Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye'de rejimin değişeceği tarih...
Benide_Kapatın
04-13-2008, 22:59
http://img396.imageshack.us/img396/5260/83140929119409812028432lk4.jpg (http://imageshack.us)
GAZETENİN TARİHİNE ve YAZIDAKİ TARİHE DİKKAT EDELİM!!!!!
ben anlamadım sorun nerde???
Benide_Kapatın
04-19-2008, 00:49
Neyi anlamadın anlamadm bende ?
yani 2007 yılında seçim falan olacaktı,adam o tarihle ilgili görüşlerini belirtmiş.sorun bunun neresinde??
yani arkadaş şunu söylemeye çalışıyor bundan iki yıl öncede solcular oturup şeriatın gelmesini az kaldı diye komplo teorileri kurdular kendilerince ama hesap ettikleri gibi olmadı onlar 2007 de düzen değişecek dediler 2007 geldi geçti komplo teorileri tutmadı şimdide aynı şeyi yapıyorlar yok iki yıla kalmaz düzen değişir diyorlar ama yine beklentileri daha önce olduğu gibi boşa çıkacak. şimdi anladınız mı akdok??
Kemalist59
04-19-2008, 19:11
Evet benim yorumum şu:Türkiye'de rejimi değiştirmeye ne onun ne bunun hiç kimsenin gücü yetmez.Yetmeyecektir.Yazarın kişisel korkuları ya da komploları olabilir.Ama bu ülkenin rejimini değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
Evet benim yorumum şu:Türkiye'de rejimi değiştirmeye ne onun ne bunun hiç kimsenin gücü yetmez.Yetmeyecektir.Yazarın kişisel korkuları ya da komploları olabilir.Ama bu ülkenin rejimini değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.
halkin dami?
Kemalist59
04-19-2008, 19:22
Türk Halkı rejimi ve devrimleri içine sindirmiştir.Azımsızlığı olanlar vardır ama onlar AZINLIKTIR.
Şimdi değerlendirelim ülkemizde rejim değiştirmek isteyen tehdit oluşturan komünist devrim sevdalıları çok mu sürdü 72-80 ASKERİ YÖNETİMİ SIFIR KALDILAR.Nedir bugün uç sol oylar toplasan yüzde 5 yapmıyor.
Bu ülkenin rejimini Filistin de komando eğitimi alanlar dahi değiştiremedi.Azımsızlar cezalandırılır.Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Varsayalim ki referandum yapildi sence sonuc ne cikar?
Kemalist59
04-19-2008, 19:26
Bence bu halk istiklal savaşını veren şanlı Türk halkı bu halk şanlı devrimler yapan Türk halkı rejimin değişmesine hiç bir şekilde izin vermez ki değiştirmek isteyenlerede cezasını verir....
Bence bu halk istiklal savaşını veren şanlı Türk halkı bu halk şanlı devrimler yapan Türk halkı rejimin değişmesine hiç bir şekilde izin vermez ki değiştirmek isteyenlerede cezasını verir....
Nasil yani deniz gezmis gibi sallandirilir mi?
Türkiye'de rejim değişecektir, demokrasi gelecektir. :-*
Kemalist59
04-19-2008, 19:30
Rejimimiz sonuna kadar demokratik olmalıdır ancak o rejim komünizm-şerat-faşizm... e izin vermeyecektir.
Bu devirde Deniz Gezmiş gibi sallandırmak doğru olmaz ki Denizler gibi inandığı uğurda mücadele eden sol-sağ-laik-aşırı dindar her türlü mücadele insanına saygı duyarım ama mutlaKA bir noktada Türk Devleti rejimi o şekilde değiştirmek isteyenlere ders verir.....
Marjinalde olsa bir insanin düsüncesine saygi duymak gerekmez mi..birisi Din devleti isteyemez mi, baska birisi komunizm isteyemez mi, bir digeri fasizmi savunamaz mi!...
evet fikirler marjinal ama sonucta görüs degil mi?
Kemalist59
04-19-2008, 19:35
Tabi ki saygı duyarım zaten yukarıda da dedim Denizler gibi inandığı uğurda mücadele eden herkez bizim saygı duymamız gereken insanlar ama belli yere kadar tahammül edeceğimiz fikirler...
Yani diyorsun fikirler ne zamanki eyleme dönüsür ve bu eylemlerde ülke icin zararli olmaya baslarsa orada bir dur demek gerekir!..
Ama bu dur demenin yolu idam midir?
Kemalist59
04-19-2008, 19:42
Kesinlikle idam değildir.Dur yolu ben aynı şeyde Menderes içinde düşünüyorum kesinlikle asılmamalıydı.Deniz de öyle Yusufta öyle.....
Ancak ülke için tehdit olduğunda dur yolu gelir ne olur bence en iyisi tutuklamak olur....Yargılamak olur ama idam değil...
Ben ülkemde bir tek imralıdakinin asılmasını isterdim.
Belki onlari öldürebilirsin ama fikirlerini asla..adnan menderes idam edildi peki ne oldu actigi yoldan hic bir zaman kapanmadi ya deniz gezmis idam edildi ne oldu tam anlamiyla sembol oldu..
simdilerdeki 301 olayida bu konuyla baglantili..fikirlerden korkmayalim, fikirlere karsi önyargidan korkalim eger fikirler pkk, dtp, dhkp c gibi bu ülkeye zararli olan eylemlere dönüsürse devlet gerekeni yapar..
ancak basbakanimiz dahil bir cok kisi bu ülkede fikrinden dolayi ceza aldi ve bu demokratlasma yolunda daha cok yolumuz oldugunun göstergesidir ;)
Kemalist59
04-19-2008, 19:50
Evet yolumuz var ancak hiçbir düşünce özgürlüğü devlete millete küfür etme hakkını vermez.
Şimdi ben zaten 301 de başbakanın samimi olduğuna inanmıyorum AB üyeliği için verilen bir taviz bence neden başbakan ne diyor fikir özgürlüğü 301 kalksın ne yapd,sın iyi yapmış ama bu çelişkidir Tuncay Özkan'a devlete hakaret üzerinden 301 den dava aç....Bu ne pehriz be ne lahana turşusu
Tuncay ÖZKAN bana kalırsa evet bencede provakatördür ama....Bu bir samimyet sorunu bence
Bakiniz düsünceye evet ama eger o düsünce birilerine saygisizlik yapiyorsa düsünce olmaktan cikar..tuncay özkan, ilhan selcuk, ergün boyraz gibi kisilerin yaptiklari düsünceden cok camur at, izi kalsindir...
Bu kisiler sayin basbakana saygi duymuyorlarsa bile onun makamina saygi duymalidirlar evet 301 den dava acmak yerine, kisisel tazminat davasi acmak daha mantiklidir ama her insanin bir sabir rahlesi vardir ;)..
düsünceye özgürlük adinda birilerinin hakaret ve camur atmalarina evet demekte sacma olur!..
mehmetal
04-19-2008, 20:01
bunların rejimi neydi. Halka bir elbise diktiler darda olsa bolda olsa bu elbiseyi giyeceksin giymessen suçlusun. zorla 60 yıldır bu elbiseyi halka giydirmeye gayret ettiler ama beceremediler sonunda hak yerini buldu ve halkın içinden halkın sorunlarına cevap verecek sadece koltukta oturarak değil tüm gücüyle halkın yanında olacak birisi geldi. Rejimleri bozuldu bu ülkenin insanlarını laiklik dedikleri ve anlamını çarptırdıkları bir sözcükle yıllarca kandırdılar. Ama o elbiseyi artık ak parti dikiyor peki hangi elbiseyi halkın istediği elbiseyi dayatmayla değil zorla değil demokrasiyle eşitlikle biz demekle değil hepimiz demekle.
Kemalist59
04-19-2008, 20:04
Mavera arkadaşım gördün mü bu adamları bende savunmuyorum ama bu adamlara dava açmak gerekise neden 301 bence bu samimiyetsizliktir.Ya da aslında başbakanda 301 de benim gibi düşünüyor ama Ab hayalleri uğrunda fedakarlık yapma hazırlığında.....
ab nin yaptigi cifte standarttir..bir cok avrupa ülkesinde 301 benzeri yasalar mevcuttur ;)..herkes bir samimiyet testinde kimileri bu testten kalirken, kimileri agziyla kus tutsa yaranamiyor!...
Kemalist59
04-19-2008, 20:18
Şimdi AB konusuna gerçekçi bakarsak Ab üye ülkelere yaptığı maddi yardımda 80 milyon Türkiye'ye dış borcu ödeyecek yardımı yapacaktır.Bunu ister mi?15 Milyon Yunanistan'a yapılanın 5katı karşılıksız para verilecektir.
ABnin çifte standardında önümüze koyduğu yasalar ülke bütülüğümüzü bölmeye yöneliktir.Buraya Prof.Anıl Çeçen'in AB dayatmalı azınlık hakları yasasına yazısını paylaşacağım.
Türkiye Yeniden Bizans'a Dönüştürülüyor
Anıl Çeçen
Bayrağında İsa’nın 12 havarisini yıldızlarla temsil ettiren Avrupa Birliği büyük bir Hıristiyan birliğine yönelirken , ilk Hıristiyanların Roma imparatorluğu zulmünden kaçarak gelip saklandıkları Anadolu topraklarını da böylesine büyük bir Hıristiyan birliğinin sınırları içerisine almanın çabası içerisindedir ilk Hıristiyanların yaşadıkları Anadolu topraklarına kutsal bölgeler ilan ederek , bu doğrultuda her yıl inanç turizmi adı altında bir çok Hıristiyan’ı getirip Anadolu topraklarını gezdiren Avrupa Hıristiyan Birliği artık bu toprakların Türklerin ve Müslümanların elinden alınması gerektiği inancını yeni girişimleri ile ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda hem kamuoyu oluşturulmaktadır hem de Avrupa Birliği temsilcileri aracılığı ile beşyüz milyon dolar civarında para dağıtılarak lobicilik çalışmaları ile sonuca gidilmeğe çalışılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyetinin Lozan Antlaşmasından gelen siyasal yapısını bir türlü kabul etmek istemeyen Avrupa Emperyalizmi , tıpkı yirminciyüzyılın başlarında olduğu gibi yeni Sevr Antlaşması arayışı içerisindedir.
Birinci Dünya Savaşından yenik çıkmış Osmanlı imparatorluğuna dayatılan Sevr Antlaşması, ülkenin geri kalan topraklarının parçalanmasını ve bu bölgelerde Türk ve Müslüman olmayan gayrimüslim devletçiklerin oluşturulmasını gündeme getiriyordu. Ermenistan'dan Kürdistan’a , Pontus'dan İyonya'ya kadar , Anadolu’nun her bir yanında Türk ve Müslüman olmayan küçük küçük devletçiklerin kurulması Avrupalı emperyalistlerin büyük bir hedefi idi. Bu küçük devletçiklerin oluşmasından sonra ise yeniden Doğu Roma’yı yani Bizansı canlandırabileceklerini düşünüyorlardı. İstanbul’un adını sürekli olarak Konstantinapolis diye anarak bu doğrultuda bir arayışı açıkça ortaya koyuyorlardı “Hasta Adam” dedikleri Osmanlı imparatorluğunun yıkılışından sonra bu topraklarda yeni bir Bizans yapılanmasını , küçük küçük devletçiklerden oluşan bölgesel ve kozmopolit bir konfederasyon ile gerçekleştirmeğe çalışıyorlardı. Osmanlı imparatorluğu döneminde çalışmalarına izin verilen ve hatta devlet tarafından desteklenen gayrimüslim vakıfları ise , bu arayışın merkezleri olarak çaba gösteriyorlar , Avrupa merkezli Hıristiyan emperyalizminin yerli işbirlikçileri görevini yerine getiriyorlardı. Bu vakıflar ve bunlara bağlı olarak çalışan okullar Avrupa Hıristiyan emperyalizminin Türkiye'deki odak noktaları idi. Yeni Bizans arayışı , bu gayrimüslim vakıfların ana amacı olarak ortaya çıkıyor ve her türlü misyonerliği bu kuruluşları yerine getirerek , Avrupalı Hıristiyan emperyalistlere egemenlik sağlayacak yollar açılıyordu. Gidiş tam bir dağılma ve yok olma aşamasına doğru ilerliyordu.
Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasından sonra geride kalan Anadolu ve Rumeli halkı , bu yok olma sürecini bir türlü kabul edemiyor ve sürekli kongreler yaparak ülkeyi ve milleti kurtarmanın hazırlıklarını yapıyordu. Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkması ile başlayan Kuvayı Milliye mücadelesi ise bu arayışın örgütlenmesi olarak devreye giriyor ve Sevr sürecini kesiyordu. Pontus çetecileri destekleyen Rum vakıfları ve derneklerinin önü kesiliyor. Büyük Ermenistan için ermeni asıllı yurttaşları ayaklandıran ve onlara büyük parasal destek sağlayan Ermeni Vakıfları ve dernekleri ile de mücadele ediliyordu. Osmanlı dönemi sonrasında Anadolu'daki Türk ve Müslüman varlığını ortadan kaldırmak isteyen Rum,Ermeni ve Yahudi vakıfları ve örgütleri ile kıyasıya bir mücadeleye giriliyor ve bu büyük mücadelenin sonunda vatanın,mille t in kurtuluşuna giden yol açılabiliyordu. Dünyanın merkezinde yer alan bu kutsal vatanın düşmana bırakılmaması ve sonunda bağımsız bir devlet kurulmasına giden yolun açılması ancak üç yıllık bir ulusal kurtuluş savaşı ile mümkün olabiliyordu.
Atatürk ve Kuvayı Milliyeciler zafere ulaştıktan sonra , yeni Türk Devletinin bütün dünya tarafından tanınmasına sıra geldiğinde Lozan Konferansı toplanıyor ve Lozan Antlaşması imzalanarak Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsız ve ulusal egemenliğine sahip bir devlet olarak dünya uluslar topluluğu tarafından resmen tanınıyordu. Lozan Antlaşması , bir anlamda çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin doğum belgesidir. Bu antlaşmada kabul edilen esaslar ile Sevr Antlaşmasında öngörülen bütün hükümler devre dışı bırakılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin bir Türk ve İslam devleti olduğu , gayri-Müslim azınlıkların istekleri devredışı bırakılarak bütün dünyaya kabul ettirilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk anayasalarında Türkiye Devletinin dinin İslam olduğu açıkça belirtilmiş ama daha sonra laiklik ilkesi benimsendiğinde böyle bir düzenlemeye gerek kalmamıştır.
Türkiye Cumhuriyetinin bir anlamda doğuş belgesi ve nüfus kağıdı olan Lozan Antlaşmasına göre , gayrimüslimlerin ülke içindeki konumları belirli alanlarda sınırlanarak düzenlenmiştir. Türkiye bir ulus devlet olarak kurulduğu için, gayrimüslim vakıflarının Anadolu’nun belirli bölgelerinde gayrimüslim devletçikler kurmalarına gidecek yolun önü kesilmiştir.Gayrimüslim azınlıklar sorunu Lozan'da uzun uzun tartışılmış ve bir ulus devlet çatısı altında bunlara çağdaş bir konum olarak azınlık statüsü tanın maştır. Ne var ki, bu vakıflar azınlık statüsü ile yetinmek istemedikleri için ve eski Osmanlı topraklarında yeniden bir Bizans uyanışını örgütlemeyi asıl hedef olarak seçtiklerinden, Lozan hükümlerini yetersiz görmüşler ve gene kendi bildikleri doğrultuda Avrupalı emperyalist devletlerin destekleri ile çalışmaya devam etmişlerdir. Cumhuriyet hükümetlerinin hoşgörüsünden de yararlanarak , Sevr doğrultusunda bölücü ve Bölgeyi Bizans'a dönüştürücü çalışmalarından geri kalmamışlardır.
Lozan Antlaşması gayrimüslim azınlıklara ve onların kuruluşlarına sınırlar içerisinde bir statü tanımıştır. Sahip oldukları malvarlıkları belirlenerek koruma altına alınmışlar ve bunların gayrimenkul satın alarak ülke içinde genişleme politikası izlemelerine izin verilmemiştir. Ayrıca, bu gibi kuruluşların yurtdışından yönlendirilmelerine de hoşgörü gösterilmemiş ve bu kuruluşların dış ilişkileri devletin iznine tabi kılınmıştır. Son derece sınırlı bir statüde varlıkları tanınan gayrimüslim vakıfları, Lozan'ın getirdiği düzenden hiç bir zaman memnun olmamışlar ve sürekli olarak Hıristiyan emperyalist devletlerin destekleri ile daha fazla hak talebinde bulunmuşlardır. Avrupa Birliği, gayrimüslim vakıfları ve kuruluşları için yeni bir umut kapısı olmuş , Sevr ile gerçekleştiremedikleri yeni Bizans'ı kurma çalışmalarını Avrupa kirliği çatısı altında gerçekleştirebileceklerini düşünmeğe başlamışlardır. Bir Hıristiyan birliği olan Avrupa Birliğine Türkiye'deki gayrimüslim vakıflara sahip çıkarak bunlar aracılığı ile Doğu Roma arazisini Hıristiyanlaştırıp kendi içine almanın arayışı içine girmiştir.
Türkiye'nin önüne getirilen , gayrimüslim vakıflarının gayrimenkul edinmeleri ve dış ilişkilerinin serbest bırakılması , Türkiye Cumhuriyetinin Osmanlı İmparatorluğu gibi yok olmasına giden yolda önemli bir dönemeç oluşturacaktır. Avrupa, Hıristiyan vakıflarının sahip olduğu büyük maddi imkanlarla Türkiye'nin en önemli bölgelerini para gücü ile satın alacaklar, kurtuluş savaşı sırasında şehit kanları ile kurtarılmış olan vatan toprakları para gücü ile düşman kesimlerin eline geçecektir. Milyonlarca ve hatta milyarlarca dolar ya da euro dağıtan gayrimüslim çevreler ve merkezler Sevr ile başaramadıklarını paranın gücü ile elde edeceklerdir. Bir süre sonra ne vatan toprağı kalacaktır ne de Türkiye Cumhuriyeti . Arap ve Müslüman topraklarında sonradan bir Yahudi devleti olarak İsrail bu şekilde kurulmuştur. Yahudi vakıflarının parasal gücü ile kendileri için kutsal topraklara gelen Yahudiler gene bu vakıfların öncülüğü ve örgütlemesi ile kısa zamanda Filistinlilerin topraklarına sahip olmuşlardır. Bu günkü İsrail devleti Yahudi vakıflarının para güçleri ile Arap topraklarını satın alması üzerine kurulmuştur. Günümüzde benzer bir süreç Anadolu'da Hıristiyan vakıfları için başlatılmaktadır. Avrupa Birliği bahanesi ile. Anadolu'da bir İyonya’nın,Pontus’un,Ermenistan’ın ve Kürdistan'ın önü açılmaktadır. Hıristiyan emperyalizminin planı bellidir. Anadolu'daki Türk ve Müslüman siyasal yapının kaldırılması ana amaçtır . Gayrimüslim vakıflara tanınacak olan ayrıcalıklar gayrimenkul alım serbestisi , dış ilişkiler kurma hakları beraberinde Türkiye'nin Bizanslaşmasını sağlayacaktır. Böylece ,Hıristiyan emperyalizmi Lozan'ı ortadan kaldırarak, bir asır sonra yeniden Sevr’i devreye sokmaktadır. Bu durumda , Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk ve Kuvayı Milliyeciler boşuna bir istiklal savaşı vermiş duruma düşürülmektedirler.
Bu bence önemli açıklamalar bu konuda belli yere kadar hükümetin iyi niyetli AB politikası ulusal devletimiz için tehdide açık hale gelmiştir.Hükümet Ab ye rest çekebilmelidir.Gerekirse NE ABD NE AB diyebilmelidir temel amacımız BAĞIMSIZ TÜRKİYE olmalıdır.
Benim AB görüşümün temelini zaten imzam oluşturuyor.
SAYGILARIMLA
Benide_Kapatın
04-20-2008, 02:24
yani arkadaş şunu söylemeye çalışıyor bundan iki yıl öncede solcular oturup şeriatın gelmesini az kaldı diye komplo teorileri kurdular kendilerince ama hesap ettikleri gibi olmadı onlar 2007 de düzen değişecek dediler 2007 geldi geçti komplo teorileri tutmadı şimdide aynı şeyi yapıyorlar yok iki yıla kalmaz düzen değişir diyorlar ama yine beklentileri daha önce olduğu gibi boşa çıkacak. şimdi anladınız mı akdok??
Teşekkürler kardeşim meramımı anlatmışsınız :-*
Hüdaverdi
04-20-2008, 08:29
Halk istedikten sonra rejimde değişir,oda,buda,şuda.Fazla çene parmak yormaya gerek yok :-*
Kemalist59
04-20-2008, 08:38
Şu sözlerinizin suç teşkil ettiğini biliyor musunuz?
Hüdaverdi
04-20-2008, 08:45
Bana dedin sanırım ???
'Halk istiyor,bende istiyorum,rejim elbet değişicek' deseydim belki suç sayılırdı.Belki değil suç olurdu biliyorum.
'Hak istedikten sonra olur' demenin suç olacağını sanmam,suç saçma kaçar.
'Halk istemedikten sonra hiç bir şey değişmez' de diyebilir o anlamı çıkarabilirdim :-*
Ama halkın şuan düşündüğü ne rejim,ne siyaset,nede cart curt...Tek derkleri ocaklarının üstünde pişen aşın olması,ekmek parası ve özgürlük,gerisi fasafiso :-*
yani arkadaş şunu söylemeye çalışıyor bundan iki yıl öncede solcular oturup şeriatın gelmesini az kaldı diye komplo teorileri kurdular kendilerince ama hesap ettikleri gibi olmadı onlar 2007 de düzen değişecek dediler 2007 geldi geçti komplo teorileri tutmadı şimdide aynı şeyi yapıyorlar yok iki yıla kalmaz düzen değişir diyorlar ama yine beklentileri daha önce olduğu gibi boşa çıkacak. şimdi anladınız mı akdok??
Teşekkürler kardeşim meramımı anlatmışsınız :-*
ben size teşşekkür ederim solculara kapak olacak bir konu açtığınız için :-*
Benide_Kapatın
04-20-2008, 18:50
Türkiye'de rejim değişecektir, demokrasi gelecektir. :-*
Olay budur :-*
eğer iyi politikalar izlenmiş olsaydı,insanlar sadece kendi çıkarına çalışmasaydı Türkiye şu anda da demokratik bir ülke olurdu.
alpvasil
04-23-2008, 12:45
EVET DOĞRUDUR O REJİMİ SEN KENDİ İÇİNDE YAŞAMALISIN ONDAN SONRA TOPLUM İÇİN İSTEYEBİLİRSİN TOPLUMDA İSTERSE TABİ HER ŞEY ZAMANLA DEĞİŞİR AMA ÖNCE KAFALARDA ŞEKİLLENMEDEN HİÇ BİR ŞEY YAPILAMAZ
EpiVaTeS
04-23-2008, 12:49
Türkiye'de rejim değişecektir, demokrasi gelecektir. :-*
Olay budur :-*
tam da budur....
Üç mevsim
04-24-2008, 15:53
Türkiye'de rejim değişecektir, demokrasi gelecektir. :-*
Olay budur :-*
Halk isterse komünizm bile gelir
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.