ÜMİT-AK
02-03-2011, 09:45
Siyasette Geri Dönüşüm Kutusu 8 Ocak 2011 Cumartesi 12:25 Internet ortamında bir şeyi gözden çıkarttığınızda, geri dönüşüm kutusuna atarsınız…
Aslında geri dönüşüm kutusu çöpün kibarcasıdır.
Hatta ondan tamamen kurtulmak isterseniz, geri dönüşüm kutusunu da boşaltıp, o şeyi cehennemim dibine gönderebilirsiniz…
Siyaset ortamında da işler birebir böyle yürür!
Çok faydasız olmakla, pek faydalı olmanın arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü çok faydasız olmak başarısızlık, pek faydalı olmaksa korku getirir. Ne korkutan olacaksınız ne de başarısız gözükeceksiniz yâda sizden beklenen sadece gözükeceksinizdir. Gerçekleri tespitleri göstermeyeceksinizdir. Gösterdiğiniz katılımınız şaşakcılığınız ve uçsuz bucaksız biat dolu, başkana teslimiyetinizdir. Bunun dışında ki alternatif başarılarınız ya da katkılarınız hep farklı algılanacak ve de anlaşılmayacaksınızdır. Çünkü tespitle öz eleştiri ile kendini sorgulama ile başarılı olmak kendilerinde başarı açlığı olanlarda dayanakları başkalarının gücü olanlarda derin bir agresif alerjik durum oluşturacaktır ve kaşıtacaksındır. Bu kaşınma sonucu gideceğiniz yer geri dönüşüm kutusudur. Yada iyi bir siyasi üslupla siyasi bir dayaktır. Hasat istemek paralelinde tezat istemek olarak algılanacaktır. Ve berbat bir muamele göreceksinizdir. Oyunbozancı, düzen bozancı, elbetteki düzüleni engelleyici olmanız işin zevkini kaçırmış olmanızdır. Tüm bunlara direniş tek serzeniş olarak değerlendirilip, bunları da bir kenara atarak o sistemde başarılı olmaya çalışmanız ne sonuç mu doğuracaktır? Oda;
Başarılı olmak eşittir birilerini geçmek olacağı için, bu geçilme işi, gerer siyasileri. Ve siyaset gerginliği seçimden seçime sever. Ve de öylece gerilip yatmak varken, gelecek adına gerginlik fedakârlığı gericilik olarak adlandırılacaktır.
Bu böyle olmayınca ne mi olacaktır?
Tabi aşağıda sakal, yukarıda bıyıkla karşılaşan tükürük bezleri, çareyi yutkunmakta bulacaktır. Yutkunmak demek içine atmak demektir. İçinize atmazsanız birçok şeyin içine etmiş ya da bir şeyler kaçırmış olursunuz. Ve bunun sonucunda,
eğer içine atmazsan geri dönüşüm kutusuna atarlar adamı.
Çünkü siyaset ince iş “ kuşa bak diyerek çocuğa mama yedirmek gibi “ kabul görmeyecek ince işleri, toplum görmeden yoluna koymakta bu incelikler arasındadır. Bunun etkili yolu da haber uçurmak. Nasılsa kalabalıklar da haberlerle beraber uçmaya hazırdır. Seni uçuramazlarsa, seni kandıramazlarsa o zaman ne mi olur? Geri dönüşüm kutusuna postalanmamak için ne mi yapılır böyle durumlarda?
Bu durumda en uygun model İlyas SALMAN modelidir.
Sen, Şener ŞEN olursan yerler adamı..
İlçe veya İl başkanının dediğini yapacak ama asla yaptığından fazlasını, hatta yaptığını bile yapmayacaksın. Onu hatasızlık erdemine ulaştırmak bile senin elindedir. Elinde olmayan güçler, başkanı kusursuz göstermek adına ise birden güç olur. o gücü kullanmak sevapla işti kal tutulacaktır. İlçe veya İl başkanı haşa peygamberdir, kutsaldır devamlı kutsanmalıdır. Onun nuru gözlerde perde gönüllerde huzur nefislerde ileride yakalara takılacak rozetler, desinler namlar olacaktır. Kendisine hesap verilebilirliği unutturulur. Tetikçileri aracılığı ile alternatif fikirler kurşuna dizilir. Ve siyasi çöplük muamelesi ile hainmiş davaya ihanet etmişçesine şahsi ihtiraslar uğruna genel katkı unutulup bir anda üveyleştirilir rakiplerden bile kirli her yaptığı suç olan azılı militan muamelesi görürsünüz. Yaşam varlıkları siyasal olanlar, her yaptığınızı siyasi algılayıp onları ve ilçe veya İl başkanını düşürmeye çalışmak istiyorsunuz diye algılar.
Ne haddine senin!
Yoksa sen! İlçe veya İl başkanının ayağını mı kaydırmaya mı çalışıyorsun? Yoksa sen birlik ve beraberlik düşmanı fitne baz mısın? Ne güzel gidiyoruz işte körler sağırlar birbirini ağırlar vaziyette. Siyaset Adamlığını sınava sokar adamın, makamla kariyerle.
İşte siyaset böyle bir şey…
Bende bir kez siyasete soyunayım dedim, baktım hiç “Soyunmaya” gelmiyor..
Hemen giyindim. Siyasete soyunmak isteyenlere de şunu ifade etmek isterim.
Siyasete soyunurken bazı kraterlerinizi karakteristik olgularınızı da kimliğinizden soymanız gerekiyor. Yoksa olmuyor adamı fena soyuyorlar. Olamayacak vücudu doksan altmış doksanmış gibi sprintizle ballandırıp sundururlar. Ama şu unutulmamalıdır ki; Varlık sebebi siyasi partiler olanlar partilerle beraber biterler. Her ne kadar insan ömrü kısa gibi dursa da siyasi partilerin ömrü insan ömürlerinden çok daha kısadır. Ve partilerde ki uğraşlar dalaşlar ömür israfının maksimum şeklinin en cazip kılıflısıdır.
Siyasilerin başlıca uğraşlarına gelince, neyle mi uğraşırlar?
Başka partililerle uğraşırlar
Parti içi muhaliflerle uğraşırlar
Açılışlarla kurdelelerle tokalaşmalarla uğraşırlar
Yeterince zaman ayırmadığı için ailesi ile uğraşırlar
Yada ailelerine bunun vatan millet onlar için olduğu masalını anlatmakla uğraşırlar.
Potansiyelli sürü zihniyetinde olmayan yalakalıktan uzak kimlikleri ayıklamakla siyasetten soğutmakla kafa koparmakla uğraşırlar.
Seçimden sonra seçmeni ile uğraşırlar
Zaman, zaman ne işim var siyasetle der ve kendileriyle uğraşırlar.
Bulundukları yeri korumak için uğraşırlar.
Yanlış anlaşılmamak için uğraşırlar.
Haa bu arada fırsat bulursa memleket meseleleri ile uğraşırlar…
Eğer birileri benimle uğraşmasın, ben siyasetime bakayım diyorsan, bunun içinde geliştirilmiş modeller var…
Ne mi?
En geliştirilmiş ve kullanışlı olanı üç maymun modelidir, eğer bunu beğenmezsen devekuşu modelini seçebilirsin, aslında bu kullanma tekniği bakımından en basit olanıdır.
Birde gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım modeli vardır. Bu model daha tiyatral bir modeldir.
Tüm bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olsanız da, siyaset yapmanız mümkün illa yapacağım her koşulda yapmalıyım diyorsanız tabii ki.
Zaten mesele sizin bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olmanız değil, başkalarının bu özellikleri bünyesinde barındırıyor olması ve onlara sizin uyum sağlamanız.
Şimdi seçimlerde geliyor ki; Sorma seyret hengâmeyi…
Yalnız siyasilere şunu demekte fayda görüyorum haklı bir davaya en büyük zararı acımasız davranan muhalefet değil yandaşların yan yatan savunmaları verir.
Kazananın ne kazandığı, nasıl kazandığı da önemli, vatandaş bu çekişmeden ne kazanır o çok daha önemli. İktidarın gücü ile mi başarı? İktidara güç katarak mı başarı? Katkılar katma değer olarak vatandaşa dönmesi arzumuzdur.
Bu umut talebinin karşılığı gelecek mi bilinmez.
Bilinen, bir umut dünyası bu dünya, başlar çalışmalar ve ardından bitmek tükenmek bilmez ekmek kavgası… Umut dünyası işte umut…
Siyasette Geri Dönüşüm Kutusu 8 Ocak 2011 Cumartesi 12:25 Internet ortamında bir şeyi gözden çıkarttığınızda, geri dönüşüm kutusuna atarsınız…
Aslında geri dönüşüm kutusu çöpün kibarcasıdır.
Hatta ondan tamamen kurtulmak isterseniz, geri dönüşüm kutusunu da boşaltıp, o şeyi cehennemim dibine gönderebilirsiniz…
Siyaset ortamında da işler birebir böyle yürür!
Çok faydasız olmakla, pek faydalı olmanın arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü çok faydasız olmak başarısızlık, pek faydalı olmaksa korku getirir. Ne korkutan olacaksınız ne de başarısız gözükeceksiniz yâda sizden beklenen sadece gözükeceksinizdir. Gerçekleri tespitleri göstermeyeceksinizdir. Gösterdiğiniz katılımınız şaşakcılığınız ve uçsuz bucaksız biat dolu, başkana teslimiyetinizdir. Bunun dışında ki alternatif başarılarınız ya da katkılarınız hep farklı algılanacak ve de anlaşılmayacaksınızdır. Çünkü tespitle öz eleştiri ile kendini sorgulama ile başarılı olmak kendilerinde başarı açlığı olanlarda dayanakları başkalarının gücü olanlarda derin bir agresif alerjik durum oluşturacaktır ve kaşıtacaksındır. Bu kaşınma sonucu gideceğiniz yer geri dönüşüm kutusudur. Yada iyi bir siyasi üslupla siyasi bir dayaktır. Hasat istemek paralelinde tezat istemek olarak algılanacaktır. Ve berbat bir muamele göreceksinizdir. Oyunbozancı, düzen bozancı, elbetteki düzüleni engelleyici olmanız işin zevkini kaçırmış olmanızdır. Tüm bunlara direniş tek serzeniş olarak değerlendirilip, bunları da bir kenara atarak o sistemde başarılı olmaya çalışmanız ne sonuç mu doğuracaktır? Oda;
Başarılı olmak eşittir birilerini geçmek olacağı için, bu geçilme işi, gerer siyasileri. Ve siyaset gerginliği seçimden seçime sever. Ve de öylece gerilip yatmak varken, gelecek adına gerginlik fedakârlığı gericilik olarak adlandırılacaktır.
Bu böyle olmayınca ne mi olacaktır?
Tabi aşağıda sakal, yukarıda bıyıkla karşılaşan tükürük bezleri, çareyi yutkunmakta bulacaktır. Yutkunmak demek içine atmak demektir. İçinize atmazsanız birçok şeyin içine etmiş ya da bir şeyler kaçırmış olursunuz. Ve bunun sonucunda,
eğer içine atmazsan geri dönüşüm kutusuna atarlar adamı.
Çünkü siyaset ince iş “ kuşa bak diyerek çocuğa mama yedirmek gibi “ kabul görmeyecek ince işleri, toplum görmeden yoluna koymakta bu incelikler arasındadır. Bunun etkili yolu da haber uçurmak. Nasılsa kalabalıklar da haberlerle beraber uçmaya hazırdır. Seni uçuramazlarsa, seni kandıramazlarsa o zaman ne mi olur? Geri dönüşüm kutusuna postalanmamak için ne mi yapılır böyle durumlarda?
Bu durumda en uygun model İlyas SALMAN modelidir.
Sen, Şener ŞEN olursan yerler adamı..
İlçe veya İl başkanının dediğini yapacak ama asla yaptığından fazlasını, hatta yaptığını bile yapmayacaksın. Onu hatasızlık erdemine ulaştırmak bile senin elindedir. Elinde olmayan güçler, başkanı kusursuz göstermek adına ise birden güç olur. o gücü kullanmak sevapla işti kal tutulacaktır. İlçe veya İl başkanı haşa peygamberdir, kutsaldır devamlı kutsanmalıdır. Onun nuru gözlerde perde gönüllerde huzur nefislerde ileride yakalara takılacak rozetler, desinler namlar olacaktır. Kendisine hesap verilebilirliği unutturulur. Tetikçileri aracılığı ile alternatif fikirler kurşuna dizilir. Ve siyasi çöplük muamelesi ile hainmiş davaya ihanet etmişçesine şahsi ihtiraslar uğruna genel katkı unutulup bir anda üveyleştirilir rakiplerden bile kirli her yaptığı suç olan azılı militan muamelesi görürsünüz. Yaşam varlıkları siyasal olanlar, her yaptığınızı siyasi algılayıp onları ve ilçe veya İl başkanını düşürmeye çalışmak istiyorsunuz diye algılar.
Ne haddine senin!
Yoksa sen! İlçe veya İl başkanının ayağını mı kaydırmaya mı çalışıyorsun? Yoksa sen birlik ve beraberlik düşmanı fitne baz mısın? Ne güzel gidiyoruz işte körler sağırlar birbirini ağırlar vaziyette. Siyaset Adamlığını sınava sokar adamın, makamla kariyerle.
İşte siyaset böyle bir şey…
Bende bir kez siyasete soyunayım dedim, baktım hiç “Soyunmaya” gelmiyor..
Hemen giyindim. Siyasete soyunmak isteyenlere de şunu ifade etmek isterim.
Siyasete soyunurken bazı kraterlerinizi karakteristik olgularınızı da kimliğinizden soymanız gerekiyor. Yoksa olmuyor adamı fena soyuyorlar. Olamayacak vücudu doksan altmış doksanmış gibi sprintizle ballandırıp sundururlar. Ama şu unutulmamalıdır ki; Varlık sebebi siyasi partiler olanlar partilerle beraber biterler. Her ne kadar insan ömrü kısa gibi dursa da siyasi partilerin ömrü insan ömürlerinden çok daha kısadır. Ve partilerde ki uğraşlar dalaşlar ömür israfının maksimum şeklinin en cazip kılıflısıdır.
Siyasilerin başlıca uğraşlarına gelince, neyle mi uğraşırlar?
Başka partililerle uğraşırlar
Parti içi muhaliflerle uğraşırlar
Açılışlarla kurdelelerle tokalaşmalarla uğraşırlar
Yeterince zaman ayırmadığı için ailesi ile uğraşırlar
Yada ailelerine bunun vatan millet onlar için olduğu masalını anlatmakla uğraşırlar.
Potansiyelli sürü zihniyetinde olmayan yalakalıktan uzak kimlikleri ayıklamakla siyasetten soğutmakla kafa koparmakla uğraşırlar.
Seçimden sonra seçmeni ile uğraşırlar
Zaman, zaman ne işim var siyasetle der ve kendileriyle uğraşırlar.
Bulundukları yeri korumak için uğraşırlar.
Yanlış anlaşılmamak için uğraşırlar.
Haa bu arada fırsat bulursa memleket meseleleri ile uğraşırlar…
Eğer birileri benimle uğraşmasın, ben siyasetime bakayım diyorsan, bunun içinde geliştirilmiş modeller var…
Ne mi?
En geliştirilmiş ve kullanışlı olanı üç maymun modelidir, eğer bunu beğenmezsen devekuşu modelini seçebilirsin, aslında bu kullanma tekniği bakımından en basit olanıdır.
Birde gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım modeli vardır. Bu model daha tiyatral bir modeldir.
Tüm bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olsanız da, siyaset yapmanız mümkün illa yapacağım her koşulda yapmalıyım diyorsanız tabii ki.
Zaten mesele sizin bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olmanız değil, başkalarının bu özellikleri bünyesinde barındırıyor olması ve onlara sizin uyum sağlamanız.
Şimdi seçimlerde geliyor ki; Sorma seyret hengâmeyi…
Yalnız siyasilere şunu demekte fayda görüyorum haklı bir davaya en büyük zararı acımasız davranan muhalefet değil yandaşların yan yatan savunmaları verir.
Kazananın ne kazandığı, nasıl kazandığı da önemli, vatandaş bu çekişmeden ne kazanır o çok daha önemli. İktidarın gücü ile mi başarı? İktidara güç katarak mı başarı? Katkılar katma değer olarak vatandaşa dönmesi arzumuzdur.
Bu umut talebinin karşılığı gelecek mi bilinmez.
Bilinen, bir umut dünyası bu dünya, başlar çalışmalar ve ardından bitmek tükenmek bilmez ekmek kavgası… Umut dünyası işte umut…
Yasin ALP
(değişen kocaeli gazetesi)
Aslında geri dönüşüm kutusu çöpün kibarcasıdır.
Hatta ondan tamamen kurtulmak isterseniz, geri dönüşüm kutusunu da boşaltıp, o şeyi cehennemim dibine gönderebilirsiniz…
Siyaset ortamında da işler birebir böyle yürür!
Çok faydasız olmakla, pek faydalı olmanın arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü çok faydasız olmak başarısızlık, pek faydalı olmaksa korku getirir. Ne korkutan olacaksınız ne de başarısız gözükeceksiniz yâda sizden beklenen sadece gözükeceksinizdir. Gerçekleri tespitleri göstermeyeceksinizdir. Gösterdiğiniz katılımınız şaşakcılığınız ve uçsuz bucaksız biat dolu, başkana teslimiyetinizdir. Bunun dışında ki alternatif başarılarınız ya da katkılarınız hep farklı algılanacak ve de anlaşılmayacaksınızdır. Çünkü tespitle öz eleştiri ile kendini sorgulama ile başarılı olmak kendilerinde başarı açlığı olanlarda dayanakları başkalarının gücü olanlarda derin bir agresif alerjik durum oluşturacaktır ve kaşıtacaksındır. Bu kaşınma sonucu gideceğiniz yer geri dönüşüm kutusudur. Yada iyi bir siyasi üslupla siyasi bir dayaktır. Hasat istemek paralelinde tezat istemek olarak algılanacaktır. Ve berbat bir muamele göreceksinizdir. Oyunbozancı, düzen bozancı, elbetteki düzüleni engelleyici olmanız işin zevkini kaçırmış olmanızdır. Tüm bunlara direniş tek serzeniş olarak değerlendirilip, bunları da bir kenara atarak o sistemde başarılı olmaya çalışmanız ne sonuç mu doğuracaktır? Oda;
Başarılı olmak eşittir birilerini geçmek olacağı için, bu geçilme işi, gerer siyasileri. Ve siyaset gerginliği seçimden seçime sever. Ve de öylece gerilip yatmak varken, gelecek adına gerginlik fedakârlığı gericilik olarak adlandırılacaktır.
Bu böyle olmayınca ne mi olacaktır?
Tabi aşağıda sakal, yukarıda bıyıkla karşılaşan tükürük bezleri, çareyi yutkunmakta bulacaktır. Yutkunmak demek içine atmak demektir. İçinize atmazsanız birçok şeyin içine etmiş ya da bir şeyler kaçırmış olursunuz. Ve bunun sonucunda,
eğer içine atmazsan geri dönüşüm kutusuna atarlar adamı.
Çünkü siyaset ince iş “ kuşa bak diyerek çocuğa mama yedirmek gibi “ kabul görmeyecek ince işleri, toplum görmeden yoluna koymakta bu incelikler arasındadır. Bunun etkili yolu da haber uçurmak. Nasılsa kalabalıklar da haberlerle beraber uçmaya hazırdır. Seni uçuramazlarsa, seni kandıramazlarsa o zaman ne mi olur? Geri dönüşüm kutusuna postalanmamak için ne mi yapılır böyle durumlarda?
Bu durumda en uygun model İlyas SALMAN modelidir.
Sen, Şener ŞEN olursan yerler adamı..
İlçe veya İl başkanının dediğini yapacak ama asla yaptığından fazlasını, hatta yaptığını bile yapmayacaksın. Onu hatasızlık erdemine ulaştırmak bile senin elindedir. Elinde olmayan güçler, başkanı kusursuz göstermek adına ise birden güç olur. o gücü kullanmak sevapla işti kal tutulacaktır. İlçe veya İl başkanı haşa peygamberdir, kutsaldır devamlı kutsanmalıdır. Onun nuru gözlerde perde gönüllerde huzur nefislerde ileride yakalara takılacak rozetler, desinler namlar olacaktır. Kendisine hesap verilebilirliği unutturulur. Tetikçileri aracılığı ile alternatif fikirler kurşuna dizilir. Ve siyasi çöplük muamelesi ile hainmiş davaya ihanet etmişçesine şahsi ihtiraslar uğruna genel katkı unutulup bir anda üveyleştirilir rakiplerden bile kirli her yaptığı suç olan azılı militan muamelesi görürsünüz. Yaşam varlıkları siyasal olanlar, her yaptığınızı siyasi algılayıp onları ve ilçe veya İl başkanını düşürmeye çalışmak istiyorsunuz diye algılar.
Ne haddine senin!
Yoksa sen! İlçe veya İl başkanının ayağını mı kaydırmaya mı çalışıyorsun? Yoksa sen birlik ve beraberlik düşmanı fitne baz mısın? Ne güzel gidiyoruz işte körler sağırlar birbirini ağırlar vaziyette. Siyaset Adamlığını sınava sokar adamın, makamla kariyerle.
İşte siyaset böyle bir şey…
Bende bir kez siyasete soyunayım dedim, baktım hiç “Soyunmaya” gelmiyor..
Hemen giyindim. Siyasete soyunmak isteyenlere de şunu ifade etmek isterim.
Siyasete soyunurken bazı kraterlerinizi karakteristik olgularınızı da kimliğinizden soymanız gerekiyor. Yoksa olmuyor adamı fena soyuyorlar. Olamayacak vücudu doksan altmış doksanmış gibi sprintizle ballandırıp sundururlar. Ama şu unutulmamalıdır ki; Varlık sebebi siyasi partiler olanlar partilerle beraber biterler. Her ne kadar insan ömrü kısa gibi dursa da siyasi partilerin ömrü insan ömürlerinden çok daha kısadır. Ve partilerde ki uğraşlar dalaşlar ömür israfının maksimum şeklinin en cazip kılıflısıdır.
Siyasilerin başlıca uğraşlarına gelince, neyle mi uğraşırlar?
Başka partililerle uğraşırlar
Parti içi muhaliflerle uğraşırlar
Açılışlarla kurdelelerle tokalaşmalarla uğraşırlar
Yeterince zaman ayırmadığı için ailesi ile uğraşırlar
Yada ailelerine bunun vatan millet onlar için olduğu masalını anlatmakla uğraşırlar.
Potansiyelli sürü zihniyetinde olmayan yalakalıktan uzak kimlikleri ayıklamakla siyasetten soğutmakla kafa koparmakla uğraşırlar.
Seçimden sonra seçmeni ile uğraşırlar
Zaman, zaman ne işim var siyasetle der ve kendileriyle uğraşırlar.
Bulundukları yeri korumak için uğraşırlar.
Yanlış anlaşılmamak için uğraşırlar.
Haa bu arada fırsat bulursa memleket meseleleri ile uğraşırlar…
Eğer birileri benimle uğraşmasın, ben siyasetime bakayım diyorsan, bunun içinde geliştirilmiş modeller var…
Ne mi?
En geliştirilmiş ve kullanışlı olanı üç maymun modelidir, eğer bunu beğenmezsen devekuşu modelini seçebilirsin, aslında bu kullanma tekniği bakımından en basit olanıdır.
Birde gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım modeli vardır. Bu model daha tiyatral bir modeldir.
Tüm bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olsanız da, siyaset yapmanız mümkün illa yapacağım her koşulda yapmalıyım diyorsanız tabii ki.
Zaten mesele sizin bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olmanız değil, başkalarının bu özellikleri bünyesinde barındırıyor olması ve onlara sizin uyum sağlamanız.
Şimdi seçimlerde geliyor ki; Sorma seyret hengâmeyi…
Yalnız siyasilere şunu demekte fayda görüyorum haklı bir davaya en büyük zararı acımasız davranan muhalefet değil yandaşların yan yatan savunmaları verir.
Kazananın ne kazandığı, nasıl kazandığı da önemli, vatandaş bu çekişmeden ne kazanır o çok daha önemli. İktidarın gücü ile mi başarı? İktidara güç katarak mı başarı? Katkılar katma değer olarak vatandaşa dönmesi arzumuzdur.
Bu umut talebinin karşılığı gelecek mi bilinmez.
Bilinen, bir umut dünyası bu dünya, başlar çalışmalar ve ardından bitmek tükenmek bilmez ekmek kavgası… Umut dünyası işte umut…
Siyasette Geri Dönüşüm Kutusu 8 Ocak 2011 Cumartesi 12:25 Internet ortamında bir şeyi gözden çıkarttığınızda, geri dönüşüm kutusuna atarsınız…
Aslında geri dönüşüm kutusu çöpün kibarcasıdır.
Hatta ondan tamamen kurtulmak isterseniz, geri dönüşüm kutusunu da boşaltıp, o şeyi cehennemim dibine gönderebilirsiniz…
Siyaset ortamında da işler birebir böyle yürür!
Çok faydasız olmakla, pek faydalı olmanın arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü çok faydasız olmak başarısızlık, pek faydalı olmaksa korku getirir. Ne korkutan olacaksınız ne de başarısız gözükeceksiniz yâda sizden beklenen sadece gözükeceksinizdir. Gerçekleri tespitleri göstermeyeceksinizdir. Gösterdiğiniz katılımınız şaşakcılığınız ve uçsuz bucaksız biat dolu, başkana teslimiyetinizdir. Bunun dışında ki alternatif başarılarınız ya da katkılarınız hep farklı algılanacak ve de anlaşılmayacaksınızdır. Çünkü tespitle öz eleştiri ile kendini sorgulama ile başarılı olmak kendilerinde başarı açlığı olanlarda dayanakları başkalarının gücü olanlarda derin bir agresif alerjik durum oluşturacaktır ve kaşıtacaksındır. Bu kaşınma sonucu gideceğiniz yer geri dönüşüm kutusudur. Yada iyi bir siyasi üslupla siyasi bir dayaktır. Hasat istemek paralelinde tezat istemek olarak algılanacaktır. Ve berbat bir muamele göreceksinizdir. Oyunbozancı, düzen bozancı, elbetteki düzüleni engelleyici olmanız işin zevkini kaçırmış olmanızdır. Tüm bunlara direniş tek serzeniş olarak değerlendirilip, bunları da bir kenara atarak o sistemde başarılı olmaya çalışmanız ne sonuç mu doğuracaktır? Oda;
Başarılı olmak eşittir birilerini geçmek olacağı için, bu geçilme işi, gerer siyasileri. Ve siyaset gerginliği seçimden seçime sever. Ve de öylece gerilip yatmak varken, gelecek adına gerginlik fedakârlığı gericilik olarak adlandırılacaktır.
Bu böyle olmayınca ne mi olacaktır?
Tabi aşağıda sakal, yukarıda bıyıkla karşılaşan tükürük bezleri, çareyi yutkunmakta bulacaktır. Yutkunmak demek içine atmak demektir. İçinize atmazsanız birçok şeyin içine etmiş ya da bir şeyler kaçırmış olursunuz. Ve bunun sonucunda,
eğer içine atmazsan geri dönüşüm kutusuna atarlar adamı.
Çünkü siyaset ince iş “ kuşa bak diyerek çocuğa mama yedirmek gibi “ kabul görmeyecek ince işleri, toplum görmeden yoluna koymakta bu incelikler arasındadır. Bunun etkili yolu da haber uçurmak. Nasılsa kalabalıklar da haberlerle beraber uçmaya hazırdır. Seni uçuramazlarsa, seni kandıramazlarsa o zaman ne mi olur? Geri dönüşüm kutusuna postalanmamak için ne mi yapılır böyle durumlarda?
Bu durumda en uygun model İlyas SALMAN modelidir.
Sen, Şener ŞEN olursan yerler adamı..
İlçe veya İl başkanının dediğini yapacak ama asla yaptığından fazlasını, hatta yaptığını bile yapmayacaksın. Onu hatasızlık erdemine ulaştırmak bile senin elindedir. Elinde olmayan güçler, başkanı kusursuz göstermek adına ise birden güç olur. o gücü kullanmak sevapla işti kal tutulacaktır. İlçe veya İl başkanı haşa peygamberdir, kutsaldır devamlı kutsanmalıdır. Onun nuru gözlerde perde gönüllerde huzur nefislerde ileride yakalara takılacak rozetler, desinler namlar olacaktır. Kendisine hesap verilebilirliği unutturulur. Tetikçileri aracılığı ile alternatif fikirler kurşuna dizilir. Ve siyasi çöplük muamelesi ile hainmiş davaya ihanet etmişçesine şahsi ihtiraslar uğruna genel katkı unutulup bir anda üveyleştirilir rakiplerden bile kirli her yaptığı suç olan azılı militan muamelesi görürsünüz. Yaşam varlıkları siyasal olanlar, her yaptığınızı siyasi algılayıp onları ve ilçe veya İl başkanını düşürmeye çalışmak istiyorsunuz diye algılar.
Ne haddine senin!
Yoksa sen! İlçe veya İl başkanının ayağını mı kaydırmaya mı çalışıyorsun? Yoksa sen birlik ve beraberlik düşmanı fitne baz mısın? Ne güzel gidiyoruz işte körler sağırlar birbirini ağırlar vaziyette. Siyaset Adamlığını sınava sokar adamın, makamla kariyerle.
İşte siyaset böyle bir şey…
Bende bir kez siyasete soyunayım dedim, baktım hiç “Soyunmaya” gelmiyor..
Hemen giyindim. Siyasete soyunmak isteyenlere de şunu ifade etmek isterim.
Siyasete soyunurken bazı kraterlerinizi karakteristik olgularınızı da kimliğinizden soymanız gerekiyor. Yoksa olmuyor adamı fena soyuyorlar. Olamayacak vücudu doksan altmış doksanmış gibi sprintizle ballandırıp sundururlar. Ama şu unutulmamalıdır ki; Varlık sebebi siyasi partiler olanlar partilerle beraber biterler. Her ne kadar insan ömrü kısa gibi dursa da siyasi partilerin ömrü insan ömürlerinden çok daha kısadır. Ve partilerde ki uğraşlar dalaşlar ömür israfının maksimum şeklinin en cazip kılıflısıdır.
Siyasilerin başlıca uğraşlarına gelince, neyle mi uğraşırlar?
Başka partililerle uğraşırlar
Parti içi muhaliflerle uğraşırlar
Açılışlarla kurdelelerle tokalaşmalarla uğraşırlar
Yeterince zaman ayırmadığı için ailesi ile uğraşırlar
Yada ailelerine bunun vatan millet onlar için olduğu masalını anlatmakla uğraşırlar.
Potansiyelli sürü zihniyetinde olmayan yalakalıktan uzak kimlikleri ayıklamakla siyasetten soğutmakla kafa koparmakla uğraşırlar.
Seçimden sonra seçmeni ile uğraşırlar
Zaman, zaman ne işim var siyasetle der ve kendileriyle uğraşırlar.
Bulundukları yeri korumak için uğraşırlar.
Yanlış anlaşılmamak için uğraşırlar.
Haa bu arada fırsat bulursa memleket meseleleri ile uğraşırlar…
Eğer birileri benimle uğraşmasın, ben siyasetime bakayım diyorsan, bunun içinde geliştirilmiş modeller var…
Ne mi?
En geliştirilmiş ve kullanışlı olanı üç maymun modelidir, eğer bunu beğenmezsen devekuşu modelini seçebilirsin, aslında bu kullanma tekniği bakımından en basit olanıdır.
Birde gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım modeli vardır. Bu model daha tiyatral bir modeldir.
Tüm bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olsanız da, siyaset yapmanız mümkün illa yapacağım her koşulda yapmalıyım diyorsanız tabii ki.
Zaten mesele sizin bu özellikleri bünyenizde barındırmıyor olmanız değil, başkalarının bu özellikleri bünyesinde barındırıyor olması ve onlara sizin uyum sağlamanız.
Şimdi seçimlerde geliyor ki; Sorma seyret hengâmeyi…
Yalnız siyasilere şunu demekte fayda görüyorum haklı bir davaya en büyük zararı acımasız davranan muhalefet değil yandaşların yan yatan savunmaları verir.
Kazananın ne kazandığı, nasıl kazandığı da önemli, vatandaş bu çekişmeden ne kazanır o çok daha önemli. İktidarın gücü ile mi başarı? İktidara güç katarak mı başarı? Katkılar katma değer olarak vatandaşa dönmesi arzumuzdur.
Bu umut talebinin karşılığı gelecek mi bilinmez.
Bilinen, bir umut dünyası bu dünya, başlar çalışmalar ve ardından bitmek tükenmek bilmez ekmek kavgası… Umut dünyası işte umut…
Yasin ALP
(değişen kocaeli gazetesi)