|
|
|
|
#1 |
|
Özgür Suriye arkadaşım sen neyi savunduğunun farkında mısın? Hem çok başlılık felakettir diyorsun hem de tek başlı parlamenter sistemi bırakıp çift başlı başkanlık sistemini savunuyor ve çift başlı başkanlık sistemine geçelim diyorsun.
Bakın arkadaşım, siz ve başkanlık sistemini savunanlar şunu anlamalılar: Başkanlık sistemi yasama ve yürütme kuvvetlerini birbirinden ayıran bir sistem yani sert kuvvetler ayrımı sistemi olduğu için çift başlı bir yönetim sistemidir. Lütfen yazdıklarımı dikkatlice okuyun: Başkanlık sistemi = Sert kuvvetler ayrımı = Çift başlı sistem = Yasama 1 baş ve Yürütme 1 baş. Dikkat çekmek için üstte kalın harflerle yazdım. Savunduğun sistem olan başkanlık sistemi tek başlı bir sistem değil çift başlı bir sistemdir. Bunun böyle olduğunu anla artık. Bana diyorsun ki yasama ve yürütmenin tek elde toplanmasını başkanlık sisteminde de sağlayacak uygulamalara gidilinebilir. İnsaf ya! Yasama ve yürütmenin tek elde toplanabildiği sistem olarak parlamenter sistem var zaten. Sen aslında gerçekte parlamenter sistemi savunuyorsun da başkanlık sistemini savunduğunu zannediyorsun. Benim önerdiğim sisteme itirazın olmaması gerekir. Bak kısaca tekrar anlatayım: 1- Cumhurbaşkanını halk seçer, 2- Cumhurbaşkanının yetkileri semboliktir ve cumhurbaşkanı ülkenin yönetiminde yol gösterici, uyarıcı olarak görev yapar ve devlet kurumlarının etkili biçimde işlemesinde etkili olur, 3- Koalisyonları engelleyip yönetimde istikrarla temsilde adaleti sağlamak için 2 turlu dar bölgeli barajsız seçim sistemi uygulanır. 4- Ülkeyi seçimleri kazanan parti ve başbakan yönetir. Cumhurbaşkanı, başbakanın yönetimini engelleyebilecek güce ve yetkilere sahip değildir. Ülke, başbakan ve partisi tarafından tek başlı olarak rahat rahat yönetilir. AK Parti'nin ve başkanlık sistemini savunan pek çoklarının yaptıkları bariz hatalardan biri şu: Suyun 100 derecede kaynaması gibi her ülkede her toplum için en uygun yönetim sisteminin başkanlık sistemi olduğunu iddia eder minvalde konuşuyorlar. Oysa gerçek bu değil. Başkanlık sistemi her ülkeye her topluma uygun bir yönetim sistemi değildir. Başkanlık sistemi sert ve yoğun kutuplaşmanın olduğu, çoklu siyasi parti yapısına sahip olan siyaseten çoklu bölünmüş ülkeler için uygun bir sistem değildir. Bizim ülkemiz de böyle bir siyasi durumda olduğu için başkanlık sistemi Türkiyemiz için de uygun bir sistem değildir. Başkanlık sistemi dünyada hiçbir ülkede başarıyla uygulanamaz demiyorum. Başkanlık sistemi kutuplaşma seviyesinin düşük olduğu, sert kutuplaşma olmayan, oyların çoğunlukla merkeze yakın iki siyasi partide konsolide olduğu ülkelerde uygulanabilir. Çift başlı başkanlık sistemi mesela Kuzey Avrupa ülkeleri olan Norveç, Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde uygulanabilir ve verimli de olabilir; ama Türkiye gibi yoğun ve sert kutuplaşmanın olduğu, çoklu siyasi parti yapısına sahip olan ve uzlaşmaya yatkın olmayan ülkelerde krizlere yol açacak bir sistemdir ve faydadan çok zarar getirir.
Konu Cihannur tarafından (07-12-2016 Saat 20:37 ) değiştirilmiştir.. |
|
|
|
|
|
|
| Sayfayı E-Mail olarak gönder |
|
|
#2 |
|
Evet farkındayım ben başkanlık sistemini yani tekbaşlılığı savunuyorum.
Şimdiki sistemde hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı vardır ikisinin de yetkisi çok ve karışıktır , net değildir. Başbakan ile cumhurbaşkanının ufak bir anlaşmazlığında ülke felakete sürüklenebilir. Bu sistem kaostur. İnşaAllah , bu kokuşmuş sistemden 16 Nisan da kurtulacağız. |
|
|
|
|
|
|
#3 |
|
Uzun bir tartışma olmuş, foruma yeni üye oldum ama bir çok seçim ve hükümetler görmüş biri olarak şunu diyebilirim ki Türkiye lider ve takım çemberi ekseninde siyaset hayatını sürdürür bu kültürümüzde binlerce yıldır olan bir kodlama.
Diğer yandan liderin kendine has bir imzası ve izi olmalı yada olduğunu hissettirmeli ki karizma ve duruş tamamlansın. Bu bakımdan Recep Tayyip Erdoğan nın eline şu siyasi camiada su dökecek parti başkanı yok. Ahmet hocanın atladığı ya da eksiği olduğu nokta budur, bu yaradılıştan gelen bir özellik olduğu için bir eğer yoksa çalışıp çabalayarak ancak bir nebze edinilebilir. Ahmet Hocanın ilk kürsü konuşmalarına bir de son kürsü konuşmalarını izleyin ses tonu mimik duruş ifade vurgu vb. noktalarda bambaşka olduğunu göreceksiniz, ancak ekranda bir uzun adam duruşu var eskilerin tabiri ile kapı gibi, birde Ahmet hocanın duruşu var. Bunlar basit gibi görünebilir ama vatandaş ekrana yüzünü döndüğünde milletimizin bu binlerce yıldır yazılmış kişilik kodları bu noktada devreye giriyor. Konuyu dağıtmamayı ummakla beraber Cumhuriyet dönemi siyasetimizin tıkandığı ya da kırılma yaşadığı kliklerin %99 u bir çok partinin x bir konuyu bir neticeye bağlayamamasından mütevelliddir. bknz.80 öncesi CB seçemeyen meclis. |
|
|
|
|
![]() |
| Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|