Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Anketler Tüm anketlerimizi burada paylaşıyoruz.



Anketimiz: Çözüm Sürecini ve Dolayısıyla PKK Terörünün Bitirilmesini Destekliyor musunuz?
Evet, Kürt sorunu çözüme ulaştırılsın, PKK terör örgütü etkisiz hâle getirilsin ve böylelikle düşük yoğunluklu savaş sona erdirilsin. 35 92.11%
Hayır, Kürt sorunu da bu sorundan kaynaklanan etnik terör de bitirilmesin, düşük yoğunluklu savaş sürsün, insanlar ölmeye ve analar ağlamaya devam etsinler. 2 5.26%
Ulusalcıların, laikçilerin ve faşistlerin kara propagandalarının etkisi altındayım ve bu yüzden kararsızım. 1 2.63%
Katılımcı sayısı: 38. Sizin bu Ankette oy kullanma yetkiniz bulunmuyor

Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 03-11-2013, 23:57   #1
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Hüdaverdi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah Allah anketin birine bakıyorum barış deniliyor, buna bakıyorum 'savaş' deniliyor.
Şu kürtçü ağızı bir yana bırakın artık, pkklıdan bile daha çok barış ve savaş kelimelerini kullanır oldu ak partililer.
Benim parti anlayışım bu değil ve hiç bir partilide bu iki saçma kelimeyi kullanmamalı.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşanmakta olan çatışmalı süreç literatürde düşük yoğunluklu çatışma ya da düşük yoğunluklu savaş olarak da nitelendiriliyor. Bu durumun tespitini yapmak Kürtçü ağzıyla konuşmak değildir. Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaşanan çatışmalı sürecin düşük yoğunluklu savaş olarak nitelendirilmesi PKK'ya meşruiyet de paye de kazandırmaz ve PKK'nın terörist bir örgüt olduğu gerçeğini değiştirmez.

Başlatılmış olan çözüm süreci, barış süreci olarak da tanımlanıyor. Sürecin barış süreci olarak adlandırılması bazı toplum kesimleri ve bazı vatandaşlarımız tarafından yadırgandığı için süreç daha çok çözüm süreci olarak nitelendirilmekte diye düşünüyorum. Oysa bu sürece barış süreci denilmesi, çözüm süreci denilmesinden daha çok yakışıyor. Çünkü çözüm süreciyle yapılmak istenen, 100 yılı aşkın süredir ülkemize ve milletimize acı yaşatmış ve acı yaşatan bir sorun olan Kürt sorununu çözüme ulaştırarak Kürtçülerle hatta Kürt halkıyla barışılarak, PKK terör örgütünün etkisiz hâle getirilerek düşük yoğunluklu savaşa son verilip anaların gözyaşlarının dindirilmesidir
. Barış denilerek kastedilen, 5.000 civarındaki PKK'lı teröristle barışılması değildir; milyonlarca Kürtçüyle barışılmasıdır. Bu süreç başarıya ulaşırsa inşaallah, devletimiz milyonlarca Kürtçü vatandaşıyla barışmış olacaktır. Kürtçülerin ideolojilerini beğenmeyebiliriz ve desteklemeyebiliriz. Ben de hem Türkçülerin hem de Kürtçülerin ideolojilerini yanlış buluyorum ve onların ideolojilerine karşıyım; ama bu karşıtlığım Kürtçülerin meşru etnik hak taleplerini görmezden gelmem anlamına gelmiyor.

Türkiye'de resmî ideoloji tek tip bir toplum oluşturma gayesiyle toplumu ret ve inkâr etti. CHP Zihniyeti; dindarları, Kürtleri, Alevileri, solcuları yok saydı. Halkımızın önemli bir çoğunluğunu oluşturan; dindarların, Kürtlerin, Alevilerin, solcuların yok sayılıp inkâr edilmeleri onların yok olmalarına yol açmadı. CHP Zihniyeti her ne kadar; dindar yok, Kürt yok, Alevi yok, solcu yok dese de bu kesimlerin hepsi varlardı ve baskıcı zalim rejim çözülünce; dindarlar, Kürtler, Aleviler ve solcular apaçık bir biçimde görünür oldular. Biz; dindar sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, solcu sorunu var derken, bu kesimler sorunlu kesimlerdir de o yüzden sorun oluyorlar demiyoruz. Aksine, CHP Zihniyeti o kesimlerin varlığını reddettiği ve o kesimlere zulümle ve baskıyla saldırdığı için; dindar sorunu, Kürt sorunu, Alevi sorunu, solcu sorunu oluşturmuştur diyoruz. Olaya madalyonun diğer tarafından bakarsak şöyle de diyebiliriz: Türkiye'nin gerçekte bir tek ana sorunu vardır o da, Azgın İttihatçı Zihniyet sorunu ve onun fikrî tohumu ve devamı olan Azgın CHP Zihniyeti sorunudur. Çünkü o azgın ve akılsız zihniyet son 100 yılda Türkiye'ye ve Türk Milleti'ne;
zalimliği, darbeciliği, katilliği, hırsızlığı gibi pek çok kötülükleriyle çok zulümler yapmıştır. O yüzden diyoruz ki: Kahrolsun İttihatçı Zihniyet! Kahrolsun CHP Zihniyeti!

AK Parti iktidarında Türkiye, 100 yıllık bir yanlıştan dönüyor ve faşist resmî ideolojiden demokratik ve özgürlükçü cumhuriyete geçiyor. Kimse Türkiye'nin önünde 2 yol var zannetmesin. Türkiye'nin önünde 2 yol yok; 1 yol var! Türkiye ve Türk Milleti demokrasiyi ve özgürlüğü içtenlikle sevmekte ve benimsemektedir. Türkiye, Kürt sorununu reddederek Çin Komünist Diktatörlüğü, Kuzey Kore Komünist Diktatörlüğü gibi otoriter-diktatöryel bir ülke ve devlet olmayacak; Türkiye, Kürt sorununu kabul ederek ve çözüme ulaştırmaya çalışarak; ABD gibi, İngiltere gibi, Almanya gibi,
Fransa gibi, Japonya gibi, Kanada gibi ve benzeri demokratik ülkeler gibi demokratik ve özgürlükçü bir ülke ve devlet olmayı sürdürecektir inşaallah.

 


Konu Cihannur tarafından (03-12-2013 Saat 00:44 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 03-11-2013, 16:12   #2
Kullanıcı Adı
Shaguj
Standart
Soru işareti olan metinlere cevap vermeye çalışayım o halde.

1.İdeoloji denen saçmalıkları çok oldu geride bırakalı ben doğru bildiğini söyleyen İslam ahlakına uymaya çalışan vatanını seven aciz bir kulum sadece.

2.Bakın hak talep etmek ayrı şey talep ettiği hak için ( amacıda belli devleti bölmek ) yakıp yıkmak isyan etmek can almak ayrı şey.Biz seneler evvel kapalı kardeşlerimizin okuma hakkı için çok mücadele ettik veya okuduğu okulda matematiğin,fiziğin,kimyanın yanında Kuran-ı Kerim'i Dinini öğrenen insanların(İHL) okuma haklarının ellerinden alınması içinde mücadele ettik.Devlet tabiki insan için var insanımızın sosyat statüsü,sağlık,eğitim,yaşam,ekonomi gibi birçok konuda hak ve özgürlükleri konusunda her türlü MAKUL ve olabilecek gelişmeyi hakkı ve iyileştirmeyi desteklerim.Lakin iş ülkenin bölünmesi iş ayrı bayrak ayrı devlet hakkına gelirse o zaman işin rengi değişir bizim algımız değişir ya devlet başa ya kuzgun leşe deriz o zaman.

3.Yav arkadaş hakkaten anlamıyorum devleti bölen bölmeye çalışan kundaktaki bebeklerden tut 20 yaşında askeri araçlardan indirip kurşuna
dizen bunu yaparken bir dünya devletten geçmişte ve hala destek alan hertürlü para getiren suçu işleyen ve bu yaptıkları şahitler ve deliller ile sabit olan adamlarla oturup barış konuşmayı bu ülkede birlikte yaşamayı gerçekten konuşabilirmisin ya ? Bu adamlar ilk fırsatta yine kalleşçe kan dökecek bunu görmek bu kadar mı zor ? Din bana Kısas hakkını vermiş iken Devlet kim ki Hakkından vazgeç diyebilecek bana ??

4.Geçmişte yapılan hataları zaten savunmuyoruz yok kart kurt olmuş yok dağ türküymüş yok türksen öğün değilsen itaat etmiş falan filan bir dünya saçmalık bunlar tartışılacak şeyler de değil zaten ben birçok konuda bizatihi bu konuları bilen ve yaşayan biriyim.Çerkes kökenli biri olarak köken ve kültürel bazda yaşanan sorunları 1.ağızdan bilen ve anlayan biriyim benim anlamadığım PKK gibi ne olduğu aşikar olan bir örgütün bazı cahiller tarafından Kürt kökenlilerin temsilcisi sayılması ve PKK ile görüşmenin binlerce insanımızın ölümüne gözünü kırpmadan karar veren İT OĞLU İT ile görüşmenin barışı getirebileceğini sanmaları.

Konu Shaguj tarafından (03-11-2013 Saat 16:17 ) değiştirilmiştir..
Shaguj isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 00:00   #3
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Habur Sınırında Ağlatan Kavuşma



PKK'nın serbest bıraktığı 8 kamu görevlisi aileleriyle buluştu. Buluşma anında duygusal anlar yaşandı.

8 kamu görevlisi Amadiye'den Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin tahsis ettiği ciplerle yaklaşık 10 araçtan oluşan konvoyla, sıkı güvenlik önlemleri altında Türkiye sınırına yakın Zaho ilçesine ulaştı.

Saat 13:40 sıralarında Zaho'ya gelen konvoy yine sıkı güvenlik önlemleri altında ilçede hiç durmadan İbrahim Halil Sınır Kapısı'na giriş yaptı.

Buradaki işlemlerin ardından kamu görevlileri Habur Kara Hudut Kapısı İdare Amirliğ'nde yıllardır ayrı oldukları aileleriyle buluştular.

Buluşma sırasında duygusal anlar yaşandı ve aileler gözyaşlarını tutamadılar.

640 gün sonra ailesine sarıldı

9 Temmuz 2011'de Diyarbakır-Lice karayolunda kaçırılan Astsubay Abdullah Söpçeler ve uzman çavuş Zihni Koç, 640 gün sonra aileleriyle buluşurlarken, erler Reşat Çeçan, Hadi Gizli ve Ramazan Başaran, 613 gün sonra ailelerine kavuştular. Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu 607 gün, polis memuru Nadir Özgen, 579, uzman çavuş Kemal Ekinci, 559 gün sonra ailesiyle kucaklaştı.

Nadir Özgen'in annesi: Sevdiği bütün yemekleri yaptım

Van'ın Çatak ilçesinde görev yaparken 18 ay önce terör örgütünce kaçırılan polis memuru Nadir Özgen'in (30), Aydın'ın Söke ilçesine bağlı Bağarası beldesindeki annesi Müşerref Özgen (61), "Dualarım kabul oldu. Çok sevinçliyim." dedi.

Televizyon başından, aylardır özlemini çektiği oğlunu görmek için bir an olsun ayrılmayan Özgen, tek isteğinin oğlunun artık eve gelmesi olduğunu söyledi: "Çok sevinçliyim, mutluyum. Heyecanla bekliyorum. Oğlumun eve gelişinden önce bütün hazırlıklarımızı yaptık. 18 aydır çok dua ettim, dualarım kabul edildi." Oğlunun sarma, börek ve köfteyi çok sevdiğini belirten Müşerref Özgen, hepsini hazırlayıp yolunu gözlediğini söyledi. Ailenin diğer fertleri de Nadir Özgen'i görmek için televizyon başından bir an olsun ayrılmadılar.


Polis memuru Özgen'in evde toplanan akrabaları ve yakınları büyük sevinç yaşarlarken, ''Nadir'im, güzel, tatlı yavrum benim.'' diyen anne Müşerref Özgen, bir süre sonra fenalaştı. Özgen'e, evin önünde hazır bekletilen sağlık görevlileri müdahale ettiler. Müdahale sonrası kendine gelen Müşerref Özgen, gazetecilere, ''Oğlumun kurtulması için hep dua ettim. Bugünü gördüğümüz için çok sevinçliyim, çok mutluyum.'' diye konuştu.

''Allah devletimize zeval vermesin''

Erler Ramazan Başaran, Reşat Çeçan ve Hâdi Gizli, anne ve babalarına sarılarak hasret giderirlerken, sevinçli aileler, terörün son bulmasına yönelik çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması temennisinde bulundular.

Polis memuru Nadir Özgen de babasıyla sarılarak hasret giderirken, baba Özgen, ''Allah devletimize zeval vermesin. Dimdik ayaktayız.'' dedi. Uzman çavuş Kadir Ekinci de babası ve ağabeyine sarılarak hasret giderdi.


Er Reşat Çeçan'ın ablası: ''İnşallah akşam birlikte oturur yemek yeriz''

Yaklaşık 8 aydır kardeşini beklediklerini anlatan abla Çeçan, akşama kardeşi için sevdiği yemekleri hazırladığını belirterek, ''En çok kuru fasulye pilav seviyor. İnşallah akşam birlikte oturur yemek yeriz'' dedi.

Çeçan'ın 50 yaşındaki teyzesi Edibe Demirtaş da bir an önce yeğeninin gelmesini beklediklerini ifade ederek, ''Allah sulhun hayırlısını versin. Gençlerin kanı dökülmesin, anneler ağlamasın barış istiyoruz.'' diye konuştu.

Gizli ailesi

Terör örgütünce kaçırılan er Hâdi Gizli'nin ailesi de çocuklarının Türkiye'ye giriş yapmasından duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Er Gizli'nin annesi Şeha Gizli, oğlu ile telefonda görüştüğünü belirterek, oğlunun, ''Ben iyiyim; ağlama, geleceğim.'' diye kendisini teselli ettiğini aktardı.

Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin evine Türk Bayrağı asıldı

Terör örgütünce kaçırılan Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin serbest bırakılmasının ardından, ailesinin yaşadığı Gaziantep'teki mahalleye Türk Bayrakları asıldı.

Şırnak'ta 1 Ekim 2011'de terör örgütü tarafından kaçırılan Uzman Çavuş Kemal Ekinci'nin serbest bırakılması memleketi Gaziantep'te sevinçle karşılandı.

Ekinci ailesinin, çocuklarını karşılamak üzere Habur Sınır Kapısı'na gitmesi üzerine, yakınları ve komşuları ailenin yaşadığı mahalleyi Türk Bayraklarıyla donattılar. Mahalleye çadır kuran Şahinbey belediyesi de, ''Hoşgeldin Bizim Asker'' yazılı pankart astı.

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


Kaynak

Haber 7 13.03.2013
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 01:11   #4
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Devlet baba, öteki kızını hatırladı; başka öteki vatandaşlarını da hatırlayacak ve hatırlamakta inşaallah.

Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 01:52   #5
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Çözüm sürecinin başarıyla neticelendirilip çatışmaların son bulup silahların bırakılıp iç barışımızın sağlanmasıyla; Türk'ün, Kürd'ün, Arab'ın, Laz'ın, Dadaş'ın, Gakkoş'un, Dersimli'nin, Roman'ın, Bektaşi'nin, kısacası güzel ülkemin tüm renklerinin eşsiz memleketimin dağlarında el ele; sevda türküleri, özgürlük türküleri, barış türküleri, kardeşlik türküleri söylemeleri dileğiyle...

İçerde

Haberin var mı taş duvar?
Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğruna ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim,

Haberin var mı?
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş,
Karanfil kokuyor cigaram,
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin.


Ahmed Arif

Ahmed Arif - İçerde

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.


Rahmi Saltuk - Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin

YouTube Video
ERROR: If you can see this, then YouTube is down or you don't have Flash installed.
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 02:33   #6
Kullanıcı Adı
ribat
Standart
Alıntı:
1.İdeoloji denen saçmalıkları çok oldu geride bırakalı ben doğru bildiğini söyleyen İslam ahlakına uymaya çalışan vatanını seven aciz bir kulum sadece.

2.Bakın hak talep etmek ayrı şey talep ettiği hak için ( amacıda belli devleti bölmek ) yakıp yıkmak isyan etmek can almak ayrı şey.Biz seneler evvel kapalı kardeşlerimizin okuma hakkı için çok mücadele ettik veya okuduğu okulda matematiğin,fiziğin,kimyanın yanında Kuran-ı Kerim'i Dinini öğrenen insanların(İHL) okuma haklarının ellerinden alınması içinde mücadele ettik.Devlet tabiki insan için var insanımızın sosyat statüsü,sağlık,eğitim,yaşam,ekonomi gibi birçok konuda hak ve özgürlükleri konusunda her türlü MAKUL ve olabilecek gelişmeyi hakkı ve iyileştirmeyi desteklerim
Eyvallah.


Alıntı:
Yav arkadaş hakkaten anlamıyorum devleti bölen bölmeye çalışan kundaktaki bebeklerden tut 20 yaşında askeri araçlardan indirip kurşuna dizen bunu yaparken bir dünya devletten geçmişte ve hala destek alan hertürlü para getiren suçu işleyen ve bu yaptıkları şahitler ve deliller ile sabit olan adamlarla oturup barış konuşmayı bu ülkede birlikte yaşamayı gerçekten konuşabilirmisin ya ? Bu adamlar ilk fırsatta yine kalleşçe kan dökecek bunu görmek bu kadar mı zor ? Din bana Kısas hakkını vermiş iken Devlet kim ki Hakkından vazgeç diyebilecek bana ??
Anlatmaya çalışalım. Öncelikle senin duygu dünyanda teröristler kötülüğün sembolü-habis bir olgu olabilir. Bu yüzden olacak, bir devletle bir terör örgütünün masaya oturup konuşmasını kavga eden karı-kocanın konuşmasıymış gibi resmediyorsun. Devletin duyguları yoktur, olmamalıdır. Terörist suçludur-düşman değil. Suçun ve suçlunun konusu gereken cezai yaptırımı uygulamak-ölme tehlikesi varsa "etkisiz hale getirmek";savaşın konusu topyekün mücadeledir.

Yakın tarihimizde bir dolu savaş ve antlaşma var. Muhtemelen senin şu anda terör örgütüne duyduğun nefretin daha büyüğünü senin gibi düşünen insanlar diğer devletlere duyuyordu. Ve senin gibi düşündüğümüzde mesela Türk-Yunan savaşında Yunanlar topyekun ölümü daha çok hakediyorlardı. Savaş terörden daha büyük kötülüktür. Ama zamanın devlet adamları ateşkes yaptı-antlaşma yaptı. Kimse "nasıl oldu da bu adamlarla barış masasına oturuldu?" demiyor. Bu o kadar basit ki. İki taraf bu savaşın kendi menfaatlerine aykırı gördüğünde ateşkeş yapar. Bu devletler için-örgütler için doğal bir süreç.

Bu adamlar ilk fırsatta kan dökecek... Romantik bir cümle. Terör örgütü-bütün örgütler için rasyonel davranmak bir zaruriyettir. Terör örgütünün dayandığı argümanlar altından kaymış, zaafa uğramış, savaşa gücü kalmamış, amaçlarına ulaştığını düşünüyor... olabilir. "Dünyada tek biz kalıncaya kadar insan öldüreceğiz" diyen bir örgüt olamaz. Böyle bir iddia gülünçtür.

Din şahıslara kısas hakkı vermez. Meşru siyasi otoriteye hadleri uygulama yetkisi verir. İslam devletler hukukunun temeli barışa dayanır. "Teröristle kesinlikle masaya oturulmaz" çok sıradan bir cümle. Bunu söyleyen birisi Peygamberin azılı Kureyş Müşrikleriyle barış anlaşması yapmasını açıklayamaz. Hudeybiye hadisesi çok açık önümüzdedir. Rahman ve Rahim Allah adıyla:

"Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkeklerle, inanmış kadınları bilmeyerek ezmeniz ve böylece size bir eziyet gelecek olmasaydı, (Allah, Mekke'ye girmenize izin verirdi). Allah, dilediğini rahmetine koymak için böyle yapmıştır. Eğer, inananlarla inkârcılar birbirinden ayrılmış olsalardı, onlardan inkâr edenleri elem dolu bir azaba uğratırdık. "

Şu insaniliğe bakın ki Rıdvan ağacının başında ölünceye kadar savaşmaya ant içen müslümanlara "henüz tanımadığımız erkekleri-kadınları" ezmemek için bir kalkışmaya izin vermiyor Allah...

Ve burada yapılan antlaşmayı "açık bir fetih" olarak nitelendiriyor:

"1. Biz sana doğrusu apaçık bir fetih ihsan ettik.

2. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir.

3. Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder."

Tabii savaş belirli şartlar içinde ruhsat hatta farzdır. Fakat düşmanın barışa girmesi durumunda düşmanlığı devam ettirmek düşünülemez.

Yukarıda söylediklerim ideal manada idi... Somut vakaya dönecek olursak mevcut savaş bana masum olmayan, bir anlamı olmayan, batıl bir mücadeledir. Bu bahs-i diğer...

Bu şartlarda daha fazla insanın yok yere ölmesinin önüne geçilmek için her türlü müzakereyi yürütmek devlet için bir yol değil bunun ötesinde bir mecburiyettir.


Alıntı:
Geçmişte yapılan hataları zaten savunmuyoruz yok kart kurt olmuş yok dağ türküymüş yok türksen öğün değilsen itaat etmiş falan filan bir dünya saçmalık bunlar tartışılacak şeyler de değil zaten ben birçok konuda bizatihi bu konuları bilen ve yaşayan biriyim.Çerkes kökenli biri olarak köken ve kültürel bazda yaşanan sorunları 1.ağızdan bilen ve anlayan biriyim benim anlamadığım PKK gibi ne olduğu aşikar olan bir örgütün bazı cahiller tarafından Kürt kökenlilerin temsilcisi sayılması ve PKK ile görüşmenin binlerce insanımızın ölümüne gözünü kırpmadan karar veren İT OĞLU İT ile görüşmenin barışı getirebileceğini sanmaları.
Geçmişte yapılan hataları savunmamak yetmez. Geçmişte yapılan hataların bugüne kadar etkisi süren siyasal-sosyal sonuçlarını örtmemek-görmezden gelmemek gerekir. Türk ırkçılarıyla - Kürt ırkçılarının kavgası büyük bedeller ortaya çıkardı. PKK bu anlamda bir sonuçtur, bir neden değil. Ve -kabul edin etmeyin- aşikar olarak hatırı sayılır bir kitlenin gözünde bir örgütten de öte anlam kazanmıştır. Ne yazık ki.. Ne acı ki.. Küfür küfürbazı tatmin eder. PKK'nın bir şeytani odak olduğunu düşünüyorsak bunu örgüte sempati duyan insanlara anlatmak görevimiz, biz görevimizin neresindeyiz ona bakalım. Kardeşliğimize kim kastetti, bunun izini sürelim.

PKK'yla ya da devrik lideriyle konuşmanın içeriği "barış size göre nedir?" diye entellektüel-felsefi bir şey değil. "Hangimiz haklıyız?", "Kimin suçu bu kadar insanın ölmesi" vs... falan da değil. Yahut A. Öcalan ya da örgütçüler harika insanlar olacak diye de bir beklenti olmasa gerek. "İki taraf açısından da bu sürdürülemez savaş nasıl sona erdirilir?" soru budur. Halkın ve devletin anlamsız kompleksleri, tuhaf refleksleri nedeniyle geç kalınmış bir adımdır. İnşallah hayırlı sonuçlar ortaya çıkar, vesselam.

Konu ribat tarafından (03-14-2013 Saat 03:19 ) değiştirilmiştir..
ribat isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 02:19   #7
Kullanıcı Adı
Hüdaverdi
Standart
Nitelendiren kim ? kürtçüler ile pkk. Madem terörist örgüt olduğu gerçeğini değiştirmiyor, terörizmle barış zaten olmaz, akla mantığa aykırı bir şeydir bu. Bir yandan namaz kılarken secdeye varmadan önce bir duble rakı içmeye benzer bu durum.

Neyin çözü mü ortada bir düğüm mü var ? Ortada it köpek domuz takımı var, kolunu ısıran sivri sineğe 'hadi az kan em sonra git' mi diyorsun yoksa yapıştırıp öldürüyor musun sen ? Mutfağındaki ufak sinekleri tek tek mi öldürüyorsun yoksa ona sebep olan bozukmuş çürümüş meyve sebzeyi çöpe atıp kökten çözüm mü sağlıyorsun ? pkk yok edilecekse bu anca israile savaş açmakla, ermenistana girmekle olur, musul kerkek erbili geri almakla olur.
Yakışıyormuş :D
Zinaya 'aşk' diyorlar daha çok yakıştığı için, hem daha masum oluyor hem insan günah işlememiş gibi durarak kendisini kandırıyor, ne kadar güzel değil mi ? Oldu olacak karşılıklı imzada atalım.
Milyonlarca kürtçü ? Başbakan olsun, başkakanı attım bir yana din la din dinimiz ırkçılığı redederken, it köpekle ırkçılarla barış mı olurmuş ? Kürtçülerle, türkçülerle ne barışıdnan söz ediyorsun ? Milyonlarcaymış :D Milyonlarca olsaydı bu kürtçüler, Türkiye çoktan bölünmüştü. Kürtlerin en çok oy verdiği partinin ak parti olduğunu ve ak partinin bu tür ırkçı taraflara karşı olduğunu unutmuşsun belli ki. Irkçılığa karşı faşistçe bakış açısı lazım, hoş görü değil.

Barışmış, sen çoktan kendini kürtçülere, diğer ifadeyle pkkya teslim etmişsin haberin yok.

Toplumu red & inkar :D Bir yandan hain ırkçı kürtçülerle barış diyorsun öte yandan pkklılar gibi söylemde bulunuyorsun 'yok bizi inkar ettiler yok bilmem ne' vs. İslamcılar neden silahlı örgütü kurmadı ? Adnan Menderese oy verenler neden silahlı örgüt kurmadı ? 28 şubat dönemi sebebiyle neden silahlı örgüt kurulmadı peki ? Bir yandan chpye inkarcı diyip öte yandan köpeklerle 'yok barış yok bilmem ne' demek cahilce bir bakış açısı. Bakış açını süzgeçten geçirmeni tavsiye ederim.
chp alevileri solcuları yok saymış :D En çok buna güldüm. Kürt sorunu morunu kalmadı neyine kürt sorunu ? Geçen facede 'TSK askerlik için personel alacak' haberi altına bir ahmak çıkıp 'Katliam yapacaklar' diyip, tabi gereken cevabı aldıktan sonra devamında 'jitem yapmadımı yok köy yok bilmem ne' diye cahilce, kürtçü bakış açısıyla -ki kişi liboş aynı zamanda başörtüsü onların deyimiyle türban fetişti çıktı- yorum yazdı. Aynı mantık. Kürt sorunu morunu kalmadı neyine kürt sorunu ?
Özgür cumhuriyet, pkkya kucak açmak olacaksa bu ülke batsın gitsin. Az da olsa Mehmet Akif okumanı tavsiye ederim, bak bakalım bakış açın nasıl değişiyor. Aksi halde dayanamayıp 1-2 gün içerisinde 'yaşasın kuzey kürdistan' diye slogan atmaya başlarsın, kim bilir örgüte bile katılırsın. Şu düşünce yapına göre devlete zararsın, hainliğe bir adım yakınsın.

İmzandaki Suriye bayrağını koyup nasıl suriyeci oluyorsan, esat köpeğine nasıl karşı çıkıyorsan, pkklı köpeklere karşı olma cesaretini bulamayıp nasıl yok barış yok bilmem ne demeyi becerebiliyorsun anlamak mümkün değil, mezhebin geniş belli ki.
Esatla barış yapılsın de bakalım.

pkk sanki özgür bir örgüt, hiç göbek bağı yokmuş algısı yaratılmaya çalışılıyor ya işte buna bitiyorum, asıl hainlik bu düşünce yapısını oluşturmaya çalışanlardır.

Konu Cihannur tarafından (03-16-2013 Saat 03:20 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Hakaret.
Hüdaverdi isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-16-2013, 01:54   #8
Kullanıcı Adı
Cihannur
Standart
Alıntı:
Hüdaverdi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

Barışmış, sen çoktan kendini kürtçülere, diğer ifadeyle pkkya teslim etmişsin haberin yok.

Aksi halde dayanamayıp 1-2 gün içerisinde 'yaşasın kuzey kürdistan' diye slogan atmaya başlarsın, kim bilir örgüte bile katılırsın. Şu düşünce yapına göre devlete zararsın, hainliğe bir adım yakınsın.

pkklı köpeklere karşı olma cesaretini bulamayıp nasıl yok barış yok bilmem ne demeyi becerebiliyorsun anlamak mümkün değil, mezhebin geniş belli ki.
Sen de ben de forumun yenisi değiliz; AK Parti Forum'da binlerce mesaj yazdık. Kürtçülere, PKK'ya teslim olduğum, PKK'ya karşı olma cesareti bulamadığım, devlete zarar olduğum, hainliğe yakın olduğum ve mezhebi geniş olduğum iftiraları atılacak en son kişilerden biriyim. Nasıl olur da bana böyle iftiralarda bulunabilirsin? Nasıl bir körlüktür bu? Gerçek olmayan yalanları ve iftiraları kolaylıkla dile getirmek hem yanlıştır hem de vebali vardır. Birileri de senin yorumlarını beğemeyebilir ve sana; vatan haini, demokrasi düşmanı, özgürlük düşmanı, insanlık düşmanı diye sözler söyleyebilir. Mesela şimdi ben sana o tür sözler söylesem sen; vatan haini, demokrasi düşmanı, özgürlük düşmanı, insanlık düşmanı mı olacaksın?

Dilin kemiği yok. Senin yaptığın gibi yapıp sana da her türlü şeyi söyleyebilirler; en ağır hakaretleri yapıp en ağır küfürleri edebilirler. Bunlar doğru şeyler değil. Önemli olan şey söylediklerimizin doğru olmasıdır.


Söylemiş olduğun yalanlarını ve atmış olduğun iftiralarını, forumumuzda yazmış olduğum bazı önceki mesajlarımı buraya alıntılayarak apaçık ve reddedilemez gerçeklikle kesin olarak çürüteyim inşaallah.

Terennüm'ün Mülahazalarım başlıklı konusunda yazmış olduğum bazı mesajlarım şunlardır:

27.07.2012 tarihli ve 17:52 zamanlı mesajım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kürtçüler ülkemizi bölemezler Allah'ın izniyle. Farz edelimki ülkemizdeki 2.000.000 civarındaki Kürtçü, ileriki yıllarda Türkiye'nin zayıf düştüğü bir zamanda Türkiye'nin topraklarından bir kısmını bölüp parçalayarak ülkemizde Kürdistan'ı kurdular. 73.000.000'luk milletin (o zaman belki 80-90-100.000.000 sayılarına ulaşmış milletin) o 2.000.000 Kürtçüyü (o zaman belki 3.000.000 sayılarına ulaşmış olan Kürtçüyü) ölü ya da diri olarak etkisiz hâle getirip işgal edilmiş topraklarını geri alması hakkıdır. Kürtçülerin Türkiye toprakları üzerinde Kürdistan Devleti kurmaları uluslararası hukuka göre gayrimeşrudur ve öyle gayrimeşru devletin yıkılarak, o gayrimeşru devletin yıkılmasına direnenlerin etkisiz hâle getirilmeleri de meşrudur.

Kürtlerin faşistleri eğer bu meseleyi sıcak çatışmaya dönüştürürlerse, Türk Milleti'yle Kürtçüler arasında belki de uzun yıllar sürecek savaşa ve savaşın getireceği büyük yıkımlara hazır olmalıdırlar.
http://www.akpartiforum.com/mulahaza...141768p11.html

27.07.2012 tarihli ve 18:12 zamanlı mesajım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kuzey Irak'taki yönetim neredeyse Irak'tan bağımsız bir devlet gibi hareket ediyor ve bu yüzden Kürdistan diye bir komşumuz var sayılır (Kürdistan Özerk Yönetimi) ve onunla ilişkilerimiz iyi.

Aslında Türkiye dışında Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'yi kapsayan bir Kürdistan devletinin kurulması belki Türkiye için daha iyi olur. Bu durumda Türkiye'deki 2.000.000 civarındaki Kürtçü, Kürdistan devletinde yaşamak için Türkiye'den göç edebilirler ya da o 2.000.000 civarındaki Kürtçüyü Kürdistan devletiyle anlaşma yaparak orada yaşayan Türklerle ve Kürtlerle mübadele edebiliriz. Kürtçüler Türkiye topraklarını terk ettikleri için böylelikle PKK diye bir sorunumuz da kalmaz inşaallah.
06.08.2012 tarihli ve 17:55 zamanlı yazdığım ve 14.04.2014 tarihi ve 11:34 itibariyle son değişikliği yaptığım mesajım:

Alıntı:
Cihannur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Kürtçülerle anlaşarak onları Türklerle ve Kürtlerle mübadele etmemiz Kürtçüler için de iyi olacaktır. Şöyle açıklayayım:

1- Kürtçüleri, Kuzey Irak ya da Kuzey Suriye'ye göndermemiz, Kürtçülere göre oraları da Kürdistan'a dâhil olduğu için onları vatanlarından atmak olmayacaktır. Kürtçüler, Kuzey Kürdistan olarak kabul ettikleri Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadaolu Bölgesinden, Güney Kürdistan olarak kabul ettikleri Kuzey Irak'a ya da Kuzey Suriye'ye gitmekle onlara göre vatanları olarak kabul ettikleri Kürdistan içinde hareket etmiş olacaklardır ve böylelikle mübadele sonrasında yine vatanlarında kaldıkları için sorun olmayacaktır.

2- PKK, 1984 yılından bugüne kadar 30.000-40.000 civarındaki PKK'lı terörist Kürtçüyü öldürüttü. PKK son 30 yılda nasıl ki 30.000-40.000 civarında Kürtçüyü öldürttüyse, geri kalan 2.000.000 civarındaki Kürtçüyü de öldürtmek için çabalıyor. 2.000.000 civarındaki Kürtçünün Türklerle ve Kürtlerle mübadelesi onların PKK tarafından öldürtülmeden canlarının korunmasını sağlayacaktır.

3- PKK'ya destek vermeyen kendi hâlindeki Kürtçülerin mübadelesi kendi istekleri varsa yapılmalıdır. Yoksa kendi hâlindeki Kürtçüleri istemedikleri hâlde zorla mübadele etmek doğru olmaz. PKK'ya destek veren vatan haini Kürtçüler ise başkadır. PKK'ya destek veren vatan haini Kürtçüler vatandaşlıktan çıkartılıp sınır dışı edilmelidirler.
http://www.akpartiforum.com/mulahaza...141768p12.html

Yukarıdaki alıntılardan son alıntı yaptığım mesajımın son cümlesinde şunları yazmışım: "PKK'ya destek veren vatan haini Kürtçüler vatandaşlıktan çıkartılıp sınır dışı edilmelidirler." Ben böyle diyorum, sen de kalkmış bana saçma sapan sözlerle kuru iftiralar atıyorsun.

Yukarıdaki mesajlarımı ve AK Parti Forum'da bu konuyla ilgili olarak yazmış olduğum diğer pek çok mesajlarımı okuyunca, yalan ve iftira olduğu apaçık ve kesin olan sözlerin için üzüntü duymalısın.


Evet, bu sürece barış süreci denilmesi çözüm süreci denilmesinden çok daha yakışmaktadır ve çözüm süreci başarıya ulaşırsa inşaallah bu durum devletimizin Kürt Halkı'yla barışması anlamına gelecektir. Barış, terör örgütü PKK'yla olmayacak; barış, meşru hakları gasp edilmiş olan Kürt Halkı'yla olacaktır. Kürt Halkı millete değil ama devlete küsmüştür. Çünkü CHP Zihniyeti'nin baskı ve zulümleri sebebiyle Kürt Halkı'nın kimliği yok sayılmış; Kürtlük reddedilmiş ve Kürtler Türklük altında asimile edilmeye çalışılmışlardır. AK Parti, 100 yıllık yanlışa son vererek Kürtlüğü reddeden; ret, inkâr ve asimilasyon politikalarına son verdi. Son 10 yılda Kürt kardeşlerimize pek çok haklar verildi şükürler olsun. Şimdi ise sıra bu meselenin tamama erdirilmesine ve devletin Kürt Halkı'yla barışmasına geldi.

Asıl meselemiz PKK meselesi değildir; asıl meselemiz CHP Zihniyeti tarafından Kürtlerin haklarının gasp edilmiş olması sonucunda yaşamakta olduğumuz Kürt meselesidir. Bataklık, Kürt sorunudur; PKK ise Kürt sorunu bataklığında üremiş olan sivrisinek topluluğudur. Kürt sorunu büyük oranda çözüme ulaştırılırsa (bataklık kurutulursa) böylelikle PKK terör örgütü de ya tamamen etkisiz hâle getirilecek ya da onun etkinliği minimize edilmiş (bataklık kurutulduğu için sivrisinekler de doğal olarak ortadan kalkmış) olacaktır inşaallah.

Asıl meseleyi PKK meselesi olarak görenler ya hiç tarih bilmeyen ve bu yüzden bu konuda bilgisiz olanlar ya da akılsız kimselerdir. Çünkü PKK, 1984'ten sonra çatışmalı süreci başlatmış bir örgüttür ve PKK'dan önce de pek çok Kürt isyanı yaşanmıştır. Kürt sorununu çözmeden sadece PKK'yı bitirmenin palyatif bir tedbir olduğu ve yarınlarda yine Kürt sorunundan kaynaklanan bir isyanın patlak vermesi kuvvetle muhtemeldir. Yeryüzünde biraz siyaset bilip, biraz da bu konunun tarihi geçmişini bilip de, "Asıl mesele PKK'dır; PKK'yı yok edelim o zaman her şey yoluna girecek ve 10 sene sonra 20 sene sonra PKK benzeri bir terör örgütüyle karşılaşmayacağız." diyebilecek aklı başında 1 insan gösteremezsin. Çünkü aklı olup da Kürt sorununun tarihini az çok bilenler Kürt sorununu çözmeden PKK'yı bitirmenin sadece kirleri halının altına süpürmek anlamında palyatif bir tedbir olduğunu bilirler.

Diğer yorumlarına da cevap vereceğim inşaallah.

Konu Cihannur tarafından (04-14-2013 Saat 12:36 ) değiştirilmiştir..
Cihannur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 03:53   #9
Kullanıcı Adı
Shaguj
Standart
Alıntı:
Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır. ﴾178﴿ Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki (bu hükme uyarak) korunursunuz.


http://kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#2:178


Nasıl din kişilere kısas hakkı vermez hak sahibi kişi eğer hakkından vazgeçmez diyet kabul etmez ise kısas haktır bunu ne A.B müzakereleri nede günümüz hukuk kuralları yok sayabilir.

Fikirlerinize saygı duyuyorum katıldığım yönler var katılmadığım yönler var ama ben bu görüşmelerden ortaya kalıcı bir barış çıkabileceğine inanmıyorum çünkü taviz sadece tavizi doğurur bugün muhattap alarak verilen taviz yarın daha ağır olabilir.
Bugün pembe gözlüklerle hepimiz kardeşiz türküsünü çağıranlar yarın güvendikleri adamlar(ki bunlar başta öcalan iti olmak üzere tüm pkk ve bdp heyeti oluyor) eyalet sistemi gelsin fedaralizm gelsin katalonya gibi ayrı milli takım ayrı bayrak ayrı devlet dediklerinde yine demokrasi ile yine hepimizzzzzz kardeşiz türküleri ile aslında onlarda eskiden inançlıydı namaz kılardı yalanları ila mücadele ederler.Tarih tekerrürden ibaret ise Osmanlı Devleti bu sorunları rumelide yaşadı sonuç ortadadır..Ama olurda haklı çıkarsak sonuç bellidir beyler iç savaş çıkar ve sizin bu çabulcular sürüsünü yok etmek için bitirmek için hak ettikleri cezaları vermek için çıkartma kudretine sahip iken çıkartmadığınız kanun ve nizamların ve göze alamadığınız bedelin binlerce kat fazlasını öder bu millet ve yine yine söylüyorum yine söylüyorum umarım ben haksız çıkarım umarım paranoyak olan benimdir umarım bu kan biter ama görünen köy kılavuz istemez imralı,oslo,vs vs gibi görüşmelerde en ufak bir prüzde göreceksiniz nasıl gerçek yüzleri çıkacak ortaya.

Konu Shaguj tarafından (03-14-2013 Saat 04:15 ) değiştirilmiştir..
Shaguj isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 03-14-2013, 18:50   #10
Kullanıcı Adı
ribat
Standart
Alıntı:
Nasıl din kişilere kısas hakkı vermez hak sahibi kişi eğer hakkından vazgeçmez diyet kabul etmez ise kısas haktır bunu ne A.B müzakereleri nede günümüz hukuk kuralları yok sayabilir.
Kısas mü'minlere emredilen hukukta haktır. Orda dahi kişiler değil yetkili otorite uygular. -En hafif ifadeyse- gerçeklik algısını yitirmiş bir cümle. Bizim coğrafyamızda bir yakını ölen, katili öldürüp de ben kısas hakkımı kullandım dese otorite "iyi o zaman, hak yerini buldu" mu diyecek? Böyle birşey var mı, olabilir mi? Kaldı ki İslam hukukunun uygulandığı yerde de bu olamaz. İlhak-ı hak meşru değildir. Kan davasıyla kısası ayıran birşey olmasın mı?

Alıntı:
Bugün pembe gözlüklerle hepimiz kardeşiz türküsünü çağıranlar yarın güvendikleri adamlar(ki bunlar başta öcalan iti olmak üzere tüm pkk ve bdp heyeti oluyor) eyalet sistemi gelsin fedaralizm gelsin katalonya gibi ayrı milli takım ayrı bayrak ayrı devlet dediklerinde yine demokrasi ile yine hepimizzzzzz kardeşiz türküleri ile aslında onlarda eskiden inançlıydı namaz kılardı yalanları ila mücadele ederler.
Gerçekçi olmasa da "hepimiz kardeşiz" söylemi "son Türk-Kürt öldürülene kadar savaşacağız" söyleminden her halükarda daha sağlıklıdır. Siyaset konuşuyoruz arkadaşlar, çocuklar arasında küs-barış oyunu gibi birşey değil bu. "Sen aslında barışmak istemiyorsun!" diye dudak bükecek bir organizma değil devlet. İnsanların barışa inanıp inanmadığını ölçemeyiz, bu konunun hiçbir önemi yok, zaten bir kere barış-savaş konusunda akidevi bir birliktelik olsa 30.000 insan ölmezdi. İnsanları barışa zorlamaktır sürecin gayesi, bu kadar basit.

İşin diğer boyutu Osmanlı'nın Rumeli'de yaşadığı sorunlar bir neden değil bir sonuçtur. Ulusçuluk akımının bir sonucu. Aynı nedenler olursa aynı sonuç olmasına şaşırmak ahmaklık olur. Evet, tarih tekerrürden ibaret, ibret almak lazım. Ulusçu bir paradigmayla siyasi bir ayrılık peşinde koşanlar kürt halkına yazık eder. Bunun olası bir şey olmadığı bence açıktır ama ulusçuluk ulusçuluğu besler, düşmanlık düşmanlığı körükler. "Ayrılırsanız öldürürüz" tehditinin (bu da garip bir tabu, bahs-i diğer) cevabı "iyi bari, o zaman kalalım" olmaz. Tersinden "ayrılmamıza engel olursanız yakarız"ın cevabı "peki ayrılın o zaman" olmaz. Devletçi-örgütçü insanlar kendinde garip bir güç vehmedebilir, hep öyle olmuştur ama Allah adillerle birliktedir. Allah beraber yaşama arzusunu adil bir zeminde kurgulayıp müslüman kardeşini sevmeyi imani bir sorumluluk bilenleri; ulusal menfaatleri, kabile-ırk-soy-milliyet asabiyeti uğruna milyonlarca insanın ölmesini isteyenlere galip getirsin, amin..
ribat isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
adaletvekalkınmapartisi, ak parti, barış, barış süreci, başbakan erdoğan, çözüm, çözüm süreci, demokrasi, demokratik açılım, insan hakları, kardeşlik, kardeşlik projesi, kürt sorunu, milli birlik projesi, recep tayyip erdoğan, türk mileti, türkiye, özgürlük


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı