Siyaset Forum - Siyasetin Kalbi
Köşe Yazıları Köşe yazıları burada paylaşılıyor.



Cevapla
Stil
Seçenekler
 
Alt 04-04-2010, 10:02   #1
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Eskiden böyle problemler var mıydı? Sanki eskilerin evlilikleri çok iyi...
E.Ö: Modernizmin bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkilediği doğru. Ama sorunların artmasının bir sebebi de bireyleşme. "Kendi ayaklarının üzerinde dur, sen önemlisin, ben ben..." bombardımanı ile motive ediliyorsunuz ve evleniyorsunuz. Ve sonra birden "biz" diye bir şey çıkıyor. Bünyede biz kavramı oturmuyor. Eskilerde bireyleşme yoktu. Ama sorunsuz da değildi. Aslında ailelerin çoğunda sorun vardı. Kol kırılır yen içinde hesabı içerde kalıyordu. O evliliklerin negatifliğinin meyveleri bu nesil. Ve bu nesil sorunları dile getirmeye başladı. A.Ö: Boşanma oranlarını artıran şey kadının değişmesi. Sosyal hayata girdi, ekonomik bağımsızlığı var. Dolayısıyla kendini ezdirmiyor. Önceki jenerasyonda, kadınlar evliliği taşıyordu. Yuvayı dişi kuş yapardı. Erkek evine tutunamıyorsa kadın becerememiştir anlayışı vardı. Çocukta problem varsa sorumlu kadındı. Ama artık kadın bireyselleştiği ve özgürleştiği için erkekten de taşımasını bekliyor. Bu da sorunların gün yüzüne çıkmasına sebep oldu. Boşanma davasını erkeklere göre kadınlar daha çok açıyor

 

Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Konuyu Beğendin mi ? O Zaman Arkadaşınla Paylaş
Sayfayı E-Mail olarak gönder
Alt 04-04-2010, 11:46   #2
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Arınç'ın 'Attıkları taş başlarını yarar' sözü seçim çağrıştırıyor. Merak edilen, olağandışı gelişmelerin erken seçim doğurup doğurmayacağı... Yani anayasa değişikliği süreci Anayasa Mahkemesi yoluyla durdurulursa AK Parti 'Haydi seçime' der mi? Siyasi kulislerde sıkça sorulan bir soru bu.
AK Parti, normal şartlarda genel seçimleri zamanında, 2011 Temmuz'unda öngörüyor. Bunu hem Başbakan Erdoğan hem de parti sözcüleri defalarca tekrarladı. Arınç'ın, '2007 gibi olur' hatırlatması aslında başlı başına bir erken seçim sinyali taşıyor. Bu kendisine açıkça soruldu. 2011'e göre çalıştıklarını vurgulayan Arınç, 'Önümüzde yaşayacağımız siyasi olaylar bazı konuları yeniden tartışmayı gündeme getirebilir.' dedi.
Yani seçim, ortaya çıkacak şartlara göre tekrar değerlendirilir. Artık bu bir ihtimal... AK Parti referandum sürecinin durdurulması halinde erken seçimi bir çıkış olarak gündeme getirebilir. Her şey anayasa değişikliğinin normal seyir izleyip izlemeyeceğine bağlı. Hukukun dışına çıkılması durumunda yol belli: Sandık, halka gitmek. Hem 2007 örneği hem de Arınç'ın mesajı erken seçime işaret ediyor.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-04-2010, 17:07   #3
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Dün eski bir Yargıtay üyesi, Yüksek Yargı’ya TSE’li olmayanlar giremez diyordu. TSE’li yani, Tunceli, Sivas,Erzincan menşe’li. Daha açık bir ifadeyle mezhep referanslı.
Şimdi bütün patırtı Laikliğin, Atatürkçülüğün arkasına saklanarak bu yapıyı korumak için çıkarılıyor.
Demokrasi bir çoğulculuk rejimidir. Her kurumun herkese açık olduğu bir rejim.Belli mevkileri belli görüş veya inançta insanlara hasrederseniz, en hafif tabirle bölücülük yapmış olursunuz.
Cumhurbaşkanlığı kale, Yargıtay kale, Danıştay, HSYK, Anayasa mahkemesi kale derseniz ortada ne devlet kalır, ne hukuk.Kimin kalesi bunlar.? Milletin içinde milletten kurtarılıp,kale haline getirilmiş yerler olur mu? Zihniyet bu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılan tartışmaları hatırlayınız. Cumhurbaşkanlığı halktan soyutlanmış, yalıtılmış bir kale olarak mütalaa edilmişti.Kemalist, Laik, hatta ateist olmayan birinin Çankaya’ya oturması Kale’nin düşüşü olarak ilan edilmişti.
Vatan coğrafyasında millete kapalı kaleler olmaz. Bütün kaleler milletindir çünkü. Bütün bu direnişlerin, şamatanın,gürültünün sebebi budur.Halka devleti kapatmak.Devleti küçük bir azınlığın uhdesinde tutmak.




Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-04-2010, 18:18   #4
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Gece, gaflet ve rahat uykusundan hemen uyan!
Her saniyesi elmas gibi ömrünü etme ziyan!
Senden önce göçmüş binlercesi kabirde şimdi pişman.
Uyan ey gönlüm, uyan!... Bitmeden sana verilen zaman.
Bu uyanışla beraber, kendimle bir sözleşme yapmış ve Türkiye ile ilgili haber sitelerine sadece haftada bir gün bir saat gireceğime yemin ederek kendimi frenlemiştim. İlk etapta zor olmasına rağmen bir süre sonra bu yeni düzene alışmış, bazen bir saatin bile fazla geldiğini görmüştüm. Daha sonra aynı taktiği ömrümü tüketen diğer siteler için de uygulamıştım. Örnek olması hasebinden, çalışma ofisime astığım şu anki kişisel kontratımı sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım internet canavarından korunarak, internet okyanusundan en iyi şekilde istifade etmenize vesile olur.
Örnek bir kontrat Bu kişisel taahhüdümü hatırladığım sürece, aşağıdaki hususları yapacağıma Allah adına yemin ediyorum: Kişisel e-mail hesaplarımı, gerçekten ihtiyaç olmadığı sürece, sabah, öğlen ve akşam olmak üzere en fazla üç defa kontrol edeceğim. Üyesi olduğum sosyal paylaşım sitelerini en fazla günde bir defa kontrol edeceğim. Sırf merak için internette tarama yapmayacağım. "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." hadisini kendime hatırlatarak, aramak istediğim şeyin benim için faydalı olacağına kanaat getireceğim. Türkiye ile ilgili haber sitelerini ziyaret etmeyi haftada bir gün (cumartesi) bir saatle sınırlı tutacağım. Eğer zihinsel ve ruhsal gelişimime faydalı olacak haber veya makaleler varsa onları ayrıca okuyabilirim. Her gün maksimum 15 dakika İngilizce gazete haberlerine bakacağım. Eğer zihinsel ve ruhsal gelişime faydalı olacak haber veya makaleler varsa onları ayrıca okuyabilirim. Bu sözleşmenin hükmünü bilerek bozduğum her gün için 50 dolar bağışta bulunacağım. Bu sözleşme 1 Temmuz 2010 tarihine kadar geçerlidir
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-04-2010, 18:35   #5
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Alıntı:
Bu sözleşmenin hükmünü bilerek bozduğum her gün için 50 dolar bağışta bulunacağım. Bu sözleşme 1 Temmuz 2010 tarihine kadar geçerlidir
ağır fakat sonucu faydalı bir sözleşme aslında..
Bu uygulamayı birey olarak başardığımız ölçüde kendimize daha çok şey katacağımıza gönülden inanıyorum...
Teşekkürler sevgili Ukba
Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-06-2010, 14:29   #6
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Öyle Gönülden hanım


Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker dün, Başbakan'ın eleştirilerine "Söylediklerimiz yargı bağımsızlığının güçlenmesi için" cevabını veriyor. İyi de "yargı bağımsızlığı" ne için? Yargı elbette bağımsız olmalı. Bunun için yargıç teminatı olmalı; yani yargıçlara kimse dokunamamalı. Beğenmediği yargıcı kimse değiştirememeli. Neden? Başka türlü adalet dağıtılamaz da ondan. Peki yargımız bağımsız mı? AB standartlarının üzerinde bağımsız olduğu konusunda herkes müttefik. Peki tarafsız mı? Hayır. O zaman bu yargı bağımsızlığı ne işe yarıyor? Yargıç tarafsız olsun diye sağladığımız bağımsızlık neye hizmet ediyor? Mevcut tabloya bakarak, bu bağımsızlığın yüksek yargı bürokrasisinin oligarşik eğilimlerine hizmet ettiği anlaşılıyor. Yargı bağımsızlığı, yüksek yargı temsilcilerine bir iktidar gücü veriyor.
Türkiye geçtiğimiz hafta, dünyanın bir başka ülkesinde olsa ortalığı ayağa kaldıracak bir yargı skandalı yaşadı. Bir tek hâkim, toplumu korku ve endişeye sevk eden çok önemli bir davada 19 askeri tek bir kararla serbest bıraktı. Üç kişilik mahkeme heyeti ise bu kararı düzeltti ve yenilerini ekleyerek serbest bırakılanların tekrar tutuklanmasına karar verdi.
Korkumuz, bu ülkenin güvenliğini emanet ettiğimiz askerlerin bizim canımıza ve hukukumuza kastetmeleri. Gözlerimiz fal taşı gibi açılmış, yargının tarafsız şekilde hükmünü vermesini, adaleti tesis ederek hukukumuzu korumasını bekliyoruz. Neden yüksek yargıdan tek ses çıkmıyor?
Yargı bağımsız olmalı. Bu bağımsızlık zırhı yargıya, emrinde koca ordular olan generallere karşı sağlam bir koruma sağlamalı. Bizim hakkımızı, elindeki silahı suç işlemek için kullananlara karşı korumak için. Peki bu son skandalda yargı bağımsızlığı kime hizmet etti? Yanlışı, kim düzeltti, tarafsızlığı kim sağladı? Yargı reformu ve anayasa değişikliği tartışmalarında kilit kavram "yargının tarafsızlığı". Askere sivil yargı yolunu anayasa hükmü haline getiren, yani yargıya asker karşısında bağımsızlık veren 145. madde hakkında tek bir söz bile söylemeyen yüksek yargı sözcülerinin tarafsızlığına ben şahsen güvenmiyorum. Yargıtay Başkanı, anayasa ve yargı reformu hakkında
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-06-2010, 15:07   #7
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
TBMM'ye sunulan son anayasa değişikliği paketi etrafındaki tartışma Türkiye'nin fiili siyasal yapısının çıplak gözle görülmesini sağlamıştır. İlk defa, 27 Mayıs 1960'ta temelleri atılan vesayet rejiminin kısmen de olsa değişmesi talep edilmiştir. Bu değişim talebine göre alınan pozisyonlar Türkiye'deki fiili siyasi sistemin ta kendisidir. "Ret cephesinde" yerini alan partiler (CHP, MHP...) 12 Eylül rejiminin değişmesini engelleyerek cunta geleneğine sahip çıkmaktadırlar. Kürt siyasal hareketi de (BDP, PKK, Öcalan...) eğer TBMM'deki görüşmeler sürecinde "ret cephesine" fiilen katılırsa kendilerinin düzenin diğer bir aktörü olduğunu ilan etmiş olacaktır. Ne var ki hemen hatırlatmak gerekiyor, mevcut anayasa değişikliği ile ilgili süreçte ortaya çıkacak olan siyasal ayrışma, orta ve uzun vadede Türk siyasetinin, başta seçmen davranışı olmak üzere, temel belirleyicisi olacaktır. Anayasa değişikliği ile ortaya çıkacak konfigürasyon uzun yıllar Türk siyasal hayatında hatırlanacak ve ürettiği sembolik alan etkisini devam ettirecektir. Daha önemlisi, eğer 12 Eylül rejimi Meclis'te olası bir CHP-MHP-BDP/PKK 'ret cephesi' ile değişmekten kurtarılırsa sanırım Türk siyaseti hakkında bildiğimiz her şeyi yeniden düşünmek zorunda kalacağız.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-06-2010, 17:51   #8
Kullanıcı Adı
Gönülden
Standart
Şimdi saat kaç?

Bu soruyu bana sormayın; çünkü şimdi saat kendime çok var ! Çünkü şimdi saat, dünü (az öncemi) çoktan geçmiş!
Çünkü şimdi saatlerimin hepsi (belki) çoktan durmuş (da) kurulmayı bekliyor!








Gönülden isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-08-2010, 14:44   #9
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
Nerden bulursun bu kesitleri gönülden


Bu dünya komitacıların dar, sınırlı, ebleh kafalarının cirit attığı akıl dışı bir dünya. Elindeki silahla, vurarak, bir yerleri havaya uçurarak, öldürerek, katliam yaparak, insanları kin ve öfke ile birbirine düşman ederek bir ülkenin yönetilebileceğini, her problemin çözülebileceğini zanneden hasta bir kafa. Bir dış sorununuz mu var? Çözüm bir-iki kişiye suikast düzenlenecek. Bir siyasî sorun çözülemiyor mu? Bir-iki yere bomba koyarak çözülecek. Toplum kaos içine sürüklenerek daha kolay yönetilecek. Korku ve endişe içindeki insanlar silahın namlusuna biat edip huzura ve refaha kavuşacak.
Biz de, deli gömleği giydirilip tımarhaneye tıkılması gereken bu adamlara boyun eğeceğiz öyle mi?
Boyun eğmedik, eğmiyoruz ve eğmeyeceğiz. Bu kundakçılara ülkeyi teslim etmeyeceğiz. Ergenekon davası bunun için devam ediyor. Balyoz soruşturması bunun için yürütülüyor. Tutuklamalar bunun için yapılıyor. Tartışmalar bu yüzden sürüyor.
Ve en önemlisi, anayasa paketi bunun için hazırlanıyor. Anayasa'nın en başta 145. maddesi olmak üzere, yargıyı bu tür suçlara karşı etkili hale getirecek düzenlemeler, kafayı sıyırmış komitacılardan bu ülkeyi korumak için yapılıyor. Balyoz soruşturması etrafında dönen dolaplar, peş peşe patlak veren skandallar bu gözle değerlendirilmeli. Kafadan çatlak komitacılara karşı benim vatandaş olarak tek güvencem, o soruşturmaları yürüten savcılar. Elindeki dosyanın gereğini yapan savcı engelleniyor, yüksek yargı bürokrasisi elinde silah olanlardan yana müdahalelerde bulunuyorsa, yapılacak tek şey yüksek yargıya çekidüzen vermek olmalı.
Başbakan'a ve Genelkurmay Başkanı'na suikast düzenlemenin ne kadar basit bir iş olduğunu anlatan, Türk-Kürt çatışması çıkartarak, cami bombalayarak ülkeyi kaosa sürüklemekten bahseden komitacılardan bu ülkeyi nasıl korursunuz? Bu soruya vereceğiniz cevap, Balyoz soruşturması hakkında size ölçü verecek. Balyoz savcıları, bu hezeyanların 1. Ordu Komutanlığı'nda geniş bir kadro eşliğinde planlandığı iddiasını soruşturuyor. İddialar soruşturulur ve suçlular yargılanırsa, kundakçıların aklı başına gelecek. Anayasa paketi, anarşi çıkartarak refah sağlamaya niyetlenen ruh hastalarını cezaevine tıkmasa bile hiç olmazsa -moda olduğu üzere- doktor gözetimine alacak.
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 04-08-2010, 15:51   #10
Kullanıcı Adı
Ukbâ
Standart
CHP ve MHP tarafından sahiplenilen, tasarının içeriğinden çok iktidara atfedilen siyasi amaçlarını tartışan siyasal tavrın halk nezdinde fazlaca yankı bulmadığını açıkça göstermektedir. Bu durumda, CHP ve MHP'nin siyasi tavrını paket içeriğine yönelik demokrasi odaklı muhalefetten çok, anayasal reforma yönelik blokaj hamlesi olarak değerlendirmek olasıdır. Aslına bakılırsa, değişiklik için hazırlanan anayasa taslağını rejim için tehdit olarak lanse eden CHP ile mevcut Meclis'in demokratik ehliyetsizliği bahanesini dillendiren MHP'nin darbe mirası Anayasa'yı muhafaza etmek istemesi pek yadırganacak bir durum değildir; ancak değişikliklerden doğrudan yarar sağlayacak olan BDP'nin sırf "demokrasi havariliğini AKP'ye kaptırmamak" kaygısıyla destek için karşılanamayacak koşullar öne sürmesi ve anayasa değişikliğini zımni olarak engellemek istemesi, tutarlı bir siyasi tavır değildir.

Diğer taraftan halkın çoğunluğunun yargı reformu ve anayasa değişikliğine taraftar olması referandumda evet oyu vereceğinin güvencesi olamaz. İktidarın süreci yönetme biçimi ve halka yönelik iletişimi son derece önemlidir. Bu süreçte yapılacak hatalar referandumun sonucunu olumsuz etkileyebilir.
Prof. Dr. Özer SENCAR / Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi
Ukbâ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler... Lütfen konu içeriği ile ilgili kelimeler ekliyelim
bugün, bölüm, bölümler, etkileyen, hayat, hayatınızı, okuduklarınızda


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı




2007-2026 © Siyaset Forum lisanslı bir markadır tüm içerik hakları saklıdır ve izinsiz kopyalanamaz, dağıtılamaz.

Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.
5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.
5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi ve görüşlerinizi " iletişim " adresinden bize gönderirseniz, gerekli işlemler yapılacaktır.


Bulut Sunucu Hosting ve Alan adı