Orijinalini görmek için tıklayınız : Vakit’e daha da fazla sahip çıkmak!..
Fâsılalarla da olsa, 1989 yılından bu yana dâhil olduğum “Vakit ekibi”nde “rahat bir gün geçirmedim” desem yeridir.
Yıllar yılı hep hedefte olduk…
Arkadaşlarımız, bir başka gazetede görev yapmaları halinde, “Pulitzer ödülü” getirecek haberlerinden, yazılarından dolayı bırakın taltif edilmeyi…
Legal, illegal tehdit ve baskı odaklarının hedefine yerleştirildiler!..
Henüz otuz, otuz beş binlik tirajlara sahip olduğumuz günlerde, ekip çalışmasıyla kamu bankalarındaki büyük yolsuzlukları ortaya çıkarttık…
Vakit ruhuna düşman Başbakanları bile “konunun üzerine gitmeye” ve kendi atadıkları genel müdürleri görevden almaya mecbur ettik!..
Yüce Mevlâ’m nasip etti;
Dokunulmaz zannedilen bazı kurumlardaki yolsuzlukları ve diğer namussuzlukları belgeleriyle ortaya koyduk…
Bazı çok üst düzey kamu görevlilerinin, kontrolleri altında bulunan memurelere (çeşitli vaat ve tehditlerle) sarktığına hatta daha fazlasını “becerdiğine” dair “raporları” çarşaf çarşaf kamuoyunun bilgisine sunduk…
Bu tür konular yargıya taşındı…
Yanlış anlaşılmasın, biz yargılandık!..
“Özel hayatın gizliliğini ihlâl” gibi suçlamalara muhatap olduk…
Hakkımızda ne davalar açıldı;
PKK’lılar bile, “Hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmayan Öcalan’a hakaret ettiğimiz” iddiasıyla “şikâyetçi” oldu bizlerden!..
Cezaevindeki bir çete reisinin “asılsız” mektubu, medyadaki derin devlet uzantıları tarafından Vakit gazetesindeki “HASAN”ları hedef göstermekte kullanıldı.
Bütün “HASAN”ları toplayıp götürdüler gazeteden…
“Karakaya” olanına ise, “laikçi çevreleri en fazla rahatsız eden HASAN” olma suçundan (!) bin türlü eziyet çektirdiler!..
Bombalandık, kaleşlendik, tanklarla, panzerlerle, keskin nişancılarla kuşatıldık…
Bütün bunlara paralel olarak, “dava” bombardımanına maruz bırakıldık…
Her Allah’ın günü “on, on beş zarf ulaştı” gazete merkezine!..
Öyle tuhaflıklara şahit olduk ki, süreç boyunca…
“Bu yazı başka gazetede yer alsaydı suç değildi ancak söz konusu gazetede neşredilmiş olmasından ve bu gazetenin de laik rejime bağlı olmadığı bilindiğinden dolayı sanığın mahkûmiyetine” türünden kararlarla karşılaştık!..
“Generaller davasını” biliyorsunuz…
Vakit’i “yok etmek” için bir zincir oluşturuldu…
Tam manasıyla bir “ortadan kaldırma operasyonu” gerçekleştirildi…
Öyle bir operasyon ki bu;
Bu zincirin bazı halkalarıyla konuştuğumuzda; Vakit’e hangi sebepten dolayı dava açtıklarının bile farkında olmadıkları ortaya çıktı…
“Vakit” yok edilecekti, “sebep” önemli değildi!..
Son günlerde hukuk tanımazlığını iyiden iyiye gözler önüne sermiş olan müesses yapı için VAKİT, mutlaka ortadan kaldırılması gereken bir engeldi!..
Uzun uzun anlatmaya gerek yok; VAKİT’le kimlerin, nasıl ve aslında “niçin” uğraştıklarını çok iyi biliyorsunuz…
Lâkin, belki de gözünüzden kaçmış olan bir başka çevre de var…
Onlar da, “dostun fırlattığı gül” kabilinden; “laikçi çevrelere” destek oldu, Vakit’i “sindirme” operasyonlarının kritik aşamalarında…
Sözgelimi, “laikçi medya”ya dahil organlar saldırdığında, bu “dostlarımız” da, “özeleştiri” , “provokasyon” gibi “kilit” kelimelere yaslanarak, VAKİT’i itham ettiler!..
Bu gazetenin de “kirli merkez”e yaklaşması için telkinlerde bulundular…
Ve diyalogları çok iyi biliyorum:
Bunların bazı önde gelenleri “laikçi medya yönetici ve yazarlarıyla” buluştuklarında…
“Vakit’e saldırı”yı, “iftira”yı, bir “mutabakat alanı” olarak kullanmaya çalıştılar!..
Neyse…
Buraları kısa keseyim!..
“VAKİT”in okuyucularından başka “gerçek dostu” olmadı yıllar boyunca…
Ve bugün de…
Bugünlerde de…
Neler yaşıyoruz görüyorsunuz…
Malûm;
Bu gazete, baskı rejiminin temel kolonlarından biri olan CHP’yi “çatlattı”,
Yakın tarih boyunca ilk kez bu kadar net bir şekilde sırtını yere çarptı…
Bununla birlikte bağımsızlık anlayışının gereği olarak ve tabii “alnı secdede olana ayrıcalıklı muamele” prensibinden de vazgeçmeksizin…
AK Parti’deki bazı sözde sosyal demokratların “çirkinliklerine” dikkat çekti…
Sen böyle, “doğruya doğru” tavrındaysan…
Gözünü budaktan sakınmıyorsan…
Hoşlanacak değiller elbet…
Öfkelenecekler…
Ve haliyle de…
Ellerinden geleni artlarına koymayacaklar!..
“CHP’lilerin, derin devletin, homoseksüel kulüplerinin, AK Parti’ye sirayet etmiş bulunan zararlı tiplerin” dava bombardımanına muhatap oluşumuza şahitlik ediyorsunuz, bugünlerde…
Ve…
Meclis daha doğrusu millet hâkimiyetini sıfırlamaya matuf “darbe”ye “direniş”te en kararlı ve net mesajları vermesinden dolayı da…
“En etkili yazarlarımızın” mahkûm edilmek istendiğini izliyorsunuz.
“Hamama giren terler.”
Sıkıntı çekilecek…
Şimdiye kadar ödenenden daha fazlası göze alınacak!..
Ve gittikçe zorlaşacağı belli olan bu süreçte, okuyucularının Vakit’e daha da fazla sahip çıktıklarını görmek…
Bu kadroya güç verecek!..
Serdar ARSEVEN / VAKİT 14/06/2008
Lâkin, belki de gözünüzden kaçmış olan bir başka çevre de var…
Onlar da, “dostun fırlattığı gül” kabilinden; “laikçi çevrelere” destek oldu, Vakit’i “sindirme” operasyonlarının kritik aşamalarında…
Sözgelimi, “laikçi medya”ya dahil organlar saldırdığında, bu “dostlarımız” da, “özeleştiri” , “provokasyon” gibi “kilit” kelimelere yaslanarak, VAKİT’i itham ettiler!..
Bu gazetenin de “kirli merkez”e yaklaşması için telkinlerde bulundular…
Ve diyalogları çok iyi biliyorum:
Bunların bazı önde gelenleri “laikçi medya yönetici ve yazarlarıyla” buluştuklarında…
“Vakit’e saldırı”yı, “iftira”yı, bir “mutabakat alanı” olarak kullanmaya çalıştılar!..
Bu sitem kime veya kimlere acaba... :-X
Düşmanlarımızdan destek beklemiyoruz ama en azından dost bildiklerimizden, yakın bildiklerimizden ufakda olsa bir destek beklerdik. Her zaman savunduklarımızın, azda olsa bizi savunmalarını isterdik. Tamam savunurken karşılık beklemedik ama insan yine de karşı taraf bunları düşünüpde biryerlerini kıpırdatır diye bekliyor. Galiba ''bana dokunmayan yılan, bin yaşasın'' felsefesi ile hareket ediliyor.
Ekrem Bey, gazeten 1 milyon satıyor. Bir iki satırda olsa birşeyler karala sana zahmet...
''Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın'' felesefi ile hareket ediliyor derken, sadece VAKİT' e açılan bu davayı göze aldım. Genel anlamda söylemedim, yanlış anlaşılmasın... ;)
KAmusal mışş
06-14-2008, 03:32
Vakit gazetesi son zamanlarda altına imzasını attığı olaylarla bizlerden desteği fazlasıyla hak ediyor bence.
Hak ettiklerini vermek de bize düşer ;)
paylaşım için teşekkürler :)
Amenna__
06-14-2008, 03:34
gerçek manada okuduğum tek gazete. hatayı kim yapmış olursa olsun bizden, onlardan gibi bir ayrım yapmaksızın eleştirebilen tek gazete desteği fazlasıyla hak ediyor
Vakit gazetesi son zamanlarda altına imzasını attığı olaylarla bizlerden desteği fazlasıyla hak ediyor bence.
Hak ettiklerini vermek de bize düşer ;)
paylaşım için teşekkürler :)
Eyvallah kardeşim... :-*
gerçek manada okuduğum tek gazete. hatayı kim yapmış olursa olsun bizden, onlardan gibi bir ayrım yapmaksızın eleştirebilen tek gazete desteği fazlasıyla hak ediyor
Eyvallah... :-*
Daha geçtiğimiz hafta Vakit'in (S. Arseven'in) "din karşıtlarına karşı yaltaklanmakla" suçladığı, "muhafazakar ezikler" ve "aşağılık kompleksliler" olarak adlandırdığı kesimlerden destek beklediğini düşünmüyorum. Beklememeliler de...
Fakat bu kesimler buna rağmen destek gösterirlerse büyüklüklerini göstermiş olurlar; hoş da olur...
Bugüne kadar açılmış olan davalarda zerre kadar destek göremeyince ve üstüne eleştiri gelince, insan ister istemez öyle düşünüyor. Sessiz kalmak ortak olmaktır. Kimse üstüne alınmasın...
Ayşe_Berra
06-14-2008, 05:08
Bugüne kadar açılmış olan davalarda zerre kadar destek göremeyince ve üstüne eleştiri gelince, insan ister istemez öyle düşünüyor. Sessiz kalmak ortak olmaktır. Kimse üstüne alınmasın...
:-* :-*
Eee atalarımız boşuna dememiş, "Sükût ikrardan gelir." diye...
Empati yapmaya çalışıyorum acaba aynı durumda başka gazeteler olsa küçük nüanslar olsa da aynı düşündüğümüz gazeteler, acaba vakit ne yapardı.. Ama sanmıyorum ki köstek olacak bir davranış yapsın..
Köstek olmam ama destekde olmam mantığı ne kadar doğru buda tartışılır..Öyle duruma geldik ki; her şey, atılan tüm adımlar kişisel çıkarlar, kurumların varlıklarını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmeleri için... bu şartlar altında yapılmayanlar içinde pek bir şey diyemiyorum açıkcası...
Oysa ki; aynı kulvarda koşanlar olarak aynı ufka bakmaktan başka biraz daha yüzyüze bakabilsek, gözlerimizin içine çok güzel olacak her şey...
tayyipleyiz
06-14-2008, 13:08
Yayın anlayışı "doğruları haykırmak" her zaman olmamalı. Yayın anlayışı ilke bazlı olabilmeli itidal içerebilmeli ... Topluma dersler verebilmeli. ders vereceği kişiler Aziz milleti olunca aynı kulvardaki davadaşlarına da saldırmamayı ilke edinebilmeli. Sayın arseven saldırmayı ilke edenmiş. Bunun izelenimlerini bir kaç yazısında da yansıtmıştı; saygıdeğer Vakit okurlarına ... Okumak da bizim bahtiyarlığımız (!) olsa gerek.
Zaman ve Vakit bakıldığında İlke olarak bile taban tabana zıt görünüyor artık. Zaman asla kulvar kayması yaşamamıştır, Yaşamaz da ... Yaşamaz çünkü; değerleri adına, mefkuresi adına, halkı adına vardır. Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz. Bu yüzden Okunur. Okundukça okunası olur. Kin yoktur, nefret kusmaz, "kustukları" asla toplumu germez. Her ne kadar tezat gibi görünsede destek bekleyenlerin gözü ile bakıldığında tezat olarak görünür. Topluma hep hoşgörü vurgular, vurguladığı bu engin anlayış yaygın bir İslam anlayışıdır aslında ... İslami bazdır. Mefkure doğruları söylemek değil, doğruya yönlendirmektir. Her doğru söylendiğinde, Hakk basitleşiyorsa doğruyu söylemek de doğru değil der. Sahabe anlayışı, Peygamberani tavır sergiler. İslam der, kıtalara da yayma adına engin vizyonunu yansıtır milyonlara ... evet bu 2 gazete demek ki taban tabana zıt anlayışa sahipmiş değil mi ? Tabanı ne ise ona göre davranmak, özü ne ise ona haiz yayın ilkesini benimsemek İslami olanıdır demek de "tezat" olsa gerek.
Olsun saldırılan biz olalım. Konu yine 2 tane haber patlattım diye bize saldırmak olsun. Olsun, Hakk zayi olmasın. Biz susalım ki Hakk ali olsun. Peygamberini bir tavır olsun. Olsun dosttan gelen güldür, baldır. Koklanır, yalanır ki; kokusu, tadı bir başkadır. Biz Vakit i dost bildik. Dost kabullendik. Her nekadar o bize saldırsa da ...
Dostlara ve Yazıyı taşıyana minnet olsun. İyi ki varsınız ... :)
tayyipleyiz
06-14-2008, 13:10
Düşmanlarımızdan destek beklemiyoruz ama en azından dost bildiklerimizden, yakın bildiklerimizden ufakda olsa bir destek beklerdik. Her zaman savunduklarımızın, azda olsa bizi savunmalarını isterdik. Tamam savunurken karşılık beklemedik ama insan yine de karşı taraf bunları düşünüpde biryerlerini kıpırdatır diye bekliyor. Galiba ''bana dokunmayan yılan, bin yaşasın'' felsefesi ile hareket ediliyor.
Ekrem Bey, gazeten 1 milyon satıyor. Bir iki satırda olsa birşeyler karala sana zahmet...
Olayı Basite indirgemek, senin ufkuna yakışmıyor Nusret ... :)
tayyipleyiz
06-14-2008, 13:16
Bugüne kadar açılmış olan davalarda zerre kadar destek göremeyince ve üstüne eleştiri gelince, insan ister istemez öyle düşünüyor. Sessiz kalmak ortak olmaktır. Kimse üstüne alınmasın...
Sessiz kalmak cümlenin içerisinde "Vakit " tabirini kullanmamaksa; evet sessiz (!) kalmışız. Ama bu da çok büyük, büyükmü büyük bir haksızlık olsa gerek ... Çünkü söylenenler, yazılanlar hep ilke adına idi. Hangi kurum olursa olsun. Hep doğruya çağrıldı. Doğru olun denildi. Daha ileri giderek Siratı Müstakıym de diyebeilirim. Haksızılık yapan biz olmayalım. AMAN! :)
Yıllardır, Zaman Gazetesinin cemaatini amansızca savunan Vakit Gazetesinin bu zor günlerinde zerre kadar destek görmemesi, sizin vicdanınızı rahatsız etmiyorsa benim diyecek birşeyim yok...
Okunma konusuna gelince de, tiraj demek okunmak demek değildir. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki Vakit GAzetesi, Zaman GAzetesinden çok daha fazla okunuyor...
Yayın anlayışı "doğruları haykırmak" her zaman olmamalı. Yayın anlayışı ilke bazlı olabilmeli itidal içerebilmeli ... Topluma dersler verebilmeli. ders vereceği kişiler Aziz milleti olunca aynı kulvardaki davadaşlarına da saldırmamayı ilke edinebilmeli. Sayın arseven saldırmayı ilke edenmiş. Bunun izelenimlerini bir kaç yazısında da yansıtmıştı; saygıdeğer Vakit okurlarına ... Okumak da bizim bahtiyarlığımız (!) olsa gerek.
Zaman ve Vakit bakıldığında İlke olarak bile taban tabana zıt görünüyor artık. Zaman asla kulvar kayması yaşamamıştır, Yaşamaz da ... Yaşamaz çünkü; değerleri adına, mefkuresi adına, halkı adına vardır. Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz. Bu yüzden Okunur. Okundukça okunası olur. Kin yoktur, nefret kusmaz, "kustukları" asla toplumu germez. Her ne kadar tezat gibi görünsede destek bekleyenlerin gözü ile bakıldığında tezat olarak görünür. Topluma hep hoşgörü vurgular, vurguladığı bu engin anlayış yaygın bir İslam anlayışıdır aslında ... İslami bazdır. Mefkure doğruları söylemek değil, doğruya yönlendirmektir. Her doğru söylendiğinde, Hakk basitleşiyorsa doğruyu söylemek de doğru değil der. Sahabe anlayışı, Peygamberani tavır sergiler. İslam der, kıtalara da yayma adına engin vizyonunu yansıtır milyonlara ... evet bu 2 gazete demek ki taban tabana zıt anlayışa sahipmiş değil mi ? Tabanı ne ise ona göre davranmak, özü ne ise ona haiz yayın ilkesini benimsemek İslami olanıdır demek de "tezat" olsa gerek.
Olsun saldırılan biz olalım. Konu yine 2 tane haber patlattım diye bize saldırmak olsun. Olsun, Hakk zayi olmasın. Biz susalım ki Hakk ali olsun. Peygamberini bir tavır olsun. Olsun dosttan gelen güldür, baldır. Koklanır, yalanır ki; kokusu, tadı bir başkadır. Biz Vakit i dost bildik. Dost kabullendik. Her nekadar o bize saldırsa da ...
Dostlara ve Yazıyı taşıyana minnet olsun. İyi ki varsınız ... :)
Levant Abi, Ekrem Dumanlı vari bir yazı yazmışsın. ''Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz.'' LAikçi kesimle senin bu yazdıklarının arasında ne fark var şimdi. Onlarda demiyor mu Vakit Saldırgan Medya diye...
Demokrat
06-15-2008, 16:32
Vakiti yeri geldiginde elestiriyoruz, kendimizce fikrimizi söylüyoruz ancak zaman vakite sahip cikma vaktidir...birilerinin günah kecisi ilan edilen Vakit yilmadan, yikilmadan, usanmadan olaylarin üstüne gidiyor, birilerinin ipligini meydana seriyor..
Bu günlerde vakiti elestirmek, yermek bizlere birsey kazandirmaz su anda zaten malum kesimler vakiti bitirmek icin ellerinden geleni ardina koymuyor o nedenle bizlerde bu günlerde vakite destek olmaliyiz..
Sunu unutmayalim ha hasana, ha bana orada hasana yapilmak isteyende aslinda banadir ;)...
Yüzakimiz olan vakitin nice güzel basarilara imza atmasi temennisiyle ;)
tayyipleyiz
06-15-2008, 16:33
Bizler dostuz, dost kalacağız. Kim ne derse desin. Gerçekler Zaman ile anlaşılır, Vakit ile de tartışılır. Kazanan HAKK olsun, her zaman. :)
Demokrat
06-15-2008, 16:34
Nusretcim olayi vakit, zaman cekismesine getirmek bize birsey kazandirmaz..iksiininde yogurt yiyisi bellidir bu nedenle bu konuda cok fazla sey yazmak nafiledir ;)..
zamanin destek verip, vermemeside onlarin bilecegi birseydir, bir bildikleri varki böyle haraket ediyorlar, o nedenle suiuanda bulunmak bizlere yakismaz ;)
Vakiti yeri geldiginde elestiriyoruz, kendimizce fikrimizi söylüyoruz ancak zaman vakite sahip cikma vaktidir...birilerinin günah kecisi ilan edilen Vakit yilmadan, yikilmadan, usanmadan olaylarin üstüne gidiyor, birilerinin ipligini meydana seriyor..
Bu günlerde vakiti elestirmek, yermek bizlere birsey kazandirmaz su anda zaten malum kesimler vakiti bitirmek icin ellerinden geleni ardina koymuyor o nedenle bizlerde bu günlerde vakite destek olmaliyiz..
Sunu unutmayalim ha hasana, ha bana orada hasana yapilmak isteyende aslinda banadir ;)...
Yüzakimiz olan vakitin nice güzel basarilara imza atmasi temennisiyle ;)
İşte bu.... :-*
Nusretcim olayi vakit, zaman cekismesine getirmek bize birsey kazandirmaz..iksiininde yogurt yiyisi bellidir bu nedenle bu konuda cok fazla sey yazmak nafiledir ;)..
zamanin destek verip, vermemeside onlarin bilecegi birseydir, bir bildikleri varki böyle haraket ediyorlar, o nedenle suiuanda bulunmak bizlere yakismaz ;)
Bu sadece bir sitemdir Ahmet Abi...
Demokrat
06-15-2008, 16:36
Nusretcim olayi vakit, zaman cekismesine getirmek bize birsey kazandirmaz..iksiininde yogurt yiyisi bellidir bu nedenle bu konuda cok fazla sey yazmak nafiledir ;)..
zamanin destek verip, vermemeside onlarin bilecegi birseydir, bir bildikleri varki böyle haraket ediyorlar, o nedenle suiuanda bulunmak bizlere yakismaz ;)
Bu sadece bir sitemdir Ahmet Abi...
insan sevdigine, sevdiklerine sitem eder degil mi nusret kardesim ;)...
Bizler dostuz, dost kalacağız. Kim ne derse desin. Gerçekler Zaman ile anlaşılır, Vakit ile de tartışılır. Kazanan HAKK olsun, her zaman. :)
Reklam Yapmayalım. Vakit varken, VAKİT okuyun... :-X
tayyipleyiz
06-15-2008, 16:37
Yayın anlayışı "doğruları haykırmak" her zaman olmamalı. Yayın anlayışı ilke bazlı olabilmeli itidal içerebilmeli ... Topluma dersler verebilmeli. ders vereceği kişiler Aziz milleti olunca aynı kulvardaki davadaşlarına da saldırmamayı ilke edinebilmeli. Sayın arseven saldırmayı ilke edenmiş. Bunun izelenimlerini bir kaç yazısında da yansıtmıştı; saygıdeğer Vakit okurlarına ... Okumak da bizim bahtiyarlığımız (!) olsa gerek.
Zaman ve Vakit bakıldığında İlke olarak bile taban tabana zıt görünüyor artık. Zaman asla kulvar kayması yaşamamıştır, Yaşamaz da ... Yaşamaz çünkü; değerleri adına, mefkuresi adına, halkı adına vardır. Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz. Bu yüzden Okunur. Okundukça okunası olur. Kin yoktur, nefret kusmaz, "kustukları" asla toplumu germez. Her ne kadar tezat gibi görünsede destek bekleyenlerin gözü ile bakıldığında tezat olarak görünür. Topluma hep hoşgörü vurgular, vurguladığı bu engin anlayış yaygın bir İslam anlayışıdır aslında ... İslami bazdır. Mefkure doğruları söylemek değil, doğruya yönlendirmektir. Her doğru söylendiğinde, Hakk basitleşiyorsa doğruyu söylemek de doğru değil der. Sahabe anlayışı, Peygamberani tavır sergiler. İslam der, kıtalara da yayma adına engin vizyonunu yansıtır milyonlara ... evet bu 2 gazete demek ki taban tabana zıt anlayışa sahipmiş değil mi ? Tabanı ne ise ona göre davranmak, özü ne ise ona haiz yayın ilkesini benimsemek İslami olanıdır demek de "tezat" olsa gerek.
Olsun saldırılan biz olalım. Konu yine 2 tane haber patlattım diye bize saldırmak olsun. Olsun, Hakk zayi olmasın. Biz susalım ki Hakk ali olsun. Peygamberini bir tavır olsun. Olsun dosttan gelen güldür, baldır. Koklanır, yalanır ki; kokusu, tadı bir başkadır. Biz Vakit i dost bildik. Dost kabullendik. Her nekadar o bize saldırsa da ...
Dostlara ve Yazıyı taşıyana minnet olsun. İyi ki varsınız ... :)
Levant Abi, Ekrem Dumanlı vari bir yazı yazmışsın. ''Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz.'' LAikçi kesimle senin bu yazdıklarının arasında ne fark var şimdi. Onlarda demiyor mu Vakit Saldırgan Medya diye...
Bunu söylemen beni çok üzdü. ;)
Nusretcim olayi vakit, zaman cekismesine getirmek bize birsey kazandirmaz..iksiininde yogurt yiyisi bellidir bu nedenle bu konuda cok fazla sey yazmak nafiledir ;)..
zamanin destek verip, vermemeside onlarin bilecegi birseydir, bir bildikleri varki böyle haraket ediyorlar, o nedenle suiuanda bulunmak bizlere yakismaz ;)
Bu sadece bir sitemdir Ahmet Abi...
insan sevdigine, sevdiklerine sitem eder degil mi nusret kardesim ;)...
Mutlaka. Zor günümde yanımda olmayan dostuma sitem etmek en doğal hakkım olsa gerek... ;)
Yayın anlayışı "doğruları haykırmak" her zaman olmamalı. Yayın anlayışı ilke bazlı olabilmeli itidal içerebilmeli ... Topluma dersler verebilmeli. ders vereceği kişiler Aziz milleti olunca aynı kulvardaki davadaşlarına da saldırmamayı ilke edinebilmeli. Sayın arseven saldırmayı ilke edenmiş. Bunun izelenimlerini bir kaç yazısında da yansıtmıştı; saygıdeğer Vakit okurlarına ... Okumak da bizim bahtiyarlığımız (!) olsa gerek.
Zaman ve Vakit bakıldığında İlke olarak bile taban tabana zıt görünüyor artık. Zaman asla kulvar kayması yaşamamıştır, Yaşamaz da ... Yaşamaz çünkü; değerleri adına, mefkuresi adına, halkı adına vardır. Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz. Bu yüzden Okunur. Okundukça okunası olur. Kin yoktur, nefret kusmaz, "kustukları" asla toplumu germez. Her ne kadar tezat gibi görünsede destek bekleyenlerin gözü ile bakıldığında tezat olarak görünür. Topluma hep hoşgörü vurgular, vurguladığı bu engin anlayış yaygın bir İslam anlayışıdır aslında ... İslami bazdır. Mefkure doğruları söylemek değil, doğruya yönlendirmektir. Her doğru söylendiğinde, Hakk basitleşiyorsa doğruyu söylemek de doğru değil der. Sahabe anlayışı, Peygamberani tavır sergiler. İslam der, kıtalara da yayma adına engin vizyonunu yansıtır milyonlara ... evet bu 2 gazete demek ki taban tabana zıt anlayışa sahipmiş değil mi ? Tabanı ne ise ona göre davranmak, özü ne ise ona haiz yayın ilkesini benimsemek İslami olanıdır demek de "tezat" olsa gerek.
Olsun saldırılan biz olalım. Konu yine 2 tane haber patlattım diye bize saldırmak olsun. Olsun, Hakk zayi olmasın. Biz susalım ki Hakk ali olsun. Peygamberini bir tavır olsun. Olsun dosttan gelen güldür, baldır. Koklanır, yalanır ki; kokusu, tadı bir başkadır. Biz Vakit i dost bildik. Dost kabullendik. Her nekadar o bize saldırsa da ...
Dostlara ve Yazıyı taşıyana minnet olsun. İyi ki varsınız ... :)
Levant Abi, Ekrem Dumanlı vari bir yazı yazmışsın. ''Doğruyu savunur, bunu deklare eder, okuyucusuna verir, ancak kimseyi karalamaz. Üstü kapalı da olsa Saldırmaz.'' LAikçi kesimle senin bu yazdıklarının arasında ne fark var şimdi. Onlarda demiyor mu Vakit Saldırgan Medya diye...
Bunu söylemen beni çok üzdü. ;)
Amacım sen, üzmek değildi, sadece aradaki söylem benzerliğine dikkat çekmek istedim. Ama yine de üzdüysem affola.. ;)
tayyipleyiz
06-15-2008, 16:46
Estağfirullah benzetmeler reel olamalı ki doğruluğu sorgulanmasın. Yoruma açık yazdığım için ben üzüldüm. sevgilerimle ... :)
vBulletin v3.8.4, Copyright ©2000-2025, Jelsoft Enterprises Ltd.