Ne biçim bir ülke burası?..
Hukuk kurallarına en fazla riayet etmesi gereken Anayasa Mahkemesi’nin kararları tartışılıyor da tartışılıyor!
Bizim eleştirilerimizi bir kenara bırakın, olaya tamamen teknik açıdan yaklaşan yüksek hakimler dahi, Anayasa Mahkemesi’nin, kuralları ihlal ettiğini söylüyorlar.
Ve bu mahkeme, Türkiye’nin gidişatında, maalesef belirgin bir rol üstleniyor..
Eleştiriyoruz, “Anayasa’da özel madde var. ‘İptal kararları, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz’ hükmü var. Anayasa Mahkemesi buna aykırı olarak uygulama yapamaz, yapmamalıdır” diyoruz.
Anayasa Mahkemesi hiçbir şey yokmuş, herşey hukuk kurallarına uygunmuş gibi, yoluna devam ediyor.
Bir defasında, Başkanvekili bir açıklama yaptı; “Anayasa Mahkemesi’nin 1989 tarihli bir kararı var. O karar gereği, gerekçe yazılmadan iptal kararı açıklanıyor. 20 yıla yakın süredir devam eden bir teamül bu” dedi.
özrü kabahatinden büyük bir saçmalık bu!.
Anayasa’da madde orada dururken, siz 1989 tarihli Anayasa Mahkemesi kararını değil, isterseniz 500 yıllık bir kararı gösterin. Ne değişecek ki?
Anayasa maddesi, Anayasa Mahkemesi kararı ile, fiilen yok sayılabinir mi? Böyle bir saçmalık olabilir mi?
Oluyor işte!..
Göz göre göre, 2X2=5 eder diyorlar.
73 milyon insan da öylece seyrediyor; Anayasa maddesinin ihlal edilmesini.
Sonra da bu Anayasa Mahkemesi; siyasi partilerin, anayasaya aykırı davranıp davranmadığını inceleyip, karara bağlıyor!
Beyler, önce siz, kendi kendinizi bir gözden geçirip, denetleseniz ya.. Kendiniz, Anayasa’ya aykırı davranıyor musunuz/davranmıyor musunuz, şunu açıkca bir karara bağlasanız ya!
Makul bir gerekçe sunmadan, “Anayasa maddesini yok sayan” fiili uygulamalarına devam ediyorlar.
Son davada da, yine bir sürü kural ihlali var..
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un itirazını, arşiv sayfamızdan okuyacaksınız.
Haksız mı sayınSelçuk?
Bence haklı..
Neticeyi değiştirir, değiştirmez tartışması bir kenara.. Ama, hukuka bağlı kalınacak ise, mecbursunuz kurallara uygun hareket etmeye.
Yüksek mahkeme, bakkal hesabı ile oylama yapamaz, yapmamalıdır. Oylama nasıl yapılır; kuralları vardır, ve buna bağlı kalınmalıdır.
Sami Selçuk’un eleştirisindeki hukuk kurallarına aykırılık neden kaynaklanıyor? Yine, gerekçesi belli olmayan kararların kamuoyuna açıklanmasından..
Kimbilir, belki de karar hukuka uygun şekilde alınmış, oylamalar düzgün yapılmıştır da, açıklama yapılırken tam izah edilememiştir?
O zaman da, daha büyük bir skandal ortaya çıkabilir.. Oylama sırasında, gerçekten sayın Selçuk’un belirttiği gibi vahim bir oylama hatası yapılmıştır, karar butlanla malûldür. Ama karar açıklanırken, elimize resmi bir yazılı metin verilmediği için, mahkeme kendi içinde bu işi formüle edip, geriye dönük olarak kurala aykırı işlemi, kurala uygun şekilde sonradan formüle edebilir.
öyle ya, sayın Selçuk diyor ki, önce şu oylanacak, sonra bu. Şu oyu kullanan da, sonraki oylamaya katılacak.
İyi de, elimizde bunun aksini gösteren somut ve resmi bir metin yok ki..
“Açıklama yapılırken, yanlış izah edilmiş” denilip, oylama doğru şekilde yapılmış gibi gösterirlerse ne yapacağız?
Oylama şeklini, istedikleri gibi açıklayabilirler. Yanlışı; kendi içlerinde düzeltip, “Biz zaten en başında böyle yapmıştık” diyebilirler..
Böylece, en yüksek mahkemede, hukuk kuralları adeta paspas gibi çiğnenmiş olur.
Şu siyasi partiyi, bu siyasi partiyi “Anayasa’ya aykırı davranmak” gerekçesi ile yargılıyorlar ama, sonuçta kendileri anayasaya aykırı kararlar veriyorlar, kimsenin haberi yok.
Bir değil, iki değil, üç değil..
Anayasa Mahkemesi, artık bu yanlışlara dur demeli ve Anayasa’ya, en başta kendisi uygun davranmalıdır.



Ali Karahasanoğlu