Darbeci Çoban
02-12-2011, 17:49
Uzun gibi görünüyor ama çok akıcı ve ilginç bir konu.
Tamamını okumanızı tavsiye edebilirim.
İlk bölüm röportajlar şeklinde. İkinci bölümde ise üç tane seçtiğim köşe yazısına yer verdim.
Hadi iyi okumalar. =)
http://i1102.hizliresim.com/2011/2/12/4379.jpg (http://goo.gl/mc9cY)
Televizyonlarda Mısır uzmanı diye boy gösteren birçok ismin hiç Mısır'a gitmediğini ve Arapça bilmediğini biliyor muydunuz? Türk basınında yer alan haber ve fotoğrafların birçoğunun yabancı kaynaklı olduğunu... Ya da Mısır'da tek bürosu olan gazetenin Zaman olduğunu... Ortadoğu'da söz sahibi olma iddiası taşıyan Türkiye'de medya, diplomasi ve üniversiteler bölgeyle ne kadar ilgili, uzmanlara sorduk.
Akif Emre, Yeni Şafak Gazetesi:
Türkiye, bunca yıl kendi tarihi, kültürel ve coğrafi bölgesine yabancılaşarak kendi varlığını inşa etmeye çalıştı. Ortadoğu üzerinden atmaya çalışığı bir tarihi kültürü temsil ediyordu çünkü. Bu nedenle Batı aynasından baktı bölgeye, sadece Araplara değil tüm İslam dünyasına... Şimdi yeni söylem "Ortado-ğu'nun tapusu bizde." diyor ama bırakın Arapça bile uzmanları, bu tapuları çözecek entelijansiya yok. Osmanlı arşivine girebilecek kaç tane aydın var? Türkiye sömürge altında yaşamadı ama kültürel olarak kendi kendini sömürgeleştirmiş benzeri olmayan örnektir.
Serpil Açıkalın, USAK Ortadoğu Uzmanı:
Maalesef Arapça bilen uzman çok az bizde. Hem medyada hem üniversitelerde hem diplomaside bunun sıkıntısı çekiliyor. Arapça her okulda öğretilmiyor İngilizce gibi. Bugüne kadar bizde dini amaçla öğrenilen bir dil olarak görüldü. 11 Eylül sonrası Arapça bilmek daha çok gündeme geldi. Amerika için de böyle Avrupa için de. Arapça zor bir dil. Öğrenmen için ciddi çaba gerekiyor. Bir de İngilizce kaynakların yeterli olacağı düşüncesi hakimdi. Ortadoğu'daki gelişmeleri biz Batılıların gözüyle takip etmek zorunda kalıyoruz. Yorumlar da ona göre şekilleniyor. Türk medyasında daha çok çeviri haberler yer aldı. Onlar da düzgün çeviriler değildi. Ama bir açılım yapılmaya çalışılıyor bu konuda. TRT Arapça güzel bir adım ama kanalın birçok eksiği var. Kanal için eleman aradıklarını da biliyorum.
Abdülhamit Bilici, Zaman:
Biz uzun bir dönem Batı'da belirlenmiş politikaları ezber eden bir ülke konumundaydık. Soğuk savaşın etkisi vardı bunda. Özgün politikalar geliştirme ihtiyacı hissetmediğimiz için gerekli altyapıyı kuramadık. Bölge dillerini bilen diplomat yetişmedi, medya kendini yönlendirmedi. Şimdi bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye, geçmişe göre büyük atılım içinde. Dış politikasını kendisi belirlemeye çalışıyor. Büyük hayalleri var. Fakat şu anda hem üniversitelerde hem medyada hem de diplomasi alanında destek unsurların zayıf olduğunu görüyoruz. Yakın tarihe kadar Yaşar Yakış büyükelçi düzeyinde Arapça bilen tek diplomattı. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi diller dışında diplomatların dil öğrenmesi yeni teşvik ediliyor. İdeallerle altyapımız arasında ciddi bir uçurum var. Bunu batılılar açıkça söylüyorlar. "Küresel düzeni kuracak ülke olacağız" dediğiniz zaman "Arapça bilen kaç diplomatınız var. Kaç Ortadoğu enstitünüz var. Bu dünyaya hitap eden kaç yayınınız var?" diyorlar. Doğudan dil öğretmedik. Bunun nedenleri arasında Cumhuriyet'in kuruluşundan gelen bir durum da var. Ortadoğu'yu, geçmişi, İslam'ı hatırlatan şeylere karşı da mesafeli duruldu.
Doç. Dr. Gökhan Bacık:
Ne Arapça'yı ne de bölgeyi iyi bilen insanlar var ülkemizde. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi siyasal sistem. İkincisi de toplumsal kültür. Biz Türkiye'yi dünyanın merkezinde varsaydığımız için dış dünyaya pek ilgimiz yok. Medyada Türkiye'nin içinde olmadığı dış haberler yayınlanmıyor. Medya için dış haber Türkiye'nin dahil olduğu ikili ilişkiler, AB filan demek. Bunun doğal bir parçası olarak dış olaylar savaş ya da zafer gibi algılanıyor bizde. Bu sakıncalı bir durum. Ama ümitsiz olmaya gerek yok. Devlet kendini toparlamaya başladı. TRT Arapça kanal açtı. Afrika'da yeni büyükelçilikler açılıyor. Bir toplumda dış politikaya ilgi demokratikleşme göstergesidir. Türk toplumunda çok az insan dış politikayla ilgili. Dünyada olan biteni Türkiye merkezli okumaktan vazgeçmeliyiz.
Tamamı İçin: http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=1089533&title=ortadogu-dersinden-kaldik
۞۞۞۞۞
http://i1102.hizliresim.com/2011/2/12/4427.jpg (http://goo.gl/mc9cY)
Işın Eliçin: Doğulu olduğumu Bağdat'ta fark ettim
Işın Eliçin, Mısır'daki gelişmeleri en iyi yansıtan televizyoncu olarak öne çıktı. TRT Türk'te yaptığı "Gazeteci Gözüyle" programı bölgede olup biteni daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.
Uzun yıllar NTV'de çalışan Işın Eliçin ile Ortadoğu'ya ilgisini ve medyayı konuştuk.
Ortadoğu'yu bu kadar yakından takip ettiğinizi bilmiyorduk. İlginiz ne zaman başladı?
1997 yılında Londra'da BBC Dünya Servisi Türkçe bölümünde çalıştım. Ortadoğu'ya ilgimin başlaması, bu döneme rastlar. 2000'de NTV'de çalışırken Ariel Şaron'un iktidara geldiği seçimleri izlemek üzere Kudüs'e gittim. Oradan Gazze'ye geçip Yaser Arafat'la görüştüm. O zamana kadar daha çok Batı kaynaklı okuduğum bölgeyi yerinde keşfettim. Bu, bölgeyle birinci temasım oldu. Irak Savaşı'ndan dört ay evvel Bağdat'a gittim. Hayatta en sevdiğim kentin Bağdat olduğunu belirteyim. Bağdat'ta Doğulu olduğumu fark ettim. Doğu'ya ait hissettim kendimi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Anadolu lisesi çıkışlıyım. Yani hep Batı'ya dönük oldu yüzüm, eğitimim.
Bağdat'ta sizi Doğu'ya ait hissetmenizi sağlayan neydi?
Irak'a gittiğim zaman Ramazan ayıydı. Oruç tutmuyorum ama orada hiç yemek yemedim. İnsanların orucunu açmasını bekledim. Çünkü o insanlarla kendimi bir hissettim. Hikâyelerini kendime yakın buldum. Medya dünyasında fark edilmem Irak Savaşı'nda oldu. Nasıl şimdi Mısır'ı yakından anlatma çabası içerisindeysem o zaman da Irak'ta olan biteni anlatma çabasındaydım.
Mısır'la ilgili haberlerde en iyilerden biriydi TRT Türk. Mısır'la ilgili gelişmeleri hep yabancı ajansların haberleriyle duyurdu medyamız. Bu uzaklığa ne diyorsunuz?
Biz yıllarca kendimizi Batı'ya beğendirmeye çalıştık; köklerimizden, Doğu'dan koparıldık. Dedemizden kalma Osmanlıca mektubu okuyamıyoruz. Mahalle çeşmesindeki yazıları okuyanımız yok. Çok acıklı durumumuz. Irak'ta kaldıktan sonra 'Batı bu bölgenin hikâyesini doğru anlatmıyor, yanlış yargılamamıza yol açıyor' fikrine vardım ve Osmanlıca dersi aldım. Matbu metni okuyacak kadar öğrendim. Farsça öğrenme çabam da oldu. Çalışma tempomdan dolayı fazla ilerletemedim. O eksikliği her zaman duyuyorum. Medyada da bu eksikliği görüyorum.
Mısır'la, Ortadoğu'yla coğrafi yakınlığımız var. Din, kültür, tarih birlikteliğimiz var. Medya olarak niye bu kadar uzak düştük?
Bunun birçok nedeni var. Birincisi bizde medya dış haberleri küçümsüyor. Çeviri bürosu gibi çalışıyor dış haberler servisleri. İnsana yatırım yok. Alana muhabir göndermiyorlar. Gazetecilik muhabirle olur, o eksik. Dil bilen yok. Sen para verip göndermezsen İsrail devleti her yıl televizyoncuları ülkesine götürüyor. Siz de İsrail'in misafiri olarak oraya gittiğiniz zaman bölgeyle ilişkiniz farklı kurulur. Ama son yıllarda bölgeye ilgide artış var. Muhafazakâr kesimin medyada sesinin çoğalması iyi oldu. Orada Arapça bilen birçok arkadaş var. Bölgeyi daha yakın takip ediyorlar. Ama onlar da yanlı bakıyor şimdilik. İktidarın dışpolitika hızına medyamız tam yetişemedi henüz.
Televizyonlara çıkıp Mısır üzerine konuşan 'uzman'ları nasıl buldunuz?
Mısır üzerinde konuşan, Mısır'a gitmemiş olabilir, Arapça da bilmeyebilir. Ama bölgeyi iyi takip ediyor olmaları gerekirdi. Bölgeyle ilgili genelde yuvarlak laflar edildi. Herkes kendi dünya görüşüne uygun yorumlar yaptı. Dinamikleri anlamaya çalışan birçok kaynağa ulaşıp yorum yapan çok azdı.
Ortadoğu Türkiye'yi takip ediyor mu?
Çok yakından takip ediyorlar. Başbakan Erdoğan'ın söyledikleri büyük ilgi görüyor. Türkiye, despotik rejimden demokrasiye evrilmek isteyen ülkelerin merakla takip ettiği bir ülke.
Medyamız çok erkekçi...
"Televizyonların ana haber sunumlarını sevmiyorum. Yeni isimler çıkarıyorlar. Ekran görüntüsü çok iyi ama Hamas'a, 'İran'ın desteklediği' diyebiliyor. Gençlerin kendini yetiştirmesi gerekiyor. Bir de ana haber sunan eski kuşaklar var. Yakışıklı sayılmazlar. Sunuculuk için kadınların illa güzel olması gerekiyor da, erkeklerde niye böyle standart yok? O zaman güzel olmayan yaşlı kadınları da çıkarsınlar. Ama yapmıyorlar. Çifte standart var. Çok erkekçi bir medya yapımız var."
Tamamı İçin: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1092142
۞۞۞۞۞
Tamamını okumanızı tavsiye edebilirim.
İlk bölüm röportajlar şeklinde. İkinci bölümde ise üç tane seçtiğim köşe yazısına yer verdim.
Hadi iyi okumalar. =)
http://i1102.hizliresim.com/2011/2/12/4379.jpg (http://goo.gl/mc9cY)
Televizyonlarda Mısır uzmanı diye boy gösteren birçok ismin hiç Mısır'a gitmediğini ve Arapça bilmediğini biliyor muydunuz? Türk basınında yer alan haber ve fotoğrafların birçoğunun yabancı kaynaklı olduğunu... Ya da Mısır'da tek bürosu olan gazetenin Zaman olduğunu... Ortadoğu'da söz sahibi olma iddiası taşıyan Türkiye'de medya, diplomasi ve üniversiteler bölgeyle ne kadar ilgili, uzmanlara sorduk.
Akif Emre, Yeni Şafak Gazetesi:
Türkiye, bunca yıl kendi tarihi, kültürel ve coğrafi bölgesine yabancılaşarak kendi varlığını inşa etmeye çalıştı. Ortadoğu üzerinden atmaya çalışığı bir tarihi kültürü temsil ediyordu çünkü. Bu nedenle Batı aynasından baktı bölgeye, sadece Araplara değil tüm İslam dünyasına... Şimdi yeni söylem "Ortado-ğu'nun tapusu bizde." diyor ama bırakın Arapça bile uzmanları, bu tapuları çözecek entelijansiya yok. Osmanlı arşivine girebilecek kaç tane aydın var? Türkiye sömürge altında yaşamadı ama kültürel olarak kendi kendini sömürgeleştirmiş benzeri olmayan örnektir.
Serpil Açıkalın, USAK Ortadoğu Uzmanı:
Maalesef Arapça bilen uzman çok az bizde. Hem medyada hem üniversitelerde hem diplomaside bunun sıkıntısı çekiliyor. Arapça her okulda öğretilmiyor İngilizce gibi. Bugüne kadar bizde dini amaçla öğrenilen bir dil olarak görüldü. 11 Eylül sonrası Arapça bilmek daha çok gündeme geldi. Amerika için de böyle Avrupa için de. Arapça zor bir dil. Öğrenmen için ciddi çaba gerekiyor. Bir de İngilizce kaynakların yeterli olacağı düşüncesi hakimdi. Ortadoğu'daki gelişmeleri biz Batılıların gözüyle takip etmek zorunda kalıyoruz. Yorumlar da ona göre şekilleniyor. Türk medyasında daha çok çeviri haberler yer aldı. Onlar da düzgün çeviriler değildi. Ama bir açılım yapılmaya çalışılıyor bu konuda. TRT Arapça güzel bir adım ama kanalın birçok eksiği var. Kanal için eleman aradıklarını da biliyorum.
Abdülhamit Bilici, Zaman:
Biz uzun bir dönem Batı'da belirlenmiş politikaları ezber eden bir ülke konumundaydık. Soğuk savaşın etkisi vardı bunda. Özgün politikalar geliştirme ihtiyacı hissetmediğimiz için gerekli altyapıyı kuramadık. Bölge dillerini bilen diplomat yetişmedi, medya kendini yönlendirmedi. Şimdi bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye, geçmişe göre büyük atılım içinde. Dış politikasını kendisi belirlemeye çalışıyor. Büyük hayalleri var. Fakat şu anda hem üniversitelerde hem medyada hem de diplomasi alanında destek unsurların zayıf olduğunu görüyoruz. Yakın tarihe kadar Yaşar Yakış büyükelçi düzeyinde Arapça bilen tek diplomattı. İngilizce, Fransızca, Almanca gibi diller dışında diplomatların dil öğrenmesi yeni teşvik ediliyor. İdeallerle altyapımız arasında ciddi bir uçurum var. Bunu batılılar açıkça söylüyorlar. "Küresel düzeni kuracak ülke olacağız" dediğiniz zaman "Arapça bilen kaç diplomatınız var. Kaç Ortadoğu enstitünüz var. Bu dünyaya hitap eden kaç yayınınız var?" diyorlar. Doğudan dil öğretmedik. Bunun nedenleri arasında Cumhuriyet'in kuruluşundan gelen bir durum da var. Ortadoğu'yu, geçmişi, İslam'ı hatırlatan şeylere karşı da mesafeli duruldu.
Doç. Dr. Gökhan Bacık:
Ne Arapça'yı ne de bölgeyi iyi bilen insanlar var ülkemizde. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi siyasal sistem. İkincisi de toplumsal kültür. Biz Türkiye'yi dünyanın merkezinde varsaydığımız için dış dünyaya pek ilgimiz yok. Medyada Türkiye'nin içinde olmadığı dış haberler yayınlanmıyor. Medya için dış haber Türkiye'nin dahil olduğu ikili ilişkiler, AB filan demek. Bunun doğal bir parçası olarak dış olaylar savaş ya da zafer gibi algılanıyor bizde. Bu sakıncalı bir durum. Ama ümitsiz olmaya gerek yok. Devlet kendini toparlamaya başladı. TRT Arapça kanal açtı. Afrika'da yeni büyükelçilikler açılıyor. Bir toplumda dış politikaya ilgi demokratikleşme göstergesidir. Türk toplumunda çok az insan dış politikayla ilgili. Dünyada olan biteni Türkiye merkezli okumaktan vazgeçmeliyiz.
Tamamı İçin: http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=1089533&title=ortadogu-dersinden-kaldik
۞۞۞۞۞
http://i1102.hizliresim.com/2011/2/12/4427.jpg (http://goo.gl/mc9cY)
Işın Eliçin: Doğulu olduğumu Bağdat'ta fark ettim
Işın Eliçin, Mısır'daki gelişmeleri en iyi yansıtan televizyoncu olarak öne çıktı. TRT Türk'te yaptığı "Gazeteci Gözüyle" programı bölgede olup biteni daha iyi anlamamıza yardımcı oldu.
Uzun yıllar NTV'de çalışan Işın Eliçin ile Ortadoğu'ya ilgisini ve medyayı konuştuk.
Ortadoğu'yu bu kadar yakından takip ettiğinizi bilmiyorduk. İlginiz ne zaman başladı?
1997 yılında Londra'da BBC Dünya Servisi Türkçe bölümünde çalıştım. Ortadoğu'ya ilgimin başlaması, bu döneme rastlar. 2000'de NTV'de çalışırken Ariel Şaron'un iktidara geldiği seçimleri izlemek üzere Kudüs'e gittim. Oradan Gazze'ye geçip Yaser Arafat'la görüştüm. O zamana kadar daha çok Batı kaynaklı okuduğum bölgeyi yerinde keşfettim. Bu, bölgeyle birinci temasım oldu. Irak Savaşı'ndan dört ay evvel Bağdat'a gittim. Hayatta en sevdiğim kentin Bağdat olduğunu belirteyim. Bağdat'ta Doğulu olduğumu fark ettim. Doğu'ya ait hissettim kendimi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudum. Anadolu lisesi çıkışlıyım. Yani hep Batı'ya dönük oldu yüzüm, eğitimim.
Bağdat'ta sizi Doğu'ya ait hissetmenizi sağlayan neydi?
Irak'a gittiğim zaman Ramazan ayıydı. Oruç tutmuyorum ama orada hiç yemek yemedim. İnsanların orucunu açmasını bekledim. Çünkü o insanlarla kendimi bir hissettim. Hikâyelerini kendime yakın buldum. Medya dünyasında fark edilmem Irak Savaşı'nda oldu. Nasıl şimdi Mısır'ı yakından anlatma çabası içerisindeysem o zaman da Irak'ta olan biteni anlatma çabasındaydım.
Mısır'la ilgili haberlerde en iyilerden biriydi TRT Türk. Mısır'la ilgili gelişmeleri hep yabancı ajansların haberleriyle duyurdu medyamız. Bu uzaklığa ne diyorsunuz?
Biz yıllarca kendimizi Batı'ya beğendirmeye çalıştık; köklerimizden, Doğu'dan koparıldık. Dedemizden kalma Osmanlıca mektubu okuyamıyoruz. Mahalle çeşmesindeki yazıları okuyanımız yok. Çok acıklı durumumuz. Irak'ta kaldıktan sonra 'Batı bu bölgenin hikâyesini doğru anlatmıyor, yanlış yargılamamıza yol açıyor' fikrine vardım ve Osmanlıca dersi aldım. Matbu metni okuyacak kadar öğrendim. Farsça öğrenme çabam da oldu. Çalışma tempomdan dolayı fazla ilerletemedim. O eksikliği her zaman duyuyorum. Medyada da bu eksikliği görüyorum.
Mısır'la, Ortadoğu'yla coğrafi yakınlığımız var. Din, kültür, tarih birlikteliğimiz var. Medya olarak niye bu kadar uzak düştük?
Bunun birçok nedeni var. Birincisi bizde medya dış haberleri küçümsüyor. Çeviri bürosu gibi çalışıyor dış haberler servisleri. İnsana yatırım yok. Alana muhabir göndermiyorlar. Gazetecilik muhabirle olur, o eksik. Dil bilen yok. Sen para verip göndermezsen İsrail devleti her yıl televizyoncuları ülkesine götürüyor. Siz de İsrail'in misafiri olarak oraya gittiğiniz zaman bölgeyle ilişkiniz farklı kurulur. Ama son yıllarda bölgeye ilgide artış var. Muhafazakâr kesimin medyada sesinin çoğalması iyi oldu. Orada Arapça bilen birçok arkadaş var. Bölgeyi daha yakın takip ediyorlar. Ama onlar da yanlı bakıyor şimdilik. İktidarın dışpolitika hızına medyamız tam yetişemedi henüz.
Televizyonlara çıkıp Mısır üzerine konuşan 'uzman'ları nasıl buldunuz?
Mısır üzerinde konuşan, Mısır'a gitmemiş olabilir, Arapça da bilmeyebilir. Ama bölgeyi iyi takip ediyor olmaları gerekirdi. Bölgeyle ilgili genelde yuvarlak laflar edildi. Herkes kendi dünya görüşüne uygun yorumlar yaptı. Dinamikleri anlamaya çalışan birçok kaynağa ulaşıp yorum yapan çok azdı.
Ortadoğu Türkiye'yi takip ediyor mu?
Çok yakından takip ediyorlar. Başbakan Erdoğan'ın söyledikleri büyük ilgi görüyor. Türkiye, despotik rejimden demokrasiye evrilmek isteyen ülkelerin merakla takip ettiği bir ülke.
Medyamız çok erkekçi...
"Televizyonların ana haber sunumlarını sevmiyorum. Yeni isimler çıkarıyorlar. Ekran görüntüsü çok iyi ama Hamas'a, 'İran'ın desteklediği' diyebiliyor. Gençlerin kendini yetiştirmesi gerekiyor. Bir de ana haber sunan eski kuşaklar var. Yakışıklı sayılmazlar. Sunuculuk için kadınların illa güzel olması gerekiyor da, erkeklerde niye böyle standart yok? O zaman güzel olmayan yaşlı kadınları da çıkarsınlar. Ama yapmıyorlar. Çifte standart var. Çok erkekçi bir medya yapımız var."
Tamamı İçin: http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1092142
۞۞۞۞۞