NuR-eFSaN
07-17-2008, 19:00
http://img352.imageshack.us/img352/3497/mecburmusungitmeyera4nnif3.jpg (http://imageshack.us)
http://img352.imageshack.us/img352/3497/mecburmusungitmeyera4nnif3.ec7f1e1758.jpg (http://g.imageshack.us/g.php?h=352&i=mecburmusungitmeyera4nnif3.jpg)
Üşüdükçe, uzuyor gece...
Sis çöküyor içime!..
Uzadıkça, üzüyor gece!..
Mevsimler, dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı!..
Topraktan kök... Ve çeneden diş sökülür gibi koptu elin avucumdan; bir beyaz güvercin gibi oturuyorken parmaklarımın arasında!..
Böceklere terkedilmiş yuvalar gibi, şimdi bomboş avuçlarım...
Korkuyorum;
İçime bakmaktan!
.....
Sen olsaydın, ne koyardın yokluğunun adını?..
Üşüdükçe, uzuyor gece...
Üzüyor üşüdükçe ve içimi sis bastıkça, hatırlıyorum;
sen ve ben "bir" olurduk... Bir "bütün"lüktü bu birlik, çokluktu; yokluk değil...
Az değildik bir iken; fazlaydık, ve yoğunduk... Çoğulduk, ve zengindik...
Çoktuk bir ken!Ya şimdi?..
Topluyorum,topluyorum,toplayıp duruyorum kendimi yalnızlığımla...
Ben, bir... Ve bir de yalnızlığım, asla "iki" etmiyor!..
Lokmamı kırsam bile paylaşmak için;
avucumda kalıyor... Sözüm, dudağımda kalıyor ve gözüm; kucağında kapanıyor yine, yalnızlığımın!..
Toplanmaya çalışsam da olmuyor... Doksandokuz parçamın her biri bir köşede; boncuklarım saçılmış bir araya gelmiyor!..
Üşüyorum...
Üşüyor gece...
Üşüdükçe, uzuyor; uzadıkça üzüyor ve sis çöküyor içime!..
Mevsimler dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı, ve savruk sarı bir yel esiyor içimde!..
.....
Adı var da her şeyin; ne deniyor olmadığın mevsime?..
Bilmiyorum...
Yokluğundan daha soğuk bir mevsimi tanımadım ki...
http://img352.imageshack.us/img352/3497/mecburmusungitmeyera4nnif3.ec7f1e1758.jpg (http://g.imageshack.us/g.php?h=352&i=mecburmusungitmeyera4nnif3.jpg)
Üşüdükçe, uzuyor gece...
Sis çöküyor içime!..
Uzadıkça, üzüyor gece!..
Mevsimler, dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı!..
Topraktan kök... Ve çeneden diş sökülür gibi koptu elin avucumdan; bir beyaz güvercin gibi oturuyorken parmaklarımın arasında!..
Böceklere terkedilmiş yuvalar gibi, şimdi bomboş avuçlarım...
Korkuyorum;
İçime bakmaktan!
.....
Sen olsaydın, ne koyardın yokluğunun adını?..
Üşüdükçe, uzuyor gece...
Üzüyor üşüdükçe ve içimi sis bastıkça, hatırlıyorum;
sen ve ben "bir" olurduk... Bir "bütün"lüktü bu birlik, çokluktu; yokluk değil...
Az değildik bir iken; fazlaydık, ve yoğunduk... Çoğulduk, ve zengindik...
Çoktuk bir ken!Ya şimdi?..
Topluyorum,topluyorum,toplayıp duruyorum kendimi yalnızlığımla...
Ben, bir... Ve bir de yalnızlığım, asla "iki" etmiyor!..
Lokmamı kırsam bile paylaşmak için;
avucumda kalıyor... Sözüm, dudağımda kalıyor ve gözüm; kucağında kapanıyor yine, yalnızlığımın!..
Toplanmaya çalışsam da olmuyor... Doksandokuz parçamın her biri bir köşede; boncuklarım saçılmış bir araya gelmiyor!..
Üşüyorum...
Üşüyor gece...
Üşüdükçe, uzuyor; uzadıkça üzüyor ve sis çöküyor içime!..
Mevsimler dökülüyor kurşun rengi ağaçlardan; kavruk sarı, ve savruk sarı bir yel esiyor içimde!..
.....
Adı var da her şeyin; ne deniyor olmadığın mevsime?..
Bilmiyorum...
Yokluğundan daha soğuk bir mevsimi tanımadım ki...