|
![]() |
#1 | |
![]() Alıntı:
Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi başkanlık sistemi Türkiye'yi sıçratır. Türkiye başkanlık sistemiyle çift başlılıktan ve gereksiz bürokrasiden kurtulur. Adeta bir şirket gibi yönetilir. şöyle düşün; Eğer 10 ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimini CHP ve MHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu kazansaydı, asıl o zaman sorun çıkacaktı. Şuan zaten Cumhrubaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisi iktidarda olduğu için fazla sorun çıkmıyor. (ki bu durumda bile sorun çıktığını görüyoruz.) Cumhurbaşkanı'nın bakan azletme , bakanlar kuruluna başkanlık etme ve hatta meclisi fesh etme yetkisi bile var. Ahmet Necdet Sezer psikolojik olarak bu yetkileri kullan(a)madı. Çünkü o halk tarafından seçilmedi ve arkasında fazla bir halk desteği yoktu. buna rağmen zamanın başbakanı ecevit'le kavga edince ülke ekonomik krize girdi. Ama Ekmeleddin İhsanoğlu eğer seçilseydi halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak bu yetkilerini kullanabilirdi. Asıl sen o zaman görürdün, çift başlılığı , kaosu ve karmaşayı. veya Cumhurbaşkanı'nın 4,5 sene daha görev süresi var. eğer önümüzdeki genel seçimlerde ak parti tek başına iktidara gelemezse; CHP-MHP veya CHP-MHP-HDP koalisyonu iktidara gelirse, böyle bir durumda olabilecekleri tahmin edebiliyor musun? Bunlar halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı'nı makamından indirmeye , indiremeseler bile en azından Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na hapsetmeye çalışacaklardır. Cumhurbaşkanı da böyle bir durumda Meclis'i fest etme yetkisini kullanmaya kalkalabilir. Bu işin sonu askeri darbeye kadar gidebilir Ama başkanlık sisteminde böyle çift başlılık olması mümkün değil. cumhurbaşkanı , başbakan ve kabinesi yerine sadece başkan ve bakanları oluyor. ayrıca şuan cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında yaptığı ve yapacağı hiç bir eylemden sorumlu değildir ve kendisinden hiç bir denetleme yapılamaz ve hesap sorulamaz. ama mesela amerika'da başkanların yaptıkları icraatler meclis tarafından denetlenebilir veya eleştirileblilir.
![]() Konu Özgür Suriye tarafından (03-24-2015 Saat 16:41 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 | |
![]() Alıntı:
Yürürlükteki mevzuatımızda cumhurbaşkanlarının bakanları tek başlarına azletme yetkileri yok, başbakanın imzasıyla birlikte azletme yetkileri var diye biliyorum. Ayrıca cumhurbaşkanlarının istediği zaman seçimleri yenileme yetkisi de yok, sadece, hükümet kurulması için 45 günlük sürede hükümet kurulamazsa seçimleri yenileme yetkisi var. 10. Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer, AK Parti muhalifi solcu bir kişi olduğu için AK Parti'ye elinden geldiğince muhafelet etmiştir. Çok sayıda yasayı TBMM'ye bir kez daha geri göndermiş, kimi zaman Anayasa Mahkemesi'ne başvurmuş, AK Parti'ye elinden geldiğince muhalefet etmiştir. Parlamenter sistemde yönetimde tek başlılık olduğu için sonunda AK Parti'nin dediği olmuş, AK Parti, 10. Cumhurbaşkanı Sezer'in bütün engellemelerine rağmen ülkeyi istediği gibi yönetmiştir. 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan değil de İhsanoğlu olsaydı da bir şey değişmezdi. İhsanoğlu, AK Parti hükümetlerine direnemezdi. İhsanoğlu, AK Parti çoğunluğunun geçirdiği yasaları TBMM'ye iade mi ediyor, o yasaları bir kez daha aynen yasalaştırırdık ve o zaman imzalamak zorunda kalırdı. İhsanoğlu, AK Parti'nin istediği bürokratları mı göreve atamıyor, vekaletlerle istediğimiz bürokratla çalışmayı sürdürürdük. AK Parti'nin iktidarda bulunduğu ve cumhurbaşkanının da Sezer olduğu Kasım 2002 ile Ağustos 2007 arasındaki dönemi incele. AK Parti'nin, kendisine koyu muhalefet yapan Cumhurbaşkanı Sezer'e rağmen ülkeyi nasıl istediği gibi yönettiği gör. Başkanlık sistemi Türkiye'yi nasıl sıçratacak ya açıklayıver. Yürütmeye bir baş, yasamaya da bir baş verdikten sonra Türkiye nasıl sıçrayacak? Dediğim gibi, yürütme de yasama da aynı zihniyetin, aynı partinin hâkimiyetinde olduğu zaman sorun yok. Ama ya yürütme bir siyasi partinin, yasama da diğer bir siyasi partinin hâkimiyetinde olduğu durumda sistem nasıl işleyecek, bunu bir zahmet açıklayıver. Bir de şu var: Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın devamlı olarak söylediği ve dillere âdeta pelesenk olan 'ileri demokrasi' söylemi vardır. Başkanlık sistemi getirilecekse, mevcut parlamenter sistemimizden demokratik olarak daha geri bir model olarak başkana aşırı yetkiler verilerek meclisin yetkilerinin kısıtlandığı bir model önerilmeyecektir herhâlde. Başkanlık sistemi demek yasama ve yürütme kuvvetlerinin birbirinden sert bir biçimde ayrıldığı sistem demektir. Bunu kabul ediyor musun, Cumhurbaşkanımız Erdoğan kabul ediyor mu? Cumhurbaşkanımız, başkanlık sistemine geçersek ve ben başkan olursam sadece yürütme işine bakarım, yasama işine meclis bakar diyebiliyor mu? Bak, iki sistemi basitçe kıyaslayayım: 1- Mevcut parlamenter sistem: AK Parti, meclis çoğunluğuna sahip olduğu için istediği yasaları rahat rahat geçirebiliyor, istediği bütçeyi özgürce belirleyebiliyor ve kendi istediği bütçeyle ülkeyi istediği gibi rahat rahat yönetiyor. 2- Başkanlık sistemi: Başkanla meclis çoğunluğu aynı zihniyetten, aynı partiden olduğu zaman sorun yok. Başkan, parlamenter sistemdeki hükümetlerin yaptığı gibi ülkeyi istediği gibi rahat rahat yönetebilir. Peki ya başkanla meclis çoğunluğu farklı siyasi partilerden olduğunda ne olabilir? Meclis çoğunluğunu elinde tutan parti, başkanın istediği yasaları çıkartmaz, kendi zihniyetine uygun yasaları çıkarmaya çalışır. Başkanın istediği bütçeyi yasalaştırmaz, kendi istediği bütçeyi yasalaştırmaya çalışır. Gördüğün gibi, başkanlık sistemi ülkeyi istenilen gibi yönetme anlamında parlamenter sistemi mumla aratır. Çünkü başkanlık sisteminde yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden net bir biçimde ayrılmış ve böylelikle yönetimde çift başlılık (yürütmeye bir baş, yasamaya bir baş) oluşturulmuştur. Zannediyor musun ki çift başlı başkanlık sisteminde ülke şimdi tek başlı parlamenter sistemde olduğu gibi rahat rahat yönetilsin? Hadi bakalım, kongrede üstünlüğü Cumhuriyetçi Parti'ye kaptırmış olan Demokratların Başkan Obama (Prof. Dr. Burhan Kuzu'nun tabiriyle 'zavallı Obama'), istediği bir yasayı Cumhuriyetçi çoğunluğundaki kongreden geçirsin. Önceki mesajımda diyorum zaten. Başkanlık sistemi, parlamenter sisteme göre daha demokratik bir sistemdir. Türkiye; İsveç, Norveç, Danimarka gibi sorunlarını büyük ölçüde çözmüş olan gelimiş bir ülke olsa hemen geçelim başkanlık sistemine. Yasamayı ayrı seçelim ve seçtiğimiz milletvekilleri sadece yasama işine baksınlar. Yürütmeyi de ayrı seçelim ve seçilmiş olan başkan sadece yürütme işine baksın. Ama bu model, Türkiye'ye en azından mevcut toplumsal yapısında kesinlikle uymaz. Konu Cihannur tarafından (03-24-2015 Saat 21:49 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#3 | |
![]() Alıntı:
Allahını seversen ne istifası kardeşim ya! Adam gibi adam Bülent Arınç'ın milletvekilliği 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri sonrasında bitiyor. Merak etme, 3-4 ay sonra Arınç'ı aktif siyasetin içinde görmeyeceksin. Ama bunun kazanç olduğunu sakın sanmayasın. Türkiye'nin, AK Parti'nin Bülent Arınç gibi; dürüst, siyaseti bilen, ilkeli siyasetçilere ihtiyacı var. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() Arınç'ın eşinin ve kızı ile damadının paralelci olduğu zaten biliniyormuş.
ne o? arınç cumhurbaşkanımızı eleştirince ve yalanlayınca sorun olmuyor da başka bir ak partili tarafından istifaya davet edilince mi sorun oluyor? Alıntı:
O zaman neden Arınç'ı savunuyorsun? Arınç'ın Cumhurbaşkanımızı haksız bir şekilde eleştirmesini destekliyorsun? Kendisinin Tayyip Erdoğan'a daha önce defalarca Erdoğan tarafından açığa düşürülmesindenya ve Tayyip Erdoğan'ın başbakanken onun yanında yaşadığı eziklikten dolayı özel bir kini var sanırım ve şimdi Erdoğan hükümetin başından gidince fırsat bu fırsat diyerek sözde ''hükümeti savunuyorum'' diyerek Cumhurbaşkanımıza saldırdığını düşünüyorum. Arınç bu konuda ''Hocaefendisinden'' özel bir talimat alıyor mu? bunu bilmiyorum.. Konu Özgür Suriye tarafından (03-23-2015 Saat 22:33 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#5 | |
![]() Alıntı:
Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Gülen Cemaati'ni kastederek demedi mi, "Ne istedilerse verdik" diye! Bu durumda Erdoğan da mı Paralelci oluyor? Gülen Cemaati'ni AK Parti'nin çok büyük çoğunluğu destekledi. Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati'ni (Paralel Yapı) bir görüp değerlendirmek doğru olmaz. Türkiye'de her önüne geleni Paralelci diye yaftalayıp McCarthycilik yapmak büyük bir hata olur. Dilin kemiği yok ki, mesela ben de sana diyeyim: "Özgür Suriye, Paralelciymiş. Paralel'e muhalifmiş gibi görünmesi hep taktik icabı, kendini gizlemek amacıylaymış." Var mı böyle bir şey ya! Hadi bakalım sonra da bunu temizle. Kim ne derse desin Gülen Cemaati'ndeki temiz kardeşlerimize hoş gözle bakıyorum. Baştan beri Gülen Cemaati ile Bir Kısım Gülen Cemaati arasındaki ayrımı yaptım ve tavrımı ona göre koydum. Doğrusunun da bu olduğu kanaatindeyim. Bülent Arınç'ın söylemiş olduğu ülkeyi hükümet yönetmektedir ve sorumluluk hükümettedir sözüne katılıyorum. Arınç'ın bu yorumuna katılıyorum. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın aşırı müdahaleci tavrını -mesela Merkez Bankası'yla girmiş olduğu tartışma- doğru bulmuyorum. Konu Cihannur tarafından (12-16-2016 Saat 00:01 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#6 | |
![]() Alıntı:
benim de reel hayatta paralelci arkadaşlarım var ama bu kadar önemli mevkideki bir insanın ailesinin paralelci olması tehlikeli bir şey. arınç'ın onları çevirememiş olması da çok garip. belki de onları gülencilikten kurtarmak için hiç uğraşmamıştır. arınç orada cumhurbaşkanını sadece hükümetin işine karışma diyerek eleştirmedi ayrıca yalancılıkla da itham etti. ama bugün bakanlar kurulu sonrasında yaptığı açıklamayla arınç kendini yalanladı. çözüm süreci devlet meselesi ve milli güvenlikle alakalı olduğu için en az hükümet kadar başkomutan olarak cumhurbaşkanı Erdoğanı da ilgilendir. ayrıca çözüm sürecini başlatan bizzat Erdoğan olduğu için bu sürecin başarısız olmasının faturası da yine Erdoğan'a kesilecektir. bu yüzden Erdoğan'ın bu sürece karışması ve bu süreç hakkındaki fikrini beyan etmesi çok doğaldır , hakkıdır ve görevidir. arınç'ın cumhurbaşkanına sen buna karışma demesi hakkı da haddi de değildir. arınç özür dilemek yerine hükümeti savunuyorum maskesi altında fitne çıkarmaya devam etmiştir. kendisine şimdiye kadar yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür eder, iyi bir emeklilik dileriz. Konu Cihannur tarafından (03-26-2015 Saat 03:11 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Hakaret. |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Cihannur, ben Melih Gökçek konusunda bir savunma içerisinde değilim ki bir yazım da dahil savunmadım kaldı ki eleştirilerim de vardır.
Bülent Başkana da gelecek olursak yaptığı konuşma çok büyük GAF'lar içeriyordu kendisini savunmak adına partinin en önemli belediye başkanına yolsuzluk usulsüzlük vs tarzında şeylere halk önünde girmesi zaten partimizin muhalefet tarafından bu konuda sert eleştirilerine kaymak sürmek oldu. Benim millet olarak eleştirim ben Melih Başkan değil izin verirsen ben milletvekiline oy atan bir birey olarak partiyi gezi olaylarından beri yıprattığı için zaten 3. dönemi olduğu için de Rabbim işini rast getirsin birçok eleştirilecek konuşmaları da vardır bu görüşümde Bursa da müze müdürüne herkesin için de sert tavırı Gezi olayları dönemi oğlum AVM açacakmış burada sorusuna biz ayın sonunu zor getiren kişileriz vs demesi Rabbim şükürsüzlüğe uğratmasın işçi ayın sonunu değil günün sonunu getiremez o zaman. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 | |
![]() Alıntı:
|
||
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|