Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 02-01-2010, 20:50   #1
Kullanıcı Adı
İntifada
Standart
Necip Fazıl, mahkemede sinirlenmiş. Hâkime:

- Burada bulunanların yüzde ellisi eşektir, demiş. Hâkim, sözünü geri almasını istemiş. Şair buna yanaşmamış. Ancak hâkim diretmiş. İşin kötüye varacağını anlayan Necip Fazıl:

- Peki hâkim bey, demiş, sözümü geri alıyorum. Burada bulunanların yüzde ellisi eşek değildir.

 

  Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 02-01-2010, 20:53   #2
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Gelinen aşamada olayın gidişatını gören kişi yine Başbakan oldu. Zira bilançoda şunları farketti:
1- İşçiler giderek organize olmakta ve rakip siyasilerin kozuna dönüşmekteydi.
2- Tekel işçilerinin şahsında yüzbinlerce işsiz kendini ifade etmeye başlamıştı.
3- Açlık grevinden ölüm vakası çıkması halinde bunun bedeli ağır olabilirdi.
4- İktidara karşı cephelenen illegal unsurlar işçilerin masumiyetinin ardına saklanarak tehlikeli oyunlar sahneleyebilirdi.
Öte yandan sosyal boyutuna rağmen Tekel işçileri ile ilgili şu gerçekleri de dile getirmemiz gerekli:
1- Milyonlarca işsiz varken Tekel işçilerine kamu güvenceli iş verilmesi bir imtiyaz değil mi?
2- Özel sektör işsizleri tazminatlarını bile doğru düzgün alamazken kamudaki işçilerin mali hakları verildikten sonra devlette önerilen işi beğenmemeleri ne kadar savunulabilir?
3- Özelleştirme işsizlerine, kıdem hakkı doğurmayacak şekilde 10-11 ay, düşük ücretle iş teklif edilip, bunun dayatmaya dönüşmesi ne kadar adil?
Özetle, Tekel başta olmak üzere özelleştirilen şirketlerde istihdam edilen işçilerin akıbeti, herkesin üzerinde düşünmesi gereken bir konu. Satılan kamu varlığının ederi kadar, o kuruluşta çalışanların değeri de bu hesapta yer alması gereken hayati unsur.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-02-2010, 17:20   #3
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Demek ki sahada birbiriyle mücadele eden iki takım yok, paslaştıklarına göre aynı saftalar ve ortak bir hedefe doğru gidiyorlar. Bir kâbustan uyanıyoruz. Yeraltından çıkan silah ve bombalar; yakalanan muvazzaf subaylar, cinayet hatta katliam planları, soruşturmalar, devam eden kovuşturmalar bütün bunların hepsi ister istemez topluma korku salmıştı. "Paslaşıyoruz" ifadesinin, öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri üzerindeki ağır yükü kaldırdığını, şüpheleri dağıttığını görmeliyiz. Başbakan'ın uyumlu bir şekilde, hatta "olumlu biçimde" paslaşacak ölçüde teşrik-i mesai yaptığı ordu emin ellerde olmalı. TSK bünyesinden temizlenen çetelerin hedefi doğrudan hükümet olduğuna göre, Başbakan'ın bu kurumu tezkiyesi ordu için güçlü bir referans niteliğinde. Evet ordumuz içinde çeteler var, ama ordumuzu yönetenler, başta Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları hükümetle uyum içinde, yani hukuku ve ülkenin güvenliğini gözeterek bu belayı def etmekle meşguller. Bu paslaşmanın içinde, TSK'yı sıkıntıya sokan çeteleşmenin yeşerdiği bataklığı kurutma azmi ve kararlılığı da var. Başbakan beklediklerimizi tek tek saydığına göre, bu "olumlu şekilde paslaşma"nın, sorun alanlarında yürüyen bir işbirliği olduğu anlaşılıyor. EMASYA kaldırılıyor. İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi iptal ediliyor. Millî Güvenlik Siyaset Belgesi gözden geçiriliyor. Bu üçü, askeri siyaset bataklığına çeken "iç tehdit" üretme tezgâhının sacayağı idi. Hani şu bir türlü ortaya çıkmayınca, darbe zemini hazırlamak için darbecilerin kanlı eylemler planlayarak zorla yaratmaya giriştikleri iç düşmanlar.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-03-2010, 12:33   #4
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Bugün Türkiye'deki en büyük tehlike, en büyük tehdit cuntacılıktır. Bölücülük dahil birçok iç tehdidi besleyen, büyüten, yaşamasına zemin hazırlayan şey budur. Cuntacılık sadece askerî bir konu değildir şüphesiz. Cunta derken TSK'yı kastetmiyorum. Türkiye'nin problemi; ordudan çok ordunun itibarını kullanan, onun içinde var olmaya çalışan bir gruptur. İlhan Selçuk, Hikmet Çetinkaya'ya geçenlerde ne demişti, bir hatırlayalım: "Yahu Hikmet, şu irtica işini biraz abarttık mı ne? Ben Türkiye'de bir din devleti kurulacağına inanmıyorum artık. Bunu yılbaşı gecesi televizyon izlerken bir kez daha anladım." Selçuk'un bile inanmadığı irtica tehdidine artık kimse inanmıyor. Yani toplumun devleti yönetmesine müdahale etmek için irtica inandırıcı bir gerekçe değil. Yeni gerekçeler, yeni versiyonlar geliştirip, teröre olabildiğince su verip Türkiye'yi yönetilmez bir ülke haline getirmek ve toplumun devlet yönetiminde söz sahibi olma girişimini bir kere daha püskürtmek için sürekli cuntalar oluşturuluyor. Nihayetinde bütün bu olanlar, Ortadoğu'nun uyumsuzluk yasasının varlığının devam etmesine yol açıyor. Bugüne kadar yaşadıklarımızdan anlıyoruz ki Türkiye için birinci tehdit cuntacılıktır. Ülke, cuntalardan ve bu anlayıştan kurtulduğu zaman içeride ve dışarıda birçok sıkıntı da kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-03-2010, 13:18   #5
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Ağca'yı sevmiyorum; bu adam bana, vaktiyle serseri mayın gibi yalpalaya yalpalaya gezen o kayıp kuşağın zavallı çocuklarını hatırlatıyor; bu duyguya en son merhum Hrant Dink'in katli davasının iddianamesini okurken kapıldım; daha doğrusu dehşete kapıldım demeliyim. Neredeyse bando-mızıka refakatinde nâmertçe işlenen, azmettirilen bir cinayet Dink'in katli. Hrant hariç belki herkesin haberdar olduğu bir cinayet kumpasını fark edince irkiliyorsunuz. Çok basit birkaç tedbirle önlenebilecek cinayet sadece seyredilmiş! İnsanın kanı donuyor okurken...
İddianamenin satır aralarında insanın içine kıymık gibi batan delikanlı hikâyeleri var. Saf deseniz değiller, nasıl olup da çocukça bir naifliğin sürüklediği suç makineleri haline gelebilmişler? Kısacık ömürlerinde doğru dürüst bir işe yaramamış, ekmek parası kazanamamış ellerine kimler, hangi büyük lâflar savurarak kan bulaştırmış? Nasıl bir ülkedir burası? Meseleyi ano nimleştirerek sorumluları savunmak veya perdelemek gibi bir niyetim yok. Sokaklarımızda hâlâ sayısı bilinmez Ağca'lar dolaşıyor; oradalar işte, görüyorum. Kulaklarına büyük lâflar üflenip, ellerine Lâz yapısı çakaralmazlar tutuşturulunca tek başına memleketi kurtaracağına inandırılan pek çok acınacak çocuk. Biz onları ancak "kaatil" sıfatına büründükten sonra nefretle işaretleyerek kinimizi kusuyoruz. Bâ'de harab'ül Basra
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-03-2010, 14:25   #6
Kullanıcı Adı
.::ReyyaN::.
Standart
Tasavvufun temel gayesi; irfan zemzemi, takvâ kevseri ve aşk u muhabbet âb-ı hayâtı ile gönül goncalarını yeşertebilmek ve bir gaflet çölü olan şu dünyada hüsrâna düşmeden kulları Allâh’a vâsıl eylemektir.

OSMAN NURİ TOPBAŞ
.::ReyyaN::. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-03-2010, 17:25   #7
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Öyleyse... Öyle "adım başında bakkal" kalmayacak zaman içinde...
Hepsi de yokolmayacak canım, korkmayın. Sayıları azalacak. En kötüleri, en garibanları gidecek, "dişlileri" yaşamayı sürdürecekler.
Her sektörde böyle olmuyor mu?
O zaman bu yaygaranın, sırf hükümete vurmak için "kahraman bakkal" edebiyatı yapmanın, "bakkal toplumsal barışın teminatıdır" gibilerden saçmalamanın anlamı nedir? Mahalle bakkalı toplum barışını sağlıyor da süpermarket bizi içi savaşa mı sürüklüyor?
Alternatifi ne midir?
Bolşevik bakkal ve manav düzeni...
Gittim kendi gözümle gördüm bir zamanlar Moskova'da, kapıda "29 Numaralı Sebze ve Meyve Dükkânı" yazıyor, içeride beyaz önlüklü, beyaz başörtülü iki kadıncağız, ikisi de devlet memuru, raflar boş, bomboş, "mecazi" anlamda değil gerçek anlamda bomboş, hiçbir şey yok içeride... Vitrinde elma, armut, portakal resmi var. Evet, meyvenin resmi var.
Alternatif ne yazık ki bu olabilmişti


Engin Ardıç
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-04-2010, 15:54   #8
Kullanıcı Adı
.::ReyyaN::.
Standart
Tasavvuf, fıtratta mevcut olan ulvî temâyülleri, sohbet, zikir, riyâzat ve ihlâs ile geliştirerek «ham insan»dan «kâmil insan» hüviyetine ulaşabilmektir.


OSMAN NURİ TOPBAŞ
.::ReyyaN::. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2010, 14:37   #9
Kullanıcı Adı
LeyaL
Standart
Tezatlarla yoğrulu yaşamımızdan, doğruyu beklemek tezat değil midir?
Kendimize olan uzaklığımız varken, beklediğimiz şeylerin geç kalmışlığına olan isyan tezat değil midir?
Tanımadan kendimizi, başkasını didikleyip, reva gördüklerimiz tezat değil midir?
Bölük pörçük duygularımızı toparlayamadan, isyan etmek ayrılığa tezat değil midir? ‘
’Zirvelerine göz koyduğumuz dağlar bizi beklerken, koşarken takıldığımız çitler’’ hülyâlarımıza tezat değil midir?
Değilmi ki, farkın da olmayışımız kendimize, sevgimize. Aşkımızı sınamak için yapraklarını yolduğumuz papatya, tezat değil midir sevdamıza?...
LeyaL isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 02-05-2010, 14:54   #10
Kullanıcı Adı
.::ReyyaN::.
Standart
Tasavvufun bir gayesi de ilâhî azamet, saltanat ve tanzim karşısında kulun kendi cücelik ve hiçliğini ve Rabb’in yüce kudretini müşâhede etmesidir. Nitekim Allah Teâlâ, bu hakikati zaman zaman kullarına çeşitli imtihanlarla hatırlatmaktadır.



OSMAN NURİ TOPBAŞ
.::ReyyaN::. isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı