♥ Oku Beni Ey Kitap! ♥ Siyaset Forum Farkıyla ! Belirlenmiş bir kitabın üyeler tarafından okunduğu, yorumlandığı ve bilgi akışının sağlandığı bir bölümdür. |
Anketimiz: Lâ'yı nasıl buldunuz? | |||
Beğendim, şahâne idi |
![]() ![]() ![]() ![]() |
2 | 40.00% |
Beğendim |
![]() ![]() ![]() ![]() |
2 | 40.00% |
Beğen-me-dim |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Berbattı =) |
![]() ![]() ![]() ![]() |
0 | 0% |
Karışık duygular içerisindeyim, neyi işaretleyeceğimi bilemiyorum ![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() |
1 | 20.00% |
Katılımcı sayısı: 5. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor |
![]() |
|
![]() |
#1 |
![]() Nun kardeş,
La kitabını okuduğumuzda karşımıza yazarın hayal ürünü olan durumları görüyoruz. Gerek Havva'nın gerk adem'in güncel yaşantısındaki bu olayları bu şekilde romanlaştırmak doğru mu acaba diye bir soru takıldı kafama. Ha verdiği mesajlara bakalım diyorsanız ki ona diyecek sözüm yok. Mesela şeytanın kovulmasındaki sebep kibri ve bunu anlatışı. Adem'in yasak meyveyi yeyişi ve tevbesiyle gelen affı. Kabilin içindeki kötülüğü... Çok çok çok etkileyici.
![]() |
|
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |
![]() Alıntı:
![]() *** Sen nerelisin, diye başladı açık denizlerin sesiyle: Ey oğul, hatırlasana unuttuğun kendini. Unutma nereden geldiğini. Unutma söz verdiğini. Ezel günü kendi doğan sana açıklandığında, gerçeğinle karşı karşıya durduğunda, sen kendine tanık tutulduğunda. Ve senden söz alındığında. Arkamda duran bütün ruhlarla birlikte sen de evet, dememiş miydin? O kalabalık ümmetin içinde değil miydin? Yoksa evet'i yeterince güçlü olmayıp, sıra yaşamaya gelince gözü korkan, sözünü tutamayan, ahdinden dönenlerden misin? Ahdine vefasızlık, kavline ihanet edenlerden misin? Âdem karanlık göklere yazılmış hatlardan birkaç kelâm daha çekti çıkardı. Elif'e istikamet, be'ye gözü kara bir nokta. Sözü söze bağladı: İnsan, varlığının amacını hatırlayacak yapıda, kendi kitabını okuyacak kıratta. Gel oğul, yapma. Kesme gerçeğinle arandaki bağı. Yabancı kılma kendini kendine, özüne zulmetme. Duru aklını örtbas edip de kalp bilgini görmezden gelme. Fıtratının çizdiği yönden sevme. En fazla da isteklerin cevaplanmadığında, yaşam, seni kibrinden arda kalan darlıkta kıstırdığında, ne olduğunu hangi maksada hizmet ettiğini hatırla. Konu NûN tarafından (09-12-2010 Saat 11:54 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
#3 |
![]() “Ne geldiyse başlarına birlikte geldi.Öznesi çiftti bu cümlenin.Eylemi tekildi.Suç tekti ama işleyeni ikiydi.İkisi ayrı ayrı tadına baktı, ayrı ayrı çiğnedi.Ama damaklarına aynı tat, dişlerine aynı kamaşma aynı anda yayıldı.Bir bedende iki ruh,iki bendende aynı bir ruh olarak yediler yasaklanmış meyveyi.Kimse kandırmadı kimseyi.Suçu ne Adem Havva’ya yükledi ne de Havva Adem’ini itham etti.”
“Çünkü masumlar da gölgeden ateşler çıkararak sınanır.Kabil bir bahane…Çünkü zalimler de sınanır.Habil bir bahane.” “Sürgünlüğümün sebebi o değil ama mükafatı Havva olsun.Bir dünya yetmez Havva’ya doymaya.Ahretliğim de o olsun.” “Aşk, diyorsun.Ölçüsü olmaz ya, varsa da ölçüsü, neler yapabildiğin değil, neler yapabilmediğindir.” |
|
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Gelelim La'ya.
Sizinle aynı fikirdeyim.Bazı kızımlar beni rahatsız etti. Ama öyle güzel anlatımlar varki işte bu diyorsunuz. Hele kabille olan söyleşi. Kabil yok adem yok sanki konusan içimizdeki nefsimiz ve ruhumuz. Kötülük ve iyilik... Şeytan ve melek... AGD de genc kızların sohbeti vardı.Hoca hanımın acil işi çıktıgı için katılamadı. Çıkardım çantamdan LA'yı . Güzel paragrafları okudum. Mest oldular. ![]() Onlar mest oldukça ben daha cok okudum. Teşekkürünüz için ben de size teşekkür ederim de.. Sadece ikimizi mi okuyoruz yoksa.. Bi de süre ne zaman bitiyor. Konu NûN tarafından (09-12-2010 Saat 11:56 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Alıntı düzeltilmiştir. |
|
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Kabil, yerinden fırladı, yaslandığı asma kütüğü sarsıldı, azdımsa, dedi, beni o azdırdı. O, derken başını göklere kaldırdı. Sonra elini alnının üzerinden geçirdi, işaret etti, alnıma böyle yazdı. Gözleri kocamandı. Bütün bunları O istedi. O zorladı. Kaderimse, kaderimde boğulmaktan başka ne yapabilirim, alnıma öyle yazmışsa ben mi sileceğim?
Âh, bu sahne Âdem'e ne kadar da tanıdıktı. Oğulcuğunun, gelip kaderin en sert taşına dayandığını anladı. Kabil'in de efendisi gibi ilk günahı kibirdi son günahı umutsuzluktu. O da zorlanırken, aklı çatlamasın kalbi boğulmasın diye kaderi suçluyordu. Oğulcuğum, dedi Âdem, kaderimse yaşarım, deyip durma. Suçu kaderin üzerine atma. Bütün sahte dilekleri gerçek bir dua gibi üzerine alma. Günahkâr ayakların adımlarını ima yoluyla ahir ümmetlerin suçuna suç katma. Ama gel, varsayalım ki kaderin böyleymiş, o zaman da kaderine koşma. Kaç ondan, kaçamasan da. Kaç, ölü dağlardan kaçan bulutlar gibi kaç, kaçmak için attığın her adım seni kaderine yaklaştırsa da. Acını bilincinle buluştur. Kaderinin, hiç olmazsa eline kalan kısmını zorla. Bunun adı niyet ve gayret. Kader dediğin bu işte. ... Ümidin kapıları hâlâ aralık ey oğul. Gittiğin yere kadar gidip sonra geri dönebilirsin. Düştükten sonra kalkabilir, bittikten sonra nihayet aşabilirsin. Aşağıların en aşağısına düşüp düze öyle çıkabilirsin. Lâ dedin, illâ da diyebilirsin. O zaman kader sabit olsa da ona koşmayıp ondan kaçarak kaderi aşabilirsin. Gerçekleşse bile kader unutma sorumlusu artık sen değilsin. Haydi oğlum, sen bilirsin. Kabil'in gözü bağlı. Âdem'in karşısında bir sükût duvarı. Oğul, dedi bir kez daha Âdem. Günahın günah olduğunu reddetme. Aklama kendini, ben mazurum, deme. Kadere sığınma. O'nu, kendi sonucuna bahane kılma. Bazen kader, kaderin reddedilmiş, geri çevrilmiş halidir. Sonsuz esenlik ve rıza bazen kadere rıza göstermekle değil ona karşı koymakla gerçekleşebilir. İnan bana. Seçmeyi kim benden daha iyi bilebilir? Bir daha sükût duvarı duvarı duvarı. Oğul, dedi Âdem, koşma hevesle. Gitme. Gittin bari geri dön, oralarda eyleşme. Düşeceksen kendi adımınla düşme. Düşeceksen arkandan itmelerini bekle. Yürüme bir çırpıda karanlık kaderinle arandaki yolu. Ben bu yolda yürüyemem, de. Ayak dire. Ey oğul, gel etme eyleme. Çıkmasın adın şeytana, gel gitme. Kader dediğin kaderle aramızdaki mesafe. Kaç ondan, koşarak gitme. Konu NûN tarafından (09-12-2010 Saat 11:56 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Sözüm vardı okuyacaktım halende sözümde duruyorum...
okuyacağım... Amma... Biraz geç okuyacağım...=) |
|
![]() |
![]() |
#7 |
![]() benim bitti sayılır .beş on sahifem kaldı da kıyamıyorum.
o sahifeleri de okuyunca çantamdan çıkıp kitaplıkta duracak. |
|
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Elbette katılım gösteririz...
![]() Konu NûN tarafından (09-12-2010 Saat 11:57 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Alıntı düzeltilmiştir. |
|
![]() |
![]() |
#10 |
![]() nun
nerlerdesin. bitmedi mi süre. ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|