fatih kısaparmak balon baskılı balon Türk gazeteciler, Suriye istihbaratına teslim edildi - Siyaset Forum

PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türk gazeteciler, Suriye istihbaratına teslim edildi


LâHuTî
03-15-2012, 17:33
http://img1.zaman.com.tr/2012/03/15/gazeteci.jpg

AA

Suriye'de kendilerinden altı gündür haber alınamayan Gerçek Hayat dergisi Ortadoğu temsilcisi ve Milat gazetesi yazarı Adem Özköse ile kameraman Hamit Coşkun'un, rejim yanlısı milisler tarafından istihbarat elemanlarına teslim edildiği bildirildi.

Anadolu Ajansı muhabirinin yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre, İdlib'in Binniş kasabası yakınlarında bulunan El Fua köyünde Şebbiha'ya bağlı milisler Türk gazetecileri Suriye istihbaratına teslim etti.

Görgü tanıkları el-Fua köyüne giren Suriye istihbaratına bağlı birliklerin iki zırhlı araç eşliğinde Türk gazetecileri köyden çıkardıklarını belirtiyorlar.

Köyden alınan gazetecilerin nereye götürüldüğü bilinmiyor.

"KAMERAMAN HAMİT COŞKUN YARALI"
Öte yandan kameraman Hamit Coşkun'un yaralı olduğu öne sürülüyor.

Yerel kaynaklar, gazetecilere işkence edilmiş olabileceğini belirtiyor.

"RESMİ BİR BİLGİ YOK"
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal ise kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, Özköse ve Coşkun'un öncelikle nerede olduklarının ve sağlık durumlarının tespiti açısından çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Ancak şu ana kadar bize ulaşmış resmi ve tam teyit edilmiş bir bilgi yok" dedi.

Ünal, Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Suriye'de kendilerinden haber alınamayan iki Türk gazeteci hakkındaki en son bilgilerin sorulması üzerine Ünal, olayın öğrenilmesinin ardından Şam Büyükelçiliği ve Halep Başkonsolosluğu ile temasa geçtiklerini söyledi.

Suriye makamları nezdinde gerekli girişimlerin yapıldığını anlatan Ünal, "Şu ana kadar bize ulaşmış resmi ve tam teyit edilmiş bir bilgi yok" dedi.

SON TEMAS 10 MART'TA
Aldıkları bilgilere göre gazetecilerin 5 Mart'ta Suriye'ye geçtiklerini ve kendileri ile en son 10 Mart'ta temas sağlandığını belirten Ünal, "O tarihten beri kendilerinden haber alınamıyor. Ancak bu arkadaşlarımızın öncelikle nerede olduklarının ve sağlık durumlarının tespiti açısından çalışmalarımız çok yönlü olarak sürdürülüyor" diye konuştu.

Suriye muhalefetinin silahlandırılması konusundaki sorular üzerine de Ünal, Suriye Ulusal Konseyi'nin Türkiye'de kamu düzenini bozmadığı sürece özgürce toplantılar yapabildiğini hatırlatarak, "Burada kendileri ile yapılan görüşmelerde bizim öncelikle verdiğimiz mesaj, Suriye muhalefetinin birliği ve dirliğini sürdürmesi ve mümkün olan her kesimden temsilcileri içine alması" dedi.

ÖZKÖSE VE COŞKUN KİMDİR?
1978 Samsun doğumlu olan Adem Özköse, Gerçek Hayat dergisinin Ortadoğu temsilciliğini yapıyor ve Milat gazetesinde yazıyor.

1991 Karamürsel doğumlu Hamit Coşkun ise İstanbul Üniversitesi Radyo Sinema Televizyon bölümü son sınıf öğrencisi ve çeşitli yayın organlarında kameramanlık yapıyor.

"TÜRKİYE'YE SIĞINANLARIN SAYISI ARTIYOR"
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ünal, düzenlediği basın toplantısında ayrıca, Suriye muhalefeti temsilcileri ile yapılan görüşmelerde askeri konularla ilgili herhangi bir hususun gündeme gelmediğini kaydederek, Suriye'deki baskıdan kaçarak Türkiye'ye sığınanların sayısının her geçen gün artmakta olduğunu söyledi.

Ünal, "Dün itibariyle bu sayı 13 bin 700 idi. Bu sabah itibariyle toplam olarak 14 bin 700 kişi ülkemizde bulunmaktadır. Bunlardan 14 bin 200'ü Hatay'daki kamplarda bulunuyor. Ayrıca Reyhanlı kampında bulunan 500 Suriye vatandaşı da dün Gaziantep'in Islahiye ilçesinde kurulmuş olan bir geçici çadırkente yerleştirildi. Bu rakamlar durumun ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Dün gelen kişiler arasında Suriyeli bir general de ülkemize gelmiştir. Böylece ülkemizde bulunan Suriyeli generallerin sayısı 7'ye çıkmıştır" diye konuştu.

Ünal, sığınmacıların ve askeri yetkililerin isimlerini ve rütbelerini vermelerinin doğru olmayacağını da kaydetti. Ünal, "Rakamların artacağı beklentisi var. Ama rakam telaffuz etmiyoruz. Biz kendimizi her türlü ihtimale karşı hazırlıyoruz" dedi.

Rusya ve İran'ın ayrı bir inisiyatif için Türkiye'ye başvurduklarına ilişkin haberlerin sorulması üzerine de Ünal, kendilerine resmi bir talebin ulaşmadığını ancak kendilerinin Suriye yönetimine telkinde bulunmaları konusunda Rusya ve İran'a birçok kez görüşlerini aktardıklarını ifade etti.

SURİYE'NİN DOSTLARI TOPLANTISI
Selçuk Ünal, Nisan ayında İstanbul'da toplanacak Suriye'nin Dostları toplantısı konusunda da açıklamalar yaparak, hazırlıkların devam ettiğini ancak davet mektuplarının henüz gönderilmediğini söyledi.

Tunus'taki toplantıda Suriye Ulusal Konseyi'nin Suriye halkının meşru bir temsilcisi olarak tanındığını vurgulayan Ünal, "Bizim İstanbul toplantısındaki temel amacımız, Suriye konusundaki uluslararası gündemin devam etmesi, uluslararası camianın dikkatinin çekilmesi ve Suriye yönetimine daha net mesajlar verilmesi" dedi.

İstanbul'daki toplantının dışişleri bakanları düzeyinde olacağını ifade eden Ünal, Fransa'nın davet edilip edilmeyeceği sorusuna, "Bu toplantı çok taraflı bir toplantı. Dolayısıyla Fransa ile ikili ilişkilerimizin dışında değerlendirilmesi mümkün ama Fransa ile ilişkilerimizdeki son gelişmeler çerçevesinde de biliyorsunuz bir değerlendirme yapılıyor. Burada gelişmelere göre bir adım atılacaktır" yanıtını verdi.

Rusya ve Çin'in toplantıya katılması için bir temas olup olmayacağının sorulması üzerine de Ünal, toplantıya Suriye'nin geleceği ile ilgilenen her ülkenin katılmasını temenni ettiklerini söyledi.

werret
03-15-2012, 18:16
Adem Özköse Suriye'deki Nusayri-Baas rejimini -haklı olarak- çok sert bir şekilde eleştiriyor ve Suriye Devrimi'ne güçlü bir şekilde destek veriyordu...

Bu yüzden Adem Özköse'nin ve arkadaşı Hamit Coşkun'un, Beşşar Esed'in köpeklerinin eline geçmesi çok üzücü...

JmbTSW0y6NI

İntifada
03-15-2012, 18:24
eşşek gibi verecekler eşşek gibi...
elleri mahkum...

werret
03-15-2012, 18:27
eşşek gibi verecekler eşşek gibi...

İnşaALLAH..

HaArP
03-15-2012, 18:35
Allahümme innî eûzü-bike min azâbil-baas-esad...

Allah'ım Suriyeli kardeşlerimize yardım et... Zalimleri Perişan et... O Mazlumların dualarına bizi ilhak et... Amin...

Resûlullahın, “Allahümme innî es'elü-ke fiilel hayrât ve terkelmünkerât ve hubbel-mesâkin ve izâ eredte fitneten fî kavmî fe-teveffenî gayre meftûn” (47) duâsını okuduğunu imam-ı Muhammed bildiriyor.

Allahümme innî eûzü-bike min azâbil-kabri ve min azâbinnâr ve min fitnetil mahyâ velmemâti ve min fitnetil Mesîhiddeccâl
Bu duâ, (Yâ Rabbî! Bana hayrlı işler yapmak, çirkin şeyleri terk etmek ve fakirleri sevmek nasip eyle! Kavmim arasında fitne çıkarmak istediğin zaman, fitneye karışmadan canımı al!) demektir.

EpiVaTeS
03-15-2012, 18:38
Engeç Cumartesi teslim edileceklermiş...

Sevban
03-15-2012, 18:40
Abi haberin kaynağını doğrulasın biri....
Sadece anadolu haber günlüğü adlı bir sitede var bu haber...
ALLAH sağsalim dönmelerin nasip eylesin...
Bu arada Fath tezcan döndümü bleniniz var mı?

werret
03-15-2012, 18:41
Allahümme innî eûzü-bike min azâbil-baas-esad...

Allah'ım Suriyeli kardeşlerimize yardım et... Zalimleri Perişan et... O Mazlumların dualarına bizi ilhak et... Amin...

Resûlullahın, “Allahümme innî es'elü-ke fiilel hayrât ve terkelmünkerât ve hubbel-mesâkin ve izâ eredte fitneten fî kavmî fe-teveffenî gayre meftûn” (47) duâsını okuduğunu imam-ı Muhammed bildiriyor.

Allahümme innî eûzü-bike min azâbil-kabri ve min azâbinnâr ve min fitnetil mahyâ velmemâti ve min fitnetil Mesîhiddeccâl
Bu duâ, (Yâ Rabbî! Bana hayrlı işler yapmak, çirkin şeyleri terk etmek ve fakirleri sevmek nasip eyle! Kavmim arasında fitne çıkarmak istediğin zaman, fitneye karışmadan canımı al!) demektir.
Amin , amin , amin..

werret
03-15-2012, 18:42
Abi haberin kaynağını doğrulasın biri....
Sadece anadolu haber günlüğü adlı bir sitede var bu haber...

http://www.haber7.com/haber/20120315/Adem-Ozkose-ve-Hamit-Coskundan-haber.php (http://www.haber7.com/haber/20120315/Adem-Ozkose-ve-Hamit-Coskundan-haber.php)

http://www.haber7.com/haber/20120315/Turk-gazeteciler-Suriye-istihbaratina-teslim-edildi.php (http://www.haber7.com/haber/20120315/Turk-gazeteciler-Suriye-istihbaratina-teslim-edildi.php)

İntifada
03-15-2012, 18:46
Abi haberin kaynağını doğrulasın biri....
Sadece anadolu haber günlüğü adlı bir sitede var bu haber...
ALLAH sağsalim dönmelerin nasip eylesin...
Bu arada Fath tezcan döndümü bleniniz var mı?

haber doğru sevbanım...
hamit kardeşimizin abisi ve adem özkösenin yakın arkadaşı tarafından teyit edildi...

Sevban
03-15-2012, 18:47
Çok şükür Elhamdülllah... :)
Adem abi çok güzel bir abi...

Özgür Çağrı
03-15-2012, 18:47
Bülent Arınç "Gerçek Hayat Dergisi'nin Ortadoğu Temsilcisi Adem Özköse ve Hamit Coşkun El Muhaberat'ın elinde. Gazeteciler sağlıklı."

Sevban
03-15-2012, 18:49
İşkence yapmazlar inşALLAH

İntifada
03-15-2012, 18:50
kıllarına dokunamazlar Allahın izniyle...

Sevban
03-15-2012, 18:52
Eskiden olsa kimin umrunda olurdu,çok şükür artık o günler geride kaldı...
Vatandaşına sahip çıkan bir irade var artık.

werret
03-15-2012, 19:04
Adem, Hamit ve Suriye Halkı İçin Şam'a İnmeyelim!

Halep ve Hama'dan sonra İdlib Kuşatması'na giren ve bir kaç gün önce dönen Fatih Tezcan, haber alınamayan Adem Özköse ve Hamit Coşkun'la birlikte katliam haberleri gelen Suriye ve Esedizm hakkındaki görüşlerini ve çözüme dair tekliflerini kaleme aldı.

http://analizmerkezi.com/resimler/2/28190.jpg

15 Mart 2012 Perşembe 16:47

Öncelikle konunun benim tarafımdaki özetini aktarmak icab eder.

Suriye'deki çekimlerim sırasında, İdlib'te, kuşatmanın ortasındayken, 9 Mart 2012 Cuma günü, Türkiye’deki eşime ulaşan kardeşler, Adem Özköse ve Hamit Coşkun'dan haber alınamadığını ifade ve sual etmişlerdi.

Ben durumu hemen yanımdaki koordinasyon sorumlusuna sorduğumda hem kendisinin hem orada hiç kimsenin böyle bir şey bilmediğini ifade etti.

Daha sonra hem kendi sayfamda hem Adem'in sayfasında detay istediğime ve yardımcı olabileceğime dair mesaj yazdım.

Hem Adem'in hem benim sayfamda binlerce insan olmasına rağmen, o zaman hiç kimse bana 1 kelime yazmadı.

Adem'in geliyor olsa muhakkak haber vereceğini ve zor bir durum olsa geride kalanların da İdlib'te olan bir insana bir şeyler söyleyeceğini düşünerek, ‘herhalde bir yanlış anlama vardır’ zannıyla, şahsi planlarım doğrultusunda Türkiye'ye doğru yola çıktım.

Ve hatta Cisr-uş Şuğur yakınlarında yani sınırın Suriye tarafındayken konuyla alakalı olarak bir kez daha ilgili bir isme ulaşmaya çalıştım ama yine bana dönüş olmadı ve ben de ülkeye giriş yaptım.

Haber yapmayı aklımın ucundan bile geçirmedim zira bu konuda haber yapmanın Türkiye'deki Katliam ve Tecavüz yanlısı İran Lobisi'ni uyandırmak anlamına gelebileceğini değerlendirdim.

Anadolu Ajansı aradan günler geçmesinden dolayı olsa gerek ki konuyla alakalı haber yaptı ve zaten bundan sonrasında konuyu en üst seviyede gündemde tutmak, esir gazetecilerimizin sıhhati açısından ayrıca önemlidir.

Türkiye tarafının konu hakkındaki hassasiyeti, kendi insanlarını ‘lağım fareleri’ diyerek rahatça katledebilen BAAS Rejimince net bir şekilde bilinmelidir.

Diğer yandan ne yapılabilir noktasında net görüşlerimiz vardır.

Türkiye’deki İran Lobisi, Adem ve Hamit'in fikriyatları hakkındaki istihbaratı çoktan Beşşar Esed Rejimi'ne vermiştir.

İran ve Suriye İstihbaratları’nın özellikle Suriye Devrimi’nin başladığı 15 Mart 2011’den itibaren ‘havuz sistemi’ ile çalıştığını biliyoruz.

Benim Ramazan’daki Suriye çekimlerimde Türkiye hattıma, şurada birkaç gün önce geldiğim bu son son gidişimde ise Uydu Telefonu'ma dahi giren Suriye İstihbaratı’nın, Rusya ve İran’ın yanı sıra Türkiye’deki İran unsurlarından da aldığı ciddi destek, açık ve net bir realitedir.

Aynı rejim tarafından şimdi bu 2 insan için, akla ziyan takaslar teklif edilebilir.

Bugün Türkiye’ye gelen bir generalle beraber Türkiye’deki Münşak (BAAS’tan ayrılıp Devrim’e katılan) General sayısı 7 oldu.

İşte Esed’in aklına ilk gelecek kart bu olabilir.

Ordu'dan ayrılan ve Türkiye'ye sığınan Generaller’e veya bir ihtimal de Özgür Ordu’nun elinde bulunan ‘bazı önemli isimlere’ karşılık Adem ve Hamit teklif edilebilir.

Bu önemli isimlerin kim oldukları bilinir ve fakat Türkiye’den silah desteği alamayan Özgür Ordu’nun ne cevab vereceğini kestirmek çok kolay değildir. Benim zannım Türkiye’ye bir vefa daha gösterilebileceğidir. Yani Özgür Ordu’nun elindeki bazı ‘ithal esirler’ ülkelerine def edilebilir.

Bu konuda İran’ın tavrı önemlidir.

Bunun yerine Türkiye’deki generaller verilirse BAAS tarafından dakikasında idam edilir.

Her hal û karda, en kısa sürede Adem ve Hamit'in geri alınmaları icab eder.

İran, Türkiye’den gördüğü ve şimdilik yazmayı düşünmediğimiz bazı iyiliklerden dolayı Türkiye’ye yardım etmek mecburiyetindedir.

Bana soruyorsanız, başta ne söylüyorsam odur;
Kalıcı Çözüm: Silahlandırma ve Tampon Bölge'dir.

Silahlandırma konusunda ortaya atılan 'iç savaş çıkar' veya 'parayla satarlar' türü bahanelerin hiçbirisi doğru değildir.

Halep, Hama ve İdlib'in en üst düzey liderleri ve Özgür Suriye Ordusu'nun tüm komutanları, Nusayri-Alevi sivil halk'ın canlarının, Sünni Halk ve Devrimci'ler kadar aziz ve korunmaya değer olduklarında, içlerinden aşırılık yanlısı hiç kimsenin eline silah alamayacağı noktasında kesin görüş ve irade sahibidirler.

Tampon Bölge'ye gelecek olursak,
İdlib, sınırdan 60 kilometre’dir ve 5-10 kilometre'lik 'romantizm' terkedilerek, halkı her gün katledilen, direnişçilerin bazılarının eşleri en uygunsuz durumlarda sokaklarda yürütülen bu kente dek inilebilir.

Bu emin bölge'de, Esed'in sonu getirilebilir. Sivil'ler ve suvar'lar bu bölgede güvende olabilir ve gerekli hazırlıklar misliyle artabilir.

Muhaliflerle bile başa çıkamadığı için Devrimciler'in eşlerine ve çocuklarına saldıran köhne Suriye Ordusu'nun Türkiye'yle savaşması söz konusu bile değildir. Özgür Ordu ile birlikte hareket edecek Türkiye, bir kaç saatte İdlib'i ele geçirir. Esed ordusunun köylerden kaçma ihtimali dahi yok zira köyler Devrimciler'in ellerindedir.

Abdullah Öcalan'ın Suriye'de saklanması sırasında oluşan gerilimli günlerde, Hafız Esed'in Mısır Genelkurmay Başkanı'na yaptığı 'Türkler gelirse ne mi yapabiliriz? Ne yapacağız? Tabii ki çiçekler elimizde bekleyeceğiz...' açıklaması dâhi, sanırız, durumun ve farkın ne olduğunu izah sadedinde kâfidir.

'Humus'a ve Şam'a kadar inmemek için' Adem, Hamit ve diğer tüm garantiler istenebilir!

Beşşar Esed vermezse, gider alınır. Çok zor gibi gelen bu tekliflerin, aslında kolay ve akılcı çözümler olduğu, başka bazı ciddi ve gizli uluslararası kolerasyonlar fark edildiğinde anlaşılabilir.

Keza 1 (yazıyla bir) insan'ın ölümünün tüm insanlığın ölümü olduğunu ifade eden bir medeniyetin çocuklarının, koca bir millet katledilirken kınamalarla yetinmesi, Reel-Politik Atmosfer'i Din'leştiren veya Otorite'ye sormadan bir hayr bile yapamayan mantık silsilelerine sahib değillerse, muhaldir.

Başkent Ankara ise bunlar biraz daha zor olabilir, biliyorum ama Suriye Halkı ve 2 Türkiye’li gazeteci için, başkent Kasımpaşa'ya taşınmalı ise, o da tartışılır!

Bütün bu strateji sadece söz konusu edildiğinde bile, Esed, Mahlouf ve Şaliş Aileleri’nin elinde bulunan yani bu 3 sülalenin 50 senedir hortumladıkları Suriye Ekonomisi pek yakında çökebilir!

Bu seçeneklerden hiç bahsetmemek, Beşşar Esed'e ve bu 3 hortumcu sülaleye dolaylı bir destektir!

Ulusal Geçiş Konseyi'nin veya diğer siyasi temsil girişimlerinin, Esedizm'den kaçarken Lümpenizm'e saplandıklarını görmek üzücü ve fakat saplanıp kalınmaması gereken bir realitedir.

Peki, Türkiye’de 'Silah ve Tampon Bölge'ye karşı çıkışlar olur mu?

Şimdiye dek olduğu gibi yine olacaktır ama Türkiye'deki Kemalist-Dinci-İrancı Lobi'nin karşı propagandası 'yok' hükmündedir.

Bu cenahın özellikle Suriye özelinde bakılırsa, insani değerlerle bir alakasının kalmadığı, ABD'yle ilişkilendirdiği AKP karşıtlığından bir ikbal çıkarmaya çalıştığı çoktan anlaşılmıştır.

Türkiye, kurşunlanan şoförleri, esir alınan gazetecileri ve belki de en önemlisi, bir Allah'tan bir de kendisinden yardım dileyen Suriye'nin Mazlum Halkı için acilen Ruh Hastası bir Diktatör'den 'Kurtarılmış Bölge' uygulaması oluşturmalıdır.

Daha içlere yönelik yoğun ve gizli silah desteğinin yanı sıra bu ‘Emin Mıntıka’ yani Tampon Bölge uygulaması, artık komplo teorilerinden veya muhalefet fetişisti tiplerden bağımsız olarak ele alınmalı ve değerlendirilmelidir.

Bunlar uygulanmadığı takdirde ne gibi olumsuzlukların olacağı ise, hiç kimseden silah desteği almadığı için çok zor durumda olan ve buna rağmen bizim yerinde müşahade ettiğimiz üzere tüm halkın desteğini ve duasını alan Özgür Ordu, bir şekilde Esed’i devirirse, işte o zaman çok net görülebilecektir.

Pek tabii ki Arap Ligi veya NATO ile birlikte hareket de bazılarınca değerlendirilebilir ama Arap Ligi’nin ABD ile olan ilişkilerinden kaynaklanan atalet ve NATO’nun karışacağı bir müdahaleye olan şahsî karşı duruşum, benim için bu iki şıkkı pratik ve teorikte imkânsız kılmaktadır.

Arap Ligi hakkındaki umutsuzluğumuzun ve NATO’ya olan karşı duruşumuzun, Suriye Devrim Komutanları ile aynı doğrultuda ve oranda olduğunu ifade ettiğimde, Suriye’ye dışarıdan bakmanın küstahlığı ve zulmü oryentalistçe okumanın vurdumduymazlığı ile olan farkımız, bir diğer ifadeyle Suriye Gerçekleri ile bir alakası olmayan Dinci-Kemalist-İran’cı Platform’dan uzaklığımız daha net anlaşılacaktır.

Golan'ı vermek ve İsrail'e saldırmamak karşılığında Suriye'ye Vali olarak atandığı gün gibi açık olan Esedizm'in, son bir senedeki Suriye Devrimi sırasında, katliam akıllarını İran'dan, lüks eşyalarını ABD ve Fransa'dan almaya devam ettiğini de düşünürsek, 'İsrail'i yıkmak üzere İran'la paslaştıkları' yalanları ve bu çeteye 'karşı çıkmanın Batı'nın ekmeğine yağ süreceği' yaygarası, artık ancak, gürültü yaparak dikkat çekmeye çalışan arka sıra haşarıları kadar önemsenmelidir.

Hiçbir şeyden haberi olmaksızın klavye başından sadece sahte kahramanlıklarla komplo üretenlerin veya Devlet’in Bekası için İnsanlığı hiçe sayanların değil de,kurşuna dizilenlerin başından, Suriye Halkı’nın etrafında kenetlendiği Özgür Suriye Ordusu’nun yanından gelen birisinin fikirlerini bilmek istiyorsanız, böyledir.

Fatih Tezcan - fatihtezcan@hotmail.com (fatihtezcan@hotmail.com)

http://analizmerkezi.com/haber/adem-hamit-ve-suriye-halki-icin-sama-inmeyelim-28190.html

werret
03-16-2012, 00:10
Hj_nV41-0gg