Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



 
Stil
Seçenekler
 
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 11-30-2007, 03:36   #1
Kullanıcı Adı
LüGaT
Standart Çeşme Hikayesi-Hasan Karakaya
Tevhide’nin iki gözü iki çeşme... Ve bir çeşme hikâyesi!

Bu hikâyeyi yıllar önce anlatmıştım...

Ancak gündemdeki olaylar, hikâyeyi bir kere daha hatırlamama vesile oldu... Öncelikle olayı aktarayım: Gazetelerin 1. sayfalarında ve televizyonların ilk haberlerinde, Mardin/Midyat'ta Daniel Savcı adlı Süryani rahibin alışverişten dönerken kaçırıldığını, fidyecilerin "300 bin Euro" istediği ileri sürülüyordu...
Ve yine, iddialara göre; fidyeciler, cemaati de "akıllı olun" diye uyarmış!..
Olay bu... Kimi gazete manşet yapmış bu olayı, kimisi de birinci sayfasından kocaman vermiş... Televizyonlar ise, her saat başı, döndüre döndüre veriyorlar haberi!..
İMAMLAR HİÇ MANŞET OLDU MU?
Tamam, elbette önemli bir olay...
Hele de Trabzon ve Malatya'daki olayların üzerine böyle bir olay yaşanması, elbette önemli...
Ancak, "manşet"lere çekilecek kadar değil!..
Çünkü, bu ülkede;
"PKK tarafından 32 imam kaçırıldı ve öldürüldü" ama, hiçbiri manşetlere çıkmadı.
Bırakın "manşet" olmasını, "tek sütun" bile verilmedi!..
Dahası; birçok imam, hem de "cami içinde" hunharca katledildi ama, üzerinde duran olmadı!..
İşte, tarih tarih o suikastler:
¥ 18 Mayıs 1998- Nakşibendi Tarikatı'nın önde gelen isimlerinden Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendi'nin damadı Çukurbostan Camii İmamı Hızır Ali Muratoğlu, ders verdiği Fatih İsmailağa Camii'nde çirkin bir saldırıya uğradı. İmam Hızır Ali Muratoğlu aldığı 7 kuşrun yarasıyla ağır yaralanarak, hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti.
¥ 4 Eylül 2006- Fatih'te, "Mahmut Hoca" olarak bilinen Nakşibendi şeyhi Mahmut Ustaosmanoğlu'nun imam olan damadının 8 yıl önce öldürüldüğü İsmail Ağa Camii'nde yine kan döküldü.
Sabah namazı sonrasındaki sohbet sırasında emekli imam Bayram Ali Öztürk (54) kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Saldırgan cemaat tarafından linç edildi.
Ve Başbağlar katliamı.
¥ 5 Temmuz 1993- 22 köylüyü toplu halde camide bulan kanlı katiller, başta köy imamı Adil Hoca olmak üzere, çocuk, genç, yaşlı ve kadın ayrımı yapmadan toplam 33 vatandaşı katlederken, geride ise 30'a yakın kadını dul ve yüzlerce çocuğu yetim ve evsiz bıraktılar.
Sorarım size, bu olaylar kaç gazeteye manşet oldu?.. Kaç gazete, "papaz"lara ve "haham"lara gösterdiği hassasiyeti "imam"lara da gösterdi?..
İşte bu yüzdendir ki; "o hikâye" geldi aklıma...
Bugün, o hikâyeyi anlatmanın tam sırasıdır!..
Çünkü, Türkiye'nin; "yüzde 99'u Müslüman" denilen halkı bu hikâyeyi okumalı ve "ne kadar Müslüman" olduğunu bir kere daha gözden geçirmelidir.
“MÜSLÜMANLAR BU ÇEŞMEDEN SU İÇEMEZ”
Hikâye malûm:
Zamanın birinde; adamın biri, kasabanın tam ortasına bir “çeşme” yaptırmış...
Üzerindeki mermere de şöyle bir yazı yazdırmış:
“Bu çeşmeden herkes su içebilir, ama Müslümanlar asla!”
Müslümanlar şaşırmış... Çünkü, “çeşme”yi yaptıran bir “Müslüman”, ama o yazıyı yazdıran da aynı Müslüman!
Çıkmışlar Kadı Efendi’nin huzuruna ve şikâyet etmişler adamı...
Kadı hazretleri, ertesi gün yaka-paça getirtmiş adamı:
“Be adam, bu ne densizliktir!”
Adam, “O yazıyı yazdırmamın bir sebebi var” demiş ve “hikmet”in anlaşılabilmesi için, kendisine “tutuklama yetkisi” verilmesini istemiş.
Kadı da merak etmiş, işin nereye varacağını...
Ve, istenen “yetki”yi vermiş.
Adam, dönmüş kasabaya... Aldığı yetkiye dayanarak, önce kasabadaki Haham’ı tutuklamış!...
Bütün Yahudiler ayağa kalkmış... Gürültü-patırtı, tepki, protesto derken, varmışlar Kadı Efendi’nin huzuruna:
“Haham’ımızı isteriz!”
Haber salmış Kadı Efendi kasabaya...
Haham "serbest" bırakılmış.
Birkaç gün sonra, bu defa kilisenin “Papaz”ını tutuklamış çeşmeyi yaptıran adam.
Bu defa Hıristiyanlar ayaklanmış...
Doğruca Kadı Efendi’nin huzuruna:
“Papazımızı isteriz!”
Uzatmayalım... O da "serbest" bırakılmış.
Çeşmeyi yaptıran adam, bu defa kasabanın tek “imam”ını tutuklayıp, atmış zindana.
Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, üç gün geçmiş....
Ne bağıran var, ne çağıran!... Kadı Efendi beklemede...
Ne gelen var, ne giden!...
Dayanamamış, kendi düşmüş yollara... Gelmiş kasabaya.
Gelirken de, karşısına çıkan kasabalılara sormuş:
“Sizin bir imamınız vardı, duydum ki tutuklanmış, acaba suçu neydi?”
Dudak bükmüş kasabalı:
“Devlet tutuklamışsa, vardır bir sebebi!...
Zaten, son günlerde ileri-geri lâflar ediyordu...
Çeksin cezasını zindanda!!!”
.....................
Kadı Efendi, aldığı bu cevaplardan sonra, gitmiş “çeşmeyi yaptıran adam”a...
Kucaklamış onu:
“Haklıymışsın!... İmamlarına bile sahip çıkmayan insanların, o çeşmeden su içmeye hakları olamaz!... O yazı, bir ibret levhası olarak kalsın çeşmenin üzerinde!”
MÜSLÜMANLAR NİYE SESSİZ?
Hiç kimseyi “tahrik” etmek niyetinde filan değilim...
Zaten, Müslümanların bir kısmı, “tahrik” edilse bile yerinden kımıldayamayacak kadar miskinleşmiş, sünepeleşmiş, tepkisizleşmiş!
Değil tahrik, tutup kolundan ayağa kaldırsan, boş bir çuval gibi yere yığılacakların sayısı hiç de az değil bu ülkede!
İşte “manzara” ortada.
10 milyon insanı ilgilendiren İmam Hatip Liseleri’nin orta kısımları kapatıldı ama, tepki "çok cılız" kaldı.
Hani nerede o milyonlar?
Hani nerede “Okuluma-Kitabıma dokunma!” diye haykıranlar?
Nerede “İmam Hatipli olmaktan onur duyuyorum” diyenler?
Bu ülkede; "başörtülü" öğrencilerin ağızları kapatıldı, örtüleri başlarından söküldü, yerlerde sürüklendi, tekmelendi, coplandı, incecik bileklerine kelepçeler geçirildi, peki nerede "Müslümanım" diyenler!..
Kur'an kursları hakeza...
Bu ülkede "terör üssü" basar gibi Kur'an kursları basıldı, birçok öğrenci gözaltına alındı, hani tepki!?!..
Bu ülkede;
"Cenaze namazları"nda kadınların da saf tutması ile başlayıp, "cuma namazlarına niye kadınların gidemediği" gibi sorularla devam eden tartışmalar, sonunda "cami kapısı"na yazılan "Allah'ın ayetleri"ne "müdahale" etmeye kadar geldi de, yine "çıt" yok!..
Bırakın tepki göstermeyi; "Müslüman(!) bay"lar o gazeteleri almaya, camilere ve evlerine götürmeye, çoluk-çocuğuna okutmaya devam ettiler!..
TEVHİDE'NİN İKİ GÖZÜ, İKİ ÇEŞME!
İşte, Adana/Kozan'daki olay!..
Adana/Kozan'da bir "zorbalık" yaşandı.
Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen kompozisyon yarışmasında, İHL öğrencisi Tevhide Kütük'ün yazdığı kompozisyon birinci seçildi.
Sıra, Belediye Sineması'nda düzenlenen "ödül töreni"ne gelmiş, Tevhide ödülünü almak için "kürsü"ye çıkmıştı ki; Garnizon Komutanı Binbaşı Hüseyin Çopur ve Kaymakam Aydın Tetikoğlu'nun, had ve yetkilerini aşarak "İndirin onu" demesiyle de kürsüden alaşağı edilmişti.
Evet, 15-16 yaşındaki bir genç kız, "resmen ve alenen" yasadışı bir zorbalığın mağduru olmuş, gözyaşları içinde inmişti kürsüden aşağı!..
Kalıbımı basarım ki;
"Laikçi, çağdaş, ilerici" denilen güruhtan bir kız çocuğu bu muameleye maruz kalmış olsaydı, "Süryani rahibin kaçırılması"nı manşet yapan gazeteler, kızılca kıyameti koparırlar, "iktidar"ın tepesine gök kubbeyi yıkarlardı!..
Ama onlar, "Süryani rahip" için gösterdikleri hassasiyeti, "iki gözü iki çeşme ağlatılan" Tevhide'ye göstermediler!..
Hayır, hiç görmediler bu olayı!..
Hiç vermediler bu haberi!..
Oysa, orada ağlatılan çocuk, "Müslüman bir genç kız"dı!.. Ne acı ki, birçok "Müslüman"ın bu olaydan haberleri olmadı!.. Çünkü, "okudukları kartel gazeteleri"nde bu haber yoktu!. Olayı "Müslüman hassasiyeti" içinde aktaran gazeteleri ise, onlar okumuyordu!!!..
O ÇEŞMEDEN SU İÇMEK İÇİN
Kusura bakmayın, "sinir"lerim tepeme çıktı...
"Öfkem kabardı" yine... İşte bu öfke ve sinirle de, "Müslümanım" diyenlere soruyorum:
Susmakla neyi, nasıl halledeceksiniz?
Nasıl koruyacaksınız “kazanılmış hak”larınızı?
Sustuğunuzda, sıranın size de geleceğini bilmiyor musunuz?
Niye, üzerinize ölü toprağı serpilmişçesine suskunsunuz böyle?
Niye göstermiyorsunuz “demokratik tepki”nizi?
Hiç bir şey bilmiyorsanız, “ıslık” çalmasını da mı bilmiyorsunuz?
Neyi bekliyorsunuz daha?
Hayır, benim “Müslüman”ım bu olamaz!
Benim Müslüman’ım;
Zillet içinde yaşayamaz!
Ne yapar, ne eder; o “çeşme”den su içmeyi hak eder!
Önce, "iki gözü iki çeşme" ağlayan Tevhide'yi teselli eder, sonra da o "çeşme"den su içer!..
Ama önce; manşetleri "papaz"lara, "haham"lara tahsis edilen gazeteleri almaktan vazgeçer!..
Söyleyin, haksız mıyım?!?..

Kör, köre demiş ki!
Ne demiş bir kör, diğer köre?... "Dolmaları niye çift çift yiyorsun?" demiş... Diğer kör; "Allah'tan kork; sen kör, ben kör!.. Nereden çıkardın çift çift yediğimi?.." diyince de cevap vermiş: "Ben öyle yapıyorum da!"
CHP'nin işi de buna döndü... Önceki gün "50 milletvekili" ile Meclis Adalet Komisyonu'nu basmışlar!.. Ekranda gördüğüm kadarıyla; Kemal Kılıçdaroğlu ve Kemal Anadol; Kurtlar Vadisi'ndeki Polat Alemdar ve Memati rollerindeydi...
AK Parti'yi; yapacakları yasa değişikliği ile "yargıda ideolojik kadrolaşma" yapmaya çalışmakla suçluyorlardı...
Niye böyle suçluyorlardı?..
Çünkü "kişi, başkalarını da kendisi gibi bilirmiş!.."
Kendileri Mehmet Moğultay'ın Adalet Bakanlığı döneminde "5 bin kadro ile yargıyı ele geçidi" ya, AK Parti'yi de öyle zannediyorlar!..
Bence, endişeleri boşuna.
Zira AK Parti kadrolaşamaz!...

Vakit

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
 


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı





2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.



Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı