Bilal Baştan
04-06-2011, 17:17
GEÇTİĞİMİZ hafta içinde "Turkcell'deki halka açıklık oranını kastederek", "Bu 'hakkı' yönetim kurulunda kim temsil ediyor?" diye sormuş ve SPK'nın da konu hakkında harekete geçtiğini ileri sürmüştüm. Bu yazım sonrası "haklarını sorgulamak amacında olan" binlerce yatırımcıdan neredeyse mesaj yağmuruna tutuldum.
Sevgili dostlar, konuyu bütün detaylarıyla maddeler halinde sizlere aktaracağım ve "analizi yaparak sentezi sizlere bırakacağım".
1- Turkcell yönetim kurulu "7" kişiden oluşuyor. Yedi kişinin altısı, adı geçen "üç büyük ortağın temsilcileri" ve teorik olarak 7. kişinin bu ortaklarla hiçbir "organik" ilişkisi yok! Bağımsız "olması gereken" bu 7. kişinin "halka açık hisseleri" temsil etmesi ve yönetimde onların haklarını koruması gerekli.
2- Turkcell'in sermayesinde Çukurova Grubu'nun toplam payı % 13.8. Altimo'nun % 13.2. Sonera'nın % 37.1 ve halka açıklık oranı % 34.7...
3- Turkcell'in, Türkiye ve Amerika'da işlem gördüğü için hem SPK hem de SEC kurallarına uyması gerekli. Bu düzenlemeler, halka açık şirketlerin "Bağımsız Denetim Kurulları da" kurmalarını gerektiriyor. SEC kurallarına göre Denetim Kurulu "bağımsız üyelerden" oluşmalı.
4- Turkcell'de bugün için sadece bir bağımsız üye görünüyor: İngiliz vatandaşı olan Colin J. Williams. Bu kişi aynı zamanda Turkcell Yönetim Kurulu Denetim Komitesi Başkanı. Geçmişinde Telekom sektöründe tecrübesi yok ve aynı zamanda bir endüstriyel paketleme firması olan Clondalkin'de yönetim kurulu başkanı. Kimya mühendisi olan bu kişi Londra'da ikamet ediyor ve geçmişinde Telekom tecrübesi olmadığı gibi halka açık hisseleri temsil etmesi mümkün değil...
5- SPK'nın defalarca uyarmasına ve Turkcell'e, "Bağımsız üye sayısını en az 2'ye çıkar" yazılarına rağmen Çukurova Grubu ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Willams, SPK'nın kararını tanımamakta ısrar ediyorlar... İşin en ilginç tarafı BU ENGELLEME "bağımsız olup" halkın payını koruması adına orada olduğu iddia edilen Willams'ın oylarıyla oluyor.
6- Peki Willams bu engellemeyi nasıl yapıyor? Yönetim kuruluna ikinci bir üye atanabilmesi için toplanacak genel kurulda "şirketin anayasası" olan esas sözleşmesinde değişiklik yapılması gerekli. Bu değişiklik için ilk şart yönetim kurulunun, genel kurul gündemine bunu eklemesi gerekli. Willams yönetim kurulunda "SPK'nın defalarca yazdığı yazılara rağmen bu kararın alınmasını verdiği oy ile engelliyor" ve SPK'nın kestiği cezaları da görmezden geliyor.
7- Willams'ın bu tavrı, şirketin aldığı bütün kararların "yatırımcıların lehine olup olmadığının" sorgulanmasına imkân vermiyor. Temmuz 2000'de halka açılan şirketin değeri
17 milyar dolar iken bugün 13.8 milyar dolar ve aradan geçen zamanda "elinde hisse tutan yatırımcılar" ciddi bir "reel kayba uğramış" durumda. Halka açıldığından bugüne dolar bazında % 100'ün üzerinde artan ortalama endekse rağmen şirket, değerinin % 20'sini kaybetmiş durumda. Bir kıyaslama yapmak için örnek vereyim: Turkcell ile aynı anda kurulan Etisalat firmasının piyasa değeri bugün 24 milyar dolar ve dünya genelinde 135 milyon aboneye sahip. Aynı kıyaslama için Türk Telekom da alınabilir. Bugün itibarıyla çok sonra özelleştirilen ve piyasa değeri geriden gelen Türk Telekom, Turkcell'i değer olarak geride bırakmıştır.
Sonuç: İngiliz vatandaşı olan Williams, şirketin yönetimindeki "kartel pozisyonunu" bağımsız üye olarak atanmasına rağmen "halka açık hisselerin" aleyhine kullanmakta ve SPK'nın defalarca uyarmasına ve ceza kesmesine rağmen "yönetim kurulunu kilitleyerek" SPK'yı dikkate almamaktadır. 21 Nisan'daki genel kurul, SPK ve SEC'in düzenlemelerine uyulması ve özellikle "halka açık payın" haklarının korunması adına bir dönüm noktası olmalı ve SPK'nın uyarılarına uygun kararlar alınmalıdır...
Son söz : SPK bugüne kadar gerekli bütün adımları attı, bundan sonra da atacağına ve "amatör yatırımcıların hakkını korumak" için her türlü imkânı seferber edeceğine inanıyorum. Bu noktada bugüne kadar atılan her adım için SPK Başkanı Vedat Akgiray'a da "halkın sermayesi" adına teşekkür etmek istiyorum...
Sevgili dostlar, konuyu bütün detaylarıyla maddeler halinde sizlere aktaracağım ve "analizi yaparak sentezi sizlere bırakacağım".
1- Turkcell yönetim kurulu "7" kişiden oluşuyor. Yedi kişinin altısı, adı geçen "üç büyük ortağın temsilcileri" ve teorik olarak 7. kişinin bu ortaklarla hiçbir "organik" ilişkisi yok! Bağımsız "olması gereken" bu 7. kişinin "halka açık hisseleri" temsil etmesi ve yönetimde onların haklarını koruması gerekli.
2- Turkcell'in sermayesinde Çukurova Grubu'nun toplam payı % 13.8. Altimo'nun % 13.2. Sonera'nın % 37.1 ve halka açıklık oranı % 34.7...
3- Turkcell'in, Türkiye ve Amerika'da işlem gördüğü için hem SPK hem de SEC kurallarına uyması gerekli. Bu düzenlemeler, halka açık şirketlerin "Bağımsız Denetim Kurulları da" kurmalarını gerektiriyor. SEC kurallarına göre Denetim Kurulu "bağımsız üyelerden" oluşmalı.
4- Turkcell'de bugün için sadece bir bağımsız üye görünüyor: İngiliz vatandaşı olan Colin J. Williams. Bu kişi aynı zamanda Turkcell Yönetim Kurulu Denetim Komitesi Başkanı. Geçmişinde Telekom sektöründe tecrübesi yok ve aynı zamanda bir endüstriyel paketleme firması olan Clondalkin'de yönetim kurulu başkanı. Kimya mühendisi olan bu kişi Londra'da ikamet ediyor ve geçmişinde Telekom tecrübesi olmadığı gibi halka açık hisseleri temsil etmesi mümkün değil...
5- SPK'nın defalarca uyarmasına ve Turkcell'e, "Bağımsız üye sayısını en az 2'ye çıkar" yazılarına rağmen Çukurova Grubu ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Willams, SPK'nın kararını tanımamakta ısrar ediyorlar... İşin en ilginç tarafı BU ENGELLEME "bağımsız olup" halkın payını koruması adına orada olduğu iddia edilen Willams'ın oylarıyla oluyor.
6- Peki Willams bu engellemeyi nasıl yapıyor? Yönetim kuruluna ikinci bir üye atanabilmesi için toplanacak genel kurulda "şirketin anayasası" olan esas sözleşmesinde değişiklik yapılması gerekli. Bu değişiklik için ilk şart yönetim kurulunun, genel kurul gündemine bunu eklemesi gerekli. Willams yönetim kurulunda "SPK'nın defalarca yazdığı yazılara rağmen bu kararın alınmasını verdiği oy ile engelliyor" ve SPK'nın kestiği cezaları da görmezden geliyor.
7- Willams'ın bu tavrı, şirketin aldığı bütün kararların "yatırımcıların lehine olup olmadığının" sorgulanmasına imkân vermiyor. Temmuz 2000'de halka açılan şirketin değeri
17 milyar dolar iken bugün 13.8 milyar dolar ve aradan geçen zamanda "elinde hisse tutan yatırımcılar" ciddi bir "reel kayba uğramış" durumda. Halka açıldığından bugüne dolar bazında % 100'ün üzerinde artan ortalama endekse rağmen şirket, değerinin % 20'sini kaybetmiş durumda. Bir kıyaslama yapmak için örnek vereyim: Turkcell ile aynı anda kurulan Etisalat firmasının piyasa değeri bugün 24 milyar dolar ve dünya genelinde 135 milyon aboneye sahip. Aynı kıyaslama için Türk Telekom da alınabilir. Bugün itibarıyla çok sonra özelleştirilen ve piyasa değeri geriden gelen Türk Telekom, Turkcell'i değer olarak geride bırakmıştır.
Sonuç: İngiliz vatandaşı olan Williams, şirketin yönetimindeki "kartel pozisyonunu" bağımsız üye olarak atanmasına rağmen "halka açık hisselerin" aleyhine kullanmakta ve SPK'nın defalarca uyarmasına ve ceza kesmesine rağmen "yönetim kurulunu kilitleyerek" SPK'yı dikkate almamaktadır. 21 Nisan'daki genel kurul, SPK ve SEC'in düzenlemelerine uyulması ve özellikle "halka açık payın" haklarının korunması adına bir dönüm noktası olmalı ve SPK'nın uyarılarına uygun kararlar alınmalıdır...
Son söz : SPK bugüne kadar gerekli bütün adımları attı, bundan sonra da atacağına ve "amatör yatırımcıların hakkını korumak" için her türlü imkânı seferber edeceğine inanıyorum. Bu noktada bugüne kadar atılan her adım için SPK Başkanı Vedat Akgiray'a da "halkın sermayesi" adına teşekkür etmek istiyorum...