![]() |
#11 | |
![]() Alıntı:
ülkemizde gerçekleşen, "zinde" güçlerin siyasete müdahalesi sizin söylediğiniz gibi iç dinamiklerin kendi özgür iradeleriyle gerçekleştirdikleri eylemler değildir. 27 mayıs, 12 mart, 12 eylül , 28 şubat süreçlerinde dış güçlerin etkilerini görmeden olayları doğru tahlil etmek imkansızdır. sadece bizdemi ? pek çok ülkede terör örgütlerini kurduran, destekleyen, halkların seçtiği iktidarlara karşı orduyu ayaklandıran, suikastler düzenleyen sivil toplum kuruluşlarını kışkırtan dış güçler şimdi yine kendi parmaklarınında olduğu derin devleti tasviye etmek istiyorlarsa bunun üzerinde çok kafa yormak gerekir. burada bu güçlerin tasviyesine karşı çıktığımız gibi bir düşünce hasıl olmasın. zaten daha önce bu sürecin olumlu olduğunu en azından öyle umduğumuzu belirttik. olayları daha iyi anlayabilmemiz için siyonizmin gizli tarihini, türkiyede sabatayistelerin etkisini bilmemiz ve önemli her gelişmede bu grupların varlığını aklımızın bir köşesinde bulundurmamız gerekir. ülkemizdeki derin devleti dünyadaki derin devletten ayrı görürsek doğru sonuca ulaşamayız. kesin cümlelerle ifade edemesemde, ülkemizdeki derin devlette ; pkk, hizbullah gibi yasadışı örgütlerle askeri kurumlarda oluşturulan yasa dışı istihbarat örgütleri ,mit ,gibi kuruluşların kendi aralarında ne gibi ilişkileri olduğu ve ayrıca mossad, CIA, MI6 gibi diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinden ne derece bağımsız çalıştıklarını soru işareti olarak belirtmek isterim. yıllarca pek çok ülkede halkın iradesine saygı duymayan ve yukarıda adı geçen örgütlerle ve başka yöntemlerle seçilmiş iktidarları deviren ülkemizdeki darbelrede etkisi bilinen bu dış güçler şimdi ne olduda içimizdeki bazı güçleri tasviye yoluna gidiyorlar sorusuna cevap bulmamız gerekir. demokrasilerin bize göre çok gelişmiş olduğu ülkelerde darbe olmaması oralrda derin devletin olmadığı anlamına gelmez. birkaç büyük şirket ,abd de avrupada kendi çıkarları doğrultusunda bu ülkelerin meclislerinde halkları hiçe sayarak istedikleri yasaları çıkarıyorsa , büyük silah şirketleri stoklarını eritmek için savaş dahi çıkarabiliyorlarsa ( tabi bunlar tartışılabilir) o ülkelerin yöneticilerinin halk tarafından seçilmesi çok fazla bir mana taşımaz. ülkemize geri dönecek olursak türkiyede olan kapitalist sömürü düzeni milletimizin kendisine olan öfkesini yok etmek için kendisini yenilmiş gibi göstererek yine bu öfkeyi kendi lehine kullanmasıdır. milyarder sayıları artarken ve servetllerine servet katarken millet yine perişan işsiz ve malesef siyonist emperyalizmin önüne koyduğu suni gündemlerle meşgul. islam karşıtı güçlerle mücadele yöntemlerine gelecek olursak milli görüş bu yöntemleri dinimizin emirleri ve izin verdiği ölçüde gerçekleştiriyor. biz böyle olduğuna inanıyoruz aksini düşünenlerde bu açıdan ele alıp hayır bu yaptığınız dinin şu emrine aykırıdır demeli. herkes kafasına göre metod uyduramaz, müslümanlar batılla birbirinden bağımsız hareketlerle mücadele edemez. peki müslümanları bu noktada temsil etme hakkı kimde olacaktır? herkes kafasına göre bendedir diyemez. biz güçlüyüz, zenginiz, kalabalağız bu hak bizimdir diyemez. kapitalistlerle işbirliği yapıp kapitalizmle mücadele olmaz. kapitalizm, komünizm gibi düzenleri insanlığın başına bela eden 5000 yılı aşkın süredir gizli örgütlerle insanlığı sömüren siyonizmin karşısına mücadeleci güç olarak çıkarken kendilerinin belirlediği kurallarla oynamak bizlere fayda getirmez. Konu mücahid55 tarafından (11-04-2009 Saat 13:10 ) değiştirilmiştir.. |
||
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
Stil | |
|
|