Orijinalini görmek için tıklayınız : Taraf'ın son bombası - İŞTE BALYOZ
Ak_Urfalı
01-20-2010, 12:31
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009124/94056.jpg
2003 yılında yapılması düşünülen yeni bir darbe planı ortaya çıktı.
Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın başkanlığındaki bir cuntanın hazırladığı öne sürülen darbe planında, hayrete düşürecek eylemler yer alıyor.
Bugüne kadar yayınlanan en ayrıntılı ve kapsamlı darbe planı, Fatih Cami'nin bombalanmasından, Hava Kuvvetleri'ne ait bir jetin düşürülmesine kadar pek çok kaos emrini de içeriyor. Daha önce de cunta faaliyetleri nedeniyle ismi gündeme gelen emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın yanı sıra, yakın zamanda 2004'teki darbe girişiminden dolayı ifade veren eski Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı ve meşhur 'darbe günlükleri'nin sahibi Özden Örnek ile ihbar mektuplarıyla gelen andıçlarda imzası bulunan emekli Orgeneral Ergun Saygun isimleri yer alıyor.
AK Parti'nin 2002'de tek başına iktidar olmasından hemen sonra başlatılan darbe girişiminin 5000 sayfayı bulan belgesi Taraf Gazetesi'nde yayınlanmaya başladı. 29'u general 162 subayın katıldığı bir toplantıda kararlaştırıldığı ileri sürülen darbe planı 12 Eylül'ü model alırken, 2003 darbesinin Balyoz olarak isimlendirilmiş. Çarşaf ve Sakal gibi isimleri olan eylem planları, camilerde kaos yaşatmayı hedeflerken, Hava Kuvvetleri'ne ait jetin Yunanistan açıklarında düşürülmesiyle AK Parti hükümetinin dış politikada aciz olduğu havası estirilecekmiş. Planda, darbeden sonra işbirliği yapılacak 137 gazetecinin ve tutuklanacak 36 gazetecinin isimleri bile belirlenmiş.
http://image.samanyoluhaber.com/Images/Resim/Images/News/2010120/taraf.jpg
(samanyoluhaber)
şu kağıt parçasını haber diye yayınlayanın da ahmet altan vatansızından farkı olamaz zaman,stv,vakit anlarımda bu adamları,Türk düşmanlarını,asker düşmanlarını ne diye yayınlıyorsunuz.Yaptıkları 2 haberden biri yalan işte geçen sene Aktütün baskını ile ilgili video yayınladılar alın işte izlenmişiz diye,verdikleri görüntü alakasız bi yer çıktı,ıslak imza unutuldu,10larca haber balon gibi söndü sadece anı kurtarıp lekelemek bunların amacı Allah bu adamın belasını versin de batsın gazetesi de kendisi de.
Ak_Urfalı
01-20-2010, 15:04
Canım Kardeşim Güzel Konuşuyorsunda...
Bunların Yazdıgının Geneli -
Ne Kagıt Parçası - Nede Soba Borusu :(
İntifada
01-20-2010, 17:12
Helal tarafa.Bam diye vurmuş yine.
rikopasa
01-20-2010, 19:37
Bu taraf denen müsfette bakıyorumda her belgeyi ele geçiriyo, şu deniz feneri'ne falanda bir el atsa ya ... 7 senedir neden patlatılmamış bu camii ler, neden kaos yaratılmamış. Daha neyi bekleyormuş bu darbeciler.
Seçim geliyor seçim, bunlarda son çırpınışlar. ahmet altan kuklası gün geldiğinde bakalım ne yapacaksın.
İntifada
01-20-2010, 22:03
Taraf gazetesinin yayımladığı "Balyoz Güvenlik Harekât Planı"nda imzası bulunduğu belirtilen dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'dan şok edecek savunma.
Taraf gazetesinin yayımladığı "Balyoz Güvenlik Harekât Planı"nda imzası bulunduğu belirtilen dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, www.t24.com.tr için yaptığı açıklamada, "iç tehdit olarak değerlendirilen bölücü ve irticai gelişmelerin EMASYA (emniyet ve asayiş) planları çerçevesinde elbette ele alındığını" ifade etti
Camiyi bombalamak cumhuriyeti koruma ve kollama göreviymiş
Söz konusu plan ve senaryoların "Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin gereği olarak hazırlandığını" kaydeden Doğan, "işlenecek konular ve senaryoların önceden üst komutanlara bildirilmesinin esas olduğunu" vurguladı. Doğan, söz konusu planların ele alındığı harp oyunları ve seminerlere genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve beraberlerinde getirdikleri general ve subayların "gözlemci" olarak katıldığının da altını çizdi.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, "harp oyunları ve seminerlere görevleri nedeniyle katılamayan komutanların mutlaka kendilerini temsil edecek üst rütbeli bir general görevlendirdiklerine" işaret etti.
Taraf'ta yayımlanan dosyada "Balyoz Sıkıyönetim Komutanı" olarak geçen emekli Orgeneral Doğan'ın www.t24.com.tr'ye yaptığı açıklama şöyle:
"Taraf gazetesinde çıkan haberle ilgili düşünce ve görüşlerimi şimdilik özet olarak size aktarayım:
TSK'lerinde her kademede mevcut planları gözden geçirmek üzere Harp oyunu, Plan Tatbikatı ve Seminerler yapılması doğal bir uygulamadır.
Ordu Komutanlığı yaptığım 1999-2003 yıllarında (önce Ege Or.K.lığı bilahare 1nci Or.K.lığı) elbette Ordu Harp Oyunları ve Seminerler düzenlenmiş ve bu etkinliklere Ordu Komutanlığı bünyesinde görevli subay ve generaller katıldığı gibi KKK ve Gnkur. Başkanları ve beraberindeki getirdikleri general ve subaylar gözlemci olarak katılmışlardır.
Görev nedeniyle bu komutanların katılamadığı etkinliklere mutlaka kendilerini temsilen bir üst rütbeli generalin görevlendirilmesi rutin bir uygulamadır. Harp oyunu ve seminerde işlenecek konular ve senaryoların daha önceden üst komutanlara bildirilmesi esastır.
Seminer ve harp oyunlarında birliğin mevcut tehditlere karşı kuvvet yapısı ve planların yeterliliği irdelenir.
TSK'nın, nitelikleri anayasada yazılı Türkiye Cumhuriyeti'ni her türlü dış ve iç tehditlere karşı koruma ve kollama görevi bulunmaktadır. İç tehdide karşı koruma görevi kapsamında TSK'nın her kademesinde elbette planları vardır. Bununla ilgili olarak Gnkur. Hrk. Başkanlığım döneminde İçişleri Bakanlığı ile protokol da imzalanmıştır.
İç tehdit sadece bölücü tehdidi değil, irticai tehdidi de kapsar. Bu kapsamda EMASYA (Emniyet ve Asayiş) planları seminerlerde elbette ele alınmıştır.
Silahlı kuvvetlerin eski bir mensubu olarak daima meşru bir zeminde bulundum. Şahsıma yönelik çirkin bir iftira kampanyasında bulunanların asıl hedeflerinin ben değil TSK olduğunu biliyorum. Halen Ergenokon savcılarını mahkemeye verdim. Dava süreci devam ettiği için bu konuya girmek istemiyorum."
Aktifhaber.com
EpiVaTeS
01-20-2010, 22:05
Başlıcam şimdi Cumhuriyetinize...
Ulan Cami bombalamanın Cumhuriyeti kollamakla ne alakası var...
Tövbe Tövbe...
Açtıracaklar ağzımızı...:@
İntifada
01-20-2010, 22:09
Kudurdular kudurdular!!!
Helal tarafa.Bam diye vurmuş yine.
taraf hep bam diye vuruyor da şu darbeciler bi türlü cami,alışveriş merkezi vuramadı yav.
İntifada
01-20-2010, 23:56
http://www.akpartiforum.com/balyoz-icin-sok-savunma-t123351.html?t=123351
Hiç size cevap verip kendimi yormicam al planın altında imzası olan askerin açıklamaları
http://www.akpartiforum.com/balyoz-icin-sok-savunma-t123351.html?t=123351
Hiç size cevap verip kendimi yormicam al planın altında imzası olan askerin açıklamaları
Vaay yeni bölüm balyoz demek ki merakla bekliyorum dizinin devamını,ay pardon haberin.
Ben demiyorum ki askeriye toptan sütten çıkmış ak kaşık,Başbuğ denen,karısı "Türkler köpektir" diyen o insan da asker.Ya da gerçek cuntacı yapılanma,hepsinin canı cehenneme ama taraf çakması asker haberlerini yayıp yayıp pisletiyorsunuz etrafı,güya ıslak imza,irtica ile mücadele planı,fetullah ve ak partiyi bitirme hareketi vardı sağolsun taraf denen paçavra attı bunların hepsini ortaya.gerçek ihbarlarla tabi ki uğraşılacak ama şu asker düşmanlarından duyduklarımızla hareket etmeyelim.Balyoz gerçek veya değil ama diyorum sana kardeşim,alın sizi 1 ay götürecek yeni bir dizi:"Balyoz" :güzel:
rikopasa
01-21-2010, 11:23
Yahu arkadaş TSK'nın yunanistan içinde planları vardır şimdi bu TSK'nın yunanistan'a savaş açmak istediğinimi gösterir ?
Herşeye rağmen TSK Türkiye'nin en güvenilir kurumudur, bu kadar çamura çirkefliğe kalleşliğe rağmen hala dimdik ayaktadır.
Ordumuza karşı bu yapılanlaların elbet birgün hesabı sorulacak.
Kendi ordularının ağırlığını çekemeyen halklar,günün birinde başkalarının ordularının ağırlığını
çekmeye mahkümdurlar (Tacius - Roma İmparatorluğu senatör ve tarihçi).
Ordunun işi hükümeti yıkmaya çalışmak ve ülkede kargaşa çıkarmak mı peki ?..
Darbe planları yapmak mı yoksa ülkeyi daha iyi nasıl koruyabilirim bunu mu düşünmek ?..
Bir damla güven yok şahsen içimde.. Temizlenene dek de olmayacak.
Ertuğrul ÖZGÜL
01-21-2010, 13:18
12 Eylül'ün model alındığı Balyoz Planı'nda benzeri görülmemiş toptan temizlik hedefleniyordu. Taraf'ın 1. sayfa ve 4 tam sayfasını ayırdığı plan tüyler ürpertici detaylar içeriyor.
Çetin Doğan cuntası, darbeye direnebilecek 200 bin kişiyi Şükrü Saraçoğlu ve Burhan Felek Statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurmayı planlamış.
Planın maksadı, laik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak. Planın dört aşaması var: Hazırlık, harekat oratmının şekillendirilmesi, icra ve yeniden yapılanma.
Darbenin icra safhalarında, toprak altında gömülü mühimmatın da derhal çıkartılması isteniyor: Harekatta kullanılmak üzere idhar (yığınak) noktalarında depolanan mühimmat planlandığı şekilde dağıtılacak.
GAZETECİLER GÖZALTINA ALINACAK
Darbecilerin hedefinde demokrat görüşleriyle bilinen 36 gazeteci var.
Gözaltına alınacak gazeteciler: Mehmet Altan, Ahmet Altan, Etyen Mahçuplan, Murat Belge, Perihan Mağden, Hrant Dink, Nazlı Ilıcak, Mustafa Karaalioğlu, Umur Talu.
Planda, 'Harekata Kamuoyu Desteği Sağlanmasında Faydalanılacak Medya Mensupları' başlığı adı altında 137 gazetecinin isimleri de yer alıyor.
SİVİL KONTRGERİLLA DEVREDE
Balyoz Planı'ndan: AKP ve işbirlikçilerini saf dışı bırakmak için resmi ve gayrıresmi yurtseverler acilen seferber edilecek.
2003'te planlanan darbe sırasında hükümeti tasfiye etmek için başta Silahlı Kuvvetler'in imkan ve kabiliyetleri olmak üzere maddi ve manevi tüm güçlerin kullanılması planlanıyor. Bu amaçla, darbede ve darbe sonrasında görev alacak İstanbul ve çevresinde yaşayan ordu ile bağlantılı 843 kişinin isimleri tek tek sıralanıyor.
Harekatta, darbe sonrasında görevlendirmelerle ilgili ayrıntılar da dikkat çekici. Yargı dahil sivil bürokraside kimin nereye atanacağı, kimin görevden alınacağı, kimin tutuklanacağını gösteren listeler mevcut. Listenin arka planındaki anlayış ise şöyle özetleniyor: En üstten en alta bütün devlet kadrolarının temizlenip 1923 zindeliğine ulaşması esastır.
zaman
Ertuğrul ÖZGÜL
01-21-2010, 13:19
http://img263.imageshack.us/img263/25/ymdarbe1k.jpg
http://img44.imageshack.us/img44/3073/tarafbuyuk.jpg
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:41
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99621.jpg
12 Eylül'ün model alındığı Balyoz Planı'nda benzeri görülmemiş toptan temizlik hedefleniyordu. Taraf'ın 1. sayfa ve 3 tam sayfasını ayırdığı plan tüyler ürpertici detaylar içeriyor.
Çetin Doğan cuntası, darbeye direnebilecek 200 bin kişiyi Şükrü Saraçoğlu ve Burhan Felek Statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurmayı planlamış.
Planın maksadı, laik düzenin işlemesine mani olan sebepleri ortadan kaldırmak. Planın dört aşaması var: Hazırlık, harekat oratmının şekillendirilmesi, icra ve yeniden yapılanma.
Darbenin icra safhalarında, toprak altında gömülü mühimmatın da derhal çıkartılması isteniyor: Harekatta kullanılmak üzere idhar (yığınak) noktalarında depolanan mühimmat planlandığı şekilde dağıtılacak.
GAZETECİLER GÖZALTINA ALINACAK
Darbecilerin hedefinde demokrat görüşleriyle bilinen 36 gazeteci var.
Gözaltına alınacak gazeteciler: Mehmet Altan, Ahmet Altan, Etyen Mahçuplan, Murat Belge, Perihan Mağden, Hrant Dink, Nazlı Ilıcak, Mustafa Karaalioğlu, Umur Talu.
Planda, 'Harekata Kamuoyu Desteği Sağlanmasında Faydalanılacak Medya Mensupları' başlığı adı altında 137 gazetecinin isimleri de yer alıyor.
SİVİL KONTRGERİLLA DEVREDE
Balyoz Planı'ndan: AKP ve işbirlikçilerini saf dışı bırakmak için resmi ve gayrıresmi yurtseverler acilen seferber edilecek.
2003'te planlanan darbe sırasında hükümeti tasfiye etmek için başta Silahlı Kuvvetler'in imkan ve kabiliyetleri olmak üzere maddi ve manevi tüm güçlerin kullanılması planlanıyor. Bu amaçla, darbede ve darbe sonrasında görev alacak İstanbul ve çevresinde yaşayan ordu ile bağlantılı 843 kişinin isimleri tek tek sıralanıyor.
Harekatta, darbe sonrasında görevlendirmelerle ilgili ayrıntılar da dikkat çekici. Yargı dahil sivil bürokraside kimin nereye atanacağı, kimin görevden alınacağı, kimin tutuklanacağını gösteren listeler mevcut. Listenin arka planındaki anlayış ise şöyle özetleniyor: En üstten en alta bütün devlet kadrolarının temizlenip 1923 zindeliğine ulaşması esastır
(samanyoluhaber)
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:43
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009823/83234.jpg
Skandal Balyoz planının detaylarında, hedefin doğrudan AK Parti Hükümeti olduğu ortaya çıkıyor.
Planın vazife bölümünde hedef şöyle anlatılıyor: "AKP Hükümetini iktidardan uzaklaştıracak mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edecektir." İşte o planın detayları:
MAKSAT: 1- Balyoz Komutanlığı, İç Hizmet Kanunu'nun verdiği Türkiye Cumhuriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüce Türk Milleti adına yerine getirme azim ve kararlığı içerisinde laik devlet otoritesinin temini için gerekli olan tedbirleri alacaktır. 2- Harekatın maksadı; muhtemel bir iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek, devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek ve laik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırmaktır.
DÜŞMAN DURUMU:
1-İrticai grupların, engel olarak gördükleri TSK'ya karşı bir taraftan sızma gayretleri artarak devam ederken diğer taraftan yıpratma, komuta zafiyeti içerisinde ve dinsiz gösterme çabaları artan ivme ile devam etmektedir.
2- Başta öğretim kurumları olmak üzere, kamu hizmetlerinin yerine getirildiği çeşitli kamu kurumlarında, irticai hareketin simgesi türbanın kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir.
3- ABD ve AB'nin her talebini emir telakki eden ‘müstevlilerin siyasi emellerine boyun eğmiş' AKP Hükümeti;
a- İrticai faaliyetlerin artmasına, güç kazanmasına, kadrolaşmasına ve teşkilatlanmasına tam destek vermekte,
b- Ekonomik çözümsüzlüklerin yol açtığı boşluklardan istifade ederek, karşı devrim gerçekleştireceğini hissettirmekte,
c- Bu amaçlarına ulaşmak maksadıyla, anayasa değişikliği ve hukuk reformu adı altında TSK ile birlikte laik cumhuriyetin en önemli teminatı anayasal kurumların etkinliğini kıracak, kendi amaçlan doğrultusunda evrimleştirecek yollar aramakta,
d- AB üyeliğini ve terör sorununu bahane ederek, Cumhuriyetin niteliklerini değiştirmeye yönelik çabalarını, dış desteğin de etkisiyle devam ettirmektedirler.
4- ABD, AB, irticai unsurlar, bölücü unsurlar ve AKP ortak eylem ve söylem birliği ile hareket etmektedirler.
5- İktidar ve irtica yanlısı basın organları her geçen gün cesaretlenip palazlanırken, muhalif basın, geçmişte yaptığı şahsi yanlışlıkların bedelini, görevini yapmayarak ve/veya yapamayarak ödemektedir.
‘AKP'DEKi dost unsurlar'
** AKP içinde de harekatımıza, müzahir ve dost gruplar bulunmakta, ihtimaller karşısında yönetici elite yakın durmaktadırlar. Olumsuz şartlara rağmen cumhuriyeti korumaya yönelik eylem ve planlamalarımız devam etmektedir. Bu kapsamda;
a- TSK'daki dost ve müzahir unsurlar dışında kalan, özellikle yüksek rütbeli personelin kontrol altında tutulmasına,
b- TSK'nın her kademesine müzahir eleman temini konusunda referans uygulamasına (ÇYDD, ADD, Türkiye Gençlik Birliği vb.) devam edilerek koordinasyon sağlanmasına,
c- TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlar, basın faaliyetleri ve sorumluluk projelerinin yakından takip edilmesi.
BUGÜN
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:46
http://www.habervaktim.com/resim/resim104097_1.jpg?t=50929208 (http://www.akpartiforum.com/haber/104097/balyoz_baslarinda_patladi.html)
Balyoz başlarında patladı
Camilerin bombalanması, Türk jetinin düşürülmesini öngören Balyoz planına toplumun çok farklı kesimlerinden şiddetli tepkiler geliyor
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:48
http://www.habervaktim.com/resim/resim104115_1.jpg?t=31164105 (http://www.akpartiforum.com/haber/104115/tuyler_urperten_ayrintilar.html)
Tüyler ürperten ayrıntılar!
12 Eylül'ün model alındığı Balyoz Planı'nda benzeri görülmemiş toptan temizlik hedefleniyordu. Plan tüyler ürpertici detaylar içeriyor.
Çetin Doğan cuntası, darbeye direnebilecek 200 bin kişiyi Şükrü Saraçoğlu ve Burhan Felek Statları ile Ümraniye Netaş tesislerine doldurmayı planlamış
(HABERVAKTİM)
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:51
Taraf gazetesinin yayımladığı "Balyoz Güvenlik Harekat Planı"nda imzası bulunduğu belirtilen dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, www.t24.com.tr (http://www.t24.com.tr) için yaptığı açıklamada, "iç tehdit olarak değerlendirilen bölücü ve irticai gelişmelerin EMASYA (emniyet ve asayiş) planları çerçevesinde elbette ele alındığını" ifade etti.
Camiyi bombalamak cumhuriyeti koruma ve kollama göreviymiş
Söz konusu plan ve senaryoların "Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinin gereği olarak hazırlandığını" kaydeden Doğan, "işlenecek konular ve senaryoların önceden üst komutanlara bildirilmesinin esas olduğunu" vurguladı. Doğan, söz konusu planların ele alındığı harp oyunları ve seminerlere genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, ordu komutanları ve beraberlerinde getirdikleri general ve subayların "gözlemci" olarak katıldığının da altını çizdi.
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, "harp oyunları ve seminerlere görevleri nedeniyle katılamayan komutanların mutlaka kendilerini temsil edecek üst rütbeli bir general görevlendirdiklerine" işaret etti.
Taraf'ta yayımlanan dosyada "Balyoz Sıkıyönetim Komutanı" olarak geçen emekli Orgeneral Doğan'ın www.t24.com.tr'ye (http://www.t24.com.tr'ye) yaptığı açıklama şöyle:
"Taraf gazetesinde çıkan haberle ilgili düşünce ve görüşlerimi şimdilik özet olarak size aktarayım:
TSK'lerinde her kademede mevcut planları gözden geçirmek üzere Harp oyunu, Plan Tatbikatı ve Seminerler yapılması doğal bir uygulamadır.
Ordu Komutanlığı yaptığım 1999-2003 yıllarında (önce Ege Or.K.lığı bilahare 1nci Or.K.lığı) elbette Ordu Harp Oyunları ve Seminerler düzenlenmiş ve bu etkinliklere Ordu Komutanlığı bünyesinde görevli subay ve generaller katıldığı gibi KKK ve Gnkur. Başkanları ve beraberindeki getirdikleri general ve subaylar gözlemci olarak katılmışlardır.
Görev nedeniyle bu komutanların katılamadığı etkinliklere mutlaka kendilerini temsilen bir üst rütbeli generalin görevlendirilmesi rutin bir uygulamadır. Harp oyunu ve seminerde işlenecek konular ve senaryoların daha önceden üst komutanlara bildirilmesi esastır.
Seminer ve harp oyunlarında birliğin mevcut tehditlere karşı kuvvet yapısı ve planların yeterliliği irdelenir.
TSK'nın, nitelikleri anayasada yazılı Türkiye Cumhuriyeti'ni her türlü dış ve iç tehditlere karşı koruma ve kollama görevi bulunmaktadır. İç tehdide karşı koruma görevi kapsamında TSK'nın her kademesinde elbette planları vardır. Bununla ilgili olarak Gnkur. Hrk. Başkanlığım döneminde İçişleri Bakanlığı ile protokol da imzalanmıştır.
İç tehdit sadece bölücü tehdidi değil, irticai tehdidi de kapsar. Bu kapsamda EMASYA (Emniyet ve Asayiş) planları seminerlerde elbette ele alınmıştır.
Silahlı kuvvetlerin eski bir mensubu olarak daima meşru bir zeminde bulundum. Şahsıma yönelik çirkin bir iftira kampanyasında bulunanların asıl hedeflerinin ben değil TSK olduğunu biliyorum. Halen Ergenokon savcılarını mahkemeye verdim. Dava süreci devam ettiği için bu konuya girmek istemiyorum."
(HABERVAKTİM)
Ak_Urfalı
01-21-2010, 13:52
http://www.habervaktim.com/resim/resim104074_1.jpg?t=77908460 (http://www.akpartiforum.com/haber/104074/balyoz_icin_sok_savunma.html)
Ertuğrul ÖZGÜL
01-21-2010, 14:06
HER ŞEY BİR OYUN DEĞİLDİ
5-7 Mart 2003 tarihlerinde İstanbul Selimiye Kışlası'nda 1. Ordu'ya bağlı tüm komutanlıkların katıldığı toplantı aslında yıllık bir strateji toplantısı gibi planlanmıştı. Fakat toplantının esas gündemi 2002 Aralık ayında hazırlanan Balyoz Harekât Eylem Planındı. İşte o toplantı sırasında 1. Ordu tarafından alınan ses kaydı ve o ses kaydının 17S sayfalık dökümünden geniş bir özet
5 7 MART 2003 İSTANBUL SELİMİYE KIŞLASI
Orgeneral Çetin Doğan (1. Ordu Komutanı - Açılış konuşması): Bu plan çalışmasında yalnız şimdiye kadar olan plan çalışmalarının dışında belki de Türkiye'de ilk defa ordu çapında bizim planlarımız içerisinde yer almakla beraber ikinci plana ittiğimiz aslında günümüzdeki gelişmeleri dikkate aldığımız zaman birinci öncelikli ele almamız gereken iç tehdidi bu seminerde öne alıyoruz.
İçinde yaşadığımız koşullan hepiniz biliyorsunuz, yaşadığımız durumları ve gelişmeleri hepiniz biliyorsunuz. Ve olası en kötü senaryo derken o kötü senaryodan daha kötü senaryo ....yor aslında gelişmeler bir yönüyle bundan birkaç ay evvel öngördüğümüz senaryodan daha kötüsüne mi gidecek bilmiyorum, öyle endişe verici bazı gelişmeler de var. Bu bakımdan da bu olumsuz gelişmeler içte gelişecek olumsuz gelişmelere karşı hazırlıklı olmak için planlan gözden geçirmek ve hatta yoksa planlarımız yeni planlar üretmek durumundayız.
Şimdi iç tehdit söz konusu olduğu zaman biz doğrudan doğruya EMASYA planlarına el atıyoruz. EMASYA planlan il idaresi kanununun öngördüğü tarzda Genelkurmay'dan yapılmıştır. Hasbel kader benim dönemimde EMASYA planlan yenileştirilmiştir.
Biliyorsunuz silahlı kuvvetlere yönelik eylemlerde doğrudan doğruya il idaresi kanununa göre valinin kuvvet talebine gerek duyulmadan, bunun altını çiziyorum, yasal bir isteği söz konusu olmadan da her seviyedeki birlik komutanının resen duruma müdahale hakkını iç hizmet kanunu vermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı alenen fesat çıkarma tahkir ve bizim normal askeri ceza kanununda suçlar kapsamına giren konularla ilgili komutan doğrudan doğruya müdahale etme, bu müdahale sonuçlarını bildirme yükümlülüğüne sahiptir ve böyle yasal bir zemin vardır.
Evet, şimdi yeni durumu incelemeye başlıyoruz. Olasılığı tehlikeli senaryonun en yüksek tehlikeli senaryonun arzı ve müteakiben durum değerlendirmeyi şey yapacağız.
Albay Süha Tanyeri (1. Ordu Kurmay Başkanı):
Komutanım, olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoyu arz ediyorum. Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarması ve bu durumun Türkiye tarafından kabul edilmemesi nedeniyle oluşan belirsizlik Ege Denizi'nde ve hava sahasında her iki devletin de kendisine ait kabul ettiği alanlarda çatışmalara sebep olmuştur. Bu olaylar sonucunda Yunanistan tarafından bir Türk F-16 savaş uçağı Ege denizi açıklarında düşürülmüş. Sakız Adası 8 mil açığında deniz kuvvetlerimize ait bir hücum bota Yunan savaş uçaklarınca taciz atışı açılmıştır. Bu gelişme ile Türk Yunan hududunda gerginlik had safhaya ulaşmıştır.
Bu gelişmeler üzerine Bakanlar Kurulu tarafından Milli Güvenlik Kurulu'nun teklifi üzerine 1. ve 2. Ordu bölgelerini kapsayacak şekilde; 2 Şubat 2003 tarihinden geçerli olmak üzere kısmî seferberlik ilanına karar verilmiştir.
Karar Resmî Gazete'de yayımlanmış ve TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiştir.
Güneydoğu Anadolu'da terör olaylarının artması Kuzey Irak'taki belirsizliğin, yerini Kürt gruplarla gerginliğe bırakması Amerika Birleşik Devletleri'nin harekât öncesi verdiği sözleri tutmaması ve bu konudaki isteksizliği ve Kopenhag zirvesi sonucunda Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi üzerine hükümetin yeni ittifaklar arayıştan içine girmesi irticai kesimlerin İslâm devleti kurma özlemlerini fiilen harekâta geçirmiştir, özellikle Kocaeli, Adapazarı ve İstanbul'da rejim aleyhinde gösteriler düzenlenmeye başlanmıştır.
22 Şubat 2002 tarihinde İzmit'te bir grup ilköğretim okulu müdürü ve öğretmenleri çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında türban ve başörtüsü yasağını protesto etmeye yönelik kanunsuz bir gösteri yapmaya teşebbüs etmiştir. Başlangıçta yürüyüşün önlenmesi için alınan tedbirleri müteakip meydana gelen olaylar giderek büyümüş. Emniyet güçlerinin olaylara müdahale etmede gecikmiş olması bazı bölgelerde ise müdahale etmeyerek pasif destek vermesi nedeniyle pek çok işyeri tahrip edilmiş ve iki gün içinde 25 kişi ölmüş, yaklaşık 500 kişi yaralanmıştır.
İstanbul Fatih'te 28 Şubat 2002 tarihinde aşın dinciler tarafından Atatürkçü düşünceyi savunan demek binalarına yapılan saldın sonucunda çıkan çatışmalarda çok sayıda bina ve işyeri tahrip edilmiş, olayların İstanbul genelinde yayılması sonucu 30'un üstünde insan ölmüştür. Kentteki pek çok mağaza ve ev yağmalanmıştır. Can derdine düşen halk orduya ait kışla ve jandarma karakollarına sığınmıştır.
İstanbul'un birçok semtinde sokak çatışmaları her gün vuku bulmaktadır. İstanbul genelinde halk sokağa çıkamaz hale gelmiştir. İşyerleri ve birçok alışveriş merkezine yönelik yağmalama olaylarının artış göstermesi nedeniyle esnaf kepenk kapatmak zorunda kalmış ve birçok zaruri gıda maddesi temininde zorluklar yaşanmaya başlamıştır.
Yetkililer tarafından İzmit ve Adapazarı'nda da gerilimin oldukça yükseldiği dile getirilmiştir.
Bu olaylar üzerine Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu'nun tavsiyesiyle sıkıyönetim ilan etmiş. Ve karar Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı gün TBMM'nin onayına sunulmuştur. Ancak TBMM'de üye yeterli sayısına ulaşılamadığı için sıkıyönetim karan onaylanmamıştır.
Gelişen bu durumlar üzerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nca Kuvvet Karargâhı'nda ordu komutanlarının katılımıyla bir değerlendirme toplantısı yapılacağı, muhtemel tedbirler ile iç tehdide yönelik geliştirilecek hareket tarzları gibi konuların da dikkate alınacağı bildirilmiştir.
Kuvvet Karargâhı'nda yapılacak değerlendirme toplantısında sunulacak ordu görüşünü belirlemek maksadıyla mart ayının ilk haftasında ordu karargâhında kolordu ve tugay komutanlıklarının katılımıyla bir toplantı icra edilecektir. Bu toplantıda yukarıda belirtilen ana esaslar çerçevesinde dış ve iç tehdide yönelik alınacak tedbirler, planlarda yapılacak tadilatla ilgili teklifler iç ve dış tehdide müdahalede ihtiyaç duyulacak kuvvet miktarı görüşülecektir. Arz ederim.
ÇARE: MİLLİ MUTABAKAT HÜKÜMETİ
Orgeneral Çetin Doğan: Tamam, teşekkür ederim. Şimdi bu konunun görüşülmesine geçmeden evvel birkaç şey söylemek istiyorum. Onu hızla geçelim. Şimdi arkadaşlar, bu bir jenerik senaryo ama günümüzdeki gelişmelerle bir paralellik taşıyor. Eee, olasılığı en yüksek tehlikeli bir senaryo olarak öngördüğümüz konuda kısaca burada anlatıldı ayrıntılı olarak. Evet, içteki birlik bütünlüğü nasıl sağlayacağız, arkadaşlarımız bu konuyu işte gündeme getirdiler. Milli birliğin ve beraberliğin oluşmasında evvela inandırıcı milli birliği sağlayıcı bir hükümetin varlığı ile olur. Dini öne çıkartan, ümmet anlayışını öne çıkartan milli birliğimiz hiçbir zaman sağlanmaz. İnsanların dini inançları farklı farklıdır. Bu eski ümmet Osmanlı döneminde din adına, gaza yapma adına savaşlar vardı. Eski dönemlerde bütün ulusları 7 yıl, 40 yıl, 100 yıl savaşlarına falan soktular ama şimdiki dönemde ulusal çıkarlarımız ulus-devlet olmanın özelliğinden dolayı ulusal birliğimizde ilk Atatürk'ün o sözü ulusal birliğimizi öne çıkartır. Bunun için de her şeyden önce evet, hükümetin ve meclisin kendisine çekidüzen verdirici, ben onu söyleyeceğim şeyde Genelkurmay Başkanı'na Kuvvet Komutanı'na diyeceğim ki siz Meclis'i ve Hükümeti uyana bu gidişe dur deyici bir ültimatom verin gerekirse. Gerekirse çağırın 'bu işin sonu boktur' işte sonunuz böyledir. Bu konuda gerekli tertip ve tedbirleri alın. Evvela ulusal birliğimizin evvela inandırıcı bir milli mutabakat, buraya öyle yazmışım. Milli Mutabakat Hükümeti kurulması sureti ile halkın tasvip edeceği tarafsız bağımsız daha tek...edeceği bu kadar gaile içinde ülkeyi daha sonra bütün bu gailelerden sonra seçime götürecek bir hükümetin kurulması en önemli birinci... bu tabii, bu öngördüğümüz senaryonun içerisinde öngördüğüm bir çözüm tarzı hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok yanlış da anlamayın. Bizim yaptığımız tekliflerimiz vardır. 0 teklifleri de şimdi sizlerle paylaşmak istemem. Neyse ama böyle bir konuda ortaya konacak tavır ve davranış budur.
Albay Yalçın (15. Kolordu Harekât ve Eğitim Şube Müdürü): Sayın Komutanım, takdimi perde sunudan takdim planına göre 25 dakikalık süre içerisinde gizlilik derecesinde arz edeceğim. Ordu geri bölgesindeki İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Bursa, Balıkesir ve Bilecik illerinde toplam 16 milyondur.
Ordu geri bölgesinde irticai yıkıcı ve bölücü faaliyetler açısından en riskli olan İstanbul'da aşın sağ, bölücü ve aşın sol terör örgütleri ve gruplarının toplam 180 ila 210 bin arasında bir kitleyi amaçlan doğrultusunda etkileyebileceği, yağma, gösteri, yürüyüş gibi toplumsal olaylarda kullanabileceği, bu örgütlerin sayılan tam olarak tespit edilemeyen militanlarıyla sabotaj ve bombalama, suikast gibi silahlı eylemlerde bulunabileceği değerlendirilmektedir.
- Kritik bölgeler ve mukavemet etmesi beklenen kişiler kontrol altına alınacak her türlü mukavemet kesin bir kararlılıkla kırılacaktır.
- Planın istihbarat amaçlan içinde yer alan, kuruluş amaçlan dışında çalışan veya faaliyetlere devam etmesinde sakınca görülen demek, sendika ve meslek kuruluşlarıyla bunların yan örgütlerinin faaliyetleri üst komutanlık emirleri doğrultusunda durdurulacaktır.
- Geçmişte irticai, yıkıcı ve bölücü faaliyetlere katıldığı tespit edilen şahıslar gözaltına alınacaktır.
- irticai yıkıcı ve bölücü faaliyetleri desteklediği bilinen sıkıyönetim bildirilerine uymayan çeşitli yolsuzluklara adı karışmış kamu personeli yerine güvenilir, liyakatli, sivil veya emekli olmuş personel görevlendirilecektir.
- Valilik, belediye başkanlığı, televizyon stüdyosu radyo evleri gibi binaların emniyeti sağlanacak, giriş ve çıkışlar kontrol altına alınacaktır. Planın istihbarat ekinde belirtilen irticai, yıkıcı ve bölücü faaliyetleri desteklediği bilinen yayın organlarının yayını ve dağıtımı durdurulacaktır.
BİZE 12 EYLÜL LAZIM
Korgeneral Ergin Saygun (1 Kolordu Komutanı): Komutanım, ben evvela müsaade ederseniz şu konuyu vurgulamak istiyorum. Bu bir EMASYA değildir. Bu bir devletin bekasıyla ilgili bir şey. Rejimin devamı ile ilgili bir şeydir. Bu bakımdan diğer kuvvetlere mensup bölgemizdeki kurum ve kuruluşların da bu yaklaşım içinde olması ve bu yapılacak bütün planlamada yer alması, bilfiil görev alması gerekir.
(ismi belli değil): Şimdi bu ülkede gerçek vatanseverler ne yapacak yani şimdi onların karşısında bir kitle de yani onlar nasıl silahlanmışsa buna karşı bundan evvelki olduğu gibi onlara karşı bir harekât icra edilince yeni bir oluşum ortaya çıkacak yani. Buna silahlı kuvvetler müdahale mi edecek yoksa teşvik mi edecek yani bu oluşum içinde ülkenin yüzde oy potansiyeline baktığımızda ortaya çıkan irticai tablonun karşısında da %80'e yakın bir rakam var. Yani bunların da örgütlenmesi halinde, organize olması halinde, irticai unsurlara karşı yapılabilecek karşı bir harekâtın da olabileceğini göz ardı etmemek lazım. 1. Tugay komutanımızın söylediği konu aslında 12 Eylül öncesinde ülke yangın yerine dönmüş her gün 50 tane insan ölüyordu. Sağ sol birbirine girmişti. Ama bir 12 Eylül darbesi bütün bunların hepsini ortadan kaldırdı. O ülke sütliman haline geldi. E şimdi böyle bir tehdidin ortadan kaldırılması için fazla uğraşa gerek yok. Yani kuvvetleri sağa sola göndermenin bana göre yapılacak en kolay harekât tarzı bir 12 Eylül gibi harekâtın baştan itibaren organize edilmek suretiyle bir anda söndürülmesi imkân sağlar diye düşünüyorum. Burada tabii, burada söylemek istemedik ama sonunda bunu vurgulamaya çalışıyoruz. Bundan sonraki konuşmalarda da dikkate alın...
İDRİS GÜLLÜCE'NİN YERİNE
Tuğgeneral Varol (2. Zırhlı Tugay Komutanı): Tugayın sorumluluk bölgesi Maltepe, Kartal Pendik Tuzla ve Sultanbeyli ilçelerini kapsamaktadır. Tuzla Belediye Başkanı idris Güllüce ve Sultanbeyli Belediye Başkanı Yahya Karakaya yerine tespit edilen personelle değiştirilecek.
FENERBAHÇE STADYUMU TOPLAMA YERİ
Albay Memiş (23. Motorlu Piyade Alay Komutanı): Komutanım, harekâtın 3. safhasında geçmişte irticai yıkıcı bölücü faaliyetlere karıştıkları tespit edilen şahıslar gözaltına alınacaktır. Gözaltına alınan ve tutuklananlar başlangıçta Üsküdar bölgesinde Burhan Felek Spor Tesisleri'nde Ümraniye'de NETAŞ misafirhanesinde, Kadıköy'de Fenerbahçe Stadyumu'nda toplanacak, bilahare sorgulanmak üzere Ümraniye Cezaevi'ne götürülecek jandarma ve polis sorgulama timleri vasıtasıyla sorgulanacaktır.
HALKA KARŞI ACIMASIZ OLMALIYIZ
Gafur Paşa (Soy ismi ve rütbesi belirtilmemiş): Komutanım, seçimlerden sonra gazetelerde şöyle bir haber geçti kırıntı gibi bilmiyorum. Arkadaşlardan da okuyan var mı ben okudum Tayyip'i tebliğe gidenlerin arasında çok sayıda emniyet mensubunun olduğu. Komutanım, valiler toplantısında kararnameden sonra İçişleri Bakanlığı'ndaki toplantıyı biz basına yansıyan kadarıyla namaz kılma olayları bu kadrolaşma Abdülkadir Aksu'nun bilinen şeyler zaten.
Metin Yavuz Yalçın (52. Zırt* Tümen Komutanı): Ben 2. ve 5. Kolordu Komutanlığımdan yeterli emniyet tedbirlerini alabilecek bütün birliklerimi oraya görevlendiririm. Onun dışındakilerin tamamını buraya getiririm. İstanbul'un üzerine çökerim. Ve belediye başkanıymış, yok ondan sonra savcıymış, hâkimmiş, kaymakammış, bu konuya olumsuz bakan tablolarda yer alan insanları gerekirse belediye başkanlıkları komutanları o görev de uhdesinde olacak şekilde görevlendirmek suretiyle ve ağır bir baskı ve biraz evvel ifade ettiği gibi. Ben tabii komutan arkadaşıma katılıyorum ama bir yerde de hani karşımıza halkı almak meselesi ayrı, bunlar kararlarını vermişlerdir. Bu ülkeyi bölecek parçalayacaklardır ve ülkeyi başka bir rejimin içerisine taşıyacaktır. Böyle kararlı olan bir halka karşı da acımasızca hareket etmek bizim görevimizdir.
HALK DENİZDİR BİZ BALIK
Çetin Doğan (Kapanış Konuşması): İçeride yapacağımız güvenlik harekâtının klasik bir EMASYA harekâtı olmayacağını bütün arkadaşlarım burada yapraklan takdimlerle ortaya koydular. Klasik EMASYA anlayışından mutlaka çıkılacak ama bunun anlamı halka gereksiz yere kuvvet kullanma, o halkın yaşantısını daha da bozma gibi olmayacak. Halkı kendi etrafımızda toparlayarak, daha evvel söylediğim gibi sivil toplum kuruluşlarını, üniversiteleri Türk Silahlı Kuvvetleri'yle bütünleştirerek bunun üstesinden gelmek zorundayız.
Mao'nun dediği gibi halk denizdir, biz balığız demiştir komünist rejimini yerleştirmek için. Biz ama laik demokratik Cumhuriyet'in sahipleri ve bekçileri aynı düşünceyi halkın deniz olduğunu laik demokratik Cumhuriyet'in bekçilerinin de balık olduğunu ve bu deniz içerisinde, bu su içerisinde yaşama koşulunun halkımızın desteğine mutlaka sahip olmamız gerektiğini de asla unutamayacağız. Ve şu anda halkımızın desteği çok yüksektir ve bu desteği yıpratacak adımlar atılmasına, içimizden başka türlü sesler çıkmasına mani olacağız. Onun için de bölgedeki sıkıyönetim planlamalarını yeni baştan daha radikal tertip ve tedbirlerle ama yeterli gücü bölgede bulundurarak...
VE BALYOZ İNİYOR...
Padişah Üçüncü Selim'in Nizamı Cedid Ordusu için yaptırdığı Selimiye Kışlası, inşa edilmesinden tam iki asır sonra, 2002 kışında yine hareketli günler yaşıyordu. Bu kez "gayri nizami" bir hareketlilikti söz konusu olan.
Selimiye'yi karargâh olarak kullanan Birinci Ordu'nun Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, 3 Kasım 2002 seçimlerini kazanarak tek başına hükümet kuran AKP'yi "düşman" bellemiş ve yönetimden düşürülmesine karar vermişti. Bu amaçla Aralık 2002'de bir darbe planı hazırlattı ve buna "Balyoz Güvenlik Harekât Planı" adını verdi.
Söz konusu planın, giriş, genel durum ve maksat fasıllarını Taraf dün yayımladı. 20 Ocak 2010 tarihli gazetemizde ayrıca, Balyoz Darbesi'ne zemin hazırlamaya yönelik Çarşaf, Sakal ve Oraj planlarının ana hatlarına da yer verdik.
Bugün, kaldığımız yerden, Balyoz Harekât Planı'nın hikâyesine devam ediyoruz. Planın nasıl hazırlandığını, neleri kapsadığını, nasıl hayata geçirilmesinin hedeflendiğini, darbe sırasında ve sonrasında yapılacak operasyonların ve hedef alınan şahısların dökümünü bu sayfalarda okuyacaksınız.
Tek bir irticacı kalmayacak
Balyoz Harekât Planı'nın altına "Balyoz Sıkıyönetim Komutanı" sıfatıyla imza atan Çetin Doğan, bu planı, Türkiye çapında sıkıyönetim ilanı sağlandıktan sonra, "AKP hükümetini devirecek bir karar ve eylemler bütünü" olarak tahayyül etmişti. Bu karar ve eylemleri, Kara, Hava, Deniz kuvvetleri ve jandarma'ya mensup subayların çalışmasıyla hayata geçirmek için binlerce sayfalık plan, emir ve fiş hazırlatmakla kalmadı. Bir de, Selimiye'de "rutin" görünümlü seminer düzenleterek, katılan 29'u general toplam 162 subayla birlikte masa başında darbe provası yaptı.
Bu seminerin kesintisiz ses kaydı ve 175 sayfalık teyp dökümü Tarafın elinde ve bunun geniş bir özetini bugünkü dokuzuncu sayfamızda bulacaksınız.
Şimdi gerek bu seminerde konuşulanlara kulak vererek, gerekse seminerin rehber metni olan Aralık 2002 tarihli Balyoz Harekât Planı'na bakarak. Orgeneral Doğan ve arkadaşlarının nasıl bir darbeye heves ettiklerini anlamaya çalışalım.
Balyoz Planı'nın dünkü gazetede de kısaca aktardığımız "Vazife" bölümünde, gayet net bir darbe görevlendirmesi vardı; kısaca hatırlayalım: "Harekât derhal, AKP hükümetini iktidardan uzaklaştıracak ve mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edecektir."
Bu ifadelerden sonra, planın "icra" bölümü başlıyor ve en tepede, harekâtın maksadı, "laik demokratik düzenin işlemesine mani olan sebepleri, bir daha hortlamamak üzere ebediyen ortadan kaldırarak laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis etmek" diye tanımlanıyor.
Devamındaki bölüm, ordu içindeki bir grubun "irticacı" tabir ettiği ve "düşman" saydığı AKP ve yandaşlarına karşı nasıl topyekûn bir imha hareketi planladığını kanıtlıyor. Plandan okuyalım:
"Bu maksadın tahakkuku için; Ulu önder Atatürk'ün 'Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır' veciz sözü ile emrettiği üzere; demokrasinin tamamı ile askıya alınması da dâhil olmak üzere nihai amaç olan irticai yapılanmanın tek bir ferdi dahi kalmayacak ve bir daha hortlamayacak şekilde ortadan kaldırılıncaya kadar gerekli her türlü tedbir alınacaktır."
Resmî / gayrıresmî yurtseverler
Planın devamında AKP hükümetine karşı hareketin genel bir tarifi var: "öncelikle ve acil olarak, AKP yönetiminin tasfiyesi ve işbirlikçilerinin saf dışı bırakılması maksadıyla, harekât alanının şekillendirilmesi de dâhil olmak üzere, resmî / gayrıresmî tüm yurtseverler seferber edilecek, başta Silahlı Kuvvetlerin imkân ve kabiliyetleri olmak üzere maddi ve manevi tüm güçler kullanılacak, özellikle, gözaltına almalar ve yağma talan, gasp ve milli serveti tahrip gibi eylemler sırasında ikazlara uymayanlara karşı, Silahlı Kuvvetlerin gücünü çok kısa sürede hissettirecek sert uygulamalara başvurulacak, ikinci aşamada, belirlenen kadrolar işbaşına getirilecek, bölücü ve irticacı kadroların şiddetle ve derhal bertaraf edilmesi için, gerekirse özel yöntemler devreye sokulacak."
Yargıç, diplomat, gazeteci
Yukarıdaki bölümde yer alan " resmî / gayrıresmî tüm yurtseverler seferber edilecek" ifadesi özellikle önemli. Zira Balyoz Darbe Planı'nın Tarafın elde ettiği beş bin sayfayı aşan belgeleri arasında, sadece askeri personele verilen "darbe öncesi ve sonrası görevler" anlatılmıyor.
Bu belgeler, "resmî" yurtseverlerin ve düşmanların kimler olduğunu yansıtır şekilde, üst düzey bürokratların "olumlu/olumsuz" ya da "faydalanılıyor" türü ifadelerle fişlendiği listeleri de kapsıyor.
Örneğin, 116 Yargıtay üyesi bu kapsamda tek tek fişlenirken, -Gizli" damgalı "Birinci Sınıf Kamu Görevlileri ve Destek Durumları" başlıklı belgede birçoğu büyükelçi seviyesindeki toplam 112 diplomat, "kullanılabilir; bundan sonra da kullanılmalı, yakın teması var, etkili yerler için değerlendirilecek; meslekte başarısız, desteklenmeli"; ya da "filancanın akrabası, olumsuz; kumar ve alkol problemi var" türü ibarelerle tek tek notlanmış.
Yine bu listelerde, hangi yargıçların tasfiye edileceği, hangilerinin sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirileceği, kimin darbeye yardımcı, kimin engel olacağına işaret eden notlar da yer alıyor.
Aynı şekilde, hemen tutuklanacak Başbakanlık bürokratları ve görevden alınacak ya da yerinde bırakılacak valilerin tam Üstesi mevcut.
"Gayrıresmî yurtseverler" kapsamında ise, hem gazeteciler hem de sivil halktan, her meslekten şahısla nüfus bilgileriyle birlikte listelenmiş. Darbeye yardımcı olması muhtemel şahıslar "iltisaktı birinci öncelikli sivil kişiler" başlıklı ve bir kontrgerilla örgütlenmesini çağrıştıran kapsamlı bir listede yer alıyor.
Ayrıca "harekât planına kamuoyu desteği sağlanmasında faydalanılacak medya mensupları" başlığını taşıyan 137 kişilik bir Üste de var ve bu listeyi bugün yayımlıyoruz. Bir diğer üste ise yine on ikinci sayfamızda bulabileceğiniz 36 gazetecinin adından oluşuyor ki onlar "darbeden sonra ilk tutuklanacaklar" olma ayrıcalığına sahip.
Kilit makamlara asker
Balyoz Harekâtı'nın tam teşekküllü bir darbe planı olarak tasavvur edildiği, planın ve eklerinin askerin yönetime el koyması sonrasındaki görevlendirmelerle ilgili ayrıntılarda da açıkça görülüyor. Bu kapsamda hazırlanan ve yargı dâhil sivil bürokraside kimin nereye atanacağını, kimin görevden alınacağını ve kimin tutuklanacağını gösteren listeler Tarafta mevcut. Bu listelerin arka planındaki anlayış ise Balyoz Planı'nda şöyle ifadesini bulmuş:
"Devlet otoritesi hâkim kuruluncaya kadar kamu görevlerinin ifası için asker ve sivil şahıslar atanacaktır. Bu maksatla; bütün kilit görevleri askerî personel devralacaktır. Anılan kilit personel, Harp Akademileri Komutanlığı, sınıf okulları ve diğer askerî birliklerdeki belirlenmiş general ve subaylardan, yetmediği takdirde emekli general, subay ve astsubaylardan tefrik edilecek, bu personele ait hazırlanmış olan isim Üsteleri güncellenerek hazır tutulacak."
1923 zindeliği için temizlik
Planda, sırasıyla "Özel operasyon ve sorgulama timleri; özel görevli toplama timleri; sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecek personel; darbe harekâtı timleri; gözaltı timleri; hasar tespit timleri; kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel; özel hastaneler ve ilaç depolarında görevlendirilecek personel; gümrükler, depolar, ambarlarda görevlendirilecek personel; alışveriş merkezleri ve gıda toptancılarında görevlendirilecek personel" olmak üzere on bir ayrı işleve sahip ekiplerin oluşturulması öngörülüyor. Bu ekiplerle ilgili personel listeleri de hazırlanmış ve sürekli güncellenmesi talimatı plana yansımış.
Ekiplerin "gözaltı, sorgu, özel operasyon" benzeri sorumluluklar üstlenmesi boşuna değil, zira plan "toptan bir temizlik" öngörüyor, ilgili iki paragraf aynen şöyle: "Devlet ve kamu erkinde, en üst kademeden en alt kademeye kadar bütün kadroların temizlenmesi ve 1923 zindeliğine ulaşılması esas alınacak.
İrticai, bölücü ve yıkıcı yapılanmanın yurt içindeki tespit edilmiş tüm malvarlığı ve mali kaynaklarına el konulacak, yurtdışı finans kaynaklarının engellenmesi için ilgili ülkeler nezdinde girişimde bulunulacaktır."
Gömülü mühimmat çıkarılacak
Darbe, dört safhada gerçekleştirilecekti. "Hazırlık, harekât ortamının şekillendirilmesi, icra ve yeniden yapılandırma" olarak sıralanan bu safhalar planda ve harekât emirlerinde detaylandırılıyor.
Darbe belgesindeki "Hazırlık" başlığı altında, darbe hazırlığını kamufle edecek olan seminere şöyle değiniliyor:
"Balyoz Güvenlik Harekat Planı, 'Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo' isimli jenerik bir plan şeklinde, "GİZLİ" gizlilik derecesinde ve özel seçilmiş, sınırlı sayıda personelin katılımıyla icra edilecek bir plan seminerinde denenecek ve müzakere edilecek."
Yine "hazırlık" safhasında, "AKP ve irticai gruplara yönelik istismara açık noktalar mevcut ve oluşturulması düşünülen yasal mevzuat çerçevesinde değerlendirilecek; gerektiğinde istismar noktalan oluşturulması için sızdırılan personelin kullanılması amacıyla alternatif planlar oluşturulacak" denilen plan, harekat ortamının şekillendirilmesi aşamasına yönelik silahlı eylemlerin kaynağı konusunda da ipucu veriyor.
Son birkaç yıldır, Mehmet Akif in meşhur mısraını zihinlerde "mühimmat fışkıracak toprağı sıksan mühimmat" şekline dönüştüren bulgulara da ışık tutan bir cümle bu:
"Harekât ortamının şekillendirilmesi safhasında kullanılmak üzere idhar noktalarında depolanan mühimmat çıkartılarak planlandığı şekilde dağıtılacak."
Halka yönelik eylem yapılacak
Balyoz Planı, sıkıyönetim ve darbe ortamının şekillendirilmesi için, "İstanbul ve civan başta olmak üzere hassasiyet arz eden şehirlerde iltisaklı kişilerin sevk ve idare ettiği halka yönelik eylemler yapılacak" diyor.
Bu talimatın detaylandırıldığı "Çarşaf Eylem Planı" İstanbul Fatih Camii'ne Cuma namazı esnasında saldırılmasını, "Sakal Eylem Planı" ise Beyazıt Camii'ne benzer bir saldın düzenlenmesini öngörüyor.
Bu iki planın genel hatları ile "Oraj" kod adlı ve dönemin Harp Akademileri Komutanı Orgeneral İbrahim Fırtına'nın imzasını taşıyan ve bir Türk askerî jetinin Yunan uçaklarına düşürtülmesini, olmazsa Türk özel Filo mensuplarında düşürülmesi hedefleyen bir diğer plan Tara/ta dün yayımlandı ve halen internet sitemizden okunabilir. Planların kapaklarının imajlarını ise bugünkü sayfalarımızda bulacaksınız.
Yine darbeye "ortam hazırlama" amacıyla yapılması öngörülen eylemler arasında, "basın vasıtası ile AKP, tarikat, cemaat ve irtica grupların halk nezdindeki itibarının zedelenmesi" yer alıyor.
Ekonomik darboğaz yaratılacak
Planın devamında şöyle deniyor: "TSK haricindeki dost unsurlar tarafından yapılacak ekonomik operasyonlarla hem ulusal hem de uluslararası ortamda ülke ekonomik darboğaza sürüklenerek, AKP hükümetine karşı büyük çaplı toplumsal gösteriler için zemin hazırlanacak ve koordine edilecek. Sürekli irticai faaliyetler ile ilgili haberler, öğrenci olayları, artan şehit cenazeleri, ekonomik bunalım, faili meçhul eylemlerle sokaklara dökülmüş halk temaları sürekli işlenerek, halkın en güvendiği kurum olan TSK'dan gereğini yapmasını beklediği yönünde kamuoyu yönlendirme çalışmaları yapılacaktır."
El Kaide'den eş zamanlı eylem
Balyoz Harekâtı'nın "icra" safhasında yapılması öngörülenler arasındaki ilk eylem tarifi aynen şöyle:
"Bölücü Terör örgütü ve B Kaide'nin büyük şehirlerde özellikle İstanbul'da eş zamanlı büyük eylemleri ve anılan eylemler sonrası icra edilecek, Sivil Toplum Kuruluşu ve üniversiteler ile koordine ederek yönlendireceğimiz çok geniş katılım 11 toplumsal gösteriler ve eylemler neticesinde oluşan kaos ve karmaşa nedeniyle öncelikle olağanüstü hal ve sonrasında sıkıyönetim ilan edilecek."
Bu irkiltici ifade, ordu içinde PKK ve El Kaide'nin eylemlerine sadece "araç" değil "garanti" gözüyle bakan, bu eylemleri kışkırtma ya da örgütleme gücüne sahip olduğunu düşünen bir grubun varlığını ima ediyor.
El Kaide'nin, Balyoz Planı'nın masaya yatırılmasından dokuz ay sonra İstanbul'da tam da plandaki ifadesiyle "eş zamanlı büyük eylemler" gerçekleştirmiş olması, HSBC, Britanya Konsolosluğu ve sinagog saldırılarının hafızalarımızdaki dehşetini büsbütün arttırıyor.
Yurtdışına ve basına engel
Balyoz Darbesi'nin icrasının, plana göre şu adımlarla devam etmesi öngörülmüş: "Olağanüstü hal ve sonrasında sıkıyönetim ilanını müteakip derhal, AKP hükümeti İktidardan zorla uzaklaştırılacak ve mevcut irticai yapılanma şiddetle bertaraf edilerek, belirlenen kadroların iktidara getirilmesinin yolu açılacak. Teşkil edilecek birimlerle, kurum ve kuruluşları, özel hastaneler ve ilaç depolan, gümrükler, depolar, ambarlar ve büyük alışveriş merkezlerinin tamamı kontrol altına alınacak ve özellikle ülkeye yurtdışından giriş çıkışlara ikinci bir emre kadar müsaade edilmeyecek."
Basın özgürlüğüne karşı alınacak önlemler arasında, bazı gazetelerin basılması da var ve planda, "Hiçbir hak ve özgürlük mutlak ve sınırsız olmadığı gibi, konu laik devletin bekası olunca haber verme ve basın özgürlüğü de sınırsız ve mutlak değildir. Harekâtın icrası ile birlikte her türlü yazılı, sözlü ve görsel basın yayın kuruluşları kontrol alanda tutulacak, önceden tespit edilen AKP, yıkıcı, bölücü ve irticai gruplara müzahir tüm basın yayın kuruluşlarının yayınlan derhal durdurulacak" deniyor.
Büyük değil olimpik gözaltı
Darbecilerin gözaltına alacağı ve bilahare tutuklayacağı şahıslar için karakol, kışla ve cezaevlerinin kapasitesinin yeterli olmayabileceği de hesaplanmış. Balyoz Planı, dokuzuncu sayfamızda, konuşma notlarından bölümler yayımladığımız seminerde de üzerinde durulduğu gibi, gözaltı sayısının yüz binlerle ifade edilebileceğini öngörmüş ve bu duruma "olimpik bir çözüm" bulmuş. Planın ilgili bölümleri aynen şöyle:
"İrticai faaliyetlerde yer aldığı tespit edilmiş ve teşkil edilen özel Görevli Toplama Timleri tarafından planlandığı şekilde gözaltına alınan kişiler topluca bulundurulacakları stadyum (Burhan Felek Spor Salonu, Fenerbahçe stadyumu, Ümraniye NET AŞ Misafirhanesi vb.) büyük yapılara getirilecek ve sorgulan buralarda yapılacak, bilahare hapishanelere sevk edilecek. Mevcut ceza ve tutukevlerinin de kapasiteleri ile gözaltına alınacak ve tutuklanacakların sayılan da dikkate alınarak, Sıkıyönetim Komutanlıklarınca kışlalar içerisinde gerekirse ceza ve tutuk evleri açılacak."
Tutuklama, kapatma, gasp
12 Eylül 1980 darbesindeki Bayrak Harekâtı'nı esas alan Balyoz Planı, yaklaşık çeyrek asır sonrasının Türkiye'sinde gerek piyasa ekonomisinin, gerekse sivil toplumun çok daha gelişmiş olduğunu da hesaba katarak kapsamlı tutuklama, kapatma ve gasp eylemleri öngörüyor. Bu eylemler şöyle sıralanıyor: "Halkın din duygularını istismar ederek kendi siyasal ve şahsi çıkarları doğrultusunda halkı devlete ve rejime karşı kışkırttığı değerlendirilen tüm demek, vakıf ve kuruluşlar kapatılarak yönetici kadroları tutuklanacak. Ulusumuzun gasp edilen ekonomik haklarının geri alınabilmesi için; ülke dışına para çıkışının engellenmesi ve spekülatif para hareketlerinin önüne geçilmesi maksadıyla bankacılık işlemleri ikinci bir emre kadar durdurulacak, tik etapta banka genel müdürlüklerine nitelikli, uzman muvazzaf veya emekli askerî personel atanacak; askerî personele yardıma olmak üzere önceden tespit edilmiş müzahir, dost ve güvenilir üst düzey kamu görevlileri yerleştirilecek. İrticai, bölücü ve vık 111 terör örgütlerine mensup kişi, kurum ve kuruluşların menkul, gayrimenkul, ayni ve nakdi malvarlıklarına el konulacak. Faizsiz bankacılık adı altında faaliyet gösteren İslamî finans kurumlarının kurulmasına izin veren yasalar iptal edilecek, bu kurumların varlıkları hazineye aktarılacak. Yabancı uyruklu şahıs ve şirketlerin bankalardaki paralarının öncelikle yurt dışına çıkışı engellenecek, aleyhte faaliyet gösteren yabancı uyruklu şahıs ve şirketlerin banka hesaplarına ikinci bir emre kadar el konulacak."
Buraya düşmemiz gereken önemli bir not da, banka genel müdürlüklerine ve önemli finans kuruluşlarının başına getirilecek muvazzaf ve emekli subayların. Balyoz Planı'nın eklerinde tek tek isimlendirilmiş olması.
Apoletti rejimin resmidir
Balyoz'un Türkiye'nin tepesine inmesinden sonraki safhanın adı ise "Yeniden Yapılandırma." Darbenin ardından ülkenin nasıl yeniden yapılandırılmasının öngörüldüğüne ilişkin fikir veren hükümet programını ve "milli mutabakat hükümeti" olarak adlandırılan bakanlar kurulu listesini yarın Taraf'ta okuyabilirsiniz.
Bugünlük Balyoz'un "Yeniden Yapılandırma" başlıklı bölümünün ana hatlarını aşağıda aktaralım. Burada öngörülen önlemler, ordu içindeki bir grubun sadece seçmen iradesiyle işbaşına gelmiş siyasetçilere değil, bazı subaylara. Emniyet Teşkilatı'na ve sivilleştirilmiş Milli istihbarat Teşkilatı'na da güvenmediğinin kanıtı:
"TSK kategorilendirilmiş personelden tamamen arındırılarak, boşalacak kritik kadrolara silah arkadaşlarımızın terfi ve atamaları yapılacak. Emekli olan silah arkadaşlarımızın önceden belirlenen kamu görevlerini devralmaları sağlanacak, iktidardan düşürülecek olan AKP Hükümetinin yerine planlanan hükümet ve bürokratik kadroların görevi devralması sağlanacaktır. DP iktidarından beri devam ettirilen takıyye geleneğine dayalı muhafazakâr iktidarların devlete sızan ve devlet bürokrasisine sinen bütün çağdışı anlayış ve izlerinin silinebilmesi için, ekli programı uygulayacak uzun süreli bir milli mutabakat hükümetinin oluşturulması temin edilecek, irticai, yıkıcı ve bölücü faaliyetleri desteklediği bilinen veya çeşitli yolsuzluk ve usulsüzlüklere karışmış bütün kamu personeli, hiçbir istisnaya tabi tutulmadan görevden el çektirilerek yerine güvenilir, liyakatli ve çağdaş değerlere bağlılığıyla dikkat çeken sivil veya emekli olmuş askeri personel görevlendirilecek."
Polis ve MİT askerin emrine
Balyoz Planı'nın polis ve MİT için öngördüğü darbe sonrası düzenleme şöyle: "Milliyetçi - Muhafazakâr Sağ iktidarların Türk Silahlı Kuvvetleri'nin karşısına alternatif silahlı güç olarak tasarlayıp güçlendirdiği polis teşkilatının askere bakışı dikkate alındığında; polisin sevk ve idaresinde ağırlıklı olarak jandarma kullanılacak, bu nedenle il jandarma komutanlıkları karargâhlarından istifade ile ivedilikle ağır silahlardan arındırıldıktan sonra polisin mutlaka kontrol alana alınması sağlanacak. Potansiyel tehdit teşkil eden unsurların belirlenmesi ve hımhımı ele geçirilmesi veya kontrol altına alınması; eldeki arşivin incelenmesi yanında, kim, nerelerde, hangi evlerde barınıyor bunların planlanması; kritik alanların tespiti ve başlangıçtan itibaren kontrol alana alınması doğru ve gerçekçi istihbarat akışını gerekli kıldığından askerden arındırılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT.) yeniden yapılandırılarak müzahir personel kilit görevlere getirilerek başına muvazzaf bir general atanacak."
Arap ve Kürt zararını telafi
Balyoz'un öngördüğü yeniden yapılanmanın son hükmü de, darbe planlayanların "ırkçı" yüzünü tek bir cümlede deşifre etmeye yeterli:
"Cumhuriyetin aşındırılan tüm kazanımları tekrar yerleştirilecek, Türkçe ezan dâhil tüm ulusal değerlerimiz hayata geçirilerek Arap ve Kürt unsurların Türk kültürüne verdikleri zararlar telafi edilecektir."
İstanbul'un korkunç dönüşü
Orgeneral Çetin Doğan'ın Balyoz Darbe Planı'nın son bölümünde, harekâtın merkezinin Ankara değil, İstanbul olacağı kayda geçiyor. "Emir Komuta" başlıklı bölüm aynen şöyle: "Harekât İstanbul'dan sevk ve idare edilecektir. Sıkıyönetim karargâhları İstanbul Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Merkezi binası ve anılan binanın imkânlarına sahip diğer kamuya ve/veya sivil sektöre ait binalar kullanılabilecektir. Eylemler ise ilgili bölgelerde kullanılacak Komuta Merkezlerinden sevk ve idare edilecektir."
zaman
Ak_Urfalı
01-21-2010, 16:16
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009812/82406.gif
TSK'dan FLAŞ AÇIKLAMA
Genelkurmay Başkanlığı'ndan 'Balyoz darbe planı'yla ilgili bir açıklama geldi.
İşte internet sitesinde yer alan açıklama
TARİH : 21 Ocak 2010
SAAT : 13:00
NO : BN - 09 / 10
1. 1'inci Ordu Komutanlığı tarafından 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında icra edilen Plan Seminerine ilişkin çeşitli iddialar ve değerlendirmeler medyada yer almaktadır.
2. Söz konusu Plan Semineri, Genelkurmay Başkanlığı 2003-2006 yılları Tatbikatlar Programında bulunmaktadır.
3. Plan Seminerinin gayesi, dış tehdide ilişkin olarak hazırlanan Harekat Planlarını geliştirmek ve ilgili personelin eğitimlerini sağlamaktır.
Plan Semineri, giderek tırmanan bir gerginlik dönemini kapsayan bir senaryo içerisinde uygulanmıştır.
1'inci Ordu Komutanlığı sorumluluk bölgesinde icra edilen bu Plan Seminerinde, Ordu Geri Bölge Emniyeti ve savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi halinde de uygulanan sıkıyönetim konuları üzerinde de durulmuştur.
4. Bu Plan Seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün değildir.
5. Söz konusu iddiaları ciddiye alarak üzerinde yorumlar yapılmasının ve bilgi kirliliği yaratılmasının; özellikle toplumumuzda tedirginlik yaratmak isteyenlerin amacına hizmet edeceği değerlendirilmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
(samanyoluhaber)
Ak_Urfalı
01-21-2010, 16:49
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99633.jpg
Balyoz Harekat Planı'nın altında imzası olduğu ileri sürülen Emekli Orgeneral Çetin Doğan, darbe planını önce kabul etti ardından inkar etmeye çalıştı.
Taraf Gazetesi'nin 'Balyoz Darbe Planı'nı yayınlamasının ardından planın altında imzası olduğu öne sürülen Emekli Org. Çetin Doğan önce T24.com isimli internet sitesine konuştu. Doğan, bu siteye yaptığı açıklamada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin her türlü dış ve iç tehditlere karşı Cumhuriyeti koruma görevi olduğunu söyleyerek planın EMASYA protokolü çerçevesinde komutanlarının da bilgisi dahilinde hazırlandığını ileri sürdü.
En kanlı, en kapsamlı, en dehşet verici planı "iç ve dış tehdit" gerekçeleri ile meşru hale getirmeye çalışan Doğan, daha sonra, darbe planında dost gazeteci olarak adı geçen Uğur Dündar'ın Star ana haber bültenine çıktı. Doğan, ilk yaptığı açıklamalarıyla da çelişen beyanlarda bulunarak planı yalanladı ve iftira olarak nitelendirdi. "Bu senaryoyu hasta kafalı insanlar hazırlar. Hasta kafalı insanlar bu senaryoyu kendi gazetelerinde yayınlar. TSK'dan bu tarz bir eylemi düşünmek çok yanlış, hele bir de halkımız için mukaddes sayılan yerlere bu tarz bir eylem planı mevcut TSK içerisinde olanların yapabileceği hiçbir şey değildir" sözleriyle Taraf Gazetesi'ni suçlayan Doğan, darbeye karşı olduğunu da söyledi.
Ancak Taraf, bugün Çetin Doğan'ın o günlerde yaptığı bir darbe konuşmasının deşifresini yayınladı
(samanyoluhaber)
EpiVaTeS
01-21-2010, 16:53
Apoletleri çıkınca nasılda demokratik olurlar...
Ak_Urfalı
01-21-2010, 17:09
http://www.habervaktim.com/resim/resim104149_1.jpg?t=22176010 (http://www.habervaktim.com/haber/104149/tskdan_flas_aciklama.html)
TSK'dan FLAŞ açıklama
Genelkurmay Başkanlığı, darbe planları ile ilgili olarak, "Aklı ve vicdanı olan kimse bunları kabul edemez."
Ak_Urfalı
01-21-2010, 17:14
Meclis'te grubu bulunan partiler, Taraf Gazetesi'nde yayınlanan 'Balyoz Darbe Planı'na tepki göstererek, kabul edilemeyeceğini ifade ettiler.
http://www.habervaktim.com/resim/resim104165_2.jpg
TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı, AK Parti (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4) Milletvekili Murat Mercan, planın kabul edilemez olduğunu belirtirken, CHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4) Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ise yayınlanan darbe planına ilişkin olarak yargı sürecinin takip edilmesi gerektiğini dile getirdi.
MHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4) Grup Başkanvekili Oktay Vural da darbe planlarının kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Tüm bu planlar yapılırken hükümet neredeydi.'' dedi. (CİHAN)
İntifada
01-21-2010, 17:31
Çevir kazı yanmasın!!!
EpiVaTeS
01-21-2010, 17:58
MHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4) Grup Başkanvekili Oktay Vural da darbe planlarının kabul edilemez olduğunu belirterek, ''Tüm bu planlar yapılırken hükümet neredeydi.'' dedi. (CİHAN)
Buda farklı bir bakış...
at gözlüklerini hala çıkaramamış oktay vural...
her bir koldan saldırıyorlar be...
köstek olacağına destek ol...
Ak_Urfalı
01-21-2010, 18:02
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009812/82406.gif
FLAŞ - Savcılık soruşturma başlattı
Savcılık, Balyoz darbe planı iddialarıyla ilgili soruşturma başlattı.
Ayrıntılar geliyor...
Ak_Urfalı
01-21-2010, 18:09
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99660.jpg
Balyoz Harekat Planını deşifre eden Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, belgenin orijinallerini gördüğünü ve altında imzaların bulunduğunu söyledi.
Taraf Gazetesi'nde yayınlanan 'Balyoz Güvenlik Harekat Planı' hakkında aralarında sanatçı ve gazetecilerin de bulunduğu bir grup suç duyurusunda bulundu. Grupta yer alan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu ekleriyle birlikte 5000 sayfayı bulan belgelerin arasında el yazısıyla yazılmış belgelerin ve 9 kasetlik ses kaydı dökümlerinin de bulunduğunu ifade etti.
Belgelerin orijinallerini gördüğünü belirten Baransu, "Altında imzaların olduğu, aralarında el yazılarının olduğu gerçek belgeler bunlar. Hepsini fotoğrafladım ve tarattım" dedi. Belgeler arasında ıslak imzalı belgeden daha vahim belgelerin de olduğunu söyleyen Baransu, "Ses kayıtlarında her şeyin ayrıntılarıyla konuşulup planlandığı görülüyor" şeklinde konuştu.
(samanyoluhaber)
İntifada
01-21-2010, 18:16
DÜŞÜNMEK TARAF OLMAKTIR
Ak_Urfalı
01-21-2010, 18:30
Camilerin bombalanması, Türk jetinin düşürülmesini öngören Balyoz planına toplumun çok farklı kesimlerinden şiddetli tepkiler geliyor.
Toplumun farklı kesimlerinin ortak bir nefretle kınadığı plan, camilerin bombalanmasından savaş çıkarmaya kadar bir dizi karanlık eylemi içeriyor. Sivil toplum kuruluşları bu planı protesto etmek üzere sokağa çıkıyor. Sivil örgütler, Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu öncülüğünde Taksim'de toplanarak, cuntacılara karşı sesini yükseltecek. Sivil örgütler, cumartesi günü saat 15.00'te Beyoğlu Tünel'de buluşacak, oradan Galatasaray Meydanı'na yürüyecek.
Eylemin organizatörlerinden Şenol Karakaş, bugüne kadar yapılan tüm darbeler ve ortaya çıkan darbe planlarının sorumlularının yargılanmasını talep ettiklerini söyledi. Karakaş, "Balyoz planının ortaya çıkması ile birlikte bütün taleplerimizde daha ısrarlı olacağız. Bu plan tepkimizin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı." dedi. Sivil vesayet, sivil darbe ve sivil faşizm gibi kavramlar üzerinden hükümete yapılan saldırılara da dikkat çeken Karakaş, "Sivil vesayet, sivil darbe ve sivil faşizm gibi ahkam kesenler aslında darbeye zemin hazırlayan Ergenekoncuların kuklasıdır. Eylemimizde bunları da dile getireceğiz." şeklinde konuştu.
Derhal soruşturma başlatılmalı
Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: Bugün itibarıyla Taraf Gazetesi'nde yayınlanan bu haber suç ihbarıdır. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bunu ihbar olarak kabul etmeli ve soruşturma işlemlerini başlatmalı. Yapılan soruşturma kapsamında eğer planların Ergenekon ile bağlantısı tespit edilirse dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmeli. Ya da başlı başına bir eylem planı olduğuna kanaat getirirse kendi soruşturma başlatmalı ve ivedilikle sonuçlandırmalıdır. Aksi takdirde bu tür iddialar diğerlerinde olduğu gibi havada kalır ve inandırıcılığını yitirir. Belgelerin içeriği Kafes ve AK Parti (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4)'yi bitirme eylem planlarında olduğu gibi çok vahimdir.
Meclis iddiaları araştırılmalı
Avukat Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş: Savcıların derhal belgelerin orjinalini istemesi ve soruşturma başlatması gerekir. Bu tür iddialar sadece yargının altından kalkabileceği bir şey değil, Parlamento'nun da Meclis araştırma komisyonu kurarak, darbe girişimlerini soruşturması gerekiyor. Bu deliller doğruysa soruşturmanın kapsamı genişletilerek azmettiricilerine ulaşılmalı. Silahlı kuvvetlerin denetiminin parlamento üzerinden hükümet tarafından nasıl yapılması gerektiği konusunda artık düşünülme zamanıdır. Milli Savunma Bakanlığı'nın güçlendirilmesi, Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması, kamuoyu tarafından denetlenmesi, şeffaf ve hesap verebilir hale getirilmesi gerekiyor.
Milyonlarca insan sokağa çıkmalı
Genç Siviller sözcüsü Turgay Oğur: Parlamento'nun oturup bu işe el koyması lazım. Bu belgeleri tek tek inceleyecek bir komisyon kurulmalı ve geçmişe dönük ne kadar kişi varsa hepsi yargılanmalı. Bunlar dedikodu, gazete yazısı, söylenti olmaktan çıkmalı. Türkiye'nin en önemli işi bu olmalı. Milyonlarca insan bunlara tepki koymazsa bu planlar daha çok yapılacak. Bunu başkalarına havale etmeyelim, bu bizim sorumluluğumuz aslında. Bu plan çok detaylı, çok ayrıntılı, çok gözü kara ve çok acımasız. Bunlar o kadar sıradanlaştı ki... Bu bir körlük yaratıyor, bundan kurtulmak lazım.
Olumlu tarafı hayata geçmemesi
Vatan Gazetesi yazarı Ruşen Çakır: Planlara baktığımız zaman Fatih Camii'nin bombalanması gibi çok önemli provokasyonlar olduğunu görüyoruz. Planlar yapıldığını, ancak hayata geçirilemediğini görüyoruz. Niye hayata geçirilemiyor? Burada bilgi yok. Ordu içinde darbe planları yapanların olduğu ancak üst kademelerin bunu engellediği ortaya çıkıyor. Bu da olayın olumlu tarafı.
Gayrimeşru projelerle çalışıyorlar
Eski Demokrat Parti Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan: Gayrimeşru projelerle Türkiye'yi bir kaos ortamına sürükleyerek hükümeti görevden uzaklaştırmak için çalıştıkları görülüyor. Daha sonra cumhurbaşkanını seçtirmemek için bu hareketler hız kazandı. Maalesef geldiğimiz noktada o dönemde TSK'da görevde olanların, kanuni olmayan faaliyetler içinde bulunduğu ortaya çıktı.
Yüzkarası, kanım dondu
Emekli Yarbay Tevfik Diker: Darbelere ve cuntalara karşıyım. Bu planları yapanları şiddetle ve nefretle kınıyorum. 72 milyonun el ele olması lazım. Türkiye'nin yüz karasıdır. Yargı derhal hesap sormalıdır. Darbecilerinde cuntacıların TSK'da hala uzantıları varsa Genelkurmay Başkanı gereğini yapmalıdır. Cami yakılması, uçak düşürülmesi gibi planları okudukça kanım donuyor. Hükümet, iktidar, sivil toplum, halk yargıya destek olmalıdır. Destek ortamı uzun ve kalıcı olmalı. Yargının arkasında psikolojik destek olması çok önemli. Bu çağda bu tür haberlerle karşılaşmak tüylerimi ürpertiyor.
Ülkenin huzuruna 'Balyoz' indirmeyi hedefleyen plan Türkiye'yi ayağa kaldırdı
Bu ihanet cezasız kalmamalı
Hukukçular Birliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kılıçkaya: Söz konusu planı hazırlayan TSK mensupları açıkça Türkiye'ye ihaneti planlamışlar. Bu plan, bir vatana, millete ihanet planıdır. Darbe planını yapan generaller ve subayların çağın çok gerisinde kaldıkları, cumhuriyeti, demokrasiyi, hukuk devletinin ne olduğunu hiç anlamadıkları görülüyor. Üzülerek belirtmek gerekir ki bu generaller ve subayların bir kısmı emekli olmakla birlikte bir kısmı halen TSK yöneticileri. Bunlar çekinmeden kendi halkının kanını dökmeyi planlıyor.
Darbelerin konuşulması hoş değil
AK Parti (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4) Denizli Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi Mithat Ekici: Türkiye'de artık darbelerin konuşulması hoş değil. Darbe özlemi çekenler olabilir. Buna milletimizin sağduyusu, demokrasi ve insan haklarındaki gelişmeler engel olacaktır. Türkiye artık dünya lideri olma yolundadır. Darbeye çanak tutan kesimler var. Bunlar basında, siyasiler ve entelektüeller arasında da bulunuyor. Bazı kişilerin elinden, bazı yetkiler gidiyor. Ayaklarının altındaki halı kayıyor. Kimse iyi pozisyonunun bozulmasını istemiyor.
12 Eylül'de kan gölü vardı
Emekli Deniz Hakim Albay Ahmet Cengiz Tangören: Bu raporda bilhassa psikolojik harekat olarak önceden kamuoyunun darbeye hazırlanması söz konusu. 12 Eylül öncesi her gün kan gölüne dönen bir Türkiye vardı. 12 Eylül'den önce işyerleri kurşunlanıyordu, herkes öldürülüyordu. Nasıl ki 12 Eylül oldu bıçak keser gibi olaylar bitti. Vatandaş, "Sıkıyönetim geldi, hayat bulduk" diyordu. Halkın psikolojik olarak hazırlanmasına yönelik birtakım tavırlar oluyordu. Balyoz'u da bu şekilde değerlendiriyorum.
Sivil irade olaya el koymalı
Adaleti Savunanlar Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan: Hukukta 'makul şüphe' kavramı vardır. Akla uygun şüphe varsa hukukçuların olaya müdahale etme imkanı vardır. Türkiye'de 4 başarılı darbe, 3 başarısız muhtıra var. TSK'nın böyle bir özgeçmişinin olması makul şüpheyi haklı gösterir. Bu nedenle burada ciddi bir hukuki operasyon yapılması gerekiyor. Böyle durumlarda yapılması gereken bunun MGK'ya getirilmesi ve bu konuyla ilgili ciddi bir şekilde sivil iradenin olayı ele alması lazım.
CHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4), savcıları göreve çağırdı
CHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4), Balyoz Planı'yla ilgili yargının harekete geçmesini istedi. Parti sözcüsü Mustafa Özyürek, iddiaların vahim olduğunu dile getirdi. Ancak darbe yapmak için cami bombalamaya ve insanları öldürmeye ihtiyaç duyulacağını düşünmediğini söyledi. Özyürek, savcıların haberi ihbar kabul ederek, gerekli incelemeleri başlatmaları gerektiğini vurguladı. Özyürek, yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: "Ülke gündeminin sürekli darbe iddiaları ile meşgul edilmesi doğru değil. CHP (http://www.habervaktim.com/haberler.php?id=4), her zaman darbe karşıtıdır. Böyle bir girişim varsa buna kalkışanların cezalandırılmasından yanayız. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin neticelenmeyen iddialarla yıpratılması da yanlıştır." Özyürek, bu tür belgelerin savcılardan önce basına verilmesini de eleştirdi
(habervaktim)
.:Ay_Yıldız:.
01-21-2010, 18:40
Allah tuzakları bozandır..
Ak_Urfalı
01-21-2010, 18:48
Dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın başkanlığındaki bir cuntanın 2003 yılında hazırladığı öne sürülen darbe planının isminin 'Balyoz' olması; 2006 yılında araçta kilitli kalan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çıkarılırken camının balyozla kırılmasını akıllara getirdi.
Polis Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aytaç, iki olay karşılaştırıldığında, balyoza sahip olan insanların, bunu iyiye de kötüye de kullanabileceğini gösterdiğini söyledi.
Balyoz Darbe Planı'nda millete planlar kuran, milleti birbirine düşürmeye çalışan, kaos ortamı oluşturarak kendi çıkarlarının sürekliliğini sağlamak isteyen bir yapının söz konusu olduğunu vurgulayan Aytaç, "Biz de bu balyozla onu görmüş olduk. Sahip olduğunuz balyoz ise herkesi çivi olarak görüyorsunuz." dedi.
Cihan'a konuşan Aytaç, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yüzde 98'lik bir kesimin 'Artık yeter, Türk Silahlı Kuvvetleri böyle gösterilmemeli' deyip, elindeki bilgi ve belgeyi kamuoyuyla paylaşmasının geleceğin Türkiyesi adına önemli bir adım olduğunu kaydetti.
Kaos isteyenlerin, sağduyu denilen bakış açısıyla bakmalarını beklemenin 'abesle iştigal' olacağını dile getiren Aytaç, askeri darbenin yapılamaması durumunda bütün bunların senaryo olarak kaldığını belirtti.
Olaya, senaryo diye bakmanın yanlış olduğunu vurgulayan Aytaç, sivil insiyatifin ötesinde Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesini de altüst eden ve kendi düşünceleri çerçevesinde Türkiye'yi şekillendirmek isteyen bir yapının ortaya çıktığına dikkat çekti.
"DTP'NİN KAPATILMASI AK PARTİ'NİN KAPATILMASININ KURUCU UNSURU"
Demokratik açılımla ilgili ilk toplantının Polis Akademisi'nde değil başka bir yerde yapılmasının daha iyi olacağını anlatan Aytaç, son 4 yıldır artık faili belli olan faili meçhullerin olmadığının altını çizdi.
Terör örgütünün insan kaynağı, maddi kaynak bulmakta sıkıntı çektiğini dile getiren Aytaç, "Alabildiğine demokratik açılımı gerçekleştirirsek, OHAL, sıkıyönetim gibi şeyleri bölgeden uzak tutarsak, terörle mücadelede mesafe alınacağına inanıyorum. Doğu'nun sürgün yeri gibi görünmemesi lazım." diye konuştu.
DTP'nin kapatılmış olmasının, AK Parti'nin kapatılmış olmasının adımlarının kurucu unsuru olduğunu savunan Aytaç, şöyle devam etti;
"Keşke AK Parti de o süreç içerisinde CHP ve MHP ile birlikte DTP'nin kapatılmaması için mücadele etmiş olsaydı. Bundan sonraki süreçte AK Parti'nin kapatılması için adım atılabilir. Deniz Feneri bağlamında, partinin kapatılmış olması ve yeniden kaos senaryolarının Türkiye'de olması için bir adım atılabilir. Ama demokrasilerde çareler tükenmiyor. Sadece türbanlıya, sadece benim gibi düşünenlere özgürlük değil; bütün herkesin, Hrant Dink'in de Uğur Mumcu'nun da Abdurrahman Dilipak'ın da özgürlüğü diyecek olursak ve bütün herkesi kucaklayıcı bir yaklışım içinde olursak, o zaman Anadolu hereketi dediğimiz bu hareketin önünü açmış ve özgürlükleri de bütün her tarafa yaymış oluruz."
"KOZMİKSEL GİBİ GÖZÜKEN PEK ÇOK YERDE ALEV ALEV ATEŞLER YANIYOR"
Türkiye'nin çok iyi bir yere doğru gittiğini vurgulayan Aytaç, "Türkiye 10 sene önce bu tartışmaları yapamazken, rahmetli Özal'ın vefatından önceki süreçte bu tartışmaları yapabilirdik. Bugün geldiğimiz noktada her kurum, olması gereken noktaya çekilmiş olma konusunda insanlar adım atıyor. Kozmik odalara girildikten sonra bence kozmiksel gibi gözüken pek çok yerde de alev alev ateşler yanıyor. Belki bilgi, belge yakılıyor. Demek ki hukuk dışı olmuş şeyler var. Ama bu yakılan belgelerin küllerinden bile Erdal İnönü'nün söylemiyle söyleyelim 'yalanın, yanlışın kötü bir huyu vardır. Birgün mutlaka ortaya çıkar' diyor. O zaman hiçbir kurum, hiçbir kişi yalan söylemeyecek, yanlış yapmayacak. Yapıyorsa da sonuçlarına yargı yoluyla katlanacak. Çok iyi bir Türkiye'ye doğru adım atılıyor." şeklinde konuştu.
CİHAN
Ak_Urfalı
01-21-2010, 18:58
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99631.jpg (http://www.akpartiforum.com/h_343346_tarafin-son-bombasi---iste-balyoz.html)
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99632.jpg (http://www.akpartiforum.com/h_343565_iste-balyozun-sok-detaylari---2.html)
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010121/99647.jpg (http://www.akpartiforum.com/h_343598_iste-balyozun-sok-detaylari---3.html)
Ak_Urfalı
01-21-2010, 19:00
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010120/99573.jpg
FLAŞ - Savcılık soruşturma başlattı
Savcılık, Balyoz darbe planı iddialarıyla ilgili soruşturma başlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Balyoz Güvenlik Harekat Planı ile ilgili inceleme başlattıklarını söyledi. Çolakkadı, gazeteleri ve belgeleri incelemeye aldıklarını açıkladı.
Taraf Gazetesi'nde yayınlanan Balyoz Güvenlik Harekat Planı ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı inceleme başlattı. Konuyla ilgili gazeteleri ve belgeleri incelemeye aldıklarını ifade eden Turan Çolakkadı, bu tür konularda genelde iki savcı görevlendirdiklerini söyledi.
(samanyoluhaber)
Çarşaf ve Sakal kodlu ha..? Üstelik Fatih camisi...
O 200 bin kişiyi'de nereden tutuklayacakları gün gibi aşikar...
Kimle dans ediyonuz be koçum..? Bizi Fatihin bir mahallesine sıkışmış bir avuç kişiden mi ibaret sayıyorsunuz (:
200 bin kişiyi tutuklacaklar imiş siz o 200 bin kişiyi tutuklayın 10 milyon kişi ayaklanır bu ülkeye akın eder size bu ülkeyi dar eder..! Onlarıda mı tutuklayacaksınız..?
Siz camiyi havaya uçuracaksınız bu millet'te ağzı açık size bakacak sizin oyununuza gelecek..! Irakla mı karıştırdınız burayı :)
Hem sizin darbeniz,silahınız,gücünüz Allah dostlarının,Peygamber aşıkların'ın duasını mağlup mu edecek sanıyorsunuz..?
Ne diyor Allah dostları; "Ya Rabbi helak etmek istediğin kulunu bizim üzerimize musallat et"
30 yıldan beri darbe yapabilmek için bizi bahane ediyorsunuz darbe yaptınız'da ne oldu..? her seferinde'de elinize ayağınıza bulaştırıyorsunuz..
İşte Allah bir defa daha yaptığınız planları bozdu ve ortaya çıkardı..
manifesto
01-22-2010, 03:45
Kendi askerine PUSU kuranlar kendi JETİNİ de düşürür
Niye şaşırıyorz ki
Şimdi SİVİL yargı yolu da kapandığına göre
CUNTADA BAYRAM var bugün
Üç mevsim
01-23-2010, 04:34
Balyozcu generalin vukuatları
Balyoz Harekat Eylem Planı'nı hazırladığı iddia edilen Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti.
http://www.habervaktim.com/resim/resim104479_1.jpg?t=33910195 (http://www.akpartiforum.com/haber/104479/balyozcu_generalin_vukuatlari.html)
1. Ordu eski Komutanı Orgeneral Çetin Doğan başkanlığındaki kadronun hazırladığı iddia edilen Balyoz Harekat Eylem Planı'nda, darbe yapılması durumunda tutuklanacak gazeteciler listesinin başını 8 yazarıyla Vakit gazetesinin çekmesi, gazetemizin Çetin Doğan ile ilgili haberlerini gündeme getirdi.
Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından oluşturulan Batı Çalışma Grubu'nun “çekirdek kadro”sunda yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Doğan'ın, camilere muhbir gönderdiğini ortaya çıkardık.
Çetin Doğan'ın, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gittiğini gözler önüne serdik. 2006'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı görevine atanan Çetin Doğan'ın, üniversitesinde camiye asla izin vermeyeceğini söylediğini, başörtülü bir hanımın, üniversitenin Ankara'daki binasına giremediğini duyurduk.
Akit gazetesi ve gazetemizde Çetin Doğan'ın icraatları şöyle yer aldı:
2 EKİM 1997- (AKİT GAZETESİ)
CAMİLERE MUHBİR GÖNDERDİ
Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan imzasıyla gönderilen bir genelgede, Genelkurmay'ın emriyle bütün camilerde vaaz ve hutbelerin mercek altına alındığını ve camilere adeta muhbir yerleştirildiğini gözler önüne serdi.
‘Laiklik aleyhtarı faaliyetler' başlığını taşıyan genelgede; “Garnizon Komutanlarınca öncelikle Cuma ve Bayram namazları olmak üzere, gayri muayyen zamanlarda verilen hutbe ve vaazların personel görevlendirmek suretiyle takibinin ve tespit edilen hususların yer ve zaman belirtilmek suretiyle rapor edilmesinin laiklik aleyhtarı tutum ve davranışları önlemeye yönelik çalışmalar için faydalı olacağı değerlendirilmektedir” dedi. Çetin Doğan, yayınladığı emrin alt makamlara ve sivil makamlara bildirilmemesi konusunda da uyarıda bulundu.
9 OCAK 2007 - (VAKİT GAZETESİ)
ÇETİN DOĞAN'DAN BÇG İTİRAFI
28 Şubat sürecinde dindar insanları takip edip, fişlemek için illegal bir şekilde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) nihayet kabul edildi. Çetin Doğan özgeçmişinde, “Korgeneral rütbesi ile 1995-1997 yılları arasında Genelkurmay Karargahı'nda yaptığı en son görev, Harekat Başkanlığı ve 28 Şubat sürecinin başlatılması ve takibi için özel olarak teşkil edilen ‘Batı Çalışma Grubu' Başkanlığı'dır” ifadeleri yer aldı.
3 ŞUBAT 2007- (VAKİT GAZETESİ)
ÇETİN DOĞAN: ÜNİVERSİTEYE CAMİ YAPTIRMAM
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, üniversite içinde camiye asla izin vermeyeceğini söyledi ve “Cami, asla ve asla eğitim kurumlarına ve orduya girmemelidir” ifadelerini kullandı.
1 EYLÜL 2007 - (VAKİT GAZETESİ)
ANKARA'DA BARBARLIK
Çetin Doğan'ın emri gereği, başörtülü bir hanım üniversitenin Ankara'daki binasına giremedi. M.Ç. adlı bir bayan, uzaktan eğitim hakkında bilgi almak için gittiği Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Bahçelievler'deki binasına “başörtülü olduğu” gerekçesiyle alınmadı.
28 AĞUSTOS 2009 - (VAKİT GAZETESİ)
PAŞAYA BAK PAŞAYA
28 Şubat döneminin Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan ve Tuğgeneral Volkan Kaplama'nın Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yaptıkları konuşmalar, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gidildiğini gözler önüne seriyor. Ergenekon iddianamesinde; 1997 yılında Mayıs ayının başında gerçekleştirilen ve Çetin Doğan, Tuğgeneral Volkan Kaplama ve bazı albay rütbesinde olan Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yapılan konuşmaların tutanakları yer alıyor. Tutanakta yer alan o ifadeler:
“DİN BİZİM İÇİN ZARARLIDIR, CEPHEYE O NAMUSSUZLARI SÜRÜN”
Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan: “Din, bizim için, bizim için derken aklına ne gelirse gelsin, her şeyi kastediyorum, zararlıdır. (...) Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin. Buna yönelik önlemleri alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye o namussuzları sürün. Kadrolaşma çok önemli.”
http://habervaktim.com/gommefoto/vakitlogo1.jpg
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:15
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009812/82407.gif
Savcılar soruşturma başlattılar
Özel yetkili Savcılar Balyoz Darbe Planı ile ilgili soruşturma başlattı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bağlı özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde yürütülen soruşturmanın savcısı olarak Bilal Bayraktar görevlendirildi. Belgelerin çok fazla olması sebebiyle de Cumhuriyet savcısı Bayraktar'a iki savcı yardım edecek. Özel yetkili savcılar soruşturma kapsamında ellerindeki 5 bin sayfalık belgeleri araştıracak. Bu süreçte, özellikle ses kayıtları ve ıslak imzalı olduğu belirtilen belgelerde ismi geçen kişilerin de ifadesine başvurulabileceği belirtiliyor.
(samanyoluhaber)
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:18
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/20091228/96867.jpg
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ‘kozmik oda’nın aranmasıyla sonuçlanan Başbakan Yardımcısı Arınç’a suikast iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Mustafa Bilgili’ye atılan tehdit mesajlarının, ‘klonlanmış’ bir telefondan gönderildiği belirlendi.
TİB’in verdiği bilgilere göre, telefon geçtiğimiz Ağustos ayında alınıp IMEI numarası ‘klonlandı’ ve mesajlar atılıncaya kadar hiç kullanılmadı.
BAŞBAKAN Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili’nin cep telefonuna gönderilen tehdit mesajlarının, yasadışı klonlanmış telefonla Ankara Oran’dan atıldığı tespit edildi.
Bilgili’nin özel telefonuna 28 ve 29 Aralık’ta gönderilen dört mesajda, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki kozmik odada yürütülen aramaların sona erdirilmesi istenerek, “Bu işle fazla uğraşma. Senin sonun da Doğan Öz gibi olur” denilmişti.
Ağustosta alındı hiç kullanılmadı
Savcının şikâyeti üzerine Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’yla (TİB) irtibata geçerek, mesajların atıldığı numarayla ilgili bilgi istedi.
TİB, polise gönderdiği bilgilerde, numaranın Ağustos 2009’da faaliyete geçtiğini ve tehdit mesajlarının atıldığı güne kadar hiç görüşme yapılmadığını açıkladı. Söz konusu numaradan beş ay içinde dördü savcıya tehdit olmak üzere 11 mesaj atıldığını belirten TİB, tehdit mesajlarının da Oran’daki baz istasyonu çevresinden çekildiğini iletti.
Telefonun IMEI No’su klonlanmış
Cep telefonuna ait IMEI bilgilerini de kontrol eden TİB, telefonun yurtdışından kaçak yollarla Türkiye’ye getirildikten sonra klonlanarak kullanıma açıldığını bildirdi. Aynı IMEI numarasının Türkiye’de üç farklı telefonda daha bulunduğunu ancak diğer telefonlardan tehdit mesajı çekilmediğini belirleyen TİB, bu mesajlardan sonra telefonun hiç kullanılmadığını iletti..
IMEI klonlama nedir
HER cep telefonuna özel bir IMEI (Uluslararası Elektronik Kimlik Bilgisi) numarası bulunuyor. Ancak bu yasal özel numara birden çok telefona aynı anda veriliyor. Bu işleme klonlama deniliyor. Klonlamayı yasal olarak ne üretici ne bayi ne de ithalatçılar yapabiliyor. Yasadışı olan klonlama işlemi ise basit bir bilgisayar programıyla gerçekleştirilebiliyor.
HÜRRİYET
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:20
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010122/99715.jpg
Cuntacıların pes dedirten rahatsızlığı - Video
Taraf Gazetesi'nin deşifre ettiği ses kayıtlarında dönemin 1. Kolordu Komutanı Ergin Saygun'a ait konuşmalarda var. General seviyesindeki bir subayın Hırka-i Şerif ismine duyduğu öfkede kayıtlarda....
Balyoz darbe planının tek gerekçesi irtica. Ancak darbe yapmak için ortada gerçek bir irtica tehdidinin olması gerekmiyor. Ses kayıtları iddia edilen cuntanın Türkiye'de irtica var demesi için semt isimlerinin bile yeterli olduğunu gösteriyor.
http://image.samanyoluhaber.com/Images/Resim/Images/News/20091015/video_galeri.jpg (http://videogaleri.samanyoluhaber.com/)
(samanyoluhaber)
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:38
Balyoz Harekat Eylem Planı'nı hazırladığı iddia edilen Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti.
http://www.habervaktim.com/resim/resim104479_2.jpg
KENAN KIRAN'IN HABERİ...
1. Ordu eski Komutanı Orgeneral Çetin Doğan başkanlığındaki kadronun hazırladığı iddia edilen Balyoz Harekat Eylem Planı'nda, darbe yapılması durumunda tutuklanacak gazeteciler listesinin başını 8 yazarıyla Vakit gazetesinin çekmesi, gazetemizin Çetin Doğan ile ilgili haberlerini gündeme getirdi.
Çetin Doğan'ın icraatları, Vakit gazetesi ve ekonomik linç sonucu kapanmak zorunda kalan Akit gazetesi tarafından deşifre edilmişti.
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından oluşturulan Batı Çalışma Grubu'nun “çekirdek kadro”sunda yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanı Çetin Doğan'ın, camilere muhbir gönderdiğini ortaya çıkardık.
Çetin Doğan'ın, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gittiğini gözler önüne serdik. 2006'da Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı görevine atanan Çetin Doğan'ın, üniversitesinde camiye asla izin vermeyeceğini söylediğini, başörtülü bir hanımın, üniversitenin Ankara'daki binasına giremediğini duyurduk.
Akit gazetesi ve gazetemizde Çetin Doğan'ın icraatları şöyle yer aldı:
2 EKİM 1997- (AKİT GAZETESİ)
CAMİLERE MUHBİR GÖNDERDİ
Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Korgeneral Çetin Doğan imzasıyla gönderilen bir genelgede, Genelkurmay'ın emriyle bütün camilerde vaaz ve hutbelerin mercek altına alındığını ve camilere adeta muhbir yerleştirildiğini gözler önüne serdi.
‘Laiklik aleyhtarı faaliyetler' başlığını taşıyan genelgede; “Garnizon Komutanlarınca öncelikle Cuma ve Bayram namazları olmak üzere, gayri muayyen zamanlarda verilen hutbe ve vaazların personel görevlendirmek suretiyle takibinin ve tespit edilen hususların yer ve zaman belirtilmek suretiyle rapor edilmesinin laiklik aleyhtarı tutum ve davranışları önlemeye yönelik çalışmalar için faydalı olacağı değerlendirilmektedir” dedi. Çetin Doğan, yayınladığı emrin alt makamlara ve sivil makamlara bildirilmemesi konusunda da uyarıda bulundu.
9 OCAK 2007 - (VAKİT GAZETESİ)
ÇETİN DOĞAN'DAN BÇG İTİRAFI
28 Şubat sürecinde dindar insanları takip edip, fişlemek için illegal bir şekilde kurulan Batı Çalışma Grubu (BÇG) nihayet kabul edildi. Çetin Doğan özgeçmişinde, “Korgeneral rütbesi ile 1995-1997 yılları arasında Genelkurmay Karargahı'nda yaptığı en son görev, Harekat Başkanlığı ve 28 Şubat sürecinin başlatılması ve takibi için özel olarak teşkil edilen ‘Batı Çalışma Grubu' Başkanlığı'dır” ifadeleri yer aldı.
3 ŞUBAT 2007- (VAKİT GAZETESİ)
ÇETİN DOĞAN: ÜNİVERSİTEYE CAMİ YAPTIRMAM
Emekli Orgeneral Çetin Doğan, üniversite içinde camiye asla izin vermeyeceğini söyledi ve “Cami, asla ve asla eğitim kurumlarına ve orduya girmemelidir” ifadelerini kullandı.
1 EYLÜL 2007 - (VAKİT GAZETESİ)
ANKARA'DA BARBARLIK
Çetin Doğan'ın emri gereği, başörtülü bir hanım üniversitenin Ankara'daki binasına giremedi. M.Ç. adlı bir bayan, uzaktan eğitim hakkında bilgi almak için gittiği Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nin Bahçelievler'deki binasına “başörtülü olduğu” gerekçesiyle alınmadı.
28 AĞUSTOS 2009 - (VAKİT GAZETESİ)
PAŞAYA BAK PAŞAYA
28 Şubat döneminin Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan ve Tuğgeneral Volkan Kaplama'nın Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yaptıkları konuşmalar, orduda nasıl bir mezhepçi kamplaşmaya gidildiğini gözler önüne seriyor. Ergenekon iddianamesinde; 1997 yılında Mayıs ayının başında gerçekleştirilen ve Çetin Doğan, Tuğgeneral Volkan Kaplama ve bazı albay rütbesinde olan Alevi komutanların katıldığı gizli toplantıda yapılan konuşmaların tutanakları yer alıyor. Tutanakta yer alan o ifadeler:
“DİN BİZİM İÇİN ZARARLIDIR, CEPHEYE O NAMUSSUZLARI SÜRÜN”
Genelkurmay Harekat Dairesi Başkanı Çetin Doğan: “Din, bizim için, bizim için derken aklına ne gelirse gelsin, her şeyi kastediyorum, zararlıdır. (...) Güneydoğu'da bizimkiler postu deldirmesin. Buna yönelik önlemleri alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye o namussuzları sürün. Kadrolaşma çok önemli.”
http://habervaktim.com/gommefoto/vakitlogo1.jpg
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:39
http://www.habervaktim.com/resim/resim104479_1.jpg?t=20141409 (http://www.habervaktim.com/haber/104479/balyozcu_generalin_vukuatlari.html)
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:46
http://www.habervaktim.com/resim/resim104517_1.jpg?r=81306343 (http://www.habervaktim.com/haber/104517/balyozcu_israili_deunutmamis.html)
Balyozcu general Çetin Doğan'ın hazırlattığı ve Fatih ve Beyazıt camilerinin bombalanmasından, kendi uçağımızın düşürülmesine kadar korkunç planlar içeren darbe projesinde, Ergenekon iddianamesinde Başbakan Erdoğan'a suikast düzenleyeceği belirtilen İsrail de unutulmamış.
Cuntanın ‘Dost Gazeteciler' listesindeki 137 gazetecinin büyük çoğunluğu cinayet ve darbeye teşebbüs suçundan yargılanan Ergenekon'u savunurken, listede İsrail'e yakın gazetecilerin de bulunması dikkat çekiyor. Cuntanın ‘dost gazetecilerinden' Soner Yalçın, yazdığı yazı ve yaptığı yorumlarda sık sık Türkiye'nin İsrail'e yönelik tepkisini eleştiriyor. Yalçın sahip olduğu site de, geçtiğimiz yıl HAMAS üyelerinin Türkiye'ye geldiğini ve gizli görüşmeler yaptığını belirterek İsrail'e kıyak geçmişti.
Cuntanın ‘dost gazetecilerinden' Ertuğrul Özkök, Sedat Ergin, Kadri Gürsel, Oktay Ekşi gibi isimler aynı zamanda İsrail'in de ‘dostları' olarak biliniyor. Geçtiğimiz yıl Gazze'de katliam yapan İsrail'e karşı Türkiye'de oluşan tepkilere, bu isimler ‘Yahudi ve İsrail karşıtlığı yapılıyor' tepkisi verirken, Gazze'de katledilen bebekleri bile görmezden gelmişti. Cuntacıların hazırladığı dostlar listesindeki gazetecilerin büyük bölümünün hem Ergenekon hem de İsrail'e sempati ile bakması, darbenin hangi ülkenin menfaatine geleceğine dair önemli ipuçları veriyor.
habervaktim.com
Ak_Urfalı
01-23-2010, 15:51
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2009125/94153.jpg
Balyoz Darbe Planı'nın ayaklarından birini oluşturan en önemli harekatlardan birinin adı Oraj Hava Harekâtı olarak ortaya çıktı.
Dönemin Harp Akademileri Komutanı olan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Org. İbrahim Fırtına'nın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekâtı'nda Türk jetinin düşürülmesi bile var.
'Çok gizli' damgasını taşıyan , Şubat 2003 tarihli belgenin ismi dikkat çekiyor. Peki Bu plana niçin ORAJ ismi seçilmiş. Fransızca bilenler bunun pek sıradan bir seçim olmadığını söylüyor. Orage (oraj) Fransızca fırtına , bora gök gürültüsü anlamına geliyor .
http://image.samanyoluhaber.com/Images/Resim/Images/News/2010123/orage_fırtına.jpg
Yani Oraj İbrahim Fırtına'nın soy isminin Fransızcası.
Ya Planın altında imzası olan dönemin Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına ORAJ Harekat Planına ismini vermiş. Ya da bu isimbenzerliği olmuş
PLAN NEYİ ÖN GÖRÜYOR
Harp Akademileri Komutanı Hava Orgeneral İbrahim Fırtına'nın imzasını taşıyan Oraj Hava Harekât Planı. Planın “Vazife” bölümünde aynen şöyle deniyor: “Hava Kuvvetleri Komutanlığı olarak Türkiye genelinde sıkıyönetim ilan edilmesini sağlamak ve Sıkıyönetim Komutanlıkları'nın faaliyetlerinin başarıya ulaşmasını sağlamak maksadıyla; Yunanistan'la gerginliği artıracak ve irtica yanlılarını tahrik ederek TSK aleyhine faaliyetlere başlamalarını sağlayacak, envanterindeki mevcut silah sistemlerini kullanarak psikolojik etki yaratarak hükümet ve TBMM üzerinde baskı kuracak, personel görevlendirmesi destek verecektir.”
YUNANİSTAN YAPTI DERİZ...
Oraj Hava Harekât Planı, “Türk Hava Kuvvetleri'nin Ege Denizi'ndeki uçuşlarının sayısının arttırılmasını” ve “Türk savaş uçaklarının Yunanistan tarafından engellendiğinin ve taciz edildiğinin gündeme getirilmesini” öngörüyor. Oraj'in “İcra” bölümünün tüyler ürpertici ikinci maddesi aynen şöyle: “Emirle Ege uçuşları sırasında Yunan Hava Kuvvetlerine ait uçaklar taciz edilerek tahrik edilecek bir çatışma ortamı oluşturulacaktır. Mümkünse bir uçağımızın Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi sağlanacak, bu gerçekleşmediği takdirde yeniden teşkilatlandırılan ÖZEL FİLO personelinden bir pilotun uygun zaman ve yerde kolundaki uçağa atış yapmak sureti ile kendi uçağımızın düşürülmesi sağlanacaktır. Uçağın, Yunan Hava Kuvvetleri tarafından düşürüldüğü yönünde medyada haberler yaptırılarak, AKP Hükümetinin bu konudaki acizliği ortaya konulacaktır.”
EGE'DE SAVAŞ PROVOKASYONU
Oraj'ın devamında, Türkiye ile Yunanistan'ı savaşın eşiğine getirebilecek gerilim planı şöyle ayrıntılandırılıyor: “Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ve özellikle Filolarda Yunan Hava Kuvvetleri'ne yönelik husumet ve gerginlik kontrollü olarak artırılacak, pilotların uçuşlarda daha agresif olmaları sağlanacaktır. Benzer olaylarda meşru müdafaa kapsamında atış dahi yapabileceği gayriresmi olarak pilotlara deklare edilecektir.” Bu provokasyon havada devam ederken, Trakya sınırında gerginliğin arttırılması ve bütün bölgede seferberlik havası yaratılması da hedefleniyor: “Gerginlik Trakya sınırında da arttırılacak, Trakya sınırına yakın bölgelerde devriye görevleri icra edilecek, Deniz Kuvvetleri ile Ege Denizi'nde sürekli müşterek eğitim yapılacaktır. Balıkesir, Bandırma, Çiğli, Çorlu ve Dalaman meydanlarında 24 saat esasına göre yerde uçak bekletilecek, en küçük olaylarda dahi scramble uçakları kaldırılacaktır. 134'üncü Filo K.lığı (Türk Yıldızları) iki günde bir sanayi odaları, iş adamları, barolar vb. davetlisi olarak farklı şehirler üzerinde gösteriler yapacak, halkın TSK'ya duyduğu sempati pekiştirilecek, gösteriler sırasında halka ve özellikle de çocuklara hediyeler dağıtılacaktır.”
(samanyoluhaber)
Ak_Urfalı
01-23-2010, 16:08
http://www.habervaktim.com/resim/resim104378_2.jpg
Balyoz darbe planında ismi kurulacak hükümetin başbakanı olarak geçen TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu hakkındaki iddialara cevap verdi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, son zamanlarda, millet iradesine müdahaleyi amaçlayan, çeşitli senaryoların kamuoyunda sıklıkla yeraldığını belirterek, “Bu kirli planlara, adımın karıştırılmasını, hayret ve dehşetle karşılıyorum” diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, düzenlediği basın toplantısında, "Balyoz harekat planı"nda adının Başbakan olarak geçmesine yönelik iddialara yanıt verdi. “Son zamanlarda, millet iradesine müdahaleyi amaçlayan, çeşitli senaryoların kamuoyunda sıklıkla yeraldığını görmeye başladık. Bu kirli planlara, adımın karıştırılmasını, hayret ve dehşetle karşılıyorum” diyen Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
“16 Haziran 2001'den bu tarafa TOBB başkanıyım. Bu süre zarfında, hükümetler geldi geçti. Ben, hep aynı ilkeler doğrultusunda çalıştım. İş dünyamızın sorunlarını, önerilerini, halktan yetkiyi almış ve karar alıcı konumundaki, siyasetçilere ilettim. Siyaseti, toplumsal tercihlerin belirlendiği bir alan olarak gördüm. TOBB'un varlık nedenini ve camiamızın istek ve beklentilerini, her zaman esas aldım. Bunu yaparken, siyasetin alanıyla, kendi görev alanımı, birbirine karıştırmamaya özen gösterdim. Bu sorumluluğun bilincinde oldum.
Ülke meselelerinin çözüm yerinin, sadece demokratik platformlar olduğuna inandım. Daha düne kadar, hükümetin yandaşı olarak nitelendiriliyordum. Şimdiyse, darbecilikle ilgili iddialara maruz kalmaya başladım.
Ben, darbe yapmayı, vatana ihanet kabul ederim. İhanete teşebbüs edenlerin yanında da olmam, olamam. Bu konuda net olarak şunu söyleyeyim; bu çamur benim üzerime yapışmaz.”
-BALYOZ PLANINI İLK KEZ DUYDUM-
Hisarcıklıoğlu, Taraf gazetesinde yayınlanan "Balyoz harekat planı"nı ilk kez basından duyduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, “Darbe planı hazırladığı söylenen şahısları da tanımıyorum. Buna rağmen, demokrasi karşıtı planlara, ismimi karıştıranlardan şikayetçiyim. Sadece iddialara dayalı linç fetvaları yayınlanmasından, şikayetçiyim. Bulanık suda balık avlamaya çalışanların oltasına takılanlardan ve gazetecilerin de, bunu sorgulamadan yayınlamasından şikayetçiyim. Gerekli hukuki süreci de başlatmış bulunuyorum” diye konuştu.
-DARBELERDEN ŞAHSEN ZARAR GÖRDÜM-
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 1960 ihtilali, 1971 muhtırası ve 1980 askeri darbesi ile 28 Şubat sürecinde ciddi zarar görmüş biri olduğunu belirterek, “Demokrasi karşıtı hiçbir hareketin, içinde, önünde, arkasında, hatta dedikodusunda bile yer almadım. Hayatım boyunca Allaha çok şükür, ne zulmeden oldum, ne de zalimlerden merhamet isteyen oldum. Sadece adaletin yanında oldum” dedi. Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Büyük Türk bilgini Farabi'nin bir sözünü sizlere hatırlatmak isterim " ancak, özgür birey ve toplumlar ahlaklı olabilir" Türkiye'nin sorunlarının çözümü, meşruiyet dışı yollarda aranmamalıdır. Darbe tezgahları ne kadar namussuzluk ise, haysiyet cellatlığı da, o kadar namussuzluktur. İkisi de zulümdür. Zulüm ile de abad olunmaz. Ben ülkemin her karışını geziyor ve şunu her fırsatta ifade ediyorum "Adaletsizlik, zulüm ve korku üzerine kurulan bütün sistemler, yok olmaya mahkûmdur. Şimdi bu vesileyle; bu ülkeyi ihtiraslarından daha fazla seven herkesi, bir kez daha; demokrasiye sahip çıkmaya, hukukun üstünlüğünü korumaya, birbirine çamur atmamaya, linç fetvalarına son vermeye, bilgi kirliliğini önlemeye, vicdanına kulak vermeye, fitne ve fesattan vazgeçmeye, ülkemizin kurumlarını yıpratmamaya, her kurumu da, şeffaf olmaya davet ediyorum.
-BU ÜLKE HEPİMİZİN-
Zira, bu ülke hepimizin, gidecek başka bir yerimiz yok. Açıktır ki, olup bitenin, aş, iş ve ekmek kavgasıyla bir alakası yoktur. Ama biz; aş, iş ve ekmek kavgası vermek istiyoruz. Ülkemizi ve 72 milyonu zenginleştirmek istiyoruz. Bunun içinde; Türkiye'nin tek çıkış yolu var. Güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasi. Bu yüzden, herkesin hesap sorabildiği ve hesap verebildiği, birinci sınıf bir demokrasi istiyoruz. Birilerine imtiyaz sağlamak için değil herkes için özgürlükleri esas alan bir demokrasi istiyoruz. Demokrasiye sahip çıkmanın yolu; darbeyi ve her türlü darbe teşebbüsünü lanetlemek ve darbecileri cezalandırmak kadar, sağduyulu olmak, hukukun üstünlüğünü korumak, kurumların ve kişilerin, saygınlığını da yıpratmamaktan geçer. Demokrasi ve hukuk çıtasını yükseltmek, hukuk dışına çıkarak, birilerine çamur atmakla olmaz. Makamı, rütbesi, görevi, ismi, aidiyeti ne olursa olsun, hiç kimse demokrasinin ve hukukun dışına çıkamaz.”
Hukukun üstünlüğüne ve yargıya olan inancının tam olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Ama herkes mutlaka şeffaf ve açık olmalıdır. Şeffaf olmayan her olay ve kurum fitneyi besler. Ortam, haysiyet cellatlarına kalır. İsteyen, istediği kadar demokrasi dışı hayaller kurabilir, hezeyanlarda bulunabilir. Ama benim, içinde milletimizin yer almadığı, hiçbir hayalim olmadı. Benim adımı, bu fitneye karıştıranlara, hakkımı helal etmiyorum” diye konuştu
(habervaktim)
Ak_Urfalı
01-23-2010, 16:08
http://www.habervaktim.com/resim/resim104378_1.jpg (http://www.habervaktim.com/haber/104378/hisarciklioglu_darbeyi_vatana_ihanet_kabul_ederim. html)
Bu konuda yorum yapmak erken olur.
Üç mevsim
01-24-2010, 04:52
Kozmik oda yeniden mühürlenecek!
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu'nun kozmik odadaki aramalardan sonra hakimin henüz bir karar vermemesine rağmen “Suç unsuru bulunmadı. Belgeleri yakacağız” açıklamasından sonra Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili harekete geçti. Bilgili, Çubuklu'nun suç unsuru teşkil eden açıklamalarından sonra belgelerin dava sürecince korunması için kozmik odanın mühürletilmesi için çalışmalar yaptığı kaydedildi.
http://www.habervaktim.com/resim/resim104600_1.jpg?t=87063518 (http://www.akpartiforum.com/haber/104600/kozmik_oda_yeniden_muhurlenecek.html)
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast planından sonra Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki kozmik odada yapılan aramalarla ilgili ilginç gelişmeler yaşanıyor. Aramaları tamamlayan hakimin, elde ettiği belge ve bilgilerle ilgili henüz hiçbir karar açıklamadan Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu'nun “Suç unsuru bir şey bulunmadı, belgeleri yakacağız” açıklamasından sonra Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin, belgeleri korumak için harekete geçtiği öğrenildi.
CUMHURİYET SAVCISI HAREKETE GEÇTİ
Çubuklu'nun, aramayı gerçekleştiren hakimin henüz bir karar vermeden, belgeler hakkında basın yoluyla açıklama yapması ve belgeleri yakacağını bildirmesinin ardından harekete geçen Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin TCK'nın 125'inci Maddesi uyarınca belgelerin korunması için girişimlere başladığı belirtildi.
KOZMİK ODAYI YENİDEN MÜHÜRLETECEK
Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu'nun ‘Suç bulunmadı, belgeleri yakacağız' açıklamasının ardından Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin “Devlet sırrı olduğu için belgelerin bulunduğu yerde korunması maksadıyla mahkemeye başvurup, kozmik bürodaki belgelerin korunmasıyönünde karar aldıracağı” belirtildi. Bilgili'nin kozmik odayı mahkeme kararıyla mühürletip, buradaki belgelerin dava açılması halinde Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 125'inci Maddesi uyarınca dava aşamasında inceletilmesi için çalışmalar yaptığı kaydedildi.
ÇUBUKLU ÜÇOK'ÜN BELGELERİNİ DE YOK ETMİŞTİ
Öte yandan kozmik odadaki aramalarla ilgili olarak hakimin henüz hiçbir karar vermeden “Belgeleri yakacağız” diyen Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu daha önce de, rüşvet almak ve sahte çürük raporu vermekten cezaevine gönderilen Zeki Üçok'la ilgili belgelerin sivil savcıların eline geçmemesi için yok edilmesi talimatı vermişti. Çubuklu ve ekibinin Üçok'a ait belgeleri ortadan kaldırdığına dair ses kayıtları internete düşmüştü.
http://habervaktim.com/gommefoto/vakitlogo1.jpg
Ertuğrul ÖZGÜL
01-25-2010, 12:38
Genelkurmay Başkanlığı, 1. Ordu Komutanlığı'nda 5-7 Mart 2003'te yapılan plan seminerine ait bütün belgelerin kendisine gönderilmediğini ve gönderilen bölümlerin ise 2007'de imha edildiğini açıklamıştı. Taraf Gazetesi'nde dün yayınlanan belgeler Genelkurmay'ı yalanladı. Taraf, o dönemde kurmay albay olan Süha Tanyeri ile Turgut Değerli'nin Mart 2003 tarihli kozmik saklama yazışmalarını sayfalarına taşıdı. İmzalı belgelere göre, seminerin evrakı özel emirle kozmik odada arşivlendi; diğer bütün ortamlardaki belgeler için imha talimatı verildi.
Taraf Gazetesi'nde dün yayınlanan belgeler ise Genelkurmay'ı yalanladı. Taraf, o dönemde kurmay albay olan Süha Tanyeri ile Turgut Değerli'nin Mart 2003 tarihli kozmik saklama yazışmalarını sayfalarına taşıdı. İmzalı belgelere göre, Balyoz Darbe Planı'yla ilişkili seminerin evrakı özel emirle kozmik odada arşivlendi; diğer bütün ortamlardaki belgeler için imha talimatı verildi. Ama o belgeler yedi yıl sonra ortaya çıktı.
Belgeler, hazırlıkları inceden inceye planlanan bu plan seminerinin kayıtlarının, gizlilik derecesi yüksek olan diğer askerî belgeler gibi 'kozmik'te koruma altına alındığını gösteriyor. Birinci Ordu Komutanlığı Harekât Başkanı Kurmay Albay Süha Tanyeri'nin ıslak imzalı talimatına göre, Selimiye Kışlası'nda düzenlenen 'rutin' plan seminerinin yazılı ve sesli kayıtları, kozmikte saklandı. Albay Süha Tanyeri'nin plan seminerinin arşivlenerek kozmikte saklanması için gönderdiği 11 Mart 2003 tarihli, dört maddeden oluşan 'Gizli' ibareli talimatı aynen şöyle: (1) Birinci Or. K.lığı Plan semineri 05-07 Mart 2003 tarihleri arasında icra edilmiştir. (2) Plan semineri icrası kapsamında yapılan tüm hazırlıklar arşivlenmek maksadıyla CD'lere kopyalanarak Kozmik'te saklanacaktır. (3) Plan semineri ile ilgili bilgiler bilgisayar ortamında ve evrak olarak Kozmik haricinde bulundurulmayacak (menfi), bilgisayarda bulunan konu ile ilgili bilgiler silinecektir. (4) Belirtilen işlemin yapılarak, sonucunun 14 Mart 2003 tarihine kadar 1'inci Ordu Komutanlığı'nda bulundurulmasını..."
BELGELER 'KOZMİK'E TESLİM EDİLDİ
Albay Süha Tanyeri'nin emrinin yerine getirildiğini gösteren cevap yazısı ise 14 Mart 2003 tarihli. Üçüncü Kolordu Komutanlığı'nda görevli Kurmay Başkanı Vekili Albay A. Turgut Değerli imzasıyla Birinci Ordu Komutanlığı'na gönderilen yazının konu başlığında, 'Plan semineri ile ilgili bilgilerin arşivlenerek Kozmik'te saklanması' yazıyor. İki maddelik o kısa yazıda şunlar belirtiliyor: (1) Birinci Ordu Komutanlığı'nda 05-07 Mart 2003'te icra edilen plan seminerine ait tüm yazılı ve elektronik yazılar toplanarak arşivlenmek üzere Kozmik'e teslim edilmiştir. (2) Plan semineri ile ilgili hiçbir evrak ve dokümanın Kozmik haricinde bulundurulmadığı ve bilgisayar ortamında bulunan dosyaların silindiğini arz ederim."
Birinci Ordu Harekât Başkanı Kurmay Albay Süha Tanyeri ile Üçüncü Kolordu Komutanlığı'nda görevli Kurmay Albay A. Turgut Değerli arasında geçen bu yazışma, plan semineri kayıtlarının Kozmik'te arşivlendiğini gösteriyor.
zaman
Ertuğrul ÖZGÜL
01-25-2010, 12:38
http://img200.imageshack.us/img200/7930/ymkozmikk.jpg
Ak_Urfalı
01-25-2010, 14:58
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010125/100106.jpg
İşte Balyoz'u ele veren el yazısı
Darbe planının koordinatörü olduğu anlaşılan Albay Tanyeri'nin iki ayrı el yazısı notu Balyoz'u ele veriyor...
Mart 2003'te 1. Ordu'nun Harekât Başkanı olan Süha Tanyeri'nin el yazısı seminer notlarında 'AKP'nin iktidara gelişini Hitler'inkine benzeten e-mail kampanyası yapalım' gibi öneriler var.
Balyoz Harekât Planı'nda dönemin 1. Ordu Harekât Başkanı Kurmay Kıdemli Albay Süha Tanyeri'nin seminerden önce ve seminerde tutmuş olduğu iki ayrı el yazısı notu da var. El yazısı notlan toplam 80 sayfadan oluşuyor. Notlarda darbe öncesi planlar ve sonrasında yapılacaklar yer alıyor.
http://media.samanyoluhaber.com/media/fotogaleri/2010/01/25/1/balyoz_1.jpg (http://media.samanyoluhaber.com/media/fotogaleri/2010/01/25/1/balyoz_2.jpg)
Tanyeri'nin tuttuğu notlarda dikkat çekici bölümlerden biri "3 kasımdan sonra devletin temel niteliklerini dini esaslara göre değiştirmek isteyen var" notu. Bir diğer notta ise "Hitlerin iktidara gelişi e-mail olarak çekilsin" deniyor.
Tanyeri'nin "Hitlerle" ilgili tutmuş olduğu notun perde arkasında ise 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan'ın tüm birliklere çekmiş olduğu bir faks notu yatıyor.
Hatırlanacağı gibi Aktüel dergisi Doğan'ın 15 Ocak 2003'te birliklere AKP'nin Nazilere benzediğini öne süren binlerce faks çektiğini ortaya çıkarmıştı. Çekilen faksta Almanya'da Nazilerin iktidara gelişiyle ilgili süreç aktarılırken isim verilmeden AKP'nin iktidara gelişiyle Almanya'da yaşananlar birbirine benzetiliyordu. Faks mesajında "Nazilerin yüzde 37.4 ile iktidara geldikten sonra Alman Meclisi Reischtag'ı yakıp darbe yaptıkları ve tüm hak ve özgürlükleri kaldırdığı" ifade ediliyordu. Faksta "Biz halka gerçeği söylemiştik. Sadece iktidara gelene kadar demokratik yollara başvuracağımızı açıklamıştık. Halk bizi bilerek seçti. Bizi istedi. Bizi yargılayamazsınız" sözleri de yer almıştı. Aktüel'in haberine göre faks aynen şöyle bitiyordu: "İşte böyle. Fakat bu anlatılanların Türkiye ve bizim ülkemizle her hangi bir ilgisi, ilişkisi olabilir mi ki!"
Tanyeri, 80 sayfadan oluşan deftere binlerce el notu düşmüş. Notların ilk 10 sayfasında darbe ortamında hangi birliğin ne görev yapacağı, kime bağlı olduğu notlan var. Devamında ise 15. Kolordu'nun 15 Ocak 2001'de yapmış olduğu Egemen Plan Çalışması'nın, Balyoz Planı çerçevesinde Süha Tanyeri tarafından incelendiği ve güncellendiği görülüyor. Tanyeri bu bölüme el yazısıyla şu notu düşmüş: "Egemen Hrk. Planı'nın uygulanmasında karşılaşılacak sorunlar, teklif." Darbe sürecinde İstanbul, İzmit, Adapazarı'nda karşılaşılacak sorunlar da not olarak düşülmüş.
Tanyeri'nin 80 sayfadan oluşan el notunun hemen hemen hepsi oldukça dikkat çekici. İşte o binlerce nottan kısa satır başları:
"En önemli tehdit iç tehdit"
Seminer çalışması sonunda kuvvet durumu, ihtiyaç durumu hesap edilecektir. Yeterli olunacak mı? Bölge bölge incelenmesi gereklidir. Şehir planı bazında incelenmesi gerekebilir. Kuvvet komutanlığının emrini de böylece karşılamış olur.
Bazı gelişmeler bizleri ciddi olarak kaygılandırmakta. TC. yapısını değiştirme gayreti vardır. Ancak bütün parlamentoyu bunun için almak doğru değildir. İrticai faaliyette bulunan personel değiştirilebilir. Bunun yerine yeni personel atandırılabilir.
(Kaynak:Taraf)
Ak_Urfalı
01-25-2010, 15:03
http://image.samanyoluhaber.com/Images/News/2010125/100094.jpg
Taraf, ŞOK LİSTEYİ yayınladı
Balyoz darbe timleri hazırlandı: İşte o generaller...
Birinci Ordu Plan Seminerinin hazırlığı esnasında Balyoz Planı'nda görev alacak subayların isimleri belirlenmiş. Listede 24 generalin adı tek tek sıralanmış.
Selimiye Kışlası'nda 5-7 Mart 2003'te gerçekleştirilen plan seminerinde, Balyoz Harekât Planı'nın uygulanması için hazırlık yapılıyordu. Taraf'ın elindeki 5 bin sayfalık belgeler arasında bulunan, darbede görevlendirilecek askeri personelin listesi de bunu kanıtlıyor. Plan seminerinden üç ay önceki bir tarihte Tümgeneral Nejat Bek, Birinci Ordu Komutanı emriyle İstihbarat Başkanı Kurmay Albay İzzet Ocak'tan, harekâtta görevlendirilecek personel isimlerinin tespit edilerek komutanlığa gönderilmesini istiyor. Aralık-2002 tarihini taşıyan talimatın konu bölümünde, "1'inci Ordu Plan Semineri-2003" yazıyor. Bu yazılı emrin bir nüshası harekât planının uygulanmasını koordine ettiği anlaşılan Kurmay Albay Süha Tanyeri "ye de gönderilmiş. Emrin Ek-B kodlu belgesinde, 10 maddeden oluşan görev kategorisi çizelgesi bulunuyor. Darbe harekâtı hazırlığını ele veren bu çizelge aynen söyle:
a - Özel operasyon ve sorgulama timlerinde görevlendirilecek personel
b - Özel görevli toplama timlerinde görevlendirilecek personel
c - Sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecek personel
ç - Darbe harekâtı timlerinde görevlendirilecek personel
d - Gözaltı timlerinde görevlendirilecekpersonel
e - Hasar tespit timlerinde görevlendirilecekpersonel
f - Kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilecek personel.
g - Özel hastaneler ve ilaç depolarında görevlendirilecek personel
ğ - Gümrükler, depolar, ambarlarda görevlendirilecek personel
h - Alışveriş merkezleri ve gıda toptancılarında görevlendirilecek personel
Yazılı emrin yerine getirildiğini gösteren görevlendirme çizelgesi ise İstihbarat Başkanı Kurmay Albay İzzet Ocak tarafından hazırlanarak Birinci Ordu Komutanlığı'na gönderilmiş. Ek-A kodlu belgede, "Görevlendirmede Yetkili" 24 general ile 72 subayın isimleri ayrıntılı
bir şekilde yer alıyor. 10 maddede sıralanan timlerin başına ise rütbesine, isim ve görev yerlerine göre belirlenen 274 subay getirilmiş. Bu görevlendirme listeleri, Balyoz Harekat Planı'nda yer alacak askeri personelin Selimiye Kışlası'ndaki "rutin" seminerden tam üç ay önce, büyük bir gizlilik ve özen içinde seçildiğini gösteriyor.
İşte 'seminerdeki' generallerin listesi
1.Tümg. Nejat BEK (1 nci Or. Kur. Bşk.)
2.Tuğg. M. Korkut ÖZARSLAN (1 nci Or.Hrk.Kur.Ybsk.)
3.Korg. Engin ALAN (2 nci Kor.K.)
4.Tuğg. Nuri Ali KARABABA (95 nci Zh.Tug.K.)
5.Tuğg. M. Kemal TUTKUN (4 ncü Mknz.P.Tug.K.)
6.Tuğg.UğurUZAL (8 nci Mknz.P.Tug.K.)
7.Tuğg. Gürbüz KAYA (18 nci Zh.Tug.K.)
8.Korg. Şükrü SARIIŞIK (5 nci Kor.K.)
9.Tümg. Behzat BALTA (3 ncü Mknz.P.Tak.Tüm.K.)
10.Tuğg. Halil KALKANLİ (54 ncü Mknz.P.Tug.K.)
11.Tuğg. Tuncay ÇAKAN (3 ncü Zh.Tug.K.)
12.Tuğg. Hasan Fehmi CANAN (33 ncü Mknz.P.Tug.K.)
13.Tuğg. Erkal Bektaş (65 nci Mknz.P.Tug.K.)
14.Tuğg. Ahmet YAVUZ (55nci Mknz.P.Tug.K.)
15.Korg. Ayhan TAŞ (15 nci Kor.K.)
16.Tuğg. Faruk O. MEMİOĞLU (1 inci P.Tug. K)
17.Tuğg. Kaya VAROL (2 nci Zh.Tug.K.)
18.Korg. Ergin SAYGUN (3 ncü Kor. K)
19.Tümg. Metin Yavuz YALÇIN (3 ncü Kor.K.Yrdc.ve 52 nci Zh.Tüm.K.)
2O.Tuğg.Yurdaer0LCAN (1 nci Zh.Tug.K.)
21.Tuğg. İhsan BALABANL(66 nci Zh.Tug.K.)
22.Korg. Doğan TEMEL (Harp Ak. K.Yrdc.)
23.Tümg. Hayri GÜNER (Harp Ak.K.Kur.Bşk.)
24.Tümg. Recep Rıfla DURUSOY (Slh.Kv.Ak.K.)
TARAF
hipermuhafazakar
01-25-2010, 15:38
Allaha çok şükür bir çorap söküğümüz daha oldu :) Bunu bari iyi çekelimde gitsin nereye kadar giderse
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.