TÜRK IRKI
06-10-2008, 12:52
Cenk Eğitimi ve Teknik Yapısı
Akademik anlamda Cenk Sanatı;
Kişinin tekniksel, taktiksel, zihinsel, psikolojik, sosyolojik, ekonomik, fiziksel {Hız, Dayanıklılık, Kuvvet, Esneklik ve Çeviklik} gelişimlerini en yüksek noktaya çıkartmayı amaçlayan bunu yaparken de sakatlanmayı ve hastalıkları en aza indirgemeyi planlayan ruhsal ve bedensel eğitim,çalışma bütünüdür.
Teknik anlamda Cenk Sanatı;
Cenk Sanatında rakibin kuvvetinden, dengesinden istifade ederek buna kendi denge, kuvvet ve tekniğini ekleyerek aşırma, boğuşa alma, kırışa getirme, hareketsiz halde tutuşa alma, el ve ayak vuruşları uygulamak suretiyle galip gelme amaçlanır.
Cenk Sanatında birim teknikten ziyade, tekniğin kullanım perspektifi önemlidir. Kullanılacak tekniklerin doğaçlama yetenek dâhilinde uygulana bilir, motorsal kavramda tabi reaksiyon olabilecek kolaylıkta olması önemlidir. Sağ ve sol uzuvlarının reaksiyonlarını aynı seviyede geliştirir, uygulamada tüm temel tekniklerde uzuvlar araçtır, destekleyici, ivme kuvvetini artırıcı unsur gövdedir. Kontrol üstünlüğünü elde tutmaya çalışmak üzerine kuruludur.
Teknik Yapısı;
"Cenk Sanatı" Efkan ÇALIŞ ve Şevki ERDOĞAN tarafından 2008 yılında Türklerin Cenklerde kullandığı üç temel Cenk unsuru üzerine kurulmuş bir Savaş-Savunma sanatıdır. Cenk Sanatı yeni bir icat veya buluş değildir. Çünkü milletimizin doğasında olan savaş yeteneği ateşli silahların icadından önce bu şekilde kendini göstermiştir Türk tarihinden günümüze taşınmış Güreş-Aba Güreşi-Kuraş’ın aşırma teknikleri ile tüm dünyaya mal olmuş boğuş, eklem kilitleme teknikleri eklemleri bükme teknikleri, Savunma programında stratejik bakış açısı ve seri kullanışlı el ayak vuruş tekniklerinin bir araya getirilmesiyle Kıran Kırana mücadele bölümü oluşturulmuştur.
“Cenk Sanatı” isminin kullanılmasının ana nedeni tüm dünyada bu tür uğraşların genel adı savaş sanatıdır. Milletimizi ait olan bu sporun ismi savaş sözünün anlamı içinde düşünce ve eğitim felsefelerinden uzak kalacağından ( Çünkü savaş, yakıp yıkmayı mutlak galibiyetin her ne pahasına olursa olsun kazanılmasını emreder.) Kendi kültürel değerlerimizle oluşturduğumuz sporumuza atalarımızın dediği gibi içinde, onurlu bir duruşu barındıran Cenk adını verdik. Ülkemizde Cenk sözü çocuklarımıza ad olarak verdiğimiz ve sevdiğimiz bir isimdir.
Temel El Teknikleri:
Direk Yumruk-Ok yumruk - Çengel yumruk - Kanca yumruk - Türk Tokatı,Dirsek vuruşu-
Temel Ayak Teknikleri :
Ön tekme - Çengel Tekme-Yan tekme -Alt, orta ve üst tırpan - Diz vuruşu - Balta Tekme-Art tekme - Art yan tekme - Art Çengel Tekme , Öne Eklem tekmesi -Yana eklem Tekmesi- Durduran tekme.
Kesme Teknikleri:
El içi ile kesme ,Yana yukarı kalkan ,Burgu -İç Kalkan-Dışa Kalkan-Sancak -Gök Kuşağı
Aşırma Teknikleri :
Dış Çengel-Kalçadan sıyırma-Kalçadan Aşırma-Tek Kol-Kafa Kol-Dıştan Baldırla biçme-İçten Kepçe Atışı-İç Çangal-İç ters Çangal-Biçme-Dıştan Kepçe Atışı-Köşe Çevirmesi-Süpüren Kalçadan aşırma-Köşe Aşırması, Dıştan Sarmal Atış-Geriye Devirme-Çift Dalma-Geriye aşırma-Çift Kolla Atış-Süpürme-Dana bağı-Sarmala at-Boşa çekme
Boğma Teknikleri :
Çapraz Boğuş-Normal Çapraz Boğuş-Ters Çapraz Boğuş-Ayrı Çapraz Boğuş-Yalın elle Boğma-Her iki yakayla boğma-Tek Taraflı Boğuş- Üçgen Boğuş-
Kilit Teknikleri:
Gergin kol kilidi-Diz Kilidi-Kol Bükme-Ayak kilidi-Karın-Koltuk altı Kilidi-Bileği dışa Kıvırma-Bileği içe Kıvırma-
Tutuş-Zapt etme Teknikleri:
Köşe Tutuşu-Omuz Tutuşu-Üstten Tutuş-Göğüs Tutuşu-Yandan Tutuş-Dikey Tutuş-Üçgen Tutuş-Seyyar Tutuş-Ters Köşe Tutuş.
CENK SANATI EĞİTİMİNİN AMACI:
1. Beden ve ruh yapısını geliştirerek iradeyi güçlü kılmak
2. İradeyi kuvvetlendirerek Kendine güven duygusunu ve nefse hâkimiyeti sağlamak
3. Vücudu hırslandırmak, bütün adaleleri kuvvetlendirmek.
4. Kişilik gelişimini ve zihinsel gelişimi sağlamak.
5. Düzenli antrenmanla mantıklı düşünmeyi, muhakeme kabiliyetini sağlamak ve ruhi dengeyi korumak.
6. Ciddiyet, dikkat ve çabuk hareket etmeyi, hızlı karar vermeyi geliştiren esaslı bir düşünce yeteneği kazandırmak.
7. Ferdin keşfedilmemiş özelliklerini ve yaratıcı yönünü harekete geçirmesini sağlamak
8. Tevazu ve disiplin ruhunu geliştirmek.
9. Küçük çocukların sosyal hayata hazırlanmasını sağlamak.
10. Her yapıda insana hitap etmek.
11. Çalışan kesimin bir yandan emek verimliliğini artırmak, öte yandan beden ve ruh sağlığını korumalarını sağlamak
12. Öğrencilerin ve çalışmayanların boş zamanlarının değerlendirilmesi ve eğitimleriyle “sorun İnsan” olmalarını önlemek
13. Suçlu, özürlü ve bunun gibi öteki sorunlu insanların sosyal hayata uyumlarını sağlamak.
Cenk Eğitimi :
Bu program, 8 ile 25 yaş guruplarına hitap eder. Bu eğitim programın içeriği, uygulayıcıları “Cenk Oyunları” na (yarışmalarına) hazırlamaktır. Yani taktik ağırlıklı bir eğitim programıdır. Bu eğitimi alan kişinin önemle üzerinde durması gereken unsurlar; mesafe kontrolü, kişi kontrolü ve zaman kontrolüdür. Gençlerimiz bu programla Cenk oyunlarına hazırlanırlar.
Cenk sanatının eğitimci kadroları bu programdan yetişir.
Referans bölüm olarak ileri derecelerde Türk Kılıç ( Türk Kılıcı ve Yatağan) Kullanma ve Yay-ok Kullanma(Türk-Osmanlı) sanatları yeniden gün ışığına çıkarılmak üzere bu programa eklenmiştir.
Müsabaka eğitimini alan sporcular sıra ile Beyaz-Turkuaz-Yeşil-Kırmızı-Altın sarısı - Sarı siyah kuşak seviyelerinde 4 ayda bir sınav olurlar. Renkli kemerlerin ders katılımlarını tamamlayan ve sınavlarda başarılı olanlar bir üst kemere terfi ederler. Beyaz kemerle Cenk sanatını öğrenmeye başlayan çocuklarımız yaşları 15 yaşın altında olduğu halde siyah kuşak sınavına katılabilecek düzeye gelmiş olsa dahi 15 yaşını bekler.15 yaşına geldiklerinde sınava tabi olur başarı gösterenler 1. Derece siyah kemere terfi ederler.
4 Temel Unsur
1 - Mesafe Kontrolü
a-Uzun Mesafe
b-Orta Mesafe
c-Tutma Mesafesi
2 - Yenilenme
3 - Cevap verebilme
4 - Doğaçlama yeteneği
PRENSİPLERİ
-Mesafe Kontrolü : a-Uzun Mesafe b-Orta Mesafe c-Tutma Mesafesinde Rakibin analiz edilmesi.
-Kişi Kontrolü: Analiz edilen rakibe gücümüzü ekonomik kullanarak en güçlü birim tekniklerin uygulanması.
-Zaman Kontrolü : Mesafe ve kişi kontrolü yanısıra müsabaka zamanını yarışmacının kendi lehine çevirmesi için stratejik ve taktiksel oyun anlayışı ile kullanmasıdır.
**Türk Kılıcı ve Yatağan ın Tarihsel gelişimi ve Yatağan Kullanma şekilleri;
Türk Kılıcı:
Harcanan kuvveti düşürmek, buna mukabil kesme etkisini artırmak için kılıcın kesici tarafına dış bükey eğim verilir. Ayrıca kılıcın sırtı tabir edilen diğer ağzının da bir kısmı geniş tutulur ve keskinleştirilir. Türk kılıcının karakteristik özelliği. İlk kılıçlarda 4’te 3 oranındaki kesici bölüm, sonraki dönemlerde 3’te 1’e ve 4’te 1’e düşer. Bunun sebebi dövüşte kullanılmayan bölümle uğraşmamadır
Kılıç yapımı için 3-5 kg ağırlığındaki kılıç yumurtası 5-8 cm çapında ve 8-12 cm yüksekliğinde oval biçimdeki bir çelik külçe dövülerek yapılırdı.Sonradan değişik formüllerle kılıca su verilirdi.Kılıca su verme işlemi başlı başına bir sanattı.Kılıç ustaları kendilerine özgü değişik su verme formülleri bulmuşlar ve bunları birbirlerinden büyük değer olarak gizlemişlerdir.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/trkklc.jpg
Yapısı:
Kılıç;kabza,korkuluk ve namlu diye adlandırılan üç bölümden oluşmaktadır.
Kabza:
Ağaç,boynuz,kemik yada madeni maddelerden yapılırdı.kabzanın süslü olmasına her dönemde ayrı bir özen gösterilirdi.
Korkuluk:
Kılıcı kullanan kişinin elini bir darbeye karşı koruyan bölümdür.
Namlu :
Kılıcın madeni bölümüdür.Türk kılıçlarının namluları eğridir.Eğri namlular darbede daha büyük yara açtıkları için delici kılıçlardan daha öldürücüdür.Bazı kılıçlarda iki yanları keskin,ucu sivri,düz yada yuvarlak olan namlu türleri de vardır.Namlunun keskin alt kenarına “Yalım” genişleyen ön kısmına kılıç ağzı yada kılıç “yalmanı”,üst bölümündeki genişleyen bölüme “mahmuz” adı verilir.Keskin olmayan üst bölümüne “Sırt” denir. Kılıçlar kullanılmadıkları zaman “kın” denilen bir kılıfta korunur ve taşınır.Kın önceden madenden yada tahtadan yapılırdı.Kının üst tarafında bele bağlanmasını sağlayacak olan bölüm vardır.
Yatağan Kılıcı:
‘Levent’ namlı bahriye askerlerinin ve yeniçerilerin kullandığı ‘yatağan’ ana silah değil, aslında yardımcı silah olarak yakın dövüşlerde kullanılmıştır.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/picture1.jpg
Kılıçtan kısa, hançerden uzun, kılıcın aksine içbükey silahın Türkiye’deki en eski örneği 1526 tarihli Ahmet Tekülü isimli ustanın Kanunî Sultan Süleyman için hazırladığı yatağandır.
Savunma ve saldırı şekilleri:
Temel Duruş:
Savunma Hamleleri:
1.Siper
2.Siper
3.Siper
4.Siper
Saldırı Hamleleri:
Dürtme:
Saplama:
Kesme:
Yarma:
**Türk yayının tarihsel gelişimi ve Kullanma şekilleri;
Gelişim Sürecinde Erken İç Asya Türk Okçuluğu
Middle Asia Turkish Archery in Early Period of Development
Process
Hasan Basri ÖNGEL
*
* G.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
ÖZET
Türk kültür hayatında okçuluk faaliyetlerinin farklı etkinlik ortamlarında ve yerine
getirdiği işlevler bakımından oldukça zengin bir uygulama alanına sahip olduğu
görülür. Okçuluğa yönelik yeteneklerin geliştirilmesine imkan sağlayan avcılık,
ekonomik değeri dışında; askeri, sosyal, yönetsel ve sportif işlevlerinin ön plana çıktığı
görülür. Belli yoğunlukta bir ön çalışmayı gerektiren, askeri bayramların ve dinsel
kökenli, törenli okçuluk yarışmalarının düzenlenmek suretiyle sportif yarışma amaçlı
organizasyonların da toplum hayatında yer aldığı görülür. Avrasya coğrafyasında
yaşayan göçebe halkların, yerleşik halklara üstünlüğünü sağlayan ok ve yayın
yapılışındaki teknolojik farklılıklar ve uygulamadaki ayrılıklar, alt kimliklerinin esoterik
kaynağı noktasına ulaştığı görülür. Ok ve yayın yapımında kullanılan malzeme ve
yapılış bilgisi okült (gizli) bir şekilde, ustadan çırağa aktarılarak, yapıcısına ve ailesine
sosyal hayatta seçkin bir yer kazandırdığı görülür. Ok ve yay kullanımı çok erken
dönemlerde, sadece bireysel avcılıkta kullanılan av silahı olarak kullanıldığı, şaman
inancına göre av tanrısınca insanlara sunulduğu düşünülürken, kurumsal av ve savaş
silahı konumuna gelmesi ile de savaş tanrısınca insanlara imkan sunması amacıyla icat
edildiği vurgulanmış, köken ve doğuş efsaneleriyle halklarca ulusallaştırılmaya
çalışıldığı görülmektedir.
Yapısı:
Osmanlı Yay Yapım Tekniği :
Kompozit yaylar içinde en kısa olanları Osmanlı yaylarıdır. Bu sebeple çok güçlü ve pratiktirler.
Boynuz, tahta, tutkal ve sinirin (hayvan tendonu) bileşiminden oluşan bu yayların ileri derecede teknik beceri gerektiren yapımı ortalama üç yılı alırdı. Kullanılan malzemelerin oranı değiştirilerek yayın gücü, hızı, menzili ve esnekliği ayarlanırdı. Farklı amaçlarla (hedef, menzil veya savaş yayları) yapılan yayların esneklik ve hızı farklı olurdu.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/osmanli_yay+-1.jpg
Osmanlı yayı ve başka bir Osmanlı yayından ayrıntı (Askeri Müze-Harbiye/İstanbul)
Yayın ahşap kısmında akçaağaç, kızılcık, porsuk ağacı tercih edilirdi. Tutkal olarak sinir veya deriden elde edilen çega tutkalı veya Mersin Balığının (Acipencer Gueldenstaedtii veya Huso huso) dokularından elde edilen balık tutkalı kullanılırdı. Balık tutkalının yapımında, Mersin balığının damak mukozası ve hava kesesi kullanılırdı. Yayın sinir kaplaması için tercih edilen tendon, öküz bacağından alınan aşil tendonu idi. Kullanılacak boynuz da, öküz ya da mandadan elde edilmekteydi.
Yayın yapımında kullanılacak ağacın, budaksız sık ve paralel damarlı olanı özenle seçilerek sonbaharda kesilirdi. Yayın ahşap kısmı üç ya da beş parçadan oluşurdu. Bu parçalara istenen şekil verilir ve en az bir yıl kurumaya bırakılırdı. Ağaç parçalar kış mevsiminde balık tutkalıyla birbirine yapıştırılır, boynuzun tahtaya yapışacak iç yüzeyine ve yayın karın kısmına (atış sırasında okçuya bakan yüzey) karşılıklı yivler açılıp tutkallanırdı. Sonra, ağaç aksam ve boynuz, birbirine iple sımsıkı bağlanırdı. Yaz mevsiminde yayın sırt kısmına (atış yaparken hedefe bakan kısmı) çega tutkalıyla 2-3 kat sinir yapıştırılır, her kat sinirden sonra daha daraltılmak üzere yay iple yay askısına alınır ve bir yıl boyunca kurumaya bırakılırdı. Kuruyan yayın sırt kısmına İlkbaharda atın sağrı derisi ya da kayın ağacı kabuğu yapıştırılıp sandaloz yağı sürülürdü. Böylece yay kiriş takılmaya hazır hale gelmiş olurdu. Yay, ısıtılmak suretiyle yumuşatılır, ahşap formlar kullanılarak ve asa gezi denilen özel bir sırık/kalıp yardımıyla alıştırılır ve uygun şekle ulaşması sağlanırdı.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/elaletler.jpg
Yay yapımında kullanılan el aletleri (Yukarıdan aşağıya: Keser, taş'in, tencek) (Askeri Müze-Harbiye/İstanbul)
Yayın en büyük düşmanı nemdir. Nemden koruma gereğinin yanı sıra, atıştan önce performansını yükseltmek için yay özel kutular içinde veya güneşte ısıtılır ve sinir ile tutkalın bünyesindeki su buharının uçması sağlanırdı. Buna “timar vermek” denirdi.
Yaylar kullanım amaçlarına ve yapılış metodlarına göre puta (hedef), menzil, kepaze, timarlı, tozlu, tirkeş, sağrılı gibi çeşitli isimler alırlardı.
(Bu metindeki katkılarından dolayı Sn. Süleyman Cem Dönmez'e teşekkür ederiz.) - kemankeş.com'dan alınmıştır.
(Aşağıdaki iki fotoğraf Sayın Süleyman Cem Dönmez tarafından şahsıma gönderilmiştir.)
- Süleyman Cem Dönmez'in günümüz şartlarında yaptığı Osmanlı Yayı .
http://www.cenksanati.com/upload/rte/suleyman-cem.jpg
Kullanma şekli:
*OK ATIŞINDA USÛL
Ok atmada bacakların gövdenin ve kolların duruşu çok önemlidir.Ok atışında, yay kabzası üzerine sarılan hafif tutkallı bir bezin yaptığı çıkıntı, sol elin başparmağının etli kısmından sonra gelen avuç içi çukurluğuna oturtulur. Kabza hava sızmayacak şekilde kavranır. Önce alttan iki parmak kabzaya dolanır, sonra orta parmak bez çıkıntısının üstüne çekilir. Şahâdet parmağı orta parmağın üstüne kıvrılır, başparmak da orta parmağın kabzaya sıkı sıkı sarılmasını sağlar.Kabzayı kavrayan sol el bileği düz durmalıdır. Yayı tutan sol el tam burun, kirişi çeken sağ el de tam kulak hizâsında olmalıdır. Ayrıca kabzayı kavrayan sol elin ortasından kirişi tutan sağ elin dirseğine kadar olan mesâfe düz bir hat üzerinde bulunmalıdır. Sağ kolun omuzdan yukarı veyâ aşağı kayması hem nişân almaya hem de mesâfenin uzun veya kısalığına te'sîr eder.
Akademik anlamda Cenk Sanatı;
Kişinin tekniksel, taktiksel, zihinsel, psikolojik, sosyolojik, ekonomik, fiziksel {Hız, Dayanıklılık, Kuvvet, Esneklik ve Çeviklik} gelişimlerini en yüksek noktaya çıkartmayı amaçlayan bunu yaparken de sakatlanmayı ve hastalıkları en aza indirgemeyi planlayan ruhsal ve bedensel eğitim,çalışma bütünüdür.
Teknik anlamda Cenk Sanatı;
Cenk Sanatında rakibin kuvvetinden, dengesinden istifade ederek buna kendi denge, kuvvet ve tekniğini ekleyerek aşırma, boğuşa alma, kırışa getirme, hareketsiz halde tutuşa alma, el ve ayak vuruşları uygulamak suretiyle galip gelme amaçlanır.
Cenk Sanatında birim teknikten ziyade, tekniğin kullanım perspektifi önemlidir. Kullanılacak tekniklerin doğaçlama yetenek dâhilinde uygulana bilir, motorsal kavramda tabi reaksiyon olabilecek kolaylıkta olması önemlidir. Sağ ve sol uzuvlarının reaksiyonlarını aynı seviyede geliştirir, uygulamada tüm temel tekniklerde uzuvlar araçtır, destekleyici, ivme kuvvetini artırıcı unsur gövdedir. Kontrol üstünlüğünü elde tutmaya çalışmak üzerine kuruludur.
Teknik Yapısı;
"Cenk Sanatı" Efkan ÇALIŞ ve Şevki ERDOĞAN tarafından 2008 yılında Türklerin Cenklerde kullandığı üç temel Cenk unsuru üzerine kurulmuş bir Savaş-Savunma sanatıdır. Cenk Sanatı yeni bir icat veya buluş değildir. Çünkü milletimizin doğasında olan savaş yeteneği ateşli silahların icadından önce bu şekilde kendini göstermiştir Türk tarihinden günümüze taşınmış Güreş-Aba Güreşi-Kuraş’ın aşırma teknikleri ile tüm dünyaya mal olmuş boğuş, eklem kilitleme teknikleri eklemleri bükme teknikleri, Savunma programında stratejik bakış açısı ve seri kullanışlı el ayak vuruş tekniklerinin bir araya getirilmesiyle Kıran Kırana mücadele bölümü oluşturulmuştur.
“Cenk Sanatı” isminin kullanılmasının ana nedeni tüm dünyada bu tür uğraşların genel adı savaş sanatıdır. Milletimizi ait olan bu sporun ismi savaş sözünün anlamı içinde düşünce ve eğitim felsefelerinden uzak kalacağından ( Çünkü savaş, yakıp yıkmayı mutlak galibiyetin her ne pahasına olursa olsun kazanılmasını emreder.) Kendi kültürel değerlerimizle oluşturduğumuz sporumuza atalarımızın dediği gibi içinde, onurlu bir duruşu barındıran Cenk adını verdik. Ülkemizde Cenk sözü çocuklarımıza ad olarak verdiğimiz ve sevdiğimiz bir isimdir.
Temel El Teknikleri:
Direk Yumruk-Ok yumruk - Çengel yumruk - Kanca yumruk - Türk Tokatı,Dirsek vuruşu-
Temel Ayak Teknikleri :
Ön tekme - Çengel Tekme-Yan tekme -Alt, orta ve üst tırpan - Diz vuruşu - Balta Tekme-Art tekme - Art yan tekme - Art Çengel Tekme , Öne Eklem tekmesi -Yana eklem Tekmesi- Durduran tekme.
Kesme Teknikleri:
El içi ile kesme ,Yana yukarı kalkan ,Burgu -İç Kalkan-Dışa Kalkan-Sancak -Gök Kuşağı
Aşırma Teknikleri :
Dış Çengel-Kalçadan sıyırma-Kalçadan Aşırma-Tek Kol-Kafa Kol-Dıştan Baldırla biçme-İçten Kepçe Atışı-İç Çangal-İç ters Çangal-Biçme-Dıştan Kepçe Atışı-Köşe Çevirmesi-Süpüren Kalçadan aşırma-Köşe Aşırması, Dıştan Sarmal Atış-Geriye Devirme-Çift Dalma-Geriye aşırma-Çift Kolla Atış-Süpürme-Dana bağı-Sarmala at-Boşa çekme
Boğma Teknikleri :
Çapraz Boğuş-Normal Çapraz Boğuş-Ters Çapraz Boğuş-Ayrı Çapraz Boğuş-Yalın elle Boğma-Her iki yakayla boğma-Tek Taraflı Boğuş- Üçgen Boğuş-
Kilit Teknikleri:
Gergin kol kilidi-Diz Kilidi-Kol Bükme-Ayak kilidi-Karın-Koltuk altı Kilidi-Bileği dışa Kıvırma-Bileği içe Kıvırma-
Tutuş-Zapt etme Teknikleri:
Köşe Tutuşu-Omuz Tutuşu-Üstten Tutuş-Göğüs Tutuşu-Yandan Tutuş-Dikey Tutuş-Üçgen Tutuş-Seyyar Tutuş-Ters Köşe Tutuş.
CENK SANATI EĞİTİMİNİN AMACI:
1. Beden ve ruh yapısını geliştirerek iradeyi güçlü kılmak
2. İradeyi kuvvetlendirerek Kendine güven duygusunu ve nefse hâkimiyeti sağlamak
3. Vücudu hırslandırmak, bütün adaleleri kuvvetlendirmek.
4. Kişilik gelişimini ve zihinsel gelişimi sağlamak.
5. Düzenli antrenmanla mantıklı düşünmeyi, muhakeme kabiliyetini sağlamak ve ruhi dengeyi korumak.
6. Ciddiyet, dikkat ve çabuk hareket etmeyi, hızlı karar vermeyi geliştiren esaslı bir düşünce yeteneği kazandırmak.
7. Ferdin keşfedilmemiş özelliklerini ve yaratıcı yönünü harekete geçirmesini sağlamak
8. Tevazu ve disiplin ruhunu geliştirmek.
9. Küçük çocukların sosyal hayata hazırlanmasını sağlamak.
10. Her yapıda insana hitap etmek.
11. Çalışan kesimin bir yandan emek verimliliğini artırmak, öte yandan beden ve ruh sağlığını korumalarını sağlamak
12. Öğrencilerin ve çalışmayanların boş zamanlarının değerlendirilmesi ve eğitimleriyle “sorun İnsan” olmalarını önlemek
13. Suçlu, özürlü ve bunun gibi öteki sorunlu insanların sosyal hayata uyumlarını sağlamak.
Cenk Eğitimi :
Bu program, 8 ile 25 yaş guruplarına hitap eder. Bu eğitim programın içeriği, uygulayıcıları “Cenk Oyunları” na (yarışmalarına) hazırlamaktır. Yani taktik ağırlıklı bir eğitim programıdır. Bu eğitimi alan kişinin önemle üzerinde durması gereken unsurlar; mesafe kontrolü, kişi kontrolü ve zaman kontrolüdür. Gençlerimiz bu programla Cenk oyunlarına hazırlanırlar.
Cenk sanatının eğitimci kadroları bu programdan yetişir.
Referans bölüm olarak ileri derecelerde Türk Kılıç ( Türk Kılıcı ve Yatağan) Kullanma ve Yay-ok Kullanma(Türk-Osmanlı) sanatları yeniden gün ışığına çıkarılmak üzere bu programa eklenmiştir.
Müsabaka eğitimini alan sporcular sıra ile Beyaz-Turkuaz-Yeşil-Kırmızı-Altın sarısı - Sarı siyah kuşak seviyelerinde 4 ayda bir sınav olurlar. Renkli kemerlerin ders katılımlarını tamamlayan ve sınavlarda başarılı olanlar bir üst kemere terfi ederler. Beyaz kemerle Cenk sanatını öğrenmeye başlayan çocuklarımız yaşları 15 yaşın altında olduğu halde siyah kuşak sınavına katılabilecek düzeye gelmiş olsa dahi 15 yaşını bekler.15 yaşına geldiklerinde sınava tabi olur başarı gösterenler 1. Derece siyah kemere terfi ederler.
4 Temel Unsur
1 - Mesafe Kontrolü
a-Uzun Mesafe
b-Orta Mesafe
c-Tutma Mesafesi
2 - Yenilenme
3 - Cevap verebilme
4 - Doğaçlama yeteneği
PRENSİPLERİ
-Mesafe Kontrolü : a-Uzun Mesafe b-Orta Mesafe c-Tutma Mesafesinde Rakibin analiz edilmesi.
-Kişi Kontrolü: Analiz edilen rakibe gücümüzü ekonomik kullanarak en güçlü birim tekniklerin uygulanması.
-Zaman Kontrolü : Mesafe ve kişi kontrolü yanısıra müsabaka zamanını yarışmacının kendi lehine çevirmesi için stratejik ve taktiksel oyun anlayışı ile kullanmasıdır.
**Türk Kılıcı ve Yatağan ın Tarihsel gelişimi ve Yatağan Kullanma şekilleri;
Türk Kılıcı:
Harcanan kuvveti düşürmek, buna mukabil kesme etkisini artırmak için kılıcın kesici tarafına dış bükey eğim verilir. Ayrıca kılıcın sırtı tabir edilen diğer ağzının da bir kısmı geniş tutulur ve keskinleştirilir. Türk kılıcının karakteristik özelliği. İlk kılıçlarda 4’te 3 oranındaki kesici bölüm, sonraki dönemlerde 3’te 1’e ve 4’te 1’e düşer. Bunun sebebi dövüşte kullanılmayan bölümle uğraşmamadır
Kılıç yapımı için 3-5 kg ağırlığındaki kılıç yumurtası 5-8 cm çapında ve 8-12 cm yüksekliğinde oval biçimdeki bir çelik külçe dövülerek yapılırdı.Sonradan değişik formüllerle kılıca su verilirdi.Kılıca su verme işlemi başlı başına bir sanattı.Kılıç ustaları kendilerine özgü değişik su verme formülleri bulmuşlar ve bunları birbirlerinden büyük değer olarak gizlemişlerdir.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/trkklc.jpg
Yapısı:
Kılıç;kabza,korkuluk ve namlu diye adlandırılan üç bölümden oluşmaktadır.
Kabza:
Ağaç,boynuz,kemik yada madeni maddelerden yapılırdı.kabzanın süslü olmasına her dönemde ayrı bir özen gösterilirdi.
Korkuluk:
Kılıcı kullanan kişinin elini bir darbeye karşı koruyan bölümdür.
Namlu :
Kılıcın madeni bölümüdür.Türk kılıçlarının namluları eğridir.Eğri namlular darbede daha büyük yara açtıkları için delici kılıçlardan daha öldürücüdür.Bazı kılıçlarda iki yanları keskin,ucu sivri,düz yada yuvarlak olan namlu türleri de vardır.Namlunun keskin alt kenarına “Yalım” genişleyen ön kısmına kılıç ağzı yada kılıç “yalmanı”,üst bölümündeki genişleyen bölüme “mahmuz” adı verilir.Keskin olmayan üst bölümüne “Sırt” denir. Kılıçlar kullanılmadıkları zaman “kın” denilen bir kılıfta korunur ve taşınır.Kın önceden madenden yada tahtadan yapılırdı.Kının üst tarafında bele bağlanmasını sağlayacak olan bölüm vardır.
Yatağan Kılıcı:
‘Levent’ namlı bahriye askerlerinin ve yeniçerilerin kullandığı ‘yatağan’ ana silah değil, aslında yardımcı silah olarak yakın dövüşlerde kullanılmıştır.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/picture1.jpg
Kılıçtan kısa, hançerden uzun, kılıcın aksine içbükey silahın Türkiye’deki en eski örneği 1526 tarihli Ahmet Tekülü isimli ustanın Kanunî Sultan Süleyman için hazırladığı yatağandır.
Savunma ve saldırı şekilleri:
Temel Duruş:
Savunma Hamleleri:
1.Siper
2.Siper
3.Siper
4.Siper
Saldırı Hamleleri:
Dürtme:
Saplama:
Kesme:
Yarma:
**Türk yayının tarihsel gelişimi ve Kullanma şekilleri;
Gelişim Sürecinde Erken İç Asya Türk Okçuluğu
Middle Asia Turkish Archery in Early Period of Development
Process
Hasan Basri ÖNGEL
*
* G.Ü. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
ÖZET
Türk kültür hayatında okçuluk faaliyetlerinin farklı etkinlik ortamlarında ve yerine
getirdiği işlevler bakımından oldukça zengin bir uygulama alanına sahip olduğu
görülür. Okçuluğa yönelik yeteneklerin geliştirilmesine imkan sağlayan avcılık,
ekonomik değeri dışında; askeri, sosyal, yönetsel ve sportif işlevlerinin ön plana çıktığı
görülür. Belli yoğunlukta bir ön çalışmayı gerektiren, askeri bayramların ve dinsel
kökenli, törenli okçuluk yarışmalarının düzenlenmek suretiyle sportif yarışma amaçlı
organizasyonların da toplum hayatında yer aldığı görülür. Avrasya coğrafyasında
yaşayan göçebe halkların, yerleşik halklara üstünlüğünü sağlayan ok ve yayın
yapılışındaki teknolojik farklılıklar ve uygulamadaki ayrılıklar, alt kimliklerinin esoterik
kaynağı noktasına ulaştığı görülür. Ok ve yayın yapımında kullanılan malzeme ve
yapılış bilgisi okült (gizli) bir şekilde, ustadan çırağa aktarılarak, yapıcısına ve ailesine
sosyal hayatta seçkin bir yer kazandırdığı görülür. Ok ve yay kullanımı çok erken
dönemlerde, sadece bireysel avcılıkta kullanılan av silahı olarak kullanıldığı, şaman
inancına göre av tanrısınca insanlara sunulduğu düşünülürken, kurumsal av ve savaş
silahı konumuna gelmesi ile de savaş tanrısınca insanlara imkan sunması amacıyla icat
edildiği vurgulanmış, köken ve doğuş efsaneleriyle halklarca ulusallaştırılmaya
çalışıldığı görülmektedir.
Yapısı:
Osmanlı Yay Yapım Tekniği :
Kompozit yaylar içinde en kısa olanları Osmanlı yaylarıdır. Bu sebeple çok güçlü ve pratiktirler.
Boynuz, tahta, tutkal ve sinirin (hayvan tendonu) bileşiminden oluşan bu yayların ileri derecede teknik beceri gerektiren yapımı ortalama üç yılı alırdı. Kullanılan malzemelerin oranı değiştirilerek yayın gücü, hızı, menzili ve esnekliği ayarlanırdı. Farklı amaçlarla (hedef, menzil veya savaş yayları) yapılan yayların esneklik ve hızı farklı olurdu.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/osmanli_yay+-1.jpg
Osmanlı yayı ve başka bir Osmanlı yayından ayrıntı (Askeri Müze-Harbiye/İstanbul)
Yayın ahşap kısmında akçaağaç, kızılcık, porsuk ağacı tercih edilirdi. Tutkal olarak sinir veya deriden elde edilen çega tutkalı veya Mersin Balığının (Acipencer Gueldenstaedtii veya Huso huso) dokularından elde edilen balık tutkalı kullanılırdı. Balık tutkalının yapımında, Mersin balığının damak mukozası ve hava kesesi kullanılırdı. Yayın sinir kaplaması için tercih edilen tendon, öküz bacağından alınan aşil tendonu idi. Kullanılacak boynuz da, öküz ya da mandadan elde edilmekteydi.
Yayın yapımında kullanılacak ağacın, budaksız sık ve paralel damarlı olanı özenle seçilerek sonbaharda kesilirdi. Yayın ahşap kısmı üç ya da beş parçadan oluşurdu. Bu parçalara istenen şekil verilir ve en az bir yıl kurumaya bırakılırdı. Ağaç parçalar kış mevsiminde balık tutkalıyla birbirine yapıştırılır, boynuzun tahtaya yapışacak iç yüzeyine ve yayın karın kısmına (atış sırasında okçuya bakan yüzey) karşılıklı yivler açılıp tutkallanırdı. Sonra, ağaç aksam ve boynuz, birbirine iple sımsıkı bağlanırdı. Yaz mevsiminde yayın sırt kısmına (atış yaparken hedefe bakan kısmı) çega tutkalıyla 2-3 kat sinir yapıştırılır, her kat sinirden sonra daha daraltılmak üzere yay iple yay askısına alınır ve bir yıl boyunca kurumaya bırakılırdı. Kuruyan yayın sırt kısmına İlkbaharda atın sağrı derisi ya da kayın ağacı kabuğu yapıştırılıp sandaloz yağı sürülürdü. Böylece yay kiriş takılmaya hazır hale gelmiş olurdu. Yay, ısıtılmak suretiyle yumuşatılır, ahşap formlar kullanılarak ve asa gezi denilen özel bir sırık/kalıp yardımıyla alıştırılır ve uygun şekle ulaşması sağlanırdı.
http://www.cenksanati.com/upload/rte/elaletler.jpg
Yay yapımında kullanılan el aletleri (Yukarıdan aşağıya: Keser, taş'in, tencek) (Askeri Müze-Harbiye/İstanbul)
Yayın en büyük düşmanı nemdir. Nemden koruma gereğinin yanı sıra, atıştan önce performansını yükseltmek için yay özel kutular içinde veya güneşte ısıtılır ve sinir ile tutkalın bünyesindeki su buharının uçması sağlanırdı. Buna “timar vermek” denirdi.
Yaylar kullanım amaçlarına ve yapılış metodlarına göre puta (hedef), menzil, kepaze, timarlı, tozlu, tirkeş, sağrılı gibi çeşitli isimler alırlardı.
(Bu metindeki katkılarından dolayı Sn. Süleyman Cem Dönmez'e teşekkür ederiz.) - kemankeş.com'dan alınmıştır.
(Aşağıdaki iki fotoğraf Sayın Süleyman Cem Dönmez tarafından şahsıma gönderilmiştir.)
- Süleyman Cem Dönmez'in günümüz şartlarında yaptığı Osmanlı Yayı .
http://www.cenksanati.com/upload/rte/suleyman-cem.jpg
Kullanma şekli:
*OK ATIŞINDA USÛL
Ok atmada bacakların gövdenin ve kolların duruşu çok önemlidir.Ok atışında, yay kabzası üzerine sarılan hafif tutkallı bir bezin yaptığı çıkıntı, sol elin başparmağının etli kısmından sonra gelen avuç içi çukurluğuna oturtulur. Kabza hava sızmayacak şekilde kavranır. Önce alttan iki parmak kabzaya dolanır, sonra orta parmak bez çıkıntısının üstüne çekilir. Şahâdet parmağı orta parmağın üstüne kıvrılır, başparmak da orta parmağın kabzaya sıkı sıkı sarılmasını sağlar.Kabzayı kavrayan sol el bileği düz durmalıdır. Yayı tutan sol el tam burun, kirişi çeken sağ el de tam kulak hizâsında olmalıdır. Ayrıca kabzayı kavrayan sol elin ortasından kirişi tutan sağ elin dirseğine kadar olan mesâfe düz bir hat üzerinde bulunmalıdır. Sağ kolun omuzdan yukarı veyâ aşağı kayması hem nişân almaya hem de mesâfenin uzun veya kısalığına te'sîr eder.