Orijinalini görmek için tıklayınız : Münazara başlamıştır.
.:Ay_Yıldız:.
06-10-2010, 16:29
Konu; Terör silahla mı sona erer,silahsız mı?
Silahsız sona erer diyenler grubu; Barışcan,Galevera,MehmetAkif24
Silahla sona erer diyenler grubu; Noktaların Efendisi,Ertuğrul Özgül,Ezel.
Münazara 17 Haziran Perşembe günü saat 16'da sona erecektir. Diğer üyelerin her ne şekilde olursa olsun bu başlığa yazmaları yasaktır.derhal silinecektir. Üyelerimizin bu münazarayı takip etmelerini rica ediyoruz. Çünkü bir hafta sonra kazanan grubun anketi açılacak ve oylama sonucuna göre galip takım belirlenecektir.
İki takıma da başarılar diliyor,izleyici koltuğumda yerimi alıyorum..
,
mehmetakif24
06-10-2010, 20:50
Kıymetli Arkadaşlarım; Ülkemizinde yıllardan beri katlanmış olduğu bu vahim ve elim durum Türkiyedeki hayatı ekonomik, siyasal ve psikolojik olarak ağır tahribatlara yol açmıştır.
Terör Ülkemizde 35 seneyi aşkın bir zamandır bulunmaktadır. Bu uzun zaman içerisinde silahlı mücadele verdik. Bu silahlı mücadeleyle kazancımız olmadı. Olamayacağıda açık bir gerçektir. En iyi silahın Kalem olduğuda apaçık ortada. Diplomasi trafiği nekadar hızlı çalışırsa ne kadar dünya genelinde lobiler oluşturursak ozaman zahmetsiz olarak bu terör belasından kurtuluruz.
Ahmet Yasin
06-11-2010, 12:21
Bismillahirrahmanirrahim
Sevgili arkadaşlar dünyanın varoluşun ve insanların yaratıılışından bu yana insanlar arasında fikir ayrılıkları hep süregelmiştir.Bu fikir ayrılıkları savaşlarıda beraberinde getirmiştir.1900 li yıllara kadar isteyen istediği yere gidip istediği ülkeye savaş ilan edebiliyordu.
Özellikle son 50 yıldır değişen dünyada bu gittikçe azalmıştır nedeni ise gelişen teknolojilerin binbir türlü silahları icat etmesinden ve özellikle nükleer silahların çok büyük etkisi olmasından dolayı artık ülkeler direk savaşmaktan çok ''TERÖRİZM''i destekleyerek istemediği ülkeleri ya zayıflatmak veya ortadan kaldırabilmektedir.
Ülkemizdeki durumda bundan farksız değildir.Bunun bilinciyle elbette teröre taviz vermeden ama onlarada bahane vermeden akıl ve bilgi yoluyla çözüleceğine inanıyorum.Bugünü ele alırsak pkk yanlıların en büyük mazeretlerinden biride imha ve inkar politikasını bahane etmeleridir.Demokratik açılım sürecinde bu tezlerini çürütecek adımları atarak barışa giden yolu açacagına inanıyorum.
Bu soruyu da kendimize sormamız lazım biz ülke ve devlet olarak barışı istiyormuyuz yoksa istemiyormuyuz.Eğer barışı istiyorsak geçmiş günleri ve terörü destekleyenlerinde niyetini düşünerek bir arayış içinde olmalıyız.30 yıla yakın bir süredir pkk belasında silahlı mücadelenin ne kadar fayda ve zarar sağladığı ortadadır.Benim şahsi düşüncem Türkiyenin pkk sorununu çözebilecek güçte olmasıdır.ama malesef ülkemizde terör sorunun çözülmesini istemeyen üst düzey askeri ve sivil yetkililer var.
Geçmişte olan nahoş olayları geçmişte bırakarak Kürtlere güven vermek amacıyla tüm hakları anayasal güvence altına alınıp sorunun tümden çözebileceğine inanıyorum.
Lozanda kürtleri azınlıktan saymayıp asıl unsur diyerek azınlıklara verilen haklardan mahrum edip antlaşmanın sağladıktan sonrada asıl unsur olarak kabul etmeyerek kürtleri ortada bırakmalarıdır en büyük sorun aslında.yani ortada savaşacak bir sorun görmuyorum iki taraf arasındakisavasın sadece ve sadece Türkiyeyi zayıflatmak adına bu saldırılar devam ediyor kimse bunu kürt halkı adına mal etmesin.O yüzden Kürt halkının isteklerini yerine getirip ve her hak talebinide bölücülük olarak tanımlamamak adına çözüm sağlanabileceğini düşünüyorum.
Burda ülkenin stretejisi çok önemli nasıl Peygamberimiz HZ. Muhammed (S.A.V) bir savaşta ismi aklıma gelmedi suan sahabilere teker teker dağılıp her birinin ateş yakarak düşmana kalabalık görünerek bir psikolojik üstünlük sağlayarak savaşmadan zafer elde etmek istemesini kendimize örnek alabilriz.
SELAMETLE
EpiVaTeS
06-11-2010, 12:38
Psikolojik üstünlük bölümüne katılıyorum...
Zira Dünya'da hiç bir terör örgütüne karşı silahsız bir başarı sağlandığınıda hatırlamıyorum...
Ahmet Yasin
06-11-2010, 12:53
Psikolojik üstünlük bölümüne katılıyorum...
Zira Dünya'da hiç bir terör örgütüne karşı silahsız bir başarı sağlandığınıda hatırlamıyorum...
Ama silahlı mücadelede ne kadar başarı sağlandığı ortadadır.İnsanları kin ve nefreti arttırmaktan başka ne işe yaramıştır.
Şunu da bilmek gerekir eğer duygularımız ve nefsimiz aklımızın önüne geçerse hiçbir şey yapamayız.Türkiyedeki pkk olayına genelimiz duygusal olarak bakmakta ve yıllardır beynimizi milli değerlerimizi istismar edilerek büyütüldük. saman altında su götürenleri göremedik arkamızdan kirli oyunlar çevirenleri farkemedik çünkü bizleri sadece belli başlı yerlere odaklanmamızı sağlamışlarıdı.
İnada karşı inat olmaz yerimizde sayarız.BAşbakanımızın da dediği gibi Yumuşak başlı olalım uysal koyun değil.
EpiVaTeS
06-11-2010, 13:21
Silahlı mücadelede tamil gerillaları alt edilmiştir...
Pjak alt edilmiştir...
Silahlı mücadele tasvip etmeme rağmen gereklidir...
Ahmet Yasin
06-11-2010, 13:33
pjak amerikan tarafından iranı zayıflatmak adına desteklenen piyonlardan biridir.Eğer güçlü bir devlet size karşı terörü destekliyorsa siz silahla mücadelede başarı sağlamanız çok azdır.Geçmişte pkk nin ele geçirilen silahlarından bazıları o zaman şartlarında türk askerinde ancak en üst rütbeli askerlerde bulunurdu. yani terör örgütlerinde artık sadece tank ve savaş uçakları yok geri kalan herşey tedarik ediliyor tedarikçileri tarafından.
Silahlı mücadele gereklidir ancak en son care ve imkansız anlarda gereklidir.tabiki size silah sıkan birine gül uzatamazsınız.ama körüne körüne savaşarak ekonomiye zarar vermeninde anlamı yok nerden bakarsanız bakın her yol ekonomiye cıkmıyormu zaten amerika terör örgütlerini elindeki silah stokunu azaltmak ve yenisini üretmek için destek vermiyormu.Zaman artık silahlı mücadele zamanı değil dün de paylaştığım konuda da anlattığım zaman ilim ve mal ile cihad zamanıdır.
EpiVaTeS
06-11-2010, 13:36
pjak amerikan tarafından iranı zayıflatmak adına desteklenen piyonlardan biridir.Eğer güçlü bir devlet size karşı terörü destekliyorsa siz silahla mücadelede başarı sağlamanız çok azdır.Geçmişte pkk nin ele geçirilen silahlarından bazıları o zaman şartlarında türk askerinde ancak en üst rütbeli askerlerde bulunurdu. yani terör örgütlerinde artık sadece tank ve savaş uçakları yok geri kalan herşey tedarik ediliyor tedarikçileri tarafından.
Ama İran'ın kararlı tutumu sayesinde pes etmek durumunda kaldı...
Yani Silahlı Mücadele ile...
Ahmet Yasin
06-11-2010, 13:39
Ama İran'ın kararlı tutumu sayesinde pes etmek durumunda kaldı...
Yani Silahlı Mücadele ile...
Pes etmedi sadece sizin takip ettiğiniz bakış açısıyla öyle görünüyor birde iran kürtleri gözünden olaya baksanız.Çift taraflı bakarsanzı olaya kesin sonuç cıkarabilirsiniz.
Tamil gerillaları sri lanka askerlerine çok yoğun kayıplar veriyor buna ne diyeceksiniz.
EpiVaTeS
06-11-2010, 13:48
Evet Asker kaybı verdi katılıyorum ama...
Sonuçta Mücadelenin artık Bittiğini ve hertürlü şartları kabul edeceklerinide deklare etmediler mi...?
Sonuçta bir savaşta kayıp yok demek veya kayıpsız atlatmak diye bir şey yok...
Savaştaki komutanlar en az kayıp stratejisi ile çizerler rotaları...
mehmetakif24
06-11-2010, 21:13
öncelikle terörle savaşan devletler ülkemizde olduğu gibi hattı müdafa için savaşır.
Terörün bu şekilde bitmesini düşünmenin doğru olmayacağı kanısındayım.
çünkü; terörün amacı bir ülkeyi yaşanmaz hale getirmektir. pkk olsun pjak olsun veya başka bir terör örgütü olsun bir amaç bir gaye uğrunda mücadele etmiyorlar.
pkk örneğini verecek olursak, kesinlikle gayeleri güneydoğuda bir kürt devleti kurmak değildir. İsrailin amerikanın fransanın ingilterenin kirli emellerine alet olmak için bu eylemlerde bulunmaktadırlar.
sözde "1991 tarihinde kurulan birinci körfez savaşı sırasında kuzey ıraktan'tan Türkiye'ye iltica etmek isteyen mültecilere koruma kalkanı oluşturmayı amaçlayan" Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z) birlikleri konuşlandırılmıştır. Bu yapılanmanın Adı ÇEKİÇ GÜÇ'tü.Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z)lar Ülkemizdeki Teröre en çok bu güçle destek vermişlerdir.
Şimdi düşünmemiz gereken, bizim aslında kiminle savaş halinde olduğumuzu bilmemiz lazım gelir. pkk küçük bir alettir yani pkk olmasa asala olur asala olmasa başka bir terör örgütü olur.
ya yukarıda bahsettiğim devletlerle doğrudan savaş yapacağız ki zor görünüyor. yada milli ekonomi ile doğru bir siyaset ile önce bu devletlerin güdümünden çıkıp sonra asıl kimliğimizle dünyanın karşısında dimdik durmak olmalıdır hedefimiz.
Ahmet Yasin
06-12-2010, 11:23
Evet Asker kaybı verdi katılıyorum ama...
Sonuçta Mücadelenin artık Bittiğini ve hertürlü şartları kabul edeceklerinide deklare etmediler mi...?
Sonuçta bir savaşta kayıp yok demek veya kayıpsız atlatmak diye bir şey yok...
Savaştaki komutanlar en az kayıp stratejisi ile çizerler rotaları...
evet mücadelenin bittiği söylendi ya tamamen tasfiye olduğu içindir( ki sanmıyorum) yada istediklerini bir nebze olsun almışlardır.(ülkenin tapusunu isteyecekleri yokya)
savaşan taraflarda hiçbir zaman kazanan olmaz iki tarafta kaybetmiştir.Biri az kaybeden olur biri çok kaybeden mutlaka kaybeden iki taraftır.Eğer kaybedeceksek neden bunu savaşmadan kaybetmeden akıl yoluyla çözmeyelim.
Ahmet Yasin
06-13-2010, 09:05
Kimseden ses çıkmıyor?
Kusura bakmayin yetistirmem gereken bir proje nedeniyle bu konuya fazla konsantre olamadim ben bu konuya giris yaptigim zaman arkasi gelecegi icin fazla zaman ayirmam gerekir..
bugün ögleden sonra söyle güzel bir giris yapalim..
Ertuğrul ÖZGÜL
06-13-2010, 14:30
Arkadaşlar hiç bir mücadele yoktur ki silahlı bölümü olmadan kazanılsın...
PKK örgütünün kendisi silahlı bir örgüt olduğu için ancak silahın dilinden anlar GERÇEK anlamda silahlı mücadele yapılmış olsaydı günümüzde öyle bir örgütün adı bile anılmazdı... günümüze kadar niye bitmedi o zaman diyen kardeşlerim olacaktır... malüm sebepler sen dağlıca baskınında golf oynarsa üst düzey bir komutan olarak... yada kendi askerinin geçeceği güzergaha bomba döşersen... MİT'in uyarmasına rağmen bir çok konuda önlem almazsan tabiki bu boyuta ulaşır...
yukarıda belirttiğim gibi eğer GERÇEK anlamda silah gücü kullanılsa en kestirme yol odur....
Ahmet Yasin
06-13-2010, 14:58
Arkadaşlar hiç bir mücadele yoktur ki silahlı bölümü olmadan kazanılsın...
PKK örgütünün kendisi silahlı bir örgüt olduğu için ancak silahın dilinden anlar GERÇEK anlamda silahlı mücadele yapılmış olsaydı günümüzde öyle bir örgütün adı bile anılmazdı... günümüze kadar niye bitmedi o zaman diyen kardeşlerim olacaktır... malüm sebepler sen dağlıca baskınında golf oynarsa üst düzey bir komutan olarak... yada kendi askerinin geçeceği güzergaha bomba döşersen... MİT'in uyarmasına rağmen bir çok konuda önlem almazsan tabiki bu boyuta ulaşır...
yukarıda belirttiğim gibi eğer GERÇEK anlamda silah gücü kullanılsa en kestirme yol odur....
Burda bahsettiğin silahlı terör örgütüne silahlı mücadeleyi verecek olanlarda golfculer yani kendinde diyorsun bu adamlarla bir yere varılmaz tek çıkar yol demokrasi ve bilgidir en büyük terör de cehalettir.Örneklerine bakarsak abd ve nato ırak ve afganistanda siddete karşı şiddet uygulayarak günden güne batmaktadır.
Said-i nursinin güzel bir sözü var ''Bizim en büyük düşmanımız cahalettir.''
Ahmet Yasin
06-13-2010, 15:02
http://91.93.103.35/yazar/77-A.jpg (http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mehmet-metiner.htm)
PKK’nın yeni dönemde “şiddeti her alana yayarak derinleştirme” siyaseti, özü itibariyle siyasi bir savaştır. Bu savaşın muhatabı da AK Parti Hükümeti’dir.
PKK devletle değil AK Parti ile savaşmaktadır. Çünkü AK Parti’nin “kademeli demokratik açılım” siyasetinin başarıya ulaşması halinde siyaseten yenileceğini ve toplumsal desteğini büyük ölçüde kaybedeceğini gören PKK, kendisine rağmen ve kendisi muhatap alınmadan “siyasi çözüm” yoluna giden AK Parti’yi cezalandırmak istemektedir.
Amaç, şiddet/terör ortamında ortaya çıkacak toplumsal öfke aracılığıyla AK Parti iktidarının köşeye sıkıştırılıp siyaseten güçten düşürülmesidir...
AK Parti Hükümeti bu oyun planını sadece bir “terör olgusu” olarak algılayıp eski mücadele yöntemleriyle PKK’ya karşılık verme yoluna giderse, çok büyük bir hata işlemiş olacaktır.
Siyasi eksenli yeni konsept
Bunun için yapılması gereken tek şey, siyasi odaklı yeni bir mücadele konseptinin belirlenmesidir.
Bunun için öncelikle ve önemlilikle yapılması gerekenler şunlardır:
BİR: Eski döneme ait terörle mücadele yasalarını değiştirmek gerekiyor. Bu bağlamda terör örgütüne üyelik, yöneticilik, yardım ve yataklık gibi suçların yeniden tanımlandığı yasalara ihtiyaç vardır. Cari yasaların sorunu çözmediği, tersine yeni sorun alanları yaratarak PKK’yı siyasal-toplumsal düzeyde güçlendirdiği bilinmektedir. Önerim şu: Üyelik ve yöneticilik suç olmaktan çıkartılmalı, yardım ve yataklık ise bizatihi terör eylemsellikleriyle sınırlandırılmalıdır. Bir insan PKK üyesi veya yöneticisi olabilir. PKK adına siyaset de yapabilir. Şiddete/teröre başvurulmadığı veya şiddete/teröre övgüde bulunulmadığı sürece her türlü düşüncenin propagandası ve siyaseti serbest olmalıdır.
İKİ: “Silahlı mücadele” ile “Siyasi mücadele”yi birbirinden ayırmak gerekiyor. Birincisi “suç”, ikincisi, “demokratik hak” olarak görülmelidir. Dağdakilere yapılacak “silahların bırakılması karşılığında siyaset!” çağrısı, pratikte anlamını bulmalıdır. Elinde silah olmayan belediye başkanlarını sırf PKK’lı aidiyetleri dolayısıyla tutuklamak, demokratik açı
lım sürecinin ruhuyla bağdaşmayan bir yanlışlıktır. Bu durumda ortaya çıkan inandırıcılık sorunu, PKK’nın siyaseten elini güçlendirmekten öte bir işe yaramamıştır. PKK’dan kaynaklı sorunların elbette farkındayım. PKK silahlı bir örgüt. PKK’nın “siyasi mücadele”yi “silahlı mücadele”nin emrine koşan yaklaşımı da sorun üretiyor. PKK’nın böyle yapmakla aslında “silahlı mücadele” ile “siyasi mücadele” arasındaki ayrımı bilerek ortadan kaldırmak istediği görülüyor. Bence, en doğru siyasal tavır, PKK’ya rağmen bu ayrımı hem anlayış, hem de yasalar düzeyinde netleştirip yerleşik hale getirmektir. ÜÇ: Çocukları savaş cephesine süren PKK’nın amacı, geniş bir mağduriyet alanı yaratarak hem toplumsal desteğini arttırmak, hem de propaganda üstünlüğünü ele geçirmekti. Cari yasalarımız, PKK’ya bu imkanı sunmuş oldu. AK Parti’nin çocuklarla ilgili yasayı vakit geçirmeden meclisten geçirmesi her bakımdan gereklidir.
DÖRT: Cezaevlerindeki hasta tutukluların tedavilerini ailelerinin yanında yapabilmelerine imkan sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
BEŞ: “Kürt diasporası”nın yurda dönüşünü sorunsuz sağlayacak yasal düzenlemeler geciktirilmemelidir. Eskiye ait yargısal işlemler dolayısıyla Kemal Burkay, Yaşar Kaya ve Şiwan Perver gibi binlerce Kürt vatandaşımızın sorun yaşadıkları biliniyor.”Kürt diasporası”nın sorunsuz dönüşü, PKK’nın beslendiği toplumsal zemini daraltıcı bir işleve sahip olacaktır.
ALTI: “Eve dönüş” yasası, “pişmanlık” ve “itiraf” gibi dayatmaların yer almadığı, suça karışmış-karışmamış ayrımı yapılmadan silahını bırakıp gelen herkesi evlerine döndürecek bir anlayışla düzenlenmelidir. Bu süreçte örgütün üst düzey yöneticilerinin üçüncü bir ülkede iskanını sağlayacak formüllere açık bir siyasi konumda durmak, sorunun çözümü için gereklidir. Silahların temelli sustuğu bir süreçte ancak başkaca öneriler kabul görür.
SONUÇ
PKK siyaseten yenilmediği sürece ne bu sorun biter, ne de terör sonlanır.
Mehmet METİNER
stargazete.com
Düşüncelerimi kısaca anlatmış Mehmet METİNER
öncelikle suradan giris yapalim...
Bir ülkede neden terör vardir, terörü olusturan etkenler nelerdir..
Genellikle hak arama adi altinda bir isyan baslatan zümreler ülkelerde olay cikartarak hakliliklarini ve davalarini duyurma derdindedirler..
ilk caglardan beri her toplumda basgösteren bu gibi durumlar bazen bir savastan daha fazla zararlar acabiliyor..
Su anda bile dünyanin her bölgesinde degisik terör örgütleri eylem yapiyor ve konuyla alakasiz olan masum halka zarar verebiliyor..
Evet silahli mücadele terörle mücadelede önemli bir faktördür ancak salt kendi basina sorunu ortadan kaldirmamakla beraber bazen terörü dahada alevlendirebilir..
silahli mücadale son rahlede olmasi gereken mücadeledir öncelikle terörün beslendigi kaynaklar tespit edilip, eger ülkenin veya bölgenin yapisini bozmayacaksa düzenlemeler yapilmalidir..
Sonucta terör örgütleri sempazitanlari olmadan kendilerini idame ettiremezler ve sempaitan toplamak icinda hak, hürriyet,özgürlük gibi kavramlarla bazen dini milliyetcilik, bazen irkci milliyetcilik, bazende bölgesel milliyetcilik yapiyorlar..
Eger otorite bu söylemlerin icini bosaltirsa terör örgütlerinin elinden kozuda büyük ölcüde almis olur bununla beraber münferit saldirilar olsada genis kitlelere zarar veren saldirilarin önü alinmis olur..
Bana bir silahli mücadele deyin ki tamamen terörün kökünü kazimis olsun ama derseniz ki o bölgeyi, o zümreyi, o düsünceye yakin insanlara tamamen katliam, soykirim yapalim bakin bakalim terörün "t" si kalmiyor iste bende buna israilin su anda filistinde yaptigi gibi devlet terörü derim..
Devlet ne demektir topluluklarin hiyerarsi icinde yasamasi icin kanunlar koyan ve bu kanunlarin en iyi sekilde uygulanmasiyla görevli olgu..
ancak devletin kendisi ayrimcilik yaparsa, vatandaslarina esit haklar tanimazsa bu teröre davet cikarmaktir..
Evet silahli mücadelede cok sayida terörist öldürebilirsiniz, cogunuda esir alabilirsiniz ama siz o beyinlerdeki ezilmislik duygusunu ortadan kaldirmazsaniz terör yine küllerinden dogar..
Mesela ülkemizde pkk ya karsi zaman zaman askeri anlamda basarilar elde edilsede, pkk bitme noktasina gelsede olaya yillarca sadece salt askeri mücadaleyle cözülecek diye baktigimiz icin olay hep sürümcemede kalmistir..
Sonucta devletler terörün tanimini iyi yapmalidir eger siz her hak arayisini, özgürlük arayini "terör" diye nitelendirseniz bu toplumda kamplasmalara neden olur, vatandaslar arasi önyargilar tavan yapar..
Silahli mücadelenin birde ekonomi boyutu vardir sonucta terörle mücadele adi altinda aktarilan kaynaklar ülkenin ekonomisine ve bireylerin yasam seviyesini yükseltme adina ekonomiye aktarilsa zaten terörün varolma nedenlerinden biride ortadan kalkmis olur..
Tarihimiz bir cok kanli olaya sahittir dünya terör eylemlerinde bir cok kisinin ölümüne sahit oldu ancak suda bir gercekki alinan önlemler, yapilan mütabakatlar ve yerinde hamleler sayesinde belkide on misli ölümlerin önü alinmistir..
Terör daha cok kimlerden yararlanir cahil, kolayca kandirilabilen kisilerden o halde burada egitim faktörü ortaya cikiyor eger devletler bireylerin egitim hakkini tam olarak ve esit sekilde karsilarsa o beyinleri yikamak o kadarda kolay olmasa gerek!..
simdilik bu kadar konunun gidisatina göre argümanlarimi sunmaya devam edecegim sunulan tezlere,antitezlerle cevap verecegim..
Ahmet Yasin
06-13-2010, 15:28
öncelikle suradan giris yapalim...
Bir ülkede neden terör vardir, terörü olusturan etkenler nelerdir..
Genellikle hak arama adi altinda bir isyan baslatan zümreler ülkelerde olay cikartarak hakliliklarini ve davalarini duyurma derdindedirler..
ilk caglardan beri her toplumda basgösteren bu gibi durumlar bazen bir savastan daha fazla zararlar acabiliyor..
Su anda bile dünyanin her bölgesinde degisik terör örgütleri eylem yapiyor ve konuyla alakasiz olan masum halka zarar verebiliyor..
Evet silahli mücadele terörle mücadelede önemli bir faktördür ancak salt kendi basina sorunu ortadan kaldirmamakla beraber bazen terörü dahada alevlendirebilir..
silahli mücadale son rahlede olmasi gereken mücadeledir öncelikle terörün beslendigi kaynaklar tespit edilip, eger ülkenin veya bölgenin yapisini bozmayacaksa düzenlemeler yapilmalidir..
Sonucta terör örgütleri sempazitanlari olmadan kendilerini idame ettiremezler ve sempaitan toplamak icinda hak, hürriyet,özgürlük gibi kavramlarla bazen dini milliyetcilik, bazen irkci milliyetcilik, bazende bölgesel milliyetcilik yapiyorlar..
Eger otorite bu söylemlerin icini bosaltirsa terör örgütlerinin elinden kozuda büyük ölcüde almis olur bununla beraber münferit saldirilar olsada genis kitlelere zarar veren saldirilarin önü alinmis olur..
Bana bir silahli mücadele deyin ki tamamen terörün kökünü kazimis olsun ama derseniz ki o bölgeyi, o zümreyi, o düsünceye yakin insanlara tamamen katliam, soykirim yapalim bakin bakalim terörün "t" si kalmiyor iste bende buna israilin su anda filistinde yaptigi gibi devlet terörü derim..
Devlet ne demektir topluluklarin hiyerarsi icinde yasamasi icin kanunlar koyan ve bu kanunlarin en iyi sekilde uygulanmasiyla görevli olgu..
ancak devletin kendisi ayrimcilik yaparsa, vatandaslarina esit haklar tanimazsa bu teröre davet cikarmaktir..
Evet silahli mücadelede cok sayida terörist öldürebilirsiniz, cogunuda esir alabilirsiniz ama siz o beyinlerdeki ezilmislik duygusunu ortadan kaldirmazsaniz terör yine küllerinden dogar..
Mesela ülkemizde pkk ya karsi zaman zaman askeri anlamda basarilar elde edilsede, pkk bitme noktasina gelsede olaya yillarca sadece salt askeri mücadaleyle cözülecek diye baktigimiz icin olay hep sürümcemede kalmistir..
Sonucta devletler terörün tanimini iyi yapmalidir eger siz her hak arayisini, özgürlük arayini "terör" diye nitelendirseniz bu toplumda kamplasmalara neden olur, vatandaslar arasi önyargilar tavan yapar..
Silahli mücadelenin birde ekonomi boyutu vardir sonucta terörle mücadele adi altinda aktarilan kaynaklar ülkenin ekonomisine ve bireylerin yasam seviyesini yükseltme adina ekonomiye aktarilsa zaten terörün varolma nedenlerinden biride ortadan kalkmis olur..
Tarihimiz bir cok kanli olaya sahittir dünya terör eylemlerinde bir cok kisinin ölümüne sahit oldu ancak suda bir gercekki alinan önlemler, yapilan mütabakatlar ve yerinde hamleler sayesinde belkide on misli ölümlerin önü alinmistir..
Terör daha cok kimlerden yararlanir cahil, kolayca kandirilabilen kisilerden o halde burada egitim faktörü ortaya cikiyor eger devletler bireylerin egitim hakkini tam olarak ve esit sekilde karsilarsa o beyinleri yikamak o kadarda kolay olmasa gerek!..
simdilik bu kadar konunun gidisatina göre argümanlarimi sunmaya devam edecegim sunulan tezlere,antitezlerle cevap verecegim..
:güzel::saygılar:
söyle bir argüman sunmak isterim. israil güclü müdür evet kolayina silahli mücadelede kaybetmez peki israil bir terör devleti midir bunada evet o halde israil, silahli mücadeleyle bitirilebilir mi?
EpiVaTeS
06-13-2010, 23:38
söyle bir argüman sunmak isterim. israil güclü müdür evet kolayina silahli mücadelede kaybetmez peki israil bir terör devleti midir bunada evet o halde israil, silahli mücadeleyle bitirilebilir mi?
Soru-cevap tarzında vereyim cevabımı...
Elbette Diplomasi mümkün olduğunca kullanılmalıdır...
Fakat Diplomasininde tıkandığı noktalarda silahlı mücadele yapılmak durumundadır...
Eğer birisi sana karşı silah sıkıyor sende ona hariçten gazel okuyorsan kusura bakma okuduğun gazel ile kalırsın...
Silahlı Mücadele ile terör bitirilebilir...
Ancak kararlı olmak kaidesi ile...
Soru-cevap tarzında vereyim cevabımı...
Elbette Diplomasi mümkün olduğunca kullanılmalıdır...
Fakat Diplomasininde tıkandığı noktalarda silahlı mücadele yapılmak durumundadır...
Eğer birisi sana karşı silah sıkıyor sende ona hariçten gazel okuyorsan kusura bakma okuduğun gazel ile kalırsın...
Silahlı Mücadele ile terör bitirilebilir...
Ancak kararlı olmak kaidesi ile...
bana silahli mücadeleyle tarih sahnesinden silinmis bir terör örgütü söyler misin?
Mesela israile karsi nasil bir silahli mücadele yapilabilir ki..
Terör örgütleri kallestir öyle gögüs gögüse carpismazlar onlarin gücü ancak masum halka yeter siz istediginiz kadar dagi, tasi bombalayin eger siz teröre neden olan sebebleri ortadan kaldirmazsaniz zaman zaman bitme noktasina gelsede hic bir zaman terör örgütleri tarihe karismaz!
EpiVaTeS
06-13-2010, 23:44
Tamil Gerillaları...=)
lütfen icini acalim tamil gerillari kimdir, sri lanka tamil gerillarina karsi nasil savasmtir, tamil halkinin durumu su anda nedir, tamil gerillari su anda baska isim altinda devam etmekte midir..
bakiniz altini yine ciziyorum hic bir terör örgütü yoktur ki silahla tarih sayfasindan silinsin tamil gerillarinin mücadelesi hala daha devam etmektedir onlar tamil halkinin özgürlügünü degisik platformda degisik kanli eylemlerle devam ettirmektedir..
EpiVaTeS
06-13-2010, 23:52
lütfen icini acalim tamil gerillari kimdir, sri lanka tamil gerillarina karsi nasil savasmtir, tamil halkinin durumu su anda nedir, tamil gerillari su anda baska isim altinda devam etmekte midir..
bakiniz altini yine ciziyorum hic bir terör örgütü yoktur ki silahla tarih sayfasindan silinsin tamil gerillarinin mücadelesi hala daha devam etmektedir onlar tamil halkinin özgürlügünü degisik platformda degisik kanli eylemlerle devam ettirmektedir..
Tamil Gerillaları silahlı mücadele sonunda hükümetle başedemeyeceklerini anladıklarından dolayı mücadelerinden vazgeçmiştir...
Sri-Lanka devleti kararlı tutumu ile bu mücadeleden galip çıkmıştır...
Sri Lanka Ordusu’nun uzun süredir Tamillere dönük operasyonların ardından Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (LTTE)’nin denizle bağlantısının kesilmesinin ardından örgüt silah bıraktığını açıkladı. LTTE örgütünün sözcüsü Selvarasa Pathmanathan'ın kendilerine yakın bir internet sitesinde bir bildiri yayınlayarak silah bıraktıklarını açıkladı. Bildiride, "Bu muharebe, acı bir biçimde sona erdi". "Halkımızı öldüren düşmana karşı tek seçeneğimiz kaldı: Silahlarımızı susturmaya karar verdik. Can kayıplarından üzüntü duyuyoruz" denildi.
Tamil gerillalarıyla çeyrek yüzyıldır süren iç savaşın sona ermesinin ardından Sri Lanka’da hükümet herkesin bayrak asmasını istedi ve başkentte kutlamalar başladı. Sri Lanka ile Tamiller arasındaki savaşta 100 bine yakın insanın öldüğü tahmin ediliyor. Tamillere yönelik son saldırıda ölü sayısı konusunda henüz bir açıklama yapılmasa da binden fazla kişinin öldüğü tahmin ediliyor. Son saldırılarda LTTE’nin 4 önemli isminin de öldürüldüğü söyleniyor.
Tamiller’in ordusunun yanısıra donanması, yargıtayı, hava kuvvetleri, haber alma teşkilatları ve merkez bankaları bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda hava saldırısı da düzenleyen Tamiller 1995 yılında Sri Lanka Donanmasına ait bir gemiyi de batırmışlardı. Sri Lanka Hükümeti saldırıları gerekçe göstererek Tamillere ambargo uygulamaktadır. Dünyada en çok intihar saldırısı düzenleyen örgüt olarak bilinen LTTE Eski Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi, Sri Lanka Devlet Başkanı Ranasinghe Premadasa’nın ölümlerinden sorumlu tutulmuştu.
Buyurun Açıklamaları...:)
iste olay bu noktada kopuyor.. terör örgütü bitmemistir hala daha devam ediyor pkk da zaman zaman kendini feshediyor, atesket ilan ediyor yada isim degistiriyor ama gördügünüz gibi pkk nin durumu ortadadir..
tamil halkinin özgürlügünü savundugunu idda eden tamil gerillalari silahli mücadeleden neden cekildi cünkü siyasal alana kaymak icin..
simdi sri lanka hükümeti onlara siyasi imkan vermeseydi, siyaset yapmalarini tamamen yasaklasaydi terör devam edermiydi, etmez miydi yani salt silahlarin zaferi demek en iyi tabirle iyimserlikdir..
buyrun tamil gerillarinin bir ay önce aldigi karar ;
Sri Lanka'da bir yıl önce askeri alanda yenilgiye uğrayan Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları Örgütü (LTTE) mücadelelerini siyasi arenada yürütmeye başladı. Sri Lanka Ordu sözcüsü Tümgeneral Prasad Samarasingh yaptığı açıklamada, "Kurumumuz, adada bağımsız bir Tamil devleti kuramadıkları için şimdi uluslarüstü bir devlet (transnational government) oluşturmak için uluslararası arenada faaliyetlerini artıran LTTE örgütü ve yardımcılarına karşı yeni bir mücadele başlatmıştır." dedi. Tamil diasporasının önemli devletlerde halen çok etkin olduğunu söyleyen Tümgeneral Samarasingh, Sri Lankalıları yurt içinde ve dışında kara propagandalara karşı birlik olmaya çağırdı.
Öte yandan halihazırdaki durum ile ilgili de açıklama yapan Samarasingh, savaşın bitmesi ile askeri kamplarda tutuklu bütün eski gerillaların polise devredildiğini, içlerinde önemli suç işleyenlerin mahkemelerde yargılanacağını duyurdu.
Prasad Samarasingh, geçen yıl Mayıs ayındaki son askeri darbeden önce başkent Colombo'ya sızan gerillaların yakalanması için halen operasyonlara devam ettiklerini, bir çok önemli örgüt üyesinin yakalandığını söyledi. Sri Lankalı General, bu aşamadan sonra kayıp gerillaların herhangi bir eylem yapma şanslarının kalmadığı için tehdit oluşturmadıklarını bilgisine de yer verdi.
Sri Lanka'da 1976 Mayıs'ında LTTE örgütünü kurarak 1983'te hükümete karşı silahlı mücadeleye başlayan Velupillai Prabhakaran'ın 2009 Mayıs ayında öldürülmesinin ardından, Tamillerin öne çıkan yeni lideri ABD'de avukatlık yapan Rudrakumaran Visuvanathan oldu. Sri Lanka doğumlu ABD vatandaşı olan Visuvanathan, yurt dışında güçlü olan Tamil diasporasına sözcülük yaparak Tamillerin mücadelesini siyasi arenada devam ettiriyor.
ajanslar
buyrun bitti dediginiz tamil gerillari daha bir hafta önce sri lankanin devlet baskaniyle görüsüyor ve devlet baskani terörün yeniden canlanmamasi icin onlara önemli mesajlar veriyor madem onlar terör örgütü neden liderleri tutuklu degil, neden o kadar kan dökmelerine ragmen idam edilmiyorlar?
bakiniz sri lanka ne yapmistir terör örgütünü siyasallastirmistir onlara demistir ki gelin sorununuz neyse siyasi alanda cözün, silahla bu is hallolmayacak sizde, bizde kaybediyoruz derdiniz neyse buyrun siyasette cözün demistir!
Tamil gerillaları Devlet Başkanıyla görüştü
Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa,"Tamil Ulusal İttifak Partisi"nin temsilcilerini bugün ilk kez kabul etti.
Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa, Tamil Kurtuluş Kaplanları terör örgütünün geçen yıl kesin yenilgiye uğratılmasından sonra ''Tamil Ulusal İttifak Partisi''nin temsilcilerini bugün ilk kez kabul etti.
Çeyrek asırlık Tamil terörünü geçen yıl bitirebilen başkent Colombo hükümetinin ilk Tamil temasında Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa, korkunç savaşın yeniden patlak vermemesi için Tamiller'e önemli mesajlar verdi.
Mahinda Rajapaksa, ''Tamil Ulusal İttifak Partisi'' yetkililerine, ''Bize itimat ediniz. Kesin siyasi çözüm bulunacaktır'' dedi
AA
bu arada son cümleyi silahla cözüldü diyen arkadasa ithaf ediyorum :) demek ki daha sorun cözülmemis baskan diyorki siyasi bir cözüm bulacagiz ;)
EpiVaTeS
06-14-2010, 00:21
Şöyle tersden sorayım o zaman...
Bana Diplomasi ile bitirilebilmiş bir tane Terör örgütü gösterebilirmisin...???
Şöyle tersden sorayım o zaman...
Bana Diplomasi ile bitirilebilmiş bir tane Terör örgütü gösterebilirmisin...???
sende bende bu noktaya gelmeni bekliyordum :)
ak partinin acilim politikalarinda örnek verdigi ispanya-eta örnegini buyrun beraber okuyalim...
İspanya ETA'yı nasıl bitirdi ?
PKK mevzusu açılınca hep ETA örneği verilir. Peki bu ETA nedir? PKK ile ETA arasında ne gibi benzerlikler var ? ETA terörü nasıl bitirildi. İşte tüm bu soruların cevabını Yalçın Doğan yazdı.PKK'yı Anlamak İçin ETA'yı Tanıyalım
Daha çok demokrasi ETA’yı korkuttu
ANAYASAL sistemi bize benzemiyor. Orada on yedi özerk bölge var. Ama, onun da derdi, üstelik yüz elli yılı aşkın süredir ETA terörü.
Aynı derdin sahipleriyiz. O nedenle, İspanya’nın terörle mücadelesinden öğreneceğimiz çok şey var.
Ayrılıkçı, etnik terör İspanya’da 1838’de başlıyor. Bu tarih, terörle mücadelenin ne kadar amansız ve uzun süreye yayılabileceğinin göstergesi.
Sol eğilimli Cizvit papazlarının da desteğiyle kurulan ETA, İspanya’da üç bölgenin, Katalunya, Euskadi ve Galicia’nın bağımsızlığı için savaşan terör örgütü.
Franco diktatörlüğüne karşı, bir ara Katoliklerin mabedi Vatikan dahil, dünyanın sempatisini bile kazanıyor. Masum insanları öldürüyor, yine de Vatikan’ın desteğini alıyor. Terörle mücadelede, terörü tekrar tekrar dış dünyaya anlatmak vazgeçilmez bir uğraş.
FRANSA ETA YANINDA
Teröre destek açısından, bir ara Suriye, şimdi Kuzey Irak bizim için ne ise, İspanya için, Fransa aynı.
O kadar ki, ETA yöneticileri Fransa’da oturuyor. İspanya Başbakanı Gonzales onların adresini Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand’a veriyor. Fransa, teröristlerin iadesini reddediyor.
O kadar ki, ETA’ya silah sağlayan fabrika Fransa’da. İspanya bastırıyor, ama Fransa fabrikayı kapatmıyor.
O kadar ki, tamamen Fransız vatandaşlarından oluşan, ETA’dan talimat alan bir ek terör örgütü bile kuruluyor.
Demokrasi aşığı geçinen, uygarlığı kimseye bırakmayan Fransa yaklaşık elli yıl ETA terörünü destekliyor. Sırf İspanya’yı zayıf düşürmek için.
KRAL JUAN CARLOS
Terörle mücadelenin anahtarı demokrasi. 80’li yıllardan itibaren, Kral Juan Carlos başta, İspanya dünyada eşi pek görülmeyen bir demokrasi denemesine girişiyor.
Ayrılıkçı olsa bile, şiddet ve şiddete övgü içermeyen ayrılıkçı söylemle, salt kanlı terör eylemini birbirinden ayırıyor.
Terörün kökünün kazınabilmesi için, ayrılıkçı olanlar dahil, teröre karşı olan herkes bir araya geliyor. Teröre karşı taban genişliyor.
Bunun müthiş bir siyasal sonucu var orada.
Eli kanla lekelenmemiş örgüt üyelerine siyaset yapma olanağı tanınıyor. Yani, seçimle İspanyol Parlamentosu’na girme hakkı.
Örgüt içinde, bu fırsattan yararlanacak olanların sayısı hiç de az değil. ETA o andan itibaren düşüşe geçiyor. Daha fazla demokrasi, terör örgütünün en çok korktuğu şey.
BÖLGE HALKI
Bu arada en önemli etken bölge halkını kazanmak. Nedir bunlar?
- Bölgeye yönelik kaba kuvvete dayalı önlemlerden kaçınmak.
- Bölge halkının temel hak ve özgürlüklerine tam saygı göstermek.
- Bölge halkına en geniş alamda siyaset hakkı tanımak.
- Bir zamanlar terörü desteklemiş, sonradan vazgeçmiş olanları topluma kazandırmak.
- Ulusal bütünlüğü cazip kılmak.
Terörle mücadelede bütün bunları yapabilmek, ön yargılardan uzak, çok geniş demokratik hoşgörü ve anlayış gerektiriyor.
Bu bilgileri emekli bir dış politika temsilcimiz Akın Özçer’in kitabından alıyorum. Özçer’in yazdığı Çoğul İspanya kitabını Türkiye’yi yöneten ve bu konularda düşünen herkesin okuması gerek. Tayyip Erdoğan’ın yerinde olsam, Özçer’i çağırır, uzun uzun sohbet ederim. Hele de, teröre karşı ne yapılmasının arandığı bugünlerde.
Onların PNV’si bizim DTP’ye fark atar
İSPANYA’da devlet ve ETA ateşkeste anlaşıyor. Bir dizi siyasal hakla birlikte.
Bunun karşısında, İspanya Parlamentosunda temsil edilen partiler ayrılıkçılığı savunan Milliyetçi Bask Partisi PNV, ondan kopan EA, sosyalist PSOE ve merkez sağ parti PP ortak bir açıklama yapıyor.
- Terörle mücadeleyi hiç bir zaman partizan amaçlarla kullanmayacağız.
- Demokrasilerde şiddeti ve cinayeti haklı kılabilecek hiçbir hedef yoktur.
- Devlet güvenlik güçlerine, görevlerini daha iyi yerine getirebilmeleri için maddi olanaklarının genişletilmesini destekliyoruz.
- Terörü önleyecek her türlü yasal reformu destekliyoruz.
- Bölge halkını ve bütün halkımızı teröre mücadeleye çağırıyoruz. Özellikle gençlere çağrıda bulunarak, şiddete karşı isyan etmelerini istiyoruz.
- Eli kana bulanmamış, pişmanlık duyan teröristlerin kazandırılmaları gerektiğine inanıyoruz.
Teröre karşı işbirliği, muhalefet partilerinin bunu aptalca iç politika malzemesi olarak kullanmalarından çok uzak. ETA ile içli dışlı olmuş, hala ayrılıkçılığı savunan PNV bile, teröre karşı mücadelede toplum karşısında kendini bağlıyor. Ne yapacağı konusunda, PNV’nin gözü artık ETA’da değil.
CHP’si ve MHP’si ile bizimkilerde jeton düşer mi? DTP bundan ders alır, Mecliste olma şansını değerlendirir mi? Gözünü PKK dışına kaydırır mı?
YALÇIN DOĞAN/HÜRRİYET
EpiVaTeS
06-14-2010, 00:30
ETA diplomatik olarak bitirilmiş değildir ki...
Halen eylemlerine devam etmektedir...
Buyur ETA...
50 YIL ETA!Okunma Sayısı :305
http://www.diplomatikgozlem.com/english/images/eta6.jpg Bask Modeli’nin 30. Yılında…
ETA 31 Temmuz 1959’da kuruldu. “Bask Vatanı ve Özgürlüğü” (Euskadi Ta Askatasuna) adındaki örgüt, İspanya ve Fransa sınırları içinde yaşayan Bask kökenli topluluğa ait bağımsız bir devlet kurma amacını güdüyor.
İspanya ETA’yı 50 yılda bitiremedi. 1978’de demokrasiye geçilmesi ve 1979’da Bask’a özerklik verilmesi de sorunu çözmedi. İspanya Bask Modeli’ni hayata geçirdi, ama 1979’dan 2009’a kadar terör ve ayrılıkçı talep devam etti.
31 Temmuz’da ETA 50 yaşına girdi. 22 Aralık’ta Bask bölgesi otonomisinin 30. yaşını kutlayacak. Ama ortada kutlanacak fazla bir şey yok…
Bask Modeli Nedir? …
ETA’nın amacı İspanya’nın Fransa sınırında bulunan Bask bölgesi için tam bağımsızlıktı. 1974’te ETA siyasi-askeri kanat olmak üzere yeniden yapılandı. Bu kapsamda 1978’de ETA’nın siyasi kanadı Herri Batasuna kuruldu. Bu siyasallaşma sürecinin devamında İspanya 1979’da Bask’ın özerk statüsünü iade etti. Bu sürece Bask Modeli diyenler var.
Model bilimsel bir kavramdır. Model esas olarak, bir süreç hakkında idealize edilmiş mantıksal iskeletin içindeki sebepleri olanaklı kılmak için kurulan bir teoridir. Varsayıma dayanır. Varsayımın sahip olunan imkân ve kabiliyetlerle nasıl gerçekleşebileceği sorusuna cevap arar ve varsayımın gerçekliğini sorgular.
Görüldüğü gibi “Bask Modeli” diye bir mefhum söz konusu değildir. Çünkü İspanya’da söz konusu olan, sadece Bask’a daha önce sahip olduğu statünün iadesidir. Esas olarak bir bölgeye daha önce sahip olduğu otonominin iadesinden öteye mana teşkil etmeyen söze konu süreç, Madrid’in ETA’yı halktan yalıtarak, bölge toplumunu sistemle bütünleştirmek ve ETA’yı siyasi ve meşru zemine yaklaşmaya zorlayarak eritme politikasının uygulamasıdır.
Bu süreç uluslararası literatürde olmayan, bilimsel temeli bulunmayan, hatta kimin nerede nasıl ortaya koyduğu dahi bilinmeyen ama yine de adına “Bask Modeli” denilen bir kavramla değerlendirilemez. Ancak bu yazıda “Bask Modeli” tabiri, günlük dile yerleştiği için, günlük dilde taşıdığı “bir bölgeye otonomi verilmesinin sistemi” anlamında kullanılmaya devam edilecektir.
Esasen bu sürece ilişkin bir belge “Ajuria Enea Anlaşmasıdır”. 1988’de Madrid ile Bask arasındaki sorunu çözmek için, Bask parlamentosunda temsil edilen bütün partiler -Herri Batasuna dışında- bir anti-terörizm paktına imza koymuşlardır. Esas olarak bu anlaşma Madrid ve Bask açısından 1979’da verilen otonominin devamlılığını güvenceye alma hedefine sahiptir.
Bask Modeli Ayrılıkçı Talepleri Durdurmadı…
Bask Modeli’nin İspanya’ya mutlak bir çözüm veya saf bir mutluluk verdiğini söylemek mümkün değil. Nitekim daha 2006’da İspanya’da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ikinci ismi General Jose Mena Aguado, Bask Özerk Yönetimi’nin daha fazla özerklik istemesini eleştirdi ve darbe imasında bulundu. General, bakanlar kurulunun kararıyla görevinden alındı. Bir albay ve bir yüzbaşı da aynı eleştirileri gazetelere mektup yazarak dile getirince tutuklandı.
Bask bölgesi adına konuşanlar Madrid ile bölge arasında “özgür ortaklık” denilen bir modeli talep ediyorlar. 1992’de yeni bir düzenleme ile “autonomías limitadas” statüsünde olanların hakları biraz daha geliştirilerek, ayrılıkçılığın frenlenmesi denendi. Bunun üzerine Bask daha fazla hak mücadelesine başladı. Jose Ortega y Gassets o dönemde durum tespiti için Basklılar hakkında “Avrupa’nın en anormal halkı” diye yazıyordu.
Bask Modeli Terörü Bitirmedi…
Bask bölgesi idari olarak 1978 yılındaki Özerklik Yasası ile 3 ilin birleştirilmesiyle 1979’da özerklik aldı. Ama 1959’da kurulan ETA örgütü halen varlığını ve eylemlerini sürdürüyor. ETA’nın özerkliğin onuncu yılından bugüne, özerkliğin otuzuncu yılına kadar gerçekleştirdiği eylemler şöyle;
20 Haziran 1987 – ETA Barselona'da alışveriş merkezinde bomba yüklü araba ile saldırdı. 21 kişi öldü, 45 kişi yaralandı.
11 Aralık 1987- Zaragoza’da bomba yüklü araba ile jandarma kışlası önünde yapılan saldırıda 4 kız çocuğu, 3 kadın ve 4 polis, toplam 11 kişi öldü.
15 Temmuz 1989- ETA jandarmanın otobüsüne bomba yüklü araba ile saldırdı. 8 kişi öldü ve 35 kişi yaralandı.
8 Aralık 1990- ETA Sabadell’de jandarmaya saldırdı, 6 kişi öldü
29 Mayıs 1991- ETA Vic’de jandarmaya uzaktan kumandalı bomba ile saldırdı. 9 kişi öldü.
Haziran 1991- ETA Haziran sonunda başlattığı seri saldırılarla, yıl sonuna kadar 9 jandarmayı daha öldürdü.
6 Şubat 1992- ETA orduya ait bir minibüse saldırdı. 5 kişi öldü, 7 kişi yaralandı.
20 Haziran 1993- ETA Madrid’de 45 dakika arayla iki arabayı havaya uçurdu. 7 kişi öldü.
29 Temmuz 1994- ETA Madrid’de bir generale suikast girişiminde bulundu. 3 kişi öldü.
1995- ETA dönemin muhalefet lideri Anzar’a bombalı suikast girişiminde bulundu.
1995- ETA Kral Juan Carlos’a suikast girişiminde bulundu. Eylemi jandarma önledi.
11 Aralık 1995- ETA deniz kuvvetlerini hedef seçti. Patlayan bomba 6 kişinin canını aldı.
13 Temmuz 1997- ETA 29 yaşındaki Basklı yerel siyasetçi Miguel Angel Blanco’yu kaçırdı ve serbest bırakmasının karşılığında
tutuklu ETA üyelerinin serbest bırakılmasını talep etti. Bütün İspanya sokağa döküldü ve protesto gösterileri oldu. Ama ETA talepleri karşılanmadığı için Blanco’yu öldürdü.
1998 - ETA tek taraflı ateşkes ilan etti.
1999 - ETA hükümetle görüşmelerin kesilmesinin ardından ateşkesi bozduklarını açıkladı.
22 Şubat 2000- ETA Vitoria’da İspanya Sosyalist İşçi Partisi’nin Alava İl Başkanına bombalı araç ile saldırdı. İki kişi öldü.
22 Ekim 2000- ETA Vitoria’da bombalı araç ile bir hapishane görevlisini öldürdü
30 Ekim 2000- ETA Yüksek Mahkemenin yargıcı Jose Francisco Querol’ü ve beraberindeki 3 kişiyi öldürdü.
22 Kasım 2000- ETA Barcelona’da bilim adamı ve siyasetçi Ernest Lluch’u öldürdü.
14 Aralık 2000- ETA Katalan’da bir politikacıyı bombayla öldürdü.
22 Şubat 2001- ETA San Sebastian’da bombalı arabayla iki kişiyi öldürdü.
9 Mart 2001- ETA San Sebastian yakınlarındaki Hernani’de bombalı arabayla bir polisi öldürdü.
17 Mart 2001- ETA Roses’te bombalı arabayla bir kişiyi öldürdü, bir kişiyi yaraladı.
8 Mayıs 2001- ETA Zaragoza’da Halk Partisi’nin Aragon’daki başkanı Manuel Jimenez Abad’ı öldürdü.
10 Haziran 2001- ETA Madrid’te bombalı araç patlattı. 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı.
22 Haziran 2002- ETA Fuengirola’da bir oteli vurdu. 4’ü turist 6 kişi öldü.
4 Ağustos 2002- ETA Santa Pola’da 50 kg patlayıcının olduğu arabayı patlattı, 2 kişi öldü.
24 Eylül 2002- ETA Berastegui’de bir kişiyi bombayla öldürdü.
30 Mayıs 2003- ETA Navarra’daki Sengüesa’da bombalı araç ile 2 kişiyi öldürdü, 2 kişiyi yaraladı.
22 Temmuz 2003- ETA Benidorm ve Alicante’de iki otele saldırdı. 1 kişi öldü, 12 kişi yaralandı.
31 Ocak 2005- ETA Alicante yakınlarındaki Denia’da bir otelde patlama gerçekleştirdi. 2 kişi yaralandı.
25 Mayıs 2005- ETA Madrid’de bombalı araç ile saldırdı, 25 kişi yaralandı.
10 Haziran 2005- ETA Zaragoza Havaalanı’na saldırdı. Ölen ve yaralanan olmadı.
24 Mart 2006 - ETA süresiz ve kalıcı ateşkes ilan etti.
30 Aralık 2006 – ETA Madrid’deki Barajas Havaalanı'na saldırdı. 2 kişi öldü, 26 kişi yaralandı.
3 Temmuz 2007- ETA Fransa’da Guethary’deki iki adet boş tatil evini vurdu
25 Temmuz 2007- ETA Fransa’da Tour de France bisiklet yarışının 16. etabında iki bomba patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.
24 Ağustos 2007 – ETA Durango şehrinde bombayla 2 kişiyi yaraladı.
9 Ekim 2007- ETA Bibao’da bombalı araç ile eylem düzenledi. Bir politikacının koruması öldü.
2 Aralık 2007- ETA Fransa’da Capbreton’da 2 İspanyol jandarmayı öldürdü.
7 Mart 2008- ETA İsaias Carrasco adlı sosyalist yerel politikacıyı Arrasate’de öldürdü.
14 Mayıs 2008- ETA Legutiano’daki polis kışlasında bombalı araç patlattı. 1 kişi öldü, 4 kişi yaralandı.
21 Eylül 2008- ETA iki ayrı bombalı araç eylemiyle 8 kişiyi yaraladı.
22 Eylül 2008- ETA Santona’da bir kışlanın önünde araba patlattı. 1 asker öldü.
3 Aralık 2008- ETA Azpeitia’da işadamı Ignacio Uria Mendizabal’ı öldürdü.
31 Aralık 2008- ETA Bilbao’da kamu yayını yapan bir televizyonun önünde bombalı araç patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.
9 Şubat 2009- ETA Madrid’te sanayi bölgesinde bombalı araç patlattı. Ölen ve yaralanan olmadı.
19 Haziran 2009- ETA Arrigorriaga’da bombalı araçla Eduardo Puelles Garcia adlı polis müfettişini öldürdü.
9 Temmuz 2009- ETA Durango’da bir bombalı saldırı düzenleyerek, İspanya Sosyalist Partisi’nin bir binasını hedef aldı. Ölen ve yaralanan olmadı.
29 Temmuz 2009- ETA Burgos’ta bir polis kışlasına bombalı saldırı düzenledi. Saldırıda 60 kişi yaralandı. 14 katlı kışla kısmen çöktü.
30 Temmuz 2009- ETA Palmanova’da jandarmanın bir aracına bombalı saldırı düzenledi. 2 kişi öldü.
9 Ağustos 2009- ETA Palma de Mallorca’da üç bomba düzeneği patlattı. Patlamadan önce gelen uyarı telefonu sonucu alışveriş merkezinin boşaltılması faciayı önledi.
Bu bilânçonun ardında İspanya’nın Franco’nun dönemini bitiren ve demokratikleşmeyi başlatan süreçte, 15 Ekim 1977’de ilan edilen genel af var.
Bask Modeli Teröre Siyasi Desteği Kesmedi…
İspanya Yüksek Mahkemesi bugüne kadar ETA’nın siyasi kanadını durduramadı. Çünkü Euskal Herritarrok, Herri Batasuna ve Batasuna gibi sürekli isim değiştirerek ve kendisine paralel yeni örgütler kurarak yoluna devam etti. Batasuna’yı 2003 ve 2006’da iki kez kapatmak zorunda kalan İspanya Partido Comunista de Espana, Accion Nacionalista Vasca ve EHAK/PCTV (Euskal Herrialdeetako Alderdi Komunista / Partido Comunista de las Tierras Vascas) EAE-AN, Askatasuna ve Herritarren Zerrenda gibi partileri de yasakladı. Ancak Iniciativa Internacionalista - La Solidaridad entre los pueblos" (II-SP), Abertzale Sozialisten Batasuna ve Aukera Guztiak faaliyetlerini sürdürüyor. Böylece Bask ayrılıkçılığı siyasi zeminde yerini muhafaza etmeyi başardı ve ETA’ya siyasi destek sağladı.
Bask Modeli ETA’nın Finansmanını Bitirmedi…
1996 yılına ait İspanyol polis raporları, ETA’nın etkinliği korumak ve eylemliliğini sürdürmek için günde 90.000 Avro harcadığını yazıyordu. 2007 yılına ait bir başka raporda ETA’nın yıllık bütçesi 2 milyon Avro olarak tahmin ediliyor.
İlk yıllarında soygunla gelir elde eden ETA, daha sonra Batasuna’dan, yandaş kuruluşlardan bağışla, insan ticaretiyle ve şantajla para toplamaya devam etti.
Bask Modeli’nde Diyalog Terörü Durdurmadı…
ETA 1970’lerde çok defa, 1981, 1988, 1989, 1998, 1999 ve 2006’da ateşkes ilan etti ve bozdu. 11 Mart 2004’te El Kaide’nin Madrid’de trenleri vurması ilk etapta ETA eylemi olarak algılanıp, sonra doğrusu anlaşılmış olsa da, ETA üzerindeki ateşkes baskısı arttı. ETA eylemlerini azalttı ve can kaybının olmayacağı eylemlere yöneldi.
ETA 16 Ocak 2005’te anlaşmazlığın barışçıl yollardan çözülmesi için diyalog teklif etti. Böylece ETA, Batasuna’nın Kasım 2004 ve Ocak 2005’te yaptığı “merkezi yönetimle barış görüşmesi teklifini” kabul etmiş oluyordu. Madrid, ETA’nın önerisini reddetti. Çünkü ETA barış görüşmelerini başlatmak için İspanya’nın bütün operasyonlarını durdurmasını talep ediyordu. 22 Mart 2006’da ETA kalıcı ateşkes ilan etti. 24 Mart 2006’da başlayan ateşkes, ETA’nın açıklamasına göre Bask bölgesinde demokratikleşme sürecine ve Bask sorununa yönelik çözüm çabalarına katkı sağlamak için yapılmıştı. Açıklamada ayrıca İspanya ve Fransa bu demokratik sürecin sonucunu sınırlama olmaksızın kabul etmeye davet edildi.
İspanya’da partiler ETA’nın bu adımını ilkesel olarak olumlu gördü. İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero ETA ile görüşmeleri başlattı. Zapatero’nun sıklıkla “terörizme siyasi bedel ödenmeyeceğini” vurguladığı sürece İspanyol parlamentosu da destek verdi. Muhalefetin karşı çıktığı süreç, iki tarafta yer alan tarafların sertlik yanlısı kesimlerinin baskısı altında yürüdü. Sürecin uzaması, belirsizliği ve esasen önceki doğrudan ve dolaylı benzer müzakerelerden farklı bir içeriğe sahip olmaması, her iki kesimde de sertlik yanlılarını kuvvetlendirdi. Kapatılan Bask partilerinin Arnaldo Otegi gibi liderleri süreci desteklerken, Mikel Garikoitz (Txeroki) ve Aspiazu Rubina yeniden teröre dönülmesini istediler.
Sürecin devamında 30 Aralık 2006‘da ETA içinde darbe yaşandı. Aynı gün Madrid’deki Barajas Havaalanı’na bomba konuldu ve iki Ekvator vatandaşı hayatını kaybetti. Zapatero diyalog sürecini durdurdu. ETA 5 Haziran 2007’de ateşkesin bittiğini ve bütün cephelerde silahlı mücadelenin süreceğini açıkladı. Böylece büyük umutlar bağlanan süreç öldü.
Alman Bilim ve Politika Vakfı (SWP) uzmanı Günther Mailhold, ETA’nın uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığını ve şantaj yoluyla büyük paralar elde ettiğine dikkat çekerek, mafya yapısındaki bir örgütün yasallaşmayı ve yasal denetimi kabul etmesinin olanaksız olduğunu vurguluyor.
Diğer taraftan İspanya ve Fransa da operasyonlarını hızlandırdı. 21 Mayıs 2008’de ETA’nın silahlı ve siyasi, kollarının yöneticisi Thierry kod adlı Francisco Javier Lopez Pena beraberinde birçok ETA üyesiyle Fransa’nın Bordeaux kentinde yakalandı. ETA’da Thierry’nin yerine sertlik yanlısı Txeroki geçti. Txeroki 17 Kasım 2008’de Fransa’da yakalandı. Yerine geçen Gurbita kod adlı Aitzol Iriondo 8 Aralık 2008’de Fransa’da yakalandı. 18 Nisan 2009’da da İriondo’nun yerine geçen Jurdan Martitegi yakalandı.
Bask Modeli ETA’nın Dış Desteğini Kesmedi…
ETA’nın halen İrlanda Cumhuriyet Ordusu’yla (IRA) çok yakın ilişkileri var. ETA’nın ayrıca Avrupa’daki diğer sol terör örgütleriyle de ilişkisi sürüyor. Örneğin ETA 1999’da o dönemde henüz varolan Breton Devrimci Ordusu ile beraber patlayıcı çaldı.
Ayrıca ETA’nın Kolombiya’da faaliyet gösteren FARC ile de ilişkisi var. Kolombiya FARC’tan ele geçirilen bilgisayar kayıtlarından ETA’nın bu örgütten eğitim ve yardım aldığının tespit edildiğini açıkladı. ETA’nın FARC ile bilgi alışverişi, eğitim, taktik, cep telefonuyla bombalı eylem gibi konularda görüştüğü, beraber hareket ettiği ve ETA üyelerinin FARC kamplarını ziyaret ettiği biliniyor. FARC’ın ETA militanlarını saklamayı teklif ettiği de tespit edildi. Bazı eski ETA üyelerinin Meksika ve Venezüella’dan siyasi sığınma hakkı alması, bazılarının Panama ve Küba’da yaşaması da diğer detaylar.
Bask Modeli’nin Başarısı…
Bask Bölgesi’nde “Bask Modeli“ sayesinde, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, tarım, ziraat, balıkçılık, turizm, imar, kültür, telekomünikasyon, emniyet, adalet, sanayi, sosyal güvenlik ve kamu hizmetleri gibi sahalar Madrid’e değil Bask’a ait.
1979 yılında halk oylaması sonucu başlatılan otonomi, sürekli olarak yargıç Joxerramon Bengoetxea gibi isimler tarafından yavaş işlemekle suçlandı. Yargıcın görev yaptığı ve Basklıların kendilerine koyduğu isim olan Euzkadi’de 2,1 milyon kişinin yaklaşık yarım milyonu Basklı. Tıpkı 500.000 nüfuslu “Bask kenti” Navarra’da Basklıların oranının %10 olması gibi.
Bask modelinin başarısı Baskçanın yaygınlaştırılması olarak görülüyor. Bask yönetimi ailelere eğitim konusunda üç seçenek sunuyor. Bunlardan birincisinde sadece İspanyolca kullanılıyor. İkincisinde ise derslerin yarısı Baskça öğretiliyor. Üçüncü modelde ise sadece Baskça var ve İspanyolca “yabancı dil” olarak veriliyor.
Bask bölgesinde 3–17 yaş aralığındaki Bask dilini kullanım oranı Bask modeli ile 35–44 yaş aralığının üzerine çıktı. Bugün Bask’taki dil kullanımı şu şekilde;
Halkın 3–17 yaş grubunun %27’si Baskça konuşuyor. Bu rakam 35–44 arasında %21. 3–17 yaş grubunun %34’ü Baskçayı bir parça anlıyor. Bu rakam 35–44 arasında %12. 3–17 yaş grubunun %40’ı sadece İspanyolca anlıyor ve konuşuyor. Bu rakam 35–44 arasında %68.
Bask Modeli Çöktü Mü?
Bask Modeli’nin başarısından söz etmek çok zor... Çünkü hem ayrılıkçı terör hem de ayrılıkçı siyasi talep “hiçbir eksilme olmadan” devam ediyor. Tarihten gelen ve çoğu Emevilerin Endülüs’ten çekildiği, yaklaşık bin yıl öncesine dayanan gerekçelerden gelen 17 otonom bölgeye sahip olan ve ulus devlet olmayan İspanya’da, Basklılar tarih boyunca kendilerini yönettiler ve 1515’de Kastilya ve Aragon krallıklarının birleşerek bugünkü İspanya’yı kurduklarında 494 yıl önce de büyük ölçüde otonom bir statüye sahiptiler.
Kurulan sistemde İspanya’daki Basklılar toprak, hukuk, yasama ve yürütme alanlarında özerkliğe sahip oldu. Ayrıca gümrük, vergi ve askerlik konularında muafiyet aldı. Basklılar bu özel konumlarının gerisine sadece 1876’daki iç karışıklıklar sırasında düştüler. 1895’ten itibaren siyaseten ve iktisaden yeniden güçlenen Bask, İspanya’nın AT’ye girişinden ve AB’de hâlen devam eden uluslarüstü sistemden dolayı da ayrılıkçı eğilimini değiştirmedi.
Ayrılık Olur Mu?…
Yetişen az sayıdaki Basklı edebiyatçılardan Miguel Unamuno ve Pio Baroja İspanyolca yazmayı tercih ettiler ve Basklıların milliyetçiliğini “akla aykırı ırkçılık” olarak tarif ettiler. Ama “akla aykırı ırkçılık”, geçen uzun zamanda, İspanya’nın ulusal ve idari süreçlerinden etkilenmeden rotasında devam etti.
iste olay budur :) eta terör örgütü bitmistir evet son kalan sempazitanlari münferi eylemler yapiyor ancak organize, toplumun büyük kesiminden destek gören, ülkede ic savasa neden olacak seviyede degillerdir..
yoksa ben kendi basima bile bir terör örgütü kurabilir, eylem yapabilirim ama sempazitanim olmadigi sürece, bir tabanim olmadigi sürece bunlar münferit kalir..
bizde diyoruz ki pkk nin tabanini bitirmeliyiz yoksa salt askeri mücadeleyle ancak bu kadar gidilebilir!
bu arada abicim o aktardigin listede en son eylem 1 sene önce olmus ve son eylemlerde can kaybi yok denecek az buda demek oluyor ki eta fiili olarak bitmistir yoksa eta ismini kullanip saga, sola bomba koymak bir anlam ifade etmyor ;)
abicim etayla isin bittikten sonra IRA terör örgütüne el atacagiz :)
EpiVaTeS
06-14-2010, 00:43
ETA henüz bitmediki
İRA'ya el atalım...;D
ETA henüz bitmediki
İRA'ya el atalım...;D
Ama kendi aktardigin yazida etanin bittigi ortaya cikiyor en son 1 yil önce eylem yapmis ve son eylemlerinde can kaybi yok cünkü tabani kalmamis, sempazitani kalmamis bu nasil olduya cevapta benim aktardigim alinti..
neyse eta dan caktin simdi IRA hakkinda bildiklerini alalim abicim :) sonrada el kaide, asala ve en sonda pkk ya gelecegiz..
sindire sindire :)
EpiVaTeS
06-14-2010, 00:49
Ben Etanın bittiğini duymadım ilan edildiğinide okumadım...
Acaba sen Etadan bir bilgi felan mı aldın Ahmet...;D
buyrun bakalim IRA sorunu nasil cözülmüstür..
IRA sorununu 30 yılda çözdük
İngiltere'nin yeni Ankara Büyükelçisi Reddaway İrlanda Cumhuriyet Ordusu ile 30 yıl süren terör sorununu "sabır ve hassasiyetle" çözdüklerini söyledi
Türkiye' nin demokratik açılım süreci, terörle mücadele etmiş ve çözüm bulmuş ülkeler tarafından da dikkatle izleniyor. Birleşik Krallık'ın yeni Ankara Büyükelçisi David Reddaway, İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html)'nin IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) ile vardığı çözümün 30 yılı bulduğunu söyledi. Başkent'teki görevine başlaması vesilesi ile bir grup gazeteci ile bir araya gelen Reddaway, güncel gelişmelere ilişkin gözlemlerini ve İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html) deneyimini şöyle paylaştı:
Demokratik açılım sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? PKK (http://www.akpartiforum.com/arama/pkk-459.html), Birleşik Krallık'ta terör örgütü kabul edilerek yasaklanmış bir organizasyon. Biz Türk hükümetinin çözüm bulma çabalarını destekliyoruz. İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html), IRA terör örgütü konusunda deneyimi olan bir ülke. Tabii ki süreç içerisinde iki gelişme oldu. 1- Teröristleri kamu desteğinden uzaklaştırmak. 2- Eline silah alan teröristleri siyasi mücadeleye yönlendirmek.
Dağdan dönüşlerin gösteriye dönüşmesi size ne düşündürdü? Türkiye'nin ulusal yaşamına katılmayı reddeden grupların, katılımlarını olumlu karşılıyoruz. Konu çok hassas. Sabır gerekiyor. Geçenlerde Trabzon'da idim. Tepkileri gördüm. Türkiye'ye giriş yapan kişilerin karşılanma şekillerinin, Türkiye'nin bazı kesimlerinde iyi karşılanmadığını biliyorum. Ama sabır ve hassasiyet gösterilmeli ki bu zor süreç daha da güçleşmesin.
Hassasiyeti açar mısınız? Bir anlamda kimse zafer kazanmayacak ama herkes kazanacak. Bir tarafın zaferi olarak yansıtırsanız, diğer taraftan tepki görürsünüz. Sabırla, uzun olacak bu süreçte küçük adımlarla mesafe alınacak. Onun için bu hassas süreci sabırla götürmek lazım.
IRA ile mücadelede İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html) deneyimini anlatır mısınız? İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html)'nin bulunduğu noktaya ulaşması 30 yılı aşkın süreci gerektirdi. Hala bazı aşırı uçlar terörü sürdürme eğiliminde. IRA bizi korkutamayacağını, yenemeyeceğini fark etti. Biz de onlara fikirlerini gerçekleştirebilecek siyasi ortam sunduk. Bu bizim için önemli bir deneyim oldu.
Hangi talepleri karşılandı? Bizim, Kuzey İrlanda'daki durumumuzla Türkiye'nin bulunduğu durum birbirinden farklı. Amacımız Kuzey İrlanda'yı İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html)'nin bir parçası olarak tutmaktı. Çünkü Kuzey İrlanda halkı Birleşik Krallık'ta olmayı istiyordu. "Eğer ileride dengeler değişirse, Birleşik Krallıkla yaşamak istemezlerse bu da değerlendirilecek" dedik.
Çözüme referandumla mu ulaşıldı? Evet, referandumla alındı. İngiltere (http://www.akpartiforum.com/arama/ingiltere-193.html) ve İrlanda'nın bir uzlaşmaya vardığı belirtilerek halkın oluru alındı. İrlanda Anayasası'nda bir hüküm vardı, topraklarda hak iddia ediliyordu. İrlanda da, Birleşik Krallık da 'Bu topraklar bizim' demekten vazgeçti.
IRA silahları nasıl bıraktı? IRA, silahlarını İngilizlere teslim etmeyi kabul etmedi. Uluslararası bir komisyon kuruldu. İrlanda ve Birleşik Krallık'tan kimse yoktu. Biz de IRA da bu komisyonun dürüstlüğüne inandı. Filmlere konu olabilecek şeyler yaşandı. Bir gece yarısı komisyon üyelerini alıp birkaç saatlik yola götürdüler. Orada silahların imha edildiğini gösterdiler. Biz silahları görmedik. Ancak imha edilen silahlarla ilgili bize verilen rakamlar kafamızdaki rakamlarla uyuşuyordu.
ajanslar
Kıymetli Arkadaşlarım; Ülkemizinde yıllardan beri katlanmış olduğu bu vahim ve elim durum Türkiyedeki hayatı ekonomik, siyasal ve psikolojik olarak ağır tahribatlara yol açmıştır.
Terör Ülkemizde 35 seneyi aşkın bir zamandır bulunmaktadır. Bu uzun zaman içerisinde silahlı mücadele verdik. Bu silahlı mücadeleyle kazancımız olmadı. Olamayacağıda açık bir gerçektir. En iyi silahın Kalem olduğuda apaçık ortada. Diplomasi trafiği nekadar hızlı çalışırsa ne kadar dünya genelinde lobiler oluşturursak ozaman zahmetsiz olarak bu terör belasından kurtuluruz.
Buyur bu vahşeti kalemle durdur ..
17 Ağustos 1984
Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, '15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3 sivilin yaralandığı bildirildi.
22 Ocak 1987
Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.
23 Ocak 1987
Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.
26 Ocak 1987
Seri katliamlara dönüşen yeni PKK stratejisi.
7 Mart 1987
Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın, Toplam 8 kişi)
20 Haziran 1987
Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın, 8 Erkek, Toplam 30 Kişi)
9 Temmuz 1987
Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.
11 Temmuz 1987
Yine baskın, yine 5 ölü.
22 Temmuz 1987
Hakkari, Şemdinli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.(haberin gazete
küpürü)
20 Ağustos 1987
Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek, Toplam 24 kişi)
20 Ağustos 1987
Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3 Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)
8 Eylül 1987
Pervari ilçesi, Sığırkaya köyünde öldürme olayı.
21 Eylül 1987
Güneyce köyü katliamı.
21 Eylül 1987
PKK'lı teröristler, Bingöl ve Siirt'in 2 köyüne düzenledikleri baskınlarda 12 kişiyi katletti.
22 Eylül 1987
PKK'ya çifte operasyon
12 Ekim 1987
Şırnak'ta kanlı baskın, 13 ölü.
12 Ekim 1987
Rezzuk mezrasında saldırı ve öldürme (Toplam 13 kişi)
12 Kasım 1987
Öğretmen'i telle boğdular.
28 Mart 1988
Eruh ilçesi, Fındıkbucağı Yağızoymak köyü katliamı.
1 Nisan 1988
Nusaybin, Bahmimi mezrası katliamı.
7 Mayıs 1988
Dereler Köyü, Taraklı mezrası katliamı.
8 Mayıs 1988
Siirt’in Şırnak ilçesine bağlı Taraklı ve Üçkardeşler mezralarını basan PKK’lı teröristler, 4’ü kadın 11 kişiyi katlettiler, 3 kişiyi ise kaçırdılar.
9 Mayıs 1988
Mardin’in Nusaybin ilçesi Taşköyü’nün Behmenin mezrasını basan PKK’lı teröristler, bir aileden 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi katlettiler, 2 çocuk ağır yaralandı. PKK’lı teröristlerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.
5 Kasım 1988
Mardin Dargeçit yazıörün köyü
25 Ocak 1989
Kömür ocakları baskını
14 Ağustos 1989
Yine PKK, yine kan: 6 ölü
21 Ağustos 1989
Aktaş köyü öldürme olayı
14 Eylül 1989
PKK, kaçırdığı öğretmenleri kurşuna dizdi.
16 Eylül 1989
3 öğretmeni şehit eden 2 PKK'lı güvenlik görevlileri tarafından ölü olarak ele geçirildi.
2 Kasım 1989
Pervari ilçesinde tahrip ve öldürme olayı.
9 Kasım 1989
Lice ilçesi, Duru köyü Gomabekan mezrası katliamı.
24 Kasım 1989
Hakkari, Yüksekova ilçesi, ikiyaka köyü katliamı
26 Kasım 1989
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyünde 21 kişinin öldürülmesi ile ilgili olarak Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nden yapılan açıklamada, 'Bir grup teröristin, saldırıyı düzenledikten sonra komşu bir ülkeye kaçtıkları, kaçarken 9 çoban ile 700 koyunu beraberlerinde götürdükleri' bildirildi.
26 Şubat 1990
Silopi ilçesi, Derebaşı köyü katliamı.
4 Mart 1990
Kanlı PKK baskını.
22 Mart 1990
Elazığ'da 9 mühendis, ayrılıkçı PKK örgütü militanları tarafından öldürüldü.
25 Mart 1990
PKK, okul yaktı, öğretmeni kurşuna dizdi.
10 Nisan 1990
Pervari ilçesi, Tosuntarla-Köprüçay köyleri Örtülü mezrası katliamı.
11 Nisan 1990
Van, Övecik köyü. (3 erkek, 2 Çocuk, Toplam 5 kişi)
14 Nisan 1990
Mardin'in Derik ilçesinde minübüse konan bomba patladı; 3 ölü.
16 Nisan 1990
PKK, 4'ü öğretmen, 5 kişiyi öldürdü.
3 Mayıs 1990
Kulp ilçesi,Yaylak köyü Kalesar mezrası katliamı.
küpürü)
10 Haziran 1990
Çevirimli köyü katliamı.
11 Haziran 1990
Ayrılıkçı PKK örgütü Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürdü. Ölenlerden 12'sinin çocuk, 7'sinin de kadın olduğu açıklandı. PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmada 4 korucu şehit oldu, bir terörist öldürüldü.
29 Temmuz 1990
PKK Pervari'de kurdu; 2 Subay, 5 er şehit.
25 Ağustos 1990
Mardin'in Ömerli ilçesi, Emniyet Müdürlüğü ve Karakoluna ateş açıldı; 1 şehit, 2 yaralı.
28 Ağustos 1990
Şirvan ilçesi, Özyurt köyü katliamı.
14 Nisan 1991
Kahramanmaraş, Elbistan, Kantarma köyü. (7 Erkek)
14 Temmuz 1991
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri basan yasadışı bölücü örgüt mensupları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdüler. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan teröristler, cesetleri de yakarak kaçtılar.
7 Kasım 1991
Karakola PKK saldırısı.
13 Kasım 1991
Askeri araç tarandı.
16 Kasım 1991
PKK'ya 12 kuban daha.
17 Kasım 1991
PKK, 4'ü korucu 6 kişiyi öldürdü.
20 Kasım 1991
PKK, yük trenini bombaladı.
23 Kasım 1991
PKK, İstanbul'da haraç topluyor.
26 Kasım 1991
Hizan'da hain pusu; 9 şehit.
26 Kasım 1991
PKK İstanbul'da saldırdı.
27 Kasım 1991
Teröristler Silopi'yi bastı.
28 Kasım 1991
Üç ilde PKk terörü: Adana'da polis otosu tarandı, Şırnak'ta 2 er öldürüldü, İstanbul'da 9 patlama.
29 Kasım 1991
Siirt'te PKK, kamyona ateş açtı.
14 Aralık 1991
Şırnak'ta polise yaylım ateş
19 Aralık 1991
PKK, 19 korucuyu kaçırdı.
22 Aralık 1991
PKK, İdil'de toplarla saldırdı.
25 Aralık 1991
İstanbul’da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy’de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.
25 Aralık 1991
Diyarbakır'da çatışma; 9 ölü, 35 yaralı. )
26 Aralık 1991
Alevler içinde ölüm çığlıkları.
26 Aralık 1991
PKK'nın şehir katliamı.
http://photos-f.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs238.snc1/8522_132757715833_113784810833_2959853_3714991_n.j pg
http://img219.imageshack.us/img219/9963/liveimages5cyenifotoanaj.jpg
PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen çocuk.
http://img219.imageshack.us/img219/7022/liveimages5cyenifotoanao.jpg
PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen bebek.
http://img219.imageshack.us/img219/3078/liveimages5cyenifotoanaa.jpg
1989 yılının Kasım ayında PKK tarafından Siirt'in Eruh ilçesinde PKK militanı İbrahim Çelik tarafından düzenlenen köy baskınında henüz adı bile konmamış 3 günlük bebek bile öldürüldü.
http://img219.imageshack.us/img219/9923/liveimages5cyenifotoanat.jpg
http://www.turkishforum.com.tr/pkk/img/photos/bebek_katili1.jpg
Ben Etanın bittiğini duymadım ilan edildiğinide okumadım...
Acaba sen Etadan bir bilgi felan mı aldın Ahmet...;D
senin icin bitmek nasil birsey abi.. en son eylemi bir yil önce ve son yillardaki eylemlerinde can kaybi olmayan bir terör örgütü bitmistir!..
bana acar misin bir terör örgütü daha nasil bitecekdir resmen destekcisi, sempazitani kalmamis bir kac münferit olay disinda adi, sani anilmayan terör örgütü daha nasil bitecek!
EZEL
Buyur bu vahşeti kalemle durdur .
kardes kendinizle celisiyorsunuz.. yillardir silahli mücadele yapilyor neden terör örgütü bitmedi, neden o görüntüler ortaya cikti bana söyler misin siz silahla bitecegini idda ediyorsunuz, neden bitmiyor yoksa elinizde atom bombasi yok olsa hemen bitecek mi?
Bismillahirrahmanirrahim
Sevgili arkadaşlar dünyanın varoluşun ve insanların yaratıılışından bu yana insanlar arasında fikir ayrılıkları hep süregelmiştir.Bu fikir ayrılıkları savaşlarıda beraberinde getirmiştir.1900 li yıllara kadar isteyen istediği yere gidip istediği ülkeye savaş ilan edebiliyordu.
Özellikle son 50 yıldır değişen dünyada bu gittikçe azalmıştır nedeni ise gelişen teknolojilerin binbir türlü silahları icat etmesinden ve özellikle nükleer silahların çok büyük etkisi olmasından dolayı artık ülkeler direk savaşmaktan çok ''TERÖRİZM''i destekleyerek istemediği ülkeleri ya zayıflatmak veya ortadan kaldırabilmektedir.
Ülkemizdeki durumda bundan farksız değildir.Bunun bilinciyle elbette teröre taviz vermeden ama onlarada bahane vermeden akıl ve bilgi yoluyla çözüleceğine inanıyorum.Bugünü ele alırsak pkk yanlıların en büyük mazeretlerinden biride imha ve inkar politikasını bahane etmeleridir.Demokratik açılım sürecinde bu tezlerini çürütecek adımları atarak barışa giden yolu açacagına inanıyorum.
Bu soruyu da kendimize sormamız lazım biz ülke ve devlet olarak barışı istiyormuyuz yoksa istemiyormuyuz.Eğer barışı istiyorsak geçmiş günleri ve terörü destekleyenlerinde niyetini düşünerek bir arayış içinde olmalıyız.30 yıla yakın bir süredir pkk belasında silahlı mücadelenin ne kadar fayda ve zarar sağladığı ortadadır.Benim şahsi düşüncem Türkiyenin pkk sorununu çözebilecek güçte olmasıdır.ama malesef ülkemizde terör sorunun çözülmesini istemeyen üst düzey askeri ve sivil yetkililer var.
Geçmişte olan nahoş olayları geçmişte bırakarak Kürtlere güven vermek amacıyla tüm hakları anayasal güvence altına alınıp sorunun tümden çözebileceğine inanıyorum.
Lozanda kürtleri azınlıktan saymayıp asıl unsur diyerek azınlıklara verilen haklardan mahrum edip antlaşmanın sağladıktan sonrada asıl unsur olarak kabul etmeyerek kürtleri ortada bırakmalarıdır en büyük sorun aslında.yani ortada savaşacak bir sorun görmuyorum iki taraf arasındakisavasın sadece ve sadece Türkiyeyi zayıflatmak adına bu saldırılar devam ediyor kimse bunu kürt halkı adına mal etmesin.O yüzden Kürt halkının isteklerini yerine getirip ve her hak talebinide bölücülük olarak tanımlamamak adına çözüm sağlanabileceğini düşünüyorum.
Burda ülkenin stretejisi çok önemli nasıl Peygamberimiz HZ. Muhammed (S.A.V) bir savaşta ismi aklıma gelmedi suan sahabilere teker teker dağılıp her birinin ateş yakarak düşmana kalabalık görünerek bir psikolojik üstünlük sağlayarak savaşmadan zafer elde etmek istemesini kendimize örnek alabilriz.
SELAMETLE
Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hangi barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?
mehmetakif24
06-14-2010, 01:01
Buyur bu vahşeti kalemle durdur ..
17 Ağustos 1984
Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, '15 Ağustos 1984 gecesi bir grup teröristin Siirt’in Eruh ilçesindeki Jandarma Karakol binasına karşı bombalı ve silahlı saldırıda bulundukları ve saldırı sonucunda 1 jandarma erinin şehit olduğu 6 er ve 3 sivilin yaralandığı bildirildi.
22 Ocak 1987
Hakkari, Uludere ilçesi, Ortabağ köyü katliamı.
23 Ocak 1987
Midyat, Bayburt köyleri, Efeler mezrası katliamı.
26 Ocak 1987
Seri katliamlara dönüşen yeni PKK stratejisi.
7 Mart 1987
Nusaybin ilçesi, Açıkyol köyü katliamı. (6 Çocuk, 2 Kadın, Toplam 8 kişi)
20 Haziran 1987
Ömerli ilçesi, Pınarcık köyü katliamı. (16 Çocuk, 6 Kadın, 8 Erkek, Toplam 30 Kişi)
9 Temmuz 1987
Hani ilçesi, Kırım köyü katliamı.
11 Temmuz 1987
Yine baskın, yine 5 ölü.
22 Temmuz 1987
Hakkari, Şemdinli İlçesi'na başlı Umur köyü katliamı.(haberin gazete
küpürü)
20 Ağustos 1987
Siirt, Kılıçkaya köyü katliamı. (14 Çocuk, 10 Erkek, Toplam 24 kişi)
20 Ağustos 1987
Midyat ilçesi, Dargeçit Bahçebaşı mahallesi katliamı. (3 Çocuk, 1 Kadın, 1 Erkek Toplam 5 kişi)
8 Eylül 1987
Pervari ilçesi, Sığırkaya köyünde öldürme olayı.
21 Eylül 1987
Güneyce köyü katliamı.
21 Eylül 1987
PKK'lı teröristler, Bingöl ve Siirt'in 2 köyüne düzenledikleri baskınlarda 12 kişiyi katletti.
22 Eylül 1987
PKK'ya çifte operasyon
12 Ekim 1987
Şırnak'ta kanlı baskın, 13 ölü.
12 Ekim 1987
Rezzuk mezrasında saldırı ve öldürme (Toplam 13 kişi)
12 Kasım 1987
Öğretmen'i telle boğdular.
28 Mart 1988
Eruh ilçesi, Fındıkbucağı Yağızoymak köyü katliamı.
1 Nisan 1988
Nusaybin, Bahmimi mezrası katliamı.
7 Mayıs 1988
Dereler Köyü, Taraklı mezrası katliamı.
8 Mayıs 1988
Siirt’in Şırnak ilçesine bağlı Taraklı ve Üçkardeşler mezralarını basan PKK’lı teröristler, 4’ü kadın 11 kişiyi katlettiler, 3 kişiyi ise kaçırdılar.
9 Mayıs 1988
Mardin’in Nusaybin ilçesi Taşköyü’nün Behmenin mezrasını basan PKK’lı teröristler, bir aileden 8’i çocuk, 2’si kadın 11 kişiyi katlettiler, 2 çocuk ağır yaralandı. PKK’lı teröristlerin Şırnak baskınında kaçırdıkları 3 kişi de ölü bulundu.
5 Kasım 1988
Mardin Dargeçit yazıörün köyü
25 Ocak 1989
Kömür ocakları baskını
14 Ağustos 1989
Yine PKK, yine kan: 6 ölü
21 Ağustos 1989
Aktaş köyü öldürme olayı
14 Eylül 1989
PKK, kaçırdığı öğretmenleri kurşuna dizdi.
16 Eylül 1989
3 öğretmeni şehit eden 2 PKK'lı güvenlik görevlileri tarafından ölü olarak ele geçirildi.
2 Kasım 1989
Pervari ilçesinde tahrip ve öldürme olayı.
9 Kasım 1989
Lice ilçesi, Duru köyü Gomabekan mezrası katliamı.
24 Kasım 1989
Hakkari, Yüksekova ilçesi, ikiyaka köyü katliamı
26 Kasım 1989
Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyünde 21 kişinin öldürülmesi ile ilgili olarak Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nden yapılan açıklamada, 'Bir grup teröristin, saldırıyı düzenledikten sonra komşu bir ülkeye kaçtıkları, kaçarken 9 çoban ile 700 koyunu beraberlerinde götürdükleri' bildirildi.
26 Şubat 1990
Silopi ilçesi, Derebaşı köyü katliamı.
4 Mart 1990
Kanlı PKK baskını.
22 Mart 1990
Elazığ'da 9 mühendis, ayrılıkçı PKK örgütü militanları tarafından öldürüldü.
25 Mart 1990
PKK, okul yaktı, öğretmeni kurşuna dizdi.
10 Nisan 1990
Pervari ilçesi, Tosuntarla-Köprüçay köyleri Örtülü mezrası katliamı.
11 Nisan 1990
Van, Övecik köyü. (3 erkek, 2 Çocuk, Toplam 5 kişi)
14 Nisan 1990
Mardin'in Derik ilçesinde minübüse konan bomba patladı; 3 ölü.
16 Nisan 1990
PKK, 4'ü öğretmen, 5 kişiyi öldürdü.
3 Mayıs 1990
Kulp ilçesi,Yaylak köyü Kalesar mezrası katliamı.
küpürü)
10 Haziran 1990
Çevirimli köyü katliamı.
11 Haziran 1990
Ayrılıkçı PKK örgütü Şırnak'ın Çevrimli köyünü basarak 27 kişiyi öldürdü. Ölenlerden 12'sinin çocuk, 7'sinin de kadın olduğu açıklandı. PKK'lı teröristlerle çıkan çatışmada 4 korucu şehit oldu, bir terörist öldürüldü.
29 Temmuz 1990
PKK Pervari'de kurdu; 2 Subay, 5 er şehit.
25 Ağustos 1990
Mardin'in Ömerli ilçesi, Emniyet Müdürlüğü ve Karakoluna ateş açıldı; 1 şehit, 2 yaralı.
28 Ağustos 1990
Şirvan ilçesi, Özyurt köyü katliamı.
14 Nisan 1991
Kahramanmaraş, Elbistan, Kantarma köyü. (7 Erkek)
14 Temmuz 1991
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Çağlayancerit ilçelerinde köyleri basan yasadışı bölücü örgüt mensupları, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 9 kişiyi öldürdüler. Otomatik silahlar ve bombalar kullanan teröristler, cesetleri de yakarak kaçtılar.
7 Kasım 1991
Karakola PKK saldırısı.
13 Kasım 1991
Askeri araç tarandı.
16 Kasım 1991
PKK'ya 12 kuban daha.
17 Kasım 1991
PKK, 4'ü korucu 6 kişiyi öldürdü.
20 Kasım 1991
PKK, yük trenini bombaladı.
23 Kasım 1991
PKK, İstanbul'da haraç topluyor.
26 Kasım 1991
Hizan'da hain pusu; 9 şehit.
26 Kasım 1991
PKK İstanbul'da saldırdı.
27 Kasım 1991
Teröristler Silopi'yi bastı.
28 Kasım 1991
Üç ilde PKk terörü: Adana'da polis otosu tarandı, Şırnak'ta 2 er öldürüldü, İstanbul'da 9 patlama.
29 Kasım 1991
Siirt'te PKK, kamyona ateş açtı.
14 Aralık 1991
Şırnak'ta polise yaylım ateş
19 Aralık 1991
PKK, 19 korucuyu kaçırdı.
22 Aralık 1991
PKK, İdil'de toplarla saldırdı.
25 Aralık 1991
İstanbul’da yürüyüş yapan bir grup PKK yanlısı, İstanbul Bakırköy’de Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşine ait alışveriş merkezine molotof kokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü, 17 kişi yaralandı.
25 Aralık 1991
Diyarbakır'da çatışma; 9 ölü, 35 yaralı. )
26 Aralık 1991
Alevler içinde ölüm çığlıkları.
26 Aralık 1991
PKK'nın şehir katliamı.
PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen çocuk.
PKK'lı teröristler tarafından Mardin'in Yuvalı Köyü'ne yapılan baskında öldürülen bebek.
1989 yılının Kasım ayında PKK tarafından Siirt'in Eruh ilçesinde PKK militanı İbrahim Çelik tarafından düzenlenen köy baskınında henüz adı bile konmamış 3 günlük bebek bile öldürüldü.
öncelikle bu resimlerin paylaşılması hiç hoş değil.
35 seneyi aşkın süredir silahla savaşıyoruzda ne oluyor. sizinde işaret ettiğiniz katliamlar gerçekleştiriliyor
bir önceki yorumuma dikkatinizi çekmek istiyorum
öncelikle terörle savaşan devletler ülkemizde olduğu gibi hattı müdafa için savaşır.
Terörün bu şekilde bitmesini düşünmenin doğru olmayacağı kanısındayım.
çünkü; terörün amacı bir ülkeyi yaşanmaz hale getirmektir. pkk olsun pjak olsun veya başka bir terör örgütü olsun bir amaç bir gaye uğrunda mücadele etmiyorlar.
pkk örneğini verecek olursak, kesinlikle gayeleri güneydoğuda bir kürt devleti kurmak değildir. İsrailin amerikanın fransanın ingilterenin kirli emellerine alet olmak için bu eylemlerde bulunmaktadırlar.
sözde "1991 tarihinde kurulan birinci körfez savaşı sırasında kuzey ıraktan'tan Türkiye'ye iltica etmek isteyen mültecilere koruma kalkanı oluşturmayı amaçlayan" Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z) birlikleri konuşlandırılmıştır. Bu yapılanmanın Adı ÇEKİÇ GÜÇ'tü.Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z)lar Ülkemizdeki Teröre en çok bu güçle destek vermişlerdir.
Şimdi düşünmemiz gereken, bizim aslında kiminle savaş halinde olduğumuzu bilmemiz lazım gelir. pkk küçük bir alettir yani pkk olmasa asala olur asala olmasa başka bir terör örgütü olur.
ya yukarıda bahsettiğim devletlerle doğrudan savaş yapacağız ki zor görünüyor. yada milli ekonomi ile doğru bir siyaset ile önce bu devletlerin güdümünden çıkıp sonra asıl kimliğimizle dünyanın karşısında dimdik durmak olmalıdır hedefimiz.
Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hani barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?
hoppala!.. daha hükümetimiz yeni basladi evet bölgeye yönelik bir cok adim atildi ancak bu isler öyle hemen olacak isler degil bu sürec zaman iste siz 30 yildir silahla cözemeyin ama 2 yilda bariscil yollarla cözülmesini bekleyin..
bakiniz öncelikle teröristle, bölge halkinin ayrimini iyi yapmaliyiz eger siz genel bir kavram kullanirsaniz o zaman ister istemez bölge halkinida töhmet altinda birakirsiniz..
ekomomik, sosyal, kültürel ve egitim anlaminda adimlar atilmalidir su anda hükümetimiz kültürel haklar icin cok yerinde adimlar atmis buda dtp de ister istemez eksen kaymasina neden olmustur..
siz dtp diyorsunuz ancak dtp sorunun cözülmesini istemez ki cünkü dtp ve mhp gibi partilerin varolma nedeni milliyetci söylemlerdir o halde önce bu partilerin yasam kaynagi olan kani durdurmak gerekir ancak bu sürec yasanirken pkk ve dtp süreci provoke etmek icin elinden geleni yapacakdir ki yapiyor simdi biz pkk nin bu pravakasyonunu dikkate alir ve bicak sirti gibi bütün adimlari kesersek iste kaybettigimiz nokta burasi olur!
mehmetakif24
06-14-2010, 01:04
Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hani barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?
Biz hükümeti suçlamıyoruzki konuyu saptırmayın. Devletede sözümüz yok. Terörüde desteklemiyoruz. Bu nasıl bir yorumdur.
Konunun içeriğine dahil olamamışsınız.
arkadaslar ezbere cevaplar veriyor ben biraz ezberleri bozmak isterim bana cevap verir misiniz
sizce hamas, hizbullah, el kaide deden hangisi terör örgütüdür ve neden yada hangisi degildir ve neden verilecek cevaplara göre cok güzel acilimlar gelecek..
manifesto
06-14-2010, 01:08
deneme :)
(diğer üyelerin yorumları DERHAL SİLİNECEK diye not düşülmüş bakalım nekadan gerçek )
deneme :)
(diğer üyelerin yorumları DERHAL SİLİNECEK diye not düşülmüş bakalım nekadan gerçek )
bakiniz simdi bu arkadasimiz sisteme asilik yapmistir ve kaba tabirle konuyu sabote etmistir :)
simdi bu bir terör eylememidir yoksa özgürlügün ulastigi son nokta midir? :)
EpiVaTeS
06-14-2010, 01:45
Hamas terör örgütü değildir ki...
En azından bana göre değil...
Zira pkk yada herneyse bazılarına görede terör örgütü değildir...
Kabul edenler var kabul etmeyenler var...
Hamas terör örgütü değildir ki...
En azından bana göre değil...
Zira pkk yada herneyse bazılarına görede terör örgütü değildir...
Kabul edenler var kabul etmeyenler var...
peki hamas niye terör örgütü degildir onu digerlerinden ayiran özellikler nelerdir?
ya digerleri el kaide, taliban, hizbullah?
EpiVaTeS
06-14-2010, 01:53
Bana sorarsan saydıklarının hiç birisi terör örgütü değildir...
El-Kaide konusunda tereddütlerim var...
Çünkü bu saydığın örgütlerin kendi ülkeleri ile bir problemi yoktur...
Saydığın örgütler diplomatik örgütlerdir El-Kaide hariç...
Siyasal zemine oturmuştur hepsi...
Bana sorarsan saydıklarının hiç birisi terör örgütü değildir...
El-Kaide konusunda tereddütlerim var...
Çünkü bu saydığın örgütlerin kendi ülkeleri ile bir problemi yoktur...
Saydığın örgütler diplomatik örgütlerdir El-Kaide hariç...
Siyasal zemine oturmuştur hepsi...
diplomatik örgütte ne oluyor? sonucta bu saydigim örgütlerde saldiri düzenliyor ve olayla alakasi olmayan masumlar ölüyor..
tamam hamasi anliyoruz o tamamen siyasal zemine kaymis ve siyasal arenada mücadele ediyor ama ya digerleri?
neden bu konuya geldim ona gelelim hamas terör örgütü ilan edildi eger sizin mantiginizla yola cikarsak israilin hamasla diplomatik mücadele etmesine gerek yok silah zoruyla sözde tören sorununu bitirmeli ayni sekilde diger saydiklarimda degisik ülkelerle sorun yasiyor..
yani siz her özgürlük arayisini, hak arayisini terör olarak ilan eder ve sadece silahli cözüm öne sürersiniz o zaman dünyayi suan oldugu gibi kan götürür, haksiz miyim degerli kardeslerim..
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:00
diplomatik örgütte ne oluyor? sonucta bu saydigim örgütlerde saldiri düzenliyor ve olayla alakasi olmayan masumlar ölüyor..
tamam hamasi anliyoruz o tamamen siyasal zemine kaymis ve siyasal arenada mücadele ediyor ama ya digerleri?
neden bu konuya geldim ona gelelim hamas terör örgütü ilan edildi eger sizin mantiginizla yola cikarsak israilin hamasla diplomatik mücadele etmesine gerek yok silah zoruyla sözde tören sorununu bitirmeli ayni sekilde diger saydiklarimda degisik ülkelerle sorun yasiyor..
yani siz her özgürlük arayisini, hak arayisini terör olarak ilan eder ve sadece silahli cözüm öne sürersiniz o zaman dünyayi suan oldugu gibi kan götürür, haksiz miyim degerli kardeslerim..
Bir dakika...
Senin bahsettiğin kendi toprak bütünlüğü tehdidine...
Hamasta Hizbullah ta Talibanda siyasal otoritedir...
Bunu israil abd ve ab kabul etmeyebilir...
Ama bu onların Siyasal otorite olduğu gerçeğini değiştirmez...
o zaman İsrailde terör örgütüdür...
israilin terör örgütü olup, olmadigi tartisilir ama devlet terörü yaptigi asikardir.. ama söyle bir sorun var hamas otoriteyse el fetih ne oluyor?
talibana siyasi otorite diyorsunuz ama kendi halkindan insanlari öldürüyor burada bir tezat yok mu..
anlasilan o ki siz daha terör örgütü nedir, ne degildir onu bile tam belirtemiyorsunuz hal böyleyken daha adini koyamadiginiz seyi silahla nasil bitireceksiniz!
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:06
israilin terör örgütü olup, olmadigi tartisilir ama devlet terörü yaptigi asikardir.. ama söyle bir sorun var hamas otoriteyse el fetih ne oluyor?
talibana siyasi otorite diyorsunuz ama kendi halkindan insanlari öldürüyor burada bir tezat yok mu..
anlasilan o ki siz daha terör örgütü nedir, ne degildir onu bile tam belirtemiyorsunuz hal böyleyken daha adini koyamadiginiz seyi silahla nasil bitireceksiniz!
İyide Hamas seçimlere girip yüzde 60 oy almadımı...???
Neyin terörü hangi terör...???
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:07
Terör örgütü kavramını bana kendi deyiminle anlatabilirmisin...??
ve hangileri sana göre terör örgütüdür veya değildir...???
İyide Hamas seçimlere girip yüzde 60 oy almadımı...???
Neyin terörü hangi terör...???
bende onu diyorum iste!.. neden dünya terör listesinde ? kimin, neyin terörist oldugu neye, kime göre belirleniyor..
yani her özgürlük arayani, her hakkini savunani terörist mi görelim nedir bunun cizgisi onu belirtinde ondan sonrada silahli mücadele gerekli midir, degil midir onu tartisalim..
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:09
Önce terörü bir tespit edelim...
Sonrasında silahlı veya silahsız mücadeleyi tartışalım...
Hem tartışmamızın devamiyeti açısından güzel olur...
Terör örgütü kavramını bana kendi deyiminle anlatabilirmisin...??
ve hangileri sana göre terör örgütüdür veya değildir...???
ama olmuyor ki abicim sen soruya soruyla cevap veriyorsun :)..
yok cok merak ediyorsun bunu degisik maddelerde siralayabiliriz eli silaha bulasmamis her türlü mücadele bana göre terör örgütü degildir ancak bazen fikirleri bile terör kapsamina girebiliyor..
birde nefsi müdafa durumu vardir siz eger bir ülkenin, zümrenin, bölgenin bütünlügüne tecavüzde bulunursaniz sonucta ortaya etki-tepki olayi girecekdir ve bu hukukta bile nefsi müdafaya girerken neden bazi devletlerin veya kurumlarin keyfi anlayisiyla terör oluyor!
Önce terörü bir tespit edelim...
Sonrasında silahlı veya silahsız mücadeleyi tartışalım...
Hem tartışmamızın devamiyeti açısından güzel olur...
mesala sana can alici soru dtp terör örgütü müdür? evet veya hayir cevabina neden ekle lütfen..
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:17
Dtp görünüşte siyasal olan ama pkk terör örgütü ile organik bağı olan bir kurumdur...
terör örgütü değilse bile destekçisi ve yandaşıdır...
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:18
Ama olmuyor ki...
Sadece İkimiz tartışacak ve münazara yapacaksak...
diğerlerine ne gerek...
Katılımın daha fazla olması ümidi ile bu gecelik benden bu kadar...
Dtp görünüşte siyasal olan ama pkk terör örgütü ile organik bağı olan bir kurumdur...
terör örgütü değilse bile destekçisi ve yandaşıdır...
ne yani simdi dtp ylede mi silahli mücadele yapilmalidir?
EpiVaTeS
06-14-2010, 02:24
Yandaş-Destekçi dedim...
Terör örgütü demedim...
öncelikle bu resimlerin paylaşılması hiç hoş değil.
35 seneyi aşkın süredir silahla savaşıyoruzda ne oluyor. sizinde işaret ettiğiniz katliamlar gerçekleştiriliyor
bir önceki yorumuma dikkatinizi çekmek istiyorum
öncelikle terörle savaşan devletler ülkemizde olduğu gibi hattı müdafa için savaşır.
Terörün bu şekilde bitmesini düşünmenin doğru olmayacağı kanısındayım.
çünkü; terörün amacı bir ülkeyi yaşanmaz hale getirmektir. pkk olsun pjak olsun veya başka bir terör örgütü olsun bir amaç bir gaye uğrunda mücadele etmiyorlar.
pkk örneğini verecek olursak, kesinlikle gayeleri güneydoğuda bir kürt devleti kurmak değildir. İsrailin amerikanın fransanın ingilterenin kirli emellerine alet olmak için bu eylemlerde bulunmaktadırlar.
sözde "1991 tarihinde kurulan birinci körfez savaşı sırasında kuzey ıraktan'tan Türkiye'ye iltica etmek isteyen mültecilere koruma kalkanı oluşturmayı amaçlayan" Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z) birlikleri konuşlandırılmıştır. Bu yapılanmanın Adı ÇEKİÇ GÜÇ'tü.Amerikan (http://www.akpartiforum.com/wiki/Amerikan), İngiliz (http://www.akpartiforum.com/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Fransız (http://www.akpartiforum.com/wiki/Frans%C4%B1z)lar Ülkemizdeki Teröre en çok bu güçle destek vermişlerdir.
Şimdi düşünmemiz gereken, bizim aslında kiminle savaş halinde olduğumuzu bilmemiz lazım gelir. pkk küçük bir alettir yani pkk olmasa asala olur asala olmasa başka bir terör örgütü olur.
ya yukarıda bahsettiğim devletlerle doğrudan savaş yapacağız ki zor görünüyor. yada milli ekonomi ile doğru bir siyaset ile önce bu devletlerin güdümünden çıkıp sonra asıl kimliğimizle dünyanın karşısında dimdik durmak olmalıdır hedefimiz.
Çok güzel teşhisler aynen katılıyorum özellikle kırmızı renk ile altını çizdiğim bölüme . Terör örgütünün bu niyeti ve özelliklerini görüpte hala askeri bir çözüm olmadan sadece barışçıl bir çözüm ile bu sorunun çözüleceğini savunmanız ise tesbitlerinizle ters düşmektedir .
hoppala!.. daha hükümetimiz yeni basladi evet bölgeye yönelik bir cok adim atildi ancak bu isler öyle hemen olacak isler degil bu sürec zaman iste siz 30 yildir silahla cözemeyin ama 2 yilda bariscil yollarla cözülmesini bekleyin..
bakiniz öncelikle teröristle, bölge halkinin ayrimini iyi yapmaliyiz eger siz genel bir kavram kullanirsaniz o zaman ister istemez bölge halkinida töhmet altinda birakirsiniz..
ekomomik, sosyal, kültürel ve egitim anlaminda adimlar atilmalidir su anda hükümetimiz kültürel haklar icin cok yerinde adimlar atmis buda dtp de ister istemez eksen kaymasina neden olmustur..
siz dtp diyorsunuz ancak dtp sorunun cözülmesini istemez ki cünkü dtp ve mhp gibi partilerin varolma nedeni milliyetci söylemlerdir o halde önce bu partilerin yasam kaynagi olan kani durdurmak gerekir ancak bu sürec yasanirken pkk ve dtp süreci provoke etmek icin elinden geleni yapacakdir ki yapiyor simdi biz pkk nin bu pravakasyonunu dikkate alir ve bicak sirti gibi bütün adimlari kesersek iste kaybettigimiz nokta burasi olur!
Galevera kendini hükümet yanlısı bizi hükümet karşıtı gibi göstermekten vazgeç burada münazara yapıyoruz ayrıca biz bölge halkını töhmet altında bırakan bir uslüp içerisinde değiliz . Lütfen desteksiz imajlar çizmeyi bırakınız ..
Konuya dönersek ekomomik, sosyal, kültürel ve egitim adımlar atılmalıdır diyorsun . Bunların içeriğini açarak verirmisin mesala neler yapılmalıdır daha başka ? Ayrıca terör ordayken özelikle terör var diye bölgeye girmeyen ekonomik yatırımların oraya nasıl girmesini sağlayacaksın bunuda açıklarmısın ?
EZEL
Buyur bu vahşeti kalemle durdur .
kardes kendinizle celisiyorsunuz.. yillardir silahli mücadele yapilyor neden terör örgütü bitmedi, neden o görüntüler ortaya cikti bana söyler misin siz silahla bitecegini idda ediyorsunuz, neden bitmiyor yoksa elinizde atom bombasi yok olsa hemen bitecek mi?
Buyur vahşeti kalemle durdur demişsin Kalemle duracağını iddia eden tarafta olan sensin ;D ben değil . Yıllardır silahla mücadele ediliyor terör niye bitmedi diyorsun Sanırım sen Ergenekon terör örgütünün varlığına bu varlığın ordu içerisindeki yapılanmasından habersizsin yada böyle birşey yok diyorsun . Kaç kere dedik ordu içerisinde özerk bir güç olarak hareket eden örgütün varlığı buna engeldi ayrıca ordumuz terörle mücadelede teknolojik olaral yetersizdi . Ordumuzun teknolojisinin arttırılmasına çalışılıyor bunuda bizim hükümetimiz yapıyor
Bizim hükümetimiz döneminde terörist yuvaları lazer güdümlü bomba ve füzeler ile vuruldu .
TElCrxNSrwk
''Atak'' T129 Helikopter
KleWyLOXZ2U
YerLi Piyade Tüfeği Mehmetçik-1
EK1dj8hnVn8
kardes daha ne yazdigindan haberin yok zaten o sözü sen söylemissin bende altina cevap yazmisim :) zaten o yaziyla, altta yazdiklarinin celistigini anlasaydin sorun olmazdida neyse.
kardes farkinda misin la fontain den masallar dinliyoruz yok teknoloji artacak, yok ergenekon cökertilecek!.
peki ergenekon nasil cökertiliyor silahla mücadeleylemi hayir! cesur savcilarin, kararli bir hükümetin dik duruyusuyla..
buyur etö örgütünüde sikiysa silahla bitirsene, ayni sekil pkk da yillardir silahla bitmedi teknolojiyse ülkenin en büyük ekonomik payini askeriye ayiriyoruz acaba bu tekonolojinin yenilenmesi icin yetmiyor mu?
Buyur vahşeti kalemle durdur demişsin Kalemle duracağını iddia eden tarafta olan sensin ;D ben değil . Yıllardır silahla mücadele ediliyor terör niye bitmedi diyorsun Sanırım sen Ergenekon terör örgütünün varlığına bu varlığın ordu içerisindeki yapılanmasından habersizsin yada böyle birşey yok diyorsun . Kaç kere dedik ordu içerisinde özerk bir güç olarak hareket eden örgütün varlığı buna engeldi ayrıca ordumuz terörle mücadelede teknolojik olaral yetersizdi . Ordumuzun teknolojisinin arttırılmasına çalışılıyor bunuda bizim hükümetimiz yapıyor
Bizim hükümetimiz döneminde terörist yuvaları lazer güdümlü bomba ve füzeler ile vuruldu .
EK1dj8hnVn8
kusura bakma ama bu konudaki fikirlerimiz sorunun bariscil yönden cözülmesine inanan hükümetimizle uyusuyorsa bizim yapabilecegimiz birsey degildir..
evet bölgedeki halki töhmet altinda birakiyorsunuz.. sunu unutmayin pkk dan en fazla zarari ceken bölge halkidir, en fazla kaybi veren bölge hakkidir hem maddi hemde manevi olarak o bölge bu lanet terörden cok cekmistir siz hala daha o bölge halkini göz ardi edip bu isin silahla cözülecegini düsünüyorsunuz bir 30 yil daha beklersiniz!
Çok güzel teşhisler aynen katılıyorum özellikle kırmızı renk ile altını çizdiğim bölüme . Terör örgütünün bu niyeti ve özelliklerini görüpte hala askeri bir çözüm olmadan sadece barışçıl bir çözüm ile bu sorunun çözüleceğini savunmanız ise tesbitlerinizle ters düşmektedir .
Galevera kendini hükümet yanlısı bizi hükümet karşıtı gibi göstermekten vazgeç burada münazara yapıyoruz ayrıca biz bölge halkını töhmet altında bırakan bir uslüp içerisinde değiliz . Lütfen desteksiz imajlar çizmeyi bırakınız ..
Konuya dönersek ekomomik, sosyal, kültürel ve egitim adımlar atılmalıdır diyorsun . Bunların içeriğini açarak verirmisin mesala neler yapılmalıdır daha başka ? Ayrıca terör ordayken özelikle terör var diye bölgeye girmeyen ekonomik yatırımların oraya nasıl girmesini sağlayacaksın bunuda açıklarmısın ?
yani sempazitani!.. peki terör örgütü sempazitanlarina bir yaptirim uygulanamaz mi!
Yandaş-Destekçi dedim...
Terör örgütü demedim...
Bu yazıma
Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hangi barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?
Bu cevap verilmiş .
Biz hükümeti suçlamıyoruzki konuyu saptırmayın. Devletede sözümüz yok. Terörüde desteklemiyoruz. Bu nasıl bir yorumdur.
Konunun içeriğine dahil olamamışsınız.
Size kim hükümeti suçluyorsunuz dedi ? Size kim terörü destekliyorsunuz dedi ? Ben diyorumki PKK'ya ağzınla kuş tutsan yaranamazsın diyorum kardeşim orada adamların niyeti belli diyorum yahuu!!!
kardes daha ne yazdigindan haberin yok zaten o sözü sen söylemissin bende altina cevap yazmisim :) zaten o yaziyla, altta yazdiklarinin celistigini anlasaydin sorun olmazdida neyse.
kardes farkinda misin la fontain den masallar dinliyoruz yok teknoloji artacak, yok ergenekon cökertilecek!.
peki ergenekon nasil cökertiliyor silahla mücadeleylemi hayir! cesur savcilarin, kararli bir hükümetin dik duruyusuyla..
buyur etö örgütünüde sikiysa silahla bitirsene, ayni sekil pkk da yillardir silahla bitmedi teknolojiyse ülkenin en büyük ekonomik payini askeriye ayiriyoruz acaba bu tekonolojinin yenilenmesi icin yetmiyor mu?
Benim ne yazdığımdan haberim var kardeşim sen benim yazımı alıntı butonunu kullarak almadığın için yanlış anlaşılmaya sebep olmaktasın üstelik birde karşındakini ne yazdığından haberi olmamakla itham etmektesin .
Ayrıca ben yazımın hiç bir kısmında ergenekon çökertilecek muhabbetine girmedim. Sadece senin şu kadar yıldır silahlı mücadele yapıldıda ne oldu demene cevap olarak dedimki bu kadar sene içinde Ordu içinde ergenekon yapılanmasının bir kolu olan disiplinsiz özerk bir güç gibi hareket eden bir yapılanma vardı diyorum bu güç doğuda OHAL'dende faydalanarak o yörenin halkına eziyet yapmış onları terör örgütünün kuçağına iteklemiştir demeye getiriyorum . Şimdi ise durum farklı diyorum sen anlamamazlıktan geliyorsun .
Terör örgütleri farklı farklıdır yıkıcı terör örgütleri vardır bölücü terör örgütleri vardır her terör örgütüyle aynı yöntemle mücadele edilecek bir şey sözkonusu değildir . Ergenekon örgütünü çökerten cesur savcılardan PKK'yıda çökertmesini isteymezsin bekleymezsinde ..
kusura bakma ama bu konudaki fikirlerimiz sorunun bariscil yönden cözülmesine inanan hükümetimizle uyusuyorsa bizim yapabilecegimiz birsey degildir..
evet bölgedeki halki töhmet altinda birakiyorsunuz.. sunu unutmayin pkk dan en fazla zarari ceken bölge halkidir, en fazla kaybi veren bölge hakkidir hem maddi hemde manevi olarak o bölge bu lanet terörden cok cekmistir siz hala daha o bölge halkini göz ardi edip bu isin silahla cözülecegini düsünüyorsunuz bir 30 yil daha beklersiniz!
Bölge zaten PKK'nın varlığı ile DTP'nin aldığı oy nedeniyle töhmet altındadır. Bu durumdan Pkk'ya destek vermeyen bölgenin insanıda rahatsızdır . Hem terörden bölge halkının çektiğinden bahsediyorsun hemde PKK ile barış yapılsın diyorsun PKK'ya nasıl silah bıraktıracaksın silah kullanmadan ? Askeri baskı olmazsa bu adamların barış ile silah bırakacağına inanmak kendini kandırmaktan başka birşey değildir . KENDİNİZİ KANDIRMAYINIZ ..
Ahmet Yasin
06-14-2010, 09:46
26 Kasım 1991
Hizan'da hain pusu; 9 şehit.
Sevgili EZEL bu olayı çok iyi hatırlıyorum hatta bu olayda çok sevdiğim bir arkadaşımın babası öldürüldü.bayram arefesiydi hatırladığım kadarıyla bayram alışverişi için tatvanda gelen köylüleri köy girişinde durduruyorlar ve kurşuna diziyorlar.
1.ERGENEKON iddianamesinde yer alıyor bu yapan kim biliyormusun JİTEM.
Çoğumuz bunları ergenekon davasıyla öğrendi biz ilk günde öğrendik bunları
Bunun gibi sana onlarca örnek verebilirim sistem çözümü silahla aradığı için bugün ergenekon yüzünden binlere yakın kişi sorgulanıyor bugün o yüzden dir ki tehditler aratarak devam ediyor.Ben şahsim olarak sadece AK partinin bu olayları ortaya çıkarması adına aç kalmaya bile razıyım
Ahmet Yasin
06-14-2010, 09:53
Bir soru DTP'nin istediği Hükümetimizin yapmadığı PKK'nın hangi demokratik talebi varda hükümet yapmıyor ? Bölgeye giden öğretmene doktora işadamına kurşun sıkan , Okulları sağlık ocaklarını bölgedeki insanın karnını doyurucak fabrikaları yakan bombalayan bir örgütün hani barışçıl talebini Hükümet veya devlet yapmamış söylermisiniz ?
Ortada bir sorun vardır siz bu soruna ister terör deyin ister başka bişey ama mutlaka çözülmesi gereken bir sorun var.Bu sorun neden ve nasıl çıktığıyla yola çıkıp çözüm aranmalı.Kürtlerin sorunu sadece son 30 yıl ile kıyaslandıramayız bu sorun cumhuriyet döneminden bu yana gittikçe büyüyen bir sorundur ne 1924 anayasasında nede sözde demokratik olan 1961 anayasasında kürtlere hiçbir hak verilmemiştir.kürtlere anayasal hak verilmediği için sorunun büyüdüğü ve çözümün zorlaştığı görülüyor.
Sİz insanları dışlar ve onları görmezlikten gelirseniz onlarda kendilerine yakın birilerini bulmaları zor olmaz.İşlenen onbinlerce faili meçhul cinayetler yakılan köyler sürgün edilen aileler şimdiye kadar soruna çözüm oldumu ben o bölgede yaşayan biri olarak diyorum ki sen yüzyıllarca savaş yap bütün kürtleri öldüremeden savaşarak bu sorunu çözemezsin artık sorun kürt halkının hakkını savunma adından çıkmıştır.Eğer bir terör örgütünün arkasında güçlü bir ülke var ise ( ki bu israil ve amerikadır) sen bu terör örgütünü kolay kolay bitiremezsin.Şiddete karşı şiddet uygulayan insanları da gördük çiller zamanında binlerce silahı el altından doğuda pkk ye karşı derin devlet tarafından kurulan hizbullaha nasıl verildiğini çok iyi biliyoruz. sonuç nbe oldu onbinlerce can kaybı milyarlarca dolar parasal kayıp bugün en büyük sorunlardan olan ekonomik soruna terör e harcanan paraların yarısı harcansa türkiyenin en kalkınmış bölgesi doğu olurdu.
Tekrar söylüyorum çözüme giden yol karşılıklı verilecek olan tavizlerden geçiyor.(bu tavizleri milli değerlere ve hassasiyetlere göre değerlendirmek lazım)inatla bir yere varılmaz şuan gördüğüm her iki tarafında inatla hareket ettiğidir.
EZEL kardeşim senin paylaştığın bilgilerin yarısını pkk diğer yarısını jitemin (namı diğer ERGENEKON) yapıyor.
.Son zamanlarda çıkan olaylarda askerin ihmalini görüyoruz.ayrıntıya girmek istersen iyice anlatırım.siz bunnlar 2007 yılında ergenekon ismini duymaya başladıktan sonra öğrendiniz ama kürt halkı doğar doğmaz bu tür olayları öğreniyor.Hep derim ergenekonun doğuda o zamanlar sadece adı yoktu herşeyiyle vardı yaşanılıyordu.
Bugün artık kimse ekmek derdinde değil herkesin derdi biran önce bu sorunun çözüme kavuşması
Faili mechulleri aydınlatarak başlayabilirsiniz.
DTP sadece piyondur kendileri demokratik değil ki demokratik talepleri olsun Devlet aslı unsur dedikleri Kürtlere hakların iade ederse zaten sorun otomatik olarak çözülür bunu istemeyen pkk dağda müsadele ediyor devlet içindeki pkk lilerde içerde mücadele ediyor.
Dağdaki insanlara sorsanız yarısından fazla sistemin baskılarına dayanamayarak dağa çıkmıştır.yani devlet kendisinden nefret ettirmek için elinden geleni yaptı.
Bende diyorum ki 30 yıl yakın yaptıklarınız ve bildikleriniz yanlış silahla başarı sağlanmayacağı gibi çözümede gidilmez.
KÜRT SORUNU 80 darbesine kadar büyüyen va darbe sırasında cezaevindeki şartlarla patlak veren bir sorundur ve bu sorun dindar kürtler ile ayrılıkçı ulusal-milliyetçi kürtleri fikirleri örtüşmemesine rağmen birleştirmiştir.
Ahmet Yasin
06-14-2010, 10:26
Şöyle tersden sorayım o zaman...
Bana Diplomasi ile bitirilebilmiş bir tane Terör örgütü gösterebilirmisin...???
SOrunda burda tıkanıyor zaten Terörizm destekleyen ülkeler mutlaka işi yokuşa sürerler.Arkasında devlet olamayan desteklemeyen bir terör örgütü gösterebilirmisin hayır... o halde devlet desteği olduğu sürece sen silahla çözüm getiremezsin tek yol diplomasi oluyor tam çözüm sağlanması zaman gösteriri en azından silahlı çözüme güçlü bir alterntiftir.
Ortada bir sorun vardır siz bu soruna ister terör deyin ister başka bişey ama mutlaka çözülmesi gereken bir sorun var.Bu sorun neden ve nasıl çıktığıyla yola çıkıp çözüm aranmalı.Kürtlerin sorunu sadece son 30 yıl ile kıyaslandıramayız bu sorun cumhuriyet döneminden bu yana gittikçe büyüyen bir sorundur ne 1924 anayasasında nede sözde demokratik olan 1961 anayasasında kürtlere hiçbir hak verilmemiştir.kürtlere anayasal hak verilmediği için sorunun büyüdüğü ve çözümün zorlaştığı görülüyor.
Sİz insanları dışlar ve onları görmezlikten gelirseniz onlarda kendilerine yakın birilerini bulmaları zor olmaz.İşlenen onbinlerce faili meçhul cinayetler yakılan köyler sürgün edilen aileler şimdiye kadar soruna çözüm oldumu ben o bölgede yaşayan biri olarak diyorum ki sen yüzyıllarca savaş yap bütün kürtleri öldüremeden savaşarak bu sorunu çözemezsin artık sorun kürt halkının hakkını savunma adından çıkmıştır.Eğer bir terör örgütünün arkasında güçlü bir ülke var ise ( ki bu israil ve amerikadır) sen bu terör örgütünü kolay kolay bitiremezsin.Şiddete karşı şiddet uygulayan insanları da gördük çiller zamanında binlerce silahı el altından doğuda pkk ye karşı derin devlet tarafından kurulan hizbullaha nasıl verildiğini çok iyi biliyoruz. sonuç nbe oldu onbinlerce can kaybı milyarlarca dolar parasal kayıp bugün en büyük sorunlardan olan ekonomik soruna terör e harcanan paraların yarısı harcansa türkiyenin en kalkınmış bölgesi doğu olurdu.
Tekrar söylüyorum çözüme giden yol karşılıklı verilecek olan tavizlerden geçiyor.(bu tavizleri milli değerlere ve hassasiyetlere göre değerlendirmek lazım)inatla bir yere varılmaz şuan gördüğüm her iki tarafında inatla hareket ettiğidir.
EZEL kardeşim senin paylaştığın bilgilerin yarısını pkk diğer yarısını jitemin (namı diğer ERGENEKON) yapıyor.
.Son zamanlarda çıkan olaylarda askerin ihmalini görüyoruz.ayrıntıya girmek istersen iyice anlatırım.siz bunnlar 2007 yılında ergenekon ismini duymaya başladıktan sonra öğrendiniz ama kürt halkı doğar doğmaz bu tür olayları öğreniyor.Hep derim ergenekonun doğuda o zamanlar sadece adı yoktu herşeyiyle vardı yaşanılıyordu.
Bugün artık kimse ekmek derdinde değil herkesin derdi biran önce bu sorunun çözüme kavuşması
Faili mechulleri aydınlatarak başlayabilirsiniz.
DTP sadece piyondur kendileri demokratik değil ki demokratik talepleri olsun Devlet aslı unsur dedikleri Kürtlere hakların iade ederse zaten sorun otomatik olarak çözülür bunu istemeyen pkk dağda müsadele ediyor devlet içindeki pkk lilerde içerde mücadele ediyor.
Dağdaki insanlara sorsanız yarısından fazla sistemin baskılarına dayanamayarak dağa çıkmıştır.yani devlet kendisinden nefret ettirmek için elinden geleni yaptı.
Bende diyorum ki 30 yıl yakın yaptıklarınız ve bildikleriniz yanlış silahla başarı sağlanmayacağı gibi çözümede gidilmez.
KÜRT SORUNU 80 darbesine kadar büyüyen va darbe sırasında cezaevindeki şartlarla patlak veren bir sorundur ve bu sorun dindar kürtler ile ayrılıkçı ulusal-milliyetçi kürtleri fikirleri örtüşmemesine rağmen birleştirmiştir.
Barışcan Arkadaşım ben yazının tersten torumlamaya başlayacağım .
180 darbesi sonrası 1981- yılında Diyarbakır cezaevinde gerçektende ağır işgence gören insanlar bizler kürt olduğumuz için ağır işgence ve muamelelere maruz kaldık diyerekten PKK'ya katıldı diyoruz .
PKK 1984'de ilk silahlı eylemine başladı . Ne yaptı PKK adını duyurmak için gitti doğuda ve güneyanadoluda kürt köylerini basıp çoluk çocuk kim varsa katletti hatta hiç unutmam o köylerden kızları dağa kaldırıp tecavüz edip sonra öldürüp dağda kurda kuşa yem ettiler .
Jitemden bahsediyoruz evet jitem bazı faili mechul cinayetlere imza atmıştır fakat bölge insanının işlediği faili mechul cinayetleride Jiteme yamayaraktan bir sonuca gitmek çok haksızca olur . Alıntı yaptığın cinayetinde Jitem tarafından yapıldığı kesinleşmiş değildir eğer kesinleşmişse bize bunu kaynak göstererek ispat edebilirmisin ?
Hiçbir terör örgütü askeri güçle baskı altına girmediği sürece tasviye edilemez . Hele PKK HİÇ TASVİYE EDİLEMEZ
sapla, samani ayiralim biz pkk yla uzlasilsin demiyoruz pkk nin var olma nedenleri ortadan kaldirilsin o zaman pkk zamanla güc kaybedecek ve en en sonunda tamamen kendini siyasi arenaya birakacakdir..
birde sunu sormak istiyorum size göre ergenekon yapilanmasi bir terör örgütü müdür eger öyleyse bunla nasil silahli mücadele yapilabilir?
sapla, samani ayiralim biz pkk yla uzlasilsin demiyoruz pkk nin var olma nedenleri ortadan kaldirilsin o zaman pkk zamanla güc kaybedecek ve en en sonunda tamamen kendini siyasi arenaya birakacakdir..
birde sunu sormak istiyorum size göre ergenekon yapilanmasi bir terör örgütü müdür eger öyleyse bunla nasil silahli mücadele yapilabilir?
Her terör örgütünün PKK gibi olduğunu düşünüyorsunuz galiba Ergekon terör örgütü barışlamı bitirildi ? Mensuplar cezaevinde ne biçim barış :)) Bir sanki savcı askersiz içeri atıyor bunları . Ergenekon terör örgütümüdür diyorsun . Ergin kardeşlerin cezaevinde böğürmelerine bakılırsa öyle ...
Her terör örgütünün PKK gibi olduğunu düşünüyorsunuz galiba Ergekon terör örgütü barışlamı bitirildi ? Mensuplar cezaevinde ne biçim barış :)) Bir sanki savcı askersiz içeri atıyor bunları . Ergenekon terör örgütümüdür diyorsun . Ergin kardeşlerin cezaevinde böğürmelerine bakılırsa öyle ...
etö bitirildi mi? peki sunu söyleyim kararli bir hükümet, cesur bir savci olmasa su anda onlar iceride olurmuydu!..
bu arada askerin bu tutuklamalardan, gözaltilardan pekte memnun oldugunu söyleyemeyiz yani bana göre askeri anlamda bir destek yok!
Ahmet Yasin
06-14-2010, 14:12
Barışcan Arkadaşım ben yazının tersten torumlamaya başlayacağım .
180 darbesi sonrası 1981- yılında Diyarbakır cezaevinde gerçektende ağır işgence gören insanlar bizler kürt olduğumuz için ağır işgence ve muamelelere maruz kaldık diyerekten PKK'ya katıldı diyoruz .
PKK 1984'de ilk silahlı eylemine başladı . Ne yaptı PKK adını duyurmak için gitti doğuda ve güneyanadoluda kürt köylerini basıp çoluk çocuk kim varsa katletti hatta hiç unutmam o köylerden kızları dağa kaldırıp tecavüz edip sonra öldürüp dağda kurda kuşa yem ettiler .
Jitemden bahsediyoruz evet jitem bazı faili mechul cinayetlere imza atmıştır fakat bölge insanının işlediği faili mechul cinayetleride Jiteme yamayaraktan bir sonuca gitmek çok haksızca olur . Alıntı yaptığın cinayetinde Jitem tarafından yapıldığı kesinleşmiş değildir eğer kesinleşmişse bize bunu kaynak göstererek ispat edebilirmisin ?
Hiçbir terör örgütü askeri güçle baskı altına girmediği sürece tasviye edilemez . Hele PKK HİÇ TASVİYE EDİLEMEZ
EZEL sen jitemin varlığına inanıyormusun desem düşünmeden evet inanıyorum dersin.Ama tsk ve genelkurmay başkanlığı jitem diye bir kurum yok diyor inkar ettikleri kurum hakkında ben kişisel olarak hiçbirşey yapamam
Bu siteye bakmanı öneririm.
http://www.kontrgerilla.com/index.asp
Bazı yorumlardan uzak durucam pkk sempatizanı görünümünde olmamak adına.
Beni köyümden çıkaran devlet mi haksız yoksa devlete bu durumu gerektiren teröristlermi? diye sorsam cevabın ne olurdu. merak ediyorum doğrusu?
Doğudaki faili mechullerin bazılarını jitem yapmadı hemen hepsini jitem yaptı o zaman jitem demzdik biz derin devlet veya özel harekat derdik.İsmi önemli değil ne yaptıkları önemli.
90 yılından itibaren olaylar arttı Rahmetli turgut özalın federasyon hayali vardı ve bu federasyonun terörü kökten çözecek güçlü bir çözüm gibi görünüyordu.
hiç unutmam 93 nisan'ına kadar çözümler için çaba sarfediliyordu genel af bile düşünülüyordu ama ne oldu nisanda turgut özal ÖLDÜRÜLDÜ. mayıs ta silahsız olan 33 askeri katlettiler sonrası ateşkesler kaldırlıp topyekun savaşa başlandı ve faili mechuller bu dönemde artmaya başladı.
tavsiye ettiğim siteye bakıp kafana takılanları tekrar sormanı beklerim.
Ahmet Yasin
06-14-2010, 14:38
Konuya başka bir yönden bakarsak;
Bir hasta adam düşünün acilen hastaneye kaldırılıyor ve teşhis konulmadan tedaviye başlanıyor hemen ameliyat narkoz veriliyor kalp masajları yapılıyor hasta kurtarılmaya çalışılıyor iyi de hastanın neyi var diyen yok ne yapalım diyen yok klasiik kurtarma AMELİYAT!!!
Sİz hastanın nesi olduğu bilmeden tedavisinin nasıl olcagına karar vermeden istediğiniz kadar ameliyat yapın adamın çabuk ölmesinden başka bişey yapamazsınız.
Önce hasta tedavi edilir hastalığı teşhis edilir gerektiği takdirde AMELİYAT edilir.
Başka bir konudan bakalım tekrar Psikoloğa gidiyoruz sorunlarımızı anlatıyoruz psikolog care arıyor ve sorunu nerde olduğunu aramaya çalısıyor çocukluğumuza veya geçmişimizi soruyor yani sorunu geçmişte yaşadıklarımızda aramaya çalışıyor.
Geçmişte olanlar nasıl bugündeki sorunlarımıza etkisi varsa günümüzdeki terör belası da bunun gibidir geçmişimizde olan sorunlar terörü beslediğini söylüyoruz ve bunun çözümüne yönelik adımların atılmasını bekliyoruz siz hala terör silahla biter diyorsunuz iyi de kardeşim önce bir tedavi ve teshis belirleyin sonra ameliyata başlayın yok diyorsunuz illa ameliyatla bu işi çözeceğiz.
etö bitirildi mi? peki sunu söyleyim kararli bir hükümet, cesur bir savci olmasa su anda onlar iceride olurmuydu!..
bu arada askerin bu tutuklamalardan, gözaltilardan pekte memnun oldugunu söyleyemeyiz yani bana göre askeri anlamda bir destek yok!
Kardeşim ne diyorsun cesur savcılar olmasaydı etö mensupları içerde olurmuydu diyorsun şimdi savcı bu örgüt mensuplarını bizzat gidip kendisimi içeri tıkıyor yoksa beraberinde silahlı polis ile gidip polislermi adamları içeri tıkıyor ? Sonra içeri alınanlar çokmu memnun bu barışçıl çözümden !!!
Burda askerin destek verip vermesini konuşmuyoruz hadi diyorum o cesur savcılar gitsinde Kuzey Iraktaki teröristleride teslim alsın diyoruz yapabiliyorlarmı Savcılar KCK yapılanmasına mensup kişileride içeri aldı ertesi gün Osman Baydemir çıktı şerefsiz diye hakaretler yağdırdı bu barışçıl çözüm ise iki tarafında memnun ve razı olduğu bir çözüm olması gerekir ama görüyoruzki her iki olaydada 2 taraf razı değildir sizler olduğunu söyleyebilirmisiniz ? :olmaz:
Konuya başka bir yönden bakarsak;
Bir hasta adam düşünün acilen hastaneye kaldırılıyor ve teşhis konulmadan tedaviye başlanıyor hemen ameliyat narkoz veriliyor kalp masajları yapılıyor hasta kurtarılmaya çalışılıyor iyi de hastanın neyi var diyen yok ne yapalım diyen yok klasiik kurtarma AMELİYAT!!!
Sİz hastanın nesi olduğu bilmeden tedavisinin nasıl olcagına karar vermeden istediğiniz kadar ameliyat yapın adamın çabuk ölmesinden başka bişey yapamazsınız.
Önce hasta tedavi edilir hastalığı teşhis edilir gerektiği takdirde AMELİYAT edilir.
Başka bir konudan bakalım tekrar Psikoloğa gidiyoruz sorunlarımızı anlatıyoruz psikolog care arıyor ve sorunu nerde olduğunu aramaya çalısıyor çocukluğumuza veya geçmişimizi soruyor yani sorunu geçmişte yaşadıklarımızda aramaya çalışıyor.
Geçmişte olanlar nasıl bugündeki sorunlarımıza etkisi varsa günümüzdeki terör belası da bunun gibidir geçmişimizde olan sorunlar terörü beslediğini söylüyoruz ve bunun çözümüne yönelik adımların atılmasını bekliyoruz siz hala terör silahla biter diyorsunuz iyi de kardeşim önce bir tedavi ve teshis belirleyin sonra ameliyata başlayın yok diyorsunuz illa ameliyatla bu işi çözeceğiz.
Sizce ameliyat ne zaman gerekli olur ?
EZEL sen jitemin varlığına inanıyormusun desem düşünmeden evet inanıyorum dersin.Ama tsk ve genelkurmay başkanlığı jitem diye bir kurum yok diyor inkar ettikleri kurum hakkında ben kişisel olarak hiçbirşey yapamam
Bu siteye bakmanı öneririm.
http://www.kontrgerilla.com/index.asp (http://www.kontrgerilla.com/index.asp)
Bazı yorumlardan uzak durucam pkk sempatizanı görünümünde olmamak adına.
Beni köyümden çıkaran devlet mi haksız yoksa devlete bu durumu gerektiren teröristlermi? diye sorsam cevabın ne olurdu. merak ediyorum doğrusu?
Doğudaki faili mechullerin bazılarını jitem yapmadı hemen hepsini jitem yaptı o zaman jitem demzdik biz derin devlet veya özel harekat derdik.İsmi önemli değil ne yaptıkları önemli.
90 yılından itibaren olaylar arttı Rahmetli turgut özalın federasyon hayali vardı ve bu federasyonun terörü kökten çözecek güçlü bir çözüm gibi görünüyordu.
hiç unutmam 93 nisan'ına kadar çözümler için çaba sarfediliyordu genel af bile düşünülüyordu ama ne oldu nisanda turgut özal ÖLDÜRÜLDÜ. mayıs ta silahsız olan 33 askeri katlettiler sonrası ateşkesler kaldırlıp topyekun savaşa başlandı ve faili mechuller bu dönemde artmaya başladı.
tavsiye ettiğim siteye bakıp kafana takılanları tekrar sormanı beklerim.
Jitem veya Özel harp dairesi olmasaydı PKK bitecekmiydi ? 1984 PKk'nın kanlı eylemlere başlamasının sebebi Jitemmiydi ?
peki bu savcilardan önceki savcilar neredeydi baksaniza etö nün tarihi cok eskiye dayaniyor demek ki birileri elini tasin altina koymalidir..
kuzey irak o savcilarin ilgi alanina girmiyor orasi silahli kuvvetlerin alanina giriyor yani sizin savundugunuz silahla terörü bitirmesi gerekenlerin..
ben su soruya cevap ariyorum ama nedense bir türlü cevap bulamadim, lafi hep baska yerlere cekiyorsunuz..
Madem silahla sorun cözülüyor neden pkk 30 yildir cözülemedi sorun nerede?
Ahmet Yasin
06-14-2010, 23:11
Sizce ameliyat ne zaman gerekli olur ?
Eğer ki biri size silah doğrultuyorsa sizinde sırıtarak gül uzatmanın manası ve mantığı olmaz.Bizim burda anlatmak istediğimiz neden silahla savaşma gereği duymasıdır.Nedenlerine bakacak olursak yukarda bazı kısımlarda anlattım sistemin hatası veya yanlış uygulamaları nedeniyle insanların sadece savaşma ihtiyacı hissetmeleridir.dağdakilere sorsanız çoğu savaşmak istemez. cezaevine gitmeyeceklerini bilseler inanıyorum çoğu dağdan inerler burda devletin yapması gerekende burda başlıyor bir çözüm bulunmalı.
Çözüm mercileri biz olmadığımız için sadece düşüncelerimizi paylaşmaktan öteye gidemiyoruz.
Jitem veya Özel harp dairesi olmasaydı PKK bitecekmiydi ? 1984 PKk'nın kanlı eylemlere başlamasının sebebi Jitemmiydi ?
Hayır jitem gibi gizli yapılanmalar olmasaydı pkk şuana kadar çözüme kavuşurdu.1984 yılında pkk kanlı eylemlere başlamasına 80 darbesi fitili ateşlemiştir.gereğinden fazla siddet uygulandı pkk destek veren vermeyen herkes yargılandı öldürüldü veya sürüldü işte burda dindar kürt ile laik-ulusalcı kürtler birleştiler.Sen yaramzlık yapan cocuğu dövdükçe çocuk uslanmaz sen dövünce uslana çocuk arkanda daha çok yaramazlık yapar. ama eğitim verirsen daha çabuk uslanır sence de öyle değilmi?
(Arkadaşlar kusura bakmayın normal hayattan fazlaca örnek veriyorum umarım kızmazsınız hakınızı helal edin :) )
Asıl sorun cumhuriyet döneminden sonra başlıyor.Osmanlı zamanında etnik ayrım yoktu sadece dini ve mezhep ayrımı vardı osmanlıda türkler ve kürtler müslüman olduğu için herhangi bi sorun yoktu.taki etnik kökene indi sorun başladı.Sonraları da sistem yangına körükle gidince alev sönmedi gittikçe alevlendi.Her hak talebinde bulunana isyancı gözüyle bakıp üstüne asker yollarsanız doğal savunma hakkı doğar.
Güzel kardeşim 22 milyon km hükmeden ve 20 farklı etnik kökeni topraklarında barındıran osmanlı nasıl oldu şimdi 770 bin km karde takıldı kaldı.
Savaşçı mantığıyla yanlış siyaetlerle her hak talebinde bulunanları bölücükle suçlayıp sonra askeri baskın yaparsanız son kaçınılmaz olur.(bu konuda yanlışım varsa tarih okuyan arkadaşlar düzeltebilirler.)
Eğer ki biri size silah doğrultuyorsa sizinde sırıtarak gül uzatmanın manası ve mantığı olmaz.
Silah doğrultan kim ? PKK'mı Ordumu ? Eğer PKK ise PKK kürt halkına silah doğrulmadımı ? Doğrulttuysa senin mantığına göre kürt halkınında onlara çiçek uzatması beklenmemesi gerekmiyormu ? Eğer silah doğrultan PKK değilse Orduysa o zaman Pkk nın sadece orduya silah doğrulması gerekmiyormu ? Neden kürt halkınada silah doğrulttu PKK ?
Bizim burda anlatmak istediğimiz neden silahla savaşma gereği duymasıdır.Nedenlerine bakacak olursak yukarda bazı kısımlarda anlattım sistemin hatası veya yanlış uygulamaları nedeniyle insanların sadece savaşma ihtiyacı hissetmeleridir.
Doğru aslında PKK'nın hiç suçu yok değilmi ?Suç devletin değilmi ?
dağdakilere sorsanız çoğu savaşmak istemez.
cezaevine gitmeyeceklerini bilseler inanıyorum çoğu dağdan inerler burda devletin yapması gerekende burda başlıyor bir çözüm bulunmalı.
PKK'ya sonradan PKK'nın kendi farklı bir örgütmüş gibi göstererek kandrıp dağa çıkardığı insanlar PKK'nın gerçek yüzünü gördükten sonra PKK'dan kaçmak istemektedirler ama üst yönetimi ve bir kısmı değil .
Çözüm mercileri biz olmadığımız için sadece düşüncelerimizi paylaşmaktan öteye gidemiyoruz.
Hayır jitem gibi gizli yapılanmalar olmasaydı pkk şuana kadar çözüme kavuşurdu.1984 yılında pkk kanlı eylemlere başlamasına 80 darbesi fitili ateşlemiştir.gereğinden fazla siddet uygulandı pkk destek veren vermeyen herkes yargılandı öldürüldü veya sürüldü işte burda dindar kürt ile laik-ulusalcı kürtler birleştiler.Sen yaramzlık yapan cocuğu dövdükçe çocuk uslanmaz sen dövünce uslana çocuk arkanda daha çok yaramazlık yapar. ama eğitim verirsen daha çabuk uslanır sence de öyle değilmi?
(Arkadaşlar kusura bakmayın normal hayattan fazlaca örnek veriyorum umarım kızmazsınız hakınızı helal edin :) )
Normal hayattan fazla örnek veriyorsun ama gerçekleri söylemiyorsun dostum vede sorularımıza hala cevapta vermiyorsunuz
1980 darbesi sonrası 1981 yılında cezaevlerinde işgence görenlerin biz kürt olduğumuz için ağır işgence gördüp deyipte PKK ya katılması daha sonra ise bu katılanların kürt köylerine yaptığı özelliklede PKK nın kuruluşunun ilk yıllarında adını duyurmak için yaptığı kürt köylerindeki hunharca katliamlara mantıklı bir açıklama getirin diyoruz ama cevap yok .
Asıl sorun cumhuriyet döneminden sonra başlıyor.Osmanlı zamanında etnik ayrım yoktu sadece dini ve mezhep ayrımı vardı osmanlıda türkler ve kürtler müslüman olduğu için herhangi bi sorun yoktu.taki etnik kökene indi sorun başladı.Sonraları da sistem yangına körükle gidince alev sönmedi gittikçe alevlendi.Her hak talebinde bulunana isyancı gözüyle bakıp üstüne asker yollarsanız doğal savunma hakkı doğar.
Güzel kardeşim 22 milyon km hükmeden ve 20 farklı etnik kökeni topraklarında barındıran osmanlı nasıl oldu şimdi 770 bin km karde takıldı kaldı.
Savaşçı mantığıyla yanlış siyaetlerle her hak talebinde bulunanları bölücükle suçlayıp sonra askeri baskın yaparsanız son kaçınılmaz olur.(bu konuda yanlışım varsa tarih okuyan arkadaşlar düzeltebilirler.)
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
Ahmet Yasin
06-15-2010, 09:25
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
Eğer münazar böyle rayında çıkacaksa bitirelim ne gerek var birbirimizle fikirlerimizi söylemeye sen inandığın gibi yaşıyorsun bende inandığım gibi yaşıyorum.bugüne ne kadar nasıl uyuyorsak uyumaya devam edelim.
Yazdıklarımın hiçbirinde birbirlerini düdükleyen homoları öven birtek yazı bulamazsın senden on kat daha nefret ettiğimi bilmeni ister,im onlardan.bazı şeylere tahammülün yoksa verilecek cevaplara kulak asmayacaksan ne gerek var o zmaan burda konusmamamıza gerek yok boruzandan farkımız olmaz.
Kürtler hakkında ne kadar bilgiye sahipsin ki kurtuluş savasına iştirak etmediğni söylüyosun. balkan savaşları,1.dünya savaşı,kurtuluş savaşı ve rus işgalindeki göçlerde yaklaşık 800 bin kürt oldu bunlar babalarının hayrına mı öldü.Türk solcuları gibi konuşluyorsun daha kürt ile pkk yi bile birbirinden ayırt edemiyorsun.Eğer varsa karşıt bir belge göster fikrimizi düzeltelim soru soruyorsun cevap veriyoruz zıplamanın anlamı yok ki eğer rahatsız sanb bildir site yöneticilere konuyu kapat sansürle tahammülün yoksa bazı şeyleri duymaya bildiklerinle yaşamaya devam et ben sana gördüklerimi duyduklarımı yaşadıklarımı anlatıyorum.
Ahmet Yasin
06-15-2010, 09:42
Silah doğrultan kim ? PKK'mı Ordumu ? Eğer PKK ise PKK kürt halkına silah doğrulmadımı ? Doğrulttuysa senin mantığına göre kürt halkınında onlara çiçek uzatması beklenmemesi gerekmiyormu ? Eğer silah doğrultan PKK değilse Orduysa o zaman Pkk nın sadece orduya silah doğrulması gerekmiyormu ? Neden kürt halkınada silah doğrulttu PKK ?
pkk kürt halkının hakını savunmuyorki bunu anlayamıyormusun türkiyeyi zayıflatmak adına herşeyi yapar hakkını savunduğu kürtleri öldürmeyi bile pkk üst yöneticilerinden kaç tanesi kürt saysana neden kürtlerins sadece % 10 destek veriyor bunlara toplamda.aynı klasik sözler herkesin bildiğini neden anlamak ,istemiyorsun.
Doğru aslında PKK'nın hiç suçu yok değilmi ?Suç devletin değilmi ?
burda münazara yapıyoruz hemen parlamana gerek yok burda barış grubu oldğumuz için tezimi sunuyorum.neden bu kadar uçuyorsun anlayamıyorum. senin yerinde olsaydım pkk yüzlerce hatasını sayardım.münazara konusu kim suclu veya sucsuz değilki?
PKK'ya sonradan PKK'nın kendi farklı bir örgütmüş gibi göstererek kandrıp dağa çıkardığı insanlar PKK'nın gerçek yüzünü gördükten sonra PKK'dan kaçmak istemektedirler ama üst yönetimi ve bir kısmı değil
benim demek istediğimide bu değilmi kaçmak isteyenlere neden kucak acılmıyor?
1980 darbesi sonrası 1981 yılında cezaevlerinde işgence görenlerin biz kürt olduğumuz için ağır işgence gördüp deyipte PKK ya katılması daha sonra ise bu katılanların kürt köylerine yaptığı özelliklede PKK nın kuruluşunun ilk yıllarında adını duyurmak için yaptığı kürt köylerindeki hunharca katliamlara mantıklı bir açıklama getirin diyoruz ama cevap yok
İnsanlar anlamak istediği gibi anlarlar duymak istediğini duyarlar sizinde sorununuz bu galiba duymak istediğinizi söylememizi bekliyorsun. PKK SAVUNACAĞIM BİR TARAFI YOK NEDEN ANLAMIYORSUN PKK KÜRT HALKININ HAKINI SAVUNMUYOR Kİ İSMİNİ DUYURMAK ADINA HERKESİ ÖLDÜRÜR KÜRTLERİ BİLE YAW KARDEŞİM SEN SON ZAMANLARDA ERGENEKONU HİÇ Mİ BASINDAN TAKİP ETMİYORSUN YÜZLERCE TANINMIŞ İNSANI NEDEN ÖLDÜRDÜLER GÖZÜMDE HA PKK HA ERGENEKON İKİSİDE AYNI ŞEY SENİN SUÇLADIĞIN PKK Yİ SAVUNMA MEKANİZMASI BEN DEĞİLİM .
tutturmuşsun pkk şöyşe yaptı böyşe yaptı güzel kardeşim ne yaptığını senin gibi tv lerde izlemedim yaşadım bunları ne b...k olduklarını senden daha iyi biliyorum arkalarında amerika gibi büyük şeytan varken kolay kolay sen bişey yapamazsın dün kgtm müştesarı muammer güler röportajını yayınladım okusaydın ne demek istediğini anlardın.
İLLA LAF OLSUN DİYE BİŞEY SÖYLEME BİLGİN OLAMAYAN KONUDA FİKRİN DE OLMASIN.
yazdıklarıma tahammül edemeyenler olursa yöneticileri bildirsinler konu kapansın arkadaşlar söylüyordu inanmak istemiyordum daha birbirimizle tartışmayı bilmiyoruz.ne gerek var böyle gereksiz soytarılık yapmaya KONUMUZ MÜNAZARA ANLAMADIN MI HALA NE OLDUĞUNU ?
Ahmet Yasin
06-15-2010, 10:39
KURTULUŞ SAVAŞINDA KÜRTLER
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti ile birlikte Kürtlerin ödediği fatura çok ağır oldu. Osmanlı Ordusu içinde savaşan Kürtlerin yanı sıra, Rusların Doğu Bölgesini işgal etmesiyle birlikte Kürdistan’da yaşayan halk çok ağır bir bedel ödemek zorunda kaldı. Köyler yakıldı ve yıkıldı. Bu arada Ermeni çetelerin yaptığı tahribat ve verdikleri zarar çok büyük oldu. Ruslarla birlikte hareket eden ve onlardan güç alan Ermeniler, bağımsız bir Ermenistan kurma hayali ile Müslüman Kürt ahaliye çok büyük zarar verdiler. Daha sonraları imzalanan Mondros Mütarekesi sonucu İngiltere Irak’ın Kuzey bölgelerini işgal etti. İngiltere’nin esas maksadı bu şekilde Petrol bölgesini kontrol altına almaktı. Bu maksadını gerçekleştirmek için bölgede sinsi dolaplar çevirmeye başlayan İngiltere, Osmanlı Devletinin zayıflayarak bölgedeki kontrolünü iyice kaybetmesi için çok yoğun faaliyetlere girişti. Bunun için bölgeye çok sayıda İngiliz ajanı gönderildi. Bu ajanlar bölgede yaşayan ve hilafete bağlı olan Araplar ve Kürtler arasında faaliyet göstererek ırkçılık düşüncesinin halk arasında taraftar bulması için büyük bir propagandaya giriştiler. Bu gibi faaliyetlerin halk arasında taraftar bulmaması için hem Osmanlı Hükümeti ve hem de Kuva-yı Milliye önderleri tarafından da hilafet ve İslam kardeşliği ekseninde bazı çalışmaların yapıldığı bilinmektedir.
Damat Ferit Paşa, sadrazamlıktan istifa etmek zorunda kaldıktan sonra hükümeti kurma görevi Sultan Vahideddin tarafından 2 Ekim 1919 tarihinde Milli Harekete yakınlığı ile bilinen Ali Rıza Paşa’ya verilmiştir. Bu kabinede Milli Mücadeleye destek veren çok sayıda bakan görevlendirilmiştir. Bu hükümet ile Kuva-yı Milliye arasında 20 Ekim 1919 tarihinde Amasya’da çok önemli bir görüşme yapıldı. Bu görüşmeye kabine adına Bahriye Nazırı Salih Paşa ve Padişah Yaveri Albay Naci(Eldeniz), Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal, Rauf ve Bekir Sami beyler katılmıştır. İki gün süren görüşmeler sonucunda üçü açık, ikisi gizli olmak üzere beş protokol imzalanmıştır. Bu gizli protokolün önemli maddelerinden birisi şu şekildedir:
’’Milli sınırlar, Osmanlı Devleti’nin Türkler ve Kürtlerle meskûn olan arazisidir. Kürtlerin Osmanlı camiasından ayrılması imkânsızdır. Kürtlerin serbestçe gelişmelerini temin edecek şekil ve surette geleneksel ve toplumsal hukukumuzca müsaadelere mazhar olması dahi desteklenmek ve yabancılar tarafından görünüşte Kürtlerin bağımsızlığı maksadı altında yapılan tezviratın, (dedikoduların) önüne geçmek için de bu hususun şimdiden Kürtlerce malum olması uygun görüldü’’(1)
Bu gerçekten çok önemli bir taahhüttü ve uygulanması halinde gelecekte kurulacak Türkiye Cumhuriyet’inin huzuru için çok önemli bir tespitti. Fakat daha sonraki yıllarda ‘’Kürtlerin serbestçe gelişmelerini temin edecek şekil ve surette geleneksel ve toplumsal hukukumuzca müsaadelere mazhar olması’’ düşüncesi unutulmuş, Türk ırkının üstünlüğü ve egemenliği ile Kürtlerin inkârı düşüncesine dayanan bir politika uygulanmıştı.
Amasya Protokolü’nde bulunan taahhüt ve konuşmaların benzeri Cumhuriyetin kuruluşuna kadar devam etmiş, bu şekilde Kürtlerin Kurtuluş Savaşı’na büyük bir kuvvet ve tam bir bütünlük içinde destek vermeleri sağlanmıştı. 24 Nisan’da Meclis’in açılışının 2. gününde uzun konuşmalar yapan Mustafa Kemal Paşa, Meclis’teki üyeleri tanımlarken şu ifadeleri kullanıyordu:
‘’Yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir fakat hepsinden mürekkep bir anasır-ı İslamiyedir. Vatandaştırlar, birbirlerine karşılıklı hürmetle bağlıdırlar ve diğerinin her türlü hukukuna, ırki, sosyal, coğrafi hukukuna daima riayetkârdırlar.’’(2)
Mustafa Kemal Paşa’nın Kürt ağa, bey, şeyh ve ileri gelenleri ile yaptığı yazışma ve görüşmelerde, özellikle dini kavramların ve ‘halifelik’’ kurumunun ön plana çıktığı görülmektedir. Büyük Şeyhlerden ‘’Şeyh Ziyaeddin Efendi Hazretlerine’ yazdığı mektup, bunun çok canlı bir örneğidir:
‘’Cenab-ı Hakkın avn-ü inayeti ve Peygamber-i Zişan’ımızın feyz-ü şefaati ile umum milletimizin bir noktada müttehid(birleşmiş) olduğunu ve hukukunu muhafaza ve müdafaaya kadir bulunduğunu cihana göstereceğiz.’’
Yine Malatya’lı Kürt ileri gelenlerinden Hacı Kaya Ağa ve Mustafa Ağa’ya 15 Eylül 1919 tarihinde çekilen telgrafta, Milli Harekete desteklerinden ve vatanperverane hizmetlerinden dolayı teşekkür ediliyor ve şöyle deniyordu:
‘’Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça Türk ve Kürt’ün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam edeceği ve Makam-ı Hilafet etrafında sarsılmaz bir vücut halinde iç ve dış düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir. Cenab-ı Hak, mesainizi meşkûr eylesin.’’
Hazro eşrafından Mehmet Beyefendi’ye gönderdiği 24 Ağustos 1920 tarihli mektup, Mustafa Kemal’in din, ümmet, hilafet gibi kavramları kullanarak ‘’bütün kuvvetleri birleştirmek’’ şeklindeki stratejisini yansıtan örneklerden biridir:
‘’Zat-ı âlileri gibi vatanperver dindaşlarımızın vatani ve fedakârca yardım ve hizmetleriyle vatanımızın ve Hilafet makamının kurtarılmasına yönelik meşru çalışmalarınızda er geç muvaffakiyete nail olacağımız hakkındaki kanaatim sarsılmazdır. Yakında İslam ümmetinin Avrupalı istilacılardan kurtarılması hususundaki başarı haberlerini zat-i âlinize inşallah tebliğ ederim…’’ (3)
Kurtuluş Savaşı’nda yüzlerce Kürt ağa, aşiret reisi ve ileri gelenleri kendi imkânları nispetinde milis kuvvetleri kurarak, bilfiil çatışmalara girmiş ve büyük yararlar sağlamıştır. Doğu’nun savunmasında ve Batı’ya asker gönderilerek Kuva-yı Milliyeye büyük destek sağlayan bu kuvvetlere, tarikat şeyhlerinin çok büyük destekleri ve teşvikleri olmuştur. Güneydoğu’dan 16 müftü, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinde başkan veya üye olarak görev almıştır. Bediüzzaman’ın yakın dostu Şeyh Masum Efendi, Van Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanı idi. Şeyh Masum Efendi, hiçbir alakası olmadığı halde Şeyh Said hadisesinden sonra Bediüzzaman ile birlikte Batı bölgesine sürgün edilenler arasında bulunuyordu.
1- Taha Akyol, Ama Hangi Atatürk, Doğan Kitap, İstanbul, 2007, Sayfa. 109
2- Taha Akyol, age, Sayfa. 147
3- Taha Akyol, age, Sayfa. 163-164
ŞEYH SAİD OLAYI, TAKRİR-İ SÜKÛN KANUNU VE TAM BİR İSTİBDAT DÖNEMİ UYGULAMALARI
Musul meselesinin ülkede şiddetle tartışıldığı ve ordunun Musul’a girmesinin an meselesi olduğu bir zamanda patlak veren bu hadisenin bütün yönleriyle aydınlatılmış olduğunu söylemek mümkün değildir. Şeyh Said’in evinde 13 Şubat 1925’te yapılan ve çoğu silahlı yedi yüz sekiz yüz kişinin davetli olduğu bir düğüne gelen on beş kişilik bir askeri müfreze, mahkeme tarafından istenen bazı kişilerin düğünde olduklarını belirterek, Şeyh Said’ten kaçakları teslim etmesini istemişler. Şeyh Said bunun üzerine müfreze kumandanına şu şekilde cevap vermiştir:
‘’Siz iki üç gün benim misafirim kalınız. Bu kalabalık dağıldıktan sonra, bunları o zaman size teslim ederim, alıp götürün. Şimdi yedi sekiz yüz silahlı insan topluluğu var. Hepsi de birbirlerinin hısımlarıdır, akrabalarıdır. Siz bunları zorla götürmeğe kalktınız mı, korkarım ki bir niza olur ve nahoş bir netice verir; sizden istirham ederim; üç gün sabırlı olun, arzunuz tamamıyla yerine gelir.’’Müfreze kumandanı; ‘’hayır ben emir aldım, bunları götüreceğim ve beklemem ve hemen neferlerle beraber onların bulunduğu yere gideceğiz, haydi düşün önüme gideceğiz. Mahkeme sizi istiyor’’ der. Aranan kişiler de’’ düğün bitsin sonra geliriz; düğünü yarıda bırakmak ayıp olur’’ derler. Bunun üzerine münakaşa çatışmaya döner, silahlar patlar, her iki taraftan da yaralanan ve ölenler olur. Kendi evinde asker ve subay vurulan Şeyh Said telaşa düşerek, yüksek dağ başındaki köyüne çekilir. Bu sefer Şeyh Said’i almaya gelen kuvvetle, Şeyh Said’in adamları arasında çatışma başlar. Ölü ve yaralılarla mesele büyür.(1)
Daha sonra isyancılar, Palu, Elazığ ve Diyarbakır’ı ele geçirdiler. O sıralarda bu olayların üzerine ılımlı bir şekilde gidilmesini isteyen Fethi Okyar başkanlığındaki hükümet düşürüldü. İsmet İnönü başkanlığında yeni ve sertlik yanlısı bir hükümet kuruldu. Musul’a gönderilmesi söz konusu olan bütün askerler isyan bölgesine gönderildi. Böylece Musul’u işgal etmiş bulunan İngiliz askerleri rahatladı. Bölgeye gönderilen çok sayıda askeri birlik ile hadise çok kanlı bir şekilde bastırıldı. Olayların bastırılması esnasında suçlu-suçsuz çok sayıda kişi öldürüldü. İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanan Şeyh Said ve arkadaşları suçlu bulundu ve idama mahkûm edildi. Şeyh Said ve 47 arkadaşı, 29 Haziran 1925’te Diyarbakır’da idam edildi. Cenazeleri toplu olarak büyük bir çukura gömüldü ve kepçelerle üzerleri örtüldü.
İdam edilenler arasında Dersim Milletvekili Hasan Hayri de bulunuyordu. Hasan Hayri, 1. Meclis’te bulunan 72 Kürt milletvekilinden birisiydi. Lozan Barış Görüşmelerinin TBMM’nde müzakere edildiği sırada konu ile ilgili görüşlerini açıklayan Hasan Hayri, Türklerle Kürtlerin bir ve beraber olduklarını ve asla ayrılamayacaklarını savunmuş ve konuyu tarihi seyri içinde ikna edici bir tarzda anlatarak dikkatleri üzerine çekmişti. Bu konuşmasından dolayı kendisini kutlayan Mustafa Kemal, ertesi gün Meclis’e Kürt milli kıyafetleri ile gelmesini istemiş ve bunun üzerine Hasan Hayri de birçok Kürt milletvekili arkadaşıyla beraber, bu şekilde giyinerek Meclis oturumuna katılmışlar ve Lozan Konferansına telgraflar çekerek, Kürtlerin Türklerden ayrılamayacaklarını bildirmişlerdi.(2) Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kurulunca, Hasan Hayri bu partiye geçmiş ve parti çalışmaları yapmak amacıyla Elazığ’da bulunduğu bir sırada Şeyh Said hadisesi patlak vermiş, halka olaylara karışmamaları için sükûnet tavsiye etmiş, ancak buna rağmen yakalanarak Diyarbakır İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmış ve idama mahkum edilmiştir. Mahkemede ‘’niçin Meclis’e Kürt milli kıyafeti ile geldin’’ sorusuna da muhatap olan Hasan Hayri, Şeyh Said hadisesini yatıştırmaya çalıştığı halde, o sıralar hâkim zihniyete muhalif olan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi için çalışmalar yapmak amacıyla Elazığ bölgesinde bulunduğundan, fırsattan istifade ile Mahkeme Başkanı Ali Saip tarafından darağacına gönderilmiştir.(3)
Halifeliğin kaldırılması için sürekli ve sinsi bir şekilde çalışan İngilizlerin, Musul meselesini hal etmek ve ülke gündeminde geri sıralara attırmak için Şeyh Said hadisesini teşvik ettikleri ve bunun için de Halifeliğin kaldırılması konusunu istismar ettikleri ortaya çıktı. Bu teşvik ve destek ile Hilafetin yeniden kurulmasının amaçlanmadığı, bilakis bu hadisenin bahane edilerek din ve dindarların üzerine gidilerek daha da sert tedbirlerin alınması için zemin hazırlandığı şüphe götürmez bir gerçek olarak orta yerde durmaktadır.
Muhalefeti, basını ve din adamlarını ezmek için bahane arayan hükümetin eline Şeyh Said Hadisesi iyi bir malzeme oldu. Binlerce insan bu hadise ile hiçbir münasebetleri olmadığı halde, evlerinden alınarak Batı illerine sürgüne gönderilmiş, yerlerinden yurtlarından edilerek gurbette yokluk ve sıkıntı içinde yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Bu olay sebep gösterilerek Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı. Bu kanun, 4 Mart 1925’te çıkarılmış tek maddeden ibaret bir kanundu ve şu şekildeydi:’’ İrtica ve isyana ve memleketin içtimai nizamını, huzur ve sükûnunu, emniyet ve asayişini bozmaya yönelik bütün teşkilat ve tahrikler ve teşvikler ve teşebbüsler ve neşriyat Cumhurbaşkanının tasdikiyle hükümetçe re’sen ve idareten yasaklanabilir.’’ İstismara çok açık ve subjektif bir şekilde yazılan bu kanun maddesi, tek sesliliğin hâkim olduğu bu Meclis’te bile sert tartışmalara konu olmuş, 79 hayır oyuna karşılık ancak 82 oy ile kabul edilebilmiştir. Bu kanun başlangıçta iki yıllık bir süre için çıkarıldı. Daha sonra iki yıl daha uzatıldı.
2 Mart 1929 tarihine kadar dört yıl süren bu yürürlük döneminde, tam bir sindirme ve yıldırma politikası ile anti demokratik birçok icraata imza atıldı. Bu süre zarfında Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması ile ilgili Bakanlar Kurulu Kararnamesi, 2 Eylül 1925’te ‘’büyük irtica hadisesi’’ denilen Şeyh Said Olayı gerekçe gösterilerek çıkarıldı. Bu kararnamede, ‘’bütün tekke ve zaviyelerin istisnasız kapatıldığı, T.C. dâhilinde hiçbir tarikat, derviş, şeyh ve mürid olmadığı ve türbedarlığın kaldırıldığı’’ ifade edilmiştir. Daha sonra da, 13 Aralık 1925’te Resmi Gazete’de yayınlanan ‘’Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun’’ ile bu süreç tamamlanmıştır. Bu kanun ile 600 yılı aşkın bir süre ile Osmanlı devleti’ni idare eden bütün Padişahların, sahabelerin mezarları ziyarete kapatılmış ve bakımsızlık ile yıkılmaya terk edilmiştir. Ayrıca İstiklal Savaşında birer manevi üs olarak kullanılıp, milletinin maneviyatını ve moralini yükselterek zaferin kazanılmasında çok büyük fonksiyon icra eden bütün tekke ve zaviyeler kapatılarak, buraların birçok mensubu hapislere doldurulmuştur. 1 Mart 1950 yılında çıkarılan bir kanunla Türk büyüklerine ait ve sanat değeri bulunan türbelerin ziyarete açılmasına izin verilmiştir. Bu kanunun çıkmasından sonra Hacı Bayram-ı Veli, Hacı Bektaş-ı Veli, Mevlana Celaleddin-i Rumi, Nasreddin Hoca, Ertuğrul Gazi, Akşemseddin, Osman Gazi, Orhan Gazi, Çelebi Mehmet, Süleyman Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, 11. Mahmut, Mustafa Reşit Paşa, Barbaros Hayrettin Paşa, Mimar Sinan, Gazi Osman Paşa, Âşık Paşa, Selçuk Sultanları ve Süleyman Şah’ın türbeleri onarılarak, bir çoğu 14 Mayıs 1950 seçimlerinden önce ziyarete açılmıştır.
Şapka Kanunu, 25 Kasım 1925 tarihinde kabul edildi. 30 Kasım 1925’te TBMM’nde asılı bulunan Şura Suresinin 38. ayeti ‘’onların işleri aralarında istişare iledir’’ yazısı indirilerek, ‘’Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’’ yazısı asıldı. Medeni nikâh uygulamasına geçildi. ‘’Türkiye Devletinin dini, din-i İslam’dır’’ ibaresi de bu fırsattan yararlanılarak Anayasa’dan çıkarıldı. 10 Nisan 1928 tarihinde, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanlığı yemin metinlerindeki ‘’vallahi’’ kelimesi çıkarılarak, ‘’ namusum üzerine söz veririm’’ ifadesi eklendi. TBMM’nin vazifeleri arasında bulunan ‘’şeriat hükümlerinin yerine getirilmesi’’ hükmü de bu değişiklik ile birlikte Anayasa’dan çıkarıldı.
Yoruma ve istismara çok açık olan bu kanun ile çok büyük baskı, haksızlık ve zulümlerde bulunuldu. CHP’nin Lozan politikasına karşı çıkan Tevhid-i Efkâr, Sebilürreşad, Son Telgraf, Tanin, Orak-Çekiç, Vatan, İstiklal ve Aydınlık gibi gazeteler kapatılmıştır. Aynı zamanda Velid Ebuzziya, Abdulkadir Kemali Öğütçü, Eşref Edip, Ahmet Emin Yalman ve Suphi Nuri gibi gazetecilerde Elazığ İstiklal Mahkemesinde yargılanmıştır. Bu gazetelerin kapatılması, yazarların ve gazetecilerin yargılanması ile birlikte basın büyük bir baskı altına alınmış ve neredeyse hükümetin icraatlarını tenkit eden muhalif en ufak bir imaya bile izin verilmemiştir. Takrir-i Sükûn Kanunu, Şeyh Said Hadisesi bahane edilerek çıkarılmış olmakla birlikte, çok geniş bir sahada uygulanmış, muhalefeti bütünüyle susturmak için bir silah olarak kullanılmıştır.
Ankara’da kendisine yapılan teklifleri kabul etmeyip Van’a giden ve burada iki yıla yakın bir süredir birkaç talebesi ile birlikte ilmi çalışmalarına devam eden Bediüzzaman Said Nursi, Şeyh Said hadisesi ile hiçbir alakası olmadığı ve Şeyh Said’in yardım çağrısına ‘’dâhilde ki hareket menfi olmaz. Bu zamanın gereği cihad-ı maneviyedir. Millet tenvir ve irşad edilmelidir. Siz de bu hareketinizden vazgeçiniz. Çünkü neticesiz akim kalacaktır’’ diye cevap vererek katılmadığı ve vazgeçirmeye çalıştığı halde, Van’daki ikametgâhından alınarak Erzurum-Trabzon-İstanbul ve Antalya yolu ile Burdur’a sürgüne gönderilmiş ve burada mecburi ikamete tabi tutulmuş, bu sürgün ve mecburi ikamet hayatı kesintisiz olarak yirmi beş yıl kadar sürmüştür.
1-Yakın Tarih Ansiklopedisi, 9. Cilt, Sayfa:130
2-Dr. Muhammed Nuri Dersimi, Dersim Tarihi, Eylem Yayınları, İstanbul, 1979, Sayfa: 163–164
3-Yeni Nesil Gazetesi, 3 Haziran 1989
okumanızı tavsiye ederim....
Ertuğrul ÖZGÜL
06-16-2010, 14:03
Burda bahsettiğin silahlı terör örgütüne silahlı mücadeleyi verecek olanlarda golfculer yani kendinde diyorsun bu adamlarla bir yere varılmaz tek çıkar yol demokrasi ve bilgidir en büyük terör de cehalettir.Örneklerine bakarsak abd ve nato ırak ve afganistanda siddete karşı şiddet uygulayarak günden güne batmaktadır.
Said-i nursinin güzel bir sözü var ''Bizim en büyük düşmanımız cahalettir.''
Kardeşim o adamların görevi golf oynamak değil demek istediğim golf oynayacaklarına görevlerini yapsalardı biterdi....
Asıl sorun cumhuriyet döneminden sonra başlıyor.Osmanlı zamanında etnik ayrım yoktu sadece dini ve mezhep ayrımı vardı osmanlıda türkler ve kürtler müslüman olduğu için herhangi bi sorun yoktu.taki etnik kökene indi sorun başladı.Sonraları da sistem yangına körükle gidince alev sönmedi gittikçe alevlendi.Her hak talebinde bulunana isyancı gözüyle bakıp üstüne asker yollarsanız doğal savunma hakkı doğar.
Dersim isyanından söz ediyorsan aşşağıdaki sözlerimin arkasındayım . Aşağıdaki sözler dağdaki PKK'lılara ve Dersim isyanına katılanlara , savunanlara atfen yazılmıştır .
Kardeşim bırak hikaye anlatmayı dağda birbirini düdükleyen homoseksüelleri bize savunma onlarıda haklı çıkarmak için geçmişte kurtuluş savaşına iştirak etmeyen ülke canını dişine takmış elindeki son imkanlarla büyük yokluk içinde düşmanlarla savaşırken içerde hem orduya katılmayıp hemde ayaklanma çıkaranların cezası ölümdür . Büyükleri yaptıkları şerefsizlikleri utançlarından evlatlarına biz bu şerefsizliği yaptık diyerek anlatamadıkları için torunlarıda devlete düşman olarak yetişmişlerdir .
Kürtler hakkında ne kadar bilgiye sahipsin ki kurtuluş savasına iştirak etmediğni söylüyosun. balkan savaşları,1.dünya savaşı,kurtuluş savaşı ve rus işgalindeki göçlerde yaklaşık 800 bin kürt oldu bunlar babalarının hayrına mı öldü.Türk solcuları gibi konuşluyorsun daha kürt ile pkk yi bile birbirinden ayırt edemiyorsun.Eğer varsa karşıt bir belge göster fikrimizi düzeltelim soru soruyorsun cevap veriyoruz zıplamanın anlamı yok ki eğer rahatsız sanb bildir site yöneticilere konuyu kapat sansürle tahammülün yoksa bazı şeyleri duymaya bildiklerinle yaşamaya devam et ben sana gördüklerimi duyduklarımı yaşadıklarımı anlatıyorum.
Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .
Bu kadar agresif cevaplar vermemin sebebi ise sizin konuştuklarınız ve katıldığınız düşüncelerin nereye gittiğini bilememeniz hesap edememenizdir. Mehmet Metinerin bir yazısını paylaşıp sonrada o yazıyı alıntı yapıp düşüncelerimi kısaca anlatmış dediniz neydi o yazı ?
http://91.93.103.35/yazar/77-A.jpg (http://www.stargazete.com/gazete/yazar/mehmet-metiner.htm)
PKK’nın yeni dönemde “şiddeti her alana yayarak derinleştirme” siyaseti, özü itibariyle siyasi bir savaştır. Bu savaşın muhatabı da AK Parti Hükümeti’dir.
PKK devletle değil AK Parti ile savaşmaktadır. Çünkü AK Parti’nin “kademeli demokratik açılım” siyasetinin başarıya ulaşması halinde siyaseten yenileceğini ve toplumsal desteğini büyük ölçüde kaybedeceğini gören PKK, kendisine rağmen ve kendisi muhatap alınmadan “siyasi çözüm” yoluna giden AK Parti’yi cezalandırmak istemektedir.
Şimdi buraya kadar cafcaflı sözlerle aklınca Ak partilerin ruhunu okşamaya çalışıyor
Amaç, şiddet/terör ortamında ortaya çıkacak toplumsal öfke aracılığıyla AK Parti iktidarının köşeye sıkıştırılıp siyaseten güçten düşürülmesidir...
AK Parti Hükümeti bu oyun planını sadece bir “terör olgusu” olarak algılayıp eski mücadele yöntemleriyle PKK’ya karşılık verme yoluna giderse, çok büyük bir hata işlemiş olacaktır.
Siyasi eksenli yeni konsept
Bunun için yapılması gereken tek şey, siyasi odaklı yeni bir mücadele konseptinin belirlenmesidir.
Bunun için öncelikle ve önemlilikle yapılması gerekenler şunlardır:
BİR: Eski döneme ait terörle mücadele yasalarını değiştirmek gerekiyor. Bu bağlamda terör örgütüne üyelik, yöneticilik, yardım ve yataklık gibi suçların yeniden tanımlandığı yasalara ihtiyaç vardır. Cari yasaların sorunu çözmediği, tersine yeni sorun alanları yaratarak PKK’yı siyasal-toplumsal düzeyde güçlendirdiği bilinmektedir.
Önerim şu: Üyelik ve yöneticilik suç olmaktan çıkartılmalı, yardım ve yataklık ise bizatihi terör eylemsellikleriyle sınırlandırılmalıdır. Bir insan PKK üyesi veya yöneticisi olabilir. PKK adına siyaset de yapabilir. Şiddete/teröre başvurulmadığı veya şiddete/teröre övgüde bulunulmadığı sürece her türlü düşüncenin propagandası ve siyaseti serbest olmalıdır.
Peki PKK nedir ? Hayır kurumumu ? yardım kuruluşumu ? öğrenci yetiştirme yurdumu ? Sen kimin siyaset yapmasının serbest olmasını öneriyorsun farkındamısın ? Yaptığın tesbite önerdiğin çözüm PKK ve yandaşlarının daha rahat hareket etmesini sağlamazmı ? Ülkede kutuplaşmanın daha çok artmasını sağlamazmı ? Bu dediğini Ak Parti yaparsa önümüzdeki seçimde ne kadar oy alır hesapladınmı ? Ne demişler bekara karı boşamak kolay tuzun kuru döktür lan kim tutar seni ...
İKİ: “Silahlı mücadele” ile “Siyasi mücadele”yi birbirinden ayırmak gerekiyor. Birincisi “suç”, ikincisi, “demokratik hak” olarak görülmelidir. Dağdakilere yapılacak “silahların bırakılması karşılığında siyaset!” çağrısı, pratikte anlamını bulmalıdır. Elinde silah olmayan belediye başkanlarını sırf PKK’lı aidiyetleri dolayısıyla tutuklamak, demokratik açı
lım sürecinin ruhuyla bağdaşmayan bir yanlışlıktır. Bu durumda ortaya çıkan inandırıcılık sorunu, PKK’nın siyaseten elini güçlendirmekten öte bir işe yaramamıştır. PKK’dan kaynaklı sorunların elbette farkındayım. PKK silahlı bir örgüt. PKK’nın “siyasi mücadele”yi “silahlı mücadele”nin emrine koşan yaklaşımı da sorun üretiyor. PKK’nın böyle yapmakla aslında “silahlı mücadele” ile “siyasi mücadele” arasındaki ayrımı bilerek ortadan kaldırmak istediği görülüyor. Bence, en doğru siyasal tavır, PKK’ya rağmen bu ayrımı hem anlayış, hem de yasalar düzeyinde netleştirip yerleşik hale getirmektir.
Hop dedik .. İçeri alınanlar PKK'nın şehir yapılanması KCK mensubu olmaktan dolayı içeri alınıyor. KCK nedir ? PKK'nın propagandasını yaparak PKK'ya militan kazandırma .PKK yandaşlarına iş ve olanak sağlayıp PKK nüfuzunu arttırma PKK'ya lojistik kaynak sağlama amaçlı kurulmuş bir örgüt ve yapılanmadır . Sen ne diyorsun bunları serbest bırak sonra bunlar istediğini yapsın sonra ne olucak ? PKK nüfuzu artıcak . PKK'nın lojistik gücü artıcak , Militan sayısı artıcak bumu olsun Valla hiç sevmem ama Tarık Akanın kafası sana az gelmiş
ÜÇ: Çocukları savaş cephesine süren PKK’nın amacı, geniş bir mağduriyet alanı yaratarak hem toplumsal desteğini arttırmak, hem de propaganda üstünlüğünü ele geçirmekti. Cari yasalarımız, PKK’ya bu imkanı sunmuş oldu. AK Parti’nin çocuklarla ilgili yasayı vakit geçirmeden meclisten geçirmesi her bakımdan gereklidir.
Bunu tesbit eidyorsun eyvallah iyide kardeşim o kadar yazı yazıyorsun birkerede PKK yandaşlarının çocukları kullanmasını eleştir . O Ailelere köşenden seslen çocuklarınıza sahip çıkın de
DÖRT: Cezaevlerindeki hasta tutukluların tedavilerini ailelerinin yanında yapabilmelerine imkan sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Bütün hasta tutukluların demek istedin herhalde yoksa sadece içerdeki bölücü örgüt mensuplarındanmı bahsettin anlayamadık ..
BEŞ: “Kürt diasporası”nın yurda dönüşünü sorunsuz sağlayacak yasal düzenlemeler geciktirilmemelidir. Eskiye ait yargısal işlemler dolayısıyla Kemal Burkay, Yaşar Kaya ve Şiwan Perver gibi binlerce Kürt vatandaşımızın sorun yaşadıkları biliniyor.”Kürt diasporası”nın sorunsuz dönüşü, PKK’nın beslendiği toplumsal zemini daraltıcı bir işleve sahip olacaktır.
Tabii onlar PKK'yı ve terörü lanetlesinler biz bir hata yaptık özür dileriz desinler bizde büyüklük yapıp affedelim yoksa orda gebersinler ...
ALTI: “Eve dönüş” yasası, “pişmanlık” ve “itiraf” gibi dayatmaların yer almadığı, suça karışmış-karışmamış ayrımı yapılmadan silahını bırakıp gelen herkesi evlerine döndürecek bir anlayışla düzenlenmelidir. Bu süreçte örgütün üst düzey yöneticilerinin üçüncü bir ülkede iskanını sağlayacak formüllere açık bir siyasi konumda durmak, sorunun çözümü için gereklidir. Silahların temelli sustuğu bir süreçte ancak başkaca öneriler kabul görür.
Kimyasal silah ile hepsini yok etsek daha iyi .. Kimse kullanıp kullanamadığımızı anlamaz iddia edenler olur ispat edemezler ...
SONUÇ
PKK siyaseten yenilmediği sürece ne bu sorun biter, ne de terör sonlanır.
Mehmet METİNER
stargazete.com
Asıl sonuç bunları yaparsak PKK'nın vede PKK yandaşlarının hareket alanını genişletmiş oluruz ..
Hiç bir terör örgütü askeri güç ile baskılanmadan demokratik platforma yanaşmaz . Adamı askeri güc ile sıkıştırmazsan adam neden kendi krallığını bırakıp sana teslim olsun ? Kadın dersen istemediğin kadar , para dersen uyuşturucudan akıyor üstelik emrinde bir sürü enayi var neden yanaşsınki ? Oturtmuş hiyeraşisini kimse karşı gelemiyor kimse kolay kolay kaçamıyor oh birde Türkiyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanlar özgür bırakılırsa değme keyfine Kuzey Irağa uyuşturucudan kazandığı paralarla vede Türkiyedeki KCK'nın sağladığı lojistik kaynakla neler yapmaz kendi teröristlerinin yaşaması için 5 yıldızlı oteleller yapar birde bunun reklamını yapar bakın militanlarımız ne kadar lüks bir hayat yaşıyor diye buna heves eden bir sürü kişi PKK ya katılır . Sonra yine uyuşturucudan gelen para ve Türkiyedeki KCK 'nın sağladığı kaynaklarla daha gelişmiş silahlar mesala gayri resmi yollardan hava savunma sistemleri temin eder 1-2 tane F 16 düşürür bununlada reklamını yapar . Bunları gören bir kaç enayi daha PKK'ya katılır . Bu şekilde bir güzel terör biter !!!
Ahmet Yasin
06-17-2010, 10:04
Dersim isyanından söz ediyorsan aşşağıdaki sözlerimin arkasındayım . Aşağıdaki sözler dağdaki PKK'lılara ve Dersim isyanına katılanlara , savunanlara atfen yazılmıştır .
Dersim isyanından söz etmiyorum ççünkü dersimliler hiçbir zaman kendilerini kürt görmezler onlar zazadır ve alevidirler savaşlara katılmamalarının nedeni dinsel ve mezhepsel farklılıklardır.sunni kürtlerinde zaten halifeye olan bağlılığı olarak savaşa girmşlerdir sunni kürtlerde hiçbir zaman milliyetçi-ulusal bir isyan olmamıştır. yukarda yazdığınızı o zaman da ayrıntılı olrak yazsaydınız ne gerek olurdu yanlış anlaşılmalara?
Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .
1.dünya savaşında sonra artan kürt isyanlarının en büyük nedeni Abdulhamit hanı devirip yerine geçen ittihadçı zihniyetin islamiyete ve müslümanlara olan baskılardan kaynaklanıyor burda sadece kürtler değil türklerde isyan etmiştir ittihadcılara.Osmanlının son dönemlerinde Almanlar Abdulhamidi dini yönden desteklemiştir osmanlıda çıkan müslüm gayrimüslüm sorunlarının temelide bundan kaynaklanıyor.ABdulhamidi deviren ittihadcılara da Türkcülük-turancılık adı altında desteklemiştir ki osmanlıda çıkan Milliyetçi akımların nedeni de budur türkçülüğe karşı kürtçülük ortaya çıkmıştır.İsyanlar orduya karşı yapılmamıştır sisteme karşı yapılmıştır. siz kalkın onlarca asırlık dinlerini yok sayın sonra neden isyan etti diye hayıflanın olacak şeymi bu.KÜRT isyanlarının en büyük nedeni DİNİ İSYANLARDIR Kürt tarıhini okursanız daha iyi anlarsınız.
Bu kadar agresif cevaplar vermemin sebebi ise sizin konuştuklarınız ve katıldığınız düşüncelerin nereye gittiğini bilememeniz hesap edememenizdir. Mehmet Metinerin bir yazısını paylaşıp sonrada o yazıyı alıntı yapıp düşüncelerimi kısaca anlatmış dediniz neydi o yazı ?
Asıl sonuç bunları yaparsak PKK'nın vede PKK yandaşlarının hareket alanını genişletmiş oluruz ..
Hiç bir terör örgütü askeri güç ile baskılanmadan demokratik platforma yanaşmaz . Adamı askeri güc ile sıkıştırmazsan adam neden kendi krallığını bırakıp sana teslim olsun ? Kadın dersen istemediğin kadar , para dersen uyuşturucudan akıyor üstelik emrinde bir sürü enayi var neden yanaşsınki ? Oturtmuş hiyeraşisini kimse karşı gelemiyor kimse kolay kolay kaçamıyor oh birde Türkiyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanlar özgür bırakılırsa değme keyfine Kuzey Irağa uyuşturucudan kazandığı paralarla vede Türkiyedeki KCK'nın sağladığı lojistik kaynakla neler yapmaz kendi teröristlerinin yaşaması için 5 yıldızlı oteleller yapar birde bunun reklamını yapar bakın militanlarımız ne kadar lüks bir hayat yaşıyor diye buna heves eden bir sürü kişi PKK ya katılır . Sonra yine uyuşturucudan gelen para ve Türkiyedeki KCK 'nın sağladığı kaynaklarla daha gelişmiş silahlar mesala gayri resmi yollardan hava savunma sistemleri temin eder 1-2 tane F 16 düşürür bununlada reklamını yapar . Bunları gören bir kaç enayi daha PKK'ya katılır . Bu şekilde bir güzel terör biter !!!
NEden hep tersten okuyorsun Komplo teeorileri kurmana gerek yok
madem bunları biliyorsun arkalarında kimin olduklarını bilmen lazım bende diyorum ki sen taşeron bir örgütle savaştığını zannediyorsun ama arkasında senden güçlü bir devlet var ise sen yüzyıllarca savaş bir yere varamazsın neden anlamak istemiyorsun.
İran devrimi gerçekleştiğinde yeni iran devleti amerikayla diplomatik ilişkilerini kesti ıraka gaz veren amerika ırak-iran savaşını cıkardı.Amerika ırak1 destek verdi.Rusya irana burda kaybeden iran ve ırak oldu kazanan amerika ve rusya oldu.sonrası amerika destek verdiği saddamı devirdi.
Yine geçmişte rusyayla savaşan taliban MÜCAHİD oldu.bugün amerikaya karşı savaşınca terörist oldu.Böyle bir dünyada yaşıyoruz savaşlar hiçbir zaman bitmez ama politik ve diplomatik ağırlığın olursa bu savaşlar azalır istediğin gibi olur.
1.Uyuşturucu yollarını kes parasal kaynakları biten örgüt zaten dağılır
2.enayi diye tabir ettiklerini dağa cıkmasını engelle( her zaman bunu söylemişimdir insanları dağdan indirmekten çok dağa cıkmasını önlemek lazım bunu demokratik yollardan yapamıyormusun.)
3.Türkyede kendisine eleman ve lojistik sağlayanları özgür bırakın diye bir tabir söylemedim ve türkiyeninde öyle yaptığını sanmıyorum
4.Senin bu otel iddian hakkikaten gülünecek bir durum kimse orda rahat yaşamaya gitmiyor ki rahat yaşandığını en son koz olarak bile kullanılmaz diye düşünüyorum.
5.Komplo teorileri kurmana gerek yok hayalgücünü fazla zorlama eğer türkiye dış ülkelerde ağırlığını koyduğu vakit burda israil ve amerika dahil kimse pkk hiçbir gelişmiş silah satamaz basından da takip ediyorsundur son zamanlarda dış politika gittikçe güçleniyor buda iç politikada ki sorunları çözmede yardımcı olacak adımlardır pkk yi terör saymayan avrupa ülkeleri nasıl terör listesine eklediğini sanıyorsun son yıllarda pkk lilere baskıları hiç duymuyormusun ( ne kadar da yeterli olmasa da)bunu yapan avrupa ülkeleriTürkiyenin silahlı gücünden korktuğu için mi bu adımları atıyor sanıyorsun
Ahmet Yasin
06-17-2010, 10:34
Kürtlerin kurtuluş savaşına iştirak etmediğini söylemiyorum dersim yöresinin çoğunlukla iştirak etmediğini daha sonrada isyan çıkardığını söylüyorum .
Ben özellikle Irkçı milliyetçilerin ve Heparcıların Osman Pamukoğlunun Çanakkalede Kürtler yoktu sözünden yola çıkarak ırkçı ve ikilik çıkaran söylemleriyle o kadar mücadele edip hadlerini her platformda bildirmiş birisiyim . Fakat Kurtuluş savaşı sonrası Dersimde olaylarında sadece isyana müdehale edilirken çocukların öldürülmesine değinip dönemin şartlarında savaştan bitap düşmüş bir ülkeye orduya halka karşı yapılan isyanı es geçen eleştirileride art niyetli ve ikilik çıkarıcı olarak görür o eleştirilerede haddini bildiririm .
Bırak duygusallık yapmayı
Bazı internet sitelerinde Milli mücadele zamanında şehit düşen atalarımızın memleketlerini ve hangi şehir kaç kişi şehit düşmüş yazıyor sıra doğu ve güney doğuya gelince çok düşük bir sayı verilmiş neymiş efendim çok az sayıda kürt şehit düşmüş o yüzden milli mücadeleye destek vermemişler.
Böyle düşünmeniz bile Kürtlere haksızlık etmiş sayılırsınız.
Osmanlı rus savaşında binlerce kürt şehit düşmedimi bunların içinde kanaat önderleri,aşiret resileri,dini önderler yokmuydu.bitlisteki nakşibendi şeyhlerinden ŞEYH HAZRET diye anılan dini alim kolunu şehit vermiştir yüzlerce mürdi ile birlikte hemde.yemen,trablusgarp filistin kafkas cephelerinde şehit düşenleri neden hiç hesaplamak istemezler.
Bediüzzaman said-i nursi talebeleriyle birlikte rus işgaline karşı savaşmamışmıydı?. esir düşmedimi? Sibiryaya sürgüne gönderilmedimi?
Kürtlerin ilk mühendisleri avrupada eğitimini tamamladıktan sonra avrupada kalmayıp anadoludaki çeşitli cephelerde şehit düşmüşler kimse bunları anlatmak istemez.
Sarıkamışta donarak ölenlerin kaç tanesi kürt diye soran olmadı hiç.
Bu vatan uğruna ölen binlerce kürtün türkün ruhlarına saygısızlıktır bunlar.
Bugüne kadar kürt diye bişey yoktur kart-kurt sesinden çıkmış dağ türkleridir diyerek hep üstü örtüldü bunların.Ama kimse bilmez söylemek istemez kürtlerin türklerden önce anadoluda yaşadıkları ALparslanla beraber bizanslılarla savaşarak anadolunun kapılarını türklere açtığını
Senin bahsettiğin dersimliler ermeni çetecilere destek vermiştir ve bu ermeni çeteçileri doğuda binlerce kürtü şehit etmedilermi? sende kalkmış dersimliler kürtleri aynı kefeye koyuyorsun.Hiçbir sunni kürt dersimdeki isyanlara destek vermemiştir.alevi sitelerinde bunu iyice okuyabilirsin
Abdulhamit hanın kurduğu hamidiye alayları kimlerden kuruldu KÜRTLERDEN.
Kimler için kuruldu SENİN DERSİMDEKİ KÜRT DEDİĞİN İNSANLARA karşı kuruldu.Ne yani şimdi kürtü kürde mi kırdı Abdulhamid han.
Burdaki yorumlarda anlatmak istediğim pkk hiçbir zaman kürtlerin hakkını savunan biri olmamıştır bunu herkes biliyor sende bende neden ben başka yoldan anlattığım zaman komplo teorileri üretiyorsun.olan yine kürt halkına oluyor pkk ile devlet arasında sıkışıp kalmışlar aşaği tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık ne yapabilirsin
sunu da ifade edeyim bugün pkk destek olanların bir kısmı zorla bır kısmı isteyerek bir kısmıda sistemin oyunlarıyla yardım ve yataklıkla yargılanıyor.
koruculuk teklif ettiler köyümüze kabul etmedik köyümüz yakıldı.koruculuk pkk daha tehlikeli ülke için en azından pkk ne yaptığuı biliniyor korucuların ne yaptığını bilemezsin.
Ben KÜRT'üm pkk li değil pkk de kürt hakkını savunacak en son kişi bile olamaz bu yüzden pkk yaptığını kürtlere mal etme
rizzelli
06-17-2010, 10:43
Bugün münazaranın son günü galiba.
Derleme toparlama adına görüşlerinizi madde madde özetleyerek sunarsanız bizler için de faydalı olur.
.:Ay_Yıldız:.
06-17-2010, 21:23
Yarın Münazarayı sonlandıracağız ve anket açacağız.. Arkadaşlar yarına kadar düşüncelerini derleyip toparlasınlar..
o zaman bu gece fikirlerimizi özetleyen bir acilim yapalim..
Öncelkikle güzel bir münazara oldu, katilan bütün arkadaslara tesekkür ediyorum..
Konumu söyle kisaca özetleyim..
Globallesen dünyayla beraber terör örgütleride globallesdi ve artik uluslararasi saldirilar düzenleyebiliyorlar..
Terör olaylari ilk caglardan beri toplumlarin, bölgelerin, zümrelerin,ülkelerin, kabilelerin en büyük sorunu olmakla beraber neredeyse savaslardan daha cok insan hayatini kaybetmistir..
Bazen ideolojik,bazen ekonomik, bazen irkindan dolayi, bazen dini sebeblerden ortaya cikan terör sorunu su anda bile bir cok ülkenin belasi durumundadir..
Terör örgütleri kallestir, vur-kac taktigini uygularlar yok karsinizda belirli bir güc olsa gider topla,tüfekle savasirsin ancak ne zaman, nereden vuracagi belli olmayan sinsi bir durum var ortada..
Birileri durup, dururken terör örgütü kurmaz yada üye olmaz mutlaka kendilerince bir nedenleri vardir bizde bu münazarada bu nedenleri ülkenin dengelerini gözeterek ortadan kaldirirsak, terörün beslendigi kaynaklari tikarsak, ekonomik olarak örgütleri zor duruma birakirsak, sempazitan kazanmasini engellersek ve eger ulus devlete zarar vermeyecekse siyasallstirilsa o zaman terör sorunu halledilir tezlerini sunduk..
Evet yinede münferit saldirilar, ufak-tefek eylemler olsada öyle ses getirecek, cok can kaybi olan, bölgeyi yasanmaz hale getiredek bir durum söz konusu olamaz..
Biz silahli mücadeleyi tam anlamiyla gözardi etmedik ancak salt silahla bu isin cözülmesinin ancak bir soykirim yada katliamla olacagini bununda cok kötü sonuclar doguracagini analiz ettik.
Terör sorununa sadece ülkemizdeki örgütler bazinda degil ulusalarasi terörüde göz öönüne alarak balktik..
Teknolojinin gelistigi bu dönemde terör örgtüleride bu teknolojiye ayak uydurabiliyor ve ona göre neredeyse toplu katilama esdeger suikastlar düzenleyebiliyorlar..
Arkadaslararimiza silahla bitirilen bir terör sorununu sormamiza ragmen tam anlamiyla cevap alamadik biz ise eta, ira gibi su anda esamesi okunmayan örgütlerin silahsiz bir sekilde nasilda pasifize edildigini örnekleriyle ortaya koyduk..
Sonucta bu münazaraydi amac fikirlerimizi yaristirmakdi karimizdakiler rakip degil o acidan buda bir savas yada mac degildi aksine bizi arastirmaya, genis düsünmeye,empati yapmaya iten güzel bir etkinlikti..
Bu vesileyle bu etkinlikte emegi gecen bayta ayyildiz kardesimiz olmak üzere bütün okuyuculara ve katilimcilara tesekkür eder, sonraki güzel etkinlerlerde görüsmeyi temmeni ederiz..
Öncelkikle güzel bir münazara oldu, katilan bütün arkadaslara tesekkür ediyorum..
Konumu söyle kisaca özetleyim..
Globallesen dünyayla beraber terör örgütleride globallesdi ve artik uluslararasi saldirilar düzenleyebiliyorlar..
Terör olaylari ilk caglardan beri toplumlarin, bölgelerin, zümrelerin,ülkelerin, kabilelerin en büyük sorunu olmakla beraber neredeyse savaslardan daha cok insan hayatini kaybetmistir..
Bazen ideolojik,bazen ekonomik, bazen irkindan dolayi, bazen dini sebeblerden ortaya cikan terör sorunu su anda bile bir cok ülkenin belasi durumundadir..
Terör örgütleri kallestir, vur-kac taktigini uygularlar yok karsinizda belirli bir güc olsa gider topla,tüfekle savasirsin ancak ne zaman, nereden vuracagi belli olmayan sinsi bir durum var ortada..
Birileri durup, dururken terör örgütü kurmaz yada üye olmaz mutlaka kendilerince bir nedenleri vardir bizde bu münazarada bu nedenleri ülkenin dengelerini gözeterek ortadan kaldirirsak, terörün beslendigi kaynaklari tikarsak, ekonomik olarak örgütleri zor duruma birakirsak, sempazitan kazanmasini engellersek ve eger ulus devlete zarar vermeyecekse siyasallstirilsa o zaman terör sorunu halledilir tezlerini sunduk..
Evet yinede münferit saldirilar, ufak-tefek eylemler olsada öyle ses getirecek, cok can kaybi olan, bölgeyi yasanmaz hale getiredek bir durum söz konusu olamaz..
Biz silahli mücadeleyi tam anlamiyla gözardi etmedik ancak salt silahla bu isin cözülmesinin ancak bir soykirim yada katliamla olacagini bununda cok kötü sonuclar doguracagini analiz ettik.
Terör sorununa sadece ülkemizdeki örgütler bazinda degil ulusalarasi terörüde göz öönüne alarak balktik..
Teknolojinin gelistigi bu dönemde terör örgtüleride bu teknolojiye ayak uydurabiliyor ve ona göre neredeyse toplu katilama esdeger suikastlar düzenleyebiliyorlar..
Arkadaslararimiza silahla bitirilen bir terör sorununu sormamiza ragmen tam anlamiyla cevap alamadik biz ise eta, ira gibi su anda esamesi okunmayan örgütlerin silahsiz bir sekilde nasilda pasifize edildigini örnekleriyle ortaya koyduk..
Sonucta bu münazaraydi amac fikirlerimizi yaristirmakdi karimizdakiler rakip degil o acidan buda bir savas yada mac degildi aksine bizi arastirmaya, genis düsünmeye,empati yapmaya iten güzel bir etkinlikti..
Bu vesileyle bu etkinlikte emegi gecen bayta ayyildiz kardesimiz olmak üzere bütün okuyuculara ve katilimcilara tesekkür eder, sonraki güzel etkinlerlerde görüsmeyi temmeni ederiz..
Öncelikle Dünyayı Teröre boğan Devletlerdir... Terör Örgütleri kuran, yardım eden devletler ve diğer devletlerin birbirlerine hasımlığı yahut çıkarı içindir... Bu itibarla ''Globalleşen bir Terör'' kavramı yoktur... Pkk dahildir... !
kardes bu münazaraydi yani iki grup arasinda o acidan sizin yorum yapmaniz pek birsey ifade etmiyor ama yorum yapmissiniz nezaketen cevap vermek gerekir..
Konuyu bastan takip edersiniz bizde devletlerin terördeki etkisinden bahsettin, devlet teröründen bahsettin, bir ülkedeki terör grubuna baska bir ülkenin yardimindan bahsettik..
Size göre terör globellesmemis olabilir bana göre artik terör örgütleride globallesmistir ki bazi terör örgütleri salt bir ülkeyi degil bir ülkeyi tehdit eder mesela israil bir terör devletidir ve sadece filistini degil bölge icin tehlikedir!
Size göre terör globellesmemis olabilir bana göre artik terör örgütleride globallesmistir ki bazi terör örgütleri salt bir ülkeyi degil bir ülkeyi tehdit eder mesela israil bir terör devletidir ve sadece filistini degil bölge icin tehlikedir!
Konuyu Toparlamak için yazdığınız yazı parapisikolojik bir yazıdır... Bir Taraftan ''Terör örgütü'' kelimesini kabul ettirmeniz bir taraftan İsrail Terör Devletidir demeniz...
Öncelikle Biraz bilgilendirelim
''El Qayyid'' : Afganistan'ı İşgal Eden Rusya'ya karşı Abd-Pakistan-Suudi Arabistan ekseninde yapılan anlaşma gereği Rusya'ya Yapılan Savaşta Kahraman olarak Tanıtılan Afgan Mücahidleri'nin Dünyadaki Mücahidlerin kayıtlarını ''Kayıt tuttuğu'' için El Qayyid yani Kayıt eden ismini aldı ! O zaman Abd'nin İşine geldiği için Müslümanlarda Kafirler için savaştığı için Ortak bir Alandı ! Ne zaman Rusya Çöktü... O ''El Qayyid'' Filistinli Müslümanlara yüzünü dönünce ''Terörist'' oldu... Dünya Onları 11 Eylülle Tanıdı ! Lakin 11 Eylül Öncesi Mücadeleden Dünyanın haberi bile yoktu ! Abd'nin Emriyle Suud İktidarı Terörist İlan Etti ! Adınada ''Global Terör Örgütü'' Dediler...
Hamas : ''Demokrasi'' diye tanımladıkları Hal üzere geldiler... Tabiki bu olmaması gerekiyordu ! Olunca ''Terör'' dendi...
Pkk : Özel Harb Dairesi Tarafından Masonlar tarafından yönetildi... Abdullah Öcalan ve ''Türk Hizbullah'ı'' kurucusu Hüseyin velioğlu Siyasal Fakültesinde Ankarada Sıra arkadaşı idiler... Apo zaten ermenidir... Pkk Asala'nın devamıdır.. Abd Yahudi Lobisinin Ermeni Projesidir...İsrail'inde Vaad edilmiş Topraklarıdır...
''Global Terör'' İtalyada gün yüzüne çıktı ! P2 Mason Locası ! Türkiye'de ne zaman çıkar Allah Kerim...
Ahmet Yasin
06-18-2010, 13:14
Değişen dünyada değişmeyen tek şey terörizmdir.Terörizme gizli veya aleni destek veren ülkelerdir.O yüzdendir ki terörü bitirmek kolay değil.Bizim değindiğimiz konu terörün nedenlerini en aza indirerek bunu siyaset yoluyla çözülebileceğidir..ve buda yapılmaycak bir konu da değildir.yeterki duygularımız aklımızın önüne geçmesin hep diyorum vatan milet aşkını istismar ederek bizi asıl gereken yere dönmemizi engelliyorlar.Ve bu tür olaylarda genellikle her iki halkın saf temiz yürekli vatan millet sevdası yüksek olan insanların kurban edilmesidir.
Türkiyede terörün başladığı yıldan bugüne kadar olan bütün iyi niyetli barışçıl girişimlerin hemen ardından gelen ülkeyi sarsan büyük olaylar karşısında bu barışçıl çaba sona er(diril)miştir.Ve on yıllardır ülkeye ve millete hesabı yapılamayacak zararlar verdirilmiştir.Bunlar manidar değilmi eğer silahlı çözümde ısrar ediliyorsa bundan kazanan olmayacağı düşüncesindeyim.
Kabaca bir hesap yaparsak türkiye cumhuriyet döneminden bu yana yapılan darbe,muhtıra bu terör ve ekonomik krizlere rağmen dünyada ekonomisi güçlü sayılı ülkeler içine giriyorsa tabiki bazı ülkelerin hoşuna gitmeyecektir.Kimse lokmasını paylaşmak istemez şunu açıkça söylemek gerekirse eğer darbe ve bu lanet olası terörizm ülkemizde olmasaydı dünyada ekonomisi en güçlü ilk 3 ülekeye gireceğinden şüphem olmazdı. 1.dünya savaşından sonra en hızlı büyüyen ülkeler arasında genç türkiyenin olmasıdır.( bu ülkeler Japonya,ALmanya ve Türkiyedir. diğer 2 ülkenin durumunu biliyoruz bizden sonra 2.dünya savaşında en çok zarar gören 2 ülkedir.buna rağmen yine süper ülke konumundadır.)
Fazla derine inemeye gerek yok 8 yıllık Ak parti iktidarında türkiyenin lehine olacak tüm girişimlerin hemen ardından terör olaylarının gelmesi manidar değilmi.
Türkiyenin uluslararası kamuoyunda yok saymak adına her türlü kirli tezgahar dönmuyormu.? ve bu tezgahları yapan ülkelerin size direk olarak savaş ilan etmeyeceği gibi sizi zayıflatmak adına her türlü terör saldırılarına yardım etmekten geri durmazlar.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok anlatılacaklar çok olduğu için kafa şişirmeye niyetim yok düşüncelerimin özetini anlattım yanlış bilgiler varsa düzeltilmesini isterim ve ayrıca surçi lisan ettikse affola kimseyi kırma ve üzme gibi bir derdim yok hakkınızı helal edin..
.:Ay_Yıldız:.
06-18-2010, 17:24
Münazara sona ermiştir. http://www.akpartiforum.com/hangi-munazara-takimi-sizi-ikna-etti-anket-t130270.html?t=130270 buradan oy kullanabilirsiniz.
tahayyip1995
07-15-2011, 18:56
terör bence silahlı olarak sona erer çünkü başlangıcı silahlı bir eylemdir.fakat sadece silah faktörüyle sona ermez..
Şiddete karşı şiddet uygulayan insanları da gördük çiller zamanında binlerce silahı el altından doğuda pkk ye karşı derin devlet tarafından kurulan hizbullaha nasıl verildiğini çok iyi biliyoruz.
Ahmet kardeşim kim ispatladı da çok iyi biliyorsunuz da bizim haberimiz yok. Hizbullah'ın ne zorluklar altında PKK ile mucadele ettiğini ve yine ergenekon ve benzeri yapılan hizbullahın ne kadar üzerine gittiğini en iyi senin bilmen gerekmez mi
Pkk : Özel Harb Dairesi Tarafından Masonlar tarafından yönetildi... Abdullah Öcalan ve ''Türk Hizbullah'ı'' kurucusu Hüseyin velioğlu Siyasal Fakültesinde Ankarada Sıra arkadaşı idiler... Apo zaten ermenidir... Pkk Asala'nın devamıdır..
bu kocaman kuyruklu bir yalandır. bir müslümanın bu yalanlara kanmaması gerekir hele ki sürekli psikolojik harptan bahseden bir kardeşimiz ise..
hiç alakası yoktur. aynı dönemde bile okumamışlardır. nasıl sıra arkadaşları oluyor. kaldı benim sıra arkadaşım has PKK'li idi ve şuan ünide ki bazı arkadaşlarımda böyle. erbakan hocanın sınıf arkadaşı demirel yani bu neyin ispatı oluyor farz edelim ki sıra arkadaşı olsun.
ayrıca biri komünistin teki biri MTTB'de yetişmiştir. bu kadar saçma bağlantı olmaz.
silahla hal edilecek bir konu değildir. NOKTA uzatmaya da gerek yoktur.
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.