Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Seçenekler
 
Alt 11-29-2015, 02:21   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Süleyman Özışık



Gübre gibi toprağa dökülenler...


Gezi olaylarından kısa süre önce Emniyet Teşkilatı'ndan atılan 7 polisin Taksim'de toplanan halkı tahrik ettiğine dair bilgi ve belgeler elime geçtiğinde içim dehşetle dolmuştu.

7 polisin Gülen Cemaati'ne bağlı olduğunu öğrendiğimde, hizmet hareketiyle aramdaki o sarsılmaz olduğuna inandığım bağ bir anda kopmuştu.

Ancak herşeye rağmen bir Müslüman olarak kendilerini uyarma gereği hissetmiştim. Bu uyarıları dershane tartışmalarının yaşandığı dönemde de bıkmadan, usanmadan sürdürmüştüm.

"Henüz herkesin saygınlığını kaybetmeden varacağı bir çıkış kapısı var. Bunu yapmazsanız sonunuz hüsran olacak" dediğimde en büyük hakareti cemaat mensuplarından duymuştum.

Tam da "Bu iş böyle yürümez. Bir yerde aklıselim devreye girer ve olaylar çözülür" dediğim dönemde 17/25 Aralık operasyonları yapıldı.

Beni o dönemlerde takip edenler iyi hatırlayacaktır.

17 Aralık operasyonunu savunanlardan biriydim. Adı geçen 4 bakanın hesap vermesi gerektiğini, aksi taktirde AK Parti'nin paramparça olacağını söyledim o günlerde...

Bugün hala aynı fikirdeyim.

Şayet 25 Aralık darbe operasyonu yapılmasa bugün cemaat dimdik ayakta, AK Parti ise dibe vurmuş olacaktı. Sabırsızlanıp Erdoğan'ı ve oğlunu tutuklamaya çalışanlar, AK Parti'yi yüceltip cemaati bitirmiş oldu.

Uzatmayayım...

25 Aralık darbe girişiminden sonra yaşananlara hepimiz gün be gün şahit olduk.

"Ya bu ülkeyi bize bırakırsın, ya da Menderes'le Özal'a katılırsın" diyenlerin kaybettiğini gördük.

Erdoğan kaçacak diyenlerin tamamı mukaddes mekanları Amerika'ya hicret etti. İsminin sonuna "Hocaefendi" yazmaya özenle dikkat ettiğimiz Fethullah Gülen'in hoca olmadığı gibi, efendi biri olmadığını da öğrenmiş bulunduk.

Dindar insanların himmet paralarıyla kurulan Samanyolu TV'nin PKK'nın yayın kanalı haline dönüştüğünü, cemaatin HDP ve CHP'yi desteklediğini ızdırap içinde seyrettik.

Filistin'de katledilen mazlumlara, "terörist", TSK'nın etkisiz hale getirdiği PKK'lı teröristlere "Şehit" diyebilecek kadar alçaklaştıklarını kahır içinde izledik.

"Milletin kaderiyle oynayalım, devletle restleşelim, istediğimiz haltı yiyelim, dışarıdan aldığımız emirleri uygulayalım" düşüncesiyle hareket eden bir yayın grubuna dünyanın hiçbir yerinde madalya takmazlar. Hele bu ülke Türkiye ise yaşam şansı vermezler.

Vermediler de...

Sen halkın seçtiklerine hareket çekersen, onlar da sana hareketin alasını çeker. Bir gece çekerler 13 kanalın fişini, sen de "Yahu bari Yumurcak TV açık kalsaydı" diye ağlayarak yalvarırsın ama nafile...

Fethullah Gülen, "Kim paralel örgütse Allah onların belasını versin. Evlerine ateşler salsın" diyordu. Beddualar iki gün önce bahsettiği adrese ulaştı!

Hiç ama, hiç üzülmüyorum!

Kendi yüksek egolarında, kendi ürettikleri nefretin içinde boğuldular. Kendilerini samimiyetle uyaranları düşman, Fuat Avni, Emre Uslu, Önder Aytaç, Faruk Aslan gibi avanakları dost ve rehber edindiler.

Sonuç tam da Fethullah Gülen'in dediği gibi oldu...

Hazana maruz yapraklar gibi savrulup gittiler. Kendilerini bir şey görenler, yapraklar gibi toprağa gübre olarak döküldüler.

Kaynak

İnternet Haber 16.11.2015

 

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 11-29-2015, 03:17   #2
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Bekir Berat Özipek'in 6 Ocak 2014 tarihinde Hür Fikirler sitesinde yayımlanan ve 17 Aralık 2013 Dostmodern darbesi sürecini en iyi anlatan ve kanımca o dönemin simge makalesi olan "Bir Cemaatin İntiharına Şahitlik Etmek" makalesiyle başlayan süreçte gelinen aşamada son nokta, Gülen Cemaati'nin televizyon kanallarının uydudan indirilmesi sonrasında Süleyman Özışık'ın 16 Kasım 2015 tarihinde İnternet Haber sitesinde yayımlanmış olan "Gübre Gibi Toprağa Dökülenler" makalesiyle konulmuştur.

Bu sürecin en başından itibaren Fethullah Gülen'i ve Gülen Cemaati'ni çok uyardık. Yapmayın etmeyin dedik ama dinletemedik. Dinî bir cemaatin siyasi bir cemaat hâline dönüşmesinin ve kendini dindar bir cemaat olarak tanımlayan o cemaatin Türkiye'de dindarların ana partisi AK Parti'ye saldırmasının yanlışlığını dilimiz döndüğünce anlattık. Kimseyi dinlemediler ve yanlış siyasetlerini bodoslama sürdürdüler. AK Parti'ye bütün güçleriyle saldırdıkları hâlde AK Parti, 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde % 45 oranında oy alıp büyük ve ezici bir seçim zaferi kazandıktan sonra da yanlışlarından vazgeçmediler. Oysa akıllarını kullansalardı AK Parti'nin aldığı o % 45 oydan sonra AK Parti'ye açtıkları savaşı sona erdirirlerdi.

Gülen Cemaati'nin anlamadığı şey şuydu: Hiçbir şekilde kazanmalarının mümkün olmadığı bir savaşa giriştiler. AK Parti'ye karşı verdikleri savaşta sonsuzda bir bile kazanma ihtimalleri yoktu. Çünkü AK Parti seçimlerde kazandı ve tasfiye ediliyorlar yani kaybettiler; tersi olsaydı ve AK Parti seçimlerde kaybetseydi de Gülen Cemaati kazanmış olmayacak, o zaman da kaybetmiş olacaktı. Çünkü AK Parti'nin seçimlerde kaybetmesi ve CHP ile MHP'nin ve belki HDP'nin de kazanması, dindarların kaybetmesi anlamına gelecekti. Dindarların kaybetmesi de hiç şüphe yok ki Türkiye'nin en büyük dinî cemaati olan Gülen Cemaati'nin de kaybetmesi olacaktı.

Kazanma ihtimallerinin hiç olmadığı ve kaybedeceklerinin kesin olarak belli olduğu bir savaşa hangi akılla giriştiler, böyle bir akıl tutulmasına nasıl kapıldılar anlamak mümkün değil. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın bunlar günümüzün Haşhaşileri diyerek yaptığı nitelendirmeyi âdeta haklı çıkarırcasına
hipnotize bir hâl söz konusu.

Daha da kötüsü şu ki, Bir Kısım Gülen Cemaati'nin Gülen Cemaati'ne yaşattığı şey bilerek isteyerek Mankurtlaşmadır. Kendini dindar olarak tanımlayan bir cemaatin, Türkiye'de dindarların ana temsilcisi AK Parti'ye saldırması gerçekte kendine saldırmasıdır ve bu da Mankurtlaşarak hem kendi ontolojisini yani kendi varlığını inkâr etmesi hem de kendi varlığına düşman olmasıdır. Korkunç bir yıkılış, çöküş, bitiş.

İlk düğme yanlış iliklenmişti. Gülen Cemaati kurulurken bu cemaatin yapılanması baştan yanlış yapılmıştı. Başlangıçtaki yanlış, ilerleyen süreçte düzeltilemedi. Ve bu hikâye, Bekir Berat Özipek'in, "Bir Cemaatin İntiharına Şahitlik Etmek" makalesinde isabetle tahlil ettiği gibi 'intiharla' sonuçlandı.

Konu Cihannur tarafından (11-29-2015 Saat 04:07 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 06-09-2017, 18:41   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Ahmet Hakan Coşkun



Cemaat'in Türkiye'ye yaptığı en büyük kötülük


Şu "Cemaat" denilen yapı...

- Devletin derinliklerine öyle pervasızca sızdı ki...
- Kendisine bağlı savcı, polis ve yargıçları öyle sakınmasızca kullandı ki...
- Kaset maset işlerine bulaştığına dair algıyı öyle korkusuzca pompaladı ki...
- Her taşın altından çıkabildiği izlenimini öyle net biçimde verdi ki...
Tuhaf bir sonuç çıktı ortaya.


Şöyle bir sonuç:


- Hırsızlık yaparken enseleneninden... Trafikte hız yaparken yakalananına...
- Yolsuzluk yaparken suçüstü yapılanından... Görevini ifa ederken beceriksizlik sergileyenine...
- Parti içi sorunlardan bunalmış parti liderinden... İstediği makama gelememiş bürokrata...
- Aykırı çıkışlar yapan herhangi bir yetkiliden... Ayağına taş değen herhangi bir şahsiyete...
Memlekette azıcık uyanık geçinen kim varsa...
Hepsi ama hepsi...
Bütün suçu “Paralel”e bağlayarak...
Sorumluluktan, suçtan, günahtan, beceriksizlikten falan...
Arınıp kurtulmaya başladılar.


“Cemaat”in Türkiye’ye yaptığı çok kötülük var ama bence en büyük kötülük budur.


Hürriyet 03.03.2016
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bekir berat özipek, bir cemaatin intiharına, şahitlik etmek


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı