Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 10-24-2007, 14:55   #1
Kullanıcı Adı
tozkaldiran
Standart Bu görüntüler Türkiye’yi ayağa kaldırır * Osman Özsoy
Sözü uzatmaya gerek yok. Türk kamuoyunun önümüzdeki günlerde daha önce hiç alışık olmadığı türden görüntülerle karşı karşıya gelmesi söz konusu olabilir. Serinkanlılığımızı koruma açısından şimdiden buna hazırlıklı olmalıyız. Terörle yaşamaya alışmak dedikleri herhalde bu olsa gerek…

PKK’nın kaçırdığı askerlerimizden söz ediyorum.

Eğer ekranlara ya da internet ortamına PKK’nın kaçırdığı askerlerle ilgili hoş olmayan görüntüler düşmeye başlarsa, kamuoyu tepkisini kontrol açısından ülkemizi oldukça zor günlerin bekleyeceğinde kuşku yoktur.

Devlet yetkilileri eğer şimdiden gerekli tedbirleri almazlarsa, o tür bir durumla karşılaştıklarında giderek yoğunlaşan kamuoyu baskısı nedeniyle aklıselim bir politika izlemekte güçlük çekebilirler. Kamuoyu tepkisi açısından oldukça riskli tablolarla karşılaşılması söz konusu olabilir. Sokakların tepkisi kontrol edilemeyebilir. Ülkeyi sonucu kestirilemeyen oldukça gergin günler bekleyebilir.

Hakkâri’deki karakollarımıza teröristlerce yapılan saldırının ayrıntılarına ilişkin Genelkurmay’ın web sayfasında yer alan basın açıklamasında; “Birliğe silahlı saldırının başlamasından bir süre sonra kendileriyle irtibat kesilen 8 personelimizle, yapılan tüm aramalara rağmen halen irtibat kurulamamıştır” ifadelerine yer verilmiştir. Kısacası 8 askerimiz bu satırların yazıldığı saat itibariyle (salı, 18.30) hala kayıptır. Bölücü örgüte yakın kaynakların ifadesine göre bu 8 askerimiz PKK’nın elinde bulunmaktadır.

İlk değil…

Bölücü örgüt 11 yıl önce de 8 askerimizi alıkoymuştu. O günlerde Refah Partisi milletvekili (şimdi Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi) olan Fethullah Erbaş ve o dönemde İnsan Hakları Derneği Başkanlığı yapan (şu an DTP milletvekili olan) Akın Birdal gibi bazı isimler arabuluculuk yaparak askerlerin serbest bırakılmalarını sağlamıştır. Fethullah Erbaş, "1996 yılındaki şartlarla bugünkü şartlar aynı değil. PKK, askerlerimizi canlı kalkan olarak kullanabilir” demektedir.

Eğer kayıp askerlerimizin PKK’nın elinde olduğu iddiaları kesinleşirse, bu askerlerimizin canlı kalkan olarak kullanılmasalar bile bölücü örgüt tarafından birer propaganda malzemesi haline getirileceğinde kuşku yoktur.

Bu öylesine karmaşık bir durumdur ki, askerlerin durumlarının iyi olduğuna dair görüntüler de örgüt açısından birer propaganda malzemesidir, durumlarının kötü olduğuna dair görüntüler de…

Türk kamuoyu daha önce başka ülkelerin askerlerinin, sivil vatandaşlarının ya da gazetecilerin başlarına gelen bu tür kaçırma olaylarını sadece ekranlardan birer haber olarak izliyordu. Hatta Başbakan Erdoğan’ın, başka ülkelerin vatandaşlarının başına gelen bu tür kaçırma olaylarında kurtulmaları için arabuluculuk ettiği ve sonuç aldığı zamanlar oldu. Fakat Türkiye’nin ilk kez benzer bir sorunla karşı karşıya gelmesi ihtimal dâhiline girmiştir.

Açıkça yazıyor ve daha şimdiden bir riske dikkat çekiyorum; Eğer PKK’nın kaçırdığı askerlerle ilgili olarak ekranlara kamuoyunu tahrik edecek ve milli gururu incitecek türden görüntüler yansırsa, oluşacak tepkiyi kontrol etmek gerçekten oldukça güçleşebilir.

Hele askerlerin durumlarının iyi olmadığı, işkence gördüğü türden görüntüler yansırsa veya kendilerine propaganda amacıyla söylettirilen ve vicdanları rahatsız etmesi muhtemel bir kısım beyanlar da bulundurulduğu görülürse, olaylar bambaşka mecralara kayabilir.

Gelişmelerden Türk Kürt kardeşliği büyük zarar görebilir.

Çeyrek yüzyıldır terörle mücadele etmemize rağmen, kamuoyu alışkın değil bu tür görüntülere.

Bu öyle bir illet durum ki, hükümet eliyle televizyonlara konuyla ilgili yayın yasağı getirmek meseleyi asla çözmeye yetmez. İnternet çağında ve uydu yayıncılığıyla dağ başında bile tüm dünya kanallarının izlenebildiği bir ortamda bunun önüne geçmek imkânsız gibidir.

Ankara, bugüne kadar alışık olmadığı türden böylesine bir terör propagandasıyla karşılaşması durumunda ne tür davranması gerektiği konusunda hızla karar vermek ve kamuoyunu ona göre hazırlamak durumdadır.

Dileriz böyle olmaz…

Her merak konusu olay, bilgi açlığını da beraberinde getirir. Bu durum tıpkı insanın acıkması gibidir. Karınlar helal lokmayla doyurulamazsa, nasıl ki yanlış mecralara kayılma ihtimali varsa, belli bir konuda bilgi açlığı oluştuğunda zihinlere sağlıklı ve doğru bilgiler sunulmazsa yalan yanlış kaynaklardan bu merakın giderilmesi de söz konusudur.

Üzülerek ifade edelim ki, gerek sivil gerekse de askeri erkânın olay gerçekleştiğinden beri izlediği iletişim stratejisi tatmin edici düzeyde değildir. Dileriz bundan sonraki süreçte bu eksiklik telafi edilir.

“Propaganda ve Kamuoyu Oluşturma” adlı kitabımızın arka kapak yazısında şu satırlara yer vermişiz; “Kamuoyu bir güçtür. Bu gücü yönlendiren propagandadır. Kamuoyunu görmezden gelir ve aldırmaz bir şekilde hareket ederseniz, zamanla sel haline dönüşen bu akıntının önünde sürüklenirsiniz. Karar merkezleri ne zaman kolları sıvayacak olsalar, ne zaman yeni kararlar oluşturmanın arifesine gelseler, kamuoyunun kontrolü ulusal politikanın ayrılmaz parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle durumlarda karar merkezleri ya kamuoyunun desteğini yanlarına almanın yada ilgisiz kalmasının yollarını araştırmaktadırlar…”

Kısacası şu anda kamuoyu büyük bir sınavla karşı karşıya…

Hakkâri baskınını hangi ülke veya istihbarat birimleri planladıysa (bakın örgüt demiyorum, o sadece bir taşerondur), bir taşla en az 10 kuş vurmayı planladıkları gün gibi ortadadır. İlk duyduğumuz andan itibaren uydu destekli bir operasyon olduğundan kuşku etmediğimizi bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz bu baskın daha planlanırken, canlı asker ele geçirmenin de plan dâhilinde olduğu anlaşılıyor. Bundan sonrasına ilişkin de hain planları olduğu gün gibi ortada.

Asıl imtihan şimdi başlıyor. Milletçe devletimizin arkasında durarak bu sorunu da aşacağız. Provokasyonlara gelmeyeceğiz, birliğimizi ve dirliğimizi bozmayacağız. Hasımlarımızın istediği türden değil, olması gerektiği türden refleks sergileyeceğiz.

Bir Mehmet gider bin Mehmet gelir sözü bundan sonra daha anlamlı hale gelecektir.
Az sabır… İnanın önümüz çok aydınlık

 

tozkaldiran isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı