![]() |
#4 |
![]() 378. estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek, tahminde bulunmak (= guess)
379. eternal = kalıcı, ebedi 380. evaluate = değerlendirmek (= assess) 381. evaluation = değerlendirme (= assessment) 382. evidently = açık ve şüphe götürmez bir şekilde, delillere dayanarak (= obviously) 383. evolve = (1) geliş(tir)mek (= develop) (2) (Biyolojide) evrim geçirmek 384. evolve = değişmek, evrim geçirmek 385. exaggerated = abartılı, mübalağalı 386. excavate = kazı yapmak 387. exceed = aşmak 388. excessive = aşırı, abartılı (sayıda, miktarda) 389. exchange = takas etmek, değiş tokuş etmek (= swap) 390. exclude = çıkarmak 391. exclusive to = herkese açık olmayan, özel (otel, tatil yeri vb) 392. exclusively = sadece, yalnızca 393. excursion = keşif gezisi 394. exhibit = sergilemek 395. exist = var olmak, mevcut hale gelmek 396. existence = var oluş, mevcut olma 397. expand = genişlemek, büyümek, nüfuz olarak artmak 398. expect = ummak, beklemek 399. expectation = umut, beklenti 400. expense = masraf 401. experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek, yaşamak (3) olay, vukuat 402. expire = (yiyecek, ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek, miadı dolmak 403. expire = süresi dolmak 404. Expiry Date = Son Kullanma Tarihi 405. explode = patlamak 406. exploit = patlatmak, sömürmek 407. explore = keşfetmek,araştırmak 408. export = ithal etmek 409. expose = (1) açıklamak, arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak 410. express = (1) ifade etmek, iletmek (2) çabuk, hızlı (= fast) 411. extend = (1) (tatilin, ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension 412. extract = elde etmek, çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi) 413. extraordinary = (1) fevkalade, olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf, alışılmadık 414. fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up) 415. facilitate = kolaylaştırmak 416. fade = (1) solmak (2) solgun 417. failure = başarısızlık 418. faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses, renk vb) 419. fairly = oldukça (= quite, rather) 420. falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake) 421. familiar (with) = aşina, tanıdık 422. famish = aç kalmak, açlıktan ölmek (= starve) 423. fare = (otobüs, uçak vb için) fiyat 424. fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı, ölümcül yarası olan 425. favourable = olumlu, yapıcı (= positive, constructive) (2) uğurlu (= auspicious) 426. fearful for = --- için korkan/endişelenen 427. fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek, verimli kılmak 428. fetch = gidip getirmek 429. fiancé = (erkek) nişanlı 430. fiancée = (kız) nişanlı 431. field trip = kır gezisi, arazi gezisi 432. fierce = (1) şiddetli, kıyasıya, çetin (rekabet vb) (2) azgın, azmış (köpek vb) 433. figure = (1) şekil, figür (2) rakam, sayı (3) figure out = anlamak (= make out) 434. filthy = (1) pis, kirli (2) dayanıksız, sağlam olmayan 435. finance = finanse etmek, paraca desteklemek 436. fine = (1) ince ince/küçük doğranmış (et, patates vb) (2) iyi, güzel (3) para cezası 437. firework = havai fişek 438. fit = (1) sağlıklı, zinde, sıhhati yerinde (= robust, healthy) (2) (bir kıyafetin şıklık bakımından değil de bedene oturması anlamında) yakışmak (3) sara nöbeti (= seizure) 439. flatmate = ev arkadaşı 440. flattery = birine yağ çekme 441. flee = kaçmak (= escape) 442. fleece = koyun postu (yünlü) *** hide = yünsüz post 443. flight = (1) uçuş (2) uçak (= airplane = aeroplane) 444. flow = (nehir vb için) akmak *** overflow = taşmak 445. fluctuate = dalgalanmak, istikrarlı gitmemek, bir artmak bir azalmak 446. fluctuate = dalgalanmak 447. focus on = odaklanmak, yoğunlaşmak (= concentrate on, centre on) 448. fold = (1) katlamak, kıvırmak, bükmek (2) bir şeyin --- katı, --- misli (twofold, tenfold = iki katı/misli, on katı/misli) 449. force = zorlamak 450. forceful = (1) güçlü, zorlu (2) etkili, ikna edici 451. forecast = önceden tahmin etmek (= predict) 452. forge = taklidini yapmak, sahtesini çıkarmak 453. forgery = sahtekarlık (= counterfeit, fake) 454. forgery = sahtekarlık, kalpazanlık 455. former = önceki (iki şeyden bahsederken ilk söylenen kişi veya şey) 456. formerly = evvelki, önceki 457. formulate = formülleştirmek, formüle dökmek 458. forthcoming = yakınlaşmakta olan, gelmekte olan ( Christmas vb.) 459. fortify = takviye etmek, sağlamlaştırmak, kuvvetlendirmek (= strengthen, enrich) 460. fracture = kırılmak, çatlamak ( kemik, kolon vb) 461. frail = zayıf, cılız (= feeble) 462. frame = çerçeve 463. freed = serbest kalmış, özgür (= at liberty, at large) 464. fulfil = (görev, sorumluluk vb) yerine getirmek, icra etmek (= carry out) 465. fundamental = esas, temel, zorunlu (= essential) 466. funeral = cenaze töreni 467. fussy = aşırı titiz (= fastidious, meticulous, diligent) 468. fuzzy = tüylü 469. gather = (1) toplamak, bir araya getirmek (2) bir araya gelmek 470. gender = cinsiyet (= ***) 471. generate = (1) (ısı, elektrik vb) üretmek (2) (tartışma vb) ortaya atmak 472. genre (= canr) = tür, çeşit, nevi (= type, sort) 473. get rid of = başından atmak, defetmek 474. giant = dev X dwarf 475. give up = vazgeçmek, bırakmak (= abandon, abort) 476. glance = göz atmak 477. gloom = karanlık ***gloomy = üzüntülü, hüzünlü 478. glorify = yüceltmek, övmek (= praise) 479. goal = amaç, gaye (= aim) 480. govern = yönetmek 481. government = hükümet 482. grab = kapmak, el koymak (= snatch) 483. gradually = yavaş yavaş, kademeli olarak |
|
![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|