fatih kısaparmak balon baskılı balon Mustafa Karaalioğlu - Öfkesine Mağlup Statüko Halka Galip Gelebilir Mi? - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Mustafa Karaalioğlu - Öfkesine Mağlup Statüko Halka Galip Gelebilir Mi?


Cihannur
07-28-2010, 03:00
Mustafa Karaalioğlu

http://img831.imageshack.us/img831/2899/mustafakaraalioglu.jpg (http://img831.imageshack.us/i/mustafakaraalioglu.jpg/)

Öfkesine mağlup statüko halka galip gelebilir mi?

Anayasa değişikliğine karşı çıkan ittifak, beklendiği gibi paketin içeriğine değinmeden bildik itirazları sıralamaya başladı.

Cumhurbaşkanlığı süreci, 22 Temmuz seçimi, 2007 referandumu, 29 Mart yerel seçiminde olduğu gibi.

Hepsi birbirinden farklı bu dört süreçte “CHP-MHP-laikçi sosyal kesim ve partizan medya”da aynı propaganda söylemi dillendirilmişti. Cumhurbaşkanı mı seçiliyor “laiklik, tek parti diktası, devlet elden gidiyor vs.” itirazı, genel seçim mi var, yerel seçim mi var, yine aynı retorik.

Siyaset yapmak, hukukun üstünlüğüne tabi olmak ve demokratik tahammül gibi temel kavramlar geçerli değildir. Türkiye, “Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin ittifakı”yla karşı karşıyadır.

CHP ile MHP’nin anayasa dahil bütün temel sorunlarda bileşik kaplar gibi uyum içinde çalışması, BDP’nin sessiz sedasız bu ittifaka iliştirilmesi başka nasıl izah edilebilir?

Başörtüsüne özgürlük için kalkan “411 el”in 69’u, o özgürlüğe karşı mahkemeye koşan ve maksadına ulaşan “110 el”le aynı sırada.

“Kürt”ü yok sayan parti, “Kürt”ü Türk sayan parti ve kendisini “Kürt”ün tek temsilcisi sayan parti aynı safta... İzahı mümkün mü?

12 Eylül’ün en büyük mağduru partiler aynı sancak altında ve üçü birden “hayır” kampanyasında... Tamamı darbe mağduru halkın da “hayır” demesini istiyorlar.

Niye hayır?

Pakette “hayır” denilecek ne var?

Kimse bu soruya verilmiş makul bir cevap duyamıyor... Ama yine “devlet elden gidiyor, sivil dikta geliyor, laiklik vs.” gürültüsü yükseliyor.

5 yıldır her kritik süreçte, her seçimde aynı nakarat...

Şehit cenazesine üzülür gibi yapan ama bıyık altından tebessüm eden anlayışın da mantalitesi budur sonuçta. Ne kadar kaos o kadar iyi çünkü umulur ki Erdoğan gidecektir!

Türkiye, siyasal ve toplumsal tarihinin en kritik ve en önemli anayasa değişikliği arefesindeyken hayır kampanyası yürütenlerin hali pür melali budur...

Her defasında büyük bir hayal kırıklığıyla nihayetlenen bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba...

Akıl almaz toplumsal ve siyasi ittifaklar, Ergenekon soslu teşebbüsler hepsi bunun için.

Danıştay cinayetinden medet uman, mitinglerde teselli arayan; çare kalmayınca parti liderini bir kasetle indirip yenisine bel bağlayan bir zihniyetten söz ediyoruz.

O yüzden, “neden hayır?” sorusuna mantıklı bir cevap aramak vakit kaybıdır.

Hayır çünkü, maksat; anayasa, demokrasi, hukuk, daha fazla temel hak değil, değişim dinamiğini bir şekilde durdurabilmektir. Statüko, değişime mani olmak uğruna 12 Eylül damgasını bir kez daha yemeye dahi razı olduğuna göre soğukkanlılığını kaybetmiş, öfkesine mağlup olmuş demektir. Buna rağmen, bir kez daha halka karşı galebe çalmak arzusuyla yanıp tutuşmaktadır.

30 yıl sonra 12 Eylül rejimine yeniden onay vermeyi maharet olarak ilan eden statüko ve statüko partileri alınlarına yapışan darbe yaftasını umursamayacak bir çaresizliğe düşmüşlerdir. On yıllardır “dosta düşmana korku salan” statükonun gücü ve aklı da nihayet bu kadardır.

Enteresan olan şu ki değişim ile statüko kelimenin tam anlamıyla bir pusulada buluşacaktır.

Evet mi hayır mı?

Bu basit soru bütün siyasal tarihimizde hiç bu kadar büyük anlam ihtiva etmemişti.

Dahası, bir cevap da bugün ve gelecek için hiç bu kadar kazanç vaat etmemişti.

Star 19.07.2010