fatih kısaparmak balon baskılı balon Sosyalist Enternasyonal tarafsız kalmayı seçti - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Sosyalist Enternasyonal tarafsız kalmayı seçti


Meftun
07-06-2008, 13:23
Atina’da toplanan Sosyalist Enternasyonal’in 23. Kongresi’nin CHP’yi “enternasyonal”in ilkelerine ters düştüğü gerekçesiyle ihraç edeceği söylentisinin dolaşıma sokulmasının ardından, kongrenin CHP hakkında herhangi bir yaptırım kararı almamış olması ne anlama gelir?
Önce, CHP’nin solda veya sosyal demokrat olduğu gibi bir görüşün kongrede zımnen kabul gördüğü anlamına gelmez. Bunu bir defa belirtelim ki, aşağıdaki satırlar bu sonuca varılacağı beklentisiyle okunmasın.


Bir Ak Parti operasyonu
Ak Parti, “CHP ihraç edilecek” söylentisini yayarak başarılı bir psikolojik operasyon yürütmüştür. Başarılıdır, çünkü söylenti üç-beş günlüğüne bile olsa tutmuş, CHP yıpratılmış, itibarına zarar verilmiştir.
Oysa Sosyalist Enternasyonal kongresi CHP hakkında hiçbir yaptırım kararı almadığı gibi CHP’yi tartışmadı bile... Atina’da üç gün izlediğim kongre boyunca CHP’nin adı bir kez olsun telaffuz edilmedi.
Ama bu, CHP hakkında Sosyalist Enternasyonal’de kazan kaynatılmıyor demek de değil. Atina’dan da yazdığımız gibi Alman ve İsveç sosyal demokratlarının kongrede ve öncesinde CHP aleyhine kulis yaptıkları belliydi. Türkiye’de eşzamanlı olarak söylentiler yayılması da kulisin Ak Parti’nin bilgisi dahilinde yürütüldüğüne işaret ediyor.


Kulisçiler ne kazandı?
Kulis yapanlar kısmen başarılı sonuçlar elde etmişlerdir.
CHP, bu kulis yüzünden hissiyata kapılarak kongreyi boykot etmiştir. Buna “kongreden kaçmak” da diyebiliriz. CHP kendisini, üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal’in kongresinden dışlamıştır ve böyle yapmakla iyi etmemiştir.


CHP meydanı boşalttı
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Atina yerine dut festivaline giderek kişisel restini yine çekmiş olurdu ama bari kongreye büyük kalibreli kadrolarından oluşan bir delegasyon yollasaydı. Böylece partisinin mevzilerini ve varsa Türkiye’deki iç çatışma hakkındaki tezlerini savunmasına olanak verirdi. Bir de tabii CHP Atina’ya giderek, Kıbrıs Rumları ve DTP’nin kongreyi son derece konforlu bir propaganda platformu olarak kullanmalarını önleyebilirdi. Çünkü aynen böyle olmuştur.
CHP, Sosyalist Enternasyonal’i boykot edince, DTP, Türkiye’den gelen tek parti konumuna geldi; DTP’nin adeta önü açıldı.
Papandreu’nun, “Türkiye’de önemli gelişmeler var” dedikten sonra örgütte “gözlemci üye” statüsündeki DTP’nin temsilcisi milletvekili Sebahat Tuncel’e kürsüden genel kurula hitaben gündem dışı bir konuşma yapma imkânı vermesinde, CHP boykotuna karşı duyduğu tepkinin de payı olduğu izlenimine sahibim.

Hoca fıkrası gibi
Baykal’ın 2003’ten beri sürdürdüğü genel başkan yardımcılığı görevine yeniden seçilmemesi, eşeğinin Nasreddin Hoca’yı sırtından atmasına benziyor. Hoca yerde, “Ben zaten inecektim” demiş ya, CHP’lilere de sorarsanız, “Baykal zaten yeni dönem için aday olmayacaktı”...
Neticede Baykal Sosyalist Enternasyonal tarafından aday gösterilmemiştir. Örgüt yönetimi, CHP hakkındaki eleştiriler karşısında hiçbir şey olmuyormuş gibi davranma yolunu seçememiştir.


‘Sınır ötesi’ eleştirisi
Neydi Alman ve İskandinav sosyal demokratları tarafından kulislerde dillendirilen bu eleştiriler? Birincisi, CHP’nin Ak Parti’ye karşı açılan kapatma davasını desteklediği; ikincisi, askere fazla yakın olduğu; üçüncüsü, 301. Madde değişikliğine karşı olumsuz tutum takındığı... İsveçliler daha da ileri giderek CHP’nin sınır ötesi operasyonları desteklemesini de ilkelerden uzaklaşma olarak gösteriyorlardı.

Ak Parti, CHP’ye borçludur
Bu partilerin CHP’ye karşı biriktirdikleri tepkide, Ak Parti’nin 2004 döneminde AB’den müzakere tarihi almak için çaba sarf ederken takındığı reformcu ve değişim yanlısı tutumun kendilerinde yarattığı sempatinin payı vardır. Gözlerini Ak Parti’den Baykal’ın sözde solcu CHP’sine çevirdiklerinde karşılaştıkları kontrast etkisini küçümseyemeyiz. Gördükleri, AB karşıtı, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü destekleyen, Kürt sorununun adını dahi telaffuz etmekte zorlanan, demokratik reformlara gönülsüz, Üçüncü Dünya milliyetçisi, içe kapanmacı, sosyal demokrat olma iddiasının gerektirdiği toplumsal tavırdan da uzak, halktan kopmuş bir partidir.
Ak Parti, Atlantik ötesinde ve Avrupa’da bulduğu desteği CHP’nin bu haline de borçludur. Baykal’a ne kadar teşekkür etseler azdır.


Çünkü Türkiye önemli
CHP’nin durumu, kongreden iki gün önce toplanan “etik komite”de gündeme getirildi. Buradan Ak Parti’lilerin yaydığı beklentinin tersine, “Enternasyonal”in karar organlarına tavsiye niteliğinde bir yaptırım kararı çıkmadı. Komitenin kendi içinde aldığı karar Türkiye’ye sonbaharda bir heyet gönderilmesi yönünde. Ancak, heyet sadece CHP’yi incelemek için gelmeyecek Türkiye’ye. Ülkedeki genel siyasi ve kurumsal gelişmeleri incelemek için gelecek ve misyonunu da böyle tanımlayacak.
CHP’nin ihraç edileceği söylentisini yayanlar ve buna inananlar zahmet edip Enternasyonal’in etik şartını okuyup muhakeme etselerdi bunun o kadar kolay olmadığını görürlerdi.
CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’den ihraç edilebilmesi için örgüt ilkelerinden uzaklaşma hattında daha epeyi yol yürümesi, Enternasyonal’i kendisine karşı harekete geçmeye mecbur bırakması lazım.

Şimdilik ihraç edemez
Konunun reel politikayla da ilgisi var. Bugünkü şartlarda, “Enternasyonal”in etki altında kalarak CHP’yi ihraç etmesinin sonucu, örgütün Türkiye’ye yabancılaşması olur. Örgütte, koskoca Türkiye’den ayrılıkçı terörist örgütün siyasi kanadı kalır ki, bu manzaraya en başta Enternasyonal’in kendisi tahammül edemez.
Zaten Enternasyonal’in yönetimi de CHP’ye yaptırım yönünde şimdi atacakları bir adımın muhtemel sonuçlarını öngörebildiği içindir ki, hem kongreyi CHP tartışmasından uzakta tutmayı, hem de Türkiye’deki iç çatışmadan uzak durmayı tercih etmiştir; tarafsız kalmıştır.
Umarız sonbaharda gelen heyet bundan daha kötü bir Türkiye ve CHP tablosu ile karşılaşmaz.
Kadri Gürsel