz, Kadir gecesindeki namaz gibidir. çok tesbih yani Sübhanallah, tehlil yani Elhamdülillah ve tekbir yani Allahü ekber söyleyiniz!
*
İmâm-ı Rabbânî ra buyuruyor ki:Ramazan-ı şerifin son on günü yapamadığınız itikafın kazası olmak için niyet ederek, Zilhiccenin ilk on günü itikaf ediniz. Böyle niyet ederek, sünnet sevabına kavuşursunuz. Bu itikafta, Allahü teâlâya, boyun bükerek, ağlayarak, sızlayarak, kusurların affı için yalvarınız!”


Kaynak 1haber.com

Zilhicce Ayı Başlangıcı

Zilhicce Ayı*23 Ağustos 2017*Çarşamba günü başlıyor.Allâhü Teâlâ’ya ibadet olunan- en sevimli günler Zilhicce’nin on günüdür. Her gününün orucu bir senelik oruca, her gecesinin ihyası da Kadir Gecesi’ni ihya etmeye denktir.” Kurban bayramının olduğu aya zilhicce ayı denir, hicri-kamerî ayların 12’ncisidir. Kurban Bayramından önceki ilk dokuz günü ve Kurban günü olmak üzere tam “on gün” mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı’nın ilk günüdür. kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce , İslâm’ın beş esâsından biri olan hac farîzasının îfâ edildiği af ayıdır. Arafât’a çıkılıp Allâh için milyonlarca kurbanın kesildiği ve bir senelik hesapların görülüp amel defterlerinin kapandığı mukaddes bir aydır.

Zilhiccenin birinci on gecesi “leyâlî-i aşere” yâni 10 mübârek gecedir. noksanların tamamlanıp istiğfâr, salevât-ı şerîfe, duâ ve tesbîhte hayır vardır.
Hacca gidemeyen mü’minlerin bu gün oruç tutmaları fazîlettir. Kurban bayramından evvel dokuz gün oruç tutmalı, 10. günü kurban kesilinceye kadar bir şey yemeyip kurban etinden yemelidir. Bu mendubdur. Hiç olmazsa 8’inci gün ile beraber, 9’uncu arefe gününü oruçlu olmak lâzımdır.Arefe günü sabah namazından bayramın 4’üncü günü ikindi namazına kadar, farz namazların arkasından Teşrîk tekbîri Allâhü Ekber Allâhü Ekber, Lâ ilâhe ilallâhü vallâhü ekber, Allâhü Ekber ve lillâhil-hamd okumak kadın-erkek her mükellef Müslümana vâciptir.

Zilhicce ayının birinden onuna yâni Kurban Bayramının ilk gününe kadar, her sabah namazlarından sonra 10 salevât-ı şerîfe “Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.”10 istiğfâr:*“Estağfirullâhe’l-Azîm el-Kerîm ellezî lâ ilâhe illâ Hüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyk ve nes’elühü’t-tevbete ve’l-mağfirete ve’l-hidâyete lenâ innehû hüve’t-Tevvâbü’r-Rahîm.”10 tevhid:*“Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh, Lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr” okunur.*

Zilhicce ayıda sadaka verilmeli, dua ve istiğfar ile meşgul olunmalı Zilhiccenin ilk dokuz günü oruç tutmalı, çsadaka vermeli, dua ve istiğfar etmelidir.”
Zilhiccenin ilk on gününde “سبحان الله”Sübhanallah”, “الحمد لله “ “Elhamdülillah”, “لا إله إلا الله” “La ilahe illallah” ve bolca tekbir getirilmelidir Allah indinde Zilhiccenin ilk on günündeki amellerden kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi “سبحان الله” Sübhanallah”, tahmidi “الحمد لله “Elhamdülillah”, tehlili “لا إله إلا الله” “Lâ ilâhe illallah” ve tekbiri “اكبر الله “ “Allahu ekber” çok söyleyin! Zilhicce oruç tutma günlerindendir faziletli günler. Ramazandan sonra, Arefe günü, Aşûre günü, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on günleridir. Haram aylar, oruç tutma günleri ve faziletli günlerdir. *kıymetli aylar ibadetle değerlendirilmelidir*Allah katında, Zilhiccenin on günlerinden kıymetli gün yoktur, O günlerde Allah-ü Teala’ya çok ibadet ediniz!” *ve ibadetle meşgul olmak gerekir;

Kaza ve Tesbih namazı kılmak,Sadaka vermek,
Kur’ân tilavetiyle meşgul olmak Cevşen-i Kebir, evrad-ı kudsiye ve tahmidiye duasını okumak.
Zilhiccedeki amellere iyiliklere kat kat mükafat verilir…Zilhicce’nin ilk on gecesinde amellere, 700 misli sevap verilir*Bir kimse, bu on günlerde
Yoksul birine iyilik ettiği zaman Allah’ın (cc) Peygamber’ine (asm) bir iyilik bulunmuştur.
hastayı ziyaret eder ise Allah’ın (cc) veli kullarını ziyaret etmiş olur.cenazeye katılır ise Allah (cc) yolunda şehit olanların cenazesine katılmış gibi sevap alır.Bir Mümin’i giydirir ise; Allah (cc) öbür alemde kendisine cennet hullelerinden giydirir.
yetime iyilik ederse Kıyamet günü Allah (cc) ona arşının altından lutfunu yağdırır.İlim meclislerinde hazır olur ise Nebi ve resullerin meclislerinde bulunmuş kadar sevap alır.

On günleri değerlendirenler için denilmiştir ki:
Bir kimse, bu on günleri değerlendirir ise, Cenab-ı Hak o kişiye on ikramda bulunur.Ömrü uğurlu ve bereketli olur.Malında bereket olur, Allah onun çocuğunu korur.Günahlarına kefaret olur.
iyiliklere kat kat sevap alır. Ölümü kolay eder.
karanlık günlere aydınlık verir.Mizanda iyiliği ağır basar Ahirette rezil ve zelil olmaktan kurtarır.
Cennet derecelerini yükseltir.Dünyada günlerin en üstünü: Zilhicce ayının ilk on günüdür
Cenab-ı Hak Zilhicce ayının ON GÜNÜ ne yemin etmiş, Peygamberimiz (asm) ise; “Zilhicce’nin ilk on günündeki ibadetler diğer aylarda yapılan amellerden, Allah (cc) nezdinde daha makbuldür” buyurmuştur.

Kimi yerler mukaddeslik açısından başka yerlere faziletli olması gibi, bazı vakitler de diğer vakitlere göre değerli ve faziletli olabilir. Zilhicce’nin ilk on günü, diğer günlere göre üstündür, hükmün en önemli sonucu “senenin en faziletli günlerinde oruç tutmayı ibadet yapmayı adayan kimsenin nasıl hareket edeceğini belirtmesinde” ortaya çıkar.
Bir kimse en faziletli günlerde kendini ibadete adarsa, arefede bu ibadeti yerine getirmesi gerekir. Zilhicce’nin on gününde en faziletli gün arefe günüdür. Zilhiccenin ilk on günü dünyadaki günlerin en üstünüdür Dünyada günlerin en üstünü Zilhicce ayının ilk on günleridir.” Bu ayın ibadetleri diğer aylardaki amellerden makbuldür Cenab-ı Hak Zilhiccenin on günü üzerine yemin etmiştir

Peygamberimiz (asm) ise; “Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan ibadetler diğer aylardaki amellerden, Allah (cc) nezdinde makbuldür.” buyurmuştur. Zilhiccede Kurban Bayramı olduğu için mübarek aydır Zilhicce Ayların on ikincisi ve savaşmanın haram kılındığı haram ayların ikincisidir. Zilhicce ayı, mübarek ayların en mühimidir hacc-ı ekber olduğu için faziletlidir
faziletli günler. Ramazan ayı, Arefe ve Aşûre günü, Zilhicce ve Muharrem aylarının ilk on günleri Haram aylarının tamamı, oruç tutma günleri ve faziletli günlerdir.Bu ayların en faziletlisi Zilhicce’dir. hac mevsimine, haccın on günü eyyam’ul-ma’lumat (Bilinen günler) ve teşrik günleri olan eyyam’ul-madudat (Sayılı günler) aydadır.

Haram aylardan Zilhicce ayı da, Ramazan ve Muharrem gibi fazileti bol aylardandır. Hacc-ı ekber bu aydadır. Bu ayın ilk on günü, Kurân’ın diliyle “el-eyyam’ul-ma’luma” belli başlı günlerdir bu ayda “el-eyyam’ul-ma’duda” diye tabir edilen teşrik günleri vardır. Ramazan ayının en faziletli günleri son on günü; Zilhicce’nin en faziletli günleri ilk on günüdür. Allah (cc) katında Zilhicce ayı makbul aylardandır Yemin olsun fecr’e Ve on geceye çifte ve teke Ve geçip giden geceye!
Bunda bir akıl sahibi için ibretlik bir yemin ve yemine lâyık hakikat vardır, değil mi?”
Zilhicce’nin ilk yarısındaki günler, yüce Allah katındaki değerli günlerdir.*Fecr Suresinde;*“On geceye yemin olsun ki…” diye yemin edilen Zilhicce ayının ilk on günü Müminler için müjdeler taşıyan mübarek bir zamandır.

Zilhicce ayının ilk on gününde peygamberlere Yüce Allah’tan ikramlar gelmiştir. birçok haberler vardır.
Allah (cc) Adem (as) tevbesini kabul buyurdu
Allah (cc) Adem’e (as) tevbeyi nasip etti. O’na tevbe, Arefe günü nasip oldu. O gün Adem (as) günahını itiraf edip tevbe edince, Allah (cc) da tevbesini kabul buyurdu.Kabe-i Muazzama’yı İbrahim (as) Zilhiccede yapmaya başlamıştır
İbrahim (as) Halil olmuştur. Malını misafirlere çıkardı. Kendini ateşe attı. Oğlunu kurban etti. Kalbini Rahman Allah’a verdi. İbrahim (as) dışında tam manası ile tevekkül, başkasına nasip olmamıştır. Cenab-ı Hak Musa Peygamber’e (as) zatı ile münacat ettti Davud’a (as) mağfiret bu günlerde geldiKur’ân-ı Kerim’in ilk inişi Kurban Bayramı sabahına rastlar

Kur’ân-ı Kerim’in ilk inişi Kurban Bayramı sabahına rastlar. Rıdvan biatı on günler içinde olmuştu. Cenab-ı Hak, buyurdu Ağacın altında seninle biat ettikleri zaman Ki bu ağaç sakız ağacı idi ve bu biat Hudeybiye’de oldu… O gün Resulullah Efendimiz’le (asm) biat eden ashabın sayısı bin dört yüz kadardı hepsi erkekti…Resulullah Efendimiz’in (asm) şöyle buyurdu Zilhiccenin ilk on günü geldiği zaman; tâate ibadete daha ciddi sarılın. bugünler, Allah’ın faziletli günleridir.
o gecelerden birinde namaz kılmak istenirse, şu şekilde kılsın Gecenin son üçte biri geçtikten sonra kalksın; dört rekat namaz kılsın.her rekat Fatiha suresini Üçer kere İhlas Suresi ve Felak ve Nas surelerini okumalıdır. her rekatta üç kere Ayet’el Kürsi’yi okumalıdır.

Namaz bittikten sonra, ellerini açmalı ve şöyle dua etmelidir:İzzet ve Ceberut sahibi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.Kudret ve melekut sahibi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.
ölümü olmayan diri Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir. Kendisinden başka ilah yoktur; öldürür ve diriltir. Kulların ve ülkelerin Rabbi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.temiz ve mübarek Allah’a (cc) hamdolsun.Allah (cc) büyükler büyüğüdür. Rabbimiz’in şanı yücedir; ilmi ve kudreti her yerdedir Bundan sonra, dileğini dilemelidir, bu kimseye; Allah (cc) Beytini Kabe-i ve Peygamber’in (asm) kabrini ziyaret eden, Allah (cc) yolunda cihat eden kimsenin sevabını verir.
Allah-ü Teala’dan dilekte bulunur ise Allah (cc), onu kendisine ihsan eyler.

Bir kimse, on gecelerin her birinde, namazı tek tek kılar ise, Allah (cc) onu en yüksek Firdevs Cennetine koyar. O kimsenin kötülüğü silinir ve kendisine şöyle denir Yeniden iyi şeyler yapmaya başla. Arefe günü geldiği zaman, bir kimse onun gündüzünü oruçlu geçirir gecesinde de namazı kılar ise, Allah’ın (cc) huzurunda ağlayarak yalvarır ise, Allah (cc) meleklerine şöyle buyurur:
“Ey meleklerim şahit olun; kulumu bağışladım, hac sevabına da ortak ettim. Resulullah (asm) Efendimiz şöyle buyurdu Kıldığı namazdan ve ettiği duadan dolayı, Allah (cc) kuluna ettiği ihsanı melekler duyunca sevinir ve birbirlerine müjdeler
Zilhicce’nin bir günü faziletçe bin gün gibidir
Zilhiccede bir gün ibadet, diğer zamandaki bir yıllık ibadete bedeldir

Allah nezdinde Zilhicce’nin ilk on gününden sevimli ve faziletli günler yoktur ki, o gün yapılan ibadet, bu on gündekinden daha üstün olsun. Zilhicce’nin bir gününde yapılan ibadet, diğer senelik ibadete bedeldir. Zilhicce’nin bir gecesinde ibadet, Kadir gecesindeki ibadete denktir
Allah Resulü(asm) şöyle buyurdu Amel edilen günlerde Allah-ü Teala’ya Zilhicce’nin on gününden üstün ve sevimli geleni yoktur. O günlerde tutulan oruç, bir yıllık oruca bedeldir. O günlerde ibadete kalkmak, Kadir gecesi kıyam etmeye bedeldir.”*
Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan ibadetler, Allah (cc) yolundaki cihattan makbuldür Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan amel, Allah (cc) yolunda gündüzü oruç tutulan ve gecesi nöbet beklenen bir cihada eşittir. Ancak bir kişiye cennet müjdelenmesi hariç.”

Zilhicce’nin ilk on günü yapılan ibadetler Allah (cc) katında diğer aylardaki iyi amellerden makbuldür.” buyurdu. Ashap Ya Resulallah! Allah yolundaki cihat Zilhicce ibadetinden, makbul değildir. Ancak canını ve malını tehlikeye atarak cihada çıkıp şehit olanın cihadı zilhicceden daha sevgilidir.” buyurdu.
Zilhicce’nin ilk on gecesini ihya etmek, Kadir gecesini ihya etmeye denktir Hz. Peygamber(asm)
buyurdu Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan ibadet Allah (cc) katındaki diğer ibadetten daha güzeldir. Çünkü her gününde tutulan oruç bir sene oruç tutmaya ve her gecesini ihya etmek Kadir Gecesi’ni ihya etmeye denktir.” Bu on gündeki hayır ve bereketten mahrum kalmamalıdır Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun.” buyurdu.

Zilhicce’nin bir günü faziletçe bin gün gibidir
Zilhicce’nin ilk on gününün her günü faziletçe bin gün gibidir. Arefe günü on bin gün gibidir.”
Zilhiccenin sekizinci gecesini ihya edene cennet vacip olur Beş geceyi ihya edene cennet vacip olur. Bunlar: Terviye Zilhiccenin sekizinci ve Arefe gecesi, Kurban Bayramı , Ramazan Bayramı gecesi ve Şaban’ın on beşinci gecesidir. Zilhiccede zekat veren büyük fazilete nail olur Zekat veren başlangıcını Ramazan ve Zilhiccede yaparsa daha büyük fazilete nail olur. Çünkü bu iki ay, diğerlerinde bulunmayan faziletler ihtiva eder. Ramazan ayı, Kur’an-ı Kerim’in indirilmesiyle şereflendirilmiştir. bin aydan hayırlı görülen Kadir Gecesi bu ayın içindedir. bu ay, oruç gibi mühim bir farzın da eda edildiği aydır

Kaynak webtasarımgurubu.com

Zilhicce Ayı

Kur'an-ı Kerim'de Fecr Suresi'nin başında, "On geceye yemin olsun ki ?" ifadeleriyle bahsedilen on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. bu on gecenin Ramazan'ın son on günü veya Muharrem'in onuncu gününe kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, mübarek on günün Zilhiccenin ilk on günü olduğudur. Zilhiccenin Başındaki ilk 10 günde Kılınacak Çok Faziletli Namaz: 4 Rekatlık Bir Namaz Kılınır ve*Her Rekatında 1 Fatiha Suresi 1 Felak*Suresi
1 Nas*Suresi 3 İhlas*Suresi 1 Ayetel Kürsi*Suresi
Okunur ve Namazdan sonra, ellerini açmalı ve şöyle dua etmelidir:

“İzzet ve Ceberut sahibi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.*Kudret ve melekût sahibi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.*Ölümü olmayan diri Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.*Kendisinden başka ilâh yoktur; öldürür ve diriltir.*Kulların ve ülkelerin Rabbi Allah (cc), noksan sıfatlardan münezzehtir.*Çokça temiz mübarek Allah'a (cc) hamdolsun.*Allah (cc) büyükler büyüğüdür. Rabbimizin şanı yücedir; ilmi ve kudreti her yerdedir.”Bundan sonra, dileğini dilemelidir, böyle kimseye; Allah (cc) Beytini Kabe-i Muazzama’yı ve Peygamber’in (asm) kabrini ziyaret eden, Allah (cc) yolunda cihat eden kimsenin sevabını verir.Allah-ü Taâlâ'dan ne dilekte bulunur ise Allah (cc), onu ihsan eyler.

Bir kimse, on gecelerin her birinde, namazı tek tek kılar ise, Allah (cc) onu en yüksek Firdevs Cennetine koyar.*O kimsenin kötülüğü silinir kendisine şöyle denir:“Yeniden iyi şeyler yapmaya başla.”Arefe günü geldiği zaman, bir kimse gündüzünü oruçlu geçirir de; gecesinde anlatılan namazı kılar ise, anlatılan duayı okuyarak Allah’ın (cc) huzurunda ağlayarak yalvarır ise, Allah (cc) meleklerine şöyle buyurur:“Ey meleklerim şahit olun; kulumu bağışladım, hac edenlerin sevabına ortak ettim.”Efendimiz buyurdu Kıldığı namazdan ve ettiği duadan dolayı, Allah (cc) kuluna ettiği ihsanı melekler duyunca sevinir ve birbirlerine müjdelerler.”(Abdül Kadir Geylani)*


Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîke leh. Lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît.biyedihil-hayr. Ve hüve alâ külli şey'in kadîr"
bu zikri 100 kere okuyan*kimsenin ameli gibi bir hiçbirine yazılmaz. O kul kıyamette en fazla hasenenin sahibi olur manası şudur Allahtan başka ilah yoktur. o tektir ortağı yoktur mülk ona aittir hamd onadır, diriltir ve öldürür tüm hayır ve kudret elindedir o herşeye gücü yetendir.

Eşhedü en lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh, ilâhen vâhiden sameden lem yettahiz sâhibeten ve lâ veleda"*zikrini 100 kere okuyana*Allah-u Teala bir milyon hasene yazar, bir o kadar günahlarını siler cennette derecesini on bin derece yükseltir.
MANASI:*şahitlik ederimki Allahtan başka ilah yoktur tektir ortağı yoktur herşey ona muhtaçtır muhtaç değildir eş ve çocuk edinmemiştir.

Eşhedü en Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün lâ yemût biyedihil hayr ve hüve alâ külli şey’in kadîr" zikrini 100 kere okuyana yetmişbin melek gelir ve bu zikiri yapana salat ve rahmet yağdırır MANASI şehadet ederimki Allahu Teala’dan başka İlah yoktur; Mülk ve hamd o'nadır O diriltir, o öldürür. Allah ölmeyecek tek diridir hayırlar onundur o herşeye hakkıyla gücü yetendir.

Hasbiyallahu ve kefâ. Semi'allahu li-men deâ. Leyse verâ-Allahi muntehâ" zikrini 100 kere okuyanı melek alıp Rahman ın huzuruna koyar. Rahman nazar buyurur.Allah-u Te'ala 'nın kendisine*tecelli bulunduğu kişi bedbaht olmaz.
MANASI:*Allah yeter Allah duayı işitir Allahtan gayrısı yoktur. Dua edenin duası kabul edilir. Rızasını kazanmak için uğruna mücadele edilen tek ALLAH’DIR.


Ey Allahım hamd sana mahsustur. senin istediğin gibi hamd sana olsun Bizim imizden daha hayırlı hamdler sana olsun.Biz nimetinin kadrini bilemiyoruz.Azametini takdir edemiyoruz.Ya Rabbi namazım,kurbanım,hayatım, her şeyim sana ait.İbadetimi yardımınla yapıyorum.Yarabbi faniyim. kabir azabından sana sığınıyorum Ya Rabbi kalbimi ve aklımı rızanda topla.Ya Rabbi felaketlerden sana sığınıyorum.

murataltug1985
08-21-2018, 08:15
Kaynak akşam.com.tr

Arefe günü faziletleri yapılacak ibadetler

Arefe Günü için Hz.Muhammed (S.A.V.) şu duayı uygun görmüştür: “Allah’tan başka ilah yoktur, o tektir, ortağı yoktur. Mülk onundur hamd da yalnız onadır. O her şeye kadirdir.” Arefe günü güzel günler öncesi anlamına gelir. Bayramdan bir gün öncesi olan arefe gününde bayram hazırlıkları yapılır dualar okunur, ibadetler yapılır zikirler çekilir. Peygamber efendimiz Arefe Günü şu duayı uygun görmüştür. “Allah’tan başka yoktur, o tektir, hamd yalnız onadır. O her şeye kadirdir.” Müslümanlığın beş şartından birisi de hacca gitmekdir. Tövbe Namazı Kılmak: İkindi namazını kıldıktan ve Arefe Duasına başlamadan önce göğün altında iki rekat namaz kılmalı ve Hak Teala'nın huzurunda günahlarını itiraf ederek ikrar etmelidir. Böylece Arafat sevabına nail olsun ve günahları bağışlansın.

Mahsus Namaz: Zeval vakti olduğunda göğün altına çıkmalı öğlen ve ikindi namazlarını ruku ve secdesini güzelce kılmalı. Namaz bittikten sonra iki rekat namaz kılmalı. Namazın birinci rekatında Fatiha Suresinden sonra ihlas suresini, ikinci rekatta Fatiha Suresinden sonra Kafirun Suresi okunmalıdır. ardından 4 rekat namaz kılmalıdır. Namaz iki rekat iki rekat kılınmalıdır. Her rekatta Fatiha suresinden sonra 50 kere ihlas suresini okumalıdır. Bu namaz Emire'l Mümin'in Hz. Ali'nin namazıdır. Arefe günü faziletli ve İslam açısından önemli bir gündür Müslümanlar Kurban Bayramı’nın öncesinde geçirilen Arefe Günü’nde oruca devam ederler. Hz.Muhammed (S.A.V.) bugün için “En hayırlı, kabulü şayan olan dua, Arefe Günü yapılan duadır” söylemiştir.

Müslümanlar bugünü oruç, namaz ve duayla geçirmelidir Arefe Lügatte “tanıma” manasındadır Haccın şartlarından biri ; Arefe günü Arafat’ın Vadiy-i Urene denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durmaktır. Bu ibadet bir Gün önce olursa, hac kabul olmaz.haccın kabulü, Arefe gününün doğru olmasına bağlıdır. Hz.Muhammed (S.A.V.) bugün için “En hayırlı, dua, Arefe Günü yapılan duadır” buyurmuştur bugün oruç, namaz ve dua ile geçirilmelidir. Müslümanlar Kurban Bayramı’nın öncesinde Arefe Günü’nde oruç tutmaya devam ederler.

Hz. Ali bugün için şu duayı tavsiye etmiştir:“Allah’ım, bizim dediğimizden hayırlı, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, ibadetlerim, ölümüm, yaşamam senin içindir. varlığım Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, işlerin bozulmasından sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiğinin hayırlısını senden dilerim.”bugün İhlas Suresinin okunması vurgulanır İhlas Suresi’nin Arapça okunuşu:Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yled. Ve lem yekün leh küfüven ehad.”
İhlas Suresi’nin Türkçe çevirisi:“De ki; O Allah bir tektir. Allah eksiksiz, sameddir Bütün varlıklar O'na muhtaç, fakat O, hiçbir şeye muhtaç değildir). O Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na bir denk olmadı.”

Yemin olsun on geceye...Milyonlarca mü’min “Lebbeyk!” nidalarıyla kutsal diyarlara yüzünü gözünü sürüyor. Gidemeyenlere ise Cenâb-ı Hak, Zilhicce fırsatı sunuyor. bu ayın ilk on günü bizler için duaları hacıların niyazlarına katma, her anı bereketlendirme vakti.Milyonlarca insanın hac ibadetini eda ettiği, Arafat’ta, Mina’da, Müzdelife’de rahmet sağanağında ıslandığı, “Lebbeyk Allahümme lebbeyk!” nidalarının yükseldiği, kurbanların kesildiği bir zaman Zilhicce ayı.
Müminler denizinde bir damla olmanın hazzıyla kutlu zamanı kutsal topraklarda geçirenler var. Hacerü’l-Esved’e yüzünü gözünü sürüp, Ravza’nın sahibinin atmosferinde yıkanıyor. herkes bu talihe sahip değil.

Kâbe’nin kokusunu almak isteyen, Rabb’ine teveccühü arzulayan, keşke biz de orada olabilseydik!” diyenler var geride. Onlara Allah’ın engin rahmeti yetişiyor. Cenâb-ı Hak kullarına teveccühte bulunuyor. 10 günü hacdaymış gibi dolu dolu geçirmemiz, dualarımızı Arafat dualarına katabilmemiz, onların ibadetlerine ortak olabilmemiz mümkün. esas olan niyet, arzu ve Rabb-i Rahim’in teveccühüne mukabelede bulunmak.Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın önemini vurgulamak için yemin ettiği şeylerden biri de Zilhicce ayında Fecr Suresinde “Şafak vaktine ve on geceye yemin olsun ki.” buyruluyor. bu ayetler Zilhicce’nin ilk on gecesine işaret ediyor. on gecenin, Muharrem ayının ilk on gecesi ya da Ramazan’ın son on gecesi olduğunu söyleyenler var. Ancak âlimler bu günlerin Kurban Bayramı’ndan önceki on gece olduğu görüşünde.

Zilhicce’nin on gecesine yemin edilerek gecelerin Allah katındaki kıymeti ön plana çıkarılıyor. gece ibadeti adına çok önemli. Çünkü o saatler Cenâb-ı Hakk’a en yakın olunan anlar Allah için rahatın terk edildiği, hiç kimsenin görmediği yerde Allah’a yönelindiği, zaman dilimleri. Yaradan’ın teveccühü söz konusu. On geceye yemin edilen ayette Allah’ın lütuflarla bezediği Ramazan’ın son on ile Zilhicce’nin ilk on gecesinin sonunun bayramla taçlanması. Allah, bu günlerde uhrevileşen, kapısına koşan kullarına boşluk yaşatmak istemezmişçesine inananları hayrı, bereketi, neşesi ile dolu bayrama emanet ediyor. Kullarına dünyada bayram ettirerek, ahirette vereceği mükafatın provasını yaptırıyor

'Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli gün yoktur'Bu özel günlere Efendimiz büyük önem veriyor. “Allah’a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce’nin ilk on gününden sevimli gün yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar Kadir Gecesi’ne denktir.”buyuruyor Ümmetine çok düşkün olan, onların affı için çırpınan Rahmet ve Şefkat Peygamberi, “Allah indinde Zilhicce’nin ilk on günündeki amellerden daha kıymetlisi yoktur. tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” buyuruyor kıymetine dikkat çekiyor. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri olduğu göz önünde bulundurulursa, nafile namazları önem kazanıyor.

Kurban Bayramı’ndan önceki on gecenin, Kandil ve Kadir Gecesi gibi önemi var. Kandil gecelerini ihya eder gibi değerlendirmek lazım. Bediüzzaman talebelerine yazdığı bir mektupta şu hakikate dikkat çekiyor: “Bu on gece Kur’ân-ı Azimüşşan’ın ‘Ve’l-fecri. Ve leyâlin aşrin’ Ve on geceye./ Fecr Suresi ile, verdiği ehemmiyete binâen o geceler Leyle-i Kadir ve Berat ve Mi’rac nev’inde büyük kıymetleri var. hac sırrıyla bütün âlem-i İslâm namına her taraftan gelen hacıların kâinatla alâkadar tarzdaki makbul hasenatlarına ve ümmet-i Muhammed hakkında ettikleri duâlarına, o gecelerde mü’minler hissedâr oluyorlar. Hz. Ali bugün için şu duayı tavsiye etmiştir:
“Allah’ım, hayırlı olarak, Zât’ının buyurduğu gibi hamd sana mahsustur. Allah’ım namazım, ibadetim, ölümüm, yaşamım senindir. Kalan varlığım Zât’ın içindir. Allah’ım kabir azabından, kalp fitnesinden, sana sığınırım. Allah’ım esen yelin getirdiğinin hayırlısını senden dilerim.”bugün İhlas Suresi’nin okunması gerektiği vurgulanır
“Kul hüvellâhü ehad. Allâhüssamed. Lem yelid ve lem yled. Ve lem yekün leh küfüven ehad.”
De ki; Allah bir tektir. eksiksiz, sameddir Bütün varlıklar O'na muhtaçtır O, hiçbir şeye muhtaç değildir Doğurmadı ve doğurulmadı. O'na denk de olmadı.”

Peygamberimiz sav buyurdu ki:


Arefe gününe hürmet ediniz! Çünkü Allahü tealnın kıymet verdiği bir gündür.

Arefe gecesi ibadet edenler Cehennem’den azad olur.

Arefe günü ibadet edenlerin iki senelik günahları affolur. Biri geçmiş senenin, diğeri gelecek senenin
günahıdır.

Arefe günü bin ihlas okuyanın bütün günahları affolur ve her duası kabul olur. Hepsini besmele ile okumalıdır.

Rasûlullâh*Sav*‘’Şeytan arefe gününde olduğu kadar hiçbir gün zelil, hor, hakir ve öfkeli görülmemiştir. Çünkü Allâh Te’âlâ’nın rahmeti yağmış büyük günahları bağışlanmıştır Ancak Bedir günü müstesna’ O zaman Cibrîl’in melekleri saf düzenine soktuğunu görmüştür buyurdu.


اَللّٰهُ اَكْبَرُ اَللّٰهُ اَكْبَرُ لاا اِلٰهَ اِلاَّ اَللّٰهُ وَاَللّٰهُ اَكْبَرُ اَللّٰهُ اَكْبَرُ وَلِلّٰهِ الْحَمْدُ
‘’Allâh en büyüktür, Allâh en yücedir, Allâh’tan başka ilâh yoktur. Allâh her şeyden büyüktür.*O en büyüktür. Bütün hamdler Allâh’a mahsustur.

AREFE GÜNÜ MESAJLARI

Her şeye kadir olan Yüce Allah, bizleri, doğru yoldan ve sevdiklerimizden ayırmasın! Hayırlı ve bereketli arefe dileğiyle.

Sevdiklerin hep yanında olsun, yüzün ve gülün hiç solmasın. Yüreğine damla damla umut, günlerine bin tatlı mutluluk dolsun. Arefe gününüz kutlu olsun.

Heyecanla bayramı gözlediğimiz bugünde kurban bayramınız kutlu, bekleyişleriniz hayırlara vesile olsun, arefe gününüz kutlu olsun.

Sizlere en güzel ve coşkulu olan bayramları müjdeleyen bugünde en güzel bayramlara erişebilmeniz duasıyla. Arefe gününüz kutlu olsun.

Arefe gününüzü kutlar, sevdiklerinizle birlikte nice güzel günlere erişmenizi Allah’tan niyaz ederiz.

Yüzünüzün ay gibi parlak ve bayram edeceğiniz günlerin hiç bitmemesi duasıyla, Arefe gününüz kutlu olsun.

Bugünün feyiz ve bereketi üzerinizden eksik olmasın. Niyetleriniz makbul, amelleriniz kabul olsun. Arefe gününüz kutlu olsun.

Günaydın Dostlukların birleştiği, kardeşliğin hiç bitmediği, nice güzel bayramları muştulayan Arefe gününüz mübarek olsun

En güzel bayramlara hep birlikte sağlıkla ve huzurla erişebilmek duasıyla.. Arefe gününüz mübarek olsun.

Bir avuç dua, sıcak bir mesaj, bir kucak sevgi, kapatır mesafeleri birleştirir gönülleri kalbiniz nur, haneniz huzur dolsun. Arefe Gününüz Kutlu Olsun.


Kaynak islamveihsan.com

OSMANLI’DA KURBAN BAYRAMI GELENEKLERİ

Kurban Bayramı’na sayılı günler kaldı. Arife hazırlıkları başlayacak, bayram namazı kılınacak, üzerine farz olanlar kurban kesecek çocuklar harçlık için dolaşacak,*akraba ziyaretleri yapılacak*ve hânesine et girmeyenler*bayram edecek. Büyüklerimizin*“nerede eski bayramlar diye hayıflandığı günler eskilerde kaldı.*Peki ecdadımız*Osmanlı Kurban Bayramı’nı nasıl ifa ederdi? OSMANLI’DA BAYRAM ÖNCESİ
Padişah tarafından* tembihnâmeler yayınlanırdı. konaklarda, evlerde ve saraylarda temizlik başlardı. Tembihnâmelerde ahlak bozacak davranışlardan kaçınılması, alınması gereken*tedbirler, sokakların temizlenmesi gibi maddeler vardı. insanlar ikaz edilir, maddi ve mânevî temizliğe yönlendirilirdi.

Bayram gecesinde mahalle bekçileri sabaha karşı davullarını ahenkle tokmaklarken mâni söylerdi.*Osmanlı devrinden bir mani örneği…
Bu sabahın yazına,*Kalkın Hakk’ın niyazına,
Abdest alın ey komşular Bayram, sabah namazına.”
Osmanlıda Kurban sevinci, Arefe günü atılan top atışlarıyla başlar, son günün ikindi vaktinde atılan top atışlarıyla biterdi. Bayram namazının yaklaşmasıyla ev ahalisi bayramlıklarını giyerek en yakındaki camiye gider Hanımlar bayram dönüşü ailecek kahvaltı yapmanın heyecanıyla bayramlıklarını giyinmiş kahvaltı sofrasını hazırlardı. Bayramda mutlaka ailece konu, komşu kabristan ziyaretleri yapardı. ÇOCUKLARA*“ARİFE ÇİÇEĞİ”*DENİRDİ

Bayram boyunca caddelerde, mahallelerde bir sürü*“Arife Çiçeği”*olurdu. Çocuklara*“Arife Çiçekleri”*denirdi nedeni ise çocukların bayram gününü beklemeden Arife gününden bayramlık kıyafetlerini giyip dışarı çıkmalarıdır.Bayram tebrik merasimleri 19. yüzyılın ortalarına kadar Topkapı Sarayı’nda, 1867’li yıllarda Dolmabahçe Sarayı’nda, Sultan Abdülhamid devrinde ise Yıldız Sarayı’nda yapıldı. Bayram namazı kılınacak camiyi padişah seçerdi. Devlet erkânı,*bayram namazını çoğunlukla Ayasofya ve Sultanahmet Camisi’nde kılardı. PADİŞAHLAR İÇİN Saya Ocağı” adı verilen koçlar yetiştirilirdi. Padişaha sunulacak kurbanların beslenmesi, yetiştirilmesi ve kesimleriyle saya neferleri ilgilenirdi. Padişah, Hırka-i Saadet Dairesi’nde hazır bekleyen yaklaşık*40 kurbanlığın bulunduğu yere gider ve kendisi için hususi olarak hazırlanan kurbanlardan birini seçerek büyük bir merasimle ilk kurbanı kendisi keserdi. kurbanlar ilim*talebelerine medreselere dul ve*kimsesiz kadınlara, bekçilere, tulumbacılara ve ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılırdı.

Subay ve memurlara bayram hediyesi olarak birer maaş ikramiye; zaptiyelere yeni fes ve püskül bunların temini için para verilirdi. İstanbul’un büyük camilerinde cemaate iftariye adı verilen hediyeler, şeker, helva ve lokum dağıtılırdı. Cezalarının üçte ikisini çeken mahkûmlar bayram vesilesiyle affedilirdi.Cezaevindeki mahkûmlara helva dağıtılırdı. EVLERDE “TURUNÇ REÇELİ” BULUNURDU Kanlı etin yenmesi dinimizce caiz olmadığından kurban eti hemen yenilmezdi. Kurban eti kendi aile efradına, fakirlere ve eş-dosta dağıtmak üzere üçe taksim edilirdi. Kurban bayramında bolca tüketilen et, sindirim sistemini bozduğundan imkânı olan her hâne, vücudu dengelediği için*“Turunç Reçeli”*bulundururdu. Zenginlerin hanımına, çocuklarına, yakın akrabalarına,*vefat etmiş yakınları adına gücü yetmeyip kurban kesemeyen komşularına kurbanlık hediye etme âdeti vardı.


Kaynak ensonhaber.com Osmanlı’da Kurban


Kurban bayramına sayılı günler kala, gözümüz gelenek görenek; örf adet arıyor değil. tezek kokuları bayram indirimleri ya da memleket ziyaretleriyle bayram coşkusu canlı duruyor. Peki Osmanlı’da yaşanan Kurban bayramının adetleri nelerdi? nasıl bir telaş yaşanırdı? Padişaha özel hazırlanan koçları duymuş muydunuz?
BAYRAM TEMBİHNAMESİ Osmanlı’da Kurban bayramı hazırlıkları Arife gününden değil, bir sene önce başlardı. bayram hazırlığı yapılırdı. kesilecek kurbanların bakımı için uzun süreli bir bakım söz konusuydu. Osmanlı tebaasına bayram anlatılır, halk bilgilendirilirdi.Padişah Tembihname’si tüm haneye girer, hazırlıklar bu bildiriyle yapılırdı. Bayram temizliği, kurbanlığın alımı, zekatı ve kesimi tek tek bildirilirdi.

Bayramlarda toplum ahlakına işaret edilirdi. Çeşmeler, sokaklar, konaklar elden geçirilir, haneler çarşı pazar bayrama hazırlanırdı. Borcu olanın borç defteri silinir (zimem defteri), zengin, fakirin açığını kapatırdı. BAYRAM TOP ATIŞIYLA MÜJDELENİRDİ Kurban sevinci, Arife günü top atışlarıyla başlar, son günün ikindi vaktinde top atışlarıyla da biterdi. halk nerede ne yapması gerektiğini çok iyi biliyordu. Camiler taşar, uzun dualar edilir, kapısı açık bırakılan evde büyük sofralarda kahvaltılar hazırlanırdı.*Padişahlar namaz için Ayasofya ve 1617'den sonraSultan Ahmed Camisini tercih edİyordu

PADİŞAHA ÖZEL KOÇ: SAYA OCAĞI Günümüzde kurbanlık büyükbaş tercih edilirken, Osmanlıda genellikle küçükbaş kesiliyordu. padişaha Saya Ocağı” adlı özel koçlar yetiştirilirdi. Padişaha sunulacak kurbanların beslenmesi, yetiştirilmesi kesimleriyle saya neferleri ilgileniyordu. Padişah, yaklaşık*40 kurbanlığın bulunduğu yere gider ve kendisine hususi hazırlanan kurbanı seçerek büyük bir merasimle ilk kurbanı keserdi.Saraydaki kurban kesimi için özellikle Sakız koçu tercih edilirdi. Çünkü çok lezzetli ve padişahın damağına yaraşırdı Kesilen kurbanlar öğrencilere medreselere ve ihtiyacı olan herkese dağıtılırdı.

ALNA KURBAN KANI SÜRMEK ADETTENDİ
Kurbanı keserken beline yeni ipekli futa önlük kuşanan hane sahibine, özel bileylenmiş bıçak verilirdi. törenle kesilen ilk kurbanın ardından*hane sahibi konağa döner iki rekat şükür namazı kıldıktan sonra bayramlaşmaya geçilirdi. İlk kesilen kurbanın kanından evin en küçük çocuğunun alnına sürülmesi ve postunun tekkeye yollanması adetdi.
Kurban eti aileye, fakirlere ve eş-dosta paylaştırılıyordu. Kurban bayramında bolca tüketilen et, sindirimi bozduğundan, vücudu dengelediği için*hanelerde 'Turunç Reçeli' yapılırdı. Mideyi rahatlatması ve sağlığı koruması açısından önemliydi.Kahvaltının ardından bayram ziyaretleri gerçekleşirdi. Herkes büyüğünü tanır, sayardı. mezarlık ziyaretleri şaşmazdı.Padişahın bayramını tebrik edecek olanlar tesbit edilir, huzura çıkacak her isim yerini alırdı.*Bayram dolayısıyla bütün şehirde sarayda da çeşitli eğlenceler düzenlenir, oyunlar oynanırdı. Davul eğlencenin vazgeçilmezlerindendi

Kaynak risalehaber.com

Kurban Bayramında hangi dualar okunur?

Arefe gününü yaşadığımız saatlerde bayram heyecanı arttı. Vacip olan kurban ibadeti 21 Ağustos 2018 Salı günü başlayacak. Bayramın ilk günü yaşanacak. Kurbanlar kesilecek, akrabalar ziyaret edilecek, büyük eli öpülecek. Dinimizce kurban bayramında dua etmek ehemmiyetlidir. milyonlarca vatandaşımız dua arıyor. Peki*Kurban Bayramında hangi dualar okunur?*Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor; “Allah'a kurbanlarınızın ne etleri ulaşır, ne de kanları. Ona ulaşan takvanızdır..." (Hac, 37) Kurban Bayramı boyunca dua etmek, 4 günlük süreden alınacak fazileti katlayacaktır. Bayramı dua ve ibadetle geçirenlerin günahı bağışlanır, amel defteri kabarır.
Allah'ın rızası için kesilen kurbanların yanı sıra,*kurban bayramında okunacak dualar*şöyledir;

Ey rahmeti ile kâinatı kuşatan Rahman ve Rahim olan Allah'ım Şu mübarek Bayramda huzuruna geldik. Lâyıkı ile kul olamayışımızın mahcubiyeti içinde divanına durduk. Şükrümüzü eda edemedik Bizi huzuruna buyur, dua ve niyazlarımızı kabul eyle Allah'ım Ya Rabbi Kıldığımız namazları, “Kurban günlerinde senin katında en sevimli amelimiz olan kurbanlarımızı”, okuduğumuz Kur'anları, indirdiğimiz hatm-i şerifleri, yaptığımız zikirleri, tesbihatı, dua ve niyazları nasihatleri ibadet ve taatlerimizi, hayır ve hasenatımızı, Bayram günü hürmetine en güzel şekliyle kabul eyle Allah'ım mübarek bayram sabahında, yürekten itiraflarımız ve samimi tövbelerimizle sonsuz rahmet ve mağfiretine iltica ediyoruz. Bizi gönüllere şifa, dertlere deva, huzur ve barış kaynağı olan Kur'an'la buluştur Allah'ım!

Bize bahşeylediğin en büyük sermaye olan ömrümüzü rızana uygun geçirmeyi nasip eyle Allah'ım! Bizleri Sana layık bir kul, Habibine layık bir ümmet eyle.Onları cennetinle ve cemalinle müşerref eyle! Ailelerine sabır ve metanet ihsan eyle! Dinimizin, devletimizin, milletimizin bekasını sarsacak belalardan, sıkıntı musibet keder ve terörden bizleri muhafaza eyle Ya Rabbi!
Aziz milletimizi ağır imtihanlardan muhafaza eyle! Fitne ateşiyle bizi tutuşturmak isteyenlere karşı yekvücut tek bilek olmayı milletçe hepimize nasip eyle Allah'ım Bütün acılara rağmen milletimizin hiçbir ferdini haktan, hukuktan, adaletten, merhametten bir an ayırma! Sana inanan aziz milletten yardım ve inayetini, kuvvet ve rahmetini esirgeme Allah'ım!

Bizleri mazlumların, mağdurların umut bağladığı ülkemize ve tarih boyunca canlarını veren şehitlerimizin uğruna canlarını verdikleri yüce değerlere sahip çıkanlardan eyle Allahım!
Ya Rabbi Bizlere anne-babalarımıza hayırlı evlat olmayı nasip eyle Hayatımızı eşlerimize, göz bebeğimiz yavrularımıza karşı görevlerimizi yapabilmeyi ihsan eyle Allah'ım! Onlara sevgi, rahmet, merhamet, şefkat, muhabbet ve ülfetle muamele etmeyi nasip eyle Allah'ım Ailelerimize dirlik, düzenlik ve huzur ihsan eyle Allah'ım
Evlatlarımızı ailelerine, vatanına, milletine hayırlı eyle. Çocuklarımızın kalplerini iman ve Kur'an nuru eyle Allah'ım! mübarek Bayram hürmetine hasta kullarına acil şifalar, borçlu kullarına edalar, dertli kullarına devalar ihsan eyle Allah'ım!

Ya Rabbi mübarek Bayram hürmetine; evimiz ve imtihan dünyamızı savaşlarla, işgallerle, katliamlarla, açlıklarla, inleyen enkaz olmaktan kurtar! Yeryüzü ve tüm mahlukat bize emanet, biz de birbirimize emanetiz. Mazlumlara, gariplere, yetimlere, kimsesizlere sahip çıkmayı; çocukların, kadınların, gençlerin, yaşlıların bütün mahlukatın hak ve hukukunu korumayı bizlere nasip eyle Allah'ım Kırık kalpleri onarmayı; yaralı gönülleri imar etmeyi; haset, kin ve nefretten uzak durmayı; sevgi, merhamet ve kardeşlik köprüleri kurmayı lutfeyle Allah'ım Ya Rabbi Bizleri, günahta ve düşmanlıkta değil; iyilikte ve takvada yardımlaşanlardan eyle! Hak ve hakikatin yolunda olanlardan eyle Allah'ım!

Bizleri, birbirine kin güdenlerden, nefret duyanlardan, buğzedenlerden; fitne çıkaranlardan, gıybet ve iftiraya bulaşanlardan, kul hakkına girenlerden eyleme Allah'ım Bizleri, kendisi için istediğini mümin kardeşi için isteyenlerden, işlerini adalet, hakkaniyet, merhamet ve şefkatle icra edenlerden eyle Allah'ım Ya Rabbi mübarek bayram sabahında günahkâr beden ve gönüllerimizi istiğfar ile arıtmak istiyoruz. nasip eyle Allah'ım! İmanımızı ve ahdimizi tazelemek muradımız. Sen bahşeyle Allah'ım! Kırdığımız kalpleri onarmak, paraladığımız onurları tamir etmek, ihlal ettiğimiz hak sahipleriyle helalleşmek borcumuz. Sen lufteyle Allah'ım!

Allah'ım Rabbimiz! Yalnız Sana güvenip dayandık, Sana yöneldik ve sonunda Senin huzuruna varacağız.” diye yakaran Hz. İbrahim gibi yalvarıyoruz. Huzuruna tertemiz yüzle, hesabını vereceğimiz salih amellerle varmayı nasip eyle Allah'ım Rabbimiz! Peygamberimizin (s.a.s) dilinden düşürmediği dua ile Sana yalvarıyoruz. “Allahümme inneke afüvvün, kerimün, tühıbbül afve fa'fu anna”. “Allah'ım! Sen affedicisin. Sen Kerim'sin. Affetmeyi seversin. Bizleri affeyle Allah'ım!” Allah'ım! Bütün peygamberlerin yaptığı dua ile Sana yöneliyoruz. “Rabbena atina fi'd-dünya haseneh, ve fi'l-ahirati haseneh, ve kına azabe'n-nar.” “Rabbimiz! Bize dünyada Ahiret'te güzellikler ihsan eyle. Bizi cehennem azabından muhafaza eyle.”

Yâ Rabbe'l-Âlemîn,Bizleri zikrinde, şükründe, ibadetinde daim eyle. Bedenlerimize sıhhat ve afiyet ihsan eyle. Ümmet-i Muhammed'e güzel hizmet güç ve kuvvet ihsan eyle. Vefatımız geldiği zaman dilimiz zikrinle meşgulken, alnımız secdede iken, Senin sevdiğin ve razı olduğun bir hal üzereyken ruhumuzu kabzeyle Allah'ım. Ecel şerbetini içeceğimiz son nefesimizde, Kelime-i şahadet ki buyurun,
اشهد ان لَاله الَالله واشهد ان محمدا عبده ورسوله
diyerek, ruhumuzu teslim edebilmeyi, imanlı ve selim bir kalp ile huzuruna çıkmayı nasip eyle Allah'ım. Bizleri cennetinle, cemalinle müşerref eyle Allah'ım. Dualarımızı kabul eyle Allah'ım.


Kaynak dinimizislam.com
*
Kurban ve adak Hazret-i İbrahim ve Kurban

İbrahim aleyhisselam, Allahü teâlâ bir oğul verirse, Allah için kurban edeceğini söyledi. Dileği hasıl olunca, sözünü yerine getirmesi rüyada bildirildi.
Hazret-i İbrahim, sözünde durup oğlunu kurban etmek istedi. Cenab-ı Hak,*ibrahim, rüyasına sadakat gösterdi. Elbette bu imtihandı. Oğluna karşılık ona büyük bir kurbanlık koç verdik. İhsan sahiplerini böyle mükafatlandırırız buyurdu.
Hazret-i İbrahim, Nemrud tarafından ateşe atıldığında canı ile, Hz İsmaili kurban etmesi emredildiğinde evladı ile, sürülerini bağışlamakla da malı ile imtihan edildi. Üç imtihanı da kazandı. Kur'an-ı kerimde,*Sözünün eri İbrahim*diye övüldü. (Necm 37)

Sözünde durmak büyük fazilettir. Kur'an-ı kerimde, sözünde duranlar övülmektedir:Müminler içinde Allah’a verdiği sözde duran nice erler var.Ahzab 23

Elbette İbrahim, sadık bir Peygamberdi İsmail, sözünde sadık resul bir nebi idi. Meryem 54
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:Doğruluk iyiliğe, iyilik Cennete götürür. İnsan doğruluk ile Allah indinde, sıddıklardan yazılır.

Hazret-i İbrahim, Cenab-ı Hakkın gönderdiği koçu kurban etti. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kirama,*Kurban kesmek, babanız İbrahim’in sünnetidir*buyurdu.

Dinen zengin sayılmayan kimsenin, borcu yoksa, gücü de yeterse, kurban kesmesi çok iyi olur. Hadis-i şerifte,*Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm bundan müstesnadır buyuruldu.

İbrahim as oğlu İsmailin cemalini görünce, babalık sevgisi ile uyur. Rüyada, oğlunu kurban ederken görür. Hanımına Ey Hacer, gözümün nuru oğlum İsmail’e en iyi elbisesini giydir, onu dost ziyaretine götüreceğim bıçak ve ip getir. Belki Allahü teâlâ bir koyun verir. Diyerek evden çıkar İblis Ey Hacer, İbrahim, İsmail’i kurban etmeye...götürdü Bir baba, oğlunu nasıl kurban eder diyerek vesvese verir Hz hacer tam bir teslimiyetle şu cevabı verir Rabbim Allahü teâlâ emretmişse, Ona bin can feda olsun.

İblis Hz İbrahim’e der ki- Oğlunu kesmene gönlün razı mı? Hz ibrahim cevaplar Ey melun, bil ki, dünya evladım olsa Rabbim hepsini kurban istese, hepsini kurban ederim.Şeytan, Hz İsmaile sorar Ey İsmail, baban, seni kesecek. Hz ismail cevaplar
Eğer Allahü teâlâ emretmişse, bin canım dosta feda olsun. Babacığım emredileni yap beni sabredicilerden bulacaksın. El ve ayaklarımı bağla
Belki gırtlağım hançerine dayanamaz, elimi, ayağımı oynatır da seni üzerim.

İblisin vesvesesi bitmeyince Hz İsmail, babasına der ki: Ona taş at, uzaklaşsın. Taş atıp Mina’ya gelince, Hz İbrahim oğluna der ki yavrum, başımızda bela var. niçin had cezasına müstahak oldun?Babacığım kan kokusu geliyor. Oğlum, seni boğazladığımı görüyorum. Ne dersin? (Saffat 102)
Babacığım, emredileni yap, inşaallah beni sabredici bulacaksın. Başımı vermek bir an sürer. Ama kendi elinle oğlunu kurban etmek, gönlüne zor ve ağır gelebilir.

Hz ismailin kesilirken hz ibrahime seslenir babacığım kendi elinle oğlunu kurban etmek, gönle zor ve ağır gelebilir. Sen emredileni yap Ellerimi ve ayaklarımı sıkı bağlaki gırtlağım hançerine dayanamaz, el ayak oynatır da seni üzerim.
Beni yüzü koyun yatır, yüzümü görme, belki coşarım da, babalık sevgin harekete gelir, ikimiz de, emri yerine getirmekte kusur ederiz. Annemi teselli et iyilikte bulun. Ve melekler ağlar.

Babası hz ibrahim bıçağı oğlu hz ismailin boğazına koyunca güler. Hz ibrahim seslenir Yavrucuğum, bu halde niçin gülüyorsun hz ismail cevaplar
bıçakta Besmele yazılı, dostun ismi yazılı olan bıçak, nasıl keser? Hazret-i İbrahim, olanca kuvveti ile bıçağı çakar, ancak bıçak kesmez. Bıçak Allahü teâlânın emriyle dile gelip der ki niçin kızıyorsun? Sana kes diye emreden, bana da kesme diye emrediyor.

Hz ibrahim oğlu ismail as ı keserken şu lütuf erişti:
Ey İbrahim, rüyana sadakat gösterdin. Güzel amel işleyeni mükafatlandırırız. Bu imtihandı. Oğluna karşılık kurbanlık koç verdik Hz İbrahim gökten inen koçu yakalayınca, oğlunun ölümden kurtaran dost oğlunun bağlarını çözdü. Hz ibrahim oğlum, dua et, Allahü teâlâ kabul eder. Diyince Hazret-i İsmail Ya Rabbi, Kıyamette, müminlere mağfiret eyle diye dua etti müminleri mağfiret ve bağışlanma müjdesi geldi.

Kurbanın hz İshak olduğu, Yahudilerin uydurma Tevratında bildirilmektedir.Tevratın bozuk olduğu Kur’ân-ı kerim de haber verilir. âyet-i kerimelerde kurban edilenin İsmail as dır İbrahim as a önce İsmail as sonra İshak as ihsan edilmiştir Hz Ömer zamanında Yahudi hahama kurban edilenin İsmail mi, yoksa İshak mi diye Sorulur Haham şu cevabı verir Ya halife, Yahudiler, hz İsmail’in kurban olduğunu bilirler. Fakat İsmail as hz Muhammedin ceddi olduğu için, kendi cedleri İshak as ın kurban olduğunu söylüyorlar,

hz ibrahim Ya Rabbi iyi bir oğul ver diyince Ona uysal bir oğlan müjdelendi Çocuk, büyüyünce, İbrahim as oğulcuğum Rüyada seni boğazladığımı görüyorum. dedi oğul Babacığım emredileni yap diyerek Allaha teslim oldu, İbrahim as ın Bıçağı çocuğunu kesmedi. Hz İbrahim Rüyaya sadıktı kurbanlık bir koçla mükafatlandırıldı Ona iyilerden İshak Peygamber müjdelendi Onların soylarından iyi olanlar ve nefsine zulmedenler de vardı .

”İbni Âbidîn hazretleri buyuruyor ki:“Müslümanların lüzumsuz konuşması uygun değildir. İsmail mi İshak mı üstündür? Kurban edilen hangisidir? Hazret-i Aişe mi yoksa hazret-i Fatıma mı, diye sormamalıdır. Bunları öğrenmek lazım değildir. Allahü teâlâ bu gibi şeyleri öğrenmeyi emretmedi.”



Kaynak sabah.com.tr nihat hatipoğlu yazıları


Hz. İsmail'i kurban ettirmemek

Saffat süresinde bir kıssa anlatılır her Kuran hikâyesi gibi sarsıcıdır Bir baba ile oğlunun ürperten, hikâyesidir. Hz. İbrahim 86 yaşındadır çocuğu olmayınca davasını devam ettirecek bir evlat arzu eder. Allaha adak adar Yüce Rabbimiz, Hacer validemizden bir erkek çocuk nasip eder. Ve İsmail ismi verilir. Hz. İbrahime rüyasında adağı vahyedilir. Hz. İbrahim çaresizce Hz. İsmail'in yaşadığı Mekke'ye gelir. Niyeti evladını kurban etmektir. Ne kadar zor, ne kadar çetin bir imtihan Peygamberlerin imtihanı da büyük olur

şeytan Hz. Hacer'e, kocan oğlunu kesecek"
Hz. İbrahim'e insan oğlunu keser mi" Hz. İsmail'e baban seni kesmeye götürüyor" der. üçü de şeytanı kovalar ve "Allah'ın hükmüne razı olduk" derler ve hz ibrahim Mina-Müzdelifeye gelince der ki Oğulcağızım rüyamda seni kurban ediyorum. teslim olacak mısın?" Bir baba için bunu söylemek zor ve ağırdır. Hz. İbrahim Rabbinin emrini iletmekte tereddüt etmez. Oğlu Hz. İsmail tam bir teslimiyetle cevap verir: "Babacığım emri yap İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.

Hz ismail kurban edilmek istenince şu cevabı verir
direnip tartışmayacağım. ne ile emredildiysen yap. Diyerek Allah'a teslim olur ve Babacığım. Kollarımı bağla. Gömleğimi soy kana bulanmasın. Annem dayanamaz. Hz. İbrahim oğlu İsmail'i Kurban edecektir. ama Rabbim bıçaktan kesebilme kudretini kaldırmıştır. Yüce Allah**kesme" diyor. Hangi bıçak kesebilir ki.Yüce Allah yakma derse hangi ateş Hz. İbrahim'i yakabilir ki. Güç onun, kudret onun, Kimin haddine söz söylemek,

Hz ibrahim oğlunu kurban etmekle büyük bir sınava tabi tutulmuştur Büyük bir kurban ile yarası sarılmıştır Hz. İbrahim kararlılık ve fedakârlığını, Hz. İsmail ise tam bir teslimiyetle rabbinin sınavını geçmiştir Yüce Allah bu büyük sınav sonucunda Hz. İsmail'i kestirmemiş Yüce Allah engin rahmetiyle babayı ağır imtihandan çıkarmış Lütfetmiş. Evladının kanına babanın elini bulaştırmamış Rabbe teslim olan çocuğa peygamberlik vermiş hz ismaili ve Hz. Muhammed'in dedesi yapmıştır Fedakâr babayı, tevekkül eden evladı konuşan bizler ne yazık ki "Merhametli Allah'ı" ne az konuşuyoruz. sahip olduklarımızın O'nun dokunuşunun eseri olduğunu göz ardı ediyoruz.

Rabbi hakkıyla bilmeden Rabbin nimetini nasıl takdir edebiliriz Yüce Rabbe teslim olmadan ne Halil olan Hz. İbrahim'i ne de Halim olan Hz. İsmail'i anlayamayız Kurbanı keserken Hz. Peygamber (s.a.v.) hicretin ikinci yılından itibaren buyurdu. Ki "Bu babanız Hz. İbrahim'in sünneti dir." Bu nedenle de Kurban Bayramı'nda kurban vacip veya müekked güçlü sünnet kabul edilmiştir. Usulüne uygun hayvanlara eziyet etmeden, Kurbanı kesmek her Müslüman için ibadettir. ihmal etmemek lazım. Rabbim kurbanlarınızı makbul etsin niyetinizi Allah için eylesin. Zira kesilen kurbanın eti ve kanı değil ancak takva dolu niyetleriniz Yüce Allah'a çıkar.

Bize neler oluyor?Gazeteleri okuyor musunuz? Haberleri izliyor musunuz? Twitter'ı takip ediyor musunuz? Bütün bunlardan sonra siz de benim gibi ürpererek "Bize neler oluyor" diyor musunuz? Demiyorsanız lütfen yazdıklarıma göz gezdirin.*
9 yaşındaki kız annesiyle beraber yaşayan kişi tarafından işkence edildi ve dövüldü. Küçük kızın beyin ölümü gerçekleşti. Organları bağışlandı. Küçük kızın ellerinde sigara yanıkları varmış.*
İşyeri çalıştıran genç dövüldü. Hastaneye kaldırıldı. Kalabalık bir grubun dövdüğü genç hastanede öldü.*Bir genç ve yanındaki kadın tarandı. Hayatlarını kaybetti*Sevgilisiyle bir olup kocasını kesti.*Karısını döverek öldürdü. Buna benzer binlerce haber. Her gün her mahallede facia.

Twitter'da kutuplaşma vicdanı ve sağduyu şaşırtacak kadar keskin. Biri "Herkese merhaba" diyor. Ötekiler "Ne istiyorsun, derdin ne, hayrola, nereden esti, bir şey mi istedin" diye cevap veriyor.
Biri "idam edilenleri rahmetle hatırlayalım" diyor, ötekiler; "şu günahını ne yapacaksın, ya hatasını" diye cyazıyor. Siz "idam kötüdür" diyorsunuz öteki günahından bahsediyor. Hani "dinime sataşan Müslüman olsa" dersiniz ya sanki kendisinin günahı yokmuş gibi.İnsanların kusur ve günahını sorgulayanlara bakın, günahı ve kusuru inanın herkesten daha çoktur.Haramdan kazanma, yağcılık, tahammülsüzlük, rantçılık, benmerkezcilik ve ne kadar "Kabahatli ruh hali" varsa hepsi zirve yapıyor. Lütfen vicdan. İman... Ahlak... Hassasiyet... Merhamet... Ahret ve hesap duygusu.

Herkes etrafıyla hesaplaşsın. İnanınız ki. Biz bu değiliz. olmamalıyız.Cahiliye çağı Arapları kız çocuklarını diri diri gömüyor Nemrut, Hz. İbrahim'i yakmaya çalışıyordu. Hz. Musanın firavunu erkek çocukları kesiyordu. Sodom ve Gomore çarpık ilişkiler içindeydi. Lut'un (a.s.) kavmi cinsel sapkınlık ve azgınlık içindeydi.Nuh ve Şuayib peygamberin kavmi ve azgın olanları ticarette haksızlık ediyor. Zulmediyor puta tapıyorlardı. saydığım günahlardan sadece birisi bile helaka sebep oluyor yok ediliyor Cezalandırılıyorlardı.
Gazeteleri okuyun. Çevreye bakın. İnterneti kurcalayın. Dünyayı gözleyin. İnanınız diğer milletleri yok eden günahların hepsi bizde mevcut. Hem de en modern ve örtülü halde.

Saffat Suresi 100-113. Ayet meali

Rabbim! Bana sâlihlerden bir evlat ver" dedi.
biz onu uslu bir oğul ile müjdeledik.

Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa erişince: "Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; ne dersin" dedi. O da Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. beni sabredenlerden bulursun, dedi.

Her ikisi de teslim olup alnı üzerine yatırınca:
Biz Ey İbrahim!" diye seslendik. Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri mükâfatlandırırız.
Bu, imtihandır. oğluna bedel büyük bir kurban verdik.

Geriden gelecekler arasında ona nam bıraktık:
Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız.o, bizim mümin kullarımızdandır.

Sâlihlerden bir peygamber olarak O'na İshak'ı müjdeledik.Kendisini ve İshak'ı mübarek kutlu ve bereketli eyledik. her ikisinin neslinden iyi kimseler olacağı gibi, kötülük edenler de olacak.

murataltug1985
08-22-2018, 09:27
Kaynak yenişafak.com

İlk kurban Habil'in koçuydu

Hâbil ile Kâbil, Allahü Teâlâ'ya kurban sundular. Kimin kurbanı kabul olunursa İklimya ile evlenecekti. Hayvancılıkla uğraşan Habil bir koç, ziraatle uğraşan Kabil ise çürük meyveleri dağ başına bıraktı. Hz Adem ile Hz Havva'nın 20 ikiz ve 1 tek olmak üzere toplam 41 çocukları oldu. '41 kere maşallah' sözü ihtimal ki oradan geliyor rivayete göre 40 çocukları vardı yeryüzündeki ilk âile 42 kişiden oluşuyordu. Çocuklar hep 1 erkek ve 1 kız olmak üzere ikiz doğuyordu Tek olan çocuk, ikinci peygamber Hz. Şit'tir. ikiz çocuklardan sâdece dördünü biliyoruz: Şit, Hâbil, Kâbil ve İklimya. Hâbil ve Kâbil'i duymayan yoktur. Birisi ilk şehid, diğeri ilk kâtil. İklimya ise, kendisi yüzünden kan dökülen kız. Yani yeryüzünde ilk kan bir kız yüzünden dökülmüştü. Daha da kötüsü fâciada cinâyete sebep olanın da, kâtilin de, maktulün de öz kardeş olmaları. Kardeş kardeşi öldürmüştü bir kız için ve bu tür cinâyetler sürüp gitti

Rivâyetlere göre Kâbil'in, kardeşini öldürdüğü yer, Suriye'nin başkenti Şam Kasion Dağı'dır. yeryüzünde ilk kan Suriye'de dökülmüştü Hâdisenin başlangıcı ise şöyledir Hz Adem, 1 kız 1 erkek doğan ikiz çocuklarını çaprazlama evlendiriyordu. Yani bir sonraki kardeşiyle. Böylece ikiz kardeşleriyle evlenmemiş oluyordu Kâbil'in ikiz kardeşi İklimya ile Hâbil evlenecekti. Fakat Kâbil itiraz etti. İklimya ile kendisi evlenmek istiyordu. babasına isyan etti. Baba peygamber Hz Adem, kendisine baş kaldırılınca hakemliği Yüce Allah'a bırakmayı teklif etti evlatlarına.yapılacak şey Allah'a kurban sunmalarıydı. Kimin kurbanı kabul olunursa İklimya ile evlenecekti. Teklifi, her iki evlat da kabul eddi.KURBAN EN SEVDİĞİN ŞEYDEN OLMALI

O zamanlar kurban, hayvanın boğazlanması değil de, çok sevdiğinden fedâkarlık yapıp onu Allah'a sunmak üzere bir dağa bırakmak şeklindeydi. Ertesi gün gelip bakarlar, kimin kurbanı yoksa o kurbanın gökyüzüne kaldırıldığına inanılırdı. Kabil ziraatçi, Habil ise hayvancılıkla uğraşırdı kendilerine uygun kurban sundular yaratıcıya. Hâbil, en güzel koçu getirdi Kâbil ise çürük meyveleri seçti. Aklınca, Allahın yiyeceğe ihtiyacı yoktu, kâinâtın sâhibi yüce yaratıcıya lâyık gördüğü kurban ortadaydı Üç-beş çürük meyve.
Ertesi gün kurban sundukları tepeye geldiler, Kâbil'in kurbanı olan çürük meyveler yerli yerindeydi Hâbil'in kurbanı kınalı koçun ise kabul olundu. Kâbil, peygamber babasından sonra Allahü Teâlâ'nın da hakemliğine râzı olmadı ve kardeşini öldürmeye karar verdi. bunu kardeşine haykırdı. Hâbil'in verdiği cevap, olgunluğunu gösteriyordu Sen beni öldürürsen, ben sana karşılık vermem senin gibi olmam. Alemlerin rabbi Allah'tan korkarım. Sen benim günahımı da yüklenip cehennem ehlinden olacaksın. Zâlimlerin cezâsı işte budur. (Mâide-28)

bir gün ölüm, Hâbil'i uykuda yakaladı. Bu son uykusuydu. Öfkeli bir gölge belirdi Evleneceği kızı elinden almak için canını almaya gelmiş kardeşinin gölgesi. Yeryüzünün ilk kâtili Kâbil, yerden bulduğu taşla kardeşinin başını ezerek öldürdü Allah'a kurban için üç-beş meyveye kıyamayan Kâbil, şimdi bir kız için kardeşine kıymıştı.asırlar sonra oğlu İsmail'i kurban etmek üzere Mekke'deki Sebir Dağı'na getiren Hz İbrahim, gökten inen Hâbil'in koçunu kurban etmişti oğlu İsmail'in yerine. Hz. İsmail'e inen koç, bu dağa indirilmişti. İsmail'i kurtaran koç İsmail'in kurbanı olan koçtu. kurban, insanı kurtarıyor. Habil'in koçu gökten indirildi
Habil Suriye'de öldürüldü Rivayete göre Kabil'in kardeşini öldürdüğü yer Suriye'nin başkenti Şam Kasion Dağı'dır.


Hayrettin Karaman : Kurbanın tarihçesi hükümleri

Allah Teâlâ varlıkları kendisine kulluk etsinler diye yaratmıştır. Kulun vasfı sahibine teslimiyetidir. sahibinin rızasını tereddütsüz tercih etmesidir. Kullukta pazarlık, “şu kadar bu kadar hesabı olmaz; Rabbi kuluna neyi vermiş ise razı olur, ondan neyi isterse derhal îfâ eder…Allah'ın rızasına nail olmuş ve O'nun dostu hâlîli olma şerefini kazanmış bir kul örneği olarak Rabbimiz Hz. İbrâhîm'i takdim ediyor ve onun teslimiyetini anlatıyor: Hz ibrahim Rabbim! iyi bir evlat ver diyince kendisine akıllı ve edepli bir erkek çocuğu müjdeledik.*Çocuk, babasıyla iş tutacak yaşa gelince babası Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; ne diyeceksin?”oğul Dedi ki: “Babacığım! buyurulanı yap; inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.

Her ikisi de*ilâhî buyruğa *teslim olunca ve babası onu yüz üstü yatırdı“Ey İbrâhim” diye seslendik rüyanı gerçekleştirmiş oldun.” İşte iyileri böyle ödüllendiririz.Bu, kesinlikle imtihandı Biz,*oğluna bedel olarak ona değerli bir kurbanlık verdik.Onun hakkında, “İbrâhim'e selâm olsun!” ifadesini devam ettirdik. Evet, iyileri ödüllendiririz.*Çünkü o mümin kullarımızdandı*(Sâffât: 100-111). Hz. İbrâhim, rüyasında aldığı ilâhî buyruğu gerçekleştirmek üzereyken, bu tutumuyla Allah tarafından sınavını kazandığı için Allah Teâlâ, Cebrâil aracılığıyla iri bir koç göndererek oğlunun yerine bunu kurban etmesini istemiş, İbrâhim as de öyle yapmıştır.

İbrâhim (a.s.), yakılmayı göze alacak derecede tehlikelere göğüs gererek putperestlere karşı mücadele verdiği gibi evladını kurban buyruğuna tereddütsüz boyun eğmiş; büyük özveriye karşı Yüce Allah onun ateşte yanmasını önlemiş hem de oğlunu ona bağışlamıştır. Rivayetlere göre Hz. İbrâhîm oğlunu kurban etmek üzere Minâ'ya götürürken şeytan, insan suretinde çocuğun yanına gelmiş ve ona babasının niyetini açıklayarak isyan etmesini istemiş, çocuk ise şeytana kanmamış, onu yanından uzaklaştırmak için taşlamıştır. hac ibadetindeki şeytan taşlamanın böyle bir tarihi ve manası vardır. Terviye ve Arafe günlerinin, sa'yin ve kurbanın da yine Hz. İbrâhîm ve ailesinin kulluk hayatlarından iz taşıdığı bilinmektedir.

Hz. İbrâhîm Allah'ı sevdiğini söylerken çocuğuna sevgi ile bakmış, Allah kendine mahsus sevginin paylaşılmasına razı olmadığı için büyük imtihanı uygulamış, sonunda Hz. İbrâhîm Rabbine olan sevgisinin ortaksız olduğunu isbat etmiştir
İslam'daki kurban ibadeti ayetlere hadis ve sünnete dayanmaktadır. Ebu Hanîfeye göre seferî olmayan ve maddi durumu müsait olan müminlerin kurban kesmeleri vacibdir.kuvvetli sünnetlerdendir.kurban kesmek yada bedelini yoksullara vermek uygundur

Kurban

Kurban sözlük anlamı olarak yaklaşmak, yakınlık, Allah Teâlâ Hazretlerine manevi yakınlığa sebep olan şey demektir. Terim anlamında ise, Kurban Bayramı günlerinde Allah Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla kesilen ve belirli şartları taşıyan hayvan adıdır. genel anlamda Allah’a yaklaşmak için kesilen kurban, verilen sadaka ve benzeri şeylerdir Türkçe’de kurban, dinin buyruğunu veya adağı yerine getirmek için kesilen hayvandır deyim olarak feda etmektir Kurban, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak maksadıyla yapılan ameldir. İnsan, psikolojik olarak kendine, ailesine, akrabasına, komşularına, arkadaşlarına yakın olmayı ister. insanların birbirlerine yaklaşmak için gerçekleştirdiği faaliyetler, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak için birer basamaktır. Ancak bütün bunları yaparken en büyük ve üstün yakınlığın Allah’a olan bağlılık olduğu unutulmamalıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah Teâlâ’ya kurban takdim ettiklerinden söz edilir Ey Muhammed Onlara, Âdem’in iki oğlunu oku. Hani ikisi de kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.” (Mâide, 5/27) Âyetteki gibi Allah Teâlâ, muttakilerin Allah’ın emirlerini yapıp yasakdan kaçınanların ve O’na saygı duyanların kurbanını kabul etmektedir. O’nun rızasını elde etmek için kesilen kurbanlar Allah katında makbuldür. Kurban ya da amellerin kabul olmasının kuralı muttaki olmaktır.

Kurban, sadece dış görünüşü ile değerlendirilmemelidir. Allah Teâlâ her şeyden münezzehtir. O, Kurbana muhtaç değildir. O’nun, kulunun ibadetine, yalvarış ve yakarışına, zikir ve tefekkürüne ihtiyacı yoktur. bunlara ihtiyacı olan kuldur. mümin, kurban kesmekle Allah’a olan bağlılığını ifade etmiş ve O’na olan saygısını ortaya koymuş olur. Kurban ibadetini takvâ, Allah’tan korkma ve O’na olan saygı teşkil eder. şöyle buyrulmaktadır: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. O’na sadece takvânız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, hayvanları sizin istifadenize verdi” (Hac, 22/37)KURBAN KESMEK HER ÜMMETE MEŞRU KILINMIŞTIR

Biz her ümmete Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi meşrû kıldık…” (Hac, 22/34) âyeti, insanlık tarihi boyunca ilahî dinlerin hepsinde kurban uygulaması vardır “Rabbin için namaz kıl kurban kes” (Kevser, 108/2) ilâhî fermanı ile de ümmeti-i Muhammed’e kurban meşru kılınmıştır. Kurban, peygamberlerin sünnetidir Ashâb-ı kirâm, kurban kesilmesinin hikmetini Peygamber (s.a.v)’e sorduklarında Hz. Peygamber “Bu, babanız İbrahim (a.s)’ın sünnetidir” buyurmuştur. Demek ki, kurban peygamberlerin yaptıkları bir ibadettir.
KURBAN KESMEK TESLİMİYETİN BİR İFADESİDİR
kurban kesme şartlarına haiz olan müminlerin bu görevi icra etmeleri, onların imanlarının alameti ve Allah’a bağlılıklarının ve teslimiyetlerinin bir tezahürüdür.

mümin, Allah’ın emri karşısında “semi’nâ ve eta’nâ/işittik”, itaat ettik ve teslim olduk şeklinde tereddütsüz bağlılığını gösterir. Kurbanı böyle anlamak gerekir. Kurban ibadetinde gevşeklik
Ve zafiyet göstermek müminliğe yakışmaz. Her mümin Kurban konusunda İbrahim (a.s)’ın teslimiyetini örnek almalıdır. Kur’an onun ve oğlunun bu teslimiyetini haber vermekte ve örnek alınmasını istemektedir. “Ey Rabbim! Bana salihlerden bir çocuk bağışla. Biz ona, uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk yürüyecek yaşa gelince İbrahim Yavrum, rüyamda seni boğazladığımı gördüm. ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğunu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Nihayet ikisi de teslim olup/Allah’ın emrine boyun eğip, İbrahim onu yüz üstü yere yatırınca, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!” rüyanı yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları mükâfatlandırırız. “Şüphesiz bu imtihandır.” Biz, İbrahim’e büyük bir kurbanlık vererek onu İsmail’i kurtardık. (Sâffât, 37/100-107)

kurban, bir boyun eğişin, Allah’ın emrine teslim oluşun bir ifadesidir. sadakatin göstergesidir. sınavdır. Allah’tan gelen büyük vaade kavuşmak ve teselli olmaktır. Kurban bu duygularla kesilir ve hedefine erişir ve İbrahîmî bir tefekkürle Allah’a adanışın zirvesine ulaşılır. Kurban, yoksulları, garipleri ve muhtaçları sevindiren, akraba ve komşular arasındaki irtibatı ve sıla-ı rahmi temin eden bir ibadettir. Bu sebeple daha fazla imkâna sahip olanlara kurbanlarını büyük hayvanlardan seçmelerini Hz. Peygamberimiz tavsiye etmiştir: “Kurbanlarınızı semiz ve büyük olanlardan kesiniz. Çünkü onlar, Kıyamet günü Sıratta sizin bineğiniz olacaktır.” Peygamber (s.a.v), hali vakti olanlara kurban kesmeyi teşvik etmiş ve şartları tuttuğu halde kesmeyenleri uyarmıştır. “Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse, bizim mescitlerimize yaklaşmasın” “Ey insanlar! Her sene, her ev halkına kurban kesmek vâciptir” İnsan, Kurban Bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir amel yapamaz.” gibi hadisler, kurban kesmenin önemine işaret etmektedir.

Hicretin ikinci yılından itibaren kurban kesmeye başlayan Efendimiz, hayatı boyunca kurban kesmeyi terk etmemiştir. Mü’minler, kurban keserlerken Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in Allah yolunda gösterdikleri fedakarlığı ve teslimiyeti hatırlar onların sadakatini, yaşayarak, Hak uğrunda itaate hazır olduklarını gösterirler. Kardeşliğin, dayanışmanın ve paylaşmanın mutluğunu ve güzelliğini yaşarlar. Allah için kesilen kurbanlar, kardeşlik bağını kuvvetlendirir ve birliği canlı tutar. Sosyal adalete katkıda bulunur. Kurbanın et ve derilerinden birçok muhtaç insan istifade eder. Kurban Bayramı, Allah’a yakınlığın zirveye ulaştığı bir zamandır. Mü’minler, yakın ve uzak Müslüman kardeşleriyle maddî ve manevî yakınlaşma yaşarlar.

Kurban kesmek bir ibadet ve Allah’a yakınlaşma vesilesidir Kurbanlığa saygılı olmak, incitmemek ve eziyet etmemek ibadettir onların eti, ve derisi, sakatatları zayi edilmemeli, yenilmeyecek kısımları ulu orta bırakılmamalı toprağa gömülmelidir. Bu şekilde hareket etmek ibadetin bir cüzüdür âyetlerde Kurbanlık hayvanlara hürmet etmenin ve incitmemenin gerekliliğini görmekteyiz:
İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya gerek uzaklardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait menfaatlere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde onları kurban ederken Allah’ın adını ansınlar. onlardan siz de yiyin, yoksula fakire yedirin. Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler ve Beyt-i Atik’i Kâbe’yi tavaf etsinler. Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında hayırdır. Haramlığı size okunanların dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı. putlara tapma pisliğinden kaçının, yalan sözden kaçının.” (Hac, 22/27-30) “Bu böyle. Her kim Allah’ın nişanelerini kurbanlıklarını yüceltirse saygı gösterirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından Allah’a karşı gelmekten sakınmasındandır.” (Hac, 22/32)

murataltug1985
08-23-2018, 08:40
Kaynak islamveihsan.com

ADEM(A.S)’DAN GÜNÜMÜZE KURBAN

Kurban Allah’a yakın olmak. Kulun, malını canını Allah için feda etmeye hazır olmasıdır eder. insanlık tarihi kadar eski ve anlamlı bir ibadettir.
Hz. Âdem’den Hz. İbrahim’e uzanan bir zamanda anlamını bulur kurban. asırlarca ve günümüzde* aynı duygu eşliğinde ilahi yolculuğunu sürdürür ebedi âleme doğru. Hz. Adem ve çocuklarının hayatında “Allah rızasını gözetme”nin ifadesi Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in hayatında“Yüce Kudret’in takdirine razı oluşun ve teslimiyet”in.. kulla Allah arasındaki bağlılığın* işaretidir manevi bir iklim katar hayatımıza..Kurbanın kutsal yolculuğu Hz. Âdem ile başlar. Allah Teala Hz. Âdem’in iki oğlunun kurban ibadetleri hakkında bilgiler vermektedir: Âdem’in iki oğlunu anlat: Hani kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlıktan Yeminle seni öldüreceğim” dedi. Diğeri* kurbanın kabul edilmemesinde ne suçum var? Allah ancak takvâ sahiplerini kabul eder” dedi” (Maide, 5/27).

yeryüzündeki ilk kurban ibadetinde Hz. Âdem’in iki oğlu Hâbil ve Kâbil, Allah’a, bağlılıklarından kurban takdim ederler. Hâbil, kurban için mallarının en iyisini seçer. Kâbil ise en kötü olanı.. Üstelik onu da gönül rızasıyla seçmemiştir Allah Teâla Hâbil’in kurbanını kabul eder; çünkü o, ibadeti gönül hoşnutluğu içinde, Allah’ın rızasıyla yapmıştır. Allah’a yönelmeyen Kâbilinki ise kabul edilmez. Allah “ancak takva sahiplerinin, ve O’nun rızasını gözetenlerin ibadetlerini kabul eder Âdemoğlunun kurban ibadetiyle bir diğer hadiseyse Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in hayatındadır. Bu hadise, insanoğlunun kurbanla imtihanıdır.

HZ. İSMAİL’İN İMTİHANI KUR’ANDA ANLATILIR?
Bir babadan, oğlunu kurban etmesi istenir. Allah Teala, Hz. İbrahim’den oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesini emretmiştir. Allah Teala’nın isteğine Hz. İbrahim ve İsmail, teslimiyet gösterir. Şeytan’ın onca vesvesesine rağmen, ne baba ne oğul emri yerine getirme konusunda en ufak bir şüphe* göstermez. biri evladı, diğeri canı ile imtihan edilen* iki peygamber Yüce Mevla tarafından, selamlarla büyük bir kurbanla mükâfatlandırılır. Hz. İbrahim ve oğlu Hz İsmail Allah’a sonsuz sadakat göstermiş, Allah Teala Hz İbrahim’e, oğlunun yerine kurban iri bir koç hediye etmiştir. ağır imtihan Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılır Biz ona hilim sahibi bir oğul müjdeledik. Babasıyla beraber yürüyecek çağa erişince babası ‘Yavrucuğum, rüyada seni kurban ettiğimi görüyorum; ne dersin?’ dedi. O da cevaben: ‘Babacığım, emrolunduğun şeyi yap! İnşallah beni sabreden bulursun!’ dedi. Her ikisi de teslim olup, İbrahim, oğlunu alnı üzerine yatırınca: ‘Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin. Biz ihsan sahiplerini* mükâfatlandırırız. Bu ağır bir imtihandır.’ oğluna bedel, O’na büyük bir kurban verdik.

Geriden gelecekler arasında ona iyi bir nam bıraktık: ‘İbrahim’e selam olsun’ dedik. biz, ihsan sahiplerini* mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı”(Saffat, 37/101-111).
KURBAN, HZ.İBRAHİM’İN SÜNNETİDİR* kurban, İbrahimî teslimiyet ve İsmailî sabrın en kutsal ifadesidir. Kurban Allah’a bağlılığı ve teslimiyeti ifade ediştir Hz. Peygamber şöyle buyurur:
“Kurban, babanız İbrahîm’in sünnetidir ondan beri devam eden bir ibadettir Hz. Ademle başlayıp Hz İbrahim’e uzanan kurban ibadeti, her dönemde ve* her ümmet için bir ibadet şeklidir ayet-i kerime buyururuyor ki* Biz her ümmete ve her* dine* rızık olarak verdiğimiz hayvanlar üzerine Allah’ın adını anıp kurban kesmeyi vecibe kıldık” (Hâc, 22/34).
*
Kaynak kurbanibadeti.weebly.com

Kurban ile ilgili ayetler

Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer* engellenmiş olursanız size kolay gelen kurbanı gönderin. kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.

İçinizden kim hastalanır veya* rahatsız olursa fidye olarak oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser.

Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi* döndüğünüzde tam on gün oruç tutar. Bu durum ailesi Mescid-i Haramda olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara, 196)

Biz, İbrahim’e büyük bir kurbanlık vererek* İsmail’i kurtardık. (Saffat, 107)

Ey Muhammed sav Onlara, Âdem’in iki oğlunu oku. Hani ikisi kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “And olsun seni* öldüreceğim” demiş Öteki, “Allah, ancak sakınanlardan kabul eder” demişti. (Maide – 27)

Ey iman edenler! İhramda av hayvanı öldürmeyin. Kim kasten öldürürse ceza vardır. ceza Kabe’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi ve iki adil kimsenin takdiri kurbanlık* veya yoksulları yedirme keffareti yahut onun dengi oruç tutmaktır.

Bu yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. kim bir daha böyle yaparsa, Allah intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. (Maide – 95)

Allah; Kâbe’yi, saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve gerdanlıkları insanlara* ayakta kalma sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ın bildiğini* bilmeniz içindir. (Maide – 97)

rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire* yedirin”(Hac – 28)

Sizin için onlarda yararlar vardır. kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik Kâbe’dir. (Hac – 34)

Her ümmete Allah rızık verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldı (Hac – 34)

Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın nişanelerinden kıldık. onlarda hayır vardır. Onları kurban edeceğinizde Allah’ın adını anın. canları çıkınca yeyin,* fakire de yedirin.

Şükredesiniz diye onları hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Allah’a ulaşacak olan sizin O’'na* yaptığınız, gösterişten uzak* ibadetinizdir (Hac 36–37)

Biz, İbrahim’e büyük bir kurbanlık vererek* ismail’i kurtardık. (Saffat – 107)

KURBAN İLE İLGİLİ HADİSLER

Resulullah (s.a.v.)* buyurmuştur: “Ademoğlu kurban* gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir.

Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.”*

Resulullah (s.a.v.) boynuzlu, alaca renkli iki koçu kendi eliyle keserek kurban etti. Besmele çekti, tekbir aldı ve keserken ayağını koçların sağ yanı üzerine koydu.”*

Resulullah (s.a.v.) buyuruyor: “Topal hayvan, tek gözlü hayvan, hastalığı belli olan hayvan, zayıf ve cılız hayvan kurban edilmez.”*

“Resulullah (s.a.v.), Ramazan Bayramı namazına bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban Bayramı’nda ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi.”

Resululah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah indinde günlerin en büyüğü Kurban Bayramı günüdür. Bunu, fazilette nefr günü teşrik günlerinin ikinci günü takip eder.”*

Rasulullah*sav *kurban günü namazdan sonra şu hutbeyi irad etti ve: Herkim kıldığımız gibi namaz kılar, kurban kestiğimiz gibi kurban keserse şüphesiz o kimse ibadetini yerine getirmiştir!
kim kurbanını namazdan önce kesmiş ise o et için kesilmiş koyundur’*dedi.

Ebu Burde ra Ya Rasulallah! kurbanımı namaza çıkmadan kestim. Onu keserken bu günü yeme ve içme günü bildiğim için acele ettim. etini yedim, aileme ve komşularıma* yedirdim deyince Rasulullah*sav O et için kesilen koyundur’*buyurdu.

Ebu Burde*ra yanımda yaşını doldurmamış bir oğlak var, iki koyunumdan daha hayırlıdır* kurban olarak yeterli midir? dedi. Rasulullah*sav Evet, senin için yeterlidir. Ancak senden sonra hiç kimseye yeterli olmayacaktır!’*buyurdu.”

Kaynak www.fıkıh.info

Kurban bayramdaki sünnetler

Kurban Bayramını idrâk ediyoruz. Bizi bayrama eriştiren Rabbimize sonsuz hamd ü senâ olsun.
Bayramda sünnet-i seniyyeleri hatırlayalım:
Bayrama erken kalkmak, temizlik yapmak, yıkanmak, güzel koku sürünüp, güzel elbiseler giymek, karşılaştığımız Müslümanlara selâm vermek güler yüz göstermek bayramlarını tebrik etmek, ihtiyacı olanlara sadaka vermek sünnettir.
Bayram namazı vâciptir. Bayram namazına giderken ve gelirken tekbir getirmek, ayrı yollardan gidip gelmek sünnettir. Resûlullah sav bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi Bayram namazından sonra bayram günleri içinde imkân bulanların kurban kesmesi vâciptir.

Bayram gecelerinde Allah’a ibâdet etmek sünnettir.
Resûlullah sav buyurdular ki: “Kim her iki bayramın da gecesini, Allah’tan sevap umarak ibadetle geçirirse kalplerin öldüğü günde kalbi ölmez.
“Resûlullah sav, ramazan bayramı na bir şey yemeden çıkmazdı. Kurbanda ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi.Kurban etini ev halkıyla* yemek, komşulara ve dostlara yedirmek ve kesmeyenlere dağıtmak sünnettir. “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kurban ettiği her deveden bir parça etin alınmasını emretti. Toplanan etler bir çömlekte* pişirildi.Sonra Resûl-i Ekrem* ve beraberindekiler etten yediler ve et suyundan içtiler.”

Bu gün, sıla-i rahim yapmak sünnettir. dostumuza ve yakınımıza ulaşalım, akrabalarımızla gönül bağımızı tazeleyelim, Mü’minlerle tebrikleşelim, birbirimize “Äžaferallahu lenâ ve leküm= Allah sizi de bizi de bağışlasın!” veya “Takabbelallahu minnâ ve minküm= Allah Teâlâ bizden ve sizden kabul buyursun!” diye duâ edelim, komşularımızla kaynaşalım, bütünleşelim. Büyük ve yaşlılarımızı ziyaret edelim, annemizin, babamızın ellerini öpelim, gönüllerini alalım. Küçüklerimize* en nadide şefkatle gülücükler dağıtalım. Onları sevelim, sevindirelim.Dostlarımıza gidelim, hal ve hatır soralım; dostlarımızı kabul edelim ikrâmda bulunalım.Ne kadar uzak olurlarsa olsunlar; ne modern iletişim çağındayız; sevenlerimizi, sevdiklerimizi, annemizi, babamızı, yakınlarımızı tebriksiz bırakmayalım.

Bayramlarını tebrik edelim. Mutluluklarını paylaşalım. onlara bir posta* bir telefon kadar bir e-mail kadar, yakınız.Komşularımıza gidelim. Bayramlarını tebrik edelim. Misâfirlerimize ikrâm edelim. Allah Resûlü (asm): “Allah’a ve Âhiret Gününe îman eden komşusuna misâfirine* hısımlarına, akrabalarına, dostlarına, komşularına ve arkadaşlarına ulaşsın, kendisine ulaşanlara müşfik davransın. Allah’a ve Âhiret Gününe îmân eden ya hayır söylesin, veyahut sussun!” buyurur. -Bugün dargınlıklar, kırgınlıklar, küskünlükler* Allah rızası için, sırf Resûlullah aşkı için son bulmalı.
Âdil-i Hakîm varken, Kahhâr-ı Zülcelal’e itimat etmişken, husûmetin, kinin, nefretin, dargınlığın ve kırgınlığın yeri olmamalı Müslüman’ın hayatında.
haklı haksız aramadan, “Sen şöyle demiştin, ben böyle demiştim” krizlerine girmeden, barışmanın ve barış içinde yaşamanın, hayatımızda bir sünnet-i seniyye olduğunu ne bu gün, ne yarın, ne de hiçbir zaman unutmayalım.

Bu gün öfkemizi yutalım; kırılıp gücendiklerimize karşı onurumuzu, gururumuzu düşünmeyelim; haklılığımızı aramayalım. Allah rızası için!… Kucaklaşalım Öfkemizi yenmek, hayatımızda sürekli uygulamamız gereken bir sünnet-i seniyyedir. Hastalarımıza gidelim, kalbimizin en sıcak ilgisini götürelim onlara, Hastaları ziyâret sünnet-i seniyyedir. Fakirleri, yoksulları, kimsesizleri, öksüzleri, yetimleri unutmayalım* Onların sevilmeye, sevindirilmeye, şefkate lâyık bir kalbi, ve gönlü bulunduğunu; imtihan dünyasında onlara kucak açtığımız derecede, muhtaç olduğumuz bir gün, Allah’ın şefkat ve merhametinin bizimle beraber olacağını unutmayalım. Onlara ikrâm etmek, onların gönüllerini almak, ikrâmlarını kabul etmek ve onlarla* bayramlaşmak sünnet-i seniyyedir.

İnsanların acısını acımız; kederini kederimiz; sevincini sevincimiz bilelim. Teşrik tekbirlerini bayram süresince her farz namazının ardından getirmeyi unutmayalım. Teşrik tekbirlerini getirirken, büyük olan Allah’ın nezdinde hepimizin eşit olduğunu; aramızdaki farklılıkların geçici ve imtihana dönük bulunduğunu; bu gün bizden aşağıda bulunanların yerinde bizim de bulunabileceğimizi; Allah katında üstünlük vasfının ancak “takvâ” ile sağlanabileceğini; başka türlü üstünlüğün söz konusu olmadığını; takvânın* insanlara tevazû ile yaklaşmaktan başladığını aklımızdan çıkarmayalım.mübârek günlerde, Müslüman’lara yoğunlaşan fitnelerin, fesatların ve kan kokan oyunların bozulması için Allah’a duâ edelim. Duâdan başka gücümüz var mı?
Allah, Müslüman katliâmı yapılmasına izin ve fırsat vermesin. .Allah, Müslüman katliâmından zenginlik, servet, ikbal, makam, mevkî, şöhret, mülk ve itibar umanların tuzaklarını, hîlelerini, güçlerini ve kuvvetlerini başlarına geçirsin. Âmîn.
Mübarek bayram âlem-i İslâm’ın huzuru, sükûnu, fitnelerden uzak kalışı ve insanlığın barışı için hayırlara vesîle olmasını niyaz edelim.
Bayramınızı tebrik ederim.