|
![]() |
#1 |
![]() "KÜRT AÇILIMI 2009" diye bir başlık açmıştım daha önce, ancak bu "KÜRT AÇILIM"ı "DEMOKRATİK AÇILIM"a dönmüş olduğu için yeni bir başlık ve yeni bir konu açma niyetine girdim.. Konumuzun başlığı malum "DEMOKRATİK AÇILIM".. "DEMOKRATİK AÇILIM" aslında daha iyi bir başlık oldu sanırım. Hem genel hem daha kucaklayıcı görnüyor, ancak ne kadar çok samimi..? Yüzde 80'i herhalde Kürt Sorununu kapsıyor.. Milliyetçi kanadın tepkisini azaltmak için de başlık değiştirilmiştir kanımca. Velhasıl başlık sorun değil. Sorun çözülsün de, Barış gelsin de açılım başlığı önemli değil.. Başlıklarla uğraşacak vaktimiz yok.. Umarım bu başlık altında tüm sorunlar tez zamanda çözüme kavuşur.. Açılım Ahmet Türk ve Başbakan Erdoğan'ın buluşmaysıyla start aldı diyebiliriz.. Geçen süre zarfında iyi ama yetersiz gelişmeler oldu. Herhalde muhalefetin sert çıkışları yüzünden bu süreç zaman zaman yavaşladı. Yinede herşey olumlu yönde gidiyor.. Herhalde bu süreç artık durdurulamaz. Eğer Ak Parti başarılı çıkarsa oylarını muhtemelen yükseltecektir. Yok eğer bu süreçte başarısız olursa galiba yüzde 20'lere inecektir... CHP ve MHP'nin çirkin ve çıkarcı çıkışları süreci baltalamaya yöneliktir. Bu çıkışların ülkeye hiç bir faydası olmayacak ve beraberinde zararlar getirecektir.. Mesela MHP Ak Parti Hükümetini Yüce Divan'la tehdit ediyor.. Eee; eğer böyle bir şey olursa ne olacak.? Bu sefer CHP'nin kadrolu elemanları, ulusalcılar devreye girmiş olacak ve bu iş çok büyük zorluklara girecek. Ak Parti herhalde bu durumda akılsız hareket edecek değil. Şimdilik sabırlı olmaktan başka çaremiz yok. fazla bir şey bekleyemeyiz şimdilik. Ancak önümüzdeki aylar içinde çok iyi gelişmeler olabilir.. CHP'nin saçma sapan kamera takıntısı da başka bir sorun haline geldi.. Yahu bunlar harbiden siyasetten pek anlamıyorlar. Sadece siyasetten mi. Birçok şeyden anlamıyorlar. Milletin hassasiyetleri için Başbakan gizli buluşmadan yanayken Deniz Baykal milletin yaralarına tuz basmakta ısrar ediyor..! Herneyse ortaya tam çıkacak eski Kürt raporlarından sonra Ak Parti bu açılım konusunda daha rahat hareket edebilir. Birkaç gün önce Abdullah öcalan'ın çağrısı üzerine bir kaç grup PKK'lı da Türkiye'ye Barış için geldi. Bu konudaki şu anki son durum; yasal işlemlerin devam etmesidir. Ancak 10 yıl önceki gibi tutklanırlar mı tutuklanmazlar mı net bir şekilde bilinmez. Herkes serbest bırakılacaklarını umuyor. Beklentiler bu yönde. Bakalım ilerleyen saatlerde veya günlerde bu durum hakkında neler olacak, hep beraber göreceğiz... Bundan sonra "DEMOKRATİK AÇILIM"la ilgili tüm olumlu olumsuz gelişmeleri bu başlık altında değerlendireceğimi belirtmek isterim. İsteyen arkadaşlarımız da bu başlık altında bu konu hakkında değerlendirmelerde bulunabilirler. Bâki Selamlar...
![]() Konu Asi_isyankar tarafından (10-20-2009 Saat 11:03 ) değiştirilmiştir.. |
|
![]() |
![]() |
|
Sayfayı E-Mail olarak gönder |
![]() |
#2 |
![]() Demokratik açılımın başlangıcından itibaren güzel bir dille ele alınışı . Güzel bir yazı olmuş . Devamını bekliyoruz
![]() |
|
![]() |
![]() |
#3 |
![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
![]() Konuya anket ekledim.
İsteyen arkadaşlarımız oy kullanabilirler. DostçaKalın... |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
![]() Sürecin yavaş işlemesi , somut adımların daha net olarak atılmış olmaması bir handikap oluşturabilir.
Bu hızlı ilerleme niyetini baltalayan tabi ki muhalefetin zamansız ve anlamsız tepkisi.Ortada birşey yokken basıyorlar yaygarayı, Halbuki bekleyip söylenen adımlara göre tepkilerini dillendirseler muhtemeldir ki gelecek siyasi arenalarda kullanmaya hazır sermaye toplayabilirler.Şuan yaptıkları mevcut seçmenleri ile iktifa etmek.Siyasette seçmen sayısına kanaatın olmasını bekleyemezsiniz..Bu siyasetin doğasına aykırı bir durum. Ama ne gariptir ki bu gün muhalefet bu hatayı yapıyor.Bence siyaset sahnesinin hakkını vermiyorlar. GElelim Ak Parti kanadına;inandığım odur ki bu girişim yarı yolda bırakılmayacak velev ki başta yapmayı düşündükleri şeyleri gerçekleştiremeyeceklerini anlasalar da birtakım değişiklikler getirecekler, daha doğrusu mecbur kalmış durumdalar. Şu saat itibarıyla daha net konuşmalar, konular üzerinde fikir beyan edilmeli, Dtp kanadının niyeti birkez daha inceden inceye irdelenmeli, Bu dönüşün (34 kişilik grup)anlamı ve amacı mutlaka basından önce saptanmalı. Sürece verilen önem asli devlet sorumluluklarını yerine getirmede bir ağırlık getirmemeli. Zordur bu yolda yürümek bazen yürek bazen cesaret bazen gözyaşı bazense kendini unutmak demek......................SAnırım bu ruh başbakanda var . ya yanındakilerde ya karşısındakilerde var mı bilmiyorum. Allah utandırmasın |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
![]() Yirmi beş yıl savaşan bir ülke, uyuşturucuya alışır gibi alışır savaşa.
Bir tür savaş bağımlısı olur. Çünkü o halkı savaşa ikna etmek, yirmi beş yıl süren bir savaşı meşru göstermek için yoğun bir propaganda bombardımanı yapılır. “Düşmanın” kötülükleri sıralanır, düşman aşağılanır, düşmanın her konuda haksız olduğu yazılır. İnsanlar, bunları okudukça, televizyonlarda bunları gördükçe öfke dolarlar, kinlenirler. Sonra barış vakti gelir. İşte sorun o zaman başlar. Çünkü “barışı” destekleyecek olanlar, barışı övecek olanlar, yıllarca savaşı övmüş olanlardır. Bir “kokain tüccarı” gibi sattıkları “malı” kendileri de kullanmaya alışmışlar, onlar da zehirlenmişlerdir. Savaştan barışa dönmekte çok zorlanırlar. Bugün bunu açıkça görüyoruz. Medyanın önemli bir kısmı, yakın tarihimizin en büyük olayı yaşanırken sessiz kalıyor. Olup biteni anlamakta zorlandıkları gibi “barışı” kendi içlerine sindirmekte de zorlanıyorlar. Şu son iki günkü gazetelere bakarsanız ne demek istediğimi daha rahat görürsünüz. Şimdi kendi yöneticileri ve medyası tarafından zehirlenmiş olan insanları yeniden barışa alıştıracağız. Bu sadece Türk tarafı için değil, Kürt tarafı için de geçerli. Türkler yıllarca kendi televizyonlarında “şehit” cenazelerini izledikleri gibi Kürtler de kendi televizyonlarında kendi “şehitlerinin” cenazelerini izlediler. Türk tarafı kendi çocuklarını nasıl “şehit” gördüyse Kürtler de kendi çocuklarını “şehit” gördü. İki taraf da diğer tarafın ölüsünü aşağıladı. İki taraf da kendi haklılığına inandı. Şimdi iki taraf da yeni bir hayatı, yeni bir barışı kabullenirken zorlanacak. İki taraf da barış kapımıza geldiğinde “biz kazandık” diye bağırmak istiyor. Ama barış, savaş değil. Savaşı sadece tek taraf kazanabilirken, barışı iki taraf da kazanabiliyor. Ya iki taraf yan yana gelecek ve hep birlikte “biz kazandık” diye bağıracağız ya da ayrı ayrı durup “biz kaybettik” diye bağıracağız. Bu savaşın kazananı yok çünkü. Bu barışın kazananı var. Bu barışın kazananı Türkiye, yetmiş milyon insan. Barış geldiğinde, sadece Kürtlerin hayatı değişmeyecek. Kürtleri “eşit vatandaş” olarak hayata kabul ederken bütün bozukluklarımızı da düzeltmek zorunda kalacağız, dindarlarımız da kazanacak, Kürtlere özgürlüğünü ve eşitliğini verecek olan demokratik düzenlemeler dindarlara da eşitliklerini ve özgürlüklerini verecek, solculara da verecek, Alevilere de verecek. Kürtlerle birlikte dindarlar da, Aleviler de, solcular da kazanacak. Ulusalcı gençler de kazanacak. “En büyük Türkiye” diye bağırıp ondan sonra mahalle karakolunda “en büyük Türkiye’nin polisinden dayak yiyen” ulusalcı genç de barışın şemsiyesi altında korunacak. Bugün kıyı şeritlerinde “işlerimizi Kürtlere kaptıracağız” diye korkup “ırkçı” inanışların esiri haline gelenler, barış sayesinde zenginleşmeye başladığımızda, savaşa giden para hayata dönmeye koyulduğunda, ticaret canlandığında, turizm patladığında, “bu ülkenin herkese yeteceğini” kazandığı paranın arttığını görerek anlayacak. Hayatın asıl amacının “düşmanın” burnunu sürtmek olmadığını, asıl amacın iyi, dürüst, zengin ve mutlu yaşamak olduğunu kavrayacağız. Şimdi kullandığımız dili, içimize sinen düşmanlığı, ölme ve öldürme tutkusunu, ırkçılığı, “en büyük ırkın kendi ırkımız” olduğuna inanma saflığını, öfkenin çekiciliğini bir kenara bırakma zamanı. İç barışla birlikte gelişecek olan “dış barış” da hayatımıza yeni değerler katacak. Boru hatları, ticaret anlaşmaları, yeni yatırımlar bambaşka bir hayat biçimi oluşturacak. Bu, bizim bilmediğimiz, huzurlu ve zengin bir hayat. Bu ülke büyük bir dönüşümden geçiyor. Dün en büyük dönemeçlerinden birini döndü. Kürt meselesinde atılan olumlu bir adım bütün ülkeyi kısa zamanda etkileyecek. Öfkeye alışmış ruhumuz, düşmanlığa alışmış zihnimiz, kısa süreliğine de olsa bir sarsıntı geçirecek. Bu sarsıntıyı, olan ve olacak iyi şeyleri görerek, anlayarak, hissederek aşacağız. Uyuşturucu tedavisi gören bir hasta gibi öfke tutkunluğumuzu tatmin edecek öfke kaynağını bulamadığımızda inlesek de, tedavi sonucunda ulaşacağımız hayatı hayal etmek bize güç verecek. Barışa alışacağız ve barış müptelası olacağız. ![]() Ahmet Altan - 20.10.2009 - Taraf |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
![]() Dokuz maddede talepler: Anadilde eğitim, anayasa
Kendilerine “Barış ve Demokratik Çözüm Grubu” adını veren iki grup, beraberinde bir mektup ve dokuz maddeden oluşan talep listesi açıkladı. “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Sayın Yetkililerine” ve “Türkiye Halklarına Ve Demokratik Komuoyuna” diye başlayan mektupta, “Halklarımızın barış umutlarına ve özgürce birlikte yaşama arayışına cevap olmak istiyoruz” dendi. Grubun dokuz maddelik talepleri şöyle: 1- Öcalan’ın hazırladığı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümü için yol haritasının ilgili muhataplarına verilmesini ve tüm kamuoyuna açıklanması, 2- Askeri ve siyasi alana dönük operasyonların durdurulmasını ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik siyasi çözümünün önünün açılmasını ve bu çözümün Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleşmesine bağlı olarak Kürt halkının özgür iradesini esas alma temelinde diyalog ve müzakere yöntemiyle gerçekleştirilmesini, 3- Türkiye demokratik ulusunun bir parçası olarak Kürt halk kimliğimiz temelinde ve anayasal güvenceye sahip olarak özgür, eşit ve birlikte yaşamak, 4- Anadilimiz olan Kürtçeyi her yerde özgürce konuşmak, öğrenmek, geliştirmek ve tarihi değerlerimizi, kültürümüzü ve coğrafyamızı anadilimizde yaşamak, 5- Çocuklarımızı Kürtçe adlandırmak, Kürtçe eğitmek ve büyütmek, 6- Kürt halkı olarak tarihimizi, kültürümüzü, sanat ve edebiyatımızı özgürce yaşamak, geliştirmek ve korumak, 7- Kendi kimliğimizle demokratik toplumsal örgütlenmemizi geliştirmek, demokratik siyaset yapmak ve kendimizi özgürce ifade etmek, 8- Bölgenin köy, kasaba ve şehirlerinde özel harekatçı, korucu ve polisin baskı ve zulmünden uzak, yeterli imkanlara kavuşmuş ve güvenlik içinde yaşamak, 9- Türkiye’nin demokratikleşmesini ve bunun için sivil-demokratik bir anayasanın hazırlanmasını istiyoruz. Taraf/KURTULUŞ TAYİZ-FARUK BALIKÇI-KADİR BARIŞ-SELİM KEMALOĞLU-ADEM TAYAN- ÖMER OĞUZ-RECEP OKUYUCU-REMZİ BUDANCİR-ERGÜLEN TOPRAK - Istanbul - 20.10.2009 |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
![]() Madem Kürt Sorunu Var,O zaman Bilenler Konuşacak,Bilmeyenler Susacak!
Kürt sorunu denildiği zaman herkesin konuşmaması gerek!Böyle ciddi ve hayatti bir konuda sadece bilenlerin konuşması gerek diye düşünüyorum.Haliyle bilenler konuşacağından çözüm yolunda büyük adımlar atılacaktır!Lakin Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli gibi bu sorunuda kısırdöngü siyaset sahalarına çekeceklerse,çekilecekse bu şahısların susması daha efdaldır.Bu sorunu gerçekten doğru irdelemek gerekiyor.Türkiye'de var olan onlarca etnik kökenden bir taneside 'Kürtlüktür',ve bunun gibi 'lazı','çerkezi'v.b etnik kökene sahip vatandaşlarımız vardır.Her bir etnik köken üzerinde emperyalist göçler çeşitli senaryolar üretmektedirler!Bi bakıyorsunuz karadenizli vatandaşlarımız üzerinde,bi bakıyorsunuz alevi vatandaşlarımız üzerinde...Bu planda gerçekten tutucu bir plandır,bir ülkeyi özelikle ülkemizi topla,tüfekle yıkamayan düşmanlar en kolay yol olarak bunu görmektedirler.Bu yüzden sorunları hakkaniyet duyguları ile düşünmek elzem olandır.Kürt sorunuda bu şekilde önümüze getirilen bir sorundur.Aslında böyle bir sorun yok çevrenize baktığınız zaman.Çünkü kürt ve Türk vatandaşlarımız büyük bir mutluluk içinde birlikte yaşamakta,acısıyla tatlısıyla hep beraber duygulanmaktadırlar.Artık ailelerin yapısına baktığınız zaman,kürt gelin,türk damat evlilikleride çoktan tavan yapmış vaziyette.İşte bu insanlar bu şekilde bir aile meydana getirmişlerse,kalkıp klişe laflarla sorunları büyütmek bu ülkenin vatandaşlarına yapılan en büyük zulümdür.Kürt sorununu ''KÜRT VATANDAŞLARIMIZ' meydana getirmemektedir,öncelikle bunu doğru bir zemine oturtmamız gerekir!Kürt sorununu veya başka bir etnik köken sorunu üretenler,bu ülkenin bir karış toprağında gözü bulunan emperyalist güçlerden başka değildir!!!Yoksa bu ülkede yaşıyan vatandaşların birbirleri ile herhangi bir sorunu yoktur!Lakin eğitim sevyesinin çok düşük olduğu yıllarda bu kirli oyunu yönetenler buldukları fırsat ve o dönemde bakal yönetir gibi ülke yönetenlerin açıkları ile,var olmayan bir sorunu adetta çiyan yaptılar!Allah'a şükürler olsun ki,geldiğimiz süreçte hayatti gelişmeler yaşanmıştır.Özelikle duyarlı çevrelerin hakkaniyetli adımları sorunları bitirme noktasına getirmiştir...Aslında şimdi önümüze bir film konulmuş bizde başımıza örülen çorapları bir bir izlemekteyiz..Ergenekon yapılanmasına bakar mısınız!?Meydana gelen gelişmelere baktığınız zaman tüyler ürpertici sonuçlar elde edersiniz.Kardeşi kardeşe kırdırtmak için ellerinden gelen hainliği yapan bu çete,ülkemizi hangi aşama getirdiğini hepimiz dehşetle izliyoruz..Yine dürüst ve duyarlı bir kısım medya organlarının doğru yayınları sayesinde,ocağımıza nasıl incir ağaçlarının dikildiğini izlmedik mi?TEK TÜRKİYE dizisinde Kürt sorununun nasıl meydana getirildiğini apaaçık gözlerle izlemedik mi?..İşte bütün olay bundan ibaretken bugün yakalanan tarifi fırsatı kimsenin suistimal etmeye hakkı ve haddi yoktur!!!Sorun deşifre edilmiş,birilerine hakları teslim edilecektir.Bu bağlamda birilerinin art niyet gözeterek,kan siyaseti güderek şakşakçılık yapmasına hiç gerek yok!!!Bu miller aziz ve şerefli bir millettir.Gelinen noktada bütün gerçekleri,bütün çıplaklığı ile irdeleme bilincine vakıf olmuştur!Provakasyonlara,ve provakatörlere fırsat vermeyecek kadar akılanmıştır..Asllolan birtek gerçek varki oda islam dairesi etrafında toplanmaktır,islam dairesi etrafında birleştiğimiz zaman,hiçbir güç aramıza nifak tohumları ekemeyecektir..Selam ve dua ile. |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 | |
![]() Alıntı:
Takdir ederim ![]() |
||
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
![]() Şüphesiz Demokratik açılım gerekli.. ancak tek kafamı kurcalayan şey şudur.. Demokratik açılımı Buğün CHP(Cehalete hareket partisi) yapmak isteseydi Ak parti Hükümeti CHP'yi ne kadar desteklerdi?? |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|