![]() |
#4 |
![]() Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı
mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını Bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını, birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak” diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli “Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını, akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını, aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken zamanın kanla kazanıldığını Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON’un gençlik yıllarında başrol oynadığı “Gallipoli” adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|