Gönülden
08-13-2008, 10:48
Ergenekon iddianamesi ile öğrendik ki, bazı olaylarda sol ve sağ teröristler birbirleri ile çok güzel paslaşabiliyorlarmış.. Veli amcalarının direktifi ile, birisi diğerinin eylemini üstleniyor, diğeri aradan sıyrılabiliyormuş!
Ama gelişmeler öylesine hızlı yaşanıyor ki, olayın bire bir şahitleri, korkarım ki bildiklerini anlatamayacaklar.. Bu olaylar da kapanıp gidecek!
Solcu polis derneğinin kurucusu Emniyet Amiri Hüseyin Kocadağ, sağcıların en hızlılarından Abdullah çatlı ile aynı arabada iken kazada öldü..
İlişkilerinin boyutu hakkında bilgi veremediler.
Şimdi de sol örgütlerin içinde önemli bir yeri olan DHKP-C’nin elebaşısı DursunKarataş, tam da Veli Küçük ile ilişkisi olduğu iddialarının ortaya atıldığı bugünlerde, adeta bildiklerini anlatmamak için bu dünyadan ayrıldı.
Eceli ile mi ölmüştür, yoksa derin bir operasyon sonucu mu hayata gözlerini yummuştur bilmiyorum; birkaç ay önce “hastaydı/öldüydü” diye dedikodular üretilen Dursun Karataş’ın, Hollanda’da önceki gün öldüğünü ailesi de kabul etmiş!
Bir terör örgütünün elebaşısının ölümünü niçin önemsedim?
çünkü kendisi, daha dünkü manşetimizde yer alan Sabancı suikastı hakkında, belki de en kritik şahitliği yapacaktı!.
“Evet, cinayeti bizim elemanlarımız işlemedi ama, para karşılığı biz üstlendik. üstlenmemizi isteyen şu şahıstır.. Parayı veren de bu!” diyecekti. Bildiklerini anlatacak, böylece sadece Sabancı suikastı değil, belki diğer cinayetlerin de çözümüne katkıda bulunacaktı!
Bazıları, “Uçuk bir iddiaya ne kadar önem veriyor, ciddiyet kazandırıyorsunuz” diyebilir..
Ben bildiklerimi aktarayım da, “uçukluk” nerededir siz karar verin..
Daha önce de PKK’nın başı Abdullah öcalan için aynı gerçeğin varlığını öğrenmiştik. 1999’da Türkiye’ye gelene kadar, Abdullah öcalan hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yoktu! Dün Dursun Karataş’ın avukatı açıkladı da öğrenmiş olduk, sürekli olarak terör örgütü elebaşısı diyoruz ama, Dursun Karataş’ın aleyhine de kesinleşmiş hiçbir mahkumiyet kararı yokmuş!
Yani gidip savcılıktan sabıka belgesi istese, sizin bizim gibi pampak bir vatandaşmış kendisi..
Türkiye’de onlarca terörist eylemin, cinayetin faili olarak gösterilen bir örgütün elebaşısının mahkumiyeti yok.. Ne kadar ilginç değil mi?
Niye acaba?
Ergenekon’daki ağabeylerinin isteklerini yerine getirme karşılığında, Almanya’da/Hollanda’da, şurada/burada rahatça dolaşsın diye mi?
Kimbilir?
Düşünebiliyor musunuz, suçluların iadesinden tutun, adli yardımlaşmaya kadar birçok anlaşma ile devletler bütün dünyayı tek ülke haline getirme yolunda.. Ama biz terör örgütü başı olarak gördüğümüz bir adamı, onlarca anlaşma yaptığımız ülkelerden alıp, getirip, cezaevine tıkamıyoruz!
ölüyor da, ondan sonra Türkiye’ye dönmesi gündeme gelebiliyor!
Biraz geriye doğru gittiğimizde, önceki yıllarda da hayli ilginç bir serüveni olduğu anlaşılıyor Karataş’ın.
Aleyhinde açılan Dev-Sol davası 1980 yılından beri devam ediyormuş!
28 yıldır!
İnsaf yani..
üç ayda, beş ayda davalara son noktayı koyan hakimler başka ülkede mi yaşıyorlar? Şu DursunKarataş’ın davasına da bir el atsalar ya!
“El atılsa ne olacak ki, adam zaten 1980’den 89’a kadar cezaevinde idi, kaçırıldı” derseniz, size de itiraz edemem!
İnsana çok komik geliyor ama, maalesef gerçekler böyle.. Sizin canınıza kasteden, devleti yıkmak isteyen adamları yakalayamıyorsunuz, yakaladığınızda cezaevinde tutamıyorsunuz, tuttuğunuzda mahkumiyet kararı veremiyorsunuz. Tüm bunlar, derin devlet operasyonları çerçevesinde, sizlerin canlı şahitliğinizde yaşanıyor, yaşatılıyor!
Düşünebiliyor musunuz, Altemur Kılıç gibi birisi dahi, çıkıp “DHKP-C doğru söylüyor” diyebiliyor!
CHP, Ergenekon’a avukatlık yapıyor.. Altemur da DHKP-C’ye..
Sonra da soruyorlar, “Ergenekon nasıl bir şey” diye..
Türkiye’deki kanlı eylemlerde ikinci sıradaki terör örgütünün elebaşısının sabıkası yok.. Kendileri tertemiz, sabıkasızlar!
Ergenekon, öyle bir şey işte..
Ama gelişmeler öylesine hızlı yaşanıyor ki, olayın bire bir şahitleri, korkarım ki bildiklerini anlatamayacaklar.. Bu olaylar da kapanıp gidecek!
Solcu polis derneğinin kurucusu Emniyet Amiri Hüseyin Kocadağ, sağcıların en hızlılarından Abdullah çatlı ile aynı arabada iken kazada öldü..
İlişkilerinin boyutu hakkında bilgi veremediler.
Şimdi de sol örgütlerin içinde önemli bir yeri olan DHKP-C’nin elebaşısı DursunKarataş, tam da Veli Küçük ile ilişkisi olduğu iddialarının ortaya atıldığı bugünlerde, adeta bildiklerini anlatmamak için bu dünyadan ayrıldı.
Eceli ile mi ölmüştür, yoksa derin bir operasyon sonucu mu hayata gözlerini yummuştur bilmiyorum; birkaç ay önce “hastaydı/öldüydü” diye dedikodular üretilen Dursun Karataş’ın, Hollanda’da önceki gün öldüğünü ailesi de kabul etmiş!
Bir terör örgütünün elebaşısının ölümünü niçin önemsedim?
çünkü kendisi, daha dünkü manşetimizde yer alan Sabancı suikastı hakkında, belki de en kritik şahitliği yapacaktı!.
“Evet, cinayeti bizim elemanlarımız işlemedi ama, para karşılığı biz üstlendik. üstlenmemizi isteyen şu şahıstır.. Parayı veren de bu!” diyecekti. Bildiklerini anlatacak, böylece sadece Sabancı suikastı değil, belki diğer cinayetlerin de çözümüne katkıda bulunacaktı!
Bazıları, “Uçuk bir iddiaya ne kadar önem veriyor, ciddiyet kazandırıyorsunuz” diyebilir..
Ben bildiklerimi aktarayım da, “uçukluk” nerededir siz karar verin..
Daha önce de PKK’nın başı Abdullah öcalan için aynı gerçeğin varlığını öğrenmiştik. 1999’da Türkiye’ye gelene kadar, Abdullah öcalan hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı yoktu! Dün Dursun Karataş’ın avukatı açıkladı da öğrenmiş olduk, sürekli olarak terör örgütü elebaşısı diyoruz ama, Dursun Karataş’ın aleyhine de kesinleşmiş hiçbir mahkumiyet kararı yokmuş!
Yani gidip savcılıktan sabıka belgesi istese, sizin bizim gibi pampak bir vatandaşmış kendisi..
Türkiye’de onlarca terörist eylemin, cinayetin faili olarak gösterilen bir örgütün elebaşısının mahkumiyeti yok.. Ne kadar ilginç değil mi?
Niye acaba?
Ergenekon’daki ağabeylerinin isteklerini yerine getirme karşılığında, Almanya’da/Hollanda’da, şurada/burada rahatça dolaşsın diye mi?
Kimbilir?
Düşünebiliyor musunuz, suçluların iadesinden tutun, adli yardımlaşmaya kadar birçok anlaşma ile devletler bütün dünyayı tek ülke haline getirme yolunda.. Ama biz terör örgütü başı olarak gördüğümüz bir adamı, onlarca anlaşma yaptığımız ülkelerden alıp, getirip, cezaevine tıkamıyoruz!
ölüyor da, ondan sonra Türkiye’ye dönmesi gündeme gelebiliyor!
Biraz geriye doğru gittiğimizde, önceki yıllarda da hayli ilginç bir serüveni olduğu anlaşılıyor Karataş’ın.
Aleyhinde açılan Dev-Sol davası 1980 yılından beri devam ediyormuş!
28 yıldır!
İnsaf yani..
üç ayda, beş ayda davalara son noktayı koyan hakimler başka ülkede mi yaşıyorlar? Şu DursunKarataş’ın davasına da bir el atsalar ya!
“El atılsa ne olacak ki, adam zaten 1980’den 89’a kadar cezaevinde idi, kaçırıldı” derseniz, size de itiraz edemem!
İnsana çok komik geliyor ama, maalesef gerçekler böyle.. Sizin canınıza kasteden, devleti yıkmak isteyen adamları yakalayamıyorsunuz, yakaladığınızda cezaevinde tutamıyorsunuz, tuttuğunuzda mahkumiyet kararı veremiyorsunuz. Tüm bunlar, derin devlet operasyonları çerçevesinde, sizlerin canlı şahitliğinizde yaşanıyor, yaşatılıyor!
Düşünebiliyor musunuz, Altemur Kılıç gibi birisi dahi, çıkıp “DHKP-C doğru söylüyor” diyebiliyor!
CHP, Ergenekon’a avukatlık yapıyor.. Altemur da DHKP-C’ye..
Sonra da soruyorlar, “Ergenekon nasıl bir şey” diye..
Türkiye’deki kanlı eylemlerde ikinci sıradaki terör örgütünün elebaşısının sabıkası yok.. Kendileri tertemiz, sabıkasızlar!
Ergenekon, öyle bir şey işte..